Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 OCAK 1966 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
. TV programı Ankara-Washington ilişkilerini bir anda gerginleştirdi
CBS Ve Türiderden tepldFUATKOZLUKLU
WASHINGTON-ABD nin
"en eski ve ek1
aJdığı konuiarla
otay yaratan" CBS televizyo-
nunun "60Minutes"adlı haber
programının Türkıye've ilişkûı
"An American Dtkmma" baş-
lıklı dosyası, Ankara-VVas-
hington ilişkilerini bir anda
gerginleştirdi. Ankara, ABD
'Dışişleri Bakanlıgı'nın üstdü-
zeydekı yetkililerinin, Türk
^ hükümetini masum sivilleri öl-
' dürmekle suçlayıp Türkiye'ye
r
verilen askeri ve ekonomik
yardımları sorgulayan prog-
ramdaki ifadelerini sözlü ola-
rak protesto etti.
1
AJıkara, VVashington Büyü-
t kelçisi Nüzhet Kandemirvası-
'tasıyla girişimde bulunurken
1
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü
Nicholas Bunıs. ülkesinin Türki-
ye'deki insan hakları ihlalinden
kaygı duyduğunu. ancak bunun
CBS televizyonunun haber
progra-
mındakı sonuçlan paylaştıkJan an-
:
lamına gelmediğini açıkladı.
Burns, önceki gün yaptığı açık-
lamada. Türk hükümetinin bazı
olaylardaki eylem biçiminden kay-
gı duyduklanna dikkat çekti ve ba-
sın özgürlüğünün önündeki yasak-
lar, köylerin yakılarak yaşayanlan
göçe zorlaması ve yargısız infaz
olaylanyla ilgilı kendılerıne ulaşan
raporlann "rahatsLdıkyararüğınr
ABD, CBS TELEVİZYOIVUNDA YAYIMLANAN PROGRAM İLEİLGİLİ AÇIKLAMA YAPTI
Ankara açıklamadan tatmin olmadıANKARA (Curoburiyet Börosu) - Ankara,
ABD'nin. CBS televizyonunda yayımlanan ve
Türkiye aleyhine unsurlann yer aldığı program
ile ilgili açıklamasmdan tatmin olmadı. ABD,
Türkiye"de demokratıkleşme yönünde birtakım
gelişmeler olmasma karsın, Türk hükümetinin
bazı olaylarda benimsediği tavırlarla ilgili
endişeleri oiduğunu belirtti. Törkiye"nin
Washmgton Büyükelçisi Nüzhet Kandemir'ın
de dün ABD Dışişleri Bakanlığı 'na giderek
programa katılan Avrupa ve Kanada Işleri Genel
Müdürû John KornMum ile görüşerek sözlü
protestoda bulunduğu kaydedildi. Dışişlen
Bakanhğı Sözcü Yardımctsı EIçi Nıırettin
Nurkan. dün düzenlediği basın toplantısında,
konuyla ilgili sorular üzerine, ABD Dışişleri
Bakanlığı Sözcüsü Mcbolas Bums'ün, CBS
televizyonunda yayımlanan program ile ilgili
oiarak yaptıgı açıklamada insan haklan
raporlanndan bahsetmesini yadırgadıklarını
bıidirdi. Burns'ün bahsettiği insan haklan
raporlannın tck taraflı olduğu ve kanıtlara
dayanmadığıru belirten Nurkan. "Soz konusu
iddialann kaıutianmadaıı, yargı karan oimadan
$uçlama yapılabfleceğini düsünmüyoruz" dedi.
Sözcû Burns, önceki gün yaptıgı açıklamada,
"Türk hükümetinin bazı olayiarda beniınsedSgi
tavırtaıta ilgili bazı endişeieri" olduğunu
belirterek şu görüşleri ilefcmişti: "İşkeoce, basın
özgürlügün* getiriten kiMÜamalar ve faili meçhul
rimıvet hafaerlerinin devam etmesi bizi rahatsız
ediyor. Köyierin yakılması ve lotist köy
bosaltılması ile iljpli haberierdcn rahatstzbk
duyuyoruz." Burns, programa katılan ABD'ü
yetkililerin ifadelerinin tamamuıa yer
verilmediğini, kısa alıntılar yapıidığmı
belirterek "Ne Shattuck. ne de KarnMum söz
konusu programda yayımianan görüşleri
benimsememektedirler''' dedı.
dile getirdi.
Bu arada PKK lideri Abduibb
Ocalan'la yapılan röportajın da y-
er aldığı CBS televizyonunun "An
American Dilemma" başhklı yayı-
nının Incirlik de dahil, ABD'nin
birçok askeri üssünde gösterildigi
belirlendi.
Büyükelçi Nüzhet Kandemır,
CBS'nin söz konusu programında-
ki en çarpıcı ve tehlıkeli unsurun
ABD yönetiminin üst düzey iki yet-
kilisinin ifadeleri olduğunu belirte-
rek, Türk hükümetini masum sivil-
leri öldürmekle suçlayan ve Türki-
ye ile Irak'takı Kürtlerin durumu-
nu aynı kefeye koyan tutumun "ka-
bui cdilemeyecegini" dile getirdi.
Büyükelçi Kandemir, ABD Dı-
şişleri Bakanlığı Avrupa ve Kana-
da Dairesi Genel Müdürii ve bakan
yardımcılanndan John Kornb-
lum'la görüşmesi sırasında progra-
mın yanıltıcı ve güncel olmayan
bilgilere dayandınldığını söyledi.
Büyükelçi Kornblum'la buluş-
masında özetle şu görüşleri dile ge-
tirdi:
"- Türkiyc'oin terör örgiitü
PKK'ye karşı vvrdiği mücadeleyi
karalamak ve PKK'\ i meşrulaştır-
mak icin her türiü çabanın gösteril-
mesi dikkat çekkidir.
- Türkiye'nin Iraklı Kürtlereyö-
nelik oiarak hem çekiç güç çerçe-
\esinde hem de ikili aianda yaptı-
ğı yardımlara hıç değinilmezken P-
KK'yi meşrulaştırmak ve Türki-
ye'nin bu örgüte karşı verdığı hak-
lı mücadeleyı karalamak için elden
gelen her türlü çabanın gösterilme-
si dikkat çekıcıdir.
- Programda kongre üyesi cum-
hunyetçi John Porter gibi, Türkiye
aleyhtan lobilerin etkisi alünda ol-
duğu malum kişilerin yanlı görüş-
lerine >er verilmesi de ü/ücüdür.
Türkiye'ye verilen kredilere ilişkin
atıflar da yanıl&odır. \ me PKK te-
rörüylemücadelehakkını kullanan
bir NATOüyesineyapılan askeri sa-
tışlara karşı çıkmak da üzüntu ve-
ricidir."
CBS'nin programında sunucu.
Kornblum'a, "Türkiye'nin Kürt
köylerini yakmasıyU, Saddam'ın
Kürt köylerini yok etmesi arasında
nefark var"diyesonmuş, ABD Dı-
şişleri Bakanlığı üst düzey yetkili-
si de özetle "Eğer köyde btılunu-
yorsanız pek fark yok. Güneydo-
ğu'daki dıırum güç ve üzüıırü veri-
ci, Türk hükümetinin Günodo-
ğu'daki vöntemlerini desteklemiyo-
ruz" şeklinde yanıt vermişti.
Aynı programda görüşlerini
açıklayan "insan haklan"ko-
nularından sorumlu Dışişleri
Bakan Yardımcısı John Shat-
tuck da insan haklan ihlalinin
Türkiye'de bir sorun olduğunu
ve belgelenmiş işkence vakala-
n bulunduğunu söyledi. Daha
önceleri yaptığı açıklamalarda
Türkiye'yi sert bir biçimde
eleştiren Shattuck, "Türk hü-
kümetinin sivflleri öldüriip öl-
dürmediğT sorusuna ise "doğ-
ru" yanıtını vermişti. ABD Dı-
şişleri Bakan Yardımcısı, "bu-
nun terorizmle mücadetedeet-
kin bir vol olmadığını ve Tür-
kiye'nin büvük bir kitteyi kar-
şısına alarak insan hakİan ib-
laline >«l açbğuu" kaydetmiş-
ti. Tepkiler üzenne bir açıkla-
yapan CBS televizyonunun
sözcüsü Kevin Tedesco, programda
konuşan "yetkilerin kendi özgür
iradeleri ilekonuştuklannı" bıldır-
di.
Öte yandan, programa tepki gös-
teren birçok Türk-Amerikan der-
negi de ABD yönetimi ile CBS te-
levizyonuna telefon ve faks mesaj-
lanyia protesto kampanyası başlat-
tılar. Dıplomatik bir kaynak. "An-
cak bu protestma. ülkede yaşayan
400 bin dola\ındakJ Türk vayısı göz
önünealındığında büyükdestck ve-
rildiğini söylemek yanıltıcı olur. Bu
da ayn bir üzünrü" diye konuştu.
ma
PKK'de
iç hesaplaşma• Istihbarat yetkiliJeri. PKK lideri Öcalan'ın,
"Birliklerimizin en büyük baş belası bazı
komutanlardır" dediğini bildirdiler.
YUSUFÖZKAN
ANKARA - PKK lideri Ab-
- dullah Ocaian'ın. 14 aralıkta
ilan ettiği, "sözde ateşkes"ı,
örgüte, toparlanması için za-
man kazandırmak ve emirle-
rine uymayan komutanlanyla
"besapiaşmak" için ilan etti-
ği savunuldu. PKK liderinin,
başta "Parmaksız Zeki" kod
adfi ŞciDdfnSakık e*nak Oze-
re çok sayıda komutanına kar-
şı bayrak açtığı ve "Birlikle-
rimizin en büyük baş belası
bazı komutanJardır" dedıgı,
ıstihbarat yetkililerince öğre-
nildi.
PKK lideri Öcalan tarafin-
dan 14 aralıkta ilan edılen tek
yanlı ateşkesi sona erdiren ve
15 ocak pazartesi günü Şır-
nak'ın Güçlükonak ilçesi Taş-
Konak köyü yakınlannda, 7'si
köy korucusu 11 kişinin yakı-
larak öldürmeleriyle sonuçla-
nan olay, PKK içindeki çekiş-
meyi su yüzüne çıkardı. Istih-
barat kaynakJan, 14 aralıkta,
Batı ülkeleri liderleri ile ABD
yönetimi, Birleşmiş Milletler
(BM) Genel Sekreteri ve Av-
rupa Birliği (AB) Dönem
Başkam'na birer mektupgön-
deren PKK liderinin. "Bizsi-
lahı bırakıyoruz, siyasiçözûm
istiyoruz. Türkiye Cumhuri-
yeti dev letine baskı yapuı, onu
ateşkese zortayın" dediğini
belirterek ateşkes sürecinın
"bir maDCvra"oldugunu bil-
dirdiler.
1995 yılı içinde 5 bin 335
kayıp veren örgütün, zaman
kazanmak ve kayıplannı gi-
dermek amacıyla ateşkes ilan
ettığıni kaydeden kaynaklar,
ateşkes sürecinde PKK içinde
bir "iç hesapla$ma" yaşandı-
ğını da bildirdiler. PKK için-
de, Abdullah Öcalan "a karşı
giderek yükselen bir muhale-
fetin varlığına dikkat çeken
kaynaklar, -ParmaksEZ^ki"
kod adlı Şemdin Sakık, Nev-
zat Çiftçi, Rıza Aftun. Musta-
fa Karasu, SaitÇürükkaya \ e
Fuat Çavgun gibi isımlerin
Öcalan ile ters. düştüklerini
bildirdiler. Rıza Altun, Mus-
tafa Karasu, Fuat Çavgun gi-
bi örgütün kuruculan arasın-
da yer alan isimlerin, daha ön-
ce öcalan'a muhalefet eden
ve San Baran ile birlikte "Ve-
jin" örgütünü kuran Mehmet
Şener'in 2.5 yıl önce PKK ta-
rafından Suriye'de öldürül-
mesıne tepki göstermeleri
üzerine, Öcalan ile aralannın
açıldığı kaydedildi. PKK'nin
Avrupa temsilcılığine kadar
yükselen Rıza Altun'un. daha
sonra askeri kanada çekilme-
sinin altında da görüş aynlık-
lannın yattığı öne sürüldü.
Öcalan'ın. Tunceli bölge so-
rumlusu Şemdin Sakık'ı "en
büyük tehlike" oiarak gördü-
ğü ve önemli ölçüde pasıfize
ettiği kaydedildi.Kemal Bur-
kay'ın liderliğindekı Kürdis-
tan Sosyalist Partisi'nden (P-
SK) dün yapılan açıklamada.
Şımak'ta 11 kişinin yakılarak
öldürülmesi, "Türk kontrge-
riUasuun }«ni bir eylemi" oia-
rak değerlendirildi.
Oz-De- Bir Baskanı Arıkan
'Eğitim sisteminde
merkeziyetçilikten
vazgeçilmelidir'
tstanbul Haber Servisi -
Özel Dersaneler Birliği Der-
neği Yönetim Kurulu Başka-
nı Ibrahim Ankan. eğitim
sisteminde merkeziyetçilik-
ten vazgeçilmesi gerektiğini
belirterek "Bö>1eceeğitiın,si-
yasilerin müdahaJesinden
nispeten kurtanlacaktır'' de-
di.
Ankan, yeni hükümet ku-
rulması aşamasında eğitim
sistemiyle ilgili görüş, dü-
şünce ve çözüm önerilerini
açıklamak amacıyla dün Çı-
rağan Palace Kempinsky
Oteli'nde bir basın toplantı-
sı düzenledı. Zorunlu eğiti-
min bir an önce 8 yıla çıka-
nlması gerektiğine dikkat çe-
ken Ankan, "Sekiz jila geçi-
lememesi ekonomik olmak-
la birlikte aynızamandasiya-
sidJr" dedi. Ortaokul aşama-
sında rehberliğe ve öğrenci-
yi yönlendirmeye daha çok
önem verilmesi gerektiğini
belirten Ankan, lise eğiti-
minde tutarlı bir sistemin
oluşturulamamasını da eleş-
tindı. Meslek okullannın
aıiaçlannı aşan bir statüde
i buianduklarını kaydeden
[öa-De-Bir Başkanı Ibrahim
f Ankan. "Bu okullardan me-
• zun olanlar ara eleman ola-
' caklarsa onlara uygun eğitim
verip iş imkânı sa«lanmalı.
Ünh'ersheye gideeeklerse, gi-
decekleri üniversiteler beür-
lenmeii ve üniversiteler bu öğ-
rencüere kontenjan ayırmab-
dır'" diye konuştu.
Merkezi müfredatın birey-
lerin ihtiyacına yönelik eği-
tim yapılmasını engellediği-
ni öne süren Ankan, yetkile-
rin bir bölümiinün illerde ve
ilçelerde oluşacak yönetim
birimlerine devredilmesinin
otokontrolü hızlandıracağı-
nı, eğitim kurumlan üzerin-
de halkın denetiminin sağla-
nacağını ve sorunlann bir bö-
lümünün o il ve ilçe koşulla-
nnda çözümlenebileceğini
belirtti. Bu yöntemle eğiti-
min siyasilerin müdahalesin-
den de kurtanlabileceğini
vurgulayan Ankan. şunları
söyledi:
"Milli eğitim siyasetten
anndınlmadıkça bakanlann
istediği okul türünü açma,
kapama, yeni okul türleri icat
etme. canı istediği an eğitim
sıstemini değiştirme, kendi is-
teği vesiyasi göri/şü doğnıltu-
sunda program yazma sefer-
beıiiği ilan etme, canının iste-
diğini müdür oiarak atama,
canının istediğiııi dilediği vere
sürme vb. sorunlar çözüm-
lenemez."
Büriin demokratik cylemtere kablmasıyia da tamnan trdinç (ortada ). 1 Mayıs 1994'te polislerce coplanmış ve varalanmıstı.
Söför İdris öldu
Eski tüfek
sustu
İstanbul Haber Servisi -
I ürkiye'nin en eski
komünistlerinden 'Şoför
İdris'(tdrisErdinç), bir
süredir tedavi olduğu
lenfoma kanserine yenik
düşerek dün yaşamını
yitirdi. Erdinç, bugün saat
15.00'te Karacaahmet
Mezarlığı'nda toprağa
verilecek. 1936 yılında
Sansaryan Han'da uzun
işkenceler gören İdris
Erdinç, partili olan eşi
Emine Erdinç'i, işkenceler
nedeniyle kaybetti. 1939-
1940 yıllannda illegal
oiarak TKP'nin Kocaeli 11
Sekreterliği'ni yürüten
Erdinç, 1946'dalegal
oiarak kurulan Türkiye
Sosyalist Emekçi Köylü
Partisi'nin kuruculan
arasında yer aldı. '1951
tevkifaö'nda tutuklanan ve
5 yıl hapis, 2 yıl da sürgün
cezası alan Erdinç, 27
Mayıs'tan sonra kurulan
TİP'e. sabıkası nedeniyle
üye olamadığı için
dışandan destekJedi.
Oherkesin İdrisAmca'stychBERATCÜNÇIKAN
Yaşamına koşut büyüme-
miş, onunla birlikte yorulma-
mış sokağın bakkalı, tüpçüsü,
sütçüsü, yan apartmanın on
altı numaralı dairesinde otu-
ran müteahhitin yirmili yaş-
lanndaki kızı için, "Idris
Amca"ydı. Belki biraz hır-
çın. bırazöfkeli, ama biro ka-
dar delidolu, yüreği ağzında
bir adam.
Ne kırk dört tevkifatını
duymuşlardı ne de elli bir. Ne
Sansaryan Han'ı duymuşlar-
dı ne de Komıser Parmaksız
Hamdi'yı.
Komünistlik mi? Ha, onu
biliyorlardı. Vatan hainlikle-
rini, şapkayı kapıda asılı gör-
dü mü geri döndüklerini hiç
görmemişler, ama duymuş-
lardı. Birileri sonu çok ka-
ranlık biten masallan anlatır
gibi anlatmıştı da bir türlü
konduramamışlardı İdris
Amca'lanna. Daha iki üç yıl
önce. onca yaşına rağmen
hakkında dava açıldığını oku-
muşlardı da gazetelerdegüle-
sileri gelmişti.
Oysa yerindeydi dava, za-
manmdaydı. Yirmili yaşlan-
nın beynini. yetmişli yaşlan-
na taşımıştı İdris Erdinç. Bu
yüzden de tehlikeliydi.
On dördünde tütün işçiliği-
ne yazıldığından daha tehli-
keliydi üstelık. Başka hiçbir
düşünce. globalleşme, küre-
selleşme, yeni dünya düzeni
değmeyecektı ona, gülüp ge-
çecekti. Birebir paylaşacaktı
yine, yine "örgütlenme" di-
yecekti. Anılann durmaksı-
zın kanamasına aldırmayıp
ekleyecekti: "Ben bir komö-
nistim."
Nevrakoplu Onbaşı
Ali'nin Hatice'den olma oğ-
lu İdris Erdinç, 1914 yılında
Bulgaristan'ın Doyran ken-
tinde doğdu. Babasıyla bir-
likte annesinin peşinden Is-
tanbul'a geldiğinde on dör-
dündeydi.
Eminönü'ndeki, iki bin iş-
çinin çalıştığı Tabaköz depo-
sunda başladı tütün işçiligi-
ne. Emine'yle de, orak çekiç
i^aretiyle de burada tanıştı.
Olüm yıldönümünde Musta-
fa Suphi'leri birlikte andılar,
birlikte el salladılar Bo-
ğaz'dan geçen, "SSCB" ban-
dıralı gemilere. Yürüdüler.
slogan attılar. "... Biz de ku-
ralım amele parrisini". grc-
ve çıktılar. Birlikte taşıdılar
yeraltındaki TKP'nin mesaj-
lannı. birliktegözaltınaalın-
dılar, işkencede konuşmadı-
lar. Emine salıverildikten bir
süre sonra öldü.
Araba kullanmayı, dövüş-
meyi öğrendi İdris Erdinç.
Askerlikten sonra, araba kul-
lanmayı ve tamiratını bilen
tek kişi oiarak üstelik de yüz-
başı rütbesiyle, ayda seksen
beş lira maaşla orduda kaldı.
Ta, Şefik Hüsnü, Türkiye
Sosyalist Emekçi Köylü Par-
tisi'nin kuruluşu için çağıra-
na dek.
Yaşamı boyunca ikinci ka-
rısı Hatice'nin "Kalsaydın,
şimdi böyle yaşamayacak-
tın" yakınmalanna yol aça-
cak karanndan vazgeçmedi.
Çeşitli işlere girdi, sendika
kurmak için. Çeşitli işlerden
atıldı. işçileri örgütlediği için.
1950'de bir kez daha tutuk-
landı, Harbiye Cezaevi'nde
bir buçuk yıl yattı. Hem o
hem kansı ve çocuklan yatak
yorgan denklerini hazırlama-
yı öğrenmişlerdi artık. Yaka-
lanışlanndan birinde tmralı
Adası'na sürüldü.
Volga esir şarkılannı. işçi
marşlannı söyleyerek salladı
kazma ve küreği. 12 Mart
geldiğinde işinden oldu, 12
Eylül'de evi basıldı, Banş
Derneği'ne, girdi, Işçi Parti-
si'ne yazıldı.
Yıllar sonra, bir başına gö-
türüp Karacaahmet'e göm-
düğü ilk kansının, işkencede
yitirdiğı Emine'nin mezannı
yaptırdı. Bir de kayıt düşür-
dü, cilt 5, ada 8, sahife 64...
Şimdi İdris Erdinç de oraya
gömülecek. Yirmi yaşının
beynini ve yüreğini taşıdığı
seksen iki yıllık bedeni, Emi-
ne'nin yanında yatacak.
NOTLAR / ORAL ÇALIŞLAR
TKP'nin üniü isimlerinden
"Şoför İdris" de yok artık. İdris
Erdinç, 90 yıla yaklaşan
yaşamının 70 yıla yakın bir
dönemini bir dava adamı oiarak
geçirdi. O btr dava adamı oiarak
yaşadı ve bir dava adamı oiarak
öldü. İdris Erdinç, yakında
kurulacak olan yeni sosyalist
partinin kurucusu olmaya
hazırlanırken yaşama veda etti. O,
Sosyalist Birlik Partisi'nin ve
Birleşik Sosyalist Partinin kurucu
ve yönericilerindendi.
İdris Ağabey hep bir işin,
insanlığın kurtuluşu davası işinin
peşinde koşardı. Her zaman canlı
ve her zaman hareketliydi.
Hangi mitinge ve toplantıya
katılsanız. onu orada
görebilirdiniz. idris Erdinç'in
yaşamı, Cumhuriyet tarihiyle eş
bir dönemin özeti gibidir. Babası
onbaşı Ali'nin Çanakkale
Savaşı'nda çenesi parçalanmış ve
konuşma yeteneğini kaybetmişti.
Annesi Hatice'ye babasının
savaşta öldüğü bildirilir. Hatice
bunun üzerine iş aramak için
yollara düşer.
Onbaşı Ali memleketine
Şoför İdris'in yaşamı
döndüğünde, küçük oğlunun
elinden rutar ve kansını aramaya
girişir. O yıllar Anadolu yoksul ve
viran bir haldedir. Bursa'ya,
oradan da Istanbul'a gelirier.
Uzun yıllar sonra annesini
bulurlar. Tütün işçisi iken
haksızlıklara başkaldınr ve
komünistlerle tanışır. Evlenir.
Kansı Emine, bir işkence sonucu
yakalandığı hastalık sonrası
yaşamını yitirir. Sonra askerlik ve
işçiler arasında örgütlenme,
ardından Şefik Hüsnü ile birlikte
Türkiye Sosyalist Emekçi
Partisi'nin kurulması gelir. Her
eylem ve her hak arama çabasının
karşılığı hapishane, karakollarda
işkence ve sürgün olur.
Bizim kuşak, Şoför Idris'i 1968'li
yıllarda tanıdı. O, ilerlemiş yaşına
rağmen bizlerden biri gibiydi.
Hep asi, hep aykın ve hep gençti.
Şoför ldris'in yaşamı ve çektiği
acıiar, Türkiye'nin son 80 yılının
ne kadar acımasız geçtiğinin de
bir kanıtı gibidir. Türkiye'de
muhalif olmak, iktidann çizgisine
aykın fıkirleri savunmak, hele bu
fikirleri örgütlü bir hale getirmek
için çabalamak zulümlerden
zulüm beğenmek anlamına gelir.
Şoför İdris, bir muhalifin başına
ne gelecekse hepsini yaşamıştır.
Hem de bir ömür boyu, yani
seksen yıl.
Şoför İdris, devlet acımasızlığının
en canlı tanıklanndan birisiydi.
Bütün yaşamı eziyetler içinde
geçmişti. Ama bu eziyetlere
rağmen, demokrasi ve
özgürlükleri savunmaktan bir
adım bile geri atmamıştı.
Sosyalizmi bir ömür boyu
savunulacak bir yaşam felsefesi
haline getirmişti.
Şoför İdris artık yaşamıyor.
Acılarla ve isyanlarla geçen bir
ömür sona erdi. Binlerce yıllık
insanlık tarihinde bir insanın
ömrü ne ki? Hatta bir devletin
ömrü ne ki? Ama bu kısacık
yaşamda, insanlar iktidar ve çıkar
uğruna inanılmaz acımasızlıklann
savunucusu oluyorlar. Şoför
İdris'i onlarca yıl boyunca
hapishanelere tıkan,
işkencehanelerde sorgulayan
polislerin ve devlet görevlilerinin
de bir çoğu artık yaşamıyor. Ama
onlann bıraktığı miras sürüyor.
Şoför İdris'i dün joplayan kafa ile
bugün Metin Göktepe'yi öldüren
kafa arasında nasıl bir fark
olduğundan söz edilebilir? Bir
şeylerin değiştiği söylenebilir mi?
Işte bu yüzden İdris Ağabey'in
mücadelesi evrensel bir anlam
taşıyordu. O. şu kısacık insan
ömrünü anlamlandıracak,
yaşamını zenginleştirecek
birçok işleryaptı. Güzel bir
miras bıraktı.
İdris Ağabey'le her
karşılaşmamız, beni biraz daha
gençleştirir, yaşama daha sıkı
sanlmamı sağlardı. O şimdi yok
artık. İnsan yaşamı sınırlıdır. İdris
Erdinç'in de yaşamasının bir
sının vardı. Herkes gibi o da
doğal bir ölümle yaşama veda etti.
Geride güzel şeyler bıraktt.
Hayatmı anlamlı kıldı. Ne mutlu
onun gibi yaşayıp, onun gibi
ölene...
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATE$
Vaziyet Vahim...
Zaman, İnanılma2 bir hızla akıp geçiyor. Okulda
dersler kesildiği zaman, "Artık Dr. Bozkurt'/a, Hüs-
nü Terek'e verdiğim sözü tutabilirim" demiştim.
Cumhuriyet tarihi geçen yıl tamamlanmış olmalıydı.
Nerede?..
Bir sünü önemli olay gerçekleşti şu son on gün için-
de. Üzerinde durulması gereken bir sürü konu vardı.
Ama ben, kısır bir yineleme süreci içinde, belli kav-
ramlan ve bu kavramlar çerçevesindeki tutum ve yak-
laşımlanmı boşuna anlattım durdum. Bunlargenesü-
recek. Fakat şu kadarını söyleyeyim ki paçalanma
"saranlann" ağzında, bana atmak istedikleri çamur-
ların tadından başka bir şey kalmadı.
• • •
Bu Erbakan Hoca, vallahi ömür bir adam. Yaban-
cı gazetecilere kendince bir laiklik tanımı yaptı. Ama
ortada tanım falan yok. "Avrupa'dakigibi laikiz" di-
yor. Sanki Avrupa'da herkes aynı tanımı yapıyor... Ar-
dından da "en laik" partinin Refah olduğunu ilan edi-
yor. Eh böyle birtanımın ardından, böyle bir "inci"ya-
kışırdı. Zaten Allah, aklı sırf bunlara vermiş... Ama bir
de "Avrupa'daki gibi" demokrat olsalar, insan hak-
larına saygılı olsalar...
• • •
Özdemir Sabancı cinayeti, Türkiye'deki "egemen
güç"kavgasının sürdüğünü gösterdi. "Birileri"birile-
rine, "Ayağınızı denkalın" mesajını verdi. "Nereyegi-
rerseniz girin, iğnenin deliğinden geçersize ulaşınz."
• * •
Aynı günlerde cezaevlerindeki ayaklanmalarda kül-
lenmiş gibiydi. Ama sona ermemişti. Ve kolayca so-
na ermeyecek. Zira cezaevlerini de "mafya" denetli-
yor. Ve üç kuruş maaşlı görevlilerden bir bölümü de
bu mafyanın emrinde ya da en azından işbirlikçisi.
Cezaevlerinde neler olup bittiğini sağır sultan bile
duydu. Ama sorumlular kafalannı kuma gömmekte
ısrarlı.
• • •
Polisin, mahkûm ailelerinin gösterisindeki tavnnı
televizyonda izledim. Adamlann bir kısmı düpedüz
"intikam almaya" çalışıyoriardı. Minibüsün içindeki in-
sanlan, camdan içeri cop sokarak dövmeye çabalı-
yorlardı.
Gerekçe, "gösterinin izinsiz olmasıymış". Ben ne
izinsiz gösteriler izledim. Polislerimiz "şefkat abide-
si" gibiydiler. Eğer şeriatçı bir gösteri ya da ülkücü bir
gösteri yaparsanız, cop falan yok. "Hadikardeş, lüt-
fen dağılın..." Hoş, dağılmasalar da olur. Ama eğer
insan haklan, öğrenci hakları vb gibi "hak arayışına"
girerseniz, çoğu birer canavar kesiliyor. Çünkü böy-
le eğitilmişler. Böyle saldırmakla memleket kurtar-
dıklanna inanıyorlar.
• • •
Insanlanmızın bu güvenlik kuvvetlerine inanması ve
sevgi duyması mümkün mü? Bunlara yardımcı olur-
lar mı? Hiç sanmıyorum. Zaten olaylar da beni doğ-
ruluyor. Tüm güvenlik sistemlerini aşan ve sanki gü-
venlik görevlileriyle alay eden zanlılar, halkın içinde iz-
lerini kaybediyor. Ne tehditler fayda getiriyor ne de
yüksek ödüller.
••• '
Ya Sevgili Metin Göktepe...
Metin, benim öğrencimdi. Kendini "solcu" ilan e-
den ya da sanan bir sürü terbiyesiz ve saygısız mu-
habirin aksine, son derece terbiyeli, saygılı ve düşün-
celi bir gazeteci idi.
Sık sık odama gelirdi ve görüş alırdı. Çoğu kez bir
çay bile içiremezdim. "Çok işim varhocam" der, so-
racağını sorar ve giderdi. Fakültedeki odam çoğu kez
kalabalık olur. llginç tartışmalar yapanz. Bazen böy-
le ilginç bir tartışmanın göbeğine düşerse oturur ve
pek de lafa girmeden, güzel yüzünden eksik olma-
yan tebessümü ile dinlerdi.
Benim düşüncelerime, çalıştığı gazetenin yakla-
şımları çoğu kez farklı olurdu. Verdiğim beyanatlar da
çoğu kez kullanılmazdı. Fakat Metin gene gelir ve bel-
li konulardaki görüşlerimi alırdı.
Dersleri konusunda özendirmeye çalışırdım. "Bıra-
kın Hocam" derdi, "Türkiye'nin bu dunımunda oku-
lu bitirsem ne olur, bitirmesem ne olur?" Doğrusu
pek yanıt da veremezdim.
• • •
Ve Metin'i de öldürdüler...
Katilleri elbette ortaya çıkmayacak. Belki birkaç
polisi mahkemeye verecekler. Bunlar da ya kanıt ye-
tersizliğinden beraat edecekler ya da gülünç ceza-
larfa yakayı sıyıracaklar.
Peki devlet çarklan böyle "çifte standartla" döner-
se, insanlanmız devlete nasıl güvenecekler? Hatta bi-
raz daha ileri gidelim, eğer halk polise yardımcı ol-
mazsa, polis nasıl görev yapacak, Sabancılar5
: kim
koruyacak?
• • •
Kafayı kuma gömmek çare değil. Vaziyet vahim.
Vaziyet çok vahim.
Not: 19 ocak cuma günü Esktşehir Kültür Merke-
zi'nde vereceğim konferansı ve 20 ocak cumartesi
günü Turkuaz Kitabevi'nde yapacağım imzayı sağlık
nedenleriyle ertelemek zorunda kalıyorum. Başta
Sevgili Mustafa Zor olmak üzere tüm Eskişehirli
okurlanmdan özür diliyorum. Bu iki oldu. Umanm
üçüncü kez bir engel çıkmaz.
ASIM BEZtRCÎ ELEŞTİRİ,
İNCELEME, ARAŞTIRMA ÖDÜLÜ
1. Ailesince Asım Bezirci adına bir ödül kurulmuş-
tur. Ödül, Asım Bezirci'nin yapıtlannm ve çalışmala-
nnın temelinde yer alan sosyalist dünya görüşü ve
nesnel-bilimsel anlayışla eleştiri, inceleme, araştırma
dahnda çalışmalar yapacak olan genç kuşaklan özen-
dinnek amacıyla veriîecektir.
2. Yanşmaya katılmak isteyenler, bir edebiyatçı veya
edebiyatçılar topluluğunu, edebiyatın çeşitli dönem-
lerini ve sorunlannı, akımlannı kapsayan eleştiri, in-
celeme ve araştırma çalışmalannı, yayımlanabilir bir
kitap oylumunda, son katılma tarihi olan 1 Ocak
1997'ye kadar 8 adet, daktiloda (çift satır aralığıyla)
ya da bilgisayarda yazılmış oiarak göndereceklerdir.
3. Başan kazanan ürün, 50 milyon TL ile ödüllendiri-
lecektir. Aynca, kazanan ürünün kitap oiarak yayım-
lanması sağlanacak ve yayımlanan kitabın telif hakkı,
geçerli telıf kurallanna uygun oiarak ödenecektir.
4. 2 yılda bir tekrarlanacak olan ödülün ilkj, 23 Mart
1997 günü seçici kurul ve sekreterliğince saptanacak
bir salonda veriîecektir
Ödül Seçici Kurulu: Aydm Çubukçu, Afşar Timu-
çin, Ergin Koparan, Kemal Ozer, Ragıp Gelencik,
Muzaffer llhan Erdost, Muzaffer Uyguner.
Başvuru adresi: Evrensel Kültür Merkezi, Asım
Bezirci Kitaphğı, Aznavur Pasajı 212/6 Galatasaray-
Istanbul.
Tel: 243 08 03 - 06, Faks: 251 13 65