Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURlYET 3ŞUBAT1995CUMA
14 KULTUR
Devlerden hırsız-pobs oyunuCUMHUR CANBAZOĞLU
Geçen hafla sinema dünyası,
çekimlerine başlanan ya da
hazırlıklanna gırişilen birçok
önemli filmi konuştu. Ajanslar,
ahşılanın dışında bol fîlm haberleri
geçtiler abonelerine.
Bunlann en önemlilerinden biri, iki
dev oyuncu Robert de Niro ve Al
Pacino'nun bir araya geldikleri
Heat'ın çekimlennın tamamlandığı
habenydı. Michael Mann'm (Son
Mohikan) >azıp yönettiği filmde
De Niro'ya hırsız, AI Pacino'ya da
polis rolü düşmüştü.
Fransızlar atakta
Fransız yönetmenlerin atağı da
dikkat çekiciydı. 'Gûlün Adı', 'Ayı'
ve 'Sevgfli'yle dünya çapında
ünlenen Jean-Jacques Annaud,
Tristar ıçın gerçek bır öyküden
hareket eden Seven Years in Tîbet'ın
çekimlenne başladı. Annaud, 2.
Dünya Savaşı'nda lngilizlerin
yönetımındeki bır hapishaneden
kaçıp önce Hındıstan'dan
Hımalayalar'a, oradan da Tibet'e
kadar yürüyen ve Dalai Lama'yla
tanışan ilk Batılı Heinrich
Harrer'ın öyküsünü anlatacak.
Claude Chabrol'dan da bir film var,
yeni listelerde Chabrol. birposta
memuresi. bır ev kadını ve bir de
sosyeteye mensup asilin çevresinde
gelişen öyküyü anlatabilmek için
Robert de Niro
Isabelle Huppert, Sandrine
Bonnaire ve Jacqueline Bisset'le
ışbirlığı yapacak.
Louis Mane ıse Mariene Dietrkh'in
yaşamını en iyi L'ma Thurman'ın
(Henry ve June) canlandıracağını
düşünüp rolü ona verdi.
Çekimlerine gelecek ay Roma'da
başlanacak filrrun senaryosu,
Hollywood'un ünlü kalemlerinden
John Guare'ın
AJ Pacino
Son fılmlenni bol yıldızdan oluşan
oyuncu kadrolanyla yapan Robert
Ahman, bu kez birkaç önemli
isimle 'yetinmeyi' bildi. Altman'ın
yeni filmi 1920'lerde geçiyor; yaşlı
bir gangster (Harry Belafonte)
kansı (Kim Bassinger) ile sevgilisi
(Jennifer Jason Leigh) arasında
kalmış, ne yapacağını bilemiyor.
Fılmin adı Cansas Chy.
Beş yıldır setlere uğramayan
L'ma Thurman
Michael Cünino, sonunda sınemaya
döndü. 52 yaşındaki yönetmen,
ölümcül hastalığa yakalanmış
bırinin doktorunu kaçırması
üzerine oturtmuş senaryoyu.
Başrol için de Katil Doğanlar'la
ünlenen Woody Harrelson'ı seçmiş
Cimino.
Son dönemde hangi sinema
dergisini açarsanız açm sürekli aynı
isimlerle karşılaşıyorsunuz:
Tarantino, Jodie Foster, Denzel
VVashington, Tom Hanks ve
Antonio Banderas. Bu sanatçılann,
deyim yerindeyse başlannı
kaşıyacak vakitleri yok.
Tarantino, Los Angeles'ta Bruce
WIffis, Madonna, Yaleria Goüno,
Jennifer Beals ve Liz Taylor'lı
kadrosuyla yeni filmi Four
Rooms'u yönetiyor.
Jodie Foster ise kamera arkasına
geçeceği ikinci fılıni A Home for
tbe HoHdays için kadro
oluşturmakla meşgul. FosteT, şu ana
kadar Hofly Hunter, Robert Downey
Jc, Anne Bancroft ve Dylan
McDermott'la anlaştı.
Denzel Washington,
PhüadeJphia'dan sonra fazla dikkat
çekecek bir yapıt ortaya
koyamamıştı. Hollywood'dan gelen
haberlere göre Washington, Brett
Leonard'ın yöneteceği filmde
bılgısayann yarattığı bir caniyi
canlandıracakmış.
Lorca'nm yaşamı
beyazperdede
Türk sinemaseverlerin son olarak
Ruhlann Evi'nde izledıği Antonio
Banderas, bu kez ünlü tspanyol şair
Federico Garcia Lorca'nın
yaşamını anlatacak Lorca(Yön.:
M. Zurinega) adlı filmde Andy
Garcia ve Edward James Otmos'la
rolleri paylaşacak.
Tom Hanks'le ilgili haber de
Forrest Gump üzerine. Oscar
alması beklenen filmin devamını
yazıyor Wînston Groom. Mayıs
sonunda kitap olarak piyasaya
çıkacak öykü, eylülde sinemaya
aktanlacak, başrol, büyük olasılıkJa
yine Hanks'in olacak.
Son haber Mastroianni'den. 1995
Cannes Film Festivali jüri
başkanlığına MarceUo Mastrotanııi
seçildı.
taşunftit
TACİZ-Bugün gösterime gi-
ren filmler arasında Barry Le-
vinson'un yönettiği, başrollerini
Michael Douglas ve Demi Mo-
ore'un paylaştığı "Taciz" adlı
fılm de yer alıyor. Konusuyla
tartışmalar yaratan filmde 9O'lı
yıllann değişen dünyasında, de-
ğişen kurallarla gelen acımasız
çalışma ortamı, iş dünyasında
dönen entrikalar, emrinde çalı-
şan eski sevgilisine cinsel taciz-
de bulunan bir iş kadını. parlak
bır gelecek beklerken, her şeyinı
yitırme tehlikesiyle yüz yüze ka-
lan bır adam, kısacası insanhk
tarihi kadar eski olan kadın-er-
kek çatışmasının değişen çehresı
sunuluyor.
Filmde Tom Sanders (Michael
Douglas), yüksek teknoloji üre-
ten bir firmada yöneticidir. Plan-
lamadan sorumlu başkan yar-
dımcılığına terfı edeceği günü
beklerken gençlık yıllanndaki
sevgilisi Meredith Johnson'un
(Demi Moore) sorumlusu oldu-
ğu gruba atandığını öğrenir. Me-
redith çok güzel ve çok hırslı bir
kadındır.
Meredith. Tom'u görüşmeye
çağırdığında, onu baştan çıkar-
maya ve cinsel tacizde bulunma-
ya kalkışır. Evlı olan Tom, ona
öfkeyle karşı koyar. Ancak ertesi
gün Meredith'ın kendıni cinsel
taciz ıddiasıyla yönetime şikâyet
ettiğini öğrenerek dehşet içınde
kalır. Çok zor durumda kalan
Tom'un yürütmekte olduğu pro-
je de sabote edilir. Bu olayın şir-
ketin geliştirmekte olduğu üç
boyutlu simülasyon sistemi ve
yönetim polıtıkasıyla da ilgisi
vardır. Başka seçeneği kalmayan
Tom, gerçeği bulmak ve suçsuz-
luğunu kanıtlamak^ işini ve evli-
liğinı kurtarmak. kendine saygı-
sını yeniden kazanmak için so-
nuna kadar mücadele etmeye ka-
rar venr.
KAHİRENİN SIRRI- Ruby
Cairo"nun yönettiği, başrollerini
Andie MacDowell, Liam Neeson
ve Vlggo Mortensen'ın paylaştı-
ğı "Kahire'nin Sırn" adlı fılm
bugün gösterime giriyor. Filmde
Bessie Faro (Andie Mac Dowll),
Los Angeles Uluslararası Hava-
alanı'na yakın bir yerlerde,
uçaklann iniş yolu üzerinde otu-
ran üç çocuklu. kendinı kocasına
adamış, günlük yaşayan bir ka-
dındır. Yakışıklı ve karizmatik
bir karaktere sahip olan kocası
Johnny Faro (Viggo Morteen-
sen) eski uçak ışini yürütmeye
çalışırken, Bessie'nin günleri ço-
cuklara bakmakla, televizyon di-
zilerini seyretmekle ve gazete
kuponlan kesmekle geçmekte-
dir.
Johnny. Mexico'daki Verac-
nız'da bir uçak kazasında ölünce
Bessie'nin yaşamı zorlaşır. Çün-
kü kocasından ona miras olarak
bir sürü ödenmemiş fatura ve ev
borcu kalmıştır. Duygusal yön-
den yıkılmış olan Bessie, elinde
kalan az mıktardakı parayla ko-
casını gömmek üzere Veracruz'a
gider. Ancak Johnny'nin eşyala-
nnın arasında, şans eseri buldu-
ğu ipuclart Bessie'yi Verac-
ruz'da bir banka hesabma götü-
rünce, işler değişir. Bunca yıldır
tanıdığını sandığı ve sevdiği
adamın başka bir yaşamı oldu-
ğunu öğrerur.
Bessie'nin yoluna bir kaç kez
çıkan ve değişik bir insan olan
Dr. Fergus Lamb (Liam Neeson)
kendini dünya msanlığına ada-
mış biri olarak tanıtır ve Bes-
sıe'ye yardımcı olur. Sonunda
onun kalbini çalmayı başarır.
Bessie, Dr. Lamb'in yardımıyla
bulmacanın parçalannı bir araya
getırmeyi başanr.
Güleryüzlü bilgeliğini hep koruduKültür Servisi- Onat Kutlar.
önceki akşam Pen Yazarlar Derne-
ği'nin Küçük Sahne'de düzenledıği
bır etkınlikle bir kez daha anıldı.
Edebıyatçı kışilığıyle sinema ala-
nına yaptığı unutulmaz katkılar,
dostlan tarafından bir kez daha dile
getirildi
Etkinliğe konuşmacı olarak Pen
Yazarlar Derneği Başkanı Şükran
Kurdakul, Salim Şengil, Gülsüm
Cengiz Akyüz, Orhan Barlas. Onat
Kutlar'ın karde§ı Erhun Kutlar,
Kemai Özer, Işıl Ozgentürk, Sennur
Sezer, Adnan Özyalçıner, Ulkii Ta-
mer, Rekin Teksoy \e Gülsen Tun-
cer katıldı.
Anadohı'ya bakaş açısını
değiştirdi
Şükran Kurdakul, konuşmasında
Onat Kutlar" ın nitelikleri bakımm-
dan zor yetışecek bir ınsan olduğu-
nu vurguladı. Türkiye'nin tkinci
Meşrutiyet'ten bu yana çok dar ge-
çıtlerden geçtiğini ifade eden Kur-
dakul. "Onat, 'sanatçılar hem sa-
natçı, hem milıtan olmah'derdi.
Toplumsal, siyasal savaşıma katıl-
mayu hiç unutmadı. Öykünün, şi-
irin en güzelini yazdı. Çağdaş sine-
ma sanatının simgelerinden biriydi.
Ne yapariarsa yapsınlar, Onat Kut-
lar'ı ve ondan sonraki kuşağı çağ-
daş, demokratik. laik Türkiye cum-
hurivetinden vazgeçiremeyecekkr1
"
dedi!
Orhan Barlas, Kutlar'ın ilk defa
Anadolu Ortaçağı'nın yazına geç-
mesinin örneğinı gösterdığini belir-
terek "Jshak'a kadar yazılan Ana-
dolu, başka türiü bir Ânadolu'ydu.
'Onat, tshak'm yazılmasına kadar
olan Anadolu'va bakış açısını de-
ğiştirdi dendi. lshak'ta anlatılan
Ortaçağ, eskimiş kentlerin Ortaça-
ğı'dır" dedi.
Yıllar sonra Güney Amenka ede-
biyatıyla bü>ülü gerçekçiliğin bize
yeni geldiğini düşündüklerini, oysa
o gerçekçiliğin lshak'ta bulunduğu-
nu belirtti. Kutlar'ın fshak'ı yaz-
dıktan sonra durduğunu. kendisinın
onun ilk yazdığı kitabm ağırlığı al-
tında ezildiğini düşündüğünü ifade
eden Barlas, "Meğer tam bu möj-
de>i almak üzereymişiz. Onat yeni-
den çok rvi yapbğı şeye, \~ani yazıya
dönecekmiş. Hainler, bırakinadı-
lar" dedi.
Onat Kutlar'ın 'öMürüldüğünün'
altını çizen Barlas, öldürülmeye
karşı hepimizin bır arada omuz
omuza olmamız gerektığini vurgu-
ladı.
Salim Şengil de Onat Kutlar'ı
1953 yılında Ankara'da Seçılmiş
Hikâyeler dergisini çıkarırken tanı-
dığını. farklı kentlerde yaşamalan-
na karşın, dostluklannın sürdüğünü
anlatrı.
Adnan Özyalçıner, Onat Kut-
lar'ın sanatın yalnızca burjuvanın
malı olamayacağını açık seçik be-
lirterek ağırlığını, koşullan iyileşti-
recek ve eğitılecek halktan yana
koyduğunu. öykülerinde de amaç-
ladığı kitlenin yine bu olduğunu
vurguladı.
Birer başkaldırı öykûsü
Onat Kutlar'ın öykülerinin olay
öyküleri olmadığını, ancak bu öy-
külerde olay, konu, hatta serüvenle-
nn bulunduğunu söyleyen Özyalçı-
ner,
u
Bunu yaratan da öykü kişile-
rinin psikolojik yapılarıyla, kimi
durumlann iç içe geçmiş ofanast. ts-
hak'taki kişiler, >aşadıklan zaman-
dan toplumsal koşuDardan, en baş-
ta da kendilerinden sıynlıp gitmck
isteyen kişilerdir. Onlann bu çabası.
toplumun onlara dayattığı kabukla-
n kırma çabasıdır. Bu bakımdan,
bunlan birer başkaldırı öyküsü de
sayabiliriz" dedi.
Öryalçıner, Kutlar'ın öykülerine
gönintülerin egemen olduğunu vur-
gulaflı: -lmgeleri ve benzetmeleri
bu görüntüleri yaratmak için kul-
lanmıştır. Onun için görüntülerin
eşliğinde engin bir betimleme deni-
zine dalarsınız. Bu onun öykü dün-
yasıdır. Belki de onu sinemaya bu
görüntû uzmanüğı kazandırmiştır.
Gülsüm Cengiz Akyüz, genç ku-
şaktan bir yazar olarak, Onat Kut-
lar'dan hep bır şeyler öğrendiğini
vurguladr "Yapıtlannı okurken, Si-
nematek'te o güzelim fîlmleri izkr-
ken öğrendim, mücadelelerinden
öğrendim. Öğrendim ki bir yazar
ülkesinde, çağında yaşananlardan
sorumludur. Sanatıyla. birikimiylc
bu mücadeleye katılmalıdır. Ha\^ta
müdahale etmelidir."
Şenlik ile anılmah
Onat Kutlar'ın sinemacılığını an-
latan Rekin Teksoy, "Onat, her za-
man ahşık okluğum gibi ilk sıratar-
da görmüyorum senL Ama belki fu-
ayedesin. makine dairesindesin. \e
hepimizin yüreğindesin" diyor,
onun sinema kültürünün öncüsü ol-
duğunu vurguluyordu: "Sinemanın
rastgele bir eğlence sayıldığı bir dö-
nemde, iğneyle kuyu kazar gibi Si-
nematek'teki çabalanyla sinemanın
çok uzun soluklu ve önmli bir sanat
dalı olduğunu Türk insanma öğret-
ti"
Onun Sinematek'i ailesinin bir
bireyi, üçüncü çocuğu gibi sevdiği-
nı anlatan Teksoy. Onat Kutlar'ın
katalızörlük nıteligine dikkat çekti:
"Yan \-ana geunesi zor göriişieri bir
araya getirir. çıkabflecek tartişmala-
n önlerdi".
"Yusuf ile Kenan", "Hazal"ve
"Hakkâri'de Bir Me>^im"in senar-
yolannın sayısal olarak çok olrna-
masına karşuı sinemamızda büyük
ağırlığı olan filmlerin senaryolan
olduğunu vurguladı. Onat Kutlar'ın
daima gülerek, şenlikle anılmasın-
dan yana olan Teksoy, gelecek yil
bir 'Onat Kutlar ŞenBği' ile anılma-
sını ve çeşitli sanat dallannda öne
çıkmış bir konu ya da kişiye de
Onat Kutlar ödülü verilmesini
önerdi.
Olümüyle bize bir şey
haürlatü
Işıl Ozgentürk ise "O büyük der-
viş, olümüyle bize bir şey haüriattt.
Güzel insanlanmızı harcıyorduk.
Çoktandır özeleştiri yapmadık. Yi-
tirdiğimiz değerieri sorgulamadık.
Biz kleaDeriınizden niye uzaklaşük?
Hangi ideal ve ideolojilerin peşin-
den gtaneüyiz?" derken, gözvaşla-
nnı tutamıyor, "BiByorum ki o, so-
rular sormaya başladığımız anda
bizim yanımızda olacaktır" diye
noktalıyordu sözlenni.
Gûlervüzlü bilgeliğini
korudu
Kemal özer, Onat Kutlar'ın yaz-
dıklanna bakmanm edebiyatımızın
ondan alamadığı gerçek verimin
boyutlannı anlamaya yeterli oldu-
ğunu söyledi. Onat Kutlar'ın öykü
ve roman taslaklanyla Paris'in yo-
lunu tuttuğunu anlatan Özer, "Ya-
şama trajedisi dedigi şeyin payına
sinema düşmüş, Sinematek'i kur-
mayı görev edinmişti" sözleriyle si-
nema alanında yoktan var ettikleri-
ne dikkat çekiyordu.
Ulkü Tamer de 50'lerde kış gün-
lerini Istanbul'da Hukuk Fakültesi
kantininde geçirip politika, günlük
olaylar ve edebiyattan söz ettikleri-
ni, 1960 yılına gelirken Beyazıt'ta
bir kahveyi mesken tuttuklannı an-
lattı.
GecelsaÇettk'india
gösterisiyle sona erdi
Öğrencilik yıllannda tanımadık-
lan kişilenn peşlerine takılmış gizli
polisler olmalanndan kuşkulandık-
lannı, bu yüzden adlannı yan uy-
durmaca Ösmanhca'ya çevirdikle-
rini, Onat Kutlar'ın adının da
"Makbul Müteberrik"e dönüştüğü-
nü söyleyen Tamer, Kutlar için
"Yaşadığı sürece güleryüzlü bügefi-
gini korudu. Makbul Müteberrik,
hep makbul bir insan oJdu" diyor-
du.
Daha sonra sahneye çıkan Erhun
Kutlar ise "Günün birinde bir yer-
lerden bir el, eğer bu karanhğı bir
şeknyie aydmhğa çevirecek bir düğ-
meye basarsa, Onat ve önceleriyle
giderek kararan günümüzün aydin-
lığında size Onat'ı biraz daha iyi
anlatma şansuu bulurum" diyordu.
Sennur Sezer ve Gülsen Tun-
cer'in Onat Kutlar'ın şiirlerini oku-
duklan gece, Isa Çelik'in hazırladı-
ğı Onat Kutlar'la ilgili bir dia gös-
terisiyle noktalandı.
Üçlemenin son filmi 'Kırmızı' gösterimde
Kültür Servisi- Ünlü Polonyalı
yönetmen Krzysztof Kieslowski
Fransız Devrimi'ne adadığı üçleme-
sinin en son filmi "Üç Renk Kmnı-
zı" ile sinemaya veda etti. Oçleme-
nin daha önceki filmlerinden "Üç
Renk Mavi" özgürlük, "Üç Renk
Beyaz" eşitlik konulannı işliyordu.
"Mavi", eşini ve çocuğunu bir tra-
fık kazasında yitiren bir kadının öz-
gürlükle yüzleşmesini, "Beyaz" da,
kansından aynldıktan sonra, bütün
enerjisini zengin olmaya adayan ve
amacına ulaşan bir Polonyalmın öy-
küsünü anlatıyordu. Başrollerinde
Irene Jacob ve Jean-Louis Trintig-
nant'ın oynadığı "Kırmızı"da, bir
trafik kazası sonucu yaşlı bir yar-
gıçla tanışan genç bir mankenin ya-
şamına ve yargıçla olan ilişkısine
ışık tutuyor Kieslowski. Film kar-
deşlik temasını işliyor. Bugün gös-
terime giren "Üç Renk Kırmızı"
hakkında, sinema dergısi Premi-
ere'de çıkan bir yazıdan alıntılar su-
nuyoruz:
Film, telefonun tuşlarına basan
bir parmakla başlıyor. Yeten kadar
basit bir hareket. Telefon tuşlan.
olası film kurgulan için yararlı bir
yol gösterici olduğu için, bu sahne
binbir değişik filmin başlangıcı ola-
bilir. "Ktrmızı", telefon fîlmleri ge-
leneğine pek saihip çıkmıyor. Daha
çok, telefonun ilişkiyi ilerletmeden
bağlantıda kalmak için çok uygun
olduğunu öne süren Cocteau'nun
"La Voh Humainer
"inden etkilen-
mişe benziyor.
Tuşlara basan parmak Irene Ja-
cob'un canlandırdığı genç bir Isviç-
Ünlü Polonyalı > önetmen KrzysztofKieslowski, Fransız Devrimi'ne ada-
dığı üçlemesinin en son filmi "Üç Renk Kırmızı"Ue sinemaya veda etti.
reli mankene, Valentine'e ait. Defi-
leden sonra. Valentine, gitgide ya-
bancılaştığı tngilteîe'deki erkek ar-
kadaşını aramak için eve gitmek is-
tiyor. Ama yolda bir köpek eziyor.
Yalnızca bir çarpma sesi duyuyo-
ruz ve bu da bizi daha çok şaşırtı-
yor. Tıpkı Valentine gibi, köpeği an-
cak kazadan sonra görebiliyoruz.
Yine de "Kırmızı"nın geri kalanı,
daha hoş sürprizlerle dolu. Köpek,
veterinerin Valentine'e söylediğine
göre, yaşıyor, üstelik de hainile. Kö-
peğin sahibinin izini sürerken, Va-
lentine büyük bir eve ginyor ve bir-
sürü kablonun ortasında, en gözde
emeklilik eğlencesine dalmış bir
halde komşulannın telefon konuş-
malannı dinleyen yaşlı bir adam
(Jean-Louis Trinognant) buluyor.
"Sen kimsin? Aynasız mı?"diye
sonıyor Valentine. "Daha da kötü,
bir yargıç"diye yanıtlıyor yaşlı
adam. Daha da kötü, çünkü Kies-
lowski'nin kitabında birçok günah
olmasına karşın, yargıya varmaktan
daha kötüsü yoktur ve Kieslovvs-
ki'nin bir gözü hep yargı sisteminin
üstünde olmuştur. Kieslowski'nın
insanlar arasındaki dayanışmayı ele
alışı, insan ilişkısinin olabilirliğine
duyduğu derin şüpheciliğe dayanı-
yor: Telefonun tuşlanna basarak bir
insanın ruhuna ulaşmayı bekleye-
mezsiniz. Ama, yine de "Kırmızı",
Kieslowski'nin fîlmleri arasında en
hafıf ve iyimser olanı.
Valentine, yargıca duyduğu tik-
sintinin önce acımaya, sonra da sev-
giye dönüştüğünü fark ediyor: gitgi-
de, yargıcın, bir zamanlar bir kadını
sevdifini ve kadının başka bir erkek
yüzünden ona ihanet ettiğini, artık
başka bir kadını sevme şansımn ol-
madığını öğreniyor. "Belki de, kar-
sriaşmam gereken kadm sendin"di-
yor yargıç Valentine'e. Valentine'in
kapı komşusu Auguste ismınde bir
genç adam. Ikisi, asla karşüaşmaya-
cak gibi görünüyorlar, ama film, so-
nunda, onlan mutlu bir şekılde bir
araya getiriyor. Auguste'ün de bir
yargıç olmaya çalıştığı, kız arkada-
şının başka bir adainla ilişkisi oldu-
ğu ve yaşamının, yargıcın yaşamıy-
la büyük benzerlikler içerdıği anla-
şılıyor. Film akışını değiştiriyor ve
bir soruyu yanıtlamaya çalışıyor:
Auguste Valentine'le karşılaşacak
ve yargıcın kötü yazgısından kurtu-
labilecek midir?
"Kınnra", bu açıdan, yine bir te-
lefon konuşmasıyla başlayan ve bü-
yük bölümünde asıl çiftı ayn tutan
"Sleepless In Seattk (Sevginm Bağ-
hdıklan^'a, Avrupah bir entelektü-
el tarafından verilmiş bir yanıt. Söy-
lemeye gerek yok, Kieslovvski'nin
fihnleri, kederle ağırlaşmış, kaza ve
talihin olası bileşimleriyle canlan-
mıştır. Valentine'le August sonunda
tanışıyorlar, onlan bir araya getiren
olağanüstü koşullar altında ve Kies-
lovvski'nin filme çektiğı en etkileyi-
ci sahnelerden birinde, üçlemede
oynayan bütün başoyuncularla bir-
likte...
Kaynak
Yayınlarfndan
Dimitrov
• Kültür Servisi- Kaynak
Yayınlan, G.Dimitrov'un tkinci
Dünya Savaşı öncesi yükselen
faşizm koşullanndaki yazı ve
konuşmalannı içeren "Faşizme
Karşı Birleşik Cephe" kitabını,
17 yıllık bir aradan sonra okura
yeniden sundu. Tarihin en acı
derslerinden birinin, Hitler
faşizmine karşı dünya halklannın
verdiği mücadelenin bir özeti
olarak tanıtılan kitap, daha önce
Aydınlık Yayınlan tarafından
1975 vel978'de iki kez
yayımlanmıştı.
Türk Hava
Kumımu'ndan ödüUü
yarışma
• TRABZON (AA) Türk Hava
Kurumu, yurt çapında "Ödüllü
Edebiyat ve Sanat Eserleri
Yanşması" düzenledi.
Yanşmaya, şiir, öykü, anı, haber,
röportaj, fotoğraf ve karikatür
dallanndaki eserlerle
katılınabilecek. Herkese açık
olan yanşma için son başvuru
tanhi, 31 Mart.
Dostbr Tıyatrosu
insaıiı8J*ıni ı
sergileyecek
• ZONGULDAK (AA)- Dostlar
Tiyatrosu. Nâzım Hıkmet'in
yazdığı "Insanlanm" adlı oyunu
Zonguldak'ta sergileyecek.
Yönetmenliğini, uyarlamasını ve
oyunculuğunu Genco Erkal'ın
üstlendiği, Duygu Sağıroğlu'nun
dekorlannı düzenledıği oyun, 6
Şubat günü saat 20.30'da
Zonguldak Atatürk Kültür
Merkezi'nde sergilenecek. Oyun,
Zonguldak Barosu tarafından
düzenlenen etkinlikler
kapsamında gösterime
sunulacak.
Nasuh Mahruki'detı
saydam gösterimi
• Kültür Servisi- Yeni
Yüksektepe Kültür Derneği,
şubat ve mart aylannda,
"Cumartesi Konferanslan" ve
"Saydam Gösterileri" adı
altanıda felsefe, sanat, kültür ve
doğa konulannın yer aldığı
etkinlikler düzenleyecek.
Etkinlikler, 4 Şubat günü saat
14.00'te Nasuh Mahnıki'nin
yapacağı saydam gösterimi ile
başlayacak. 1992 yılında
Dağcüık Federasyonu tarafından
yılın dağcısı seçilen ve yılın
sporcusu olmaya aday gösterilen
Nasuh Mahruki, bu saydam
gösterisinde, Kar Leopan
unvanını aldığı Pamir ve Tien-
Shan tırmanışlannda çektiği
saydamlan gösterecek.
Okay Temiz'lecaz
üzerine bir söyteşi
• ANKARA (AA) - Vurmalı
çalgılar ustası Okay Temiz, yann
Atlantis Müzikevi'nde
sanatseverlerle söyleşecek.
Atlantis Müzikevi tarafından her
hafla düzenlenen 'Cumartesi
Söyleşileri' çerçevesinde
gerçekleştırilen etkinlikte Okay
Temiz, caz üzerine bir söyleşi
yapacak. Okay Temiz,
söyleşiden sonra CD ve
kasetlerini imzalayacak. Söyleşi,
yann 17.00 -18.00 saatleri
arasında gerçekleştirilecek.
ABT, 'düğün
salonu'nda
• Kültür Servisi - Ankara Birlik
Tiyatrosu, kuruluşunun 25.
yılına salonsuz giriyor. Üç yıldır
etkinliklerini sürdürdüğü Kültür
Merkezi, mahkeme karan ile
kapatılan ve salonundan
çıkanlan Ankara Birlik
Tiyatrosu, oyunlannı
Kocamustafapaşa'da bir düğün
salonunda sahneliyor. ABT,
Maksim Gorki ve Bertolt
Brecht'ın 'Ana' ve Zeki
Göker'in yazdığı 'Haziranda
Ölmek Zor' adlı oyunlannı şubat
ayı içinde Can Düğün
Salonu'nda sahneleyecek.
ABT'nin oyunlannda Gül
Göker, Halit Karaata, Kırruz
Bozkır, Filız Işık, Sait Deniz,
Dılara Tor, Zeki Göker, Banş
tldan, Ezel Karaata, Ahmet
Öztürk, Bilge Can Göker, Deniz
Salman, Aslı Dede, Deniz
Boruklu ve Uluç Özkök rol
ahyor (530 44 52)