25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL1994 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Toplumsal belirsizlikten çıkış yolu. Ülkemiz bugün düşünce üreten toplum yerine kavga üreten, bilimsel düşüncenin yerine zorbalığın geçerli olduğu, pozitif toplum yerine irtica ve ırkçılığın yol aldığı bir belirsizlik içindedir. ERDOĞAN ERDEM Fizik Öğretmeni T ürkiye birikmiş sorun- Ian çözemediği için hu- zursuzdur, toplumsal belirsizlik içindedir. Yaşanan ekonomik- demokratik sıkıntılann temelinde eğitimin insansal ve toplum- sal amaçlardan saptınlması, demok- ratik, laik içeriklerden uzaklaştınlmış olması yatmaktadır. Bebrsizliğin toplumsal bunalıma dönüşmemesi, pozitif toplum yolunun açılması eğitimin bilimsel, laik, demok- ratik içeriğe ivedi olarak kavuşturul- ması ile olanakbdır. Eğjtimdunımu Eğitim sistemimiz içerik ve biçim bakımından evrensel ölçütte, evrensel değerlere-çağa uygun küresel insan ti- pi yetiştinnekten çok uzaklaşünlmış- tır. Eğitimin içeriği, bib'mselbkten-çağ- daşbktan yoksundur. Demokratik ülkelerde aîcla, kuşkuya, deneye, öz- gûr düşünceye dayanan çağdaş bilim- sel eğitim uygulanmakta ve pozitif toplum yaratılmakta. demokrat insan yetiştirilmektedir. Ulkemizde uygulanan eğitim, de- mokratik, laik, biîimsel, çağdaş içerik- ten uzaklaşunlrruş gerici ideolojinin baskısı alundadır. Özellikle 1980'den bu yana uygula- nan çağdışı eğitim, tek görüşJü, tek boyutlu kuİ-ütsan üretmekte ve metafi- zik toplum oluşturmaktadır. Böylesi bir toplumda düşünce yerine kavga üretilmektedir. *Sorunlann kaynağmı görmek iste- meyen dış destekli iç çevreler tutum ve davranışlan ile niteliksiz çaüşmalan köriiklemekteler, suskunluk kültürü- nün ürünü aydmlar, tarihsel uykulan- nı sürdürmektedirler. Çağdaş, bilimsel, laik, demokratik eğitim için önceüklen • Demokratik ülkelerde olduğu gi- bi devlet belli bir dini ya da din ile ilgili dersi öğrenmeye kimseyi zorlamama- lı, din dersleri zorunlu olmaktan çıka- nlmal). Dinsel eğitim bireysei olgudur, kamusal değildir. • Ders programlan, ders kitaplan bilim kurullannca hemen e)e alınmalı, insan akhna, araşürmaya, sorgulama- ya dayanan bilimsel içeriğe kavuştu- rulmali. Kitaplardan ırkçılığı veirtica- yı işleyen bilgiler ayıklanmab. • Okullanmızda demokrasi, insan haklan ve temel özgürlükler ders ola- rak okutulmah, kullandınlmalı, de- mokratik yaşam felsefesi biçimine dönüştürülmeb'. • Çocuk haklan sözleşmesi TBMM'de beklemektedir. Çocuklan- nuzın birey-demokrat kişilikli yetiş- mesi için hak ve sorumluluklanm be- lirleyen söz konusu belge imzalanmalı, uygulamaya konulmab. • Kalıcı bilim politikası oluşturul- malı. • Liselerimizdeki yazın (edebiyat) öğretimi, tarih öğretimi çağa uygun duruma getirilmeh. • Imam-hatip lisesi sayısı gereksini- me göre sınırlandınlmab. tmam'hatip liselerinde eğitim sekiz yıllık temel eği- timden sonra lise kısmmda yapılmah. Eğitimin yönetimi ve yöneticileri çağ- daşlaştınlmalı: Sorunlan çözebilme- nin yolu, değişme ve yenileşmenin yaşamsal zorunluluk olduğunu kabul etmektir. Oysa Milü Eğitim'de her ka- demedeki yönetidler, (büyük çoğun- lukla) efendi-kul ilişkisi içinde bağnaz, düşünce-bib'msel açhğını doyurama- mış, doğal olarak da önyargılı insan- lardır. Bilindiği gibi önyargılan parçala- mak, atomu parçalamaktan daha zor- dur. Demokratikleşme önündeki en bü- yük engeli, pozitif bilgilerle donatıl- mamış-donanmamış yöneticiler oluş- turmaktadır. Pozitif toplum-aydmlanma eğitimi için Milli Eğitim yönetimi yeniden ya- pılanmab. tüm yöneticiler öğretmenle- rin katılımı-seçim yolu ile göreve geti- rilmeli. , Eğitimde verimsizliğin temel neden- lerinden biri, atanma ve yer değiştir- melerdeki adaletsizliktir, gerici kadro- laşmadır. Demokrat insan ve sivil toplum için yeni eğitim düzeni: Yaşadıgımız top- lumsal belirsizliğin bunalıma dönüş- memesi için durum saptaması doğru yapılmah; sorunun kaynagını saptıran sığ tartışmalar yerine, demokrasi güç- leri tarihsel görev ve uzlaşma ile enerji- lerini eğitimin demokratikleşmesine vermelidir. Gerçekleşü'receğimiz çağcıl eğitimin amaa, evrensel değerlere uygun, de- mokrat insan yetiştirmek, pozitif-sivil toplum oluşturmaktır. Hoşgörü ve özgür düşüncenin temel olgu olduğu demokratik toplumu ya- ratamadığımız için boşluklan bağnaz- tek boyutlu inançlar, yerleşik önyargı- lar doldurmaktadır. Biriktirilmiş sorunlann çözümü akılcı, laik ve insancı toplum için yeni eğitim düzeni ile olanakîıdır. Demokratik ülkelerde uygulanan çağdaş eğitimin beş temel özelliği odak alınarak eğitimde yeniden yapılanma yaşamsal gerekliliktir. 1. Bilimsellik, laiklik, küresellik. 2. Katılım: Eğitimin üç temel bileşe- ni, öğrenci-öğretmen-veli, eğitime ka- tılmabdır. Öğrend ve velisi, eğitimin içeriğine, planlanmasına, programlanmasına secimle katılmab. Demokrasiyi öğreten öğretmen eği- timin yönetimine, planlanmasına, programlanmasına, içerik ve biçimin belirlenmesine seçimle-demokratik yolla katılmalı. Eğitimde sorunlar yu- mağının oluşma nedeninin başında katıbmsızlık gelmektedir. 3. Öğretmenlerin ekonomik sorun- lan çözülmeli, yetiştirilmelerine önem venlmeli. Öğretmenlere grevli-toplusözleşme- li sendikal haklan ve siyaset yapma haklan verilmeli. 1966 tarihli ILO/UNESCO ortak "öğretmenlerin Starüsü Tavsyesi" ya- şama geçiribneli. 4. Eğitim zararlı dış etkilerden ann- dınlmahdır. Toplumumuzda, hiç kim- se kendi çocuğunun terbiyesini kom- şusuna bırakmaz söylemi yaygındır, oysa ulusumuzun çocuklanna verile- cek eğitimi yabancı uzmanlar şekillen- dirmektedir. Bunun zararb etkilerini ve acılannı toplum olarak yaşamakta- yız. Eğitimimizı şekillendirecek yetişmış insan gücüne sahibiz; eksik olan, dev- letin eğitimcilerine güvenidir. 5. Eğitimimizde eşitsizlik köy-kent, batı-doğu, paralı-parasız, kadın-erkek alanlannda çok açık ve acı biçimde görübîiektedir. Eğitimde eşitlik ilkesi bakımından nıtelik ve nicelik olarak çağdaş dünyanın çok gerisindeyiz. Eğitime aynlan ekonomik pay arttınl- malı, eşitlik ilkesi yaşama geçirilmeli. Ülkemiz, bugün düşünce üreten toplum yerine kavga üreten, bilimsel düşüncenin yerine zorbalığın geçerli olduğu, pozitif toplum yerine irtica ve ırkçıbğın yol aldığı bir bebrsizbk için- dedir. Bebrsizliğe gelişin-getirilişin temel nedeni eğitimin bugünkü durumudur ve kurtuluş da eğitimin demokratik- leşmesi ile olacaktır. özgürlük, eşitlik, hoşgörü, bağım- sızlık.. demokrasi, insanbk tarihinde kolay elde edilmemiştir. Temel haklan ve özgürlükleri yok edilen insanlann, insanlıklan elinden alınmış demektir. Siz ne dersiniz? ARADABIR PROF. DR. SAHİR ERMAN Şeriatın Kestiği Paraıak... 12 Eylül darbesinin yıldönümü dolayısıyla, kamuoyu- nun gündemine gelen konulardan birinin de 'ölüm ceza- sı' olduğu görülmektedir. Üstelik bu cezaya haklılık kazandırmak isteyen bazı çevre ve kişilerin, buna dinsel bir temel de aradıkları ve bu cezanın 'Hıristiyanlıkta da Müslümanlıkta da' bulunduğu gerekcesini ileri sürdük- leri bilinmektedir. Her şeyden önce bu gerekçenin ne kadar yersiz, özel- likle Atatürk'ün getirdiği laik düşünceyfe ne kadar çeliş- kili olduğunu ve 'köktendinci' tutum ve anlayışın bir zamanlar bu ülkeyi yönetmiş olanlara bile egemen ol- duğunun açık bir göstergesi bulunduğunu belirtmek is- teriz. Gerçekten bir önlem veya yaptırımın dinsel hukuka -yani Islami sistemde şeriata- uygun olup olmaması, la- ik bir ülkede aynı önlem veya yaptırımın uygulanıp uygu- lanmamastna asla dayanak olamaz. Laik bir ülkede bir yaptırımın benimsenmesinde veya aksine kabul edilme- mesinde göz önünde tutulan tek ölçü 'kamu yaran'dır. Aynı yaptırımın dinsel hukuk yani şeriat tarafından da benimsenmiş olup olmaması kamu yararının yerine as- la geçemez ve geçmemelidir, aksi halde laik sistem yerini köktendinci dûşünceye terk eder. Şurasını belirtelim ki, Türkiye, Osmanlı Imparatorluğu döneminde dahi şeriatla yönetilmiş değildir. Iki misal verelim. Islam ceza hukukuna göre zinanın cezası 'recm'dir. Bu ceza Kuran'da yazılı olduğu, yani 'hadd-i şeri' olduğu cihetle, başka herhangi bir cezaya çevrile- mez. 'Recm' cezası eski Yahudi kavimlerinde de cari olan ve zina eden kadının -dikkat edin hiçbir zaman er- keğin değil- sadece başı dışarda kalacak surette kuma gömülmesini ve başının taşlanarak kadının öldürülme- sini ifade eden bir cezadır. Bu ceza Osmanlı'da hiç uy- gulanmadı. Hatta daha sonra 'örfi Osmani' diye anılan Fatih Suttan Mehmed'in kanunnamesinde zinanın ce- zası olarak 'değnek' cezası kabul edildikten başka, zina eden kadının değnek başına belirlt bir para ödeyerek bunu 'cerime'ye, yani para cezasına çevirmesi dahi ka- bul edildi. Bu itibarla Türkiye'de ilk şeriattan aynlan laik kanunun Fatih'in kanunu olduğunu söylemekte hata yoktur. Yine şeriata göre hırsızlığın cezası elin kesilmesidir ve bu da bir 'hadd-i şeri'dk: Dilimizde yerleşmiş olan "Şeriatm kestiği parmak acımaz" sözü de buradan gel- medir. Ancak altı yüzyıllık Osmanlı Imparatorluğu döne- minde hiçbir hırsızın eli kesilmiş değildir. Bunun gibi faiz 'haram' olmasına rağmen Fatih, faiz karamamesi' çıkarmış vefaizideğil 'riba'y\,yanitefeciliğiyasaklamış- tır. Şu halde nerede kaldı şeriat? Nerede kaldı "Dinsel hukukta yer alan bir yaptırımın uygulanmasında haklılık vard/r"_gerekçesi? Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin laik ol- duğunu iddia eden dünkü, bugünkü hatta yarınki her- hangi bir yöneticisi böyle bir gerekçe ileri süremez ve sürmemelidir, aksi halde çok şeyin tartışılmasına yol açılmış olur. Bunun dışında ölüm cezasının kamu yararı bakımın- dan muhafazasının değil, aksine kaldırılmasının zorunlu ofduğu artık ve nihayet medeni ülkelerde kabul edilmiş- tir ve bu cezayı hala kanunlarında yaşatan ülkelerin -dinsel hukukta dayanak arasalar dahi- 'muasır medeni- yetseviyesi'nden bir hayli uzak olduklan tartışmasızdır. Bir kere siyasi suçlarda bu cezanın uygulanması dai- ma ters teprniştir; zamanla bu cezaya mahkum edilen- ler birer kahraman olmuşlar, devlet töreniyle abide mezarlara gömülmüşlerdir, çünkü "bazı kişilerin ölüsü, dirilerinden daha kuvvetlidir." Adi suçlular hakkında da durum farksızdır, üstelik devlet imajını zedeleyecek niteliktedir. Bir katili asan devlet, onun öldürdüğü kişiyi koruyamamış olmanın hın- cını, katilin yaptığını aynen yapmak, yani onun seviyesi- ne inmek suretiyle çıkardığının acaba farkında mıdır? Bu cezanın birtakım suçların işlenmesinin önüne geçe- ceği iddiası da bilimsel bir temele dayanmaz: 12 Eylül döneminde şu kadar adam asıldı ve yine ölüm cezaları kanunlarımızda var. Ama yine adam öldürülüyor ve dev- let kendi polisini, kendi öğretmenini koruyamıyor. Sıtma ile mücadele sivrisineklerin öldürülmesiyle değil, ba- taklıkların kurutulmasıyla başarıya ulaşır. Bu da 'dini veya 'milli' görüşün değil, laik düzenin yerleşmesi ve demokratikleşme ile diğer bir deyişle, düşmanımızın dahi insan haklanna riayetolunması ile gerçekleşebilir. TARTIŞMA Gaziosmanpaşa Ortaokulu üşünüyorum, kültürlü, değerii iyi eğitimb ve yüzyıbn başlanndan günümüze kalan insanlanmızı... O. geçmişlerin anılan iledolu. Oralardaki saygılardan gözleri ışıldayan. Beli çökse de bakışı dingin. Nezaket ve terbiyesinden hiçbir şey yitirmemiş. Birhanımefendi, beyefendi kişileronlar. Sayın olmadıklan halde sayın denen kışilerden kesinlikle değiller. Günümüzzor koşullan içinde, marka yerine kendi onardıklan giysileri sevenler onlar. Sanata, kültüre, terbiye ve tüm insan değer yargılanna saygıb, sevgili onlar. Anlamadıklanna bile tükürüklü değil özenle bakmayı bibyorlar. Birkaç jisanı bilseler de kendi öz dilleri ile söyleyip yazmaya dönükler. İnsan olmayı saç telinin görüntüsü yerine kafasının içinde sağhkb bilinçte bulan insanlar. Hanımefendiler, beyefendiler... Dahadoğrusu ve sağbkbsı "baylar-bayanJar" denmesini seven insanlar onlar. Bunlar yaşbsı ve genci ile hala varlar. Böyle dile gelen bir sürü anılarla ancak tüm değer yargılanna doğru bakıyorlar. Tüm bu güzelb'klerin ne faiz getireceğine bağb kafalara "DünyadakiküJtür değerierinden" Sokrat adını bibneyen yok gibidir de onu yok edenlerin anlı şanb sanılan bir sürüsünün kimlikleri bile bilinmez" denir. İşte bu türden değerleri içeren çabalarla yüklü bir ömek de "Gaziosmanpaşa Ortaokulu"dur. Gelenek mi, işte: 1946-49 yıllannda okuduğumuz okulu yanm yüzyıl sonra gidip yerinde bulabiliyoruz. Sınıfını, sırasını, bahçesini, nhtımını görüyonız. Daha sonrasındaki Kabataş Lisesi'nden de, bugünkü ismi ile Mimar Sinan Üniversitesi'nin içlerinde geçen tüm yaşamımızın en güzel anılannı anımsıyoruz. Amaamız hoşça vakit geçirmek değil. Aynı eş bağlamda, eş disiplin, özveri ve insan olmada doğru yoğrulmalan, basamaklannı hissediyor, anımsıyoruz ve bu yolda bir kez daha kendimizle konuşuyoruz. Gelenek mi, işte: Yanm yüzyıl öncesinden size doğrulan, insanlık değerlerini, sanat ve bilimin ilk tanıtımlannı yapan koca kişilerden o zamanki "Gaziosmanpaşa Ortaok." koca hocalan olan Kadircan Kaflı'lar, tarihçi Vedat Beyler, ressam Sırrı Eldemler, Rüştü Bey, Cafer Bey, Perihan Hanımlar. Daha sonra benzer değerlerdeki Kabataş Lisesi, Hamdi Saver, Behcet Necatigil, Adem Nezihi ve tarih hocası Kûrt Aziz'ler, Faik Dranaslar. dahapek çoklan.. saymakla bitmiyor. Eşdeğerb saygı ve sevgilerde insan ve ulus olma bibncini anlamayan kara çemberb' dar kafalara sıkışmadan sağbkh, özgür bilinçli ve insanlık yolunda ileri adımlann başlangıçlandır asıl korunacaklar ve gelenek olacaklar. Gaziosmanpaşa Ortaokulu'nda başta değinip anımsatuğımız o tür beyefendi ve hanımefendiler örneği bir saygın kimlik içindeki başyapılardır. 1909'larda eğitime açılmıştır. Yab, II. Abdülhamid'in kızı Fehime Sultan'ındır, sonra Kurtuluş Savaşı'nda şehit düşen asker çocuklannın okulu olmuştur. 1925'teokulunadı tt tnön0 Dar-ül-Eytamı'dır" 1933den bugüne ise "Gaziosmajıpaşa" Ortaokulu olarak hizmet vermektedir. Bu onurlu ve bir yüzyıla yaklaşan süredir eğitimi yürüten okul, yapısı ve yeri ile de sadece öğrencilerine değil tüm ulusumuza güzellikler saçmış bir armağandır. Beş on memuru buraya yerleştirmek çabasında ise ilgili Milli Eğitim müdürlükleri bu yanılgılanndan hemen vazgeçmelidirler. Bıralcın bu zamanlan daha pek çok sonraki yıllarda bile böyle okullar sevgi, saygı öğretisinde. yannın büyükleri olan daha nice küçük çocuklanmızı, insanlanmızı eğitehm, öğrenimlerini yapabm. Sanmayınız ki sadece kitaplan PTTden çektiklerimiz DIAPOUS OTEL* * * AKÇAKOCA • Danz* aAr • yüzm* havuzu • dbca • bar • huOmmJun cank müzfc •TAZEBAUK • oqk bOta yvmktor • CME5 • odalorda TV. frûdh CUMA - PAZAR [3 gün - 2 gece) Y.P 1 400.000.- PAZAR - CUMA {6 gün - 5 gece) Y.P. . 2.250.000- Rez. (0.374) 6T1 37 41 pbx. Fax: (0.374) 611 37 90 B u kunımun, eksik veaksakişlerine abşmış gibi olsak da yeni yeni hünerler sergilediği görülüyor. Telgraf çekeriz, "Annen fılan araçla geliyor, karşıla" diye. Kadın gider, ortada kabr. Tel ertesi gün ya da daha sonra vanr ilgili kişiye. Çoğu kezmektuplanmız günler, haftalar değil aylar sonra da varabilir adresine. Üç buçuk ay gecikmeyle mektup aldığım oldu. Benzeri bir örneği de Cumhuriyet'te okumuştum. Gazeteye gönderilen mektup, Sirkeci'den Cağaloğlu'na dört ayda varmış. Yaşb ana askerdeki oğluna harçlık yollar. ne ki zamanında varmaz, genç kıvranır durur asker ocağında. Telefon ise ayn bir rezalet. Sık sık bozulur. Anlatmak zorunda olduğum konuya gecmeden önce, yakmdığım iki uygulamadan da söz edeyim. Birincisi, PTTnin kltaplar için almakta olduğu ücretin çok yüksek oluşu. Nedenini bib'yorum. Turgut Özal, vatandaş yerine KÎTleri düşündüğü için onlara dedi ki 'her kurum kendini kurtaracak biçimde eder ayarlaması yapsın.' Bu buyruk PTTnin işinegeldi. Kitaplardan almakta olduğu gönderme ücretini yukan doğru fırlattı. Samrsın, yollanan kültür ürünü değil de hayali ihracat nesnesi. Kuşkusuz, yahıızca Red Kit okuyan adamın ülkenin kültür sorununu dikkate alarak kitap ve dergiler için bir indirim düşünmesi beklenemezdi. PTT yönetimi isecan derdine düşmüş göriinüyor. Oysa şişirdiği fiyatlarla kimbilir nerelere ne tür çıkarlar pompabyordur. Pll'nin bir başka sinir bozucu uygulaması daha var: Yollamak için ambalajladığım kitabın uçlannı yırtacakmışım. Ben yırtmaz isem memur sokar makası, cart diye parçalar ambalajın kıyılannı. "Kızım, kardeşim, yapmayın bunu. Evladım, koca koca bavul ve çuvallar, beyan yöntemiyle içlerine bakma gereği duyulmadan gümrüklerden geçerken siz bunu niye yapıyorsunuz?" "Emir böyle efendim." Beyan yöntemini çıkaran da T.Ozal. Peki ama kıymetb" eşya neden kolay geçer gümrükten de kitabın içindeki iki satırbk mektup neden suç öğesidir? Sıra geldi esas konuya. Kültür Bakanhğı. halk kütüphanelerimiz için iki kitabımdan 5OO'er tane satın ahnaya karar vermiş. Bakanbğa bağb Kütüphaneler Gnl. Md.'nden 1992 yıbnın sonunda bir yazı aldım: "Bidilik ve Savaşım Süriiyor adb kitaplannızdan beşer yüz tane satın abnacaktır. Adı geçen kitaplan, ekü listede adlan yazıb kütüphanelerimize, yanlannda bebrtilen sayıda postalayın, buna ilişkin belgeyi dairemize gönderin." Büyük bir heves ve coşkuyla yetmiş tane paketi günlerce uğraşarak hazırladım. Birkaçı büyük, geri kalanlan orta ve küçük paketlerdi. Vardım Silifke PTT müdür ve şefıne. durumuanlattım. "Büyük paketleri paket bölümüne verelim, ötekileri mektup gişesı yollayabilir. Fiyatlar çok fark etmez. Siz evde bir çizelge hazırlayın. Hangi kütüphaneye kaç kitapyolladığınızı orada beb'rtin. Biz kitaplan tesbm abnca çizelgenizin altına mühürü basıp imzayı çakanz, ezberlemek herhangi bir binada, yapıda olur; oysa-bu (Gaziosrnanpaşa Ortaokulu) benzerleri gibi yapılar gerek uzun geçmişi, gerek yetiştirdiği aydınbk Türk insanlan ve bulunduğu yer ile de bütünleşen bir kültür değeridir. Boğaz'daki bu özelbkleri ile öğrencilerine büyük bir sessizlik ile değer yargılannın gerçeğinden söz ediyor. Oğretiyor, sindiriyor veen önemlisi, gençliğe adım atan küçücük çocuklanmızı yannın hanımefendileri-beyefendileri yapıyor. Lütfen bu yeri öğrencilere çok görmeyin. Kopartmayın bu çiçeği. Bibyor musunuz, yok edenler değil; Sokrat, Mevlana, Yunus gibi birçoğu ve hele koca Atatürk gibi yüce kişibkler hep kalırlar. Ama sizler ve bizler de, bu tür değerleri, bu çicekleri koruyarak isimsiz de olsa kabnz. Lütfen, yerinden edip kopartmayın bu çiçeği. Sizlere bu yakışacaktır. Prof. Y. Mimar RUŞENDORA olurbiter"denildi. Söylendiği gibi yapıldı. Kitaplar postaneye, çizelge de Gnl. Md.'lüğeyollandı. Aradan bir yıl geçtikten sonra şu türden mektuplargebneye başladı: "Halk kitapbklanmızdan. Bakanlığımızın sizden satın aldığı kitaplardan bize gönderilmesi gerekenler henüz elimize ulaşmadı, lütfen ivedi olarak yollayın." Acaba ne oluyordu? Ben bu işi 1967'den beri yapanm. Yakın zamana değin hiçbir kitabım postada kaybobrıadı. Ama şimdi benim paketler tümden yok oluyor? Ilgililere sordum, neyapılabilirdiye. Eğerhepsini taahhütlü yollasa imişim ve postalamanın üstünden de bir yıl gecmemiş olsaymış durum gönderme adreslerine sorulur, şayet kaybolma işinin sorumlusu PTT ise paket başına yüz bin TL ödenirmiş. Şimdi bir başka sorun çıktı: 'Bidibk' adü kitabım tükendi. On yıl kütüphanecibk yapmış, bu konuda kitap yazmış ve kimi savlar ileri sürmüş birisi olarak üzülüyor, utanıyorum. SamiGfirtürk/Emekli FebefeÖğreüneni PENCERE Namuslular Pıso mı... Yıl 1991.. Turgut özal, sorumsuz Cumhurbaşkanı... 'rT ;/7/'başbakan.. ANAP'ın babası.. Birader Yusuf özal Devlet Bakanı... Yeğen Hüsnü Dogan Savunma Bakanı... Bacanak Ali Tanrtyar milletvekili. Birader Korkut özal, Islam dünyasıyla Türkiye ilişki- lerinde devlet ruhsatlı alışverişin yürü ya kulum dediği ünlü işadamı.. Oğul Ahmet özal anayasayı hile-i şeriye ile aşıp özel TV'sini kuran işadamı ve ANÂP Sarıyer delegesi... Semra özal Papatyaların Kraliçesi ve Istanbul ANAP ll Başkanı... Kısaca: Ailesaltanatı!.. • Nepos Latince bir sözcük, 'yeğen' anlamına geliyor, 'nepotizm' yeğencilik demek... Katoliklerin halifesi papanın evlenmesi yasaktır, bu nedenle papanın çocugu yoktur; ama yeğenleri vardır... Hırlı hırsız papalar arasında, yeğenlerini 'evlat' sayıp bağırlarına basarak hısımlarına olağanüstü çıkar sağla- yanlar, bir tarihte işi öylesine azıtmışlar ki, halk bu tez- gâha ad yakıştırmış: Nepotizm!.. Türkçede: Yeğencilik!.. özal dönemi, Türkiye'de yeğencilik rejiminin alabildi- ğine uygulandığı yılları içeriyor; özallar, hısım akraba taallukat, cumhuriyet devletinin kilit noktalarına geçerek ülkeyi uzun yıllar çiftlik gibi yönettiler!.. Bakanlıklar, ge- nel müdürlükler, devlet bankaları ailenin elinin altınday- dı. O dönemde devlet yapısında rüşvetin, hırsızlığın, yolsuzluğun, karmanyolanın hangi sınırlara ulaştığını saptamak kolay değil... • Bir toplum birdenbire kirlenmez.. Yavaş yavaş pislenir... Pislik ortalığı sardı mı, insanların beyinlerine de sal- gın mikrobu gibi bulaşır... Özal döneminin niteliği neydi?.. 'Yükselen değerler' denilen dünya görüşünün özeti 'köşeyidönme'değil midir?.. Nediyorlardı: "Herkes köşeyi dönmeye çalışacak, toplum serbest rekabet düzeninde yükselecek..." Ancak devleti eline geçiren bir ailenin iktidar gücünü kullanarak parasal saltanat kurmasının Batı'daki libera- lizm ile bir ilgisi var mıydı?.. O yıllarda devlet bankalarmı babasının şirketi gibi kullanarak işadamı rolüne çıkan oğullar ve yeğenlerin yaptıklarma neden karşı çıkılama- dı?.. IsmetPaşa'nınsözü: "Bir ülkede namuslu kişiler, en azından namussuzlar kadar cesaret sahibi olmak zorundadırlar." özal döneminde namuslular pıstı... Yıl uğursuzundu... • Turgut özal, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaş- kanı olarak görev yapıyordu... Yaölmeseydi?.. Bugün ne Selim Edes, Engin Civan'ı vurduracaktı, ne Semra Hanım üzülecekti, ne Ahmet özal kredi sıkıntısı çekecekti, ne pislikler ortaya dökülecekti, ne de cumhur- başkanı ailesiyle mafya ilişkileri meydana saçılacaktı... Kurulan tezgâh işleyecekti... Babası ölmese, Ahmet özal, büyük işadamı rolüne devam edecek, Semra Hanım Çankaya'da purosunu tüt- türecekti. özal yoldan geçerken herkes ayağa kalkıp, Cumhurbaşkanı'na cephe selamı verecekti... CUMHURİYET GAZETESt BAŞYAZARI NADIR NADİ'Yl ANMA GÜNÜ "DOSTU MOZARTTAN NADİRNADİ'YE" BİLKENT ULUSLARARASIAKADEMİK SENFONİ ORKESTRASI ÖZEL KONSERİ GürerAYKAL.şef Suna KAN, keman W.A. Mozart Figaro'nun Düğünü Operası Uvertürü (KV 492) La Maj. "5. Keman Konçertosu" (KV 219) Do Maj. 41 "JüpiterSenfonisi" (KV 551) 2 EKlM 1994 Pazar saat 19.00'da AYA tRÎNİ MÜZESt'nde Davetiyeler perşembe, cuma, c.tesi ve pazar günleri Aya trini ve Atatürk Kültür Merkezi gişelennden ücretsiz temin edilebilir. Değerii varlığımız HÜSNÜ KALAYCI 1958-1992 Sen iyiligin, güzelliğin, aydınlığın insanıydın. Sımsıcak anılannla ve yaşama rutkunla seni gurur ve özlemle her an yaşıyoruz. AİLEN Karacaahmet, 1 Ekim Saat 11.00. öğleden sonra 13.00-18.00 arası,yaşlı bayanlara ve 3 yaş üstü çocuklara bakılır. Tel: 587 3119
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle