Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 MAYIS 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
THK rekora gîdiyorANAP döneminde darbe yiyen THK, 1986'dan bu yana ilk kez istediği rakama ulaşacak
• THK'nin bu yıl ilk kez 1 milyonun
üzerinde kurban derisi toplayarak en yüksek
rakama ulaşacağı belirtilirken îstanbul, İzmir,
Bursa, Antalya ve Ankara illeri ile Milas
ilçesinin, en çok deri toplanan bölgeler
arasında yer aldığı bildirildi.
• 1925'ten beri köktendinci vakıflar ve
yasadışı kuruluşlara karşın yüksek miktarda
deri toplayarak bağış kaynağının doğru
yönlendirilmesini sağlayan THK. 1986
yılında ANAP'ın iktidar döneminde yapılan
yönetmelik değişikliğiyle darbe yemişti.
ANKARA (Cumhurhet Bürosu)-Türk Ha-
va Kurumu'na (THK) bağışlanan deri sayısının
1986'dan beri ilk kez rekor düzeye ulaşması bek-
leniyor. ANAP iktidan' döneminde yönetmelik
değişikliğiyle aldığı darbenın ardından. 1992"de
deri toplama yetkisini yeniden alan THK'ye ya-
pılan bağışlann, 1 milyonun üzerine çıkacağı be-
lirtıldi.
THK'ye Türkiye genelindeki 570şubeden ula-
şan ilk bilgilere göre birçok bölgede geçen yıla
oranla bağış miktan artarken bazı yerlerde bağış
rakamlan köktendinci vakıf ve yurtlarla başa baş
gerçekleşti.
En çok bağış yapılan iller arasında Îstanbul, İz-
mir. Bursa, Antalya ve Ankara ilk sıralan alırken
Milas'ın da ilçe bazında ilk sırada yer aldığı be-
lirtıldi. Kurbanlannın noter huzurunda THK'de
kesılereketinin Sosyal HizmetlerveÇocukEsır-
geme Kurumu (SHÇEK). derisinin THK'ye ba-
ğışlanması için baş\uran yurttaşlann sayısının
da bine ulaştığı, kurban kesme işlemlerinin sür-
düğü kaydedıîdi.
ANAP'ın mirası
1925 yılından ben deri toplamada tek yetkıli
kurum olan THK, 1986 yıhnda yapılan vönetme-
lik değişikliğiyle darbe vedi. ANAP iktidan dö-
neminde Yardım Toplama Yönetmeliği'nde ya-
pılan değişiklikle. deri ve bağırsak toplama yet-
kisi THK'den alınarak Sosyal Yardımlaşma \e
Dayanışma Vakffna verilmiştı. DYP-SHP ko-
alisyonu döneminde 1992 yılında yapılan venıbır
değişiklikle deri \e bağırsak toplamada y ıne sa-
dece THK yetkili kılındı. Ancak 6 yıl ıçinde araç
gereç yönünden sıkıntıya giren THK. toplama
işlemlennde oldukça zorlandı.
THK. geçmiş yıllarda köktendinci \akıf ve
yurtlarla PKK ve Hizbullah gıbi terör örgütleri-
nin büyük pay aldığı deri kavnağının doğru şe-
kılde yönlendirilmesi \e \ergi kaçaklannın ön-
lenmesi içın başlattığı mücadelede her geçen yıl
büvük oranda ilerledı.
1992 ve 1993 yıllannda sadece 500 bin civa-
nnda deri toplayabılen THK. geçen yıl bu rakamı
1 mil>ona çıkardı.
TGRT VE STV, İLETİŞtM AĞINDA LİDER
Verici ağında
sag ııstunlügıı
• Yurt genelinde özel
kuruluşlarca yerleştirilen 1700
verici-aktancının büyük
bölümününün dini içerikli
programlara ağırlık veren yayım
organlanndan TGRT ve STV'ye
ait olduğu belirlendi.
HÜLY A KARABAĞLI
ANKARA-Özel televizyon kuruluşlan-
nın Türkiye genelinde yerleştırdığı 1700
adet \erici - aktancının büyük bölümünün
ağirlıklı olarak dini içerikli yayın politika-
sı izleyen kanallara aıt olduğu belirlendi
Bu gruba giren kuruluşlardan TGRT'nin sı-
nır bölgelen dahil olmak üzere 700 verici -
aktancı ıle 75 ilde, Samanyolu TVnin de
250'ye vakın vericı-aktarıcı ile 72 ilde ya-
yım yaptığı belirlendi
Teknik anlamda sistemli bir iletişim ör-
gütü kurduklan anlaşılan iki kuruluştan Hu-
zur Radyo TV AŞ"nın yayın organı TGRT.
ulusal düzevde 700'e yakın verici \e akta-
ncısıyla 75 il ve bu illere bağlı küçük yer-
leşim birimlerinde. Samanyolu Basım Ya-
yın Sanayi ve Ticaret Şırketi de (STV). 250
adet vencı ve aktancı ile 72 ilde yayımlan-
nı izleyicılere ulaştınyor.
ATV. 195 adet verici ve aktancı ile
STV'ye en yakın kuruluş olurken Shovv
TVnin 146. Kanal 6, Kanal D ile tnters-
tar'ın 100"ün üzerinde. HBB'nin 60'a ya-
kın verici ve aktancısı bulunduğu belirlen-
di. Jzlenirlik oranıyla görüntü kalitesi ölçü-
tünde kurduklan sistemli bir ağla diğer te-
levizyonlara üstünlüklerini ortaya koyan sağ
eğilimli yayım organlannın "rating1
" sonuç-
lannı yeniden tartışmaya açacağı ifade edi-
liyor.
Yurt genelinde en yüksek ve güçlü ven-
cı-aktancı ağına sahip olan TRT'nin (Tür-
kiye Radyo Televizyon Kurumu) yetkılile-
ri. daha önceden beîirlenen ve bazı illerde-
ki sınırlı sayıda izleyici üzennde yapılan ra-
ting değerlendirmelerinin gerçeği yansıt-
madığını ileri sürdüler.
İllere göre dağılım
TGRT'nin. verici-aktancı örgütlenmesi-
ni il bazında en çok güçlendirdiğı merkez-
lerKonya(29). Bursa(28). Izmır(26).Zon-
guldak (26), Kastamonu (21), Îstanbul (20).
Ankara (21) ve Malatya (21) olarak belir-
lendi
Konya'da. TGRT'nin kurduğu 29 adet ve-
rici ve aktancıya karşın. özel kuruluşlardan
Kanal D. STV, tnterstar ve Kanal 6'nın 1.
Shovv TVnin 3. ATV'nin de 2 adet venci
ve aktancısı bulunuyor.
TGRT'nin verici-aktancı düzeyinde di-
ğer televizvon kuruluşlanna sayısal üstün-
lüğü olan diğer iller şöyle:
"Muğla, Çanakkale, Balıkesir, Manisa,
Kayseri, Kütahya, Adana, Giresun, Eskişe-
hir, Sıvas."
Hayat kadınının
örgütlenme savaşı
ASÜMAN ABACIOGLU
İZMİR-Övkülenhepay-
nıydı. Aıle ya da koca bas-
kısından, dayağından kaç-
mışlar. kimisi çocuklanyla
kimisi tek başına sokaklara
düşmüşlerdi. Sığınacak bir
yerleri, yardım alacak kım-
selen olmamıştı. Çaresizlik.
açlık. yoksulluk tek bir seçe-
nek sunuyordu onlara. fahi-
şelik...
Eski genelev kadını, sekiz
yıldır da genelev patronu
olan Aysel Firmalı'nın öy-
küsü de böyle başlamıştı.
Finnalı. bu yazgıyı yaşamı
boyunca değiştirmeye calış-
mış. kadınlarla bir araya ge-
lerek örgütlenmek ve patron
baskısına direnmek istemiş
ancak başarılı olamamıştı.
Korku, bu çabalannda yal-
nız kalmasına yol açmış, ör-
gütlenmek ıçin güçlü olmak
gerektiğini öğrenmişti. Ta ki
bugüne kadarbekledi. İzmir
Genelevi'nde kadınlar kan
tahlili ücretlennin artması-
nı protesto için iş bırakma
eylemi yaptıklannda bekle-
diği günün geldiğine karar
verdi.
Kadınlar eziliyor
Kadınlar ashnda ezilmiş-
lıklerıni ifade ediyorlardı,
baskıdan bıkmışlardı. yal-
nızca kan tahlili parası de-
ğildi sorunlan. Genelev ça-
lışanlanna, "Bu iş bö>le ol-
maz, gelin örgütienelim, der-
nekkuralım"dedı. Kadınlar
hâlâ çok korkuyorlardı ama
Aysel Firmairnın dernek
kurma düşüncesini eskısıne
göre daha yürekten destek-
lediler. Çünkü artık bir kur-
tancı bekliyorlardı. Firmalı.
kendisini bir patron değil.
onlann "sermaye arkadaşı"
gördüğü ıçin çoktan buna
hazırdı.
"Hayat Kadınlannı Eş-
cinsclleri Koruma Vardım-
laşma ve Islahı Teşvik Der-
neğpnın kurulması böyle
başladı. Firmalı. hayat ka-
dmlan. eşcınseller, kendisi
ve kızkardeşınden oluşan 10
kurucu üye ile derneğin ku-
ruluşu için girişımlere başla-
• Eski genelev kadını, sekiz yıldır da
genelev patronu olan Aysel
Firmalıhaksızlıklara baş kaldırarak
örgütlenme çağnsında bulundu.
Firmalı, uzun mücadelelerden sonra
Hayat Kadınlannı Eşcinselleri Koruma
Yardımlaşma ve Islahı Teşvik
Derneği'ni kurdu.
yorolmayacaktım. Ben bağı-
ra bağıra fahişe oldum. bu-
nun suçlusu kim'."" diyordu.
Çocuğu aç olan bir kadın bu
yola düşmemek için ne ka-
dar direnebilırdi
11
Üyesi olan herkesi hayat
sigortalı yaptırmayı. kuraca-
ği yardımlaşma derneğı ile
üyelerinin sağlık, eğitim ve
ıslah giderlerini karşılama-
yı, hayat kadınlannın çocuk-
lannın bakım ve gözetimi
için gerekli önlemlen alma-
yı, üyelerinin sosyal güven-
likten yararlanması için ça-
lışmalar yapmayı taahhüt e-
den dernek. isteyen herkesi
üyeliğe kabul ediyor. Ancak
derneğin sosyal yardımla-
nndan yararlanmanın koşu-
lu. "hayat kadını, eşcinsel ve
travesti" olmak.
Genelev patronu Firmalı
dı. İlk tepkiyi, derneğin ta-
belasını astığı mahalledeki
bir camı yardımlaşma der-
neğinden aldı. "Camimizin
karşısına genelev yaptırma-
yız" diyorlardı. Oysa, Fir-
malı'ya göre asıl amacının
ne olduğunu bilselerdi,
Müslüman aydınlann buna
karşı çıkmamalan gerekir-
di. Dındar sayılmasa bıle di-
ninin vecibelerini yerine ge-
tiren Müslüman bir kadındı
Firmalı, "otarafasaygısızlık
yapmak" istemiyordu. So-
nunda tabelası indirildi. ev
sahibinin de baskısıyla "u-
cuz olduğu" ıçin kiraladığı
evı dernek binası yapmak-
tan vazgeçti.
Ancak bu dernek kurmak
için birengel olmadı. Ama-
cı, öncelikle hayat kadınla-
nnı hastalıktan ve polis bas-
kısından korumaktı. Sonra,
hiç bir kadın, isteyerek yap-
madığı bu işe sürüklenme-
sin diye sığınma evleri aç-
maktı. Firmalı'ya göre ge-
nelevın olduğu her yerde ko-
ca dayağından kaçan kadın-
lar için sığınma evleri aç-
mak gerekti. O da üç çocu-
ğuyla kocasından aynlmış,
sokağa düşmüş, kimse sahip
çıkmamıştı. "O zaman bir
sığınma evi olsaydı, doletin
yardımı olsavdı bu işi yapı-
"Her şey kızını için
11
Firmalı, daha şimdiden
bir çok kesimden tepki ve
tehdit telefonları aîdığını
söylüyor. Aslında her yerde
bir çok dostu ve düşmanı
var. Ancak herkesin düs.ün-
cesine saygı duyuyor. Türk
hukuk sisteminde değişme-
si gereken çok şeyin oldu-
ğuna inanıyor. Hedefi Mec-
listekiler. "Onlara o kadar
çoksoracağun sey var ld"di-
yor Her şeyi yerinde ve za-
manında yapmak istiyor.
Kadın haklanyla ılgili der-
neklerden destek bekliyor.
Yapacağı şeyler için Allah'-
tan ömür diliyor, özellfkle
de 10 yaşındaki kızı için.
Onu gelin etmek istiyor ve
şöyle dıyor:
"Namuslu, faziletli ve er-
demli bir kadın oL Kendini
istismar ertirme, kimseyi de
isrismar etme. İnsanlar yap-
mak istemedikleri bir işe
zorlanabiiirler, benden utan-
ma..."
Sanatla dilenmenin acısı
Sovjetler Birliği'nin dağılması>la birlikte,
Rusva'da her alanda nıevdana gelen değişimlere
koşut olarak 'ressamlar sokağı' dive adlandınlan
Arbad Sokağı da \eni bir çehre kazandı. \eni adı
'Sanat \c Dinlenme MerkezT olan sokağın sanata
katkısı da tartışılır hale geldi. Sokakta gezinti
yaparken Rusva'daki varsıl-voksul
çelişkisi rahatlıkla gözlemlenebilivor. Sekiz
vaşındaki Rus kı/ı, sokakta ktnıanıvla
Ça>ko\ski'yi seslendirirken küçük vaşta sanatıyla
dilenmenin acısını da vaşıvor gibi. Belki de çok
yctenekli olan küçük kız. variıklı bir ailenin çocuğu
olsavdı kemanını büyük bir olasılıkla konservatu-
varda çalıvor olacaktı.
AS2000 AS2000 AS2000 AS2000 AS2000 A82000 \S2000 >
KONUSUNDA TÜRKİYEDE İLK VE TEK MARKET
Ekmek Kutusu Portatif T
NBS Porter
Pazar Arabası
Lady
Tam
Ütü Ma
.000.- TL
_ i KDVDAHİLDİR.
A N N E N I Z E A L A C A G I N I Z E N I Y I H E D I Y E A S 2 0 0 0 d e
Çerezlik
• Döner Kaplı
İthal 3lü Teflon
Tava Seti
Stella
Sebze Kes
Tahtası
Banyo Perdes
• Oralsan
Klozet Takımı
• Banyolin
• 3 parça
OOOZSSV Ö
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Medet Umulan...
Graham Fuller adındakı ABD'lı araştırmacıyı (!)
tüm okurlarımın iyıce tanımalarını ısterim. Aslında
sevgili Ali Kırca'nın atv'de "tek kale" oynayarak
kendını epeyce yaraladığı ve imajını zedeledığı Sı-
yaset Meydanı programında, ızleyıcıler Fuller'i ta-
nıdılar. Ama sadece tanımak yetmıyor. ne olup ne
olmadığını iyice bilmek gerekiyor.
Aydınlık dergisinin 29 nisan tarihli sayısında Ful-
ler adındaki bu araştırmacı-yazar (!) iyice içini dök-
müş. Aydınlıkçı arkadaşların izinlerine sığınarak, bu
zatı daha iyi tanımaya ve tanıtmaya karar verdim.
Graham Fuller, Harvard mezunu. Sız. Siyaset
Meydanı'nda kulakhk taktığına bakmayın iyi Türk-
çe bilir. Ama herhalde "aynntılan kaçırmamak" ya
da fazla içli-dışlı görünmemek için çevirmen kul-
landı.
1965-1968 yılları arasında Türkıye'de çalışan
Fuller, CIA'nın Ortadoğu Masası şeflıgını uzun yıllar
yürütmüş. Daha sonra. gene CIA ıçinde "Ulusal Is-
tihbarat Konseyi"ri\r\ başkan yardımcılığını yapmış.
Şu anda ABD'nın hızmetindekı "f/?/n/c-fan'("lardan
birı olan Rand Cooperatıon'da Ortadoğu ve islamı-
yet konulannda uzman olarak hızmet yapıyor. Ne
dıyelim, Allah mübarek etsın.
Doğrusunu ıstersenız ABD'nin de (her devlet gı-
bi) uzman istihbarat elemanı çalıştırmasını haklı ve
hatta akıllıca bulurum. Kendi ulusal polıtikasını be-
lırleme durumunda olan bir devletin, bilgi topla-
maktan başka çaresi yoktur. Ama benim anlaya-
madığım. hatta sinirlendığim şey. böyle bir adamı
Türkiye ıle ilgilı konularda halka "araştırmacı" diye
yutturmak isteyenlerın tutumu oluyor.
Herkes bitti de Türkiye'nin değerlendirmesi ko-
nusunda CIA uzmanlarının ağzına mı bakacağız.
Türkiye ile ilgilı değerlendirmelerı, bu süzgeçten mi
geçireceğız? Türkiye'nin sorunları konusunda "tek
kale" fikir jımnastigı yaparken, Fuller gıbı adamları
kendilerine yandaş alanlara ne kadar yazık...
Şimdı Fuller'ın "döktürdüğü ıncıleri" gorelım.
Âydınlık'tan muhabir arkadaş soruyor: "Son dö-
nem bütün Amenkan analızlennde Türkiye yol ay-
rımında' denılıyor Nedır bu yol aynmı?"
Fuller: "Yol aynmı yerine ben, gellşmenın yeni
bir aşamasında demek ıstiyorum. Pek çok eski
Kemalist ılke artık ömrünü tüketmıştır. Dünya artık
Atatürk'un yaşadığı dönemdekı gibı değil. Bu il-
keler o zamanlar modern Türkiye'nin kuruluşu ıçin
gerçekten önemliydi. Bunlarsız sorumlu, güçlü,
modern Türkiye yaratılamazdı.
Fakat bugün değiştı. Ûrneğın Atatürk zamanının
dış politikası bugünün yeni dünyasına uymaz Tür-
kiye bugün her zamankinden daha olgun ve yeni
yaklaşımlarla karşı karşıya..."
Bir başka soruyu şöyle yanıtlıyor Mr. Fuller: "...
Ikinci olarak Turk kimliği tartışılıyor... Türk devleti-
nin kuruluşunda bu çok katıydı. Şimdıyse Turk
kımlığinin doğasına ilışkin yeni bir tartışma başla-
mıştır. Monolıtık olan devletin yerine çok etnıklı bir
devletin tanınmasına doğru bir tartışma. Çok et-
nikli ve çok dınlı bir devlet! Dunya değışti, koşullar
şimdi farklı. Pek çok kuçük grup ve azınlık şimdı
tanınmak istiyor. Haklarının verılmesını istiyor. Bü-
tün dünyada bu böyle..."
Bu söyleşıde; kendini 2. Cumhuriyetçi olarak ta-
nımlayanlarla ilgili yorum yapmak istemeyen Ful-
ler'in ilginç ve (bence) doğru saptamaları da var.
Özellikle PKK değerlendırmelerıne önemlı ölçüde
katılmamak pek mümkün değil. PKK'yi "saydam
olmayan, son derece ideolojik. kanlı ve anti-de-
mokratik" olarak değerlendıriyor ve " ..Kongrelen-
ne, toplantılanna katılabılmelıyız. Kararlan nasıl al-
dıklanna tanık olabılmelıyiz. PKK kapalı. esrarengız
bir örgüt. Tek adamın kararlar verdığı bir orgut" di-
yor.
Fakat bu ropörtaj çerçevesınde beni asıl ilgilen-
dıren husus "Atatürk zamanının dış politıkasının
günümüze uymayacağı" ıddiası oldu. Elbette dün-
ya değişti ve günumüzun dunyası Atatürk'ün gü-
nundekı dunyadan çok farklı. Ama bir ülkenin dış
politikasının temel ilkeleri sadece dünya koşulları-
na göre mı belirlenir? Hıç sanmıyorum.
Hatta ben bunun tam tersine inanıyorum. Yani
her ülkenin, kuruluş döneminde dış politika ilkeleri-
ni belırlediğine ve değişen dünya koşullarını bu il-
keler çerçevesınde değerlendırdığıne inanıyorum.
Bunun böyle olması gerektiğini düşünüyorum.
Atatürk zamanında Türk dış politikasının temel il-
keleri "bağımızlık". "mutlak eşıtlık", "mutekabili-
yet" (yanı karşılıklılık) ve "komşularla iyi ılişkıler"
idi. Bu ilkeler bugün ıçin de geçerlıdır ve dünya ko-
şullarındaki değışimlerın bu ilkeleri değiştırmesi
gerekmez.
Eğer bir devleti "haysiyetlı" bir devlet yapan bu
ilkeleri göz ardı edersenız, bambaşka bir yere ula-
şırsınız. Bu durumda 1920'lerde Mustafa Kemal ve
Ankara değil. mütareke basını ve îstanbul hükü-
meti haklı olurdu. Tam bağımsızlık içın savaşanlar
"maceracı". Ingıltere'nın insafına sığınmak iste-
yenler "gerçekçi" olurdu.
işte Fuller ve Fuller gibi düşünenlerin görüşlerine
katılanlar ve bu tur ınsanlardan "medet umanlar".
böyle bir açmazın girdaplannda boğulmaktadırlar.
Ama ne denli güçlü "müttefikler" bulurlarsa bul-
sunlar ve ne denli "güçlü" görünürlerse görünsün-
ler, tarihin tekerlerini geriye çevıremeyeceklerdır.
Eğitimde sistem tartışması
'Kredi modeli
çağdaş sistem'
Slanar Cadaes Nc 21 Kağıthane istanbu Tel (212) 222 04 88 Faks (212) 22' 19 13
F1YATURHK 10/Mayıs • 20/Mayıs tarıhlerı arasmda ve stoUanmız dalnlınde geçtriKür.
FIYATLARIMIZA KDV DAHILDİR.
O jPJN SE3'j M' ~ G J' 1 ; >ûi =A"J°* LE 81RL '"E 3EL NDl3i"ID£ •'= L R
J"** ŞIŞLIDEN 49 • 4»B, EMİNÖNÜNDEN 399-B • 399N - 39910T06ÜSLERİ GEÇER.
4 "ooSzs^o^zl^'o^z^lîc^tmr ooo^nrv ooojarv
EMİNE KAPLAN
ANKAR.A - Ankara Üni-
versitesi Eğitim Bilımleri
Fakiiltesı Araştırma Görev li-
si KâmilGihen. ortaöğrctim
kurumlarında uygulanan
ders geçme ve kredi sıstemi-
nin temelinde çağdaş ve de-
mokratıkbıreğitimanlayışı-
nın >attığını vurgulavarak
tüm sorunlann bu sisteme
yüklenmesinı doğru bulma-
dığını belirttı.
Giiven. ders geçme ve
kredi sistemı üzenne vaptı-
ğı ıncelemede. kredilı sis-
temle. "egitimin daha çağ-
daş \e denıokratik olması
1
'.
"egitimin öğrenei merkezli
duruma getirilmesi". "öğ-
rencinin haşansı/lığının > eri-
ne başamımn değerlendlril-
mesi". "ortaöğretimde sınıf-
ta kalnıadan doğan > ığılma-
lann önlenmesi" vc ~öğren-
cinin kendi ilgi ^ejeteneğine
göre eğitim basamaklarında
ilerlemesi"nın amaçlandığı-
nı kavdettı. üüven. modelın
altyapısı uygun okullarda pı-
lot proje olarak başlatılması
gerekirkcn. okul nıüdürlen-
nın modeli uygulama yarışı-
na girmcMyle birçok Mkıntı
ve sorunlann doğal olarak
>aşandığına dıkkat çektı
Okullarda yaşananolayla-
nn tek suçlusunu kredilı sis-
tem gibi göstermeve vönelık
vanlış bir eğılim içine gıril-
dığıne ışaret eden Giiven.
okulların çevresinde kahve-
hane. bar gibi >erlerın açıl-
masını diizenleyen yasanın.
veniden c\c alıııınasını ısledi.