Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 MAYIS 1995 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
1924'tenbugüne aynı coşkuyla
BirYd
Daha
Elinizde tuttuğunuz bu gazete,
bugün 56. yaşını tamamlıyor. Aslın-
da bu süre. daha gerilere doğnı uza-
ülabilir. Mütareke yıllannın Veni
Gün'ü, şimdiki 'Cumhuriyet'in ön-
cüsü sayıldığına göre, gazeteniz ar-
ük altmışını da çoktan arkada bı-
rakmış demektir. Yeni Gün olsun,
Cumhuriyet olsun, bunca yıl ülke çı-
karları uğruna savaşım \eren iki
kardeş gazete arasında ortak nokta
şudur: Ikisi de zor günlerin sava-
şuncılan olmuşlardır. Işgal ordulan-
nın çizmeieri altında güzel İstanbul
inim inim inlerken, Yeni Gün; em-
peryaliştlere ve onlara boyun eğen
Bab-ı Âli'nin teslimiyetçi işbirlikçi-
lerine karşı vargücü>îe 'Hayır!' diye
bağırtnaktan geri kalmamıştır. Sık
sık kapaûlmak. ikide bir basımevin-
de aramalar yapılmak; ya/arlan.
yöneticileri, hatta di/icileri karakol-
larda sorguya çekilmek, onu yoiun-
dan alıkoymaya yetmemiştir. Bu
yöntemlerte özgüriükçü basını yıldı-
ramayacaklannı anlayan işgal güç-
leri, yurtsever aydınları Malta'ya
sürmeye karar vermişler ve hemen
hepsini toplayıp yaka paça bir gemi-
ye doldurmuşlar, yola çıkarmışlar-
dır. Bunlann arasında yalnız Yeni
Gün'ün sahibi ve başyazandır ki
oyuna geJmeyerek Ankara'ya, Mus-
tafa Kemarin yanına kaçmayı ba-
şarmış, kaçmakla da kalmamış,
binbir güçlüğü yene yene, bir bötü-
münü de olsa. basıme\ini Türkiye
Büyiik Millet Meclisi'nin toplandığı
kente, yeni devlet merkezimize ulaş-
brnuşür.
Arük Kurtuluş Savaşı boyunca
Yeni Gün, Atatürk'ün yanında ve
hizmetinde emperyalist güçlere, o
güçlerin buynığundaki işbiriikçilere
karşı 'tam bağımsızlık' ilkesini bü-
yiik zafere değin savunmaktan yo-
rulmayan bir bayrak olarak yurt
topraklan üstünde dalgalanacaktır.
Sakarya, Dumlupınar. düşmanın
anavatan topraklanndan kovulma-
sı... Saltanatın yıkılması. Lousanne
banş andlaşması, Hilafetin kaldırü-
masu Cumhuriyet'in ilanı...
Yeni rejimin yürürlüğe girmesin-
den alti ay sonra Kurtuluş Savaşı
gazisi Yeni Gün İstanbul'a dönüyor,
bu kez 'Cumhuriyet* olarak bir baş-
ka savaşın, rejimi koruma. giiçlen-
dirme, Atatürk devrimlerini savun-
ma savaşının bay rağını y ükleniyor.
7 Mayıs 1924'ten başlayarak,
uzun yılİar. Serbest Fırka'nın kendi
kendini dağıttığı 1930'lara kadar
'Cumhuriyet' İstanbuPda bu sava-
şın hem de tek başına yürütücüsü
oimuştur. Düşününüz ki o zamanlar
Cumhuriyet'le gâvuriuğu. laiklikle
dinsizliği eşanlamlı imişler gibi ta-
nımlamaya çalışan sinsi bir propa-
ganda halk arasında yürürülmek is-
teniyordu.
Atatürk'ün önderliğinde bu pro-
paganda sindirildi, sesi kısıldı. O öl-
düğü zaman arkasında 'ülkesi ve
milleti ile bölünmez' her türlü ileri
akımlara açık. düşünce özgürlüğü-
ne yatkın bir toplum bırakti sanı-
yorduk. Belki de gerçekten öyle idL
Ne var ki onun döneminde pusuya
yatmış, sinmiş olan gerici güçler, çı-
karcı politikacılar. bir yandan da
palazlanmaya başlayan kimi serma-
ye çevreleri fırsat kolluvorlardı.
1950'lerde bu firsatı yakaiadılar ve
vakit geçirmeksizin saldınva geçti-
ler. Eşit koşullar altında Baü ile iş-
biriiği yapmak parolası öne sürüle-
rek tam bağımsızlık ilkesi gittikçe
zedelendi. Dışa bağımlı ekonomi po-
litikası, ülkemizde tüketimi pompa-
layan bir montaj endüstrisine yol
açtı. Htda artan nüfusumuza çaİış-
ma alanlan açamaz olduk. Borçlan-
dık. borçlandıkça batağa gömül-
dük. Her yıl yükseköğrenim gör-
mek isteyen gençlerden yüzbinlerce-
sini elimizle sokaklara döküyonız.
Bu ne demektir bilivor muyuz? Bil-
meyecek ne var? fşte anarşi, işte
soygun, işte kardeş kavgası.
Zor günlerin gazetesi olan Cum-
huriyet, tıpkı mütareke yıllanndaki
önciisü Yeni Gün gibi bugün ülke-
mizde tek başına kalmış gibidir. O
zamanın işgalcileri Yeni Gün'ü
okutmak istemezler, Ankara'da ba-
sılanı tstanbul'a sokmazlardı. Ne
yazık Id bugün kendi içimizden ye-
tişme sağlı soUu yobazlar aynı yön-
temi Cumhuriyet'e karşı uygula-
makta, bir yandan Cumhuriyet
okıuiannı baskı altına almaya çab-
şırteıu öte yandan 'saülacak. sahldı,
sariıyor' fıskoslan ile gazeteyi göz-
den düşürmeyi denemektedirier.
Hiçbir holdinge bağlı olmayan.
okurlannın ilgisinden başka hiçbir
desteği bulunmayan Cumhuriyet,
inanıyoruz ki bu güç dönemi de at-
latıcak, Atatürk'ün kurduğu rejim-
le birlikte aydınlık günlere er geç
kamşacakür.
HaJkın. halk tarafından. halk için
idLa~esi bizim ülkümüzdür.
lu tümce 7 Mayıs 1924 günlü ilk
saiMsında kurucumuz Yunus Na-
dî'tin imzasıyla yayımlanmıştır.
0 ülküye bugün de bağlıyız.
Madir Nadi 7 MAYIS 1980
ŞÜKRAN SONER
"Cumhuriyet ne hükümet ne de firka
(parti) gazetesidir. Cumhuriyet sadece
cumhuriyetin. daha ilmi ve şamil (yaygın)
ifadesiyle demokrasinin müdafiidir (savu-
nucusudur). Cumhuriyet ve demokrasi fi-
Idr ve esaslannı ihlal eden (çiğneyen) ve y>
kan, yıkmaya çalışan her kuvveüe mücade-
leedecektirr
7 Mayıs 1924 tarihli Cumhuriyet gazete-
sindeki ilk başyazısında Yunus Nadi gaze-
tenin ilkelerini böyle özetliyordu.
Isimsiz, okuyuculara sunuş yazısında
ise, aynı ana ilkeler \ urgulandıktan sonra
şöyle devam edilıyordu:
"Memlekette her anlamı ile gerçek bir
demokrasi kurulması için gazetemiz bütün
varlığı ile çalışacaktır. Memlekette halkın
halk tarafından. halk için idaresi bizim ide-
alimizdir. Ve biz yalnız bu idealin esiriyiz_
Bize göre gazete. sahiplerinin deği), okuyu-
cunun malıdır. Oku\ucu her şeyden önce
gazetesinde tarafsız \e ömargıiara göre yo-
rumlanmamış habeıier görmek ister.
Kısacası Cumhuriyet, tam anlamıyla
çağdaş ve eksiksiz bir gazete olmayı amaç
edinmiştir.."
Bir gazetenin tarihçesiyle bir ülkenin ve
devletin tarihı kuşkusuz ayn ayn şeylerdir.
Ne var ki Yeni Gün ve Cumhuriyet'in ta-
rihçeleri. ulusal bağımsızlık savaşıyla.
cumhuriyet devrimlen ve de\letin tarihiyle
eşzamanlı ve eşanlamlı bir sürecı içeriyor.
Daha geniş bir kapsamda buna, çağdaş-
laşma savaşımı da denebilır. Bu sanıldığı
gibi kolay olmamıştır. Cumhuriyet gazete-
si Atatürk'ün sürekli devnmlerini yürütme
yolunda. gözünü kırpmadan her dalgayı
gögüslemiştir.
Cumhuriyet gazetesinin Yeni Gün'e uza-
nan bir de geçmişi vardır. 3 Eylül 1918 ta-
rihinde Istanbul'da çıkmaya başlayan Yeni
Gün. Yunus Nadi'nin Atatürk'ün Sam-
sun'a çıkışının ardından Ankara'ya gelişi
ile 9 Ağustos 1920'den itibaren. "Anado-
lu'da Yeni Gün" adıyla yayın yaşamını
sürdürdü. istanbul'da ulusal davayı savun-
duğu için lngilizler tarafından sık sık ka-
patılan gazete. Ankara'da elle çevrılen
köhne baskı makinelerı ile Milli Mücadele
içindekı yenni aldı. Bir yandan halkla ile-
tişimi yoğunlaştınp direnışia kamuoyunu
yaratıyor. diğer yandan dünyaya bağımsız-
lık savaşının sesini duyuruyordu.
Sakarya Meydan Muharebesi öncesınde,
Ankara'nın tahliyesı gerek görüldüğünde.
Yeni Gün gazetesi de Kayseri'ye taşınmış,
başyazar Yunus Nadi Ankara'da kalırken,
22 yaşındakı yazı işleri müdürü Kemal Sa-
lih Sel'e verdiği yazılı talimat. bütün gücü
ile Milli Mücadelenin desteklenmesi olu-
yordu. Sel'in bu talimata ilişkin anılann-
dan alınan şu satırlar ıse, gazetecilik ve ba-
ğımsızlık ilkesi açısından çok büyük an-
lam taşıyordu:
"«Eksik cihetlerin tenlddinde de tered-
düde mahal görülmemelidir. Hususile
(özeflOde) kraat hükümete ait olunca onda
bihakkın gözü pek davranılmak kabeder."
Cumhuriyet'in yayın yaşamına girmesi
ile içinde yer aldığı çağdaşlaşma savaşımı,
gerçekleri ve doğru yolu aramaya yönelik
kesintisiz sürmektedir. Halkın gönlünde
ulusal bağımsızlık savaşı ile taht kuran Ga-
zi Mustafa Kemal Paşa, kurulu düzen, hi-
lafet ve yandaşlanna iliştiğinde çeşitli en-
gellerle karşılaşacak, Atatürk devrimleri-
nin gerçekleşmesi ve yaygınlaşmasında
Cumhunyet üzerine düşen görevleri yerine
getirecektir.
Bu inanç. 1 ocak 1925 yeni yıl kutlama
yazısında şöyle vurgulamaktadır:
"Ulusun, vatanın yükselmesine gerçek-
ten müthiş bir bukağı olan hilafet heyula-
sından. hele saltanat hanedanı denilen \\-
yeni yazı ile, 2 birinci sayfa olarak yayım-
lanması gündeme geldi. Yunus Nadi yo-
rumlannda yeni yazının özellikleri ve sağ-
layacağı yararlan anlatıyordu.
Serbest Fırka'nın kapatılmasından beş
gün sonra 23 Aralık 1930'da Menemen'de
Derviş Mehmet'in öncülüğünde yaşanan
ayaklanma, Kubilay'ın şehit edilmesi, Na-
dir Nadi'nın daha sonra 50 yıl sürecek ga-
zetecilik yaşamının başlangıcı da oldu. Yu-
nus Nadi'nin, Nadır Nadi'nin Viyana'dan
gönderdiği mektuptan başmakalesine aldı-
ğı alıntılar, Cumhunyet'in Kubilay olayı
ile ılgıli daha sonra y-ürüttüğü kampanyaya
da ışık tuttu:
".. Şu Cumhuriyet kurbanı Kubilay Be>
namma Cumhuriyet gazetesi bir abide yap-
maya teşebbüs etse nasıl oJur?_ Avrupa'nın
büyük küçük bütün şehirlerinin sokaklan-
nı dolduran heykeller oyuncak olsun, süs
olsun diye yapılmamıştır. Bunlann halk
üzerinde yaptıklan tesir. mektep medrese
telkininden çok daha kuvvetlidir. Mene-
men Hükümet Meydanında tunçtan Kubi-
yasanın çıkmasını sağlamıştır.
Cumhuriyet, inançlı savunuculuğunu,
Türk Dil Kurumu'nun kurulması ile başla-
yan dil devrimi sürecinde. bugüne kadar
titizlikle, öncü rol üstlenerek yaptı. Her
alanda yenileşme hareketi içindeki yerini
aldı. Ondalık ölçü sistemine geçişte halka
sistemi öğretmek için sayfalar ayıran gaze-
te, kadın haklarında alınan yolda çok
önemli ve ağırhklı bir rol üstlendi. Kadın
haklarına yönelik düzenlediği anketlerle
toplumu kadın haklannı kabul etmede ha-
zırlarken, kadına ilişkin tüm tartışmalara
çok geniş yer ayırdı. İlk dünya ve Avnıpa
güzellerini Türkıye'ye kazandıran yanş-
malan düzenledi.
Cumhunyet, bilimin topluma ulaşmasın-
da öncülük yaptı. Telefondan trene, çiçek
aşısına kadar her konuda bilimsel yazılarla
halkın bilgi sahibi olmasını sağlarken, ün-
lü bılim insanlarını ve bilimsel buluşları
dıziler halinde yayımladı.
ilk radyo programlan, kültür sayfaları.
sınemanın topluma tanıtılması ve sevdıril-
• Bir gazetenin tarihçesiyle bir ülkenin ve devletin tarihi kuşkusuz ayn ayn şeylerdir. Ne
var ki Yeni Gün ve Cumhuriyet'in tarihçeleri, ulusal bağımsızlık savaşıyla, cumhuriyet
deyrimleri ve devletin tarihiyle eşzamanlı ve eşanlamlı bir süreci içeriyor. Bu sürecin
devrimlerle süren aşamalan vardır. Cumhuriyet gazetesi. devrimler sayaşımmın bayrağını
elinden hiç bırakmamıştır. Gazetemizin anlamı "devrim ve demokrasi" savaşımının gün
gün yürümesiyle pekişiyor. Daha geniş bir kapsamda buna, çağdaşlaşma savaşımı da
denebilir. Bu sanıldığı gibi kolay olmamıştır. Cumhuriyet gazetesi Atatürk'ün sürekli
devrimlerini yürütme yolunda, gözünü kırpmadan her dalgayı göğüslemiştir.
lah'ın belasından kurtulduk. Türkün ba-
ğunsızhgını, onurunu, karariıhk ve kahra-
manlığını dünyaya tanıtan Lozan Antlaş-
ması yürürlüğe girdi. Ülkenin gelişmesini
sağlayacak birçok kurum oluştu. Yükselme
ve refahımız için daha verimli, daha bere-
ketii olacağını umut ederek, bütün okurla-
nmız ve yurttaşlanmızın yeni yıhm kutlu-
yoruz."
5-6 yılda ancak okuma yazmanın öğre-
nilebildiği Arap alfabesi. halkını kısa za-
manda okutmak zorunda olan devlet için
büyük bir ayakbağı ıdı. Ancak aydınlann
büyük bir kısmı yeni alfabe konusunda
olumsuz bir tutum ıçıne girdi. Kuran'ı
okumayı yasaklamakla eşanlamlı yorumlar
yapılıyor, 600 yıllık kültür mirasının kopa-
nlması olarak değerlendirilıyordu. Cum-
huriyet, gazetelenn Latin harfleri ile çık-
maya başlayacağı 1 Aralık 1928'den 6 ay
önce önlemlerini aldı. Önce gazetedekı
bütün rakamlar yeni sayılarla yazıldı. Son-
ra ilanlar yeni harflerle yayımlandı. Ardın-
dan kimi yazılann paragraflannın yazıl-
ması ve derken, gazetenin, biri eski, diğen
lay abidesi yükselirse bir daha oralarda
kimse yeşil sancak dikmeyi aklına getir-
mez-"
Cumhuriyet'in açtığı bu kampanya, 26
Ocak 1934"te yirmı bıni aşkın bir yurttaş
katılımı ile düzenlenen törenle Kubilay
anıtının açılışının yapılması ile noktalanı-
yordu.
Cumhuriyet bir başka etkili kampanyası
ile bayrak yasasınm çıkmasını sağlıyordu.
Yazı işleri müdürü Abidin Daver'in 4 Mart
1933 tarihli yazısı ile başlattığı bu konuda-
kı kampanyada özetle şu görüşlere yer ve-
rilıyordu:
"L'zun vıllar bayrağını sevmekten, öz di-
lini kullanmaktan engellenen ve ulusal
marsı yerine zalim padişahın çok vaşamasv-
nı dilevcn dualarla dolu. sözü ve ezgisi ba-
yağı olan bir havayı dinlemeve mecbur olan
milleti mazur görmek mümkündür. Bu du-
rumun sürmesine, bundan sonra izin ver-
mek ve hoşgöriiyle karşılamak hükümet
için kabahat otmuştur."
Cumhuriyet, aralıksız sürdürdüğü kam-
panyası ile 29 Mayıs 1936'da söz konusu
mesi Cumhunyet'le gerçekleşti. Tanhinin
yazılması, Kemalist ideolojinin topluma
benimsetılmesinde öncülük hep Cumhun-
yet' te idi.
28 Haziran 1945'te Yunus Nadi'nin ölü-
mü ile gazetenin yönetım sorumluluğu Na-
dir Nadi'ye geçti. Yunus Nadi'nin Cumhu-
riyet'i Kemalist ideolojinin, Cumhuriyet
ve devnmlennin toplumda benımsetilme-
sinde çok etkili bir rol oynarken güç kay-
nağı Mustafa Kemal Atatürk'tü. Tutucu ve
gerici çevreler Cumhuriyet"te çıkan yazı-
larda görünür görünmez Atatürk'ün imza-
sını bulurlardı.
Nadir Nadi'nin arkasmda kendisine güç
veren Atatürk bulunmayacak, siyası iktı-
darlann karşıdevrımci baskılarına karşı
Cumhuriyet'ı yaşatmak ve yürütmek için
olağanüstü zorluklarla çarpışılacaktı. Bu
çatışmanm yarattığı süreç, Cumhuriyet'in
gazete olarak kurumsallaşmasmda tarihsel
yenni büsbütün belırlemiştir.
14 Mayıs 1950'de seçımlen kazanan De-
mokrat Parti'ye basından ilk eleştiri, ilk
uvan Nadir Nadi'nin 7 Haziran 1950 tarih-
Cumhuriyet'in 51. yddönümünden bir fotoğraf. Başyazanmız Nadir Nadi, eşi Berin Nadi ile gazete bahçesindeki kutiamada. Doğan Nadi.
Cumhuriyet Vakfı
Prof. Dr. AYT)IN A\^AY
Cumhuriyet Vakfi, İstanbul 2. Asliye
Hukuk Mahkemesf nin 6.1.1993 günlü
tescil karan ile tüzel kişilik kazanmış bir
kurumdur. Vakfın kurucusu Sayın Berin
Nadi'dir. Kuruluş senedinde açıklandığı
gibi, Cumhuriyet Gazetesi'nin kurucusu
Yunus Nadi'ye hısımlık bağı ile bağlı
olanlar da sonradan, amacı benimserler ve
isterlerse vakfa "kunıcu srfaüyla"
katılabilmektedirler. Nitekim. vakfın
tescilinin ardından Yunus Nadi
hısımlanndan vakfa katılan ve
"Cumhuriyet Vakfi Kurucusu" sıfatını
kazanan kişiler oimuştur.
Vakfın kuruluş amacı, vakıf senedinin
'Başlangıç' bölümünde açıklanmıştır.
Burada belirrildiği gibi. vakfın temel
amacı; Cumhuriyet Gazetesi'nin 70 y\\
boyunca hiçbir ödün vermeden. sadık ve
bağlı kaldığı ülkü (ideal) doğrultusunda
yayın yaşamını sürdürmesidir. Söz konusu
ülkünün içeriği, özet olarak: "Atatürk
devrim ve ilkelerine bağlüık. laik
cumhuriyetin korunmask toplumsal
aydınlanmaya katkı. insan haklanna bağlı
demokrasi için savaşım. çağdaş uygaıiığa
ulaşma çabasına katılma" gibi öğelerden
oluşmaktadır.
Bu amaç açısından bakılırsa. Türkiye
Cumhuriyeti tarihindeki köklü ve onurlu
geçmişi ile bir "manevi kimliğe" sahip bir
kurum olan Cumhuriyet Gazetesi ile
Cumhuriyet Vakfı'nın "tüzel kişiüği''
arasında bir çeşit "özdeşlik'" olduğu
anlaşılır. Bunun anlamı, bu iki varlığın,
birbirinden aynlmasının olanaksız
olmasıdır. Bu aynlmazlık sadece zihinsel
ya da ülküsel düzeyde değil, hukuksal
bakımdan da geçerli bir olgudur. Bunun
sonucu da Cumhuriyet Gazetesi'nin,
Cumhuriyet Vakff ndan bağımsız bir hak
objesi olarak herhangi bir "temüki
tasamıfa" konu oluşturamamasıdır.
Bu dunımu açıklamak için, vakıflann
kendi malvarlıklan üzerindeki "tasamıfa"
ilişkin "ehüyefleri ve bu ehliyeti kullanma
durumunda olan yönetim organının bu
konudaki "yetkisi" ile ilgili temel esaslan
anımsatalım:
1. Vakıf bir "mahn" belirli bir amaca
adanması (tahsisi) ile kurulur. Yasaya göre
bu "mal" bir malvarlığının tamamı ya da
ona dahil olan bir hak olabilir. Vakıf
kurulunca adanmış (tahsis edilmiş) mal ya
da hak. vakıf tüzelkişiliğınin malvarlığını
oluşturur. Bu mal ya da hak "mislî
olmayan" şeylerden ıse. vakıf bunu
"kuUanu-" ya da bundan "yararianır", ama
bunun üzerinde (başkasına devretmek
yoluyla) "tasarruf edemez." Eski hukukta
"istibdal" adıyla bılınen vakıf malını,
başka bir malla ya da parayla değiştirme
yasağı. yeni hukukta da geçerli bir ilkedir.
Gerçi yasa "geliri giderini karşılamayan"
ya da "degerine uygun gelir getirmeyen"
vakıf mallan için Vakıflar Genel
Müdürlüğü'nün izni ve vakıf yönetim
organının görüşü alındıktan sonra
mahkemece böyle bir değişim karan
verilebileceğini de kabul etmektedir. Ama
bu bir istısnadır ve bunun vakfın sadece
"geBr getiren" mallan için öngörüldüğü,
yalnız bu tür vakıf mallannı kapsadığı yasa
kuralının açık sözünden kolayca
anlaşılmaktadır. Buna göre, söz konusu
mal. vakfın amacının gerçekleşmesi için
kullanılacak kaynağın sağlanmasma
yarayan bir gelir malı (eski hukuktaki
deyimle, "varidatıyla intifa edilen mal")
değil de. doğrudan doğruya amacın
gerçekleşme aracı olarak vakıfça kullanılan
mal (eski hukuktaki deyimle "aynıyla intifa
edilen mal") niteliğinde ise, bunun
"değiştirümesi" hukuken olanaksızdır.
2. Yasal açıdan vakıf tüzelkişiliğinin tek
zorunlu organı, yönetici ya da yönetim
kuruludur. Yönetim organı, vakfı yönetmek
ve temsil etmekle ödevli ve yetkilidir. Ama
bu organın yönetim ve temsille ilgili yetkisi
de, vakfın amacı ile sınırhdır. Vakfın
kurucusunun istenci (iradesi) ile belirlenen
ve tüzelkişilik kazanıldıktan sonra (kurucu
dahil) hiç kimse tarafından
değiştinlemeyen bu amaç, yönetim
kurulunu kesin olarak bağlar. Bu
bakımdan, vakıf yönetim organı. amaca
aykın olan veya amaçla bağdaşmayan
işlemler bakımından "yetldsiz" ve bunun
sonucu olarak da *tam ehHyetsiz"
durumdadır.
Böyle bir işlem yapmaya kalkışırsa, bu
işlem vakfı bağlayan ve hukuksal sonuç
doğuran bir işlem olmaz.
Yukandaki özet açıklama, vakfın amacma
ve bu amaca göre belirlenen yönetim
yetkisine göre. Cumhuriyet Vakfi 'nin
malvarlığına dahil olan Cumhuriyet
Gazetesi imtiyaz hakkı üzerinde hiç
kimsenin "temlikî tasarruf yetkisrne sahip
olmadığını ve olamayacağını
göstermektedir. Bu hak "kişi)
r
e sıkı sıkıya
bağlı (münhasıran şahsa bağlı) haklar"
gibi. sadece Cumhuriyet Vakfı'na aittır ve
onun yalnız manevi yönden değil, hukuksal
bakımdan da "varolma nedeni"dir. Şunu da
belirtelim ki. genellilde sanıldığının aksine.
bir vakıf ya da vakfın yönetim organı, vakıf
tüzelkişiliğine son verme (fesih) yönünde
bir karar alamaz; böyle bir sonuç
doğuracak herhangi bir eylemde de
bulunamaz. Bu bakımdan, vakfın ya da
vakıf yönetim organının vakfın varlık
nedeni olan "Cumhuriyet Gazetesi"ni
elden çıkarma şeklinde bir yetkisi
bulunmadığı kesin bir hukuksal
gerçektir.
li yazısı ile gelecekti:
" ...Din işlerini dünya işlerinden fiilen
ayırmadıkça cemiyetimizi zaman zaman
rahatsız eden birtakım sürçmeleri önle-
mekte güçlük çekeceğizdir. \ak eğer sahi-
den laik bir cemiyet seviyesine ulaştığımız-
dan şüphemiz varsa, Atatürk vasakların-
dan bir tekine olsun dokunmaya kendimiz-
de hak görmemeliyiz. Çünkü o yasaklar sa-
yesindedir ki gerçek vicdan hürriyeti bu
memlekette kök salabilecektir."
Mahmut MakaL Yaşar Kemal gibi ünlü
yazarlarla köye yakınlaşan Cumhurıvet,
Velidedeoğlu gibi büyük yazarları ile her
dönem Atatürk ve devrımlerinin, Cumhu-
nyet ilkelerinin bekçiliğini yapmayı sür-
dürmüştür.
Cumhunyet. 1961 Anayasası'nı insan
hak ve özgürlüklerine dayalı sosyal devlet
anlayışında bir aşama olarak değerlendirdi
ve ona sahip çıktı. Cumhuriyet'in bundan
sonraki yıllarda insan Hakları Evrensel
Bildirgesı'nı, gazetecilik anayasası olarak
benimseyıp çizdıgi çızgide, halktan yana.
izlediği politikalar. gazeteyi-sık sık siyası
iktidarlar ve yargı ile karşı karşıya bıraka-
caktır. Demokratik rejımde yaşanan yoz-
laşmaya karşı savaş açan Cumhuriyet. do-
ğal olarak siyasi iktidarlar ve 12 Mart yö-
netimi ile karşı karşıya olacaktı. Sıkıyöne-
tim ilanıyia birlikte ilk iş olarak Cumhun-
yet 10 gün kapatıldı. llhan Selçuk ile Ok-
tay Kurtböke tutuklandılar. Üst yargıda bo-
zulan ve daha sonra sivil yargıya giden ka-
rar beraatle sonuçlandı. 12 Mart muhtırası-
nın ardından güçlü çevrelerden gazeteye
yönelen baskılar. Nadır Nadi'nin gazete
yönetimin den aynlmasına yol açan ortak-
lar arasındaki huzursuzluğu yarattı. Nadir
Nadi ve arkadaşlannın aynlması. gazete-
nin politikasının değişmesi. basın tarihinde
eşi görülmemiş birolayın yaşanmasına ne-
den oldu. Okurlar sözleşmiş gibi gazeteyi
terk ettiler. 1971 martındaki 130 bınlik sa-
tış 45 bıne kadar düştü. 1972 temmuz ayın-
da Nadır Nadi ve arkadaşlan yeniden ga-
zete yönetimine döndüler.
Nadir Nadi ve yazarlarının gazeteye
dönmesı ile yıne dünya basın tanhınde il-
gınç sayılacak bir deneyım gerçekleşti.
Gazete kısa sürede toparlandı.
70'lerin ortasında kurulan Milliyetçi
Cephe dönemi Cumhuriyet'in savunduğu
görüşlerle taban tabana çelışıyordu. Cum-
huriyet'e savaş açılmış. Cumhunyet okur-
lan dayak yeme, işinden atılma gıbı çeşitli
saldırılara hedef olmuştu. Bu dönemde ga-
zetenin gerçek sahıbınin okurlar olduğu
ortaya çıkmıştı.
12 Eylül "de Cumhuriyet, başyazan Na-
dir Nadi'nin duyarlı yönetıminde darbeve
karşı tavnnı aldı. Bu yüzden ıkı kez kapa-
tıldı. Gazetemiz yazarları gözaltına alındı,
tutuklandı. Yıllarca hapıste yattı. On gün
kapatıldıktan sonra 22 Kasım 1980'de ye-
niden yayına giren gazetede Nadir Na-
di'nin şu başyazısı yer alıyordu: "Ne za-
man Türkiye Cumhuriyeti bir bunalım dö-
nemini atlatmak durumuvia karşı karşıya
kalsa. Cumhuriyet gazetesi de bir kaza ge-
çirir. bir süre kapatılır. Ikinci Dünya Savaşı
başlannda bovle olmuştu. 27 Mayıs öncesi
ve 12 Mart sonrası da böyle olmuştur"
12 Eylül faşizminin karanlık dönemle-
rinde. Cumhuriyet Türkıve'dekı bütün ay-
dınlann, ilencılenn. devrimcilenn gözleri-
ni diktıği bir denız feneri gibi yayınını sür-
dürdü. 12 Eylül çekildikten sonra bu mıra-
sı benimseyen "Ozal yönetımi". "82 Ana-
yasasfna sahip çıktı. 2~ı Mayıs'ın ürünü
1961 anayasası demokrat. sosyal ve dev-
rimci boyutlar taşıyordu. 82 Anayasası. 61
Anayasası ile gelen özgür sendikal haklan,
yargı bağımsızlığı. ünıversıte özerklığini
gasp etti. 12 Eylül hukuku. asken ve son-
raki sivıl iktıdar uygulamalanyla. demok-
rasi, insan haklan. laiklik ve sosyal payla-
şımda ağır sapmalar yaşandı. Toplumsal
değerler önemli yaralar aldı. Cumhunyet
tüm insan haklan ihlalleri. işkenceler. top-
lumun yoksullaştınlması. yaşamın her ala-
nında yaşanan sapmalara karşı demokrasi
savaşımını aralıksız sürdürdü.
Cumhuriyet'e adını koyan Atatürkün
devrimlen ile Türkiye. ilk kez islam coğ-
rafyasında laik bir Cumhuriyet olarak geli-
şiyor, Batı'nın yaşadığı "Aydınlanma"'
gerçekleşiyordu. Ne var kı Batı'nın Röne-
sans ve Reformu yaşayarak geçirdiğı uzun
bir sürecı, bir solukta yaşamanın güçlükle-
rini içinde taşıyordu. Nadir Nadi'nin ölü-
münden sonra Cumhuriyet bir darbe daha
yaşadı. 1980'lerde moda olan akımları
"yükselen değerlerle" olağanüstü paralar
kazanmışlar, basın dünyasında da ağırlık
koymuşlardı. Nadir Nadi 20 Ağustos
1991 'de gözlerini kapadı Bırkaç ay geç-
meden Cumhuriyet bir sarsıntı geçirdı.
Cumhuriyet'le özdeşleşmış birçok ya-
zar, bilim adamı ve gazetecı aynlmak
zonında kaldılar.
Ve Cumhuriyet'in gerçek sahıbinin
okurları olduğu bir kez daha ortaya
çıktı. Bir kez daha ınanılmaz bir ey-
lem bırliği ile, Cumhuriyet ilkelerin-
den sapan gazete yönetimini protesto
ettiler. Cumhuriyet okurları yeni ide-
olojiye, Sovyetler Birliği'nin dağılma-
sı ile "tarihin sonu"nun geldiğıne
inanmamışlardı. Tarihin sonunun gel-
mediği gibi Cumhuriyet'in de sonu
gelmemişti. Okurlar ve yazarlar yeni-
den Cumhuriyet'te buluştular.
Berin Nadi'nin kuruluşunun öncü-
lüğünü yaptığı "Cumhuriyet Vakfı"
şemsiyesinde, çalışanlarının yöneti-
minde, Cumhuriyet yayın yaşamını
sürdürüyor. Yazılı basının soluk aldı-
ğı, adına Babıali denilen "Bizim Yo-
kuş" artık sadece Cumhuriyet için
var. Banka, radyo. televizyon. ticaret
şirketlerinin iç içe girdiği basın hol-
ding ve tekelleri. "medya"yı oluştu-
ruyor.
Cumhuriyet, 72. yılına, medyanın
çarklarına ters bir yolda yürümenin
bütün güçlüklerine karşı koyarak.
ayakta kalmanın onurunu taşıyarak
giriyor. Cumhuriyet. ilkelerinden
ödün vermeden. "Aydınlanma Dev-
rımi"nın toplumsal bir yaşam
biçimine dönüşmesinde. ülkenin çağ-
daşlaşmasında sorumluluğunu yerine
getirmede, çahşanlanndan ve okur-
larından güç alacağının bilincinde
yoluna devam ediyor.