22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 HAZİRAN 1995 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hak-lş spaşöpması • AMCARA (Cumhuriyet Bürosu)-Hak-İş Konfederasyonu Bilgi tşlem ve tstatistik Merkezi'nin, gıda, metal, dokuma, genel işler, ağaç, tanm ve sağlık işkolunda çalışan 2 bin 300 işçi arasında yaptığı anketin sonuçlan dûn açıklandı. Ankete katılanlann yûzde _5.9'u Sosyal Sigortalar kunımu'nun (SSK) içinde bulunduğu darboğazın kötû yönetimden kaynaklandığını savundu. Ankete katılanlardan yûzde 35'i de kayıt dışında çalıştınlan işçilerin, sistemi zarara soktuğunu belirtti. Ankete katılanlann yûzde 36'smm 3 bin 501 günle 5 bin gûn arasında, yûzde 39'unun da 5 bin günden fazla prim ödediğine dikkat çekilen açıklamada, "Buna göre sosyal sigortalar yasalan daha çok prim ödeyen sigortalıya, özellikJe yaşlılık sigortası bakırrundan daha yûksek yaşlılık aylığı bağlama olanağı sâğlayan, özendirici bir yapıya kavuşturulmalıdır" görüşü dile getirildi. CHP ll Başkanı istifa etti • MARDİN (Cumhuriyet) - CHP Mardin ll Başkanı Yılmaz Ölçen, görevinden istifa etti. Istifa nedeniyle ilgili olarakyorum yapmayan Ölçen, politika yapacak zamanı bulunmadığını ve 'işlerinin çokluğunu' gerekçe gösterdi. Yılmaz Ölçen, istifasıyla Mardin Mületvekili Mehrnet Gulcegün'ün ılgisinin olup olmadığı sorusuna da 'hayır 1 yanıtmı verdi. Gözdağı ateşi • BATMAN (Cumhuriyet) - HADEP'in bölge toplantısına katıltnak üzere Batman'a gelen Genel Başkan Murat Bozlak, Diyarbakır'm Silvan ilçesine 20 kilometre uzaklıktaki Bağdere Jandarma Karakolu'ndan, 70 kişilik araç konvoylanna gözdağı vermekpiçin öncekı akşam havayaâteş açıldığını öne sürdu. HADEP il binasında partüilere hitaben bir konuşma yapan Bozlak, bazı siyasi partilerin 21 pare top atışı ile devlet yetkililerince karşılandığını anımsatarak "Ama biz tamamen hukuksuz kurallarla karşılandık" dedi. HUmi Yavurtan • tstanbulHaberServtsi- Beyoğlu Hacı Abdullah Lokantası tarafindan mayıs ayının "en başanlı gersoneli" seçilen Ahmet Ozdemir, ödülünü önceki akşam dûzenlenen törenle Hilmi Yavuz'dan aldı. Ödül sonrası kısa bir konuşma yapan Yavuz, Özdemir'e takılarak "Bu arkadaşımız her zaman en iyi şekilde hızmet vermeye çalışıyor. Ama ödülünü aldıktan sonra da değişme ve bu şekilde çalışmaya devam et" dedi. Lokantanın sahibi Abdullah Korun, özdemir'e cumhuriyet altını ile nazar boncuğu, lokanta çalışanlanndan Recep Ertug ise 100 mark hediye etti. Açttama • HaberMerkea- Gazetemızın 31 Mayıs 1995 tarihli sayısında yayımlanan "Çiller'in yalı komşusuna torpi!" başlıklı haberle ilgili olarak bir açıklama yapan Başbakanlık Gümrük Müşteşarhgı, habere konu olaa 8 adet mağazanın açıldıktan sonra müsteşariıkça bunlann başka kuruluşlara devrine İZÜD verildıği hususunun gerçegi yansıtmadıgını iddıa etti. Gümrük Mösteşan Tugrul Atatüre ÜTLzah açıklamada şöyle denıldi: "Haberde adı geçen şatiiin Ünika isimli kuruluş dış.nda başkaca bilınen magazası olmadığı gibi Ür»ika fîrmasınm mezkur magazayı başka bir firmayı de-^Tetme yolunda yapöğı müracaan da müisteşarlığımızca kabul edlimemiş ve talebin UKrelenmesı için hadise Terfüş Kura'u Başkanhğı'na intdkal ettinlıniştir. Aynca ha'aerde bahsedildiği gibi M«hmet Üstünkaya'nın Cfcıla AŞ hariç diğer m^atazalann sahibi olctıguna daır resmi kary.tlannnzda herhangi b İ i d g bifcknmamaktadır." CHP'de köken kavgasıGürkan'ın yerine getirilecek bakanın kimliği SHP ile CHP kökenlileri karşı karşıya getirdi TÜREYKÖSE ANKARA - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Aydın Güven Gürkan'ın isrifasının ardından, kabinenin CHP kanadındakı bakanlık hesaplan yoğunlaştı. Kurultayla bağîantıh çeşitli senaryolar üretilirken kurulacak yeni dengede "SHP kökenü ya da bürünleşme öncesi CHP kökenli otma" unsurunun da önemJı olduğuna dikkat çekildi. Adalet Bakanı Mehmet Moğultay'm. Gürkan'ın yerine atama ıçin ağırlığını eski bakan Hatay Millervekili Nihad Matkap'tan yana koyduğu, bütünleşme öncesi CHP'lilerin ise Devlet Bakam Algan Hacaloğlu'nun bu bakanlığa kaydınlması içın kulis yaptıklan bildirildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Aydın Güven Gürkan'ın istifasının ardından, bu bakanlıga vekâleten Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, ILO toplantısına gıtmişti. Moğultay, dün yurda döndü. Zürih'te bulunan CHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Çetin de dün akşam yurda gcldi. Çetin'in Gürkan'ın yerine atamayı. geciktirmeden, bir-iki gün içinde yapması bekleniyor. CHP kulislerinde bakanJık hesaplan da yoğunlaştı. Bütünleşme öncesi CHP kökenliler, Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu ya da Sanayi ve Ticaret Bakanı Hasan Akyol'un, Gürkan'ın yerine kaydmlabileceğıni söyledıler. Ancak SHP kökenli yöneticiler, "Bu, kumltay hesaplan açısuıdan doğru ounaz. Hikmet Bey, yatınmcı bir bakanlığı Ba> kal ekibinin etine verirse, kurultay öncesinde bu eldbe güç vermiş ohır" görüşünü dile getirdıler. Moğultay'm da bu gerekçelerle Gürkan'ın yerine, eski bakan Nihad Matkap'ın atanması için kulis yaptığı bildirildi. Kulislerde, Çetin'in bırkaç bakam kaydırabileceği. bunlar arasında Devlet Bakanı Onur Kumbaracıbaşı'nın da olabileceği belirtiliyor. Kabineye girebilecek yeni bakan adaylan arasında da Istanbul Millervekili Mehmet Sevigen, Erzincan Millervekili Mustafa Kul, Hatay Millervekili Fuat Çay ile Ankara Millervekili Mehmet Kerimoğhı'nun adlan anılıyor. CHP Grup Başkanvekili Fuat Çay, dün yaptığı açıklamada, söz konusu bakanlığa Nihad Maktap'ın atanması halinde, kendisinin partiden istifa edeceği yolundaki haberleri yalanladı. Çay, "Bakan ataması, genel başkammızın tasarruf ve vetltisuıdedir. CHP Grup Başkanvekiİi olarak beninı genel başkanımızca yapılacak her tasarruf ve atamaya saygnn vardır" dedi. Yılmaz Kayseri'de konustu: Siyasetçi ağzmdan çıkacak sözü tartmalı RECEPBULUT KAYSERİ - Anavatan Partısı Genel Başkanı Mesut Yıhnaz, "Siyasetçiler ağızlanndan çıkacak her sözü birkaç kezakıi süzgecinden gecirmetidir " dedi. Yılmaz, De\ let Bakanı AyvazGökdemir'in, Avrupa Parlamentosu üyesi üç bayan parlamen- ter hakkında söylediği sözlenn ise Türkiye'nin gümrük birliğine girmesini tehlikeye düşüreceği- ni savundu. Bırtıp merkezinin açılişı için Kayseri'ye gelen ve ANAP il binasında basın toplantısı düzenle- yen Yılmaz, gazetecilerin 8. madde ilgili sorula- n üzerine "Bu konuda en açık tavn biz koyduk. Biz bölücü terörle amansız mücadelede dısanya şirin gözükmek için yapılacak değişikliğe karşıyız. Hükümet bu konuda çok hatalı" şanıtını verdi. Son yapılan ara seçımde hükümetın seçmen iradesine baskı yaptığını, rüşvet ve baskıyı dene- diğini iddia eden Yılmaz. "Bu seçim partileregü- venoytaması anJamına gelir mi" şeklındekı soru- yu ise şöyle yanıtladı: "Getmez. Çünkü rüşvet ve baskı denemesi mil- letin gözü önünde gelişti. Ancak 20 ekimde yapı- lacak ve 4,4.5 mihon seçmenin oy kullanacağı ye- rel ara seçim güven oylaması oİabilir." Yılmaz, Devlet Bakanı Esat Kırathoğlu'nun Meclis'te bir soru üzenne geçici işçilerin en geç 22 mayısta işe başlatılacağını söylediğini anımsatarak "Mev- sûnlik işçiler konusu hükümetin ne kadar güveni- Kr olduğunun en iyi göstergesidir. Hükümet hiç- bir konuda samimi değildir. tskiden isciler 9 ay çahşırdL Şimdi halen işbaşı vapamadı. İşçiler iş- bası vapma\ mca köve, halka hizmet durdu. Bu- nu bu hafta Meclis gündemine getiriyoruz" dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Timisi: Ecevit, durumunu süzgeçten geçirmeli ANKARA (Cumhurijet Bürosu) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Timisi, 4 haziran ye- rel araseçimlerinde halkın koalısyonun devamı için kredi tanıdığım savunarak "DYP bunu. koalisyo- nun bütünlüğü içinde ortak protokoUerin yerine getirUmesi biçiminde algılı>abilmelidir" dedi. Ye- rel ara seçimlerde, sosyal demokratlann umudunu yine CHP'ye bağladığmın ortaya çıktığını da be- lirten Tımısı. "Saym Ece\it'in, durum ve konumu- nu tarihin bu döneminde bir kez daha süzgeçten ge- çinnesini bekliyorum" diye konuştu. Timisi dün duzenlediği basın toplantısmda. Tür- kiye'nin köklü ve büyük sorunlannm bulunduğu- nu, demokrasinin kurum ve kurallan ile tam ola- rak işlemediğini söyledi. Ülkenin çok cıddi boyutlarda terör sorunuyla karşı karşıya bulunduğuna dikkat çeken Timisi, şu değerlendirmeyi yaptı: "Terör. kan, gözyaşı ile Tür- Idye bir yere varamaz. Herkesin bu gerçeği çok iyi kavraması lazım. Ulkemiz insan haklan açısında da dünyanın gündemini işgal edhor. Sorunlann çözü- mü, halkın kendi arasındaki dayanışmasma bağh. Bu sonmlan tarüşırken. devierin temel ilkelerinj sarsacak davranışlardan da kaçınmalıyız. Laik cumhuriyete sahip çıkmak ve onu korumak, hepi- mizin görevi ohnahdır.'' Terörle mücadelede demokrasinin bir panzehir işlevi yaptığını vurgulayan Timisi, devlet güçleri- nin, bu mücadelede hukuk devleti görevlerini ye- rine getirmeye azami özen göstermeleri gerektiği- ni söyledi. ÇİZMEDEN YUKARI / MUSA KART MILLİVETCİ MUHAFAZAKAR çizeü.. ı AVPUPA PARLEMENnrOSU Tahişe'gafina zpnddözürANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avrupalı üç kadın parlamentere "orospu" diyerek Türkiye'nin gergin olan Avrupa Birliği ile ilişkilerini bunalımın eşığine getiren Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir. "mcinmeİerini telafi edecekse özür düedigini" açıkladı. Türkiye'deki temaslan nedeniyle Avrupalı kadın parlamenterlere hakaret edilmesi üzerine Brüksel'de protesto edilen Dışişleri Bakanı Erdal fnönü. mcktup göndermeyı öneren Gökdemir'e, "özür dilediğini açıklamasının yeterli olacagınr sö>ledı. Kendısine karşı "Kürt lobisinin devreye girdiğmi" öne süren Gökdemir. Başbakan Tansu Çiller'in, istifasını istemediğini bildirdi. Kadın parlamenterler içın kullandığı sıfatlar nedeniyle skandal yaratan Gökdemir, dün yaptığı yazılı açıklamada, bazı Avrupalı parlamenterlerin Türkiye'nin bölücü terörle mücadelesine karşı takındıklan tavır ve bu konudaki açıklamalannın Türk halkının şiddetli tepkisini çektiğini öne sürdü "Türkrye'yi mütemadhen bir sanık gibi sorgulayan ve bir nevi müfetüş gibi zhurettere tevessül eden şahıs ve gruplann bu taMriannın Türldye Cumhuriyeti'nin hiçbir kademesinde olumlu karşılanmasına elbette imkân yoktur" dıven Gökdemir, şunlan kaydettı. "Bununla beraber benim, bir müddet önce Türkiye'yi ziyaret ederek göriişmeierde bulunan Avrupalı pariamenteıier Madam Green, Madam Roth ve Madam Lalumıere'i bedef alan herhangi bir beyanun ohnamıştır. Buna rağmen Kilis'te vatandaşlann bir sorusuna cevap mahiyetindeki sözieriniin bir gazetede ver alan şekünin ahnganhklara sebebiyet verdiğini üzülerek ögrenmiş bulunuyorum. Adı geçenlerin seref ve haysiyeâerine yönelik bir haberle incinmiş olmalanndan dolayı çok üzüldüm. Yankş anlamadan dogan bu sonuctan dolayL incinmiş ounalannı telafi edecekse, özür dilerim.' 'İstifa etmeyeceğim' Ayvaz Gökdemir, Başbakan 'ın, istifasmı istemediğini ve görevinden aynlmasının söz konusu olmadığını söyledi. Bazı basın organlannın kendısıni tahnk etmek için firsat kolladığını ileri süren Gökdemir, "Bu basın organlan, Ayvaz Gökdemir bize malzeme olacak bir şeyier yapmah, ni>e yapmıvor diye sabırscJanıyor, kaşumordu. Şimdi aradıklan firsab bulduklannı zannediyoriar. Gazete başlıklanndan bakan tayin ediyorlar, ama aradıklarını bulamadılar, amaçianna ulaşamayacaklar" diye konuştu. "Görünürde" basının, hakaret ettıği 3 kadın parlamenteri savundugunu söyleyen Ayvaz Gökdemir. "Bu böyle degü. ama onlaruı algılamasına göre öyle" dedi. Gökdemir. şunlan söyledi: "Basuun Avrupalı seçmenin seçtiği bir parlamcntere gösterdiği saygryı, kendi milletlerinin seçtiği bir parlamentere, bir miDetvekifine ve kendflerinin bir bakanma da göstermesini temenni ederim. Bana terbiyesiz, densiz, şu, bu demek için ne kadar sabırsızlanıyorlarmıs? Bunlar hakaret değil mi? Peid, biz mffletin vekih degfl miyiz? Milletimizin oyunu almadık mı? Yani Madam Green. Madam Lahımiere saygıdeğer, çünkü onlan Avrupalı seçmen seçti. Türk milletinin seçtiği Ay>az Gökdemir'e her türlü hakaret edilebuir. Bu kadan ayıpür ^ıp." Inönü'nün konu ile ilgili olarak Avrupa'dan özür dilemesıni nasıl karşıladığı yolundaki bir soru üzerine, Inönü'nün "Eğer öyle bir şey var, yanhş anlaşılma varsa n diyerek özür dıledığını belırten Gökdemir, şöyle devam etti: "Ben de diledim. 'lncinmişseniz ve bu incınmişliğinizi telafi edecekse ben de özür dilerim' dedim. Ben açıktan Madam Lalumiere, Madam Green falan demiş değilim. Bu Kürt lobisi Hürriyet'teki haberi aunış, fakslamış. Bunlar da zaten bahane anyoriar." Devlet Bakanı Gökdemır. özür dılemek için Avrupalı parlamenterleri arayıp aramayacağına ya da mektup gönderip göndermeyeceğine ilışkın bir soruya karşılık da "Bana mektup gehnedL Saym tnönü, 'Açıklama yapmanız kafidir' dedi, ben de açıklama yaptun" diye konuştu. Bu arada Fransa'da yayımlanan Liberatıon gazetesinde dün çıkan bir haberde, Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir'ın Avrupa Parlementosu üyesi bayanlan "fahişe" olarak tanımladığı belirtildi. Le Figaro gazetesinde çıkan haberde de konu ile ilgili tartışmalara yer verilerek Gökdemir'in üç Avrupalı bayan parlamentere "fahişe" dediği yolundaki haberleri yalanladığı bildirildi. POLTIİKA GÜIVLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Beyazı... SıkJİgan ve ürkekti... Üzerinde renk renk çiçeklerin kapladığı, belini sıkı sıkıya kavrayan keten bir elbise vardı. Gözlerindeki buğulu hüzün, dağ başlanndan devşirilmiş menekşe yalnızlığını yansrtıyordu... Parmak uçlanndatattı ilk sevdayı; ilk öpüşmeyi on- da tanıdı. Çocuksu ağlayışlan gördü, bir sabah yata- ğa boyiu boyunca uzandığında. Ağaçlar, çıplakdallannı yeşile dönüştürmüş, aıdın- dan da pembe tomurcukJar patlatmıştı... Karşıda mavi deniz, beyaz köpükler saçıyordu. Yağmur dinmiş, gökyüzü beyaza yenik düşmüştü... Çaresizlik, gümüş renklı bulutlarda gezıniyordu ha- bersiz. Çaresizlik, o küçük iskelenin karayla buluştu- ğu yerde ıslak sevişmelere tanık oluyordu. Keskin bakışlı civan delikanlı, yüreğinin derinliğin- de duyuyordu özlemi... Bir sabah uyandığında başucundaydı Nesrin ve in- ce uzun parmaklanyla saçlannı okşuyordu. Delikan- lı onsekizindeydi ve sevdalann doludizgin karanlığı- na şaşınp bakıyordu. Odanın içine ışık sızıyordu pencereden... Usulca yaklaşıyordu ona... Çığlık çığlığaydı öpüşleri... Ustelik göz göze... Sonra düşler kuruyorlardı gizlice. El ele dolaşıyor- lardı sahilde. Baltkçı Umut, Recep ve Salih kıskanıyorlardı hın- zırca. Sevim, Mehmet'le mi çıkıyormuş; Nigâr, Hakan'ı mı seviyormuş, işte onlan tartışıyorlardı. Sonra bir şiir düşüyordu Edip Cansever'den bir akşamüstü; o gemi demir attığında açığa Midilli üzerinden batan güneşe inat... "Çünkü bu kahverengi akşam saatlerinde Her şeyi en soğuk ölçülere vuruyoruz..." Hep dinliyordu şiırleri suskun ve gözleri buğulu... Ve hemen kalkıyordu, kayboluyordu ansızın... Diyordu ki: "Ben gidince hüzûnleri bırakmm Bu senin yaşadığındır Bir ev sıkılır kadınlardaki Bir adam sıkılırkadınlardaki Seni sevmek bu kadar mı O benim yaşadığımdır..." ••• Bir gûn, şairin düşlerinde yaşamaya karar verdi. Çizgili bir kâğıdın üzerine, kalın uçlu kırmızı kalemte o menekşe gözlü kızın resmini çizdi. Sevdası yüreğindeydi şairi umursamadan. Kahverengi akşam saatlerini hiç sevmedi. Yapayal- nız değildi her yerde. Sesini alçaltmadan konuşma- yı sürdürdü. Ne Tann'ya inantyordu ne de başkaldınya... Sadece Nesnn'i seviyor ve ona tapıyordu... Rüzgârlı bir akşamüstü ilk kez Ören'de elini tut- muştu. Karşıda Kaz Dağı etekleri kurşuni bir günde sevişmeye hazırdı. Belki güzel Heien, ona el sallıyor- du. Hep yakında buluştu elleri, tüm uzaMan kıskandı- nrcasına... Birdenbire aklına bir şeyier takıldı ve sordu: "Nesrin niye tımaklannı yiyordu acaba?.." Sormak istedi soramadı... Yine bir şey geldi aklına Şaire sormak istedi bu kez... Dediki: "Orospular neden dadanır akşamlara?.." Hep bunlan düşünerek yürüdü... Zamana ayarlıydı yaşam. Bir bıçak sırtına kaymtş- tı yalnızlığı. Birgün çok uzaklara doğru koşmak istedi. Kireç be- yazı bir odada kurdu kaçış planını. Bir beyaz karan- filin kokusuyla duygulandı. Uzun uzun düşünüp ka- çıştan caydı. Bahçede hanımeli, sapsan gülümsüyordu bir sa- bah annesi çayını hazırlarken... lleride tekneler balığa çıkıyordu... Ak saçlı, mavi gözlü annesini seyretti uzun uzun. Sevgisini içine doldurdu. Gitti yanına, yanaklanna öpücük kondurdu. Ve dedi ki: "Anne, Nesrin hikâyesi bitti..." • • • O günün ertesi çok erken uyandı... Ne sabahı umursadı ne de horozlan. Bir sigara yaktı. Havada iyot kokusu vardı. Güz günleri yaklaşıyor olmalıydı. Küçük bir kız çocuğu, şaire inat 'kanarya sansı' kahkahalar atıyordu karşısında. Çok utandı, başını önüne eğdi... Uzun adımlar atarak yürüdü... Hiç bakmadı arkasına, annesini hiç düşünmedi... Izmir'in Inciraltı öğrenci yurtlannda hedefini bula- cak olan kurşunlardan habersizdi. Her şey bir gece yansı ansızın oldu. Çığlıklar yükseldi karanlığın için- den. Kan ve barut kokusu birbirine kanştı. Bir ay sonra ak saçlı, mavi gözlü kadın da öldü... Nesrin, yıllar sonra terk etti kasabayı. Kimse izini bulamadı... Tüm düşler, ıslak sevişmeler; o kireç beyazı oda- nın içindekaldı. Birde deniz kıyısındaki çakıl taşlarm- da... L O N U K YAZAR / Doç.Dr. MEHMETSEMtH GEMALMAZ Anayasa Paketi, 12 Eylül rejimini kurumsallaştınyor B ilindiği üzere, 1982 Anayasası yürürlüğe girdikten sonra, anaya- sa değişiklikleri çeşitli odaklarta- rafından zaman zaman gündeme getirilmiştir. Bu süreçte, özellik- le 1990'lı yıllarda yeniden alevlenen tartışma- lar ve girişimler gözlenmiştir. Ne var ki, gerek ANAP hükümetleri evresinde, gerekse de 1991 sonbahanndaki genel seçimler sonrası kurulan ve halen devam eden DYP-SHFCHP koalisyon hükümetleri evresinde, hem hükü- met düzeyinde, hem de parlamentodaki bas- kın çoğunluk ekseninde, anayasa değişiklikle- rini gerçekleştirmek konusunda somut ve ka- rariı bir siyasal istencin bulunmadığı açığa çık- mıştı. Anımsanacaktır; 1993 sonu iribanyla, paıiamentoda grubu bulunan siyasal partiler, siyasal yazınımıza 'paket' terimini yerleştiren bir uygulamayla, 'demokrarikleşme paketi' ekseninde. Anayasamn kimi maddelerinin de- ğiştirilmesinde uzlaşmaya vardıklannı açıkla- mışlardı. O girişim de, sonuçsuz kalmıştı. Sözün özü, bir iktidarsızlıktır, on yılı aşkın zamandır sürüp gidiyor. 1995'in ilk yansında, bir anayasa değişik- lik paketi daha güya gündemdedir. Bu girişi- min öyküsünü basından izlemek, başhbaşına bir güldürmece serüveni. O komisyondan bu komısyona, şu üyeden berikine havale etme- ler, yeni üyeler, yeni görûşler, sözde büyük pa- zarlîklar, koaüsyonu çatırdattı çatırdatacak şe- kilde sunulan gerçekdışı gerilimler bir yana, bır de teknolojik aksaklıklardevreyegirdı. Bir aralık, TBMM bilgisayarlanna musallat olan virüs yüzûnden de, uzlaşılan maddeler yazıla- madıydı Hani insana, "Şu virüs, niye bir tek bilgisayarlara musallat oluyor" dedirtccek tür- den gariplikler. Her ne hal ise... Bravo ki onlara, Anayasa Alt Komisyonu. Mart-Nisan 1995'te, toplam 25 maddelik bir anayasa değışikliğine ilişkin kanun teklifi üzerinde uzlaştı. Bu metinde, 1982 Anayasası'nın başlangıcı ile toplam 21 maddesinde bazı değişiklikler öngörülmek- teydi; buna bitişik olarak mevcut anayasa met- nine iki de geçici madde eklenmesi düzenlen- mişti. Izleyenler bilir, parti temsilcilerince sözde uzlaşmaya vanlan bu metnin arka yüzdeki asıl itici gücü, yine bir gerçek demokrarikleşme si- yasal istenci değil, Gümrük Birliği Anlaşma- sı sonrasında uluslararası bir yükümlülük ola- rak dayatılan evrensel demokrasi standartlan- nın yaşama geçirilmesi istemleridir. Ulusal yetkili çevreler de, bunu büyük bir uyanıklık sanıp kaba bır aldatmacayı sürdür- meye çalışarak, yürürlükteki sistemi değil köklü biçimde demokratikleştirmek, kısmi, bölük pörçük ve asıl, esasa dokunmayan, dü- zeltmelerle durumu kurtarma peşine düştüler. Amlan, son 21 maddelik paket üzerinde, bu nasıl daha önceden uzlaşmaya vanlan metin- dir anlaşılamaz. Nisan ve Mayıs 1995 'te, Mec- lis'teki çalışmalar ve sonu gelmez tartışmalar saatler işgal etmeye devam etti. Basın da, tükenmeyen bir enerji ile Alt Ko- misyon'da gün be gün değişen uzlaşılan mad- de haberlerini üreterek, sahte demokrarikleş- me iklimi oluşmasına katkıda bulundu. Meselenin aslı yalındır, yalm oldugu kadar da üzüntü vericidir. Anılan 21 maddelik değişiklik metni, ana- yasamn değişik bölümlerine dağılmış çeşitli hükümlere ilişkin olduğundan, bir kez sistem- sizdir, bütünü kapsamaktan çok uzaktır. Örne- ğin, anayasa başlangıç md. 33,51, 52, 54, 67, 68,69,75,76,82,84,85,86,93,127,128,135, 149, 171; geçici md. 15'te değişiklikler, o da kısmi olarak öngörülmekte ve geçici m d 17 ve 18'in eklenmesi önerilmektedir. lkincisi, değişiklik yapılması önerilen hü- kümlere ilişkin düzenlemelere bakıldığmda. içerik-kapsam bakjmından, demokratikleşme- ye değil, 12 Eylül rejimi hukuk garabeti norm- lan, güya tıraşlayıp, yeniden ülke kamuoyunun önüne koymaya hizmet etmek üzere kaleme alındığı görülmektedir. Örneğin, dernek kur- ma hakkına ilişkin md. 33 'te yahut sendikala- ra ilişkin md. 51'de, o bilinen 'gecikmesinde sakınca bulunan haOerdeidari kararla faaliyet- ten men' saklı tutulmaktadır. Bu idari kararlar üzerine, yargıç "yedi gün içinde'' bir hüküm te- sis edecektir. Görüldüğü üzere, burada gerçek bir "güvence" bulunmamaktadır. Basitçe söy- lenırse, "Atı alan, çoktan Üsküdar'ı geçmiş ola- cak"tır. Idarenin, keyfı yıldırma, sindırme si- yasası, şimdi olduğu gibi sürecektir. Aynı teh- like, meslek kuruluşlanna ilişkin anayasa (md 135) ekseninde de öneriye göre geçerlidir. Başka bir öraek, siyasi partilere ilişkin hü- kümler ekseninde söz konusudur. Bugûn ge- çerli olan düzenlemeler ve dar pozitivist yo- rumu yeğleyerek yargı yerlerince üretilen ka- rarlar, sadece ulusal ölçekte değil, ama Türki- ye'nin tarafi bulunduğu Avrupa İnsan Hakla- n Sözleşmesi organlan (Strasbourg Komisyo- nu ve Mahkemesi) önünde de, Türkiye'nin uluslararası mahkûmiyetlerine yol açacak sü- reçleri çalıştırmaya başlamıştır. Mesele bu denli apacık ortada iken, önerilen değişiklik hükümlerinde bu sorunu aşmaya yarayacak bir yaklaşım yoktur. Oysa akılcı bir devlet si- yasası, olsa olsa düşünce özgürlüğünün ve onun yansıması olan siyasal örgütlenme öz- gürlüğünün önündeki mevcut engelleri, Stras- bourg norm ve içtihatlanyla biçimlenen stan- dartlara dayanarak ve ona uyumlaştırarak kal- dırmak değil midir? Açılan davalan, karşıla- şılan siyasal, diplomatik ataklan, konusuz bı- rakmak, aldın yolu değil midir? Nedir, kendi üyelerinin ite-kaka polis otosuna ükıştınlma- sma sessiz kalan, Ankara'nın göbeğinde ve milyonlarca TV izleyicisinin gözü önünde bir grup polisin tartaklamasına maruz kalan ken- di üyesine sahip çıkamayan, bunun siyasal he- sabını, lçişleri Bakanı 'ndan dahi sormayı be- ceremeyen bir parlamento kompozisyonun- dan, aklm, sağduyunun ve hukukun yolunu keşfetmesıni beklemek boşunadır. Önerilen metinde, uzun sûredirtartışılanbir md 84 var. Bu madde, milletvekiiliğınin dûş- mesine ilişkindir. Önerilen hükümde, istifa eden mületvekilinin milletvekilliğinin düşme- si, TBMM Genel Kurulu karanna bırakılmış- tır. Zaten, sorun yaratan norm budur. İstifa, ne zamandan beri tek yanlı bir istenç beyanı ol- maktan çıkımştır. Üstelik, bir de buna, uzlaşı- lan metinde, milletvekilliği ile bağdaşmayaan bir görev ya da hizmet gören milletvekilinin durumuna ilişkin bir hüküm iliştırilmiştir ki, insan şaşkınlıktan küçük dilini yutar. Bu mil- letvekilinin milletvekilliğinin düşmesi, yine genel kurul'un gizli oyla karar vermesine bağ- lıdır, ama asıl bu işlem için, söz konusu mil- letvekilinin, statüsü ile bağdaşmayan görev ve hizmeti "sürdürmekte ısrar edryor" olması ön koşulu getuihniştir. Anlaşıhyor ki Türkiye'de parlamenterier, se- çilme giderleri ağır olduğu içindir herhalde, ne yapıp edip o konumu yitirmemek peşindeler. Hatta, anayasamn zorunlu kıldıği seçimlerin yenilenmesmi bile, bir biçimde dolanıp, süre- lerini sonuna dek kullanmakta titizler. SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle