27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 AĞUSTOS1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Temizlik seferberliği • tstanbui Haber Servisi -DSPZeytinburnu tlçe örgütü, Zeytinburnu Belediyesi'nin başlattığı temizlik seferberbğini desteklemek amacıyla kampanya başlattı. Zeytinbumu Belediye Başkanı Dr. Adil Emecan'ın kauldığı kampanyanın ilk uygulamasıisedün gerçekleşti. Zeytinburnu Iİçesi Telsiz Mahallesi 72. Sokak'ta başlaülan kampanyada, DSP ilçe örgütü üyeleri ile çevre sakinleri sokaklara dağılarak çöp topladılar. (Fotoğraf: AYKUT KÜÇÜKKAYA) İstanbul'da bombalı gece • Istanbul Haber Servisi- Ataköy'de, Regata Eğlence Merkezi'nin erkekler tuvaletindeki çöp kutusuna, kimliği belirsiz kişilerce konulan zaman ayarlı ses bombası patladı. Dün saat 19.30 sıralannda meydana gelen olay sırasında tuvalette bulunan Ahmet Akdoğan (20) ile Ali Karasan (16) adb kişiler hafıf yaralandılar. İşitmegüçlüğüçeken yaralılar Haseki Hastanesi'ne kaldınldılar. öte yandan dün saat 21.30 sıralannda Çeliktepe'deki Dallas Birahanesi önünde patlayan bomba ve Çağlayan Hürriyet Mahallesi Halkbank Şubesi'ne kimliği belirsiz kişilerce aülan molotof kokteyli küçük çapta hasara neden oldu. Dallas Birahanesi önünde bir çuval içerisinde bulunan patlamamış ikinci bir bomba da uzmanlarca etkisiz hale getirildi. Silivri'de esrar operasyonu •StlİVRl(AA)-Silivri Emniyet Müdürlüğü Narkotik Büro ekipleri tarafından dün gerçekleştirilen operasyonda, 4 kilogram esrar ele geçirildi. Olayla ilgili iki kişi gözalüna abndı.Birihban değerlendiren Narkotik Büro ekipleri İsa Mutlu (29) adb kişiyi sahil kesiminde bir miktar esrarla yakaladı. Gözaltına alınan Mutlu'nun sorgulaması sonunda, esran Selayettin Şengül'den aldığıru itiraf etmesi üzerine, ekiplerin bu kişinin Fatih Sulukule Kuruçınar Sokak'taki evine yaptığı baskın sonucu 4 kilogram eroin ele geçirildi. Kadıköy'de cinayet • ÎSTANBUL(AA)- Kadıköy'de emekb birişçi. annesine iyi bakmadıklan gerekçesiyle tarüşüğı yengesi üe yeğenini tabancayla öldürdü. Dün öğle saatlennde annesi Hatice Koçak'ı (95) Feneryolu Gazi Muhtarpaşa Çıkmazı'ndaki kardeşinin evinde ziyarete giden Mehrnet Koçak (62), annesine iyi bakılmadığı gerekçesiyle yengesi Pakize Koçak (55) ile tartıştı. Tartışmanın ardından Mehrnet Koçak yengesini ve ve kendisine engel olmak isteyen yeğeni Saffet Koçak'ı (23) tabancayla öldürdü. ' Mehmet Koçak olaydan , sonra nıhsatsız tabancasıyla polise teslim oldu. Otomobil çatıya uçtu • tST ANBUL(AA)-Örnek- tepe'de bir otomobil aşın hız nedeniyle tek katb evin çatısına uçtu. Örnektepe'de önceki gece meydana gelen olayda, Ergun Öngün'ün kullandığı 34 U 4293 plakalı özel otomobil, aşın hız yüzünden kontrolden çıkarak. yolun alt kısmındaki Menekşe Sokak 7 numarada bulunan, Celal Kara'ya ait tek katlı evin çatısına uçtu. Otomobilin sürücüsü Ergun öngün(32) yaralı olarak kaldınldığı SSK Okmeydanı Hastanesi'nde tedavi altına akndı. TAKSİM İLK YARDIM VE ŞİŞLİ ETFAL HASTANELERİNDEN 'ACİL' MANZARALARI Acil servise 'acil yardım'Devlet hastanelerinin gece hizmet ve- ren acil servislerinde yaşananlar da içler acısı. İlk müdahale için sadece dört gö- revlinin bulunduğu Taksim Hastanesi Acil Seryisi'ne gelen hastalar, tedavi görmek için saatlerce kapılarda bekb- yorlar. Saat 2l.00'de Sıraselviler Caddesi"- ndeki yoğun trafık tıkanıkbğmı zorluk- la aşarak Taksim Hastanesi Acil Şer- visi'ne varabildik. Tıkanıklık nedeniyle Taksim Meydanı'ndan hastaneye geb'ş- te kaybedilen 15 dakikanın, aciJ yardım gereksinimi olan bir hastanın yaşama şansını nasıl etkileyeceği aklımıza takı- lan ilk soru oldu. Hasta getiren bir ambulansın bahçe- de park etmiş taksileri geçmesi oldukça zordu. Hastane imar planının da hızlı ulaşıma uygun olmaması, peşpeşe gelen birkaç ambulansın, hastalann hizla acil servise yetişmelerini güçleştiriyordu. Hastadan çok hasta yakını Acil servisin kapısına vardığımızda bizi karşılayan hastane görevbsi, acil servise girmek isteyenleri titizlikle kont- rol edip sadece hastalan içeri alıyordu. Fakat kısa bir süre sonra kapıdaki de- netim tamamen yok oldu ve görevlinin kapıda durmasına karşın içerisi hasta- dan çok hastaya refakat eden kişilerle dolup taşmaya başladı. Acil servis bütü- nünde yalnızca bir tane bulunan tuva- letten yayılan koku, insan yoğunluğu, herhangi bir acil yardımın hızlı ve sağlıklı biçimde yapılmasını engelleyen nedenler arasındaydı. ^tccttcttcıtcctit V DOSYASI Yozıhır: GÜNDÜZ İMŞİR HÖLYA TOPÇU, DEFNESUMAN.BARANUNCU, Fotoğroflon HATİCE TUNCER • Taksim Hastanesi Acil Servisi'ne gelen hastalar, tedavi görmek için saatlerce kapılarda bekliyorlar. Durum içler acısı... Yakmlanna kan vermek isteyen insanlar kapıda boş yere bekliyorlar. Kanlannı alacak kimse yok. Çaresiz Çapa'ya gidiyorlar. • Acilen tedavi görmesi gereken bir hastadan,önce bürokratik işlemler isteniyor. Form doldurmazsa, vezneden 'ilk müdahale' ücretini ödediğine dair fış almazsa hastanın tedavi edilmesi mümkün değil. Acilen tedavi görmesi gereken bir hastadan, her şeyden önce bürokratik işlemleri gerçekleştirmesi isteniyor. Form doldurmazsa, vezneden "ilk mü- dahale" ücretini ödediğine dair fış al- mazsa hastanın tedavi edilmesi müm- kün değil. Bürokratik işlemler bittikten sonra hasta, rahatsızhğının nedeninin saptanması için "acil dahiliye poliklini- ğine" alıruyor. Doktorlar arasındaki adıyla "karantinjı"ya. Burada bir asistan tarafından ayakta muayene edilen hasta, kan ve idrar tahliîi için acil servisin laboratuvanna gönderiliyor. Tabii vezneye tahlil ücretini ödemesi şartıyla... Laboratuvar kapısında ise sırada bekleyenler hemen göze çarpıyor. Nedeni açık: Tahlilleri yapmakla görevli bir kişi var, oysa acil servise gelen hemen her hasta "karantina"dan sonra laboratuvara gönderiliyor. Laboratuvar kapısında inleyenleri bırakarak acil serviste dolaşmaya devam ediyoruz. Gençler- den oluşmuş 15-20 kişilik bir kalabalık gözümüze çarpıyor. Yoğun bakımda yatmakta olan bir yakınlanna kan vermeye geldiklerini söylüyorlar. Şaşkın ve çaresizler. çünkü kan merkezi bomboş. "Hastamız kan kaybediyor, bütün mahalle toplandık, geklik, ama ka- nımızı alacak kimse yok. Bu ne biçim acil servis?" diyerek bir aşağı bir yukan gezi- niyorlar. Taksim Hastanesi Aci! Servisi'ndeor- topedi, kadın doğum, dahiliye ve cerra- hi bölümlerinde, nöbetçi doktor ve asis- tanlar görev yapıyor. Çevrede her türlü insan var: Alkol komasına girmiş genç bir kız ve arkadaşlan, kan vermeyi bek- leyenler, mide kanaması geçiren bir kadın ve kocası, yoğun bakıma kaldın- lan akciğer kanamalı yaşlı bir kadın ve onun ağlayan vakınlan, kansının zapte- demediği yüzü yaralı sarhoş bir adam, korkulu bir ifadeyle çocuklannı baktı- rmaya gelen bir aile... Saatler ilerledikçe hastalar değişiyor. Ama yapılanlar hep aynı. Kan vermek için boş kan merkezinin önünde kuyru- ğa giriliyor, idrar tahliîi için hastalar ej- lerine bir bardak tutuşturularak tuvale- te yollanıyor, acil dahiliye kliniğinin kapısına gelenler, kendileriyle kimsenin ilgilenmediğini anlayınca boyunlan bü- kük geri dönüyor ve taksiler fuzla hasta- ne bahçesine girerek yeni hastalar getiri- yorlar. Yeni gelen hastanın yakının bağnşı duyuluyor: "Çabuk, çok acil. Bi- risi hemen ilgiiertsin." Ama içeride her şey kendi halinde sürüp gidiyor. Taksim Hastanesi Acil Servisi'nden aynhrken yakınlanna kan vermeye ge- len kalababk grupla tekrar karşılaşıyo- ruz. Ama bu sefer grubun yansı orada. Arkadaşlannın nerede olduğu sorusuna verdikleri yanıt oldukça ilginç: "Çapa'- ya gönderildiler. Kan merkezi açık oldu- ğu için orada kan verecekler, sonra bura- ya gelecekler..." Peki ya kan kaybet- mekte olan hastaya ne olacak? Yanıt basit: "Biz kan getirmeden ona kan veril- miyor. Şimdilik öylece yatıyor. Bekliyo- nız..." Giderken son bir defa acil servise göz atıyoruz... Türkiye'deki pek çok sağlık kuruluşu gibi, o da bakımsızlık ve ilgi- sizlikten nasibini almış, hastalık dolu bir görünüm sergiliyor. Acil servis kapılannda her an bir telaş yaşanıyor. Taksiler hastalan güçlükle yetişririrken, ambulanstan inenler ilgilenecek birüerini anyor. ACİLE GELEN HASTALAR ÎLGİ BEKLERKEN UZUN NÖBETTEN BUNALAN DOKTORUN İSTEĞİ însanlarbeklemeyiöğrensin!Bir kadın kucağına aldığı çocuğuna sıkı sıkıya sanbnış, sabırsızca doktorun gelmesini bekbyor. Çocuğun bisikletten düşerek fenabk geçirdiğini ve yüzünün morardığmı söylüyor. Çocuksa ürkek bakışlarla pantololuna damlayan kana bakarken, daha yüksek sesle ağlamaya başlıyor. Baba oldukça öfkeb olarak bir o yana bir bu yana koşarak hemşireler- den yardım istiyor. Tam bu sırada siren sesleri çalarak gelen ambulanstan orta yaşb bir kadın indiribyor ve sedyelerden birine yerleştiribyor. Burası Şişli Etfal Hastanesi'nin Acil Servisi. Her gelen araçtan in- dirilen hasta, çevredekilerin meraklı bakışlan arasında servise abnı- yor. Hemşirelere ve kapıda bekleyen pobslere göre bu oldukça olağan bir gün. Çünkü hastanenin acil servisi gü- nün 24 saatinde fenabk geçiren, kaza yapan, intihar eden hastalarla dolup taşıyor. Acil servis, geceleri daha hare- ketü. Kapıda bekleyen polisler, hem ge- len hastalan hem de çevreyi denetleme- ye çabşıyorlar. Servisin içinde bekler- ken, yıpranmış, yırtılan yerleri yapıştınbruş sedyelere bakmadan ede- miyoruz. Hastalann tedavi edildiği oda- lar ise tipik hasta odalannı andınyor. Tek farkı burada ilaç. pamuk. makas. tansiyon aleti gıbi araç gerecin sürekli el altında bulundurulması. Acil servise hasta getiren vatandaşlar kapıdan içeri girdiklerinde kendilerine yardıma olacak personeb' görmek için çabalamak zorunda kabyorlar. Çünkü hemşireler, doktorlar ve danışmadaki görevbler bekleme salonu- nun içinden gecilen başka bir bölümde bulunuyor. Bu bö- lümde, gelen hastalar odala- ra abnırken, yakınlan dışanda bekbyor. Hastalar ve hasta yakınlan doktorlann ve hemşirelerin kendilerini yeterince bil- gilendirmemesinden. hastanın içinde bulunduğu psikolojik durumu anîaya- mamasından yakıruyorlar. Çocuğunun ateşinin birdenbire yükseldiğini söyle- yen bir hasta, doktorun çocuğu muaye- ne ederken ürküttüğünü söylüyor. Acil servise annesini getiren başka bir hasta yakını ise doktorun annesini iyi muaye- ne edememesinden yakınıyor. Bu ya- kınmalara doktor ve hemşirelerin verdi- ği yanıt çok net: "Nöbet saatleri oldukça uzun olduğun- dan verimimi/ düşüyor. Bir de buna has- talarm ve hasta yakınlarının paniği ek- lendiğinde muayene bile edemiyoruz. insanlar bekkmesini bilmeliler." Hızlı brrşekılde gelen araçtan yaşlı bir adamın kafası görünüyor. Ambulans- tan inen genç çocuk yaşb adamı sıriına almak istemesine karşın gü- cünün yetmediğini anlayı- nca tekrar aracm içine bı- rakıyor. Kapının önüne otu- ran bazı hasta yakınlan hastane görevli- lerine küfür etmekten kendilerini alamı- v orlar. Bir tanesi fırlayarak: "Bir kişi in- sanhk adına yardım etsin. Hastanın du- rumu zaten kötü. sarsmamak gerekir" diyor. Bu sözlere karşın içeriden tek bir kişi bile çıkmıyor. Yaşb adam çaresiz, bir kişinin yardımıyla içeriye abnıyor. Yoğun hasta trafığini gözlemleyişi- miz kucağmda küçük bir çocuk bulu- nan bir adamın yanımıza gelişine kadar sürüyor. Çocuğun uyanırken yatağın- dan düştüğünü ve kolunu ovnatamadı- ğını söylüyor. Doktorun, "Çocuğu dı- şanda biraz dolaştırın, kolunu hiç hare- ket ettiremiyorsa bakarız" dediğini söy- lediğinde yanında oturan hasta yakı- nlannın şaşkın bakışlan bu adama çev- riliyor. Çocuk ise kolunun acısıyla sade- ce ağlıyor. Bu sırada aniden fenalaşan çocuk- lannı acile getiren bir çift, doktora te- şekkür ederek kapıdan çıkıyor. Doktorun, bu çifti ve kl k k d y ç tlŞIVOP çocuklannı kapıya kadar ge- ^ ^ çirmesi bize oldukça ilginç geliyor. Çağdaş tıp anlayışının yerleştiği ülkelerde olması gerekenin bu olduğu- nu biliyoruz ama bunu görmek nere- deyse olanaksız. Kapıdan dışan çıkarken, hastalar gel- meye devam ediyor. Tanık olduğumuz görüntülerin etkisinden kurtulamaz- ken. hangi nedenle olursa olsun insan- lann buraya gelmek zorunda kalmama- lannı diliyoruz. Işvereııe anaokulu açıııa zorunlulıığu İşyerlerinde 100-150 kadın işçi çalıştıran işverenlere, emzirme odası, kreş ve anaokulu açma zorunluluğu getiriliyor. İşçilerin 0-7 yaş grubu çocuklan bu okullarda ilköğretime hazırlanacak ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosiı) - Çabşma ve Sosyal Gü- venbk Bakanbğı'nın yıllardır iş- verenin isteğine bıraküğı okul önoesi eğitim kurumlan zorun- lu hale getirüiyor. Milb Eğitim Bakanbğı ile Çabşma ve Sosyal Güvenlik Bakanbğı'nın hazır- ladığı tüzük taslağı uyannca, iş- yerlerinde 100-150 arasında kadın işçi çabştıran işverenle- rin, emzirme odası, kreş ve ana- okulu açması öngörülüyor. 1475 sayıb Iş Yasası'nın 81. maddesine dayanılarak oluştu- rulan tüzük taslağıyla, işveren- lerin kuracaklan okul öncesi eğitim kurumlannın kuruluş, eğitim ve işleyiş ilkeleri yeniden bebrlendi. Buna göre, yaş ve medeni du- rum koşulu aranmaksızın 100-150 kadın işçi çabştıran iş- yerlerinde, 1 yaşından küçük çocuklann emzirilebibneleri için emzirme odalan, 0-6 yaş grubu çocuklann bırakılması. bakılması ve eğitilmesi için en fazla 250 metre uzakbkta kreş ve anaokulu kurulacak. Bu ku- rumlann 250 metreden uzakta obnası durumunda işveren kadın işçilere taşıt sağlamakla yükümlü kılınacak. Bu kurumlarda görev alacak yöneticilerde, "eğitim yönetimi. sosyal hizmetler, çocuk gelişimi ve eğitimi, okul öncesi eğitimi. psikoloji veya çocuk sağlığı alanlarından birinde yüksek öğ- renim görmüş olmak, eğitim fa- kültelerinden veya benzeri yük- sek öğretim kurumlarından me- zun olup okul öncesi ögretmeni unvanını almış olmak, ilkokul ögretmeni olup Milli Eğitim Ba- kanltğı'na bağlı ilkokullarda en az beş yd yönetici olarak çalış- mtş ve iyi derecede sicil almtş ol- mak" koşullan aranacak. Öğ- retmenler ise "Milli eğitimin^e- nel amaclarına ve temel ilkele- rine uygun olarak, çocuklann geüşimlerini sağlamak, iyi alış- kanlıklar kazandırmak. onları ilköğretime hazırlamak, koşul- lan elverişsiz çevTelerden ve aile- lerden gelen çocuklar için ortak bir yerişme ortamı yaratmak. çocuklann Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalannı sağlamak üzere çocuk gelişimi ve eğitimi ile okul öncesi eğitimi alanında yüksek öğrenim görmüş aday- lar"dan seçilecek. İşverenler, açacaklan okul öncesi eğitim kurumlannda, çocuklann periyodik sağlık kontrollerini yapmak, sağlık kayıtlannı tutmak, salgın ve bulaşıcı hastahklara karşı ge- rekli önlemleri almak üzere do- ktor ve hemşireler görevlendi- recek. İşveren gerekb gördüğü durumda, sosyal hizmet uzma- nlan ve psikol'oglar, kız meslek lisesi çocuk gelişimi ve eğitimi bölümü mezunlan ile müzik, güzel sanatlar ve spor dab uzmanlannı çabşürabilecek. CUMHURIYErTEN OKURLARA Benim Gazetem Senin Gazeteni Dövep Çok satışlı gazetelerin promosyon kavgasında ipin ucu bir kez daha kaçtı ve reklam kampartyaları "Benim gazetem senin gazeteni döver" biçimine kadar indi "Ansiklopedisavaşı"yer\n\ "otomobilsavaşı"nabıra- kırken, nal gibi harflerle birinci sayfaları kaplayan duyu- ruların arasında, bir başka ülkede; ingiltere'de yaşanan satış savaşımı neredeyse kaynamıştı. Ama bu savaşım Ingiltere basmının ciddi kesimi ara- sında yaşanıyordu. Savaşımın başını The Times çekmiş, fiyatını 30 penny'ye (15 bin TL) indirmişti. Bunun üzerine The Daily Telegraph gazetesi de 30 penny'ye indi. Bu kez "Madem ö'yle işte böyle"diye du- yuru yapıp yapmadığını bilmiyoruz ama, The Times fiya- tını 20 penny'ye (10 bin TL) çekti. Savaşıma son katılan The Independent oldu. 50 penny 'lik (25 bin TL) fiyatını 30 penny'ye indirdi. Fiyat savaşımına katılmayan tek ciddi gazete The Gu- ardian oldu. "Durumu yakından izlediklerini ve bu sava- şımın şimdilik kendilerini etkilemediğini" açıklamakla yetindi. İşte iki ülke basını arasındaki fark. Biri ulaşabilmek için fiyatından daha çok okura indirim yapıyor. Öteki ise okur sayısını arttırmak için okurlarının çok az bir bölü- münün yararlanabileceği bir piyango düzenliyor. Üste- lik vereceği otomobillerin maliyetini de satış fiyatına ek- leyerek tüm okurlarından ve çalışanlarının haklarından sağlıyor. Sonra da bu anfayışla ülkede ekonomiyi yönetenlerin yanlışları üzerine ahkâm kesiliyor. Bakalım bu kez çok satışlı gazetelerimiz neler kazanacak ve kimler kaybe- decek? • Çiller ailesinin şaibeli malvarlığına ilişkin haberlor, varsa yeni belgelerin bulunmasına kadar durdu gibi. Ama yankıları sürüyor. ARAT Araştırma ve Tanıtım Hizmetleri AŞ tarafından yaptırılan geleneksel kamuoyu anketine göre temmuz ayında en çok konuşulan konunun yüzde 30.5'lik bir oranla Başbakan Çiller'in serveti olduğu belirlendi. Bu sonucun alınmasında en büyük etken de doğal ola- rak Cumhuriyet'in haberleriydi. • Geçen hafta içinde arkadaşımız Emlne Kaplan, önce üniversite harçlarına yapılacak yüksek orandaki zamla- rı, arkasından da 'öğretmen personel yasası taslağı'ru ilk kez haber olarak aktardı. Eğitim ve öğrenim kesimi- nin büyük bölümünü ilgilendiren haberlerimiz yankılar yarattı. • Yeni Dışişleri Bakanı Prof. Mümtaz Soysal ile Bayın- dırlık Bakanı Mustafa Yılmaz'ın da aralarında yer aldığı 90 parlamenterin "PTT'nin T'sinin satılmasını öngören yasa ile bazı kamu yatırımlarının yap-işlet-devret mode- line göre yapılmasına ilişkin yasanın" iptali için Anaya- sa Mahkemesi'ne başvuracaklarını da ilk kez Cumhuri- yet okurları öğrendiler. Arkadaşlarımız Doğan Akın ve Göksel Polat, bu özel haberleri ile DYP-SHP koalisyonu- nun geleceğine ilişkin varsayımlara yeni bir öğe daha eklediler. ... ; Ziraat Bankası Genel Müdürü Coşkun Ulusoy'un gö- re vinden ayrılacağını da önce Cumhuriyet okurları arka- daşımız Nursun Erel'in haberinden öğrendiler. • "Su"ve "Çöp"dosyalarındansonra 'SağlıkDosyası- nı açacağımızı duyurmuştuk. Dosyanın ağırlığını arka- daşımız Gündüz imşlr üstlendi, Hatice Tuncer arkadaşı- mız da yaşananları fotoğrafladı. Imşir'e Hûlya Topcu, Detne Suman, Barart Uncu, yardımcı oldular. Dizimizde sağlık konusunun tüm sorunlarını ve çözüm önerilerini okuyacaksınız. • Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) 9. Genel Kurulu'nu da ayrıntılı olarak yalnızca Cumhuri- yet yayımladı Deniz Teztel, Günnur İlhan, Güneş Gür- son ve Ayşe Yıldırım, 12 Eylül sonrasında malları da elinden alınan bu güçlü işçi kuruluşunun geleceğine ışık tutacak genel kurulu önemine yakışan bir biçimde izle- diler. Şükran Soner de izlenimlerini yazdı. • Gelibolu yarımadasında yaşanan, ormanlarımızlabir- likte tarihimize büyük kayıplar verdiren yangmla çevreci kuruluşlar dışında pek ilgilenen kalmadı. Oysa bu yan- gından ders almalıydık. Olmadı. ilk günlerin demeçleri dışında yasal bir çalışma yapılmadı. Buna karşılık arkadaşımız Bülent Sarıoğlu "42yılda 2 milyon 716 bin 59 hektarlık ormanın yasal düzenlemele- re dayanılarak yok edildiğini" ortaya koydu. Anayasada ve yasalarda yer alan kimi madde ve hü- kümlerin, ormanlardan çıkar sağlanmasını ne denli ko- laylaştırdığı haberin ana konusuydu. Amayaylalarını bileOsmanlı döneminden kalmayüz- yıllık mevzuatla değerlendırmeye çalışan devlet anlayı- şı değişeceğe benzemiyordu. • Arkadaşımız özgen Acar, eski Dışişleri Bakanı Hik- met Çetin'le görüşerek, hem dış politikamızda hem de SHP içinde gizli kalmış olayları gün ışığına çıkardı. • Önemli olayların birbirinin içine girmişçesine yaşan- ması, haber birimlerinin yanı sıra haber merkezlerini de etkiler. Geçen hafta da böyle bir durum yaşandı. Haber Mer- kezi Müdürümüz Hakan Kara, müdür yardımcımız Se- vim Ertemur ve haber merkezimizde sorumluluk üstlen- miş arkadaşlarımız Metin Yener, Cengiz Yıldırım, Ta- ner Çağlayan, Derviş Akyıldız ve Hakan Çelenk ne- redeyse gece gündüz ayakta denebilecek bir tempoda çalıştılar. • Arkadaşımız Aydın Engin'in yeni bir araştırmasını dün yayımlamaya başladık. Engin, "Sosyal demokrasi çıkmazda mı, dar boğazda mı?" başlığı altındaki araştır- masında sosyal demokratların bunalımını ele aldı. Sosyal demokratların bugün Türkiye'de yaşadıkları bunalımın ve çıkışsızlığın, sosyal demokrasinin bütün dünyada yaşadığı bunalımdan hareketle irdeleneceği dizide, Avrupa'daki sosyal demokratlar da tek tek ele alınarak tutumları sergilenecek. Engin, solda birlik tar- tışmalarına da yeni bir boyut ve düzlem getirecek. • Cuma günü trafik canavanna dört basın çaliî anını da- ha görev şehidi olarak verdik. Evlenme hazi' kları ya- pan Shovv TV muhabiri Hande Mumcu ile Hür et gaze- tesi muhabiri Barış Selçuk, kameraman ar .daşımız Salih Peker ve şoför arkadaşımız Hacı All Er örev yo- lunda yaşamlarını yitirdiler. Şehitlerimizi F jıyla anı- yor, Hürriyet ve Shovv TV topluluklarma *• ;ğlığı dili- yoruz. * önümüzdeki pazartesiye kadar gönlO geçirmeniz dileği ve saygılarımızla. bir hafta
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle