Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 OCAK 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
UYGARLIKLARIN İZİNDE... OKTAYEKİNCİ
îda Dağı'mn tarihsel kentinde coşku verici gelişmeler var:
Bayramiç'te çifte bayram...Efsanevi İda Dağı'nın
eteklerinde bir anlamda yine
efsanevi birolay yaşanıyor.
fki yıl kadarönce Bayramiı;
Belediyesı'nın "yol açmak*
adına yıkıp ortadan kaldırdığı
tarihi bir binayı, aynı beledıye
şimdi yeniden ve aynı yerinde
insa etmek üzere harekete
geçmiş durumda.
Yaklaşık 90 yıl kente hizmet
eden ve özellikle son
dönemlerde kentin kültür
simgelerinden biri olarak
kaldığı için saygınlı|n daha da
yükselen Konak Otel binası.
beledıye meclisinın05.10.1995
gün ve 1995'4-2 sayılı karanyla
Bayramiç'e geri kazandınlacak.
Bınanın yıkılmadan önce
çıkanlmış rölöve çizimlerinden
ve eski fotoğraflanyla birlikıe
yine Bayramiçlilerin
"anılarından" yararlanılarak
düzenlenecek olan
"restitüsyon" projesi Kültür ve
Tabiat Varlıklannı Koruma
Kurulu'nca da uygun
görüldükten sonra beledıye,
gerçekten tarihe geçecek olan
örnek bir uygulamasına ruhsat
verecek...
Şimdi dılerseniz iki yıl öncesine
dönelim ve olanı biteni yeniden
anımsayalım: Cumhuriyet
okurlan belki unutmamışlardır,
27 Mart 1994 tanhindeki yerel
seçimlerden önce kimi
belediyelerin "oy toplamaya
yönelik'
1
bazı imar
uygulamalannı da siyasi partı
propagandalannın yanı sıra
kamuoyuna duyurmaya çalışınış
ve bu uygulamalar yüzünden
artık hemen her seçim
döneminin kentJerimiz için
adeta bir "yıkım ve yağma"
sürecine dönüştüğünü
sergilemiştik.
'RuhsaÜı tarflı kalıamı'
Nitekim, yine bu anlamda
hemen herkesin ilgisi
lstanbul'da tümüyle özgür
bırakılan kaçak yapılaşma
üzerinde yoğunlasırken
arkadaşımız İbrahim Cünel de
Bayramiç "te gerçekleşen
"ruhsatlı bir tarih katİiamına"
dikkatleri çekmi^ti. Günel'in 14
Mart 1994tarihinde
Cumhuriyet-2'de yayımlanan
haben "Eski Binalan Vbk
Edelim, Yeni Yollar Açatam
n
başlığını taşıyor ve Bayramiç
Belediyesi'nin kamyonlara yol
açmak adı altında seçim
öncesinde kentin duyarsız
kesimlerinin oylannı
toplayabilmek için tarihi Konak
Otel binasını nasıl alelacele
yıkmaya başladığını
belgeliyordu.
Ne var ki bu kültür düşmanlıgı
gösterisinin hemen ardından
yapılan 27 Mart 1994 yerel
seçimJerinde, Bayramiç halkı
sanıldığı gibi "Konak Otel'i
yıkarak kentc yol
kazandıran{.')'" Belediye
Başkanı Zeki Şimşek'i değil.
aynı anda ailesıne aıt bir başka
tarihi konak binasını kente
rnüze yapılmak üzere armağan
eden Halil Nahit Varol'u yerel
yönetimin başına getirdi.
Böylece Bayramiç'teki belediye
seçimlerinin sonucunu.
Türkıye'de örneğine giderek
daha az rastlanır biçimde.
"kentin kültürel mirasına ve
uvgarlık değerlerine gösterilen
saygı" belirlemiş oldu. .
Aslında. eski belediye
başkanının Bayramiç'in 90
yıllık tanıgı ve kültür simgesi
olan Konak Otel'i yol açmak
adına yıkıp ortadan
kaldırmasının "yasal dayanağı"
da tartışma konusuydu ve
koruma hukukuna uygun
değildi. Zeki Şimşek, bu
amacına ulaşabilmek için
Bayramiç'in daha önce bağlı
olduğu Bursa Koruma
Kunılu'na başvurmuş, ancak
Ba> ramiç'te zamana karşı direnişin arük sontına gelen bir ahşapev, kent tarihine tanıklık etmenin kaı>ıJığmı
restore edilerek görmek istiyor.
G
eçen yıl 250
yaşındaki
Hadımoğlu
Konağı'nm restore
edilip hizmete
açılmasıyla tarihsel
belleğine güç katan
Bayramiç
ilçemizde, şimdi de
bütün bir 20.
yüzyıla tanıklık
etmesine karşın,
1994başlannda
yıkılan Konak
Oteli'nin yeniden
ve aynı şekliyle
yapımı karan
alınarak kent
kültürüne
sahiplenmenin
ıkinci büyük örneği
yaratılıyor...
HadımoğluKonağı "Dünyadurdukça"...
Tarihi Konak Otel' ı çok sev diği kentine ye-
niden kazandırmak ıçın kollan sıvayan Bele-
dıye Başkanı Halil Nahit YaroL aslında en az
bunun kadar değerlı bır başka armağanı da yi-
ne Bayramiç'e sunmuş olmanın huzuru için-
de.
Başkan V'arol. ortaokul çağına kadar yetı-
şip büyüdüğü ve "ata jadigân" olan tarihi
"Hadımoğhj Konağı'nı, ailenın dıger fertlen-
nı de ikna ederek "bir mimarlık ve kent mü-
zesi"ışlevıylerestoreedılmesi ıçın öncekiyıl-
larda Kültür Bakanlığfna bağışlamıştı.
Konak Oteli restıtüsyonunu gündeme getır-
dığımiz geçen Ağustos (1995) ayındakı Ida
Dagı Kültür ve Sanat Etkinlikleri'nın ilk gü-
nü düzenlenen bır törenle açılışı da yapılan
Hadımoğlu Konagı, başanlı bır restorasyon
uygulamasının yanı sıra eğer ıstenirse vedev-
let de destek olursa. mimarlık kültürümüzün
özgün ömeklennin çoğu kentımızdekı yıtıp
gıden tarihi bilıncinı yeniden nasıl canlandı-
rabileceğine de anlamlı bır ömekoluşturmuş-
tu...
Belediye Başkanı Halil Nahıt Varol'un bü-
yük dedesı ve kardeşı olan Mustafa ve Ahmct
biraderlqr, İ691 yılındaüonya'jş
sabasmdan gelerek Bayramıç'e yerieşrnîşlî
ve tabaklık yapmaya başlamışlar. Kısa süre-
de çalışkanlıklan ve tıcaretleriyle saygınlık
kazanan bu Hadimlı biraderler, Osmanlı dev-
letınegüven vererek yine Bayramiç'in sancak-
tarlığını da almışlar.
Bugün kentin yaklaşık 250 yıllık belleği
olan Hadımoğlu Konagı da ışte bu sancaktar
kardeşlenn 18. yüzyılortalanndayaptırdıkla-
n. mimarlık tanhi açısmdan da çok önemlı
sanatsal özellıklere sahip görkemlı biryapı.
Yakm yıllara kadar Hadımoğlu aılesının he-
men tüm kuşaklannca ve üstölık fazla bozul-
madan. tahrıp edılmeden ve değiştınlmeden
yine "konak" şeklınde ve ev olarak kullanı-
lan bına, taş ve ahşap yapı sanatının tüm ge-
leneksel hünerlerinı gözler önüne sergılıyor.
Bazı bölümlerinde, Bayramiç'e 14 km
uzaklıktakı "Skepsiz" antık kentınden getirı-
len ya da sanat tarihçılennın dcyışıyle "dev-
şirme" edılen mıman parçalann da dekoratıf
elemanlar olarak kullanıldıgı Hadımoglu Ko-
nagı, ıç ve dış cephelerinın neredeyse tümüy-
le resım. freks. alçı süsleme ve ahşap oyma-
larla bezenmış olmasıyla da eşsiz bır kültür
mirası değen taşıyor.
Halil N'ahıt Varol. bu değen daha uzun yıl-
laryaşatabılmek vegelecek kusaklann dageç-
mış kültür zengınlığımızden esınlenebilmesi
için binanın özenlı bır restorasyonla topluma
mal edilmesinı sağlamak üzere, aıle mülkle-
nnı Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Ge-
,fM|tJ<linU(jrUıj|jü^.''iTnıtn<Tt" «tm^«lmaktan
Ne var kı gelecek kusaklann bu yapıttan
örürü geçmiş kültür bırikımlenyle övünmele-
ri coşkulu bir umut olsa bile. "bugünkü ku-
saklann"hıç degilse yenı binalar insa eder-
ken aynı kültür hazinesinden "ilham alama-
dbklanm" görmek de msana hüzün verıyor.
Bayramiç'i bu duygular içerisınde dolaşır-
ken diğer hemen tüm kent ve kasabalanmız-
da olduğu gibi bu tarihsel ilçemizde de yeni
inşa edilen binalann bır Konak Otel'den, bir
Hadımoğlu Konağı 'ndan ya da bazı sokaklar-
da ve köşebaşlannda hâlâ ayakta durmaya ça-
lışan geleneksel ahşap evlerden, hiç değilse
"mimari duyarldık" ve "yöresel karakter"
açısmdan hemen hiç esinlenmediklerini göz-
lüyoruz.Sûrekli olarak yüksek ve "dahayûk-
sek" yapılmak için inanılmaz ımaroyunlany-
la inşa edilen ve "kentestetiği" konusunda ise
yine eski bınalardakı özenı en küçük biroran-
da bile yakalamaya niyetli olmayan tek düze
betonarme apartmanlar, bütün bu az sayıdaki
kültür mirası örneklerini dört bır yandan ku-
şatmışlar, deyiş yenndeyse artık "boğnuk"
üzereler.
Bu nedenle şimdi artık Bayramiç Belediye-
si 'ne, bu efsanevi kente "3. bir bayram arma-
ğanı" sunmak görevı de düşüyor. Kentin ımar
planını da yeniden ve bir bütün olarak ele al-
mak, geçmişten kalabilen ne kadar kültür de-
ğen varsa, onlan da koruyan ve yüksek bina-
larla kuşatılıp boğulmalanna engel bir planı
21. yüzyıl Bayramiçi'ne '^olgöstBrfci''olarak
bırakmak.
Inanıyorum ki bu konudaki bir yardımı da
"üniversitelerhniz" yapmak üzere harekete
geçebilirler ve Bayramiç'i bir "1da Dagı ken-
ti"olarak bilimsel duyarlıfığın tarih ve kültür
sevgisıne dayalı koruyucu kanatlan altına
alabılırler.
Kültür
Bakanbğı'nca
restore
edilen
250yülık
Hadımoğiu
Konagı,
Bayramiç'in
arbk gözbebegL
Gelecek
kuşaklar, geçmiş
kültür
zenginliğimizi bu
yapıta
bakarak
ammsayacaklar.
Prof. Dr. Metin Sözen
başkanlığındaki kurul. haklı
olarak kentteki kültür
değerlerini de gözeterek bir
ula^ım önerisini içermesi
gereken "Koruma Amaçlı İmar
PJanı" yapılmadan, böylesi bır
teklifin değerlendinlmesınin
olanaksız olduğuna, bu nedenle
de "uygun görülmediğine"
karar verilmişti.
Bu gelişmenın ardından
Çanakkale ve Bayramiç
bölgesınin Bursa Koruma
Kurulu'ndan alınarak Edirne
Koruma Kunılu'na bağlanması
üzerine yeniden ümitlenen Zeki
Şimşek, bu kez yine aynı
gerekçeyle Konak Otel'i
yıkmak ve yeni önerdiklen
koruma planı uyannca da tarihi
binanın "yerinin "kaydınlması
yöntemiyle'' öngöriilen yolun
geçişini sağlamak üzere
kuruldan yeniden karar
alınmasını istemişti.
Edirne Koruma Kurulu ise
26.01.1994 gün ve 1714 sayılı
karannda, bu önerinin
uygulanabilmesi için Konak
Otel'in "restorasyon projesınin"
düzenlenerek yine kurulun
onayına sunulması gerektiğini
yurguiamıştı.
İşte bu karar, eski belediye
başkanının seçim öncesine
yetiştirmek istedıği "imar şovu"
için kendisine "yasal bahane"
oluşturdu.
Aslında öncelikle yapması
gereken şey, binaya
dokunmadan önce "nasıl restore
edeceklerine dair" bir projeyi
hazırlatıp kuruldan onaylatarak
yine restorasyon uygulamasıyla
birlikte koruma planı
düzenlemesine geçmek iken
Zeki Şimşek karann bu yanını
hiç dinlemeden tarihi binayı
hızla yıkıp yok etti.
Eskj başkanın bu hırsını, haber
Ankara'ya ulaştıktan sonra
olaya müdahale eden Kültür
Baİcanlığı Müsteşan Prof. Dr.
Emre Kongar'ın henüz binanın
sadece çatısının söküldüğü bir
aşamadaki "yasal olmayan
yıkımı hemen durdurun"
şeklindeki yazılı ve sözlü
talımatlan bile
engel leyememişti.
Ikide bir bölgenin tarihsel
öneminden dem vuran
Çanakkale Valisi ve Bayramiç
KaymakamİJgL Kültür
Bakanlığı'yla birlikte duyarlı
çevrelerin de uyanlannı ısrarla
işleme koymazlarken Anıtlar
Yüksek Kurulu'nun yaklaşık
"20yıl"önce 12.01. 1974 gün
ve 7656 sayılı karanyla
"konınması gerekli MVII
mimarlık örneği olarak" tescil
edilen Konak Otel, devletin bu
yerel mülki amirlerinin de
gözleri önünde hukuk dışı bir
uygulamayla tarihe gömüldü...
Evet. Şimdi Bayramiç
Belediyesi'nin yeni başkanı ve
yeni belediye meclisi, 12
Agustos 1995 günü katıldığımız
"fda Dagı Kültür ve Sanat
EtkinlikJerT kapsamındaki
"Kent Kültürii" panelinde
kendilerine yaptıgımız öneriyi
kabul ederek "Konak Otel'i
yeniden inşa etmek" ve üstelik
yerini de kaydırmadan "eski
konumunda" Bayramiç'e geri
kazandırma karannı aldılar.
Mimarlar Odası'nın proje
yardımıyla gerçekleşecek olan
bu anlamlı "restitüsyon" (ilk
eski şekline getirmek)
uygulamasıyla ilgili Bayramiç
Belediye Meclisi'nin 5. 10.1995
gün ve 1995/4-2 sayılı karannın
oybirliğiyle alınmış olması da
degişik siyasal gruplann kent
kültürii için birlikte
oluşrurduklan "uygarhk
dayamşmasuıa" güzel bir örnek
oluşturuyor.
Konak Oteü'nin önemi
Bayramiç halkına kente adını da
veren o eski bayram günlerini
yeniden yaşatan bu kararlarla
herkesin özlemle beklemeye
başladığı Konak Otel, 20.
yüzyılın ba^lanndan 1980'lerin
sonlanna dek önceleri görkemli
bir konak, sonra da uzun yıllar
kasabanın tek oteli olarak
hizmet vermişti. Yöreyi ziyaret
eden birçok ünlü kişinin
anılanyla yüklü olmasın/n yanı
sıra özelliİde cumhuriyetin ilk
25 yılındaki toplumun kültür ve
sanatla kucaklaşmasına önem
veren "halkeğmmi"
çalışmalanna da katkıda
bulunmuştu. İki katlı yığma
kâgir bir yapı olarak son yıllara
dek oldukça sağlam ve ayakta
kalan Konak Otel'in "içavlulu"
plan tipi ve özellikle cephe
mimarisindeki işlevini de
yansıtan yalın ve özgün
oranlan, yine mimarlık
kültüriimüz açısmdan
Bayramiç'teki tarihi doku içinde
ona çok özel bir yer
kazandırmıştı.
Pencere kenarlanndaki özgün
taş söveleri, zarif denizlik
detaylan, Anadolu'daki antik
çağ yapılanndan bu yana
gözlenen kabartma işçiliğinin
yine yalın ve zarif bir örneği
olarak saçak kornişleri..
görülmeye değerdi.
Şimdi restitüsyon
uygulamasıyla belki tüm bu
güzellikler "eski ağırlığı ve
etkisiyle'' elbette ki yeniden
yaratılamayacak. Ama bir
yandan Bayramiç hiç degilse
eski bir dostunun yeniden
doğuşuna ve 21. yüzyıh da yine
birlikte yaşamaya tanık olmanın
gururunu taşırken öbür yandan
1994 yerel seçimleri
öncesindeki bir duyarsızlıga da
anlamlı bir "ders" verilmiş
olacak.
Zaten Konak Otel projesinin
belki de böylesine coşkuyla
karşılanmasının önemli bir
nedeni de ülkemizin artık
böylesine anlamlı uygarlık
derslerine her dönemden çok
daha fazla gereksinimi olması.
Dansı diğer bu rür "siyasal
şovlaria" yıkılan kültürel *
değerlerimizin başına...
Kopenhag, görkemK bir yılahazırlanıyor
Kültür Servisi- 1996 yılmda Avru-
pa'nın kültür başkentı olarak seçilen
Kopenhag. kültür etkinlikleri açısm-
dan hareketli bir yıl geçırmeye hazır-
lanıyor. 13 ocakta 'Baltık Ülketeri Sa-
nat Eserleri' sergısıyle'başlayan gör-
kemlı etkınlık programı'^çerisınde 24
şubat-12 mayıs tarihlen arasında ün-
lü ressam Rembrandt'ın yapıtlannı
konu alan bir sergi açılacak. 'Bizans
SanatT, 'Picasso >e Akdeniz', 'Emp-
resyonizm, Şehir ve Modern Yaşam',
'Çağdaş Baltık İ IkrieriSanab Biena-
li" düzenlenecek. 2-17 mart tarihle-
n nde düzenlenen'3. Besteciler Biena-
li' nde dünyanın dört bır yanından
müzık adamı Kopenhag'da bir araya
gelecek. 15-31 mayıs tanhlen arasın-
da düzenlenecek Uluslararası Bale
Festivalı çerçevesınde, Kirov Balesı
ve Danımarka Kraliyet Balesı temsil-
ler verecek; mayıs ve hazıran aylann-
da dünyaca ünlü tiyatro topluluklann
katılacağı 'KomediSanauan Festiva-
IFgerçekleştırilecek. Kısacası, dünya-
nın ünlü dans topluluklan, tiyatrola-
n, orkestralan Avrupa'nın kültürel
başkentı Kopenhag'da görkemli bır
buluşmaya ımza atacaklar.
'Kopenhag 96' buluşmasının mi-
marlanndan Trevor Davies'e göre
"Danimarkalılar, sanata daha çok
pran'k amaçlarla yaklasıyoıiar. Sana-
tı sanat için yapmaktan çok,ona islev-
sel aıılamlar yüklüyorlar. Böylelikie
ülke içinde yapılan sanatı ytırtdışına
ihraç etmek kolaylaşıyor". Danımar-
ka, Kopenhag'ın, AvTupa'nın kültür
başkentı olması için yıllaröncesınden
büyük hazırlıklara gırişmiş. Avrupa
baskentlen arasındaki büyük yanşta
en yakın rakıbı Lüksemburg'u az bir
farkla sollayan Danımarka, bu ışeçok
büyük paralarharcamış. Kopenhag'ın
bütün sokaklan 1995 yılı boyunca
baştan aşağı temizlenmiş; kentin ka-
nalizasyon sıstemı yenı baştan döşen-
mış. Endüstrıyel alanlan, kültür mer-
kezlen, parklan, bahçeleri ile yepye-
ni bir Kopenhag yaratılması için tüm
yetkililer ve vatandaşlar seferber ol-
muşlar. Yıl boyunca düzenlenecek
sergiler arasında 'Art Nouveau' (Mo-
dern Sanat). sergide yer alan yapıtla-
nn Budapeste, Praggrbi merkezlerde-
ki koleksiyonlardan toplanması ve
böylelikie yapıtlardakı Doğu ve Bah
Avnıpa sanatındaki stil farklılıklan-
nın ortaya konması açısmdan dikkat-
leri üzerine çekiyor.
Bır diğer sergi, Mooet Degas, PS-
cassogibı çağımızm büyük ressamla-
nnın yapıtlanna yer veren 'Ordnıp-
gaard CoBection'. Danımarka Ulusal
Sanat Galerisi'nin büyük usta Remb-
randt'ın yapıtlannı bir araya getiren,
dünyada bir eşıne daha rastlanmayan
koleksiyonu da Kopenhag'da görüle-
bılecek çok önemli sergiler arasında
yeralıyor.
Danimarka. uluslararası nitelik ta-
şıyan bu görkemli program çerçeve-
sınde, ulusal kültürünü öneçıkartma-
yı da ihmal etmiyor. Olkenin folklo-
runda önemli bir yeri olan ünlü ma-
salcı HansChristian Andersen müzi-
kal olarak; 'Hamlet' ise ilk defa ope-
raya uyarlanmış şekliyle sanatsever-
lerinkarşısınaçıkacak. Buçalışmail-
ginç bir özelliğe sahip: Koreografisi-
ni PeterSchaufuss'un gerçekîeşhrdi-
ği "Hamlet'm müziklerini Danimar-
ka'nın ünlü rock gruplanndan Sort
Sol yapıyor. Danimarka Kraliyet Ba-
lesi de danslanyla bu değişik prodük-
siyonda yer alıyor.
Yıl ıçerisindedüzenlenmesı öngö-
rülen Baltık Ülkeleri Senfoni Orkest-
ralan festivalınde ise Andre Previn,
Kurt Masur, Kiri Te Kaıunva, Vladi-
mir Ashkenazy ve Anne-Sophie Mut-
ter gibi dünyaca ünlü şefleri konuk
edilecek. Kopenhag Buluşması'nda
Danimarka kültürü ve sanatının ağır-
lık kazanmasıyla ilgili olarak Trevor
Davies şöyle diyor: "Danimarkalı sa-
natçılannyüzde 70'i Avrupa Birligi'ni
onayiamıyor.Çünkü. Avrupa'daki de-
ğişik külturierin homojen bir bütün
haline geJmesini istemiyor".
ODAK NOKTASI
AHMETCEMAL
Dargörü...
19 Mayıs 1919'da Samsun 'a çıkan Mustafa Kemal
Atatürk, Milli Mücadele'yi başlatmak iradesi yerine,
birtür "âhirzaman" peygamberliğini sergilemeye kal-
kışsaydı ve işe, şöyle demekle başlasaydı: "Eymillet!
Hiç üzülmeyin ve öfkelenmeyin! Bu düşman elbet
geldiği gibi gider! Siz yeter ki kafalannızı boş, yürek-
lerinizi de hoş tutun ve hepsinden önemlisi, olup bi-
tenlere hoşgörü ile bakmaya çalışın! Böyle yapın ki,
düşman da sizin bu hoşgörüyle mayalanmış uzlaşma-
cılığmız karşısında utanç duysun ve bu toprakları bir
an önce yine bize bıraksın!" Evet, acaba Atatürk işe
böyle başlasaydı, bugün nerede olurduk?
Elbet birerTürkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimliğiy-
le varolmazdık...
Anımsanacağı üzere, o günlerde yukarıdaki sözler-
den yansıyan düşünceye aslında hiç de yabancı düş-
meyen tezler savunulmuştu. Millı Mücadele yerine
Amerikan mandası ya da "ıngiliz muhipliğı;
"ni çıkar yol
olarak gorenlerce paylaşılanlar, bu turden tezlerdi. Bu
tezlerin özünü; "ot/yü/r"devletlerı kızdırmadan, onla-
nn gururunu, "Sizlerbüyüksünüz, sizlerin büyüklüğü-
ne bizi konjmak düşer!" gibisinden "uzlaşmacı" söz-
lerle okşayarak bir imparatorluğun enkazının kurtarı-
labilecegine yönelik inanç oluşturmaktaydı.
Üstelik bu inanç, o dönemın cahil sayılan kesimle-
rince değil, içinde yazarların, bilim adamlannın ve dü-
şünürierin de yer aldıkları belli bir "aydınlar" kesimi ta-
rafından savunuluyordu.
Atatürk, Türk toplumunun tarihini yazrpaya işte tam
o noktada başladı. Ancak "dargörü" ürünü dıye nite-
lendirilebilecek bütün bu tezleri elinin tersiyle bir ya-
na itip, kararsızlık karşısında kararlılığı, bilınçsız bir
esaret eöiliminin karşısında ödünsüz özgürfüğü seçe-
rek Türk ıstiklal Savaşı'nı başlattı.
Tarih, yalnızca geçmişın öyküsü olarak kaldığı ve al-
gılandığı sürece, sararmış sayfalardan, mürekkebinin
rengi er geç uçacak yazılardan başka bir şey değildir.
Tarihe asıl anlamını ve varlık gerekçesini kazandıran,
onun sürekli bir düşünme sürecine dönüştürülebil-
mesi ve bu sürecin heraşamasında yeni yorumlara va-
nlabilmesidir. Bu doğrultuda olmak üzere, Mustafa
Kemal Atatürk'ün, "Ya istıklâl, ya ölüm!" parolası da,
yalnızca 1920'lerin destan yıllannı belırfemesının çok
ötesınde bir yorumla ele alınmak gerekir.
"Ya istıklâl, ya ölüm!" parolası, toplumlann ve ulus-
lann yaşamında eylemscliğin yerini gözüpek eyleme,
dargörüden kaynaklanma -bilinçli ya da bilınçsız- çı-
karcılıkla mayalanmış iğrenç bir uzlaşmacılık maske-
sinin, yerini bu maskeyi indirme kararlılığına bıraktığı,
bırakması gereken noktayı belırler.
Şeriat devleti kurma çabalarının hiç gizlenmediği,
tam tersine açık seçik ve etkin bir bıçımde örgütlen-
diği günümüz Türkiyesi'nde, Cumhunyet'in temel U-
kelerinin hoşgörü ve uzlaşmacılık aracılığıyla, "birlik-
te yaşamanın zorunlu olduğu" gerekçesıyle koruna-
bileceğine ınanmak, umarsız bir dargörü'den ve Ata-
türk'ün dile getirdiğı "...gafletıçensınde"olma konu-
mundan başka bır şey değildir!
Hoşgörü, toplumsal banş bağlamında elbet çok ge-
rekli bir öğedir; ama bu, hoşgörünün, uğruna herşe-
yi feda etmeye değer bır öğe olduğu anlamını taşımaz,
taşıyamaz. Bugün toplumumuzda kımileri, hoşgörü-
den, bütün "nahoş"lann uzlaşmayla "hoş"a dönüş-
türülebileceği gibi bir anlam çıkarıyorlarsa, böyle bir
tuturn ancak en yakın tarihi bilmemekle eşanlamlı ola-
bilir.
Birlikte yaşama zorunluluğu da, hiçbir zaman ne
pahasına olursa olsun birlikte yaşamak diye yorum-
lanarnaz. Eğer bu toplumda birileri, ancak kendileri-
nin dikte edecekleri koşullar altında benimle birlikte
yaşayabileceklerini açık ve seçik söyleyebiliyorlar,
söylediklerini gerçekleştirmek için de ellerinden gele-
ni yapıyorlarsa, benim buna peki demem, zincirlerimi
kendi ellerimle takmaktan öte bır anlam taşıyamaz!
Bu "umumimanzara" karşısında, hem şeriatın dü-
şünsel ve parasal odak noktalarıyla, uzlaşma ve hoş-
görü adına ilişkileri yoğunlaştırmak, hem de "Ama
ben Atatürkçüyüm, cumhuriyetçiyim!" dıye ortaya
çıkmak, çözümü olanaksız bır çelişkiden başka bır
şey değildir.
Atatürkçülük ve çumhuriyetçilik, "resmi" birer mes-
lek ya da sıfat değil, fakat bırer eylemdir. Bu eylemi,
hoşgörüyü dargörüye dönüştürerek bulandıranlann
karşısında, laik turkiye Cumhuriyeti'ne gönülden bağ-
lı ve bu kapkara gaflet perdesini yırtmaya kararlı olan-
lara tek düşen, Nadir Nadi'nin kıtabına koyduğu adı
yineleyerek "Ben (böyle) Atatürkçü değılim!" demek
olabilır...
Moskova'da Tiırk FUmleri Haftası
Kümlr Servisi - Kültür Bakanlığı Moskova Küitür
Müşavirliği'nce Rusya Federasyonu'nda 18-23 ocak
1996 tarihleri arasında 'Türk Filmleri Haftası'
düzenleniyor. Moskova'da iş yapan Türk kuruluşlannın
oluşturduğu Moskova Türk Vakfı'nın ilk etkinliği
olarak gerçekleştirilecek haftaya 'Bir Sonbahar
Hikâyesi', 'Ağnya Dönüş', 'C Blok', "Amerikalı', 'Ay
Vakti', 'Zıkkımın Kökü', 'Dönersen Islık Çal',
'Berdel', 'Benim Sinemalanm', 'Uçurtmayı
Vurmasınlar', 'Piano Piano Bacaksız", 'Yolcu' adlı 12
konulu fılm ile 'Güvercin ile Şahin' ve 'Midas'ın
Kulaklan' adlı 2 çizgi film katılıyor. Türk filmleri
haftasına Türkiye'den Atıf Yılmaz, Tunca Yönder,
Yavuz Özkan, sinema oyuncusu Füsun Demırel ve Halil
Ergün ile eleştirmen ve yö/ıetmen Engin Ayça'dan
oluşan bir heyet katılacak.
"DUA TANELERI"
TESPİH SERGİSİ
1 8 O C A K - 2 5 Ş U B A T 1 9 9 6
VAPI KREDI
K f I T V R
\1 CKK T-.7.1
Vapı Kredı Vedst Nedlm Tor Muzes!
IstıkUI Caddesı 285 Beyo^lu 8O05C IstanBuı Te'e'-r 0S;2 245 20 41 252 47 00/259
YAPI W KREDi