Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 EKIM 1995 CUMARTESI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
KeçeH'ye yanıt
• A>KARA
(Cumluriyet Biirosu) -
"ışbacan Tansu Çillefin
eşi Ösr Uçuran Çiller,
devletolanaklannı
kullaıurak çeşitli
işbirliLçileriyle çıkar
sağladğını ıddia eden eski
DYP kanbul İl Başkanı
OrhanlCeçeli için
"haysıyet celladı müfteri"
ifadesni kullandı. Özer
Çiller. demokrasilerde.
•'iktida- dışındakilerin
güvencesi" olarak
gördüğü yargının, kendisi
ve aile>inin tek güvencesi
haline geldiğini söyledi.
BaşbaLan Tansu Çiller de,
Istanbü Salıpazan'nda,
gümrük mallan satişında
kullanıan 8 adet
sundurmaya ilişkin
işletme ruhsatlannın
usulsiiz olarak "yalı
komşusuna" verildiği
iddialan üzerine
Başbakanlık Teftiş
Kurulunu harekete
geçirdiğini bildirdi.
Anıl Çeçen,
uyesi
• ANKARA
(Cumhariyet Biirosu) -
Birleşmiş Milletler
Düşünce Haklan
Örgütü'nün (WIPO).
Çenevre'de
gerçekleştirilen genel
kurul toplantısında Prof.
Dr. Anıl Çeçen örgüt
yöneticisi seçildi.
Düşünce haklanna ilişkin
sorunlann tartışıldığı 26.
Genel Kurul'da, yeni
yönetim kurulu ve örgüte
bağlı birlik ve
konferanslann seçimi
yapıldı. Seçimlerde, ilk
kez Türk delegesi olarak
Kültür Bakanlığı
temsilcisi Prof. Dr. Anıl
Çeçen, Bern Birliği
Başkanlığı'na getirildi.
Çarşamba
toplanüları
• Haber Merkezi-Prof.
Dr. Tank Zafer Tunaya
anısına düzenlenen
Çarşamba Toplannlan'nın
bu haftaki konusu
"Siyasal Düzenimizde
Cumhurbaşkanının Yeri"
başhğmı taşıyor. AÜ
Siyasal Bilgiler Fakültesi
öğretim üyesı Cem
Eroğul'un konuşmacı
olarak katıtacagı toplantı,
25 ekim çarşamba günü
saat 17.30'da Tank Zafer
Tunaya Kültür
Merkezi "nde
gerçekJeştirilecek.
Kütahya'da
Mdüştü
• KLTAHVA(AA)-
Eğitim amacıyla dün
saat 12.30 sıralannda
Eskişehir 1. Taktik
Hava Kuvvet
Komutanlığı 1. Ana Jet
Üssü'nden havalanan
F-4 tipi savaş
uçagı, Afyon yolu
Porsuk Çayı mevkiinde
henüz anlaşılamayan
nedenle düştü. Yetkililer,
otomatik koltuğu
kullanarak kurtulan
üsteğmen pilotlar Çenk
Hatip ve Cüneyt
Vurgun'un helikopterle
Eskişehir Hava
Hastanesi'ne kaldınldığını
bildirdiler.
Katıat*
toplama ppojesi
• İSTANBUL (AA) -
Çevre Koruma ve
Ambalaj Atıklan
Değerlendirme Vakfı'nın
(ÇEVKO)eğitimprojesi
kapsamında Beşiktaş
Belediyesi işbirliğiyle
gerçekleştirdigi. okullarda
katı atık toplama
projesinin tanıtım
toplantısı dün
gerçekleştirildi. Beşiktaş
Kültür Merkezi'nde
düzenlenen toplantıda
konuşan Beşiktaş
Belediyesi Çevre Koruma
Müdürü Nejat
Büyükköksal, çevre
korumanın önemine
değindi.
Epzurum'da
tpafik kazası
• ERZURUM(AA)-
Erzurum'un Pasinler ilçesi
yakınındadün 15.00
sıralannda meydana gelen
zincirleme trafîk
kazasında 6'sı öğretmen 7
kişi öldü, 9 kişi yaralandı.
2 kamyon ve bir
minibüsün. aşın hız ve
hatalı sollama yüzünden
çarpışması sonucu olan
kazada ölcnlerin adlan
şöyle: Alı Aktaş(31),
Şener Odabaşı (24),
Mustafa Yıldınm (30),
Necmettin Kürk (27),
Çemal Erdem (28), Servet
Erdoğan (25) ile minibüs
sürücusü Fesih Cilo.
CHP Genel Başkanı Baykal, hükümetin kurulması için öne sürdüğü koşulunda direniyor
4
Once yasa, sonra güvenoyu9
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP.
hükümetin kurulmasındân önce Seçim Ya-
sası'nın çıkanlmasını istedi. Brüksel ve
Bonn'daki temaslannı tamamlayarak, Tür-
kiye'ye dönen CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal. "Seçim Kanunu'nu bir görmek la-
nm. Seçim önemli bir konu, hükümet daha
sonraki iş" açıklamasını yaptı.
Başbakan Tansu Çiller ise Deniz Bay-
kal'a, seçim yasasını ve tarihini belirleme-
yi hükümetin kuruluşundan sonraya ertele-
me isteğini iletti. Deniz Baykal'ın, Avrupa
seyahatinden dönüşünün ardından dün ge-
ce kendisine iletilen bu istemi reddettiği
ögreniMi.
Iki partinin üzerinde anlaştığı barajlı
d'Hondt sistemini ve yüzde 10 ülke bara-
jının korunmasını öngören yasa önerisinin
önümüzdeki hafta içınde yasalaştınlması
hedefleniyor. DYP, ANAP ve RP'nin 24
aralıkta seçim yapılmasına ilişkin önerge-
lerinin de 24 ekim sali günü Meclis Genel
Kurulu'nda görüşülmesi bekJeniyor. DYP
ve CHP kurmaylannın dün yürüttükleri pa-
zarlıklar sırasında. bölge barajı konusunda
anlaşmaya vanlamadı. DYP yüzde 20 böl-
ge barajı uygulanmasını isterken CHP. böl-
ge barajının kaldırılmasında ısrarlı olunca,
bu konuda son söz liderlere bırakıldı.
DYP ve CHP. erken seçimin. yetişirse 24
aralık, yetişmezse ocak ayında yapılması-
nı planlarken. seçimin bu yıl yapılması ha-
linde. siyasi partilerin. aldıklan Hazine yar-
dımına ek olarak. toplam 1 trilyon 130 mil-
yar lira daha '•seçim jilı yardımı'* alacakla-
n bildirildi.
DYP ve CHP'nin seçim sistemi konu-
sundaki anlaşma, anahatlanyla şöyle:
- Seçimlerde barajlı d'Hondt sistemi uy-
gulanacak.
- Istanbul, Ankara. Izmirdışındaki heril
bir seçim çevresi olacak. İstanbul 3. Anka-
ra veİzmir2"şer seçim bölgesineaynlacak.
Bu illere. Adana, Gaziantep. Bursa. Kay-
seri ve Konya'nın da eklenebileceği kayde-
dildi.
-Yüzde 10'lukTürkhe barajı korunacak.
CHP, DSP'nüı eleştirilerine hedef olmamak
için barajm yüzde 5"e indirilmesini btedi. CHa-
ğanüstü geiişmeler nedenivle küçük parti-
ler ile sola karşı iki turlu seçim planından
vazgeçmek zorunda kalan DYP. bu öneriye
yanaşmayınca, CHP de ısrarlı olmadt
- Kontenjan milletvekillığı uygulaması
kaldınlacak.
- Oy pusulalannda parti amblemlerinin
yanı sıra, genel başkanlann isimleri de ola-
cak.
-18 yaşındakilerin oy kullanabilmesi için
anayasanın gerektirdiği düzenleme yasaya
geçirilecek.
- Tutuklulann oy kullanma hakkı yasaya
aktanlacak.
Iki parti kurmaylan dün yeniden birara-
ya gelerek. öncekı gün üzerinde uzlaşma-
ya varılamayanyeni lOOmilletvekilliğinin
dağılımı. çevre barajı ve tercih sistemi (ör-
neğin 10. sıradabulunanbirmilletvekilinin
tercih oylanyla listenın üst sıralanna yer-
leşebilmesil konulan üzerinde çalıştılar.
CHP. bölge barajının kaldınlmasını is-
terken DYP. yüzde 20 oranında bölge bara-
jı uygulanmasını istedi. Toplantıda DYP
temsMcilerinin. CHP lideri Deniz Baykal'ın
da bölge barajı uygulanmasını istediğini
aktarmalan üzerine, bu konuda liderlerin ka-
rarvermesi benimsendi. Yürütülecek pazar-
lıklar sonunda yüzde 10 bölge barajı konu-
sunda anlaşmaya vanlabileceği bildirildi. Ye-
ni 100 milletvekilliğinin nüfus kriterine gö-
re illere dağıtılması benimsenirken liderle-
rin kontenjan ıstemesi olasılığı göz önüne
alınarak bu konudaki son söz de liderlere
bırakıldı.
Başbakan Tansu Çiller'in. özel ATA uça-
ğıyla getirttiği CHP lideri Deniz Baykal.
uçakta gazetecilerin sorulannı yanıtlarken
öncelikli konunun Seçim Yasası olduğunu
belirterek. hükümete girip girmeme konu-
sunda peşin yargısı bulunmadığını söyledi.
Seçim tarihi konusunda aralık sonunu ter-
cih ettiğini ifade eden Baykal, şöyle konuş-
tu: "Eğer kanun çıkarsa. V üksek Seçim Ku-
rulu mümkün görür ise ve gereken her şeyi
de yapabilirsek. seçimi ocak avına bırak-
makzonındakalmayabilirE.Once Seçim Ka-
nunu'nu, sonra YSK'nin takdirini görmek
lazını. Anayasa değişikliğinin gerektirdiği
yasal değişiklikleri \aşama geçirebümek için
de gereken /anıaııı dikkate almak lazım."
YSK Başkanı
'1.5 trilyon
yeterli
degil'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Yüksek Seçim
Kurulu (YSK) Başkanı Ni-
hat Yavuz, erken genel se-
çim için henüz hiçbir hazır-
lık yapmadıklannı, anaya-
sa değişikliklerine uyum
yasalan çıkanldıktan son-
ra kendilerine 60 günlük
sürenin yeteceğini bildirdi.
Seçim için en az 2 trilyon
liraya gereksinimleri oldu-
ğunu kaydeden Yavuz. "1.5
trilyon lira aktanldı. Bu pa-
ra yeterii degiL ama ne ya-
palım yetinmeye çauşaca-
ğ ^ d d iğ
Seçim tarihini
TBMM'nin belirleyeceği-
ni anımsatan Yavuz, Cum-
huriyet'e yaptığı açıklama-
da. '"Mecüs'te gerekli uyum
yasalan çıkanldıktan. se-
çim yasalan değiştirildik-
ten ve Resmi Gazete'de ya-
yımlandıktan hemen sonra
bize verilecek 60 günlük sü-
re, gerekli hazırügı yapma-
mıza yeterlidir" diye ko-
nuştu. Yavuz, Meclis'te he-
nüz tamamlanmış birçalış-
ma olmaması nedeniyle se-
çim için şu ana kadar hiç-
birhazırlık yapmadıklannı.
beklemede olduklannı bil-
dirdi.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
A//£ I YANA6MA
MOZAİĞI
/?/&.£/?/ \ K AOA
\J
Atasoy, ANAP'a zennelerle döndü;
Yılmaz, Çiller'e dokundurdu
6
Hırsız diyeceklerine
hırçın desinler'
Olcay ve Bilginer DGM'de
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-ANAP Genel Baş-
kanı Mesut Yılmaz,
DYP'den istıfa eden Veysd
Atasoy'un partisine katıl-
ması dolayısıyla düzenle-
nen törende, "hırçın''ola-
rak anılmasına değinirken
kuşkulu serveti gündemden
düşmeyenTansu Çiller'e
gönderme yaptı. "Hırsızdi-
veceklerine hirçın desinler"
diyen Yılmaz, "Beni hiçbir
sey yolumdan döndüre-
mez"diyen Çiller'ı, "Döne
döne başlan dönmüştür. tk-
tidarda kalabilmek için par-
tilerinin ilkelerinden. mem-
leketin menfaatlerinden. hiç-
bir şeyden veremeyecekleri
hiçbir taviz yoktur" sözle-
riyle eleştirdi.
Veysel Atasoy'un partiye
dönüşü dolayısıyla düzen-
lenen törene katılmak üze-
re Zonguldak ve Bartın il-
leri ile bağlı teşkilatlardan
gelen çok sayıda partili.
ANAP Genel Merkezi
önünde iki zennenin göbek
dansını izledi. Yılmaz'laay-
nı arabada gelen Atasoy'u
alkışlaıia karşılayanpartili-
ler, "Veysel yuvaya döndü"
diye slogan attılar. Daha
sonra düzenlenen törende
konuşan Yılmaz, Atasoy ile
30 yıllık arkadaş olduklan-
nı söyledi. Siyasal Bilgiler
Fakültesi'ni birlikte oku-
duklannı, ANAP'm kurucu-
lan arasında birlikte yeral-
dıklannı ve aynı dönemde
parti yönetiminde görev
yaptıklannı anlatan Yılmaz.
Atasoy'un 4 yıllık kayıptan
sonra yeniden partisine dön-
düğünü söyledi. "Atasoy
için çeşitli benzetmeler ya-
pılabilir, Mesela hırçm dene-
bilir. Bana da sö>lü>oriar.
HeJe bugünlerde boi bol söy-
lüyorlar" diyen Yılmaz.
"Ama, hırstz diyeceklerine,
varsın hırçın desinler"' söz-
leriyle kuşkulu servetinin
dayanaklannı açıklayama-
yan Çiller'e dokundurdu.
1\OTLAR / ORAL ÇALIŞLAR
İstanbul Haber Servisi - Si ne-
ma \e tiyatro sanatçısı Zuhal
Olcay ile eşi Hahık Bflginer, 'dü-
şüncesuçu'nun kaldınlmas! için
•Düşünce Suçuna Karşı Giri-
şim" tarafından hazırlanan "Dü-
şünceye Özgüriük' kitabının
1080 yayıncısı arasında yer al-
malan nedeniyle DGM'de ifa-
de verdiler.
Avukatlan ile dün DGM'ye
gelen Olcay ve Bilginer. DGM
Cumhuriyet Savcısı Aytaç To-
lay'a ifade verdikten sonra ga-
zetecilerin sorulannı yanıtladı-
lar. Terörle Mücadele Yasası 'nın
8. maddesınin kaldınlmasının
gerekliliğini vurgulayan Olcay
ve Bilginer, bu maddenin düşün-
ce özgürlüğünün önündekı cid-
di birengel olduğunu belirttiler.
Olcay ve Bilginer. "Budurum,
bizim mesleğimizi, sanan da di-
rektetkiliyor" görüşünü dile ge-
tırdiler. Zuhal Olcay. bu madde-
nin anayasa ve uluslararası an-
laşmalara aykınlığını anlatan
iki sayfalık kapsamlı birsavurı-
manın altına imza attıklannı ife-
de ederek "8. madde mudaka
kaldınlmalıdır. Ama bunun kı-
sa vadedeolabileceğini sanmıyo-
rum. Ancak bir gün kalkaca-
ğından eminim" dedi. (Fotog-
raf: KUBILAY TÜNTÜL)
Ecevit
'Bunakma
gerek
yoktu'
• DSP lideri Ecevit:
Sayın Baykal, önce bir
bunalım yarattı.
ardından bunalımı
çözen bir insan
konumuna getirmek
istedi kendini.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-DSPGenel Başkanı
Bfilent Ecevit. çıkarılan
hükümet bunalımı ile ülkenin
yaklaşık 1.5 ayının ziyan
edildiğini belirterek "Saym
Deniz Baykal, önce bir
bunalım yarattı, ardından
bunalımı çözen bir insan
konumuna getirmek istedi
kendini" diye konuştu.
MHP'nın DYP-CHP koalis-
yonunu dışandan destekle-
yeceğini açıkladığını anım-
satan Ecevit. "Bizi böylebir
hükümete dışandan destek
verdiğimiz için suçlayanlar,
şimdi içinde yer alryoriar"
dedi.
1991 milletvekili genel w»:
çimlennden sonra DYP ve
SHP'nin birlikte ülkeyi yâ-
nettiklerini, DSP ve kamu-
oyunun bu yönetimi tatmin
edıci bulmadığını anlatan
Ecevit. DYP-CHP koalisyo-
nuna ilişkin düşüncelerini
Cumhuriyet'e şöyle anlattı:
" Seçimlere çok az kala or-
taklardan birinin Sayım su-
yum yok" deyip sorumlulu-
ğu üzerinden atmasını. ilke
olarak doğrıı bulmuvorduk.
Dönemi bitirmeleri gerekir.
Çünkü. dönemin bitmesine
çok az kaldı. Seçimler zama-
nında yapüsa bile, bugün bir
yıldan daha az bir süre kal-
mış oluyor. Sayın Baykal ko-
alisyonu bozduğu günlerde
bie ben a>ıu şeyi sö>lemiştim.
Meclis'te yeterli oy desteği de
olacaktır. tki partinin oylan
dışandan desteğe ihtiyaç duy-
mayacaktır. -Vslında ülkenin
bir, bir buçuk a\ ını ziyan eden
bu hükümet bunabmına hiç
gerek yoktu. Saym Deniz Bay-
kaL bir taktik olarak. önce bir
bunalım yarattı. Ardından.
bunalımı çözen bir insan ko-
numuna getirmek istedi ken-
dini. Biz, bu tür, özellikle ül-
keye zaman kaybettirecek
taktikleri doğru bulmuyo-
ruz. Azınlık hükümetinin
destek alamayacağı belli ol-
du. Duygusal nedenlerie de
olsa, bir DYT-AX\P koalis-
yonun kunılamaması da,ge-
niş tabanlı denen hükümetin
gerçekleşememesi anlamına
geUyor."
POLÎTIKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Erbil Tuşalpın Yazısı...
Erbil Tuşalp; yazılan, araştırmalan ve kitaplanyla ka-
muoyunun yakından tanıdığı bir gazetecidir...
Erbil, Ankara'da yayımlanan 'Siyah Beyaz' gaze-
tesinde köşe yazarıydı bir süredir. Güncel adlı köşe-
sinde 'güncel yazılar' yazıyor, Türkiye'nin gerçek fo-
toğrafinı okurlarına yansıtıyordu...
Erbil'in iki gündür yazılarını okuyamıyoruz. Önceki
gün telefon edip sordum:
"Yazjların nıye çıkmıyor Erbil?" Erbil Tuşalp, "san-
sür" deyip ekledi:
"Resmi sansür anlayışıyla mücadele edildiği, yüz-
lerce yıl hapis ve para cezası bedelleri ödenerek dü-
şünce özgüıiüğü savaşımı verildiği birdönemde; her
fırsatta, demokrat bir yayın çizgisi izlediğiaçıklanan
Siyah Beyazgazetesinde, sayfadanyazı çıkararakya-
şatılan, objektif iyi niyet kurallanyla uyuşmayan bu
vahşi uygulamayı protesto ediyorum.
Ulusal ve ulusalüstü temel belgelerde yer alan dü-
şünce ve görüş açıklama hakkına ve halkın haber al-
ma özgürlüğüne açık bir saldm olan bu kısıtlamanın,
solda sansür uygulamasının özgün birörneği olarak,
basın tarihimizdeki yerini alacağına inanıyorum. Uy-
gulamayı, kökleri uzun birgeçmişe dayalı siyasi düş-
manlığın son örneğı olarak görüyorum. Gazeteci
kimliğinin okurdan, siyasal iktidardan, ekonomik
durumdan etkilendiğini biliyordum. Ama siyasi düş-
manlığın bir köşe yazısını yırtıp atacak boyutlara eriş-
tiğine, yıllar sonra, Siyah Beyaz gazetesinde tanıkol-
dum."
Erbil, "Veda Etmek Gerekir" başlıklı biryazı yazmış.
Yazı. gazete yöneticilerince 'sakıncalı' bulunup ya-
yımlanmamış.
Siyah Beyaz gazete yöneticileri, sanınz 'solculuk'ad)-
na kendilerinı 'sıkıyönetim ya da DGM savcısı' sanı-
yorolmalılar...
Gelin Erbil Tuşalp'ın 'Siyah Beyaz' gazetesine gir-
meyen 'sakıncalı' yazısının kimi bölümlerini birlikte
okuyalım...
• • •
Dün zohuklarla boğuşarak geçti. Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, Tansu Çiller'/ ıkinci kez görev-
lendirirken zortandı. Tansu Çiller'i, TBMM Başkanlığı
için yapılan oylamanın sonuçlan zohadı. Deniz Bay-
kal ertelenen grevler nedeniyle zordaydı. Bir Semt-
i Meçhule' sürüklenişin şifrelerini çözmek, sizin için,
bilıyorum ki zor oldu.
Yaşamı saltkişiselçıkarianyla belineyenlerin, zorkar-
şısında yapacaklan fazla bir şey yoktur. Çünkü onlar,
zorluklan aşmak için güneşi balçıkla sıvamak gerek-
tiğine inanırlar. Bunun için her şeyi, ama her şeyi ya-
pabilirler. Örneğin hiç aldırmadan ihbar ederter. Ya
da 'Düşmanımın düşmanı. dostumdur' ilkesine san-
lıp umursamadan dedikodu yapahar. Veya rejimin ka-
ranlık suratlı bekçıleriyle hiç utanmadan işbiriiğine gi-
derler. Yurtseverlere, devrimcilere küfür yağdırmayı
biryaşam biçimi olarak benimserler. Gerçeklerle ara-
ları hiç iyi değildir. Ucunda kâr, rant, makam olan iş-
lerin peşinde koşmak, onlar için en geçerli yoldur. Bu
türün siyasi coğrafyası yoktur; onlara Doğu 'nun adam-
lan arasında da Batı'nın adamlan arasında da rastla-
nabilir. Onlann, elbette sağcısı da solcusu da ola-
maz. Bu bencil, bu hoyrat dünyada insan kalabilen-
leri, ilkeli olanlan, emeğin ve kültürün temsilcılerini,
devrimcileri her fırsatta bir akrep gibi sokmaya kal-
karlar. Küçük dünyalannın kendilerinden başka özne-
' si olmadığından kin, öfke, sinsilik, ihanet en yakın
dostlandır. Çevrenizde yaşama sevincinden yoksun,
yaşamlan boyunca bir tek kez bile dolu dolu kahka-
ha atmayan, parti komiseri suratlıöu insanlardan
yüzlercesini rahatlıkla görebilirsiniz. Partide, dernek-
te, şırkette, gazetede onlarla birlik olup zora karşı
durmak, zoria savaşmak hemen hemen olanaksızdır.
• • •
Dünkü 'BirSemt'i Meçhul'yaz/s/nc/a/oTürkiye hu-.
kuken hükümetsiz şifresinin çözülebilmesi için en
başta bilgi/birikim/ciddiyet gerekiyor. Yıllannkurtpo-
litikacısı Süleyman Demirel'in bile zorlandığı bir ko-
nunun medyaya yansıması elbette kolay olmuyor. 51.
azınlık hükümetini kuran Başbakan Prof. Tansu Çil-
ler'in, 'TBMM'de 15 Ekim 1995 tarihinde yapılan gü-
venoylamasıyla düşürülmesinden sonra ortaya çıkan
hukuki konumu' tarbşmayaratıyor. Tartışma, TBMM'de
güvenoyu ile düşürülmüş bir başbakanın, istifa edip
etmeyecegi' çerçevesinde odaklanıyor. Cumhurbaş-
kanı Süleyman Demirel, 'içinde bulunulan hukuki so-
runun' aydınlatılması için Anayasa Mahkemesi, Da-
nıştay ve Yargıtay'a başvuruyor ve görüş istiyor.
Köpeğin adamı ısırmasıyla, adamın köpeği ısır-
ması arasındaki aynm işte tam bu noktada ortaya
çıkıyor. Medyada yeniden dolaştınlmaya başlanan
Turgut Özal'/n ruhu, tıpkı eski günlerde olduğu gibi,
yine gerçeklerin üstünü örtmeye yetiyor.
Hukuk otoritelerinin, 'Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'in yeni görevlendirmeyi. Prof. Çiller'in görevi
iade etmeyi savsaklaması nedeniyle iradesi dışında
geciktirdiği' görüşünü dile getirmelen yetmiyor... Şu
anda görevde bulunan Bakanlar Kurulu'nun yürüt-
meyi temsil yeteneği olup olmadığf sorusu çevresin-
de sürdürülen çalışmalar yetmiyor... Anayasa'nın
güvenoylamasıyla ilgili 99,111,114 ve 116'ıncı mad-
delerine aykın bir tutum izleyen Çiller'in 'güvenoyu al-
madığınının TBMM tutanaklanna geçildiği andan baş-
layarak yürütmeye ait yapılan tüm işlerin hukuken
boşlukta kaldığı' görüşünün savunulması yetmiyor...
uzal ruhunun belihediği ortamlara veda etmek ge-
rekiyor. Gerçeği, doğruyu eğip bükenlere veda etmek
gerekiyor. Hakka, hukuka, emeğe sırt çevirenlere ve-,
da etmek gerekiyor.
Gençler, Eşber Yağmurdereli ve 'bölünmez bütünlük'
A
şın derecede arttınlan harçlann
kaldınlması amacıyla TBMM'ye
dilekçe vermeye giden gençler,
dün Ankara gannda trenden iner
inmez gözaltına ahndılar. Yüzlerce genç,
yasal bir eylem hazırlığı içindeyken polisin
engellemesiyle yüzyüze geldiler. Gözaltına
alındıktan sonra başlanna daha neler gelecek
onu da kestiremiyoruz.
Gençlerin henüz herhangi bir eylemleri
olmamış. yasalara aykın bir amaçlannın da
olmadığı belli. ama Türk polisi tarafından
yakalanıyorlar. Yakalanmasalar ne
yapacaklardı? Yalnızca dilekçe vermek için
TBMM'ye gideceklerdi. Silahsız, sopasız,
ellerinde dilekçelerinden başka hiçbir şey
olmayan 18-25 yaş arasındaki 200-300
üniversiteli hangi potansiyel tehlike
nedeniyle gözaltına alınır ki?
Gerçekten bu silahsız, banşçı amaçlan
dışında bir niyetleri olmayan gençlikten ne
isteniyor? Örgüt kuramayacaklar, tepkilerini
banşçı ve demokratik yollardan dile
getiremeyecekler. Çevreleri yasaklarla ve
tehditlerle çevrilecek, kafalannı
kaldırmayacaklan bir ortam içinde
yaşamaya mahkûm edilecekler. Eğer bu
durumu protesto falan etmeye kalkarlarsa
vay hallerine... Analanndan emdikleri süt.
burunlanndan getirilecek. Mahkeme
mahkeme, karakol karakol sürünmekten
kurtulamayacaklar, eğitim şanslan yok
olacak.
Gençlerin başlanna gelenleri izlerken eski
birgençlik arkadaşım Avukat Eşber
Yağmurdereli'nin başına gelenleri
anımsadım. Eşber, kendisinin katılmadığı bir
eylem nedeniyle 12 Eylül'den önce 1978
yılında turuklandı. Bir soygun olayının
azmettiricisi olduğu gerekçesiyle idama
mahkûm edildi. Eşber'in iki gözünün de kör
olması, onu idamdan kurtardı. Görmeyen
gözleriyle tam 13 yıl 5 ay hapis yattı. 12
Eylül koşullannda yalnız başına atıldığı
hücrelerde çektiği eziyetler yazılsa roman
olur.
Eşber. cezaevinden çıktıktan sonra
Almanya'da bir vakıftan araştırma bursu
alarak Almanya'ya davet edildi. Ancak onu
idama mahkûm eden Samsun Ağır Ceza
Mahkemesi. aradan 14 yıl da geçse, Eşber'in
yurtdışına çıkış yasağını kaldırmadı.
Avukatlık da yapamayan Eşber
Yağmurdereli, yıllardır pasaport almaya
uğraşırken başına yeni bir dert daha açıldı.
Özgür Gündem gazetesi önünde yaptığı bir
konuşma nedeniyle Terörle Mücadele
Yasası'nın 8. maddesini ihlalden 20 aya
mahkûm oldu.
Ancak bu ceza, Eşber açısından 20 aydan
daha korkutucu sonuçlar yarattı. Eşber.
kesinleşen bu cezası nedeniyle 2014 yılına
kadar hapis yatacak. Yani 13.5 yılın üstüne
bir 19 yıl daha yatması gerekecek. Çünkü
daha önce çıkanlan Infaz Kanunu nedeniyle
müebbetlik cezasının bir kısımını yatmadan
serbest kalmıştı. şimdi yeni bir suç işlediği
gerekçesiyle eski yatmadıklannı da yatacak.
Sırf bir konuşma nedeniyle verilen cezanın
sonuçlannı düşünmek bile insanı ürpertecek
düzeyde.
Görmeyen gözleriyle Eşber. önümüzdeki
günlerde TMY'nin 8. maddesinden içeri
girerken 19 yıl daha hapis yatmanın da
hazırlığını yapacak. Inanılır gibi degil.
Kabul edilir gibi değil. Eşber'in daha önceki
13 yılı nasıl geçirdiğini az çok bilen biri
olarak 19 yıla inanamıyor ve içime
sindiremiyorum. Bu olay nedeniyle bir şey
yapamamanın ezikliğini duyuyorum.
Toplumsal bir utançla yüz yüzeyiz. ama
yalnız bizim yüzümüz kızanyor. asıl yüzleri
kizarması gerekenler ise kimin daha çok
hırsızlık yaptığı tartışmasını büyük bir
yüzsüzlükle sürdürüyorlar.
Eşber'i ve bu yazıyı yazarken harçlar
nedeniyle gözaltına alınmış gençleri
düşünüyorum. Gazeteci arkadaşım Ahmet
Ahanı düşünüyorum. yayıncı Ayşe ve Ragıp
Zarakolu'nu düşünüyorum. Faili meçhul
cinayetlerde öldürülmüş Hasan Ocak'lan
düşünüyorum.
Güneydoğu'da her gün ölen gencecik
insanlanmızı ve onlann ana-babalannı
düşünüyorum.
Sonra f BMM'yle ilgili haberlere kulak
kabartıyorum. Sanki medya tarafından
bölünmüş iki ayn Türkiye'de yaşıyoruz. Bir
tarafta cicili bicili bol tartışmalı. bol rüşvetli
ve küfürlü bir dünyayı izliyoruz.
Öte yanda insanlar ölüyor, hakkını arayan
gençler gözaltına alınıyor, tekmeleniyor,
kafalan gözleri patlatılıyor. Siyaset
dünyamızın yaşlı kafalan, ülkemizin
bölünmez bütünlüğü üzerine nutuklar
atıyorlar. bu sırada Eşber, çenesini tutmadığı
için 19 yıllık cezayı çekmek üzere
cezaevinin yolunu tutuyor. Siyaset
dünyamızın yaşlı kafalan birbirlerine hırsız
suçlamalan yapıp. basın toplantılan
düzenliyorlar, bu sırada bir genç faili meçhul
bir cinayete kurban edilmek üzere kara
gözlüklü adamlar tarafından arabaya
bindiriliyor.
Gençler acı çekiyorlar, kendilerini ifade
etmek istiyorlar, örgütlenmek istiyorlar.
kafalanna coplar yağıyor. Ülke, rüşvet
skandallanyla çalkalanıyor. işçiler açlık
sınınndan kurtulmaya çalışıyor, politikacılar
kimin daha çok hırsız olduğunu kanıtlamak
için toplantılar düzenliyorlar.
Ankara'ya giden gençler şimdi
gözaltındalar.
Harçlara itiraz etmenin faturasını
ödeyecekler. Rüşvetten suçlanan.
dolandıncılıktan mahkûm olan
politikacılanmız, silah tıcaretinden pay alan
savaş çığırtkanlan ise ülkeyi
böldürtmeyeceğiz diye nutuklar atıyorlar.
Velhasılı bir başkadır benim memleketim.