Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 MAYIS 1995 CUMARTESİ
10 DİZİYAZI
Insanoğlu 'uzayın fethi' konusunda oldukça geç kalmıştır. Yine de bu yolda daha fazla gecikilmediyse; bunun en belli başlı nedenlerinden biri Aristarkus, Eratostenes ve
Tales'ten Kepier, Galilei ve Nevvton'a, onlardan da Einstein'a uzanan köprünün Kopernik sayesinde kurulabilmiş olmasıdır...
Göktevar bir gökboncuk1992'nin son günlerinde,
film yönetmenleri tarafın-
dan. tüm zamanlann en ıyı
10 filminden biri seçilen \e
Mario Puzo'nun romanın-
dan uyarlanan 'The Godfat-
her-1'filminde, Marlon
Brando'nun canlandırdıgı
mafya babası Don Corle-
one'nin, Türkçede Mikaıl
olarak bilinen meleğın adını
taşıyan ve Al Pacino'nun
canlandırdığı oğlu Micha-
el'e bir öğüdü vardır: "Dos-
tunu yakın tut kendine! Ama
düşmanını daha da yakın
tutL"
Insanoğlu; doğayı ister
dostu ister düşmanı saysın,
her iki durumda da onu ol-
duğu gibi tanıma zorunlulu-
ğunun bilincinde olmalıydı.
Ya gerektiğinde yardımına
başvurma ya da düşmanlı-
ğından korunma amacıyla
tüm özelliklerini bulgula-
maktan kaçınamazdı. Öte
yandan; kendisi de doğanın
bir parçasıydı. Dolayısıyla
doğanın hem nesnesi hem
de öznesi olmak gibi son
derece çetrefıl bir çelişkı
ıçindeydi.
Daha da kötüsü, evrım
basamaklannın en üstünde-
ki en yetenekli canlı olma-
sına karşın, benzer sorun-
larla yüz yüze kalmış ve
ŞÖyle ya da böyle, herhangi
Ijir çözümü daha önceden
üretebilmiş başka canlılar
olmadığı için hemen her de-
ğerlendirmeyi ilk kez ve
kendi başına yapmak zo-
rundaydı. Bunun da birta-
kım yanılgılan beraberinde
getirmesi kaçınılmazdı...
Göğün efendisi
angisi?
Üstelik, uygarlığı henüz
jÇok yeni olduğu, aklı düş-
jmandan korunma. yiyecek
*ve eş bulmaya yönelik ola-
irak çalıştığı için de böylesı
jzorluklarla ilk kez karşılaşı-
jyordu. Üstüne üstlük. ken-
îdinden önceki (lcuşlar dahil)
jcanlılann hemen tümü, mil-
jyçnlarca yıldır yüzleri yere
Idönük olarak evnmleştiğin-
[den ne o canlılann ne de in-
sanlann .gökyüzü ile alışve-
rişleri olmuştu.
lyi. ama insanoğlunun
üstünde uçsuz bucaksız bir
de gökyüzü vardı!..
Ustelik; günün bir yarı-
smda maviydi bir yansında
siyah... Günün bir yansında
Güneş'in egemenliği altın-
daydı, bir yansında Ay ve
yıldızlann...
Peki, ama parlak ve çev-
reye sıcaklık yayan bir daire
he diye ikide bir gökyüzün-
He yükselir, sonra da tam
karşıdan kaybolur, sonra da
karanlık olur? Ne diye, bu
kez onun yerini biçimi gün-
Men güne değişen bir başka
Uaire ve nokta nokta parlak-
fıklar alır ki?..
| Olsa olsa; biz ölümlülerin
feşağıda neler yaptığımızı
gözlemek için!
f lyi de hangisi göğün efendisi?.. O
^ündüzün çıkıp ortalığı kasıp kavuran
Jıırçm Güneş mi yoksa aynı büyüklükte
jplup sakin sakin dolaşan, ne ortaya çık-
tığı ne de battığı yer aynı olan. üstelik
İjiçimi de sürekli değişen Ay mı yoksa
,yoksa küçücük, ama sayısı binlen bu-
; ÂSKAM, SAGIM, SOLUM
Doç. Dr. ÇAĞLAR T Ü N C A Y
• Gökyüzü her dönem ve her toplumda
kutsal sayılmıştı. Dinsel kişiler
dışında insanların gökyüzü ile •
ilgilenmesi hoş karşılanmamış,
tersine davrananlar en ağır cezalarla
engellenmeye çalışılmıştı.
•Bu nedenle gökbilim; neredeyse baştan
sona, bilimin din ile en çok yüz yüze
gelip sürtüştüğü, en sıcak çatışmaların
ortaya çıktığı, en yoğun baskıyla
karşılaştığı alanlardan biri olmuştur...
llkel dinlerin
hemen tümü,
Güneş, Ay ve
yıldızlaria ilgili
sorulara verilen
yanıtlar birer
'yaradılış
söylencesi' ile
ilişkilendirilerek
ortaya çıkmıştr.
Örneğin,
Türklerin
Müslümanlıktan
önceki
dinlerinden olan
Şamanlık ve
günümüzde
Zerdüştlüğe
dek gelen ateşe
tapıcılık
Güneş ten;
erken Anadolu
uygariıklan ve
çağdışı pek çok
ilkel avcı
toplumlannda
sıkça görülen
dinler Ay'dan
kaynaklanmıştı.
Bilmece bildirmece, ip kaldırtnaca
Diyelim ki; oldukça uzun, hiç
değilse ekvatoru dolamaya yete-
cek kadar ipiniz var. Üstelik, bu-
günlerde yapacak daha önemli bir
işiniz de yok. Bu nedenle ipi
Dünya çevresine rahatça dolaya-
bileceksiniz.
Hemen beiirtelim; Dünya'nın
yançapı yaklaşık 6.370 kilomet-
redir. Bunu 2 pi ile çarparsanız;
demek ki size yaklaşık 40 milyon
metre uzunluğunda bir ip gereki-
yor. Bulabilecek misiniz?..
Diyelim ki buldunuz ve Dünya
çevresine doladınız bile...
Hemen, derin bir nefes alıp
yorgunluk atın. Çünkü bilmece
zamanı yaklaşıyor... Bakalım. bi-
le(bile)cek misiniz?..
Şimdi de diyelim ki ip üstün-
den geçmeyi uğursuzluk sayan bi-
n çıkıyor ve ipi; altından geçme-
ye yetecek kadar gevşetmenizi is-
tiyor. Çok değil, her noktadan sa-
dece 1 metre yükselecek kadar
gevşetmek için ilkine kaç merre-
lik ip ekJemelisiniz?..
Yaklaşık bir değer söyleseniz
•Diyelim ki 40 milyon metrelik ip buldunuz ve
Dünya çevresine doladınız... Ancak ip üstünden
geçmeyi uğursuzluk sayan biri çıkıyor ve ipi; altından
geçmeye yetecek kadar gevşetmenizi istiyor. Çok değil,
her noktadan sadece 1 metre yükselecek kadar
gevşetmek için ilkine kaç metrelik ip eklemelisiniz?..
Şimdi de matematiksel kanıtmı
koyalım ortaya:
Dünya'nın yançapı R olsun.
Bu değere 1 metre ekleyip 2 pi ile
çarparsak gevşetilmiş ipin uzun-
lugu olarak 2 pi (R+l) = 2 pi R+2
pi elde ederiz... 2 pi R. ekvator
uzunluğuna yani 40 milyon met-
reye; 2 pi ise eklenmesi gereken
ip uzunluğuna yani 6.28 metreye
yaklaşık eşıttir...
Ne o. şaşırdınız mı yoksa? .
(Dilerseniz aynı hesabı bir kez de
siz kendi kendinize yapabilirsi-
niz.)
Işin başında ne kadar da büyük
bir sayı çıkacak sanmıştınız, ama
öyle değil mi?..
• Aslında sorun tahmin yeteneği-
nizden ya da pi sayısının gizemli
de olur. Ömeğin; 40 milyon met-
re mi? Daha mı çok, daha mı
az?.. Bir milyon metreye ne dersi-
niz?..
(Kâğıt kaleme sarılmayın he-
men. Amacımız sınav yapmak
değil. aklınızdan ne geçeceğini,
sizin kendinizin öğrenmesine yol
açmak sadece.)
Şöyle bir düşünün bakalım...
tşte yanıt!.. 6.28 metre!.
Boyumuzun ölçüsü
Evet, evet! Yanlış okumadınız;
40 milyon metreye. sadece ve sa-
dece 6.28 metrelik bir parça ek-
lerseniz ekvatora doladığınız ip
her noktadan 1 metre yukan kal-
kar, dileyen herkes de altından
kolayca geçebilir....
oluşundan değil. insan psıkoloji-
sinden kaynaklanıyor. Çünkü in-
sanlar kendilerini çok önemsiyor-
lar. Oysa Dünya ile kıyaslandıkla-
rında öyle küçük, öyle küçükler
ki ipin altından geçebilmeleri için
6.28 metrelik bir parçanın eklen-
mesi yetip de artıyor bile...
Konunun bir de insan anlağını
ilgilendiren yani var. Aklımız.
şimdiye dek hep kendi boyutlan-
mızdakı sorunlarla uğraşmaya,
hemen hep aynı büyüklükteki sa-
yılarla haşır neşir olmaya alışkın.
Bu yüzden; 1 ile 40 milyon yan
yana gelınce ya da kendisi ile
Dünya'yı kıyaslamak zorunda ka-
lınca bocalıyor...
Söylemeye gerek yok; insanoğ-
lu. gökyüzünden daha büyük hiç-
bir şey ile yüz >Tİze gelmiş ola-
maz bugüne dek.
Dolayısıyla da baştan beri in-
san aklının en bocaladığı, en çe-
lişkıli ve hayalle kanşık düşünce-
ler ürettiği alanın gökyüzüne-iliş-
kin olmasını doğal karşılamak ge-
rekivor...
tşte ilkel dinlerin hemen tümü, bu tür
sorulara verilen yanıtlar birer 'yaradılış
söylencesi' ile ilişkilendirilerek ortaya
çıkmıştır. Örneğin, Türklerin Müslü-
manlıktan önceki dinlerinden olan Şa-
manlık ve günümüzde Zerdüştlüğe dek
gelen ateşe tapıcılık Güneş"ten; erken
jlan, gökyüzünün her yanına dağılmış Anadolu uygarlıkları ve çağdışı pek
blan ve karanlık boyunca aralannda bir —'-
:
" - ' *—'—' ' — ' ~
tanesinin (Kutupyıldızı) çevresinde dö-
Tiüp duran ötekiler mi?..
^ Hangisi daha üstün ve göğün efendi-
jşidiracaba?..
f Ah, birbilinebilse!..
> "Bizle dünya, bizle başkalan, hatta
ftzlebiz
l arasında ne, ne kadar da çok hayal
var!"
yg ğ p
ç a v c l toplumlannda sıkça gö-
rülen dinler Ay'dan; l.Ö. 3000'lerde bu-
günkü Fethiye-Finike yöresinden Orta-
doğu'ya göç eden Filistinlerin dini de
Venüs'ten kaynaklanrruştı.
Sözün kısası; gökyüzü her dönem ve
her toplumda kutsal sayılmıştı. Dinsel
kişiler dışında insanlann gökyüzü ile
ilgilenmesi hoş karşılanmamış, tersine
davrananlar en ağır cezalarla engellen-
meye çalışılmıştı. Bu nedenle gökbi-
lim; neredeyse baştan sona, bilimin din
ile en çok yüz yüze gelip sürtüştüğü. en
sıcak çatışmalann ortaya çıktığı. en yo-
ğun baskıyla karşılaştığı alanlardan biri
olmuştur...
GökbiHmin öncüleri
Bu konu açıldığında, akla ilk gelen
kişi Galilei'dir kuşkusuz. Ama ondan
çok daha önce yaşamış olan Anaksago-
ras. henüz l.Ö 480 yıllannda Güneş'in
Yunanistan'ın Pelopennez bölgesinden
biraz daha büyük, akkor halinde bir taş
kitlesi olduğunu ileri sürünce dinsizlik-
le suçlanmıştı. Neyse ki dönemin etkin
devlet adamı Perikles araya girdi de
ağır bir cezayı önledı. ama sürgünden
kurtaramadı. Anaksagoras, son yıllan-
nı, Lapseki'de (Çanakkale) tek başına
geçirmek zorunda kalmıştı.
Anaksagoras'ın düşüncesi. dönemi
için olağanüstü ileriydi. Altında yine
bir başka Egeli. Vliletlı Tales'ın de öğ-
rencısi olup gökbilımin kurucusu sayı-
lan Anaksimendcr'in (l.Ö. 610-546)
çalışmalan ve bulgulan yatıyordu. Us-
sal çıkarıma ve bakışıma (=simetri)
önem veren ilk insanlardan olan Anak-
simender (Anaksimandros olarak da bi-
linir) geometriden ve matematiksel
oranlardan yararlanarak döneminin
Dünya haritasını çıkarmıştı...
Yine bu yıllarda yeryüzünün biçimi-
ne ilişkin. bugün için bile modern saya-
bıleceğimiz bazı görüşler ortaya atmış-
tı.
Örneğin; Dünya'nın dönmekte oldu-
ğu gerçeği, daha t.Ö. 3.
yüzyılda Sisamlı Aristar-
kus'un (l.Ö. 310-230) gü-
nümüze ulaşan yapıtı 'Gü-
neş'in ve Ay'ın Boyutlan ve
Lzaküklan'nda gözler önü-
ne serilmişti.
Aristarkus'un bu bulgula-
rı da döneminde dinsizlik
sayılmış ve adının tüm say-
gınlığına karşın. gözlemle-
rindekı bazı yanlışlıklann
da katkısıyla olsa gerek,
pek yavgınlık kazanama-
mıştı
Yine aynı dönemde gök-
yüzüne ilişkin bir başka
önemli gelişme daha ortaya
çıkmış ve Güneş'in epeyce
uzak. Dünya'nın da yuvar-
lak olduğunun ayırımına
varan Kyreneli (bugünkü
Assuan. Mısır) Eratostenes
(l.Ö. y 276-1.Ö. y 194)
Dünya'nın yarıçapını ger-
çek değerine çok yaklaşık
olarak hesaplamıştı...
Iskenderiye'nin 800 km
kadar güneydoğusundaki
Kyrene'de yaz gündönü-
münde (21-22 haziran) Gü-
neş ışınlarının öğleyin di-
key olarak düştüğünü bilen
Eratostenes, Iskenderiye'de
aynı tarih ve saatte Güneş
ışınlarının 7 derece daha
eğik geldiğini gözlemiş; bu-
radan da Güneş'in çok
uzakta olduğunu. bu neden-
le ışınlarının yere hemen
hemen paralel durumda
ulaştığı sonucunu çıkarmış-
tı. Aynca. Güneş ışınlannın
yaptığı sapmadan ve iki
kent arasındaki uzaklığa
ilişkin olarak gezginlerin
verdiği bilgilerden yararla-
narak yerin çevresini dola-
yısıyla da yançapını hesap-
lamıştı... Gerçi gezginlerin
uzaklık ölçüsü. kişiden kişi-
ye değişen adım sayısıydı.
bu yüzden de sonuç gerçek
değerin ancak yansına eşit
çıkmıştı.
1700 yıllık gecikme
Yine de Eratostenes'in
hem yöntemi doğruydu
hem de sonucu. gerçeği
yüzde 50 oranında tuttura-
mamış olsa da o dönem için
olağanüstü büyük başany-
dı .. Dahası; bu sonuca gö-
re, Dünya (yançapı gerçe-
gin yarısı olsa bile) o dö-
nem bilinenden çok daha
büyüktü. O denli büyüktü
ki yeryüzünde henüz bilin-
meyen (Anaksimender'in
haritasında bulunmayan) bir
anakaraya (=kıta) bile yer
kalıyordu... Gelgelelim;
Amerika'nın keşfi, Eratos-
tenes'in böyle bir anakara-
nın var olduğunu öngörme-
sinden tam 1700 yıl sonra
gerçekleşecekti...
Sahi!.. Ya Eratostenes,
yeryüzünde bir kjta daha ol-
duğunu kaç kişiye anlatabil-
mişti dersiniz?.. Aristar-
kus un 'Güneş'in ve Ay'ın
Boyutlan ve Uzakhldan'adlı
yapıtında açıkladığı Güneş
merkezli gökdüzeni olsun,
Eratostenes'in Dünya'nın yuvarlaklığı
ve büyüklüğüne ilişkin bulgulan olsun:
önce Arşimet ve Plutarkos ile daha
sonra da Müslüman bilimciler sayesin-
de geleceğe. Kopernik'e dek korunup
saklanmıştı. Ama yitirilen. aradan ge-
çen 1700 yıla yakın upuzun bir zaman
dilimi oldu. Yoksa insanoğlu, günü-
müzden çok daha önceleri bile Ay'a
ayak basmış, 'uza>ın fethi'ne girişmiş
olabilirdi pekala... Yine de bu yolda da-
ha fazla gecikilmediyse; bunun en belli
başlı nedenlerinden biri Aristarkus,
Eratostenes ve Tales'ten Kepier, Galilei
ve Newton'a, onlardan da Einstein'a
uzanan köprünün Kopernik sayesinde
kurulabilmiş olmasıdır...
POLİriKAVEÖTESİ
MEHMED KEMAL
Kanepede Dinlenirken...
Cemiyet'ten (Gazetecıler) çıktık, Yerebatan'a
doğru yürüyoruz. Solumuz Milli Eğitim Müdürlü-
ğü... Yanında Emniyet Sandığı... Onünde Mithat
Paşanın büstü var. Dikkatli bakıyorum, Mithat
Paşa'nın büstü doğru da; adı niye Emniyet Sandı-
ğı değil de Ziraat Bankası! Anımsadım, bankaların
alabora olduğu dönemde burası da Ziraat Banka-
sı'na düşmüş, adı değişmiş. Emniyet Sandığı, onu
kuran Mithat Paşa tarihe kanşmış.
Biraz altı Cağaloğlu Hamamı, Faris'in yeri...
Hem hamam, hem küçük bir içki evi... Yıllar var
önünden geçerim de uğradığım yoktur. Günay-
dın'da çalışırken dolmuş burada dururdu, iner işe
giderdim. Şimdi dolmuş da yok, dolmuşa binen
gazeteci de...
Haldun Simavi'nin Günaydını'nı atlıyorum. So-
kağın başında. bahçe içinde Talat'ın kahvesi... Er-
babı için Günaydın kadar "Talat'ın kahvesi" de
meşhurdur. Ünlüdür demiyorum, ona "meşhur"
yaraşır.
Sokağın köşesinden baktım, bahçeyi de kahve-
yi de yıkmışlar. Talat'ın dünyası da yıkılmıştır. 20
yıl içinde buralar çok değişti, çok kılıklara girdi.
Ağır ağır yürürken Doğan'a (Katırcıoğlu) soru-
yorum:
"Çok değişti değil mi?"
Bir uykudan uyanır gibi:
- Eee... Evet... dedi.
Doğan, doğma büyüme (eba en cet) Sultanah-
metlidir. Dedeleri bu camilerde imamlık etmiş, na-
maz kıldırmıştır. "Altımız mermer I Ûstümüz mer-
mer I Bize de Sultanahmetli derler" diye uzayıp
gider tekerlemeleri çok iyi bilir.
Trafik sıkışıklığından parke taşları üstünden kol-
kola yürüyoruz. Bu parkeler ne olsa yeni döşendi,
hava basıyor. Bir de güvenlik sorunu var. Ayasof-
ya'nın önündeki küçük pembe meydana geldik.
Birkaç hafta oldu buradan bomba yüklü bir ara-
ba çekmişlerdi. Pek turist yok, ama sıkı güvenlik
önlemleri var. Gelen turistler de Doğulu, Japona
benziyor. Soruyorum, gelenler arasında bu Japon
kılıklılar çoğunluktaymış.
Odhan'ın büfesinin önünü de kalabalık bulma-
dım. Büfenin önündeki taburelere çömeldik. Üstü-
müzde koca kestanenin ağırlığı var (kimbilir kaç
yıllık), güneşte yeni kızıyor.
Belleğim gene beni aldı gidiyor. Istanbul'a yeni
gelmiştim. Erol Dallı'nın meydandaki bürosunda
oturuyoruz. Ikimiz de Hürriyet'ten aynlmışız. Yeni
bir iş tutacağız ama yok. Reklamcılıkla geçinmeye
çalışıyoruz. Öğle oldu mu Sultanahmet Köfteci-
si'ne gidiyoruz: Köfte, piyaz, ekmek... Bir güzel
karnımızı doyuruyoruz. Sonra atkestanelerinin al-
tına çekıliyoruz, gelsin kahveler... Hemen her gün
böyle:
Birbırimize takılıyoruz:
- Tuzu kuru!..
Oysa 12 Mart darbesi olmuş, hiçbirimizin tuzu
kuru değil... Yaş!..
Az daha yürüdük, Sultanahrnet Hapisanesi ka-
şımıza dikiliyor. Onarım var, buralarını sıkı sıkıya
elden geçiriyorlar. Hapisane de dört yıldızlı otel
olacakmış. Kimler yatmadı buralarda? Bizim
anımsadıklarımız daha çok siyasıler. Nâzım Hik-
met, Aziz Nesin, Zekeriya Sertel, Sabiha Ser-
tel, Naci Sadullah, Mehmet Ali Aybar...
Kanepelerden birıne oturduk, ikimiz de tütün
kullanmıyoruz. Sigarasız güneşlemenin tadı yok!
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SA-
ĞA:
1/ Bir düşünce ya
da kavramı tem-
sil eden harf \a
da resimsel sim-
ge. II Tümcenın
öğelerınden bi-
ri... Şöhret. 3/Pa-
ramızı simgele-
yen harfler... Af-
rika'da bir ülke.
4/Güvenilır...
"Güzellığin
par'etmez Bu
bendekı aşk ol-
masa" (Aşık V'eysel).
5/Simge... Kadastro harıta-
lannda parseller topluluğu.
6/Osmanlı ordusunda ve
donanmasında hafif pı\ade
askeri... Trabzon'un bir ıl-
çesi. II Bılgisiz. kültürsüz
kimse... ttalya'da bir kent.
8/ Misket limonu da denilen
küçük bir limon cınsı...
Radyo dalgalannın yankısı-
nı alarak cisımlenn yerını
ve uzaklığını saptayan aygıt. 9/Samanlık... Su.
YUKARIDAN AŞAĞrVA:
1/ Uluslararası polıs örgütü. 2/ Yelek... Bir görevi başara-
bilecek güçteki en küçük askeri birlik. 3/ Bılinç... Üstü
kapalı olarak anlatma... Kuzu sesı. 4/ Kendi kendine cin-
sel dov-um sağlama. 5/Kuşaktan kuşağa geçen kalıtımsal
öğe... Afhka'da bir ülke. 61 Çın ve Japonya'da oynanan
bir çeşit satranç... "Tanbûri Cemil Bey çaîıyor eskı - - -
"ta" (Yahya Kemal). II Ekvator bölgelerinde yetişen bir
meyve ağacı... Dilbılgısındekı sözcük türlerinden bin. 8/
Ticaret eşyası... Bir evın kapı. pencere, tavan, döşeme gi-
bi bölümlen. 9/ Gemılerin bordalannda bulunan ve san-
dallan asmaya yarayan dikme.
KARŞIYAKA 2. SULH HUKUK
İ
Sayı: 1994-1295
Mahkememizin 1994/1295 dosyası ile Hasan Basri ve
Murat Özpınar'ın Mahmut Özpınar aleyhine açtıklan, ta-
raflann ortak olduklan menkullerin üzerindeki ortaklı-
ğın giderilmesi davasında; Mahmut Özpınar'a dava di-
lekçesi tebliğ edilememiş, tebliğ adresi saptanamadığın-
dan dilekçenın ilanen tebliğıne karar verilrruştir.
Davalı Mahmut Özpınar'ın duruşmanın yapılacağı
31.5.1995 günü saat 9.30'da mahkememizde bulunma-
sı veya vekili ile kendisini temsil ettirmesi, aksi halde
kendisine tayin edilecek kayyım ile davaya devam olu-
nacağı dava dilekçesi yerine geçmek üzere ilan olunur.
Basm: 21201
MUCUR ASLÎYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
DosvaNo: 1994/367
Davacı Bağ-K.ur Genel Mûdürlüğü vekili Av Nesnn Sanaç tarafından davalılaı Mustafa Sümbül
ve Erfa Lımited Şırketi aleyhlerine mahkememizde açılmış bulunan rücuen tazminat davasınm yapı-
lan açık yargılamasında verilen ara karan gereğince;
Davalı Erfa Lımited Şırkeü'nın adresı tespit edilememiş ve bilinen adreslerine tebligat yapılama-
mış olup, dava dilekçesinın ilanen tebligine karar venlmıştır. Dosyanın duruşması 30 05.1995 gûnü
saat 09 20'de Mucur Adlıyesi'nde yapılacaktır. Yukanda ısmi yazılı davalının belirtılen gûn ve saat-
te duruşmaya gelmesı veya bir vekil tarafından temsil edılmesi, duruşmaya gelmedığınız ve bir vekıl
tarafından da Temsil edilmediğiniz takdirde tahkikat ve yargılamaya yokluğunuzda devam edıleceğı
ve hüküm verileceğı dava dilekçesi ve duruşma günü verine geçmek üzere ilan olunur Basın 20992
GAZtPAŞA ASLtYE HUKUK HÂKİIVILİĞl'NDEN
DosyaNo 1986'285- D.Gunu 4.7 1995
Davacı Fahn Özcan tarafından davalılar Şenfe Bılgılı. Durmuş Alı Bılgılı ve arkadaşlan aleyhine mah-
kememıze suya vakı müdahalenın menı davası açılmıij olup adı geçen davalılara teblıgatın yapılamadığı ve
tüm aramalara rağmçn adresleri de tespit edılemedığınden adı geçen davalılara ilanen tebligat yapılmasına
karar verılmış oldugundan.
Bu sebeble adı geçen davalılann duruşma günû olan 4.7.1995 tarihinde saat 09'da Gazipaşa Aslıye Hu-
kuk Mahkemesıne gelip dava konusunda beyanlannı bıldırmelerıne. ne gıbı delıllen varsa duruşma gunün-
den once mahkemeve bıldınlmesı veya kendilerini bir vek.il tarafından tem^ıl eltınnedığınız takdirde tah-
kikat \e vargılamaya yokluğunuzda devam edıleceğı \e hıikum verileceğı HUMK.mn 213 ve 377. mad-
delen uyannca ilanen teblıg olunur Basın 20566
ISPARTA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Davacı Asın Aktı vekili Avukat Yakup Peker tarafından dav alı Erhun Aktı aleyhine mahkememiz-
de ıkame edilen bo$anma davasmın verilen ara karan gereğınce;
Davalı Erhun Aktı'nın Isparta Yedışehitler Mahallesi 110 Cadde 155'2 sayılı yerde ve Keçiborlu
Tuzla Mahallesi Gcnçosman Sokak No: 16 Keçiborlu adresıne tebligat çıkanlmış ve zabıtaca da araş-
tınlmış olup yapılan bu zabıta araştınlmasında adı geçen bulunamamış ve adı geçene tebligat da ya-
pılamamış bulunmakla gazete ilanı yapılması kararlaştınlmış olup adı geçenın ıstek ve ıtırazlannı Is-
pana \*\\ye Hukuk Mahkemesı'nın 1994/756 esas sayılı ve duruşma günü olan 12.6.1995 günü sa-
dt (W (K)'daki celseye gelip ıstek ve ıtirazlannı bıldirmezse. yargılamanın HMUK'nin 213 '2 maddesi
gereğınee yokluğunda yapılacağına daır tebligat yenne kaim olmak üzere ilan olunur.
Basın 20493