29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30OCAK1996SALI 12 HABER K ü r e s e l l e ş m e n i n s e f a l e t i ve s e f a l e t i n k ü r e s e l l e ş m e s l Küreselleşen yıkım üzerine HÜSEYJN BAŞ ~^» "yeoliberalist fetışızmın /% / tüm dünyav ı sararak / % / camcı dükkânına giren / ^u fil mısali her şeyi kmp XV geçirdıği günümüzde. "vaat edilen cennet** heniiz ufukta görünmese de. "sos>al \ ıkınıın kiireselleştiğinden" kolav lık'la söz edilebrlır. Zengiıı iilkeleri sıkıntıya sokan. sömürgecilık talanından hıı yana bir türlü belıni doğrultanıayan voksul iilkelerin ekonomilerinde eok daha büyiik vıkımlara ııedeıı olaıı dizginlerinden boşanmış neolıberalist furyada. sermave. kârlannı aşirı ölçülerde katlarken. milyonlarca çalışamn sosyal kazanımlan hemen her yerdesaldınya uğramaktadır. İşsizlik. sosyal güvensizlik. \oksu!!uk dayanılmaz boyutlara ulaşmıs.tır. göre ise insan. ekonomiyi insanlığın idealleri doğrultusunda düzenler; pazar. bu ideallere ce\ap verdiğı süre özgürdür, onlan engellediği zaman değil. Ulkemizin. özellikle son on yıldaki haline bakanlar, hangi modefın seçildiğini. hangi modelın "militanca'" benimsendiğini kolayhkla anlayacaklardır. Bunu yaparken de kuşkusuz ülkemizde \arolan olumsuzlukların. neoliberalizmin tüm dünyayt saran yıkımlarının organik birparçası olduğu gerçeğini de gözden kaçırmamak gerekmektedir, ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKVIEKÇİ Uğur Mumcu'ya Yazılar (III) Melbourne'da Doğan Çocuklar.•• Yoksulluk artıyor Milletler'in 1996yılını. "Yoksullukla Savaş" yılı ilan etmesi, ülkemizde vedünvada unutulmuşgörünen bu yaşamsal önemdeki konunun dünya gündemine getirilmesi açısından son derecede isabetli olmuştur. Dünyadaki yoksulluğun utanç tablosuna şöyle birgöz atmak bile, neoliberalizmin. küreselleşmeye koşut olarak. sosyal yıkımlann büyük bir hız kazandığı zengin ülkeler de dahil. 3. Dünya ülkelerinde yoksullugu vegelirdağılımındakiadaletsizlikleri tırmandırdığını görmeye yetmektedır Avrupa ülkelerindeki işsizlik, ciddi rakamlarla ifade edilmektedir. "Avrupa.40 mihon yoksuluvla zengjndir.'"* Dünyadaki durum daha da beterdir. Toplam dünya işgücünün yüzde 30"una tekabül eden 2.5 milyar insan. üretime dönük işten yoksundur. Üstelik unutulma riskiylede karşı karşıyadır. Çünkü. zenginlerin artık yoksullara ihtiyacı kalmamıştır. Dünya nüfusunun beşte biri açtır. Cçte birinin içecek suvu voktur. Yine iiçte biri. koyu bir sefalet içinde yaşamava çalışmaktadır. Gelirdağılımındaki makas ise. artık "uçurumla" ifade edilmektedir. Dünya nüfusunun en yoksul beşte biri. gayrı safi ulusal gelirin yüzde 1.4'ünü zar zor almaktadır. Buna karşılık en zengin beşte bir. ulusal gelirin yüzde 84/î"sıni götürmektedir. Biravuç "enzengin*"aile, en koyu sefaletin içinde yaşayan yüz bınlerce ailenin toplam kazancından daha fazlasını kazanmaktadır. Yoksullukla savaş, sosyal kazanımlan silindirgibiezipgeçen ve giderek küreselleşen neolıberalist ekonomik tercihlerle savaş demektedir. Bu acımasız gidişe karşı ön sıralarda mücadele etmçk, ge,çen j tlın sonun<la Fransa'da ChiracJuppt' sağ iktıdannın emekçilerin sosyal kazanım" kapitaliznı. gercekten de tüm cepheler mektedir" dıvor. Michel Albert'c göre. a gıbı görülmesinı anıaçlaınaktadır. Bu \ dc kazanmış görüninor. \ma bu hege "neoAmerican** model. mınırnum de\ model, özellıkle Amerika'da son dere larına karşı giriştiği saldınlara başanyla monya. salt dışgörünüşten ibarettir. Çün let. bıreşsclliğin dışlannK^ı. kisa erını cede çarpıcı .sonuçlar vermiştır: Sosşal direnerek hükümetın geri adım atmasıkü. rekabct içindc olan grupların aktif de maksımum kâr. borsa pazarlarına iiişkılerinin parçalunması. zenginlerın nı sağlayan Fransızemekçileri ve sendiolarak karıldıkları bir çatı;ma>ı öncm \erilmeNİ. t'inansal alanın genı^le daha da zengınle^nıeNİne karşın. yoksul kaları örneğinde olduğu gibi. öncelikle (ABD'nin simg«lediği ııeoAnıerıean' tilmcM; paranın krallığmın zat'erını. eko lann gıderek joksıılla^masi. kamu hiz sosyai kazanımlarına saldırılan emekçılere. onların sendikalanna. giderek tüm nıodelle, AJmama \e Japonva'nın sinıgc nomık kurulu^lann ve galıyıııların kâr ınetleriııde gcrılcme \ b. Bu nıodele karşı gelijjtirılen modele yurtsever demokratlara düşmektedir. lediği "rhenan modeli" arasında) içer lılığa göre parçalaıtabilen basit bırer eş Türkiye'de durum Neolibcralist tercıhlcri büy ük coşkuvla benimseven ülkemiz de. kuşkusiız v ıkımdan kendisine diı.>en pa>i fazlasiyla almıştır. On vıldan bıı yana IVILV hızlanan bu süreçte. ekoııonıik krizicr birbirini kovalamiş. sermavenina^ın palazlanmasina kaı>ın işsizlık artmı>. gelirdağılımındaki adaletsizlık hertürlü insaf ölçüsünü aşmiştır. Sıyasa! geli>meler. "küreselleşmeye" bel bağlayan birsağ ittif'akın iktıdarageleceğmi göstermektedir. Bu. "sos\al kazanımların" birer ıkı^er v ıtıp giileceğı. kaımı mallamıın özelleştırme bahanesiyleyağnıalanmasi gırişımınin hızlanacağı anlamına gelmektedir. İki sag partinin zor ittıfakında büvük iş çevrelerinın belirleviei rolü göz önüne alındığıııda vakın danenıin. toplumsal gelışmeler dönemi olmayauağı açıktır. ANAYOL'uıı kuyruğıına takılacak küçük bir "sol" partinın ise. niyeti olsa bile bu gözü kapalı neoliberalı>t gıdişı frenlemesi münıkiın değıldır Bir ANARFFAH olasılığında durum. temelde değişmeyecektır Aslında büyük i^ çevrelertvle iç içe olan sag iktıdarların. dünyanm çok sa> ıda ülkcsıtıde görüldüğü gibi. bu konuda vapabıleeekleri fazla bir şey de voktur. ideolojılen doğrultusundakı polıtıkaları. bü>ük i^ çevrelerıy lc artık gızlemck ihtiyaanı dıı> madıkları göbek bağları. onlan: ekononiık krızleriıı ağır faturasmı. söz konusıı krızlerden ınanılmaz kârlar saglayanlann değil. herzaman olduğu gıbı bu kcz de neoliberal ilkelere u>gun biçımde. knzın kurbanlannın sırtına > üklemev e sev k edeeektır. Sydney'den uçakla Melbourne'a çarşamba öğleyin geldık. Uçakta yemek verdiler. Sydneylilerle Melbournelular, Beşiktaşlılarla Fenerlilerin birbirlerini tutmalan gibi, kentlerini tutuyotiar. Avustralyalılar böyleyken, burada yerleşen Türkler de başkaları da buna uyup, kendi kentlerini beğeniyorlar, öbüründen üstün görüyorlar. Sürmenelilerle Oflular. Ankaralılaria istanbullular gibi! Sydneyliler Melbourne'a: Hah, al işte köye geldik! derken, Melbournelular: Melbourne, dünyada yaşanacak üç kent arasında yer aldı, ne haber? dıye karşılık veriyorlar. Bu yarış yüzünden ıkisı de başkent olamamış da ortadaki bir yerı, Canberra'yı başkent yapmışlar, gitmişler... Sydney'in denizi var, Melbourne'un yeşilliği; ikisinin de sıcağı. güzel bacaklı kızları! Uçakta Sydney Halkevı'nden Başkan Bekir Çakan, Aşkın Baran, Ali Akbaba, Melih Baran da vardı. Havaalanında bizı Mehmet Doruk, Müslim Sezgin, eşi Esma Uygun, Çelebi Demiröz karşıladılar. Karşılayanlar, "Hoşgeldin"yerine, "Başınsağolsun!" diyorlardı. Biri şöyle dedi: Bilıyor musunuz, Melbourne'da doğan çocukların adları "Uğur" diye değiştinldı. Bir arkadaş, oğlunun adını "Nadir" koymuştu. Ona "Uğur" eklendı, ''Nadir Uğur" oldu. Çoğu böyle yaptı. Verecek yanıt bulamıyordum. Akşamüstü, burada Türkler için yayın yapan radyoyu dinledik. Türkiye haberlennı Baki Ozilhan vermekteydi; baştan sona Uğur'la ilgiliydı. Melbourne'ageldiğimiz gün, etnikler için 60 dilde yayın yapan SBS (Specıal Broadcasting Services) radyosuna ben de bir konuşma yaptım. Canlı yayın sırasında telefon eden dinleyicılerin sorularını yanıtladım. SBS3EATürkçe programının "koordinatörlüğünü" Bülent Ibrişim yapmaktaydı. Izlence sırasında telefonlar çalıyor, sorular yöneltilıyor. ben bunlara karşılık veriyordum. Bülent ibrışim kimi sorulara karşılık verip vermemekte özgür olduğumu söylüyordu. Karşılıkları değil, ama ilgınçliği nedeniyle kimi sorulan buraya aktarmak istiyorum. $öyle (ilk soruyu soran adının açıklanmasını istemiyordu): Merhaba! Ben Avustralya 'da doğmuş büyümüş bir Türk çocuğuyum. Türkiye'ye dönmeyı çok ıstedim. Ama bir sakınca var bence; o sakınca da, Türkiye'de önemlı kişılerin öldürulmesi. Niye böyle şeyler oluyor ve biz ne yapacağız bu durumda? Efendim, önce Uğur Mumcu'yu sevenler adına başsağlığı dilıyorum. Mustafa Ekmekçi abımıze de ayrıca başsağlığı dıliyorum. Sorum şu şekılde olacak: Bu Islam ilkeleri doğrultusunda, islam örgütlerı adına çalışanlar... Acaba, kendilerinin ibadetettikleriyer, Suudi Arabistan, bütün Amerika 'nın kontrolü altındadır: Peki, bunlara karşılık herhangı bir hareketleri (tepkileri) olmuyor da vatandaşa, memleketin laikliğıni, geleceğini ve demokrasiyi düşünen/ere niye bu gibi suikastlar yapılıyor? Acaba bunlar nereye varacak? Veyahut Islamlığı ne için savunuyorlar? Onu öğrenebilir miyim? (Adının açıklanmasını istemeyen bu dinleyiciye de, Bülent Ibrişim araya girerek şöyle dedi: "Şimdi ben esasında radyo olarak araya girmek durumundayım. Şu anda cinayeti kimin üstlendiği, kımın yaptığı konasuni da çok müphem şeyler var. Bu konuda isterseniz ge\ nel biryargılama veya bir tespitten önce genel bir açık: lama bekleyelim sizden, buyurun...") ~. (Adı Vural)S/r/cez, gazeteci arkadaşımıza "Hoşgeldiniz" deriz. Bizler burada demokrasi laflarım çok işitiyoruz. Demokrasi nedir bunu bilmıyoruz. Bunu öğrenmemız gerekiyor. Hangi ülkede demokrasi var? Bunlan önce sormak istenm. Demokrasi olan ülkelerde bile, varsa eger dünya üzerinde, düşüncesinden ötürü hapıslere atılmış, öldürü/müş, işkence görmüş insanlar yok muydu? Şu anda tüylerim diken diken! Uğur Mumcu'yu öldürmek, Abdi fpekçi'y/ öldürmek, özgür düşüncelı insanlan öldürmek kimin ışine yarayacak? Ne için öldürülüyor, neden niye yapılıyor bu işler? Bunlann arkasında belirli odak noktaları mı var? Bunları bir gazeteci olarak, bize anlatmanızıricaediyoruz. Kusura bakmayın, kendimi tutamıyorum. (Adı Kemal) Efendim, ben de Mustafa Ekmekçi Bey'e "hoşgeldin" diyorum. Birçok yazarlanmız gibi Uğur Mumcu da katledilmiştır. Tabii bunlara Türk top~ lumu olarak biz çok üzülüyoruz. Demkrasi ve laikliğikorumak için acil önlemler ne olabılir? Efendim, benim sorum bu kadar... Daha çok soru vardı; anlattıklanna göre. radyonun telefonlan kilitlenmişti. Izlenimim oydu ki. binlerce kilometre uzakhktaki Avustralya'da duyarlı insanlar ayağa kalkmışlardı. Burada daha kendime gelebilmiş değilim. Eve gelmeden arabada, ayağımdaki keslerin bağlarını çözüyor, geceyarısı kalkınca. ayakyolunun (tuvaletinj yerini bulamıyor, evin tüm odalannın kapılannı açıp bakıyordum. Evinde kaldığım Mehmet Doruk'un yatak odasını açmasam bari! Korktuğum başıma geliyor, Mehmet'le Melda burada yatıyor. Yiğidim Mehmedim burada yatıyor! deyip hemen kapatıyorum kapıyı. Çocuklar Hazal ile Ezel nerede yatıyoriar acaba? O kapıyı açmasam! Ah Uğur. biliyor musun. seni öldürenler gerçekte Nasrettin Hoca'yı öldürdüler... (Melbourne, 31 Ocak 1993). Kapitali/min modeller savaşı EkonomM .Michel Albert. "kapifalizm, Kapitalizme Karşı" adli kıtabında. ^ryüzünün yeni patronlan RICCARDO PETRKLLA * nlaıdaıı savgıvla. neredev.se >e\gı\le sözedilivordu.Çelık kraîı. lastı'C.gazete kâğıdı. tekstıl ya da elektrik pıli kralı va da petrol şirketkrınde olduğıı gıbı "yedi kızkardeşler"di bıınlar. Çok güçlü oldukkırı ilen sürülen bu büvük aileler. dünyanın en zengin üikelennin ulusal kamu bankaları. maliye bakanlıkları. teknik bürokrasileri \e nükleergüçlerın askersel endüstri komplekslerıv le iktidarı payla>ı\orlardı. Anıa. veryiızu ölceğınde devmen ulusal kapitalizm üzerınc kurulu birekonomıden. pıyasaların liberalızasvonu. kuralsızla^tırma \e ulu.>al ekonomilenn kimi >ektörlennin tümüvle özelleştirilmesivle nitelenebilen bir küreselleşmeve geçiş. dünva ekonomisinın efendilennın fızyonomısini vedoğasını değı^tırmi^göriinnıcktedir. Böyleceiş vefîııans dünvaMiun büvük aıleleri. V\all Street'ten New Vbrk'a, Zünh'tetı geçerek Frankfurt. Paris ya da Londra'nın Cıtvsine. her zamanki muazzam etki güçlerini ellerinde tııtmaktadırlar. Ne var kı bu gücü Tokyo ve Osaka'nın va da Asva ve ABDde ııüfuzunu giderek arttıran kıta Çin'i dışıııdaki Çin'le pavlaşmak zorıı/ıdadırlar. • Yeryüzü bundan böyle XV yüzyılda olduğu gibi. yeni bir fetihler dönemi için hazırdır. Rönesansta. başlıca oyuncular devletlerdi. Bugünkü oyuncular. büyük şirketlerden. finans gruplarından. özel sanayicilerden oluşmaktadır. Yeryüzü boyutlarında egemenlik stratejisi izleyen yeni fatihier. dünyanın gerçek "patronlan"dır. Yeryüzü kaynaklarının kııllanımını. değerlendirilmesini, oyunun kurallarını, önceliklerini kararlaştıran, kurumları istikrarsızlığa iten ve kurallan koyan onlardır. / dir. Ulusal kamu erkinin 80li yıllardan bu yana genel çıkarlara hızmet kapasiteleri ve müdahale istekleridegüç kaybetmiştır. Yapılanmasürecindeki yeni düınada. artık sadeceendüsrrifinans gruplan ve şebekeleri. ekonomik politikaların oyuncularıdır. Bu koşullarda. çe\rekyüz\ıllık birsüredeyervüzü. giderek açılan bir ekonomik alana dönüşmüştür. Bu gelişmeyi sembolize eden dünya ticaret örgütü. kuralsizlaştırılmış ve liberalize edilmiş bir dünya pıyasasının yaratılmasını. 21. yüzyılın işi olarak gerçekleştirmek istemektedir. Yeni fatihier Yervüzü bundan böjle X\! yüzyılda olduğu gibi. yeni bir fetihler dönemi için hazırdır. Rönesansta. başlıca oyuncular devletlerdi (Portekiz krallığı. Ispanya. Venedik krallığı v b.). Bugünkü oyuncular, büv ük ^irketlerden. finans gruplanndan. özel sanay icılerden oluşmaktadır. Yeryüzü boyutlarında egemenlik stratejisi izleyen yeni fatihier. dünyanın gerçek "patronları**dır (padroni della Terra). Yeryüzü kaynaklarının kııllanımını. değerlendirilmesini. oyunun kurallarını. önceliklerini kararlaştıran. kurumlan istikrarsızlığa iten ve kurallan koyan onlardır. Dünyanın yeni efendilerınin sayıları ise hiçbir zaman bu denli az olmamıştır. Gerçekten de elektronik. iletişim. basın. radyotelevizyon yayıncılığı ve turizm şirketlerinin yönetimlerini oluşturan bu efendilerin sayılan yüzîerle ifade edilebilecek ölçüde az sayıdadır. Bunların dörtte biri Avrupa'da. b i r o kadarı Asya'da. kalan yansı da Amerika'dadır. Kişisel olarak ele alındığında çok güçlü sayılan şirketler enderdir. Onlan güçlü kılan ve yeni dünyanın efendıleri yapan. aralarındaki müesses bağİar. şebekelerdir. BULMACA SEDAT YAŞAYA\ Veni barbaıiık dönemi \'enı ıktidaryapılanmalarınınortav a çıkması. sosyal veelıtgruplar üzerine kurulu venıoligarşilertarafından ulu>devletlerın\asal temsili biçimlerinin dışmda karar \e kontrol erkine sahıp venı bir dünya örgütlenmesi oluşturulnıaktadır. Bu oligarşilerin dinamiği. >af birekonomik **fetih*"mantığına sözde dünva rekabet engelinin. bir moral zorunlulıık lıalınegelmesi uvmaktadır. Bu ise. vasadışı pratiklerin genelleşmesi. ekonomınin artaıı biçımde cürüme vönelmesı eğilimini kışkırtmaktadır. Başka birdev işle. dünyanın vakın tarihi. pekâlâ "jenibarbarlık" olarak adlandırılabilecek "fetihlere", veni güç biçimlenne \ e hâkimıyet olgulanna döıuişün tarihidir. Cok savıda veyavgın bilimse! bilgilenmeninsağladığı "moral otorite" üzerine kurulu, ilen biiişim ve iietişım teknolojılerine daşalı yeni bir dünya erki. henüz uzakta görünmektedir. 1971 'de dolann konvertıbilitesini kaybetmesinden soğuk savaşin sonuna kadar dünva sistemi. tarihın olağanüstü hız kazanmasinın etki alanına girmişti. Bu bılgi toplama. stoklama. veri değerlendirme ve verı aktarma güclerinm. çok sayıda bırıncil önemdeolayı daberaberindegetirerek. üstel biçımde artan venı bileşim ve ıletışiın teknolojılerının kullanınııvla daha da ivme kazanmıştır. Bırınci olarak. artan dünya sennaye piyasası ve fınaııs lıızmetlerı. büvük oranda. giderek bütünüyle devlet kontrolünden çıkmıştır. Sınırsız fınanspekülasvonları içiıı ııygun birortamda. para değişim oranlanna göre sürekli hareket halinde olan sermaveııin lııcmi 1200 nıılv ar dolar olarak tahmın edılmektedıı Merkez Bankaları ve BRI mbi ıılıı.s Denetinılerin aciliyeti Dünyanın yeni efendilerı bütünüyle denetim dı1 şı mı kalmışlardır' İlaç mevcutrur, eylem olanakları ise oldukça fazladır. Acil olarak alınması gereken ilk önlemler ulusal ve uluslararası denetimlerın yeniden kurulması. dünya sermaye hareketlerinin vergilendirilmesi. bankacılıkta "gizJiliğin", giderek vergi cennetlerinin önlenmesı. spekülasyonlara ve\ergi kaçırmalarına karşı ortak hareket edilmesi ve İtalya'da yapıldığı gibi uluslararası "temiz eller"eylemlerinın gerçekleştirilmesidir. Bunun yanı siraparlamentolarıngüçlendinlmesiyle.demokratik denetimin yaygıııiaştınlması gerekmektedir. Birleşmis Milletİer bünyesinde bir "ekonomik güvenJik konse\i", "ilerişim gü*enliği yiiksek kurulu" gibi uluslararası örgütler de kurulabilir. Bu örgütler insanlığın ortak mallarının yönetimi (su gibi), uluslararası çalışma örgütlerinin sözleşmelerinin uygulamaları yada I992"de RioZirvesi'ndealınan kararlann yaşanıa geçirilmesi süreçlerini denetlevebilir. (**) * R Pctiiillu Loınttm kulolık i ni\i'rsîte\i nt/eprofesör ** "Dıiınunın ycıueh'iitlileri". Municrcde l'oıı: .vüi/.1^ . Frun\tı lararası kuruluşlar. özel sermayenin ula.ştığı bu muazzam güce müdahaleden ve onunia savaşa girişmekten bütüııüyle vazgeçmişlerdir. Dünya mega sistemleri İkıııcısı serma\enin küreselleşmesi. yatırımlanıı uluslararasılığını. bunun yanı sıra da ticaret akımlannın önde gelen bölgelerinin bütünleşınelerıne ko;,ut olarak. üretim si^temlerini de hızlandırmiştır. Bu ise "dış biiyüme" \oluyla kuruhışların. stratejilerın. piyasaların. yabancı ülkelere doğrudan vatırımlann. birleşmenin. kuruluşlararasi ittifakların küreselleşmesıni özendirmiştır. Böylece herönemli sanavi ve finans grubu. dünyanın tüm bölgelerinde. özellikle de Kuzev Amerika. Batı Av rupa. Asva'nın doğusu ve günevdoğusunda belli stratejiler ııygulamaktadır. Diğer tanıftan ulıiNİararaMİaştırma aşamasında olan kuruluşlann dünva finans pıvasalarına kolav ulaşma gereksınmelerı. bor^a kapitalizasvonunu genişletmiştir. Çokuluslu "aile** şirketlerı. varlıklarıııı sürdürmektedir bıınlar bazen ">eni güçlerin" doğmasina >ol açmaktadır. (Beııetton kardeşlerde olduğu gibi I: ama lıâkım eğılim. hisse salıiplerinin çokulusîuluğu yönündedir. Pohtıkanın feragati. hemen eksiksızdir. Küresel mega sistem. herzaman özel finansgruplarının kısa vadeli çıkarlarının hizmetınde olmuştur. Bu özellikle uiaşımda luçak. otomobil). iletişımde (teie\izyon. imaj bankaları. lıaber şebekeleri. kurulu^larayönelik lıizmetler). biliın ve araştırma (uzay. insan geni programlan. nükleer tüzyon. atmosferin ısınmasi vbl gibi konularda kendinı göstermektedir. Bu geli.>meve direııenleriıı sav ılan ise çok azdırve ıvi örgiitlenmenıişlerdır. Almanya. İtalya. İskandinav ülkelerindeki durumlar. >endikaların hak arama ve görüşmeler voluvla uzlaşma güçleıinin hav lı zav ıtladığını gözden kaçırıııav a yetmemekte SOLDAN SAĞA: 1/ Denizköpüğü de denılen ve kolavca vontulup ışlenen doğal magnezyum sılıkat. V Dürüst. ıv ı ahlaklı... Taş kırıklan üzenne kum döşenıpsilindırgeçırilerek yapılan yol. 3/1663"teOsmanlılar tarafından fethedilen ünlü kale... "" ve dağçiçeklerını ıstiyorum Kaderlerı bana benzeyen" (Ceyhun Atuf Kansu).4/Bırbaalaç...Geçımi yaşlı ve zengin bir kadın tarafından »ağlanan genç erkek sevgıli. 5/ Bir sesın varım ton kalınlaştınlacağını gösteren nota ışareti. 6/ Dört yaşına kadar olan dışi manda... Gösteriş, fiyaka. II Ateş... Adları sıfat vapmakta kullanılan biryapım ekı... Ilkel bir silah. 8/ Ankara'da yavımlanmış günlük bırgazete... Göğüs. 9/Sofrada kullanılan sahan altlığı... Balık yakalama aracı. Yt'KARIDAN ÂŞAĞJVA: 1/Pans"teki ünlü müze... Oğütülmüş tahıl. 2/Ordu"nun bir ilçesı... "Vurgun. kazanç" anlamında argo sözcük. 3/Püskürtü... Eskıden uğur getırmesi ıçın mektup zarflannın üzerine yazılan sözcük. 4/Rafları olan kapaksız ve taşınır dolap... Nazı partısinın hücum kıtasını sımgeleyen harfler. 5/Kırpık boyası. 6/ Yemek... Çın ve Japonya'da oynanan bir çeşıt satranç... Düşünce. 7/Çikolata ıle yapılan içecek. 8/ Isı ile ilgilı, termik... Tombul fındık grubundan bir fındık çeşıdi. 9/Cınsel zevklerı çağnştıran.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle