Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 HAZİRAN 1995 PAZAR
8 PAZAR KONUGU
UNUŞ
TürkiyeaeyaşayanErmeni toplumu, bu ülke
nüjusunu oluşturan mozayiğin birparçası.
Osmanlı 'mn son döneminde, 1915 'teyaşanan tatsız
olaylar ve arkasından gelen tehcir öncesi 'millet-i
sadıka' olarak bilinen Ermeniler, sonradan hodandı,
gözden düştü. Bugün sayılan 60 ile 100 bin
dvannda tahmin ediliyor. Türk Ermenileri yarın
îstanbul, Kumkapı daki Patrikhanelerinin
kuruluşunun 534. yıldönümünü kutlayaccûdar. Bu
yıldönümü, pek çok sorunun gölgesi altında önemli
ölçüde buruk duygularla kutlanacak. Türkiye 'de
yaşayan Ermeni cemaatinin sorunlannı, yaşadıklan
gerçekleri, Patrikhane 'nin tarihçesini bir din bilgini
ve arkeolog olan Ermeni Patrik Vekili Başpiskopos
Mesmp Mutajyan 'la konuştuk
-ML. ıur
ORTREMESROP MUTAFYAN
1956 Istanbul doğumlu. Lise öğrerdminin bir
bölümünü Îstanbul daki Ingiliz Erkek Lisesi,
bir bölümünü de Almanya da Amerikan
Koleji'ndeyaptı. Ön lisansçalışmalannı
ABD 'de Memphis Üniversitesi 'nde, yüksek
lisans çalışmalannı da Kudüs tbrani
Üniversitesi'nde tamamladı. Uzmanlık
konulan kHiselemmsı ve dinlerarası teoloji ile
arkeoloji. 1977'de rahipliğe kabul edüdL
1986 da piskopos oldu. Aynı tarihten beri
Ermeni Patrikhanesi Kiliselerarası Patrik
Vekiligörevini yürütüyor. 1993 başında
Başpiskopos mertebesine yükseltildi.
'Milliyetçilik,ırkçıhk değildir'LEVLA TAVŞANOĞLU
- ErmeniPatrikhanesi Osmanlı 'da hangidönem-
de kuruldu? Bize tarihçesini anlaür mısınız?
MUTAFYAN-IstanbuI'da Ermeni cemaati 5. yüz-
yıldan ıribaren vardı. Fatih Suitan Mehmetın îstan-
bul'u fethinden önce, Bizans döneminde özellikle
Pera yöresinde Istanbul'daki Ermeni cemaati biraz
büyüdü. Fatih'in fethinden hemen önce de Istan-
bul'daki Ermeni cemaati Bursa'daki Başpiskopos
Havaginı'in riyaseti altındaydı. Fatih lstanbul'u fet-
hettikten sonra cemaat Bursa'ya bağlı kalmakta de-
vam etti. 1461 'de Fatih, önceden tanıdığı Başpisko-
pos'u lstanbul'a davet ederek kendisine Patriklik
unvanını verdi. Fermanlarda görülecegi gibi Îstan-
bul Rum Patriği'nin Osmanlı'daki Rum cemaati üze-
rindeki nüfuzu neyse aynı nüfuzu Ermeni Patriği'ne
tanıdı. Böylece îstanbul patrikliklerinin sayısı ikiye
yûkseldi. Fatih'in bundanbirkaç amacı vardı. Fatih,
ülkedeki Hıristiyanlann başlıca iki mezhebe bağlı
olduklannı anlamıştı. Hem devlet işlerini kolaylaş-
tırmak, hem de Doğu Ortodoks kiliselerine bir mer-
kez yaratmak için bu patrikliği tesis etti. Şehre Rum-
larla Türklerin yanı sıra başka unsurlan da getire-
rek bir nüfus dengesi kurdu, hem de Kınm'dan ve
Anadolu'nun diğer yörelerinden; Ermenileri göçe
zorlayarak lstanbul'a getirerek bunlan şehrin altı
kapısına yerleştirdi. Bu da Fatih'in Ermeni halkına
duyduğu güvenin bir belirtisiydi. Bu yüzden de Er-
menilere îstanbul'da ilk olarak "alö cemaat" denil-
di. Bu cemaatin ülkedeki bütün öteki Ermeni top-
lumlann merkezi durumuna gelmesi, Fatih Suitan
Mehmet'in 1461 'de Patrikhane'yi kurmasıyla baş-
ladı.
