04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 MAYIS 1995 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA SPOR 19 Cünün İcinden Vücut geliştirme Vücut Geliştirme Milli Takımı, Balkan şampıyonasına katılmak içın, dün demiryo- lu ile Bulgaristan'a gıtti. Mılli takım, Bul- garistan'ın başkenti Sofya'da 18-22 mayıs tarihlerinde gerçekleştirilecek şampiyona- da 12 sporcu ile mücadele edecek. Vücut Geliştirme Federasyonu Başkanı Mehmet Küçükler, Balkan şampiyonasının, 16-19 haziran tarihlerinde tstanbul'da yapılacak Avrupa şampiyonası içın iyi bir hazırlık ola- cağını söyledı. Steffi Graf birinci sırada WTA (Bayan Tenisçiler Bırliği), dünya bayanlar tenıs klasmamnı açıkladı. Klas- manda geçen yılın birincisi Alman Steffi Graf başta bulunuyor. Onu Fransa hesabına yanşan, fakat Kanada'da yaşayan Mary Pı- erce izlemekte. Daha sonrakı sıralarda ise i- ki Ispanyol var; Fransa şampiyonu Arant Sanchez Vicario ve Wımbledon şampiyonu Canohita Martınez. Vokybolculariddiata (A) Bayan Voleybol Mıllı Takımrnın ant- renörü Adnan Kıstak, "Avrupa Şampiyona- sı Eleme Grubu'nda Avusturya'yı yenerek ve bundan sonra sahamızda üst üste yapa- cağımız iki maçı da kazanarak final şansı- mızı yükselteceğiz" dedi Kıstak. yann Avusturya ile grupta ikinci maçlannı yapa- caklannı hatırlatarak, "Avusturya maçı ile bundan sonra sahamızda Yunanistan ve Is- panya ile yapacağımız maçlan kazanırsak gruptakı fınal şansımız yükselecek" dıye konuştu. Son haftanın hakemleri belH oldu Türkiye Bırincı Futbol Lıgi'nde bu hafta oynanacak son hafta karşılaşmalannı yöne- tecek hakemler belli oldu. Maçlar ve ha- kemler şöyle: Zeytınburnu - Galatasaray: Orhan Erdemir; Vanspor - Antalyaspor: Mustafa Kömürcü; Bursaspor- Gençlerbir- liği: Mustafa Çulcu; Ankaragücü - Beşıktaş: Metın Tokat; Kocaelispor - Kaysenspor Bü- lent Yavuz; Adanademirspor - Altay: Turgut Sığıç; Trabzonspor - Petrolofisı: Erol Er- soy; Fenerbahçe - Gaziantep. Alican Lakot; Denızlıspor - Samşunspor: Selami Şimşek. Çavuşoglu Koleji yan finalde Macanstan'ın Sopron kentinde yapılan Liselerarası Dünya Basketbol Şampiyona- sı'nda ülkemizi temsil eden Özel Çavuşoğ- lu Koleji. grup birinciliğini garantiledi. Gru- bundaki son maçında Lüksemburg'u 88-24 yenen Çavuşoğlu Koleji, bugün yan final- de Fmlandiya ile karşılaşacak Yan fınalin dığer maçında ise Israil ile Yunanistan kar- şı karşıya gelecekler. Ziraat Gençlik Koşusu Gençlık haftası dolayısıyla Ziraat Banka- sı tarafindan düzenlenen Ziraat Gençlik Ko- şusu '95, pazar günü Ankara'da koşulacak. 5 bin metrelik yanşa yaklaşık 500 atletin katılacağı açıklandı. AJülı 18 milyar verdi Dün koşulan Bursa at yanşlannda altılı ganyanda l/10/l/6/12'4 kombinesini bılen bir kişi, 18 milyar 143 müyon 979 bin 100 lira ödül kazandı. Zorlu, gövde gösterisini İzmir'de yaptı 'Futbolumııza aynmcılık olgusunu getirdüer' Juventus'u yine bir Juventuslu yıktı Dino Baggio'nım büyük intikamıROMA (TSA) - Avrupa Kupa Galıplen Kupasfndan sonra UEFA Kupasf nda da şampiyon belli oldu: Parma. Geçen yıl Inter'in kazandığı UEFA Kupası şampiyonluğu- nun ttalya'da kalacağı, fînale Juventus ile Parma'nın yüksel- mesi üzerine kesinleşmişti. Ne var ki otoritelenn favorisi, Ju- ventus'tu. Fakat, son yıllann ftalya ve Avrupa futbolunun dev- leri arasına giren küçük kentin büyük takımı Parma, sahasın- da 1-0 yendiği Juvenrus'la Milano'da 1-1 berabere kalmakla tüm hesaplan altüst etti. 82 bin seyırcınin "Meazza" Stadı'nda izlediği rövanş maçının yıldızı ilk maçta takımını galıp geti- ren Dino Baggio'ydu ve bu ünlü, beraberlik golünü atmakla. takımını şampiyonluğa taşırken kendisini sattıran Juventus'un Teknik Direktörü Lippiden de intikamını müthiş bir şekilde almış oldu. Daha geçen sezona dek Juventus'ta başanyla oynayan Di- no Baggio, kulıs faalıyetlerinde bulunduğu gerekçesiyle satıl- mıştı. 168 milyar gelir sağlayan rövanş maçından sonra Par- ma takımı. 200 bin nüfuslu kentte 80 bin kişi tarafindan gör- kemli bir törenle karşılandı. Buna karşın Tonno üzüntüye bü- ründü. Iki takım. önümüzdekı pazar günü Torino'da Italya Li- gi şampiyonluğunun düğümünü çözecek maçta karşı karşıya gelecekler. Altılı Ganyan'ı tek başına bildi 162 bin liraya 26 milyar kazandı Halit Doğan, 26 miryarlık çekini aldı. Spor Servisi - Istanbul At Ya- nşlan'nda, rekor ıkramıye kaza- nan talıhlı Halit Doğan, 25 milyar 903 milyon 318 bin 900 liralık ikramiyesini aldı. Veliefendi Hıpodromu'nda önceki gün yapılan ve (2-13-1-8- 1-7) kombinesi şeklinde büyük sürprizlerle sonuçlanan altılı ganyanı 162 bin liralık kuponun- da tek başına bılen Halit Do- ğan'a, 25 milyar 903 milyon 318 bin 900 liralık ikramiye çekini, Türkiye Jokey Kulübü Genel Müdür Yardımcısı Erden Oda- başı verdı. Rekor ikramiyesini almaya ağabeyi ve bir banka müdürüyle gelen 35 yaşındaki elekrnk tesi- satçısı talihli Halit Doğan, ikra- miye çekini aldıktan sonra hızla hipodromdan uzaklaştı. Talihli Halit Doğan, ikramiye- sini nasıl değerlendireceği yolun- daki sorulan ise cevapsız bırak- tı. NÜVİTTOKDEMİR İZMİR - Türkiye Futbol Federasyonu'nun seçimli genel kurulu öncesi Başkan Adayı Kemal Zorlu, çalış- malannı görkemli toplantı- larla sürdürüyor. Izmir'deki son toplantıda lzmir ve Ege'nin diğer ille- rinin dışında birçok delege- nin katılımıyla tam anla- mıyla bir 'gövde gösterisi' yapan Zorlu, Şenes Erdk yönetimini eleştirdi Zorlu, "Kendileri gjbi dü- şünmeyen herkesi düşman sayan bir anlayış Futbol Fe- derasyonu'nu sarmışür. Ay- nmcılık olgusunu maalesef Türk futboluna sokmuşlar- dır" dedı. Ege Palas Oteli'nde ger- çekleşen toplantıya tzmir ve ilçelerinin yanmda Ege'nin tüm illerinden kulüp yöneti- cileri, antrenörler, futbolcu- lar ve futbol adamlan ile sa- nayici ve işadamlan katıldı. Bu arada. 'Türk futboluna eşittik ve adalet geliyor' adı altında düzenlenen toplan- tıya Fenerbahçe ve Beşiktaş kulüplerinden de katılımlar olduğu görüldü. Ogün Altıparmak, Ateş Böceği Ercan ve eski mılli futbolcu Cemil Turan, Zor- lu'nun yanında olduklannı vurguladılar. Kemal Zor- lu'nun seçim çalışmalannı başlattıktan sonraki ikinci büyük toplantısına Ankara, Bolu, Bursa, Eskişehır, Kırklareli, Adana ve Mar- din'den de katılımlar olduğu gözlendi. Futbolumuzdaki çarpıklıklar Zorlu'nun 'seçim öncesi buluşma' niteliğindeki top- lantısında kısa süreli multi- vizyon göstensinde Türk futbolundaki çarpıklıklar, sahalardakı olaylar yer aldı. Gö sterimden sonra söz alan Zorlu, seçimın yasal ve de- mokratik bir hak olduğunu, demokrasilerde muhalefetin doğrulann bulunması ıçin varlığından söz etti. "Bizler mahkeme kapıla- nna gitmedik. Zorla \oUan- dık. Hukuka saygımızdan dolayı yaklaşık on avdır ada- tetmücadetesi veriyoruz" dı- yen TFF Başkan adayı Ke- mal Zorlu, sözlenni şöyle sürdürdü: "Kanuni haklan gasp et- meden, kendUerini destekle- meyenleri fişleyen, aynmcı- lık yapmaktan çekinmeyen, koltuğa >apışmış, seçimden kaçmak için her >ola başvu- ran zihniyetle mücadele etti- ğimizin bilinmesini isteriz. Kendileri gibi düşünmeyen herkesi düşman sayan bir anlayış Futbol Federasyo- nu'nu sarmıştır. Aynmcilık olgusunu maalesefTürk fut- boluna sokmuşlardır. Bizler ihtiras ile idealizmi kanşn- ranlara, doğrulann günde- me getirilmesini >apa\ fırtı- na olarak değerlendirenlere karşıyız. Gazetelere "Türki- ye'de futbol yok' diye de- meçler verip, milli takünımı- zm başansını kalkan olarak kullanma çabasında olanla- rakarşıyız. Düne kadar TFF milli ta- kım sonuçlan ile endeksle- nemez diyenlerin son davra- nışlanna şaşmamak müm- kün değildir. Futbolun yöne- timini seçim hesaplanna gö- re planlayan, sadece ikridar- da kalmayı kendüerine he- def seçmiş bir yönetimin, Türk futboluna yarariı ola- mayacağını bir kez daha be- lirtmek isthoruz." FİKRET DAĞLIOĞLU 1. KOŞU: F: Selas (4), P: Tan (1). 2. KOŞU: F: Pınltı 1 (8), P: Tutku (3), PP: Çıkmazbey (2). S: Seheryıldızı 1 (6). 3. KOŞU: F: Gentility (1), P: Devirbank (5), PP: İlk- kan (6), S: Muradıye (9). 4. KOŞU: F: Milla (5), P: Intikam 1 (12), PP: Asid (3), S: Sürmeli (4). 5. KOŞU: F: Milas (3), P: Sirocco 1 (5), PP: Prince Line(l), S: tsyan (7). 6. KOŞU: F: Handan 1 (11). P: Roza 1 (8), PP: Kaba- dayı (4), S: Sakincan (15), SS: Mert-Kan (4). 7. KOŞU: F: Yurtseven (7). P: Sevenler 1 (6), PP: Ci- van 3 (3), S: Burgazlı (4). Günün İkitisi: 3. Koşu: 1/5 TabelaBahis: 11.8. 3. 15. 4 ALTILI GANYAN 8 1 5 3 5 12 11 7 6 3-4 OTORİTRBtiNGÖRÜ! Necıp Gulen E Kapusuz T Atmaca ErolTeber 8-3-4 8-3 8-3-4 8 1-6 1-5-9 1-5 1-5-6-9 ifflİ 12-3-5-8 12-6-3 12-5-3 12-3-4-5 3-5-7-2 5 3-5-7 5-3 11-15-8 11-7-3 11-3-8 11-15-3 4-6-7 4-7 4-7 4-6-7 HABERLERIN DEVAM Jose Marti'nin heykeOeri, HarvaHa^daki tarihsel mev- danlan süslüyor. (Fotoğraf: OKTAY EKÎNCl) PORTRE / JOSE MARTİ Bir külftir emekçisi G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada Meclis'te ortaya çıkan görüntü "cu- ma "nın iki nedenle kullanıldtğını gös- terdi: - Şeriat isteyenlere moral destek. - Hükümeti yıpratmak için malzeme. Cuma namazının arkasından şu tür yasa önerileri gelirse şaşmamak gere- kir: - Ikindi namazı izni. - Herkesin "inancı doğrultusunda" giyinmesi, dileyenin takke, sarık giyme- sine izin verilmesi. - Haftanın belli günlerinde "zikir" izni verilmesi. - Cuma gününün resmi tatil ilan edil- mesi. Bunun sonu gelmez. Türkiye'de şe- riat isteyenleryönetime gelse, hangi ta- rikat ağırlıklıysa, işe diğer tarikatları yok etmekle başlarlar. Bunların değıl ülke- ye banş getirmek, kendi içlennde bile "kardeş" olmadıklan gün gibi ortada. Birtarikat,Türkiye'yi "darülharb" ilan edip cuma namazı kılmıyor. Bir tarikat, elde asa sadece siyah giyinilmesini is- tiyor. Bir tarikat, kadınların çarşafının mutlaka siyah olmasını istiyor. Dığeri ipek de olabilir, renkli de olabi- lir diyor. Bunlar kendi içlerinde 32 parçaya bö- lünmüşken Türkiye'ye nasıl kardeşlik getirecekler? Olayın bu yönünü bir kenara koyalım. Meclis'e gelelim. TBMM'de partilerüs- tü bir "kutsal ittifak" var. ANAR DYR RR MHP ve BBP'li mılletvekillerinden oluşan bu ittifak "ha" deyince 100'ü bu- luyor. "Halkın vicdanını" okşayacak (cu- ma namazı gibi) konularda ise bu sayı daha da artıyor. Son ittifakı sağlayan yasa değişikliği iki yıldır gündemde. Gaffar Yakın, bu yasa önensini 31 Mart 1993'te vermiş- ti. Yakın'ın yasalaşmasını istediğı önerı şu: "657 sayılı kanunun 100. maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: Günlük çalışmanın başlama ve biîme saatleri ile öğle dinlenme süresi, bölge- lerin ve hizmetin özelliklerine göre mer- kezde Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı'nın teklifi üzerine Bakantar Kurulu'nca, illerde valiler tarafından tespitolunur. Isteyen cuma günleri öğ- le dinlenme süresini cuma namazı vak- tinde kullanır." Yürüıiükteki yasada sadece son tüm- ce yok. Bu tümcenin eklenmesiyle, cu- ma namazı kılmak isteyen bir kişi, her- kes öğle tatihne çıkarken çalışacak, na- maza yakın tatilini kullanmaya başlaya- cak. Her türiü karmaşaya uygun bir or- tam. Yakın, herkese yakın bir kişi. "Ben" diyor, "mini eteklinin de hakkını savu- nunım, türtıanlının da." Daha önceki konuşmalanndan bazı- larını Hikmet Çetin de beğenmiş ve "Gel seni bizim partiye alalım" demiş. Yakın, önensini insan haklanna, dü- şünce özgüriüğüne dayandırıyor. İnsan Haklan Bakanlığı'nın kurulması için de panmak kaldırdığını söylüyor. Maksat cenaze namazı Ne var ki, önerinin Meclis'e yansıma- sı böyle değil. Refah'tan DSP'ye kadar herkes cuma namazı üzerinde oynuyor. Refahlı Şevket Kazan oylamadan son- ra koalisyon sallanınca yorumunu yap- tı: "Cuma namazı ne kadar hayıriı. Hü- kümeti yıkılma noktasına getirdi." ANAP'lı Oltan Sungurlu da dünkü basın toplantısında şöyle dedi: "Hükümeti yıkacaksa, yasa değişik- liğini tabii ki destekleyeceğiz." DSP'lilerin tavrı da ilginç. Uluç Gür- kan, birinci oylamada katılıp, "hayır" oyu verdi. Ikincisinde yoktu. Diğer DSP'liler de toplantıya katılmadılar. DSP'lilerin yaklaşımı da şu: "Hele şu CHP'yi bir görelim." Anlaşılan bunlann niyeti hükümetin cenaze namazını kılmak, cuma bahane. Ama hükümet "kriz bağışıklığı" ka- zandığı ıçin, sallandıkça yerieşiyor. CHP ise henüz "kıblesini" bulabılmiş değil. Koalisyon beşiğinde sallanırken, "laiklik eşiğimiz" demekle iş bitmıyor. Seccadeyi kapan Mekke'yı geçti, ama CHP henüz kendine bir yol seçemedi. Milleti uyutma kurulu... affedersiniz Merkez Yürütme Kurulu'nda konu gö- rüşüldü. Saatler süren toplantından sonra şöyle bir karar alındı: "Bu konuyu sonraya bırakalım." CHP'lilerin gözü 4 haziran seçimlerin- de. "İyi oy" alırlarsa, birleşmenin arka- sından beklenen, ama bir türiü gelme- yen rüzgân yakalayabileceklerini düşü- nüyoriar. Ama bu biraz, bilet almadan piyango çekilışini beklemek gibi bir şey... Geçen gün Zaman gazetesinin birya- zarı köşesinde şöyle diyordu: "CHP başkanı-hükümet ortağı-Hik- met Bey, Kutlu Doğum Haftası'nda Peygamberimiz (S.A. V.) için iki çift gü- zel söz etti; ayakta alkışladık. Ardından 'Kurban derilerini istediğiniz gibi değer- lendirebilirsiniz' ıcazetini verdi diye ne- redeyse Sn. Çetin'e sanlıp ağlayacak- tık..." CHP, Zaman'cıları mutlu ettiği kadar bir de solcuları mutlu etse... Jose Julian Marti: 28 O- cak 1X53 "te Havana'da doğ- du; 19 Mayıs 1895'te Kü- ba'nra Dos Rios bölgesinde İspanyol sömürgecilere kar- şı savışırken öldürüldü. 19. yüzyıl sonlanndaki Kü- ba'nn bağımsızlık mücade- lesinh simgesi olmuş, aynı zamaıda ünlü bir şair ve de- nemeyazan. 18. yüzyıldan sonra Küba'da güçlenmeye başla'an 'a>n veözgür bir u- lus otaıa' bılinci ve özlemi- nın €Q kararlı savunucusu olan >ir aydın ve kültür ada- mı. îlkşiirleri henüz 15 yaşın- daylcn yayımlanan Jose Mart. löyaşındaLapatria libnegazetesini kuranık öz- gürlik mücadelesine başla- dı. li68'deK.übalıdevrimci- lerinıyaklanmasına katıldı- ğı i ç n aİ6 ay kürek cezasma çarpınldı. 1871'de, îspan- ya" 3'. sürüldü ve yaalanna sürjg-jıde de\am ederken ay- nı a t d a Saragoza Üniversi- tesi'ıde öğrenim görerek hukzık veedebiyat bölümle- rinm Stini. Fransa, Meksika ve Cüıateınala'da ya2^rlık ve öğr-«medikyaptıktan sonra 18~7'1de K.üba'ya dönen Jo- se îartı. daha sonra yine yurtdışına çıkmak zorunda kaldı ve yaşamının son yıl- lanna dek çogunlukla New York'ta kaldı. Buenos Aires'te yayımla- nan La Nacion adlı gazete- deki özgürlükleri savunan köşe yazılanyla tüm Latin Amerika ülkeleri halklan üzerinde hayTanlık uyandı- ran Jose Marti, 1890'larda Küba Devrimci Partisi'nin kurucu üyesi oldu. Aynı par- tınin önderlerinden Masimo Gomez ve bır grup yurtse- verle birlikte 11 Nisan 1895 'te Küba'ya gelerek Is- panyol sömürgecilere karşı bağımsızlık savaşını yönet- meye başladı. 19 Mayıs 1895'te ise Küba'nın doğu- sundaki Oriente vılayetinin Dos Rios ovasındaki çatış- malarda vurularak öldürül- dü. Latin Amerika kültürü- nün en ünlü edebiyatçılan arasmda sayılan ve bu kıta- da şiırin ve düzyazının geliş- mesinde öncü sanatçı olarak kabul edilen Jose Marti'nin yaşamını adamış olduğu Küba, bugün onu ulusal kahraman olarak kabul edi- yor ve hemen tüm kentlerin en güzel meydanlannda heykelleri bulunuyor... OKTAY EKtNCİ Bu yılın 19 Mayıs tarihi, sadece bizim için değil, bir başka ulus için de büyük anlam taşıyor. Küba halkı, ünlü özgürlük savaşçısı ve ulusal kahramanlan Jose Marti'yi, tspanyol sömürgecilere karşı direnirken öldürüldüğü 19 Mavıs 1895 tarihinin "100. yTMönümünde", çok daha görkemli törenlerle ve çok daha derin bağlılık duygulanyla anıyor. Bizler de yine ünlü özgürlük savaşçımız ve ulusal kahramanımız Mustafa Kemal'ı, aynı şekilde sömürgecilere karşı 'Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızı başlatmak üzere Samsun'a çıkışınm 76. yıldönümünde, yine giderek derinleşen bağlılık duygulanyla ve dahası "ödemfc" anıyoruz. Bu nedenle, böylesine bir tarihsel buluşma, herhangi iki ülkenin. yine herhangi ulusal günlerinde. öyle sıradan bir takvim çakışması anlamına gelmiyor. Küba, Jose Marti'nin kışiliğinde ve onun önderliğinde yazılan "bağımsızlık mücadelesi destanıyla", özgürlüğünün utkusunu kutluyor. Türkiyemiz de Atatürk'ün kişiliğinde ve onun önderliğinde yazılan "Kuvayı Milliye destann'la". aynı bağımsızlık mücadelesinin utkusunu kutluyor. Kısaca denebılir ki 19 Mayıs 1995, aralannda binlerce km. mesafe olan ve hatta farklı kıtalarda bulunan iki ülkenin, sanki hem "yazgı birüğini" hem de buna bağh olarak kıvanç birliğini simgelıyor. Yine Jose Marti ile Atatürk, iki halk arasındaki bu tarihsel sözleşmenin "evrensel kahramanlan"* olarak insanlığın ortak geleceğine de ışık tutuyorlar... Küba'da yaşatüan gelenek Geçen yılın kasım ayında Havana'da düzenlenen "Küba Halkryla Dayanışma Dünya Konferansı". bir hafta süren çalışmalann sonunda geniş kapsamlı bir eylem planını yine uluslararası düzlemde mesajlar içeren bir "dayaıuşma büdirgesi" ile birlikte ilan etmiştı. Konferansın bittiği 28 Kasım 1994 günü, yüzü aşkın ülkeden üç bine yakın katılımcının dakikalarca süren ayakta alkışlanyla ve oybirliğiyle kabul edilen bildirgede. ölümünün 100. yılı nedeniyle, 1995 'in tüm dünyada "Jose Marti Yılı" olarak kutlanması karan da vardı. Bu anlamlı karan, diğer tüm katılımcılar gibi yine ayakta alkışlayan Fidel Castro, konferansın kapanış konuşmasında da Küba'nın yüzlerce yıldır sömürgecılere karşı nasıl hep direndiğini anlatmış, kendilerinin de aslında yine bu yüzlerce yıllık bağımsızlık mücadelesine dayalı bir geleneğın "kararlı ve inançlı takipçileri" olduklannı vurgulamıştı. Nitekim, bu anlayışın ve "tarihsel geçmişe saygının" Küba halkına ve Havana kentine sunduğu armağanlar da tanhsel meydanlann hep Jose Marti heykelleriyle bezenmesi ve bir "İspanyol kökenli" şair, yazar ve yurtsever olan bu 19. yüzyıl aydırunın, 1959 devnminden sonra da yine en saygın ulusal kahramanlardan birisi olarak uğruna yaşamını verdiği ülkesinde ölümsüzleşmesiydi... Küba Halkıyla Dayanışma Konferansı'na da katılma ve izleme olanağmı bulduğumuz Havana ziyaretimizde, Türkiyeli Küba dostlannın ekip şefi olan Esenyurt Belediye Başkanı Dr. Gürbüz Çapan'la birlikte kentin belediye başkanı ile de bir görüşme yaptık. Havana Belediye Başkaru Corrado Martinez Corona, aynı zamanda yme Havana Yerel Halk Meclisi Başkam'ydı ve anlaşılan "valilik" yetkileri de bulunan bir kent yöneticisıydi. Havana'ya Atatürk heykeli Bu nedenle Dr. Gürbüz Çapan'ın "Havanaya bir Atatürk heykeli armagan edelim. biz de İstanbul'a Jose Marti'nin heykelini dikelim" şeklındekı önerisini hemen kabul etmiş ve özellikle Atatürk heykeli için en anlamlı yer olarak kendi ülkelerinde bir "üniversite bahçesini" uygun gördüğünü belırtirken gerekçesını de şöyle özetlemişti: "Kübalı öğrencUerin, tıpkı Jose Marti gibi, kendi ulusunun bağnnsızhğı için sa% aşmış \e emperyalistleri dize getirmiş Atatürk'ü tamyarak yetişmelerinde bü\ük yarar \ar_" Yaklaşık 6 ay önce gerçekleşen bu görüşmedeki ortak dileğin ilk adımı, şimdi Istanbul'un Esenyurt Belediyesi tarafindan atıliyor. Hem Jose Marti'nin ölümünün 100. yıldönümünde, hem Mustafa Kemal'in bağımsızlık savaşımızı başlatmak üzere Samsun'a çıkışının 76. yıldönümünde, sadece Küba halkınm değil. dünyadaki özgürlük tutkunu tüm halklann sevgilisi olarak tarihe geçen bir yurtseverin heykeli, Esenkent yerleşmesindeki Abdullah Baştürk Parkında tstanbul'u da bezemeye başlıyor. Böylesine bir yer seçimiyle yine Jose Marti'nin bu kez DİSK'in ve Türkiye işçi sınıfının yürekli liderlerinden Abdullah Baştürk'ün anılanyla da kucaklaşması ise Esenkent'teki buluşmaya ayn bir anlam katıyor. Bugün saat 11 OO'de yapılacak törende, Baştürk'ün parkı, Jose Marti ile Atatürk'ün büstünü "yan yana" ağırlamanın coşkusunu kûtlayacak. Aynı coşkuyu DtSK de yine bu "tarihsel buluşmanın" onuruna düzenlediğı kültürel etkinliklerine taşıyacak... OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK • Baştarafı 1. Sayfada ya da şartlanmış kişi ve kesimlerimiz, doğaldır ki Demirel'in önerilerinden çok kendisine bakacaklar, kişiliğine takılacaklar, geç- mişini kurcalayacaklar, söylediklerinin içeriğinden çok arkasında neler bu- lunduğunu araştıracaklar- dır. Böyle bir lüksün bugün- kü Türkiye için çok paha- lıya geldiğini söyiemek za- manıdır. Ülkemizin kökten bir değişime ihtiyacı olduğu- nu söyleyenlerin çoğu da anayasanın ve devletin te- peden tırnağa değiştiril- mesini istemiyoriar mı? Siyasal partilerin ve par- lamentonun, bu yolda tez elden seferberliğe geçe- rek 12 Eylül'ün mirası olan 82 Anayasası'nı kökten değiştirmeleri için kendi- lerinin dışında hiçbir engel yoktur. Ordu, bu işin kar- şısında değildir. Cumhur- başkanı açıkça "köklü de- ğişim" gereğini dile getiri- yor. Koalisyon hükümeti- nin bu işin başını çekme- si, lokomotiflik yapması gerekiyor... Ancak parlamento ço- ğunluğunun yaklaşık dört yıldan beri her türiü de- mokratik atılıma ve değişi- me duvar çektiği bir or- tamda, suçu Çankaya'ya yıkmak da haklı bir yakla- şım olabilir mi? Cumhurbaşkanı'nın ö- nermek için üzerinde ça- lıştığı "devlet projesi", ki- şileri değil, fikirieri birbiri- ne çatıştırmak için gerekli zemini önce medyada bulmalıydı. Ama medyamızın bu tür bir serinkanlıhk ve sağdu- yuya kapalı göründüğü anlaşılıyor. Sinirler çok gergin, hırçınlık çok yo- ğun... Yoksa medyada şimdi- ye değin söylenen bütün "değişim " sözcükleri gös- teriş miydi? ••• Kimliğimı kaybettim. Hükümsüzdür. HAKANÇELENK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle