Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 HAZİRAN 1995 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Hak-lş
spaşöpması
• AMCARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Hak-İş
Konfederasyonu Bilgi
tşlem ve tstatistik
Merkezi'nin, gıda, metal,
dokuma, genel işler, ağaç,
tanm ve sağlık işkolunda
çalışan 2 bin 300 işçi
arasında yaptığı anketin
sonuçlan dûn açıklandı.
Ankete katılanlann yûzde
_5.9'u Sosyal Sigortalar
kunımu'nun (SSK) içinde
bulunduğu darboğazın
kötû yönetimden
kaynaklandığını savundu.
Ankete katılanlardan yûzde
35'i de kayıt dışında
çalıştınlan işçilerin, sistemi
zarara soktuğunu belirtti.
Ankete katılanlann yûzde
36'smm 3 bin 501 günle 5
bin gûn arasında, yûzde
39'unun da 5 bin günden
fazla prim ödediğine
dikkat çekilen açıklamada,
"Buna göre sosyal
sigortalar yasalan daha çok
prim ödeyen sigortalıya,
özellikJe yaşlılık sigortası
bakırrundan daha yûksek
yaşlılık aylığı bağlama
olanağı sâğlayan,
özendirici bir yapıya
kavuşturulmalıdır" görüşü
dile getirildi.
CHP ll Başkanı
istifa etti
• MARDİN (Cumhuriyet)
- CHP Mardin ll Başkanı
Yılmaz Ölçen, görevinden
istifa etti. Istifa nedeniyle
ilgili olarakyorum
yapmayan Ölçen, politika
yapacak zamanı
bulunmadığını ve 'işlerinin
çokluğunu' gerekçe
gösterdi. Yılmaz Ölçen,
istifasıyla Mardin
Mületvekili Mehrnet
Gulcegün'ün ılgisinin olup
olmadığı sorusuna da
'hayır
1
yanıtmı verdi.
Gözdağı ateşi
• BATMAN
(Cumhuriyet) - HADEP'in
bölge toplantısına katıltnak
üzere Batman'a gelen
Genel Başkan Murat
Bozlak, Diyarbakır'm
Silvan ilçesine 20
kilometre uzaklıktaki
Bağdere Jandarma
Karakolu'ndan, 70 kişilik
araç konvoylanna gözdağı
vermekpiçin öncekı akşam
havayaâteş açıldığını öne
sürdu. HADEP il binasında
partüilere hitaben bir
konuşma yapan Bozlak,
bazı siyasi partilerin 21
pare top atışı ile devlet
yetkililerince karşılandığını
anımsatarak "Ama biz
tamamen hukuksuz
kurallarla karşılandık"
dedi.
HUmi Yavurtan
• tstanbulHaberServtsi-
Beyoğlu Hacı Abdullah
Lokantası tarafindan mayıs
ayının "en başanlı
gersoneli" seçilen Ahmet
Ozdemir, ödülünü önceki
akşam dûzenlenen törenle
Hilmi Yavuz'dan aldı. Ödül
sonrası kısa bir konuşma
yapan Yavuz, Özdemir'e
takılarak "Bu arkadaşımız
her zaman en iyi şekilde
hızmet vermeye çalışıyor.
Ama ödülünü aldıktan
sonra da değişme ve bu
şekilde çalışmaya devam
et" dedi. Lokantanın sahibi
Abdullah Korun,
özdemir'e cumhuriyet
altını ile nazar boncuğu,
lokanta çalışanlanndan
Recep Ertug ise 100 mark
hediye etti.
Açttama
• HaberMerkea-
Gazetemızın 31 Mayıs 1995
tarihli sayısında yayımlanan
"Çiller'in yalı komşusuna
torpi!" başlıklı haberle ilgili
olarak bir açıklama yapan
Başbakanlık Gümrük
Müşteşarhgı, habere konu
olaa 8 adet mağazanın
açıldıktan sonra
müsteşariıkça bunlann
başka kuruluşlara devrine
İZÜD verildıği hususunun
gerçegi yansıtmadıgını
iddıa etti. Gümrük
Mösteşan Tugrul Atatüre
ÜTLzah açıklamada şöyle
denıldi: "Haberde adı geçen
şatiiin Ünika isimli kuruluş
dış.nda başkaca bilınen
magazası olmadığı gibi
Ür»ika fîrmasınm mezkur
magazayı başka bir firmayı
de-^Tetme yolunda yapöğı
müracaan da
müisteşarlığımızca kabul
edlimemiş ve talebin
UKrelenmesı için hadise
Terfüş Kura'u Başkanhğı'na
intdkal ettinlıniştir. Aynca
ha'aerde bahsedildiği gibi
M«hmet Üstünkaya'nın
Cfcıla AŞ hariç diğer
m^atazalann sahibi
olctıguna daır resmi
kary.tlannnzda herhangi
b İ i d
g
bifcknmamaktadır."
