28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3ŞUBAT1995CUMA CUMHURİYET KÜLTÜR SAYFA 15 'Yol filmi'nden polisiyeye ve aşk filmine kadar açılıp yayılan bir deneme: True Romance Tehlikelere karşıpupa yelken seyreden sevgililer.Kimi eleştirmenlerin şımdi- den 1990'lann 'cuJt-fam'Ieri ara- sına yerleştirdiği, günümüzün "Bonnie and Clyde"ı olarak rek- lam edilen "True Romance", "Çugın Romantik'" adıyla bugün göstenme gınyor. "İrue Ro- mance", öncelikle 1994'ü. son filmi "Pulp Fiction"la zirvede geçıren, günümüz Amerikan si- nemasının son yükselen yıldız yazar-yönetmeni Quentin Ta- rantino'nun senaryosunu imza- ladığı bir film oluşuyla ilgimizi çekti. Bitmekteki sömestr tatıli nedeniyle piyasaya doluşturul- muş yığınla çocuk filminden ge- çılmeyen bu hafta başlayan yeni filmlenn, kuşkusuz "Kırmı- a"nm ardından gelen bir baska ilginç ömegi sayılacak "True Romance", "Rezervuar Köpek- lerTyle 'kara rdm' türûne yeni bir soluk getiren Quentin Taran- tino'nun ripik özelliklerini bann- dan bir 'stil ahşûrmasL' Tarantino'nun ilk senarvosu». Tom Cruise'ü star yapan "Top Gun", "Days ofThunder" vb gi- bi gişe filnüeriyle Hollywood'da yerini sağlamlaştıran, Ridley Scott'ın ağabeyı oluşu bir yana, asıl cilalı bir reklam filmi estetı- ğıne dayanan, kendine özgü bir 'pub look' içeren, şık üslubuyla sivnlmiş yönetmen Tony Scott'ın imzaladığı "True Romance", Tony Scott'tan çok senaryo yaza- n Çhıentın Tarantino'nun eseri. "Rezervuar KöpeklerTyle kü- çük çapta bir patlama yaratarak yönetmenliğe başlayan, bahar aylannda seyredeceğimiz söyle- nen "Pulp FTction"la da ö\ güle- re, ödüllere boğulan Quenrin Ta- rantino'nun ilk senaryosu "True Romance", peşlerine hem kötû- lerin, hem de polisin takıldığı, sürekli kaçış halındeki, alışılmış 'Udsevgili' temasını ele alıp işli- yor. 'Yol filmi'nden hızlandınl- mış, modern bir 'kara fitaı' at- mosfenne gidip gelen, şiddet (ve kan) öğesınin '•Rezervuar Kö- pekleri"ndeki kadarrahatsız edi- ci olmasa da yine alabildiğine vurgulandıği, üstüne üstlük gû- zel bir kadının ağzının-burnunun kan gölüne çevrildiği, sadist ış- kence sahneleriyle bezeli, ro- mantizm ve humordan yana da nasibini bolca almış, sürüJdeyi- ci bir 'kaçan sevgililer öykiisü' çeşitlemesi nıtelığindekı bu fıl- me ilgısız kalmak doğrusu pek mümkün değıl. ister istemez hepirnizin haya- tına yansıyan şiddetin ayyuka çıktığı günümûzden seçilmiş, tehlikelere karşı yelken acarak, başlannı belaya sokup adam öl- düren. hayalperest, sersen, bır- birlennede fena halde tutkun, ikı asi genç kahramamn, mutlu son- Çılgın Romantik Romance) Yönetmen: Tony Scoot / Senaryo: Quentin Tarantino / Kamera: Jeffrey L. Kimball / Müzik: Hans Zimmer / Oyuncular: Christian Slater, Patricia Arquette, Dennis Hopper, Val Kilmer, Gary Oldman, Brad Pitt, Christopher Walken, Samuel L. Jackson, Bronson Pinchot, Chriss Penn, Tom Sizemore / 1993 ABD (Özen Film). Şişli Site, Beyoğlu Sinepop, Çemberlitaş Şafak, Bakırköy Incirli, Kadıköy Reks ve R Prestij sinemalannda. la noktlanan 'marjinal' serüven- lerini aktaran fılm. aynca birbi- rinden çarpıcı, aykın bir karak- terler galerisi baştan sona. Den- nis Hopper, Gary Oldman, Christopher VValken vb gıbi us- ta aktörler kısa rollerinde. sözcü- ğün tam anlamıyla döktürerek fılme çeşni katarken esas oğlan- la kızı oynayan, "Gülün Adı" ya da "YoungGuns2" gibi filmler- deki toy. tıfıl halinden daha bü- yüyüp olgunlaşmış bir Christi- an Slater'la. ablası Rosanna'yı bile sollayan iç açıcı gûzelliğini sergileyen, yeni yıldız Patricia Arquette de, seyirciyi perdeye bağlıyor iki saat süresince. Büyük ölçüde Tarantino'nun kışılığınden izler taşıyan esas oğ- lan-Clarence (Christian Slater), Comics-çizgi roman cennetini andıran bir Idtapçı-videocu dük- kânında çahşan, Bruce Lee'nin bir başka çeşiti diyebıleceğimiz, dövüş uzmanı Sonny Chiba'nın önûne çıkanı dümdüz ettıği ka- rate-kung fu filmlennin ve Elvis Presley'in fena halde hayranı olan, rock ve sinema delisi, içe dönük, yalnız ve sevgisiz. sapı- silik bir genç. Doğum günü ne- deniyle patronunun kiralayıp üs- tüne saldığı, henüz işınin acemi- si, gencecik bir tele-kız olan öy- kümüzün Tneşum kaduıı', Ala- bama'ya öylesine kapılıyor ki Detroifteki basit yaşamından 'rüyafabrikasT Hollysvood'aat- layıveren, "çalmanın, atdatma- run öklürmenin' gırla gittiği, çok renkli heyecanlı ve kanlı bir ya- sa dışı (ama alabildiğine roman- tik ve duygusal aynı zamanda) yaşantının çıkmaz sokaklanna gözü kara dalıvenyor. Dalış o da- lış! ABD'nin güney eyaletlerin- den birinin adını taşıyan, güzel- liğini daracık, zevksiz giysilerin içine tıkıştınp habire sıgarasını çekiştirip duran, fahişeliği kıvı- ramayan. çocuksu ama çevresi- ne, karşı konulmaz bir cinsel ca- zibe de yayan, güldü mü yüzün- de güller açan, sulugözlü, dol- gun ve olgun 'şeftali gibi' güzel Alabama'yla (Patricia Anjuette) Clarence'ın, morCadillac'lanna atlayıp Los Angeles'ta balayı sü- recini doyasıya yaşamayı ve te- sadüfen çarptıklan bir valiz do- lusu kokaini satarak kjsa yoldan köşe dönmeyi hedefleyen serü- venleri, romantizme ve şiddete boJ bol gaz veren, esprili, matrak ve parlak bir tarzda hikâye edili- yor. Ve peri masalı fınaliyle nok- talanan "True Romance", rock, Elvis, JaıusJopün, oral seks, pe- zo ve kokain muhabbetleri, Sicil- yahlann zenci kökenli (!) oldu- ğunu savlayan humoristik tartış- malar, silah fetışızmi, işkence ve kıyım sahnelen, 'karafibn'türü- nün bazı kilometre taşı klasıkle- rine yapılan göndermeler ve us- ta oyunculann solo gösteriye çık- tıklan grotesk karakterleriyle, namburger-cola-parJamjs mısır' şeytan üçgenine kıstınlmış, 20. yüzyıl sonunda popüler Ameri- kan kültürünün sığ dennlığınin (!) yeni bir göstergesi olarak il- gjyle izleniyor. Yeni bir 'kara fılm' çeşıtiemesL. Her halde yönetmen Tony Scott'ın şimdıden en iyi yapıtı diye niteleyebıleceğimiz "True Romance", başta da belirttiği- mİ2 gibi Tony Scott'tan çok se- naryoyu yazan Quentin Taranti- no'nun yogun gölgesinin vurdu- ğu, vahşi şiddet, cinsellik. kara mizah ve romantizm kanşırru, et- kileyici, yeni ve taze bir 'kara film' versiyonu. Tarantino türün bildik klişeleriyle dilediğince oy- nayarak seyirciyi avucuna alıyor bir güzel. Ve genelde hep bekle- nilenin tersini devreye sokarak, etkilere, çağnşımlara, gönder- melere açık kalarak bütün bece- risini ortaya seriyor, türe saygı niteliginde duran ve kuşkusuz 'kara film 'e modera bir soluk ge- tiren senaryosunda. Dennis Hop- per'ın yakıştırmasıyla 'günümü- zün Mark Twain'i gibi yazan Ta- rantıno hayranlannın es geçeme- yeceği, Tony Scott'ın yönettiğı "Çrigm Romantik", "Doğuştan KatiDer"tn korkunç ikilisini çağ- nştiran genç sevgili kahramanla- n ve yan rolleri üstlenmiş usta aktörlerden (özellikle cam göz- lü, kıvır kıvır öriilü saçlanyla, kendini zenci zanneden, unutul- maz bir 'torbacı ve pezo' karak- ten çizen Gary Oldman; polis emeklisi, kirii çıkı, aJkolik baba rolündekı Dennis Hopper ve ha- şin, gaddar, soğuk, Sicilyalı gansteri başanyla oynayan Christopher Walken'ı anmalı bu- rada) bütünlenen, zengin oyuncu kadrosuyla göz alan, düşündürü- cü ve yer yer coşkulu, etkileyici bir deneme sonuçta. Meraklısı- nın zaten kesinlikle kaçırmaya- caği bir yolculuk, aşk öyküsü ve şiddet çeşitlemesi. Bildik kahp- lan yineleyip yenileyen "True Romance-Çdgın Romantik"; "Thelma ve Louise", "WUd at Heart" ya da "Kalnornia" vb gi- bi yakın tarihli sinemadakı de- lişmen çift öyküleri zincirine ye- ni bır halka ekliyor özetle. Yuvaya DönüşWalt Dısney, 1963 yapımı, "The Incredible Journey' filminin yeniden çevirimi olan 'Vuvaya Dönüş', tatıl fılmleri furyasının, bizim gıbı hayvansever yetışkın seyircileri de sinemaya çekerek hoşnut bırakan sayılı filmlerindendi. Sheila Burnford'un kitabından uyarlanan ve sahiplerinden kilometrelerce uzağa düşmüş üç evcil hayvanın, neredeyse tüm Kanada'yı boydan boya katederek sonunda sahıplerine yeniden kavuşmalannı hikâye eden bu filmden 30 yıl kadar sonra. aynı konu, çağa ayak uydurmasını çok iyı beceren Wal: Disney stüdyolannın degışıp yenıleşen standartlanna göre bir kez daha kotanlıp önümüze sûriilmüş. Her türlü engeli aşarak vahşi doğanın tehlielerine gögüs gererek ınsaı sahiplerinin oturduğu yuvılanna dönmeyi başaran iki İcöpekle bir kedmin öyküsünde baş^^ırulan yenilik, hayvan kah-amanlara insan karakteri verb onlan konuşturmak olmuş bu lez. İnsan gibi düşünüp kcnnışan. insani değerlere, kavamlara göre davranan ıkı kopekle bir kediden oluşan se-vrnlı kahramanlanmızın vahn doğanın beklenmedik tehlkelerinı bır bir atlatarak findde evlerine ve sahıplerine kavısmalan: sevgi, dayanışma, sadıkat, dostluk, vb gibi karvTmiara selam şarkıtılarak, hoşve sevLiüı bır Walt Disney film üslubunda (bu kez çizgı filıı-canlaEdırma sineması üriiıü de degıl, normal, konulu bi«- 'apıt 'Yuvaya Dönüş') gcirintülemyor. Hayvanlarla çoKuklar arasındakı sıcak ıli ^ii>e da>anan filmin, insan gifc k'onuşan, 12 patalı üç se~vrnli kahramanmı cajıandırar iki köpekJe bir kescııın oyuılan, doğrusu desfne aktcrlere taş çıkartıyor. Tatleçıkar sahiplerinin konşularuıı emanet bıraktığı üçlü kahramanlanmız, 'inanılmaz yolculuk'lan boyunca, felegın çemberinden geçmış, olgun, yaşlı ve bılge köpek Shadow'un engin hayat tecriibesinden, yerinde duramayan, genç ve atak köpek Chance'in delikanlı cesaretinden ve uyanık, zeki, dilber kedi Sassy'nin akıllılığından yararlanarak mutlu sona erişiyorlar. Yuvaya Dönüş (Homeward Bound: The Incredible Journey) Yönetmen: Duwayne Dunham / Senaryo: Caroline Thompson, Linda VVoolverton / Kamera: Red Smooth / Müzik: Bruce Broughton / Oyuncular: Michael J.Fox'ın seslendirdiği 'bulldog' kırması. Chance isimli bir köpek; Don Ameche'in seslendirdiği Shadow isimli, bir başka. yaşlıca av köpeği Sally Field'ın seslendirdiği, Sassy isimli bir Himalaya kedisi ve R.Hays, Kim Greist (UIP) Duygulandıncı sahnelere sahip, başrollerdeki köpek ve kedi kahramanlanmızın gerçekten çok iyi yönetildiği, bildik Walt Disney standartlanna, "Bremen Mtokacdan" masalınm atmosferini getiren ve belirgin doğa, çevre ve hayvan sevgisi içeren bu hoş, hayranlık vericı, duygu yüklü filmi, sinemada, TV ekranında, günlük hayatta ve her yerde gıttikçe artan bır şiddet patlamasını yaşadığımız şu günlerde, küçük seyırcilere salık venyoruz. Kedi ya da köpek seven yetişkin sınemaseverler için de kaçınlmaz bir Walt Disney yapımı "Yuvaya Dönüş" kuşkusuz. Hakuna Matala, Simba tez kral ola! Irkçı. Nazi sempatızanı. hatta faşist oldugu, ölümünden sonra hakkında yazılan bazı kitaplar- da ileri sürülse de, çoğu ıçın hâ- Iâ bir Noel babadır VVah Disney. 1980'lerde, Spielberg'le şürekâ- sının >aygınlaştırdığı, daha ye- ni, uçuk ve teknoloji bağımlısı, modern bir hayalgücünün ürün- leri, ET.'nin önderliğinde orta- lığı sarmışken, şimdi şundi eskı sihirbazın unutulmuş itibannın yeniden yükseldiğıne tanık olu- yoruz son dönemde. Hemen he- men her yıl uzun, konulu bir canlandırma sineması yapıtını üretıp pazarlayan Walt Disnev Pictures, 60-70 yıldır dünyayı kaplamış, çoğu kuşağı etkilemiş o Disney büyüsünü tazelemeye yönelik "Deniz Kıa", "Çirldn ve Güzel*, "Aladdin" vb. gibi son yıllardaki, geniş seyircı yı- grnlannm alkışını almış, gişede yapımcılannın yüzünü güldür- müş birtakım uzun 'çizgi film'Ierle fırmanm namını ve şanını yürütüyor. Disney yapı- mı peri masallannın. neredeyse zamanı, akıp geçen yıllan hiç ip- lemeyen ve umursamayan bir kahcılığa sahip oldugu iien sü- rülebilirse de, anlattıgı masalla- ra orasuıdan burasından ve bir yaratıcıdan çok, munis, sevecen bir başöğretmen edasıyla kanşı- vermeden de edemeyen despot bir amca oldugu da rahatlıkla söylenebilir Walt Disney'ın. Ge- nelde Pamuk Prensesle Yedi Cü- celer'den bu yana, gıileç, şerJik- li ve şematik bir kolaylık içeren, dolayısıyla yediden yetmişe her- kesi sanp samnalayan ve hâlâ ta- zeliğini koruyan, seyircisine ke- yif ve mutluluk veren Walt Dis- ney yapımı canlandırma sine- ması filmleri. hayvanlar âlemi aracılığıyla insana göndermeler yapan, başlıbaşına ve kendine özgü bir tür sayılabilir sinema- da. Canlandırma sinemasının (kimilerine göre rıkanıp kendini tekrar etmesine), kimilerine gö- reyse gelişerek bugünkü haline gelmesine neden olan VValt Dis- ney filmlerinin, şimdilik en ye- nisini gidip gördüm sonunda. îki haftayı aşkın bir süredir afişlere çıkan sömestr eğlencelikleri ara- sında parlayan "Aslan Kral", Shakespeare'in Hamlet'inden büyük ölçüde esınlenerek kota- nlmış, belirgin evrensel mesaj- GÖSTERİMDEKİ FİLMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ •• ••• • •• •• • •• •••• • • •••• • • •• Aslan Kral/ The LJon King Beyaz/ Btancl Krzysztof Kieslowski Bebek Firarda/ Baby's Day Qut/ Patrick R. Johnson Betalı Anne/ Serial Mom/ John VVaters Çılgın Romantık/7a/e Romance /Tony Scott Katil Doğanlar/ Natural Born Killers /Oliver Stone Maske/ The Mask /Charies Russell Mavi/ Bleu /Krzysztof Kieslovvski Richie Rıch/ Donald Petrie Ruhlann Evi/ House of theSpirits /Bille August Uç Renk: Kırmızı/ Krzysztof Kieslovvski Uçü Bkarada/Threesome /Andrevv Bergman Vampirle Gorüşme/ lnterview with the Vampire/ N.Jordan Yuvaya Dönuş/ Homeward Bound/ Duvvayne Dunham lan çocuk seyirciye ileten ve box-ofFice listelerinde başa gü- reşen, sevimli bir 'çizgi film' üs- tün yapımı. Afrika'yı anımsatan bir kıta- da, ormanlarla çorak toprakla- nn iç içe geçtiği bir ülkede. hay- vanlar âleminin kralı aslan Mu- fasa'yla kraliçe Sarabi'nin yav- rusu, geleceğin kralı olacak kü- çük aslan Sımba'nın, Danimar- ka prensi Hamlet'in yaşamını çağnştıran öyküsü, çocuk seyir- ci kadar, gönlü çocuksu kalmış yetişkinlere de hitap ediyor. Alrnan, eğlendiricilikten çok, mutluluk ve huzur verici bir tat, masalJara özgü bir keyif. Şu kı- sa ve ölümlü dünyada, aslında hiçbir şeye uzun boylu tasalan- mama ve dert edinmeme anla- mma gelen 'Hakuna Matata' fel- sefesini, kötü kalplı, haris amca- nın tacını elinden aldığı, boynu bükük bir 'Aslan Kral' yavrusu- nun Hamlet'vari yaşamöyküsü aracılığıyla sunan bu hoş, ma- salsı-çizgi fılrnde hayvan kahra- manlanmız, insana özgü , mi- mik ve davranışlarla çizilrruşler Dahası, onlan seslendirenler de, MatthewBroderick, Whoopi GoMberg, James Earl Jones, Je- renrv Ironsya da Robert Guilla- ume gibi birtakım Hollywood ünlüleri. Müzikler, özel efektler ve çizimler, renkli tipik VValt Disney tarzının ürünü. Alabildi- ğine sevimli, hoş bir masal-me- sel niteliğindeki bu "Aslan Kral" kuşkusuz şimdiki nesille- re, bugünün çocuklanna, bır za- manlar "Pamuk Prenses"le öteki Disney yapımlannın bizim kuşaklara yaptığı etkiyi yapa- caktır sanınz. Çocuğunuz varsa. 'herkesin, her şeyin yerini bul- dugu hayat çarkı'nı bir buçuk sa- atliğine resmeden bu sıcacık canlandırma sineması klasiğine (şimdiden modern bir klasik ol- dugu da söylenebilir "Aslan Kral"ın kuşkusuz) gönül rahat- lığıyla götürebilirsiniz demek- tir! YEDIRENK UĞUR KÖKDEN Asya'dan İnen Rüzgâr On birinci yüzyılın sonuna yaklaşıldığında, gümüş bir rüzgâr esmiş Asya'dan Ege'ye doğru. Erzurum'dan ya da Diyarbakır'dan -Sinop, Kastamonu, Ankara ve Kayseri'den geçerek- tüm Anadolu'yu yalayıp lzmir'e, Adalar'a, Ro- dos'a dek uzanan yumuşak, sıcak bir esinti. Bu rüzgârla birlikte yeni bir uygariık, yeni bir kültür, yeni bir yaşam biçimi! Aynı zamanda başlamakta olan ikinci bin yılın hazırlayıcısı kutsal soluk! Kimi zaman güçlenerek, kimi zaman engeller önünde kı- rılıp yön değiştirerek, zaman zaman hız keserek, ama ana doğrultusundan hiç sapmadan yaklaşık üç yüz elli-beş yüz yıl sürmüş -farkiı bir çoğulluğun sesi olmuş- gümüş esinti! Malazgirt'ten, Dandanakan'dan başlayıp Fetret dö- nemi sonlanna dek zamana ve Anadolu yarımadasına damgasını basmış. Hep batrya doğru, hep büyük denize doğru yüzyıllarca süren eşsiz, inanılmaz, renkli serüven! Uzun, çetrefil ve acı- lı bir akış! Aslında, bu güçlü itişin arkasında "insan" yer al- mış; tıpkı, önünde de akıncı, öncü insanın bulunuşu gibi. Yadsınamaz bir yazgı, bu uzun yürüyüş! Öyle ki sonunda siyasal dengeler değişmiş, diller değiş- miş, din değişmiş, isimler değişmiş, kısaca "insan" değiş- miş bütünüyle. Sonunda yeni bir siyasetle yeni bir yaşam üslubunun tomurcuklan açılmaya başlamış değişik yerter- de. O dönemin beylikleri, sanki fethedilen Anadolu'nun akın- a ve muhafız uçbeylen değıl de fetıh ıhalesınin bir çeşit ta- şeronlan, Saltuklular, Mengücüklüler, Danişmendler, Artu- koğullan, büyük göçün ya da batıya yürüyüşün ilk kafile- leri, ilk iz açıcılari.. Uçbeylikleri, vatana dönüşen coğraf- yanın sınır noktalannın toplumsal/askeri sorumlu birimle- ri. Bunlar çoğu zaman çevreyle savaşmış: Suriye ve Ana- dolu Selçuklularıyla, Memlûklularia, Bizansla, Latinlerle, Haçlılarla, Eyyubilerle, Abbası halifeleriyle, llhanlılarla, Gür- cülerle. Kimi dönem de bırbirleriyle uğraşmışlar; birine kar- şı öbürüyle bağlaşmaya girmişler. Doğunun beyleri, batının beyleri ve deniz beyleri; bir de ara yerde, ayağını Anadolu karasına sağlam basan -en uzun ömürlü ve en güçlü beylik olan- Karaman Beyliği. ya- nı sıra Isfendiyaroğullan, Eretnaoğullan ve Kadı Burhaned- din Beyliği. Işte, küçüklü-büyüklü on sekiz beyliğin 101 sikkesi, bir süredir, Yapı Kredi Kültür Merkezi'nde (Galatasaray) ser- gilenmekte. Hem sergilenıyor hem de insanın ve erkin se- rüvenini sergiliyor, bu kızıl-gümüş panltılı sikkeler. İnsanın paralarda süregelmiş, paralaıia süregiden serüvenini ak- tanyor yüzyıllardan yüzyıllara. Yerleşikliğe, ekonominin gücüne, oturmuşluğuna; mül- kün (sattanat) sürekliliğine, duyartı denge hesaplanna bağ- lı kalarak, sikkelerin de kendine özgü "bakır çağı" var, "gü- müş çağı" var. Kullanılan madene göre renkleri, gölgeleri ve yansrttıkları ışıklar değışıyor. Aynca, her sikke, temsil et- tiği inancın, felsefe ve dünya görüşünün; estetik anlayışın, ekonomik değerin; geleceğe yönelik dileklerin, o beyliğe ilişkin sanayileşme düzeyinin ipuçlannı, kanıtlannı ve tanı- ğını da sergi izleyicisine sunuyor. Yüz bir sikke, bir bakıma, kendi aralannda da belirli bir çoksesliliği banndırmakta: Kimi çarpıcı, kimi alımlı ve şuh, kimi bilge, kimi tarih kitabı, kimi banşçı, kimi savaşçı, kimi Hıristiyan, kimi derviş, kimi ata ve ava düş'kün, kimi mito- tojiye ya da balıklara; kiminde eski Yunan, Roma ya da Bi- zans çizgıleri, çehreleri, motifleri yer almış; kiminde bir Uy- gur başı. Kimisinde, yüzyüze çift hükümdar birbirini süzü- yor, kiminde -Avrupa'dan nice yüzyıl önce- çift başlı im- paratorluk kartalı, sert ve kurumlu bakışlarla, yeryüzü ölüm- lülerini seyretmekte. Bu arada, on dördüncü yüzyılla birlikte, esen rüzgâr cte- ğişiklikler taşımış. önce bakırlann yerini gümüşler almış; insan ve hayvan kabartmalan da soyut geometrik desen- lere (daire, altıgen, kare, sekiz ya da dört dilimli daireler, artı köşelı yıldız, üç yapraklı çiçek ve de güneş motifi) bı- rakıyor yerini. Arapça isim, sıfat ve yazılara, sayılara (ya- zıyla). Bu arada, titizlikle korunan bir gelenek kuruluyor Sik- kenın çevresine, dairesel olarak, dört halifenin ismi yazılı- yor. Sonra, "kelime-i tevhid ve şahadet". öte yandan, il- ginç bir başka özellik de, çoğunlukla arka yüzde yer alan -genelde Bey'ı amaçlayan- bir dilek cümleciği: "Belâlar- dan ve âfetlerden korunsun!", "Allah, mülkünü devamlı kıl- sın!", "Gurvr, Allah'a mahsustur!" gibi. Ya da özdeyişler: "Allah, kapılar açıcıdır", "Mülkünde- vamlılığı, adaletle(mümkin)dir." Serginin izleyiciye öğrettiği bir başka ders, özellikle gü- nümüz Türkiyesi açısından, Beylikler döneminde Anado- lu'nun her köşesinde para basılabildiği; sikke kesecek tek- nolojik olanaklann ve insan kaynağının varoluşu. Sikkeler sergisinin dördüncü (Osmanlı sikkeleri) bölümü- nü beklerken, bu zor ve duyarlı girişimin yükünü üstlen- miş Şennur Şentûrk,Samih Rrfat ve öteki görevlileri iç- tenlikle kutlamak gerek. özellikle, Enis Batur'un genel gi- riş yazısını (güzel bir deneme örneği) unutmaksızın... İsveçli Ace of Base'e iki büyük ödül • STOCKHOLM (Cumhuriyet) - ABD'de müzik dünyasmın Grammy'den sonra ikinci en büyük ödülü American Music Award'ın üç ayn daldaki ödüllennden ikısi, İsveçli band Ace of Base'e verildi. Ace of Base, hem en 'iyi pop rock band'ı olarak, hem de en iyi artistlik nedeniyle ödüle layık görüldü. American Music Avvard'a aday gösterilebilmek için, her üç kategoride en çok satan ilk üç CD'den en az birinin sahibi olmak gerekiyor. Bu koşullar yenne getirildikten sonra 20 bin kişiden oluşan dev bir jüri, oylamada bulunuyor. Daha önce ne Abba, ne Roxette ve ne de Europe bu ödülierden ildsini aynı anda almayı başarabilmişti. Ace of Base'den Ulf Ekberg ve Jenny Berggren, önceki akşam yapılan görkemli törenle ödüllerini aldılar. İsveçli gençler ilk kez, ülkemizde de çok tutulan "All that you want" adlı parçayla ünlenmişlerdi. • STOCKHOLM (Cumhuriyet) - Irlandalı yazar William Trevors, Felıcia's Journey adlı son romanıyla ABD'de 30 yıllık beklemeden sonra ilk kez "bestseller" listesine girerken, Ingiltere'de de iki ayn ödül kazandı. Trevors, söz konusu romanmda hamile bir kadının, Ingiliz toplumunun en dibine nasıl yavaş yavaş indiğini anlatıyor. Felicia's Journey'e Ingılız edebiyat dünyasmın saygın ödüllennden Whitebread ödülü uygun görüldü; roman, kısa bir süre önce de Sunday Expres gazetesi tarafından yılın en iyi romanı olarak seçilmiştı. Irlandalı yazar, ödül gelirini tümüyle Büyük Brilanya'daki evsizlere vereceğini açıkladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle