Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19MAYIS1995CUMA CUMHURİYET
KÜLTÜR
SAYFA
15
Makedon Yönetmen Manchevski'nin başyapıtı sinemalarda
Sözcülder, Yüzler ve Resîmler...
Yağmurdan Önce
(Before the Rain) Yönetmen,
senaryo: Milcho Manchevski
/ Kamera: Manuel Teran /
Müzik: Anastasia / Montaj:
Nicolas Gaster / Oyuncular:
Katrin Cartlidge, Rade
Serbedzija, Gregoire Colin,
Labina
Mitevska, Jay Villiers, Silvija
Stojanovska, Meto Jovanovski,
Suzana Kirandziska /1994
Makedonya - Ingiltere - Fransa
yapımı (FİLMA) Beyoğlu
Beyoğlu sinemasında.
Büyük tskender'i yetiştıren Makedon
Kralı Phillippos'un ülkesinden geçip
Üsküp. Niş, Saraybosna, Belgrad,
Zagreb, Ljubliana. vb. hattinda. kara
trenle Batı'ya gittiğim gençlik
yolculuklanmda, saatler sûresince
sanki bizim topraklan hiç terketmemiş
olduğum duygusuna kapılırdım.
Bugün, 5 yıldır parçalanıp tarih
sahnesinden silinmiş eski
Yugoslavya'dan oluşmuş, savaş,
kargaşa ve acılara boğulmuş, bağımsız
Balkan cumhuriyetlerinden
Makedonya'ya, özellikle de Üsküp
kentıne aşın sempati beslerdim
nedense. Tarih boyunca Yunan, Sırp,
Bulgar boyunduruğu altına girmiş,
ortaçağın sonundan itibaren Birinci
Dünya Savaşı'nın sonuna kadar da
bizim egemenliğimizdeki bir Osmanlı
eyaleti olarak kalmış, zengin bir sözlü
edebıyat geleneğine sahip Makedonya,
Balkan mozaiğinin en renkli
parçalanndan biriydi benim gözümde.
biraz da Kosova soyadını almış,
çocukluğumun en tonton amcalanndan
birinin etkisiyle tabıi. Dıyeceğim, son
tstanbul festivalinde görüp
icyredenlerin, festivalin en basanh 2-3
glminden biri, belki de bınncisi olarak
niteledikleri "Yağmurdan Once",
yolun yansını henüz dönmüş, genç bir
yönetmenin elinden çıkma, klişe
deyişle gerçekten kaçınlmaması
ğereken bir Makedon yapımı işte,
baştan belirtmek gerekırse. Değil
sadece bu haftanın, mevsimin en iyi
fılmlerinden biri kuşkusuz
"Yağmurdan Önce."
Yazar Mesa Selımoviç'ten alıntılanan
a
Bir çığlık atarak geçti kuş, insanlar
sessiz, beklemekten sızlıyor
kannn*'tümcesini izleyen tanıtma
yazılannın ardından içine daldığımız
"Yağmurdan Önce", tıpkı bir süre
once seyrettiğimız Quentin
Tarantino'nun "Ucuz Roman"ı gibi, ic
Lçe geçmiş üç bölümden bütünlenen,
kahramanlannın kaderinin yer yer
çakışıp kesiştiği. hem birbirinden
bağımsız, hem de birbirini
tamamlayan, sağlam ve sarmal bir
yapıda kurgulanmış. sarsıcı,
düşündürücü ve kolay kolay unutulmaz
bir fîlm. Bosna'da 3 yıldır süregelen
Sırp vahşetiyle amansız savaşın
kıvılcımlannın tutuşturacağı olası bir
3alkan Savaşı'nın Makedonya'ya
B
ir zamanlann görkemli Yugoslav
sinemasından natırda kalan usta
aktör Rade Serbedzija ve Mike
Leıgh'in "Çıplak"ından
anımsanacak Katrin Cartlidge "Yağmurdan
Önce"de unutulmaz bir çift oluşturuyor.
Baikaniardan etnik ve dinsei çaüşma tabiolan
SUNGU ÇAPAN
sıçraması tehlıkesine karşı, yağmurdan
önceki kara bulutlan haber verircesıne
gerçekleştirilmiş bu ilk uzun fılminde,
etnik ve dinsei çatışmalan fon olarak
alan üç hikâyeyi anlatıyor, 1959 Osküp
doğumlu Yazar-Yönetmen Milcho
Manchevski. "Sözcükler" adlı ilk
bölümde günümüz Makedonyası'nın
kırsal kesiminden bir hikâyeyi aktaran
Manchevski, 12. yüzyıldan kalma.
tarihsel bir manastıra göfürüyor bızi.
Akrabalanndan kaçan. oğlan çocuğu
gibi kısacık saçlı, gencecik bir Arnavut
kızıyla (Labina Mitevska) dılini bile
anlamadığı kızı manastırda saklayan,
genç keşiş çömezinin (Gregoire Colin),
kızın ağabeyi tarafından vunılduğu.
dramatik ilişkisi görüntüleniyor,
uzaktan uzağa "Gülün Adı"nı
çağnştınrcasına.
"YüzJer" adını taşıyan ikinci böiümse.
günümüzün Londrası'ndaki bir
fotoğraf ajansında çalışan. ışi başından
aşkın fotoğraf editörü bir tngiliz kadını
(Katrin Carüdge) var. Savaşın günlük
dehşetini yansıtan fotoğraflar üstüne
uzman kadın hem hamile hem de
tngiliz kocasıyla (Jay Vüliers), Pulitzer
ödülü kazanmış, deneyimli savaş
fotografçısı olan Makedon sevgilisi
(Rade Serbedzija) arasında gidip
gelıyor kararsız. Yıllardır Salvador'dan
Belfast'a, Angola'dan Bosna'ya kadar,
dünyanın dört bucağındaki çatışmalan,
nefret, acı ve şiddet tablolannı
görüntûlemekten yorgun düşmüş.
yaşlanmış ve iyice değişmiş olan
Makedon fotoğrafçı, huzur ve banşı
özleyerek artık ülkesine, köyüne
dönmek istiyor kadınla birlikte. Bu
hikâyenin sonundaki ansızın kabaran
öfkesinin, Sam Peckinpah'ın ruhuna
rahmet okutan bir şiddet, kan ve terör
seline dönüştüğü bir Balkan
göçmeninin restoranda neden olduğu
dehşetengız kıyım sahnelerinde,
kadının baba olacağını öğrenerek bunu
şampanyayla kutlamak isteyen
efendiden kocasının öldürûlmesine
tanık oluyoruz.
'Bıkkınideaİîsf~
Ve 'Resimler' adlı üçüncü bölüme.
Zlatko Origjanski, Zoran Spasovsld,
Goran Trajkovski ve Dragan
Davutovski'den oluşan Anastasia
gnıbunun özgün müziğiyle Cengjz
Ibrahim, Kazun Jasha, Senko VeKnov,
Daniela Tosk, Dubravka Zajkova ve
Vanja Lazarova gibi müzisyenlerin
çaldığı geleneksel Balkan müziği
eşliğınde ginyoruz. Londra'yı ve
mesleğıni bırakıp yakınlannı bulmak
ve çocukluğunun huzuruna kavuşmak
emelıyle. hamile sevgılısiyle vedalaşıp
Heathrow'dan uçaöa atlayarak
köyûnün yolunu tutan, feleğin
çemberinden geçmiş, yıllarca turladığı
dünyanın büyük. çağdaş kaosundan
yorgun düşmüş, 'bıkkın idealist'
Makedon fotoğrafçıyı. Üsküp'te
Birleşmiş Milletler'e ait tanklaria
Coca-Cola reklamlı otobüsler ve
caddelen doldurmuş kaygılı
kalabalıklar karşılıyor. Bulaşıcı savaş,
çatışma ve şiddet vırüsü, döndüğü
ülkesinde de pusudadır. Ve çok
geçmeden hoşgörüsüzlüğün. kardeşin
kardeşi, komşunun komşuyu vurduğu
etnik kinin, nefretin ve fanatizmin en
yakın dostlan bile birbirine kırdırdığı
dağlık ve çorak yurdunda, yıllardır
yeryüzünün 4 bucağında yapageldiği
savaş fotoğrafçılığı uğraşında sıkça
tanık olduğu acımasızlığı, şiddeti,
kıyıcılığı yeniden soluyor
Aleksander'ımız (unutulmaz Sırp aktör
Rade Serbedzija çok çok iyi bu rolde
gerçekten). Onca baskıyı. ölümü ve
acılan objektifıne sığıdırmaktan bıkıp
bezmiş, artık 'fotoğraf makinesiyie
insanlan öMürdüğüne' iyıce kanaat
getirmiş ve ona saygınlıİc kazandırmış
fotoğraflannı yırrıp atarak seçimini
yapan Aleksander'ın yazgısı. önceki 2
hikâyenin kahramanlannınkilerle
kesışip çakışıyor ve kuzeni tarafından
vurulmasıyla sonuçlanıyor. Eski
Arnavut komşulannın düşman
sayıldığı köyünde, çocukluk aşkı
kadının kızına kol kanat gerrnek,
kıırtancı kahraman rolüne soyunmak
isteyince, ister istemez tarafsız kaldığı
etnik çatışmanın tam göbeğinde
buluveriyor kendini Aleksander.
Yıllarca kamerasınm arkasından
saptadığı trajik gerçeklerin artık öhîme
yargılı bir parçası oluyor
kahramanımız bizzat...
Modern hayatın alışıldık gürültüleri,
yerini bozkırdaki eşek anırmalannın,
200 yüzyıl öncesinin zorlu yaşam
koşullannın elle yaptınlan kuzu
doğumlanyla damda uyuklarken
makinelerle delik deşik edilen kedi
cinayetleri gibisinden, vahşi boşalma
şahnelerinin aldığı 'Yağmurdan
Önce'deki çocuklar, oradan-buradan
bularak ateşte kestane kebabı
yaparcasına patlattıklan fışeklerle ya
da tank gibi çarpıştırdıklan gariban
kaplumbağacıklarla oyun oynuyorlar.
Pisi pisine, anlamsız ölümlere kurban
verilen çocuklanrun ardından yırtınıp
dövünerek tabutlara sanlan analann
yürek paraladığı cenaze sahneleriniyse
tüyleriniz ürpermeden seyredebilmek
pek olası değil, tamam, maşallah, vb.
gibi Türkçe sözcüklerin de zaman
zaman kulağınıza çalındığı filmde.
Romeo'yla Juliette'vari olanaksız aşk,
kışisel ve etik ikilemlerin çıkmazı ve
eve dönüş temalannı birbiriyle
bağlantılı anlatılan 3 hikâyede işleyen
genç yönetmen Manchevski, sürekli
dönen ve kapanmayan bir çember
yapısında kurduğu, başı, sonu ve sonu
olmayan bir kısırdöngüye dönüşmüş,
birtakım geriye dönüşlerle (ya da
ileriye dönüş sahneleri de denebilir),
kıvnm kıvnm gelişen bu ilk filmiyle
adeta Balkanlar'dan, Emir Kusturica
benzeri, yeni bir sinema ustasının
doğuşunu örnekliyor bizce. Yerelden
çıkarak evrensele ulaşan
Manchevski'nin trajik bir aşk öykûsü
çeşitlemesinden şiddetin baş köşeye
kurulduğu, takır takır silahlann
konuştuğu bir hoşgörüsüzlük meseline
kadar uzanan, gerçek anlamda şoke
edici ve son derece etkileyicı bu ilk
filmine ilgisiz kalmak ne mümkün?
Savaşlann, ırkçılığın, milliyetçiliğin,
fanatizmin yükselişine ilişkin bu
çarpıcı metafor. kanımızca sonuna
yaklaştığımız sinema mevsimine
şimdiden damgasını vuracak gibi
görünüyor.
Urkütücü, sert bir doğanın sindiği,
geniş açılı, parlak görüntüleri, sınırlı
tutulmuş diyaloglan, güçlü
oyunculuğu, bizden ezgilerin de
kıyismdan-köşesinden bulaştığı harika
müziği, sarmal bir yapıda kurulmuş,
ustalıîdı ve sıradışı anlatımıyla kolay
kolay unutulmaz bir 'Balkan
westerni'yle karşı karşıyayız!
Insancıllığı ve şiirselliğiyle geçen
eylülde Venedik Festivali'nin büyük
ödülü Altın Aslan'a layık bulunan,
uyancı ve sarsıcı nitelikleriyle yüreğe
seslenen bu fılmi ve sonunda bir taraf
olmaya karar vermek zorunda kalan
kahramanlannı aklınızdan çıkanp
atamayacaksınız kolay kolay. Bütün
sinemaseverlere hararetle tavsiye
olunur 'Yağmurdan Önce.''
Streep'li 'rafting ve action' fîlmi...eceriyle çekilmiş su-sal
sahneleri ve dijital ses
görkemiyle, irili ufaklı
çağlayanlardan deli deli akan
azgın nehir sulannda, adeta seyırciye
de rafting yaptıran "The River Wfld",
kadın karakteri öykünün merkezine
oturtup erkekleri de çevresine dizerek
ve nehri de bir başrol oyuncusu gibi
kullanarak ilgi derlemeye çalışan.
gösterişli bir action-serüven filmi.
Evlilik gemileri firOnaya tutulmuş,
sarsmtı geçiren sorunlu bir çift,
ilişkilerini düzeltip aşklannı tazelemek
amacıyla 11. yaş gününü
kutlayacaklan oğullanyla birlikte
birkaç günlük rafting tatiline çılayorlar
nehirde.
Kadın (Meryl Streep) gece-gündüz çok
çalışıp ailesini ihmal eden kocasından
şikâyetçi. Son anda geziye katılan,
kansının yanı sıra, küçük oğluyla da
ilişkisi yolunda gitmeyen mimar
kocaysa (David Strathairn) özellikle
ailesini daha müreffeh yaşatmak için
çalışıp duruyor habire. Bostonlu çift,
küçük kızlannı sağır büyükbabayla
müşfık büyükanneye bırakıp yeniden
aşklannı güçlendirecek nehir tatiline
^ıkıyorlar köpekleriyle birlikte. Yöreyi
iyi tanıyan, gençliğinde nehirde
kjlavuzluk da yapmış, güçlü ve enerji
(Jolu kadınla biraz muhallebi çocuğu
kılıklı kocası, kendine kötü yetişkin
örneği seçen oğlan ve köpekten oluşan
ailenin rafting gezisi. kadının kürek
çekme ve nehir kılavuzluğu
becerilerinden yararlanmak için bütün
aileyi tehdit ederek rehin alan
soyguncu ve katil iki kötü adamın
devreye girmesiyle giderek kâbusa
dönüşecektir...
Hk yanm saatinin ardından saflann
belirlenerek beylik (ve epeyi ıslak) bir
macera filmi gerilimine bürünen
"Vahşi Nehir", yıllar öncesinden
anımsanan John Boorman'ın
"Deirverance-Kıırtuluş"unu
çağnştınyor büyük ölçüde. Zaten
sinema tarihinde, Otto Preminger'in
"Dönüşü Oimayan Nehir"inden
*DelKerance"a kadar uzatılabilecek,
tehlike ve heyecana dayanan nehir-
çavlan serüvenlerinin yeni bir uzantısı
sayı'abilecek, "DeBTCrance"ın bu dişi
Vahşi Nehir
(The River
Yönetmen:
Curtis Hanson/
Senaryo: Denis
O'Neül Kamera:
Robert £lswit/
Müzik: Jerry
Goldsmith/
Oyuncular:
Meryl Streep,
Ke\lo Bacon,
David
Strathairn,
Joseph MazeDo,
John C. Reilh,
Benjamin Bratt/
1995 ABD
(UIP) Maslak
Mövenpick,
Beyoğlu Atlas,
Osmanbey
Gazi. Kadıköy
Süreyya. Etiler
Akmerkez.
Bakırköy Renk,
Altunizade
Capitol,
Aksaray Yıldız
sinemalannda.
Dört erkek, bir kadın, azgın dalgalarda kayan botta can derdinde^
versiyonunu, 1980'lerin sonunda "The
Bedroom Window", "Bad Influence"
ya da "Beşikteki El" gibi heyecan-
gerilim denemeleriyle adını duyuran
yönetmen Curtis Hanson ımzalamış.
Kadını, birtakım ailevi ya da aşka
ilişkin, alışılmış öykülerde dekoratif
öğe olarak kullanmaktan çıkanp
"Alien-Yaratık"lardaki Sigourney
VV'eaver ya da "Terminator-
Yokedici"lerdeki Linda Hamilton gibi,
kaslan gelişmiş, güçlü kuvvetli,
merkez karakterlere dönüşrüren
yönetmenlere dahil olan Curtis
Hanson, 46 yaşının dezavantajlannın
üstesinden gelmeyi başararak filmi
sürükleven, 1980'li yıllann en saygın
kadın stan olan Meryl Streep 'in de
çabalanyla zar zor tahammül
edilebilen, basmakahp bir action
sürüyor önümüze. Öykü bildik, beylik.
Kan-kocanın ya da baba-oğulun
ilişkileri çok klişe ve zorlamalı.
Kuşağının Kevin'leri içinde pek ön
plana çıkamamış. yetenekli oyuncu
Kevin Bacon'ın yüzme bilmediği gibi,
doğaya yeterince saygı göstermeyen ve
korkmayan, sonunda da hakettiğini
bulan, niyeti bozuk raftingci tiplemesi
de, pek Altın Küre ödülüyle
değerlendirilecek kadar başanlı olmasa
da, perdeden gelip geçen sempatik
kötü adamlar galerisine yeni bir çeşit
ekliyor sayılabilir yine de.
Kameraman Robert Elswit'in
seyircinin de zaman zaman rafting
yapanlan izlerken suda salıncak gibi
sallanıp öykünün, içleri dışlanna çıkan
kahramanlanyla özdeşleşerek nerdeyse
vahşi nehirdeki sala binmiş kadar
olduğu görüntü çalışması, Jerry
Goldsmith'in tehlikelerin altını çizen
müziği ve özellikle mekân-dekor
kullammı sayesinde ucundan
kıyısından zar zor takılabildiğimiz
"Vahşi Nehir", son günlenn moda
nitelemesiyle 'Deja Vu' özetle.
ABD'nin Kanada sınınna yakın,
çarpıcı manzaralanyla ünlü Niagara
çavlanı bölgesindeki, yığınla çağlayana
garkolmuş, azgın sulann urkütücü bir
hal aldığı, el değmemiş doğa
güzellikleriyle dolu bir çevrede geçen
bu Meryl Streep'li action filmi, malum
iletişimin kopmak üzere olduğu evlilik
ve kan-koca sorunlanndan bildik
heyecan ve gerilim numaralanna
kadar, alışılmış sekilde tezgâhlanmış,
şahane doğa manzaralanna ve rafting
gösterilerine sahip, gözalıcı, ama
sonuçta yavan ve önemsiz bir serüven
seyirliği.
Özellikle perdede hep güzel görünmek
gibi tasalan olmayan, göründüğü gibi
kalmayı seçen yıldızlardan
Meryl Streep'in kariyerinde en fazla
fiziksel çabayı gerektiren, nehir
kılavuzu ve sal ustası rolü ve sulara
batıp çıktığımız rafting sahneleriyle
akılda kalan "Vahşi Nehir"i, ancâk
Meryl Streep hayranlanna salık
verebiliriz herhalde.
KEDIGOZU
VECDİ SAYAR
"LJfe Style"
KRTnin (yani, Kedi RadyoTelevizyonu'nun) bol "ra-
tingli bir programı vardır: "LJfe Style". Bilmem ara-
nızda izleyeniniz oldu mu? Ünlü kedilerin yaşam tarz-
lannı, konforlu yuvalannı tanıtan bir programdır bu.
Karadenizli kedilerin hangi düğünde silah sıkbklannı,
Van kedilerinin güzelliklerini hangi şampuana borçlu
olduklannı bu programdan öğrenir kedi milleti.
Geçenlerde bu programın aynısını sizin altıncı ka-
nalda görmez miyim? Doğrusu, pek keyiflendim. Ek-
ranın karşısına kıvnldım, başladım izlemeye. Marma-
ris'in Paşası'nın nasıl da'7n£/şr;/cb/rbaba"olduğunu
anlatıyordu Emel Sayın. Paşasının "kişiliğine hay-
ran"mış. İşte, altıncı hissi kuvvetli bir sanatçı. Paşa,
"Emel Sayın'la bir alakası olmadığını" anlatıyordu.
Sıra köpeğini göstermeye geldi. Kafesin ardındaki
köpeğin haline doğrusu pek üzüldüm. Sonra, sunu-
cu kızımız, yalnızlık çekip çekmediğini sordu. Kendi-
sine çok sayıda mektup geliyormuş. Ama, aşk mek-
tuplannı hiç önemsemiyormuş; yırtıp, atıyormuş, Pa-
şamıza hayran kadınlara bir nasihatım var Mektup-"
lannı "dilekçe" biçiminde yazsınlar. Biraz da aydın
havası katsınlar. Bak o zaman Paşa'nın dikkati nasıl
üzerlerinde oluyor.
Marmaris'in Paşası'nın "LJfe Sfy/e "ını güzelce öğ-
rendikten sonra, Gece Kuşu'na uyup, "zaplaytver-
dim". Karşıma kim çıksa beğenirsiniz? Bir genç bilim
adamı, tahtanın başında, "Enfrop/"adlı programı su-
nuyor
"Birspekülasyonda esampşın'lann otması gerekir.
Ve bu esampşınlann castifay edilebilmesi için..."
Şimdi, gel de hayran olma bu genç nesile. Nasıl da
globalleşivermişler? Tabii, bu programın hangi kanal-
da olduğunu öğrenince, hayranlığınızın daha da ar-
tacağından kuşkum yok. Sizi daha fazla merakta bı-
rakmayayım: Kanalımızın adı "Samanyolu". Ne o, şa-
şırdınız mı? Bu memlekette hâlâ bazı şeylere şaşıra-
bilmeniz çok tuhaf doğrusu.
Evet, göğsüm kabardı, tüyierim diken diken oldu ol-
masına ama, bu kadar bilim yeter deyip, zaplamaya
devam ettim. Karşımda "Has bi bi" televizyonu. Ben
de izlemeye başlıyorum. Bakalım "Cewz Kabu-
(Ju'ndan bu kez kim çıkacak?
Bir "uzaylı" çıkıvermez mi karşıma? Hem de türkü-
cü bir uzaylı. ( Mustafa Topaloğlu'nun "uzaylı" ol-
duğunu duymamış mıydınız yoksa?) İşte, iftihar edi-
lebilecek bir vatan evladı daha. "Ben birgün başba-
kan olunca... "diye başladı sözüne. Yıllarca anlata-
mamış, ama "Artık antatmanın zamanı gelmiş."
Bakalım, neleranlatacak bu uzaylı kardeş, belki ke-
dilerin geleceğine ilişkin bir şeyter de söyler diye me-
rakla bekliyorum. Meğer, ne cevherter varmış da bi-
zim haberimiz olmamış. "Güzel bir dünya vaat edi-
yorum. Insanlann bana güvenleri tam olsun."
Uzaylı türkücünün yerii malı politikayı çok iyi iztedi-
ği belli. Medyatik ve de politik olmaya özen gösteri-
yor. "Dünya liderlenne mektup yazdım; insanlığın ge-
leceği hakkında görüşmek istiyorum, dedim. Hiçbi-
rinden cevap gelmedi, ama Türkçe yazmıştım." Gör-
dünüz mü, şu dünya liderierinin durumunu. Ne dün-
yadan haberieri var, ne de uzaydan. Üstüne üstlük
Türkçe de bilmiyorlar.
Bir telefon bağlantısı giriyor araya. "Halkımız size
inanıyor. Sizi iyi bir mertebede görmek istiyor." Art
arda sempati telefonlan geliyor. K/i ki uzaydan gelmiş-
sin Topaloğlu, orada nereden bulacaktın bu kadar
hayranı? (Ben üç buçuk saatlik bu doyurucu progra-
mı notlar alarak izlerken, bir yandan da acaba Aztz
Nesin, bu programı izliyor mudur diye düşünmekten
kendimi alamıyorum.)
Ama, galiba siz bu programlann gerçekliği konu-
sunda kuşkulusunuz." Vallahi inanmam. Aynı anda
üç kanalda birden böylesine zengin kültür programı
olamaz" diyorsunuz.
Oysa, bunda şaşılacak bir şey yok. Bu mucizenin
sım RTÜK'ün (hani şu meşhur televizyon üst kurulu)
son karan bana kalırsa. Geçenlerde, tüm kanallara
yüzde beş kültür, yüzde beş eğitim programı zorun-
luluğugetirdilerya. İşte, eğitimse eğitim, kültürse kül-
tür. Bundan âlâsı can saglığı. (Kimin umuru, kedi prog-
ramı yapmak!)
Ne dersiniz, bu kotalan nasıl mı dolduracaklan mal-
zeme yetmez mi diyorsunuz? Olur mu öyle şey? Pa-
parazzileriniz ne güne duruyor? "Klas" var, "Alem"
var, daha sayayım mı?
Üstelik bu malzemeyte daha ne programlar çıkar.
Mesela, uzaylı Topaloğlu'nun "LJfe Sry/e"ını çekersin,
Marmarisli Paşa'yı da "Ceviz Kabuğu "na oturtursun;
hele bir de Paşa'yı, uzaylryı ve bilim adamını birlikte
bir açıkoturuma çıkarttın mı, vallahi 24 saatlik kültür
kanalı bile açarsın.
Gençler, Ortaköy'de buhışuyor
• Kültûr Servisi- Beşiktaş Beledıyesı ve Mavi Jeans,
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramı'nı kutlamak için Ortaköy'de bir şölen
düzenledi. Ortaköy Meydanı'nda saat 14.00'te
sporcuların "Dostluk Yürüyüşü" ve Beşiktaş Belediye
Başkanı Ayfer Atay'ın konuşması ile başlayacak
şölende, saat 15.00'ten itibaren yeteneklerini
sergilemek isteyen gençler dans, müzik, heykel, resim,
karikatür ve şiir dallannda gösteriler sunacak.
Meydanda kurulacak imza köşelerinde ise Ataol
Behramoğlu, Can Dündar, Faik Baysal, Ergun
Hiçyılmaz, Füsun Önal, MuzafTer Abayhan, Şebnem
Işigüzel, Nebil Özgentürk, Mert Ali Başanr kitaplannı
imzalayacaklar. Gün boyu Radyo 2019'un
müziklerinin renk katacağı şölen kapsamında saat
19.00'da Bulusuzluk Özlemi, 21.30'da da Yeni
Türkü'nün konserleri yer alacak.
GÖSTERİMDEKİ FİLMLERİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
ieit Aslan Kral / The Lion King
• Bebek Firarda / Baby Days Out
•kirir Forrest Gump / Robert Zemeckis
Gizli Gerçek / Just Cause I Arne Glimcher
* Ihtiras Rüzârlan / Legends of the Fall
•k-k MaviGök /5/üe Sky I Tony Richardson
• Nell / Michaet Apted
• Kika / Pedro Almodovar
•k-k-k Sevginin Gücü / Leon I Luc Besson
*•*• Tebessüm / Le Sourire I Claude Miller
•k-kick Ucuz Roman / Pulp Fiction I Q. Tarantino
• vahşi Nehir / The River Wild
* * * * Yağmurdan önce / Milcho Manchevski
(North, Elm Sokağında Son Kâbus, O Şimdi Asker, Ölümsüz
Savaşçı 3, ve Yankee Zulu görülmediği için değerlendirmeye
ahnrnadı.)