CHP'de köken kavgasıGürkan'ın yerine getirilecek bakanın kimliği SHP ile CHP kökenlileri karşı karşıya getirdi
TÜREYKÖSE
ANKARA - Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Aydın Güven Gürkan'ın
isrifasının ardından, kabinenin CHP
kanadındakı bakanlık hesaplan
yoğunlaştı. Kurultayla bağîantıh çeşitli
senaryolar üretilirken kurulacak yeni
dengede "SHP kökenü ya da bürünleşme
öncesi CHP kökenli otma" unsurunun da
önemJı olduğuna dikkat çekildi. Adalet
Bakanı Mehmet Moğultay'm. Gürkan'ın
yerine atama ıçin ağırlığını eski bakan
Hatay Millervekili Nihad Matkap'tan
yana koyduğu, bütünleşme öncesi
CHP'lilerin ise Devlet Bakam Algan
Hacaloğlu'nun bu bakanlığa kaydınlması
içın kulis yaptıklan bildirildi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Aydın Güven Gürkan'ın istifasının
ardından, bu bakanlıga vekâleten Adalet
Bakanı Mehmet Moğultay, ILO
toplantısına gıtmişti. Moğultay, dün
yurda döndü. Zürih'te bulunan CHP
Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı
Hikmet Çetin de dün akşam yurda gcldi.
Çetin'in Gürkan'ın yerine atamayı.
geciktirmeden, bir-iki gün içinde
yapması bekleniyor.
CHP kulislerinde bakanJık hesaplan da
yoğunlaştı. Bütünleşme öncesi CHP
kökenliler, Devlet Bakanı Algan
Hacaloğlu ya da Sanayi ve Ticaret
Bakanı Hasan Akyol'un, Gürkan'ın
yerine kaydmlabileceğıni söyledıler.
Ancak SHP kökenli yöneticiler, "Bu,
kumltay hesaplan açısuıdan doğru
ounaz. Hikmet Bey, yatınmcı bir
bakanlığı Ba> kal ekibinin etine verirse,
kurultay öncesinde bu eldbe güç vermiş
ohır" görüşünü dile getirdıler.
Moğultay'm da bu gerekçelerle
Gürkan'ın yerine, eski bakan Nihad
Matkap'ın atanması için kulis yaptığı
bildirildi. Kulislerde, Çetin'in bırkaç
bakam kaydırabileceği. bunlar arasında
Devlet Bakanı Onur Kumbaracıbaşı'nın
da olabileceği belirtiliyor. Kabineye
girebilecek yeni bakan adaylan arasında
da Istanbul Millervekili Mehmet Sevigen,
Erzincan Millervekili Mustafa Kul, Hatay
Millervekili Fuat Çay ile Ankara
Millervekili Mehmet Kerimoğhı'nun
adlan anılıyor.
CHP Grup Başkanvekili Fuat Çay, dün
yaptığı açıklamada, söz konusu
bakanlığa Nihad Maktap'ın atanması
halinde, kendisinin partiden istifa
edeceği yolundaki haberleri yalanladı.
Çay, "Bakan ataması, genel başkammızın
tasarruf ve vetltisuıdedir. CHP Grup
Başkanvekiİi olarak beninı genel
başkanımızca yapılacak her tasarruf ve
atamaya saygnn vardır" dedi.
Yılmaz Kayseri'de konustu:
Siyasetçi
ağzmdan çıkacak
sözü tartmalı
RECEPBULUT
KAYSERİ - Anavatan Partısı Genel Başkanı
Mesut Yıhnaz, "Siyasetçiler ağızlanndan çıkacak
her sözü birkaç kezakıi süzgecinden gecirmetidir "
dedi. Yılmaz, De\ let Bakanı AyvazGökdemir'in,
Avrupa Parlamentosu üyesi üç bayan parlamen-
ter hakkında söylediği sözlenn ise Türkiye'nin
gümrük birliğine girmesini tehlikeye düşüreceği-
ni savundu.
