Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 HAZİRAN 1995 PAZAR
-ft r»-
OLAYLAR VE GORUŞLER
M Yılında Fuzûlî...
NURER UĞURL
VI yuzyıl
zın büyuk
bın de. tartışmasız.
fiMır Fuzûfi, butun bır
omür aşkı, mey dekı hoş-
luk, neydekı boşluk gıbı gormüştür O,
aşkta kendını ateşböceğıne benzetmıştır
Nasıl kı bocek, ateşı görunce, kendını o
ateşe atıp yanmak ısterse, âşık da aşka
kendısını öylesıne atıp yanmalıdır, dıye-
rek, aşka, şım susleyen, bezeyen bır İco-
nu olduğu ıçm değıl. yureğının, aklının,
gıderek varlığımn gerçek amacı ve anla-
mı olduğu ıçın yakJaşmıştır Onun ıçın
Divan şaırienmız ıçınde aşka en msancıl
özü ve bıçımı veren, onu, yaşamanın ka-
ranlığını yok eden tek ışık, tek coşku ola-
rak goren ve buna ınanan gazel yazanlar
ıçmde Fuzûfi ön sıralarda yer alır
Divan şıınmızde aşk, çokça ışlenmış
bır konudur Böylesıne çokça ışlenmış
bır konuda güzel olanı bulmak ve yaka-
lamak kolay bır zanaat olmasa gerek
Ama Fuzûlî,bu hıç de kolay olmayan za-
naatı, büyuk bır ustalıkla yakalamış,
ölumsuz güzellığe dönuşturmuş, butun
etkınhğıyle ortaya koymuştur Bu kadar
çokça ışlenmış bır konuda gerçek şım
yakalamak ve ortaya koymak zor bır ış-
tır Ne var kı, Fuzûfi, bu zor ışı, kendıne
özgu buyuk bır ustalılda başarmıştır
Bundan olsa gerek, onun aşk anlayışı ve
a yaklaşımı otekı Divan şaırlenmız-
den çok başka olmuşrur
Nedır Fuzûfi'nın aşkı ya da aşk anla-
yışı9
Buna, kısaca şudur demek. gerçekten
çok zordur Denebılır kı, Fuzûfi'nın aşkı
ya da aşk anlayışı, hem çağdaşı, hem de
kendınden sonra gelen Divan ve Tekke
şaırlenmızın aşk anlayışından çok ayn,
çok başkadır Divan şaırlennuz ıçınde,
sofi'lenn aşk anlayışını ayn tutarsak, aş-
ka en ınsancıl, en duygusal yaklaşan Fu-
zûfi'dır Onun aşk anlayışı. ne sofîlenn
anladığı anlamda Tann aşkı, ne de halk
âşıklannın sozunu ettıklen bedensel (cıs-
mam) bır aşktır Çunku Fuzûfi, aşka, aşk
olduğu ıçın yaklaşmış, aşka, aşk olduğu
ıçm âşık olmuş bır şaırdır "Aşka aşk ol-
duğu için âşık" sozu, bır tekerleme bır
oyun gıbı gelebılır Ama Fuzûfi'nın aşkı-
na ve aşk anlayışına bakıldığında, bu aşk,
davranışı, gıyımı, kuşamı. susü ve güzel-
lığıyle var olan bır nesneye, bır karşı cıns
bedene bırcanayonelıktır Bır başka de-
yışle bu aşk, oz ve bıçımolarak ınsancıl-
dır Yanı güzel bır kıza, bır kadma duyu-
lan, beslenen bır sevgıdır Çünkü aşk, Fu-
zûfi ıçın soyut bır kavram olmaktan çık-
mış, bır çeşıt ete kerruğe bunınmuştur
Gerçekte Fuzûfi, âşık olmadan yapa-
mayan, yaşayamayan bır şaırdır Onun
bu derdının bır çaresı yoktur Vardır, o da,
bu yolda can v ermektır "_Ah ne olurdu
bin canım olsaydı da, her biriyle bin kere
sana fedâ olsa> dım."
"Aşk derdınin devâsı kabil-i dermân
değü / Terk-i cân deıier bu derdin mute-
berdermanma" dıyen Fuzûfi,canana ka-
vuşmak, onunla canı cana katmak ıste-
mez Ona gore vuslat (sevgılıye kavuş-
ma), âşıkı aşktan uzaklaştınr Bır başka
deyışle vasl (ulaşmak) gerçek aşkın olu-
müdür
Böylebıraşk anlayışı ve duşüncesı gü-
nümüz ınsanına aykın, ters gelebılır
Çünkü o. vuslaün olmadığı bır aşkı, aşk
olarak goremez, düşunemez
Gerçekte bıreysel bır duygu, ıkı karşı
cıns arasında yapısal bır çekım olan aşk,
çağımız ınsanı ıçın soyutun somutlanma-
sı, gıderek bedensel ısteğın sıcak bır se\ -
gı yakınlaşmasıyla noktalanmasıdır
Böyle bır aşk, doğanın değışmez yasası-
na da yatkın ve uygundur Ama Fuzû-
IFnın aşk anlayışında boyle bır aşka yer
yoktur Çunkü Fuzûfi'nın aşkında âşık,
sevgılısının ardında koşmalıdır, ona ka-
vuşmak ıçın yanmalı, çıle çekmelıdır ve
kavuşma olanağı belınnce de kaçmalı-
dır
Vksldan âşıkı müstağni eyier bir visâl
Âşıka mâşuktan her dem bu ıstığna ne-
dir
Dogrusu Fuzûfi'nın "Leyla ile Mec-
nûn" mesnev îsı de boyle bır aşk oykusü-
dur Mesnevîde Mecnûn mahlasıylaşıır-
ler söyleyen Kays'la (bırçok ınceleme \e
araştırmada Kays'ın gerçek bır kışı oldu-
ğu söylenmektedır) Leylâ adında güzel
Arap kızı arasında geçen. sonu aynlıkla
bıten bır aşk seruvenı anlatılmaktadır
Fuzûlî de bır gazelınde Mecnûn'un ken-
dısı olduğunu açıkça belırtmış, şunlan
soylemıştır
Bende Mecnûn'dan fuzûn âşıkfak isti-
dadıvar
Âşık-ı sâdık menem Mecnûn'un an-
cak adı var
"Leylâ ile Mecnûn" söylencesı, ölüm-
suz aşklann oykusudur Bu soylentı Do-
ğu edebıyatının, özellıkle Önasya top-
lumlannın geçmışı çok eskılere (ılkçağa)
uzanan klasık ve İınk konulanndan bın-
dır Ama FuzûITnın "Leylâ ile Mec-
nûnw
u, bu konuyu ışleyen otekı mesne-
vîler ıçınde en guzelı en etkını ve en yay-
gın olanıdır Gerçekte lınk bır aşk hıkâ-
yesı olan bu konu, bırçok Arap, Fars ve
Türk şaın tarafindan ışlenmıştır Bu se-
ruven, Fuzûfi'nın mesnev îsınde dort bın
beyte yakındır Şaınn bu olümsuz yapı-
tını bızım ılk romanı'mız sayan araştır-
macılar çoğunluktadır
Ana konusu aşk olan "Leylâ ile Mec-
nûn" efsanesıne Fuzûlî, guçlu bır lınzm
katmıştır Aşk acısı ıçtenlıkle ışlenmıştır
Mesnev ide madtfi aşk, bır anlamda ma-
neviaşkadönuşmuştur Aşk, dennlık, ıç-
tenlık kazanan lınk bır hava ıçıne gırmış-
tır Fuzûlî 'nın bu çok guzel, olümsuz
mesnevîsı, kendınden sonra gelen bırçok
Divan ve Tekke şaınmızı de etkısı altın-
da bırakmıştır Denebılır kı, bu mesnevı
Fuzûfi'nın olduğu kadar, Divan edebıya-
tımızın da olümsuz şıır anıtlanndan bın-
dır
Fuzûfi'ye gore yaşam geçıcı, ömur ıse,
bu buyük ve sonsuz evrende çok kısadır
O, bu acı gerçekte, ınsanı dünyada aşk-
tan başka hıçbır şeyın kolay kolay mut-
lu-mutsuz kılamayacağına ınanmış bır
şaır olarak, bu duşuncesını bır felsefe bı-
çımınde ormuş, bunu en ılen, en uç nok-
talara goturerek.
Üm kesbiyle rûtbe-i riTat
Arzû-yu muhâl imiş ancak
Aşk imiş her ne v âr âlemde
Üm bır kryl u kaal ınnş ancak
demıştır Çünkü Fuzûfi,olünceye kadar
yureğınden ve sanatından aşkın sıcaklı-
ğını ve tazelığını çıkarmamış bır şaırdır
Fuzûfi, torunlan olduktan, "Leylâ fle
Mecnûn" mesnev îsını yazdıktan, tanın-
mış bır şaır olarak bılındıkten sonra da.
aşk konusunda rahat durmamış. gördüğü
guzellerden baç almaktan çekmmemıştır
Tanhçı AhdTnın tezkıresınde FuzûlFyle
ılgılı anlattığı bır hıkâyeyı, bız de bura-
da, "Fuzûfi'nin güncel önemi"ne bır kar-
şılık olur duşuncesıyle aynen vermek ıs-
tenz
"Fuzûfi, bır gun bır güzele
- Fuzûfi seni seviyor!_ demış
O da şu karşılığı vermış
- Zaten bu edepsizliklerinden dotayı lâ-
kabı Fuzûlı'dır ya!_"
Bir Hüseyin Çölgeçen vardı...
M. SADIK ASLANKARA
1
961 Anayasasfnın getırdığı öz-
gurlukçu ortam, oğretmenlen
de etkılemıştı Yenıden dıkmış-
tı oğretmenler başlannı Ba-
şöğretmenlen Atatürk'ün ve
otekılenn, Mustafa Necatf nın,
SafTet Ankan'ın, Hasan Âli'nın, Ton-
guç'un yanı sıra yenıden kavgaya gınş-
mışlerdı sankı aydınlanma yolunda Ye-
kınmışler, ozgurlukten, bağımsızlıktan
yana tum yurtta sürdurulen uyanışın on-
culen olmuşlardı bır açıdan
Bu oğretmenlerden bın de Hüseyin
Çölgeçen'dı o yıllarda 1966-67'de tanı-
dımonu Denizti'deTÖS(TürkiyeÖğret-
menler Sendikası) Şube Başkanı'ydı
Kendı halınde. sessız ınsandı Ama aynı
zamanda ılkelı, kararlıydı da
1
Kanncayı
ezmekten urken bır yapısı vardı doğru,
ama bır cehennem topu gıbıydı aynı za-
manda haksızlıklara karşı
Mılh Eğıtım Bakanı AP'lı (AdaletPar-
tisi) Ühami Ertem'ın bır Denızlı zıyare-
tınde, ılın eğıtımle ılgılı sorunlan konu-
js>unda, bakanın da yer alacağı bır toplan-
tı yapılması kararlaştınlmış olmalıvdı
Konuşmacılann arasında Huseyın Çöl-
geçen de vardı doğal olarak. Ama o, ele
aldığı konulardakı goruşlennı sakınma-
dan. çekınmeden dıle getınyor, bakan
karşısında konuşuyorum dıye kıvnlıp bü-
kulmuyordu öyle
Toplantının yapıldığı Denızlı KJZ Mes-
lek Lısesı Salonu tıklım tıklımdı Tum
konuklar, can kulağıyla Çölgeçen'ı dın-
lıyordu O ıse Turkıye ıçrn yaşamsal ko-
nulara değınıyordu konuşmasında Ne
olduysa, ışte tam o sırada olu Bakanın
sesı tum salonu kaplayıverdı bırden
"Sen ne biçım ogrermensm' Karşında ba-
kan var. Bır bakanın karşısında bov le mi
konuşulur?" Bır an ıçın salon donmuştu
sankı Çıt çıkmıyordu Herkesın gözu
Hüseyin Çölgeçen'm uzenndeydı şımdı
Öyle ya, ne yapacaktı acaba Çölgeçen
9
O, ıstıfını bozmamıştı Çok nazik, ne kı
olağanusru kararlı bır tonlamayla şu ya-
nıtı vermıştı bakana "Ben, görevi 'fîkn
hur, vıcdanı hur, ırfanı hur' insanlar ye-
tiştkmekoian bir mesleğin üyesi>1m. Ger-
çekleri sovlemeyip başka turlu davran-
saydım, ışte asıl o zaman yanlış yapmış
olurdum!"
Bır an ıçın salonda, bır ampul gıbı ası-
lı kalmıştı bu söz Ardından, kuplere bın-
mış bır tavırla sesmı yukseltmıştı bakan
"Şimdi seni bakanhk emrine alınm!"
Olacak şey değıldı üç yuz kadar konu-
ğun önünde tehdıtler savuruyordu bakan
"Ne söylememi beknyorsunuz efendim?"
Hüseyin Çölgeçen, bunu alttan almak
ıçm soylemıyordu, tersıne bırgerçeğı dı-
le getinyorduo' "Evet, seni bakanhk em-
rine ahyorum!" demıştı bakan, dayana-
mayıp Çolgeçen'den önce Veli Caner
atılmıştı öteden "Haksızlıkyapılıyorsa-
yın bakanım!" Bakan, bu kez de, bugun
aramızda olmayan Velı Caner'e donmuş-
tu "Madem öyle, seni de bakanhk emri-
ne aküm!"Bır başka koşeden Mehmet
AM Öztiırk atılmıştı "Beni de alın sa>in
bakanım!" Bakan, ona da aynı yanıtı v er-
mıştı Vermıştı vermesıne ya, bır elekt-
nklenme başlamıştı öğretmenler arasın-
da Mısır patlarcasına, "Beni de ahn!"
demek ıçın bellı kı sıraya gırmıştı oğret-
menler Daha once zaten bırkaç kez sür-
gune gondenlmış olan Ayni Aytan, Emin
Aytan, Yusuf Korkut ılk sıradaydılar
Bakan o kuçucuk salonda, mıtolojık
bıryıgıtlık, doğruluk ve erdemlılıkle kar-
şılanmıştı hıç uymadığı bıçımde Bunu
göğusleyebılmek, bu "kendini arafat te-
pesinde" gören, "sultanvarî davranış"
ıçındekı bakan ıçm de arrık olanaksız ol-
malıydı(*) Kaçmak kurtuluş olacaktı bu
yüzden Kalabalığı yara yara, afur tafur
aynldığını anımsıyorum salondan Tabıı
korumalannın çabasıyla Ama o, bır
"mecBs-i dilârâ"yı hak ettığını duşunmuş
olacaktı kı, o gece Pamukkale'de onuru-
na venlen eğlenceye katılmıştı bu olayın
ardından
Sonralan Mahmut MakaL "Zulüm
Makinesi" [1969), Muammer Aksov ıse
"Devrimd Oğretmenler Kryımı ve Muca-
detesi"(1975) adlı yapıtlannda sozede-
ceklerdı bu olaydan, değışık bıçımler-
de Muammer Aksoy, olaylan yennde ız-
lemek uzere Denızh'ye de gelmıştı Bır
ara Aksoy'la Çölgeçen'm baş başa venp
goruştukJennı bugun gıbı anımsıyorum
Danıştay'm yürutmeyı durdurma kara-
n uygulanmadığı ıçın, bakanhk emnnde
olduğu donemde çok sıkıntılarçektı Çöl-
geçen Eşı ve ıkı kızı da yaşıyordu bu sı-
kmtılan onunla bırlıkte Ama sonuçta bır
kultur emekçısıydı o Ingılızce öğretme-
nıydı MichaelHarrington'danbırçevın
yapmıştı yaşadığı onca sıkıntıya karşın
Ustelık bu çevınsı yajımlanmıştı da
"Amerika'daki Sefatet" (Habora Yayın-
lan, 1969)
Sonra doğuda, bır küçücük kasabada
askerlık görevını tamamladı Soluk ol-
madan daha, 12 Mart ındı tepesıne Pek
çok aydını nasıl örseledıyse, onu da
savurdu bır yerlere Son olarak o sıralar
göruşmuştük onunla Ardından aılesıyle
bırlıkte Almanya'ya yerleştığını, edıtor-
luğe başlayıp Ortadoğu Yaymevi'nı kur-
duğunu oğrendım Ve bırkaç ay önce
Cumhunyet'te yayımlanan olüm ılanı
onca yıl sonra bır tokat gıbı yüzume ın-
dı 26 Ocak 1995'te yıtırmıştık Çöl-
geçen'ı Yakıcı,artıkgıdenlemezbıroz-
lemdı o benım ıçın'Muammer Aksoy
gıbı aydınlanmacılara, Hüseyin Çöl-
geçen gıbı kıvılcımlara dayanamayan or-
taçağ kalındsı kafalann, ınsanlığı ortaçağ
karanlığına bır daha gen goture-
meyeceğını kavraması çok mu zor der-
sınız
9
Yıtırdığımız bu değerler, onlara da
yaramıyor
1
Ah, bunu bılebılseler
PENCERE
Atatürkçülüğe Sığınıp
Kemalistlere Vurmak..
Sonu "ızm" dıye bıten sozcukler pek çoktur Kapıta-
lızm, sosyalızm, Marksızm, Panıslamızm, Panıslavızm,
Panturkızm, kubızm, modemızm, postmodernızm, Ma-
oızm, lıberalızm, entuvısyonızm, Budızm, Golızm, futu-
nzm, Panhelenızm, globalızm
Say sayabıldığınce
Ikı kez komunızmden yargılandım, ne savcı ne de yar-
gıçlar komunızmı yeterınce bılıyorlardı
Yine de aklandım
Sovyetler çokup dağılınca komunızm suç otmaktan
çıktı.
Bugun Kemalızm suç.
Hayır, yasalarda suç değıl; ama şenatçılar, Kürtçüler,
Osmanhcılar, Kemalıstlen çığ çığ yıyecekler Bugun Tur-
kıye'de hedef tahtası Kemalıstlerdır, vur abalıya gıdıyor
Kım bu Kemalıstler''
•
Benım ılk aklıma gelen Kemalıst, Ismet Paşa!.. Ata-
türk'un sılah arkadaşı, fikır arkadaşı, can yoldaşı1
Tur-
kıye Cumhunyetı'nı bırlıkte kurmadılar mı? .
Ismet Paşa Kemalıst olmalı
Yanı Ataturkçu
Pekı, Celal Bayar, Kemalıst değıl mıydı''
Ya Menderes?.. Refik Korattan?.. Suleyman Demı-
rel?.. Tansu Çıller, Mesut Yılmaz?.. Hıkmet Çetın?..
Bulent Ecevıt Ataturkçu değıl mû
Bu ışte bır ış var
Ismet Paşa, demokrasıyı bu ulkeye getıren adam, çok
partılı rejıme kapıyı açan, ılk serbest seçımı yapan laık
cumhunyet rejımının kurucusu
Ama Kemalıst
Yanı Ataturkçu
•
Ya Necmetbn Hoca?..
Erbakan ne dıyor "Atatürk sağ olsaydı, bızım partıye
gırerdı "
Kenan Evren, Kemalıst değıl mı? Bugun bıle Ataturk
dıyor da başka şey demıyor
Pekı, Turgut Ozal'a ne buyrulur^ Eğer Kemalıst de-
ğılse Kenan Evren'ın hızmetınde ne ışı vardı'' Laık dev-
letın cumhurbaşkanı değıl mıydı"7
Ah, bu yolda Tansu Hanım nasıl unutulur"7
Bayan
Başbakanımız nasıl Ataturkçu olmaz'?
Ya Osmanlı entellen''
Bakmayın Ataturk'un mezardakı kemıklennı kemırme-
ye çalıştıklarına şenatçılara, Kurtçuleregozkırptıklanna,
Ortadoğu'da egemenleşen emperyalızmın ruzgâr horo-
zu gıbı horozlandıklanna
1
TUSİAD Ataturkçuyse bızım
Osmanlı entellen de Ataturkçu
1
Vehbı Bey, Sakıp Bey
Ataturkçu olduklanna gore bızım doneklere laf duşmez
•
Türkıye'de bır ortaoyunu geçerlı!.. Kavuklu ile pışekâ-
n da bellı
1
Çok satışlı gazete 29 Ekım, 30 Ağustos, 19 Mayısta
Ataturk posten dağrtıyor .
Iç sayfalarında, koşesınde bucağında Kemalistlere
veryansın edıyor
Takıyye mı yapıyor?
Gazete Ataturkçu
Ama Kemalıstler'e duşman!
Nedır bu oyun?
Ataturkçuluk pazarlaması yaparak halkı aldattıktan
sonra Kemalızme ve Kemalistlere saldırmak gunun mo-
dasına donuştu
Hıle-ı şenye bızım geleneğımıze yuvalandığından kul-
lan kullanabıkjığınce. ,
TOPRAKBANK 3. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLUYOR!
ŞUBE
B
m
a
u
Ş
t
a
1
r
u
I 1 ı
m ü
Ş
Ş
u
t
b
e r
e
i
1
1
e
e
r ,
r !
Çp TOPRAKBANK^^^^ " B a n k o c ı l ı ğ ı n V e r i m l i T o p r a ğ ı