06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURlYET 3ŞUBAT1995CUMA 14 KULTUR Devlerden hırsız-pobs oyunuCUMHUR CANBAZOĞLU Geçen hafla sinema dünyası, çekimlerine başlanan ya da hazırlıklanna gırişilen birçok önemli filmi konuştu. Ajanslar, ahşılanın dışında bol fîlm haberleri geçtiler abonelerine. Bunlann en önemlilerinden biri, iki dev oyuncu Robert de Niro ve Al Pacino'nun bir araya geldikleri Heat'ın çekimlennın tamamlandığı habenydı. Michael Mann'm (Son Mohikan) >azıp yönettiği filmde De Niro'ya hırsız, AI Pacino'ya da polis rolü düşmüştü. Fransızlar atakta Fransız yönetmenlerin atağı da dikkat çekiciydı. 'Gûlün Adı', 'Ayı' ve 'Sevgfli'yle dünya çapında ünlenen Jean-Jacques Annaud, Tristar ıçın gerçek bır öyküden hareket eden Seven Years in Tîbet'ın çekimlenne başladı. Annaud, 2. Dünya Savaşı'nda lngilizlerin yönetımındeki bır hapishaneden kaçıp önce Hındıstan'dan Hımalayalar'a, oradan da Tibet'e kadar yürüyen ve Dalai Lama'yla tanışan ilk Batılı Heinrich Harrer'ın öyküsünü anlatacak. Claude Chabrol'dan da bir film var, yeni listelerde Chabrol. birposta memuresi. bır ev kadını ve bir de sosyeteye mensup asilin çevresinde gelişen öyküyü anlatabilmek için Robert de Niro Isabelle Huppert, Sandrine Bonnaire ve Jacqueline Bisset'le ışbirlığı yapacak. Louis Mane ıse Mariene Dietrkh'in yaşamını en iyi L'ma Thurman'ın (Henry ve June) canlandıracağını düşünüp rolü ona verdi. Çekimlerine gelecek ay Roma'da başlanacak filrrun senaryosu, Hollywood'un ünlü kalemlerinden John Guare'ın AJ Pacino Son fılmlenni bol yıldızdan oluşan oyuncu kadrolanyla yapan Robert Ahman, bu kez birkaç önemli isimle 'yetinmeyi' bildi. Altman'ın yeni filmi 1920'lerde geçiyor; yaşlı bir gangster (Harry Belafonte) kansı (Kim Bassinger) ile sevgilisi (Jennifer Jason Leigh) arasında kalmış, ne yapacağını bilemiyor. Fılmin adı Cansas Chy. Beş yıldır setlere uğramayan L'ma Thurman Michael Cünino, sonunda sınemaya döndü. 52 yaşındaki yönetmen, ölümcül hastalığa yakalanmış bırinin doktorunu kaçırması üzerine oturtmuş senaryoyu. Başrol için de Katil Doğanlar'la ünlenen Woody Harrelson'ı seçmiş Cimino. Son dönemde hangi sinema dergisini açarsanız açm sürekli aynı isimlerle karşılaşıyorsunuz: Tarantino, Jodie Foster, Denzel VVashington, Tom Hanks ve Antonio Banderas. Bu sanatçılann, deyim yerindeyse başlannı kaşıyacak vakitleri yok. Tarantino, Los Angeles'ta Bruce WIffis, Madonna, Yaleria Goüno, Jennifer Beals ve Liz Taylor'lı kadrosuyla yeni filmi Four Rooms'u yönetiyor. Jodie Foster ise kamera arkasına geçeceği ikinci fılıni A Home for tbe HoHdays için kadro oluşturmakla meşgul. FosteT, şu ana kadar Hofly Hunter, Robert Downey Jc, Anne Bancroft ve Dylan McDermott'la anlaştı. Denzel Washington, PhüadeJphia'dan sonra fazla dikkat çekecek bir yapıt ortaya koyamamıştı. Hollywood'dan gelen haberlere göre Washington, Brett Leonard'ın yöneteceği filmde bılgısayann yarattığı bir caniyi canlandıracakmış. Lorca'nm yaşamı beyazperdede Türk sinemaseverlerin son olarak Ruhlann Evi'nde izledıği Antonio Banderas, bu kez ünlü tspanyol şair Federico Garcia Lorca'nın yaşamını anlatacak Lorca(Yön.: M. Zurinega) adlı filmde Andy Garcia ve Edward James Otmos'la rolleri paylaşacak. Tom Hanks'le ilgili haber de Forrest Gump üzerine. Oscar alması beklenen filmin devamını yazıyor Wînston Groom. Mayıs sonunda kitap olarak piyasaya çıkacak öykü, eylülde sinemaya aktanlacak, başrol, büyük olasılıkJa yine Hanks'in olacak. Son haber Mastroianni'den. 1995 Cannes Film Festivali jüri başkanlığına MarceUo Mastrotanııi seçildı. taşunftit TACİZ-Bugün gösterime gi- ren filmler arasında Barry Le- vinson'un yönettiği, başrollerini Michael Douglas ve Demi Mo- ore'un paylaştığı "Taciz" adlı fılm de yer alıyor. Konusuyla tartışmalar yaratan filmde 9O'lı yıllann değişen dünyasında, de- ğişen kurallarla gelen acımasız çalışma ortamı, iş dünyasında dönen entrikalar, emrinde çalı- şan eski sevgilisine cinsel taciz- de bulunan bir iş kadını. parlak bır gelecek beklerken, her şeyinı yitırme tehlikesiyle yüz yüze ka- lan bır adam, kısacası insanhk tarihi kadar eski olan kadın-er- kek çatışmasının değişen çehresı sunuluyor. Filmde Tom Sanders (Michael Douglas), yüksek teknoloji üre- ten bir firmada yöneticidir. Plan- lamadan sorumlu başkan yar- dımcılığına terfı edeceği günü beklerken gençlık yıllanndaki sevgilisi Meredith Johnson'un (Demi Moore) sorumlusu oldu- ğu gruba atandığını öğrenir. Me- redith çok güzel ve çok hırslı bir kadındır. Meredith. Tom'u görüşmeye çağırdığında, onu baştan çıkar- maya ve cinsel tacizde bulunma- ya kalkışır. Evlı olan Tom, ona öfkeyle karşı koyar. Ancak ertesi gün Meredith'ın kendıni cinsel taciz ıddiasıyla yönetime şikâyet ettiğini öğrenerek dehşet içınde kalır. Çok zor durumda kalan Tom'un yürütmekte olduğu pro- je de sabote edilir. Bu olayın şir- ketin geliştirmekte olduğu üç boyutlu simülasyon sistemi ve yönetim polıtıkasıyla da ilgisi vardır. Başka seçeneği kalmayan Tom, gerçeği bulmak ve suçsuz- luğunu kanıtlamak^ işini ve evli- liğinı kurtarmak. kendine saygı- sını yeniden kazanmak için so- nuna kadar mücadele etmeye ka- rar venr. KAHİRENİN SIRRI- Ruby Cairo"nun yönettiği, başrollerini Andie MacDowell, Liam Neeson ve Vlggo Mortensen'ın paylaştı- ğı "Kahire'nin Sırn" adlı fılm bugün gösterime giriyor. Filmde Bessie Faro (Andie Mac Dowll), Los Angeles Uluslararası Hava- alanı'na yakın bir yerlerde, uçaklann iniş yolu üzerinde otu- ran üç çocuklu. kendinı kocasına adamış, günlük yaşayan bir ka- dındır. Yakışıklı ve karizmatik bir karaktere sahip olan kocası Johnny Faro (Viggo Morteen- sen) eski uçak ışini yürütmeye çalışırken, Bessie'nin günleri ço- cuklara bakmakla, televizyon di- zilerini seyretmekle ve gazete kuponlan kesmekle geçmekte- dir. Johnny. Mexico'daki Verac- nız'da bir uçak kazasında ölünce Bessie'nin yaşamı zorlaşır. Çün- kü kocasından ona miras olarak bir sürü ödenmemiş fatura ve ev borcu kalmıştır. Duygusal yön- den yıkılmış olan Bessie, elinde kalan az mıktardakı parayla ko- casını gömmek üzere Veracruz'a gider. Ancak Johnny'nin eşyala- nnın arasında, şans eseri buldu- ğu ipuclart Bessie'yi Verac- ruz'da bir banka hesabma götü- rünce, işler değişir. Bunca yıldır tanıdığını sandığı ve sevdiği adamın başka bir yaşamı oldu- ğunu öğrerur. Bessie'nin yoluna bir kaç kez çıkan ve değişik bir insan olan Dr. Fergus Lamb (Liam Neeson) kendini dünya msanlığına ada- mış biri olarak tanıtır ve Bes- sıe'ye yardımcı olur. Sonunda onun kalbini çalmayı başarır. Bessie, Dr. Lamb'in yardımıyla bulmacanın parçalannı bir araya getırmeyi başanr. Güleryüzlü bilgeliğini hep koruduKültür Servisi- Onat Kutlar. önceki akşam Pen Yazarlar Derne- ği'nin Küçük Sahne'de düzenledıği bır etkınlikle bir kez daha anıldı. Edebıyatçı kışilığıyle sinema ala- nına yaptığı unutulmaz katkılar, dostlan tarafından bir kez daha dile getirildi Etkinliğe konuşmacı olarak Pen Yazarlar Derneği Başkanı Şükran Kurdakul, Salim Şengil, Gülsüm Cengiz Akyüz, Orhan Barlas. Onat Kutlar'ın karde§ı Erhun Kutlar, Kemai Özer, Işıl Ozgentürk, Sennur Sezer, Adnan Özyalçıner, Ulkii Ta- mer, Rekin Teksoy \e Gülsen Tun- cer katıldı. Anadohı'ya bakaş açısını değiştirdi Şükran Kurdakul, konuşmasında Onat Kutlar" ın nitelikleri bakımm- dan zor yetışecek bir ınsan olduğu- nu vurguladı. Türkiye'nin tkinci Meşrutiyet'ten bu yana çok dar ge- çıtlerden geçtiğini ifade eden Kur- dakul. "Onat, 'sanatçılar hem sa- natçı, hem milıtan olmah'derdi. Toplumsal, siyasal savaşıma katıl- mayu hiç unutmadı. Öykünün, şi- irin en güzelini yazdı. Çağdaş sine- ma sanatının simgelerinden biriydi. Ne yapariarsa yapsınlar, Onat Kut- lar'ı ve ondan sonraki kuşağı çağ- daş, demokratik. laik Türkiye cum- hurivetinden vazgeçiremeyecekkr1 " dedi! Orhan Barlas, Kutlar'ın ilk defa Anadolu Ortaçağı'nın yazına geç- mesinin örneğinı gösterdığini belir- terek "Jshak'a kadar yazılan Ana- dolu, başka türiü bir Ânadolu'ydu. 'Onat, tshak'm yazılmasına kadar olan Anadolu'va bakış açısını de- ğiştirdi dendi. lshak'ta anlatılan Ortaçağ, eskimiş kentlerin Ortaça- ğı'dır" dedi. Yıllar sonra Güney Amenka ede- biyatıyla bü>ülü gerçekçiliğin bize yeni geldiğini düşündüklerini, oysa o gerçekçiliğin lshak'ta bulunduğu- nu belirtti. Kutlar'ın fshak'ı yaz- dıktan sonra durduğunu. kendisinın onun ilk yazdığı kitabm ağırlığı al- tında ezildiğini düşündüğünü ifade eden Barlas, "Meğer tam bu möj- de>i almak üzereymişiz. Onat yeni- den çok rvi yapbğı şeye, \~ani yazıya dönecekmiş. Hainler, bırakinadı- lar" dedi. Onat Kutlar'ın 'öMürüldüğünün' altını çizen Barlas, öldürülmeye karşı hepimizin bır arada omuz omuza olmamız gerektığini vurgu- ladı. Salim Şengil de Onat Kutlar'ı 1953 yılında Ankara'da Seçılmiş Hikâyeler dergisini çıkarırken tanı- dığını. farklı kentlerde yaşamalan- na karşın, dostluklannın sürdüğünü anlatrı. Adnan Özyalçıner, Onat Kut- lar'ın sanatın yalnızca burjuvanın malı olamayacağını açık seçik be- lirterek ağırlığını, koşullan iyileşti- recek ve eğitılecek halktan yana koyduğunu. öykülerinde de amaç- ladığı kitlenin yine bu olduğunu vurguladı. Birer başkaldırı öykûsü Onat Kutlar'ın öykülerinin olay öyküleri olmadığını, ancak bu öy- külerde olay, konu, hatta serüvenle- nn bulunduğunu söyleyen Özyalçı- ner, u Bunu yaratan da öykü kişile- rinin psikolojik yapılarıyla, kimi durumlann iç içe geçmiş ofanast. ts- hak'taki kişiler, >aşadıklan zaman- dan toplumsal koşuDardan, en baş- ta da kendilerinden sıynlıp gitmck isteyen kişilerdir. Onlann bu çabası. toplumun onlara dayattığı kabukla- n kırma çabasıdır. Bu bakımdan, bunlan birer başkaldırı öyküsü de sayabiliriz" dedi. Öryalçıner, Kutlar'ın öykülerine gönintülerin egemen olduğunu vur- gulaflı: -lmgeleri ve benzetmeleri bu görüntüleri yaratmak için kul- lanmıştır. Onun için görüntülerin eşliğinde engin bir betimleme deni- zine dalarsınız. Bu onun öykü dün- yasıdır. Belki de onu sinemaya bu görüntû uzmanüğı kazandırmiştır. Gülsüm Cengiz Akyüz, genç ku- şaktan bir yazar olarak, Onat Kut- lar'dan hep bır şeyler öğrendiğini vurguladr "Yapıtlannı okurken, Si- nematek'te o güzelim fîlmleri izkr- ken öğrendim, mücadelelerinden öğrendim. Öğrendim ki bir yazar ülkesinde, çağında yaşananlardan sorumludur. Sanatıyla. birikimiylc bu mücadeleye katılmalıdır. Ha\^ta müdahale etmelidir." Şenlik ile anılmah Onat Kutlar'ın sinemacılığını an- latan Rekin Teksoy, "Onat, her za- man ahşık okluğum gibi ilk sıratar- da görmüyorum senL Ama belki fu- ayedesin. makine dairesindesin. \e hepimizin yüreğindesin" diyor, onun sinema kültürünün öncüsü ol- duğunu vurguluyordu: "Sinemanın rastgele bir eğlence sayıldığı bir dö- nemde, iğneyle kuyu kazar gibi Si- nematek'teki çabalanyla sinemanın çok uzun soluklu ve önmli bir sanat dalı olduğunu Türk insanma öğret- ti" Onun Sinematek'i ailesinin bir bireyi, üçüncü çocuğu gibi sevdiği- nı anlatan Teksoy. Onat Kutlar'ın katalızörlük nıteligine dikkat çekti: "Yan \-ana geunesi zor göriişieri bir araya getirir. çıkabflecek tartişmala- n önlerdi". "Yusuf ile Kenan", "Hazal"ve "Hakkâri'de Bir Me>^im"in senar- yolannın sayısal olarak çok olrna- masına karşuı sinemamızda büyük ağırlığı olan filmlerin senaryolan olduğunu vurguladı. Onat Kutlar'ın daima gülerek, şenlikle anılmasın- dan yana olan Teksoy, gelecek yil bir 'Onat Kutlar ŞenBği' ile anılma- sını ve çeşitli sanat dallannda öne çıkmış bir konu ya da kişiye de Onat Kutlar ödülü verilmesini önerdi. Olümüyle bize bir şey haürlatü Işıl Ozgentürk ise "O büyük der- viş, olümüyle bize bir şey haüriattt. Güzel insanlanmızı harcıyorduk. Çoktandır özeleştiri yapmadık. Yi- tirdiğimiz değerieri sorgulamadık. Biz kleaDeriınizden niye uzaklaşük? Hangi ideal ve ideolojilerin peşin- den gtaneüyiz?" derken, gözvaşla- nnı tutamıyor, "BiByorum ki o, so- rular sormaya başladığımız anda bizim yanımızda olacaktır" diye noktalıyordu sözlenni. Gûlervüzlü bilgeliğini korudu Kemal özer, Onat Kutlar'ın yaz- dıklanna bakmanm edebiyatımızın ondan alamadığı gerçek verimin boyutlannı anlamaya yeterli oldu- ğunu söyledi. Onat Kutlar'ın öykü ve roman taslaklanyla Paris'in yo- lunu tuttuğunu anlatan Özer, "Ya- şama trajedisi dedigi şeyin payına sinema düşmüş, Sinematek'i kur- mayı görev edinmişti" sözleriyle si- nema alanında yoktan var ettikleri- ne dikkat çekiyordu. Ulkü Tamer de 50'lerde kış gün- lerini Istanbul'da Hukuk Fakültesi kantininde geçirip politika, günlük olaylar ve edebiyattan söz ettikleri- ni, 1960 yılına gelirken Beyazıt'ta bir kahveyi mesken tuttuklannı an- lattı. GecelsaÇettk'india gösterisiyle sona erdi Öğrencilik yıllannda tanımadık- lan kişilenn peşlerine takılmış gizli polisler olmalanndan kuşkulandık- lannı, bu yüzden adlannı yan uy- durmaca Ösmanhca'ya çevirdikle- rini, Onat Kutlar'ın adının da "Makbul Müteberrik"e dönüştüğü- nü söyleyen Tamer, Kutlar için "Yaşadığı sürece güleryüzlü bügefi- gini korudu. Makbul Müteberrik, hep makbul bir insan oJdu" diyor- du. Daha sonra sahneye çıkan Erhun Kutlar ise "Günün birinde bir yer- lerden bir el, eğer bu karanhğı bir şeknyie aydmhğa çevirecek bir düğ- meye basarsa, Onat ve önceleriyle giderek kararan günümüzün aydin- lığında size Onat'ı biraz daha iyi anlatma şansuu bulurum" diyordu. Sennur Sezer ve Gülsen Tun- cer'in Onat Kutlar'ın şiirlerini oku- duklan gece, Isa Çelik'in hazırladı- ğı Onat Kutlar'la ilgili bir dia gös- terisiyle noktalandı. Üçlemenin son filmi 'Kırmızı' gösterimde Kültür Servisi- Ünlü Polonyalı yönetmen Krzysztof Kieslowski Fransız Devrimi'ne adadığı üçleme- sinin en son filmi "Üç Renk Kmnı- zı" ile sinemaya veda etti. Oçleme- nin daha önceki filmlerinden "Üç Renk Mavi" özgürlük, "Üç Renk Beyaz" eşitlik konulannı işliyordu. "Mavi", eşini ve çocuğunu bir tra- fık kazasında yitiren bir kadının öz- gürlükle yüzleşmesini, "Beyaz" da, kansından aynldıktan sonra, bütün enerjisini zengin olmaya adayan ve amacına ulaşan bir Polonyalmın öy- küsünü anlatıyordu. Başrollerinde Irene Jacob ve Jean-Louis Trintig- nant'ın oynadığı "Kırmızı"da, bir trafik kazası sonucu yaşlı bir yar- gıçla tanışan genç bir mankenin ya- şamına ve yargıçla olan ilişkısine ışık tutuyor Kieslowski. Film kar- deşlik temasını işliyor. Bugün gös- terime giren "Üç Renk Kırmızı" hakkında, sinema dergısi Premi- ere'de çıkan bir yazıdan alıntılar su- nuyoruz: Film, telefonun tuşlarına basan bir parmakla başlıyor. Yeten kadar basit bir hareket. Telefon tuşlan. olası film kurgulan için yararlı bir yol gösterici olduğu için, bu sahne binbir değişik filmin başlangıcı ola- bilir. "Ktrmızı", telefon fîlmleri ge- leneğine pek saihip çıkmıyor. Daha çok, telefonun ilişkiyi ilerletmeden bağlantıda kalmak için çok uygun olduğunu öne süren Cocteau'nun "La Voh Humainer "inden etkilen- mişe benziyor. Tuşlara basan parmak Irene Ja- cob'un canlandırdığı genç bir Isviç- Ünlü Polonyalı > önetmen KrzysztofKieslowski, Fransız Devrimi'ne ada- dığı üçlemesinin en son filmi "Üç Renk Kırmızı"Ue sinemaya veda etti. reli mankene, Valentine'e ait. Defi- leden sonra. Valentine, gitgide ya- bancılaştığı tngilteîe'deki erkek ar- kadaşını aramak için eve gitmek is- tiyor. Ama yolda bir köpek eziyor. Yalnızca bir çarpma sesi duyuyo- ruz ve bu da bizi daha çok şaşırtı- yor. Tıpkı Valentine gibi, köpeği an- cak kazadan sonra görebiliyoruz. Yine de "Kırmızı"nın geri kalanı, daha hoş sürprizlerle dolu. Köpek, veterinerin Valentine'e söylediğine göre, yaşıyor, üstelik de hainile. Kö- peğin sahibinin izini sürerken, Va- lentine büyük bir eve ginyor ve bir- sürü kablonun ortasında, en gözde emeklilik eğlencesine dalmış bir halde komşulannın telefon konuş- malannı dinleyen yaşlı bir adam (Jean-Louis Trinognant) buluyor. "Sen kimsin? Aynasız mı?"diye sonıyor Valentine. "Daha da kötü, bir yargıç"diye yanıtlıyor yaşlı adam. Daha da kötü, çünkü Kies- lowski'nin kitabında birçok günah olmasına karşın, yargıya varmaktan daha kötüsü yoktur ve Kieslovvs- ki'nin bir gözü hep yargı sisteminin üstünde olmuştur. Kieslowski'nın insanlar arasındaki dayanışmayı ele alışı, insan ilişkısinin olabilirliğine duyduğu derin şüpheciliğe dayanı- yor: Telefonun tuşlanna basarak bir insanın ruhuna ulaşmayı bekleye- mezsiniz. Ama, yine de "Kırmızı", Kieslowski'nin fîlmleri arasında en hafıf ve iyimser olanı. Valentine, yargıca duyduğu tik- sintinin önce acımaya, sonra da sev- giye dönüştüğünü fark ediyor: gitgi- de, yargıcın, bir zamanlar bir kadını sevdifini ve kadının başka bir erkek yüzünden ona ihanet ettiğini, artık başka bir kadını sevme şansımn ol- madığını öğreniyor. "Belki de, kar- sriaşmam gereken kadm sendin"di- yor yargıç Valentine'e. Valentine'in kapı komşusu Auguste ismınde bir genç adam. Ikisi, asla karşüaşmaya- cak gibi görünüyorlar, ama film, so- nunda, onlan mutlu bir şekılde bir araya getiriyor. Auguste'ün de bir yargıç olmaya çalıştığı, kız arkada- şının başka bir adainla ilişkisi oldu- ğu ve yaşamının, yargıcın yaşamıy- la büyük benzerlikler içerdıği anla- şılıyor. Film akışını değiştiriyor ve bir soruyu yanıtlamaya çalışıyor: Auguste Valentine'le karşılaşacak ve yargıcın kötü yazgısından kurtu- labilecek midir? "Kınnra", bu açıdan, yine bir te- lefon konuşmasıyla başlayan ve bü- yük bölümünde asıl çiftı ayn tutan "Sleepless In Seattk (Sevginm Bağ- hdıklan^'a, Avrupah bir entelektü- el tarafından verilmiş bir yanıt. Söy- lemeye gerek yok, Kieslovvski'nin fihnleri, kederle ağırlaşmış, kaza ve talihin olası bileşimleriyle canlan- mıştır. Valentine'le August sonunda tanışıyorlar, onlan bir araya getiren olağanüstü koşullar altında ve Kies- lovvski'nin filme çektiğı en etkileyi- ci sahnelerden birinde, üçlemede oynayan bütün başoyuncularla bir- likte... Kaynak Yayınlarfndan Dimitrov • Kültür Servisi- Kaynak Yayınlan, G.Dimitrov'un tkinci Dünya Savaşı öncesi yükselen faşizm koşullanndaki yazı ve konuşmalannı içeren "Faşizme Karşı Birleşik Cephe" kitabını, 17 yıllık bir aradan sonra okura yeniden sundu. Tarihin en acı derslerinden birinin, Hitler faşizmine karşı dünya halklannın verdiği mücadelenin bir özeti olarak tanıtılan kitap, daha önce Aydınlık Yayınlan tarafından 1975 vel978'de iki kez yayımlanmıştı. Türk Hava Kumımu'ndan ödüUü yarışma • TRABZON (AA) Türk Hava Kurumu, yurt çapında "Ödüllü Edebiyat ve Sanat Eserleri Yanşması" düzenledi. Yanşmaya, şiir, öykü, anı, haber, röportaj, fotoğraf ve karikatür dallanndaki eserlerle katılınabilecek. Herkese açık olan yanşma için son başvuru tanhi, 31 Mart. Dostbr Tıyatrosu insaıiı8J*ıni ı sergileyecek • ZONGULDAK (AA)- Dostlar Tiyatrosu. Nâzım Hıkmet'in yazdığı "Insanlanm" adlı oyunu Zonguldak'ta sergileyecek. Yönetmenliğini, uyarlamasını ve oyunculuğunu Genco Erkal'ın üstlendiği, Duygu Sağıroğlu'nun dekorlannı düzenledıği oyun, 6 Şubat günü saat 20.30'da Zonguldak Atatürk Kültür Merkezi'nde sergilenecek. Oyun, Zonguldak Barosu tarafından düzenlenen etkinlikler kapsamında gösterime sunulacak. Nasuh Mahruki'detı saydam gösterimi • Kültür Servisi- Yeni Yüksektepe Kültür Derneği, şubat ve mart aylannda, "Cumartesi Konferanslan" ve "Saydam Gösterileri" adı altanıda felsefe, sanat, kültür ve doğa konulannın yer aldığı etkinlikler düzenleyecek. Etkinlikler, 4 Şubat günü saat 14.00'te Nasuh Mahnıki'nin yapacağı saydam gösterimi ile başlayacak. 1992 yılında Dağcüık Federasyonu tarafından yılın dağcısı seçilen ve yılın sporcusu olmaya aday gösterilen Nasuh Mahruki, bu saydam gösterisinde, Kar Leopan unvanını aldığı Pamir ve Tien- Shan tırmanışlannda çektiği saydamlan gösterecek. Okay Temiz'lecaz üzerine bir söyteşi • ANKARA (AA) - Vurmalı çalgılar ustası Okay Temiz, yann Atlantis Müzikevi'nde sanatseverlerle söyleşecek. Atlantis Müzikevi tarafından her hafla düzenlenen 'Cumartesi Söyleşileri' çerçevesinde gerçekleştırilen etkinlikte Okay Temiz, caz üzerine bir söyleşi yapacak. Okay Temiz, söyleşiden sonra CD ve kasetlerini imzalayacak. Söyleşi, yann 17.00 -18.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek. ABT, 'düğün salonu'nda • Kültür Servisi - Ankara Birlik Tiyatrosu, kuruluşunun 25. yılına salonsuz giriyor. Üç yıldır etkinliklerini sürdürdüğü Kültür Merkezi, mahkeme karan ile kapatılan ve salonundan çıkanlan Ankara Birlik Tiyatrosu, oyunlannı Kocamustafapaşa'da bir düğün salonunda sahneliyor. ABT, Maksim Gorki ve Bertolt Brecht'ın 'Ana' ve Zeki Göker'in yazdığı 'Haziranda Ölmek Zor' adlı oyunlannı şubat ayı içinde Can Düğün Salonu'nda sahneleyecek. ABT'nin oyunlannda Gül Göker, Halit Karaata, Kırruz Bozkır, Filız Işık, Sait Deniz, Dılara Tor, Zeki Göker, Banş tldan, Ezel Karaata, Ahmet Öztürk, Bilge Can Göker, Deniz Salman, Aslı Dede, Deniz Boruklu ve Uluç Özkök rol ahyor (530 44 52)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle