04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 MAYIS 1995 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 1924'tenbugüne aynı coşkuyla BirYd Daha Elinizde tuttuğunuz bu gazete, bugün 56. yaşını tamamlıyor. Aslın- da bu süre. daha gerilere doğnı uza- ülabilir. Mütareke yıllannın Veni Gün'ü, şimdiki 'Cumhuriyet'in ön- cüsü sayıldığına göre, gazeteniz ar- ük altmışını da çoktan arkada bı- rakmış demektir. Yeni Gün olsun, Cumhuriyet olsun, bunca yıl ülke çı- karları uğruna savaşım \eren iki kardeş gazete arasında ortak nokta şudur: Ikisi de zor günlerin sava- şuncılan olmuşlardır. Işgal ordulan- nın çizmeieri altında güzel İstanbul inim inim inlerken, Yeni Gün; em- peryaliştlere ve onlara boyun eğen Bab-ı Âli'nin teslimiyetçi işbirlikçi- lerine karşı vargücü>îe 'Hayır!' diye bağırtnaktan geri kalmamıştır. Sık sık kapaûlmak. ikide bir basımevin- de aramalar yapılmak; ya/arlan. yöneticileri, hatta di/icileri karakol- larda sorguya çekilmek, onu yoiun- dan alıkoymaya yetmemiştir. Bu yöntemlerte özgüriükçü basını yıldı- ramayacaklannı anlayan işgal güç- leri, yurtsever aydınları Malta'ya sürmeye karar vermişler ve hemen hepsini toplayıp yaka paça bir gemi- ye doldurmuşlar, yola çıkarmışlar- dır. Bunlann arasında yalnız Yeni Gün'ün sahibi ve başyazandır ki oyuna geJmeyerek Ankara'ya, Mus- tafa Kemarin yanına kaçmayı ba- şarmış, kaçmakla da kalmamış, binbir güçlüğü yene yene, bir bötü- münü de olsa. basıme\ini Türkiye Büyiik Millet Meclisi'nin toplandığı kente, yeni devlet merkezimize ulaş- brnuşür. Arük Kurtuluş Savaşı boyunca Yeni Gün, Atatürk'ün yanında ve hizmetinde emperyalist güçlere, o güçlerin buynığundaki işbiriikçilere karşı 'tam bağımsızlık' ilkesini bü- yiik zafere değin savunmaktan yo- rulmayan bir bayrak olarak yurt topraklan üstünde dalgalanacaktır. Sakarya, Dumlupınar. düşmanın anavatan topraklanndan kovulma- sı... Saltanatın yıkılması. Lousanne banş andlaşması, Hilafetin kaldırü- masu Cumhuriyet'in ilanı... Yeni rejimin yürürlüğe girmesin- den alti ay sonra Kurtuluş Savaşı gazisi Yeni Gün İstanbul'a dönüyor, bu kez 'Cumhuriyet* olarak bir baş- ka savaşın, rejimi koruma. giiçlen- dirme, Atatürk devrimlerini savun- ma savaşının bay rağını y ükleniyor. 7 Mayıs 1924'ten başlayarak, uzun yılİar. Serbest Fırka'nın kendi kendini dağıttığı 1930'lara kadar 'Cumhuriyet' İstanbuPda bu sava- şın hem de tek başına yürütücüsü oimuştur. Düşününüz ki o zamanlar Cumhuriyet'le gâvuriuğu. laiklikle dinsizliği eşanlamlı imişler gibi ta- nımlamaya çalışan sinsi bir propa- ganda halk arasında yürürülmek is- teniyordu. Atatürk'ün önderliğinde bu pro- paganda sindirildi, sesi kısıldı. O öl- düğü zaman arkasında 'ülkesi ve milleti ile bölünmez' her türlü ileri akımlara açık. düşünce özgürlüğü- ne yatkın bir toplum bırakti sanı- yorduk. Belki de gerçekten öyle idL Ne var ki onun döneminde pusuya yatmış, sinmiş olan gerici güçler, çı- karcı politikacılar. bir yandan da palazlanmaya başlayan kimi serma- ye çevreleri fırsat kolluvorlardı. 1950'lerde bu firsatı yakaiadılar ve vakit geçirmeksizin saldınva geçti- ler. Eşit koşullar altında Baü ile iş- biriiği yapmak parolası öne sürüle- rek tam bağımsızlık ilkesi gittikçe zedelendi. Dışa bağımlı ekonomi po- litikası, ülkemizde tüketimi pompa- layan bir montaj endüstrisine yol açtı. Htda artan nüfusumuza çaİış- ma alanlan açamaz olduk. Borçlan- dık. borçlandıkça batağa gömül- dük. Her yıl yükseköğrenim gör- mek isteyen gençlerden yüzbinlerce- sini elimizle sokaklara döküyonız. Bu ne demektir bilivor muyuz? Bil- meyecek ne var? fşte anarşi, işte soygun, işte kardeş kavgası. Zor günlerin gazetesi olan Cum- huriyet, tıpkı mütareke yıllanndaki önciisü Yeni Gün gibi bugün ülke- mizde tek başına kalmış gibidir. O zamanın işgalcileri Yeni Gün'ü okutmak istemezler, Ankara'da ba- sılanı tstanbul'a sokmazlardı. Ne yazık Id bugün kendi içimizden ye- tişme sağlı soUu yobazlar aynı yön- temi Cumhuriyet'e karşı uygula- makta, bir yandan Cumhuriyet okıuiannı baskı altına almaya çab- şırteıu öte yandan 'saülacak. sahldı, sariıyor' fıskoslan ile gazeteyi göz- den düşürmeyi denemektedirier. Hiçbir holdinge bağlı olmayan. okurlannın ilgisinden başka hiçbir desteği bulunmayan Cumhuriyet, inanıyoruz ki bu güç dönemi de at- latıcak, Atatürk'ün kurduğu rejim- le birlikte aydınlık günlere er geç kamşacakür. HaJkın. halk tarafından. halk için idLa~esi bizim ülkümüzdür. lu tümce 7 Mayıs 1924 günlü ilk saiMsında kurucumuz Yunus Na- dî'tin imzasıyla yayımlanmıştır. 0 ülküye bugün de bağlıyız. Madir Nadi 7 MAYIS 1980 ŞÜKRAN SONER "Cumhuriyet ne hükümet ne de firka (parti) gazetesidir. Cumhuriyet sadece cumhuriyetin. daha ilmi ve şamil (yaygın) ifadesiyle demokrasinin müdafiidir (savu- nucusudur). Cumhuriyet ve demokrasi fi- Idr ve esaslannı ihlal eden (çiğneyen) ve y> kan, yıkmaya çalışan her kuvveüe mücade- leedecektirr 7 Mayıs 1924 tarihli Cumhuriyet gazete- sindeki ilk başyazısında Yunus Nadi gaze- tenin ilkelerini böyle özetliyordu. Isimsiz, okuyuculara sunuş yazısında ise, aynı ana ilkeler \ urgulandıktan sonra şöyle devam edilıyordu: "Memlekette her anlamı ile gerçek bir demokrasi kurulması için gazetemiz bütün varlığı ile çalışacaktır. Memlekette halkın halk tarafından. halk için idaresi bizim ide- alimizdir. Ve biz yalnız bu idealin esiriyiz_ Bize göre gazete. sahiplerinin deği), okuyu- cunun malıdır. Oku\ucu her şeyden önce gazetesinde tarafsız \e ömargıiara göre yo- rumlanmamış habeıier görmek ister. Kısacası Cumhuriyet, tam anlamıyla çağdaş ve eksiksiz bir gazete olmayı amaç edinmiştir.." Bir gazetenin tarihçesiyle bir ülkenin ve devletin tarihı kuşkusuz ayn ayn şeylerdir. Ne var ki Yeni Gün ve Cumhuriyet'in ta- rihçeleri. ulusal bağımsızlık savaşıyla. cumhuriyet devrimlen ve de\letin tarihiyle eşzamanlı ve eşanlamlı bir sürecı içeriyor. Daha geniş bir kapsamda buna, çağdaş- laşma savaşımı da denebilır. Bu sanıldığı gibi kolay olmamıştır. Cumhuriyet gazete- si Atatürk'ün sürekli devnmlerini yürütme yolunda. gözünü kırpmadan her dalgayı gögüslemiştir. Cumhuriyet gazetesinin Yeni Gün'e uza- nan bir de geçmişi vardır. 3 Eylül 1918 ta- rihinde Istanbul'da çıkmaya başlayan Yeni Gün. Yunus Nadi'nin Atatürk'ün Sam- sun'a çıkışının ardından Ankara'ya gelişi ile 9 Ağustos 1920'den itibaren. "Anado- lu'da Yeni Gün" adıyla yayın yaşamını sürdürdü. istanbul'da ulusal davayı savun- duğu için lngilizler tarafından sık sık ka- patılan gazete. Ankara'da elle çevrılen köhne baskı makinelerı ile Milli Mücadele içindekı yenni aldı. Bir yandan halkla ile- tişimi yoğunlaştınp direnışia kamuoyunu yaratıyor. diğer yandan dünyaya bağımsız- lık savaşının sesini duyuruyordu. Sakarya Meydan Muharebesi öncesınde, Ankara'nın tahliyesı gerek görüldüğünde. Yeni Gün gazetesi de Kayseri'ye taşınmış, başyazar Yunus Nadi Ankara'da kalırken, 22 yaşındakı yazı işleri müdürü Kemal Sa- lih Sel'e verdiği yazılı talimat. bütün gücü ile Milli Mücadelenin desteklenmesi olu- yordu. Sel'in bu talimata ilişkin anılann- dan alınan şu satırlar ıse, gazetecilik ve ba- ğımsızlık ilkesi açısından çok büyük an- lam taşıyordu: "«Eksik cihetlerin tenlddinde de tered- düde mahal görülmemelidir. Hususile (özeflOde) kraat hükümete ait olunca onda bihakkın gözü pek davranılmak kabeder." Cumhuriyet'in yayın yaşamına girmesi ile içinde yer aldığı çağdaşlaşma savaşımı, gerçekleri ve doğru yolu aramaya yönelik kesintisiz sürmektedir. Halkın gönlünde ulusal bağımsızlık savaşı ile taht kuran Ga- zi Mustafa Kemal Paşa, kurulu düzen, hi- lafet ve yandaşlanna iliştiğinde çeşitli en- gellerle karşılaşacak, Atatürk devrimleri- nin gerçekleşmesi ve yaygınlaşmasında Cumhunyet üzerine düşen görevleri yerine getirecektir. Bu inanç. 1 ocak 1925 yeni yıl kutlama yazısında şöyle vurgulamaktadır: "Ulusun, vatanın yükselmesine gerçek- ten müthiş bir bukağı olan hilafet heyula- sından. hele saltanat hanedanı denilen \\- yeni yazı ile, 2 birinci sayfa olarak yayım- lanması gündeme geldi. Yunus Nadi yo- rumlannda yeni yazının özellikleri ve sağ- layacağı yararlan anlatıyordu. Serbest Fırka'nın kapatılmasından beş gün sonra 23 Aralık 1930'da Menemen'de Derviş Mehmet'in öncülüğünde yaşanan ayaklanma, Kubilay'ın şehit edilmesi, Na- dir Nadi'nın daha sonra 50 yıl sürecek ga- zetecilik yaşamının başlangıcı da oldu. Yu- nus Nadi'nin, Nadır Nadi'nin Viyana'dan gönderdiği mektuptan başmakalesine aldı- ğı alıntılar, Cumhunyet'in Kubilay olayı ile ılgıli daha sonra y-ürüttüğü kampanyaya da ışık tuttu: ".. Şu Cumhuriyet kurbanı Kubilay Be> namma Cumhuriyet gazetesi bir abide yap- maya teşebbüs etse nasıl oJur?_ Avrupa'nın büyük küçük bütün şehirlerinin sokaklan- nı dolduran heykeller oyuncak olsun, süs olsun diye yapılmamıştır. Bunlann halk üzerinde yaptıklan tesir. mektep medrese telkininden çok daha kuvvetlidir. Mene- men Hükümet Meydanında tunçtan Kubi- yasanın çıkmasını sağlamıştır. Cumhuriyet, inançlı savunuculuğunu, Türk Dil Kurumu'nun kurulması ile başla- yan dil devrimi sürecinde. bugüne kadar titizlikle, öncü rol üstlenerek yaptı. Her alanda yenileşme hareketi içindeki yerini aldı. Ondalık ölçü sistemine geçişte halka sistemi öğretmek için sayfalar ayıran gaze- te, kadın haklarında alınan yolda çok önemli ve ağırhklı bir rol üstlendi. Kadın haklarına yönelik düzenlediği anketlerle toplumu kadın haklannı kabul etmede ha- zırlarken, kadına ilişkin tüm tartışmalara çok geniş yer ayırdı. İlk dünya ve Avnıpa güzellerini Türkıye'ye kazandıran yanş- malan düzenledi. Cumhunyet, bilimin topluma ulaşmasın- da öncülük yaptı. Telefondan trene, çiçek aşısına kadar her konuda bilimsel yazılarla halkın bilgi sahibi olmasını sağlarken, ün- lü bılim insanlarını ve bilimsel buluşları dıziler halinde yayımladı. ilk radyo programlan, kültür sayfaları. sınemanın topluma tanıtılması ve sevdıril- • Bir gazetenin tarihçesiyle bir ülkenin ve devletin tarihi kuşkusuz ayn ayn şeylerdir. Ne var ki Yeni Gün ve Cumhuriyet'in tarihçeleri, ulusal bağımsızlık savaşıyla, cumhuriyet deyrimleri ve devletin tarihiyle eşzamanlı ve eşanlamlı bir süreci içeriyor. Bu sürecin devrimlerle süren aşamalan vardır. Cumhuriyet gazetesi. devrimler sayaşımmın bayrağını elinden hiç bırakmamıştır. Gazetemizin anlamı "devrim ve demokrasi" savaşımının gün gün yürümesiyle pekişiyor. Daha geniş bir kapsamda buna, çağdaşlaşma savaşımı da denebilir. Bu sanıldığı gibi kolay olmamıştır. Cumhuriyet gazetesi Atatürk'ün sürekli devrimlerini yürütme yolunda, gözünü kırpmadan her dalgayı göğüslemiştir. lah'ın belasından kurtulduk. Türkün ba- ğunsızhgını, onurunu, karariıhk ve kahra- manlığını dünyaya tanıtan Lozan Antlaş- ması yürürlüğe girdi. Ülkenin gelişmesini sağlayacak birçok kurum oluştu. Yükselme ve refahımız için daha verimli, daha bere- ketii olacağını umut ederek, bütün okurla- nmız ve yurttaşlanmızın yeni yıhm kutlu- yoruz." 5-6 yılda ancak okuma yazmanın öğre- nilebildiği Arap alfabesi. halkını kısa za- manda okutmak zorunda olan devlet için büyük bir ayakbağı ıdı. Ancak aydınlann büyük bir kısmı yeni alfabe konusunda olumsuz bir tutum ıçıne girdi. Kuran'ı okumayı yasaklamakla eşanlamlı yorumlar yapılıyor, 600 yıllık kültür mirasının kopa- nlması olarak değerlendirilıyordu. Cum- huriyet, gazetelenn Latin harfleri ile çık- maya başlayacağı 1 Aralık 1928'den 6 ay önce önlemlerini aldı. Önce gazetedekı bütün rakamlar yeni sayılarla yazıldı. Son- ra ilanlar yeni harflerle yayımlandı. Ardın- dan kimi yazılann paragraflannın yazıl- ması ve derken, gazetenin, biri eski, diğen lay abidesi yükselirse bir daha oralarda kimse yeşil sancak dikmeyi aklına getir- mez-" Cumhuriyet'in açtığı bu kampanya, 26 Ocak 1934"te yirmı bıni aşkın bir yurttaş katılımı ile düzenlenen törenle Kubilay anıtının açılışının yapılması ile noktalanı- yordu. Cumhuriyet bir başka etkili kampanyası ile bayrak yasasınm çıkmasını sağlıyordu. Yazı işleri müdürü Abidin Daver'in 4 Mart 1933 tarihli yazısı ile başlattığı bu konuda- kı kampanyada özetle şu görüşlere yer ve- rilıyordu: "L'zun vıllar bayrağını sevmekten, öz di- lini kullanmaktan engellenen ve ulusal marsı yerine zalim padişahın çok vaşamasv- nı dilevcn dualarla dolu. sözü ve ezgisi ba- yağı olan bir havayı dinlemeve mecbur olan milleti mazur görmek mümkündür. Bu du- rumun sürmesine, bundan sonra izin ver- mek ve hoşgöriiyle karşılamak hükümet için kabahat otmuştur." Cumhuriyet, aralıksız sürdürdüğü kam- panyası ile 29 Mayıs 1936'da söz konusu mesi Cumhunyet'le gerçekleşti. Tanhinin yazılması, Kemalist ideolojinin topluma benimsetılmesinde öncülük hep Cumhun- yet' te idi. 28 Haziran 1945'te Yunus Nadi'nin ölü- mü ile gazetenin yönetım sorumluluğu Na- dir Nadi'ye geçti. Yunus Nadi'nin Cumhu- riyet'i Kemalist ideolojinin, Cumhuriyet ve devnmlennin toplumda benımsetilme- sinde çok etkili bir rol oynarken güç kay- nağı Mustafa Kemal Atatürk'tü. Tutucu ve gerici çevreler Cumhuriyet"te çıkan yazı- larda görünür görünmez Atatürk'ün imza- sını bulurlardı. Nadir Nadi'nin arkasmda kendisine güç veren Atatürk bulunmayacak, siyası iktı- darlann karşıdevrımci baskılarına karşı Cumhuriyet'ı yaşatmak ve yürütmek için olağanüstü zorluklarla çarpışılacaktı. Bu çatışmanm yarattığı süreç, Cumhuriyet'in gazete olarak kurumsallaşmasmda tarihsel yenni büsbütün belırlemiştir. 14 Mayıs 1950'de seçımlen kazanan De- mokrat Parti'ye basından ilk eleştiri, ilk uvan Nadir Nadi'nin 7 Haziran 1950 tarih- Cumhuriyet'in 51. yddönümünden bir fotoğraf. Başyazanmız Nadir Nadi, eşi Berin Nadi ile gazete bahçesindeki kutiamada. Doğan Nadi. Cumhuriyet Vakfı Prof. Dr. AYT)IN A\^AY Cumhuriyet Vakfi, İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesf nin 6.1.1993 günlü tescil karan ile tüzel kişilik kazanmış bir kurumdur. Vakfın kurucusu Sayın Berin Nadi'dir. Kuruluş senedinde açıklandığı gibi, Cumhuriyet Gazetesi'nin kurucusu Yunus Nadi'ye hısımlık bağı ile bağlı olanlar da sonradan, amacı benimserler ve isterlerse vakfa "kunıcu srfaüyla" katılabilmektedirler. Nitekim. vakfın tescilinin ardından Yunus Nadi hısımlanndan vakfa katılan ve "Cumhuriyet Vakfi Kurucusu" sıfatını kazanan kişiler oimuştur. Vakfın kuruluş amacı, vakıf senedinin 'Başlangıç' bölümünde açıklanmıştır. Burada belirrildiği gibi. vakfın temel amacı; Cumhuriyet Gazetesi'nin 70 y\\ boyunca hiçbir ödün vermeden. sadık ve bağlı kaldığı ülkü (ideal) doğrultusunda yayın yaşamını sürdürmesidir. Söz konusu ülkünün içeriği, özet olarak: "Atatürk devrim ve ilkelerine bağlüık. laik cumhuriyetin korunmask toplumsal aydınlanmaya katkı. insan haklanna bağlı demokrasi için savaşım. çağdaş uygaıiığa ulaşma çabasına katılma" gibi öğelerden oluşmaktadır. Bu amaç açısından bakılırsa. Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki köklü ve onurlu geçmişi ile bir "manevi kimliğe" sahip bir kurum olan Cumhuriyet Gazetesi ile Cumhuriyet Vakfı'nın "tüzel kişiüği'' arasında bir çeşit "özdeşlik'" olduğu anlaşılır. Bunun anlamı, bu iki varlığın, birbirinden aynlmasının olanaksız olmasıdır. Bu aynlmazlık sadece zihinsel ya da ülküsel düzeyde değil, hukuksal bakımdan da geçerli bir olgudur. Bunun sonucu da Cumhuriyet Gazetesi'nin, Cumhuriyet Vakff ndan bağımsız bir hak objesi olarak herhangi bir "temüki tasamıfa" konu oluşturamamasıdır. Bu dunımu açıklamak için, vakıflann kendi malvarlıklan üzerindeki "tasamıfa" ilişkin "ehüyefleri ve bu ehliyeti kullanma durumunda olan yönetim organının bu konudaki "yetkisi" ile ilgili temel esaslan anımsatalım: 1. Vakıf bir "mahn" belirli bir amaca adanması (tahsisi) ile kurulur. Yasaya göre bu "mal" bir malvarlığının tamamı ya da ona dahil olan bir hak olabilir. Vakıf kurulunca adanmış (tahsis edilmiş) mal ya da hak. vakıf tüzelkişiliğınin malvarlığını oluşturur. Bu mal ya da hak "mislî olmayan" şeylerden ıse. vakıf bunu "kuUanu-" ya da bundan "yararianır", ama bunun üzerinde (başkasına devretmek yoluyla) "tasarruf edemez." Eski hukukta "istibdal" adıyla bılınen vakıf malını, başka bir malla ya da parayla değiştirme yasağı. yeni hukukta da geçerli bir ilkedir. Gerçi yasa "geliri giderini karşılamayan" ya da "degerine uygun gelir getirmeyen" vakıf mallan için Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün izni ve vakıf yönetim organının görüşü alındıktan sonra mahkemece böyle bir değişim karan verilebileceğini de kabul etmektedir. Ama bu bir istısnadır ve bunun vakfın sadece "geBr getiren" mallan için öngörüldüğü, yalnız bu tür vakıf mallannı kapsadığı yasa kuralının açık sözünden kolayca anlaşılmaktadır. Buna göre, söz konusu mal. vakfın amacının gerçekleşmesi için kullanılacak kaynağın sağlanmasma yarayan bir gelir malı (eski hukuktaki deyimle, "varidatıyla intifa edilen mal") değil de. doğrudan doğruya amacın gerçekleşme aracı olarak vakıfça kullanılan mal (eski hukuktaki deyimle "aynıyla intifa edilen mal") niteliğinde ise, bunun "değiştirümesi" hukuken olanaksızdır. 2. Yasal açıdan vakıf tüzelkişiliğinin tek zorunlu organı, yönetici ya da yönetim kuruludur. Yönetim organı, vakfı yönetmek ve temsil etmekle ödevli ve yetkilidir. Ama bu organın yönetim ve temsille ilgili yetkisi de, vakfın amacı ile sınırhdır. Vakfın kurucusunun istenci (iradesi) ile belirlenen ve tüzelkişilik kazanıldıktan sonra (kurucu dahil) hiç kimse tarafından değiştinlemeyen bu amaç, yönetim kurulunu kesin olarak bağlar. Bu bakımdan, vakıf yönetim organı. amaca aykın olan veya amaçla bağdaşmayan işlemler bakımından "yetldsiz" ve bunun sonucu olarak da *tam ehHyetsiz" durumdadır. Böyle bir işlem yapmaya kalkışırsa, bu işlem vakfı bağlayan ve hukuksal sonuç doğuran bir işlem olmaz. Yukandaki özet açıklama, vakfın amacma ve bu amaca göre belirlenen yönetim yetkisine göre. Cumhuriyet Vakfi 'nin malvarlığına dahil olan Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz hakkı üzerinde hiç kimsenin "temlikî tasarruf yetkisrne sahip olmadığını ve olamayacağını göstermektedir. Bu hak "kişi) r e sıkı sıkıya bağlı (münhasıran şahsa bağlı) haklar" gibi. sadece Cumhuriyet Vakfı'na aittır ve onun yalnız manevi yönden değil, hukuksal bakımdan da "varolma nedeni"dir. Şunu da belirtelim ki. genellilde sanıldığının aksine. bir vakıf ya da vakfın yönetim organı, vakıf tüzelkişiliğine son verme (fesih) yönünde bir karar alamaz; böyle bir sonuç doğuracak herhangi bir eylemde de bulunamaz. Bu bakımdan, vakfın ya da vakıf yönetim organının vakfın varlık nedeni olan "Cumhuriyet Gazetesi"ni elden çıkarma şeklinde bir yetkisi bulunmadığı kesin bir hukuksal gerçektir. li yazısı ile gelecekti: " ...Din işlerini dünya işlerinden fiilen ayırmadıkça cemiyetimizi zaman zaman rahatsız eden birtakım sürçmeleri önle- mekte güçlük çekeceğizdir. \ak eğer sahi- den laik bir cemiyet seviyesine ulaştığımız- dan şüphemiz varsa, Atatürk vasakların- dan bir tekine olsun dokunmaya kendimiz- de hak görmemeliyiz. Çünkü o yasaklar sa- yesindedir ki gerçek vicdan hürriyeti bu memlekette kök salabilecektir." Mahmut MakaL Yaşar Kemal gibi ünlü yazarlarla köye yakınlaşan Cumhurıvet, Velidedeoğlu gibi büyük yazarları ile her dönem Atatürk ve devrımlerinin, Cumhu- nyet ilkelerinin bekçiliğini yapmayı sür- dürmüştür. Cumhunyet. 1961 Anayasası'nı insan hak ve özgürlüklerine dayalı sosyal devlet anlayışında bir aşama olarak değerlendirdi ve ona sahip çıktı. Cumhuriyet'in bundan sonraki yıllarda insan Hakları Evrensel Bildirgesı'nı, gazetecilik anayasası olarak benimseyıp çizdıgi çızgide, halktan yana. izlediği politikalar. gazeteyi-sık sık siyası iktidarlar ve yargı ile karşı karşıya bıraka- caktır. Demokratik rejımde yaşanan yoz- laşmaya karşı savaş açan Cumhuriyet. do- ğal olarak siyasi iktidarlar ve 12 Mart yö- netimi ile karşı karşıya olacaktı. Sıkıyöne- tim ilanıyia birlikte ilk iş olarak Cumhun- yet 10 gün kapatıldı. llhan Selçuk ile Ok- tay Kurtböke tutuklandılar. Üst yargıda bo- zulan ve daha sonra sivil yargıya giden ka- rar beraatle sonuçlandı. 12 Mart muhtırası- nın ardından güçlü çevrelerden gazeteye yönelen baskılar. Nadır Nadi'nin gazete yönetimin den aynlmasına yol açan ortak- lar arasındaki huzursuzluğu yarattı. Nadir Nadi ve arkadaşlannın aynlması. gazete- nin politikasının değişmesi. basın tarihinde eşi görülmemiş birolayın yaşanmasına ne- den oldu. Okurlar sözleşmiş gibi gazeteyi terk ettiler. 1971 martındaki 130 bınlik sa- tış 45 bıne kadar düştü. 1972 temmuz ayın- da Nadır Nadi ve arkadaşlan yeniden ga- zete yönetimine döndüler. Nadir Nadi ve yazarlarının gazeteye dönmesı ile yıne dünya basın tanhınde il- gınç sayılacak bir deneyım gerçekleşti. Gazete kısa sürede toparlandı. 70'lerin ortasında kurulan Milliyetçi Cephe dönemi Cumhuriyet'in savunduğu görüşlerle taban tabana çelışıyordu. Cum- huriyet'e savaş açılmış. Cumhunyet okur- lan dayak yeme, işinden atılma gıbı çeşitli saldırılara hedef olmuştu. Bu dönemde ga- zetenin gerçek sahıbınin okurlar olduğu ortaya çıkmıştı. 12 Eylül "de Cumhuriyet, başyazan Na- dir Nadi'nin duyarlı yönetıminde darbeve karşı tavnnı aldı. Bu yüzden ıkı kez kapa- tıldı. Gazetemiz yazarları gözaltına alındı, tutuklandı. Yıllarca hapıste yattı. On gün kapatıldıktan sonra 22 Kasım 1980'de ye- niden yayına giren gazetede Nadir Na- di'nin şu başyazısı yer alıyordu: "Ne za- man Türkiye Cumhuriyeti bir bunalım dö- nemini atlatmak durumuvia karşı karşıya kalsa. Cumhuriyet gazetesi de bir kaza ge- çirir. bir süre kapatılır. Ikinci Dünya Savaşı başlannda bovle olmuştu. 27 Mayıs öncesi ve 12 Mart sonrası da böyle olmuştur" 12 Eylül faşizminin karanlık dönemle- rinde. Cumhuriyet Türkıve'dekı bütün ay- dınlann, ilencılenn. devrimcilenn gözleri- ni diktıği bir denız feneri gibi yayınını sür- dürdü. 12 Eylül çekildikten sonra bu mıra- sı benimseyen "Ozal yönetımi". "82 Ana- yasasfna sahip çıktı. 2~ı Mayıs'ın ürünü 1961 anayasası demokrat. sosyal ve dev- rimci boyutlar taşıyordu. 82 Anayasası. 61 Anayasası ile gelen özgür sendikal haklan, yargı bağımsızlığı. ünıversıte özerklığini gasp etti. 12 Eylül hukuku. asken ve son- raki sivıl iktıdar uygulamalanyla. demok- rasi, insan haklan. laiklik ve sosyal payla- şımda ağır sapmalar yaşandı. Toplumsal değerler önemli yaralar aldı. Cumhunyet tüm insan haklan ihlalleri. işkenceler. top- lumun yoksullaştınlması. yaşamın her ala- nında yaşanan sapmalara karşı demokrasi savaşımını aralıksız sürdürdü. Cumhuriyet'e adını koyan Atatürkün devrimlen ile Türkiye. ilk kez islam coğ- rafyasında laik bir Cumhuriyet olarak geli- şiyor, Batı'nın yaşadığı "Aydınlanma"' gerçekleşiyordu. Ne var kı Batı'nın Röne- sans ve Reformu yaşayarak geçirdiğı uzun bir sürecı, bir solukta yaşamanın güçlükle- rini içinde taşıyordu. Nadir Nadi'nin ölü- münden sonra Cumhuriyet bir darbe daha yaşadı. 1980'lerde moda olan akımları "yükselen değerlerle" olağanüstü paralar kazanmışlar, basın dünyasında da ağırlık koymuşlardı. Nadir Nadi 20 Ağustos 1991 'de gözlerini kapadı Bırkaç ay geç- meden Cumhuriyet bir sarsıntı geçirdı. Cumhuriyet'le özdeşleşmış birçok ya- zar, bilim adamı ve gazetecı aynlmak zonında kaldılar. Ve Cumhuriyet'in gerçek sahıbinin okurları olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Bir kez daha ınanılmaz bir ey- lem bırliği ile, Cumhuriyet ilkelerin- den sapan gazete yönetimini protesto ettiler. Cumhuriyet okurları yeni ide- olojiye, Sovyetler Birliği'nin dağılma- sı ile "tarihin sonu"nun geldiğıne inanmamışlardı. Tarihin sonunun gel- mediği gibi Cumhuriyet'in de sonu gelmemişti. Okurlar ve yazarlar yeni- den Cumhuriyet'te buluştular. Berin Nadi'nin kuruluşunun öncü- lüğünü yaptığı "Cumhuriyet Vakfı" şemsiyesinde, çalışanlarının yöneti- minde, Cumhuriyet yayın yaşamını sürdürüyor. Yazılı basının soluk aldı- ğı, adına Babıali denilen "Bizim Yo- kuş" artık sadece Cumhuriyet için var. Banka, radyo. televizyon. ticaret şirketlerinin iç içe girdiği basın hol- ding ve tekelleri. "medya"yı oluştu- ruyor. Cumhuriyet, 72. yılına, medyanın çarklarına ters bir yolda yürümenin bütün güçlüklerine karşı koyarak. ayakta kalmanın onurunu taşıyarak giriyor. Cumhuriyet. ilkelerinden ödün vermeden. "Aydınlanma Dev- rımi"nın toplumsal bir yaşam biçimine dönüşmesinde. ülkenin çağ- daşlaşmasında sorumluluğunu yerine getirmede, çahşanlanndan ve okur- larından güç alacağının bilincinde yoluna devam ediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle