04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13TEMMUZ 1995PERŞEMBE 14 KULTUR Eıı yeııi yapıtlarla ABT N. RANA EVCtM 23.Uluslararası Istanbul Müzik Festivali'nin bale ve dans bölûmûnün bu yılki tek topluluğu olan Amenkan Bale Tiyatrosu, bize ikı farklı programla beş koreografin toplam yedi eserini izleme firsahnı sağladı. Birinci programın ilk eseri "modern" olarak tanınmasına rağmen, artık Amerikan dans sanatının klasıkleri arasında sayılan Paul Taylor'a aitti. Koreograf olmadan önce Martha Graham'ın yanı sıra George Balanchine ile de çalışmış olan bu sanatçı, hareketlen bedeninden kendine özgü bir tarzda aktarmasıyla dikkatı çekmiştir. O derece ki, Balanchine'nin "Episodes" adlı eserinde Taylor'ın dans ettığı soloyu, başka hiç kimse dans edememış. Taylor aynldıktan sonra da solosu eserden çıkanlmrştır. Taylor'ın "Airs" (AryaJar) adh koreografısi, Balanchine'ye bir gönderme olarak değerlendinlebilir. ÖzellikJe ABT'nin klasik bale sanatçılan tarafından icra edildığinde, koreografınin içindeki klasik öğeler ister istemez daha çok belırginJeşiyordu. Balanchine stili ve tekniği Kırov geleneğinden Dıaghilev'ın topluluğuna, oradan da 1933'te Lincoln Kirstein'ın daveti üzerine ABD'ye geçmiş olan George Balanchine'nin iki eseri de seyirciden en çok alkış alan yapıtlardı. Balanchine, Amerikan Bale Okulu'nun lcurucusudur. Amerikan bale sanatının ve yalın hareket üzerine kurulmuş konusuz, soyut balelerinin büyük ustası olarak kabul edilir. Balanchine'nin eserlerini sergilemek. onun adıyla kurulmuş bir vakfın ıznine bağlıdır. "Çaykovsld Pas de Deın" adlı bınnci eserde dans eden Arjantin asılh balerin Paloma Herrera, kusursuz teknığinin yanı sıra. müzigi bedeniyle dile getirmekteki özel yeteneğiyle dünyanın önde gelen balerinlerinden biri olacağını müjdeler gibiydi. Yalnızca on dokuz yaşında olan Herrera'nın nesli tükenmekte olan "balerin" tûrünû, önümüzdeki yıllarda yaşatacaği kuşkusuz. Onunla birhkte dans eden Julio Bocca ıse kusursuz adımlanna rağmen, ruhsuzluğuyla sanatçıdan daha çok, başanlı bir sporcuyu andınyordu. Zorlu bir eser olan "Tema ve Çeşitlemeler", yoğun turne ve provalarla boğusan ABT dansçılanna soğuk terler döktürür gibiydi; yine de başanlı olmadıklannı söylemek ukalalık olur. Başrollerdeki Amanda McKerrovv ve Wes Chapman, temiz ve gûçlü dansçılıklanna rağrnen Herrera kadar olağanüstü değillerdi. "Tema ve ÇeşMemder", Balanchine stilini ve tekniğini tanıtıcı ilginç bir belgesel olarak görülmeye değerdı Kudelka'dan özgün bir hareket dili ABT'nin programlannda iki koreografiyle yeralan ikinci isim, Balanchine'nin A merikan Bale Tiyatrosu, festival kapsamında bize iki farklı programla beş koreografın toplam yedi eserini sundu. ABT'nin repertuvanndaki en yeni yapıtlardan oluşan programa genel olarak baktığımız zaman, koreograflann müzik ve dans arasındaki ilişkiyi kurcalamayı hâlâ sûrdürdüklerini görüyoruz. edilen bu yapıtta bedenler, teker teker düşünülmek yerine, birkaç bedenden oluşan daha karmaşık birimleri oluşturuyorlardı. Bütûn sahnenin doldurulduğu kalabalık bölümlerde oluşturulan çizgiler işlek, aralanndaki geçişler son derece akıcı ve çarpıcıydı. ABT'nin repertuvanndaki yeni eserlerden biri de 1970'lerin başında Amerikalı koreograf Robert Jeoffirey'in desteklemiş olduğu "avant-garde" sanatçılardan Twyla Tharp'ın son yapıtı "Cennet Ne Kadar \akın"dı (How Near Heaven). Giysileri ünlü modacı Gianni Versace tarafından gerçekleştinlmış bu eserde Tharp, ABT'nin yetenekJi dansçılanm kullanarak vazgeçemediğı deneyselliğini sürdürüyordu. Müzik bilgisi en az dansçılığı kadar ileri düzeyde olan bu sanatçı, Britten'in bestesini en ince aynntılanna kadar incelemiştı. Müzığe yer yer, Tharp'ın koreografîsine kattığı el çırpmalarla müdahale edilmişti. "Cennet Ne Kadar Yakın," Britten ve Tharp arasında geçen estetik bir düelloyu andınyordu. Dansta ışığm önemini vurgulayan Lut ^^ B J aksine çok yeni bir koreograf olan Kanada asıllı James Kudeika'ydı. Topluluğun artıstik yönetmeni Kevûı McKenzie'nin seçtiği bu sanatçının iki eserinde de halk danslannın içinde ustalıkla öğühlldüğü özgün bir hareket dili yaratılrruştı. Birinci programdaki eser "Acunasız Dünya'\ daha çok ikili danslar üzerine kurulmuştu. Dans ettiğı her koreografıde olduğu gibi, bu eserde de ön plana çıkan Herrera'nın yanı sıra, Christine Dunam da anlamlı yüzü ve koreografınin çekişmelerine rağmen korudugu yumuşaklığıyla oldukça etkıleyiciydi. Ikili danslann aralanndaki bağlantılarda (belki de ÖzellikJe) bazı kopukluklar vardı. ama "Acunasız Dünya"nın fınal sahnesı gerçekten etkileyici bir zengınlik taşıyordu. Her çiftin kendine özgü ritmi, farklı psıkolojik yapılan yansıtan hareketlen, sahneyi kalabalık ve kanşık dünyamızı doldururcasına kaplamıştı. Çaykovski'nin gitrikçe yoğunlaşan temposuna rağmen, bütün dansçılar, müziği kendi benmerkezlerinden kaynaklanan bir çeşitlilikJe algılıyor gibiydiler. Ayru müziği paylaşmanın dayattığı uyum, çağdaş insanın yaşadığı acırnasızhğın karmaşık bir resmini andınyordu. Kudelka'nın ikinci programdaki eseri "States of Grace" (Zerafet BicimJeri) daha çok üçlü-dörtlü gruplar üzenne kurulmuştu. Hindemith'ın müzjği ile dans ABT'nin sunduğu programlar kapsamındaki beşincı koreograf da Lar Lubovitch'tı. Istanbul seyircisi bu koreografin kendi topluluğunu daha önce ikı kez izleme fırsatını bulmuştu. Sanatçının ABT dansçılanndan ızledığımiz koreografisinin adı "Bir Brahms Senfonisi"ydi. Dansta ışığın önemini vurgulayan ilk koreografiardan biri olan Lubovitch, bu son çalışmasıyla dikkatleri ışık ve kostüm arasındaki ilışkiye doğnı yönlendiriyordu Sırasıyla koyu pembe, mor, kırmızı ve mavi kostümler giymiş olan Sandra Brown, Keith Roberts, Kathieen Moore ve Johan Renvall, tamamen sıyahJar içindeki diğer dansçılann arasında, sololannın yanı sıra kostümleriyle de koreografinın vurgulannı tamamlıyorlardı. Lubovıtch'in eserlerinde, hareketlere zorlama anlamlar yükJenmeye çalışılmadığı halde, kendilığınden ortaya çıkan birlik, uyum ve dayanışma temalan egemendir. "Bir Brahms Senfonisi> 'nde de sürekli yücelen bir enerjı, dans ve devinimle kutsanan bir yaşama sevinci, izleyenleri ister istemez umuda ve mutluluğa götürüyordu. Modern ve postmodern koreograflar ABT"nin repertuvanndaki en yeni yapıtlardan oluşan bu progTama genel olarak baktığımız zaman, koreograflann müzik ve dans arasındaki ilişkiyi kurcalamaya hâlâ devam ettiklerini görüyoruz. Onceleri müziğe oldukça hoyrat yaklaşan Amerikalı "modern" (veya en yenılerin sınıflandığı gibi 'postmodern') koreograflar, müzığın doğasından gelen harekeüerle bedenin boşluktakı devinimleri arasında gittikçe daha zenginleştirilmeye çalışılan bir uyum-tezat ilişkisini geliştıriyorlar. 2.Uluslararası Istanbul Caz Festivali'nde Kronos Dörtlüsü sürpriz bir programla Aya Irini'de Cazseverler, çağdaş miizikle tanısın SERHAN KAMtL tstanbul Caz Festivali'nin bu akşamkı ko- nuğu Amenka'dan. Kronos, klasik yayh çal- 'gılardörtlülerine benzemeyen bir grup. Yak- laşık 20 yıldır yenıükçi tavırla çalışmalannı sûrdürüyor. 1980'lerde Şostakoviç ve Bartok yorumlanyla adını duyurdu. Bu arada Ron Carter'la Tbelonious Monk'un. Eddie Go- mez-JiınHalukjlısıyleBiUEvans'ınstandart- lannı kaydetti. Kronos bir süredir repertuvan- m günümüz bestecilerinin topluluk için yaz- dığı yapıtlardan oluşturuyor. Topluluğun ku- rucusu DavidHarrington 'denenmemisoiamn peşindeyiz' diyor. HARRİNGTON- Müzığımızi hiçbir za- man klasik olarak adlandırmadık. Aynı şekil- de caz olarak da adlandırmadık. Geçmışte Şostakoviç, Bartok, Webern, Ivesgıbı bestecı- lerin eserlerini yorumladık. Şimdi bizim ıçin yazan birçok ilginç besteci var. Bu eserleri yo- rumluyoruz. Şu anda sanınm dünyanın deği- şık ülkelerinden 40 besteci bizım içın yapıt- lar ürehyor. -Ne kadar şanshsınız_ PoJonvalı besteci G o rcckrnin sizin için bir dörtlü yazdığını oku- muşrum. Diğer bestecOer arasında tamdığunız isimler var mı? HARRİNGTON- Evet, bız de şanslı oldu- ğumuzu düşünüyoruz. Amerikan besteci CharyVVvley,John Zorn, Astor Piazzola, Rus- ya'dan Gubaibulima— Gorecki bızim ıçın ikı dörtlü yazdı. Şu anda üçüncüsü üzerine çalı- şıyor. Şu ana kadar yaklaşık bızım için dört yüz kadar beste yazıldı. Tabii bir de şu anda bestelenenler var. - Müziğin üretimi aşamasında bestedleıie yakın ilişki icindesiniz. Muhtemeienyapıtiann oluşum sürecine de etkiniz oluyordur. HARRİNGTON- Evet, kesinlikle... Grup- ta yeteneklen, yeni yapıtlan keşfetme ışini ben üstlendim. Bestecılenn herbiriyle iletişim ıçindeyim. Yapıtlannın ne zaman, nerade, hangi ko- şullarda seslendırileceğıni saptamak için ça- lışıyorum. Ne zaman bizim içın bır eser yazı- lacak olsa, besteciyle yakın ilişki içinde çalı- şınz. Birçok bestecıyle yıllarboyubırlıkte ça- lışmarun getirdiği dostluklar söz konusu. Sonuçta karşılıklı iletişim müziği etkıliyor. Çalışmanın bütünü açısından bakıldığında, farklı bır üretım süreci söz konusu. Müzıkte yenilikçı, heyecan verici deneyunlerin peşin- deyiz. Duyulmamış sesler, ahşılmışa meydan okuyan yeni yaklaşımlar bize ilginç geliyor. - Bir zamanlar Astor Piazola, Thelonious Monk, Bıll Evans'ın bestete- rini çaiıyordunuz. Yani caz ya- pıyordunuz. Klasik çalarken, cazcüaruı doğaçjama özgüriü- ğünü kıskandığınız oldu mu nlç? HARRİNGTON- Mükem- mel bestecileren güzel eserle- rini bizım içın yazıyorlar. Bu bize mutiuluk veriyor. Anlık düşünceler, yüzeysel buluşlar beni ılgilendirmiyor. Bazen anlık buluşlar mükemmel ola- bilır. Ama her zaman değil. Parlak fıkirlergelıştirebılmek için bazen çok çahşmak gere- kir Sanınm müzıkte iyıye ulaşmak ıçin birçok yol var... Bizım de zaman zaman do- ğaçlama çaldığımız oluyor. Tabiı doğaçlama- nın çok farklı kullamm bıçımlen, yöntemleri var. Genelde yazılı partısyonlan çalanz. - Konser progranunızdan söz edebflir mi- HARRİNGTON- Mükemmel akustiğe sa- hip, tanhi bır kılısede çalacağımızı biliyoruz. Bu nedenle, Avrupa müzığinın ilk örneİderin- den Perotin'in bır eserini seslendireceğız. Aya tnm'nin ınşaa edıldiğı çağda, 12'inci yüzyıl- da yazılmış; dört bölümden oluşuyor. İlk kez bır erken çağ bestecisini repertuvan- mıza alıyoruz. Programda muhtemeien Aze- rı besteci Sranchiz Ali Zadeh'in dörtlüsü, John Adams, Herry Partch ve PhiKp Glass'ın bestelen de olacak. Konser turu ıçin yaklaşık 40 eserlık bir repertuvanmız var. Koşullara göre bu listeye başka yapıtlar da ekleyebiliriz. JVorjnsenn ağırlığı, satışı 160 bine ulaşan 'Fahir Atakoğlu' adlı albümde olacak. Aynı konser programını nisan ayında Houston'da çalan Fahir Atakoğlu'nun yanında, herbiri kendi dalında çok başanlı 12 müzisyen de sahneye çıkacak. Açıkhava'da 'Türkiye'nin Yakın Tarihi' CUMHUR CANBAZOĞLU Fahir Atakoğlu'nun pop müzik serüvenı bir- iki besteyle zirveye oturanlannkine hiç mi hiç benzemiyor. Daha ortaokula giderken piyano dersleri almış Atakoğlu (1963). Cemal Reşit Rey'in kompozisyon derslenyle geliştirmiş müzik bilgisini. 20 yaşma kadar tngiltere'de müzik eğıtimi görmüş, stüdyo müzisyenliği yapmış... 1983'te tanıdı yerli piyasa Atakoğlu'nu. tstanbul Gelişim OrkestTası'na gelir gelmez sivrilmeye başladı. ÖzellikJe elektriklı klavyede ıyi bir birikimi vardı. Onno Tunç'tan çok şeyler öğrendi, Sezen Aksu ve diğer yıldızlarla çalıştı. Ancak her orkestra elemanı gibi perde arkasında kalmıştı, taa ki Mehmet Ali Birand'la tanışıncaya dek. "Kıbns Belgeseli"ne özgün müzik arayan Birand, .Amenkalı bır dostunun önerdıği Atakoğlu'nun kompozisyonlannı çok beğenmişti "Demirkırat", "12 Mart" belgeselleri derken Türkiye'nin yakın tarihini bestelemeye soyunan Atakoğlu, Türk insanının kulağına yatkın sentetik müzikler üretmeye başlamıştı. "Demirlorat" ve "Kıbns''belgesellerinin müziklerini türlü zorluklaria bir kasette topladı bu arada. Ancak TRT'nin katı tutumu sonucu hayli geciken ve duyurulamayan kâset ılgi görmedi. Müzik çevreleri de bizde fazla üretilmeyen bu türe isim bulma uğraşına gırmişti. "Asansör müziği" diyenler oldu, "newage"e benzetenler de. Atakoğlu'nun Klasik batı müziğinin az bilinen örneklerinden yararlandığı, özgün bir sanatçı olmadığı savunuldu. Bu eleştirilerin ağır olduğunu söylemek mümkün. Sürekli reklam müzikleriyle uğraşan. belgesellere müzik hazırlayan sanatçının zaman zaman bilinç altına yerleşen melodileri kullanması bizce normal. Atakoğlu elektronik müzığın sımrlannı iyi tanıyan, Batılı altyapı üzenne Dogu ritmlerinı başanyla oturtabilen bir kompozitör. Para kazanabilmek için asıl işi reklam müziği üretmek oldu bir ara; ama olanak buldukça düzenlemeler de yapıyor. Pop müziğe ısmarlama şarkı bestelemiyor; bazı kompozisyonlan daha sonra popçular tarafından sözler yazılarak kullanılıyor. Öyle fazla bestesi de yok popun geçmişinde. MFÖ'nün "Gektiler"i. Levent Yüksel'in "Istanburu. Sertab Erener'in "L'al" ve "Dargın Değüim"i sayılabilir; bir de Sezen AksıTnun yeni albümünde yer alacak "Alaturka" ve "Çingene"... Adını verdiği ikinci albümden sonra Can Dündarın hazırladığı "San Zeybek"ve "Gölgedekfler" dizisiyle öne çıkan Atakoğlu, bu geceki konserde içinden dört parçayı seslendireceği yeni albümün üzerinde çalışıyor uzun süredir. Konserin ağırlığı ise satışı 160 bine ulaşan ve sözsüz müziğin pek sevilmediği bir piyasada önemli işler yapan "Fahir Atakoğlu" adlı albümde olacak. Aynı konser programını nisan ayında Houston'da çalan Atakoğlu'nun yanında, herbiri kendi dalında çok başanlı 12 müzisyen de çalacak. Açıkhava Tıyatrosu'nda 21,30'da Biilent Ortacgü (akustik gitar), Erkan Oğur (perdesız gitar), Ercan Irmak (ney), Erdinç Şcnyayiar (akustik gıtar^uzuİu), Ükin Deniz (bas gitar), Murat Yeter (davul), Mustafa Süder (keman), Görsel Kardal (kanun), Aşkın Arsunan(tuşlu çalgılar). Aycan Tezer (tuşlu çalgılar), Hakan Beşer (vurmalı çalgılar) ve Aslı Omağ (soprano) Atakoğlu'yla birlikte sahne alacaklar. Madeleine Meeham'm pesimteri • Kültür Servisi - The Marmara tstanbul Opera Salonu'nda resim sergisi açıldı. Sergide ressam Madeleine Meeham'ın festivale katılan caz sanatçılannın yağhboya resimJeri sergilenecek. Sergi 18 Temmuz'a kadar açık kalacak. Uluslararası Heykeltraşlar Sempozyumu • Kültür Servisi - Bursa'da. Uludağ Üniversitesı tarafindan 23 Ağustos - 30 Eylül tarihleri arasında, Uluslararası Heykeltıraşlar Sempozyumu düzenlenecek. Bu sempozyuma 6'si yabancı 2'si Türk, toplam 8 sanatçı katılacak. Sempozyum dahilınde kurumsal boyutta yuvarlak masa toplantılan ve paneller de yer alacak. Aynca sempozyumun düzenleneceği tarihlerde Türk sanatını tanıtıcı sergıler, Karagöz ve Halk oyunlan gösterileri, Klasik Türk Müziği ve Türk Halk Müziği dinletileri, Belgesel ve Konulu Türk Filmleri gösterileri yapılacak. Sempozyumun içinde "Türk Heykel Sanatının Dünü - Bugünü ve Yannı" adh ulusal bir sempozyum da düzenlenecek. Kocaeli Fuan'nda ücretsiz tiyatro • KOCAELİ(AA) - Kocaeli Bölge Tiyatrosu (KBT), 45 kişiden oluşan sanatçı kadrosuyla, Kocaeli Fuan'nı gezen zıyaretçilere ücretsiz oyun sergıliyor. KBT her akşam saat 21.30'da Açık Tiyatro Sahnesi'nde büyükler için "Tavuk Vakasının Epik Komedyası" adlı oyunu, Orman Parkı Sahnesi'nde ise küçükler için "Kül Kedisi" adlı oyunu sergiliyor. Aynca Gezginci Çocuk Tiyatrosu da her akşam fuann değişik yerlerinde "Keloğlan" adlı tiyatro oyununu sergiliyor. Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışmaları • Kültür Servisi - Karikatürcüler Derneğı tarafından her yıl düzenlenen "Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yanşmalan"nın 15'si - buyıl 14Temmuz'dasonuçlanıyor. ,' Bu yıl kırkı aşkın ülkeden 1000'e yakın karikatür yanşmaya katıldı. Karikatürcüler Derneği karikatür yanşmasının uluslararası niteliğine uygun olarak bu yıl seçiciler kuruluna 3 değişik ülkeden 3 yabancı ve usta karikatür Çizeri davet etti. ; Çek Cumhuriyeti'nden Miroslav Bartak. tngiltere'den Bryan Reading ve ltalya'dan Toti Buratti bugün seçiciler kuruluna katılmak üzere tstanbul'a geliyorlar. Türkiye'den de Bedri Koraman, Mengü Ertel, Metin Peker ve Orhan Doğu'nun katılımı ile oluşacak olan seçıcileT kurulu, yann Karikatür ve Mizah Müzesi'nde toplanarak yanşmayı sonuçlandıracak. Karikatürcüler Derneği bu yıl yanşmaket ödülleri verecek. Aynca özel bir Nehar Tüblek ödülü ile Türkiye'den katılanlar arasından en genç bir çizere özel bir ödül verilecek. Saltabaş'ın resim • BURSA (AA) - Ressam Bayro Saltabaş, "Güzel Dünyamıza ve J tnsanına Yapılan Haksızlıklan Protesto" isimli resim sergisüıi 15 Temmuz'da Bursa'da açacak. Ressamlar Sokağı'nda açılacak sergide, Saltabaş'ın 1990-94 yıllan arasında sürrealist tarzda yaptığı 25 eseri sergilenecek. Saltabaş, serginin dünyamıza, insanlara ve hayvanlara yapılan haksızlıklara karşı İcamuoyu oluşturmak amacıyla düzenlendiğıni ifade etti Antalya'da sergiler • ANTALYA (AA) - Antalya'da Güzel Sanatlar Galerisi, Falez Oteli, Ansan, Kalkınma Bankası, Orkun Ozan Sanat Galerisi, Müze Müdürlüğü, Aspendos Antik Tiyatrosu'nda devam ediyor. Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde, Ressam Mustafa Köseoğlu'nun resim sergisi açıldı. Köseoğlu'nun sergisi, 20 Temmuz'a kadar açık kalacak. Selma Gürbüz'ün yapıtlan da turistik Falez Oteli Salonu'nda sergilenmeye başlandı. Sergi, 6 Ağustos'a kadar gezilebilecek. Antalya Sanatçılar Demeği'nde (ANSAN) ise Mustafa Ayaz'ın resim sergisi açıhyor. Sergi 13 Ağustos'a kadar açık kalacak. Kalkınma Bankası'nda 27 Haziran tarihinde açılan çeşıtli sanatçılann oluşturduğu "Yaz Boyu Resim Sergisi" de 27 Ağustos'a kadar sanatseverler tarafindan izlenebilecek. Fikret Öztürk, Hasan Horasan, Nazım Hacıyev, Saim Dursun, Selahattin Kara ve Yüksel Aydın tarafından ortaklaşa açılan karma resim sergisi de Orkun Ozan Sanat Galerisi'nde gösterime sunuluyor. Sergi bir hafta açık kalacak. Antalya Müze Müdürlüğü'nde de Ressam Ali Cıvıl'ın resim sergisi açıldı. Sergi 24 Temmuz'a kadar açık kalacak. Öte yandan Sanatçı Orhan Coplugil'ın Aspendos Antik Tiyatrosu'nda bu ay başında açılan "Türkiye" konulu karikatür sergisi de 20 Temmuz'a kadar izlenebilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle