27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EYLÜL1994 PERŞEMBE CUMHURfYET SAYFA KULTUR 15 Yapı ve Kredi Bankası'nın düzenlediği '20.Yüzyıl Fransız Resmi Sergisi' yann açılıyor Çağdaş sanatın özgün örnekleri GAMZEVARIM Yapı ve Kredi Bankasf nın 50. kuru- luş yıldönümü etkinlikkri çerçevesinde düzenlediği "20. Yüzyıi Fransız Resmi Sergja", Türk sanatseverleri, yanndan itibaren tbrahim Paşa Sarayı'nda çağ- daş dünya sanaünın önemli yapıtlanyla buluşturuyor. Matisse'den başlayıp So- ulages, Matnieu gibi yaşayan ustalara uzanan ve ülkemızde son 25 yüdır dü- zenlenen en kapsamlı çağdaş sanat sergi- si olma özelliğini taşıyan "20. Yüzyıl Fransız Resmi StrgJsT 30 ekime dek sü- recek. Fransa'da Dışişteri Bakanlığı'na bağlı, ancak özel bır dernek olan ve Fransız sanatının yurtiçinde ve yurtdışı- nda tanıtımını üstlenen AFAA'nın (As- sociation Française d'Action Artistique) JcatkıJanyla gerçekieştirilen sergi, Mar- silya Cantıni ve Pans Pompidou müzele- rinden sağlanan seçme 51 yapıttan olu- şuyor. Yapıtlann sigorta değeri 1 trilyo- nun üzerinde. Yapı ve Kredi Bankası Genel Müdür Yardımcısı ömer Kayalıoğhı, sergiyle il- gili çalışmalara yaklaşık 2.5 yıl önce baş- ladıklannda Fransız yetkılılerden "Sizin roodern sanadar müzeniz bile yok. Böyle bir şeye nasıl soyunacaksınız" yanıtıru aldıklannı, ancak bu şarllarda, bu zor görevi ûstlendiklerini ve başardıklannı belirtti. Ömer Kayalıoğlu ve Yapı Kredi Ban- kası Sanat Danışmaru Enis Batur'la sergi üzerine konuştuk: Sergi 2.5 yılda gerçekteşti - Serginin organizasjonunım yıDık bir süre içinde gerçek leştiğini beHrt- tiniz. Bu sürecte karşılaşbğınız sonınlan açmüayarak anlatır mısınız? ömer Kayalıoğhı: tlk soru Tûrkiye'de böjle bir şey yapdabttir mf sorusuydu. Kendimize böyle bir şeyi yakıştıramadı- ğımız için çok şaşırdık. Ama sonradan düşündük ve hak verdik. 'Liuslararas standartlara uygun müzeniz var mı. Kaç yüz tane var' gibi sorularla karşılaştık 'Bu mûzenizde rutubette, özel ışık di- zayiuyla ilgili, bu rip çaltşmalar >e ömek- ier var mı. Modern sanat miizeaiz *ar mı.' diye sordular. Bunlar çok büyük ayıplar ashnda. Bütün bunlan kamufle etmeye çalıştık. Bu çaba inşallah Türkı- ye'de modern sanatlar müzesinin kurul- ması ıçin de ömek olur. Enis Batur'un ılk temaslannda, onlann ressamlannı bu kadar yakjndan tanıdığımızı söyleyince çok şaşırdılar. Böyle bir ilgi beklemiyor- tardı. "Divelim ki bövle bir sergiyi açtık, acaba ziyaretçisi ohır muT dedıler. Bu tıp problemler vardı kafalannda. Bütûn bunlan sildik. Eserlerin seçiminde bir- takım zorluklar oldu. Birçok eser 3-5 yıl sonrasına bir turne için aynlmıştı. Mese- la şu anda Marsilya Müzesi'nden ban resimleri çıkarma ımkanımız yok. îsterseniz sigorta bedelinin 5 katmı öde- yin, hiç fark etmez. Çünkü onlar progra- ma girmiş eserler. Deneysizliğjmiz altyapıdan Enis Batur Çok uzun sûren bir karşılıklı ikna sûreci yaşamak gerekiyor. tlk yokladıklan şey şüphesiz Yapı Kre- di'nin nasıl bir kurum olduğu. Ekono- mik açıdan gücünü anlıyorlar, burada mesele yok. Ama bu yeterli değil onlann gözünde. Yapı Kredi kûltûr alanında pek çok şey yapan bir kuruluş ol- masaydı, büyük olasılıkla bu sergi ger- çekleşemezdi. Bu sadece bir büyûk ban- kanın parasal zaferi değıldir. Bu, o ban- kanın kültür alanına yaptığı yatınmın bir karşüığıdır. Pompidou Mûzesi'nin Modern Koleksiyonlar yönetidsi Ger- main Viatte ve Marsilya Müzeleri'nın Genel Müdürü Bemard Bbstene buraya oldukça negatif önyargılarla geldiler. Sonra tstanbul şoku yaşadılar. Sulta- nahmet'e indikleri gûn, her şeyı bir ara- da gördüklennde dehşete kapıldılar. Iki- si de fstanbul'u hiç görmemiş insanlardı. Sonra fbrahim Paşa Sarayı... Çok önemli bir müze ve yapı olarak ilginç ol- masına rağmen, Ibrahim Paşa Sarayı'nı bu tür bir sergi için ideal bir yer olarak görmediler. Arkadan yayınevimize gel- diler, yayımladığımız kıtaplan gördüler. Oldukça şaşırdılar. Tûrkiye'de bekledik- lerinın çok üstûnde bir kûltür altyapısı olduğunu düşündüler. Zaman zaman biz bıraz üste çıkma çabasına girdik, 'Türk ressamlannı tanıyor musunuz' diye sorduk. Durakladılar. birkaç kişinin is- mini zor bela biüyorlardı. Kûltür alışverişinde Türkiye bir takım şeylerin pratiği içinde. Örneğin, Fransa'- yı ele alalım. Fransız yazarlannın, şairle- rinin kıtaplan Türkçeye öteden beri çevriliyor. Fransız sinemasının ûrünleri- ni sinemalanıruzda seyredebiliyoruz. Fransız resmi niçin buraya gelmiyor? Uluslararası platformdaki deneyimsizli- ğimiz, altyapı konusundan. Bir de, yük- lü bir yatınm gerektiriyor. Yapıtlann hepsi özgün - Sergfleoecek yaprtlarnı hepsi özgün mâ? Batur Evet. Bir tek Picasso bir baskıdır. Fakat çok önemli, yağhboya tablolannın birçoğundan daha önemli bir baskıdır. Dünyada 4 adet var. Haki- katen serginin en seçkin parçalanndan biri sayüabilir. • Bu sergi Tûrk sanatçılann ya- ptdannm Fransız sanatsoerlerk buiuş- ması yönünde bir gefişmeye zemin hazn-- layabilir mi? Batur: Bunu kestırmek güç. Bu bir adım olabilir. Şonuç olarak Pompidou Kûltür Merkezi'ni düşünün. Çok ulus- lararası trafiği olan bir kültür merkezi. Küçük ressam retrospektiflerinden bü- yük ûlke retrospektiflerine uzanan yığmla etkinlik düzenliyorlar. Açıkçası dışardan bakıldığında Avrupa merkezli ya da Batı merkezli değiller. Kolombiya sanatı da konu oiuyor sergüerine, Ja- ponlar da. Ama Türk sanatı geleneksel ve modern boyutuyla, bizım ülke olarak düzenlediğjmiz sergiler dışmda varhğını dıyuramadı. Pompidou Kültür Merke- zi Je bu işbirliği, öteki yönde bir işbirliği- Sergide yapıtlan yer alan sanatçılar Kültür Servisi - Yapı ve Kredi Bankasf nın 50. yıh kültür ve sanat etkiniikJeri çerçevesinde düzenlediği sergj, 1907-1973 yıllan arasındaki dönemi kapsayan yapıtlardan oluşuyor. Sergide yapıtlan yer alan, dünya sanatının önemli isimleri şöylesıralanıyor: Jean Arp, Balthus (Baltbazar Klossowski de Rola), Jean Bazaine, Andre Beaudin. Camille Bnen, Victor Brauner, Bemard Buffet, Charles Camoin, Auguste Chabaud, Tal Coat (Pierre Jacob), Le Corbusier (Charles Eduarde Jeanneret), Olivier Debre, Jean Debre, Jean Dubuffet, Raoul Dufv, Max Ernst, Maurice Esteve, Roger de la Fresnaye, Albert Gleizes, Amıand Guillaumin. Simon Hantai, Jean Helion, Auguste Herbin. Charles Lapianıe, Henri Laurens, Fernanad Leger, Alfred Manessier, Andre Marfaing, Albert \larquet, Andre Masson, Georges Mathieu, Henri Matisse, Jean Metzinger, Joan Miro, Pablo Picasso, Francis Picabia, Andre Dunoyer de Seganzac, Pierre Soulages, Suzanne V aladon ve Jacques Vflon. Pablo Picasso: SadeYeroek, 1904 Çinko üzerine ofbrt, tin} 250 -46x37,5 an (Cantini Mfizesi, Marsilya) nın tohumlannın aülmasına neden olabilir. Ama bu konuda ülke olarak so- runlanmız var. Genei olarak işleyişimi- zin ağırhğı, ûlkenin kültür politikasının siyasal iktidarlara göre değişmesi ve tam bir tutarlıhk izlememesi, tanıtımla kültü- rün her zaman iyi aynştınlmaması gibi sonınlar var. Bu, Yapı Kredi'nin boyut- lannı aşabilecek bir proje olabilir, bu bo- yutlara sığabilecek bir proje de olabilir. - Resimleri Türkiye'ye sokarken ner- hangi bir sorunla karşılaştınız mı? Kayalıoğlu: Hayır, karşılaşrnadık. İki yıl evvel Rus Resimlen Sergisi'ni açma- ya kalktığımızda, Rusya'ya gidip resim- İen tek tek secmiştik. O zaman çok daha zorlukla karşılaşmıştık. Bu, çok daha organize bir çaba oldu. Çünkü Fransa'- daki AFAA adb kurum bu işi yıllardır dışanya yapan bir kurum. Bız gümrüğü- müze kadar onlann sorumluluğuna bıraktık. Eserler, bu tip tablolan taşı- makta uzman bir kurum tarafından geti- rildi. Gümrüğe geldikten sonra, daha ev- velden Başbakanlık ve Kültür Bakan- lığYna bu konuda duyuru yapılmıştı. Hiç zorlanmadan çekildi ve resimler mü- zede açıldı. müzede gümrüklendi - Serginin düzenlenmesi ne kadarhk bir bütçeyte gerçeklejti? Kayalıoğlu: Bu resimlerin buraya nakliyesi, korunması ve geri yollan- masının belli bir bütçesi var. Görünme- yen masraflar var ki onlann hesaplan- ması çok zor. Kabaca söyleyeyim, bu aşağı yukan 15 milyara yakın bir büt- çedir. 10 milyann kesin üstünde. Bence çok daha büyük paralann, daha küçük projelere harcandığı bir ülkede doğru bir yatınm. Çünkü belli bir misyonu var bu serginin. Biz 50. kuruluş yıldönümü- müzde çok önemli, şu ana kadar Türki- ye'ye gelmemiş ve şu anda belki dün- yanın 3 isminden biri olan bir yabancı sanatcıyı da buraya getiriyorduk. Bir stadyum konseri verdirecektik. Ona ödeyeceğimiz bedel bunun aşağı yukan 2 misliydi. 5 Nisan Kararlan'ndan son- ra, herkesin giremeyeceği 2 saatük kon- ser için bunu yapmaya hakkımız olma- dığını düşündük. Halbukı burada ınsan- lara bir ay boyu bu sergiyi gezme, bu kültürle bütünleşme şansını venyoruz. Bu etkinlik, bir eğjtim - Bu yapıtlann Türk sanatseverlerle ne ölçüde buluşacağuu düşünüyorsunuz. Bu konudaki beklentiniz nedir? Kayalıoğlu: Öncelikle gençlere sesleni- yoruz. Çünkü sanat insanlanmızın bazı- îan zaten çeşitli vesılelerle yurtdışına gi- dip bunlan görme şansına sahip. Bıraz gençlerin dünya görüşünü değiştirmeyı umuyoruz. Tabii buradakı genç sanatçı- iara da serginin etkileri olacağım düşü- nüyoruz. Batur: Bu yalnızca bir kültür etkınüğı değil. bir eğitim. Yurtdışına çıkamayan- lann burada, bu yapıtlarla karşı karşıya kalmalan eğitim açısından çok önemli. Sadece sınırlı sayıda bir sanatçı grubu- nun ilgisini çeksın diye yapılmış bir et- kinlik değil. Enis Batur, sergiyle ilgili olarak dü- zenlenen basın toplantısında, 20. yüzyı- lın farklı sanat eğılımlennm retrospektıf biçimde nasıl bırgelişme ızledığını göste- recek olan serginin çızgisinın, kendi ta- lepleri doğrultusunda oluştuğunu belirt- ti. Batur, Fransa dışında doğmuş olma- lanna karşın sergı kapsamına sokulan Picasso, Ernst, Balthus, Miro gibi sanat- çılann da Fransız resmine etkileri göz önünde bulundurularak bir takım eklem noktalanna yerleştirildiğini söyledi. Ba- tur, yapıtlan, karşılıklı konsensus arayışı içinde, çok sayıda koleksiyonu olan Pompidou ve Marsilya mâzelerinden, geruş bir seçenek alanı ıçınden seçtiklen- nı kaydetti. Ömer Kayalıoğlu da sergide yer alan çok önemli iki Miro yapıtının Maeght Vakfı'ndan alınmış olduğunu beürtti. Fransız sanatının 19. yüzyıl sonlan- ndan itibaren dünyada etkisini ağırlıklı olarak gösterdiğini belirten Kayalıoğlu, serginin bu ülkeyi tanıtması ve yıllardır çağın önemli yapıtlannı yakından gör- meşansına sahip olmayan Türk insanını bu yapıtlarla buluşturması agsından önemine değindi. Ömer Kayalıoğlu. ser- ginin gerçekleşmesinde katkılan olan AFAA yöneticilerine, Pans Pompidou Müzesi Müdüna Germain Viatte'a. Mar- silya Müzeler Müdürü Bemard Blis- tene'e, Marsilya Cantini Müzesi Müdü- rü ve Koleksiyonlar Sorumlusu OHvier Cousinou'ya, dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar'a ve Kültür Bakanlığı Müs- teşan Emre Kongar'a teşekkür etti. Cantini Müzesi Miidürü Oliviep Cousinou: Fransızkültürüyleilgilisiniz PELİNÖZER 20. yüzyıl Fransız resim sananna damgasını vuran ressamlaruı özgün tablolan, bir ay boyunca Istanbul'da sergilenecek. Yapı ve Kredi Bankası'- nın 50. kuruluş yıldönümü kutlama- lan çerçevesinde düzenlenen bu gör- kemli sergi, Fransız koleksiyoncu, kü- ratör, müze müdürü ve yetkılilen de Istanbul'da buluşturdu. Ibrahim Paşa Sarayı'nda yann açılacak olan '20. Yüzyıl Fransız Resmi SergJsTnde çeşit- li müze ve koleksiyonlardan toplam 51 tablo sergilenecek. Marsılya'nın en önemli müzelerinden Cantini Müzesi, 40 eserle sergiye katılıyor. Zengin bir koleksiyona sahip olan müzede, 20. yüzyıl Fransız resim sanaünın yetkin örnekleri sergileniyor. Sergi boyunca, eserlerden sorumlu olan Cantini Mü- zesi Müdürü Olivier Cousinou, 20. yüzyıl Fransız Resmi Sergisi ve Canti- ni Müzesi üzerine sorulanmızı yanı- tladı: - Cantini Müzesi'mn tarihi ve geBşi- mi üzerine bilgi verir misiniz? Bunlar, 1900 - 1970 yıllan arasında üreülen eserlerden oluşuyor. Cantini Müzesi, 20. yüzyılın başlannda yaşa- mış çok zengin bir adam olan Jules Cantini tarafından kuruhnuş. Marsil- ya'nın çok önemli, haün sayılır kişile- rinden olan Cantini, plastik ve deko- ratif sanatlarla çok yakından ilgilendi- ği gibi, zengin bir koleksiyonun da sa- hibiymiş. Cantini, 1917 yılında sonra- dan Cantini Müzesi'ne dönüşecek olan binayı satm almış. Başlangıçta, burada çok çeşitli eserler sergiienmiş. Mobilyalar, fayanslar, seramikler, Doğu sanatı örnekleri gibi... Cantini Müzesi, uzun yıUar modern sanatlar müzesi olarak işlev görmemiş. 195O'lı yıllarda Marsilya Belediye Başkanı Gaston Deferre, güzel sanatlarla da çok yakından ilgili olduğundan, Can- tini Müzesi'ni bir modern sanatlar müzesine dönüştürmek için calışmala- ra başlamış. Zaten Jules Cantini de va- siyetinde bunu belirtmiş. Ve böylece Cantini Müzesi, modern sanatlar mü- zesi olarak çalışmalanna başlamış. - Mflzenin koleksiyonu üzerine bilgi verebilir misiniz? Koleksiyonun oluşturulma öyküsünü başlangıçtan beri etkisi altına alan, mü- zenin etkınliğini şimdiki zamanın ve ya- şamak ta olanın boyutu içine yerleştırme konusunda duyulan şiddetli arzuydu. Müze, 1950'li yıllarda modern sanat mü- zesi olarak kurulduğundan bu yana hep çağdaş eserleri bünyesine aldı. Müzede, yabancı ve yaşayan sanatçılann eserleri de bulunuyor. Biz Cantini Müzesi"nde 20. yüzyılın 'modern' bölümünü (1900 - 1950 yülan arası), Marsilya'nın bir ilçesinde ise ko- leksiyonun 'çağdaş' bölümünü (1950'den günümüze kadar olan) sergiliyoruz. Burada, müzenin ko- leksiyonunun küçük bir bolümü sergileni- yor. Biranlamda, bu- rası Cantini Mûzesi'- nin galerisi gibi işlev görüyor. Burada, ya- şayan sanatçılann sergileri düzenleni- yor. Böylece eserler daha geniş bir kitleye ulaştınlmış oluyor. - Müzenin tüm ko- leksiyonunu sergfle- me olanağuuz var mı? Koleksiyonunuz kaç eserden oluşuyor? İki bin kadar eseri- miz var. Bizim en bü- yük sorunumuz, tüm bu eserleri sergileye- _.. . ^ cek mekammızm ol- O h v ı e r Cousinou maması. Çok sayıda eserimiz ve sınırlı mekanımız olması başbca sorunumuz. - Müzenin finansını kim sağlıyor? Siz betediyeye mi, Kültür Bakanlığı'na mı bağh olarak caltşıyorsunuz? Biz beledıyenin müzesi olarak çalışı- yoruz ve tabü finansımızı da onlar karşılıyor. Tabii Fransa'da müzelerin bir bölümü Kültür Bakanlığı'na, bir bö- lümü de belediyelere bağlıdır. Fransa"- daki büyük müzeler, milli müzeler ola- rak Kültür BakanlığTna bağh olarak çahşırlar, belediyelerie hiçbir iüşkileri yok. Ancak devlet bize zaman zaman maddi destekte bulunur. Örneğin, bizim alamayacağımız değerde bir eseri müze adına satın alır. Eserin bedebnin yansını belediye, yansını devlet öder. Tabii za- man zaman eserlerin onanmı, müzenin düzenlenmesi, kitaplann yayımlanması için de destek verilir. - '20. Yüz> ıl Fransız Resmi Sergjsi'ne kaülmayı nasıl kabul ettiniz? Yapı Kredi'den takpJeriniz ne oldu? Bunu kabul etmek biraz zor oldu. Bu tablolann hepsi özgün. Eserlerin güven- liği, sergi mekanının uygunluğu çok önemliydi bizim için. Eserlerimızin katıl- dığı sergilere biz de gideriz. Örneğin Da- nimarka'ya gi- derken yanunı- zda çok değerli eserler vardı. Yol boyunca araba- lann önünde ve arkasında moto- sikletli ikişer po- üsle o kadar yolu gitmek zorunda kaldık. Soygun olabilir. her seye hazırlıklı olmak lazım. Eserlerin, özellikle belli doz- da ışık altında sergilenmesi gere- kiyor. Eserler için uygun nemveışjk koşullannın sap- tanması, korun- ması, herhangi bir tahribata uğ- ramaması için tüm önlemlerin alınması çok önemli. Bir de biz. doğal olarak bir ülke- ye gitmeden önce o ülke hakkında eli- mizden geldiğince çok bilgi edinmeye çahşınz Yapı Kredi'den isteklerimiz de bu doğrultuda oldu. Sonuçta binanın iyi korunduğuna ve sergileme olanak- lannm uygunluğuna ikna olduk ve bu sergiye katılmayı kabul ettik. - Sergi mekânını düzenlerken herhan- gi bir sorunla karşılaştınız mı? Evet, ne yazık kı bir sorun yaşadık. Kataloglar basıldı, kartlar, davetiyeler hazırdı, ama benim canımı sıkan bazı aksakhklar oldu. Sorun, eserlerin üze- rinde sergileneceği panolar yüzünden çıktı. Fransa'da bu panolar yalnızca be- yaz renktedir. Bu bir gelenektir ve eserin sunuşu açısından da şarttır. Çünkü be- yaz, parlak ve nötr bir renktir. Beyaz kullanılmazsa da ancak gri renk kullanı- lır. Bunun dışında mavi, kırmızı gibi renkler asla kullanılamaz. Ben gelmeden önce panolann beyaz olması gerektiğini söylemiştim. Pazartesi günü buraya gel- diğunde panolann mavi renkte olduğu- nu gördüm ve çok şaşırdım doğal ola- rak. Sonradan tablolann neden mavıye boyandığmı sorduğumda, mavinin ban- kayı simgeleyen renk olduğunu ve bu yüzden kullanıldığını öğrendim. Eserle- rin, bu panolann üzerinde sergilenmesi olanaksızdı, bu yüzden panolann üzeri kaplandı. Bu yüzden de biraz geciktik. - Eserler fstanbul'a getirilmeden önce bir onanm yapddı mı? Tabü. bu eserlen talep eden tarafm onayı alındıktan sonra hep yapılan bir işlem. Biz de Yapı Kredi'ye boyle bir şey talep edip etmediklerini sorduğumuzda olumlu yanıt aldık ve onanma ihtiyacı olan ban eserleri onardık. Tabii bazı tablolann yeniden çerçevelenmesi, çok ince olan tuvallerin elden gecirilmesi ge- rekiyordu. Uzun yolculuklar da eserle- rin tahrip olmasına neden oluyor. Onlan koruyucu önlemler almak gerekiyor. Bu onanmın maliyetini de Yapı Kredi karşılıyor. - Organizasyonu genel olarak nasıl bul- dımuz? Her şey çok profesyonelce yapıldı ve temaslar hep olumlu geçti. Ta- bü bu sergiyle birlikte Türk-Fransız sa- natçüannın ilişkileri de güçlenecek. As- sociation Française d'Action Artisti- que'in (AFAA) ve hükümetin pek çok temaslan oldu. Tüm bu ilişkiler ilerisi ıçin de olumlu adımlann atılmasını sağ- layacak. Böylece çağdaş Türk ressam- lannın eserleri de Fransa'da sergilenir. - Çağdaş Türk resim sanatı üzerine bil- giniz var mı? Hayır, ne yazık ki pek bir şey bilmiyo- rum. Ancak buraya geldiğimde oldukça şaşırdım. Çevremdeki insanlar Fransız resmi üzerine çok bilgiliydı. Aynca Tûr- kiye'de pek çok Francophone var. Türk insanı Fransız kültürüyle çok ilgili. Burada, cok kültürlü, Fransız edebı- yatını bilen insanlarla tanışmak. benı he- yecanlandırdı. ODAKNOKTASI AHMETCEMAL Bir Tiyatro Yaratmak... Sanatı bir anlamda yüce kılan, insanoğlunun yaratma içgüdüsünün öteki dışlaşma biçimleri arasında özel bir konuma getiren tek şey, yalnızca eser değildir. izleyici yönünden doğrudan etkilenim kaynağı, birincil olarak eserdirelbet. Gerçek sanat ürünü niteliğini taşıyan eser, tamamlanışının ardından artık kendi diliyle konuşmaya, yaratıcısının ona yüklediği ve yüklemediği mesajlan iletmeye, onu izleyenlerle kendi diyaloglarını gerçek- leştirmeye başlar. Sanatsal eylemin bütünlüğü içersinde, özellikle de sa- natın toplumsal konumu açısından ise eserin kendisi ka- dar, ona kaynaklık etmiş yaratma süreci ve bu süreci olanaklı kılan koşulların gerçekleştirilmesi uğruna veril- miş savaşımlar da büyük önem taşır. Ünlü sanat tarihçi- si Gombrich'ın: "Aslında sanat yoktur, sanatçılar var- dır", sözünü biraz da bu bağlamda yorumlamak, aydın- latıcı olabilir. Ancak farklı savaşımlarıyla, öteki ölümlü- lerden daha farklı şeyler yaratabilen, yaşam denilen yeryüzü yolculuğuna farklı bakış açılan ve yorumlar ka- tabilen insanların çabalarına tanıklık etmek de dünyamı- zı yaşanmaya kılanlar konusunda fikir edinmemizi sar}- layacağı gibi, belli bir toplumun sanatsal çabalar karşı- sındaki genel tutumunu saptamaya da yardımcı olur. Birkaçayönce, "Eskişehir'eBirÇağrı"başUklıyazım- da, gerçekleştirilmesine Eskişehir'de başlanılan bir ya- ratma sürecinden söz etmiştim. Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nü geçen hazi- ran ayında bitiren öğrencilerin çoğunluğu, hemen bü- yük kentlere koşmak yerine -üstelik büyük kentlerden gelen öneriler de varken!-, Eskişehir'de kalarak kentin ilk özel tiyatrosunu kurmaya karar verdiler. Kendilerin- den bir yıl önce aynı kurumu bitirip istanbula gitmiş bir- kaç arkadaşlarının da katılmasıyla topluluklarını oluştu- rup işe başladılar. Bu girişimi başlattıklarında, kendi çok kısıtlı kişisel kaynaklarının dışında hiçbir parasal kayna- ğa sahip bulunmayan bu gençler, üstelik işi daha baştan çok yönlü tasarımlayıp, hem tiyatro topluluğu, hem de bir kültür merkezi örgütlenişiyle hedeflerine yöneldiler. Eskişehir'de, eskiden otel olan bir binayı kiralayıp, için- de tadilat yaparak kültür merkezinin hazırlıklarına giriş- tiler. Öte yandan bütün yaz Eskişehir'den ayrılmaksızın, kendilerine neredeyse askeri disiplin uygulayarak ve her şeylerini bölüşerek ilk oyunlarının provalarına baş- ladılar. Eskişehir Tiyatora Kumpanyası, işte bu koşullardan doğdu. Koşulların elverişsiz görünümü bugün de büyük deği- şimlere uğramış değil. Türlü çağrılara karşırj, ne sonra- dan böyle bir tiyatroyu barındırmaktan onur duyacağına kesinlikle inandığım Eskişehir'den ve Eskişehirlilerden ne de Eskişehir dışından doyurucu destekler sağlana- bildi. Her zaman savunageldığim gibi özel sanat koruyu- culuğu ülkemizde henüz kurumlaşmış sayılamayaca- ğından ve özel kişiler "sanata yardım" adı altında daha çok "şamatalı" girişimleri desteklediklerinden, ülkeye, üstelik özel tiyatrosu hiç bulunmayan, ama iki üniversi- tesi olan Eskişehir gibi bir kente bir tiyatro kazandırılma- sına katkıda bulunmak, pek "çekici" gelmemiş olsa ge- rek... Eskişehir Tiyatora Kumpanyası, perdelerini önümüz- deki ekim ayı ortalarında açmak için hazırlıklarını ta- mamlamak üzere. Eğer bu gençlerle 1993/94 akademik yılında, çağdaş tiyatro dersleri vermeye başladığım Devlet Konservatuvarı'nda kendim tanışmamış olsay- dım, bunca olanaksızlıklar içersinde kotarılmasına çalı- şılan bu işe belki ben de fazla şans tanımazdım. Gelge- lelim yaşamımın en unutulmaz yıllan arasında saydığım bir yıllık bir beraberlik boyunca eşine az rastlanır bir "kendinigeliştirme" iradesine, en sıcak dostlukların te- meline oturtulmuş bir dayanışma duygusuna tanık ol- duktan ve bu öğrencilerden aldığ/m "yaşama dersleri"- nin bilincine vardıktan sonra, tüm olumsuzluklara karşın bütün hedeflerine varacaklarından kuşku duymaz ol- dum. Bu tiyatro bir kez perdelerini açtıktan sonra verilecek destekler de elbet önem taşıyacak. Ama o perdelerin açılışına kadar geçen süre içersinde doğrudan doğruya bir inanca, bir imeceye destek verenler, perdenin açıl- mak üzere olduğunu haber veren ilk zil sesiyle birlikte hiç kuşkusuz çok farklı bir onuru paylaşmaya hak kazan- mış olacaklar. Bu yönde girişimde bulunmak için zaman henüz geç değil. Nasıl olursa olsun destek vermek iste- yenler, Eskişehir'de, 0/222/231 83 12 numaralı telefon- dan Eskişehir Tiyatora Kumpanyast'nm kültür merkezı- ni aradıklarında, provalarına ara verip telefona gelecek olanlardan işin ciddiyetini öğrenebilirler. Sanatlar arasında, sanatın ve sanatçının yeşereceği bereketli toprakları sulamak diye de bir sanat vardır... Gazeteci ve fotoğraf sanatçısı Süavi Soııaröldü Haber Merkezi-Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü ve Basın Şeref Kartı sahibi, gazeteci, ressam ve fotoğraf sanatçısı Süavi Sonar (81) vefat etti. Sonar'ın cenazesi, bugün Şişli Camii'nde kıhnacak öğle namazmın ardından Zincirlikuyu M-ezarlığı'nda toprağa verilecek. 1913 yıhnda Adana'da dpğan Süavi Sonar, mesleğe 1935 yılında, Nazrnı Hikmet. İnsan İpekçi ile ortaklaşa yayınladıklan "Resimli Her Şey" dergisinde başladı. Daha sonra Mısır'a giden Sonar, resim çahşmalannı İskenderiye'de sürdürdü. Türkiye'ye döndükten sonra Tan gazetesinde resim çizmeye başlayan Sonar, Nebioğlu Yayınevi'ne rö- portajlar ve Nazım Hik- met ile çok sayıda ünlü yazara ait kitaplann ka- pak kompozisyonJannı hazjrladı. Yusuf Ziya Or- taç'ın "Yarım Ay" ile Safa Önal ın yönettıği "Y'elpaze" dergilerine, Roma ve Paris'den. moda üzerine yaptığı birdizi rö- portaj gönderen Sonar, "Hayat" ve "Ses" dergiie- rine çektiği kapak foîoğ- raflan ile ünlülerle yaptığı röportajlarla ün kazandı. Bir süre sonra Türki- ye'den aynlarak Roma'- ya yerleşen Sonar 27 yıl boyunca Hayat dergisinin Avrupa Temcilcisi olarak görev yaptı. Aynı yıllarda kapak fotoğraflan ile röportajlan ünlü Italyan dergilerinde de yayınlandı. tdi Amin Dada'nın konuğu olarak bir ay süreyle Uganda'da çalışan Sonar aynca İran Şahı Rıza Pehlevi ve Farah Diba'nın özel resimlerini, icendisine veri- len özel izinle çeken tek gazetecıydi. 1993 yılında Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü'ne layık gö- rülen Sonar, Basın Şeref kartı sahibi, evli ve bir çocuk baba- sıydı. Özellikle dünyaca ünlü sinema sanatçılannın fotoğraf- lanndan oluşan zengin bir arşive sahip olan Süavi Sonar'ın ce- nazesi bugün, Şişli Camii'nde kıhnacak öğle namazının ar- dından Zincirlikuyu MezarlığYnda toprağa verilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle