Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 EYLÜL1994 PERŞEMBE CUMHURfYET SAYFA
KULTUR 15
Yapı ve Kredi Bankası'nın düzenlediği '20.Yüzyıl Fransız Resmi Sergisi' yann açılıyor
Çağdaş sanatın özgün örnekleri
GAMZEVARIM
Yapı ve Kredi Bankasf nın 50. kuru-
luş yıldönümü etkinlikkri çerçevesinde
düzenlediği "20. Yüzyıi Fransız Resmi
Sergja", Türk sanatseverleri, yanndan
itibaren tbrahim Paşa Sarayı'nda çağ-
daş dünya sanaünın önemli yapıtlanyla
buluşturuyor. Matisse'den başlayıp So-
ulages, Matnieu gibi yaşayan ustalara
uzanan ve ülkemızde son 25 yüdır dü-
zenlenen en kapsamlı çağdaş sanat sergi-
si olma özelliğini taşıyan "20. Yüzyıl
Fransız Resmi StrgJsT 30 ekime dek sü-
recek.
Fransa'da Dışişteri Bakanlığı'na
bağlı, ancak özel bır dernek olan ve
Fransız sanatının yurtiçinde ve yurtdışı-
nda tanıtımını üstlenen AFAA'nın (As-
sociation Française d'Action Artistique)
JcatkıJanyla gerçekieştirilen sergi, Mar-
silya Cantıni ve Pans Pompidou müzele-
rinden sağlanan seçme 51 yapıttan olu-
şuyor. Yapıtlann sigorta değeri 1 trilyo-
nun üzerinde.
Yapı ve Kredi Bankası Genel Müdür
Yardımcısı ömer Kayalıoğhı, sergiyle il-
gili çalışmalara yaklaşık 2.5 yıl önce baş-
ladıklannda Fransız yetkılılerden "Sizin
roodern sanadar müzeniz bile yok. Böyle
bir şeye nasıl soyunacaksınız" yanıtıru
aldıklannı, ancak bu şarllarda, bu zor
görevi ûstlendiklerini ve başardıklannı
belirtti.
Ömer Kayalıoğlu ve Yapı Kredi Ban-
kası Sanat Danışmaru Enis Batur'la sergi
üzerine konuştuk:
Sergi 2.5 yılda gerçekteşti
- Serginin organizasjonunım
yıDık bir süre içinde gerçek leştiğini beHrt-
tiniz. Bu sürecte karşılaşbğınız sonınlan
açmüayarak anlatır mısınız?
ömer Kayalıoğhı: tlk soru Tûrkiye'de
böjle bir şey yapdabttir mf sorusuydu.
Kendimize böyle bir şeyi yakıştıramadı-
ğımız için çok şaşırdık. Ama sonradan
düşündük ve hak verdik. 'Liuslararas
standartlara uygun müzeniz var mı. Kaç
yüz tane var' gibi sorularla karşılaştık
'Bu mûzenizde rutubette, özel ışık di-
zayiuyla ilgili, bu rip çaltşmalar >e ömek-
ier var mı. Modern sanat miizeaiz *ar
mı.' diye sordular. Bunlar çok büyük
ayıplar ashnda. Bütün bunlan kamufle
etmeye çalıştık. Bu çaba inşallah Türkı-
ye'de modern sanatlar müzesinin kurul-
ması ıçin de ömek olur. Enis Batur'un
ılk temaslannda, onlann ressamlannı bu
kadar yakjndan tanıdığımızı söyleyince
çok şaşırdılar. Böyle bir ilgi beklemiyor-
tardı. "Divelim ki bövle bir sergiyi açtık,
acaba ziyaretçisi ohır muT dedıler. Bu tıp
problemler vardı kafalannda. Bütûn
bunlan sildik. Eserlerin seçiminde bir-
takım zorluklar oldu. Birçok eser 3-5 yıl
sonrasına bir turne için aynlmıştı. Mese-
la şu anda Marsilya Müzesi'nden ban
resimleri çıkarma ımkanımız yok.
îsterseniz sigorta bedelinin 5 katmı öde-
yin, hiç fark etmez. Çünkü onlar progra-
ma girmiş eserler.
Deneysizliğjmiz altyapıdan
Enis Batur Çok uzun sûren bir
karşılıklı ikna sûreci yaşamak gerekiyor.
tlk yokladıklan şey şüphesiz Yapı Kre-
di'nin nasıl bir kurum olduğu. Ekono-
mik açıdan gücünü anlıyorlar, burada
mesele yok. Ama bu yeterli değil onlann
gözünde. Yapı Kredi kûltûr alanında
pek çok şey yapan bir kuruluş ol-
masaydı, büyük olasılıkla bu sergi ger-
çekleşemezdi. Bu sadece bir büyûk ban-
kanın parasal zaferi değıldir. Bu, o ban-
kanın kültür alanına yaptığı yatınmın
bir karşüığıdır. Pompidou Mûzesi'nin
Modern Koleksiyonlar yönetidsi Ger-
main Viatte ve Marsilya Müzeleri'nın
Genel Müdürü Bemard Bbstene buraya
oldukça negatif önyargılarla geldiler.
Sonra tstanbul şoku yaşadılar. Sulta-
nahmet'e indikleri gûn, her şeyı bir ara-
da gördüklennde dehşete kapıldılar. Iki-
si de fstanbul'u hiç görmemiş insanlardı.
Sonra fbrahim Paşa Sarayı... Çok
önemli bir müze ve yapı olarak ilginç ol-
masına rağmen, Ibrahim Paşa Sarayı'nı
bu tür bir sergi için ideal bir yer olarak
görmediler. Arkadan yayınevimize gel-
diler, yayımladığımız kıtaplan gördüler.
Oldukça şaşırdılar. Tûrkiye'de bekledik-
lerinın çok üstûnde bir kûltür altyapısı
olduğunu düşündüler. Zaman zaman
biz bıraz üste çıkma çabasına girdik,
'Türk ressamlannı tanıyor musunuz' diye
sorduk. Durakladılar. birkaç kişinin is-
mini zor bela biüyorlardı.
Kûltür alışverişinde Türkiye bir takım
şeylerin pratiği içinde. Örneğin, Fransa'-
yı ele alalım. Fransız yazarlannın, şairle-
rinin kıtaplan Türkçeye öteden beri
çevriliyor. Fransız sinemasının ûrünleri-
ni sinemalanıruzda seyredebiliyoruz.
Fransız resmi niçin buraya gelmiyor?
Uluslararası platformdaki deneyimsizli-
ğimiz, altyapı konusundan. Bir de, yük-
lü bir yatınm gerektiriyor.
Yapıtlann hepsi özgün
- Sergfleoecek yaprtlarnı hepsi özgün
mâ?
Batur Evet. Bir tek Picasso bir
baskıdır. Fakat çok önemli, yağhboya
tablolannın birçoğundan daha önemli
bir baskıdır. Dünyada 4 adet var. Haki-
katen serginin en seçkin parçalanndan
biri sayüabilir.
• Bu sergi Tûrk sanatçılann ya-
ptdannm Fransız sanatsoerlerk buiuş-
ması yönünde bir gefişmeye zemin hazn--
layabilir mi?
Batur: Bunu kestırmek güç. Bu bir
adım olabilir. Şonuç olarak Pompidou
Kûltür Merkezi'ni düşünün. Çok ulus-
lararası trafiği olan bir kültür merkezi.
Küçük ressam retrospektiflerinden bü-
yük ûlke retrospektiflerine uzanan
yığmla etkinlik düzenliyorlar. Açıkçası
dışardan bakıldığında Avrupa merkezli
ya da Batı merkezli değiller. Kolombiya
sanatı da konu oiuyor sergüerine, Ja-
ponlar da. Ama Türk sanatı geleneksel
ve modern boyutuyla, bizım ülke olarak
düzenlediğjmiz sergiler dışmda varhğını
dıyuramadı. Pompidou Kültür Merke-
zi Je bu işbirliği, öteki yönde bir işbirliği-
Sergide yapıtlan yer alan sanatçılar
Kültür Servisi - Yapı ve Kredi Bankasf nın 50. yıh kültür
ve sanat etkiniikJeri çerçevesinde düzenlediği sergj,
1907-1973 yıllan arasındaki dönemi kapsayan
yapıtlardan oluşuyor.
Sergide yapıtlan yer alan, dünya sanatının
önemli isimleri şöylesıralanıyor:
Jean Arp, Balthus (Baltbazar Klossowski de Rola), Jean
Bazaine, Andre Beaudin. Camille Bnen, Victor Brauner,
Bemard Buffet, Charles Camoin, Auguste Chabaud, Tal
Coat (Pierre Jacob), Le Corbusier (Charles Eduarde
Jeanneret), Olivier Debre, Jean Debre, Jean Dubuffet,
Raoul Dufv, Max Ernst, Maurice Esteve, Roger de la
Fresnaye, Albert Gleizes, Amıand Guillaumin. Simon
Hantai, Jean Helion, Auguste Herbin. Charles Lapianıe,
Henri Laurens, Fernanad Leger, Alfred Manessier, Andre
Marfaing, Albert \larquet, Andre Masson, Georges
Mathieu, Henri Matisse, Jean Metzinger, Joan Miro,
Pablo Picasso, Francis Picabia, Andre Dunoyer de
Seganzac, Pierre Soulages, Suzanne V aladon ve Jacques
Vflon.
Pablo Picasso: SadeYeroek, 1904 Çinko üzerine ofbrt, tin} 250 -46x37,5 an (Cantini Mfizesi, Marsilya)
nın tohumlannın aülmasına neden
olabilir. Ama bu konuda ülke olarak so-
runlanmız var. Genei olarak işleyişimi-
zin ağırhğı, ûlkenin kültür politikasının
siyasal iktidarlara göre değişmesi ve tam
bir tutarlıhk izlememesi, tanıtımla kültü-
rün her zaman iyi aynştınlmaması gibi
sonınlar var. Bu, Yapı Kredi'nin boyut-
lannı aşabilecek bir proje olabilir, bu bo-
yutlara sığabilecek bir proje de olabilir.
- Resimleri Türkiye'ye sokarken ner-
hangi bir sorunla karşılaştınız mı?
Kayalıoğlu: Hayır, karşılaşrnadık. İki
yıl evvel Rus Resimlen Sergisi'ni açma-
ya kalktığımızda, Rusya'ya gidip resim-
İen tek tek secmiştik. O zaman çok daha
zorlukla karşılaşmıştık. Bu, çok daha
organize bir çaba oldu. Çünkü Fransa'-
daki AFAA adb kurum bu işi yıllardır
dışanya yapan bir kurum. Bız gümrüğü-
müze kadar onlann sorumluluğuna
bıraktık. Eserler, bu tip tablolan taşı-
makta uzman bir kurum tarafından geti-
rildi. Gümrüğe geldikten sonra, daha ev-
velden Başbakanlık ve Kültür Bakan-
lığYna bu konuda duyuru yapılmıştı.
Hiç zorlanmadan çekildi ve resimler mü-
zede açıldı. müzede gümrüklendi
- Serginin düzenlenmesi ne kadarhk bir
bütçeyte gerçeklejti?
Kayalıoğlu: Bu resimlerin buraya
nakliyesi, korunması ve geri yollan-
masının belli bir bütçesi var. Görünme-
yen masraflar var ki onlann hesaplan-
ması çok zor. Kabaca söyleyeyim, bu
aşağı yukan 15 milyara yakın bir büt-
çedir. 10 milyann kesin üstünde. Bence
çok daha büyük paralann, daha küçük
projelere harcandığı bir ülkede doğru bir
yatınm. Çünkü belli bir misyonu var bu
serginin. Biz 50. kuruluş yıldönümü-
müzde çok önemli, şu ana kadar Türki-
ye'ye gelmemiş ve şu anda belki dün-
yanın 3 isminden biri olan bir yabancı
sanatcıyı da buraya getiriyorduk. Bir
stadyum konseri verdirecektik. Ona
ödeyeceğimiz bedel bunun aşağı yukan
2 misliydi. 5 Nisan Kararlan'ndan son-
ra, herkesin giremeyeceği 2 saatük kon-
ser için bunu yapmaya hakkımız olma-
dığını düşündük. Halbukı burada ınsan-
lara bir ay boyu bu sergiyi gezme, bu
kültürle bütünleşme şansını venyoruz.
Bu etkinlik, bir eğjtim
- Bu yapıtlann Türk sanatseverlerle ne
ölçüde buluşacağuu düşünüyorsunuz. Bu
konudaki beklentiniz nedir?
Kayalıoğlu: Öncelikle gençlere sesleni-
yoruz. Çünkü sanat insanlanmızın bazı-
îan zaten çeşitli vesılelerle yurtdışına gi-
dip bunlan görme şansına sahip. Bıraz
gençlerin dünya görüşünü değiştirmeyı
umuyoruz. Tabii buradakı genç sanatçı-
iara da serginin etkileri olacağım düşü-
nüyoruz.
Batur: Bu yalnızca bir kültür etkınüğı
değil. bir eğitim. Yurtdışına çıkamayan-
lann burada, bu yapıtlarla karşı karşıya
kalmalan eğitim açısından çok önemli.
Sadece sınırlı sayıda bir sanatçı grubu-
nun ilgisini çeksın diye yapılmış bir et-
kinlik değil.
Enis Batur, sergiyle ilgili olarak dü-
zenlenen basın toplantısında, 20. yüzyı-
lın farklı sanat eğılımlennm retrospektıf
biçimde nasıl bırgelişme ızledığını göste-
recek olan serginin çızgisinın, kendi ta-
lepleri doğrultusunda oluştuğunu belirt-
ti. Batur, Fransa dışında doğmuş olma-
lanna karşın sergı kapsamına sokulan
Picasso, Ernst, Balthus, Miro gibi sanat-
çılann da Fransız resmine etkileri göz
önünde bulundurularak bir takım eklem
noktalanna yerleştirildiğini söyledi. Ba-
tur, yapıtlan, karşılıklı konsensus arayışı
içinde, çok sayıda koleksiyonu olan
Pompidou ve Marsilya mâzelerinden,
geruş bir seçenek alanı ıçınden seçtiklen-
nı kaydetti. Ömer Kayalıoğlu da sergide
yer alan çok önemli iki Miro yapıtının
Maeght Vakfı'ndan alınmış olduğunu
beürtti.
Fransız sanatının 19. yüzyıl sonlan-
ndan itibaren dünyada etkisini ağırlıklı
olarak gösterdiğini belirten Kayalıoğlu,
serginin bu ülkeyi tanıtması ve yıllardır
çağın önemli yapıtlannı yakından gör-
meşansına sahip olmayan Türk insanını
bu yapıtlarla buluşturması agsından
önemine değindi. Ömer Kayalıoğlu. ser-
ginin gerçekleşmesinde katkılan olan
AFAA yöneticilerine, Pans Pompidou
Müzesi Müdüna Germain Viatte'a. Mar-
silya Müzeler Müdürü Bemard Blis-
tene'e, Marsilya Cantini Müzesi Müdü-
rü ve Koleksiyonlar Sorumlusu OHvier
Cousinou'ya, dönemin Kültür Bakanı
Fikri Sağlar'a ve Kültür Bakanlığı Müs-
teşan Emre Kongar'a teşekkür etti.
Cantini Müzesi Miidürü
Oliviep Cousinou: Fransızkültürüyleilgilisiniz
PELİNÖZER
20. yüzyıl Fransız resim sananna
damgasını vuran ressamlaruı özgün
tablolan, bir ay boyunca Istanbul'da
sergilenecek. Yapı ve Kredi Bankası'-
nın 50. kuruluş yıldönümü kutlama-
lan çerçevesinde düzenlenen bu gör-
kemli sergi, Fransız koleksiyoncu, kü-
ratör, müze müdürü ve yetkılilen de
Istanbul'da buluşturdu. Ibrahim Paşa
Sarayı'nda yann açılacak olan '20.
Yüzyıl Fransız Resmi SergJsTnde çeşit-
li müze ve koleksiyonlardan toplam
51 tablo sergilenecek. Marsılya'nın en
önemli müzelerinden Cantini Müzesi,
40 eserle sergiye katılıyor. Zengin bir
koleksiyona sahip olan müzede, 20.
yüzyıl Fransız resim sanaünın yetkin
örnekleri sergileniyor. Sergi boyunca,
eserlerden sorumlu olan Cantini Mü-
zesi Müdürü Olivier Cousinou, 20.
yüzyıl Fransız Resmi Sergisi ve Canti-
ni Müzesi üzerine sorulanmızı yanı-
tladı:
- Cantini Müzesi'mn tarihi ve geBşi-
mi üzerine bilgi verir misiniz?
Bunlar, 1900 - 1970 yıllan arasında
üreülen eserlerden oluşuyor. Cantini
Müzesi, 20. yüzyılın başlannda yaşa-
mış çok zengin bir adam olan Jules
Cantini tarafından kuruhnuş. Marsil-
ya'nın çok önemli, haün sayılır kişile-
rinden olan Cantini, plastik ve deko-
ratif sanatlarla çok yakından ilgilendi-
ği gibi, zengin bir koleksiyonun da sa-
hibiymiş. Cantini, 1917 yılında sonra-
dan Cantini Müzesi'ne dönüşecek
olan binayı satm almış. Başlangıçta,
burada çok çeşitli eserler sergiienmiş.
Mobilyalar, fayanslar, seramikler,
Doğu sanatı örnekleri gibi... Cantini
Müzesi, uzun yıUar modern sanatlar
müzesi olarak işlev görmemiş. 195O'lı
yıllarda Marsilya Belediye Başkanı
Gaston Deferre, güzel sanatlarla da
çok yakından ilgili olduğundan, Can-
tini Müzesi'ni bir modern sanatlar
müzesine dönüştürmek için calışmala-
ra başlamış. Zaten Jules Cantini de va-
siyetinde bunu belirtmiş. Ve böylece
Cantini Müzesi, modern sanatlar mü-
zesi olarak çalışmalanna başlamış.
- Mflzenin koleksiyonu üzerine bilgi
verebilir misiniz?
Koleksiyonun oluşturulma öyküsünü
başlangıçtan beri etkisi altına alan, mü-
zenin etkınliğini şimdiki zamanın ve ya-
şamak ta olanın boyutu içine yerleştırme
konusunda duyulan şiddetli arzuydu.
Müze, 1950'li yıllarda modern sanat mü-
zesi olarak kurulduğundan bu yana hep
çağdaş eserleri bünyesine aldı. Müzede,
yabancı ve yaşayan sanatçılann eserleri
de bulunuyor.
Biz Cantini Müzesi"nde 20. yüzyılın
'modern' bölümünü (1900 - 1950 yülan
arası), Marsilya'nın bir ilçesinde ise ko-
leksiyonun 'çağdaş'
bölümünü (1950'den
günümüze kadar
olan) sergiliyoruz.
Burada, müzenin ko-
leksiyonunun küçük
bir bolümü sergileni-
yor. Biranlamda, bu-
rası Cantini Mûzesi'-
nin galerisi gibi işlev
görüyor. Burada, ya-
şayan sanatçılann
sergileri düzenleni-
yor. Böylece eserler
daha geniş bir kitleye
ulaştınlmış oluyor.
- Müzenin tüm ko-
leksiyonunu sergfle-
me olanağuuz var mı?
Koleksiyonunuz kaç
eserden oluşuyor?
İki bin kadar eseri-
miz var. Bizim en bü-
yük sorunumuz, tüm
bu eserleri sergileye- _.. . ^
cek mekammızm ol- O h v ı e r
Cousinou
maması. Çok sayıda eserimiz ve sınırlı
mekanımız olması başbca sorunumuz.
- Müzenin finansını kim sağlıyor? Siz
betediyeye mi, Kültür Bakanlığı'na mı
bağh olarak caltşıyorsunuz?
Biz beledıyenin müzesi olarak çalışı-
yoruz ve tabü finansımızı da onlar
karşılıyor. Tabii Fransa'da müzelerin
bir bölümü Kültür Bakanlığı'na, bir bö-
lümü de belediyelere bağlıdır. Fransa"-
daki büyük müzeler, milli müzeler ola-
rak Kültür BakanlığTna bağh olarak
çahşırlar, belediyelerie hiçbir iüşkileri
yok. Ancak devlet bize zaman zaman
maddi destekte bulunur. Örneğin, bizim
alamayacağımız değerde bir eseri müze
adına satın alır. Eserin bedebnin yansını
belediye, yansını devlet öder. Tabii za-
man zaman eserlerin onanmı, müzenin
düzenlenmesi, kitaplann yayımlanması
için de destek verilir.
- '20. Yüz> ıl Fransız Resmi Sergjsi'ne
kaülmayı nasıl kabul ettiniz? Yapı
Kredi'den takpJeriniz ne oldu?
Bunu kabul etmek biraz zor oldu. Bu
tablolann hepsi özgün. Eserlerin güven-
liği, sergi mekanının uygunluğu çok
önemliydi bizim için. Eserlerimızin katıl-
dığı sergilere biz de gideriz. Örneğin Da-
nimarka'ya gi-
derken yanunı-
zda çok değerli
eserler vardı. Yol
boyunca araba-
lann önünde ve
arkasında moto-
sikletli ikişer po-
üsle o kadar yolu
gitmek zorunda
kaldık. Soygun
olabilir. her seye
hazırlıklı olmak
lazım. Eserlerin,
özellikle belli doz-
da ışık altında
sergilenmesi gere-
kiyor. Eserler için
uygun nemveışjk
koşullannın sap-
tanması, korun-
ması, herhangi
bir tahribata uğ-
ramaması için
tüm önlemlerin
alınması çok
önemli. Bir de biz. doğal olarak bir ülke-
ye gitmeden önce o ülke hakkında eli-
mizden geldiğince çok bilgi edinmeye
çahşınz Yapı Kredi'den isteklerimiz de
bu doğrultuda oldu. Sonuçta binanın iyi
korunduğuna ve sergileme olanak-
lannm uygunluğuna ikna olduk ve bu
sergiye katılmayı kabul ettik.
- Sergi mekânını düzenlerken herhan-
gi bir sorunla karşılaştınız mı?
Evet, ne yazık kı bir sorun yaşadık.
Kataloglar basıldı, kartlar, davetiyeler
hazırdı, ama benim canımı sıkan bazı
aksakhklar oldu. Sorun, eserlerin üze-
rinde sergileneceği panolar yüzünden
çıktı. Fransa'da bu panolar yalnızca be-
yaz renktedir. Bu bir gelenektir ve eserin
sunuşu açısından da şarttır. Çünkü be-
yaz, parlak ve nötr bir renktir. Beyaz
kullanılmazsa da ancak gri renk kullanı-
lır. Bunun dışında mavi, kırmızı gibi
renkler asla kullanılamaz. Ben gelmeden
önce panolann beyaz olması gerektiğini
söylemiştim. Pazartesi günü buraya gel-
diğunde panolann mavi renkte olduğu-
nu gördüm ve çok şaşırdım doğal ola-
rak. Sonradan tablolann neden mavıye
boyandığmı sorduğumda, mavinin ban-
kayı simgeleyen renk olduğunu ve bu
yüzden kullanıldığını öğrendim. Eserle-
rin, bu panolann üzerinde sergilenmesi
olanaksızdı, bu yüzden panolann üzeri
kaplandı. Bu yüzden de biraz geciktik.
- Eserler fstanbul'a getirilmeden önce
bir onanm yapddı mı?
Tabü. bu eserlen talep eden tarafm
onayı alındıktan sonra hep yapılan bir
işlem. Biz de Yapı Kredi'ye boyle bir şey
talep edip etmediklerini sorduğumuzda
olumlu yanıt aldık ve onanma ihtiyacı
olan ban eserleri onardık. Tabii bazı
tablolann yeniden çerçevelenmesi, çok
ince olan tuvallerin elden gecirilmesi ge-
rekiyordu. Uzun yolculuklar da eserle-
rin tahrip olmasına neden oluyor. Onlan
koruyucu önlemler almak gerekiyor. Bu
onanmın maliyetini de Yapı Kredi
karşılıyor.
- Organizasyonu genel olarak nasıl bul-
dımuz?
Her şey çok profesyonelce
yapıldı ve temaslar hep olumlu geçti. Ta-
bü bu sergiyle birlikte Türk-Fransız sa-
natçüannın ilişkileri de güçlenecek. As-
sociation Française d'Action Artisti-
que'in (AFAA) ve hükümetin pek çok
temaslan oldu. Tüm bu ilişkiler ilerisi
ıçin de olumlu adımlann atılmasını sağ-
layacak. Böylece çağdaş Türk ressam-
lannın eserleri de Fransa'da sergilenir.
- Çağdaş Türk resim sanatı üzerine bil-
giniz var mı?
Hayır, ne yazık ki pek bir şey bilmiyo-
rum. Ancak buraya geldiğimde oldukça
şaşırdım. Çevremdeki insanlar Fransız
resmi üzerine çok bilgiliydı. Aynca Tûr-
kiye'de pek çok Francophone var. Türk
insanı Fransız kültürüyle çok ilgili.
Burada, cok kültürlü, Fransız edebı-
yatını bilen insanlarla tanışmak. benı he-
yecanlandırdı.
ODAKNOKTASI
AHMETCEMAL
Bir Tiyatro Yaratmak...
Sanatı bir anlamda yüce kılan, insanoğlunun yaratma
içgüdüsünün öteki dışlaşma biçimleri arasında özel bir
konuma getiren tek şey, yalnızca eser değildir. izleyici
yönünden doğrudan etkilenim kaynağı, birincil olarak
eserdirelbet. Gerçek sanat ürünü niteliğini taşıyan eser,
tamamlanışının ardından artık kendi diliyle konuşmaya,
yaratıcısının ona yüklediği ve yüklemediği mesajlan
iletmeye, onu izleyenlerle kendi diyaloglarını gerçek-
leştirmeye başlar.
Sanatsal eylemin bütünlüğü içersinde, özellikle de sa-
natın toplumsal konumu açısından ise eserin kendisi ka-
dar, ona kaynaklık etmiş yaratma süreci ve bu süreci
olanaklı kılan koşulların gerçekleştirilmesi uğruna veril-
miş savaşımlar da büyük önem taşır. Ünlü sanat tarihçi-
si Gombrich'ın: "Aslında sanat yoktur, sanatçılar var-
dır", sözünü biraz da bu bağlamda yorumlamak, aydın-
latıcı olabilir. Ancak farklı savaşımlarıyla, öteki ölümlü-
lerden daha farklı şeyler yaratabilen, yaşam denilen
yeryüzü yolculuğuna farklı bakış açılan ve yorumlar ka-
tabilen insanların çabalarına tanıklık etmek de dünyamı-
zı yaşanmaya kılanlar konusunda fikir edinmemizi sar}-
layacağı gibi, belli bir toplumun sanatsal çabalar karşı-
sındaki genel tutumunu saptamaya da yardımcı olur.
Birkaçayönce, "Eskişehir'eBirÇağrı"başUklıyazım-
da, gerçekleştirilmesine Eskişehir'de başlanılan bir ya-
ratma sürecinden söz etmiştim. Anadolu Üniversitesi
Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nü geçen hazi-
ran ayında bitiren öğrencilerin çoğunluğu, hemen bü-
yük kentlere koşmak yerine -üstelik büyük kentlerden
gelen öneriler de varken!-, Eskişehir'de kalarak kentin
ilk özel tiyatrosunu kurmaya karar verdiler. Kendilerin-
den bir yıl önce aynı kurumu bitirip istanbula gitmiş bir-
kaç arkadaşlarının da katılmasıyla topluluklarını oluştu-
rup işe başladılar. Bu girişimi başlattıklarında, kendi çok
kısıtlı kişisel kaynaklarının dışında hiçbir parasal kayna-
ğa sahip bulunmayan bu gençler, üstelik işi daha baştan
çok yönlü tasarımlayıp, hem tiyatro topluluğu, hem de
bir kültür merkezi örgütlenişiyle hedeflerine yöneldiler.
Eskişehir'de, eskiden otel olan bir binayı kiralayıp, için-
de tadilat yaparak kültür merkezinin hazırlıklarına giriş-
tiler. Öte yandan bütün yaz Eskişehir'den ayrılmaksızın,
kendilerine neredeyse askeri disiplin uygulayarak ve
her şeylerini bölüşerek ilk oyunlarının provalarına baş-
ladılar.
Eskişehir Tiyatora Kumpanyası, işte bu koşullardan
doğdu.
Koşulların elverişsiz görünümü bugün de büyük deği-
şimlere uğramış değil. Türlü çağrılara karşırj, ne sonra-
dan böyle bir tiyatroyu barındırmaktan onur duyacağına
kesinlikle inandığım Eskişehir'den ve Eskişehirlilerden
ne de Eskişehir dışından doyurucu destekler sağlana-
bildi. Her zaman savunageldığim gibi özel sanat koruyu-
culuğu ülkemizde henüz kurumlaşmış sayılamayaca-
ğından ve özel kişiler "sanata yardım" adı altında daha
çok "şamatalı" girişimleri desteklediklerinden, ülkeye,
üstelik özel tiyatrosu hiç bulunmayan, ama iki üniversi-
tesi olan Eskişehir gibi bir kente bir tiyatro kazandırılma-
sına katkıda bulunmak, pek "çekici" gelmemiş olsa ge-
rek...
Eskişehir Tiyatora Kumpanyası, perdelerini önümüz-
deki ekim ayı ortalarında açmak için hazırlıklarını ta-
mamlamak üzere. Eğer bu gençlerle 1993/94 akademik
yılında, çağdaş tiyatro dersleri vermeye başladığım
Devlet Konservatuvarı'nda kendim tanışmamış olsay-
dım, bunca olanaksızlıklar içersinde kotarılmasına çalı-
şılan bu işe belki ben de fazla şans tanımazdım. Gelge-
lelim yaşamımın en unutulmaz yıllan arasında saydığım
bir yıllık bir beraberlik boyunca eşine az rastlanır bir
"kendinigeliştirme" iradesine, en sıcak dostlukların te-
meline oturtulmuş bir dayanışma duygusuna tanık ol-
duktan ve bu öğrencilerden aldığ/m "yaşama dersleri"-
nin bilincine vardıktan sonra, tüm olumsuzluklara karşın
bütün hedeflerine varacaklarından kuşku duymaz ol-
dum.
Bu tiyatro bir kez perdelerini açtıktan sonra verilecek
destekler de elbet önem taşıyacak. Ama o perdelerin
açılışına kadar geçen süre içersinde doğrudan doğruya
bir inanca, bir imeceye destek verenler, perdenin açıl-
mak üzere olduğunu haber veren ilk zil sesiyle birlikte
hiç kuşkusuz çok farklı bir onuru paylaşmaya hak kazan-
mış olacaklar. Bu yönde girişimde bulunmak için zaman
henüz geç değil. Nasıl olursa olsun destek vermek iste-
yenler, Eskişehir'de, 0/222/231 83 12 numaralı telefon-
dan Eskişehir Tiyatora Kumpanyast'nm kültür merkezı-
ni aradıklarında, provalarına ara verip telefona gelecek
olanlardan işin ciddiyetini öğrenebilirler.
Sanatlar arasında, sanatın ve sanatçının yeşereceği
bereketli toprakları sulamak diye de bir sanat vardır...
Gazeteci ve fotoğraf
sanatçısı Süavi
Soııaröldü
Haber Merkezi-Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü ve Basın
Şeref Kartı sahibi, gazeteci, ressam ve fotoğraf sanatçısı Süavi
Sonar (81) vefat etti. Sonar'ın cenazesi, bugün Şişli Camii'nde
kıhnacak öğle namazmın ardından Zincirlikuyu M-ezarlığı'nda
toprağa verilecek. 1913 yıhnda Adana'da dpğan Süavi Sonar,
mesleğe 1935 yılında, Nazrnı Hikmet. İnsan İpekçi ile ortaklaşa
yayınladıklan "Resimli Her Şey" dergisinde başladı. Daha
sonra Mısır'a giden Sonar, resim çahşmalannı İskenderiye'de
sürdürdü. Türkiye'ye döndükten sonra Tan gazetesinde resim
çizmeye başlayan Sonar,
Nebioğlu Yayınevi'ne rö-
portajlar ve Nazım Hik-
met ile çok sayıda ünlü
yazara ait kitaplann ka-
pak kompozisyonJannı
hazjrladı. Yusuf Ziya Or-
taç'ın "Yarım Ay" ile
Safa Önal ın yönettıği
"Y'elpaze" dergilerine,
Roma ve Paris'den. moda
üzerine yaptığı birdizi rö-
portaj gönderen Sonar,
"Hayat" ve "Ses" dergiie-
rine çektiği kapak foîoğ-
raflan ile ünlülerle yaptığı
röportajlarla ün kazandı.
Bir süre sonra Türki-
ye'den aynlarak Roma'-
ya yerleşen Sonar 27 yıl
boyunca Hayat dergisinin Avrupa Temcilcisi olarak görev
yaptı. Aynı yıllarda kapak fotoğraflan ile röportajlan ünlü
Italyan dergilerinde de yayınlandı. tdi Amin Dada'nın konuğu
olarak bir ay süreyle Uganda'da çalışan Sonar aynca İran Şahı
Rıza Pehlevi ve Farah Diba'nın özel resimlerini, icendisine veri-
len özel izinle çeken tek gazetecıydi.
1993 yılında Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü'ne layık gö-
rülen Sonar, Basın Şeref kartı sahibi, evli ve bir çocuk baba-
sıydı. Özellikle dünyaca ünlü sinema sanatçılannın fotoğraf-
lanndan oluşan zengin bir arşive sahip olan Süavi Sonar'ın ce-
nazesi bugün, Şişli Camii'nde kıhnacak öğle namazının ar-
dından Zincirlikuyu MezarlığYnda toprağa verilecek.