Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 MART 1995 PAZAR
12 DI23YAZI
Sunuş
"12 Mart Dosyası "nı hazırlarken hiç
ummadığım kaynak ve belgelerle karşı karşıya
geldim. Ve 12 Mart olayını tek başına ele alıp
incelemenin olanaksızhğı önüme çıktı.
12 Mart tek başına bir olay değil.
1946 lardan günümüze kadar gelen yarınlara
da sarkacak darbe ve darbe girişimlerinin
ohışturduğu zincirin halkalarından biriydi.
Ülkeler ve uluslann iç içeyaşadığı günümüzün
"tekpatronlu dünya"sında bireyler ilepara ve
silah gücünü elinde tutan kapitalizmin
yönetme ve kazanma hırslan, darbecilerle
darbeler için sınırsız bir kaynak.
Yannlarla ilgili sağlam
değerlendirmeleryapabilmenizeyardımcı
olabilmek, sil baştan edilebüecek "İstiklâl
Savaşı"na yeniden başlama mecburiyeti
ileyüzyüze gelmemizi önlemek
amacıyla, bu araşhrmayı saygı ile
bilgilerinize sımuyorum.
Darbeler ve
Darbeciler
NECDET ONUR
Darbelerde CIA parmağı12 Mart'ın 5'inci yıldönümün-
de (1976) lzmırCHP Milletveki-
11 Süleyman Genç \e 34 arkada-
şı, TBMM Başkanlığı'na birge-
nel görüşme önergesı verdiler.
"ABD Merkezi Haber Alma Teş-
kilatTnın (CIA) "Türkive'deki
faalryerJeri konusunda" genel gö-
rüşme açılmasını isteyen sekiz
sayfalık önergenin 7'nci sayfa-
sında şöyle deniliyordu:
"- ._. Çağlayângü'in açıkla-
malanna göre, 12 Mart'tan hii-
kümetin haberi vardır™ CIA'nın
haberi vardır... CIA Ue birfeşik
görev yapan ülkekrin yöneticik-
rinin haberi vardır™. CIA ile bir-
leşik görev yapan MİT'in de ha-
berinin olması gerekir."
Bu şaşırtıcı ıddıanın devamın-
daki cümlelerde şöyleydi:
"- MÎT'in haberinin olmama-
sı rejimimiz ve milli gmenliğiniiz
bakımından son derece ciddi bir
olaydır. MİT'in haberi oiup da
ÇağJayangil'in tanımladığı soy-
suzlaşma içinde ise bu da çok cid-
di ve vahim bir olaydır. Kaldı ki,
12 Mart'ı yapanlar ordunun yö-
netiminde ctkin görevlerde bulu-
nan, sorumluJuk taşryanlardı. 12
Mart olayını çeşitli>önleriyle tar-
tısmakta ve kamuoyunu bilgi sa-
hibi yapmaktadırlar. 12 Mart'ta
CIA'nın oynadığı rol konusunda.
ordunun üst kademe\önetkileri-
nin ciddi bilgisi olmadığı sonucu
doğurmaktadır. CIA'nın 12
Mart'ın oluşumunda, Türki-
ye'nin 12 Mart ortamına getirüi-
şinde etkisinin ne olduğu çıkarül-
mahdır. kamuoyu doğnı bilgüer-
Je donatılmalıdır. Sorumlular
hakkında yasalar uvgulanmalı-
CIA Işin içinde
*' Aradan beş yıl geçtikten son-
ra 12 Martın TBMM'de genel
görüşme konusu yapılmasına ve
önergede ağır ithamlar ve iddi-
alann yer almasına yol açan, za-
manın Dışişleri Bakanı İhsan
Sabri Çağlayangil ne demişti?
Çağlayangıl'ın söylediklerinin
önem taşıması yıllarca valilik,
emniyet genel müdürlüğü, dışiş-
leri bakanhğı ve Cumhuriyet Se-
natosu Başkanlığı yapmasından
kaynaklanıyordu. Omrünü dev-
let adamı ve politikaci olarak ge-
çırmiş İhsan Sabri Çağlayangil.
gazeteci İsmail Cem'e 12 Mart
ile ilgili olarak şunlan söylemiş-
ti:
"-12 Mart'tan bir süre önceydi. Böy-
le bir hareketin olacagı bana ihsas edil-
nıiştir. Amerikan sefiri bir akşamüstü.
bana telefon etti. Bila lüzum 'Çağlayan-
gil, evinize bir viski içmeye geleyim
mı?" diye sordu. Genel bir değerlendir-
me yaparken, "Sayın Çağlayangil" de-
di 'Biz devlet olarak. Türkiye'deki ge-
lişmelere sabrederiz. Amma. devlet dı-
şında olanlar. devleti bile dinlemeyen-
ler sabretmeyebilirler' dedL
Bundan açık bir şey olamaz. 12
Mart'ta CIA vardır. Büyük ölçüde var-
çağlayangil anlatıyor-
• 12 Mart'tan bir süre önceydi. Böyle bir hareketin olacağı
bana ihsas edilmiştir. Amerikan sefiri bir akşamüstü, bana
telefon etti. Bila lüzum 'Çağlayangil, evinize bir viski içmeye
geleyim mi?' diye sordu.
•Genel bir değerlendirme yaparken, 'Sayın Çağlayangil'
dedi, 'Biz devlet olarak, Türkiye'deki gelişmelere
sabrederiz. Amma, devlet dışında olanlar, devleti bile
dinlemeyenler sabretmeyebilirler' dedi.
•Bundan açık bir şey olamaz. 12 Mart'ta CIA vardır. Büyük
ölçüde vardır. 12 Mart'ta haşhaş vardır. CIA-Papadopulos
da vardır. CIA-Gizikis de vardır. CIA'nın nasıl hareket
edeceği tahmin edilemez.
12 Mart darbesi 1946'dan günümüze uzanan darbe ve darbe girişimleri zincirinin bir halkasıydı. Cumhurbaşkanı
Cevdet Sunay ve 12 Mart generallerinin oluşturduğu bu ve benzeri tablolar 12 Eylül sonrası da sıkça yenilenecekti.
dır. 12 Mart'ta haşhaş vardır. CIA-Pa-
padopulos da vardır. CIA-Gizikis de
vardır. CIA'nın nasıl hareket edeceği
tahmin edilemez."
Çağlayangil, açıklamalannı sürdü-
rüp 27 Mayıs. 22 Şubat. 21 Mayıs ve
12 Mart darbelerinin üzerindeki per-
deyı aralarken, aynı zamanda daha son-
raki 12 Eylül ve gelecekteki olası dar-
belere ışık tutarak şöyle diyordu:
"- Törkiye, kendi istihbarat gücünü
kuvvetiendirmek için İsraü istihbaraü
ile ABD Lstihbaratı ile İran istihbarad
ile daimi >e organik münasebetJer için-
dedir. Bunlar. gizü gizii her sene kendi
şefleriyle toplanırlar. Washington'da,
Tahran'da Telavh "de istihbarat miiba-
delesi \apariar. Organik bağlan bulun-
mayan fakat inandıklan başka istihba-
rat örgütleriyle de istişarede buJunur.
mütalaa alırtar.
Şimdi istihbaratçdar ABD'lilerle or-
ganik bağlar içinde olduğuna göre
Amerikaular, 'Şu adam benım ada-
mım, şunu yerleştirelim solculann ara-
sına" drve rahatça işbirligi yapabflnier.
Istihbaratçüık alamnda bu iş rahat ya-
pılabilir."
Ve Çağlayangil, yıllann dene>im ım-
biğinden geçmiş inancını da ismail
Cem'e şöyle özetlemiştir: "- Amerika
şuna aldırmaz: Bir memlekette demok-
ratiik idare olmuş, şoven idareolmuş,fa-
şist idare olmuş, ona hiç bakmaz. Ame-
rika, o memleketin kendisine ne ölçüde
tabi olduğuna. kendi politikasına ne de-
rece) e kadar satelKte (u\du) haiine ge-
lebilecegüıc bakar. ABD, bir alba> cun-
tası ileYunanistan 'da istediğini yapabi-
iiyorsa,albajiar cuntası Yunanistan için
biçUmiş kaftandır. ABD, eğer bir Nihat
Erim hflkümeti ile haşhaşı men ettire-
bilecekse, Türkiye'nin layık ol-
duğu idare tarzı Nihat Erim hü-
kümetidir.*"
12 Mart ve diğer darbelerin te-
mel taşını böylece yerine koy-
duktan sonra, şimdi 12 Mart
özerine yazılrruş makale, araş-
tırma, röportaj ve kitaplar ile bi-
zim derlediklerimizden oluşan,
bilgi ve belgelen birer birer yer-
lerine koyarak, 12 Mart ile bir-
likte Türkiye'nin başına yeniden
örülmek istenen çorap mozayi-
ğini oluşturmaya çalışaiım.
