Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 TEMMUZ 1995 PAZAR CUMHURİYET SAYFÂ
SIVAS KATLIAMI
Yazar Aziz Nesin, kışkırtıcılık iddialannrn yalan olduğunu, bu yalanı devleti temsil edenlerin söylediğini ileri sürdü
6
Sıvas krynıınıııı sorııııdıısu devlet'AYŞE VTLDIRIM
37 kişinin yakılarak öldürüldüğü
Sıvas olaylannın tanığı Aziz Nesin,
"Olaylann sorumlusu devtettir" gö-
rûşünüyıneledi. Nesin, halkı kjşkırt-
uğı suçlamasmın yalan olduğunu be-
lirterek. "Beni mahkemeye çıkarsın-
bır, yüzierine karşı 'Baylar siz yalan
söylüyorsunuz' demek onuruna eri-
şeyim" dedi.
2 Temmuz I993'ten bu yana dev-
leti temsil edenlerin de bu konuda
'yalan' söylediklerini vurgulayan
Aziz Nesin. sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunu saptamak gereldyor. Kim
bunlar? Zamanın İçişleri Bakanı, o
gün akşam bir uçak veya helikopter-
le Sıvas'a geldi. Gelir gelmez söv ledi-
ği söz şu: 'Sıvas halkı Aziz Nesin'in
konuşmalan yüzünden kışkırtılmış-
tır'. Bu tamamen yalan, yüzde yüz
yalan. Aynı yalanı ertesi gün ya da
aynı gün, aynı gece Başbakan yine-
ledi. Aynı yalanı Cumhurbaşkanı
yineledi, anamuhalefet partisi ge-
nel başkanı yineledi. Demek ki
İçişleri Bakanı, Başbakan, Cum-
hurbaşkanı, anamuhalefet partisi
genel başkanı yalan söylediler. Bu
yalan sürdü. Devletin öbür raa-
kamlanna doğnı yürüdü."
KJmsenin "Bu adam ne söylemiş
de halkı kıskırtmış" diye araştırma-
dığından yakınan Nesin, şunlan söy-
ledi:
"Benim konuşmam sırasında
önümde on tane ses bandı vardı. Hiç-
birtaneside 'Dinleyelim bakalım. ne
söylemiş de kışkırtmış" demediler.
Tamamen yalana dayanarak bunu
söylediler. Bunu söyleyenler devletin
en yüce makamını temsil edenler.
Sonra gazetelerden bir tanesi benim
konuşmamı noktası noktasına. vir-
gülü \irgülüne yayımladı ve başka ga-
zeteler de yayımladı. O zaman gördü-
ler ki yaptıklan yanlış. Yanlış değil,
yapükîan yalan."
Bunun üzerine "DGM'nin başka
bir yalan uydurmak zorunda kaldt-
ğmı" ileri süren Nesin, "o yalanıda"
şöyle anlattı:
"O yalan ne, işte Türkiye Cumhu-
riyeti Devlet Güvenlik Mahkeme-
si'nin verdiği karar. O kararda ne di-
yor: 'Aziz Nesin, Şeytan Ayetleri'ni
çevirdi, Aydınlık gazetesinde yayım-
ladı. Bunun için bu olay oldu."
Bu da yalan. Yüzde yüz yalan.
Çiinkii beni çagırıp 'Sen çevirdin
mı arkadaş' diye sormadılar. Bana
sormadılar, gazetenin herhangi bir
sorumlusuna,gazetenin başyazanna,
gazetenin yazı işleri müdürüne, gaze-
tenin kapıcısına.çağınpda Buyazı-
yı Aziz Nesin mi yazdı' diye sorma-
dılar. O yazılarda benim imzam da
yoktu. Yalan söylediler ve bu yalana
dayanarak mahkeme karar verdi.
Karar veren mahkeme, ne yazık ki
başında devlet buhınan, güvenlik bu-
lunan mahkeme ve onun y argıçlany-
dı. Onlar da yalan söylediler. Çünkü
o yazryı ben yazmadım, o çeviriyi ben
yapmamışhm. Bu tamamen valana
dayalı. Bugüne kadar bu yalan sürü-
yor."
Kendisinın sürekli olarak "Bunlar
yalan söylüyorlar" demesine rağmen
mahkemeye verilmediğini belirten
Nesin. "Beni mahkemeye \ersinler.
Ben, arkalanndan değil, mahkeme-
de, yüzierine karşı °Ba> lar siz yalan
söylüyorsunuz' demek onuruna eri-
şeyim. Hâlâ mahkemeye vermiyorlar
beni, yalan devam ediyor" dedi.
"Kaldı ki. ben eğer Şeytan Ayetle-
ri'ni çevirmiş olsam, onlaV veya onla-
ra beiızer insanlar gibi korkak insan
değilim. "Ben çevirdim' derdim" di-
yen Nesin, şu anda Şeytan Ayetle-
ri'ni çevirttiğini ve yayımlatacağını
bildirdi. Nesin, sözlerini şöyle sür-
dürdü:
"Bakm Peygamber'in güzel bir ha-
disi var. Diyor ki; 'Hainler korkak
olur' Ben ne hainim ne de korkağun.
Açık insanım. Ben bu kitabı yayımla-
yacağım, bütün cezayı göze alarak.
Çünkü bunu yayımlamak demokra-
tik bir iştir. Bunu yasaklayanlar yan-
lış şeyler yapıyorlar."
Sıvas olaylanyla ilgili olarak bu-
güne kadar çok şey söylediğini, ar-
tık söylenecek bir şey kalmadığınj
dile getiren Nesin. şöyle dedi:
"Daha fazla soylesem bana daha
fazla ceza getirecek birtakım laflar
edeceğim. Bundan ağır laf söylenmez.
Söylenir ama söylemek istemiyo-
rum." "Yeter" diyen, ama konuşma^
dan da edemeyen Nesin, şunlan söy-
ledi:
"İşte bakın asker geldi, komutanı
geldi. Başında general vardı. Eli kolu
öyledurdu. hiçbir şey yapmadılar. So-
rumlu olmadılar. PolLs geldi, bir şey
yapmadı, sorumlu olmadılar. Ne ka-
dar devlet güvenlik insanlan varsa
geldi, bir şey yapmadı. Demek ki dev-
let yaph bunu. açık. Niye geldi o as-
ker oraya? O askerin başına general
niye geldi? Hiçbir şey yapmayacaksa,
insanlar öktürülürken seyretmeye mi
gefdi?" " ' ,
Sıvas Emniyet Müdürü Doğukan Öner, ısrarla istedikleri takviye kuvvetlerin gelmediğini söyledi:
Insanlar yanarken tekbir getirdiler
•Sıvas Emniyet Müdürü Öner, "Madımak
Oteli'nde insanlar boğulurken dışanda
'Allahuekber' diyerek zafer ve sevinç
çığlıklan atılıyordu" dedi. Vali Karabilgin'in
takviye kuvvet isteğine, garnizon
komutanhğından geç yanıt geldi.
YILMAZGÜMÜŞBAŞ
ANKARA - Sıvas olayla-
n sırasında kentte emniyet
müdürü olarak görev yapan
Doğukan Öner, olaylar son-
rasında İçişleri Bakanlığı
müfettişlerine verdiği ifade-
sinde, bütün ısrarlanna kar-
şın kendilerine takviye kuv-
vetler gönderilmediğini bil-
dirdi.
Öner, olaylann değerlen-
dirmesini yapnğı ifadesin-
de, Madımak Oteli'nde
mahsur kalmış insanlar, du-
mandan boğularak ve yana-
rak ölürken dışandaki top-
lulugun, "Allahuekber" di-
yerek tekbir getirdiğıni.
"zafer" ve "sevinç çığhkla-
n " attığını söyledi. Olaylar
sırasında, Sıvas Valisi olan
Ahmet Karabilgin'in Madı-
mak Oteli'nin yakılması sı-
rasında garnizon komutanh-
ğından takviye kuvvet iste-
diği, ancak alamadığı belir-
lendi
Sıvas olaylanndan sonra
müfettişlerin raporlanna da-
yanılarak görevinden alınan
ve Danıştay'a açtığı dava
sonucunda aklanmasına
karşm Emniyet Genel Mü-
dürlüğü'nde Araştırma
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı'na ata-
nan Doğukan Öner. bakan-
lık müfettişlerine verdiği
ifadede, katliama ilişkin
gözlemlerini şöyle anlattı:
"Sıvas olaylan sırasında
düşünemedigitn sadeee iki
husus olmuştur. Birincisi.
otelin yakılacağı hususudur.
Son üç-beş dakika içerisinde
yakılma konusu gündeme
gefinceye kadar, bu üısanlık
dışı vahşetin mümkün ola-
bileceğini aklıma hiç getir-
memişrim. İkinci husus ise
zorda kaldığım zaman ek
tedbirier alırken düşündü-
ğüm güçlerin yanımda ola-
cagı inancı idi.
Bu yüzden genel müdür-
lügümden takviye kuvvet ta-
lebinde bulunmadım. Saat
14.00'ten olayın sonuna ka-
dar devamlı ve ısrariı ku>-vet
istememe rağmen, gönderil-
meyişinin nedenini halen an-
lamış değilim. Sıvas'ta dev-
lete ve devlet otoritesine bir
başkaklırı olmuşsa devletin
yüzlerce polisi. sadeee bir
barikat görevinin haricinde
birişle\ yapamayacakduru-
ma gelmişse ve de 15-20 bin
kişilik bir isyancı topluluk
tarafından mahsur kalmış
bir duruma düşülmüşse ve
tüm bunlann ötesinde, otel-
de can derdine düşmüş, bi-
rileri tarafından kurtanl-
malannı bekleyen 130 Idşi
varsa tüm bunlar bize gerek-
li yardımın ulaşmadığının
göstergesidir.
Sı\as olaylan 'Katli va-
ciptir' şeklindeki ilke \eyan-
hş bir inanışın. insan benü-
ğinde adam öldürmearznla-
nnı kamçıladığınm en güzel
bir örneğidir.
Bunun da en belirgin ka-
nıtım. insanlann Madımak
Oteli içerisinde dumandan
boğulurken çıkardıkian fer-
yatlara,'Kurtarın' şeklinde-
ki bağınşlanna, 'Allahuek-
ber" sesleriylezafer ve sevinç
çığlıldan atan ve Müslü-
manhğı kendilerinden baş-
ka kimseye yakıştırmayan,
zor kullanan devletin polis-
lerine,' Vur kâfir polis, vur.
sen de cehennemde yana-
caksın, ben buraya ölmeye
geldim' diyen insanlar ver-
mistir.
Bu yüzden bu yürüyüşü
diğerierinden ayırmak ve
değeriendirmesini ona göre
yapmak gerekir."
Garnizondan
yardım yok...
Pir Sultan Abdal Şenlık-
leri'ne katılmak üzere Sı-
vas'a gelen aydm ve sanat-
çılardan 37'sinin Madımak
Oteli'nde irrica yanlılan ta-
rafından yakılması sırasında
V'ali Ahmet Karabilgin'in
bütün ısrarlara rağmen olay
yerine askeri birlik gönde-
rilmediği belirlendi.
Garnizon komutanhğı-
nın, ancak valilik binasının
saldırganlarca kuşatılma-
sından sonra harekete geçti-
ği ve kalabalığın dağıtıldığı
ortaya çıktı.
Sözlü bütün başvurulara
karşın garnizondan takviye
kuvveti alamayan Karabil-
gin. olaylann en sıcak oldu-
ğu ve önlenemez hale geldi-
ği bir sırada garnizon komu-
tanlığına yazıyla başvurarak
yardım istemek zorunda
kaldı.
TURHANSELÇUK'tan
Kıyımın utancı göçe zorladı
H.\TİCE BİÇER
SIVAS- Tarihe bir kara sayfa olarak geçen 2
Temmuz Sıvas olaylannın üzerinden tam iki yıl
geçti. Bu olaylardan Türk demokrasisinin yanı-
sıra Sıvas da çok büyük yaralar aldı. Sıvas olay-
lannın son iki yılda şehre verdiği zarar ekono-
mik, sosyal, siyasal ve kültürel yapıda kendini
gösterirken yapılan istatistiki araştırmalar da şe-
hırdeki öğretim görevlilerinin, esnaflann, ser-
mayenin ve yannlanna güvenmeyen insanlann
giderek artan göçlerini açıkça ortaya koyuyor.
Sıvas'ta hem iş göçü hem de sermaye göçü yo-
ğun bir şekilde yaşanıyor. 1993 yılında şehrin
Yiyecek Yapanlar ve Satanlar Odası'na kayıt
yaptıran 172 küçük esnaftan 127'si işyerlerini
kapattı. 1994 yılında ise 191 yeni işyerine kar-
şın 163 esnaf daha işlerine son verdi.
Ticaret ve Sanayi Odası'na 1985 yılında ka-
yıtlı bulunan 7 bin üye sayısı 1993 yılına kadar
yaşanan göçlerle 6 bin 200'lere düşerken bu sa-
yı 1994 yılı sonunda yapılan son sayımla 3 bin
226'ya kadar indi. Esnaf ve Sanatkariar Oda-
• Sıvas'ta hem iş göçü hem de
sermaye göçü yoğun bir şekilde
yaşanıyor. 1993 yılında şehrin
Yiyecek Yapanlar ve Satanlar
Odası'na kayıt yaptıran 172 küçük
esnaftan 127'si işyerlerini kapattı.
1994 yılında ise 191 yeni işyerine
karşın 163 esnaf daha işlerine son
verdi.
sı'na 1993 yılından bu yana kayıt yaptıran es-
naf sayısı 305'te kalırken bu sayının üç katından
fazla sayıda üye odadan kaydını sildirdi.
Yaşanan göç etkisini 27 mart yerel seçimleri
sırasında da gösterdi. Yıllarca Alevilerin yoğun
olarak yaşadıklan Alibaba ve Gökçebostan ma-
hallelerinde artık böyle bir oluşumdan söz et-
mek mümkün değil. Yerel seçirrüer sonrasmda
Alibaba Mahallesi muhtarlığını eline geçiren
RP, alevi oylannın artık kendi partilerine geldi-
ğini öne sürüyor. Olaya bir başka açıdan bakan
sol kanattaki partiler ise bir süre önce feshedi-
len SHP'nin olaylar sırasındaki pasif tutumu ne-
deniyle tepki oylannın RP'ye kaydığını iddia
ediyorlar. Oysa Alibaba ve Gökçebostan ma-
hallelerinde meydana gelen göç, Sıvas'ın son i-
ki yılda verdiği göçün hemen hemen yansını
oluşturuyor. Göçün nedenlerinin başında ise
ekonomik sıkıntılar ve can güvenliği korkusu
geliyor,
2 Temmuz olaylannı ardından yaklaşık sekiz
ay sonra açıklanan 5 Nisan Kararlan ile Sıvas
halkı birkez daha sarsıldı. Halk, biryandan dev-
let desteğini kaybederken diğer yandan özel ya-
tınmlar açısından da umduğunu bulamadı.
"Yanan Ozanlar KenrJ"nde yaşanan göç sa-
dece ekonomik alanda sırurlı kalmadı. Olaylar
sosyal, kültürel ve fikir göçünün de artmasına
neden oldu. Şehrin tek üniversitesi olan Cum-
huriyet Üniversitesi'nde birçok öğretim görev-
lisi yurdun çeşitli yerlerindeki üniversitelere
yatay geçiş yaptılar. 2 Temmuz olaylan sonra-
sında şehirde eğlence yerleri de yok denecek
kadar azaldı.
Sıvas'ta gericilerin 2 Temmuz 1993 günü yaktığı ateş sönmediI
Madımak hâlâyanıyoı\PirSultan dardaMTYASE İLKNUR
Sıvas katliammın ikinci yıldönümü
olan bugün, zamanı tersine döndürüp i-
ki yıl geriye bir koşu gidip gelelim. Acı-
larla çelişkilerle örülü günleri yeniden
anımsayalım. 2 temmuzda gericilerin
kuşattığı Madımak Oteli yanıyor. Içeri-
dekiler, Ankara'da ulaştıklan Başbakan
Yardımcısı Erdal İnönü ve diğer hükü-
met üyelerinden yardım istiyor. Her se-
ferinde "Merak etmeyin valiyle görüşül-
dü, gereken yapılacak" deniyor. Sekiz
saat umutla bekleyen insanlar, genizle-
rini yakan dumana yenik düştüklerinde
artık iş işten geçmişti. 35'i dumandan,
2'si dışandan atılan kurşundan öldü.
Haberi alan Başbakan Çiüer, alelace-
le açıklama yaparak oteli yakan kişinin
sigortadan para almak isteyen otel sahi-
bi olduğunu söyledi. Birkaç saat sonra
durum anlaşıldı. Henüz güvenoyu alma-
mış acemı Başbakan, Sıvas katliamını,
Van'daki otel yanginıyla kanştırmıştı.
Başbakan. ikinci açıklamasında ise ote-
li yakanlann zarar görmediğine seVine-
rek "Çok şükür halka bir şey 0011301" de-
• 2 temmuzda 37 insan şeriat provasında can verdi. 3 temmuzda Çiller, "Çok şükür halka bir şey
olmadı" dedi. Cumhurbaşkanı Demirel, halkla devletin karşı karşıya getirilmemesi öğüdünde
bulundu. ANAP lideri Mesut Yılmaz, bir fiıtbol maçında da bu kadar kişinin ölebileceğini
söyledi. 4 temmuzda, başta şimdiki CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin olmak üzere SHP'li birçok
bakan, Halis Toprak'ın özel uçağma doluşarak Istanbul'a Toprak'ın kızınm nişanına geldi.
di. Bursalı acemi İçişleri Bakanı Meh-
metGazioğlu ise olayı öğrendiğinde pa-
niğe kapılarak 'Baba'yı anyor ve akıl da-
nışıyor. Aldığı yanıt: "Halkla devletin
güvenlik güçlerini karşı karşıya getirme-
yin." Halktan kasıt, içeride ölenler değil
elbet, oteli içerideki insanlarla birlikte
ateşe verdikleri için yasadıklan hazzın
keyfini çıkaranlardan söz ediliyor.
Ana muhalefet lideri ANAP Genel
Başkanı Mesut Yümaz'a göre ise olay bir
'vaka-yı adiye'den ibaretti ve gereksiz
yere abartılıyordu. "Canım bir futbol
maçında da bu kadar insan ölüyor" de-
yip çıktı işin içinden.
SHP'liler ise o gün de her zamanki gi-
bi hem kör, hem sağır, hem dilsizleri oy-
nuyordu. Sıvas'ta yananlar, partilerinin
müttefikiydi. Birçoğu da üyesi. Hatta
partilerinde bir dönem mi1letveki 11iği ya-
pıp aynlmış Arif Sağ da mahsur kalan-
lar arasındaydı. Emniyetin lokaline sı-
ğınmışlardı. 30 kişi kadardılar. Arif Sağ.
ankesörlü telefondan on dakikada bir
ara> ıp "Sen gazetecisin bakanlara daha
çabuk ulaşırsın. çabuk söyle gelip uçak-
la alsınlar bizi" diyerek yardım istıyor-
du. Sabaha kadar "uçak aranıyor, bulun-
du, bulunacak" diyerek çocuk gibi kan-
dırdık onlan. Ancak SHP'li hiçbir baka-
nı ve milletvekilini 0 gece sıcak yatak-
lanndan çıkartıp Sıvas'a göndermek
mümkün olamadı. İki yürekli SHP mil-
letvekili hariç. Erzincan milletvekilleri
Mustafa Kul ile Aü Tutu, olayı haber alır
almaz bellerine tabancalannı takarak Er-
zincan'dan Sıvas'a doğru yola çıktılar.
Gece boyunca telefon irtibatını hiç kes-
mediler. Ölüleri taşıdılar, yaralılarla ilgi-
lendiler.
4 temmuz günü tüm yurtta ilerici, de-
mokrat, laik insanlar olayın şokunu ya-
şıyordu hâlâ. Alevi evlerinden ise yük-
selen feryatlar henüz dinmemişti. An-
cak bu kitlelerin desteğiyle iktidar orta-
ğı olan SHP'nin bakanlan Sıvas'a git-
mek yerine, ünlü işadamı Halis Top-
rak'ın gönderdiğı özel uçağa doluşup ls-
tanbul'a Halis Ağa'nın kızının nişanına
geldiler. Bu bakanlar arasında bugünün
Başbakan Yardımcısı Hikmet Çetin ile
bazı Alevi bakanlar da vardı.
Hükümet. cenazelere tabut yaptırma
becerisini bile gösteremedi. Cenazeler
battaniyelere sanlarak Ankara'ya gönde-
rildi. Bu arada Asun Bezirci ile Nesimi
Çimen'in cenazesi Sıvas'ta unutuldu.
Cenazelerin toprağa verileceği gün An-
kara'da onbinlerce insan yürüdü. Cena-
zeye hükümet kanadından Başbakan
Yardımcısı Erdal İnönü ile SHP'li ba-
kanlar katıldı. İnönü, o gün Allah'tan
"Katilleri buhnak namus borcumuzdur"
demedi. Katiller yakalandı, ama verilen
ceza kamu vicdanını rahatlatmaktan
uzaktı.
Sıvas'ta gericileri tahrik ettiği resim-
lerle belgelenen RP'li belediye meclis
üyesi Cafer Erçakmak hakkmda gıyabi
tutuklama karan verildi. Ancak aradan i-
ki yıl geçmesine karşın hâlâ yakalana-
madı. Olaydan bir hafta sonra vali ve em-
niyet müdürü ile birlikte İçişleri Bakan-
lığı tarafından görevden alınan RP'li Be-
lediye Başkanı Temel KaramoUaoğlu, bir
süre sonra görevine iade edildi. Bu ara-
da Temel KaramoUaoğlu, partisinin ku-
rultayında MYK'ye seçilerek ödüllendi-
rildi.
TBMM'de Nevşehir Milletvekili Os-
man Seyfi başkanlığında Sıvas katliamı-
nı araştırmak amacıyla bir araştırma ko-
misyonu oluşturuldu. Aylarca süren ko-
misyon çalışması sonucunda rapor hazır-
landı.
SÜRECEK
TEPKİLER
'Aydınlığı
ateşle boğmak
istediler'
• insan haklanndan sorumlu Devlet Bakanı
Hacaloğlu: Gerici şiddet ve bağnazlık
Sıvas'ta aydınlık düşünceyi ateşle boğmak
istemiştir.
• CHP Genel Sekreteri Keskin: Ülkeyi
karanlığa çekenlere karşı tavır almalıyız.
Haber Merkezi - Sıvas
katliamının ikinci
yıldönümünde bir kez
daha tepkilerini dile
getiren siyasiler, aydınlar
ve demokratik kitie
örgütleri, gerici şiddetin
Sıvas'ta aydınlık
düşünceyi ateşle boğmak
istediğini vurgulayarak
olayı kınadılar. CHP
Genel Sekreteri Adnan
Keskin. Sıvas olaylannı
demokrasiye, laikliğe ve
çağdaşlığa karşı işlenmiş
bir suikast olarak
değerlendirdi. Keskin,
çağdaş kişi ve kurumlan
ülkeyi karanlığa çekmeye
çalışanlara karşı birlikte
tavır almaya çağırdı.
Sıvas katliamının 2.
yıldönümü nedeniyle bir
mesaj yayımlayan insan
haklanndan sorumlu
Devlet Bakanı Algan
Hacaloğlu, "2 Temmuz
1993'te ortaçağ
karanhğının felsefesini
yansıtan gerici şiddet,
hoşgöriisüzlük ve
bağnazlık, Sıvas'ta
aydınlık düşünceyi ateşle
boğmak istemiştir'' dedi.
Hacaloğlu, mesaj ında şu
görüşlere yer verdi:
"Sıvas katliamı, laik ve
demokratik Türkiye'nin,
2000'li yıllann eşiğinde ne
tür bir tehditle karşı
karşıya bulunduğunu
gösteren çok önemli bir
göstergedir. 2 yıl evvel
Sıvas'ta ortaya çıkmış
olan. her geçen gün
devletin temel
kurumlannı kıskacma
almayı amaçlayan radikal
ve bağnaz sağ, kendi
yalıuzuğına ve tarihin
derinüğine terk
edilmelidir. Ülkenin din ve
vicdan özgürlüğüne
dayah, laik ve demokratik
yapısını korumak,
Türkiye'yi geleceğe
taşunak için tüm ulus
olarak ortak
duyarhhklanmızı
arttuTnahjTz."
CHP Genel Sekreteri
Adnan Keskin de, dün
parti genel merkezinde
düzenlediği basın
toplantısında şunlan
söyledi: "2 temmuz günü;
gerici, şeriatçı çev reterin,
oy av cısı popülist
politikacıların
aymazuğuıdan,
bilgisizliğinden,
vurdumduyma/lığından.
yılların uğraşı sonucu
yetiştirdikleri bağnaz
güruhlan ile sisteme karşı
güç sınadıklan gündür.
Bu olaylar, yurttaşın
devlete duyduğu
güvensizliği devasa
boyuüara ulaştırmıştır.
Bugün yurttaşla dev let
arasında yaşadığunız
burukluğun, sürtüşmenin
temel nedenlerinden
birisini oluşturmuştur. Bu
olay la. dev letin kamu
yönetiminin ayıbı bir kez
daha tescil edilmiştir.
Türkiye zaman
geçirmeden liberaL
çağdaş, değişimci
maskeler alünda gizlencn
ortaçağ manüğını eğitim
sisteminden, toplumsal
vaşamından
uzaklaşbrmak
mecburiyetindcdir.
Kapuun eşigindeki
tehlikeyi entelektüel
gcvezeliklerte hoşgören
aniayış, Türkiye'nin
gündeminden çıkmahdır.
Ulkemizin kavgaya değil
banşa ihtiyacı vardır.
Bütün çağdaş kişi ve
kurumların ülkeyi
karanlığa çekmeye
çalışanlara karşı birlikte
tavır alması gerekir."
Atatürkçü Düşünce
Derneği Genel Başkanj ,
M. Suphi Gürsoytrak,
Sı\as katliamı faillerinin
tahrik bahanesi ile
gerektiği şekilde
cezalandınlmadıkiannı •
anımsatarak, "Bu durum,
kamu vicdaıunda derin
bir yara halinde
sürmektedir. 37 aydm, \
organize gerici bir güç
tarafından. yetkililerin ve
güvenlik güçlerinin ;
gözleri önünde cayır cayır,
vakılmışlardır" dedi.
Işçi Parti Genel
Merkezi 'nce yapılan
açıklamada ise Sıvas
katliamının 2.
yıldönümünde şeriatçı
tehlikenin daha da \
büyüdüğüne dikkat >
çekildi. !
'Artık yeter'
Açıklamada, "Sıvas J
katliamı bir yaıuyla 1
şeriatçı kalkışma '
provasıvdı" ıfadesine yer
venldi. Sıvas olaylannın
"gericilik ve karanhğm,
demokrasi ve aydınlığı
katletmesi" olduğunu
vurgulayan Demokrasi !
Platformu Bursa
Şubesi'nce yapılan
açıkJamada, "Arûk
yeter!.. Bu ülkede
yürekleri güzelden,
kardeşlikten, banstan
yana çarpan insanlar da
yaşamaktadır'' denildi. '
Istanbul Tabip Odası
Yönetim Kurulu'nca
yapılan açıklamada ise şu,
görüşlere yer verildi:
"Şeriat taraftarlannca
yakılarak kaüedilen 37
değerii insanın anısı
önünde saygıyla eğiiiyor,
ülkemizi ortaçağ
karanlığma terk
etmeyeceğimizi bir kez
daha hav kınyoruz.r
Atatürkçü Düşünce
Derneği Istanbul Merkez
Şube Başkanı Bilge BilgKj
de yönetim kurulu adına •
yaptığı açıklamada, Sıvas
katliamının cumhuriyet
ve demokrasi düşmanı .
karanhk çetelerin ilk '
eylemi olmadığını
vurgulayarak özede
şunlan dedi: "2000'B
yıllara geldiğimiz bu
günlerde ise Atatürkçü
düşünceye ve O'nun
devrimlerine karşı
saldınlar inanılmaz
bo> utlara ulaşmış
durumda. Emperyalizme;
ve karanlığa kârşı
kamyla, canıyla mücadele
etmiş ve ulusal kurtuluş
savaşını kazanmış Türk
ulusu. Atatürk'e ve
devrimlerine sahip
çıkarak tüm cumhuriyet
düşmanlanna dur
demesini bilecektir."
Türkiye Yazarlar
Sendikası da yaptığı
açıklamada, hükümetin
olaylar karşısında
takındığı tavn eleştirdi.