25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 10 CUMHURİYET DIŞ HABERLER Otoritelere kurban olabm!MOSKOVA HAKAN AKSAY Sosyalızm sağ olsun! (Gerçi merfıum oldu, ama biz hâlâ onun mırasını yeme- ye devam edıyoruz.) Hiç kesılmeyen elektriğine, sürekJi şınl şınl akan sıcak suyuna alıştık. Kırk yılda bir yennde bu- lamazsak cınlerimiz tepemıze çıkıyor: Ne demek elektnğin kesilmesı, sıcak su- yun akmaması! Bu dediklenmden yılın üç haftasını çı- karmam gerek. Çûnkû her yaz, üç hafta "teknik bakım" gerekçesiyle sıcak su- yumuz kesilir. Üç hafta dediğin nedir ki? Göz açıp kapayana kadar geçer. Ama konu başka. Bu teknık bakımı so- rup soruşturdum: Genellikle, bilemedin bir hafta içinde tamamlanıyor. Ya sonra- ki iki hafta? Hiç! O sûre öyle geçer. Say- gıdeğer denetiın komisyonu üyeleri, ne zaman fırsat bulurlarsa gelir bakarlar; "Tamamdır çocuklar!", derler; ya da "Önümüzdeki hafta yine geleceğiz, ona göre birdaha bakın şu bonılara" gibisin- den sözJer söylerier. Pek bir şey yapıl- maz, ama süre bıtmeden de vanalar açıl- maz. Neden sıcak suyu daha erken vermez- ler? (Burada çoğunuzun, durumu Türki- ye'yle kıyaslayıp bana "Oturoturduğun yerde ve haline şükret" dediğınızı duy- mazdan geliyorum.) Madem iş bitti ve su akmaya hazır, neden kollannı kavuştump son gûne kadar beklerler^ Sudan bir konu değil bu. Başka bir in- celik var burada. "Büyûk" devletin "kü- çük" yurttaşına baa gerçekJeranımsatı- hr bu yöntemle: - Bak, ben devletim! Suyunu isteraçar, ister keserim! Değerimi bil ve bana ita- atte kusur etme! Devlet karşısında güç- sûz olduğunu da hiçbir zaman unutma! Elbette yalnız su konusuna ve yalnız Rusya'ya özgü değil bu yaklaşım. Kaba- dayılıktan keyif duyan daha pek çok ül- kede bu tür örneklere rastlanır. Bürokra- sı denilen şey, devlete karşı yalnız nefret değil, korku ve itaat duygusu da uyandı- nr. Rusya'da bu oyun, tereyağından kıl çeker gıbı oynanır. Çarlık yönetiminde de, sosyalizm döneminde de "devlete ze- val verroemek" esas olagelmiştir. Bolşe- vik gömlek üstüne liberal ceket giyen ye- ni lıderler de bu durumu memnuniyetle görmezden gelmektedirler. Sonuçta, kökü yüzleTce yıla dayanan otoriter deneylerin kobayı olan Ruslar, sabır taşına dönüşmüştûr Eminim, dün- yanm en sabırlı halklanndan biri Rus- ya'dadır. Onun içm, kâh kilısesini kapa- tır yurtdışına çıkışını yasaklarsınız, kâh parlamentosunu bombalar, seçirrüerini ıptal edersmız; çıt çıkmaz karşıdan. Etiy- le kemiğiyle devlete teslimdir yurttaş. Asıl önemlisi, ezilmeye alışmış sıradan insanlar, bu işten mazoşist bir zevk alır- lar; çektıkleri sıkıntıyı "sıkuıösıdık" ile değil, başkalannın sıkınolanyla karşılaş- tırarak benimserler. Ellerine firsat geçti- ğınde de devlet karşısında kendileri gibi cılız kalan öteki yurttaşlara çektırmekten geri kalmazlar. Viraja girerken sağda taksi LONDRA EDtP EMtL ÖYMEN Türkıye'den gelen ehlıyet- sizler burada yollara çıktı mı hemen bellı oluyor. Ehliyet- sızlerin ille de araba kullan- ması gereksiz. Yürüyen ehli- yetsizlerdeyeterlı. Otobûslenn arkasuıdan hop diye adım atıverenler. Yavaş traflkte karşıdan karşıya geç- mek ıçin istanbul cambazlık- lan yapanlar. Bunu arabasıy- la yapıp aklı sıra onun bunun önüne geçenlerin bir de adı var burada: istanbul number. Yani, îstanbul Numarası... İstanbul'un trafik kabusu buralara uzandı. İstanbul de- nıldi mi akla gelen: Trafıkte kargaşa, başıbözukluk, zeka- ya dayanmayan hıle, kimseyı adam yenne koymayan bır ka- badayılık, eğıtunsızlıkten kaynaklanan bır cesaret. Gıdıp dönen îngıhzlenn trafik ıçın aolattığı korku hı- kayeleri diz boyu. Sadece İs- tanbul'da değil. Kuşada- sı'ndan Bodrum'a gıderken rampalarda birbirinı geçmeye çalışan kamyonlan anlatanlar var. Alanya'dan Anamur'a gi- derken soldan sıkışüran oto- bûsü anlatanlar var. Havaala- nından otelıne gıderken ora- dan oraya savuran, devamlı korna çalan, önündekine çar- pacakken frene basan "nor- mal" şoforleri anlatanlar var Türkıye trafıği denilince hı- kaye bol. Hükûmet, Türkiye'yi Gûmrük Bırliği'ne taşımak ıçin Avrupa standaıtlannı ça- bucak kopya etmek ıçın yetkı yasasını çıkarttı. Bır de Avru- pa Standardında Adam Yasa- sı hazırlasalardı. Çûnkü Avru- pa'nın şu bu standardını alıp bize kopya etmek kolay. Bunu uygulayacak adam bulmak zor. Yanı şımdi Avrupa ıle uyum uğruna patent yasası çıkacak diye Tahtakale'dekı Cartier bozuntusu saatler, ümsahlı tı- şörtler, sahte parfumler yok mu olacak? fspanyoi, Yunan, lsraıl melodılı şarkılara telıf ücretı mı ödenecek? Avrupa standardında trafik yasası da kabul edilse, Avrupa standar- dında trafik rm olacak? Türkıye'de trafik denildı mi akla Afganistan, Hındistan fa- lan geliyor. Çûnkü oralarda da trafik teknolojisi ıle insanlann ılışkısı aynı bizımki gıbi. O teknolojı düzeyine ulaşmamış beyinlenn komutunda araçlar. Bu yûzden de viraja girerken sağında bır taksi görebılıyor koca TIR'ın şoförü. TIR aca- ba o an hangi şentteymiş? De- mek kı sag şentte değil. Koca TIR sola kıvırabihyor. Ve ûze- nndekı tutturulmamış bır kon- teyner var TIR'ın. Nasıl olsa durur abi derken aşağıdakı arabanın ûzenne uçabılıyor. Dağa çıkarken bırbınnj geçmeye çalışan kamyon şo- förleriyle sola kıvıran TIR şo- forü aynı ekolden. Hepsının zihniyeti, içinde oturduklan ileri teknolojı ürûnü araçla ters orantılı. Bu cahillıklere bız alışkınız da, yabancılan nasıl alıştıracağız tam turız- mimız patlarken! Mağazaya girersin, tezgâhtar yüzüne bakmaz. Fatura ödemeye gidersin, kasa zamanındaaçılmaz Açılan kanahzasyon çukuru birtûrlü kapanmaz. Resmi daıre- ye işin düşer, önce azaryersin. Metronun ve marketlerin yürüyen merdivenlerin- den biri ikisi asla çalıştınlmaz; hmcahınç kalabalık tek bir yere sürülür. Hatta ba- kıyorum da "Baü uygarhğTnın Mosko- va'daki ana temsilcilennden McDonalds' bile müşteri azaldığı zaman kasa sayısı- nı azaltarak kuyruklarda çekilen sıkmtı- nın sürekliliğini güvence altına alıyor. Ee, Ruslan şımartmamak lazım! Devlet otoritedir. Ordu otontedır Kı- Iise otoritedir. Partı otontedir. Posta oto- ntedır. Dükkân otontedır. Otobüs oton- tedir. Elektrik otoritedir. Sıcak su otorite- dir... Böyle otoritelere kurban olalım! 11 HA2İRAN 1995 PAZAR Kent insanının doğa sevgisi VİYANA AHMET ARPAD Soyian tûkenme tehlikesi ile karşı karşıya olan beyaz bir kaplan Avustraha'daki VVestem Plains Hayvanat Bahçesi'ndc keyifli anlar >aşı>or. Hayvanlann doğal ortamlannda yaşamalan için Avustraha'nın Dobbo kentinde özel olanak ha/ırianan hayvanat bahcesindeki tûm cinsler kafesJer yerine doğal engeüerden ohışan bölümlerde ha>atlannı sürdûriiyorlar. Sydne>'deki Tarongo Hayvanat Bahçesi'ndeki kafesini yeni doğan bir kaplan yavTUSuna devretmek zorunda kalan Chester isimB kaplandan da yeni yuvası olan VVestern Plains'in doğal ortamında yûzmenin zcvkini çıkanyor. Taksım Beledıye Gazıno- su'nun 1940-1970 yıllan ara- sında İstanbul'un toplum, sa- nat ve eğlence yaşamında çok önemlı yeri olmuştu. Taksım bahçesinın Boğazi- çi'ne bakan bır köşesmde, görünüşû insanı rahatlatan, tek katlı zanfbiryapıydı. Sa- lonlannda kentın en güzel balolan yapıhrdı. Sahnestne ünlü sanatçılar çıkardı. Mü- zıkli akşam yemekleri, beş çaylan, varyete ve konserle- n ıle İstanbul'un aydın ve or- ta smıftnın aradığı ve övün- düğübıryerdı. 1970'lıyıllar- da yıkılıp yenne gökdelen otel dikılırken hiç kımsenin kılı kıpırdamadı. Birkaç ay aradan sonra geldığım Viyana'da kent par- kındakı kahvenın terasında orururken nedense o yıllan anımsadım. Terasa açılan ta- nhı salondan kulağa hoş ge- len birpıyano müziğı, az öte- de Johann Strauss ve Beet- hoven yontulan, bahçeye ço- cuk arabalan ıle gelmış anne- ler. 40-50 yıl öncesının înö- nü gezisı ve Taksim bahçe- sindeydim sankı. 1950'h yıllarda İstanbul Radyoevi arkasındakı park alanına ınşaat ıznını koparan Amenkan otelalık kuruluşu, Viyana'da oturduğum şu par- ka da bır zamanlar otelinı dıkmek istemışti. Kent halkı bu plana karşı çıkmış, bele- dıye de Amenkalılara Rıng Caddesi'nın bıtıminde başka bir yer göstermek zorunda kalmıştı. Parkın arkasında, apartmanlann yanındakı bu yen beğenmeyen ünlü otelcı yıllarca inat etmış, fakat so- nunda Viyanalılann dedığım kabullenmek zorunda kal- mıştı. IstanbuPda ıse l940'lı yıl- larda oluşturulan, Tak- sim den başiayıp Maçka'da bıten 2 numaralı park alanı, otelcılık kunıluşlannapeşkeş çekılmiş, kent ıçındekı bu en son yeşıl alan 30 yılda yok edılmıştir. Dolmabahçe Sa- rayrnın bahçesıne ve ense- köküne bile otel dürtüer. Tak- sim ıle Maçka arasındaki park alanında şımdı tam 6 otel yükselıyor. Yakında înö- nü gezisinin alana bakan yü- züne bır de "Camü Şerif" kondumriarsa hiç şaşmamak gerek. Kafamda bu düşünceler, masadan kalktım. Ring'e çıktım. Burg Parkı'ndakı Mozart yontusunun yanın- dan geçip operayı dolandım. Az sonra Kahramanlar Ala- nı'ndaydım. Savaşın ılk yılla- nnda Hitler'in, coşkulu yüz binlerce Viyanalı'ya nutuk attığı bu alanı süsleyen bü- yük yontu Prens Eugene'ı canlandınyor. "VTyaııı'vı Osmanb ordulanndan ben knrtardını'' der gıbi atının üzennden çevreyı tüm aza- metı ıle seyrediyor. Vryana bir parklar kenn. Kişi başına 30 metre kare yeşıl alan dü- şüyor. tstanbul'da ne kadar bılınmıyor. tmar Bakanlığı kişi başına en az 7 metre ka- reyı zonınlu kılmakta. Tanhı Boğaziçi korulan ardı arduıa ınşaata açılıyor. 1910'lu yıl- larda sadece 3 yıl görev ya- pan İstanbul Beledıye Baş- kanı Topuzlu, kentebirtıyat- ro ve konservatuvar kazan- dırmaktan öteye, anayollan ağaçlandırmış, saray bahçesi Gülhane'yı halka açmış, Fa- tih ve Sultanahmet'e de paık- lar yapmıştı. Viyana'da mezarlıklann bile parklardan farkı yok. Dünyaca ünlü şaırlenn, tiyat- ro adamlannın, yazariann ve müzisyenlerin yattığı Mer- kez ile Hıetzinger ve Wehrin- ger mezarlıklannı gezmek tüm gününüzü alır. Viyanalı- nın sanatçılan ne kadar yü- celttığını, anıt mezaıian yal- nız onlara yaptığını, bu park mezarlıklarda görür ve şaşar- sınız. Kafam düşüncelerle dolu, Burg Tıyatrosu'ndan MıchaelerAlanı 'na döndüm. Kohlmark'tan geçip Gra- ben'e çıktım. Veba Anıtı'nın basamaklanna oturmuş gençler gitar çalıyor, şarkılar söylüyordu. Josef çeşmesi- nin sulannda kuşlar yıkanı- yordu. Bır kaldınm kahvesi- neoturdum. Sayın Öğretmenler, Türk millî eğitimine 45 yıldır hizmet etmenin ve daima en iyiyi vermenin gururuyla, sizlere 1995-1996 öğretim yılı DERS KİTAPLARIMIZI sunuyoruz. Daha iyiyi verebilmek için, bugüne kadar esirgemediğiniz güven ve desteği bekliyoruz. O«Tfi OKOlUÎROfi TÖRKÇE DERSLERİ TÜRKÇE TÜRKÇ DERSLE mmtmmm • Den kitaplarunız, Talim ve Terbiye Kurulu karanyla DERS KİTABI olarak kabul edilmiştir. • Den kitaplannuan hepsi, birind hamur kâğıda, ofset tek- niğiyle, renkli olarak basılmış; pınl pınl kapaklar içinde sağlam bir şekilde dlüenmiştir. Lise Matematik, Edebiyat, Coğrafya, Türkiye'nin Beşerî ve Ekonomik Coğrafyası ve Sanat Tarihi ki- taplanmız kaiın lüks dltlidir. • Kitaplannuzda den konulan, en yetkili kalemlerden, eğitim ve öğretim tekniğine en uygun bitimde ve kaliteli bir baskıyla su- nulmaktadır. • OkuJlara ücretsiz nuımıne gönderilmektedir. Kitaplannuzı görüp incdemeden karar vermeyiniz. CİLTLİ KİTAPLARIMIZ s^^^^ss^^^^^?*??^*^^^^^*» *^^^*"****"^?n? • • • • • • • • • « • • 3 ^ ^ * •*"'™*?T5^MS25 ortâoku! 1 -2-3 kitaplarımız; öğrenci, alıştırma k i t l l t t k hâli p a m ı z ; öğrenci, alıştır ve öğretmen kitaplanyla tam takım hâlinde mevcuttur. DERS KİTAPLARI ANONİM ŞİRKETİ Babıâli Caddesi No: 39 Cağaloğlu - İSTANBUL Tel: (0 212) 522 73 15 - 527 76 49 F ax: 513 70 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle