04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 TEMMUZ 1995 PAZAR CUMHURİYET SAYFÂ SIVAS KATLIAMI Yazar Aziz Nesin, kışkırtıcılık iddialannrn yalan olduğunu, bu yalanı devleti temsil edenlerin söylediğini ileri sürdü 6 Sıvas krynıınıııı sorııııdıısu devlet'AYŞE VTLDIRIM 37 kişinin yakılarak öldürüldüğü Sıvas olaylannın tanığı Aziz Nesin, "Olaylann sorumlusu devtettir" gö- rûşünüyıneledi. Nesin, halkı kjşkırt- uğı suçlamasmın yalan olduğunu be- lirterek. "Beni mahkemeye çıkarsın- bır, yüzierine karşı 'Baylar siz yalan söylüyorsunuz' demek onuruna eri- şeyim" dedi. 2 Temmuz I993'ten bu yana dev- leti temsil edenlerin de bu konuda 'yalan' söylediklerini vurgulayan Aziz Nesin. sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunu saptamak gereldyor. Kim bunlar? Zamanın İçişleri Bakanı, o gün akşam bir uçak veya helikopter- le Sıvas'a geldi. Gelir gelmez söv ledi- ği söz şu: 'Sıvas halkı Aziz Nesin'in konuşmalan yüzünden kışkırtılmış- tır'. Bu tamamen yalan, yüzde yüz yalan. Aynı yalanı ertesi gün ya da aynı gün, aynı gece Başbakan yine- ledi. Aynı yalanı Cumhurbaşkanı yineledi, anamuhalefet partisi ge- nel başkanı yineledi. Demek ki İçişleri Bakanı, Başbakan, Cum- hurbaşkanı, anamuhalefet partisi genel başkanı yalan söylediler. Bu yalan sürdü. Devletin öbür raa- kamlanna doğnı yürüdü." KJmsenin "Bu adam ne söylemiş de halkı kıskırtmış" diye araştırma- dığından yakınan Nesin, şunlan söy- ledi: "Benim konuşmam sırasında önümde on tane ses bandı vardı. Hiç- birtaneside 'Dinleyelim bakalım. ne söylemiş de kışkırtmış" demediler. Tamamen yalana dayanarak bunu söylediler. Bunu söyleyenler devletin en yüce makamını temsil edenler. Sonra gazetelerden bir tanesi benim konuşmamı noktası noktasına. vir- gülü \irgülüne yayımladı ve başka ga- zeteler de yayımladı. O zaman gördü- ler ki yaptıklan yanlış. Yanlış değil, yapükîan yalan." Bunun üzerine "DGM'nin başka bir yalan uydurmak zorunda kaldt- ğmı" ileri süren Nesin, "o yalanıda" şöyle anlattı: "O yalan ne, işte Türkiye Cumhu- riyeti Devlet Güvenlik Mahkeme- si'nin verdiği karar. O kararda ne di- yor: 'Aziz Nesin, Şeytan Ayetleri'ni çevirdi, Aydınlık gazetesinde yayım- ladı. Bunun için bu olay oldu." Bu da yalan. Yüzde yüz yalan. Çiinkii beni çagırıp 'Sen çevirdin mı arkadaş' diye sormadılar. Bana sormadılar, gazetenin herhangi bir sorumlusuna,gazetenin başyazanna, gazetenin yazı işleri müdürüne, gaze- tenin kapıcısına.çağınpda Buyazı- yı Aziz Nesin mi yazdı' diye sorma- dılar. O yazılarda benim imzam da yoktu. Yalan söylediler ve bu yalana dayanarak mahkeme karar verdi. Karar veren mahkeme, ne yazık ki başında devlet buhınan, güvenlik bu- lunan mahkeme ve onun y argıçlany- dı. Onlar da yalan söylediler. Çünkü o yazryı ben yazmadım, o çeviriyi ben yapmamışhm. Bu tamamen valana dayalı. Bugüne kadar bu yalan sürü- yor." Kendisinın sürekli olarak "Bunlar yalan söylüyorlar" demesine rağmen mahkemeye verilmediğini belirten Nesin. "Beni mahkemeye \ersinler. Ben, arkalanndan değil, mahkeme- de, yüzierine karşı °Ba> lar siz yalan söylüyorsunuz' demek onuruna eri- şeyim. Hâlâ mahkemeye vermiyorlar beni, yalan devam ediyor" dedi. "Kaldı ki. ben eğer Şeytan Ayetle- ri'ni çevirmiş olsam, onlaV veya onla- ra beiızer insanlar gibi korkak insan değilim. "Ben çevirdim' derdim" di- yen Nesin, şu anda Şeytan Ayetle- ri'ni çevirttiğini ve yayımlatacağını bildirdi. Nesin, sözlerini şöyle sür- dürdü: "Bakm Peygamber'in güzel bir ha- disi var. Diyor ki; 'Hainler korkak olur' Ben ne hainim ne de korkağun. Açık insanım. Ben bu kitabı yayımla- yacağım, bütün cezayı göze alarak. Çünkü bunu yayımlamak demokra- tik bir iştir. Bunu yasaklayanlar yan- lış şeyler yapıyorlar." Sıvas olaylanyla ilgili olarak bu- güne kadar çok şey söylediğini, ar- tık söylenecek bir şey kalmadığınj dile getiren Nesin. şöyle dedi: "Daha fazla soylesem bana daha fazla ceza getirecek birtakım laflar edeceğim. Bundan ağır laf söylenmez. Söylenir ama söylemek istemiyo- rum." "Yeter" diyen, ama konuşma^ dan da edemeyen Nesin, şunlan söy- ledi: "İşte bakın asker geldi, komutanı geldi. Başında general vardı. Eli kolu öyledurdu. hiçbir şey yapmadılar. So- rumlu olmadılar. PolLs geldi, bir şey yapmadı, sorumlu olmadılar. Ne ka- dar devlet güvenlik insanlan varsa geldi, bir şey yapmadı. Demek ki dev- let yaph bunu. açık. Niye geldi o as- ker oraya? O askerin başına general niye geldi? Hiçbir şey yapmayacaksa, insanlar öktürülürken seyretmeye mi gefdi?" " ' , Sıvas Emniyet Müdürü Doğukan Öner, ısrarla istedikleri takviye kuvvetlerin gelmediğini söyledi: Insanlar yanarken tekbir getirdiler •Sıvas Emniyet Müdürü Öner, "Madımak Oteli'nde insanlar boğulurken dışanda 'Allahuekber' diyerek zafer ve sevinç çığlıklan atılıyordu" dedi. Vali Karabilgin'in takviye kuvvet isteğine, garnizon komutanhğından geç yanıt geldi. YILMAZGÜMÜŞBAŞ ANKARA - Sıvas olayla- n sırasında kentte emniyet müdürü olarak görev yapan Doğukan Öner, olaylar son- rasında İçişleri Bakanlığı müfettişlerine verdiği ifade- sinde, bütün ısrarlanna kar- şın kendilerine takviye kuv- vetler gönderilmediğini bil- dirdi. Öner, olaylann değerlen- dirmesini yapnğı ifadesin- de, Madımak Oteli'nde mahsur kalmış insanlar, du- mandan boğularak ve yana- rak ölürken dışandaki top- lulugun, "Allahuekber" di- yerek tekbir getirdiğıni. "zafer" ve "sevinç çığhkla- n " attığını söyledi. Olaylar sırasında, Sıvas Valisi olan Ahmet Karabilgin'in Madı- mak Oteli'nin yakılması sı- rasında garnizon komutanh- ğından takviye kuvvet iste- diği, ancak alamadığı belir- lendi Sıvas olaylanndan sonra müfettişlerin raporlanna da- yanılarak görevinden alınan ve Danıştay'a açtığı dava sonucunda aklanmasına karşm Emniyet Genel Mü- dürlüğü'nde Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı'na ata- nan Doğukan Öner. bakan- lık müfettişlerine verdiği ifadede, katliama ilişkin gözlemlerini şöyle anlattı: "Sıvas olaylan sırasında düşünemedigitn sadeee iki husus olmuştur. Birincisi. otelin yakılacağı hususudur. Son üç-beş dakika içerisinde yakılma konusu gündeme gefinceye kadar, bu üısanlık dışı vahşetin mümkün ola- bileceğini aklıma hiç getir- memişrim. İkinci husus ise zorda kaldığım zaman ek tedbirier alırken düşündü- ğüm güçlerin yanımda ola- cagı inancı idi. Bu yüzden genel müdür- lügümden takviye kuvvet ta- lebinde bulunmadım. Saat 14.00'ten olayın sonuna ka- dar devamlı ve ısrariı ku>-vet istememe rağmen, gönderil- meyişinin nedenini halen an- lamış değilim. Sıvas'ta dev- lete ve devlet otoritesine bir başkaklırı olmuşsa devletin yüzlerce polisi. sadeee bir barikat görevinin haricinde birişle\ yapamayacakduru- ma gelmişse ve de 15-20 bin kişilik bir isyancı topluluk tarafından mahsur kalmış bir duruma düşülmüşse ve tüm bunlann ötesinde, otel- de can derdine düşmüş, bi- rileri tarafından kurtanl- malannı bekleyen 130 Idşi varsa tüm bunlar bize gerek- li yardımın ulaşmadığının göstergesidir. Sı\as olaylan 'Katli va- ciptir' şeklindeki ilke \eyan- hş bir inanışın. insan benü- ğinde adam öldürmearznla- nnı kamçıladığınm en güzel bir örneğidir. Bunun da en belirgin ka- nıtım. insanlann Madımak Oteli içerisinde dumandan boğulurken çıkardıkian fer- yatlara,'Kurtarın' şeklinde- ki bağınşlanna, 'Allahuek- ber" sesleriylezafer ve sevinç çığlıldan atan ve Müslü- manhğı kendilerinden baş- ka kimseye yakıştırmayan, zor kullanan devletin polis- lerine,' Vur kâfir polis, vur. sen de cehennemde yana- caksın, ben buraya ölmeye geldim' diyen insanlar ver- mistir. Bu yüzden bu yürüyüşü diğerierinden ayırmak ve değeriendirmesini ona göre yapmak gerekir." Garnizondan yardım yok... Pir Sultan Abdal Şenlık- leri'ne katılmak üzere Sı- vas'a gelen aydm ve sanat- çılardan 37'sinin Madımak Oteli'nde irrica yanlılan ta- rafından yakılması sırasında V'ali Ahmet Karabilgin'in bütün ısrarlara rağmen olay yerine askeri birlik gönde- rilmediği belirlendi. Garnizon komutanhğı- nın, ancak valilik binasının saldırganlarca kuşatılma- sından sonra harekete geçti- ği ve kalabalığın dağıtıldığı ortaya çıktı. Sözlü bütün başvurulara karşın garnizondan takviye kuvveti alamayan Karabil- gin. olaylann en sıcak oldu- ğu ve önlenemez hale geldi- ği bir sırada garnizon komu- tanlığına yazıyla başvurarak yardım istemek zorunda kaldı. TURHANSELÇUK'tan Kıyımın utancı göçe zorladı H.\TİCE BİÇER SIVAS- Tarihe bir kara sayfa olarak geçen 2 Temmuz Sıvas olaylannın üzerinden tam iki yıl geçti. Bu olaylardan Türk demokrasisinin yanı- sıra Sıvas da çok büyük yaralar aldı. Sıvas olay- lannın son iki yılda şehre verdiği zarar ekono- mik, sosyal, siyasal ve kültürel yapıda kendini gösterirken yapılan istatistiki araştırmalar da şe- hırdeki öğretim görevlilerinin, esnaflann, ser- mayenin ve yannlanna güvenmeyen insanlann giderek artan göçlerini açıkça ortaya koyuyor. Sıvas'ta hem iş göçü hem de sermaye göçü yo- ğun bir şekilde yaşanıyor. 1993 yılında şehrin Yiyecek Yapanlar ve Satanlar Odası'na kayıt yaptıran 172 küçük esnaftan 127'si işyerlerini kapattı. 1994 yılında ise 191 yeni işyerine kar- şın 163 esnaf daha işlerine son verdi. Ticaret ve Sanayi Odası'na 1985 yılında ka- yıtlı bulunan 7 bin üye sayısı 1993 yılına kadar yaşanan göçlerle 6 bin 200'lere düşerken bu sa- yı 1994 yılı sonunda yapılan son sayımla 3 bin 226'ya kadar indi. Esnaf ve Sanatkariar Oda- • Sıvas'ta hem iş göçü hem de sermaye göçü yoğun bir şekilde yaşanıyor. 1993 yılında şehrin Yiyecek Yapanlar ve Satanlar Odası'na kayıt yaptıran 172 küçük esnaftan 127'si işyerlerini kapattı. 1994 yılında ise 191 yeni işyerine karşın 163 esnaf daha işlerine son verdi. sı'na 1993 yılından bu yana kayıt yaptıran es- naf sayısı 305'te kalırken bu sayının üç katından fazla sayıda üye odadan kaydını sildirdi. Yaşanan göç etkisini 27 mart yerel seçimleri sırasında da gösterdi. Yıllarca Alevilerin yoğun olarak yaşadıklan Alibaba ve Gökçebostan ma- hallelerinde artık böyle bir oluşumdan söz et- mek mümkün değil. Yerel seçirrüer sonrasmda Alibaba Mahallesi muhtarlığını eline geçiren RP, alevi oylannın artık kendi partilerine geldi- ğini öne sürüyor. Olaya bir başka açıdan bakan sol kanattaki partiler ise bir süre önce feshedi- len SHP'nin olaylar sırasındaki pasif tutumu ne- deniyle tepki oylannın RP'ye kaydığını iddia ediyorlar. Oysa Alibaba ve Gökçebostan ma- hallelerinde meydana gelen göç, Sıvas'ın son i- ki yılda verdiği göçün hemen hemen yansını oluşturuyor. Göçün nedenlerinin başında ise ekonomik sıkıntılar ve can güvenliği korkusu geliyor, 2 Temmuz olaylannı ardından yaklaşık sekiz ay sonra açıklanan 5 Nisan Kararlan ile Sıvas halkı birkez daha sarsıldı. Halk, biryandan dev- let desteğini kaybederken diğer yandan özel ya- tınmlar açısından da umduğunu bulamadı. "Yanan Ozanlar KenrJ"nde yaşanan göç sa- dece ekonomik alanda sırurlı kalmadı. Olaylar sosyal, kültürel ve fikir göçünün de artmasına neden oldu. Şehrin tek üniversitesi olan Cum- huriyet Üniversitesi'nde birçok öğretim görev- lisi yurdun çeşitli yerlerindeki üniversitelere yatay geçiş yaptılar. 2 Temmuz olaylan sonra- sında şehirde eğlence yerleri de yok denecek kadar azaldı. Sıvas'ta gericilerin 2 Temmuz 1993 günü yaktığı ateş sönmediI Madımak hâlâyanıyoı\PirSultan dardaMTYASE İLKNUR Sıvas katliammın ikinci yıldönümü olan bugün, zamanı tersine döndürüp i- ki yıl geriye bir koşu gidip gelelim. Acı- larla çelişkilerle örülü günleri yeniden anımsayalım. 2 temmuzda gericilerin kuşattığı Madımak Oteli yanıyor. Içeri- dekiler, Ankara'da ulaştıklan Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ve diğer hükü- met üyelerinden yardım istiyor. Her se- ferinde "Merak etmeyin valiyle görüşül- dü, gereken yapılacak" deniyor. Sekiz saat umutla bekleyen insanlar, genizle- rini yakan dumana yenik düştüklerinde artık iş işten geçmişti. 35'i dumandan, 2'si dışandan atılan kurşundan öldü. Haberi alan Başbakan Çiüer, alelace- le açıklama yaparak oteli yakan kişinin sigortadan para almak isteyen otel sahi- bi olduğunu söyledi. Birkaç saat sonra durum anlaşıldı. Henüz güvenoyu alma- mış acemı Başbakan, Sıvas katliamını, Van'daki otel yanginıyla kanştırmıştı. Başbakan. ikinci açıklamasında ise ote- li yakanlann zarar görmediğine seVine- rek "Çok şükür halka bir şey 0011301" de- • 2 temmuzda 37 insan şeriat provasında can verdi. 3 temmuzda Çiller, "Çok şükür halka bir şey olmadı" dedi. Cumhurbaşkanı Demirel, halkla devletin karşı karşıya getirilmemesi öğüdünde bulundu. ANAP lideri Mesut Yılmaz, bir fiıtbol maçında da bu kadar kişinin ölebileceğini söyledi. 4 temmuzda, başta şimdiki CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin olmak üzere SHP'li birçok bakan, Halis Toprak'ın özel uçağma doluşarak Istanbul'a Toprak'ın kızınm nişanına geldi. di. Bursalı acemi İçişleri Bakanı Meh- metGazioğlu ise olayı öğrendiğinde pa- niğe kapılarak 'Baba'yı anyor ve akıl da- nışıyor. Aldığı yanıt: "Halkla devletin güvenlik güçlerini karşı karşıya getirme- yin." Halktan kasıt, içeride ölenler değil elbet, oteli içerideki insanlarla birlikte ateşe verdikleri için yasadıklan hazzın keyfini çıkaranlardan söz ediliyor. Ana muhalefet lideri ANAP Genel Başkanı Mesut Yümaz'a göre ise olay bir 'vaka-yı adiye'den ibaretti ve gereksiz yere abartılıyordu. "Canım bir futbol maçında da bu kadar insan ölüyor" de- yip çıktı işin içinden. SHP'liler ise o gün de her zamanki gi- bi hem kör, hem sağır, hem dilsizleri oy- nuyordu. Sıvas'ta yananlar, partilerinin müttefikiydi. Birçoğu da üyesi. Hatta partilerinde bir dönem mi1letveki 11iği ya- pıp aynlmış Arif Sağ da mahsur kalan- lar arasındaydı. Emniyetin lokaline sı- ğınmışlardı. 30 kişi kadardılar. Arif Sağ. ankesörlü telefondan on dakikada bir ara> ıp "Sen gazetecisin bakanlara daha çabuk ulaşırsın. çabuk söyle gelip uçak- la alsınlar bizi" diyerek yardım istıyor- du. Sabaha kadar "uçak aranıyor, bulun- du, bulunacak" diyerek çocuk gibi kan- dırdık onlan. Ancak SHP'li hiçbir baka- nı ve milletvekilini 0 gece sıcak yatak- lanndan çıkartıp Sıvas'a göndermek mümkün olamadı. İki yürekli SHP mil- letvekili hariç. Erzincan milletvekilleri Mustafa Kul ile Aü Tutu, olayı haber alır almaz bellerine tabancalannı takarak Er- zincan'dan Sıvas'a doğru yola çıktılar. Gece boyunca telefon irtibatını hiç kes- mediler. Ölüleri taşıdılar, yaralılarla ilgi- lendiler. 4 temmuz günü tüm yurtta ilerici, de- mokrat, laik insanlar olayın şokunu ya- şıyordu hâlâ. Alevi evlerinden ise yük- selen feryatlar henüz dinmemişti. An- cak bu kitlelerin desteğiyle iktidar orta- ğı olan SHP'nin bakanlan Sıvas'a git- mek yerine, ünlü işadamı Halis Top- rak'ın gönderdiğı özel uçağa doluşup ls- tanbul'a Halis Ağa'nın kızının nişanına geldiler. Bu bakanlar arasında bugünün Başbakan Yardımcısı Hikmet Çetin ile bazı Alevi bakanlar da vardı. Hükümet. cenazelere tabut yaptırma becerisini bile gösteremedi. Cenazeler battaniyelere sanlarak Ankara'ya gönde- rildi. Bu arada Asun Bezirci ile Nesimi Çimen'in cenazesi Sıvas'ta unutuldu. Cenazelerin toprağa verileceği gün An- kara'da onbinlerce insan yürüdü. Cena- zeye hükümet kanadından Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ile SHP'li ba- kanlar katıldı. İnönü, o gün Allah'tan "Katilleri buhnak namus borcumuzdur" demedi. Katiller yakalandı, ama verilen ceza kamu vicdanını rahatlatmaktan uzaktı. Sıvas'ta gericileri tahrik ettiği resim- lerle belgelenen RP'li belediye meclis üyesi Cafer Erçakmak hakkmda gıyabi tutuklama karan verildi. Ancak aradan i- ki yıl geçmesine karşın hâlâ yakalana- madı. Olaydan bir hafta sonra vali ve em- niyet müdürü ile birlikte İçişleri Bakan- lığı tarafından görevden alınan RP'li Be- lediye Başkanı Temel KaramoUaoğlu, bir süre sonra görevine iade edildi. Bu ara- da Temel KaramoUaoğlu, partisinin ku- rultayında MYK'ye seçilerek ödüllendi- rildi. TBMM'de Nevşehir Milletvekili Os- man Seyfi başkanlığında Sıvas katliamı- nı araştırmak amacıyla bir araştırma ko- misyonu oluşturuldu. Aylarca süren ko- misyon çalışması sonucunda rapor hazır- landı. SÜRECEK TEPKİLER 'Aydınlığı ateşle boğmak istediler' • insan haklanndan sorumlu Devlet Bakanı Hacaloğlu: Gerici şiddet ve bağnazlık Sıvas'ta aydınlık düşünceyi ateşle boğmak istemiştir. • CHP Genel Sekreteri Keskin: Ülkeyi karanlığa çekenlere karşı tavır almalıyız. Haber Merkezi - Sıvas katliamının ikinci yıldönümünde bir kez daha tepkilerini dile getiren siyasiler, aydınlar ve demokratik kitie örgütleri, gerici şiddetin Sıvas'ta aydınlık düşünceyi ateşle boğmak istediğini vurgulayarak olayı kınadılar. CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin. Sıvas olaylannı demokrasiye, laikliğe ve çağdaşlığa karşı işlenmiş bir suikast olarak değerlendirdi. Keskin, çağdaş kişi ve kurumlan ülkeyi karanlığa çekmeye çalışanlara karşı birlikte tavır almaya çağırdı. Sıvas katliamının 2. yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayımlayan insan haklanndan sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu, "2 Temmuz 1993'te ortaçağ karanhğının felsefesini yansıtan gerici şiddet, hoşgöriisüzlük ve bağnazlık, Sıvas'ta aydınlık düşünceyi ateşle boğmak istemiştir'' dedi. Hacaloğlu, mesaj ında şu görüşlere yer verdi: "Sıvas katliamı, laik ve demokratik Türkiye'nin, 2000'li yıllann eşiğinde ne tür bir tehditle karşı karşıya bulunduğunu gösteren çok önemli bir göstergedir. 2 yıl evvel Sıvas'ta ortaya çıkmış olan. her geçen gün devletin temel kurumlannı kıskacma almayı amaçlayan radikal ve bağnaz sağ, kendi yalıuzuğına ve tarihin derinüğine terk edilmelidir. Ülkenin din ve vicdan özgürlüğüne dayah, laik ve demokratik yapısını korumak, Türkiye'yi geleceğe taşunak için tüm ulus olarak ortak duyarhhklanmızı arttuTnahjTz." CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin de, dün parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında şunlan söyledi: "2 temmuz günü; gerici, şeriatçı çev reterin, oy av cısı popülist politikacıların aymazuğuıdan, bilgisizliğinden, vurdumduyma/lığından. yılların uğraşı sonucu yetiştirdikleri bağnaz güruhlan ile sisteme karşı güç sınadıklan gündür. Bu olaylar, yurttaşın devlete duyduğu güvensizliği devasa boyuüara ulaştırmıştır. Bugün yurttaşla dev let arasında yaşadığunız burukluğun, sürtüşmenin temel nedenlerinden birisini oluşturmuştur. Bu olay la. dev letin kamu yönetiminin ayıbı bir kez daha tescil edilmiştir. Türkiye zaman geçirmeden liberaL çağdaş, değişimci maskeler alünda gizlencn ortaçağ manüğını eğitim sisteminden, toplumsal vaşamından uzaklaşbrmak mecburiyetindcdir. Kapuun eşigindeki tehlikeyi entelektüel gcvezeliklerte hoşgören aniayış, Türkiye'nin gündeminden çıkmahdır. Ulkemizin kavgaya değil banşa ihtiyacı vardır. Bütün çağdaş kişi ve kurumların ülkeyi karanlığa çekmeye çalışanlara karşı birlikte tavır alması gerekir." Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanj , M. Suphi Gürsoytrak, Sı\as katliamı faillerinin tahrik bahanesi ile gerektiği şekilde cezalandınlmadıkiannı • anımsatarak, "Bu durum, kamu vicdaıunda derin bir yara halinde sürmektedir. 37 aydm, \ organize gerici bir güç tarafından. yetkililerin ve güvenlik güçlerinin ; gözleri önünde cayır cayır, vakılmışlardır" dedi. Işçi Parti Genel Merkezi 'nce yapılan açıklamada ise Sıvas katliamının 2. yıldönümünde şeriatçı tehlikenin daha da \ büyüdüğüne dikkat > çekildi. ! 'Artık yeter' Açıklamada, "Sıvas J katliamı bir yaıuyla 1 şeriatçı kalkışma ' provasıvdı" ıfadesine yer venldi. Sıvas olaylannın "gericilik ve karanhğm, demokrasi ve aydınlığı katletmesi" olduğunu vurgulayan Demokrasi ! Platformu Bursa Şubesi'nce yapılan açıkJamada, "Arûk yeter!.. Bu ülkede yürekleri güzelden, kardeşlikten, banstan yana çarpan insanlar da yaşamaktadır'' denildi. ' Istanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu'nca yapılan açıklamada ise şu, görüşlere yer verildi: "Şeriat taraftarlannca yakılarak kaüedilen 37 değerii insanın anısı önünde saygıyla eğiiiyor, ülkemizi ortaçağ karanlığma terk etmeyeceğimizi bir kez daha hav kınyoruz.r Atatürkçü Düşünce Derneği Istanbul Merkez Şube Başkanı Bilge BilgKj de yönetim kurulu adına • yaptığı açıklamada, Sıvas katliamının cumhuriyet ve demokrasi düşmanı . karanhk çetelerin ilk ' eylemi olmadığını vurgulayarak özede şunlan dedi: "2000'B yıllara geldiğimiz bu günlerde ise Atatürkçü düşünceye ve O'nun devrimlerine karşı saldınlar inanılmaz bo> utlara ulaşmış durumda. Emperyalizme; ve karanlığa kârşı kamyla, canıyla mücadele etmiş ve ulusal kurtuluş savaşını kazanmış Türk ulusu. Atatürk'e ve devrimlerine sahip çıkarak tüm cumhuriyet düşmanlanna dur demesini bilecektir." Türkiye Yazarlar Sendikası da yaptığı açıklamada, hükümetin olaylar karşısında takındığı tavn eleştirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle