14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 HAZİRAN 1995 PA2AR HABERLER CHP'de anayasa alarmı • ANKARA (ANKA) - Anayasa değişikliği görûşmelerinin TBMM Genel Kurulu'nun gelecek haftaki birieşiminde gündeme gelmesi olasılığına karşı, CHP milletvekilinin yutiçi ve yurtdışı gezileri iptal edildi. CHP Gnıp Yönetim Kurulu'nun isteği ve genel başkan Hikmet Çetin'in direktifi ûzerine alınan karar hakkında bilgi veren grup başkanvekili Mehmet Kerimoğlu, "Anayasa değişikliklerinin TBMM tatile girmeden çıkmasına çalışacagız" dedi. ANAP,Mecys- TV'den şikâyetçi • ANKARA (ANKA) - ANAP Grup Başkanvekili Oltan Sungurlu, "iktidan övûcü propaganda yapıldığı" gerekçesiyle Meclis televizyonunu TBMM Baskanı Hûsamettin Cindoruk'a şikâyet etti. ANAP Grup Başkanvekili Oltan Sungurlu TBMM Başkanı Cindoruk'a gönderdigi yazıda, TBMM-TV'nin, radyo ve televizyon yasasının "TRT ve tahsis edılen kanallardan bınnden TBMM faaliyetlerinin kamuoyuna yansıtılacağı" hükmüne göre yayın yaptığmı ammsattı. Yazısında TBMM'ye intikal etmemiş bir konunun, yasa tasansı ya da yasa önensinin Meclis-TV'de tartışılması ve açıklanmasmın yasaya aykın oldugunu savunan Sungurlu, "Usulü dairesmde mûzakere edilerek kanunlaşmış bir kanunun açıklanması veya buna daır yapılacak yorumlann yasama organı faaliyetleri arasında bulunmadığı kuşkusuzdur" dedi. Emeklüer sendikası • İstanbul Haber Servisi - DlSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Örgûtlenme Dairesi Başkanı Çetin Uygur, EmekJiler sendikasının 3 temmuzda kurulacağını açıkladı. Üygur yaptığı yazılı açıklamada. önceki gün sona eren girişim kurullan toplantısı sonunda Emekliler Sendikası Kuruluş Koordinasyon Kurulu oluşturulduğunu ve kuruluş başvurusuna yönelik tüm çahşmalann 30 haziranda bitirileceğini söyledi. Çeöndöndü • İSTANBUL (AA)- Isviçre'nin Bürgenstack kentinde yapılan "Bilderberg Toplantılan"na katılan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Çetin yurda döndü. Çetin. Atatûrk Havalimanı'nda yaptıgı açıklamada, 1954yılından bu yana her yıl değişik bir kentte yapılan toplantıda, Türkiye'nin NATO'ya bakışı, Tûrk-Yunan ilişkileri, günrük birliği ve bazı bölgesel konular üzerinde durduğunu belirtti. Oğretmenlerin |İSTANBUL(AA)- tstanbul öğretmenleri 4. Kültür ve Sanat Şenliği, Adile Sultan Kasn Öğretmenevi ve Kültür Merkezi'nde başladı. Çeşitli etkinliklerle 16 hazirana kadar sûrecek şenliğin yannki programında oda müziği konseri, slayt gösterileri, İstanbul Öğretmenleri Türk Sanat Müziği konseri yer alacak. Şrnak'm dünü ve geteceği • ŞIRNAK (AA) - Şıraak Valiliği tarafından bir süre önce kurulan ŞIRGEV (Şırnak'ı Geliştirme Vakfj), tanıtım alanindaki ilk seminerini, 13 haziranda Ankara'da yapacak. Vali Kamıl Acun yaptığı açıklamada, Şırnak'ı gerçek kimliği ile tüm dünyaya tanıtmak amacıyla düzenlenen seminere çok sayıda bilim adamı, araştınnacı ve gazetecinin davet edildiğini belirterek şunlan söyledi: "ŞIRGEV'i kurmamızdaki amaç, Şırnak'ın geri kalmışlığmı ortadan kaldırmak, eğıtım, sağlık ve ekonomisini hızla geliştirmek, gerçek kimliği ile tüm dünyaya tanıtmaktır. Bunun da birincisinı gerçekleştiriyoruz." Başbakan Tansu Çiller, İzmir'de Fethullah Gülen ile ikinci kez bir araya geldi Çjfler-Giilen yine göriiştü •Başbakan Çiller'in katılımıyla Fethullahçılann tam bir gövde gösterisine dönüşen Özel Yamanlar Lisesi mezuniyet gecesinde, çeşitli bilimsel yanşmalarda ödül alan öğrencilere plaketler verildi. •Başanlı öğrencilere plaket veren Bakırkoy Beledıye Başkanı Ali Talip Özdemir'in, Özel Fatih ye Yamanlar liselerindeki başanlar nedeniyle Fethullah Gülen'e teşekkür etmesi dikkat çekiciydi. MERİHAK İZMİR - Başbakan famn ÇiDer, Fet- hullahçılann Bderi Fethullah Gülen'e "ia- de-i ziyarette" bulundu. Çiller'in, Özel Yamanlar Lisesi'ni ziyareti, Fethullahçı- lann tam bir gövde gösterisine dönüştü. ANAP, DYP ve RP'lilerin bulunduğu ge- cede Başbakan Çiller, kapalı kapılar ar- dında yaklaşık bir saat Fethullah Gülen'le başbaşa göriiştü. Çiller'in görüşmede, 4 haziran seçimlerinde DYP'ye verdiği destek için Gülen'e teşekkür ettiği bildi- rildi. Çiller'in Hoca'ya "Erken seçime gt- detim mi?" diye sorduğu ve "Önce cko- nomiyi düzeltin, seçimi sonra yaparsuuz" yanıtını aldığı öğrenildi. Başbakan Tansu Çiller'in Izmir gezisi, öncekilere göre oldukça oldukça farklıy- dı. Farklılık, lhracatçılar Birliği'nın dü- zenlediği yemekte başladı. "Başbakan- hktan gelen istek üzerine" alelacele ha- zırlanan yemeğin davetiyeleri aynı gün dagıtılabıldi. Buna karşın Özel Yamanlar Lisesi'nden günler önce yapılan açıkla- malarda, Başbakan Çiller'in mezuniyet tzmir Özel Yamanlar Lisesi'nin mezuniyet törenine kaülan Başbakan lansu Ç iller. İzmir'de Fethullah Gülen 0e başbaşa bir saate yakın göriiştü. birlikte ayağa kalkan salonda oldukça il- ginç görüntüler sergilendi. DYP'lisi, ANAP'lısı ve RP'lisinin bir arada oturdu- törenine geleceği duyurulmuştu. Özel Yamanlar Lisesi'ndeki gece aslın- da Fethullah Gülen'in bir gövde gösterisi olarak gerçekleşti. Başbakan Tansu Çil- ler'in lisenin spor salonuna girmesiyle ğu toplantıyı Fethullah Gülen, kendisi ve yakınlan için hazırlanmış özel locada iz- Atanan Yeşiller Partisi MiDetvekfli Cem Ozdemir, Galatasaray Lisesi önünde her cumartesi günü yapdan kayıplara karşı oturma eylemine katokb. Ozdemir, Bakan Cökdemir'in Avrupah parlamenterlere 'fahise' demesme çok şaşınhğını söyiedL (Fotoğraf: HULYA TOPCU) Cem Ozdemir kayıp eyleminde İstanbul Haber Servisi - Alman Federal Parlamentosu'nun ilk Türk üyesinden Yeşiller Partisi milletvekili Cem Ozdemir, Türkiye'de faili meçhul cinayetlerin, işkence olaylannın, gözaltında kayıplann son bulması gerektiğini söyledi. Demokratikleşme sağlanmadan Türkiye'nin gümrük birliği ile Avrupa Birliği'ne giremeyeceğini savunan Ozdemir, "Deviet Bakanı Ayvaz Gökdemir'bı Avrupah parlamenterlere 'fahişe' sözünü kullanması bizleri çok şaşırttı. Almanya'da herkes, hükümetin tavruun nasıl oldugunu, bakanın istifa edip etmediğini soruyor" dedi. Yeşiller Partisi Milletvekili Cem Ozdemir, gözaltında kayıplann, faili meçhul cinayetlerin son bulması ve faillerinin cezalandınlması için her cumartesi Galatasaray Lisesi önünde yapılan oturma eylemine katıldı. Aralannda Hasan Ocak'ın annesi, babası ve kızkardeşi ile yine gözaltında kaybedildiği öne sürülen Kenan Bflgin'in ailesi, sanatçılar. aydınlar ve lnsan Haklan Derneği üyelerinin katıldığı oturma eyleminde konuşan Cem Özdemir, Türkiye'ye anayasa değişikliği ve demokratikleşme konusundaki gelişmeleri izlemek için geldiğini söyledi. Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir'in Avrupah üç bayan parlamentere yönelik olarak "fahişe'' sözcüğünü kullanmasına çok şaşırdıgını vurgulayan Cem Özdemir, "Aİmanya'da bir bakan Türkler için aynı şeyi söylemiş oisa haklı olarak yer yerinden oynanu. Bir taraftan gümrük birliği ve Âvurapa Birliği'ne girilmesinden söz edfliyor öte yandan birüeri Türkiye'>i rezil etmek için uğraşıyor. Avrupa'daki pariamenterler rürkiye'deki hükümetin, siyasüerin ve vatandaşlann, bakanının sözüne nasıl tepki gösterdiğini, istifa edip etmediğini soruyorlar. Bakanın artık istifa etmesi söz konusu oldu. Türkiye'deki siyasiler bir konuda ne söylenmesi gerektiğini bilmeliler. tnönü çok iyi bir dış politika yapryor. Ancak böyle bir açıklama onun haftalarca u£raştığı bir işi mahvedebiliyor. Böyle konuşan bir bakan bunu Türk halkı adına söyleyemez. Ancak kendi adına söyler. Meydanı bunlara bırakmamak gerektiği için bugün buradayınT dıye konuştu. Der Sptgel'e yazdığı bir makale nedeniyle yargılanan yazar Yaşar Kemal'i de ziyaret edeceğini belirten Cem Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yaşar Kemal'i yargılamak hepimizi yargılamak demektir. Demokratikleşme sorunu, faili meçhul cinayetler, ekonomik sorunlann çözümü birbirine haglı. Yalmzca yasalann değişmesi ile sorunlar çözümlenmiyor. Zaten, İnsan Haklan Bakanının olduğu bir ülkede çok ciddi olaylar söz konusu demektir. Tüm bakanlar. tüm vatandaşlar bu konu üzerine gitmelidir. Bu olay lar değişmeden Türkiye ne gümrük birliğine ne de A\ rupa Birliği'ne gjremez." Özdemir, Hasan Ocak'ın annesi, babası ve kızkardeşi ile sohbet ettikten sonra Savaş Karşıtlan Derneği üyeleri ile görüştü. Bu arada Demokratik Mücadele Platformu tarafından, gözaltına alınan, ölen ya da cezaevinde olan kişiler için her hafta Bakırköy Özgürlük Meydanı'ında yapılan "mum yakma" törenine güvenlik güçlerinin müdahale ettiği öne sürüldü. Tören bitiminde polisin olay yerine gelerek Ozan Aksoyife adı belirlenemeyen bir kişiyi gözaltına aldığını öne süren grup, olayı protesto etmek amacıyla oturma eylemi yaptı. Aralannda Hasan Ocak ile gözaltında kaybolduğu iddia edilen Hasan Gülünay'ın ailesinin de bulunduğu grup, daha sonra olaysız bir şekilde dağıldı. ledi. Başbakan Çiller'in girişinden aynlı- şına kadar locadaki yennden aynlmayan Gülen, salonun da tek "hâkHniydi". Mezuniyet gecesi protokolünde ilginç isimler de bulunuyordu. Başbakan Tansu Çiller'in yanı sıra Devlet Bakanı Aykon Doğan, DYP Genel Başkan Yardımcısı Rıfat Serdaroğlu, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, tzmir Anakent Belediye Başkanı Burhan Özfatura, Izmir Valisi Kutlu Aktaş. Ankara Anakent Belediye Başkanı Mefih Gökçek, Bakırköy Beledi- ye Başkanı AM Talip Özdemir, Deniz Ti- caret Odası Başkanı Cengiz Kaptanoğlu, gecede ilk göze çarpan isimler oldu. Çil- ler'in gece boyunca yanında oruran Nu- rettfa Veren'in kim olduğu ise gazeteci- lerden saklandı. Başbakan Çiller'in geceye katılımıyla Fethullahçılann tam bir gövde gösterisi- ne dönüşen mezuniyet gecesinde, çeşitli bilimsel yanşmalarda ödül alan öğrenci- lere plaketler verildi. Başanlı öğrencilere plaket veren Bakırköy Belediye Başkanı Ali Talip Özdemir'in, Özel Fatih ve Ya- manlar liselerindeki başanlar nedeniyle Fethullah Gülen'e teşekkür etmesi dikkat çekiciydi. Özdemir'in, "fstanbul'da Fatih Koleji'ni. İzmir'de Yamanlar Koleji'ni gördükten sonra bu hizmetiere vesfle olan Fethullah Gülen Hocaefendiye şükranla- nmı sunuyonım" demesi büyük alkış al- dı. Çiller de burada yaptığı konuşmasına, "Özel Yamanlar Kokji'nin talebdermi ve onlann sevgUi ailelerini, onlann gönülle- rinde taht kurmuş olan hocalannı sevgi ve saygryla selamlıyorum" diyerek başiadı. Gümrük birliğine girerken "manevi ve milli değerterine bağh ve dünyayla reka- bet edebilecek bir nesil yetistiriİdiğini'" be- lirten Çiller, Fethullah Gülen'e de teşek- kür etmeyi ihmal etmedi. Çiller, "Bugün burada, bu ruh içerisinde ve bu bilinçle fstanbul'da, burada, ülkemizde ve ülke- miz dışında böyle bir anb- mı yapabüen ve cami yapı- mının yanında okul kur- manın da sevabını anlaya- bilmiş olan bu cemaatin büyüklerini yeniden kutlu- dedi. Çiller, başanlı öğrencile- re plaketlerini verdikten sonra güvenlik güçlerinin, gazetecilere karşı etten du- var oluşturmasından yarar- lanarak spor salonunun şe- ref odasına alındı. Çiller, burada yaklaşık bir saat Fethullah Gülen'le başbaşa görüştü. Çiller, görüşme- den sonra gazetecilerin so- rulannı yanıtsız bıraktı. Görüşmeyle ilgili bilgi aJmaya çalıştığımız üst dü- zey politikacılann tavn ol- dukça ilginçti. Gazetecile- rin havaalanında Fethullah Gülen-Çiller görüşmesiyle ilgili bilgi almak istediği Rıfat Serdaroğlu, gazeteci- lerin yanından koşarak ay- nldı. Gazetecilerin de bir süre peşinde koştuğu Ser- daroğlu, arabasına binerek hızla havaalanından uzak- laştı. Büyükşehir Belediye Başkanı Özfatura ise ken- disinin çok kısa bir süre görüşmeye katıldığmı, bu- nun dışında Çiller ve Gü- len'in başbaşa görüştükle- rini dile getirdi. İhracatçılar Birliği Tansu Çiller, önceki ge- ce Ege lhracatçılar Birliği tarafından düzenlenen ye- meğe katıldı. PTT'nin T'sinin özelleştirilememe- sini "Tnrkiye'nin ayıbı" olarak niteledi. KlT'lerin elden çıkmasım, başta po- litikacılann ve bürokratla- nn istemediğini savunan Çiller, basın yayın organla- rını, istikrar programını uygulamaya çalışan hükü- metin önündeki bir engel olarak gösterdi. 5 Nisan Kararlan'nın bir yıllık de- ğeriendirmesini yapan Çil- ler, enflasyonda inişin son- baharda da süreceğini sa- vundu. Koalisyon ortağın- dan yakınan Çiller, "Ko- alisyon, radikal kararlar için kolay değfl" dedi. TARİHTE KERBELA OLAYI / 2 Hüseyin'in başımızrağa takdarak Yetid'egötürüidü MİYASEİLKNUR Tarihte Kerbela olaymın dünkü bölümün- de Ali'den sonra lmam Hasan'ın halifeliği- ni kabul ermeyen Muaviye'nin Hasan'ı ka- nsı Cude'ye zehirleterek öldürtmesi ve an- laşmaya aykın olduğu halde yerine oğlu Ye- zid'i daha sağlığında halife tayin etmesi kar- şısmda Hüseyin'in Yezid'in halifeliğini ka- bul etmeyerek Kufe 'ye doğru yola çıkması- nı aktarmıştık. Bugün de Kerbela Çölü'nde- ki katliamı aktararak diziyi noktalıyoruz. Kufe'ye gitmeyi kafasına koyan Hüse- yin'in yolu kesildi. Kuzeye yönelen Hüse- yin, Kerbela'da konaklamak zorunda kaldı. Ubeydullah'ın gönderdigi Ömer komuta- sındaki 6 bin kişilik ordu Hüseyin'in üzeri- ne gitti. Ömer'in görevlendirdiği 500 atlı Fırat Nehri ile Hüseyin'in çadırlan arasın- da konaklayarak nehirden su almalannı da engelledi. Hüseyin'in, biat etmemekte di- rendiği halde hâlâ öldürülmemesi üzerine komutan Ömer'i uyarmak için Şimrgörev- lendirildi ve "EğerÖmer, Hüseyin'e boyun eğdiremeyecekse öldürsün, aksi takdirde ko- mutanhğı sana devretsin" dendi. Şımr, Ömer'in yanına vanp aldığı emri tebliğ edinçe, Ömer, "Hüseyin'i tanımıyorsumız siz. Ölür de boyun eğmez" demesine karşın emri yerine getireceğini açıkladı. Hüseyin, gece ailesini ve yakınlannı top- layarak "Onlann kellesini istediği kisj be- nim. Şündi siz gece karanlığmdan yararla- nıp teker teker dağrim" diyerek uyanda bu- lundu. Ancak kımse Hüseyin'i yalnız bırak- mak istemedi. 63 kişilik ordu Aşure günü olan ertesi sabah, Yezid'in ordusu ile Hüseyin'in ordusu karşılıkh saf oldu. Yezid'in 6 bin kişilik ordusuna karşın, Hüseyin'in yanında sadece 63 kişi vardı. O dönemin geleneklerine göre savaş tek tek çarpışmalar halinde sürdü. Hüseyin, 10 ay- lık küçük oğlu Ali Asgar da uzaİctan atılan okla öldürülünce Hüseyin çok üzülüp ağla- dı. Günlerdir susuz olan Hüseyin, Fırat ke- nanna giderek su içmek istedi, ancak atılan oklar nedeniyle yaralanıp su içemeden gen döndü. En son Hüseyin ile birlikte savaşçı olarak kardeşi Abbas, yeğeni Kasım ve 18 yaşındaki oğlu Ali Ekber kaldılar. Ali Ek- ber'in önce kendisinin savaşmak istemesi- ne babası karşı çıktı. "Bana sağhğunda ev- lat acısı mi yaşatmak istersinn diyen Hüse- yin, Ali Ekber'in ısran üzerine onay verdi. Ali Ekber de öldürülünce Hüseyin, oğlunun cesedi kucagmda uzun süre beddua etti. Kardeşi Abbas ve yeğeni Kasım da Yezid or- dulan tarafından öldürülünce sıra Hüseyin'e geldi. Hüseyin ev halkıyla tek tek helalleş- tıkten sonra ortaya geldi ve karşısındakile- reu Ben sizin peygamberinizin torunu de- ğil miyim? Peygamberin amcaoğlu ve da- madı, Resullullah'tan sonra ilk Müslü- man Ali'nin oğlu değil miyim? Islam'ın en üyük savaşçısı Hamza benim amcam değil mi? Dedem Muhammed'in 'Ha- san'la Hüseyin cennetteki gençlerin efendi- sidir. Onlarbenim göz nurumdur. Hüseyin'i inciten beni incitir' sözünü hiç duymadı- nız mı? İçinizden hanginize kötülüğüm dokundu. Kimin ekmeğini elinden aldım. Bu yaptığınız dinimizin kuralllanna uy- Omer'in üstülemesine karşın Yezid ordu- sundan kimse, peygamberin en sevdiği to- runu Hüseyin'in karşısınaçıkmak istemedi. Uzun' süre karşılıkh bekleşmeden sonra Şimr'in "Nebeldiyorsunuz,Hüseyin'in gün- lerden beri aç, susuz veyorgun oldugunu bO- miyor musunnz" diye çıkışması üzerine dört bir yandan saldınlar ohmca Hüseyin de di- ğerleri gibi yaşamtnı yitirdi. Yezid'in ordu- su çadırlan yağmaladı. Bu arada Hüseyin'in hasta olduğu için savaşa katılmayan ve ça- dırda yatan 18 yaşındaki oğlu Zeynel Abi- din'i fark edip öldürmek istediler. Ancak halası Zeynep, Zeynel Abidin'in üzerine ka- panınca öldürmekten vazgeçtiler. Ailesini toplayarak Irak'a giden Zeynel Abidin, pey- gamberin soyunu devam ettirdi. Hz. Hüse- yin ve diğerlerinin başı kesilerek mızrakla- ra takıldı ve Yezid'in sarayına getirildi Bu olay lslam tarihinın en acı olaylanndan bi- ri olarak anılır. Aleviler, Kerbela'yı ve Hz. Hüseyin'i yüzyıllardan beri direnmenin ve mazlumluğun sembolü sayarlar. gun mu?" diye scslenir. Ancak komutan BİTTİ MIKRO DEVÇ TAYANÇ Kâğıda Saygı, Ağaca Sevgi Evde gazeteler bir btrikmiş ki odalara sığmıyor. Ça- ğınyorum sokaktan geçen bir "kâğıt alıcısı'nı. Mal bulmuş mağribi gibi kucak kucak kapının dışına ta- şryıp tartıyor. "Abey, tam 60kilo..." "Ne ediyor?" diyorum saf saf. "Kilosu bin beş yüz lira abey" diyor. "Yahu bunun tanesi on beş binden alınıyor" diye- cek oluyor ve yanıtımı alıp şapa oturuyorum. "Abey bunlann pipisi kesilince kaç para ederkiü!" Adamı eli boş savıp doğru DlE'nin Mart 1995 ls- tatistik ve Yorumlan'na sanlıyoaım. "Aylık Sanayi Üretim Endeksi'ne bakılacak olur- sa, 1986 yılı 100 kabul edilerek düzenlenen istatis- tik, kâğıdımızın içler acısı serüvenini gözler önüne se- riyor. Efendim, kâğıt ve kâğrt ürünleri üretimimizin "Bir Önceki Yılın Aynı Ayına Göre Yüzde Değişim 1; 1993 yılının Ocağı'nda eksi 5.8,1994'ün aynı ayında eksi 19.8'lik bir çizgi izlemiş. Geliyorum 1995 Ocağı'nın sonuna, üretimdeki düşüşün rakamsal görüntüsü eksi 59.6! Birkaç sayfa çeviriyorum, bu kez Kâğıt ve Kâğıt Ürünleri Üretim Endeksi'nin Bir Önceki Aya Göre Yüzde Değişim başlığına takılıyorum. 1993 Oca- ğı'ndaki değişim, 1992 Aralığı'na oranla eksi yüzde 22.9... Aynı oran 1993 Aralığı'ndan 1994 Ocağı'na eksi yüzde 21.8'e iniyor. 1994 Aralığı'ndan 1995 Oca- ğı'na değişim ise eksi yüzde 74.5'e "fırlayıveriyor"! "Yahu, bunlar genel kâğıt ve kâğıtürûnlerinin oran- landır. Kâğıt türierine göre oranlar ne ola ki?" diye- cek oluyorum, onun yanıtı da birkaç sayfa ötede... 1993 yılı Ocağı'nda "yazı kâğıdı" niyetine 8 bin 410 ton üretim yapılmış. Bu rakam, 1994 Ocağı'nda 5 bin 24,1995 Ocağı'nda ise 4 bin 299 tona inmiş! Sargı- lık kâğrt üretimindeyse aynı dönemlerin üretimi, sı- rasıyla bin 943, bin 688 ve bin 302 ton olarak verili- yor. "Ben kendimizi kitapsız toplum olmakla suçlar- dım, meğer aslında kâğıtsız toplummuşuz" diye iç geçirerek ve korka korka "Gazete Kâğıdı'na bakıyo- rum. 1993 yılı Ocağı'nda 12 bin 527 ton gazete kâ- ğıdı üretilmiş ve 1994 Ocağı'nda bu rakam bin 291 tona inivermiş. "Herhalde 'yeni zihniyef ürünleri ve de kupon kav- gası, gazetelerı de ithal kâğıt kullanmaya itti" gibile- rinden bir savunma ararken, gözlerim faltaşı gibi açı- lıveriyor. 1995 Ocağı'nda gazete kâğıdı üretiminin karşısındaki rakam "0"!!! (Yazıyla, SIFIRÜ!) "Yahu biz üretilmemiş kâğıda mı basıyoruz?" di- ye haykınyorum. Sonra, Aristo mantığıyla "Üretilme- yen şeyin fiyatı da yoktur" gibilerinden bir noktadan yola çıkıp aynı dönemlerin gazete kâğıdı fıyatlannın peşine düşüyorum. SEKA'nın verilerine göre 1993 yılı Ocak ayında kâ- ğıdın tonuna 4 milyon 800 bin TL ödeniyormuş. Bu rakam 1994 Ocağı'nda 5 milyon 992 bin lirayı bul- muş. "Bu kadar kusur kadı kızında da olur" diyecekken, 1995 Ocağı'nın rakamı takılıyor yuvalanndan fırlama- ya çabalayan gözlerime: 20 milyon TL! Telefbna sanlıp gazeteyi anyor ve 1 Haziran 1995 günkü "peşin ödefneli" 3. hamur kâğıdın fiyatını so- ruyorum. Hay sormaz olaydim: 26 milyon 200 bin TL!!! "SIFIR üretimle ve de SEKA tarafından otomati- ğe bağlanmış zamlı fiyatlarta her gün yeni bir gaze- te 0) nasıl olur da piyasaya girebilir" diye soruyorum kendi kendime. "Hikmetin bir bölümü 'pipide', bir bölümü de siyasal göbek bağlanyla ulufe misali da- ğıtılıp alınan reklamlarda olsa gerek" diye gene ken- dime yanıtlıyorum! Aynı anda kapı çalıyor. Açıyorum, kapıcımız çöp- leri topluyor. Sokak alıcısına vermediğim gazeteleri ona veriyor ve soruyorum: "Bu apartmandan gün- de ne kadar kâğıt atığı topluyorsun?" "Böyle tomaria verilmezse 20-30 kilogramı bufur" diyor. Kafamda kaba bir ölçümleme yapıyorum. Satt bi- zim apartmanda 40 daire var. Günde 25 kilo ortala- madan ayda ayda 0.75 ton eder. Yandakı apartman bizimkinin ikizi. Etti mi ikisinden 1.5 ton! Pencereden dışan bakıyorum, gözümün alabildiğine gökdelen- ler... Tümünü "potansiyel" kâğıt depolan oiarak gö- rüyorum... Kafamda bir öneri şekilleniyor Caddelerde, boş şi- şelerle kınk camlann atılması, sonra da "yeniden iş- lenebilmesi" amacıyla konulmuş bidonlann sayısı giderek artıyor. Acaba "yetkili" ama "etkisiz" merci- ler (!), aynı tür bir uygulamayı kâğıt için de düşüne- bilirler mi? Yoksa çöpe atılıp kâğıt mafyasının eline düşecek kâğrt atıklann, yeniden işlenmiş kâğrt ola- rak kullanılmasından rahatsız olacak "yetkisiz' ama "etkili" kişi ve kurumlar mı "taş" koyar? Ana fikir Kâğıt, uygarlıktır. Çünkü bilgi aktanmı- na aracılık eder. Ana fîkrin ana fikri: Bilgi yerine kupon veren mev- kutelerin yayını yalnızca uygariığa ihanet değil, aynı zamanda doğaya karşı işlenen bir cinayettir. Atilay Ayçin için imza kampanyası İstanbul Haber Servisi - Hava-tş Sendikası, cezaevindeki genel başkanlan "Atilay Ayçin ve Tüm Düşünce Tutsaklanna Özgürlük, 8. Maddeye Hayır" başlıklı imza kampanyasını Taksim Parkı'nda başlatü. Binlerce insanın düşündükleri ve düşündüklerini başkalan ile paylaştıklan için yargılandığmı, cezaevlerine kapatıldığını belirten Hava-Iş Sendikası yetkilileri, u Çağdaş geUşiminin önünde en büyük engel olan insanlık ayibına derbal son verilerek 8. maddenin bütün sonuçlan ile birlikte ortadan kakünlmasını, bu ayıbın kurbanlanna özgürlüklerinin geri verilmesmi istiyoruz" dediler. Sosyalıst Iktıdar Partisi, kampanyayı desteklediklenni açıklayarak yalnızca 8. madde değil, emekten yana düşünenlerin başmda bir 'DemokJes kıba' gibi sallanan faşist baskı yasalannın hepsınin kaldınlmasınıistedikJerini ifade ettiler. Kampanyada toplanan imzalar daha sonra TBMM Başkanı Hûsamettin Cindoruk'a gönderilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle