Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç 9
Genel Yayın Koordinatörü. Hikmet
Çetinkaya# Yazıişleri Müdürlerı
Ibrahim Yıldız. Dinç Tayanç (Sorumlu)
9 Haber Merkezı Müduriı Hakan Kara
# Görsel Yönetmen. Fikret Eser
Dış Haberler Ergun Balcı • tstıhbarat Yalçın Çakır •
Ekonomı Bülent Kızanlık • Rad\o-TV l ygar Eremektar
• Kultür Handan Şenköken • Spor Abdûlludir Yûcdmın
• Yurt Haberlen Mehmct Saraç • Makaleler: Sami
Karaören # Çevur Seyfettin Turhan 9 Düzelone
Abdullah YazKi # Foîoğraf Erdoğan Köseoğlu
Ya>in Kurulu İlhan Selçuk
(Başkan). Orhan Erinç. Oktay
Kurtböke. Özgen Acar, Hikmet
Çetinkava, Şükmn Soner, Ergun
Balcı, Dinç Ta> anç, Ibrahim Vıldız.
Orhan Bursah, MusUfa Balbay.
Ankara Temsilcısı: Mustafa Balbay • Haber Müdürü: Doğan
AkınAtatûrkBulvanNo: 125.Kaf4.BakanlıkJar-AnkaraTel:
4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • lzmır Tcmsılcısı. Serdar
KızıfcH ZıyaBlv. 1352 S. 23 Tel: 4411220, Faks: 4419117
• AdanaTemsılcısı:ÇetmYi£enoğta,lnönüCd 119S.No:I
Kat.l, Tel: 3522550, Faks 3522570
Müessese Müdürü: Erol Erknt • MEDYA C: • Yonetım Kurulu
Koordınatör Ahmet Korulsajı 9 Başkanı-Genel Müdur Gülbin
Muhasebe Bülent Yener#tdare- Erduran • Koordınatör Reha
HÜ5eyüıGürer91şleane Önder Işıtman 0 Genel Müdur Yardım-
ÇeUk'9 Bılgı-lşlenı Nail tnal 9 cısı Mine Akdağ • Halkla tlış-
Bılgısayar Sıstem. Mürüvet ÇUer kJİer Mudunı Nurfen Berksoy
Yayıml*>aD ve Basan: Yenj Gün Haber Ajansı. Basm ve Yayıncıhk A 5
Tûrkocagıcad 39 41 Cağaloğiu 34334 Ist PK-246 Istanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95
7MAYIS 1995 fmsak: 4.07 Güneş: 5.48 Öğle: 13.08 Ikindi: 16.58 Akşam20.13 Yatsı: 21.48 MEDYACTei 5i407 53-5i39580-5i3846O-6i.Faks 5U8466
'Gümüş İncil'in
kayıp sayfaları
•STOCKHOLM
(Cumhuriyet)- 5 Nisan 1995
günü Uppsala
Universitesi'nin
kütüphanesinden bir sayfa
ve kapağı çalınan 1500
yıllık 'Gümüş İncil'in
parçalan bulundu. Uppsala
Üniversıtesi'nin güvenlik
görevlisini telefonla arayan
kimligi belirsiz bir kişi,
çalınan sayfalann ve
kapağın Stockholm
Gan'ndaki bir emanet
dolabında olduğunu
söyledi. Gerçekten de
İncil'in sayfası ve kapağı
bir paket içinde numarası
belirtilen dolapta bulundu.
MS 300'lü yıllarda gümüş
ve altın kanşımı
mürekkeple yazıldığı için
'Gümüş Incir adı verilen
kitap. 300-900 yıllannda
yaşamış olan Gotlar'dan
günümüze kalan en eski
yazılı belge.
şampiyonası
• Haber Merkezi-1995
dünya daktilografi,
stenografi ve bilgisayar PC
şampiyonalan, 15-21
temmuz tarihleri arasında
Hollanda'nın Amsterdam
kentinde yapılacak.
Katılmak isteyen Türk
yanşçılann en geç 20 mayıs
tarihinekadar0212 517 92
31 numaralı telefona
baş\-urmalan gerekiyor.
Saate, pil yerine
jeneratöp
• Haber Merkezi-1881
yılında Japonya'da kurulan
Seiko, yeni bir teknoloji
gerçekleştirdi. Kinetic adı
verilen yeni teknoloji, saatın
işlevini sağlayan elektrik
enerjisini. pil yerine, mikro
jeneratörle elde etme
esasına dayanıyor. 20 yıl
süren araştırma-geliştirme
faaliyeti sonunda yaratılan
teknoloji aynı zamanda
yirminin üzerinde patent
aldı.
Devre tatil
kongresi
• Haber Merkezi -
Uluslararası Devre Tatil
Değişim Sistemi'nin
yaratıcısı RCI, dünya turizm
sektöründe son yıllarda
ciddi biryükseliş gösteren
'de\Te tatil' endüstrisine
katkıda bulunmak amacıyla
12-14 mayıs tarihleri
arasında Istanbul
Svvissotel'de RCI 1995
Uluslararası Devre Tatil
Kongresi 'ni
gerçekleştiriyor. 12 mayıs
günü açılış konuşmasmı
Başbakan Tansu Çiller'in
yapacağı kongrede, bugüne
kadar gerçekleştirilmış en
kapsamlı "Uluslararası
Devre Tatil Showroomu" da
yer alacak.
Sistemli çalışma
2/lik getirdi
• Haber Merkezi -
ÖZDEBtR tarafından 2
nisan pazar günü yapılan
deneme sınavında Ozel
Bahçeşehir tlkokulu 5/A
öğrencisi Burak Bağdatlı.
Türkiye ikincisi oldu. 39
bin öğrencinin katıldığı
sınav gerçek Anadolu ve
özel okullar sınavlanna
benzer sorulardan oluşuyor.
Burak'ın öğretmeni
Nurhayat Atılgan, Burak'ın
sistemli çalışan ve verilen
bilgileri kolayca alabilen bir
öğrenci olduğunu söyledi.
Trafil£ canavarı
tatil
AYDCVENGtN
Hayır. hayır, "trafik canavarlan
tatfle çıktı" derken. "Çanşmryor-
lar, ortalıkta yoklar" filan deme-
dik. Tam tersine. Tatil yapmak
üzere "uzun yola" çıktılar. Tüm
hünerlerini gösteriyorlar. Kentte
ne de olsa kursaklannda kalan hü-
nerlerini. Örneğin artık kent içi
yollarda işaretsiz şerit değiştir-
mek, üç şeritli yola sağdan dör-
düncü. beşinci şeritleri eklemek,
önde giden arabalan nedenli ne-
densiz ışıkla uyarmaktan, yaya
geçitlerinde gaz kesmek zahmeti-
ne katlanmamaktan ibaret bir ca-
navarlık alanı kısıtlamalarından
çok uzaktalar. Önlerinde yeni
ufuklar acan şehirlerarası yollar
var. E-5'ler, TEM'ler...
Aslında siz bu satırlan okurken
özellikle lstanbul'da üslenmiş tra-
fik canavarlannın "birinci ve ikin-
ci tatil seferterT çoktan bitti. llki
önceki gün, cuma öğleden son-
raydı. tkincisini de dün sabah id-
rak ettik. Bugün için üçüncü \e
öncekilere göre oldukça önemsiz
ve cılız bir sefer daha bekleniyor.
Tabii hepsini gölgede bırakacak,
her şeyin üstüne tüy dikecek bir
de "büyük dönüş seferi" var.
Ama ona da epey vakit var. Ge-
lecek pazan bekleyeceksiniz.
Koalisyonun kaderi, Terörle
Mücadele Yasası'nın 8. maddesi,
Yaşar Kemal'in düşüncesinin (bu
arada kendisinin de) yargılanma-
sı, enflasyonun göz kamaştıran
tırmamşı, Avrupa Birliği'ne giri-
şin önündeki engeller gibi
"önemsiz" sorunlan Cumhuri-
yet'in tstanbul'da kalan ameleleri-
ne bıraktım ve kendimi feda eder-
cesine birinci tatil seferinin içine
daldım. Her ne kadar gazetede
kalanlar "Oh, Aydın Abi, gene
kırdın, ne güzel" dedilerse de siz
kulak asmayın. Biz kendımizi
mesleğimize ve okuyuculanmıza
adamışız ve şu anda okuduğunuz
gibi kendimizi E-5'lere. TEM'le-
re. trafik canavarlannın arasına
atmışız. Geçelim...
Yeğenlerimle tanışryorum
Herifin altında bir Renault 19
var. Hem de en pahalı
modelinden. Önde boyalı
saçlı bir dilber (kansı ol-
sa gerek) hem çiklet çiğ-
niyor hem cigara içiyor.
Arka koltukta başı örtülü
bir ninecik (ana mı, kay-
nana mı acaba?) ve üç
küçük velet.
Onlar da kâğıt helvası
kemiriyorlar. Anlaşılan
otoyol tüccarlarından,
hani salt motorlu taşıt
araçlanna aynlmış, yaya-
lara yasak otoyollanmız-
da icra-ı sanat eyleyen si-
mitçi, Milli Piyango ba-
yii, çiçekçi. dondurmacı.
kâğıt helvacı gibi tıcaret
erbabından birinin önün-
de durulmuş ve kâğıt hel-
va alınmış.
Bir kâğıt helva halkası
da herifte var. Bir eliyle helvayı
tutmuş, kemiriyor. Öteki eliyle
önde giden ve "pahalı" bir Rena-
ult 19'a yol vermeme gafletine
düşmüş fukara bir Şahin'e ışıklı
uyanlar yolluyor. "Çekil ulan hı-
yar" diyor, "Görmüyor musun
ben geüyorum. AççççdİU inek ara-
bası." Öteki eliyle direksıyonu
kullanıyor. Öteki eliyle de cep te-
lefonuyla konuşuyor. Bir eli daha
mutlaka vardır ama, yanımdan
hızla geçtiği için onunla ne yaptı-
ğını göremedim.
Bunlar TEM'in bilet alınan gi-
şelerinden önce oldu. Herife
TEM'ın Bayramoğlu çıkışından
az önce gene rastladım. Bu kez
yolun dışındaydı. Yok yok, öiü
yaralı filan yok. Sadece yolun sa-
ğındakı yumuşak eğimli hendeğin
içine girmış; arabanın yolculan
inmiş; salak salak arabaya bakı-
yorlardı. Herif işaret etti durdum.
ratığa uygun iki yarma. O sıcakta
profesyonellerin kullandığı yanm
parmaklı direksiyon eldivenleri
bile var süriicünün. Önümde dur-
du. sinyal vererek yol istiyor. Ben
kuyrukta bekleyen salaklardan bi-
ri olduğumdan, bu uyanık ve ayn-
calıklı (Boru mu BMW kullanı-
yor. Hem de sıfır kilometre) "a>>
cıklara" yol verme uygarlığını
gösteremedim ve önümdeki ara-
baya biraz daha yaklaştım. Bol
kıllı sürücü beni iyice bir süzdü,
bir daha süzdü, çok benzeştiği or-
man yaratığı gibi güldü:
-Şışşş dayı, seni teevee'den taıu-
\orum. Hürmet bizden. Yol ver de
girelim.
Haydaaaa, birkaç saat içinde
ikinci bir yeğen daha. Annem hiç
söz etmediydi bunlardan. Hem
herif beni "teevee"den tanıyor-
muş.
Neyse. Bir polis memuru ağır
• Kurban Bayramı tatiliyle birlikte trafik
canavarlan da tatile çıktı. Bu öyle bildiğiniz
tati1lerden değil. Kent içinde kendilerini
kısıtlayan trafik ışıklan da yok. Uzayıp giden
yollar tüm hünerlerini göstermek için
onlan bekliyor.
Bir eliyle karnını, bir eliyle göğ-
sünü, bir eliyle pantolonunun
önünü, bir eliyle poposunu kaşı-
yarak sordu:
- Şşşşşşş da> ı. krikon var mı?
"Yok" dedim ve hiç tanımadı-
ğım "yeğenimi" kadenyle baş ba-
şa bırakıp gazladım.
Azrail bugün şakacı
Eskihisar'da araba vapuru kuy-
ruğundayız. Şöyle böyle bir bu-
çuk, iki kilometrelik bir kuyruk.
Ağır ağır ama gene de yürüyor.
Nitekim yirmi dakika sonra kuy-
ruğun önlerine ulaştık. Gişe ile
aramızda 20 metre ya var ya yok.
Yukanlardan "herkesi, paşa paşa
kuyrukta bekleyen herkesi" solla-
mış bir BMW koptu geldi. Geçici
gümrük plakalı Besbellı sıfır ki-
lometrede bir araba. İçinde bol
kıllı, yüz çizgileri de kıllan kadar
ormanda yaşayan sevimli bir ya-
aksak yaklaştı yanımıza. Yarmay-
la birkaç kelime konuştu. Şimdi
ehliyetini alacak. cezasını kese-
cek, sonra da gerisin geriye, kuy-
ruğun sonuna yollayacak... derken
polis yarmayı bıraktı bana yanaş-
tı:
- Yol ver bari de girsin beyim.
Bak bura>-a kadar inmiş şimdL.
Polis sınttı. Herif sınttı. Çare
yok ben de sınttım:
- Benim önüme girmesin de ne-
reye şrerse girsin memur bey.
Polis arkamdaki sürücü^ ikna
etmek üzere yürürken, BMW'liye
dönüp beni gösterdi:
- S..tir et. Kelek yapıyor iş-
te_Basın plakası var ya»
Yalova-Bursa karayolunda iler-
liyoruz. Yani ilerlemiyor. Azra-
il'le şakalaşıyoruz. Azrail de bu-
gün pek şakacı. Gülmekten kınlı-
yoruz. Sağdan, soldan habire ara-
balar fırlıyor. Adamlar haklı. Tati-
le gidiyor. Beklemek var mı!
Bir yokuşun altındayız. Biri ga-
zı kökledi. Yokuşun tepesine 50
metre var ve ötesi görünmüyor.
Yolda "mutlak sollama yasağı"
anlamına gelen kesiksiz kalın çiz-
gi. O çizgi bizler için anlaşılan.
Adam umursamıyor bile.
Herif gidiyor. lçim parçalandı.
Demek hayat canına tak dedi. Te-
rör, Avrupa Birliği'ne girememek,
repo faizlerinin düşmesi, dolann
haftalardır yerinde kazık kakması
filan derken adam ıntihara karar
verdi. "Arkada kalan çoluk çocu-
ğum sersefü olmasınlar" diye dü-
şündü. Onlan da arabaya doldur-
du ve en uygun yerde solladı. Ni-
tekim yokuşun tepesinde koca bir
kamyon homurdanarak belirdi.
Ne var ki bizimki de o anda inti-
hardan vazgeçti ve kendi şeridin-
de gitmekte olan bir arabayı sağa
iterek kamyona yol açtı.
Sağa itilince yolun dışına çıkan,
savrulan ve ters dönen araba güç-
bela durdu. lçinden çıkan genç
delikanlınm ve kansının yüzleri
sapsarı, elleri titriyor. Hepimiz
durduk. "Geçmiş oisun kardeşim,
Allah korudu" ılan. Bu arada bi-
zim ıntihara "nakıs teşebbiisten
sanık" sürücü ufukta kaybolmak
üzere. Son gördüğümüzde bir
başka kamyona yol açmak üzere,
bir başka arabayı sağa doğru iti-
yordu...
Korku yollan bekler
Bunlar trafik canavarlannı göz-
lemekten ibaret görevimin ilk gü-
nünde aldığım notlardan seçme-
lerdi. Görev aslında bitti. Normal
olarak gazeteye dönmem lazım.
Ancak şu anda lznik'te, göl kıyı-
sında bir evde bekliyorum. Döne-
ceğim ama, korkumdan arabanın
direksiyonuna oruramıyorum ki.
O yüzden anlaşılan tatil bitip, tra-
fik canavarlannın "biiyük dönüş
seferi" de tamamlandıktan sonra
gazeteye dönmem mümkün ola-
cak. Zorunlu olarak Iznik Gölü
kıyısında, bu rutubetli sulara (oy-
sa Haliç'in kuru sulan ne güzel-
dir) baka baka sıkıntılı bir hafta
geçireceğim. Bizim bu meslek,
meslek değil canım...
Bodnım güzel, deniz soğuk
OLCAYAKDENİZ
• KJasikleşen "Bodrum türü tatil" anlayışı 9 günlük bayram
tatilinde değişecek. Sezonun açılmamış olması, denizin
girebilir sıcakhğma ulaşmaması, organizatörleri doğa
yürüyüşlerine yöneltti.
rince ısınmaması turizm organiza-
törlerinı bu bayram tatilinde farklı
programlar oluşturmaya yöneltiyor.
Istanbul ve Ankara'dan başlatılan
bayram tatili organizasyonunda ağır-
lık, gündüzleri Milas ve yöresindeki
doğal ve tarihi güzelliklere yönelik
yürüyüşlerde yoğunlaşırken tatilcile-
rin gece programlanndaki ağırlık da
yine klasik "Bodrum geceleri"nde
olacak. Organizatörlerin Milas ve
yöresinde düzenleyecekleri gezi
programlannda ilk tercihi Labranda
kutsal kenti ve Çomakdağ köyleri
oluşturuyor. Labranda kutsal kenti,
gerek doğal güzelliği gerekse de
görkemli tarihi kalıntılan ile ilgi çe-
kiyor. Uzun bir yürüyüşü göze ala-
BODRUM - Henüz deniz sezonu-
nun açılmamış olması. uzun kurban
bayramı tatilinde Bodrum'a geziler
düzenleyen turizm organizatörlerini
farklı arayışlara yöneltti. Gezilerinin
gece bölümlerini Bodrum ve "Bod-
rum geceleri"ne ayıran organizatör-
ler, gündüzleri de özellikle Milas
yöresindeki antik kentlere ve Bafa
Gölü ile Gökova Körfezi kıyılann-
daki doğa yürüyüşlenne yöneliyor-
lar.
Artık klasikleşen "Bodrum türü
tatil" anlayışı, bu yılki uzun Kurban
Bayramı tatilinde değişecek! Hava-
lann henüz denize girmek için yete-
rak Labranda'ya tırmanan tatilcile-
rin ikinci tercihinı de Labranda ile
aynı dağ grubu üstünde bulunan Ço-
makdağ köyleri oluşturuyor. Özel-
likle Kızılağaç, fkiztaş ve Ketendere
köyleri köylülerinin giyimleri, ilginç
günlük yaşantılan. yontma taşlardan
yapılan evleri ile tatilcileri ve tatilci-
îere ilginç bir gün yaşatmak isteyen
turizm organizatörlerini kendine çe-
kiyor.Bafa Gölü kıyısındaki antik
Heraklis ve Latmos kentleri ile bu
kent kalıntılan arasında yapılan do-
ğa yürüyüşleri de turizm organiza-
törlerinin en çok tercih ettikleri se-
çenekler arasında bulunuyor.
Tatilin uzun olması nedeniyle bu
dönem Güllük Körfezi kıyısındaki
lasos antik kentini de gezi program-
lanna alan organizatörler gezinin bir
gününü de Gökova Körfezi kıyısın-
daki Ören ve hemen körfezin kıyı-
sında yükselen Alatepe Dağı'na
ayırdılar.
Pompei'den bu
yanabikini
CEMİL tPEKÇİ
Merhaba
Şu an eminim, tatilin getirdiği tüm
rahatlığın keyfi ile üzerinizde gönlü-
nüzce seçtiğiniz bir mayo. güneşe mer-
haba diyorsunuzdur bu pazar.
Deniz ve güneşle bu sene ilk buluş-
manızda kendinize nasıl bir mayo seçti-
niz acaba? Kapalı ve si-
yah bir gizem mi? Yoksa
renkleri errafınızı saran
doğayı çatlatırcasına
renkli bir bikini mi?
Geçmişteki mayoları
düşününce ne seçmiş
olursanız olun üzeriniz-
deki sade ve gösterişsiz
kalacaktır şüphesiz.
Bir düşünsenize 1900
ve 1930'daki mayoları.
Kenarlan fırfirlı şortlan,
üstlerinde minik volanlı
etekleri, mayonuza asorti
başınızdaki boneler ve
elinizde yüzünüzün o mermer beyazlı-
ğını koruması için hiç bırakmadığınız
güneşlikler.
Belki günümüz için fazla kalabalık
ve süslü, ama ne kadar özen gösterilmiş
ve kişilikli oluşlannı inkâr etmek çok
zor bence.
Yüzyıllardır insanlann değişmeyen
giysilerinden biri mayo. Küçücük bir
parça giysi, koca gelinlikler, gece elbi-
seleri kadar dikkat gerektirmiş.
Pompei'deki duvar resimlerinde bile
rastlıyorsunuz iki parçalı, yani günü-
• Mayo
yüzyıllardır
değişmeyen
giysilerden biri oldu.
Küçücük bir parça
giysi, koca
gelinlikler, gece
elbiseleri kadar
dikkat gerektirmiş.
1930'lardaki
mayolann gösterişi
ise artık yok.
müzün bikinilerinin atalanna. Denize
girmek. güneşle buluşmak insan için
hep bir neşe ve hazırlanması. özel gi-
yinmesi için bir neden olmuş.
Kışın ağırlığını. üstümüzü kaplayan
kat kat giysileri atmak ve güneşle. de-
nizle hafıflemenin en güzel yolu nasıl
olursa olsun, bir mayo giymek ve kum-
lara kendini bırakmak hiç bitmeyecek
bir an gibi.
Bu seneki mayolann
benim için tek güzel yani
bir renk cümbüşü oluşla-
n ve renklerin en parlak
ve en göze çarpıcı olan-
Iarının seçilmiş olması.
Bu yaz bikiniye az rastlı-
yorsunuz koleksiyonlar-
da.
Ağırlığı, tek parça, ke-
simleri epeyce açık ma-
yolar alıyor.
Omuzlardaki askılar
başka bir takı takmanıza
fırsat vermiyorlar üzerle-
rindeki metaller ve taşlarla.
Plaja kadar size eşlik edecek şifon
pareyolar belki bu yazın mayolanna
geçmişin giyimli zarafetini getirecek
bir esinti. Tatili gönlünüzce seçtiğiniz
bir mayo ile geçirmenin keyfini yaşa-
yın.
Üzerinizde ne olursa olsun. Hatta
moda veya demode olsun. Kış bitti.
Mutlu tatiller ve bayramınız lcutlu ol-
sun.
Deniz sızın, güneş sizın, gelecek ko-
ca bir yaz sizin.