30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 1995 ÇARŞAMBA HABERLER RP'den alternatif zaMa kutlaması • İstanbul Haber Servisi - Belediye zabıtasırun 39'uncu kuruluş yıldönümü kutlamalan 1-7 Ağustos 1995 tarihleri arasında tüm yurtta çeşitli etkinliklerle kutlanacak. RP'li belediyeler, kutlamalara katı1mayacaklannı açıkladılar. Türkiye Belediye Zabıtaları Vakfı (TÜZAV) Başkanı Şinası Yalçın. RP'li belediyelerin. kutlama etkinliklerine katılmama sebebi olarak. "Bir sebeple zabıta gününü biz değiştirdik" açıklamasını yaptıklannı söyledi. Caner Canlı'dan güçbirliği çağrısı • İZMİR(CumhuriyetEge Bürosu) - Kamu Çalışanlan Sendikalan Izmır Şubeleri Koordinasyon Kurulu Dönem Sözcüsü Eğitim-Sen 5 No"lu Şube Başkanı Caner Canlı. Hak alma eylemlerinde KÇSK.K.. Türk-Iş. DlSK'in birlikte hareket etmesini isteyerek baskılara karşı, ortak eylem çağnsmda bulundu. Buca Cezaevi'nde önlemler arttı • İZMİR(CumhuriyetEge Bürosu)- Buca Cezaevi'nde DHKP-C davası tutuklulanndan 4 kişinin firar etmesinden sonra güvenlik önlemleri arttınldı. Müvekkilleriyle görüşen tzmir Barosu avukatlanndan Nedim Değirmenci, cezaevınde durumun sakin olduğunu; ancak görüş saatlerinin bir saatle sınırlandınlmasına karşı çıkan tutuklulann görüşe çıkmadıklannı söyledi. OKM için eylem • İstanbul Haber Servisi - İstanbul Valiliği tarafından kapatılan Ortaköy Kültür Merkezi'nin(OKM) kapatılması dün AK.M önünde protesto edildi. AKM önünde yapılan basın açıklamasında. "Halklanmızın bütün kültürel zenginliklerini, degerlerini. bu değerlerin olus.turduğu erdemlilikleri dejenere etmeye, gölgelemeye, içini boşaltmaya çalışanlan. bu halktan uzak ve ona yabancı kültür merkezi önünde türkülerimizle yanıtlıyoruz" denildi. Bosna-Hersek toplantısı • tstanbul Haber Servisi - Bosna-Hersek'te meydana gelen son gelişmelerin ele almacağı "İnsani Boyutuyla .Bosna-Hersek Sorunu Uluslararası Toplantısı" bugün yapılacak. tki gün sürecek toplantının bugünkü açılışı saat 10.30'da Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu'nun sunuşu ile Çırağan Sarayı'nda başlayacak. Atabay için kesin ihraç' istemi • İstanbul Haber Servisi - istanbul Büyükşehir Belediyesi ANAP'h meclis üyesi Nur Atabay, Refah Partisi doğrultusunda hareket ettiği gerekçesiyle partisi tarafından "kesin ihraç" talebiyle il disiplin kuruluna verildi. TÜPkeş'in siyasette 30. yılı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-MHPGenel Başkanı Alpaslan Türkeş'in aktif siyasete katılımının 30. yıldönümünü kutlama toplantısına katılan Başbakan Tansu Çiller. Türkeş'in Türk demokrasi tarihinde önemli bir yeri olduğunu söyledi. Ankara'da Sheraton Oteli'nde yapılan kutlama toplantısına katılan ANAP lideri Mesut Yılmaz da Türkeş'in aktif siyasi yaşamının 1960'ta yapılan askeri müdahaleyle başlamasına karşın siyasi yaşamının. siyasi parti genel başkanlığına seçildikten sonra başladığını kabul etmesinin. sivil siyasete ve parlamenter demokrasiye olan inancının göstergesi olduğunu ileri sürdü. TSİP Genel Başkanı Turgut Koçak, umutsuzluğun insanlan dine yönelttiğini ileri sürüyor: Kapitalızm, umuduyok etti• Laiklik karşıtı güçlerin ne kadar tehlikeli olduklarını bilincimizden çıkarmaksızın yaşadıklarımıza bakmalıyız. Bunlar, kendilerini Allah'ın intikamını almak için memur kılındıklarını sanıyorlar. Bu güçlerin dış desteklerinin yanında devlet de fiilen bunların yanında yer alıyor. Dünyada ve Türkiye'de sosyalizmin geleceği SOSYALİSTLER TARIISIYOR SEVİM • Sosyalist partilerin zayıf oluşu, sosyal demokrasinin ister istemez seçenek olarak gündemde kalmasını sağlıyor. Oysa CHP'den çok şey bekleyenlerin umudu kırıldı. Bunların içinde kendilerine sosyalistim diyenler de var. Bu gibi arkadaşlar umutlarını boşa çıkaran CHP için ağır eleştiriler yapıyorlar. TStP Genel Başkanı Turgut Koçâk sa- dece sosyalist partilerin değil. sosyalizm adına örgütlenme çalışmalan yürüten her çevre ve grubun önünde sayısız engeller bulunduğunu söyleyerek. engellerden biri- nin de Sovyet deneyi olduğunu belirterek sorulan şöyle yanıtlıyor: - Sosyalist hareketin önündeki engeller nelerdir? Koçak - Ne ki sosyalist bir örgütlenme-, nin başanlamamasını salt buna bağlamak doğru değil. Bir başka sorun, Sovyetler Birliği ile bir- likte sosyalist topluluğu oluşturan ülkeler- de sosyalizmin yıkılmış olmasıdır. Bu du- rum ister istemez ülkemizde büyük bir kıt- leyi umutsuzluğa iterek demoralize etmiş- tir. Emperyalizmin "Yeni Dünya Düzeni" adı altında sola ve sosyalizme saldınlannın devrimci güçler tarafından etkisizkılınma- sı gerekirken. ülkemizde birçok örgüt yö- neticilerinin sol içinde 5. kol göre\ lisi gibi davra- narak sosyalizme saldır- ması da işin tuzu biberi olmuş. bu yüzden sosya- list örgütlülükler büyük güç kaybettikleri gibi güvenilirliklerini de yi- tirmişlerdir. Aynca yukarıda da değindiğim gibi. sosya- list hareketin önündeki engellerin örgüt yapısı ve kadrolarla da ilintisi- ni belirtmek gerekir. - Köktendinci hareke- tin dünvadaki gelişmesi ile ilgili görüşleriniz? Koçak - Dünyanın pek çok yerinde. özellik- le Islamiyetın yaygın ol- duğu ülİcelerde kökte- dinci hareketlerde bir kıpırdanma. bir yük- seliş yaşanıyor. Bana göre buna şaşmamak gerekiyor. Çünkü kapıtalizm, insanhğın umudunu yok etti. Umudun yok olduğu yerlerde ise kurtuluşlannı göremeyenler, dine yöneldiler. Ülkemizde ise bu gelişmeyi somut ola- rak yaşıyoruz. Laiklik karşıtı güçlerin ne kadar tehlikeli olduklannı bilincimizden çıkarmaksızın yaşadıklanmıza bakmalıyız. Bunlar. kendilerini Allah'ın intikamını al- mak için memur kılındıklannı sanıyorlar. Bu güçlerin dış desteklerinin yanında dev- let de fiilen bunların yanında yer alıyor. Köktendıncileri, düzenın çıkmaz çivisi ola- rak gördükleri için besliyorlar. tmam-hatip liseleri ve bılcümle dini eğitim gören kuru- luşlara bakarsak durumu daha açık olarak görebiliriz. Suudı sermayesi ve diğer dış çevrelerin desteği ile güçlenen laiklik kar- şıtı güçlerin yükselişinde. kitlelerin mevcut düzen partilenne duyduklan hoşnutsuzluk da var. Biz sosyalistler. dinci akımlara yo- nelen kitleleri. doğası gereği. emekçi ol- duklan için kendi potansiyelimiz sayıyo- ruz. Bu yüzden de köktendinci yükselişin önünü kesecek olan güç de bilinmeli kı biz sosyalistler olacağız. Işçi sınıfi ve onun müttefiklerini bu ge- rici ve çağdışı güçlere karşı örgütlediği- mizde, inanıyoruz ki sorunun büyük oran- da üstesinden gelmiş olacağız. Diğer yan- dan ABD'nin ılımlı tslam formüHerinin bo- şa çıkanlması da buradan geçiyor. Refah Partisi'ni düzen partilerinin tavn büyüttü. Onlann ikiyüzlülükleri, kitleleri aslı varken sahtesinden uzaklaştırarak Re- fah'ayöneltti.Dincilerlealtakkeverkülah alışverişi içinde bulunanlar, bugün büyüt- tükleri sözde canavarla mücadele ediyor görünüyorlar. Oysa bu canavar onlann el- lerinde büyüyüp kocamanlaştı. Türkiye Sosyalist Işçi Partisi olarak Re- fah Partısi'nin yükse- leceği kadar yükseldi- ğini söylüyoruz. Bun- lann daha ötesi yok. Önlenebilir yükseliş- leri isebilinçli şekilde önlenilmedi. Çünkü egemen güçlerde oyun çok. Refah Par- tisi de bu oyunda bir figürandan ibaret. Di- ğer yandan politik alanda sosyalistlerin boşluğu yüzünden Refah ya da dinci güçler güç kazandılar. Bundan böyle bilin- meli ki alanlar. mey- danlar, köktendinci le- re bırakılmayacak. dolayısıyla tehlike olmaktan önemli ölçü- de çikacaklar. Kendisini yapılacak ilk ge- nel seçimlerde ıktidar olarak gören Refah Partisi kesinlikle iktidar olamayacak. Ho- ca'nın düşlerine meydanı boş bırakmaya- cak kadar ülkemizde aydınlanmacı güçler var. Bu. onlann iktidannın önünü kesmeye yeter de artar bile. -"'Yeni Dünya Düzeni" söylemisizcene- yi ıfade ediyor? Koçak- "Yeni Dünya Düzeni" kapitaliz- min kendisini ebedi kılmak için ortaya at- tığı bir sav Sovyetler Birliği'nin yıkılışı sonrasında epey taraftar bulan bu söylem. aslında başta ABD olmak üzere. emperya- list ülkelerin bütün dünya halklannı sömür- mek ve hizaya getırmek doğrultusunda sos- yalizme çoİc geniş kapsamlı ideolojik ve politik saldınsıdır diyebiliriz. Kısaca "Ye- ni Dünya Düzeni" Somali'de yapılanlann. Yugoslavya tezgâhının, Kafkaslar'da yaşa- osyalistlerin boşluğu yüzünden dinci güçler güç kazandılar. Bundan böyle bilinmeli ki alanlar, meydanlar, köktendincilere bırakılmayacak, dolayısıyla tehlike olmaktan önemli ölçüde çıkacaklar. nılanlann ve daha pek çok mazium halkla- nn başına çorap örmenin ta kendisidir di- yebilirim. - Sosval demokratiar hakkjndaki görüş- leriniz? Koçak- Ülkemizde kurulmuş ve kendisi- ni sosyal demokrat olarak tanımlayan SHP. CHP gibi partiler o kadar beceriksiz bir performans gösterdıler ki kitlelenn gözün- de büyük prestij yitirdiler. Yine de bu par- tilere olan kitle desteğini azımsamamak ge- rekiyor. Çünkü emekçi halkımızın büyük çoğunluğu hâlâ ne gerçekleri kavrayacak kadar bilinç birikimine sahip ne de mevcut sosyalist partılerden birinin saflannda yer alacak kadar sosyalist partilere güven söz konusu. Durum bu iken sosyal demokrat- lar her koşulda yine de bir güç olarak var olacaklar. Sosyal demokratiar bitti gibisin- den amiyane tespıtlere kalkışmak. bize gö- re yanıltıcı olduğu gibi. ülkemiz gerçeğınin sağlıkh biçimde an- laşılamaması anla- mına da gelir. Sosyalist partile- rin zayıf oluşu, sos- yal demokrasinin is- ter istemez seçenek olarak gündemde kalmasını sağlıyor. Oysa CHP'den çok şey bekleyenlerin umudu kınldı. Bun- lann içinde kendile- rine sosyalistim di- yenler de var. Bu gi- bi arkadaşlar umut- larını boşa çıkaran CHPiçinağıreleşti- riler yapıyorlar. Or- neğin diğer sağ, hat- ta şeriatçı ve faşist partılerden CHP'nin farkınm kalmadığını söylüyorlar. Bu bana ajitatif olmanın ötesinde bir şey söylemiyor. çünkü farklan var. Biz ışçi sı- nıfı sosyalistleri bu farklan görmezlikten gelemeyiz. Bizim de ağır eleştirilerimiz ol- masına karşın durumu doğru koymak ge- rekiyor. Ne ki sosyal demokratlann. Avnjpa'da- ki kardeşlerinin aksine Marksizmden kop- mamış olduklannı da bilmemiz lazım. Ve de ülkemiz özgülünde sosyal demokratla- nn gelecekte yapabilecegi fazla bir şey yok. Bu yüzden de geleceklerini de pek parlak göremiyorum. - Türkiye'de demokrasinin getişimini na- sıl değerlendirivorsunuz? Koçak - Ülkemizde burjuva demokrasi- si. kapitalizmin gelişimine uygun olarak bir türlü doğru dürüst yaşanmış değildir. Cumhuriyetin başlangıcından bu yana hep kısıtlı bir burjuva demokrasisi \aşanmış. y JL etmişküsur yıldır demokrasiden başka bir şeyin konuşulmadığı ülkemizde, demokrasi adına yapılanlara baktığımızda birilerinin utanması gerekiyor. bu bile zaman zaman faşist darbelerle ke- silerek kısıtlı demokrasiye ara verilmişti. 70 küsur yıldır demokrasiden başka bir şeyin konuşulmadığı ülkemizde. demokrasi adı- na yapılanlara baktığımızda birilerinin utanması gerekiyor. Biz ışçi sınıfi sosyalistleri. yeterince gü- ce ve örgütlülüğe ulaşmadıgımız sürece burjuvaziden kendi demokrasılerinin bile uygulanmasını istemek hayal. Bu yüzden, ilericilerin. devrimcilerin ve sosyalistlerin demokratik hak ve özgürlükler doğrultu- sunda yürüttüğü başan oranında burjuva demokrasisinin işlerlik kazanabileceğini söylemek isterim. - Sosj-alistlerin birliği hakkında ne düşü- nüyorsunuz? Koçak - Diğer sol partilerle aynlığımız. şurası açıkça bilinmeli ki, nüanslardan iba- ret değil. Hem ideolojik-politik hem de ör- güt anlayışlan ile ilgili olarak aynlıklanmız var. Biz, bu aynlıklan, ne olacak sen de gibisinden bir el sallamay la geçiştire- cek bir anlayışa sahip de- ğiliz. Bu nedenle de parti olarak ayn olarak vanz ve var olmaya da devam ede- ceğiz. Biz. demokratik halk iktidannı kurmak için, demokratik halk de\ - rimi programına sahibiz. Birliğin ise bugüne kadar ortaya konulan yollardan olabileceğine de pek inan- mıyoruz. Bunu söylerken partimizin birliğe kapısını kapattığının düşünülmesi- ni de istemiyorum. Biz birliğin, partimizin yürü- teceği. kararlı ve yüreklı mücadele ile kazanılaca- ğına inanıyoruz. Partimizi de buna göre hazırlama savaşımı içindeyiz. Mevcut partilerin bazılan bize göre bi- rer zorlama partisi olarak ortaya çıktılar. Kuruldukları gibi de sönümlenecekler. So- run, kendimizi hangisine daha yakın ya da uzak hissettiğimiz değildir; kimin sosyaliz- min teorik-pratik sorunlan ile ilgili olarak ne söylediği ve ne yaptığı ile ilgilidir. Eğer bu doğrultuda önemli gelişmeler gözler isek bu partilerle iş ve güç birliği doğrul- tusunda çabalara girmekten kaçınmayız. Türkiye Sosyalist Işçi Partisi olarak kendi- mize duyduğumuz güvenin rahatlığı ıçın- deyiz ve hiçbir çekinge taşımıyoruz. Kimi- leri gibi "Biziın dtşımızda berkes aynı" dı- yecek kadar da apolitik bir darlcafalılığa düşecekdeğiliz. Solda yer alan partilerin bu farklılıklan ister istemez bazılannı bize ya- kın kıldığı gibi bazılannı da uzak kılıyor. * SÜRECEK Antalya'da göçmen Kürtlerin yaşadıklan semtlerde dolaşarak sindirme görevinde bulunuyorlar Ozel time Antalya'da 'tedavf tariHBÜLENT ECEVİT ANTALYA - Güneydoğu'da gö- re\ \ apan özel tim elemanlan, "sa- vaş sendromu"ndan kurtulmaları için Antalya'ya tayin ediliyor. Bu ekipler, 10-15'erli gruplar halinde kendilerine tahsis edilen minibüs- lerle zimmetlerindeki uzun nam- lulu silahlarıyla Güneydoğu'dan gelenlerin yaşadıklan semtlerde dolaşarak sindirme görevinde bu- lunuyorlar. Bazı geceler geç saat- lerde kentin yaylalarına çıkarak atış talimleri yapıyorlar. Özel tim elemanlan. normal hayata adaptas- yon için "tedavi tatili" olarak An- talya'ya gönderilmiş olmalanna karşın kendilerini bekleyen bir baş- ka sorun da maaşlannın yarıya in- mesi. Antalya'ya 2 yıllığina tayin edi- len 250-300 kadar özel tim elema- nı bulunuyor. Kendisiyle görüştü- ğümüz bir özel tim elemanı, Gü- neydoğu'daki görev ini şöyle akta- nyor: "Ben bölgeyi çok Ki tanıyorum. 2 va da 3 kişi olarak daglarda dola- şıyor, teröristier gibi yasıyoruz. On- lann giydiği gibi giyiniyor, onlann yediği gibi karnımızı doyuruvioruz, Telsiz taşımavız, birliğimizle haber- leşmek kesinlikle yasak. Çatışmav a girdiğimizde yardım istemekde ya- sak. Ya öleceğiz ya da öldüreceğiz." "Çatıştığınız grubun terörist mi yoksa güvenlik güçleri mi ol- duğunu karıştırmıyor musu- nuz" şeklinde soruya. "Kanşıklık oluyor zaman zaman. Ama biz ça- tışmaya girmekten çok 15 günde bir birliğe bilgi vermeye gider, er- zak alır tekrar dağlara çıkanz. Ça- dşmaya, eğer orada teröristier az- sa gireriz. Kalabalıklarsa birliğe haber veririz" yanıtını veriyor. 5 yıldır Güneydoğu'da görev yaptığını belirten özel tim elema- nı, Antalya'ya gelmekten mutlu ol- madığını diîe getiriyor. "BizJeri si- lahla yaşar hale gelmemiz nedeniy- le Antaha gibi diğer turistik yöre- lere 2'şe<" yılhgına adaptasyon için tayin ettiler. Ancak orada savaşa Güneydoğuda görev yapan özel tinıden 250-300 kişi Antalya'ya tayin edildiler. alıştık, daglarda yaşamaya alışük. Burası sıcak. \e para da yetmiyor. Burada lüks lokantada nasıl yemek yiyeceğimizi bile yeniden öğreniy o- ruz. Biriyle konuşmaya kalksam ne konuşacağım. Özel görevimi anlat- mak olmaz. Herkesin bulunduğu yerde içki içemiyoruz. Bazen inanın kendi kendime konuşur oiuyorum. Bu da tehlikeli" diyor. Eşi, 3 çocuğunu alarak terketti 32 yaşında 3 çocuğunu olduğu- nu, ancak Güneydoğu'daki görevi nedeniyle evle fazla ilgilenemedi- ği için kansının çocuklan da ala- rak evi terk ettiğini anlatıyor Özel tim elemanı: "Güneydoğu'da 30-35 milyon li- ra maaş alıyordum. Bu paravı bi- riktirdim, bir daire, bir dükkân al- mışhm Sanısun'da. Karım terk edince aynldık ve bu birikimimi de mahkeme karanyla eşim ve çocuk- lara vermek durumunda kaldım. Ölümlc burun buruna yaşadım. Kaç çatışmada hafify aralar aldım, ölümlerden döndüm. Natanımız uğruna ölürüz ölmesine de onca bi- rikimim ve yaşamım da allak bul- lak oldu. Antalva'va geldik. ama burada maaşlar yan yanya düşrü. Bırakın para biriktirmevi, aldığım 18 milyon lira kendime bile yetmez oldu." Haziran ayının ilk günleriydi. Çakırlar Mahallesi'nde muhtar İs- mail Güleç' in oğlunun sünnet töre- ni yemekli içkili sürüyordu. Gece- nin ilerleyen saatlerinde. düğün ye- rine gelen bir polis otosundan. bir ellerinde uzun namlulu silahlar. di- ğer elleriyle kurt başı işareti yapan komando kıyafetli görevliler iner. Mahalle olmasına karşın köy yaşa- mının sürdüğü Çakırlar"da silahlar atılmaya başlanır. Törene katılan- larla birlikte özel timin de su gibi mermi yaktığı çekilen video kase- tinde de görülüyor. Bu arada "ka- za kurşunu"yla CHP'nin Antalya Merkez ilçe eski yönetim kurulu üyesi Necdet Demir vurulur ve ha- yatını kaybeder. Jandarma. cinayet soruşturması dışında. polisler hak- kında da "Bu kadar mermiyi nasıl bulduklan ve meskûn mahaİde ateş etmek" suçlanyla soruşturma açı- lır. Konunun fazla derinleştirilme- mesi için de valilik emriyle iki özel tim elemanı açığa alınır. Aynı ge- ce geç saatlerde belediye çöp ara- cının düğün evıne gelerek mermi- leri küreklerle toplandığı görenler- ce belirtiliyordu. Bircinayetle nok- talanan düğünün sahipleri. polis- lerin davetli olmadığını. yaylaya atış yapmaya giderken düğünü gö- riip girdikleri şeklinde ifade ver- mekle yetiniyorlardı. "Minibüslerden korkar olduk" Güneydoğu illerinden terör ne- deniyle ya da "iş-aş" nedeniyle Antalya'ya göçen insanlann ağır- Iılclı olarak yerleştikleri Yükseka- lan, Teomanpaşa. Kütükçü, Varsak gibi gecekondu semtlerinde genç- ler. akşam saatlerinde kahvehane- de rahatça oturamadıklannı dile getiriyorlar. u Sık sık polis geliyor. tipimiz ho- şuna gitmezse şüpheli diye alıp gö- türüyorlar. İki üç gün dövdükten sonra bırakıyorlar. Son haftalarda da komando kıyafetli polisler. mini- büslerle tur atı> orlar. Özel tim ekip- leri olduklannı öğrendik. Geceleri mahalle aralanna girip G3 silahla- rıyla havaya ahş yapıyorlar" diyor boyacı Abdülsamet usta. Sivil minibüslerle "sindirme" görevi yapan özel tim. gözüne kes- tirdiği veya istihbarat birimlerinin verdiği evlere zaman zaman yap- tıklan baskınlar da oluyor. Örneğin Tuncelili Celal Uysal'ın evine ya- pılan baskın sonucu 19 yaşındaki Canan Uysal, Hacı Bektaşı Veli Derneği'nin semah grubunda ol- duğu gerekçesiyle gözlem altına alınmıştı. OysaCanan'ınbirerkek kardeşi de aynı evde bulunuyordu. Yüksekalan semtindeki kahve- de oturan gençler, işsizlikten, Gü- neydoğulu olduklan için iş bula- madıklanndan yakınırken, "Bir si- vil minibüs gördüğümüzde korkar olduk. Hemen kaçacak, saklana- cak delik anyoruz. Bir suçumuz ol- duğu için değil. Tipimizi beğenmez- lerse alıp götürürler diye. Biz do- ğup büyüdüğümüz topraklardan terör var diye kaçıyoruz, burada da başka bir terörie karşılaşıyoruz" diyorlar. Emniyet: Silahlanndan ayırmak olmaz Adının açıklanmasmı istemeyen emniyet üst düzey görevlisi. PKK'nin turizm yörelerini sürek- li tehdit eder durumda olması ne- deniyle özel tim elemanlarını bu şekilde direkt işe kanşması yerine sindirme işlerinde kullandıklarını anlatıyor. Aynı görevli. "Dolayısıyla onla- nn Güneydoğu'daki hareketliliği az da olsa yaşamasını sağlıyoruz. Ay- nca militanlar bölgeve geldiklerin- de özel timin bulunduğunu öğreni- yorlar ve çekiniyorlar da" diye açıklıyor. G L O B A L POLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Timsahın Gözyaşları Timsah avını çığnerken, çene kemiklerini hareke- te geçiren adalelerin basıncı ile gözlerinden yaş ge- lirmiş. ABD Senatosu çoğunluk lideri Cumhuriyet- çi Bob Dole'un bu hafta Wall Street Journal'da ya- yımlanan ve Amerikan ailesinin parçalanmakta ol- masına hayıflanan "Yeni Bir Sivil Haklar Programı" işte bu "timsahın gözyaşları" deyimine çok uygun- du. Bob Dole bu "yeni" programın ismini 1960'larda, başta siyahlar ve kadınlar olmak üzere toplumda ay- rımcılığa uğrayan kesimlere ve genel olarak en yok- sul tabakalara devlet eliyle bazı öncelikler sağla- mayı amaçlayan "sivil haklarprogramrndan almış. Dole bu olumlu ayncalıklar/öncelikler sağlayan programın artık eskidiğine inanıyor. Ancak amacı bu programı geliştirmek değil, tümü ile ortadan kaldır- mak ve böylece insanlar arasında serbestçe reka- bet etme şansını sağlamak. Dole'a göre "aı/e top- lumun köşe taşı" olduğu ve "bir toplumda ailenin geniş çaplı çöküşü toplumun sakatlanmasına yol açacağı" için, bu "yeni Sivil Haklar Programt" esas olarak kendine ailenin yeniden pekiştirilmesi hede- fini koymalı. Bu görüşünü haklı çıkartmak için, Do- le, bazı veriler sıralıyor: 1969'da siyahlar arasında yüzde 26. beyazlar arasında ise yüzde 5 olan evli- lik dışı çocuklann oranı, 1995'te sırasıyla yüzde 68 ve yüzde 22'ye yükselmiş; genç suçlulann yüzde 70'i babasız ailelerden geliyon babasız ailelerdeki çocuklann sınıfta kalma ve nihayet okuldan atılma şansı, diğerierine göre sırasıyla yüzde 40 ve yüzde 70 daha fazla. Bu verilere bakıp da ilk anda sorunun babanın yokluğundan kaynaklandığını düşünürsek, Dole'un kazdığı çukura düşer, sonra da timsah gözyaşlan al- tında boğuluruz. Başka verilere bakmadan önce bi- raz hafıza tazeleyelim. Son yirmi yıldır, başta Ame- rika oimak üzere, hemen tüm Batı ülkelerinde yok- sullara, ırksal ve cinsel aynma uğrayanlara sağla- nan sosyal ve mali yardımlar, giderek azaltıldı, işçi haklan kısıtlandı, sendikal haklar kuşa çevrildi. Pi- yasa mekanizmasının serbestçe işlemesinin önün- deki engelleri kaldırmak, böylece insanlara sözde "tercih hakkı "sağlamak ve serbest rekabet yolu ile tüm toplumsal sorunlan çözmek amacıyla yapılan bu değişiklikler hâlâ sürüyor. Şimdi verilerimize dö- nebiliriz. Son yirmi yılda ABD'de en yüksek ücretle, en düşük ücret arasındaki fark 7 kattan 40 kata yük- seldi; nüfusun geliri en yüksek yüzde 20'sinin zen- ginliği, en yoksul yüzde 20'nin 7.5 katından 11 ka- tına çıktı; en zengin yüzde 10'un geliri yüzde 18 ar- tarken en yoksul yüzde 10'un geliri yüzde 11 azal- dı. Böylece yoksulluk sının altında yaşayanlann top- lam nüfusa oranı yüzde 18'e yükseldi. (The Econo- mist, 4/11/94) Bu koşullarda, tek kişilik gelir artık bir işçi ailesini yaşatamaz oldu. Ailenin diğer üyele- ri, özellikle kadınlar giderek daha fazla emek paza- nna çekildiler. Kadınlar ekonomik özgürlüklerini ka- zandıkça da erkeğin kaprislerine, hot-zotuna daha az katlanır oldular. Aileyi bir arada tutan ataerkil ide- olojik çimento parçalanmaya başladı. 1980'lerde sendikalann işyerindeki kontrolü zayıf- latıldı, çoğu yerde tümü ile kınldı, işsizlik arttı, çalış- ma saatleri uzadı, bazı iş kollarındâ, örneğin inşaat dalında, 80 saatlik hafta geri geldi. Evin erkeği ve giderek kadını iş aramak ve çalışmak için evlerinin bulunduğu bölgelerin dışına çıkmaya, evlerinden uzun zaman uzak kalmaya, yaşamlannın uzun bir kısmını otellerde, bekar odalannda geçirmeye baş- ladılar. Bu arada işsizlik, çocuk yardımları, tekeşli ai- leler, verilen yardımlar sürekli azaldı. Piyasa, ekono- mik bir birim olarak aileyi, özellikle toplumun en yok- sul kesimleri ve işçi sınıfi içinde kırmaya, dağıtma- ya başladı. Kapitalist toplumun kurumsal temelini oluşturan ailenin dağılmaya başlamasının sosyal sonuçlan da şimdi geldi ve kapıya dayandı. Dole, şimdi aileyi tekrar kurtarmak istiyor ve bu- nun için de boşanmayı zorlaştıracak, tekeşli ailele- re ve evlilik dışı çocuk sahibi olan annelere sosyal yardımı kaldıracak, dini değerlere dayanıp evde er- keğin otoritesini güçlendirecek, işsiz gençlere zo- runlu çalışma getirecek ve ceza sistemini güçlendi- recek tedbirler öngörüyor. Bu tedbirter piyasanın yıktığı aileyi bir arada tutmak için, aileyi halen oldu- ğundan çok daha ağır bir işkence yuvasına çevire- cek ve zaten katlanılmaz hale gelmiş olan bu top- lumu da özellikle kadınlar için iyice yaşanmaz bir ha- le getirecek. Bob Dole ve serbest piyasa yanlılan, işçiler, kadınlar ve ırksal azınlıklar için timsah göz- yaşı akıtıyorlar. Cem Boyner Tunceli'de ^Devletten hizmet yerine eziyet' FERİT DEMİR TUNCELt -Yeni De- mokrasi Hareketi lideri Cem Boyner Tunceli'de ev- leri yakılan ve sorunlan olan vatandaşlarla görüştü. Boyner. "Devlet ülkenin efendisi olmak zorunda. devlet vatandaşa hizmet et- mekten başka bir şey yap- mamalıdır. oysa devlet hal- kaeziyetçektiriyor" dedi. Önceki gün Tunceli'ye gelen Boyner ilk olarak Tunceli Valisi Ahl Üzel- gün'ü ziyaret etti. Ziyaret sonrasında Vali Üzelgün. Tunceli'de gıda ambargosu- nun söz konusu olmadığı- nı, sadece kırsal alana götü- rülen gıda maddelerini kontrol altında tutabilmek için bir ayarlama yaptıkla- nnı söyledi. Boyner daha sonra Ata- türk Parkı'nda evleri yakı- lan ve sorunlan olan vatan- daşlann dert ve dileklerini dinledi. YDH lideri Boyner. "EğerTürkiye'nin gekceği- ni düşünüvorsak çocuklann gözlerine bakınca her şeyi anlarız, çocuklar ağladığı zaman Alevi veya Sünni ya da Kürt, Türk gibi ağlamı- yor; çocuk gibi, bebek gibi ağlıyor. Biz ağladığımız za- man da çocuk gibi ağlıyo- ruz. Tunceli'dt mağdur olan ve kövünden kovulan bir insan da çocuk gibi ağiı- yor. Bu nedenle çocuklann gözlerinebaküğımız zaman Türkiye'nin geleceğini gö- rebiliriz" dedi. Tunceli'ye oy için gelme- diklerini, zor durumda olan vatandaşlan dinlemek için geldiklerini. yaşananlann farkında olmak için Alevi, Sünni, Kürt ya da Türk ol- mak gerekmediğini vurgu- layan Boyner. "İnsan olan herkesde buraya kulak ver- mek zorunda" diye konuş- tu. Boyner. sözlerini şöyle sürdürdü: "Devlet ülkenin efendisi olmak zorunda, devlet va- tandaşa hizmet etmekten başka bir şey yapmamalı- dır. oysa deviet halka eziyet çekririyor. tşte biz bunlan düzeltmek ve halka hizmet etmek için bugünlere kadar geldik ve ortaya çıktık. Tür- kiye'de devamlı yanhşuklar oluyor ve kimse de 'dur' de- miyor. Ben bugün buraya çok dolu geldim: ama yara kaşımamaya kararlıyım, çünkü kanayan yaranız da- ha kanamasuı diye kendimi zor tutuyorum. Ve konuş- mamaya da karar verdim. Ama 'bu da geçer'demeye dilim varmıyor." Boyner, ik- tidara geldiklerinde koru- culuk sistemi ile olağanüs- tü hal uygulamasını kaldı- racaklannı kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle