29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 SUBAT 1995 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Çok sayıda meslek odasının Izmir şubeleri, anayasanın 24. maddesine sahip çıkılması için kamuoyunu uyardı Laildiğikoruma çağnsı•Izmir Baro Başkanı Kasım Sönmez, toplam 25 meslek odası şubeleri adına okuduğu ortak basın açıklamasmda, "Anayasada bu değişiklikleri değil yapmak, yapılmasını önermek bile anayasa suçudur" dendi. İZMİR (Cumhuri)et Ege Bürosu) - TMMOB'ye bağlı odalann Izmir şu- beleri, Izmir Barosu ve sağlık kuruluş- lan, kamuoyunu anayasanın laildiği ta- nımlayan ve koruma altına alan 24. maddesinin değiştirilmesine yönelik şe- riatçı akımlann girişimlerine karşı uyar- dılar. Meslek kuruİuşlan, kamuoyunu bu girişimlere karşı duyarlı olmaya ça- ğırarak, bu yöndeki gelişmeler karşısın- da gerekirse yûrüyüş ve mitinglerle ta- vır alacaklannı bildirdiler. Kuruluşlar, milletvekillerini laik ve demokratik cumhuriyeti koruma yönünde tavır al- maya çağırdı. Izmir Barosu ve Izmir Tabip, Diş He- kimleri, Yeminlı Mali Müşavırler, Ser- best Muhasebeci Mali Müşavirler, Ec- zacılar, Veteriner Hekimler odalan ile TMMOB'ye baglı Makina, Çevre, Elektrik, Gemi, Harita ve Kadastro, ln- şaat, Jeoloji, Jeofizik, Kimya. Maden, Metalurji, Orman, Tekstil, Ziraat mü- hendisleri odalan fzmir şubelen. Şehir Plancılan, lç Mimarlar ve Mimarlar odalan Izmir şubeleri yöneticilen, dün ortak birbasın açıklaması yaptılar. Oda- lar adına Izmir Baro Başkanı Kasım Sönmez'in okuduğu açıklamada, 12 Ey- lül Anayasası'nda kısmen de olsa de- mokratik değişiklikler yapan yasa öne- risinin TBMM'ye verilmesınin Izmir Meslek Odalan'nca olumlu karşılandı- ğı, ancak bu gelişmeden yararlanmak isteyen şeriatçı odaklann laiklik ilkesi- ni yok etmek için fırsat kolladıklannm da gözlendiği belirtilerek şöyle dendi: "Bilimi, aydınlanmayı ve özgürlüğü reddeden bu odaklar, oy avcısı sözde li- beral politikacılarca \ıllardan beri koru- nup kollanmış ve nihavet demokratik ve laik cumhuriyetiçin bir tehdit haünegel- mişlerdir. Bir vandan halkın yüzde 99'unun Müslüman olduğunu önesüre- rek bunu karanlık amaçlarına gerekçe yaparken, diğer vandan halkı "ınanan- lar- ınanmayanlar' di>e ikiye bölen, ay- dınlanmı/ın tek tek katledilmelerine >a da topluca >akılnıalarına alkış tutarken 'inananiara zuliim vapılıyor' diyebiien, Bosna halkının acısını dolara ve marka dönüştürürken topluma ahlakdersi ver- meye kalkan zihniyet. şimdi de anaya- sanın laikliği tanımla>an ve koruma al- tına alan 24. maddesini değiştirmek için güişimlerde bulunmaktadır." Şeriatçı odaklann anayasada yapma- yı düşledikleri değişıkliklerle **din dev- leti kurulması yolunun açılmasuu, 'her- kesin inandığı gibi yaşaması' perdesi altında laik hukuk sistemine son verme- yi, kisilerin devletin yasalanna göre de- ğil, mollalann, tarikat şeyhlerinin fetva- lanna göre davranmalarmın yolunu aç- mak" ıstedikleri vurgulanan ortak basın açıklamasmda şu görûşlere yer verildr "İnancını yerine getirmek olan ibadet özgiiriüğü ile inandığı gibi >aşamanın farklı ka\ramlar olduğunu bilmezden gelip, özgürlük havarisi kesilmektedirler. Eğer bu kural anayasava girerse, artık insanlar "ben böyle ınanıyorum, böyle yaşamak istiyorum' deyip kendilerince meşm gördükJeri herşeyi yapabüecek- lerdir. Başta Medeni Kanun olmak üze- re çağdaş yaşamı düzenleyen her yasa anayasaya aykırı hale gelecektir. Mede- ni hukukun yeriniinanç hukuku abcak- ör." Anayasada bu değişiklikleri değil yapmak, yapılmasmı önermenin bile anayasa suçu olduğu kaydedilen ortak açıklamada. "Çünkü devletin laik oldu- ğu ilkesi anayasanuı değjştirilemez, de- ğiştiriunesi teklif bile edilemez hiiküm- leri arasındadır" dendi. Üç-beş oy uğruna! Ortak açıklamada, laik düzene bağlı olduklannı öne siiren tüm partilerin li- derlerine ve mi I letveki Ilerine şöyle ses- lenıldi "C'ç beş o> uğruna şeriatçıiann önerdilderi değişikliklere destek verirse- niz bovunlannda şeyhülislamın idam fetvalanyla savaşan Kurtuluş Savaşı şe- hitlerinin kemikierini sızlatırsınız. L)ç beş oy uğruna bu konuda pazartığa gi- rerseniz, devletin temel direğini çökertir- siniz ve oluşacak yıkıntının altında ka- lırsınız. Üç beşoy uğruna karanlığa, şid- dete, aküdışılığa prim verirseniz sadece anayasa suçu işlemekle kalmaz, çocuk- lannıza ve torunlannıza karanlık bir Türkiye'yi miras bırakırsınız. Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu TBMM'nin sağduvulu üyelerinden demokratik ve laik cumhuriyeti koruma yönünde tavır bekliyoruz." Zamlar, mart ayında başhyor Hastane ücretlerine yüzde 80 zam • SSK, devlet ve üniversite hastanelerinde en az 10 milyon liraya yapılan basit bir arneliyatın fiyatı 18 milyon lira olacak. Devlet ve üniversite hastanelerinde normal doğum 500 bin lira, sezaryen ise 2 milyon lira olarak gözükmesine karşın birçok masrafla bu fiyat normal doğumda 7, sezaryende 14 milyona çıkıyor. HÜLYATOPCU Tedavi ve ameliyat masraflan- nın astronomik boyutlara ulaştı- ğı özel hastanelerin "yakının- dan" bile gecemeyen ortadirek. artık mart ayından itibaren üc- retlerine zam yapılacak olan dev- let, üniversite ve SSK hastanele- rine de gidemeyecek duruma düştü. SSK, devlet ve üniversite hastanelerinin resmi tarifelerine mart ayından itibaren en az yüz- de 80 zam beklenıyor. Buna gö- re 10 milyon liraya yapılan en basit ameliyatın fiyatı 18 milyon lira olacak. Türkiye'de saglık sorununun önemli birbölümü hastanelerden kaynaklanıyor. Devlet hastane- lerinde muayene ücreti "resmi tarife" 50 bin lıra olarak görünü- yor. Oysa vatandaşlar bu ücret karşılığında tedavi olmak birya- na, rahatsızlıklannın "adjnı" bi- le öğrenemiyor. Ameliyatların birçoğu ekipman yetersizliği ne- deniyleyapılamıyor. Devlet has- tanelerinde resmı. tarifelerde apandisit gibi "orta" olarak nıte- lendirilen ameliyat fiyatı 2 mil- yon 300 bin lira, akciğer gibi "büyük" ameliyatlar 3 milyon 500 bin lira olarak belirlenmiş. Ancak hastalar, hiçbirzaman bu fiyatlara ameliyat olamıyor. Bu rakamlara anestezi, ilaç, refakat- çı. bağış. yatak ve ilaç ücreti ek- lendiğınde apandisit 8 milyona, akciğer amelıyatı ise 10 milyon liraya kadar çıkıyor. Üniversite hastanelennde ise resmi tarifeye göre ameliyat üc- retleri şöyle: Basit ameliyatlar bir milyon. orta ameliyatlar 2 milyon 300 bin lira, büyük ameliyatlar 3 milyon 500 bin lira, organ nakılleri ve açık kalp ameliyatlan 8 milyon lira. Ancak hastalann hiçbiri bu fî- yatlar üzerinden ameliyat olamı- yor. Üniversite hastanelerinde anestezi, ilaç fiyatlan, öğretim üyelerinin ücreti faturalara ekle- nince örneğin 3 milyon 500 bin lira olan basit ameliyatların fi- yatı en az 12 milyon liraya çıkı- yor. Devlet ve üniversite hastanele- rinde normal doğum 500 bin li- ra, sezaryen ise 2 milyon lira ola- rak gözükmesine karşın birçok masrafla bu fiyat normal doğum- da 7, sezaryende 14 milyona çı- kıyor. Muayenenin 400 bin liradan başladığı ve milyonlara ulaşrığı özel hastanelerde en basit ame- liyat 4 milyon liradan başhyor. Özel hastalere ûcretlerini sordu- ğunuzda kimi normal doğum için 6 milyon lira derken kimi hastane de 40 milyon lira diyor. Sezaryen ise bazı özel hastane- lerde 15 milyona yapılırken ba- zısında da 80 milyona yapılıyor. By-pass ameliyatına giren bir hasta ise özel hastaneden çıkar- ken yaklaşık 500 milyon lira ödüyor. Mart ayından itibaren ise ge- rek üniversite, gerekse devlet hastenelerine yapılacak olan en az yüzde 80'lik zam şu andaki faturalan ödemekte zorlanan dar gelirlileri, muayene bile olamaz hale getirecek. SSK hastanelerindeki 'hasta' man/aralan >ıllardır gösrerimde olan fîlm gibi-. Sabahın erken saatlerinde hastaneye geleceksiniz. Eğer sıraya girebilirst'niy ve doktora uiaşabiürseniz muayene oJacaksmız. Hasta olmakkolay, tedavisizor AYKUTKÜÇÜKKAYA lstanbul"da hasta olmak kolay, ancak hastane kapısından içenye adım atıp tedavi olmak zor... Bu iddiamız, özellıkle tstanbul'daki SSK hastanelennin önünde hemen her sabah yaşânan manzaralarda "gerçeklik"kazanıyor. Yıllardır gösterimde olan bu film hıç vizyondan ınmeyecek gibi... Işte, insanı "hasta" edecek kadar derinden yaralayan hastane manzaralan... Sabahın erken saatlerinde hastaneye geleceksiniz. Kışın soğuğunda. yağmurun altında polikliniğın kapısında bekJeyeceksinız. Eğer sıraya girebilirseniz ve doktora ulaşabilirseniz muayene olacaksınız. Doktor göz ucuyla size bırkaç dakika baktıktan sonra teşhisi koyacak. Sonra ilaç kuyruğu. ödeme kuyruğu... İlaç ku>Tuğundasınız ve tam sıra size gelecek. O da ne? Memurun mesaisi bitmış. Hastalığınızın tedavisi için gittiğiniz hastane "ziyaretiniz" yanda kaldı. Haydi eve... Gereksiniminiz olan ilaçlan alabilmek için ertesi gün yeniden gelmek üzere! Peki hastalar ne diyor? Sabahın beşinden itibaren Okmeydanı SSK Hastanesı polikinliğinin önünde sıraya giren yüzlerce hasta, patlayan flaşımızın ardından başhyor derdini anlatmaya. "Bir dokun bin an işifmisali: Mehmet Erduran'ın yüksek tansiyonu var. Bir korku ya da heyecanda hemen hastalanıyormuş. Erduran, doktorunun oğluna söyledifi sözleri aktanyor: u Doktor oğluma babanın tansiyonunu e\dc düşürelim deraiş. Oglum doktor değil ki benim tanshonumu evde düşürsün. Hastaneve on beş giinde bir geüyorum, o da doktoriara çok geliyor herhaMe." Yaşlı bir teyzenın yanına yaklaşıyoruz. "Oğlum adımı söylemeyeyim ama, dediklerimi dujunca küçiik dilini yutacaksuT diyor. Ve hemen sözlerine başlıyor: "Ben ilk mua>enemi 11 ocakta oldum. Kalp rahatsızüğun var. Fiunler çekildi. elektrom aJındı; ama yirmi günden bu >ana sıra numarası alıp muayene olamıyorum. Hastaneye ilk gün geldiğünde merdivenJeri zor çıkrvordum. Şimdi inanmavacaksınız ama, >okuşu bile rahat çıkıyorum. Anlayacağınız doktora çıkmadan kendi kendime iyileştim." Yanımıza yaklaşan yaşlı amca ise bize, Kemal Sunal filmlenne konu olacak niitelıkte biryanlışlığı anlatıyor. "Esim Esma Efe'nin röntgen filmini gidip Esma Kök adlı diğer bir hastaya vermişler. tki gündür sadece eşimin filmi için buraya geli>orum. Biz .vanüşbğı fark ettik, muayene olmadık, Vanlış filmle Esma Kök tedavi olduysa o zaman ne oiacak?" tZMtR Mumcu ödülleri açıklandı tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Atatürkçü Düşünce Derneği Izmir Şubesi tarafında- nUğur Mumcu anısına düzenle- nen düşünce ve düzyazi yanşma- lannda derece alanlar açıklandı. Uğur Mumcu'yu anma etkin- likleri çerçevesinde gerçekleşti- rilen "AraşOrmacıGazeteciBkve Gazetecinin Sommlaluğu1 ' ko- nulu düşünce yazısı yanşmasına Türkıye genelinde iletişim falcül- tesi öğrencilerinin geniş katılımı gözlendi. Bu yanşmada jüri, bi- rinciliğe değer eser bulamazken EÜ iletişim Fakültesi Gazeteci- lik Bölümü yüksek lisans öğren- cisi Ismail Kızılbav "Araşörma- cı Gazetecilik ve Türkiye'deki Durumu"yazısıyla ikinci, GÜ İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü 4. sınıf öğrencisi Derya Erdem"Basmın Sorumhılugu ve Sorunlan" yazısıyla üçüncü ol- du. Atatürkçü Düşünce Derneği Izmir Şubesi"nin düzenledigi "Uğur Mumcu Sevgbi"konulu düzyazı yanşmasında ızmir'den emekli öğretmen AH Kaya "Vu- rukhık Ey Halkım l'nutma Bi- zü" yazısıyla birinci, DEÜ öğ- rencisi Serkan Aksüyek, "Nuru- osmaniye'nin Zinciri" yazısıyla ikinci, EÜ Tarih Bölümü öğren- cisi Coşkun Türkan da "Işığı Sü- recek" yazısıyla üçüncü oldular. Yanşmada "Büyüklere Masal- lar" yazısıyla Deniz Lisesi orta 1 .sınıföğrencisi AyşePınar Köp- rücü'ye mansiyon verildi. Validen Erdoğan'a engel • Istanbul Valisi Kozakçıoğlu, Tayyip Erdoğan'ı belediyeye ait senet ve mülklerin satışında tek yetkili kılan kararnameyi geri çevirdi. MEHMET DEMİRKAYA Istanbul Valiliği, RP'lı Istanbul Büyükşe- hir Belediye Başkanını Tayyip Erdoğan'ı, belediyeye ait mülklerin kiralanması ve şa- tışı ile belediyeye ait hisse senetlerinin sa- tışı konusunda *4ek yetkfli" kılan kararna- meyi geri çevirdi. Belediye bütçe kararna- mesinin \alilikte incelenmesi sırasında. be- lediye meclisine ait olan belediyeye ait mülklerin satışı ve kiralanması yetkisinin Erdoğan'a verilmek istendiği anlaşıldı. Bu- nu yasaya aykın bulan valilik. kararname- yi değiştirdi. Erdoğan'a böyle bir yetki ve- rilmek istenmesini "çoktehükeli" bulan uz- manlar. Turing Otomobil Kurumu'ndan alı- nan tarihi köşk ve kasırlann yanı sıra çok sa- yıda mülkün amaç dışı kiralanıp satılabile- ceğine dikkat çektiler. Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 37 trilyonluk 1995 yılı bütçesi Istanbul Valili- ği tarafından değiştirilerek onaylandı. İlk etapta belediye ve valilik yetkilileri arasın- daki "yetki tartışmasr gibi gözüken olayın arkasında Erdoğan'ın "tekyetld'"isteğinın bulunduğu anlaşıldı. Erdoğan, valıliğin büt- çeyi onaylamamasını "saçmalık''olarak ni- teledi. Valilik, bu eleştiriier karşısında ilk anda suskunluğunu korurken daha sonra ne- den bütçeyi değiştirdiklerini açıkladı. Yetki devri Istanbul Valiliği ile RP'lı Büyükşehir Be- lediyesi arasında 27 Mart 1994 tarihinden bugüne süregelen yetki tartışması belediye bütçesinin onaylanmaması ile doruk nokta- sına ulaştı. Istanbul Vali Yardımcısı Hay- dar Şen, bütçede olimpiyat payı dışındaki değişiklikler ile gerekçelerini şöyle açıkla- dı: "Büyükşehir belediye meclisine ait olan bazı yetkDeri belediye başkanına devretmiş- Onaylansaydı ne olurdu? İstanbul Haber Servisi - Iscanbui Valiliği "nın değiştirerek onayladığı Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bütçe karamamesi degiştiriîmeden onaylansaydı neler olurdu? Kararnamede değiştirilen bölümlerde, aslında Büyükşehir Belediye Meclisi'ne ait olan belediyeye ait müJkİerin satışı ve kiralanması yetkisi RPli Tayyip Erdoğan'a devTediimiş olsaydı. Erdoğan bunları istediği kişi ya da kuruluşlara satıp kiralayabilecekti. Uzmanlar, Erdoğan'a bu yetkinin veriimesi halinde belediye sarayını bile satma ya da kiralama hakkına sahip olacagına dikkat çekiyoriar. Bu mülkler arasında Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'ndan geçen ay devralınan Yıldız Parkı ve Emiıgân koruluğu ve içindeki köşkler, kasırlar ile Çamlıca Tepesi, belediyeye ait kat karşılığt yaptınlan yüzlerce daire, villa, dükkân, sosyal tesıs. hizmet bınaJan, spor alanlan ve tesisleri de yer alıyor. ler bütçe kararnameshie. Nedir diye sorar- sanız bu yetkiler; büyükşehir belediyesinin gayrimenkullerinin belediye başkanı tara- findan, demeklere, vakıflara ve başka kuru- luşlara intifa hakkı devri, kiralanması, 49 yillığına kiralanması vehatta satılması gibL. Bütçe karamamesiyle başkana de> redilmek istencn yetkiler büyükşehir belediye mecli- sine aiftir, meclis kullamr bu \etki\ i. Biz bu- nu düzelttik ve tadilen tasdik ettik. Btından sonra ne olur? Biz bütçeyi tadi- len tasdik ediponlara gönderdikten sonra 20 gün içinde idari yargıya başvurabilirler.'" Valilik aynca, bütçe kararnamesinin 27. maddesi ile belediye başkanına devredil- mek istenen, "şirketlere ayni ve nakdi ser- maye karşılığı ortak ve hissedar olmaya, or- taklık için gerekli ödemeleri bütçeden kar- şılamaya, belediyenin iştirak halinde bulun- duğu şirketlerdeki payları ile belediyeye ait hisse senetlerinin devri, satışı" yetkısini de yasaya aykın bularak onaylamadı. Eski Istanbul Büyükşehir Belediyesi Baş- kanı Nurettin Sözen, kendi dönemlerinde valıliğin onaylamadığı ya da tadilen onay- ladığı şeyler olmadığı. ancak bazı konular hakkında açıklamalar ıstendiğini söyledi. 'OUmpiyat düzenleme payı'nın bütçeye konmasınm bir yasal zorunluluk olduğunu belirten Sözen, diğer değiştirilen konulara ilişkin, "Kanun yetki venntş. Onaylar ya da onaylamaz, vilayetin bileceği bir iş. Çok açık, hem onu onaylamaz hem de Meclis karar- lannı onaylamayabilir" dedi. Meclis'e ait yetkilerin başkana devredil- mesinin negibi sonuçlardoğuracağına iliş- kin ise Sözen şunlan söyledi: "Körü niyetii bir insansa tabü bunu çok körü kullamr. İSKİ binasının satışını konu- şu>oıiar. Bu olacak şey mi? Hatta bir kısmı boşaltılmış. Hatta giriş katının Ihlas'a verit- diğîne dair söylemter var. Bu söylemler be- nim kulağıma geldigine göre tabüvalinin ku- lağına da gidivor. Parasızlık vardır diye bu bina satılır mı? O zaman büyükşehir bele- diye binası da sahlsın. Bunun sonu yok." 'Vasayı etkılerse olumlu' Mimarlar Odası Istanbul Büyükkent Şu- besi de belediye başkanlannın, Meclis'in yetkilerini kendilerinde toplayarak hertür- lü denetimden uzak keyfi uygulamalar ya- pabildiklerini açıkladı. Şube Başkanı Oktay EkincL şunlan söyledi: "BeJedivelerin merkezi vesayet altında ol- masına öteden beri karşıyız. .Ancak,3030sa- yüı Büvükşehir Belediyeleri Yasası.yerelyet- kilerin monarşik bir anlayışla ve sadece baş- kana bağlı olarak kullanılması gibi antide- mokratik hükümler içeriyor. Valiliğin bu tavn,eğer söz konusu y^sanın da degişmesine erki ederse, olumlu olur." GAZtAJVTEP 250 öğöğretmene soruşturma GAZİANTEP (ANKA) - Türkiye genelinde memurlarca gerçekleştirilen bir günlük iş bırakma eylemi sırasında Gaziantep'te derse gırmeyen 250 öğretmen hakkında soruşturma açıldı. Eğit-Sen Gaziantep Şubesi Başkanı Hasan Kocaaslan yaptığı açıklamada, suç işlediklerine inanmadıklannı belirterek, "Biz hak istedik, yerine ceza ile karşılaştık" dedi. Milli Eğitim ll Müdürlüğü'nce haklannda soruşturma başlatılan 250 öğretmenin ifadelerini devletin belirleyeceği avukat eşliğinde vermek istedıklerini kaydeden Kocaaslan, bu isteklerine henüz yanıt gelmediğini kaydetti. Kocaaslan, Gaziantep'te eyleme katılan memurlar arasında yalnızca öğretmenler için soruşturma açıldığını, kendilerine verilecek olan hıçbircezayı kabul etmeyeceklerini bildirdi. GALERI • ATÖLYE ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Düşünceye Özgürlük... Bir hafta kadar önceydi. Şanar Yurdatapan gazetede- ki odama geldi. Görüşlerimiz birbirini ne kadar tutar bile- miyorum. Ama sanırım, en azından temel bazı konularda aynı görüşteyiz. Yurdatapan, bir "çağn" getirdi: "Düşünce Suçuna (!?) Karşı Girişim Çağnsı". Desteklenmesi gereken, hoş bir çaba. Bu işe girişen arkadaşlann dile getirdikleri üç talep var. Kendi ifadeleriyle; "1- Bu çağnyı, imza formunu ve 'Ben ne yapabili- nm.'başlıklı yazıyı bir bütün olarak bir hafta boyunca sü- rekli yayımlamanız, 2- Haberci iseniz gelişen haberierinizle, köşe yazarr ise- nizyazılannızla destek olmanız, (Katılımcı sayısının her ge- çen gün zenginleşmesi, size bu olanağı kendiliğinden sağ- layabilir), 3- Kendi adınızı ve imzanızı katılımcılann arasına kata- rak daha da güçlenmemize katkıda bulunmanız..." Bu taleplerden üçüncüsünü hemen yerine getirdim ve imzamı memnuniyetle attım. Zaten geçenlerde benzer bir şey Doğu Perinçek'in mahkûmıyet kararı ile ilgili olarak da yapılmıştı. Bu yazıyı kaleme aldığıma göre, ikinci talebi de yerine getirmiş oluyorum. Birinci talep ise, beni aşıyor elbette. Bunu gazeteyi yö- neten arkadaşlanmız düşünsün. Ama bizim gazetenin za- ten çok kısıtlı olan sayfalannda böylesi uzun bir yazı, bir hafta boyunca yayımlanabilir mi bilemiyorum. Kaldı ki "kimilerinin" ifadesine göre bizim gazete, zaten "az satan" bir gazete ve gene bu muhteremlerin deyişle- rıyle "resmi ideolojinin sözcüsü" durumundayız. Bize bu sıfatları layıkgörenler, kendi, "çoksatan" gazetelerinde bu çağnyı, bir hafta boyunca yayımlatıriar herhalde. Zaten bu arkadaşlar, lafta "devrimciliği" kimseye bırakmazlar. Ama iş işleme geldiği zaman, Cumhuriyet gazetesini bekleme- ye başlarlar. Bu arkadaşlar arasında çok ilginç insanlar var. Her tür- lü özgürlüğün (lafta) bayraktartığına sıvanırlar, ama sıra "örgütlenme özgürtüğüne" gelince pas geçerler. Oysa ki biraz aşağıda da değineceğim üzere, örgütlenme özgür- lüğü olmaksızın, düşünce özgürlüğünden söz bile edile- mez. Bu nasıl bir anlayıştır ki; "Düşünce özgürlüğüne evet, ör- gütlenme özgürtüğüne hayır..." kendileri sendikalanna üye olamadıklan gibi, sendikaya gireni de kapıya koyarlar. Baş- kalarının iş güvencesi söz konusu olduğu zaman, mangal- da kül bırakmazlar. Ama kendilerinin iş güvencesi yoktur. Gruplar halinde o gazeteden bu gazeteye, o dergiden bu dergiye dolaşır dururlar. Ve bunlar kendilerine anımsatıldı- ğı zaman da bin dereden su getirirler. Çok "ibretlik" olay- lar bunlar. Ama konumuz bu değil. Düşünce özgürlüğü, yalın bir özgürlük değildir. "önce- si" ve "sonrası" vardır. Oncesi denildiği zaman, insanların düşünebilme "yetisini" kazanabilecekleri ortam ve koşul- lar göz önüne alınmalıdır. Sonrası denildiği zaman ise; düşüncenin "açıklanması", "yayımlanması" ve o düşünce doğrultusundaki insanların "örgütlenmesi" söz konusudur. Ancak bu alanlarda özgür- lük varsa, düşünce özgürlüğünden söz edilebilir, Eğer açıklanamazsa, yayımlanamazsa ve o düşünce doğruttusundaki insanlar örgütlenemezse; o düşünceleri nasıl duyabiliriz, nasıl değerlendirebiliriz ve (sırasında) na- sıl eleştirebiliriz? Bir düşüncenin haklı olup olmadığının anlaşılabilmesi için, en azından o düşüncenin dile getirilmesi, yazıya dö- külmesi gerekir. Nerede yaşıyoruz ve hangi çağda yaşıyo- ruz? "Yaşar Kemal haklı mı, haksız mı?" diye başlayan bil- dirideki bazı hususlar pek de hoşuma gitmedi. Gttmez git- mez... Zaten bildirideki ifadesiyle, "Aynayn düşünmek, he- pimizin hakkıdır." Fakatbu bildiri ve girişim desteklenme- lidir. Bildiri şöyle sona eriyor: "... içeriğini onaylasam da onaylamasam da; sırf 'düşün- celeri açıklama özgürlüğüne' duyduğum saygı gereğı ola- rak, yasal baskı altına alınmak istenen düşüncelehn tümü- nünaltına imzamı atıyorum. Bu imzayüzünden bana ver- ilebilecek her türlü cezayı onurta taşıyacağımı duyuruyo- rum..." Abdi ipekçi 16 yıl önce öldürülmüştü Gazeteciler 'gazeteci'yi andı •Abdi ipekçi dün, öldürülüşünün 16. yıldönümünde Zincirlikuyu Mezarlığf ndaki kabri başında anıldı. TGC Genel Başkanı Nail Güreli anma töreninde yaptığı konuşmada 'Bu karanlık cinayetin hâlâ karanlıkta kalması, hukuk devletimiz ve demokrasimiz açısından bir eksikliktir' dedi. İstanbul Haber Servisi - Llğ- radığı silahlı saldm sonucu. 1979 yılında aramızdan aynlan, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü \e Başyazan Abdi İpekçi dün, öldürülüşünün 16. yıldönümünde Zincırlikuyu Mezarlığı 'ndaki kabri başında anıldı. Törene, Abdi Ipekçi'nin eşi Sibel İpekçi. kızı Nükhet Izet, torunu Ale\' Izet ile çok sa- yıda gazeteci katıldi. Abdi İpek- çi Ödülü Atina Sekreterliği adı- na. Dr. Andreas Politakis bir çe- lenk gönderdi. Türkiye Gazete- ciler Cemiyeti Başkanı Nafl Gü- reli ise anma töreninde yaptığı konuşmada, Abdi ipekçi cina- yetinin aydınlatılamamasından ötürü. hukuk, demokrasi ve can güvenliği adına mahcubiyet duyduğunu söyledi. Güreli. "Bu karanlık cinayetin hâlâ ka- ranlıkta kalması, hukuk devle- timiz ve demokrasimiz açısın- dan bir eksikliktir. Onun ülke sorunlanna. meslek ilkelerine, bu mesJeğe. basına bağlıuğı ba- kımından da onun eksikliğini hissediyonız" dedi. ipekçi'nin sakın. kararlı ve çözümler üre- ten bir ınsan olduğunu anımsa- tan Güreli, aynca "Demokrasi ve banştan yanaydı. Aydın ol- manın sorumluluğunu vaşama geçiren. toplumlara > ansıtan bir kişiliğe sahipti. Onun öğrencisi olmuş bir gazeteci olarak düşü- nüyonım, aradan geçen 16 yıl içinde Muammer Aksoy'lann, Bahriye Cçok'lann, Uğur Mumcu'lann, son olarak da Onat Kutlar'ın faillerinin hâlâ bulunamamış olması karşısın- da onunla beraber çalışsaydık. acaba artık bütün bu faili meç- hul cinayetler karşısında (faili meçhul değil, faili devlet) diye bir manşet atar mıydı? Sanıyo- rum ki, o yine sorumluluğuyla ve vakur kişiliğiy le bize sahip çıkardı" şeklinde konuştu. 293 8 9 78 (3HAT) ÇOPERA) SANAI CAIC » I S I SAİT GÜNEL Suluboya Reslm Sergisl l6 0uk 95 - Haricıye Konajı Sok. S»gl* Apl No 1 TakSdnTH 0212-249 92 M FAHRİ SÜMER R e s i m S e r g i s i MOcok - lOŞubot '95 '«.'!•• H'fiK t«K ltı»H 11 0» 11 00 ı m «*h ttspelıre Aytaı Cad 1*1 Apt No 26/6 inmt Tel 10212) 269 80 14 KARMA SEROt 1 Şubat'95 - 1 Mart '95 U n Galeri Lebriz Eytan C»d Apk H M Apt. No 16/2 Nısantas'Tel (0-212)240 2182
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle