22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3ŞUBAT1995CUMA CUMHURİYET SAYFA VJÜNÜN _T ÎLMLERt TELEVIZYON 17 l«3O/Sl»0wTV/Diyet Ayrıntıyanda 12.00 atv DRAM 12.10 Interstar GENÇLİK 12.10 TRT INT DUYGUSAL 12.45 KgnaJ6 GULDl IRU 13.30 KanalD DRAM 13.40 Interstar DRAM 13.40 atv DUYGUSAL 74.00 ShovvTV DRAM 14.30 TGRT DRAM 15.40 atv DUYGUSAL 16.15 Kanal 6 MACERA 18.00 Kanal D MELODRAM 18.20 ShovvTV DRAM 19.30 TGRT MACERA 20.20 KanalD MACERA 20.20 HBB MACERA 20.35 ShovvTV GERİLİM 21.00 KşpaiŞ _ GULDURU 23.50 TRT 2 DRAM e 23.55 Interstar GERİLİM 23.55 f . KanalD MACERA Çocuk Kampı (Butterfly Revolution)- Gençlik kampmda, biryöne- tici iyi niyetli girişimlerde bulunur, ama... Yn: Bert L. Draain O\n: Chuck Connors, Charles Stratton . Ati Bu GençBk Bir gruptaki gençlerin birbirleriyle ilişkilerinin ve ma- ceralannm anlatıldıgı fılmi Orhan Elmas yönetmiş. Oyn: Gülşen Bubıkoğlu. Mesut Engin. AcıLokma Kan davalısını arayan adamın kızına âşık olan bir gen- cin öyküsü. Yön: T. Gürsu. Oyn: Küçük Emrah, Me- ral Orhonsay. Alün Yumurtlayan Ördek (1,00,00 Dollar Duck)- Altın yumurtlayan ördek. or- talığı kanştınr. Yn: Vincent McEveety. Oyn: Dean Jo- nes, Sandy Duncan, Joe Flynn (1971, 92 dk). Zeytin Gözlüm Sonunda meşhur bir şarkıcı olan genç kızın öyküsü. Yönetmen: MelihGülgen. Oynayanlar: TalhaÖzmen, Oya Aydoğan. Cesaret Sınavı (Coward of the Counry)- 1940'lann başi ABD. Pe- arl Harbour baskını üzerine bir genç, savaşa katıhr. Yn: Dick Lowry. Oyn: K. Rogers. F. Lehne. L. VVoodrufF. KaderAyirsaBüe Annesını trafık kazasında kaybeden küçük kız. onu bir gün döneceği umuduyla beklemektedir. Yön: Semih Evin. Oyn: Ekrem Bora, Semra Özcan. Küçük Beyzade KÜÇÜK bir şarkıcının meşhur olmak için verdiği mü- cadelenin öyküsü. Yön: Aram Gülyüz. Oyn: Halil Taş- kın, Bülent Kayabaş. Yangm (Burnıng Rage)- Bir jeolog. maden ocaklanndaki yangmın sebebini araştınr. Yn: Gilbert Cates. Oyn: Barbara Mandrell, Tom VVopat. Rüzgâr Bir assolist. onun kötü kalpli kocası ve kocasının dü§- manı arasındaki aşk ve intikam öyküsü. Yön: Cüneyt Arkın. Oyn: Emel Sayın, Cüneyt Arkın. Kurtkapanı Trakya'da oğullannı kaçakçıhğa zorlayan bir Bulgar- la savasan jandarma komutanınm öyküsü. Yön: Fik- ret Uçak^Oyn- Tamer Yiğit, Eşref Kolçak. Senin İçin Bir Kadeh Tıp öğrencisi genç kız yaz tatilinde bir barmene âşık olur. Yönetmen: Biket Ilhan. Oynayanlar Sibel Tur- nagö! ve Hakan Ural. Sev Gönlünce Ruh hastası kansından aynlan bir adamın çocuklan- nı alabilmek için verdiği mücadele anlatıljyor. Yön: Ümit Efekan. Oyn: Orhan Gencebay, Oya Aydoğan. Avcı Uçaa (Intercopter>- Özel efektlere rağmen, sıkıcı bir serü- ven filmi. Teröristler özel bir uçağı ele geçirir. Yn: Michael Cohn. Oyn: Jürgen Prochnovv (1992,89 dk). ÖlümCezası (Capital Punishment)- Bir ABD'li Japonya'da teh- likeli entrikalara kanşır. Yn: David Hue. Oyn: Gary Daniels, David Carradine, Tadashi Yamashita (1991). Miras (Come and Get it)- Amerika'dan Avustralya'ya bir kulüp yöneticisi tarafindan çağnlan genç, bir tavuk çiftliğine yerleştirilir. Yön: R, Arthur Becks. F/X2 .. - / i ! d ' r "" 6 " (F/X ly Özel efekt uzmanı Brown, yine bir entrika- ya kanşıyor. Yn: Richard Franklin. Oyn: Bryan Brown, Brian Dennehy, Rachel Ticotin (1991). Üç Tath Kaçak (Tnree Fugitives)- Bir acemi, eski banka soyguncu- sunu rehin alır. Yn: Francis Veber. Oyn: Nick Nolte, Martin Short. Sarah Rovvland DorofT(1989. 93 dk). Uyımn Sular (Les Eaux Dorrnaments)- TV filmi. Bir kadın, baba oğulun arasını açar. Yn: Jacques Trefouel. Oyn: Phi- lippe Caroit. Ludmilla Mikael, Michel Galabru. Karanhk Ayna (Dark Mirror)- İyi ve kötü ikiz kadreşlerin ölümcül çatışması. Bir kiasiğin TV versiyonu. Yn: R. Lang. Oyn: J. Seymour, S.Collins. V. Gardenia (1984). EleGeçirme (The Takeover)- Iki uşuyturucu çetesi, iktidar sava- şına turuşur. Yn: Troy Cook. Oyn: Billy Drago, John Savage. Nick Mancuso. AyrtnU yanda 0030 Show TV / Notre Dame'ın Kambnnı CadıKazanı (Witchcraft>- Gizemli bir kadın. mesken tuttuğu otel- de cinayetlerine başlar. Yn: Martin Newlin. Oyn: Lin- da Blai'r. David HasselhorT, C. Hickland (1988). Aşağı Şehir, Yukan Şehir (Vılle Haute, Ville Bosse)- TV polisiyesi. Bir cina- yetin arkasında karanlık bir entrika vardır. Yn: Josee Dayan. Oyn: Jemola Anger, Mouss Diouf. Chartie'nin Savaşı (Charlie Grant's \\ ar)- 2. Dünya Savaşı. Biradam, Yahudileri kurtarmak için tehlikeye atılır. Yn: Martin Lavutt. Oyn: R. H. Thompson, Joan Onestein. Lüküs Hayat Cemal Reşit Rey'in Lüküs Hayat operetinin 1950'de çekilmiş sinema uyarlaması. Yönetmen: Lütfı Ö. Akad. Oynayanlar: Sezer Sezin, Settar ICörmükçü. 2230 ( «otreu Yerlifılmler Yabancı filmler ) İzleyin Orta Halli /Değmez A K B A N K ULUSLARARASI CAZ FESTİVALİ Ray Anderson's Alligatory Band Ray Anderson iTrombon. tokal) Lew Soloff (Trompetj Jerome Harris (Gitar) Gregoryjones (Bas) Tommy Campell (Davul) Frank Colon (Vurmalt çalgtiarj 3 Şubat 1995, Cuma, Saat 22.50 T R T 2 / F E S T Î V A L L E R D E N AKBAIMK Kanaip 22.00! Cem Özer 'Yeni Laf Lafı Açıyor'la Kanal D'de TV sanat değil bir sanayi FİGEN YANIK "Gözlerin gizliden gizliye üzerimde olduğunu hissedivorum. 'Dur bakalım ne olacak" gibi.. Çok da büyütüyorlar herhalde... Omuzuma bfiyük bir yük binmiş durumda." Şaşırtıcı bir transferle Show TV'den Kanal D'ye geçen Cem Özer. yenı prog- ramıyla televızyonlardaki en pahalı pro- düksiyonlardan birinı gerçekleştırecek. "Cem Özer'in bir televizyon kana- lında artık sadece görünrüsünü ve şah- siyetini değil beynini de kullanmasını istiyorum" diyor sanatçı kendınden söz ederken \e ekliyor: "Biraz da kendim- le rekabet ettiğim için hoşuma gidiyor. Yer değiştirdiğim zaman başka moti- vasyonlar geliyor. Kimbilir belki Ka- nal D son kanalım olur, belki de sene- ye tekrar Show TV'ye dönerim." - "Show TV'nin izlenen programla- rı arasındayken neden Kanal D'ye geç- tiniz?" ÖZER- "Show*da çok güzel şartlar- da çalıştık ancak orada bizim yaptığımız anlaşmalar farldıydı. Ben orada kaset tes- limı çalışmadim. Cem Özer ücretını ay- n alıyordu, yapım şirketi ayn alıyordu, yapım grubu ayn alıyordu. Bir televizyon kendisi programa baktığı zaman 'Ya iş- te böyle gıdıvor daha fazla harcamaya ne gerek var' dıye düşünülebılıyor. TVnın başındaki Faruk Bayhan kesinlikle böy- le düşünmüyor. Fakat TV'nin maddi ım- kanlan sözkonusu olunca böyle bir olay doğuyor. Kanal D yeni bir kanal. Hızla gelışen. büyüyen tarzını araştıran bir ka- nal. Birtakım yüzlere ihtıyacı var. Kanal- la bütünleşen bir vitrine ihtiyacı var." - "Yeni Laf Lafı Açıyor'da ne gibi yenilikler var?" ÖZER- Amerika'dan Richard Green- bird ismınde danışmanımız geldi. Ric- hard ışıktan yapıma kadar tamamen dı- zaynını oluşturuyor. Amerika'daki talk show'lann formatlannı inceledik. Onla- n kendimize göre adapte ediyoruz. Fark- lı bir ışık sistemi kullanacağız. Altı ka- mera ıle çekeceğiz. Büyük boyutlarda, dört duvar dekor yapıyoruz. Kurupkaldınlmayacak. Neti- cede bir talk show'un içinde fazlaca ya- pılacak yenılık yok aslında. Yenilik ne- rede oluyor; çekimde, tarzında. çekim ka- lıtesinde ve çok yoğun çabalar sarfediyo- ruz çalışırken. 30 saniyelik jenerik bir buçuk milyara mal oluyor. Aşağı yukan Bu akşam '...Ve Cem Özer Ve...' kabaresivle ekrana gelecek Özer, önümüzde- ki haftadan başlayarak "Yeni Laf Lafı Açıyor'Ma programına devam edecek. iki milyar da dekoru. Daha hiçbir şey çek- meden üç buçuk milyara yakın bir para harcanmış oldu. Cem Özer çok para aldı belki ama onu daha fazla harcayabılmek ıçın aldı. Bölüm basına maliyeti de 800 milyonu bulacak. Balık Ayhan grubu bi- zımleçalışacak. Bunlar lÖkişilikbırala- turka sazlar grubu. 'Bcfenmeyen Dinle- mesin Orkestrası" da devam edecek. Herhalde Türkıye'de program çekimin- de kullanılacak en bûyük plato olacak. Televızvonculann başına belayım aslın- da. lnsanlar gördükçe onu talep etmeye başlayacaklar - "TV'de izlenme oranı sizin için ne kadar önemli? " ÖZER- En iyi bildıgım şey sanatçı ol- mak Yaratım benim işim. TV bir sanat değil bir sanayi. Sürekli hızlı birtüketim sözkonusu. Sanat daha özgün bir şey. TV'de özgün yaratrmlar yapamazsınız. Çünkü geniş kitlelere hıtap etmek zorun- dasınız. Genış kitlelerde ise ortak nokta- lar bulmak zorundasınız. "Kardeşim ben şunu yapıyomm seyreden seyret- sin" dıyemezsmiz. O zaman üç beş kışi seyreder. Şunu farkettim bu sanayi, hız- lı tüketım çarkı dönmeye başlayınca ru- tine oturuyor ve sız farkına varmadan de- forme oluyorsunuz.'' - "Geçen yıl stüdyo kurma çalışma- ları sırasında birlikte çalıştığınız bazı kişiler silah çektiğiniz iddiasıyla siz- den davacı oldular, sizse olayın saptı- nldığını söylüyorsunuz." ÖZER- Benim silah taşıma ruhsatım var. Bu ruhsatı bana devlet veriyor. Bu- nu hiçbir torpil olmadan aldım." -_"Av merakınız mı var?" ÖZER- Hayır katiyen.. Ben canlı hiç- bir şey, sinek bile öldüremem. Bana si- lahlı saldın da yapıldı.. Onun için silah taşıyorum. tslami kesimden yoğun teh- ditler geliyor. Örgütlü bir saldın olacağı- nı zannetmiyorum, ama kraldan çok kral- cılar pıskopatlar var. Onlara karşı bir gü- vence olsun, caydıncı bir şeydir diye si- lah taşıyorum... Silahın felsefesine tama- men karşıyım. Ama Türkiye'de öyle in- sanlar silah taşıyorlar ki o insanlann ya- nında bizim taşımamız daha doğru gali- ba... Çünkü silah taşımanın bir nskı var; öfkelendiğıniz an silah taşıdığınızı unut- manız jazım. Cem Özer'in dışınaçıkarak Cem Özer'e bakıyorum... Yani Cem Özer silah çekerken benim gözümün önüne gelemiyor. Ya bu Cem Özerdenen adam çok iyi bir oyuncu ve üç dört yıldır bana kendini çok iyi yutturdu ya da biri- leri yalan söylüyor. Zaten oradakı tanık- lardan biri 'Belindeki silahı gösterme- di göründü' diyor. Bu işi yapan arkada- şımızın psikolojik tedaviye ihtiyacı ol- duğunu düşünüyorum." atv 21.50 Yasemin Yalçın'dan 'Yaseminname' 'Karakolda Ayna Var' Yasemin Valçın altı değişik skeçte. TV Servisi- Tiyatro sanatçısı "• Yasemin Yalçın, bu haftadan itibaren her cuma "Yaseminname" adlı progranuyla atv'de ekrana gelecek. Yönetmenliğini Aram Gülyüz'ün yaptığı, senaryolannı Yılmaz Erdoğan, Sedat Bilgin ve Kazım Uçkan'ın yazdığı programda Yalçın'la birlikte tlyas flbey. Pelin Körmükçü, Yılmaz Erdoğan, Ece Örge, Ferdi Akarnur, Erdoğan Dikmen. Asuman Arsan ve Savaş Barutçu rol alıyor. "Yaseminname" altı skeçten oluşuyor. "Karakolda Ayna Var" başlıklı skeçte fuhırş suçundan •^yakalanan bir kadın ile satıcısının karakol maceralan yer alıyor. Her hafta bir klibin konu edileceği bölümde Yalçın ve arkadaşlan bu kez Ferdi Tayfur'un seslendirdiği "Fadime'nin Düğünü" klibini oynuyor. Programda Yalçın'ın sevilen tiplemesi 'Alican' da yer alıyor. Programın bir başka bölümünde oğlu, gelini ve iki torunuyla yaşayan Sürahi Hanım'ın maceralan ekrana gelecek. 'Açık Açık Oturum" başlıklı bölümde ise Meclis'teki küfürlü konuşmalar tartışılıyor. Kanal D 22.50 'Demet Akbag Kabare' Televizyonda tiyatro TV Servisi - Demet Akbağ ve 'Bir Demet Tiyatro' ekibının ha- zuiadığı "Ne Şirin Komşumuz- dun Sen Lütfiye Abla" 4. bölümü ile devam ediyor. Ekıp. tiyatronun sıcaklığını ekrana taşımayı amaçlı- yor. Metinlerinı Yılmaz Erdo- ğan'ın yazdığı ve Demet Akbağ. Suat Sungur, Zerrin Sümer, Yıl- maz Erdoğan, Erdoğan Dik- men'ın rol aldığı oyunda. geçen bö- lümde evlenen Hıdırile Lütfiye'nın başına beklenmedik olaylar geliyor. Beşiktaş Kültür Merkezi'nde çe- kımler sırasında görüştüğümüz De- met Akbağ, televizyonda diziler, eğlence programlan arasında paro- diler zaten yapıldığı için bu kez 'TV'de tiyatro' yapmaya karar ver- diklerinı söylüyor. "Zamanında bizler de yaptık. Biraz bizim de keyif alabilecegi- miz bir çalışma olsun diye düşü- nerek böyle bir tiyatro projesi gerçekleştirdik. Tabii bunun zor- lukları \ ar. Siirekli ezber yapmak zorunday ız. Üç kamera ile sesli çe- kiyoruz. Haftalık program oldu- ğu için tekstin bir iki gün önce eli- mize geçmesi lazım." Akbağ. 'Ne Şirin Komşumuz- dun Sen Lütfiye Abla' oyununu sevdiklerini ve kadrolanna onun ai- lesi uygun düştüğü için bir süre bu- na devam edeceklerini belirtiyor. "Ben 'Bu yaptığım bugüne kadar en iyisidir. en doğrusudur" demiyo- rum. Mutlaka en iyisi var, ama şu dönemde TV için bir şeyler yapıl- ması gerektiğine inanıyorum. Şu anda TV'de bizden başka tiyatro yapan kimse yok. " Akbağ, fark'lı olmak adına kötü çalışmalar yapmak istemediklerini. son zamanlarda eski müzikaller ve tiyatrolar ekranda tekrarlanınca ilgi çektiğini söylüyor. "Bizim oyun- lanmız Star'da Demet .Akbağ Ka- bare', diye sunuluyor, aslında adı •BirDemetTiyatro". 'Demet Akbağ Şov' da demek istemedik. Çünkü bunun bir şovla ilgisi yok. Ağırlık- lı olarak laf komedisi yapıyoruz. Bu sıcak oluyor ve izley iciye daha çabuk geçiyor diye düşünüyo- rum." Shovv TV 10.30 Akad'ın üçlemesinin sonuncusu Işçiııiıı ekmek kavgası TURHAN GÜRKAN Ömer Seyfettin'ın aynı adlı öy- küsünden esinlenen "Diyet" fıl- minde. iki çocuklu bir kadınla aynı fabrikada çalışan bir ışçinin öyküsü anlatılıyor. Lürfi Ö. Akad, köyden büyük İcente gelen insanlann yaşam savaşını anlatan "Gelin" ve "Dü- ğün"le başlattığı üçlemeyi, ''Di- yet" le noktalıyor. Bu kez kamera, tek sermayeleri emekleri olan işçi- ler üzerine çevrilmiş. Anadolu'dan akın akın gelen yok- sul, güçsüz, okumasız bu insanlann fabrika işçisi olarak sorunlan, pat- ron- işçi ilişkilen ve sendikalaşma çerçevesi içinde veriliyor. Toplum sorunlanna sadece smıf- sal bir açıdan bakılmıyor. bu kez in- Yönetmen- Senaryo: Lürfi Ö. Akad / Görüntü: Gani Turanlı / Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Hakan Balamir, Erol Günaydın, Güner Sümer / 1974, Erman Film yapımı. sancıl bir inanç çerçevesinde deği- niliyor. Işçinin hakkını eksiksizala- bilmesi ve insanca yaşama kaygısı yumuşak, duygusal bir anlatımla yansıtılıyor. "Diyet", Türk işçı sınıfının yaşam kavgasında önemli bir yen olan, emekçi kitlesine ses- lenen, sendikal sinemanın ender ör- neklennden bıri. MERCEKLE BAK1NCA MAHMUT T. ONGOREN leyla Tekiil Şov' Özel televizyonlar yayıncılık yaşamımıza olumlu ne getirdi diye sorarsanız, sanınm en belirgin yanıt "Leyla Tekül ŞOV"ÖUT. Gülmeceyi ve ciddiyeti, halkı ve siyasetçiyi tartışma- yı ve kafcareyi başarıyla birleştirmek kolay değil... Müt- hiş yeteneğiyle ve konuklannın da katkılanyla Leyla Te- kûl, televizyonlanmız arasında en öne çıkan ve orada du- ran bir izlenceyi başarı çizgisinden sapmadan sürdürü- yor. Işin içinde müzik, tanıdığımız kişileri öykünme, uzlaş- ma çabası ve çeşitli insan görünümleri de var. Aslında Tekül, kendini ekranda başanya götüren çeşitli değişik öğelerden yararlanıyor. Ne var ki bunlan birbirine karış- tırmıyor, hepsini kendi yeteneklerinin sınırlan içinde tu- tuyor ve onlan kendi belirlediği çizgiyi aşmalanna izin vermeden kullanıyor. "Leyla Tekül Şov"da haber, daha doğrusu güncellik ön planda. Yaşadığımız günlerin değerlendirilmesi ba- sında ve yayıncılık alanında iyi kötü, doğru yanlış, yeter- li yetersız yapılmaktadır. Tekül'ün bu gibi değerlendir- melere yeni boyutlar katması, günlük acılann yanına yi- ne acı da olsa bir gülümseme yerleştirmesi ya da bir baş- ka olaya geçtiğinde izleyicileri sakince güldürmesi, iz- lenceye rahatlatıcı bir hava getiriyor. Tüm bu öğeleri yerinde bir düzenlemeyle kaynaştır- mak hiç de kolay olmayan bir çalışma gerektirir. Anla- şılan Tekül iyi bir hazıriık ve yöntem saptama dönemin- den sonra, istediği çizgiyi her izlencede yakalayabilecek düzeye ulaşmış. Ne var ki, her izlence için en günceli ara- mak ve seçmek de kolay değil. Arkasından da o güncel konuyla ilgili kişilerin ve izlencenin diğer oğelerini hazır- lamak gerekiyor. Bu da kısa sürede çok işi birden ko- tarmak ve başarı çizgisini de elden bırakmamak anla- mına geliyor. Gerilimli, ama hoş bir çalışma olsa gerek... Leyla Tekül, aynı zamanda, çok yönlü yeteneği saye- sinde TV sunuculuğuna da bu izlencadeki uygulamay- la büyük yenilikler getirdi. Örneğin bir yere (mekan) ça- kılıp duran ve ancak tek sunuş yöntemini kullanan su- nuculara yıllardan beri takılıp kalmıştık. Sunucular yer değiştirmez, çoğunlukla oturarak konuşur, eğer arada bir karşısındakine soru sorarsa bunu da tekdüzelikten kurtulmayan bir uygulamayla gerçekleştirirlerdi. Bu tür sunuş biçimleri de önce TRT Televizyonu'nda başla- mıştır. Gerçi yer değiştiren, ayakta dururak konuşan ve oldukça sürekleyici sunuş biçimlerini deneyen ilk sunu- cularaTekül'den önce de özel televizyonlarda rastlamış- tık. Ama Tekül hem özel televizyonlardaki diğer sunucu arkadaşlanna kıyasla, yenilikleri daha etkileyici ve ba- şanlı bir anlayışla uyguluyor; hem de sunuculuğuna mü- ziği, şarkıyı, oyunculuğu ve stüdyodaki değişik yapılara sahip kişilerte yaptığı söyleşi biçimlerini de katarak şim- diye dek bizim televizyonlanmızda görmeye alışık olma- dığımız sunuş yöntemlerini geliştiriyor. Artık uydular sayesinde izleme olanağına kavuştuğu- muz yabancı televizyonlarda bile Leyla Tekül düzeyin- de sunuculara çok sık rastlamadığımız bir gerçektir. Öte yanda, "Leyla Tekül Şov"un hoşgörü ve uzlaşma yarat- ma çabasını, siyasilere "Artık şu sonınlara çözüm bu- lun" uyansını ve gerginlik yaratabilecek tartışma orta- mından uzak durma eğilimini de anlayışla karşıladığımı- zı söylemeliyim. Bu özelliklerin oluşumunu Tekül'ün ön- cederç yaptığı hazırlıklara ve kamera önündeki kıvrak- lığına borçlu olduğumuz bir başka gerçek. Ne var ki, ortada böylesine çeşitlilik, yetenek ve gün- lük olaylardan kaynaklanan fırsatlar bulunduğunu görün- ce, izleyicinin biraz taşlama ve belki yine gülmece dolu eleştiri bekleyebileceği ve bunlarla karşılaşmayınca da bir eksiklik duyabileceği düşünülebilir. Sonuçta TV yayıncılığımıza yepyeni soluk getiren bir izlenceyle karşı karşıya olduğumuz yadsınamaz. Umanm, herhangi bir engel ve sorunla karşılaşılmaz ve "Leyla Tekül Şov"\a beraberliğimiz daha uzun süre de- vam eder. ^ ^ ^ ^ ^ ^ Sinemamızın en soluklufilmlerindenbirinin kitabı: Yıl- maz Güney, 'Sürü' (Senaryo), Yılmaz Güney Kültür ve Sanat Vakfı, istanbul, 1994. ShowTV ooM Victor Hugo'nun ünlü eserinin en iyi uyarlaması 'ffiçlik'te doğaıı aşk 1 •• •• •• buyüsu The Hunchback of Notre Dame / Yönetmen: W illiam Dieterle Senaryo: Sonya Lavien, Bruno Frank / Görüntü: Joseph H. August / Müzik: Alfred Newman / Oyuncular: Charles Laughton, Cedrick Hardvticke, Maureen O'Hara, Edmond O'Brien, Thomas Mitchell, Harry Davcnport, Rod la Rocque ' 1939 ABD yapımı, 117 dakika. TV Servisi - Daha önce TRT'nin birkaç kez gösterdiği "Notre Da- me'ın Kamburu" şimdi Show TV'de. Victor Hugo'nun bu ünlü klasiğinin ona yakın uyarlaması ya- pıldı, ama en iyisinin VVilliam Di- eterle'nin 1939 tarihli çalışması ol- duğu kabul edilir. Çarpık çurpuk be- deniyle insanlarda korku ve acıma uyandıran Quasimado'yu, Charles Laughton inanılmaz bir başanyla canlandırmış; Dieterle de, Alman dı- şavoırumcu akımının izlerini taşıyan anlatımıyla, popüler sinemanın baş- yapıtlanndan birini yaratmıştı. 'Hilkat garibesi' Quasimado, hi- mayesinde bulunduğu başdiyakoz Frollo'ya köpek sadakatıyla bağlıdır. (Diyakoz: Hristiyanlıkta, üç aşamalı ruhbanhğın. papazlık ve piskopos- luktan önceki ilk aşamasında bulu- nan kilise görevlisi; çeşitli Protestan kiliselerinde, kilise görevlerini ve ba- zen cemaatin yönetsel işlerini paylaş- mak üzere, genellikle takdis edilerek resmen görevlendirilen cemaat üye- si). Quasimado, çingene güzeli Es- meralda'ya aşık olunca, gelişmeler hızlanır. Frollo. kendisine yüz ver- meyen bu kadını cadılıkla suçlar ve yakılmaya mahkûm eder. Quasima- do, buna engel olmak için harekete geçer...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle