25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 OCAK 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 UYGARLIKLARIN İZİNDE... OKTAYEKİNCİ îda Dağı'mn tarihsel kentinde coşku verici gelişmeler var: Bayramiç'te çifte bayram...Efsanevi İda Dağı'nın eteklerinde bir anlamda yine efsanevi birolay yaşanıyor. fki yıl kadarönce Bayramiı; Belediyesı'nın "yol açmak* adına yıkıp ortadan kaldırdığı tarihi bir binayı, aynı beledıye şimdi yeniden ve aynı yerinde insa etmek üzere harekete geçmiş durumda. Yaklaşık 90 yıl kente hizmet eden ve özellikle son dönemlerde kentin kültür simgelerinden biri olarak kaldığı için saygınlı|n daha da yükselen Konak Otel binası. beledıye meclisinın05.10.1995 gün ve 1995'4-2 sayılı karanyla Bayramiç'e geri kazandınlacak. Bınanın yıkılmadan önce çıkanlmış rölöve çizimlerinden ve eski fotoğraflanyla birlikıe yine Bayramiçlilerin "anılarından" yararlanılarak düzenlenecek olan "restitüsyon" projesi Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulu'nca da uygun görüldükten sonra beledıye, gerçekten tarihe geçecek olan örnek bir uygulamasına ruhsat verecek... Şimdi dılerseniz iki yıl öncesine dönelim ve olanı biteni yeniden anımsayalım: Cumhuriyet okurlan belki unutmamışlardır, 27 Mart 1994 tanhindeki yerel seçimlerden önce kimi belediyelerin "oy toplamaya yönelik' 1 bazı imar uygulamalannı da siyasi partı propagandalannın yanı sıra kamuoyuna duyurmaya çalışınış ve bu uygulamalar yüzünden artık hemen her seçim döneminin kentJerimiz için adeta bir "yıkım ve yağma" sürecine dönüştüğünü sergilemiştik. 'RuhsaÜı tarflı kalıamı' Nitekim, yine bu anlamda hemen herkesin ilgisi lstanbul'da tümüyle özgür bırakılan kaçak yapılaşma üzerinde yoğunlasırken arkadaşımız İbrahim Cünel de Bayramiç "te gerçekleşen "ruhsatlı bir tarih katİiamına" dikkatleri çekmi^ti. Günel'in 14 Mart 1994tarihinde Cumhuriyet-2'de yayımlanan haben "Eski Binalan Vbk Edelim, Yeni Yollar Açatam n başlığını taşıyor ve Bayramiç Belediyesi'nin kamyonlara yol açmak adı altında seçim öncesinde kentin duyarsız kesimlerinin oylannı toplayabilmek için tarihi Konak Otel binasını nasıl alelacele yıkmaya başladığını belgeliyordu. Ne var ki bu kültür düşmanlıgı gösterisinin hemen ardından yapılan 27 Mart 1994 yerel seçimJerinde, Bayramiç halkı sanıldığı gibi "Konak Otel'i yıkarak kentc yol kazandıran{.')'" Belediye Başkanı Zeki Şimşek'i değil. aynı anda ailesıne aıt bir başka tarihi konak binasını kente rnüze yapılmak üzere armağan eden Halil Nahit Varol'u yerel yönetimin başına getirdi. Böylece Bayramiç'teki belediye seçimlerinin sonucunu. Türkıye'de örneğine giderek daha az rastlanır biçimde. "kentin kültürel mirasına ve uvgarlık değerlerine gösterilen saygı" belirlemiş oldu. . Aslında. eski belediye başkanının Bayramiç'in 90 yıllık tanıgı ve kültür simgesi olan Konak Otel'i yol açmak adına yıkıp ortadan kaldırmasının "yasal dayanağı" da tartışma konusuydu ve koruma hukukuna uygun değildi. Zeki Şimşek, bu amacına ulaşabilmek için Bayramiç'in daha önce bağlı olduğu Bursa Koruma Kunılu'na başvurmuş, ancak Ba> ramiç'te zamana karşı direnişin arük sontına gelen bir ahşapev, kent tarihine tanıklık etmenin kaı>ıJığmı restore edilerek görmek istiyor. G eçen yıl 250 yaşındaki Hadımoğlu Konağı'nm restore edilip hizmete açılmasıyla tarihsel belleğine güç katan Bayramiç ilçemizde, şimdi de bütün bir 20. yüzyıla tanıklık etmesine karşın, 1994başlannda yıkılan Konak Oteli'nin yeniden ve aynı şekliyle yapımı karan alınarak kent kültürüne sahiplenmenin ıkinci büyük örneği yaratılıyor... HadımoğluKonağı "Dünyadurdukça"... Tarihi Konak Otel' ı çok sev diği kentine ye- niden kazandırmak ıçın kollan sıvayan Bele- dıye Başkanı Halil Nahit YaroL aslında en az bunun kadar değerlı bır başka armağanı da yi- ne Bayramiç'e sunmuş olmanın huzuru için- de. Başkan V'arol. ortaokul çağına kadar yetı- şip büyüdüğü ve "ata jadigân" olan tarihi "Hadımoğhj Konağı'nı, ailenın dıger fertlen- nı de ikna ederek "bir mimarlık ve kent mü- zesi"ışlevıylerestoreedılmesi ıçın öncekiyıl- larda Kültür Bakanlığfna bağışlamıştı. Konak Oteli restıtüsyonunu gündeme getır- dığımiz geçen Ağustos (1995) ayındakı Ida Dagı Kültür ve Sanat Etkinlikleri'nın ilk gü- nü düzenlenen bır törenle açılışı da yapılan Hadımoğlu Konagı, başanlı bır restorasyon uygulamasının yanı sıra eğer ıstenirse vedev- let de destek olursa. mimarlık kültürümüzün özgün ömeklennin çoğu kentımızdekı yıtıp gıden tarihi bilıncinı yeniden nasıl canlandı- rabileceğine de anlamlı bır ömekoluşturmuş- tu... Belediye Başkanı Halil Nahıt Varol'un bü- yük dedesı ve kardeşı olan Mustafa ve Ahmct biraderlqr, İ691 yılındaüonya'jş sabasmdan gelerek Bayramıç'e yerieşrnîşlî ve tabaklık yapmaya başlamışlar. Kısa süre- de çalışkanlıklan ve tıcaretleriyle saygınlık kazanan bu Hadimlı biraderler, Osmanlı dev- letınegüven vererek yine Bayramiç'in sancak- tarlığını da almışlar. Bugün kentin yaklaşık 250 yıllık belleği olan Hadımoğlu Konagı da ışte bu sancaktar kardeşlenn 18. yüzyılortalanndayaptırdıkla- n. mimarlık tanhi açısmdan da çok önemlı sanatsal özellıklere sahip görkemlı biryapı. Yakm yıllara kadar Hadımoğlu aılesının he- men tüm kuşaklannca ve üstölık fazla bozul- madan. tahrıp edılmeden ve değiştınlmeden yine "konak" şeklınde ve ev olarak kullanı- lan bına, taş ve ahşap yapı sanatının tüm ge- leneksel hünerlerinı gözler önüne sergılıyor. Bazı bölümlerinde, Bayramiç'e 14 km uzaklıktakı "Skepsiz" antık kentınden getirı- len ya da sanat tarihçılennın dcyışıyle "dev- şirme" edılen mıman parçalann da dekoratıf elemanlar olarak kullanıldıgı Hadımoglu Ko- nagı, ıç ve dış cephelerinın neredeyse tümüy- le resım. freks. alçı süsleme ve ahşap oyma- larla bezenmış olmasıyla da eşsiz bır kültür mirası değen taşıyor. Halil N'ahıt Varol. bu değen daha uzun yıl- laryaşatabılmek vegelecek kusaklann dageç- mış kültür zengınlığımızden esınlenebilmesi için binanın özenlı bır restorasyonla topluma mal edilmesinı sağlamak üzere, aıle mülkle- nnı Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Ge- ,fM|tJ<linU(jrUıj|jü^.''iTnıtn<Tt" «tm^«lmaktan Ne var kı gelecek kusaklann bu yapıttan örürü geçmiş kültür bırikımlenyle övünmele- ri coşkulu bir umut olsa bile. "bugünkü ku- saklann"hıç degilse yenı binalar insa eder- ken aynı kültür hazinesinden "ilham alama- dbklanm" görmek de msana hüzün verıyor. Bayramiç'i bu duygular içerisınde dolaşır- ken diğer hemen tüm kent ve kasabalanmız- da olduğu gibi bu tarihsel ilçemizde de yeni inşa edilen binalann bır Konak Otel'den, bir Hadımoğlu Konağı 'ndan ya da bazı sokaklar- da ve köşebaşlannda hâlâ ayakta durmaya ça- lışan geleneksel ahşap evlerden, hiç değilse "mimari duyarldık" ve "yöresel karakter" açısmdan hemen hiç esinlenmediklerini göz- lüyoruz.Sûrekli olarak yüksek ve "dahayûk- sek" yapılmak için inanılmaz ımaroyunlany- la inşa edilen ve "kentestetiği" konusunda ise yine eski bınalardakı özenı en küçük biroran- da bile yakalamaya niyetli olmayan tek düze betonarme apartmanlar, bütün bu az sayıdaki kültür mirası örneklerini dört bır yandan ku- şatmışlar, deyiş yenndeyse artık "boğnuk" üzereler. Bu nedenle şimdi artık Bayramiç Belediye- si 'ne, bu efsanevi kente "3. bir bayram arma- ğanı" sunmak görevı de düşüyor. Kentin ımar planını da yeniden ve bir bütün olarak ele al- mak, geçmişten kalabilen ne kadar kültür de- ğen varsa, onlan da koruyan ve yüksek bina- larla kuşatılıp boğulmalanna engel bir planı 21. yüzyıl Bayramiçi'ne '^olgöstBrfci''olarak bırakmak. Inanıyorum ki bu konudaki bir yardımı da "üniversitelerhniz" yapmak üzere harekete geçebilirler ve Bayramiç'i bir "1da Dagı ken- ti"olarak bilimsel duyarlıfığın tarih ve kültür sevgisıne dayalı koruyucu kanatlan altına alabılırler. Kültür Bakanbğı'nca restore edilen 250yülık Hadımoğiu Konagı, Bayramiç'in arbk gözbebegL Gelecek kuşaklar, geçmiş kültür zenginliğimizi bu yapıta bakarak ammsayacaklar. Prof. Dr. Metin Sözen başkanlığındaki kurul. haklı olarak kentteki kültür değerlerini de gözeterek bir ula^ım önerisini içermesi gereken "Koruma Amaçlı İmar PJanı" yapılmadan, böylesi bır teklifin değerlendinlmesınin olanaksız olduğuna, bu nedenle de "uygun görülmediğine" karar verilmişti. Bu gelişmenın ardından Çanakkale ve Bayramiç bölgesınin Bursa Koruma Kurulu'ndan alınarak Edirne Koruma Kunılu'na bağlanması üzerine yeniden ümitlenen Zeki Şimşek, bu kez yine aynı gerekçeyle Konak Otel'i yıkmak ve yeni önerdiklen koruma planı uyannca da tarihi binanın "yerinin "kaydınlması yöntemiyle'' öngöriilen yolun geçişini sağlamak üzere kuruldan yeniden karar alınmasını istemişti. Edirne Koruma Kurulu ise 26.01.1994 gün ve 1714 sayılı karannda, bu önerinin uygulanabilmesi için Konak Otel'in "restorasyon projesınin" düzenlenerek yine kurulun onayına sunulması gerektiğini yurguiamıştı. İşte bu karar, eski belediye başkanının seçim öncesine yetiştirmek istedıği "imar şovu" için kendisine "yasal bahane" oluşturdu. Aslında öncelikle yapması gereken şey, binaya dokunmadan önce "nasıl restore edeceklerine dair" bir projeyi hazırlatıp kuruldan onaylatarak yine restorasyon uygulamasıyla birlikte koruma planı düzenlemesine geçmek iken Zeki Şimşek karann bu yanını hiç dinlemeden tarihi binayı hızla yıkıp yok etti. Eskj başkanın bu hırsını, haber Ankara'ya ulaştıktan sonra olaya müdahale eden Kültür Baİcanlığı Müsteşan Prof. Dr. Emre Kongar'ın henüz binanın sadece çatısının söküldüğü bir aşamadaki "yasal olmayan yıkımı hemen durdurun" şeklindeki yazılı ve sözlü talımatlan bile engel leyememişti. Ikide bir bölgenin tarihsel öneminden dem vuran Çanakkale Valisi ve Bayramiç KaymakamİJgL Kültür Bakanlığı'yla birlikte duyarlı çevrelerin de uyanlannı ısrarla işleme koymazlarken Anıtlar Yüksek Kurulu'nun yaklaşık "20yıl"önce 12.01. 1974 gün ve 7656 sayılı karanyla "konınması gerekli MVII mimarlık örneği olarak" tescil edilen Konak Otel, devletin bu yerel mülki amirlerinin de gözleri önünde hukuk dışı bir uygulamayla tarihe gömüldü... Evet. Şimdi Bayramiç Belediyesi'nin yeni başkanı ve yeni belediye meclisi, 12 Agustos 1995 günü katıldığımız "fda Dagı Kültür ve Sanat EtkinlikJerT kapsamındaki "Kent Kültürii" panelinde kendilerine yaptıgımız öneriyi kabul ederek "Konak Otel'i yeniden inşa etmek" ve üstelik yerini de kaydırmadan "eski konumunda" Bayramiç'e geri kazandırma karannı aldılar. Mimarlar Odası'nın proje yardımıyla gerçekleşecek olan bu anlamlı "restitüsyon" (ilk eski şekline getirmek) uygulamasıyla ilgili Bayramiç Belediye Meclisi'nin 5. 10.1995 gün ve 1995/4-2 sayılı karannın oybirliğiyle alınmış olması da degişik siyasal gruplann kent kültürii için birlikte oluşrurduklan "uygarhk dayamşmasuıa" güzel bir örnek oluşturuyor. Konak Oteü'nin önemi Bayramiç halkına kente adını da veren o eski bayram günlerini yeniden yaşatan bu kararlarla herkesin özlemle beklemeye başladığı Konak Otel, 20. yüzyılın ba^lanndan 1980'lerin sonlanna dek önceleri görkemli bir konak, sonra da uzun yıllar kasabanın tek oteli olarak hizmet vermişti. Yöreyi ziyaret eden birçok ünlü kişinin anılanyla yüklü olmasın/n yanı sıra özelliİde cumhuriyetin ilk 25 yılındaki toplumun kültür ve sanatla kucaklaşmasına önem veren "halkeğmmi" çalışmalanna da katkıda bulunmuştu. İki katlı yığma kâgir bir yapı olarak son yıllara dek oldukça sağlam ve ayakta kalan Konak Otel'in "içavlulu" plan tipi ve özellikle cephe mimarisindeki işlevini de yansıtan yalın ve özgün oranlan, yine mimarlık kültüriimüz açısmdan Bayramiç'teki tarihi doku içinde ona çok özel bir yer kazandırmıştı. Pencere kenarlanndaki özgün taş söveleri, zarif denizlik detaylan, Anadolu'daki antik çağ yapılanndan bu yana gözlenen kabartma işçiliğinin yine yalın ve zarif bir örneği olarak saçak kornişleri.. görülmeye değerdi. Şimdi restitüsyon uygulamasıyla belki tüm bu güzellikler "eski ağırlığı ve etkisiyle'' elbette ki yeniden yaratılamayacak. Ama bir yandan Bayramiç hiç degilse eski bir dostunun yeniden doğuşuna ve 21. yüzyıh da yine birlikte yaşamaya tanık olmanın gururunu taşırken öbür yandan 1994 yerel seçimleri öncesindeki bir duyarsızlıga da anlamlı bir "ders" verilmiş olacak. Zaten Konak Otel projesinin belki de böylesine coşkuyla karşılanmasının önemli bir nedeni de ülkemizin artık böylesine anlamlı uygarlık derslerine her dönemden çok daha fazla gereksinimi olması. Dansı diğer bu rür "siyasal şovlaria" yıkılan kültürel * değerlerimizin başına... Kopenhag, görkemK bir yılahazırlanıyor Kültür Servisi- 1996 yılmda Avru- pa'nın kültür başkentı olarak seçilen Kopenhag. kültür etkinlikleri açısm- dan hareketli bir yıl geçırmeye hazır- lanıyor. 13 ocakta 'Baltık Ülketeri Sa- nat Eserleri' sergısıyle'başlayan gör- kemlı etkınlık programı'^çerisınde 24 şubat-12 mayıs tarihlen arasında ün- lü ressam Rembrandt'ın yapıtlannı konu alan bir sergi açılacak. 'Bizans SanatT, 'Picasso >e Akdeniz', 'Emp- resyonizm, Şehir ve Modern Yaşam', 'Çağdaş Baltık İ IkrieriSanab Biena- li" düzenlenecek. 2-17 mart tarihle- n nde düzenlenen'3. Besteciler Biena- li' nde dünyanın dört bır yanından müzık adamı Kopenhag'da bir araya gelecek. 15-31 mayıs tanhlen arasın- da düzenlenecek Uluslararası Bale Festivalı çerçevesınde, Kirov Balesı ve Danımarka Kraliyet Balesı temsil- ler verecek; mayıs ve hazıran aylann- da dünyaca ünlü tiyatro topluluklann katılacağı 'KomediSanauan Festiva- IFgerçekleştırilecek. Kısacası, dünya- nın ünlü dans topluluklan, tiyatrola- n, orkestralan Avrupa'nın kültürel başkentı Kopenhag'da görkemli bır buluşmaya ımza atacaklar. 'Kopenhag 96' buluşmasının mi- marlanndan Trevor Davies'e göre "Danimarkalılar, sanata daha çok pran'k amaçlarla yaklasıyoıiar. Sana- tı sanat için yapmaktan çok,ona islev- sel aıılamlar yüklüyorlar. Böylelikie ülke içinde yapılan sanatı ytırtdışına ihraç etmek kolaylaşıyor". Danımar- ka, Kopenhag'ın, AvTupa'nın kültür başkentı olması için yıllaröncesınden büyük hazırlıklara gırişmiş. Avrupa baskentlen arasındaki büyük yanşta en yakın rakıbı Lüksemburg'u az bir farkla sollayan Danımarka, bu ışeçok büyük paralarharcamış. Kopenhag'ın bütün sokaklan 1995 yılı boyunca baştan aşağı temizlenmiş; kentin ka- nalizasyon sıstemı yenı baştan döşen- mış. Endüstrıyel alanlan, kültür mer- kezlen, parklan, bahçeleri ile yepye- ni bir Kopenhag yaratılması için tüm yetkililer ve vatandaşlar seferber ol- muşlar. Yıl boyunca düzenlenecek sergiler arasında 'Art Nouveau' (Mo- dern Sanat). sergide yer alan yapıtla- nn Budapeste, Praggrbi merkezlerde- ki koleksiyonlardan toplanması ve böylelikie yapıtlardakı Doğu ve Bah Avnıpa sanatındaki stil farklılıklan- nın ortaya konması açısmdan dikkat- leri üzerine çekiyor. Bır diğer sergi, Mooet Degas, PS- cassogibı çağımızm büyük ressamla- nnın yapıtlanna yer veren 'Ordnıp- gaard CoBection'. Danımarka Ulusal Sanat Galerisi'nin büyük usta Remb- randt'ın yapıtlannı bir araya getiren, dünyada bir eşıne daha rastlanmayan koleksiyonu da Kopenhag'da görüle- bılecek çok önemli sergiler arasında yeralıyor. Danimarka. uluslararası nitelik ta- şıyan bu görkemli program çerçeve- sınde, ulusal kültürünü öneçıkartma- yı da ihmal etmiyor. Olkenin folklo- runda önemli bir yeri olan ünlü ma- salcı HansChristian Andersen müzi- kal olarak; 'Hamlet' ise ilk defa ope- raya uyarlanmış şekliyle sanatsever- lerinkarşısınaçıkacak. Buçalışmail- ginç bir özelliğe sahip: Koreografisi- ni PeterSchaufuss'un gerçekîeşhrdi- ği "Hamlet'm müziklerini Danimar- ka'nın ünlü rock gruplanndan Sort Sol yapıyor. Danimarka Kraliyet Ba- lesi de danslanyla bu değişik prodük- siyonda yer alıyor. Yıl ıçerisindedüzenlenmesı öngö- rülen Baltık Ülkeleri Senfoni Orkest- ralan festivalınde ise Andre Previn, Kurt Masur, Kiri Te Kaıunva, Vladi- mir Ashkenazy ve Anne-Sophie Mut- ter gibi dünyaca ünlü şefleri konuk edilecek. Kopenhag Buluşması'nda Danimarka kültürü ve sanatının ağır- lık kazanmasıyla ilgili olarak Trevor Davies şöyle diyor: "Danimarkalı sa- natçılannyüzde 70'i Avrupa Birligi'ni onayiamıyor.Çünkü. Avrupa'daki de- ğişik külturierin homojen bir bütün haline geJmesini istemiyor". ODAK NOKTASI AHMETCEMAL Dargörü... 19 Mayıs 1919'da Samsun 'a çıkan Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadele'yi başlatmak iradesi yerine, birtür "âhirzaman" peygamberliğini sergilemeye kal- kışsaydı ve işe, şöyle demekle başlasaydı: "Eymillet! Hiç üzülmeyin ve öfkelenmeyin! Bu düşman elbet geldiği gibi gider! Siz yeter ki kafalannızı boş, yürek- lerinizi de hoş tutun ve hepsinden önemlisi, olup bi- tenlere hoşgörü ile bakmaya çalışın! Böyle yapın ki, düşman da sizin bu hoşgörüyle mayalanmış uzlaşma- cılığmız karşısında utanç duysun ve bu toprakları bir an önce yine bize bıraksın!" Evet, acaba Atatürk işe böyle başlasaydı, bugün nerede olurduk? Elbet birerTürkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimliğiy- le varolmazdık... Anımsanacağı üzere, o günlerde yukarıdaki sözler- den yansıyan düşünceye aslında hiç de yabancı düş- meyen tezler savunulmuştu. Millı Mücadele yerine Amerikan mandası ya da "ıngiliz muhipliğı; "ni çıkar yol olarak gorenlerce paylaşılanlar, bu turden tezlerdi. Bu tezlerin özünü; "ot/yü/r"devletlerı kızdırmadan, onla- nn gururunu, "Sizlerbüyüksünüz, sizlerin büyüklüğü- ne bizi konjmak düşer!" gibisinden "uzlaşmacı" söz- lerle okşayarak bir imparatorluğun enkazının kurtarı- labilecegine yönelik inanç oluşturmaktaydı. Üstelik bu inanç, o dönemın cahil sayılan kesimle- rince değil, içinde yazarların, bilim adamlannın ve dü- şünürierin de yer aldıkları belli bir "aydınlar" kesimi ta- rafından savunuluyordu. Atatürk, Türk toplumunun tarihini yazrpaya işte tam o noktada başladı. Ancak "dargörü" ürünü dıye nite- lendirilebilecek bütün bu tezleri elinin tersiyle bir ya- na itip, kararsızlık karşısında kararlılığı, bilınçsız bir esaret eöiliminin karşısında ödünsüz özgürfüğü seçe- rek Türk ıstiklal Savaşı'nı başlattı. Tarih, yalnızca geçmişın öyküsü olarak kaldığı ve al- gılandığı sürece, sararmış sayfalardan, mürekkebinin rengi er geç uçacak yazılardan başka bir şey değildir. Tarihe asıl anlamını ve varlık gerekçesini kazandıran, onun sürekli bir düşünme sürecine dönüştürülebil- mesi ve bu sürecin heraşamasında yeni yorumlara va- nlabilmesidir. Bu doğrultuda olmak üzere, Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Ya istıklâl, ya ölüm!" parolası da, yalnızca 1920'lerin destan yıllannı belırfemesının çok ötesınde bir yorumla ele alınmak gerekir. "Ya istıklâl, ya ölüm!" parolası, toplumlann ve ulus- lann yaşamında eylemscliğin yerini gözüpek eyleme, dargörüden kaynaklanma -bilinçli ya da bilınçsız- çı- karcılıkla mayalanmış iğrenç bir uzlaşmacılık maske- sinin, yerini bu maskeyi indirme kararlılığına bıraktığı, bırakması gereken noktayı belırler. Şeriat devleti kurma çabalarının hiç gizlenmediği, tam tersine açık seçik ve etkin bir bıçımde örgütlen- diği günümüz Türkiyesi'nde, Cumhunyet'in temel U- kelerinin hoşgörü ve uzlaşmacılık aracılığıyla, "birlik- te yaşamanın zorunlu olduğu" gerekçesıyle koruna- bileceğine ınanmak, umarsız bir dargörü'den ve Ata- türk'ün dile getirdiğı "...gafletıçensınde"olma konu- mundan başka bır şey değildir! Hoşgörü, toplumsal banş bağlamında elbet çok ge- rekli bir öğedir; ama bu, hoşgörünün, uğruna herşe- yi feda etmeye değer bır öğe olduğu anlamını taşımaz, taşıyamaz. Bugün toplumumuzda kımileri, hoşgörü- den, bütün "nahoş"lann uzlaşmayla "hoş"a dönüş- türülebileceği gibi bir anlam çıkarıyorlarsa, böyle bir tuturn ancak en yakın tarihi bilmemekle eşanlamlı ola- bilir. Birlikte yaşama zorunluluğu da, hiçbir zaman ne pahasına olursa olsun birlikte yaşamak diye yorum- lanarnaz. Eğer bu toplumda birileri, ancak kendileri- nin dikte edecekleri koşullar altında benimle birlikte yaşayabileceklerini açık ve seçik söyleyebiliyorlar, söylediklerini gerçekleştirmek için de ellerinden gele- ni yapıyorlarsa, benim buna peki demem, zincirlerimi kendi ellerimle takmaktan öte bır anlam taşıyamaz! Bu "umumimanzara" karşısında, hem şeriatın dü- şünsel ve parasal odak noktalarıyla, uzlaşma ve hoş- görü adına ilişkileri yoğunlaştırmak, hem de "Ama ben Atatürkçüyüm, cumhuriyetçiyim!" dıye ortaya çıkmak, çözümü olanaksız bır çelişkiden başka bır şey değildir. Atatürkçülük ve çumhuriyetçilik, "resmi" birer mes- lek ya da sıfat değil, fakat bırer eylemdir. Bu eylemi, hoşgörüyü dargörüye dönüştürerek bulandıranlann karşısında, laik turkiye Cumhuriyeti'ne gönülden bağ- lı ve bu kapkara gaflet perdesini yırtmaya kararlı olan- lara tek düşen, Nadir Nadi'nin kıtabına koyduğu adı yineleyerek "Ben (böyle) Atatürkçü değılim!" demek olabilır... Moskova'da Tiırk FUmleri Haftası Kümlr Servisi - Kültür Bakanlığı Moskova Küitür Müşavirliği'nce Rusya Federasyonu'nda 18-23 ocak 1996 tarihleri arasında 'Türk Filmleri Haftası' düzenleniyor. Moskova'da iş yapan Türk kuruluşlannın oluşturduğu Moskova Türk Vakfı'nın ilk etkinliği olarak gerçekleştirilecek haftaya 'Bir Sonbahar Hikâyesi', 'Ağnya Dönüş', 'C Blok', "Amerikalı', 'Ay Vakti', 'Zıkkımın Kökü', 'Dönersen Islık Çal', 'Berdel', 'Benim Sinemalanm', 'Uçurtmayı Vurmasınlar', 'Piano Piano Bacaksız", 'Yolcu' adlı 12 konulu fılm ile 'Güvercin ile Şahin' ve 'Midas'ın Kulaklan' adlı 2 çizgi film katılıyor. Türk filmleri haftasına Türkiye'den Atıf Yılmaz, Tunca Yönder, Yavuz Özkan, sinema oyuncusu Füsun Demırel ve Halil Ergün ile eleştirmen ve yö/ıetmen Engin Ayça'dan oluşan bir heyet katılacak. "DUA TANELERI" TESPİH SERGİSİ 1 8 O C A K - 2 5 Ş U B A T 1 9 9 6 VAPI KREDI K f I T V R \1 CKK T-.7.1 Vapı Kredı Vedst Nedlm Tor Muzes! IstıkUI Caddesı 285 Beyo^lu 8O05C IstanBuı Te'e'-r 0S;2 245 20 41 252 47 00/259 YAPI W KREDi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle