Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 1995 ÇARŞAMBA
HABERLER
RP'den alternatif
zaMa kutlaması
• İstanbul Haber Servisi -
Belediye zabıtasırun
39'uncu kuruluş yıldönümü
kutlamalan 1-7 Ağustos
1995 tarihleri arasında tüm
yurtta çeşitli etkinliklerle
kutlanacak. RP'li
belediyeler, kutlamalara
katı1mayacaklannı
açıkladılar. Türkiye
Belediye Zabıtaları Vakfı
(TÜZAV) Başkanı Şinası
Yalçın. RP'li belediyelerin.
kutlama etkinliklerine
katılmama sebebi olarak.
"Bir sebeple zabıta gününü
biz değiştirdik"
açıklamasını yaptıklannı
söyledi.
Caner Canlı'dan
güçbirliği çağrısı
• İZMİR(CumhuriyetEge
Bürosu) - Kamu Çalışanlan
Sendikalan Izmır Şubeleri
Koordinasyon Kurulu
Dönem Sözcüsü Eğitim-Sen
5 No"lu Şube Başkanı Caner
Canlı. Hak alma
eylemlerinde KÇSK.K..
Türk-Iş. DlSK'in birlikte
hareket etmesini isteyerek
baskılara karşı, ortak eylem
çağnsmda bulundu.
Buca Cezaevi'nde
önlemler arttı
• İZMİR(CumhuriyetEge
Bürosu)- Buca Cezaevi'nde
DHKP-C davası
tutuklulanndan 4 kişinin
firar etmesinden sonra
güvenlik önlemleri arttınldı.
Müvekkilleriyle görüşen
tzmir Barosu avukatlanndan
Nedim Değirmenci,
cezaevınde durumun sakin
olduğunu; ancak görüş
saatlerinin bir saatle
sınırlandınlmasına karşı
çıkan tutuklulann görüşe
çıkmadıklannı söyledi.
OKM için eylem
• İstanbul Haber Servisi -
İstanbul Valiliği tarafından
kapatılan Ortaköy Kültür
Merkezi'nin(OKM)
kapatılması dün AK.M
önünde protesto edildi.
AKM önünde yapılan basın
açıklamasında.
"Halklanmızın bütün
kültürel zenginliklerini,
degerlerini. bu değerlerin
olus.turduğu erdemlilikleri
dejenere etmeye,
gölgelemeye, içini
boşaltmaya çalışanlan. bu
halktan uzak ve ona yabancı
kültür merkezi önünde
türkülerimizle yanıtlıyoruz"
denildi.
Bosna-Hersek
toplantısı
• tstanbul Haber Servisi -
Bosna-Hersek'te meydana
gelen son gelişmelerin ele
almacağı "İnsani Boyutuyla
.Bosna-Hersek Sorunu
Uluslararası Toplantısı"
bugün yapılacak. tki gün
sürecek toplantının bugünkü
açılışı saat 10.30'da Devlet
Bakanı Algan
Hacaloğlu'nun sunuşu ile
Çırağan Sarayı'nda
başlayacak.
Atabay için kesin
ihraç' istemi
• İstanbul Haber Servisi -
istanbul Büyükşehir
Belediyesi ANAP'h meclis
üyesi Nur Atabay, Refah
Partisi doğrultusunda
hareket ettiği gerekçesiyle
partisi tarafından "kesin
ihraç" talebiyle il disiplin
kuruluna verildi.
TÜPkeş'in
siyasette 30. yılı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-MHPGenel
Başkanı Alpaslan Türkeş'in
aktif siyasete katılımının 30.
yıldönümünü kutlama
toplantısına katılan
Başbakan Tansu Çiller.
Türkeş'in Türk demokrasi
tarihinde önemli bir yeri
olduğunu söyledi.
Ankara'da Sheraton
Oteli'nde yapılan kutlama
toplantısına katılan ANAP
lideri Mesut Yılmaz da
Türkeş'in aktif siyasi
yaşamının 1960'ta yapılan
askeri müdahaleyle
başlamasına karşın siyasi
yaşamının. siyasi parti genel
başkanlığına seçildikten
sonra başladığını kabul
etmesinin. sivil siyasete ve
parlamenter demokrasiye
olan inancının göstergesi
olduğunu ileri sürdü.
TSİP Genel Başkanı Turgut Koçak, umutsuzluğun insanlan dine yönelttiğini ileri sürüyor:
Kapitalızm, umuduyok etti• Laiklik karşıtı güçlerin ne
kadar tehlikeli olduklarını
bilincimizden çıkarmaksızın
yaşadıklarımıza bakmalıyız.
Bunlar, kendilerini Allah'ın
intikamını almak için memur
kılındıklarını sanıyorlar. Bu
güçlerin dış desteklerinin
yanında devlet de fiilen bunların
yanında yer alıyor.
Dünyada ve Türkiye'de sosyalizmin geleceği
SOSYALİSTLER
TARIISIYOR
SEVİM
• Sosyalist partilerin zayıf oluşu,
sosyal demokrasinin ister istemez
seçenek olarak gündemde
kalmasını sağlıyor. Oysa CHP'den
çok şey bekleyenlerin umudu
kırıldı. Bunların içinde kendilerine
sosyalistim diyenler de var. Bu
gibi arkadaşlar umutlarını boşa
çıkaran CHP için ağır eleştiriler
yapıyorlar.
TStP Genel Başkanı Turgut Koçâk sa-
dece sosyalist partilerin değil. sosyalizm
adına örgütlenme çalışmalan yürüten her
çevre ve grubun önünde sayısız engeller
bulunduğunu söyleyerek. engellerden biri-
nin de Sovyet deneyi olduğunu belirterek
sorulan şöyle yanıtlıyor:
- Sosyalist hareketin önündeki engeller
nelerdir?
Koçak - Ne ki sosyalist bir örgütlenme-,
nin başanlamamasını salt buna bağlamak
doğru değil.
Bir başka sorun, Sovyetler Birliği ile bir-
likte sosyalist topluluğu oluşturan ülkeler-
de sosyalizmin yıkılmış olmasıdır. Bu du-
rum ister istemez ülkemizde büyük bir kıt-
leyi umutsuzluğa iterek demoralize etmiş-
tir. Emperyalizmin "Yeni Dünya Düzeni"
adı altında sola ve sosyalizme saldınlannın
devrimci güçler tarafından etkisizkılınma-
sı gerekirken. ülkemizde birçok örgüt yö-
neticilerinin sol içinde 5.
kol göre\ lisi gibi davra-
narak sosyalizme saldır-
ması da işin tuzu biberi
olmuş. bu yüzden sosya-
list örgütlülükler büyük
güç kaybettikleri gibi
güvenilirliklerini de yi-
tirmişlerdir.
Aynca yukarıda da
değindiğim gibi. sosya-
list hareketin önündeki
engellerin örgüt yapısı
ve kadrolarla da ilintisi-
ni belirtmek gerekir.
- Köktendinci hareke-
tin dünvadaki gelişmesi
ile ilgili görüşleriniz?
Koçak - Dünyanın
pek çok yerinde. özellik-
le Islamiyetın yaygın ol-
duğu ülİcelerde kökte-
dinci hareketlerde bir kıpırdanma. bir yük-
seliş yaşanıyor. Bana göre buna şaşmamak
gerekiyor. Çünkü kapıtalizm, insanhğın
umudunu yok etti. Umudun yok olduğu
yerlerde ise kurtuluşlannı göremeyenler,
dine yöneldiler.
Ülkemizde ise bu gelişmeyi somut ola-
rak yaşıyoruz. Laiklik karşıtı güçlerin ne
kadar tehlikeli olduklannı bilincimizden
çıkarmaksızın yaşadıklanmıza bakmalıyız.
Bunlar. kendilerini Allah'ın intikamını al-
mak için memur kılındıklannı sanıyorlar.
Bu güçlerin dış desteklerinin yanında dev-
let de fiilen bunların yanında yer alıyor.
Köktendıncileri, düzenın çıkmaz çivisi ola-
rak gördükleri için besliyorlar. tmam-hatip
liseleri ve bılcümle dini eğitim gören kuru-
luşlara bakarsak durumu daha açık olarak
görebiliriz. Suudı sermayesi ve diğer dış
çevrelerin desteği ile güçlenen laiklik kar-
şıtı güçlerin yükselişinde. kitlelerin mevcut
düzen partilenne duyduklan hoşnutsuzluk
da var. Biz sosyalistler. dinci akımlara yo-
nelen kitleleri. doğası gereği. emekçi ol-
duklan için kendi potansiyelimiz sayıyo-
ruz. Bu yüzden de köktendinci yükselişin
önünü kesecek olan güç de bilinmeli kı biz
sosyalistler olacağız.
Işçi sınıfi ve onun müttefiklerini bu ge-
rici ve çağdışı güçlere karşı örgütlediği-
mizde, inanıyoruz ki sorunun büyük oran-
da üstesinden gelmiş olacağız. Diğer yan-
dan ABD'nin ılımlı tslam formüHerinin bo-
şa çıkanlması da buradan geçiyor.
Refah Partisi'ni düzen partilerinin tavn
büyüttü. Onlann ikiyüzlülükleri, kitleleri
aslı varken sahtesinden uzaklaştırarak Re-
fah'ayöneltti.Dincilerlealtakkeverkülah
alışverişi içinde bulunanlar, bugün büyüt-
tükleri sözde canavarla mücadele ediyor
görünüyorlar. Oysa bu canavar onlann el-
lerinde büyüyüp kocamanlaştı.
Türkiye Sosyalist
Işçi Partisi olarak Re-
fah Partısi'nin yükse-
leceği kadar yükseldi-
ğini söylüyoruz. Bun-
lann daha ötesi yok.
Önlenebilir yükseliş-
leri isebilinçli şekilde
önlenilmedi. Çünkü
egemen güçlerde
oyun çok. Refah Par-
tisi de bu oyunda bir
figürandan ibaret. Di-
ğer yandan politik
alanda sosyalistlerin
boşluğu yüzünden
Refah ya da dinci
güçler güç kazandılar.
Bundan böyle bilin-
meli ki alanlar. mey-
danlar, köktendinci le-
re bırakılmayacak.
dolayısıyla tehlike olmaktan önemli ölçü-
de çikacaklar. Kendisini yapılacak ilk ge-
nel seçimlerde ıktidar olarak gören Refah
Partisi kesinlikle iktidar olamayacak. Ho-
ca'nın düşlerine meydanı boş bırakmaya-
cak kadar ülkemizde aydınlanmacı güçler
var. Bu. onlann iktidannın önünü kesmeye
yeter de artar bile.
-"'Yeni Dünya Düzeni" söylemisizcene-
yi ıfade ediyor?
Koçak- "Yeni Dünya Düzeni" kapitaliz-
min kendisini ebedi kılmak için ortaya at-
tığı bir sav Sovyetler Birliği'nin yıkılışı
sonrasında epey taraftar bulan bu söylem.
aslında başta ABD olmak üzere. emperya-
list ülkelerin bütün dünya halklannı sömür-
mek ve hizaya getırmek doğrultusunda sos-
yalizme çoİc geniş kapsamlı ideolojik ve
politik saldınsıdır diyebiliriz. Kısaca "Ye-
ni Dünya Düzeni" Somali'de yapılanlann.
Yugoslavya tezgâhının, Kafkaslar'da yaşa-
osyalistlerin
boşluğu yüzünden
dinci güçler güç
kazandılar. Bundan
böyle bilinmeli ki
alanlar, meydanlar,
köktendincilere
bırakılmayacak,
dolayısıyla tehlike
olmaktan önemli
ölçüde çıkacaklar.
nılanlann ve daha pek çok mazium halkla-
nn başına çorap örmenin ta kendisidir di-
yebilirim.
- Sosval demokratiar hakkjndaki görüş-
leriniz?
Koçak- Ülkemizde kurulmuş ve kendisi-
ni sosyal demokrat olarak tanımlayan SHP.
CHP gibi partiler o kadar beceriksiz bir
performans gösterdıler ki kitlelenn gözün-
de büyük prestij yitirdiler. Yine de bu par-
tilere olan kitle desteğini azımsamamak ge-
rekiyor. Çünkü emekçi halkımızın büyük
çoğunluğu hâlâ ne gerçekleri kavrayacak
kadar bilinç birikimine sahip ne de mevcut
sosyalist partılerden birinin saflannda yer
alacak kadar sosyalist partilere güven söz
konusu. Durum bu iken sosyal demokrat-
lar her koşulda yine de bir güç olarak var
olacaklar. Sosyal demokratiar bitti gibisin-
den amiyane tespıtlere kalkışmak. bize gö-
re yanıltıcı olduğu gibi. ülkemiz gerçeğınin
sağlıkh biçimde an-
laşılamaması anla-
mına da gelir.
Sosyalist partile-
rin zayıf oluşu, sos-
yal demokrasinin is-
ter istemez seçenek
olarak gündemde
kalmasını sağlıyor.
Oysa CHP'den çok
şey bekleyenlerin
umudu kınldı. Bun-
lann içinde kendile-
rine sosyalistim di-
yenler de var. Bu gi-
bi arkadaşlar umut-
larını boşa çıkaran
CHPiçinağıreleşti-
riler yapıyorlar. Or-
neğin diğer sağ, hat-
ta şeriatçı ve faşist
partılerden
CHP'nin farkınm kalmadığını söylüyorlar.
Bu bana ajitatif olmanın ötesinde bir şey
söylemiyor. çünkü farklan var. Biz ışçi sı-
nıfı sosyalistleri bu farklan görmezlikten
gelemeyiz. Bizim de ağır eleştirilerimiz ol-
masına karşın durumu doğru koymak ge-
rekiyor.
Ne ki sosyal demokratlann. Avnjpa'da-
ki kardeşlerinin aksine Marksizmden kop-
mamış olduklannı da bilmemiz lazım. Ve
de ülkemiz özgülünde sosyal demokratla-
nn gelecekte yapabilecegi fazla bir şey yok.
Bu yüzden de geleceklerini de pek parlak
göremiyorum.
- Türkiye'de demokrasinin getişimini na-
sıl değerlendirivorsunuz?
Koçak - Ülkemizde burjuva demokrasi-
si. kapitalizmin gelişimine uygun olarak
bir türlü doğru dürüst yaşanmış değildir.
Cumhuriyetin başlangıcından bu yana hep
kısıtlı bir burjuva demokrasisi \aşanmış.
y
JL etmişküsur
yıldır
demokrasiden
başka bir şeyin
konuşulmadığı
ülkemizde,
demokrasi adına
yapılanlara
baktığımızda
birilerinin utanması
gerekiyor.
bu bile zaman zaman faşist darbelerle ke-
silerek kısıtlı demokrasiye ara verilmişti. 70
küsur yıldır demokrasiden başka bir şeyin
konuşulmadığı ülkemizde. demokrasi adı-
na yapılanlara baktığımızda birilerinin
utanması gerekiyor.
Biz ışçi sınıfi sosyalistleri. yeterince gü-
ce ve örgütlülüğe ulaşmadıgımız sürece
burjuvaziden kendi demokrasılerinin bile
uygulanmasını istemek hayal. Bu yüzden,
ilericilerin. devrimcilerin ve sosyalistlerin
demokratik hak ve özgürlükler doğrultu-
sunda yürüttüğü başan oranında burjuva
demokrasisinin işlerlik kazanabileceğini
söylemek isterim.
- Sosj-alistlerin birliği hakkında ne düşü-
nüyorsunuz?
Koçak - Diğer sol partilerle aynlığımız.
şurası açıkça bilinmeli ki, nüanslardan iba-
ret değil. Hem ideolojik-politik hem de ör-
güt anlayışlan ile ilgili olarak aynlıklanmız
var. Biz, bu aynlıklan, ne
olacak sen de gibisinden
bir el sallamay la geçiştire-
cek bir anlayışa sahip de-
ğiliz. Bu nedenle de parti
olarak ayn olarak vanz ve
var olmaya da devam ede-
ceğiz. Biz. demokratik
halk iktidannı kurmak
için, demokratik halk de\ -
rimi programına sahibiz.
Birliğin ise bugüne kadar
ortaya konulan yollardan
olabileceğine de pek inan-
mıyoruz. Bunu söylerken
partimizin birliğe kapısını
kapattığının düşünülmesi-
ni de istemiyorum. Biz
birliğin, partimizin yürü-
teceği. kararlı ve yüreklı
mücadele ile kazanılaca-
ğına inanıyoruz. Partimizi
de buna göre hazırlama savaşımı içindeyiz.
Mevcut partilerin bazılan bize göre bi-
rer zorlama partisi olarak ortaya çıktılar.
Kuruldukları gibi de sönümlenecekler. So-
run, kendimizi hangisine daha yakın ya da
uzak hissettiğimiz değildir; kimin sosyaliz-
min teorik-pratik sorunlan ile ilgili olarak
ne söylediği ve ne yaptığı ile ilgilidir. Eğer
bu doğrultuda önemli gelişmeler gözler
isek bu partilerle iş ve güç birliği doğrul-
tusunda çabalara girmekten kaçınmayız.
Türkiye Sosyalist Işçi Partisi olarak kendi-
mize duyduğumuz güvenin rahatlığı ıçın-
deyiz ve hiçbir çekinge taşımıyoruz. Kimi-
leri gibi "Biziın dtşımızda berkes aynı" dı-
yecek kadar da apolitik bir darlcafalılığa
düşecekdeğiliz. Solda yer alan partilerin bu
farklılıklan ister istemez bazılannı bize ya-
kın kıldığı gibi bazılannı da uzak kılıyor. *
SÜRECEK
Antalya'da göçmen Kürtlerin yaşadıklan semtlerde dolaşarak sindirme görevinde bulunuyorlar
Ozel time Antalya'da 'tedavf tariHBÜLENT ECEVİT
ANTALYA - Güneydoğu'da gö-
re\ \ apan özel tim elemanlan, "sa-
vaş sendromu"ndan kurtulmaları
için Antalya'ya tayin ediliyor. Bu
ekipler, 10-15'erli gruplar halinde
kendilerine tahsis edilen minibüs-
lerle zimmetlerindeki uzun nam-
lulu silahlarıyla Güneydoğu'dan
gelenlerin yaşadıklan semtlerde
dolaşarak sindirme görevinde bu-
lunuyorlar. Bazı geceler geç saat-
lerde kentin yaylalarına çıkarak
atış talimleri yapıyorlar. Özel tim
elemanlan. normal hayata adaptas-
yon için "tedavi tatili" olarak An-
talya'ya gönderilmiş olmalanna
karşın kendilerini bekleyen bir baş-
ka sorun da maaşlannın yarıya in-
mesi.
Antalya'ya 2 yıllığina tayin edi-
len 250-300 kadar özel tim elema-
nı bulunuyor. Kendisiyle görüştü-
ğümüz bir özel tim elemanı, Gü-
neydoğu'daki görev ini şöyle akta-
nyor:
"Ben bölgeyi çok Ki tanıyorum.
2 va da 3 kişi olarak daglarda dola-
şıyor, teröristier gibi yasıyoruz. On-
lann giydiği gibi giyiniyor, onlann
yediği gibi karnımızı doyuruvioruz,
Telsiz taşımavız, birliğimizle haber-
leşmek kesinlikle yasak. Çatışmav a
girdiğimizde yardım istemekde ya-
sak. Ya öleceğiz ya da öldüreceğiz."
"Çatıştığınız grubun terörist
mi yoksa güvenlik güçleri mi ol-
duğunu karıştırmıyor musu-
nuz" şeklinde soruya. "Kanşıklık
oluyor zaman zaman. Ama biz ça-
tışmaya girmekten çok 15 günde
bir birliğe bilgi vermeye gider, er-
zak alır tekrar dağlara çıkanz. Ça-
dşmaya, eğer orada teröristier az-
sa gireriz. Kalabalıklarsa birliğe
haber veririz" yanıtını veriyor.
5 yıldır Güneydoğu'da görev
yaptığını belirten özel tim elema-
nı, Antalya'ya gelmekten mutlu ol-
madığını diîe getiriyor. "BizJeri si-
lahla yaşar hale gelmemiz nedeniy-
le Antaha gibi diğer turistik yöre-
lere 2'şe<" yılhgına adaptasyon için
tayin ettiler. Ancak orada savaşa
Güneydoğuda görev yapan özel tinıden 250-300 kişi Antalya'ya tayin edildiler.
alıştık, daglarda yaşamaya alışük.
Burası sıcak. \e para da yetmiyor.
Burada lüks lokantada nasıl yemek
yiyeceğimizi bile yeniden öğreniy o-
ruz. Biriyle konuşmaya kalksam ne
konuşacağım. Özel görevimi anlat-
mak olmaz. Herkesin bulunduğu
yerde içki içemiyoruz. Bazen inanın
kendi kendime konuşur oiuyorum.
Bu da tehlikeli" diyor.
Eşi, 3 çocuğunu alarak
terketti
32 yaşında 3 çocuğunu olduğu-
nu, ancak Güneydoğu'daki görevi
nedeniyle evle fazla ilgilenemedi-
ği için kansının çocuklan da ala-
rak evi terk ettiğini anlatıyor Özel
tim elemanı:
"Güneydoğu'da 30-35 milyon li-
ra maaş alıyordum. Bu paravı bi-
riktirdim, bir daire, bir dükkân al-
mışhm Sanısun'da. Karım terk
edince aynldık ve bu birikimimi de
mahkeme karanyla eşim ve çocuk-
lara vermek durumunda kaldım.
Ölümlc burun buruna yaşadım.
Kaç çatışmada hafify aralar aldım,
ölümlerden döndüm. Natanımız
uğruna ölürüz ölmesine de onca bi-
rikimim ve yaşamım da allak bul-
lak oldu. Antalva'va geldik. ama
burada maaşlar yan yanya düşrü.
Bırakın para biriktirmevi, aldığım
18 milyon lira kendime bile yetmez
oldu."
Haziran ayının ilk günleriydi.
Çakırlar Mahallesi'nde muhtar İs-
mail Güleç' in oğlunun sünnet töre-
ni yemekli içkili sürüyordu. Gece-
nin ilerleyen saatlerinde. düğün ye-
rine gelen bir polis otosundan. bir
ellerinde uzun namlulu silahlar. di-
ğer elleriyle kurt başı işareti yapan
komando kıyafetli görevliler iner.
Mahalle olmasına karşın köy yaşa-
mının sürdüğü Çakırlar"da silahlar
atılmaya başlanır. Törene katılan-
larla birlikte özel timin de su gibi
mermi yaktığı çekilen video kase-
tinde de görülüyor. Bu arada "ka-
za kurşunu"yla CHP'nin Antalya
Merkez ilçe eski yönetim kurulu
üyesi Necdet Demir vurulur ve ha-
yatını kaybeder. Jandarma. cinayet
soruşturması dışında. polisler hak-
kında da "Bu kadar mermiyi nasıl
bulduklan ve meskûn mahaİde ateş
etmek" suçlanyla soruşturma açı-
lır. Konunun fazla derinleştirilme-
mesi için de valilik emriyle iki özel
tim elemanı açığa alınır. Aynı ge-
ce geç saatlerde belediye çöp ara-
cının düğün evıne gelerek mermi-
leri küreklerle toplandığı görenler-
ce belirtiliyordu. Bircinayetle nok-
talanan düğünün sahipleri. polis-
lerin davetli olmadığını. yaylaya
atış yapmaya giderken düğünü gö-
riip girdikleri şeklinde ifade ver-
mekle yetiniyorlardı.
"Minibüslerden korkar
olduk"
Güneydoğu illerinden terör ne-
deniyle ya da "iş-aş" nedeniyle
Antalya'ya göçen insanlann ağır-
Iılclı olarak yerleştikleri Yükseka-
lan, Teomanpaşa. Kütükçü, Varsak
gibi gecekondu semtlerinde genç-
ler. akşam saatlerinde kahvehane-
de rahatça oturamadıklannı dile
getiriyorlar.
u
Sık sık polis geliyor. tipimiz ho-
şuna gitmezse şüpheli diye alıp gö-
türüyorlar. İki üç gün dövdükten
sonra bırakıyorlar. Son haftalarda
da komando kıyafetli polisler. mini-
büslerle tur atı> orlar. Özel tim ekip-
leri olduklannı öğrendik. Geceleri
mahalle aralanna girip G3 silahla-
rıyla havaya ahş yapıyorlar" diyor
boyacı Abdülsamet usta.
Sivil minibüslerle "sindirme"
görevi yapan özel tim. gözüne kes-
tirdiği veya istihbarat birimlerinin
verdiği evlere zaman zaman yap-
tıklan baskınlar da oluyor. Örneğin
Tuncelili Celal Uysal'ın evine ya-
pılan baskın sonucu 19 yaşındaki
Canan Uysal, Hacı Bektaşı Veli
Derneği'nin semah grubunda ol-
duğu gerekçesiyle gözlem altına
alınmıştı. OysaCanan'ınbirerkek
kardeşi de aynı evde bulunuyordu.
Yüksekalan semtindeki kahve-
de oturan gençler, işsizlikten, Gü-
neydoğulu olduklan için iş bula-
madıklanndan yakınırken, "Bir si-
vil minibüs gördüğümüzde korkar
olduk. Hemen kaçacak, saklana-
cak delik anyoruz. Bir suçumuz ol-
duğu için değil. Tipimizi beğenmez-
lerse alıp götürürler diye. Biz do-
ğup büyüdüğümüz topraklardan
terör var diye kaçıyoruz, burada da
başka bir terörie karşılaşıyoruz"
diyorlar.
Emniyet: Silahlanndan
ayırmak olmaz
Adının açıklanmasmı istemeyen
emniyet üst düzey görevlisi.
PKK'nin turizm yörelerini sürek-
li tehdit eder durumda olması ne-
deniyle özel tim elemanlarını bu
şekilde direkt işe kanşması yerine
sindirme işlerinde kullandıklarını
anlatıyor.
Aynı görevli. "Dolayısıyla onla-
nn Güneydoğu'daki hareketliliği az
da olsa yaşamasını sağlıyoruz. Ay-
nca militanlar bölgeve geldiklerin-
de özel timin bulunduğunu öğreni-
yorlar ve çekiniyorlar da" diye
açıklıyor.
G L O B A L POLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Timsahın Gözyaşları
Timsah avını çığnerken, çene kemiklerini hareke-
te geçiren adalelerin basıncı ile gözlerinden yaş ge-
lirmiş. ABD Senatosu çoğunluk lideri Cumhuriyet-
çi Bob Dole'un bu hafta Wall Street Journal'da ya-
yımlanan ve Amerikan ailesinin parçalanmakta ol-
masına hayıflanan "Yeni Bir Sivil Haklar Programı"
işte bu "timsahın gözyaşları" deyimine çok uygun-
du.
Bob Dole bu "yeni" programın ismini 1960'larda,
başta siyahlar ve kadınlar olmak üzere toplumda ay-
rımcılığa uğrayan kesimlere ve genel olarak en yok-
sul tabakalara devlet eliyle bazı öncelikler sağla-
mayı amaçlayan "sivil haklarprogramrndan almış.
Dole bu olumlu ayncalıklar/öncelikler sağlayan
programın artık eskidiğine inanıyor. Ancak amacı bu
programı geliştirmek değil, tümü ile ortadan kaldır-
mak ve böylece insanlar arasında serbestçe reka-
bet etme şansını sağlamak. Dole'a göre "aı/e top-
lumun köşe taşı" olduğu ve "bir toplumda ailenin
geniş çaplı çöküşü toplumun sakatlanmasına yol
açacağı" için, bu "yeni Sivil Haklar Programt" esas
olarak kendine ailenin yeniden pekiştirilmesi hede-
fini koymalı. Bu görüşünü haklı çıkartmak için, Do-
le, bazı veriler sıralıyor: 1969'da siyahlar arasında
yüzde 26. beyazlar arasında ise yüzde 5 olan evli-
lik dışı çocuklann oranı, 1995'te sırasıyla yüzde 68
ve yüzde 22'ye yükselmiş; genç suçlulann yüzde
70'i babasız ailelerden geliyon babasız ailelerdeki
çocuklann sınıfta kalma ve nihayet okuldan atılma
şansı, diğerierine göre sırasıyla yüzde 40 ve yüzde
70 daha fazla.
Bu verilere bakıp da ilk anda sorunun babanın
yokluğundan kaynaklandığını düşünürsek, Dole'un
kazdığı çukura düşer, sonra da timsah gözyaşlan al-
tında boğuluruz. Başka verilere bakmadan önce bi-
raz hafıza tazeleyelim. Son yirmi yıldır, başta Ame-
rika oimak üzere, hemen tüm Batı ülkelerinde yok-
sullara, ırksal ve cinsel aynma uğrayanlara sağla-
nan sosyal ve mali yardımlar, giderek azaltıldı, işçi
haklan kısıtlandı, sendikal haklar kuşa çevrildi. Pi-
yasa mekanizmasının serbestçe işlemesinin önün-
deki engelleri kaldırmak, böylece insanlara sözde
"tercih hakkı "sağlamak ve serbest rekabet yolu ile
tüm toplumsal sorunlan çözmek amacıyla yapılan
bu değişiklikler hâlâ sürüyor. Şimdi verilerimize dö-
nebiliriz. Son yirmi yılda ABD'de en yüksek ücretle,
en düşük ücret arasındaki fark 7 kattan 40 kata yük-
seldi; nüfusun geliri en yüksek yüzde 20'sinin zen-
ginliği, en yoksul yüzde 20'nin 7.5 katından 11 ka-
tına çıktı; en zengin yüzde 10'un geliri yüzde 18 ar-
tarken en yoksul yüzde 10'un geliri yüzde 11 azal-
dı. Böylece yoksulluk sının altında yaşayanlann top-
lam nüfusa oranı yüzde 18'e yükseldi. (The Econo-
mist, 4/11/94) Bu koşullarda, tek kişilik gelir artık
bir işçi ailesini yaşatamaz oldu. Ailenin diğer üyele-
ri, özellikle kadınlar giderek daha fazla emek paza-
nna çekildiler. Kadınlar ekonomik özgürlüklerini ka-
zandıkça da erkeğin kaprislerine, hot-zotuna daha
az katlanır oldular. Aileyi bir arada tutan ataerkil ide-
olojik çimento parçalanmaya başladı.
1980'lerde sendikalann işyerindeki kontrolü zayıf-
latıldı, çoğu yerde tümü ile kınldı, işsizlik arttı, çalış-
ma saatleri uzadı, bazı iş kollarındâ, örneğin inşaat
dalında, 80 saatlik hafta geri geldi. Evin erkeği ve
giderek kadını iş aramak ve çalışmak için evlerinin
bulunduğu bölgelerin dışına çıkmaya, evlerinden
uzun zaman uzak kalmaya, yaşamlannın uzun bir
kısmını otellerde, bekar odalannda geçirmeye baş-
ladılar. Bu arada işsizlik, çocuk yardımları, tekeşli ai-
leler, verilen yardımlar sürekli azaldı. Piyasa, ekono-
mik bir birim olarak aileyi, özellikle toplumun en yok-
sul kesimleri ve işçi sınıfi içinde kırmaya, dağıtma-
ya başladı. Kapitalist toplumun kurumsal temelini
oluşturan ailenin dağılmaya başlamasının sosyal
sonuçlan da şimdi geldi ve kapıya dayandı.
Dole, şimdi aileyi tekrar kurtarmak istiyor ve bu-
nun için de boşanmayı zorlaştıracak, tekeşli ailele-
re ve evlilik dışı çocuk sahibi olan annelere sosyal
yardımı kaldıracak, dini değerlere dayanıp evde er-
keğin otoritesini güçlendirecek, işsiz gençlere zo-
runlu çalışma getirecek ve ceza sistemini güçlendi-
recek tedbirler öngörüyor. Bu tedbirter piyasanın
yıktığı aileyi bir arada tutmak için, aileyi halen oldu-
ğundan çok daha ağır bir işkence yuvasına çevire-
cek ve zaten katlanılmaz hale gelmiş olan bu top-
lumu da özellikle kadınlar için iyice yaşanmaz bir ha-
le getirecek. Bob Dole ve serbest piyasa yanlılan,
işçiler, kadınlar ve ırksal azınlıklar için timsah göz-
yaşı akıtıyorlar.
Cem Boyner Tunceli'de
^Devletten hizmet
yerine eziyet'
FERİT DEMİR
TUNCELt -Yeni De-
mokrasi Hareketi lideri
Cem Boyner Tunceli'de ev-
leri yakılan ve sorunlan
olan vatandaşlarla görüştü.
Boyner. "Devlet ülkenin
efendisi olmak zorunda.
devlet vatandaşa hizmet et-
mekten başka bir şey yap-
mamalıdır. oysa devlet hal-
kaeziyetçektiriyor" dedi.
Önceki gün Tunceli'ye
gelen Boyner ilk olarak
Tunceli Valisi Ahl Üzel-
gün'ü ziyaret etti. Ziyaret
sonrasında Vali Üzelgün.
Tunceli'de gıda ambargosu-
nun söz konusu olmadığı-
nı, sadece kırsal alana götü-
rülen gıda maddelerini
kontrol altında tutabilmek
için bir ayarlama yaptıkla-
nnı söyledi.
Boyner daha sonra Ata-
türk Parkı'nda evleri yakı-
lan ve sorunlan olan vatan-
daşlann dert ve dileklerini
dinledi. YDH lideri Boyner.
"EğerTürkiye'nin gekceği-
ni düşünüvorsak çocuklann
gözlerine bakınca her şeyi
anlarız, çocuklar ağladığı
zaman Alevi veya Sünni ya
da Kürt, Türk gibi ağlamı-
yor; çocuk gibi, bebek gibi
ağlıyor. Biz ağladığımız za-
man da çocuk gibi ağlıyo-
ruz. Tunceli'dt mağdur
olan ve kövünden kovulan
bir insan da çocuk gibi ağiı-
yor. Bu nedenle çocuklann
gözlerinebaküğımız zaman
Türkiye'nin geleceğini gö-
rebiliriz" dedi.
Tunceli'ye oy için gelme-
diklerini, zor durumda olan
vatandaşlan dinlemek için
geldiklerini. yaşananlann
farkında olmak için Alevi,
Sünni, Kürt ya da Türk ol-
mak gerekmediğini vurgu-
layan Boyner. "İnsan olan
herkesde buraya kulak ver-
mek zorunda" diye konuş-
tu. Boyner. sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Devlet ülkenin efendisi
olmak zorunda, devlet va-
tandaşa hizmet etmekten
başka bir şey yapmamalı-
dır. oysa deviet halka eziyet
çekririyor. tşte biz bunlan
düzeltmek ve halka hizmet
etmek için bugünlere kadar
geldik ve ortaya çıktık. Tür-
kiye'de devamlı yanhşuklar
oluyor ve kimse de 'dur' de-
miyor. Ben bugün buraya
çok dolu geldim: ama yara
kaşımamaya kararlıyım,
çünkü kanayan yaranız da-
ha kanamasuı diye kendimi
zor tutuyorum. Ve konuş-
mamaya da karar verdim.
Ama 'bu da geçer'demeye
dilim varmıyor." Boyner, ik-
tidara geldiklerinde koru-
culuk sistemi ile olağanüs-
tü hal uygulamasını kaldı-
racaklannı kaydetti.