Bırtıp merkezinin açılişı için Kayseri'ye gelen
ve ANAP il binasında basın toplantısı düzenle-
yen Yılmaz, gazetecilerin 8. madde ilgili sorula-
n üzerine "Bu konuda en açık tavn biz koyduk.
Biz bölücü terörle amansız mücadelede dısanya
şirin gözükmek için yapılacak değişikliğe karşıyız.
Hükümet bu konuda çok hatalı" şanıtını verdi.
Son yapılan ara seçımde hükümetın seçmen
iradesine baskı yaptığını, rüşvet ve baskıyı dene-
diğini iddia eden Yılmaz. "Bu seçim partileregü-
venoytaması anJamına gelir mi" şeklındekı soru-
yu ise şöyle yanıtladı:
"Getmez. Çünkü rüşvet ve baskı denemesi mil-
letin gözü önünde gelişti. Ancak 20 ekimde yapı-
lacak ve 4,4.5 mihon seçmenin oy kullanacağı ye-
rel ara seçim güven oylaması oİabilir." Yılmaz,
Devlet Bakanı Esat Kırathoğlu'nun Meclis'te bir
soru üzenne geçici işçilerin en geç 22 mayısta işe
başlatılacağını söylediğini anımsatarak "Mev-
sûnlik işçiler konusu hükümetin ne kadar güveni-
Kr olduğunun en iyi göstergesidir. Hükümet hiç-
bir konuda samimi değildir. tskiden isciler 9 ay
çahşırdL Şimdi halen işbaşı vapamadı. İşçiler iş-
bası vapma\ mca köve, halka hizmet durdu. Bu-
nu bu hafta Meclis gündemine getiriyoruz" dedi.
CHP Genel Başkan
Yardımcısı Timisi:
Ecevit, durumunu
süzgeçten geçirmeli
ANKARA (Cumhurijet Bürosu) - CHP Genel
Başkan Yardımcısı Mustafa Timisi, 4 haziran ye-
rel araseçimlerinde halkın koalısyonun devamı için
kredi tanıdığım savunarak "DYP bunu. koalisyo-
nun bütünlüğü içinde ortak protokoUerin yerine
getirUmesi biçiminde algılı>abilmelidir" dedi. Ye-
rel ara seçimlerde, sosyal demokratlann umudunu
yine CHP'ye bağladığmın ortaya çıktığını da be-
lirten Tımısı. "Saym Ece\it'in, durum ve konumu-
nu tarihin bu döneminde bir kez daha süzgeçten ge-
çinnesini bekliyorum" diye konuştu.
Timisi dün duzenlediği basın toplantısmda. Tür-
kiye'nin köklü ve büyük sorunlannm bulunduğu-
nu, demokrasinin kurum ve kurallan ile tam ola-
rak işlemediğini söyledi.
Ülkenin çok cıddi boyutlarda terör sorunuyla
karşı karşıya bulunduğuna dikkat çeken Timisi, şu
değerlendirmeyi yaptı: "Terör. kan, gözyaşı ile Tür-
Idye bir yere varamaz. Herkesin bu gerçeği çok iyi
kavraması lazım. Ulkemiz insan haklan açısında da
dünyanın gündemini işgal edhor. Sorunlann çözü-
mü, halkın kendi arasındaki dayanışmasma bağh.
Bu sonmlan tarüşırken. devierin temel ilkelerinj
sarsacak davranışlardan da kaçınmalıyız. Laik
cumhuriyete sahip çıkmak ve onu korumak, hepi-
mizin görevi ohnahdır.''
Terörle mücadelede demokrasinin bir panzehir
işlevi yaptığını vurgulayan Timisi, devlet güçleri-
nin, bu mücadelede hukuk devleti görevlerini ye-
rine getirmeye azami özen göstermeleri gerektiği-
ni söyledi.
ÇİZMEDEN YUKARI / MUSA KART
MILLİVETCİ
MUHAFAZAKAR
çizeü.. ı
AVPUPA
PARLEMENnrOSU
Tahişe'gafina zpnddözürANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Avrupalı üç kadın parlamentere
"orospu" diyerek Türkiye'nin gergin
olan Avrupa Birliği ile ilişkilerini
bunalımın eşığine getiren Devlet
Bakanı Ayvaz Gökdemir.
"mcinmeİerini telafi edecekse özür
düedigini" açıkladı. Türkiye'deki
temaslan nedeniyle Avrupalı kadın
parlamenterlere hakaret edilmesi
üzerine Brüksel'de protesto edilen
Dışişleri Bakanı Erdal fnönü. mcktup
göndermeyı öneren Gökdemir'e,
"özür dilediğini açıklamasının yeterli
olacagınr sö>ledı. Kendısine karşı
"Kürt lobisinin devreye girdiğmi" öne
süren Gökdemir. Başbakan Tansu
Çiller'in, istifasını istemediğini
bildirdi. Kadın parlamenterler içın
kullandığı sıfatlar nedeniyle skandal
yaratan Gökdemir, dün yaptığı yazılı
açıklamada, bazı Avrupalı
parlamenterlerin Türkiye'nin bölücü
terörle mücadelesine karşı takındıklan
tavır ve bu konudaki açıklamalannın
Türk halkının şiddetli tepkisini
çektiğini öne sürdü "Türkrye'yi
mütemadhen bir sanık gibi
sorgulayan ve bir nevi müfetüş gibi
zhurettere tevessül eden şahıs ve
gruplann bu taMriannın Türldye
Cumhuriyeti'nin hiçbir kademesinde
olumlu karşılanmasına elbette imkân
yoktur" dıven Gökdemir, şunlan
kaydettı. "Bununla beraber benim,
bir müddet önce Türkiye'yi ziyaret
ederek göriişmeierde bulunan
Avrupalı pariamenteıier Madam
Green, Madam Roth ve Madam
Lalumıere'i bedef alan herhangi bir
beyanun ohnamıştır. Buna rağmen
Kilis'te vatandaşlann bir sorusuna
cevap mahiyetindeki sözieriniin bir
gazetede ver alan şekünin
ahnganhklara sebebiyet verdiğini
üzülerek ögrenmiş bulunuyorum. Adı
geçenlerin seref ve haysiyeâerine
yönelik bir haberle incinmiş
olmalanndan dolayı çok üzüldüm.
Yankş anlamadan dogan bu sonuctan
dolayL incinmiş ounalannı telafi
edecekse, özür dilerim.'
'İstifa etmeyeceğim'
Ayvaz Gökdemir, Başbakan 'ın,
istifasmı istemediğini ve görevinden
aynlmasının söz konusu olmadığını
söyledi. Bazı basın organlannın
kendısıni tahnk etmek için firsat
kolladığını ileri süren Gökdemir, "Bu
basın organlan, Ayvaz Gökdemir bize
malzeme olacak bir şeyier yapmah,
ni>e yapmıvor diye sabırscJanıyor,
kaşumordu. Şimdi aradıklan firsab
bulduklannı zannediyoriar. Gazete
başlıklanndan bakan tayin ediyorlar,
ama aradıklarını bulamadılar,
amaçianna ulaşamayacaklar" diye
konuştu. "Görünürde" basının,
hakaret ettıği 3 kadın parlamenteri
savundugunu söyleyen Ayvaz
Gökdemir. "Bu böyle degü. ama
onlaruı algılamasına göre öyle" dedi.
Gökdemir. şunlan söyledi: "Basuun
Avrupalı seçmenin seçtiği bir
parlamcntere gösterdiği saygryı, kendi
milletlerinin seçtiği bir parlamentere,
bir miDetvekifine ve kendflerinin bir
bakanma da göstermesini temenni
ederim. Bana terbiyesiz, densiz, şu, bu
demek için ne kadar
sabırsızlanıyorlarmıs? Bunlar hakaret
değil mi? Peid, biz mffletin vekih degfl
miyiz? Milletimizin oyunu almadık
mı? Yani Madam Green. Madam
Lahımiere saygıdeğer, çünkü onlan
Avrupalı seçmen seçti. Türk milletinin
seçtiği Ay>az Gökdemir'e her türlü
hakaret edilebuir. Bu kadan ayıpür
^ıp." Inönü'nün konu ile ilgili olarak
Avrupa'dan özür dilemesıni nasıl
karşıladığı yolundaki bir soru üzerine,
Inönü'nün "Eğer öyle bir şey var,
yanhş anlaşılma varsa
n
diyerek özür
dıledığını belırten Gökdemir, şöyle
devam etti: "Ben de diledim.
'lncinmişseniz ve bu incınmişliğinizi
telafi edecekse ben de özür dilerim'
dedim. Ben açıktan Madam
Lalumiere, Madam Green falan demiş
değilim. Bu Kürt lobisi Hürriyet'teki
haberi aunış, fakslamış. Bunlar da
zaten bahane anyoriar." Devlet
Bakanı Gökdemır. özür dılemek için
Avrupalı parlamenterleri arayıp
aramayacağına ya da mektup
gönderip göndermeyeceğine ilışkın
bir soruya karşılık da "Bana mektup
gehnedL Saym tnönü, 'Açıklama
yapmanız kafidir' dedi, ben de
açıklama yaptun" diye konuştu. Bu
arada Fransa'da yayımlanan
Liberatıon gazetesinde dün çıkan bir
haberde, Devlet Bakanı Ayvaz
Gökdemir'ın Avrupa Parlementosu
üyesi bayanlan "fahişe" olarak
tanımladığı belirtildi. Le Figaro
gazetesinde çıkan haberde de konu ile
ilgili tartışmalara yer verilerek
Gökdemir'in üç Avrupalı bayan
parlamentere "fahişe" dediği
yolundaki haberleri yalanladığı
bildirildi.
POLTIİKA GÜIVLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Beyazı...
SıkJİgan ve ürkekti...
Üzerinde renk renk çiçeklerin kapladığı, belini sıkı
sıkıya kavrayan keten bir elbise vardı. Gözlerindeki
buğulu hüzün, dağ başlanndan devşirilmiş menekşe
yalnızlığını yansrtıyordu...
Parmak uçlanndatattı ilk sevdayı; ilk öpüşmeyi on-
da tanıdı. Çocuksu ağlayışlan gördü, bir sabah yata-
ğa boyiu boyunca uzandığında.
Ağaçlar, çıplakdallannı yeşile dönüştürmüş, aıdın-
dan da pembe tomurcukJar patlatmıştı...
Karşıda mavi deniz, beyaz köpükler saçıyordu.
Yağmur dinmiş, gökyüzü beyaza yenik düşmüştü...
Çaresizlik, gümüş renklı bulutlarda gezıniyordu ha-
bersiz. Çaresizlik, o küçük iskelenin karayla buluştu-
ğu yerde ıslak sevişmelere tanık oluyordu.
Keskin bakışlı civan delikanlı, yüreğinin derinliğin-
de duyuyordu özlemi...
Bir sabah uyandığında başucundaydı Nesrin ve in-
ce uzun parmaklanyla saçlannı okşuyordu. Delikan-
lı onsekizindeydi ve sevdalann doludizgin karanlığı-
na şaşınp bakıyordu.
Odanın içine ışık sızıyordu pencereden...
Usulca yaklaşıyordu ona...
Çığlık çığlığaydı öpüşleri...
Ustelik göz göze...
Sonra düşler kuruyorlardı gizlice. El ele dolaşıyor-
lardı sahilde.
Baltkçı Umut, Recep ve Salih kıskanıyorlardı hın-
zırca.
Sevim, Mehmet'le mi çıkıyormuş; Nigâr, Hakan'ı
mı seviyormuş, işte onlan tartışıyorlardı.
Sonra bir şiir düşüyordu Edip Cansever'den bir
akşamüstü; o gemi demir attığında açığa
Midilli üzerinden batan güneşe inat...
"Çünkü bu kahverengi akşam saatlerinde
Her şeyi en soğuk ölçülere vuruyoruz..."
Hep dinliyordu şiırleri suskun ve gözleri buğulu...
Ve hemen kalkıyordu, kayboluyordu ansızın...
Diyordu ki:
"Ben gidince hüzûnleri bırakmm
Bu senin yaşadığındır
Bir ev sıkılır kadınlardaki
Bir adam sıkılırkadınlardaki
Seni sevmek bu kadar mı
O benim yaşadığımdır..."
•••
Bir gûn, şairin düşlerinde yaşamaya karar verdi.
Çizgili bir kâğıdın üzerine, kalın uçlu kırmızı kalemte
o menekşe gözlü kızın resmini çizdi.
Sevdası yüreğindeydi şairi umursamadan.
Kahverengi akşam saatlerini hiç sevmedi. Yapayal-
nız değildi her yerde. Sesini alçaltmadan konuşma-
yı sürdürdü.
Ne Tann'ya inantyordu ne de başkaldınya...
Sadece Nesnn'i seviyor ve ona tapıyordu...
Rüzgârlı bir akşamüstü ilk kez Ören'de elini tut-
muştu. Karşıda Kaz Dağı etekleri kurşuni bir günde
sevişmeye hazırdı. Belki güzel Heien, ona el sallıyor-
du.
Hep yakında buluştu elleri, tüm uzaMan kıskandı-
nrcasına...
Birdenbire aklına bir şeyier takıldı ve sordu:
"Nesrin niye tımaklannı yiyordu acaba?.."
Sormak istedi soramadı...
Yine bir şey geldi aklına Şaire sormak istedi bu
kez...
Dediki:
"Orospular neden dadanır akşamlara?.."
Hep bunlan düşünerek yürüdü...
Zamana ayarlıydı yaşam. Bir bıçak sırtına kaymtş-
tı yalnızlığı.
Birgün çok uzaklara doğru koşmak istedi. Kireç be-
yazı bir odada kurdu kaçış planını. Bir beyaz karan-
filin kokusuyla duygulandı. Uzun uzun düşünüp ka-
çıştan caydı.
Bahçede hanımeli, sapsan gülümsüyordu bir sa-
bah annesi çayını hazırlarken...
lleride tekneler balığa çıkıyordu...
Ak saçlı, mavi gözlü annesini seyretti uzun uzun.
Sevgisini içine doldurdu. Gitti yanına, yanaklanna
öpücük kondurdu.
Ve dedi ki:
"Anne, Nesrin hikâyesi bitti..."
• • •
O günün ertesi çok erken uyandı...
Ne sabahı umursadı ne de horozlan.
Bir sigara yaktı. Havada iyot kokusu vardı. Güz
günleri yaklaşıyor olmalıydı.
Küçük bir kız çocuğu, şaire inat 'kanarya sansı'
kahkahalar atıyordu karşısında.
Çok utandı, başını önüne eğdi...
Uzun adımlar atarak yürüdü...
Hiç bakmadı arkasına, annesini hiç düşünmedi...
Izmir'in Inciraltı öğrenci yurtlannda hedefini bula-
cak olan kurşunlardan habersizdi. Her şey bir gece
yansı ansızın oldu. Çığlıklar yükseldi karanlığın için-
den. Kan ve barut kokusu birbirine kanştı.
Bir ay sonra ak saçlı, mavi gözlü kadın da öldü...
Nesrin, yıllar sonra terk etti kasabayı. Kimse izini
bulamadı...
Tüm düşler, ıslak sevişmeler; o kireç beyazı oda-
nın içindekaldı. Birde deniz kıyısındaki çakıl taşlarm-
da...
L O N U K YAZAR / Doç.Dr. MEHMETSEMtH GEMALMAZ
Anayasa Paketi, 12 Eylül rejimini kurumsallaştınyor
B
ilindiği üzere, 1982 Anayasası
yürürlüğe girdikten sonra, anaya-
sa değişiklikleri çeşitli odaklarta-
rafından zaman zaman gündeme
getirilmiştir. Bu süreçte, özellik-
le 1990'lı yıllarda yeniden alevlenen tartışma-
lar ve girişimler gözlenmiştir. Ne var ki, gerek
ANAP hükümetleri evresinde, gerekse de
1991 sonbahanndaki genel seçimler sonrası
kurulan ve halen devam eden DYP-SHFCHP
koalisyon hükümetleri evresinde, hem hükü-
met düzeyinde, hem de parlamentodaki bas-
kın çoğunluk ekseninde, anayasa değişiklikle-
rini gerçekleştirmek konusunda somut ve ka-
rariı bir siyasal istencin bulunmadığı açığa çık-
mıştı. Anımsanacaktır; 1993 sonu iribanyla,
paıiamentoda grubu bulunan siyasal partiler,
siyasal yazınımıza 'paket' terimini yerleştiren
bir uygulamayla, 'demokrarikleşme paketi'
ekseninde. Anayasamn kimi maddelerinin de-
ğiştirilmesinde uzlaşmaya vardıklannı açıkla-
mışlardı. O girişim de, sonuçsuz kalmıştı.
Sözün özü, bir iktidarsızlıktır, on yılı aşkın
zamandır sürüp gidiyor.
1995'in ilk yansında, bir anayasa değişik-
lik paketi daha güya gündemdedir. Bu girişi-
min öyküsünü basından izlemek, başhbaşına
bir güldürmece serüveni. O komisyondan bu
komısyona, şu üyeden berikine havale etme-
ler, yeni üyeler, yeni görûşler, sözde büyük pa-
zarlîklar, koaüsyonu çatırdattı çatırdatacak şe-
kilde sunulan gerçekdışı gerilimler bir yana,
bır de teknolojik aksaklıklardevreyegirdı. Bir
aralık, TBMM bilgisayarlanna musallat olan
virüs yüzûnden de, uzlaşılan maddeler yazıla-
madıydı Hani insana, "Şu virüs, niye bir tek
bilgisayarlara musallat oluyor" dedirtccek tür-
den gariplikler.
Her ne hal ise... Bravo ki onlara, Anayasa
Alt Komisyonu. Mart-Nisan 1995'te, toplam
25 maddelik bir anayasa değışikliğine ilişkin
kanun teklifi üzerinde uzlaştı. Bu metinde,
1982 Anayasası'nın başlangıcı ile toplam 21
maddesinde bazı değişiklikler öngörülmek-
teydi; buna bitişik olarak mevcut anayasa met-
nine iki de geçici madde eklenmesi düzenlen-
mişti.
Izleyenler bilir, parti temsilcilerince sözde
uzlaşmaya vanlan bu metnin arka yüzdeki asıl
itici gücü, yine bir gerçek demokrarikleşme si-
yasal istenci değil, Gümrük Birliği Anlaşma-
sı sonrasında uluslararası bir yükümlülük ola-
rak dayatılan evrensel demokrasi standartlan-
nın yaşama geçirilmesi istemleridir.
Ulusal yetkili çevreler de, bunu büyük bir
uyanıklık sanıp kaba bır aldatmacayı sürdür-
meye çalışarak, yürürlükteki sistemi değil
köklü biçimde demokratikleştirmek, kısmi,
bölük pörçük ve asıl, esasa dokunmayan, dü-
zeltmelerle durumu kurtarma peşine düştüler.
Amlan, son 21 maddelik paket üzerinde, bu
nasıl daha önceden uzlaşmaya vanlan metin-
dir anlaşılamaz. Nisan ve Mayıs 1995 'te, Mec-
lis'teki çalışmalar ve sonu gelmez tartışmalar
saatler işgal etmeye devam etti.
Basın da, tükenmeyen bir enerji ile Alt Ko-
misyon'da gün be gün değişen uzlaşılan mad-
de haberlerini üreterek, sahte demokrarikleş-
me iklimi oluşmasına katkıda bulundu.
Meselenin aslı yalındır, yalm oldugu kadar
da üzüntü vericidir.
Anılan 21 maddelik değişiklik metni, ana-
yasamn değişik bölümlerine dağılmış çeşitli
hükümlere ilişkin olduğundan, bir kez sistem-
sizdir, bütünü kapsamaktan çok uzaktır. Örne-
ğin, anayasa başlangıç md. 33,51, 52, 54, 67,
68,69,75,76,82,84,85,86,93,127,128,135,
149, 171; geçici md. 15'te değişiklikler, o da
kısmi olarak öngörülmekte ve geçici m d 17
ve 18'in eklenmesi önerilmektedir.
lkincisi, değişiklik yapılması önerilen hü-
kümlere ilişkin düzenlemelere bakıldığmda.
içerik-kapsam bakjmından, demokratikleşme-
ye değil, 12 Eylül rejimi hukuk garabeti norm-
lan, güya tıraşlayıp, yeniden ülke kamuoyunun
önüne koymaya hizmet etmek üzere kaleme
alındığı görülmektedir. Örneğin, dernek kur-
ma hakkına ilişkin md. 33 'te yahut sendikala-
ra ilişkin md. 51'de, o bilinen 'gecikmesinde
sakınca bulunan haOerdeidari kararla faaliyet-
ten men' saklı tutulmaktadır. Bu idari kararlar
üzerine, yargıç "yedi gün içinde'' bir hüküm te-
sis edecektir. Görüldüğü üzere, burada gerçek
bir "güvence" bulunmamaktadır. Basitçe söy-
lenırse, "Atı alan, çoktan Üsküdar'ı geçmiş ola-
cak"tır. Idarenin, keyfı yıldırma, sindırme si-
yasası, şimdi olduğu gibi sürecektir. Aynı teh-
like, meslek kuruluşlanna ilişkin anayasa (md
135) ekseninde de öneriye göre geçerlidir.
Başka bir öraek, siyasi partilere ilişkin hü-
kümler ekseninde söz konusudur. Bugûn ge-
çerli olan düzenlemeler ve dar pozitivist yo-
rumu yeğleyerek yargı yerlerince üretilen ka-
rarlar, sadece ulusal ölçekte değil, ama Türki-
ye'nin tarafi bulunduğu Avrupa İnsan Hakla-
n Sözleşmesi organlan (Strasbourg Komisyo-
nu ve Mahkemesi) önünde de, Türkiye'nin
uluslararası mahkûmiyetlerine yol açacak sü-
reçleri çalıştırmaya başlamıştır. Mesele bu
denli apacık ortada iken, önerilen değişiklik
hükümlerinde bu sorunu aşmaya yarayacak
bir yaklaşım yoktur. Oysa akılcı bir devlet si-
yasası, olsa olsa düşünce özgürlüğünün ve
onun yansıması olan siyasal örgütlenme öz-
gürlüğünün önündeki mevcut engelleri, Stras-
bourg norm ve içtihatlanyla biçimlenen stan-
dartlara dayanarak ve ona uyumlaştırarak kal-
dırmak değil midir? Açılan davalan, karşıla-
şılan siyasal, diplomatik ataklan, konusuz bı-
rakmak, aldın yolu değil midir? Nedir, kendi
üyelerinin ite-kaka polis otosuna ükıştınlma-
sma sessiz kalan, Ankara'nın göbeğinde ve
milyonlarca TV izleyicisinin gözü önünde bir
grup polisin tartaklamasına maruz kalan ken-
di üyesine sahip çıkamayan, bunun siyasal he-
sabını, lçişleri Bakanı 'ndan dahi sormayı be-
ceremeyen bir parlamento kompozisyonun-
dan, aklm, sağduyunun ve hukukun yolunu
keşfetmesıni beklemek boşunadır.
Önerilen metinde, uzun sûredirtartışılanbir
md 84 var. Bu madde, milletvekiiliğınin dûş-
mesine ilişkindir. Önerilen hükümde, istifa
eden mületvekilinin milletvekilliğinin düşme-
si, TBMM Genel Kurulu karanna bırakılmış-
tır. Zaten, sorun yaratan norm budur. İstifa, ne
zamandan beri tek yanlı bir istenç beyanı ol-
maktan çıkımştır. Üstelik, bir de buna, uzlaşı-
lan metinde, milletvekilliği ile bağdaşmayaan
bir görev ya da hizmet gören milletvekilinin
durumuna ilişkin bir hüküm iliştırilmiştir ki,
insan şaşkınlıktan küçük dilini yutar. Bu mil-
letvekilinin milletvekilliğinin düşmesi, yine
genel kurul'un gizli oyla karar vermesine bağ-
lıdır, ama asıl bu işlem için, söz konusu mil-
letvekilinin, statüsü ile bağdaşmayan görev ve
hizmeti "sürdürmekte ısrar edryor" olması ön
koşulu getuihniştir.
Anlaşıhyor ki Türkiye'de parlamenterier, se-
çilme giderleri ağır olduğu içindir herhalde, ne
yapıp edip o konumu yitirmemek peşindeler.
Hatta, anayasamn zorunlu kıldıği seçimlerin
yenilenmesmi bile, bir biçimde dolanıp, süre-
lerini sonuna dek kullanmakta titizler.
SÜRECEK