03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 TEMMUZ 1995 PAZAR HABERLER HasanOcak amldı • Istanbul Haber Servisi- Kayıpken kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak, ikinci kez gömülüşünün 40. günü nedeniyle Gazi MezarlıgYndaki kabri * başında anıldı. Anma törenınin ardından mezariık f dışına yürümek isteyen I gruba polis ekipleri müdahale etti. Polisin aralannda Hasan Ocak'ın * ailesinin de bulundugu '. yaklaşık 15 kişiyi gözaltına aldığı öğrenildi. f Hastane müöürü ! görevini istiyor ! • ANKARA(ANKA)- I Trafîk Hastanesi Müdürü j iken Hazine'yi 286 milyar I lira zarara sokmakla. hastane tabldotundan İ hizmet personeline yemek P vermekle suçlandıği için görevınden alınan Numune Hastanesi Müdür Yardımcısı Arif Aydın davalardan akJanınca görevine iadesı için Danıştay'a başvurdu. Arif Aydın, Damştay 5. Dairesi'neyaptığı başvuruda, kendisine yöneltilen suçlamalandan aklanmasına rağmen Ankara 8. Idare Mahkemesi'nin çelişkili karar verdiğini savunarak görevine iadesıni ıstedi. Katılım rekortı Yılmaz'ın • ANKARA (UBA)- TBMM Genel Kurulu'nda anayasa değişiklıği görüşmelerinin ilk tur oylamalan tamamlanırken ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, bütûn oylamalara katılan tek lider olarak rekor kırdı. Genel Kurul çalışmalanna katılan milletvekili sayısı 330-400 miiletvekjli arasında oynarken, Yılmaz anayasa değişiklıgi sırasında yapılan 23 oylamanın tûmûne katildı. HÜ'den yalanlama • Haber Merkezi - Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü, Ankara Büyükşehir Belediyesi Haber Merkezi'nin 28. 6. 1995 tarihli ve "Hacettepe Üniversitesinden insanlık dışı davranış. Doğalgaz patlamasından sonra yaralanan hastalan acil servise almadılar" başlıldı basın duynrusu ile ilgili olarak bir açıklama yaparak, üniversiteye yöneltilen suçlamalan yalanladı Rektör Prof. Dr. A. Yüksel Bozer ımzalı açıklamada. suçlamalar kabul edilmedi. PoHsevinde patiama • KIRKLARELİ (Cumhuriyet)- Kırklareli Emniyet Müdürlüğü tarafından yaptınlan ve önümüzdeki günlerde açılması planlanan 5 katlı polisevinin önünde dûn bir patiama meydana geldi. Ratlamada, can kaybı ojlmazken çevredeki bazı bınalann camlan kınldı. Olay yerinde incelemelerde bulunan KırkJareli Valisi Çetin Birmek, patlamanın kesin sebebinin ve hasar tespitinin araştınlmakta olduğunu söyledi. Kdap dafıa azfmfi • ANKARA (ANKA)- Bavyera Eğirim Bakanhğı'nın "Türk kızlannın okulda ve mesleki entegrasyonun teşviki" konulu arastırmasında Türk kız ögrencilerin Almanya'ya uyum sağlarnakta gûçlük çektiği bildirildi. Uyumsuzlukta en büyük faktörün Türk velilerin kızlannı kontrol altında tutma eğiliminden kaynakJandığı belirtilirken Türk kız ögrencilerinin erkek yaşıtlanna göre öğrenme davranışı açısından daha azimli, tutarlı ve disiplinli oldukian kaydedildi. Intiftar girişimi • İSTANBUL(AA)- Cağaloğlu'nda Okan GüJer adındaki bir kişi, dün saat 13.00'te intihar girişiminde bulundu. Türk bayrağı ile çatıya çıkarak Yunanistan'ı protesto eden Güler, polis tarafindan aşağıya inmesi için ikna edildi. Güler'in, Devlet Bakanı Yıldınm Aktuna'nın Yunanistan'a yaptığı ziyaret sırasında uğradığı saldınyı kınamak için de bir süre önce tstiklal Caddesi'nde aynı eylemi gerçekleştirdiği öğrenildi. Sokaktaki insan gazetesine sadakatini yitirdi. 'Profesyonel okur' için yalnızca promosyon önemli Promosyonım büyüsü• Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede serbest piyasa ekonomisi içinde yeni satış teknikTeri arayan fîrmal.arın başlangıçta ufak tefek, çurçur firmalar olması dogaldı. O yüzden susamlı helva, bilezik, kolye, Tarkan posteri üretenler maljannın yanında bir de gazete vererek satışlannı arttırmayı denediler. Bu kapitalizmın tarihsel yasalhğı içinde doğaldı. Ancak promotion'da prekapitalist dönem artık geride kaldı. Şimdi gerçek sanayi kuruluşlan girdiler pazara. AYDIN ENGtN Öldürücü darbe iki gün önce geldi. Bakım için götürdüğüm arabamın camındaki "Basın" plakasını gören tamirci ustası sordu: - Gazetecisin ha bey ? - Evet. - Ne veriyor senin gazete ? Kalakaldım. Herif hangi gaze- tedensin, filan diye sormamış, gazetede ne yaptığımı da sorma- mış, benimle olan Ugisini çok ya- lın bir cümleyle somutlayıver- mişti: - Ne veriyor senin gazete ? - Biz sadece gazete veriyoruz... gibi bir şeyler geveledim. Anla- madan yüzüme baktı: - Nasıl yani ? Haydi bir yanıt verin bakalım bu soruya: "Nasıl yani?" Biz Cumhuriyet çalısanlannın tümünün, başkomutanından dü- men neferine kadar tümünün, ar- tık bu konuya kafa yormalan ve tamirci ustasının sorusunu yanıt- lamalan zorunlu. Sorun eîcono- mik olmaktan çıktı onur kıncı boyutlara ulaştı. Bizi adamdan saymıyorlar artık. Evet, evet. Ar- tık bu soru bizim için ertelen- mezlik kazandı. Üstelik bugüne kadar şu ünlü promosyon konusuyla ilgimizi biraz da kibirli bir tepeden bak- mayla "Kim ne vermiş, onu ve- ren ne kadar riraj aJmış?" soh- betleri ile sınırlı tutmuştuk. Ama artık hayır. Bu konuyu enine bo- yuna düşünmemiz gerekjyor. Önce artık soruyu dogru sor- malıyız. Bugüne dek hep gazete- lerin tirajlannı yükseltmek için okuyucuya promosyon adı veri- len armağanlar dağıttığı söylen- di. Deterjan, diş macunu, susam- lı helva, kolye, romatizma bile- ziği dağıtan gazeteleri işin tadını kaçırmakla suçladık. Ansiklope- di venlmesine "Ne de olsa kfil- tür hizmetidir. Fena mı oluyor. İki buçuk miryon eve ansiklopedi gjriyor" deyip üsrü örtük de olsa hoşgörüyle bakanlarımız oldu. Çanak-tabak promosyonunu pek beğenmedik. Akşam gazetesi herkese televizyon kampanyası- nı baslartığında, dudak büktük. "Olmaz abL bu tutmaz. Kim bir yıl süreyle her allahın günü ku- pon kesip biriktirir ki_.'* dedik. Akşam'ın 70 binlerde dolasan ti- rajı televizyon kuponu ile tnil- yon duvarını aşınca ve Akşam tirajda birinci gazete tahtına otu- runca şaşırdık (ben aynca kıs- kandım da)... Ancaaaaak, soruna böyle ba- kınca soru da yanlış ortaya ko- nuyor: "Biz de firajımızı arttır- mak için ne versek acaba" diye kafa patlatılıyor. Kafalar patlıyor ama işe yarar bir yanıt bulana- mıyor. Kitap vermekten başka bir şey gelmiyor akJımıza. Oysa Yeni Yiizyü kitap verdi (veriyor da) ama tirajı ilk günlerde 50 binden 117 bine tırmanmışken, bir kaç hafta içinde yeniden 50 binlere düştü. Üstelik eskiden bu tirajı kitap vermeden yakalıyor- du. şimdi üstüne bir de kitap ve- nyor. Yeni Şafak haftada üç ki- tap, dört dergi eki veriyor. Tirajı eskiden 19 bindi, şimdi 20 bin oldu. Zaman. promosyon olarak Hadisler Ansikiopedisi veriyor. Tirajı 460 binden 360 bine düş- tü. Promosyonun hası Babıali de Yanm dönere bedava gazete METİNHAKYERİ "Gasteci"ler, hele yaş- ça, başça epeyce yol al- mışlan u Babıali Yokusu" der. "Babıâü Yoktışu" ki- barcası; yokuş, çokça "Eşekamrtan" diye anılır. lşte o yokuşun hemen ba- şı değil, ama Cemal Nadir Sokağı kıvnmındaki Yıl- maz Büfe'de, büfeci Ömer Çakmak, promos- yonun hasını yapıyor bu- günlerde. 50 bin lira kar- şıhğında yanm ekmek dö- ner alan matbuat camiası- nın emekçilerine, allahın günü yokuştan inen çıkan üniversite öğrencilerine, mesleği inatla sürdüren Erzincanlı hamallara; dü- gün, sünnet, tebrik kartı, kartvizit sektörü eşrafına "bir ayran, bir de gazete" veriyor bedavaya. Kura- sız, mega kuponsuz... Gazetelerin başlattığı "promosyonmani" salgı- nını bir tür "'Karadeniz zekâsı"yla ti'ye alıyor Ömer Çakmak. "Yanm ekmek döner alana bir ayran ve bir Pos- ta gazetesi", öyle yabana atılır bir promosyon değil. Ömer Çakmak, bu kam- panyadan oldukça mem- nun. Üç hafta önce başlat- tığı kampanyanın satışlan arttırdığinı söylüyor. "Bü- tün gazeteler bir şe> veri- yor. Ben de gazetenin ken- disini vereyim dedim. Ba- kalım kim daha üstün, çıksın ortaya" sözleri de konunun ana fikri nere- deyse. Gerçi "dönerde pro- mosyon olayı" Ömer Us- ta'nın keşfettiği bir şey değil. Karşı büfeyle bu konuda inceden bir "be- dava limonata, ayran" re- kabeti zaten epeydır sürü- yor. Ama o "bir de yaıun- da Püsta gazetesi'' atağıyla bu rekabette bir adım ön- de. Bazen 80, bazen 90, bazen 100 gazeteyle he- sap ortada. "50 bin lira ge- tiriyor, 5 bin lirayı niye esfcgeyeyim" saptaması da işin "Abi sûrümden kaza- myonım" destekli açıkla- ması.... "Yanm ekroeğe döner sever camia" ne düşünü- yor bu konuda'. 1 "Müşteri- ler çok hoşlandL Beni teb- rik büe ettiler. Hiçbir yer- de böyle bir şey görmedik- lerini söylediler" diyor. Briç severler bilir, Ömer Usta Ikitelli'ye sürkontur çekıyor kısaca: "Eskiden böyle bir şey yoktıı. Gazete sadece ha- ber verirdi. Ama şimdi ekonomik sıkıntı var. De- vir, o devir değil. Herkes gazete alamıyor. Fakir in- sanlar var. Ben istiyorum ki bu insanlar da gazete okusun, memleketten ha- berdar olsun." Ömer Lsta kısmet olurda bir gazete sahibi olursa arcoroc, markorok verme>ecek. Çün- kû, "Onlar günün birinde eskir, gider. Geriye bir şe> kalmaz. Ben kitap, ansiklopedi ve- ririın"inceMgiveterinceibretvericideğilmi?(Foto"ğraf: KLBtLAY TÜNTÜL) Avrupa Parlamentosu'nun Alman parlamenterleri, Türkiye'nin üyeliğini tartıştı 'Demokratikleşme GB için gerekli' BULENT KIZANLIK/ BÜLENT ECEVİT ANTALYA / BELEK - Avrupa Parlamentosu. gümrük birlıği ile ilgili karannın arifesinde. gözünü TBMM'de devam eden anayasa değişikliği görüşmelerine çevirdi. Alman-Türk lşadamlan Derne- ği'nin (ATİAD) davetlisi olarak Türkiye'de bulunan Avrupa Par- lamentosu Türk Dostluk Grubu üyesi Alman parlamenterler, son- baharda karara bağlanacak olan Türkiye'nin gümrük birliğine üyeliği konusunu tartıştı. Parlamenterler, gümrük birliği karannın olumlu çıkmasında de- mokratikleşme yönünde yasal degişikliklerin yapılmasmın etki- li olacağını belirttiler. Türk dos- tu olduklannı ve gümrük birliği- nin onaylanması için çabaladıkla- nnı ifade eden parlamenterler, DEP'lilerin serbest bırakılması- nın koşul olmayacağmı. ancak sempati yaratacağını vurguladı- lar. Avrupa Parlamentosu'ndaki Türk dostu Alman parlamenter- • Türk dostu olduklannı ve gümrük birliğinin onaylanması için çabaladıklannı ifade eden parlamenterler, DEP milletvekillerinin serbest Dirakılmasının sempati yaratacağını belirttiler. ler, Antalya'da düzenlenen top- lantıda, Türk iş dünyasının tem- silcileri ile de görüş alışverişinde bulundular. lstanbul Ticaret Oda- sı Başkanı Atalay Şahinoğlu, Tür- kiye thracatçılar Meclisi Başkanı Okan Oğuz ile çok sayıda işada- mının katıldığı toplantıda güm- rük birliği ile ilgili Türk tezi, Al- man parlamenterlere anlatıldı. AP Türk Dostluk Grubu, varın Ankara'ya geçerek Cumhurbaş- kanı Süleyman Demirel. Başba- kan Tansu Çiller ve siyasi parti temsilcileriyle görüsecek. AP Türk Dostluk Grubu Baş- kanı Dr. Werner Langen, Türki- ye'ye ne yapması gerektiğini an- latmak ve insan haklan dersi ver- mek gibi bir niyetleri olmadığını söyledi. Dr. Langen, "DEP mil- letvekflieri konusunda Türkiye'de mahkeme karan \ur. Türk gaze- tecileri olarak bunu eleştirdik. Ancak bir mahkeme karannı si- yasilerin değiştirmesini istemeyi demokrasi içinde nasıl görü\orsu- nuz" şeklindekı soruya şu yanıtı verdı: "Avrupa parlamenterleri- nin Türkiye'nin içişlerine kanş- ması söz konusu değil. PKK ke- sinbkle terör örgütüdür. Aynca 6 DEP'linin serbest bırakılması, gümrük birliği için de önkoşul de- ğüdir." AP Sosyal Işler Komisyonu üyesi Hehvin Peter ise aynı soru- yu şöyle yanıtladı: "Türkiye'nin karannı hiçbir şekilde sorgulamıyoruz. Ancak davanın seyrini Avrupa Parla- mentosu da takip etti. Delillerin, onların dokunulmazlıklarının kaldınlması ve cezaevine gönde- rilmesi için yeterli olnıadıgı kana- ari vardı. Şart koşulmuyor, ama bu miller\ekillerinin serbest bıra- kılması gümrük biriiği için oium- lu olur diyorum." AP İnsan Haklan Komisyon Başkanı Mariene Lenz de Türki- ye'ye tavsiyeci olarak gelmedik- lerini, coğrafi olarak bölgesinde Türkiye'nin en demokratik ülke olduğunu kabul ettiklerini bildir- di. Dr. Langen, tekstil sektörünün başansını övdü, ancak küçük ve orta ölçekli işletmelere yardımın gerekli olduğunu belirtti. AP Dış Ticaret Komisyonu üyesi Peter Kittelmann da Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir'in, Av- rupa Parlamentosu üyeleri hak- kında "fahjşe" sözcüğünü kullan- masını eleştirerek. "Uyelerimizin fahişe olarak adlandirilma.su ko- nuya objektif bakılmasına katkj- da bulunmamıştır. Bizim üyeleri- miz, sizin parlamenterlerinize karşı a\nı sözü kullansaydı ne yapardınız" diye sordu. Devlet Bakanı Onur Kumbaracıbaşı, Güneydoğu Onanm Projesi'ni anlattı 6 Slogaımmz, her aîleye bir ev, her eve bir iş' İstanbul Haber Servisi - Devlet Bakanı Onur Kumbaracıbaşı, Güney- doğu Anadolu Bölge- si'nde yaşayan vatandaş- ların sorunlarına çözüm getirmek amacıyla hazır- lanan "Güneydoğu Ona- nm Projesi"nin, bölgede terörle mücadeleyi des- tekleyecek en önemli pro- jelerden bıri olduğunu söyledi. Onur Kumbaracıbaşı, dün konuya ilişkin olarak Deniz Ticaret Odası'nda düzenlediği basın toplan- tısında, Güneydoğu Ana- dolu Bölgesi'nde kırsal kesimden kentlere göçün hızla devam ettiğini be- lirtti. Bölgede hızlı bir şehir- leşmenin yasandığına dik- kat çeken Kumbaracıbaşı, bu gelişmeyle birlikte ko- nut, altyapı ve istihdam taleplerinin de sürekli ola- rak arttığını vurguladı. Güneydoğu Onanm Pro- jesi'nin bu gelişmelere uygun olarak hazırlandı- ğını dile getiren Kumba- racıbaşı. bu projeye göre "Gecekonduya Alternarif Program" adı altında. tek katlı 50 metrekarelik eko- nomik evler ile "eryaman tipi*' çok katlı ve birinci- sinden daha pahalı evler inşa edileceğini söyledi. Proje için Dünya Banka- sı'ndan 50 milyon dolar- lık kredi alındığmı da ifa- de eden Kumbaracıbaşı, projenin Gûneydogu'da terörle mücadelede başan sağlanması açısından ol- dukça önemli olduğunu vurguladı. CHP'nin "Her aileye bir ev, her eve bir iş" slo- ganıyla bu projeye başla- dığını anlatan Kumbaracı- başı, konutlar için ayda 3- 4 milyon lira taksit, 100- 150 milyon lira peşinat ve 20 vadeyi öngördüklerini belirtti. Ancak Güneydo- ğu halkı için bu rakamla- nn yan yanya düşürülme- sinin planlandtğını da bil- diren Kumbaracıbaşı, bu proje kapsamında Adıya- man, Besni, Doğubeyazıt, Erzincan. Kilis, Malatya, Mardin, Patnos, Siverek ve Van belediyelerinin 4 bin 778 konutluk başvu- rusunun kabul edilerek Toplu Konut Bölgesi Uy- gunluk Belgesi verildiğini söyledi. Kumbaracıbaşı, 8 belediye projesine, 3 bin 962 konut yapımı için "yatınm uygunluk belge- si" verildiğini ve 1.5 tril- yon lıralık konut kredisi taahhüt edildiğini de söz- lerine ekledi. Kısacası soru yanlış sorulu- yor. Araba atlann önüne koşulu- yor. Sanılıyor ki gazeteler tiraj almak için promosyon yapıyor. Oysa gerçek tam tersi: Mal üre- ten firmalar satışlannı yükselt- mek, serbest piyasa ekonomisi denen acımasız arenada pazar paylannı arrtırmak için yeni saöş teknikleri getiştiriyorİar. Bu siyah harflerle dizilmiş uzun ve çetrefif ve Türkçesi pek de usta işi olmayan cümleyi lüt- fen birkaç kez okuyunuz. İşin özü budur. Hâlâ ikna olmayanlar şu bi- limsel kanıtlara bir göz atsmlar: Promosyon (promotion), Latince movere kökünden geliyor. Move- re hareket demek. Pro da için, önce, gereğince gibi anlamlar ka- tan bir ön ek. Promotion hareket verraek üzere filan gibi bir anla- ma geliyor. Ancak terim geç dö- nem Latincesinde (Üfff, üfff, ne kadar derinlemesine araştırmı- şım konuyu. Lafa bakın: Geç dö- nem Latincesi), evet geç dönem Latincesinde satışı özendirmek anlamı kazanmış. Akşam gazetesinin 70 binden bir milyon 70 bine tırmanan tirajı kanımca pa- ha biçilmez değerde bir ders veriyor. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede serbest pi- yasa ekonomisi içinde yeni satış teknikleri arayan fir- maların başlangıçta ufak tefek, çurçur firmalar ol- ması doğaldı. O yüzden susamlı helva, bilezik, kolye, Tarkan pos- teri üretenler mallarının yanında bir de gazete vere- rek satışlannı artırmayı de- nediler. Küçük başanlar el- de ettiler. Bu kapitalizmin tanhsel yasalhğı içinde do- ğaldı. Sanayi devleri pazarda Ancak promotion'da pre- kapitalist dönem artık geri- de kaldı. Şimdi gerçek sa- nayi kuruluşları girdiler pazara. Örneğin Hyundai. Bu çok yönlü Uzakdoğu sanayi devi Türkiye'de te- levizyon pazanna girdi ve girer girmez de promosyon olarak Akşam gazetesini vererek daha şimdiden bir yıl içinde bir milyon televiz- yon satışını garantiledi. Rekabet kızışacak Ufuk ne kadar genişledi siz de fark etmişsinizdir. Önümüzdeki günlerde (adım gibi biliyorum) Hyundai ile pazar yanşın- da Bekolar, Vesteller de kolları sıvayacaklar. Tele- vizyonun yanısıra bir gaze- te verecekler. Yanş kızışa- cak. Ardından buzdolabı, çamaşır makinesi, elektrik- li süpürge üreticileri devre- ye girecek. Reklamlar izleyece- ğiz."Bir Arçelik buzdolabı alana bir yıl süreyle gazete- si bedava". Yanş daha da kızışacak. "Bir Tempra alana beş yıl süreyle gazete- si bedava"diyecekler. Yet- meyecek, "Bir Renault 21 alana beş yıl süreyle iki ga- zete birden bedava" diye- cekler. Gururnedeni Bu "Serbest piyasa eko- nomisi halkta yozlaşma ya- raör" diyen şom agızlılan da susturacak. Satışlannı arttırmak, pa- zar paylannı genişletmek için bal gibi başka yollar da bulunabilecekken gaze- te verilmesi, kültüre veri- len önemin bir göstergesi- dir. Bu özveriyi ve ileri gö- rüşlülüğü henüz hiçbir Av- rupa Birliği ülkesinin gös- terernemiş olması da ayn bir ulusal gurur konusudur. Gördüğünüz gibi hayıf- lanacak bir sorun yok orta- da. Durum iyidir. Gelecek hem ülke. hem meslek açı- sından parlaktır. Bugün 4,5 milyon dolayındaki tirajlar yakında 10 milyon duvan- nı yıkacaktır. Buna kuş- kum yok. Esnafa öneri Bu buluşumu yarın bi- zim bakkala da anlatmam gerekecek. Son günlerde istediklerimi vermeden ön- ce veresiye defterine göz atar gibi yaparak bana bir şeyler ima etmeye çalışı- yordu. Söyleyeyim fukaraya da korkmasın. Şimdiki veresi- ye limitimi ikiye üce bile katlayabilir. Gazetecilik mesleğinin de, bir gazeteci olarak benim de, bizim bakkalın da geleceği gü- venli ve açık. MKRO DİNÇ TAYANÇ Yürü Bre Hızır Paşa! 'Can ormanı'mn yanık kokusu, çam ormanlannın yanık kokularına karışıyor... incecikten bir kız sesi "Uzundu, usuldu Dedem'in boyu" diye can Pir Sul- tan'a; yanık ağaçlann dallarından yükselen sirenle- rtn sesi, çamlara ağıt yakıyor... Yüzyıllardır yakıla yakıla ne canlar tükenmiş, ne. çamlar, ne de ozan dilleri... "Ikinci ölmem bu şey- tan-t lain/ Pir Sultan ölür ölür dirilir" diyor bin yüz- yıllann gerisinden; diğeri yanıtlıyor yüzyllar sonra-. sında: "Sen yanmasan/ben yanmasam/nasıl çıkar karanlıklar/aydınlığa!" Durup derinden soluklanıyorum, yangınlann so-- luksuz havasında. Pir Sultan'ın ardından el oğuştu- ran Hızır Paşa takılıyor usuma. Bir soluk daha, Hızır Paşa'lar nice çoğalmış, Aydınlanma uğaına yakıla yakıla tükenmeyen aydınlan yaka yakaü! Pir Sultan'ın "davacısı" gün o günden, gün bugü- ne "aklanabilmiş" değil; kim anımsar Hızır Paşa nam katili? Ama, Pir Sultan, hâlâ ve yenidenliğine yenidenlik katarak yaşıyor! Sıvas canalımında yanarak, dumandan boğularak yiten aydınlann "davahlan"n\, ha gayret bi gayret aklayan "adafeti"® kim aklayacak? Ya da birbiri ardınca yakılan ormanlan karalara büründürenleri de aklayacak mı adaletü! ••• Mevkute takımına göz atmaya, TV'yi açmaya kor- kuyorum bugün. Çünkü bugün, dünü unutmuş gibi yaparak, yannlan akla getirmemeye ça/ışacaklannın korkusunu duyumsuyorum içimde. Tıpkı, yannı ka- rartacak hocaefendileri(!) bugünden "yaldızlamala- nndan" korktuğum gibi... Hocaefendi aklıma takılınca, ister istemez düşü- nüyorum, "Acaba, Hızır Paşa da böylesine mazlum yüzlü, sulusepken bakışlı bir adem miydi ve de böylesine yüz sürülür müydü eteğine?" diye. Hocaefendi'yi etekleyenler aklıma düşüyor bu kez de... Kimine akıl erdirebiliyorum(!) Eh, ne de otea "on- ların" herkesle, "şeytan-ı lain" bile olsa, görüşme hak ve özgürtükleri var!!! "Birine" akıl erdirebilmem ise mümkün değil! Tıp- kı, nasıl olup da "iktidar-ı lain" olabildiğine erdire- mediğim gibi!!! Dün, Hızır Paşa'lar, ardlanndaki "bir gün devrile- cek" padişahların "dikliğine" dayanıp Hızır Paşa oluyorlardı. Ya bugünkiler? Onlann, "kınlacak" çark-; ları kim ola ki? Kafamdaki sorunun yanıtını; bakmaktan, açmak- tan korktuğum "medya(!)!" veriyor. Sayfalar ve ek- ranlar kara yobaz çetelerinin "elebaşlan" ile dolu... * Olmayan akıllanna ne gelirse "hırlıyor"\ar\ Karşıla- • nnda "sözüm ona" Cumhuriyet'in sunuculan('), ga- zetecileri(!), bilim adamlan(!)... Düpedüz "çanak tu- tuyorlar!" (Bırakılsalar yalayacaklar bile...) Gazetecilik ile "züccaciyecilik"', "mefruşatçılık" ya da "korsan yayıncıiığt" karıştıranlar, "satılabilmek" için her şeyi göze almış durumda. Ya aynı "satış" için her şeyi sineye çeken sosyal(!) ve de demok- rat(!) politıkacılara ne demeli? Düşüncelerimin burasında, aklıma Dostoyevs- ki'nin "Suç ve Ceza" adlı romanından iki alıntı gelip oturuyor - "Namuslu insanlar, yasalarla sınıhanmadıklan zamanlarda bile namuslu olmak zomndadıriar." - Toplum birini bünyesinden atmak istediğinde, ille de tekme ile kovalamaz. Daha da aşağılamak için, süpürgeyle süpürür!" Şeytanım, omzuma tüneyip "Suç: Sabit! Ceza: ???" diyor. (Sorarken bir yandan ayağıyla top te- permişçesine eşinip, bir yandan da eliyle süpürme hareketi yapmaktan geri kalmıyor şeytanoğlu şey- tan!) Ana fikir: Suç, Aydınlanma ise, yanmaya razıyız. Ana fikrin ana fikri: Yakıla yakıla karanlığa gömü- leceksek, yakmayı öğrenmemiz gerek-şarttır! Yunanistan Cumhurbaskanı 'Tehdit, sorunlann çözümünü engefler' LALE SARIİBRAHİMOĞLU BÜKREŞ/ANKARA - Yunanistan Cumhurbaskanı Kostis Stefanopuk», Türki- ye'den kendilerine yönelik olarak geldığinı ıddıa ettıgı "tehdidin" devam etmesi halinde iki ülke arasındaki sorunların çözümünün mümkün olmadığını söyle- di. Cumhurbaskanı Süley- man Demirel, Karade- niz'deki bu oluşum içinde "Yalnızca Türkiye değil, tiim üyeter lokomotif görevi yapacak" diyerek "Reka- bet deP işbirliği isnyoruz" mesajını verdı. Dışişleri Bakanı Erdal Inönü. Bükreş'ten döner- ken uçakta, Yunanistan'ın son günlerde PKK ilintili gruplarla yakınlaşma poli- tikasıyla ilgili bir soru üze- nne, "Dostluk isteyen ülke- lerin böyle yapmaması la- am" yanıtını verdı. Yuna- nistan Cumhurbaskanı Ste- fanopulos, KEİ'nin 3 yıl aradan sonra gerçekleşen ikinci zırve toplanhsma ka- tılmak üzere geldiği Ro- manya'mn başkenti Bük- reş'te Cumhariyet'in soru- larını yanıtladı. Stefanopulos, KEl'yi ıma ederek iki ülke arasın- da var olan sorunlann, An- kara ve Atina arasında mali ışbırligine her zaman engel teşkıl etmediğini belirterek "Ancak Türkiye, Yunanis- tan'a hirap ederken daha düşük tonda ifadeler kul- lanmairdedı. Yunanistan'ın, ikili so- runlara çözüm bulunması konusunda samımı olduğu- nu savunan Yunan Cum- hurbaskanı, ancak "Türki- ye'den tehdit" geldiği süre- ce ışbirhğinin mümkün ol- madığını belirtti. Stefanopulos, Yunanlı parlamenterlenn bir süre önce Suriye'nin başkenti Şam'da, PKK terör örgiitü- nün lıderi Abdullah Oca- lan'a antik Makedonya'yı simgeleyen bayrak verme- lerıyle ilgili bir soruyu, "Hiç kimseye madalya ve- rilmedi ve bu konuda bil- . gfan yok" demekle yetindi. Stefanopulos, bir süre önce Atina'yı ziyaret ede- rek "Meçhul Asker Anı-' tı"na çelenk koyan sözde Kürt Parlamentosu'nun Başkanı Yaşar Kaya'nın, Yunanistan'ı ziyaretine de . ilgınç bir yorum getirdi.( Yunan Cumhurbaskanı,' "Bazı yabancılar Yunanis- ' tan'ı ziyaret ettiler. Bunlar ' arasmda, Türkiye iie iyi itiş- kiteri bulunmayan yabancı- lar da vardı" dedi. 1992 lstanbul doruğu ile kurulan KEt, 3 yıl içinde kuruluş çalışmalarını ta-> mamladı. Doruk sonunda. yayınlanan ortak bildiride' üye ülkeler, merkezi Sela- ^ nik'te olacak ve baskanlığı- ' nı bir Türkün yapacaği KEİ bankasına hayatiyet kazan- dınlmasını onaylarken özel teşebbüsün inisiyatifi ele alması ve bu amaçla neler ' yapılabileceğini kâğıda döktüler. Rusya ve Yunanistan'ın, ilk başta karşı çıktıkları. ancak sonradan KEt bünye- sinde Türkiye ile "başa baş mücadele etmek" için, KEl'ye hukuksal zemin ka- zandırılmaması fikrinden dünkü toplantıda vazgeçti- ler. Ozerinde yoğun Rus ' baskısı olduğunu Bükreş'tet, baş başa görüştüğü Demi- rel'e aktaran Azerbaycan- Cumhurbaskanı Haydar? Aliyev de bir denge politi- kası ızleyerek, konuşmasm- da Azeri petrollerinin çıka- nlması anlaşmasında, hem Türkiye hem de Rusya'nın aktif rol oynadıklannı belir- terek Moskova'ya göz kırp- maya özen gösterdi. Diplomatik kaynaklar, ' Yunanistan'ın AB üyeliğiniJ kullanarak KEİ içinde Tür- kiye'ye karşı bir nüfuz ka- • zanma yarışı içinde oldu-r ğuna dikkat çekiyorlar. Yunanistan Cumhurbas- kanı, KEİ toplantısında yaptığı konuşmada, ülkesi- nin KEl'ye fon, mali kay-' nak ve proje aktanmında, köprü rolü oynayabileceği- ni söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle