Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19MAY1S1995CUMA
HABERLER
SrtunöyıM yri
onceden gordu
• ANKARA (ANKA)-
Dışişleri Bakanı Erdal
lnönü, koalisyonu kopma
noktasına getiren 'cuma
namazı tatili'ne ilişkin
yasa önerisiyle ilgili
uyansını bundan tam iki
yıl önce yapmıştı. Inönü,
yasa önerisine ilişkin
görüşünü 18 Haziran 1983
tarihinde Başbakan vekili
sıfatıyla TBMM
Başkanhğı'na bildirmiş vc
böyle bir yasal değişikliğe
gerek olmadığı yorumu
yapmıştı.
Uuma namazı
iznîne karşıyım'
• tZMİR(AA)-7
Cumhurbaşkanı Kenan
Evren, "memura cuma
namazı 1231i" yasa
önerisinin TBMM
gündemıne ahnması
konusunda "Memurlara
cuma namazı izni
verilmesi, her bakımdan
sakıncalıdır" dedi.
kffl yöneticisinln
mafikûmiyet.
onaylandı
• ANKARA (ANKA)-
İnsan Haklan Derneği'nin
(İHD) Genel Sekreteri
Hüsnü Öndül, eski genel
başkan yardımcısı ve eski
Diyarbakır şubesi başkanı
avukat Sedat Aslantaş
hakkında Ankara DGM
tarafından verilen 3 yıl
ağir hapis cezasının
Yargitay 9'uncu Ceza
Daıresi tarafından
onaylandığını bildirdi.
Belirli günler
hedefahndı
• SİNOP (Cumhuriyet) -
Atatürkçü Düşünce
Demef i Genel Başkanı
Suphi Gürsoytrak, cuma
namazı tatili tartışmalanna
dün Savarona Yatı ile
geldiği Sinop'tan katıldı.
Tartışmalann 19Mayıs'a
denk geldiğini anımsatan
Gürsoytrak şöyle dedi:
"Bugirişimlerin
cumhuriyet dönemimizin
oluşturduğu belü günleri
hedef alarakdenk
getinlmesi Türkiye'ye
karşı ıçeriden suikastın
tertıplenmekte olduğu
intibaını veriyor ve biz
Atatürkçüler olarak
bugünkû cumhuriyetimizle
iftihar eden insanlar olarak
bu girişimleri şiddetle
kınıyoruz."
19PKKIİ
öldürüldü
• Haber Merkezi -
Güneydoğu'da sürdürülen
operasyonlar sırasında
güvenlik kuvvetleri ile
çatışmaya giren 19 PKK'Ii
terörist öldürüldü.
Olağanüstü Hal Bölge
Valiliği'nden yapılan
açıklamaya göre,
Diyarbakır'ın Hani
ilçesınde 10. Bitlis'in
Mutkı ılçesi yakınlannda
4, Hakkari'nin Çukurca
ilçesi Karatepe mevkiinde
3 ve Diyarbakır'ın Lice
ilçesi kırsal kesiminde 2
PKK'li öldürüldü.
• Istanbul Haber Servfai-
lstanbul Ünıversitesi
Iletişim Fakültesi'nde 2.
sınıf öğrencisi Özer Kıhç,
okuida öğrencilerin gözü
önünde sürükJenerek
gözaltına alındı. Kılıç'ın
sürüklenirken "Beni
gözaltında kaybedecekler"
diye bağırdığı duyuldu.
Çetinsaya
direniyop
• İstanbul Haber Servfci-
Eminönü Belediyesi, işten
attığı 261 işçiyi geri
almamakta direniyor.
Atılan ışçilenn yeniden
işlerine dönmesı için
DÎSK Genel Başkanı
Rıdvan Budak ile
Eminönü Belediye
Başkanı Ahmet Çetinsaya
arasmdaki görüşmeden bir
sonuç alınamadı.
IUoflaaalUoAaaa
• tstanbul Büyükşehir
Betediye Başkanı TayynJ
Erdoğan, hacdan döndü.
• ANAR 12. kuruluş
yıldönümünü yann
Atatürk Spor Salonu'nda
kutlayacak.
• Cumhurbaşkanı
Süleyman DemireL Kınm
Türkleri ve Yardımlaşma
Derneği heyetini kabul etti.
• Tüm îşçi Emekhleri
Demeği Genel Sekreteri
Satilmış Çalışkan,
emeklilerin mayıs
maaşlannda herhangi bir
kesintınin söz konusu
olmayacağını bildirdi.
Alçakça bir bombalı saldında yitirdiğimiz yazanmız Uğur Mumcu,
bir süre önce ölen Cemalettin Kaplan'la 8 yıl önce görüşmüştü:
4
EHnci devlet, kurulacak'"tsiami devtet, kurulacak elbet"
Cami, bu sloganla inliyor. Cemaatin
çoğu sakallı, bereli ve sanklı insanlardan
oluşmuş. Çoğu ya çocuk yaşta ya da
genç. Cemalettin Kaplan'ın ağzından her
Allah sözü çıktığında cemaat sağ ellerini
öne doğru uzatıp hep birlikte "tekbir Al-
lah'' diye birkaç kez bağınyor.
"Islami devfet, kurulacak elbet"
Caminin kapısında Mercedes marka
arabalar duruyor. Biraz sonra cemaat da-
ğılacak. Ve bu siyah cüppeli, yeşil şalvar-
h, beyaz sanklı ve sakallı insanlar Mer-
cedeslere binip evlerinin yolunu tutacak-
lar.
Sank ve Mercedes!
Sarık ve Mercedes,
sanki Federal Alman-
ya'da Türkler arasmdaki
dinsel akımlann simgesi
olmuş.
Sanklı, sakallı ve
Mercedesli Türk yurrtaş-
lannın istedikleri "fslam
devtetTdir.
Sunuş
24 Ocak 1993 tarihinde otomobiline konulan C-4 tipi bir bombayla alçakca
katledilen gazetemız yazarı Uğur Mumcu, Cumhuriyet'te yayımlanan
Avrupa 'daJd İslanıa Orgüüer dızisi ıçin bir süre önce Almanya 'da yaşammı
yitiren Cemalettin Kaplan la görüşmüştü. O görüşmede Mumcu ya,
Orsan Öymen de eşlik etmiş: Köln, Bochum. Berlin, Hamburg, Brüksel, Amsterdam
ve Londra da yaptıkları titiz araştırmalar, tslamcı örgütlerin laik
Türkiye ye yönelik gerici niyetlerini açıga çıkarmıştı. Mumcu 'rtun Şubat 1987
yılında Cumhuriyet 'te yayımlanan, "Avrupa 'daki fslamcı Örgüüer " dizisini
özetleyerek bir kez daha sunuyoruz.
Tehüğ'ninElKitabı
Cemalettin Kaplan'ın
elden ele dolaşan "Teb-
üğ'nin EI Kitabı" adlı ki-
tabından aktaralım:
Gayemiz: Islam devle-
ti,
Hâkimiyet: Allah'a
mahsustur.
Anayasa: Kuran-ı Ke-
rim'dir.
Nizam: Şeriattır.
Kaynak: Yine Kuran-ı
Kerim'dir.
Örnek ve önder: Haz-
reti Muhammed'dir.
MetoC Tebliğdir.
Mevzu: Hakkın hâki-
miyetidir.
Tebüğ vasrtalan: Meş-
ru her vasrtadır.
TeUiğ hükmü: Farzdır.
Tebliğ üslubu: Açık.
net ve kesin,
Silah: Ilim (âyet, hadis, akıl ve man-
tık).
Siper ve kalkan: Sabır. tahammül ve
müdafaa. "Tebliğ devrinde silaha sanlma,
kaba kuvvete başvurma, mukabele-i bil-
mtsil yapma yoktur."
Günün Türkiyesi: Dünün Mekkesi'dir.
Hoca bunlan anlattıkça cemaat ken-
dinden geçiyor.
Federal Almanya'nın Bochum kentin-
de Eyüp Sultan Camisi'nde Cemalettin
Kaplan'ı dinliyorum. Cemaat arasında
gencecik insanlar var. Bunlar da Cema-
lettin Hoca'nın devrim muhafizlan. Kap-
lan, 'Afiah'dedikçe cami tekbir sesleri ile
inJiyor. Türkiye'de Diyanet Işleri Başkan
Yardımcılığı da yapmış olan Kaplan'ın
ajitasyon yeteneği fena sayılmaz, ancak
Türkçeden ortaokul diploması nasıl aldı-
ğı pek kuşkulu. Bağınyor, çağınyor, an-
cak sözcükkri çok kötü kullanıyor. Orne-
ğin "mason" yerine "masıım" diyor. Bir
türlü dili mason denemeye dönmüyor.
Kemalist derken "a"yı uzatıp "Kemaaa-
Hst" diyor. Bağınyor, çağınyor, kışkırtı-
yor, açıkça siyaset yapıyor. Arapça âyet-
ler okuyor.
Cemalettin Hoca'nın kiınliği
Kim bu Hoca?
1926 yılında Erzurum'un Ispir kaza-
sında doğmuş. Ilk dini bilgileri babasın-
dan almış. tmamlığa başladığı sırada il-
kokul mezunu bile değilmiş. Askerliğini
yaptıktan sonra ilkokulu. ortaokulu ve li-
seyi dışardan bitirmiş, sonra da Ankara
Ilahiyat Fakültesi'ne girmiş, aynı tarihte
Ankara'da vaizlik yapmış. 1966 yılında
Ilahiyat Fakültesi'ni bitirdikten sonra Di-
yanet Işleri Başkanhğı'na müfettiş olarak
atanmış, daha sonra Diyanet Işleri Baş-
kanlığı'nda Özlük Işleri Müdürlüğü de
yapan Kaplan bir süre de Diyanet Işlen
Başkan Yardımcılığı'nda da bulunmuş.
1966 yılından 1981 yılına kadar da Ada-
na'da müftülük yapmış.
1971 sıkıyönetimi ile çok iyi ilişkiler
sürdüren ve zaman zaman sıkıyönetim
komutanlanna kendi alanında yardımcı
olan Kaplan, 1977 seçimlerinde de MSP
listesinden Erzurum'da milletvekili adayı
olmuş. Olmuş, ama seçilememiş. Seçilse
hiç şüphesiz o da bütün milletvekilleri
gibi kürsüye çıkıp "laik devtete bağü ka-
lacağma" yemin edecektı. Ondan ne şüp-
he!
Peki nasıl olmuş da Hoca 60 yaşmdan
sonra "hidayete erip" Islam devleti için
Avrupa"da cihata başlamış. Çünkü,
Şehit olma şevki
"Peygamber efendimizin buyurduğu
veçhile her yüzyılın başında bir miiceddid
getecek, bir yenilik getirecektir. Neyi yeni-
leyecek? Dini mi? Hayır. Din zaten her za-
man yenidir. Müslümanlann dine bağüb-
ğını, Müslümanlann cibat bağtılığını ye-
nileyecek, şehit olma aşk ve şevklerini, ba-
şarıya ulaşmaya, zafer kazanmaya ait
olan ümit ve beyecanlannı yenileyecektir.
Bu da kapalı ve gizli çalışma yolu olan
parti yoluyla değil, peygamber ve sahabe-
nin takip ettikleri tebliğ ve cihat yoluyla
olacak degil mi?
Avrupa'da cami ve cemaaüerimiz hisse-
dilir derecede çoğalmıştır. Buna sebep de
12 Eylül'den sonra parti zihniyetinin ve SH
yasi taassubun zaafa uğraması ve hızını
ka>betmesidir."
Kaplan, emekliye ayrıldıktan sonra
kendi deyişine göre -Erbakan'ın isteği
üzerıne- Almanya'ya gitmiş ve orada
"MUH Görüjçü" diye adlandınlan grupla
birlikte çalışmaya başlamış.
Hicret dergisinde de yazılar yazan
Kaplan ve Milli Görüşçülerin yolları
ne getiriyor.
Alın bu bildiriden bir parça:
"Particilikte kayda değer dövülme var
rru.' Sürülme s-ar mı? Be kinısenin burnu
kanamayacak. kimse evinden ve yurdun-
dan sürülmeyecek. hapse atılmayacak,
buna rağmen herkes mücahit kesüecek de
dört beş senede bir sandık başına gklip oy
pusulasını sandığa atacak ve sandıktan ÇH
kıp İslanun devlerinin başına gelecek. Öy-
le mi? Nerede bu bolluk? Bu sünnefulb-
ha aykındır."
Barbaros Camisi'ndeki bu olaydan
sonra Kaplan Hoca "Tebliğ yolunu iyice
açmaya" karar veriyor. Kitapîar, kasetler.
video bantlar. birdenbire
çoğalıyor.
Uğur Mumcu ve Örsan Ö\ men, Cemalettin Kaplan'la Köln'de yaptıklan röportajdd
1983 yılında iyice aynlmış.
Kaplan Hoca, Iran'a da gitmiş. Ne ol-
muşsa orada olmuş. fran hükümeti,
lran'daki yılbaşı mevsinıinde Hoca'yı
Iran'a çağırmış.
Yılda bir Iran'da "cuma namazlan top-
lanösı" olurmuş. Iran hükümeti, "tslam
devrimini yaymak için her ülkeden din
adamlannı İran'a çağinp bu imamlan
ağjrlarmış."
Tabii tran hükümeti yetkilileri ile bu
din adamlan arasında siyasal görüşmeler
de yapılırmış.
Hoca lran'a gittikten sonra Milli Görüş
saflanndan aynlmış ve "Tebüğci" olmuş.
Neymiş "tebliğ" yolu?
Tebliğ, Islam dinınin peygamberler ta-
rafından insanlığa ulaştınlması demek-
vizyondan istifade edecek durumda deği-
liz. Bu imkânlar henüz mevcut değildir.
Ne var ki, diğerlerinden azami derecede
istifade etmek elimizdedir. Hele kasetler,
kütferi az. taşınması \e uzaklara götürül-
mesi kolaydır ve masrafi azdır.
Camiye gelirken vevB konferans yerine
giderken elinde teybi. cebinde bantı bu-
lunnıalıdır.
Bazen olur ki konuşmalarda zuhurat
olur. böyle konuşmalan mutlaka zaptet-
mek lazim. Feyz ve bereketi vardır. Evde,
ev sohbeflerinde. yolculuk esnasında bun-
lan dinlemek mümkün olduğu gibi, uzak-
lara götürmek ve göndermek de müm-
kündiir. Bakarsınız bir kaset konuşması
kişinin veya kişilerin hidayetine vesile
olur.
O halde her Müslüman ve bilhassa der-
Cemalettin Kaplan. İran'a gittikten sonra Milli Görüşten a\nhp "Tebüğci" olmuş.
miş. Muhammed nasıl tebliğ yoluyla or-
taya çıkmışsa, Hoca da işte böyle tebliğ
yoluyla devleti ele geçirecekmiş. Parti
yoluyla devleti ele geçirmenin olanağı
yokmuş, yokmuş çünkü demokratik sis-
tem Siyonizmin o>ıınuymuş.
Hizbullah, yani Allah partisi... Hizbül-
şevtan, yani şeytan partisi... Bunlardan
başka parti de olamazmış. Diyanet Işleri
Başkan Yardımcılığf na kadar yükselen
ve Adana'da 15 yıl müftülük yapan Kap-
lan, Iran'a gıdip geldikten sonra Ku-
ran'da yalnızca iki partinin yer aldığını
anlayabilmiş.
Humeyni, Iran Şahı'nı nasıl "tebliğ yo-
hıyla" yücmışsa, Cemalettin Hoca da laik
devleti öyle yıkacak.
"Tebliğ" hangi yolla olacakmış? Şöyle
olacakmış:
"Meşru bir vasrta ile tebliğ caizdir. Ma-
lum olduğu üzere günümüz dünyasmda
tebliğ yapmak düne nazaran daha kolay-
dır. Dün, sadece sözle veya yazı ile tebliğ
yapıhrken bugün bu vasıtaİara kasetler,
video kasetler, tirajlan yüksek mecmua ve
gazeteler, radytı ve televizyonlar ilave edil-
miştir. Bunlann içerisinde radyo ve tele-
neklerimizin asıl vazifelerinden biri de
budur.
Yani kaset çalışmasıdır. Mdeo kasetleri-
ne de ehemmiyet vermemiz lazım. Ondan
da. o nimetten de istifade etmelKiz. Bun-
lar rabbünizin bireı lütuf \e nimetidir."
Kaplan Hoca, bir kitabında "Resim
yapmanın Islama aykın" olduğunu söy-
lüyor. Ancak video ve kasetleri de "rab-
bin lütfü ve nimeti'' sayıyor.
Parti mi, tebiiğ mi kavgası
Milli Görüş yanlılan ile yollan 1983
yılının ağustos ayında artık iyice aynlı-
yor. Köln'deki Barbaros Camisi'nde 13
Ağustos 1983 günü Cemalettin Kaplan
yanlılan "Devlete gidiş yolu parti mi, teb-
liğ mi?" başlıklı bir bildiri dağıtmak isti-
yorlar.
Bu bildiride Islamda parti fikrinin ol-
madığı görüşü savunuluyor. Bu bildinnin
dağıtılması sırasında camide olaylar çıkı-
yor.
Milli Görüş yanlılan bildinnin dağıtıl-
masına engel oluyorlar. Daha sonra Ho-
ca. bu bildiriyi çoğaltıp bir kitapçık hali-
Hoca'dan Islam
anayasası
Tabii bir de örgüt kur-
mak gerekiyor. Ve Cema-
lettin Kaplan 1985 yılında
"Islami Cetniyet ve Cema-
atler Birliği"ni kuruyor.
Amaç, Islam devleti. Hem
örgütü kuruyor hem de 35
tane kitap okuyup Islam
anayasasını kaleme alıyor.
tslam anayasası hemen
birkaç yabancı dile çevri-
lip dağıtılıyor.
Kasetler için çok yoğun
bir çalışma başlıyor.
tran'da imamlann verdik-
leri vaazlar video banta çe-
kilip Köln'e gönderiliyor.
Köln'de Türkçeye çevrilip
Türkiye'ye sokuluyor.
Bunlar. Iranlı hocalann va-
azlan.
Bir de Cemalettin Kap-
lan'ın camilerde. dernek-
lerde yaptığı konuşmalar
var. Bunlar da Islam Ce-
maatlerı ve Cemıyetlerı
Birliği üyelerince video
banta çekilip Türkiye'ye
sokuluyor.
Bunlann paralan nerelerden mi geli-
yor? Cemaatten!
Cemaat. Hoca'nın bankalardaki kişisel
hesabına para yatırıyor. Bu paralar da
"tslam devleti kurma çahşmalan için kul-
lanılıyor." Hoca'nın açıklaması böyle.
Cemalettin Kaplan yanlılan ile Milli Gö-
rüş Teşkilatı arasında büyük bir iç kavga
başlıyor. Milli Görüş yanlılan Kaplan'ın
"CIA tarafından kullanıldığı kuşkusu-
nu"taşıyorlar.
Cemalettin Kaplan, "parti yoluyla dev-
leti ele geçirmenin sünnete aykın ol-
duğu"düşüncesini savunuyor. Milli
Görüş yanlılan ise Türkiye'deki RP'yı
destekliyorlar. Bu noktada tam bir yol ay-
nmı ortaya çıkıyor.
Cemalettin Hoca bir plan yapmış.
tmam ve din adamlarının siyaset yap-
ması gerektiğini vurgulayarak onlan şu
sözlerle sıkıştınyor:
"Gayemiz Allah, liderimiz Hz. Mu-
hammed, anayasamız Kuran, kanunlan-
mız şeriat, yolumuz cihattır, bu yolda ya
şehit olacağiz ya gazL"
Cemalettin Kaplan'ın hemen hemen
her konuşma ve yazısında bu görüşler
yer alıyor. Yani ya rejimden yana olacak-
sınız ya rejime karşı.
"Bu itibarladır ki, Islam beldeleri yeni-
den fethe muhtaçnr. Şam fethe muhtaçhr.
İstanbul fethe muhtaçtır. Kudüs fethe
muhtaçtır. Ve nihayet kalp mesabesinde
olan bu beldelere bağlı diğer bütün şehir
ve kasabalar fethe muhtaçtu*.
O halde ilk deviıierde olduğu gibi bir
fetih ordusuna ihtiyaç vardır. Oyle bir or-
du ki, kurmay ve erleri, can korkusu ve
mal sevgisini gönüllerinden atmış, ycrleri-
ni imandan kaynaklanan şecaat ve cesa-
retie cihat ruhundan coşan vecd ve heye-
canla ufukta beliren zafer ve şehit olma
aşkıyla doldurmuşlardır.
İşte fetih ordusunun alamet-i farikası
bu! İlgisi ve belgesi bu!.. Erkek-kadın ye-
diden yetmişe her hakiki Müslüman, bu
ordunun tabii eri ve Allah askeridir. Bu
orduya katılmay anlan vey^ geri kalanlan
kurt yer.
Allah Resulü'nün hadisinde de yer alan
bu ordu, Rablannın nusreti ve inayeti ile
her türlü engelleri aşacak, başta Mescid-i
Aksa olmak üzere bütün belde ve mescit-
leri yeniden fethedecek, Kuran'ı anayasa,
şeriat-i garrayı kanun, devleti Islam yapa-
caktır."
Kaplan. 1983 yılı ağustos ayından son-
ra kitapîar yayımlıyor, konuşmalar yapı-
yor ve dergi çıkanyor. Bundan önce de
1983 Ağustosu'ndan önce de Islam ana-
yasası hazırlıyor.
Kaplan, soy adını değiştiriyor
Eski Adana müftüsü ve Diyanet Işleri
Başkan Yardımcısı Cemalettin Kaplan.
artık "Kaplan" soyadını pek kullanmı-
yor. Kaplan soyadı yerine "Hocaoğlu"
soyadını kullanıyor. Ve cemaate de so-
yadlannı değiştirmesi önerisinde bulunu-
yor.
Diyor ki: "Biz, insan soyundan geldik.
Hayvan soyundan mı geldik ki öyle Aslan,
Kaplan gibi soyadlar alahm."
Yıllarca müftülük yapmış, Diyanet Iş-
leri Başkanlığı'nda müfettişlik, özlük iş-
leri müdürlüğü ve başkan yardımcılığı
gibi görevlerde bulunmuş olan Kaplan,
bugünkü siyasal görevi ile bağdaşan şu
görüşleri ileri süriiyor:
"Dünyayı fesada üç put vardır. Bunlar
Firavun, Karun ve Bel'am'dır. Bunlardan
birincisi diktatör, ikincisi kapitalist, üçün-
cüsü ise bunlann destekçisidir.
Başka bir ifadeyle birincisi siyasi ikti-
darını, ikincisi mal varlığını basamak
yaparak kendilerini put ilan ermişlerdir."
SLHRECEK
BIRBAKIMA
SERVER TANİXLt
Edebiyatımran
Bir Şansı
Siz, belki bir kırk yıldır, rejimlerinin ve kimi politi-^
kacılannın birbirlerine diş gıcırdatmalarına, esip
savurmalanna bakmayınız; iki kardeş halktır Yu-
nan ve Türk halklan. Kaç yüzyıl iç içe yaşamış ol-
mamızdan herhalde, yediğimiz içtiğimiz benzer;
türkümüz oyunumuz öyle ve kızdığımızda da küf-
rümüz kalayımız.
Sevinçler yakınlaştırmış, acılar kenetlemiş.
Kolay değil, tarihin deneyimlerinden geliyoaız.
Edebiyatın, hele hele şiirin rolünü nasıl gözardı
edebiliriz bu kucaklaşmada?
Bir Yunan aydını olacak da, Nâzım Hikmet'i ta-
nıyıp sevmeyecek; bir Türk aydını olacak da Ka-
vafis'le Seferis'i bilmeyecek, Ritsos'a vurulma-
yacak, öyle mi?
O iki edebiyatı ve şıiri Ege'nın bir yakasından
ötekine taşıyıp götürenler, kitaplaştırıp halka ya-
yanlann hizmeti önünde de nasıl egilmezsiniz?
Başkalannın hakkını yemeden söylemiş olayım:
Bu yolda en çok emeği geçenlerden biri, hiç kuş-
kusuz Cevat Çapan oldu. Heybesinde "şiir atla-
sı", bir diyardan ötekine dolaşıp duruyon tırman-
madığı dağ, aşmadığı ırmak yok, serilip dinlen-
mediği de ova.
Yüreğinde sevda, Aslı'sını arayan Kerem misa-
li...
önümde iki kitap var: Biri Yapı Kredi Yayınla-
rı'ndan çıkan Seferis, öteki Kavram Yayınlan'nın
bastığı Ritsos. Çağdaş Yunan edebiyatının bu iki
doruğunun şiirlerinden seçmeler yapmış Cevat
Çapan.
Nasıl bir özenle hem ve nasıl da ustalıkla!
Hatıriayacaksınız, Izmir doğumludur Seferis. Ta-
rihin tersliklerinin acısı ve duyaıiığıyla dolaşacaktır
bir ömür boyu:
Sazlar ve kamışlar olan o öteki kıyıda,
Kumsallannda, susamış kürekçiler için
Su bulunan adalar...
Yalnız Yunan şiirine değil Avrupa şiirine de yep-
yeni bir soluk getiren, öyle olduğu için de NobeJ
edebiyat ödülü kazanan Seferis'i, bütün yönleriyle
sergiliyor kitap.
Ritsos'a gelince... "Yalın şeyierin arkasına" giz-
lenen duyarlığını, yazgı birliği ettiği halkıyla cö-
mertçe paylaşmış bir şairdir o. Doğayla ınsan, in-
sanla tarih, tarihle şimdikı zaman arasında böyle
dolaştı. Yaşama ve yaşatan her şeye dört elle sa-
nldı. "En büyük kaygısı yaşamayı sürdürmek, in-
san onuoınu ezmeye, insan emeğini sömürmeye
kalkanlara karşı direnmektir" Ritsos'un.
Bağınp, çağırmadan yaptı bunu.
Yavrum, yoldaşlannla buluşmaya gidiyorum,
öfkemi öfkelerine katmaya;
Silahmı ben aldım, sen uyu yavnjcuğum,
sen rahat uyu.
Grevci oğlunu yitirmiş bir ananın acısıdır bu!
Tam bir dayanışma içinde olduğu insanlara' ya-
zılmış birer sevgi mektubudur bütün şiirleri onun.
Yüreği, banş ve özgürtük özlemiyle de dopdolu:
Banş, akşamleyin yemeğin kokusudur,
Sokakta bir arabanın duruşunun korku
olmadığı,
Kapının çalınışımn bir dost anlamına geldiği •
andır.
Banş, uyanan çocuğun önündeki bir bardak
sıcak süt ile bir kitaptır.
Seferis'le Ritsos'un. bu iki usta şairin şiirlerini
çevirirken gördüğümüz o ustalık da nereden geli-
yor?
Çünkü. çevirmenimizin kendisi de şair.
1985'te yayımladığı Dön Güvercin Dönle,
1989'da basılan Doğal Tarih'in arkasından, son çı-
kardığı Sevda Yaratan önümde şu an. Cevat Ça-
pan'ı, bu üçüncü kitabında, sevdasının üzerine
daha yoğunlaşmış, geçmişin anılarını daha çok
düşler bir halde buldum.
Kim kurtulabilir ki onlardan?
Ve alabildiğine zengin imgelerle dolu söyleyişle-
ri:
Gülümse, gülümse!
Gülümseyen gözlerinle başlasın gün.
Bir gökkuşağından dökülsün
Yağmura dönüşen gülüşün.
Siz, Cevat Çapan'ın "Kabataş'tan belgeli" ol-
masına bakmayınız: Içindeki sevdayı böylesine
hünerle dile getiren adam, şiirin kendi dışındaki
bahçelerinden güzellikler taşırken de usta.
Edebiyatımızın bir şansıdır bu...
Sertifikalar dağıtıldı
Türk kadınlarına
politika kıırsu
İstanbul Haber Servisi
- Marmara Ünıversitesi Ka-
dın Iş Gücü ve lstihdamı
Merkezi ile Türk Kadınlar
Birliği İstanbul tl Merkezi
ve ılçelennce ortaklaşa dü-
zenlenen 'Poütika' kursu-
nu başanyla bitiren 126 ka-
dın öğrenciye sertıfikalan
törenle venldi.
Sertifıkalann verilmesi
nedeniyle Pera Palas Ote-
li'nde düzenlenen törende
konuşan Türk Kadınlar
Birliği Genel Başkanı Ay-
seh'Gürsoy. Türk kadınlan-
na seslenerek "politikaya
girmek şaıt değiL önenüi
olan politikayı anlamaktır"
dedi. Gürsoy, 'politika kur-
su'nu düzenlerken kadınla-
nn politikaya girmekten
çok, politikayı anlamasmı
ve seçımlerde bilerek oy
kullanmalannı sağlamayı
hedeflediklerinı vurguladı.
Kadınların toplumda yer
edinebilmesi için TB-
MM'ye girmesınin gerekli-
liğıne dıkkat çeken Gürsoy,
toplumsal güç elde etme-
nın yolunun bu tür kurslar-
dan geçtiğini belirtti.
Marmara Ünıversitesi
Kadın Iş Gücü ve tstihdamı
Merkezi Başkanı Prof. Dr.
Necla Pur ise düzenledikle-
ri kurslarla, kadınlann po-
litikaya ürkek bakmasının
önüne geçmek istediklerini
söyledi. "Politika yapma-
nın kadın işi olmadığı" şek-
lindeki yaygın inancı yık-
maya çalıştıklannı dile ge-
tiren Pur, "Düzenlediğimiz
bu kurslar. kadını politik
hayata ısuidırma ve sonra
da hazıriama amacını taşı-
maktadır. TBMMdeki er-
kekkrin politika konusun-
da deneyimsiz olduğunu
düşünüyoruz" diye konuş-
ru. Törende daha sonra kur-
su başanyla bitiren 126 ka-
dın öğrenciye sertıfikalan
verildi.
Kursa katılarak sertifîka
alanlardan 64 yaşmdaki ev
hanımı Sehna Nurten Pa-
mir'le yaptığımız görüş-
mede, Atatürk'ün Türki-
ye'de yaptığı devrimin ye-
rine oturmasına hizmet
edebilmek amacıyla kursa
katıldığım belirtti. Kendi-
sini "inkılâp çocuğu" ola-
rak niteleyen Pamir. Türki-
ye'deki şeriatçı akımlardan
büyük endişe duyduğunu
söyledi. Bu endişe nede-
niyle de kurslara katıldığı-
nı ifade eden Pamır, Türki-
ye'yi geri götürmek iste-
yenlere karşı laik cumhun-
yete katkıda bulunmak iste-
diğini vurguladı. Ata-
türk'ün yaptığı devrimin
tam olarak oturması için bir
şeyler yapılmasının zorun-
luluğuna dikkat çeken Pa-
mir. Türk kadını olarak
Türkiye'yi Atatürk'ün gös-
terdiği hedefe götürmek
için bütün kadınlann çaba
sarf etmesi gerektiğini be-
lirtti.