29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 1995 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Ozeleştiri Prof. Dr. MEHMET UNAL Çukumva Cni. Tıp Fakültesi Ş imdiye değin Yüksek Öğretım ku- rumlannın sorunlan üzerinde çok konuşuldu ve yazıldı. 12 Eylül ve sonrası yöneticilerin yetkeci, çe- lışkili tutum ve uygulamalan ör- neklerle sergilendi. Üniversiteler- de çağdaş,. özgür ve özerk bilimsel ortamın sağlanması yönünde özlem ve istekler dile getirildı. 3 Aralık 1994 günüCumhuriyet'te "Büim Adamının Sorumluluğu" başlığı altında çı- kan bir yazımızda: **Bu günlerde öğretim üye- lerinde. temtl hak ve gereksinimleriyle Ugili güçlûklerin etkisiyle kjpırdanmalar görül- mektedir. Bu girişimlerin > alnızca gelir. gider. geçim çıkmazında göriilmemesi. yülardır bi- riken ve sa>saklanan sorunlara karşı bir tep- kioMuğu" belırtilmiştı. Ancak bu sorunlar- da öğretim üyelerinın de sorumluluğu oldu- ğu dile getirilerek "muhbir, dalkavuk. edil- gen, çekingen, yügın, bencfl" öğretim üyele- nnin toplumdan sa>gı beklemeye haklannın olamayacağı vurgulanmıştı. Çok ivı bilinen bir atasözümüz "tğneyi kendine, çuvaldızı başkasuu batır" der. Dışa dönük eleştinler y anında ıçedönük eleştınle- nn de >apılması gereklıdir. Belkı "Bir ülke hak cttiği yönetim ve yöneticilerie yönetilir". " Yasama. yürütme. yargı ve kirie iletişim araç- lannda (medyada) yaşanan sorunlardan üni- versiteyi soyutiayamayız". u Biz bize benze- riz" diyerek avunabiliriz. Ancak çağdaş \e uygar ülkelerle aramızdakı açığın daha da büyümemesi için eleştiriden korkmamak, ka- çıntnamak gerekir. Daha da iyisi ozeleştiri yapabilmektir. Söylentilerle. tek yanlı ve önyargılı eleşti- rilerle kişi ya da kurumlan yargılamak ve ce- zalandırmak, kışi ve insan haklanna aykın- dır. Kurumlan yıpratır, iilkeye de bir yarar ge- tirmez. Nesnel ölçütler ve örneklerle önyar- gısız ve ölçülü eleştirilerin yaran ise yadsı- namaz. Bu bağlamda ister söv lenti, isıer ger- çek olsun. kamuoyunda konuşulan ve aşağı- da ömeklerinı vermeye çalışacağımız soru- larla ilgili olarak öğretim üyesi \e yönetici- lerin düşünmekri gerektiği kanısmdayım. 1 - Özgür. özerk v e çağdaş ünı\ ersiteye ya- kışıryasal düzenlemelerin yapılması yönün- de yeterlı çaba gösterildi mı? Yoksa 12 Eylül döneminin getırdiği antidemokratik uygula- malar benimsenerek mi sürdürüldü? 2- Akademik aşama ve unvanlann düzen- lenmesındeki yasal boşluklann giderilmesi ıçın uğraş verildı mi? Yoksa özel ilişkilerle ya da yakınlara akademik unvanlann dağıtılma- sı için özel çaba mı gösterildi? Örneğin: is- tenirse dün asistan olan bir kişı bugün dok- torasını (ya da tıpta uzmanlığını) alıp yann yardımcı doçem ya da doçent olabilmekte mıdir? Yine üniversitede çalışmayan, eğitim- öğretim ve araştırma yapmayan ktmi kişile- re. bilimsellıği tartışılabilır yaymlarla doçent- lik, profesörlük unvanlan dağıtıldı mı? 3- Yasalarla öğretim üyelerine ~tam gün" (full time) \e "yanmgün" (part time) çalış- ma olanağı tanınmıştır. Ancak > asalarda ye- ri olmayan. halk arasında "ara sra" (some ti- me) diye tanımlanan öğretım üyesi var mıdır? *Tamgün"yasası,çalışanınişiniçalışmaya- nın maaşını arttırma uygulamasına mı dö- nüşmüştür? 4- Kendi vermesi gereken dersleri yardım- cılanna yükleyen. araştırma görevlilerinin. master \e doktora öğrencilerinın yaptığı ça- lışma ve yayınlara adını koyduran öğretim üyeleri \ar mıdır? 5- Toplumda üniversite öğretim üyesi bi- limsel yönden önder. saygın. onurlu bir kişi olarak görülür. Gücü elinde tutan yönetici, politikacı ve varsıl kişilerönünde -padişahın isteği doğrultusunda fetva veren şeyhülis- lamlar gibi- eğilen öğretim üyeleri var mıdır? 6- Askeri yönetime ihbar edilerek üniver- siteden uzaklaştınlmış ya da emekJi olmaya zorlanmış öğretim üyeleri var mıdır? Daha iyi ekonomik olanaklar elde edeceği sânısı ve kendi isteği ile emekli olmuş; ancak düşledi- ği başanyı sağlayamayınca geri dönmek is- teven kimi öğretim üyeleri -bilim dalının ge- reksinimi olmamasına ve yetenekli gençlerin önünü tıkamasına karşın- üniv ersiteye geri alınırken, askeri yönetim aracılığıyla emek- liye zortanmış kimi öğretim üyelennin hak- lan olan geri dönme isteklerine olumsuz ya- nıt verilmiş midir? 7- Yetenekli. üretken. çalıştığı kurumu ki- şısel çıkanna araç etmeden. öğretım üyeliği- neyakışırgörev ve sorumlulukbilınciyle yü- kümlülüklerini yerine getiren öğretim üyele- rinın uzmanlığı ile ilgili özel çalışmalar yap- ması uygar ülkelerde de görülmektedir. An- cak kimi öğretim üyeleri geçim sıkıntısı çe- kerken. aynı işi -belki daha da azını- yapan kimi öğretim üyelerine üniversitenin konı- yucu ortamından yararlanarak yan kuruluş- lar aracılığıyla ya da "özel çalışma" adı altın- da çok özel ve ayncalıklı olanaklar sağlanı- yor mu? Ülkemizde kımı öğretim üyelennin kullandığı bu tür özgürlüğün. dünyanın öz- gür ve demokratik başka bir ülkesinde örne- ği bulunabılir mı? Bu ve benzer örneklerden giderek kışileri sorumlu tutmak ya da suçlamak çözüm de- ğildir. Bu sorunlar varsa önlemini de almak gerekir. Yasal boşluklar varsa giderilmelıdir. Uygun yasa ve yönetmeliklerin uygulanma- sında yansız. nesnel. özenli \e kararlı davra- nılmalıdır. tstenırse hıç de güç değildir. Oğ- rencilerin ve kamuoyunun değerlendirme ve eleştirilerini önemsemek. özdenetim ve öze- leştin yollannı açık tutmak gerekir. Örneğin: eğıtim ve öğretımı değerlendirmek için öğ- renci ve araştırma görevlilenmn başan düze- yi ölçülürken. öğretım üyelerinin çalışma ve başan durumu öğrenci ve araştırma görevli- lerince neden değerlendırilmesin? Bu sorunlar kimi üniversitelerde hiç olma- yabılir ya da tek tük olabilir. Ancak bu sorun- lar toplumda konuşuluyorsa. öğretim üyele- nnin ve yöneticilerin görmezden, duymazdan gelmeleri de düşünülemez. Bu tür uygula- malara karşı tepkısini dışa vurmasa da yüre- ğınde duyan çok sayıda saygın öğretim üye- sınin eğıtim-öğıetim \e araştırma etkinlikle- rini büyük bir haz ve başanyla sürdürdükle- rini de biliyoruz. Son söz olarak büyük bir özveri ve içten- likle bilgi ve deneyimlerini öğrencilerine ak- taran, dinlenme saatlerinde. dinlence günle- nnde bile öğrencileriyle bilimsel çalışma \e tartışmalar yapan. emeklı olmuş. sağ ya da öl- müş; kimileri emekli olmakla birlikte. yıne de eğitim ve öğretime katkılannı karşılıksız v e ödünsüz sürdüren, örnek hocalanmızı say- gıyla anıyorum. Z İ R A A T ' T E N T Ü M Ç İ F T Ç İ L E R E G E R Ç E K D E S T E K Hasatzamanı paraya sıkışmayacaksınız! Ziraat, Türk çiftçisine verdiği desteği artırarak sürdürüyor. HASAT VE PAZARLAMA KREDİSİ ile şimdi yepyeni bir hizmet daha sunuyor. Ziraat'in bu yeni kredisi ile çiftçilerimiz artık, borç vadesinin geldiği hasat zamanında paraya sıkışmaktan kurtuluyor, ürününü ilk önüne çıkana satmak zorunda kalmıyor. Fiyatta anlaşa- bileceği alıcıyı buluncaya dek ürününü depoda bekletme ve en uygun fiyatı verene satma olanağına kavuşuyor. Emeği ve alınteri hak ettiğı değeri alıyor. Bu krediden çiftçilerimizin yanı sıra hayvancılık ve su ürünleriyle uğra§an üreticiler de yararlanabiliyor. ZİRAAT'in HASAT VE PAZARLAMA KREDİSİ 3 aya kadar vadeli. Üstelik uzun uzadıya işlemler yok, git gel yok. Başvurular derhal sonuca bağlanıyor ve mutlaka cevap- landınlıyor. Yıl içinde kullanılan toplam kredinin % 30' una ve 500 milyona kadar talep edilebilen bu kredinin faizi ise bankanın maliyetleri kadar. Üstüne ayrıca kâr konmuyor. Ziraat; tüm hizmetleri, olanakları ve yenilikleriyle daima çiftçimizin, üreticimizin , halkımızın yanındadır. T.C ZIRAAT BANKASI Halkıyla bütünleşen dinamik banka PENCERE Ulus Devlet Aşıldı mı?.. Her sabah kalkar tıraş olurum. Ve her sabah kendime sorarım: '• - Neden?.. Erkeğin Allah'ın günü suratını kazımasının mantı- ğı ne?.. Kadın ceketi niçin sağdan sola, erkek ceke- ti neden soldan sağadüğmeleniyor?.. Kadın niçin sa- çını uzatıyor. erkek neden kesiyor?.. Başka yıldızdan gelmiş bir yaratık, iki insanın el sıkışmasını gördüğün- de ne düşünür?.. Afrikadaki kimi ilkei toplulukta, rastlaşan iki kişi burunlannı sürterlermiş; biz kucak- laşıp öpüşüyoruz. Hangisi komik?.. Kızla oğlanı evlendirmek için düğün dernek yapa- rak ortalığı birbirine katmanın gerekçesi ne?.. Eski- den bu törenin bir anlamı vardı; davul zurnayla ilan ediliyordu ki ey ahali, bu iki genç artık birbirinindir, sakın kıza göz koymayın, artık o dünyaevine girdi. lletişim devriminde ortaçağın ilkel köy düğününü, beş yıldızlı otele taşımanın anlamı kaldı mı?.. Eskiden kruvaze paltonun düğmeleri sıcakta açıl- dı mı, iki yana sarkan kumaş parçalanna yaka deni- yordu. Günümüzde ceket yakalarının ne anlamı kal- dı?.. Kravat takmanın gerekçesi ne?.. Ezan, saat yokken cemaati camiye çağırmak için bulunmuş bir yöntemdi... Bugünkü işlevi ne?.. Televizyon çıktıktan sonra camide ya da kilisede toplanmak zorunluğu aşılmadı mı?.. Kadın, pantolon giymek için 20'nci yüzyılın ikinci yarısını neden bekledi?.. • Yalın mantık süzgecinden geçirdiğimizde çevre- mizdeki kural ya da törelerden çoğunun boşlukta kalması doğaldır; insanlık daha emekleme çağında. Aklın egemenliğine açılan 'Aydınlanma Devrimi' 18'inci yüzyılın ürünüdür; daha iki yüzyıllık birolay!.. Bilim, insanhğa yayıldıkça her şey değişecek!.. Çoğumuz her sabah kalkıp aynaya bakarak tıraş oluruz, sonra düşünürüz: - Nedir bu insanlığın durumu?.. Bayraklar, sınır- lar, devletler, savaşlar... Ya "ulus" sözcüğü ne anlama geliyor?.. Uygarlı- ğın bir aşamasında insan, ümette kul olmak yerine ulusta bireyleşmek bilincine ulaşıyor; kişi, kralın ya da sultanın bendesi değildir artık, devletin yurttaşı- dır; inancının yanına aklını koşmuştur. Peki, "ulus". tarihin bir dönemecinde ortaya çıktı- ğına göre aşılmayacak mı?.. AşıTacak.. Daha şimdiden tüm insanlığı ve bütün yeryüzünü kapsayan "çevre bilinci" paylaşılmaya başlandı... "Gezegensel bilinç"t\r bu!.. Ülke bilinci, gezegensel bilincin yanında sığ kalır; ama, yurdunu sevmeyen, ne insanlığı kucaklayabilir ne de yaşadığımız yeryüzünü... • Bugünkü Türkiye'de geçerli moda "ulus devlet"\n aşıldığını söylemektir. Söyleyen hem ilerici sayılıyor, Kürtçülüğün odağın- da PKK'ye göz kırpıyor; üstelik uluslaşmayı "kavmi- yetçilik" sayarak ümmetçiliği benimseyen şeriatçıla- ra hoş görünüyor; ayrıca (Atatürk, ulus devlet mo- deli üzerine laik TC'yi kurdu ya) Mustafa Kemal'e bir eleştiri getirmiş oluyor... Birtaşla kaç kuş?.. Tekelci kapitalizmin çokuluslu şirketi, ulusal sınır-î ları deliyor. Biricik engel ulus devlet!.. Sanayileşme- miş ülkenin seçkini, çokuluslu şirketin avukatlığına sıvanıyor, çok da para kazanıyor, üstelik 'enternas- yonalizm' yaptığı izlenimini yaratıyor; oysa buna "en- ternasyonalizm" denmez... "Kozmopolitizm" denir. • Elbet bir gün ne devlet kalacak ne bayrak, ne de sınır!.. İnsanlığın iç içe, kucak kucağa, tasada ve kı- vançta birlik içinde yaşadığı günler gelecek; ama, Türkiye'de şeriatçılığa ve etnik kavgaya karşı çıkma- dan ulus devleti yıkmaya çalışmak, gericiliğin en koyusudur. VEFAT Emekli Tarih Öğretmeni, Değerli tnsan SEVDA HELVACI onurlu yaşamını noktaladı. O'nu sevgi ve saygıyla uğurluyoruz. Cenazesi 2.8.1995 çarşamba günü öğle namazından sonra Hacıbayram Camii'nden kaldınlacaktır. Eşi: No'zat Helvacı Çocuklan: Bülent Helvacı, Levent Helvacı ANTBtRLİK'ÇE K.\RTON KLTL S ATINALINAC AKTIR 15 kg.hk. 50.000 adet 300 * 500 * 220 mm. ebadında karton kutu kapalı zarf teklıf alma usulü ile satınalınacaktır. Son teklif verme tarihi 14 AĞUSTOS 1W5 günü saat 12.00"ye kadar olup. bu işlere ait şartname Genel Müdürlüğümüz Levazım ve Satınalma Müdürlüğü"nden temin edılebılir. Birliğimiz 2886 sayılı yasaya bağlı değildir. TELEFAKS: 241 44 34 - 241 56 73 TELEFON: 24129 74/4Hat A N T A L Y A Pamuk \e Narenciye Tanm Satış Kooperatifleri B İ R L İ Ğ İ Neredeyse her yıl bir ülke oluştumcak kadar toprağın kaybolup gitmesini seyredemeyiz. Bu sebeple erozyonla mücadele edelim. T.E.M.A. Türkiye Erozyonla Mücadele. Ağaçlandırma ve Doğal Varhklan Koruma Vakfı Tel.: (0212) 281 10 27 / 268 09 85
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle