Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ 1995 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
Hayal
Bahçesi Yaz
Etkinlikleri
KültürServisi- Bakırköy Belediyesi ta-
rafmdan başlatılan "Bir Dünya Kenti Ba-
kırköy" projesinın, kültür - sanat - edebi-
yat alanındaki geleneksel etkinliklerinin
ilki 15 Temmuz 1995 Cumartesi günû,
Moğollar konseriyle başlıyor.
"Hayal Bahçesi 1. Vaz Etkinlikleri" adı
verilen ve gelecek yıldan başlayarak ulus-
lararası kımlik kazandınlacak etkinlikler
18 gün sürecek ve 1 ağustos salı gûnü
"Nostalji Gecesi" ile kapanacak.
EtkinlıkJer Yunus Emre Kültûr Merke-
zi'nin bahçesinde üeretsiz olarak gerçek-
leştirilecek.
Etkinlıklerde aralannda Genco ErkaL
Ankara Sanat Tiyatrosu, Müşfık Ken-
ter'in de bulunduğu 18 tiyatro ekibinden
21 oyun ızlenebilecek. Moğollar, Bfilent
OrtaçgiL, Cem Karaca, Kesmeşeker ın de
yer aldıgı 14 ayn sanatçı ve müzık toplu-
luğu canlı mûzikleri ile dinlenebılecek.
Etkinlikler kapsamında yerli ve yabancı
sinema gösterileri, imza günleri ve söyie-
şiler. mask ve heykel sergileri ile birlikte
"SeyiriikOyunlar ŞenHğr bölûmünde or-
taoyunu, karagöz. meddah ve kukla gös-
terileri sergilenecek.
Iran
îktidar
sinemaya
saldmyor
KültürServisi- Iran'daki mollalann, ik-
tidann lslami değerleriyle bağdaşmadığı
ve olumsuz bir Iran portresi çizdiği gerek-
çesi ile Iran sinemasına müdahale ederek,
sinemadan sorumlu Kültür Bakanlığı'na
Islamiyete yakışır bir yön vermeyi hedef-
lediği bildiriliyor. "Ressalat" adlı tutucu
bir gûnlük gazetede yayımlanan bir yazı-
da, son yıllarda uluslararası festivallerde
ilgi çeken. ancak ulusal ve tslami kimliği
ihrnal eden ve Humeyni'nin önderliğinde-
ki 1979 devriminin kutsal değerleriyle
uyuşmayan birtakım filmlerin yapıldığı
vurgulanıyor.
lsim verilmiyor ama tutucu ve kökten-
dinci basınin boy hedefınin, özellikle son
yıllarda Batı'da en çoktanınan Iranlı sine-
macı Abbas Kiarostami ile geçen yılın Lo-
camo Festivali galipleri olan Ibrahim Fa-
ruzesh'in "La Jarre"-(Su Kübü) ve Ki-
anaucheAyyari'nin "Abadanh Adam" ad-
lı filmleri olduğu biliniyor.
200'den fazla yönetmen, yazar ve oyun-
cu, şimdiye dek sadece olumlu bir tslami
currihuriyet imajına titizlenen, ama bun-
dan böyle daha sıkı kjsıtlamalara yönele-
ceği anlaşılan iktidara karşı yazılan bir
açık mektupla, devletin sinema üzerinde-
ki sınırlayıcı baskılanna karşı çıktı.
La Rochelle
Solanas toplu
gösterisi
Külrür Servisi- Aydın ve seçici tarzıyla
benzerlennden aynlan ve Fransa'da 23. kez
düzenlenen "Uluslararası La Rochelk Film
Festivali"nde bu yıl Arjantın'lı yönetmen So-
lanas'ın 6 fılmınden oluşan bir toplu göste-
n düzenlendi.
Fernando Solanas, Arjantin'dekı askeri
diktatörlük dönemi boyunca, 8 yılını Fran-
sa'da gecırdı. Demokrasınin. ifade ve yarat-
ma özgürlüğunün şıddetli savunucusu Pero-
nist yönetmen, ülkesıne döndüğûnde yeni-
den mücadeleye başladı. Dıktatörlüğünün
ilk dönemlerinde Carlos MenenTe destek
veren Solanas, bir süre sonra şiddetli bir re-
jim aleyhtan oldu.
1991 'de kendısınin yazıp yönetriği siyasal,
şıirsel ve barok bir yergi niteliğindeki "Le
Yfoyage", (Yolculuk). ikı yıl önceki tstanbul
Film Festivah'nde de göstenlmışti. Yönet-
men Solanas'in kavgası, kamera arkasında
bitmiyor. llenci-merkez sol ağırlıklı partisin-
den, 1993 yılında 4 yillığına mılletvekili se-
çildikten sonrapolitik konumunu kullanarak
sanatçıların yaratma özgürlûklerinin arttınl-
masını ve kültürel çoğulculuğun destek gör-
mesinı sağladı. Gunûmuzün "rüsvete ve te-
levEzyona" bağımlı toplumlannın ısrarh eleş-
tiricisi ve tıpik bir sol muhalif aydın olan
Fernando Solanas ülkemizde. Yılmaz Gü-
ncy'e adadığı "Tangotar* ve "•Güney" gibi
fılmleriyle tanınıyor.
Tiyatroculara
disiplin cezası
Kültfir Servisi - 38 sanatçı örgütü adına
Kurucu Sanat Konseyi tarafından yapılan
açıklamada, Devlet Tiyatrolan Genel Mü-
dürü Bozkurt Kunıç'un uygulamalan de-
mokrası ve özerklik arayışı içerisindekı sa-
natçılardan öç alma girişimi olarak değer-
lendirildi.
Yapılan açıklamada sanat ortamı ile bü-
rokratık yapı arasındaki ılişkinin yenıden dü-
zenlemesi gerektiğini ıfadeeden Kurucu Sa-
nat Konseyi, sanatçı bir kişiliğin bu tûr uy-
gulamalar içerisinde bulunmasuıın son dere-
ce düşündûrûcü olduğunu ve disiplin uygu-
lamalannın durdurularak bu tür olumsuzluk-
lan ortadan kaldıracak adımlann bir an ön-
ce atılması gerektiğme dikkat çekti.
Açıklamada. sanat kurumlannm özerkli-
ğine inanan çağdaş, katılımcı ve demokratik
bir Devlet Tıyatrosu için başlatılmış yeniden
yapılanma sûrecine aktif olarak katılan Dev-
let Tiyatrolan eski Genel Müdür Yardımcısı
Külrür - Sen Genel Başkanı Dramaturg lzzet
Polat Ararat, Istanbul Devlet Tiyatrosu eski
Müdürü Murat Karasu. Antalya Deviet Ti-
yatrosu eski Müdürü Mustafa Avkıran, Mü-
dür Yardımcısı RenaOzcan, tstanbul Devlet
Tıyatrosu Sanatçısı Orhan Kurtuldu ve
Trabzon Devlet Tiyatrosu'nun 58 çalışanı-
nın, Bozkurt Kuruç'un Devlet Tiyatrolan
Genel Müdürlüğü görevine yenıden ıade
edilmesı ile birlikte çeşıtlı dısıpf ın ve para ce-
zalan ile cezalandınldıklan belırtildı.
240 sanatçının katıldığı 1. Genç Etkinlik Projesi'ne hem medya hem de gençler ilgi göstermedi
'Smııiarnı ötesmF arayan
gençler altematifî sundıı
IşıkAslan
Kültûr Servisi- Uluslararası Plastik Sanatlar
Derneği (UPSD) tarafindan hazırlanan ve
değişik sanat alanlanndan gençyarutıaları bir
araya getirmeyi amaçlayan Genç Etkinlik
Projesi 1-9 temmuz tarihleri arasında TÜYAP
Istanbul Sergi Sarayı 'nda gerçekleşti.
240 sanatçının ürünlerinin bulundugu sergide
ana tema ' sınırlar ve ötesi' olarak belirlenirken,
düşünsel ve coğrafi sınırlar ele alındı. Beş ayn
atölye çerçevesinde iktidar, suç, cinsellik, lâmlik,
medya kavramları ve bunlann sınırlan
sorgulandı.
Etkinlik süresince plastik sanatlar, sosyal
bilimler, edebiyat, gösteri sanatlan ve müzik
alanlanndaki çalışmalar bir araya getirilerek
MtNE PEKTAŞ (Sanatçı):
Etkinlikte gönüllü olarak çalıştım.
Amacımız, genç sanatçılan biraraya
getırmek ve seslerini duyurmalanna
olanak sağlamaktı. Bu tip
çalışmalarda genellikle mekân
sorunumuz oluyordu. Ancak bu defa
böyle bir sorun yaşamadık. Tanıtım
yetersizliği ile bağlantılı olarak,
beklediğimiz
oranda izleyici
toplayamadık.
Fakat bu ilk
etkinJiğimiz
olduğu için böyle
bir sorun elbette
yaşanacaktı.
Üzüldüğûmüz
nokta gençlerin
etkinliğe
yetennce rağbet
etmemesi. Bunun
dışında medya da yetennce ilgi
göstermedi. Genç sanatçılardan
alternatif sanat olaylannı
desteklemelerinı beklıyoruz.
BURÇİN BİÇİCİOĞLU (Sanatçı):
Buradakı etkinlikleri birpatlama
olarak değerlendıriyorum.
Bize öğretilenin dışında alternatif bir
şeyler sunuyoruz. Medyanın konuya
bu açıdan yaklaşması gerekiyordu.
ALPER UİAŞ (Sanatçı):
Katılımcı bireyci toplumu
oluşturmaya
çalışan ve
toplumun bu
doğrultuda daha
iyiyc yönelmesini
amaçlayan bir
etkinlik olarak
düşünüyorum.
Projemi
'Popüler düzen,
riim elemanlannı
kullanarak medya
vesermaye
kıskacında toplumu pasifize edip,
kimliksizleştiriyor'
mantığından yola çıkarak
hazırladım.
BtNNAZ AKMAN (Sanatçı):
Etkinlikte yer aldım çiinkü ben bir
sanatçıyım. Galerilerle yaşadığımız
olumsuzluklan da düşünürsek bu
etkinlik bizim için kaçınlmaz bir
fırsat.
TANER CEYLAN (Sanatçı):
Avand-garde sanatçılann ticari
kaygılannın olmaması. seslerini
duyurabılmelerine ket \urmuştur. Bu
ilginç bir panorama oluşturuldu. Genç
sanatçılar sergi, panel, dinleti ve gösteriler
aracıhğıyla hem birbirleriyle hem de izleyicilerle
buluştular.
Her yıl aynı tarihlerde yinelenecek olan 'Genç
Etkinlik Projesi ne katılım için üstyaş sınırı 35
olarak belirtendi. Proje sorumluluğunu Hakan
Onur' un, proje damşmanlığını ise Canan
Beykal, Ali Akay ve Balkan Naci Islimyeli nin
üstlendiği etkinlik TÜYAP'ın kathlanyla
gerçekleşti.
Uluslararası Plastik Sanatlar Demeği, bu
et/anliğin düzenlenmesinin en önemli nedenini
"Ülkemizde genç sanatçılann kendilerini ifade
etme olanağı bulamamalan.alısılmış mekân ve
Binnaz Akman
Burçin Biçicioğhı
bakımdan alternatif mekânlara
ihtiyacımız var.
AYLA GÖKDEMİR (Sanatçı):
Medyanın etkinliklere ilgi
göstermesini ve sanatın gelişimine
destek vermesini bekliyorum.
MURAT tPEK (Sanatç'ı) :
Bu etkinliklerde kendimize kesinlikle
oto sansür uygulamadık. Her türlü
kalıptan uzak durmaya çalıştık.
IŞIKASLAN (Sanatçı):
Etkinlik,izleyiciler tarafından
beğeniyle karşılandı.
Bu, genç sanatçılar için mutluluk
verici. En önemlisi de ticari amaçlı bir
mekânda böyle bir etkinligin
ölçülerin asılamadığı sanat ortamımızda
kendilerine alan açamamalan, değişik sanat
disiplinleri ile ilgi kuramamalan " olarak
belirtiyor.
Etkinlik konusunda görüslerini aldığımız genç
sanatçılar, özellikle galeri bulmakta güçliik
çektiklerini ifade ederken Genç Etkinlik
Projesi 'ne izleyici katılımının ve medya
desteğinin yeterli olmadığım belirttiler. Ancak
yine de iyimserlikleriniyitirmeyen genç
sanatçılar buprojeyi gelenekseüeştirme hazırlığı
içindeler.
'Sınıriann ötesi 'ni arayan genç sanatçılar, 'Genç
Etkinlik' pmjesini amacını vegözettiği hedefleri
sorguladüar.
gerçekleştirilmiş olması. Gelecek sene
çok daha programh.amacına ulaşacak
şekılde gerçekJeştireceğiz bu etkinlıgi.
EMRE ZEYTİNOGLl/(Sanatçı):
Bu sergide kendinden öncekilere göre
kendini daha çok nske atmaya mecbur
olan. konuşan, tartışan bir sanatçı
grubu yer alıyor.
Bu sanatçıların ortak noktalannı tesbit
etmeye çalışmak,
ulusal düzlemde
'özgün'lük
aramak, siyasi bir
manifesto
beklemek son
derece yanlış
olacaktır.
Çiinkü onlar,
bugün kimliği
tarifedilemeyen.
ya da bilerek,
bilmeyerek. yanlış
tarif edılen bir toplumda yaşıyorlar.
Tarif edemekleri alışkanlıklan,
değerleri var Işte bütün bunlara bir
anlam yüklemek durumundalar.
Tüm çabalan buydu.
CANAN BEYTCAL
(Proje Danışmanı):
Buradaki genç sanatçılann
son derece akademik ve biçimsel bir
eğitim tarzından geldikleri
düşünülürse hiçbir kalıba girmeyen
böyle bir projede yer almalan
kanımca
tartışmaya
açılması gereken
bir konu.
BİLLUR
APAYDIN
(tzleyici):
İlk olmasına
ragmen çok
başanlı bir
girişim.
YAGMUR
BAŞAR
(izleyici):
Sergiyı beğendim. Çok hoş çalışmalar
var.
BÜŞRA ALGAN (tzleyici):
Dûş gûcünü zorlayan, çok etkileyici
bir etkinlik.
OYAÖZCAN (tzleyici):
Çağdaş sanat konusunda ilk olmasma
rağmen çok iyi hazırlanmış.
ENSEL OKÇUOĞLU (İzleyici):
Özellikle medya atölyesindeki
etkinlikler ilgimi çekti. Zevkle.
özveriyle çalışılmış. Sanatçılan
kutluyorum.
Taner Cey lan
Otto Dix 'in tablosu için turnuva
Kültür Senisi- Otto Dfac'in savaş kar-
şıtı resimlerinın en ünlülerinden bir ta-
nesi Berlin'deki Neue National Galerie
tarafından alınmayı bekliyor. Ancak şu
anda New York'ta bulunan resim için
galen. 15 temmuza kadar toplanması
gereken 7.7 milyon Alman Markı'nın
sadece 4 milyonunu toplayabilmiş. Pa-
ranın gen kalan kısmının. The Friends
of the National Gallery adlı kuraluş ta-
rafından toplanması bekleniyor.
Sanatçının 1920'Ierde Berlin'yken
yaptığı resim, savaşm anlamsızlığı üze-
rine acımasız bir eleştiri. 'Skat Oyun-
culan' adlı resim, Berlin Dadaizmi'ni
temsil eden bir başyapıt olarak görül-
mekte.
Gerçek objelerileyağlıboyanın kola-
jı ile tablo, Birinci Dûnya Savaşı'nda-
ki üç Alman ordu mensubunu deforme
olmuş bir bıçimde ve geleneksel bir Al-
man oyunu olan "skat"ı oynarken gö-
rüntülemekte.
Nationalgalerie'nin yöneticisi Dr.Di-
eter Honisch, birkaç yıldan bu yana res-
mı Berlin'e getırtirmeyi arzuluyordu.
"\lman tarihi açısından son derece
önemli bir resim. sa>aşın veaskeri deger-
lerin şiddetli bir kınaması" dıye açıkla-
mada bulunan Honisch, resmi bir an ön-
ce Berlın'e getirmek istediklerini be-
lirtti.
Paranın gen kalan kısmını toplayacak
olan Tîıe Freinds of the National Gal-
lery, bu amaçla Berlin"de uluslararası
bir skat turnuvası düzenlemeyi amaçlı-
yor. Yanşmacılar katılmak için 2500 Al-
man Markı ödemek zorunda. Bunun
karşılığındatablonun üç boyutlubirrep-
rodüksyonunu almaya hak kazanıyorlar.
Aynı zamanda yanşmacılar, oyun sıra-
sında çeşitli hediyeler de kazanabile-
cekler. Buna bir C-sınıfı Mercedes de
dahil.
Turnuvaya katılmak için şimdiden
rezervasyon yaptıranlar arasında Ber-
lin Belediye Başkanı Eberhard Diep-
gen, şarkıcı Max Raabe ve Daimler-
Benz'in başkanı Matthias Benz de bu-
lunuyor. Skat, Almanya'da ve orada bu-
lunan Amerikan topluluklan arasında
popüler bir oyun. Aslında 'SchafkopP
(Koyun Başı) adlı oyunun daha da ge-
liştirilmiş bir versiyonu ve geçmişi 19.
yüzyıla uzanıyor.
32 kartlık bir deste ve 3 oyuncu ile oy-
nanıyor. Her oyuncuya 10 kart düşüyor
ve geriye kalan 2 kart ise masaya ters
olarak konuyor ve bu iki karta "skat"
deniyor.
Oyunun. kozlan belirlemek için
"skat" kartlannın açıldıği bir oyun olan
"toumee'nin" de dahil olduğu 7 versi-
yonu var. Tourne de puan sıstemi. kart-
lann taşıdığı değerler ve onlann katla-
n ûzenne kurulu. Oyuncular aynı za-
manda, olası sonuçlar üzenne bahse gi-
rerek ve tahminde bulunarak da puan
toplayabiliyorlar.
Bu Diyardan Aziz Nesin Geçti
ATİLLABİRKİYE
Aziz Nesin ile birlikte bir dönemi de
kapattık. Bu hem edebi tarz olarak bir
dönem hem de bir aydın tavn olarak bir
dönem. Hem kitaplanyla hem de aydın
çıkışlany la toplumumuzda bir başka ya-
zar yoktıır ki Aziz Nesin kadar tanınsın.
Ölümünün ertesi sabah minibüste. oto-
büste, kahvede. çok çeşitli yerlerde Aziz
Nesin konuşuluyordu.
Aziz Nesin'in edebiyatçı kimliği, mi-
zah anlayışı; öyküleri, oyunlan, yazjlan
edebiyatımızın köşe taşlanndan biridir.
Özgünlüğütartışmagötürmez. Üretken-
liği de... Kitaplannın çok sayıda olması
ve çok basım yapması, okurun ona olan
ilgisinın ve sevgisinin yoğunluğunu gös-
terir.
Aziz Nesin, yaşamı boyunca, bu 'bit-
mez tükenmez'yazma eyleminin yanı sı-
ra yıllarca savaşım verdi. Düşünce öz-
gürlüğü, inanç özgürlüğü, demokrasi
kendi savaşımının teması olurken, bir
yandan da hakça bir dünya idesinin pe-
şinden koştu.
Hiçbir zaman yılmadı ve hep savaştı.
Ostelik inanılmaz bir cesareti de vardı.
Hapisten, yargılanmaktan, polis copun-
dan, ölümden, evet ölümden hiç korkma-
dı. 12 Eyliil cuntasına karşı aldıgı tavır
ve eylemleri yakın tanhimızin en önem-
li olaylanndan biridir. Demokrasi ve in-
san haklan için yaptığı eylemlerson yıl-
larda saymakla bitmez. Hele hele
1989'da -74 yaşına rağmen- katıldığı aç-
lıkgrevi...
Aziz Nesin'in aydın tavnnı Sartre'ın-
kine benzetebiliriz. Ne var ki kimse, ya-
nı "büyüklerimız", örneğin de Gaul-
le'ün "Sartre, Fransa'dır' dediği gibi bir
şey söylemedi. Tersine içeri atmak iste-
diler; kurşunlandı ve daha iki yıl önce ya-
kılmak istendi. Aziz Nesin'in ölümünün
'2 Temmuz 1993 Sıvas Vahşeti'nin yıl-
dönümü günlerinde olması. herhalde bir
rastlantı değil!
Çoğumuz Aziz Nesin'in bizim vicda-
nımız olmasının rahatlığı içindeydik. O
nasıl olsa korkmadan söylüyordu. O na-
sıl olsa söyler, direnir ve yapardı. Birçok
konuda yalnız kaldı.
Şimdi, ister istemez, şu soru geliyor
insanın aklına 'Peki ya şimdi?"
Kim Aziz Nesin gibi cesurca, korkma-
dan birtakım söylenmesi gerekenleri en
açık ve temiz biçimiyle söyleyecek ve
onu yasama geçirecek? Çıkışlanyla ka-
munun dikkatini çekecek?
Aziz Nesin'i yitirmekle biraz da vic-
danımızın sesini yitirdik. Ozüntü bu bağ-
lamda çok büyük. Yoksa insan ömrü bi-
timsiz değil, bir gün hepimiz yaşama
gözlerimizi yumacağız. Ama şimdi kor-
ku insanlık dışı davranışlann üzerine gi-
debilecek miyiz?
Aziz Nesin'in eylemleri, herne kadar
tikel düzlemde de olsa -ki onun özgün-
lüğü ve yaygınlığı bu tikel eylemlerdey-
di-, bizim özellikle gericiliğe karşı ortak
eylemlerimize önıek olmalı...
Ulus olarak bir töremiz vardır; ölenin
arkasından kötü konuşulmaz, sevinil-
mez. Genellikle de kim olursa olsun, bu
töreye sadık kalınır. Ama Aziz Nesin'in
ölümü kimileri için bunun tam tersi...
Belki de derin bir nefes alacaklar, belki
de 'huzur'bulacaklar.
Aziz Nesin ile bir dönem kapandı.
Edebiyatçı kişıliğiyle. aydın tavnyla öz-
gün bir kimliği vardı ve ne yazık ki bu
kimlikle birkez daha karşılaşamayaca-
Evet, bu diyardan Aziz Nesin geçti...
NEW YORK'TAN
İLHAN MİMAROĞLU
Bilmediklerimden
Bildiğim neler neler var ki bilmez olaydım. "şeyta-
nın gör dediği" gibisinden gelip buluyor beni bun-
lar. Oteyanda, biliyorolmam gerekenler arasında bil-
mediğim yok yok. Süzgeç hep tersine çalışıyor.
örneğin, Tarkan'ı biîiyorum da Kerem Görsev'i
bilmiyordum. Istemeden bildiklerim küçültüyor beni
hem de. Küçüle küçüle tam bir yüksüğe sığmak üze-
reydim ki Kerem Görsev çıkageldi. Çıkagelen kendi
değil, plağı. Bir tanıdık göndermiş, ilgilenirim diye.
Eksik olmasın. Beni dost bilen hiçbir tanıdık, tutup
da bir Michael Jackson göndermez. Ama Uç Te-
nor'u gönderen çıkmıştı. Dostluk bozulmasın diye
bunu soğuk bir şaka saymaktan ileri gitmerıiştim.
Postadan çıktı Kerem Görsev'in plağı. Neye ben-
zediğini pek iyi bildiğim günlerimden birini gün etti.
Hem de nasıl olduysa, içimde bir Istanbul özlemi
uyandırdı. Düşünemezdim böyle bir özlemi caz mü-
ziğinin uyandırabileceğini.
Plağın adı "Hands and Ups." Uluslararası geçer-
lik açısından, plağa Ingilizce ad verilmesi işe yara-
yabilir. "Eller ve Dudaklar" demek oluyor bu ad. Çal-
gılardan kiminin elle, kiminin de hem el hem de du-
dakla çalınması anlamına geldiğini sanıyorum. Gizli
bir anlamı da olabilir.
"Plak" dedim. Ya anlamıyorlar ne demek istediği-
mi "plak" dediğimde ya da düzeltiyorlar: "CD demek
istiyorsun, değil mi?" Silindirin yerini yassı yuvarlak
aldığında, kınlır 78'in ardından, kınlmaz ve uzunça-
lan 33 geldiğinde kullandığımız sözcük hep "plak"tı.
Şimdi de CD ve o da plak. Kerem Görsev'in plağı da
CD ve bir caz plağı. Hem de çok iyisinden bir caz
plağı. Öylesine ki, CD çağında, eski caz plaklanndan
CD'ye aktanlmışlar dışında, beni bu denli etkileyen
bir caz plağını en son ne zaman dinlemiş olduğumu
unutmuştum.
Cazla içli dışlı olmaya başladığımız günlerde din-
lediğimiz caz piaklanndaki çalışlan değerlendirmek
için "ruh"tan söz ederdik hep. Şu çalgıcıda öyle bir
ruh var ki! Ama öbürü daha da ruhlu çalıyor. Bir baş-
kasında teknik iyi, ama ruh az... Iğneyle ruh çağırır-
dık o günlerde. 78'lik bir Duke Ellington'a iğneyi
koyduk mu gelirdi ruh. Bugün ruhla ruh çağnlıyor. La-
zer denen bir ruhla. Arada bir de geleceği tutuyor.
Bu kez geldi ve 53 dakika 12 saniye süreyle gitme-
di.
Bugünün cazı, eskimiş formüllerin, basmakalıp
sözlerin, çalgıcısına göre ya iyi bir teknikle ya da ki-
mi kez yeterli bir teknikten de yoksun olarak, robot
türü yinelenmesiyle oluşuyor. Aynklıklar dışında ge-
nel koşul bu. Amerikan yaşayışı, başka türtüsünün,
"ruh" dediğimin ortaya çıkmasının dürtüsünü sağ-
lamıyor olabilir. Türk yaşayışında henüz bu dürtü
sönmemiş de olabilir. Bugün cazda "büyük adam",
önemi boyutlar dışı abartılan VVynton Marsalis. "Ca-
zı köküne götürüp geleceğıni bulduruyor" gibi çe-
lişkili bir sözle övülen Marsalis'in, bu övgüyü uydu-
ranın düşünemediği bir görevi var. Cazı köküne gö-
türme çabası içinde kazdığı topraklarda bulduğu ce-
setleri mumyalamak gibi bir görev. Cazın köküne ge-
lince, o kök Türk toprağına dıkilmiş ve bitkisini ora-
da yeşertiyor sanki.
En azından çeyrek yüzyıldır cazda yeni bir aşama
beklediğimize ve bu gidişle çok bekleyeceğimize
göre, Kerem Görsev'in plağında da yenilik aramak
gerekmiyor. Geleneksel bir caz bu. Cazın birbirini iz-
lemiş aşamaları çoktan gelenekleşmiş olduğundan,
bu kez 1950'lerin sonuna doğru oluşmuş bir gele-
nekten söz ediyorum. Plağın tümü B. Görsev'in ken-
di bestelerinden kurulu. Esinli ezgiler bunlar ve bes-
te olarak ağır basmak yerine duygulu ve anlamlı do-
ğaçlamaların dürtüsünü veren birer çevre oluşturu-
yorlar. Çalgıcılann hepsi, kendi besteleriymiş gibi yo-
rumluyoıiarbunlan. Mutlu olsagerek B. Görsev mü-
ziğinin hem kendince hem de bu plakta birlikte ça-
lıştığı müzikçilerce böylesine yaşatılmasından.
Bestecinin çalışıyla piyano, şarkılar söyleyen bir
çalgı oluyor. Bu lirik tutuma öbür çalgıcılar da kendi
kişiliklerıni gerçekleştirerek katılıyorlar: Trompet ve
flügelhornda İmer Demirer; trombonda Hakan Çi-
menot; elektrikli gitarda Neşet Ruacan; saxseflo
dedikleri ve saksofon sesi veren çalgıda Çınar Apay;
parçalan paylaşan iki kontrabasçı, Oğuz Durukan
ve Volkan Hürsever. Davulcu Can Kozlu kendini
ustaca gizleyerek toplu çalışlara sağlam bir destek
veriyor. Vurmalı çalgılarda da Hakan Beşer iki par-
çada eşliğe katılıyor. Parçalardan biri eşliksiz bir
akustik gitar solosu. Adı, "yanılgı" anlamına, "Mis-
take."Toplu çalışlardan, eşlikli sololardan kurulu pla-
ğın bütünlüğüne aykırı düştüğü için mi yanılgı? Ne
ki Ricardo Moyano'nun çalışı öbür çalgıcılann ozan-
sı tutumuna hiç de aykırı düşmediği için böyle bir so-
ru kolayca unutuluyor.
Bütünüyle, Türk şiirinin tadı var bu plakta. Bir Dağ-
larca'nın, bir Orhan Veli'nin... özeti şu ki, caz gibi
bize yabancı sayılan, gerçekte evrensel bir ortam-
da, Türk müziğinin soylu bir örneği verilmiş oluyor.
Biîiyorum. "Kaleminden kan damlayan yazar" di-
ye adım çıkmış. Bu kez kalemimden alışık olmadı-
ğım bir şeyler damlıyor gibi. Bal mı? Baldan hoşlan-
mam. Vişne suyu diyelim. O da özlediklerimden ve
bulamadıklarımdan.
TYS, devletin
baskısını kınadı
Kültür Servisi - Türkiye
Yazarlar Sendikası (TYS)
Yönetim Kurulu, devletin
son günlerde kültür - sanat
kurumlan, kumluşlan ve
yazarlar üzerinde yoğunla-
şan baskılannı kınama ka-
ran aldı.
TYS Yönetim Kurulu
yazılı yaptığı açıklamada;
geçen günlerde üç gün üst
üste Ortaköy Kültür Mer-
kezi'ne baskm yapılarak
GrupYorum'lailgili 13 ki-
şinin gözaltına ahnmasını,
Ankara'da Yaba (Öykü
dergisi) sahibi Aydın Do-
ğan'm kesinleşen 6 aylık
hapis ve 50 milyon TL pa-
ra cezası yüzünden ceza-
evine konulmasını, sanatçı
Bilgesu Erenus un yaptığı
bir konuşmadan dolayı as-
ken mahkeme tarafından 2
ay hapis cezasına çarptınl-
masını anımsatarak. bu gi-
dişin, devlet eliyle yürütü-
len ülkenin kültür sanat
adamlannın, kurumlannın
ve kuruluşlannın üzerinde-
Ici bilinçli birpolitikaoldu-
ğunun altını çizdi. Duyu-
ruda, son bir yıldır 1994'te
tzmir'de Arya Kültür Mer-
kezi, Mayıs 1995'te Diyar-
bakır'da Medkom, tstan-
bul'da Genç Ekin Sanat
Merkezi ve Yapı Sanat Evi,
Haziran 1995'teGazi Kül-
tür Evi, Mezopotamya
Kültür Merkezi Izmir ve
Adana şubeleri kültür evi
ve kültür merkezlerine ya-
pılan baskınlardan ve son
olarak Ortaköy Kültür
Merkezi ve Mezorxıtamya
Kültür Merkezi Izmir Şu-
besi'nin kapatılmasından
söz edildi.
Nisan 1995'te Genç
Ekin Sanat Merkezi'nden
Songül Yücel'in, Mezopo-
tamya Kültür Merkezi sa-
natçısı Gani Nar'ın, tem-
muz 1995'te karikatürist
TankTolunay'ın gözaltına
ahndıklan da anımsatıldı.
TYS Yönetim Kurulu,
demokrat, sosyalist ve ile-
rici kamuoyunu devletin
küitür ve sanat adamlannı,
kunım ve kuruluşlanna
yönelik bu baskılannı kı-
namaya ve durdurmaya
yönelik etkinliklere çağır-
dı.