Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 HAZİRAN 1995 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
RP, ÇiHer'den
tazminat istiyor
• ANKARA
(Cumhuriyet Bûrosu) -
RP'nin, çeşitli tarihlerde
yaptığı konuşmalannda,
paitinin tûzelkişiliğine
hakaret ettiğı gerekçesiyle
Başbakan Tansu Çiller
hakkında açtığı l milyar
liralık tazminat davasına
dûn devam edildi. Ankara
9. Asliye Hukuk
Mahkemesi'nde görûlen
duruşmada taraflann
avukatlan hazır bulundu.
Öğretmenlerden
ppotesto
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Ankara Milli Eğıtim
Müdürlüğü'nün, rehberlik
öğretmenleri için
düzenlenen "tlköğretim ve
Ortaöğretimde Rehberlik
ve Psikolojik Danışma
Hizmetleri" toplantısına,
bütün öğretmenleri
çağırması, kargaşaya
neden oldu. Sabahın erken
saatierinde Başkent
öğretmenevi'ne toplanan
öğretmenler. duyunınun
yanlış yapılmasını
alkışlarla protesto ettiler.
Mezarcı yeniden
yargılanacak
• BANDIRMA
(Cumhuriyet) - tstanbul
Bağımsız Milletvekili
Hasan Mezarcı
"Atatürk'ün manevi
şahsiyetine hakaret"
suçundan yeniden
yargılanacak. Mezarcf nın
4 Haziran 1992 tarihinde
Bandırma'da düzenlenen
"Insan haklan" konulu
panelde yaptığı konuşma
nedeniyle yargılandığı
Bandırma Asliye Ceza
Mahkemesi'nde verilen
"davanın ortadan
kaldınlması" karan,
Yargıtay 9. Ceza Dairesi
tarafından bozulmuşru.
Yargıtay 9. Ceza
Dairesi'nin bozma
karanna ilişkin gönderdiği
dosya. Bandırma
Cumhuriyet Savcılığf na
geldi. karar uyannca
Mezarcı'nın
yargılanmasına 17 temmuz
pazartesi günü yeniden
başlanacak.
Istanbut'da su
kesmtisi
• tstanbul Haber Servisi -
Kâğıthane Antma ve
Tasfiye Merkezi'ndeki
enerji nakil hatlannın
iyileştirme çalışmalan
nedeniyle bugün bazı
semtlere 12 saat süreyle su
verilemeyecek. ISKl'den
dün yapilan yazılı
açıklamaya göre su
alamayacak serntler şöyle:
Kâğıthane, Hasdal,
Alibeyköy, Çağlayan,
Hürriyet Mahallesi, Gürsel
Mahallesi, Okmeydanı
civan, Anadolu ve Şark
Kahvesi, Kuştepe,
Mecidiyeköy, Şişli,
Teşvikiye, Nişantaşı,
Maçka, Taksim. Elmadağ,
Kurtuluş, Cihangir'in bir
bölümü, Sıraselviler
Caddesi. Feriköy,
Bomonti, Yeni Levent,
Oyak Sitesi, Hisarûstû
Mahallesi, Etiler Ulus
Mahallesi, Çeliktepe,
Gültepe, Şirintepe, Sanayi
Mahallesi, Seyrantepe,
Ayazağa, Harp
Akademileri, Istinye,
Trabya, Sanyer,
Rumelikavağı, Silahtar,
Küçükköy, Yıldıztabya,
Bayrampaşa, Terazidere,
Atışalanı, Esenler Yıldınm
Mahallesi, Cebeci,
Sultanciftliği, Metris,
Hasköy, Kasımpaşa, Eyüp
ve Edimekapı.
KISA..KISA..
• Şişli Belediyesi
tarafindan işten çıkarüan
işçfler. Bdediye Baskanı
Gülay Atığ'ı, başkan
yardımcısı oMuğu Avrupa
Verel Yönetimler
Asambiesi Başkanlığı'na
sikâyet etti
• Kadıköy Belediyesi'nde
çalışan işçiler,
toplusözleşme
yükürnlülüklerini tam
olarak yerine getiren
Kadıköy_ Belediye Başkanı
Selami Öztürk'e dün
teşekkûr plaketi verdi.
• Banş İçin Ortaklık
Anlaşması (BİO)
çerçevesinde, NATO üyesi
bazı ülkelerle Romanya
savaş gemileri dün
Karadeniz'de ortak
tatbikat yaptdar.
l.Ü. Fen Fakültesi kim-
lik kartımı kaybettim
Hükümsüzdür.
MAHMUT YILDIRIM
SaülıkYazhk
Tel: 556 69 35
Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir, bunalım yaratan sözlerinin çarpıtıldığını söyledi
'Orospu değil, kahpe dedim'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir, Avrupa
Parlamentosu'nun (AP) 3 bayan üyesi
için söylediği, ancak yazılı açiklamasında
belirtmediği sözcüğü Başbakan Tansu
Çillcr'e açıkladı. Gökdemir'in, olayın bü-
yümesinın ardından kendisiyle görüşen
Çiller'e, "Orospu değil, kahpe dedim"
dediği öğrenildi. Türkiye'yi zor durumda
bırakan bakana soğuk davranmadığı öğ-
renilen Çiller'in, parti grubundaki *şa-
hinler
T>
in ağırhklannı koymalan nedeniy-
le Gökdemir'in istifasını istemeye yanaş-
madiğına dikkat çekildi.
DYP kaynaklanndan alınan bilgiye gö-
re, Çiller, AP'nin 3 bayan parlamenteri
için kullandığı hakaret sözcükleri skandal
boyutlarına ulaşan Gökdemir'i, olayın
büyümcsinin ardından telefonla aradı.
• Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir, Başbakan Tansu Çiller'e yaptığı
açıklamada, sözlerinin yanlış anlaşıldığını ve iddia edildiği gibi
Avrupalı kadm parlamenterlere "orospu" değil, "kahpe" dediğini
söyledi.
Görüşmede Çiller'in. "Nedir bu olaviar?
Neden kaynaklaıuyor?" içerikli sorulan
üzerine, Gökdemir'in, "Orospu deme-
dim, kahpe kelimesini kullandım" itira-
finda bulunduğu öğrenildi.
Devlet Bakanı Esat Kıratboğlu'nu, te-
levizyondaki bir canlı yayında 8'inci
maddenın kaldınlması konusunda hükü-
met görüşünü muhalefete karşı tam ola-
rak savunamadığı gerekçesiyle TBMM
grup toplantısında azarlayan Çiller'in,
Gökdemir'le yaptığı görüşmede sert bir
ifade kullanmadığına dikkat çekildi.
Gökdemir'in sözleri üzerine Brüksel'de
katıldığı toplantıda bazı parlamenterlerce
protesto edilen Dışişleri Bakanı Erdal
Inönü'nün de Ankara'ya geldiğinde Gök-
demir'le görüşme yaptığı belirtildi. Alı-
nan bilgiye göre Inönü, AP'de dağıtılan
protesto mesajlannın ve Türk basmında
çıkan haberlerin fotokopisini Gökde-
mir'in önüne koyarak, Türkiye'nin zor
duruma düşürüldüğünü, bir özür açıkla-
ması yapılması gerektiğini anlattı.
Inönü, bu görüşmenin ardından Başba-
kan Çiller'le görüştü. Çiller'in, tnönü ile
görüşürken Gökdemir'i arayarak "Şu an-
da yanımda Erdal Bey var. Bir açıklama
yapacağuuzı duydum. Bu beni sevindirdi"
dediği kaydedildi. Çiller'in, Avrupa Birli-
ği ile gümrük birliği çalışmalannın yo-
ğun olduğu bir dönemde Türkiye'yi ulus-
lararası platformda zor durumda bırakan
Gökdemir'e karşı "yumuşak"davranışı,
"şahinler" olarak adlandınlan DYP için-
deki "aşın milliyetçiler"in etkinliğine
bağlandı. Parti içindeki muhafazakârlarla
genelde birlikte hareket eden ve Çiller'i
zor duruma sokabilecek güce sahip olan
milliyetçi cephenin uyarılannı dikkate
alan Başbakan'ın, skandahn gündemden
düşmesinin ardından yapacağı kabine de-
ğişikliğinde Gökdemir'i görevden alma-
sına kesin gözüyle bakılmasının doğru
olmayabileceği kaydediliyor.
DEP'lilerin
temyiz
davası *
20 eylülde
• Yargıtay tebliğnamesinde,
Mahmut Ahnak ve Sırn
Sakık'ın cezasının 6'da 1
oranında arttınlması, Sedat
Yurtdaş ve Ahmet Türk'ûn
cezalannın ise TMY'nin
8/1. maddesine
dönüştürülmesi istendi.
BÜLENT SARIOĞLU
ANKARA - Yargıtay Cumhuri-
yet Başsavcılığı, kapatılan De-
mokrasi Partisi'nin (DEP) millet-
vekilleri ile Şırnak Bağımsız Mil-
letvekili Mahmut Ahnak için ha-
zırladığı tebliğnamesini tamamla-
yarak Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ne
sundu.
Başsavcılık, eski Mardin Mil-
letvekili Ahmet Türk, Diyarbakır
Milletvekili Sedat Yurtdaş ve es-
ki Şırnak Milletvekili Orhan Do-
ğan hakkında verilen kararlann
sanık lehine bozulmasını istedi.
Ankara DGM'ce mahkûm edi-
len milletvekillerinin temyiz da-
vasmın 20 Eylül 1995 Çarşamba
günü başlayacağı belirtildi. Yargı-
tay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca
hazırlanan tebliğnamede, bağım-
sız milletvekili Mahmut Alınak
ile eski Muş Milletvekili Sım
Sakık hakkında Terörle Mücadele
Yasası'nın 8/1. maddesi uyannca
verilen 3'er yıl 6'şar ay hapis ce-
zasının yerinde görüldüğü ve ce-
zanın Türk Ceza Yasası'nın 80.
maddesine göre 6'da 1 oranında
arttınlması istendi.
Başsavcılık. Sedat Yurtdaş
hakkında Türk Ceza Yasası'nın
"yasadışı örgüte yardım ve yatak-
Iık" hükmünü düzenleyen 169.
maddesine göre verilen cezanın
Terörle Mücadele Yasası'nın 8/1.
maddesine dönüştürülmek üzere,
sanık lehinde bozulmasını talep
etti. TCY'nin, "yasadışı örgüt
üyeliği" hükmünü düzenleyen
168/2. maddesine göre 15 yıl ağır
hapse mahkûm edilen Ahmet
Türk'ün TMY'nin 8/1. maddesi-
ne göre cezalandınlmasını içeren
tebliğnamede, Şırnak eski Millet-
vekili Orhan Doğan hakkında
"yasadışı örgüt üyesi olmak" ge-
rekçesiyle verilen cezanın, "yasa-
dışı örgüte yardım ve yatak-
lık"hükümlerine dönüştürülmesi
istendi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı-
lığı, eski Şırnak Milletvekili Se-
lim Sadak, eski Diyarbakır mil-
letvekilleri Leyla Zana ve Hatip
Dicle için TCY'nin 168. maddesi
uyannca verilen 15'er yıl ağır ha-
pis cezasının onaylanmasını iste-
di.Ankara Devlet Güvenlik Mah-
kemesi'nde yapılan yargılamada
toplam 90 yıl hapse mahkûm edi-
len 6 DEP, 1 bağımsız milletveki-
linin davasına ilişkin karar Anka-
ra DGM Başsavcısı Nusret Demi-
ral ve sanık eski milletvekillerin-
ce temyiz edilmişti.
Mahalkh dedeyi "yol düşkünü" olarak niteleyince, selami sabahı kesmek de farz oldu.
RP'yegiden Alevi dedesia-JedikU
MtYASE İLKNUR
Alevi yol kurallarına göre, toplumdan
'dışlanma cezası'nı cemaatin de onayıyla
dedeler verir. Ancak tstanbul'un Ümraniye
ilçesine bağlı Kazımkarabekir Mahalle-
si"nde bu kural tersine işledi ve bu kez ce-
maat dedeyi dışladı. Çoğunluğunu aynı
ocağa bağlı ve aynı bölgeden gelip yefle-
şen Alevilerin oluşturduğu mahalle sakin-
leri. RP'nin toplantısına katıldığı gerekçe-
siyle dedeleri Haluk Aykut'u 'düşkün' ilan
ederek azlettiler. Dede ile her türlü ilişkn ı
kesen ve selamlaşmayan mahalleli, bu du-
rumun Alevi inancının ve yaşam biçiminin
tersine hareket eden ve çıkar peşinde koşan
diğer dedelere de ders olacağı inancında.
Mahalleli şimdi kendine yeni bir 'dede' bu-
lacak.
Haluk Aykut, Pir Sultan Ocağı'na bağlı
bir Alevi dedesi. Yıllar önce hemşerileri-
nin, toplu olarak yaşadığı Ümraniye'nin
Kazımkarabekir Mahallesi'ne gelip yerleş-
miş. Geçen hafta içinde Milli Gazete'de çı-
kan *950 Alevi Refah'ta' başlıklı haberde,
AJevi dedesi olarak Aykut'un da adı geçi-
yordu. Mahalledeki Alevi cemaat, bu haber
üzerine hemen toplanarak Halil Aykut'un
Cemevi'nde artık cem yönetmemesi ve de-
delikten azledilmesi konusunda ortak karar
aldı.
Dedenin "yol düşkünü' olduğuna karar
veren mahalleli, selami sabahı da kesti. Ha-
luk Aykut konusunda bu ağır yaptınm ka-
rannın alınmasına öncülük edenler arasın-
da öz yeğenleri Ali Aykut ve Muharrem
Aykut da bulunuyor.
Mahalleli adına çoğunlukla Halil Ay-
kut'un yeğeni Ali Aykut görüşlerini dile
getirdı Amcasını çıkar karşılıği RP'ye git-
mekle suçlayan Ali Aykut, "İşyerierimizde,
kahvede RP'liler haberin çıktığı gazeteyi
gözümüze sokarken aynı zamanda bi/im
yüreğimize de oklar sokuluyor. İnsanlanmı-
a diri diri yakan bir zihnhetle aynı çaö ah>
na oimak ayıbı bile yeter. RP'ye kâydolup
olmaması önemU değil" diyerek dede Ay-
• Ümraniye'nin Kazımkarabekir
Mahallesi'nde oturan Aleviler,
dedeKklerini yapan Haluk Aykut'u
RP'nin toplantısına katıldığı için
'yol düşkünü' sayarak dedelikten
azlettiler.
Alevi dedesi HalukAykut, RP'yie kurduğu
SKak ilişkûıin cezasuu azille ödedi.
kut'u eleştirdi. Ali Aykut, olay hakkında şu
bilgileri verdi. "'Dede bir süreden beri biz-
den özeUikie kaçıyordu. Bizim hanını geçen-
lerde kendisini Gümüşhaneliler Derne-
ği'ndc gördüğünü söyleyince kulaklanma
inanamadun. Çünkü Gümüşhaneüler Der-
neği, RP'lilerin üssü gibi>di. Hanım ertesi
gün yine gördüğünü söyleyince amcamı ya-
kın takibe lidık. tki gün arka arkaya akşam
dedenin evinden cüpp^lL sanklı insanlann
çıktığını gördüm. Bir gün sonra aynı kılıkta
yine birtakun insanları dedenin evinden ÇH
karken gördüm. Daha sonra da Milli Gaze-
te'de haberi okuduk. Halil Dede gibi insan-
lar, haydi kendi sorumluklannı bihniyorlar
hiç olmazsa temsil ettikleri toplumun şerefi-
nL onurunu düşünsünler. Bizim bu da\ ranı-
şımız diğer dedelere de ders olsun. Hiç kim-
se toplumun önünde değUdir ve tek basına
hareket edemez. Dede ekonomik kazanun-
lar elde ederken bizi kaybetti."
"Dimyata pirince giderken evdeki bul-
gurdan olmak" diye buna denir işte. Dede
söze, "Bu insanlann cahiliiği beni ökiürür"
diye başlıyor.
CHP'li olduğunu ve kesinlikle RP'ye
kaydolmadığını öne süren Halil Aykut,
suçlamalan şöyle yanıtladı:
" Partiye kaydolmadım. bir tek kelime bi-
le konuşmadun. RP'nin ilçe başkanı hemşe-
rimdi çağırdu gittim. Maddi-manfvi bir çt-
karun olmadı. Bunu mahalle halkına da an-
lattım. ama beni dinlemediler. Hem RP'li-
lerle Alevilerin bağdaşması mümkün değiL
Ben o toplantıda başka \le\ilerin olduğuna
ve kaydolduğuna da inannuyorum. Bu zih-
niyet benim Sıvas'ta fidan gibi çocuklanmı
yaktı. Ben nasıl o partiye kaydolurum. Ma-
halle halkı bana boş yere küs. Artık mah-
şerde barışınz. Ben Alevinin şerefiyle na-
musuyla oynamadım. Toplumumu küçük
düşürmedim. Aleviliği satmadım. Yanhşüğı-
rru isbat etsinler 'yol düşkünlüğiTnü kabul
cde>im. Yine de bir hatam olduysa özür di-
lerim."
Dedenin özür dilediğini mahalleliye ak-
tardığımızda durum, dede açısından pek
değişmedi. Mahalle sakinleri, "Dede basm
toplantısı yaparak Ale\i toplumundan özür
dilesin, RP'nin ve Milli Gazete'nin haberini
yasal yollardan tekzip etsin. ondan sonra
bakarız. Bundan sonra dedeler sıkı göze-
timde olacak" diyorlar.
Paradigmanm Iflası adlı yapıtı nedeniyle 20 ay hapisle cezalandırılmıştı
Başkaya, bugün tahiiye oluyor
• Cezasını tamamlayarak bugün tahliye edilecek düşünce
suçlusu Başkaya, bedel ödemeden özgürlük olamayacağını
söyledi. Başkaya, "Partiler, generallerin ördüğü duvann
bekçiliğini yapıyor" dedi.
digmamn tflası" lcitabı nedeniyle ts-
tanbul DGM tarafından 20 ay hapis,
41 milyon lira para cezasına çarptı-
ERGÜNAKSOV
ANKARA - Düşüncelerini kitaba
dönüştürdüğü için Istanbul Devlet
Güvenlik Mahkemesi (DGM) tara-
fından 20 ay hapis cezasına mah-
kum edilen Doç. Dr. Fikret Başkaya,
demokratikleşmenin siyasi bir tercih
sorunu olduğunu söyledi.
Yüz yıldan beri özgürlükler ko-
nusunda bir arpa boyu yol ahnmadı-
ğını savunan Başkaya, siyasi partile-
ri, "generaller tarafından toplumun
önüne örülen duvann bekçiliğini
yapmakla" suçladı. Haymana Ceza-
evi'nden bugün tahliye edilecek
olan Başkaya, "Bedel ödemeden öz-
gûrlük olmaz" dedi.
Terörle Mücüdele Yasası'nın
(TMY) 8. maddesinin değiştirilmesi
ile ilgili tartışmalar sürerken "Para-
nlan Başkaya, bugün tahliye oluyor.
Cezaevinde yeni ldtap
Cezasının büyük bölümünü An-
kara'nın Haymana Cezevi'nde ta-
mamlayan Başkaya, bilimsel çalış-
malannı cezaevinde de sürdürdü.
Üniversiteye dönmesinin mümkün
olmadığını belirten Fikret Başkaya,
"Üniversiteye dönmem mümkün o\-
sa bile, özerk olmayan bir kurumda
çalışmam mümkün degildir" dedi.
'Küreselleşme, Kutaplaşma, Yeni-
den Kompradorlaşma' adı altında
yeni bir kitap hazırladığını kayde-
den Başkaya, şunlan söyledi:
"Türkiye'de düşünce hiçbir za-
man özgür olmadı. Her zaman öz-
gürlükleri kısıtlamak için bir gerek-
çe uyduruldu. Neredeyse yüz yıldır,
özgürlükler konusunda bir arpa bo-
yu yol alınmadı. Bunun nedeni. öz-
gürlük mücadelesinin cılızlığı ve ye-
tersizliğidir. Emekçi kitleler cephe-
sinde mücadele yetersiz kalınca, alan
egemenlerin oldu. Dolayısıyla ege-
menlerin manipülasyon alanı da ge-
nişledi. Özgürlükler için gereldi be-
del ödemeden özgürlük olmaz. Bunu
bugün yaşıyoruz."
Başbakan Tansu Çiller'in kişisel
iradesi konusunda bir bilgi sahibi
olmadığını vurgulayan Fikret Baş-
kaya, "Ancak. partisinde demokrasi
aleyhtan azunsanmayacak bir kitle
var. Siyasi partiler, generallerin top-
lumun önüne ördüğü duvann bekçi-
liğini yapıyorlar. Bu misvondaki par-
rJlerin demokratikleşme diye bir so-
runu da olamaz. Demokratikleşme
birkaç kişinin iyi niyetiyle olacak şev
değUdir. Bu siyasi bir tercih meselesi-
dir" diye konuştu.
GLOBAL
POLITIKULTUR
ERGtN YILDIZOĞLU
Bilimsel Düşünceyi
Savunurken... v
Geçen hafta 200 kadar bilim adamı, New York
Bilim Akademisi'nde 'Bilimden ve Mantıktan Ka-
çış' isimli toplantıda bir araya geldiler. Isminderı
de anlaşıldığı gibi toplantı, bilim ve mantığa yöne-
lik olarak son yıllarda gelişen saldınlan tartışryor-
du. Toplantıya katılanlar sadece bilimsel gelişme-
nin değil, demokrasinin geleceğinin de tehlikede
olduğunu vurguladılar.
Feodalizmden bu yana bilim, ilk defa bugünkü
kadar büyük bir saldırı altında. Bir taraftan dini
yükseliş, diğer taraftan post-modernizm ve niha-
yet uzaydan gelenlere inanmaktan beden dışı de-
neylere, yeniden doğuş teorilerine kadar uzanan
bir şarlatanlık bilimsel düşünceyi, mantıksal akıl
yürütmeyi tehdit ediyor.
Dini düşünceyi savunanlar, insan aklının bu ka-
dar karmaşık bir dünyayı kavrayamayacağını, do-
layısıyla kendi kendini yönetemeyeceğini savunu-
yorlar. 'Eksik' yaratılmış bu insan aklının, ilahi bir
aklın yol göstericiliğıne gereksinimi var! Bu ilahi
aklın ifadelerini ise bılindiği gibi çeşitli kutsal ki-
taplarda bulmak mümkün. Bu kıtaplan (hangi din-
den olduğunuza bağlı olarak) anlamak (eksik in-
san aklının bu ilahi ifadeleri nasıl kavrayacağı şek-
lindeki soaı saklı kalmak koşuluyla) ve hayata ge-
çirmek yeterli olacaktır.
• • •
Post-modernizm ise 1960'larda Nietzsche'yi
yeniden keşfeden Delueze, Derrida, Foucautt
gibi düşünürler insan düşüncesinin, gerçekliğin
herhangi bir nesnel kavrayışına ulaşması olasılığı-
nı reddetmesinden hareket ederek bilimsel gerçe-
ğin aslında olmadığını, sadece çeşitli perspektif-
Ierden bahsedilebileceğini savunur. Post-moder-
nizmi siyasi bir silah haline getiren bir diğer Fran-
sız yazar Lyotard ise dünyanın bütünsel olarak
kavranabileceğini ve dolayısıyla herhangi bir ah-
laksal, ekonomik, politik prensiplere ya da emek,
sömürü, adalet vb. gibi kategorilere dayanarak
dönüştürülebileceğini ileri sürmenin diktatöriükle-
re yol açtığını savunur.
Geride liberalizmden başka bir şey kalmamıştr.
Lyotard burada Hegel ve Marks'ı hedef alırken
bir Hegelci yazarın, Fukuyama'nın, benzer so-
nuçlara ulaşması, insan aklının gerçeği kavraya-
mayacağı noktasında, post-modemizmin dini dü-
şünce ile buluşması, yaşam tarzı ve cinsellik/haz
üzerine olan görüşleri dini prensiplere göre bir
skandal sayılabilecek Foucault'un dini çevrelerde
bu kadar sevilmesi de hayatın bir ilginçliği olsa
gerek.
Tabii bir de şarlatanlar var. Burada da iddialar
bilimin ruhsal yaşamı kavrayamayacağından baş-
layıp yıldız falına kadar uzanıyor.
Bu gelişmeteri, ekonomik krizin insanlann psi-
kolojik dünyalarında yarattığı yıkım, 1968 yenilgi-
sinin radikal düşünüıierde yarattığı hayal kınklığı
vb. ile pek zorluk çekmeden açıklayabiliriz. Ama
bu arada bilimsel düşüncenin de etinin çok temiz
olmadığını unutmamak gerekir. Yüz yıldır sermaye
birikim süreci ile birlikte işleyen ve ona hizmet
eden bilimsel 'gelişmenin' ve bilimsel düşüncenin
doğal çevrede yarattığı tahribat, gezegenimizi ne-
redeyse yaşanmaz hale getirmek üzere; teknoloji-
yi silah sanayiinin hizmetine veren de yine bilim-
sel düşünce.
•••
Şimdi dünyayı bilmem kaç kere yok etme gü-
cüne sahip bir silah yığınının üzerinde oturuyoruz.
Haberleşme teknolojisi ile bireylerin özel yaşam-
lannı, özgüriüklerini, hiçe sayan gelişmeleri, üret-
kenliği arttırmak için işçileri robota çevirip akli
dengelerinin bozulmasına yol açan yöntemleri de
geçerken hatıriayalım. Ekonomik krizin derinleş-
mesiyle birlikte insanlann bilimin bu yüzünü de
görmeye başlamaları, bunun yarattığı hayal kınklı-
ğı ile dünyayı anlamak için başka kanallara baş-
vurmalan boşuna değil.
Bu ikisini bir araya koyduğumuzda bir ortak
payda buluyoruz. Bu ortak payda sermaye biri-
kim süreci. Birincisi bu sermaye birikim süreci, bi-
limin ve bilimsel düşüncenin özgürleştirici ve ge-
liştirici etkisini tersine çevirebiliyor. Ikincisi, ser-
maye birikim krizi insanlann yaşamlarını altüst
ederek umutsuzluk yarattıkça karamsar ve mistik
görüşler güçleniyor, yaygınlaşıyor.
öyleyse bilimsel düşünceyi savunurken bunu
hangi amaçlarla kullanmak istediğimizi de aynı
anda göz önüne almak, bilimi de aslında ekono-
mik çıkarlann ve buradan fışkıran siyaset ve ide-
olojinin yönettiğini de unutmamak gerekir. Aksi
takdirde mistisizme ve karamsarlığa karşı etkin
bir şekilde direnmenin mümkün olmayacağını
düşünüyorum.
Yüz yıl vaktiııiz var
Av. FİKRET tLKİZ
Doç. Dr. Fîkret Başkaya tahliye
oluyor. Yazdıklannm diyetini ödettiniz.
Paradigmanm tflası'nı kaç kişi
okudu? Yazdıklan üzerinde hiç tartışma
açtınız mı? Türkiye'nin kalkmması
veya 'demokratik toplum düzeni'
yaratmak amacıyla tartışmaktan öte
fiiten neleri gerçeklestirdüûz?
Cezaevinde bulunan bilim
adamlanndan birisi şimdi 'özgflr.'
Kitap yazdı, hapse girdi, cezası infiız
edildi. şimdi sert>est. Aman dikkat edin,
'bölönmez bötünlük' bolünebilır.
Yazdıklannı ve yazacaklannı sakın
okumaym. Sadece tartışın. Önerim.
Terörle Mücadele Yasast'nm (TMY) 8.
maddesi, tartışmak için en uygun
maddedir.
Hem güncel, hem de ülkenin
demokratikleşmesini bu madde ae
sınırladığınızı hiç kitnse farketmez. Bir
başka deyişle öyle sanıyorsunuz. 8.
maddeyi yasadan çıkartnak. düşünceyi
suç otmaktan çıkarmak için yüz yı!
süreniz var. Yüz yıl sonra yazılarradan
dolayı hiç kimse hapsedilmeyecek.
Belk yüz yıl sonra cezaevinde
unuttuğunuz tsmail Beşikçi'yi de
hatırlasmız.. Sırada gazeteci-yazar
Haluk Gerger var.. Ne Başkaya'mn ne
de Gerger'in devlete borcu kaldı.. Ama
hepmizin Türkiye'de yaşayan
aydınlara. insan)ara. gazetecilere, fikir
ve düşün adamlarma borcunuz çok.
1991 yılmda söz verdiniz.
demokratiklesnıeyi hükümet programı
yaptmız. 1993'te söz verdiniz, mutlaka
çağdaş olacağımzı ilan ettiniz. Yetmedi,
demokratikleşme için 'planlar,
programlar' hazırladınız. Hiç acele
etme>in, yüzyıl vaktiniz var, boî bol
kullanabüirsmiz. Nasıl olsa Başkaya
tahiiye oldu İsim verip konuşacağuuz
bilim adamlanndan bıri eksildi. Nasıl
olsa bir sendika başkanını ve bir
avukatı cezaevine aldınız.. Artılannız
eksilennızi karşılıyor.
Anayasa taıtışmalanna başiayıp
bitirene kadar cezaevinde bulunan
birkaç gazetecinin cezası da infaz
edilmiş olur. Belki lşık Vurtçu tahliye
olur. Belki Haluk Gerger'in tahliyesmi
anayasa değişikliğine yetiştirirsiniz.
Ama hiç acele etmenize gerek yok.
Nasıl olsa Avrupa insan Haklan
Sözleşmesi'nin sizin için herhangi bir
kıymeti yok. Maddeler sizi
ilgilendümiyor. Anayasa değışıklikleri
sırasında tartışırken 'fikir ve düşünce
özgürlüğünü' tarbşmayı ıhmal
etmeyın. O zaman sözleriniz güncel
olur. Demokrat görünürsünüz. Basında
ve ekranda birinci sırada ilk haberde
yer alırsnnz. Hep taıtışryorsunuz.
sürekli ülkenin ve milletin bölünmez
bütünlüğünden söz ediyorsunuz. Ama
ne sözlerinizi tutuyorsunuz, ne de
programınızı uyguluyorsunuz. Farkmda
mısımz büerniyonım. Arök DGM'lade
görev yapan savcılar, 8. maddenin
Avrupa fnsan Haklan Sözleşnesi'ne
aykm olduğunu dile geririyorlar.
Tavsiye ediyorum okuyun.
Tartışmalannıza renk katar. Düşünceyi
ve ifade etme özgürlüğünü sağlamamz
için yüzyıl zamaruruz var.
Cezaevlerinde özgürlük bizim,
yüzyıllık yalnızhk sizin olsun.
TarDı, cezaevine aldığmız bilim
adamlannm, sendikacilann.
gazetecilerin, avukatlann degerini hep
biliyordu. yarm da bilecek. Ama yüzyıl
sonra yapamadıklannız ve tutmadı|ımz
sozler yüzünden 'yargılanacağınız'
mahkemeyi arasantz da
bulamayacaksınız. Tanh size sadece
gülecek.