1946'dan günümüze Türki-
ye'nin yaşadığı darbeler serüve-
ni içinde sadece 12 Mart'ı, ya da
12 Eylül'ü tek başına ele alıp ın-
celemek yanlış olur. Çünkü, 27
Mayıs'tan 12 Eylül'e uzanan za-
man sürecinde, bütün darbeler-
le darbe girişimleri bir zincirin
halkalan gıbıdırler. Bu nedenle
12 Mart'ı masaya yatırmadan
önce, 12 Mart'a gelinene kadar
olup bitenlerin bir özet değer-
lendirmesini yapmakta yarar
vardır.
1950'de Demokrat Parti'nin
ezici çoğunlukla iktidara gelişi-
ni, 4-5 yılhk sürede muhalefet-
te yapılan hesaplann tutmadığı-
nın anlaşılması ve Inönü'nün
dayanılmaz muhalefeti ile eko-
nomik güçlükler izlemiştir.
Cumhurbaşkanı Celal Ba-
yar'ın vesayetindek ı Adnan
Menderes hükümetı ülkeyi eko-
nomik darboğazdan çıkarabil-
mek, ekonomiye hız kazandıra-
bilmek, yabancı sermayeyi ül-
keye çekebilmek amacıyla
ABD başta olmak üzere Batılı
ülkelere herrürlü güvenceyi ve-
recek durumdaydı.
Menderesin çıkmazı
Tanmsal ûretimin düşmesi:
halkın beslenebilmesi için be-
sin yardımını, kamu borçlan ve
OECD'ye olan 162.5 milyon
dolarlık tican borcun ödenme-
si, yatınmlann ve ithalatın dur-
maması için de döviz bulunma-
sını zorunlu kılıyordu.
"Marshall Yardımı" ile elin-
deki tkınci Dünya Savaşı'ndan
kalmış savaş araç ve gereçleri-
ni veren, bunlann yedek parça-
Ianndan sağlayacağı kazancm
yanında. Türkiye'yi bagımlı kı-
labilmek için elındekı besin
stoklannı eritmek için de hare-
kete gecen ABD, Menderes ve
hükümetini denetim ve yöneti-
mi altına almayı amaçlamaktadır. ABD
ve müttefiklerinin özel kesimleri Tür-
kiye'nin içinde bulunduğu ekonomik
ve siyasal istikrarsızlık nedeniyle giri-
şimde bulunmak yerine, beİdemeyi
seçmişlerdı.
Menderes hükümetı, sanayi kesimı-
ni harekete geçirmek ve özendirmek
için, 18 Ocak 1954'te "Yabancı Ser-
mayeyi Teşvik YasasTnı çıkardı.
Yarın: Moskova-
Vtfashington dengesi
9
68 kuşağı ve 12 Mart I ORALÇALIŞLAR
Cezaevi, îşkence ve ölümle tanışma24 >ıl geçmiş üzerinden. 12 Mart 1971 askeri
müdahalesinin yapıldığı yıl doğan çocuklar, şim-
di futbol için olgun sayılabilecek bir yaşa geldi-
ler. T\' kanallannda spikerlik yapan birçok genç,
ülkemızi bir karabasan gibi saran bu darbe ger-
çekleştiğınde henüz doğmamıştı bile.
Günümüz gençliği için bir tarih ve uzak bir
geçmiş olarak anılan, bazılannın ise ne olduğu-
nu bile duymadığı, bilmediği 12 Mart, bizim ku-
şağımız için daha dün gibi yeni. Her şey hâlâ bel-
leğimizde taze olarak yaşıyor. 12 Mart askeri mü-
dahalesiyle '68 kuşaf ı arasmdaki bağı bılenlerde
çok fazla değil sanıyorum.
12 Mart 1971. biz '68 kuşağı için öncelikle sı-
kıyönetim anlamına geliyor. llk kez böyiesine so-
lu hedef alan bir sıkıyönetime tanık oluyorduk.
Bu tanıklığımız daha sonra askeri mahkemeler ve
askeri eezaevleriyle sürdü. Bunu askeri savcıla-
n. sıkıyönetim hâkimlerini, müdahaleci general-
leri ve cezaevinin asker yöneticilerini tanımamız
izledı. Daha önemlisi, üç sevgıli arkadaşımızjn
idamını yaşadık 12 Mart döneminde. Süleyman
• 12 Mart 1971 askeri müdahalesi yapıldığında, ordu ile sol arasmdaki bağlantı
1960'lann başındaki kadar sıcak değildi, ama yine de sol içinde askerlerle bağ ve
orduyla yapılacak devrim fikri oldukça yaygındı. Ancak 12 Mart'la gelen
sıkıyönetim, büyük bir hışımla sola saldırdı.
Demirel'in başında bulunduğu AP'liIerin "üçe
karşı öçr
bağnşlanna tanık olduk. Yani Mende-
resler'in asılmasının intikamı, Deniz Gezmiş, ve
arkadaşlan asılarak çıkanlmak isteniyordu.
Biz birçok alışkanlığı 27 Mayısçı gençlerden
almıştık. Onlar, Menderesler'in DP iktidanna
karşı mücadele ederken "Ordu-milfct-gençlik el
ele" sloganlannı atmışlardı ve ordu 27 Mayıs'ta
gençlerin hedef aldığı ve baskılanna uğradığı DP
iktidannı alaşağı ermişti. 27 Mayıs, gençlerle or-
du arasında bir ittifak mirası bırakmıştı. Işte cun-
tacılık bu beraberliğin ürünü olarak uzun yıllar
gençlik mücadelesi içinde etkili bir söylem ola-
rak kullanıldı Doğan Avcıoğlu'nun Yön hareke-
tinin çıkışında böyle bir tarihsel kök yatıyordu.
12 Mart 1971 askeri müdahaiesi yapıldığında,
ordu ile sol arasmdaki bağlantı 1960'lann başın-
daki kadar sıcak değildi, ama yine de sol içinde
askerlerle bağ ve orduyla yapılacak devrim fikri
oldukça yaygındı.
Böyle düşünülürken ve hatta solculann birkıs-
mının güven duyduğu komutanlar darbe bildiri-
sinin altına imza atarken, birçok solcu böyiesine
sol düşmanı bir yapılanma beklemiyordu.
12 Mart'ın ilk hükümetinin NihatErim başkan-
lığında kunılduğu sırada bile henüz hayaller ta-
mamıyle yıkılrruş değildi. Çünkü kendisine *re-
form kabinesi" adını veren bu hükümet içinde
solcu olduğu söylenen isimler bulunuyordu.
Herkes böyle düşünmüyordu. Sosyalistlerin bir
kesimi o dönemde yasadışı örgütler kurmuşlar,
"silahh mücadele" adını verdikleri bazı eylernle-
re girişmişlerdi bile. Deniz Gezmiş ve arkadaş-
lan, 12 Mart darbesi yapılmadan öncelci silahlı
eylemleri nedeniyle tutuklanmışlardı ve ceza-
evindeydiler.
Işte biz '68 kuşağı bu koşullarda sıkıyönetim-
le ve askeri darbeyle karşılaştık. Her şey bu kar-
şılaşma ile başladı. Daha sonra neler yaşamadık
ki. Ben bu yazımda 12 Mart döneminde yaşadık-
lanmızdan size bazı kesitler sunmaya, bazı anı-
lar aktarmaya çalışacağım. Bunu yaparken sulu
zırtlak bir geçmiş ağıdı aktarmak niyetinde deği-
lim. Size o günün insanlannı, havasını, anlayış-
lannı yansıtmaya çalışacağım. O günleri bir ta-
rih olarak öğrenenlere, içinde yasayan biri olarak,
canlı anılar aktaracağım. Mahir Çayan, Deniz
Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya çok yakından ta-
nıdığım gencecik insanlar olarak o dönemde ölü-
me gittiler. O dönemde 20-25 yıl sürecek örgüt-
sel aynhkların ve eylemlerin temeli atıldı. Hâlâ
birçok örgüt. henüz 20 yaşının başiannda ölüme
giden bu genç insanlann anılanyla yaşıyor. Size
o günlerden hoş kesitler sunmak istiyorum.
Yann: Deniz'in akupunkturşakası
DtNİZİ Sl.VLNLLRE İLGİNÇ ÜYKÜLER,TEK\İK KONULAR.
YeüimDiuv^m
UZAKLAR'A
MİÇO
GELİYOR
f
KATLANIR
PERVANENİN
GÜCO
î
MOTORDA
YAKIT
SORUNU
DİREKTEN DÜNYAYI EMNİYETTE SEYRETME
Derrnroter Sıtesı 8 Cadde No 71 Zeytınburou ISTANBUL
Te; 664 16 94 • 510 28 71 Faks 558 67 85
T.C.
SARIOĞLAN ASLİYE HlİkuK HAKİMLİĞİ'NDEN
Sayı: 1991/77 Esas
1994/169 Karar
Davacı Ali Akın tarafindan davalı Hazine aleyhine açılan davada dahili davalılar Bünyan ilçesi Cumhunyet Mah.
Sellektür Sok. No: 18'de ikâmet eden Niyazi Akın, Binnaz Alan, Nesibe Akkoyun, Sanoğlan Yahyalı Mahallesi'nde
mukim Mühübe Doğan, Güzelyazı Mahallesi'nde mukim Hatice Akın, Kayseri Yenımahalle 16. Cad. Yıldınm
Apt. 44/2'de mukim Sabn Akın'a tebligat yapılamadığından ilanen tebligine karar verilmiş olup mahkememizden
verilen 13.10.1994 tarihli davanın kabulüne. 18-69-7 numaralı tapunun ıptali ile davacı Ali Akm adına tesciline
dair hüküm, yukanda isimleri yazılı davalılara ilan tarihinden itibaren 15 gün ıçerisinde kanun yollanna başvurmak,
davalı Hazine'nin temyız dilekçesine karşı da 10 gün ıçerisinde cevap vermek üzere karar teblıği ve temyiz dılekçesı
teblıği yerine kaim olmak üzere ilan olunur.
Basın: 10613
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇt
Kefir İçmenin Keyfi...
Bugün 12 Mart; 24 yıl öncesini anlatıp, neşeleri kaçırmak
istemiyorum. Bugün, yine "kefir"üen sözedeceğim... "Ke-
fir" Fkjsça bir sözcük, "ayran değil" demekmiş. Ingilizcede
"kefır"'m, Türkçe "keyif"ten geldiği belirtilir. "Keyf'deArap-
ça "sağlık" demek.
Ankara Üniversıtesi Ziraat Fakültesi doçentlerınden Ce-
lalettin Koçak profesör oldu. Ben ona, "kefir profesörü"
diyorum. Kefir konusunda bana bilgiler veren, her arayışım-
da sıcak bir ılgıyle karşılayan oydu. Ankara'da, -hatta Tür-
kiye'de- kefirin duyulup yayılmas/nda büyük emeği var. Tür-
kiye'nin neresınde "kefir"\e ılgilenen, uğraşan varsa, onları
anmaktan hoşlanan bir kışi Prof. Celalettin Koçak. Ömegin,
yüzünü görmediğim, Antalya'da Akdeniz Ünıversitesi'nde
çalışan Prof. Hasan Yaygın'ı tanıtan odur. (Celalettin Ko-
çak'ın fakülte telefonu: 317 05 50/1351).
Hazır kefir arayanlara: Ziraat Fakültesi Temsilciliği, Arjan-
tin Caddesi 21/C Gaziosmanpaşa. Telefon: 312/ 468 06 01.
Prof. Hasan Yaygın'ı, Antalya'da bulup konuştum. lyi ki
konuşmuşum, onlar Antalya'da çalışmaları ilerletmişler. An-
talya televizyonuna 40 dakikalık bir izlence hazırlamış Ha-
san Yaygın; röportajlar yapılmış, birkaç sayrı (hasta) ile gö-
rüşülmüş. Iziencede, "Kefir nedir? Kefir tanesi nedir? Ev-
lerde nasıl yapılır" gibi sorulara yanıt aranmış. İzlence gö-
rüntülüymüş, laboratuvarda da çekimler yapılmış.
Prof. Hasan Yaygın, konuyla ılgilenen Hürriyet muhabiri-
ne bilgi vermiş. Yazı Hürriyet'in Antalya baskısında 6 mart
günüçıkmış. (Gerçekte, bunlantüm Türkiye'deyayımlamak
gerekir). Hasan Yaygın:
- Şımdı benim elımde 1.5 kg kefir tanesi var; küçük özel
kavanozlar aldırdım, iki sayfalık broşürler hazırlattım... di-
yor.
Hasan Yaygın, kefiri 1980'li yıllarda izmir'de çogalrtığını
söyledi. Elinde o yıllarda düzenlenmiş, 700 sayrının anket
yanıtlan varmış. Bu anketlerde, şu sorulara yanıt aramış
Hasan Yaygın: Kefiri kimleraldı, nıçin, neden aldı? Nereden
duydu? Hangi amaçla kullanıyor? Hasan Yaygın:
- llk kez ben getirttim kefiri,ü\yor, Rusya'dan geldi. Ali
Aras diye bir hocamız vardı, kendisi Karslı. Oradan sağla-
mış, o zaman çoğalttım. Kitaplarda bilgiler vardı, ama ku-
ramsal bilgilerdi. Ben bunu aslında, 75607/ yıllarda Fran-
sa'dan getirdim. Ben bir yıl Fransa'da kaldım, 1965-
1966'da. Laboratuvanmızda vardı, gelirkenyanımda getir-
dim. O zaman onun yapısı biraz daha farklıydı. Süte değil
de, incir, şeker ve limondan oluşan sulu özel bir çözeltiye
konuyordu. Oradaasitli, hafıfalkollübiriçkioluyordu, şam-
panya gibi! (Gülüşmeler).
Hasan Yaygın. "Ankara Notlan"u\ titizlikle okumuş.
- Benyazılannızı Celalettin Koçak'tan aldım. Fakültemiz-
de de "Basında Beslenme" diye bir bölüm var, bütün öğ-
rencileryazılannızı orada okuyorlar! (Prof. Hasan Yaygın'ın
telefonu: 442 / 227 45 60'tan istenecek.)
izmir'de de kefir mayası üretıliyor. izmir Ege Ünıversitesı
Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Numan Sungur şöyle dedi:
- Biz kefirmayası yapıyoruz ve halka yansısın diye de, ku-
çük bir satış yerimiz var, orada pazarlıyoruz. özellikle kefir
mayası pazarlıyoruz. Onar gramlık, bazen beşer gramlık
küçük ambala/larda stenl tüpler içinde en kısa zamanda bu
alıcıya yansıtılıyor. Doğrudan doğruya ıçilecek nıtelikte ke-
fir, maalesef, bir ambalaj makinemız olmadıgı ıçın hazıha-
yamıyoruz. Halka, mayadan nasıl kefir yapacaklan ile ilgili
bir küçük metin de veriyoruz...
İzmir Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Ürünleri Bölü-
mü Başkanı Prof. Dr. Stddık Gönç ile Doç. Dr. Sevda Kılıç
kefir mayası üretimini gerçekleştırmekteler. (Kefir mayası,
bilgi için telefon: 232 / 388 01 10dan 2733 istenecek.)
Prof. Celalettin Koçak anlattı; Yugoslavya'da yapılan bir
araştjrma geçmiş eline, bunda sütte bulunan kolesterolü ke-
fir mayasının parçaiadığı ve bir oranda yok ettiği belirtiliyor-
muş. Süt dışındaki kolesterol ile ilgili olarak Celalettin Ko-
çak diyor ki:
- Kefirdeki floranın kolesterolü parçalama özelliğı oldu-
ğu için, bağtrsakta kefir florası yeheştiği zaman, bağırsak-
ta kolesterole etki yapabilir, ama orada kolesterolü ne öl-
çüde parçalar, bilemiyorum tabii.
Burada, kefir konusunda çalışmalar yapan Prof. Nesrin
Kaptan'ın (o Antalya'da emekli), Ankara'da Prof. Emel Sez-
gin'in kulaklannı çınlatmak isterim)
Bir de, Siirt'te çıkan "Mücadele" gazetesi yazarı Cum-
hur Kılıççıoğlu 'nun "kefir" ile ilgili bir yazısından söz etme-
liyım. "Mücadele"nin 23 Ocak sayısında Cumhur Kılıççıoğ-
lu "Gezi Anılan"n\n başlığını: "Mustafa Ekmekçi'y/e 'Ke-
fir' Içme Keyfi" koymuş. Şöyle diyor:
"Çağdaş GazetecilerDemeği'nin Bursa'daki Güney Mar-
mara Şubesi'nce düzenlenen 'Anadolu Basını' Paneli'ne
konuşmacı olarak katıldıktan sonra geceyi Uludağ Üniver-
sitesi Güçlendirme Vakfı Vamtes Tesisleri'nde geçirdık.
Asude bir konukevi olan tesislerin kükürtlü suyu hemen
alttaki tarihi hamamdan pompaj sistemıyle veriliyordu. Fa-
kat beklenmedik bir anza bizleri kükürtlü banyo yapmaktan
alıkoydu. Mahalli birdeyişimizde ifadesini bulduğu gibi 'Du-
lun şansına, geceler kısa olurdu'. (Ele şansıl armile illeylyık-
sar). Bu aksilik bızi bulunca biz de şanssız dullara döndük.
Ancak bu şanssızlığı, çok daha büyük bir şansla unutuver-
miştim. Zira saatlersüren sabah kahvaltısını ülkemızın çok
değerii yazarianndan Sayın Mustafa Ekmekçi'yle yapma
onuruna ermiş ve guruhanmıştım.
Çok sempatik ve bilge kişıliği yanı sıra çok mütevazı bir
yaratılışa sahip olan üstadla tanışma mutluluğuna eriştiğım
muhterem Ekmekçi, kendi eliyle hazıriadığı kefir'/ içirerek
ömrümü de uzatmış oldu. Zira birKafkas içkisi olan 'kefir'
beyin hücreleriniyeniliyor. Her gün büyük bir sabırla bu can-
lı organizmalı 'ab-ı hayatV imal eden değeriibüyüğümüz bu
sayede 130yılyaşayacağını amaçlıyor..."
(Cumhur'un yazısı daha uzun, burada kesin bir bilgi ve-
reyim: Cumhur Kılıççıoğlu, "kara-gülmece" türünün bir us-
tasıdır. Her yıl, zekâ fışkıran haberleriyle, ÇGD'nin ödülleri-
nin en gedikli müşterisidir.) Gönülden teşekkürler, Cumhur!
BULMACA
SOLDAN SAGA:
l' Eldıven ve gıysı yapı-
mında kullanılan bir tür
yumuşak den... Dıl devri-
minin ilk yıllannda "bele-
diye" anlamında kullanı-
lan sözcük. 2'Amaç... Zırh
ya da silah. 3/ Anlaşmaz-
lık, kavga... Köpek. 4' Ge-
milerde türlü işlerde kul-
lanılan bir rür demır hal-
ka... " kullar yarat-
nıışsırt'Varsın şöyle dur-
sun deyu/ Onlan koymuş-
sun orda^'Sen çıkmışsın
uca Tann " (Kaygusuz Ab-
dal). 5/ Mavi renkte değer-
li bir süs taşı. 6' Danımarka, Norveç
ve lsveç'ın ufak para birimi... Yönet-
me. 7/ Bakınn simgesi... Tuluat tıvat-
rolannda Doğu giysileriyle yapılan
dans. 8/ Kütahya'nın bir ilçesi... Geç-
miş zaman. 9/ Mercanköşkde denılen.
güzel kokulu bir saksı bitkısı... Yana-
ğın alt kısmı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA.
1/ Çoğalma, fazlalaşma. artma... tddia,
bahis. 2/ Tütün dizmek, kurutmak ve
ışlemek için kullanılan üstü kapalı ser-
gı... Anadolu Selçuklulannın üsluplaştırdıklan dolaşık süsleme. 3/
Duvarcılann dogrultu bulmakta kullandıklan çekül ıpi... Yabancı.
4/ Bir pamuk türü... Tanntanımaz. 5' Genellikle gömlek yapmakta
kullanılan çizgili ve ince pamuklu kumaş. 6/ Ku>Tuksokumu kemi-
ği... Sürdürme. 7/ Bir nota... Türk müzığinde biı ınakam. 8/ Okya-
nuslann çok derin kesimlerine venlen ad... Bir ılımız. 9< Himalaya-
lar'da yaşadiğma ınanılan Kar Adamı na verilen ad... Çukur yer.