- Ermeni Patrikhanesi 'nin ilkyeri neresiydi?
MUTAFYAN- İlk olarak Samatya'da bugûnkü
Surp Kevork Kilisesi'nin bulunduğu yerde faaliye-
te geçmiş. Adı Sulu Manastın'ymış. Burası Rum-
lardan alınıp Ermenilere devredilmiş. 1641'de de
Samatya'dan Kumkapı'ya gelmiş.
- Ogünden beri aynı bina mı?
MUTAFYAN- Aynı bina değil. Kilise de ayru de-
gil. Çünkü Kumkapı'tun başından birkaç büyûk yan-
gın geçmiş. En son 19. yûzyılda Kumkapı'daki pat-
riklik kilisesi inşa edilrniş. Patrikhane binası ise ah-
şap olduğu ve birçok kez yangın geçirdiği için en
son 1913'te bugünkü haliyle yeniden inşa edılmiş.
O tarihten beri de bina belli başlı bir onanmdan geç-
miş değil. Sadece beş-altı yılda bir boyanıyor. Bina,
ne kadar iyi bakılsa da durumu pek iyi değil. Ona-
nm gûçlükleri, statü sorunu var. Binanın kırne aıt ol-
duğu sorunu da var.
- Peki, bina kime ait?
MUTAFYAN- Maalesef Türkiye Cumhuriye-
ti'nde patriklikler tûzelkişiliğe sahip olmadıklan
için patrikhane binasınuı tapusu patrikhanenin üze-
rine değil. Bunun tapusu mahalli bir kilise vakfının
yönetim kurulu üzerine. Patrikhane'yi nereye koya-
caklannı bilmedikleri için Kumkapı'daki Ermeni
Kilisesi Vakfi'na bağlamışlar.
- Bu, ne zaman olmuş?
MUTAFYAN- 1930'larda olmuş. Ancak bu, sta-
tüde bir belirsizlik, hatta yanlışhktir. Çünkü patrik-
hane, kilise hukukunda her zaman kiliseler üstüdür:
bir mahalli kilisenin yönetim kuruluna bağlanamaz.
Bir hiyerarşı merkezidir. Patrikhane binasının duru-
mu bizi gerçekten düşündûren bir durum.
- Patrikhane binası, tümüyle ahşap olması nede-
niyle gördüğüm kadanyla yangın tehlikesine çok
açık. Bunu neden hiç tepeden tırnağa onartmadı-
nız?
MUTAFYAN- Evet. Yangın tehlikesine çok açık.
Üstelik, gerekli güvenlik önlemleri de var diyeme-
yiz. Çünkü bugün artık Türkiye'de 'Ermeni' sözcü-
ğü bir küfür haline gelmişken sigorta şirketleri Pat-
rikhane'yi sigortalamıyor. Herhangi birpolitik olay-
da zarar görebilir kaygısı yüzünden Patrikhane bi-
nasını sigortalattırmak mümkün olmadı. Ya da "Ya-
panz" diyenler o kadar astronomik fiyatlar istiyor-
lar ki bu para bizim bütçemizin yansını geçer. Oy-
sa bu binaya doğrudan sahip çıkılması gerekiyor.
Ben her zaman söylüyorum. Burası sadece Batı Er-
meni kültür merkezi değil, bir Osmanlı kültür mer-
kezidir. Bu görüşümü her zaman yineleyerek söy-
lüyorum. Patrikhane binasının çevresinde eskiden
yeşil alanlar vardı. Fakat çarpık kentleşme sonucu
burası boğuldu.
- tl Özei Idaresi bu yeşil alanı nasıl alabildi?
MUTAFYAN- JCamulaştırarak. Birinci Dünya Sa-
vaşı öncesi bu yeşil alan Kudüs Patrikliği üzerine ta-
pulu olduğu için kamulaştınldığı yıllarda herhalde
sahipsiz olarak görünüyordu. Osmanlı döneminde
Kudüs Patrikliğılstanbul Patrikliği'nebağlıydı. Do-
ğal olarak da bu alanın daha sonra Îs-
tanbul Parrikliği'ne verilmesi gereki-
yordu. Ama herhalde hem Patrikhane
sekretaryasının ihmali yüzünden, hem
de bazı ilgili kuruluşlann önemseme-
mesi sonucu bu devir gerçekleşmedi.
O bina yapılirken bir de yeraltından
arkeolojik eserler, Bizans saraıcı çık-
tı. O zaman Hürriyet gazetesi bunu ha-
ber yaparak "Kültûr cinayeti" başlı-
ğıyla verdi. Ama faydası olmadı. Il-
ginç olan yanı da o binanın hemen kar-
şısında barakalar vardı. Bunlan yıkıp
yerine yeşil alan yaptılar. Bizim yanı-
mızdaki yeşil alana da o çirkın binanın
yapılmasına göz yumdular. Bu da
plansız, çarpık kentleşmenin bir sonu-
cu. Burası aynı zamanda bir tarih mer-
kezi. Bu durumu tarihe vurulan bir
darbe olarak görüyorum.
- Bu yüzyılm başında, Osmanlı 'mn
son döneminde tatsız olaylar yaşandu
Bugün, Türkiye'deki Ermeni toplumu
bu tatsız olayların uzantılarmdan hâ-
lâetküeniyormu?Demin "Bugün Tür-
kiye de Ermeni sözcüğü bir küfür haline
gelmişken" dediniz... Bundan neyi
kastettiniz?
MUTAFYAN- Evet. Anadoluya
yaptığım son gezileFde, Akdeniz bölgesinde olsun,
Iç Anadolu'da olsun, değişik yörelere gittığim za-
man bu sözleri kendı kulaklanmla duydum. Oralar-
da insanlar birbirlerine kızdıklan zaman, "Ermeni
misin nesin?" diyorlar. Ermeni sözcüğünü bir küfür
gibi kullanıyorlar. Tabii bunun da nedeni Türki-
ye'de nereden geldiği belirsiz genel bir Ermeni
aleyhtan propaganda oluşu. Bugün ben genç bir
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bir kavram
kargaşası yaşandığını sanıyorum. Ömeğin, Türki-
ye'de milliyetçilik ve ırkçıhk birbirine kanştunlıyor.
Milliyetçilik Türkiye'yi sevmekse, Türk ulusunu
sevmekse. Türk müziğini dinlemek. Türk yemekle-
rini yemekse, Türk kültürüne sahip çıkrnaksa ve
Türkiye'de yaşayan halklann bütünlüğünden söz et-
mekse ben bir Türk milliyetçisiyim. Ama Türkçü-
lük, "Dünyadaki bütün öbür ırklardan biz daha soy-
luyuz" demekse ve ~Hatta Amerika'daki Kızılderi-
liler bile Türktûr*' demekse bu milliyetçilik değil,
ırkçılıktır. Bu tabii hangi gözlükle baktığınıza bağ-
lıdır. Türk-Ermeni konusuna da ulussever bir biçim-
de mi, yoksa ırkçılıkla mı yaklaşıldığında tereddüt-
lerim var. 1915'ten önce, son Osmanlı-Rus Sava-
şı' ndan Birinci Dünya Savaşı' na kadar ve ondan he-
men sonra 1920'lere kadar Türklerle Ermeni ler ara-
sında sorunlar olmuştur. Hiç kimse, "Olmamışbr"
diyemez. Ama bugün biz o sorunlann esin olmama-
lıyız. Bütün taraflarmedenicesaretgöstermelilerve
1915'te olan olaylarda yaşamını yitiren herkesin anı-
sına dikilmiş bir anıta herkes gidip çiçekler koyabil-
meli. Sonra da birbirlerine saniıp öpüşebilmeliler.
O günkü olaylann hesabını bugünkü halklar vere-
mez. Çünkü bir siyasi parti bazı planlan doğnıltu-
sunda adımlar atabilir. Bir devletin bazı politik pro-
jeleri olabilir ve bunlan gerçekleştirebilir. Ama bir
millet, bir halk ne kadar o devletin, ya da o siyasi
partinin attığı adımlardan tarihi anlamda etkilense
de bundan bütün bir halk ya da bir millet sorumlu
tutulamaz. Bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti ba-
zı kararlar alabilir. Bir siyasi partinin bazı projele-
ri, planlan olabilir. Ancak bütün Türk milletijbun-
dan etkilense de bundan herkes sorumlu değildir.
Hem ahlak, hem vicdan, hem de rnantık zaten bunu
rmeni sözcüğünü
bir küfür gibi kullamyorlar.
Türkiye'de milliyetçilik ve
ırkçıhk birbirine
kanştınlıyor. Milliyetçilik
Türkiye'yi sevmekse, Türk
ulusunu sevmekse, Türk
kültürüne sahip çıkmaksa ve
Türkiye'de yaşayan halklann
bütünlüğünden söz etmekse
ben bir Türk milliyetçisiyim.
Ama Türkçülük,
"Dünyadaki bütün öbür
ırklardan biz daha soyluyuz" demekse ve "Hatta
Amerika'daki Kızılderililer bile Türktür" demekse bu
milliyetçilik değil ırkçılıktır.
emreder. Bir zümrenin, bir partinin yaptıklanndan
bütün bir millet sorumlu tutulamaz. Ama biz bugün
hâlâ, "Hayır,sorumluduriar" diyorsak o zaman hiç-
bir şekilde uygar ülkeler düzeyine yükselemeyiz.
Tarihten ders ahp yenilenme yoluna girme yerine,
eski, tarih içinde gömülüp kalınz. Bu açıdan kendi-
mizi kurtarabilmeli, kalıplaşmış düşünce kafesleri-
nin içinden çtkarabilmeliyiz. Ben bir Türk Ermeni-
si olarak bir şey sövlerken,
u
Başka Ermenüer nedi-
yecek?" diye korkmamalıyım. Bir Türk dostum da
u
Bu böyledir. Ben bundan dışan çıkamam, sapa-
mam" dememelidır. Düşündûklerimızi söylemeye
cesaret edemiyorsak ileriye bakmaya da hakkımız
olmayacaktır. Hep eskide yaşayacağız.
- Bu bağlamda sormak istediğim bir soru var. Bir
gazeteci arkadaşımızla yaptığınız konuşmanızda
mealen, "Yüzyüın başında o olaylaryüzünden bütün
Ermeni soyu mücrim muamelesi mi görecek? Ben bir
Türk Ermenisi, yahut bir Ermeni Türkü olarak statü-
rniin Lozan Antlaşması 'yla saptanmasından rahatsız-
hk duyuyorum. Yani Lozan olmasaydı ben burada ol-
mayacakmıydım ? Burası vatanım olmayacak mıydı? "
dediniz. Lozan 'a neden karşı çıkıyorsunuz?
MUTAFYAN- Bunlar tabii mealen, söyledikleri-
min tamamı değil de özeti. Seksen yıl önce Türki-
ye'de değişik akımlar vardı. Türkiye'de Osmanlı şe-
riatçılar, halifeciler vardı. Bunlar hatta Osmanlıhğı,
şeriatçılığı ve halifeciliği korumak için tngiliz man-
dasını bile kabul edecek duruma gelmişlerdi. Ittihat-
çılar vardı; az da olsa sosyalistler vardı; değişik ta-
rikatlar ve cemaatler vardı. Bunlar hiçbir şekilde de
homojen değillerdi. Sonra da bunlardan bırisi galip
geldi ve bizim resmi tarihimiz de buna göre yazıl-
dı. Bugünkü Türk halkı bu gruplardan herhangi bi-
risinin 80 yıl önceki kararlannın yükümlülüğünü
taşımaz. Aynı şekilde Ermenilerin içinde Daşnaklar
vardı; demokratlar vardı; daha fazla Osmanlıcı olan
muhafazakâr Patrikhane vardı. Yani Ermeniler için-
de de değişik akımlar bulunuyordu. Bugün Türki-
ye'de yaşayan Ermeni toplumu, hatta genelde dün-
yadaki Ermeni toplumu o zamanki Ermeni akımla-
nndan herhangi birinin attığı adımlardan genel ola-
rak sorumlu değildir. Bugünkü Türkiye Cumhuriye-
ti devleti 80 yıl önceki düşüncelerden,
planlardan bence sorumlu değildir.
Bugünkü Türk devletinin attığı adım-
lardan bugün Türkiye Cumhuriye-
ti'nde yaşayan insanlar sorumlu değil-
dir. Bugünkü Ermenistan Cumhuriye-
ti, Daşnak Partisi'nin, Ermeni devrim-
cilerinin ya da Birinci Ermeni Cumhu-
riyeti 'nin politikalannı benimser ya da
benimsemez. Bugün bütün dünyadaki
Ermeniler ve Ermenistan'da yaşayan
Ermenilerin tümü bundan sorumlu tu-
tulamaz.
- İstanbulErmenicesibütün dünya-
da konuşulan Ermenicenin en ince
lehçesi olarak bilinir. Oysa Istan-
bul'daki Ermeni okulları öğretmen
bulamıyor. Uygulanan öğretim kural-
larıyüzünden yeni kuşak Ermeni va-
tandaşlaranadillerinıyarımyamalak
öğrenebiliyorlar. !öw soruna nasıl bir
çözüm getirilebiUr?
MUTAFYAN- Îstanbul Ermenicesi
doğrudan devletle Patrikhane arasın-
daki iyi ilişkilerin bir sonucudur. Ka-
tolik misyonerler 9. ya da 10. yüzyıl-
dan itibaren Anadolu'ya geldiler. Bu-
radaki Hıristiyan halklan Katolikleş-
tirrneye çahştılar. Bu arada Katolik Ki-
lisesi Ermeni dilini de ele aldı; iyi bir gramer yaz-
maya kalkıştılar. Bu da ltalya'da yapıldı. Katoliklik
böylece yavaş yavaş yayılmaya başladı.
Bu durum hem devleti, hem Patrikhane'yi rahat-
sız etti. Bitlis'ten gelen Obannes Goktt 18. yüzyıl-
da Patrik olduğu zaman devletten gördüğü tam hi-
mayeyle Anadolu'daki değişik Ermeni lehçelerini
bir Batı lehçesi gramerinde birleştirdi. Böylece Ba-
tı Ermenicesi tam devlet himayesinde lstanbul'da
yeşermeye başladı. Ne yazık ki îstanbul Ermenice-
si son 50-60 yıl içinde büyük bir düşüş göstermeye
başladı. Bu düşüş özellikle bugün had safhadadır.
Çünkü öğretmen yetişmiyor. Azınlık Ermeni okul-
lannda çocuklara Ermeniceyi öğretemiyoruz. Çün-
kü Batı Ermenicesini iyi bilen öğreönenlerimizyok.
Bunun için birfakülte, bilimsel biryaklaşım lazım.
Batı Ermenicesi ve edebiyatına özellikle Kültür Ba-
kanlığı'nm sahip çıkmasi gerekiyor.- Bir de Erme-
nivakıfları sorunu var. 1936'da vakıflardan alınan
beyannatnelere dayanüarak mal tespitiyapıldu Bu-
güne kadar da bu beyannatnelerden yola çıküarak
vakıflannyeni maUar ve mülkler edinmeleri engel-
lendL Sizce bu uygulamanmyaratağı sorunlar na-
sü çözülebilir?
MUTAFYAN-Bugünkü demokratik, çağdaş, çogul-
cu Türkiye'de cami vakıflanyla kilise vakıflan eşit de-
ğildir. Müslüman vakfi, camı vakfi mal alabilir, mal
satabılır ya da bu vakfa miras bırakılabilir. Ama Hı-
ristiyan vakıflan aynı statüye tabi değildir. 1936'yaka-
dar bu vakıflar ne mal edinmişlerse ancak onlan ko-
ruyabüirler. Ancak diyorum, çünkü bunlann da geniş-
letilebilmesi, rahatça onanlabilmesı hemen hemen
mümkün degil. Sadece boya, badana gibi çok küçük
onanmlara izin veriliyor. Her yerde yeni camiler ya-
pılabildiği halde. her yerde Kuran kurslan açılabildi-
ği halde zaten küçücük kalmış Hıristiyan cemaati şeh-
rin bir yöresinde biraz genışlemışse burada küçük bir
şapel, küçük bir kilise bile yapabilme olanağından
yoksundur. Dinler arası dıyalogdan, Hoşgörü Yı-
lı'ndan söz ediyoruz, fakat öte yandan Hıristiyan ve
Müslüman Türk vatandaşlara bu açıdan sahip çıkmı-
yoruz.
- Bir sorun da Ermenistan 'da Dünya Ermenileri
Başpatriği (Gatolikos) seçiminde yaşandu Türkiye
Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana dört kez Baş-
patrik seçimiyapıldı. Bugüne kadar da Türldye'den
seçime ruhanilerin katılmasına izin verilmesine kar-
şın sivil delegelerin katümalanna izin çıkmadi. Sizce
bunun nedeni nedir?
MUTAFYAN- Bunun nedeni her şeye politik göz-
lükle bakılması, her konununpolitizeedilmesi.Erivan
yakınındaki Eçtniyazüı'de bulunan Ermeni Başpatrik-
liğı Ermenistan Patrikliği değıldir. Bunun adı üzerin-
dedır. Dünya Ermenileri Başpatnkliği'dir. Çünkü Kay-
seri 'de büyüyüp Kaysen'de okuyan Aziz Krikor4. yüz-
yılın başında Eçmiyazın'de ilk olarak Ermeni Kilise-
si 'ni resmen bugünkü hiyerarşik sistemiyle kurmuş.
Buradakı Ermeniler de dahil olmak üzere, bütün dün-
yadaki Ermeniler 2001 yılında bu olayın 1700. yıldö-
nümünü kutlayacaklar. Bu, hiçbir siyasal anlamı olma-
yan, sırurlarla ilgisi olmayan, bütün dünyada yaşayan
Ermenilerin inançlannı ilgilendiren birdurumdur. Tür-
kiye'deki Ermeni Patrikliği de Kudüs'teki Patriklik de
kendi içişlerinde tam anlarnıyla özerktir. Ancak bütün
dünyanın tanıdığı Ermeni Kilisesi'nin bir parçası ol-
duğunu da hiç kimse inkâr edemez.Öyle ki Türkiye'de-
ki Ermeni Patriği'ni sadece Türkiye'deki Ermeniler,
Kudüs'teki Patriği de sadece Kudüs'teki Ermeniler se-
çer. Ancak Eçmiyazin'deki Patrik bütün dünya Erme-
nilerinin ruhani lideri olduğuna göre bütün dünyada-
ki Ermeniler bu seçime katılma hakkına sahiptirler. Bu
yıl nisanda yapılan seçimlerde Başpatrik 1. Karekin
seçildiğınde bütün dünya ülkelerinde yaşayan Erme-
ni temsılciler Eçmiyazin'deydi. 400 kişilik kilise ge-
nel kurulunu oluşturdular. Ama bu genel kuruida sa-
dece Irak ve Türkiye'den sivıl temsilciler bulunama-
dı.- 534. yüdönümüyle ilgili bir mesahnız var mı?
MUTAFYAN- Tüm dünyadaki Ermeniler, az önce
de söylediğim gibi bugünkü Ermeni Kilisesi'nin 1700.
yıldönümünü 2001 yılında kutlayacak. Mezhebin ku-
rucusu ilk Başpatrik Aziz Gregor Lusaroviç Kayseri
Kapadokya'da büyüdüğü ve egitim gördüğü ıçın bu
kutlamalarla tüm Hınstiyan âlemi Türkiye'yle ilgıle-
necek. Güzel yurdumuzu dinsel, etnik ve kültûrel ço-
ğulculuğuyla tanıtabilme açısından son derece önem-
li bir fırsattır bu. Türk Ermeni cemaatine ve Türki-
ye'nin tanıtımıyla görevli devlet büyüklerimizin yaka-
laması ve değerlendirmesi gereken bir vaka. Çok gü-
zel şeyler yapılabilir. Bizim, Türkiye Ermenileri Pat-
rikliği'nin 534. yıldönümüne gelince.. 55O'ye doğru
hızla ilerlerken Fatih Suitan Mehmet Han'ı ve ilk pat-
riğimiz Hovagim'i rahmetle anıyorum. Geçmişteki
tüm Müslüman ve Hıristiyan devlet ve din büyükleri-
mizi, özellikle birlikteliğe, dostluğa, hoşgörü ve sev-
giye hizmet edenlerin manevi huzurunda samimiyet-
le eğiliyor ve onlann yolunda yürüyelim diyorum.
BUYRUN SEKS TURİZMİNE!
TURİZM BAKANLIĞI'NDAN "ÇOK ÖZEL" PROJE...
BACASIZ SANAYİE SEKS NASIL ŞIRINGA EDİLECEK?
BAKANLIĞIN GİZLİ RAPORLARINDA NELER VAR?
STREEP BARLAR, SEX SHOP'LAR VE İŞLEVSELLEŞTİRİLMİŞ
GENELEVLER NASIL KURULACAK?
HANGİ TURİSTİK İL VE İLÇELER SEKS TURİZMİNDEN
NASİBİNİ ALACAK?
DEVLETİN YARATTIĞI PARANOYA:
İKİ YIL SONRA HER YER KARANLIK...
TÜRKİYE'NİN ENERJİSİ NE KADAR?
2010 YILINA KADAR YETERLI ELEKTRİĞİMİZ VAR MI?
AMERİKAN BÜYÜKELÇİSİ VE İŞADAMLARININ ENERJİ SIKINTISI
NEREDEN KAYNAKLANIYOR?
BU KEZ ÇOK CİDDİ!
DEVLET İSTANBUL'A EL KOYUYOR...
YEDİNCİ BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI İSTANBUL'UN KADERİNİ
HÜKÜMETİN ELLERİNE BIRAKIYOR.
KENT POLİSİ, İÇME SUYU HAVZALAR1NIN KORUNMASI,
TRAFİK, KİRLİLIK VE BİRÇOK KONU ARTIK ATANMIŞLARIN
DENETİMİNDE OLACAK...
KIBRISTA YENİ BİR ÇIBAN BAŞI: EKAS!
LAĞVEDİLEN FAŞIST EOKA TERÖR ÖRGUTUNÜN
YERİNE YENİSİ KURULDU...
• RPU KAGlTHANF HfLFDI'lT.SINDE NT1ER OLLTOR-'
BA^KAN VF ADVML\RI SIR\T KOI'RISUNDF
• D'lT \T. CHP KENDILFRIN1 KLTLLTOR.
VF.RF1 MI\I .SFCIM VDNI ÇL\RI. KOALİSYON ORTAK1ARI\A
PARTİ TABANLAR1NDA NF. KADAR PRİM V APTIRDP
\OKTA, CHP \T n\V TABAMMN NABZIN'I T l T n '
tLAN
TÜRKİYE ÇtMSE-İŞ SENDİKASI
GENEL BAŞKANLIĞI'NDAN
ANKARA
27-28 Mayıs 1995 tarihlerinde aktedilen sendikamız 14. olağan genel kuru-
lunda zorunlu organlara seçilenlerin adı soyadı. meslek ve sanatlan ile ikAmet-
gâhlan aşağıda açıklanmıştır.
Genel kurulumuzda rûzûğümüzün 4/0,8,14,17,20/ 20,22/1 -dJII-
1^8,40,41,47/ e,56. maddeleri değiştirilmiştir.
Adresimiz Necatibey Caddesi No.20/11-12 Yenişehir-Ankara'dır.
Keyfiyet 2821 sayılı kanun geregince ilan olunur.
Tamer Eralan Mehmet Selçuk
Genel Başkan Genel Sekreter
Türkiye Çünse-lş Sendikası'nın 27-28 Mayıs 1995 tarihlerinde yapılan 14. o-
lağan genel kurulunda sendika organlanna seçilen üyelerin kimlik çizelgesi:
Ikametgâbı:
Turgut Reis Cad 29'5 Anıttepe-Ankara
HaAiye Mah Dıkmen Cad.228-230/11
Dıkmen-Ankaıa
Hanımeli Sok.15 Savcı Apt Kat.5
Yeaışehir-Ankara
Hanımeli Sok. No.15 Savcı Apt Kat5
Yenişehir-Ankara
HanuneU Sok. No.15 Savcı Apt. Kat5
Yenişehir-Ankara
3. Cad. Kentbırlik Yapı Koop. 12/1
Batıkent-Ankara
Çimento Fabnkası Lojmanı
Çiftlik-Ankara
Fatih Mah. Velioğlu CaA Hançer Sok.
No. 36 Bağcılar-lstanbul
Osmangazı' Mah. Bağlum Cad. 102
Keçıören-Ankara
Pirebi Mah. Pirebi Cad Altan Sitesi
59/3 Konya
Mehtap K.onut Koop. B Blok Kat.3/9
Yenışehir-Mardin
Paşaçayır Mah. Kars
Yenikent Mah. Murat Karayalçm Cad.
90 Evler E Blok 5/7 Derince/lzmit
Adı Soyadı:
Tamer Eralan
Mehmet Selçuk
Şaban Çakmak
ŞerefTatar
ErdemTalu
Gûndoğdu Elüstün
Rahmı Coşgun
Remzi Demir
Yapuk Uludağ
Lokman Saglam
Zeynettin Aras
Hanın Yavuz
Şahın Baykal
Görevi:
Genel Başkan
Genel Sekreter
Genel Mali Sek.
Genel Egitim Sek.
Genel Teşkilallan-
ma SeKreteri
Genel Denetleme
Kurulu Oyesi
Genel Denetleme
Kurulu Oyesi
Genel Denetleme
Kurulu Oyesi
Genel Disiplin
Kurulu Üyesi
Genel Disiplin
Kurulu üyesi
Genel Disîplın
Kurulu Oyesi
Genel Disiplin
Kurulu Oyesi
Genel Disiplin
Kurulu Üyesi
Meslek ve Sanatı:
Şoför
Sürveyan
Ustabaşı
Elektronikçi
Kantıncı
Pazarlamacı
Şoför
Mak. Bakım
Mak. Bakım
Puantör
Farin Değ.Yrd.
Pişirici Yrd
Operatör
ŞIRKETLERIN ALH AYLIK
KAR TAHMİNLERİ
OİB BAJKANI UFUK SOYLEMEZ:
"ÖZELLE$TİRME İDARESİ
MERAMINI ANLATACAK"
• JAPONLAR İMKBTİ TANIDI
^ PARA^IZ A2ŞA SORUN DEĞİL, ŞİMDİ
KREDfYlf TAT1L ZAMANI
• YENİ EKONOMİK VE SOSYAL KONSfY
SORUNLU DOGDU
DOSYA: İHRACATA TEŞVÎK YAĞMURU
J
\•JJV U