Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 AĞUSTOS1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Temizlik
seferberliği
• tstanbui Haber Servisi
-DSPZeytinburnu tlçe
örgütü, Zeytinburnu
Belediyesi'nin başlattığı
temizlik seferberbğini
desteklemek amacıyla
kampanya başlattı.
Zeytinbumu Belediye
Başkanı Dr. Adil Emecan'ın
kauldığı kampanyanın ilk
uygulamasıisedün
gerçekleşti. Zeytinburnu
Iİçesi Telsiz Mahallesi 72.
Sokak'ta başlaülan
kampanyada, DSP ilçe
örgütü üyeleri ile çevre
sakinleri sokaklara dağılarak
çöp topladılar. (Fotoğraf:
AYKUT KÜÇÜKKAYA)
İstanbul'da
bombalı gece
• Istanbul Haber Servisi-
Ataköy'de, Regata Eğlence
Merkezi'nin erkekler
tuvaletindeki çöp kutusuna,
kimliği belirsiz kişilerce
konulan zaman ayarlı ses
bombası patladı. Dün saat
19.30 sıralannda meydana
gelen olay sırasında tuvalette
bulunan Ahmet Akdoğan
(20) ile Ali Karasan (16) adb
kişiler hafıf yaralandılar.
İşitmegüçlüğüçeken
yaralılar Haseki
Hastanesi'ne kaldınldılar.
öte yandan dün saat 21.30
sıralannda Çeliktepe'deki
Dallas Birahanesi önünde
patlayan bomba ve Çağlayan
Hürriyet Mahallesi Halkbank
Şubesi'ne kimliği belirsiz
kişilerce aülan molotof
kokteyli küçük çapta hasara
neden oldu. Dallas
Birahanesi önünde bir çuval
içerisinde bulunan
patlamamış ikinci bir bomba
da uzmanlarca etkisiz hale
getirildi.
Silivri'de esrar
operasyonu
•StlİVRl(AA)-Silivri
Emniyet Müdürlüğü
Narkotik Büro ekipleri
tarafından dün
gerçekleştirilen operasyonda,
4 kilogram esrar ele geçirildi.
Olayla ilgili iki kişi gözalüna
abndı.Birihban
değerlendiren Narkotik
Büro ekipleri İsa Mutlu (29)
adb kişiyi sahil kesiminde bir
miktar esrarla yakaladı.
Gözaltına alınan Mutlu'nun
sorgulaması sonunda, esran
Selayettin Şengül'den
aldığıru itiraf etmesi üzerine,
ekiplerin bu kişinin Fatih
Sulukule Kuruçınar
Sokak'taki evine yaptığı
baskın sonucu 4 kilogram
eroin ele geçirildi.
Kadıköy'de
cinayet
• ÎSTANBUL(AA)-
Kadıköy'de emekb birişçi.
annesine iyi bakmadıklan
gerekçesiyle tarüşüğı yengesi
üe yeğenini tabancayla
öldürdü. Dün öğle
saatlennde annesi Hatice
Koçak'ı (95) Feneryolu Gazi
Muhtarpaşa Çıkmazı'ndaki
kardeşinin evinde ziyarete
giden Mehrnet Koçak (62),
annesine iyi bakılmadığı
gerekçesiyle yengesi Pakize
Koçak (55) ile tartıştı.
Tartışmanın ardından
Mehrnet Koçak yengesini ve
ve kendisine engel olmak
isteyen yeğeni Saffet Koçak'ı
(23) tabancayla öldürdü.
' Mehmet Koçak olaydan
, sonra nıhsatsız tabancasıyla
polise teslim oldu.
Otomobil çatıya
uçtu
• tST ANBUL(AA)-Örnek-
tepe'de bir otomobil aşın hız
nedeniyle tek katb evin
çatısına uçtu. Örnektepe'de
önceki gece meydana gelen
olayda, Ergun Öngün'ün
kullandığı 34 U 4293 plakalı
özel otomobil, aşın hız
yüzünden kontrolden
çıkarak. yolun alt kısmındaki
Menekşe Sokak 7 numarada
bulunan, Celal Kara'ya ait
tek katlı evin çatısına uçtu.
Otomobilin sürücüsü Ergun
öngün(32) yaralı olarak
kaldınldığı SSK Okmeydanı
Hastanesi'nde tedavi altına
akndı.
TAKSİM İLK YARDIM VE ŞİŞLİ ETFAL HASTANELERİNDEN 'ACİL' MANZARALARI
Acil servise 'acil yardım'Devlet hastanelerinin gece hizmet ve-
ren acil servislerinde yaşananlar da içler
acısı. İlk müdahale için sadece dört gö-
revlinin bulunduğu Taksim Hastanesi
Acil Seryisi'ne gelen hastalar, tedavi
görmek için saatlerce kapılarda bekb-
yorlar.
Saat 2l.00'de Sıraselviler Caddesi"-
ndeki yoğun trafık tıkanıkbğmı zorluk-
la aşarak Taksim Hastanesi Acil Şer-
visi'ne varabildik. Tıkanıklık nedeniyle
Taksim Meydanı'ndan hastaneye geb'ş-
te kaybedilen 15 dakikanın, aciJ yardım
gereksinimi olan bir hastanın yaşama
şansını nasıl etkileyeceği aklımıza takı-
lan ilk soru oldu.
Hasta getiren bir ambulansın bahçe-
de park etmiş taksileri geçmesi oldukça
zordu. Hastane imar planının da hızlı
ulaşıma uygun olmaması, peşpeşe gelen
birkaç ambulansın, hastalann hizla acil
servise yetişmelerini güçleştiriyordu.
Hastadan çok hasta yakını
Acil servisin kapısına vardığımızda
bizi karşılayan hastane görevbsi, acil
servise girmek isteyenleri titizlikle kont-
rol edip sadece hastalan içeri alıyordu.
Fakat kısa bir süre sonra kapıdaki de-
netim tamamen yok oldu ve görevlinin
kapıda durmasına karşın içerisi hasta-
dan çok hastaya refakat eden kişilerle
dolup taşmaya başladı. Acil servis bütü-
nünde yalnızca bir tane bulunan tuva-
letten yayılan koku, insan yoğunluğu,
herhangi bir acil yardımın hızlı ve
sağlıklı biçimde yapılmasını engelleyen
nedenler arasındaydı.
^tccttcttcıtcctit
V
DOSYASI
Yozıhır: GÜNDÜZ İMŞİR
HÖLYA TOPÇU,
DEFNESUMAN.BARANUNCU,
Fotoğroflon HATİCE TUNCER
• Taksim Hastanesi Acil Servisi'ne
gelen hastalar, tedavi görmek için
saatlerce kapılarda bekliyorlar.
Durum içler acısı... Yakmlanna kan
vermek isteyen insanlar kapıda boş
yere bekliyorlar. Kanlannı alacak
kimse yok. Çaresiz Çapa'ya
gidiyorlar.
• Acilen tedavi görmesi gereken bir
hastadan,önce bürokratik işlemler
isteniyor. Form doldurmazsa,
vezneden 'ilk müdahale' ücretini
ödediğine dair fış almazsa hastanın
tedavi edilmesi mümkün değil.
Acilen tedavi görmesi gereken bir
hastadan, her şeyden önce bürokratik
işlemleri gerçekleştirmesi isteniyor.
Form doldurmazsa, vezneden "ilk mü-
dahale" ücretini ödediğine dair fış al-
mazsa hastanın tedavi edilmesi müm-
kün değil. Bürokratik işlemler bittikten
sonra hasta, rahatsızhğının nedeninin
saptanması için "acil dahiliye poliklini-
ğine" alıruyor. Doktorlar arasındaki
adıyla "karantinjı"ya.
Burada bir asistan tarafından ayakta
muayene edilen hasta, kan ve idrar
tahliîi için acil servisin laboratuvanna
gönderiliyor. Tabii vezneye tahlil
ücretini ödemesi şartıyla... Laboratuvar
kapısında ise sırada bekleyenler hemen
göze çarpıyor. Nedeni açık: Tahlilleri
yapmakla görevli bir kişi var, oysa acil
servise gelen hemen her hasta
"karantina"dan sonra laboratuvara
gönderiliyor. Laboratuvar kapısında
inleyenleri bırakarak acil serviste
dolaşmaya devam ediyoruz. Gençler-
den oluşmuş 15-20 kişilik bir kalabalık
gözümüze çarpıyor. Yoğun bakımda
yatmakta olan bir yakınlanna kan
vermeye geldiklerini söylüyorlar.
Şaşkın ve çaresizler. çünkü kan merkezi
bomboş. "Hastamız kan kaybediyor,
bütün mahalle toplandık, geklik, ama ka-
nımızı alacak kimse yok. Bu ne biçim acil
servis?" diyerek bir aşağı bir yukan gezi-
niyorlar.
Taksim Hastanesi Aci! Servisi'ndeor-
topedi, kadın doğum, dahiliye ve cerra-
hi bölümlerinde, nöbetçi doktor ve asis-
tanlar görev yapıyor. Çevrede her türlü
insan var: Alkol komasına girmiş genç
bir kız ve arkadaşlan, kan vermeyi bek-
leyenler, mide kanaması geçiren bir
kadın ve kocası, yoğun bakıma kaldın-
lan akciğer kanamalı yaşlı bir kadın ve
onun ağlayan vakınlan, kansının zapte-
demediği yüzü yaralı sarhoş bir adam,
korkulu bir ifadeyle çocuklannı baktı-
rmaya gelen bir aile...
Saatler ilerledikçe hastalar değişiyor.
Ama yapılanlar hep aynı. Kan vermek
için boş kan merkezinin önünde kuyru-
ğa giriliyor, idrar tahliîi için hastalar ej-
lerine bir bardak tutuşturularak tuvale-
te yollanıyor, acil dahiliye kliniğinin
kapısına gelenler, kendileriyle kimsenin
ilgilenmediğini anlayınca boyunlan bü-
kük geri dönüyor ve taksiler fuzla hasta-
ne bahçesine girerek yeni hastalar getiri-
yorlar. Yeni gelen hastanın yakının
bağnşı duyuluyor: "Çabuk, çok acil. Bi-
risi hemen ilgiiertsin." Ama içeride her
şey kendi halinde sürüp gidiyor.
Taksim Hastanesi Acil Servisi'nden
aynhrken yakınlanna kan vermeye ge-
len kalababk grupla tekrar karşılaşıyo-
ruz. Ama bu sefer grubun yansı orada.
Arkadaşlannın nerede olduğu sorusuna
verdikleri yanıt oldukça ilginç: "Çapa'-
ya gönderildiler. Kan merkezi açık oldu-
ğu için orada kan verecekler, sonra bura-
ya gelecekler..." Peki ya kan kaybet-
mekte olan hastaya ne olacak? Yanıt
basit: "Biz kan getirmeden ona kan veril-
miyor. Şimdilik öylece yatıyor. Bekliyo-
nız..."
Giderken son bir defa acil servise göz
atıyoruz... Türkiye'deki pek çok sağlık
kuruluşu gibi, o da bakımsızlık ve ilgi-
sizlikten nasibini almış, hastalık dolu bir
görünüm sergiliyor.
Acil servis kapılannda her an bir telaş yaşanıyor. Taksiler hastalan güçlükle yetişririrken, ambulanstan inenler ilgilenecek birüerini anyor.
ACİLE GELEN HASTALAR ÎLGİ BEKLERKEN UZUN NÖBETTEN BUNALAN DOKTORUN İSTEĞİ
însanlarbeklemeyiöğrensin!Bir kadın kucağına aldığı çocuğuna
sıkı sıkıya sanbnış, sabırsızca doktorun
gelmesini bekbyor. Çocuğun bisikletten
düşerek fenabk geçirdiğini ve yüzünün
morardığmı söylüyor. Çocuksa ürkek
bakışlarla pantololuna damlayan kana
bakarken, daha yüksek sesle ağlamaya
başlıyor. Baba oldukça öfkeb olarak bir
o yana bir bu yana koşarak hemşireler-
den yardım istiyor. Tam bu sırada siren
sesleri çalarak gelen ambulanstan orta
yaşb bir kadın indiribyor ve sedyelerden
birine yerleştiribyor. Burası
Şişli Etfal Hastanesi'nin Acil
Servisi. Her gelen araçtan in-
dirilen hasta, çevredekilerin
meraklı bakışlan arasında servise abnı-
yor. Hemşirelere ve kapıda bekleyen
pobslere göre bu oldukça olağan bir
gün. Çünkü hastanenin acil servisi gü-
nün 24 saatinde fenabk geçiren, kaza
yapan, intihar eden hastalarla dolup
taşıyor. Acil servis, geceleri daha hare-
ketü. Kapıda bekleyen polisler, hem ge-
len hastalan hem de çevreyi denetleme-
ye çabşıyorlar. Servisin içinde bekler-
ken, yıpranmış, yırtılan yerleri
yapıştınbruş sedyelere bakmadan ede-
miyoruz. Hastalann tedavi edildiği oda-
lar ise tipik hasta odalannı andınyor.
Tek farkı burada ilaç. pamuk. makas.
tansiyon aleti gıbi araç gerecin sürekli el
altında bulundurulması.
Acil servise hasta getiren vatandaşlar
kapıdan içeri girdiklerinde kendilerine
yardıma olacak personeb' görmek için
çabalamak zorunda kabyorlar. Çünkü
hemşireler, doktorlar ve danışmadaki
görevbler bekleme salonu-
nun içinden gecilen başka bir
bölümde bulunuyor. Bu bö-
lümde, gelen hastalar odala-
ra abnırken, yakınlan dışanda bekbyor.
Hastalar ve hasta yakınlan doktorlann
ve hemşirelerin kendilerini yeterince bil-
gilendirmemesinden. hastanın içinde
bulunduğu psikolojik durumu anîaya-
mamasından yakıruyorlar. Çocuğunun
ateşinin birdenbire yükseldiğini söyle-
yen bir hasta, doktorun çocuğu muaye-
ne ederken ürküttüğünü söylüyor. Acil
servise annesini getiren başka bir hasta
yakını ise doktorun annesini iyi muaye-
ne edememesinden yakınıyor. Bu ya-
kınmalara doktor ve hemşirelerin verdi-
ği yanıt çok net:
"Nöbet saatleri oldukça uzun olduğun-
dan verimimi/ düşüyor. Bir de buna has-
talarm ve hasta yakınlarının paniği ek-
lendiğinde muayene bile edemiyoruz.
insanlar bekkmesini bilmeliler."
Hızlı brrşekılde gelen araçtan yaşlı bir
adamın kafası görünüyor. Ambulans-
tan inen genç çocuk yaşb adamı sıriına
almak istemesine karşın gü-
cünün yetmediğini anlayı-
nca tekrar aracm içine bı-
rakıyor. Kapının önüne otu-
ran bazı hasta yakınlan hastane görevli-
lerine küfür etmekten kendilerini alamı-
v orlar. Bir tanesi fırlayarak: "Bir kişi in-
sanhk adına yardım etsin. Hastanın du-
rumu zaten kötü. sarsmamak gerekir"
diyor. Bu sözlere karşın içeriden tek bir
kişi bile çıkmıyor. Yaşb adam çaresiz,
bir kişinin yardımıyla içeriye abnıyor.
Yoğun hasta trafığini gözlemleyişi-
miz kucağmda küçük bir çocuk bulu-
nan bir adamın yanımıza gelişine kadar
sürüyor. Çocuğun uyanırken yatağın-
dan düştüğünü ve kolunu ovnatamadı-
ğını söylüyor. Doktorun, "Çocuğu dı-
şanda biraz dolaştırın, kolunu hiç hare-
ket ettiremiyorsa bakarız" dediğini söy-
lediğinde yanında oturan hasta yakı-
nlannın şaşkın bakışlan bu adama çev-
riliyor. Çocuk ise kolunun acısıyla sade-
ce ağlıyor.
Bu sırada aniden fenalaşan çocuk-
lannı acile getiren bir çift, doktora te-
şekkür ederek kapıdan
çıkıyor. Doktorun, bu çifti ve
kl k k d
y ç
tlŞIVOP çocuklannı kapıya kadar ge-
^ ^ çirmesi bize oldukça ilginç
geliyor. Çağdaş tıp anlayışının yerleştiği
ülkelerde olması gerekenin bu olduğu-
nu biliyoruz ama bunu görmek nere-
deyse olanaksız.
Kapıdan dışan çıkarken, hastalar gel-
meye devam ediyor. Tanık olduğumuz
görüntülerin etkisinden kurtulamaz-
ken. hangi nedenle olursa olsun insan-
lann buraya gelmek zorunda kalmama-
lannı diliyoruz.
Işvereııe anaokulu açıııa zorunlulıığu
İşyerlerinde 100-150 kadın işçi çalıştıran işverenlere, emzirme odası, kreş ve anaokulu açma
zorunluluğu getiriliyor. İşçilerin 0-7 yaş grubu çocuklan bu okullarda ilköğretime hazırlanacak
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosiı) - Çabşma ve Sosyal Gü-
venbk Bakanbğı'nın yıllardır iş-
verenin isteğine bıraküğı okul
önoesi eğitim kurumlan zorun-
lu hale getirüiyor. Milb Eğitim
Bakanbğı ile Çabşma ve Sosyal
Güvenlik Bakanbğı'nın hazır-
ladığı tüzük taslağı uyannca, iş-
yerlerinde 100-150 arasında
kadın işçi çabştıran işverenle-
rin, emzirme odası, kreş ve ana-
okulu açması öngörülüyor.
1475 sayıb Iş Yasası'nın 81.
maddesine dayanılarak oluştu-
rulan tüzük taslağıyla, işveren-
lerin kuracaklan okul öncesi
eğitim kurumlannın kuruluş,
eğitim ve işleyiş ilkeleri yeniden
bebrlendi.
Buna göre, yaş ve medeni du-
rum koşulu aranmaksızın
100-150 kadın işçi çabştıran iş-
yerlerinde, 1 yaşından küçük
çocuklann emzirilebibneleri
için emzirme odalan, 0-6 yaş
grubu çocuklann bırakılması.
bakılması ve eğitilmesi için en
fazla 250 metre uzakbkta kreş
ve anaokulu kurulacak. Bu ku-
rumlann 250 metreden uzakta
obnası durumunda işveren
kadın işçilere taşıt sağlamakla
yükümlü kılınacak.
Bu kurumlarda görev alacak
yöneticilerde, "eğitim yönetimi.
sosyal hizmetler, çocuk gelişimi
ve eğitimi, okul öncesi eğitimi.
psikoloji veya çocuk sağlığı
alanlarından birinde yüksek öğ-
renim görmüş olmak, eğitim fa-
kültelerinden veya benzeri yük-
sek öğretim kurumlarından me-
zun olup okul öncesi ögretmeni
unvanını almış olmak, ilkokul
ögretmeni olup Milli Eğitim Ba-
kanltğı'na bağlı ilkokullarda en
az beş yd yönetici olarak çalış-
mtş ve iyi derecede sicil almtş ol-
mak" koşullan aranacak. Öğ-
retmenler ise "Milli eğitimin^e-
nel amaclarına ve temel ilkele-
rine uygun olarak, çocuklann
geüşimlerini sağlamak, iyi alış-
kanlıklar kazandırmak. onları
ilköğretime hazırlamak, koşul-
lan elverişsiz çevTelerden ve aile-
lerden gelen çocuklar için ortak
bir yerişme ortamı yaratmak.
çocuklann Türkçeyi doğru ve
güzel konuşmalannı sağlamak
üzere çocuk gelişimi ve eğitimi
ile okul öncesi eğitimi alanında
yüksek öğrenim görmüş aday-
lar"dan seçilecek.
İşverenler, açacaklan okul
öncesi eğitim kurumlannda,
çocuklann periyodik sağlık
kontrollerini yapmak, sağlık
kayıtlannı tutmak, salgın ve
bulaşıcı hastahklara karşı ge-
rekli önlemleri almak üzere do-
ktor ve hemşireler görevlendi-
recek. İşveren gerekb gördüğü
durumda, sosyal hizmet uzma-
nlan ve psikol'oglar, kız meslek
lisesi çocuk gelişimi ve eğitimi
bölümü mezunlan ile müzik,
güzel sanatlar ve spor dab
uzmanlannı çabşürabilecek.
CUMHURIYErTEN
OKURLARA
Benim Gazetem Senin
Gazeteni Dövep
Çok satışlı gazetelerin promosyon kavgasında ipin
ucu bir kez daha kaçtı ve reklam kampartyaları "Benim
gazetem senin gazeteni döver" biçimine kadar indi
"Ansiklopedisavaşı"yer\n\ "otomobilsavaşı"nabıra-
kırken, nal gibi harflerle birinci sayfaları kaplayan duyu-
ruların arasında, bir başka ülkede; ingiltere'de yaşanan
satış savaşımı neredeyse kaynamıştı.
Ama bu savaşım Ingiltere basmının ciddi kesimi ara-
sında yaşanıyordu.
Savaşımın başını The Times çekmiş, fiyatını 30
penny'ye (15 bin TL) indirmişti.
Bunun üzerine The Daily Telegraph gazetesi de 30
penny'ye indi. Bu kez "Madem ö'yle işte böyle"diye du-
yuru yapıp yapmadığını bilmiyoruz ama, The Times fiya-
tını 20 penny'ye (10 bin TL) çekti.
Savaşıma son katılan The Independent oldu. 50
penny 'lik (25 bin TL) fiyatını 30 penny'ye indirdi.
Fiyat savaşımına katılmayan tek ciddi gazete The Gu-
ardian oldu. "Durumu yakından izlediklerini ve bu sava-
şımın şimdilik kendilerini etkilemediğini" açıklamakla
yetindi.
İşte iki ülke basını arasındaki fark. Biri ulaşabilmek
için fiyatından daha çok okura indirim yapıyor. Öteki ise
okur sayısını arttırmak için okurlarının çok az bir bölü-
münün yararlanabileceği bir piyango düzenliyor. Üste-
lik vereceği otomobillerin maliyetini de satış fiyatına ek-
leyerek tüm okurlarından ve çalışanlarının haklarından
sağlıyor.
Sonra da bu anfayışla ülkede ekonomiyi yönetenlerin
yanlışları üzerine ahkâm kesiliyor. Bakalım bu kez çok
satışlı gazetelerimiz neler kazanacak ve kimler kaybe-
decek?
•
Çiller ailesinin şaibeli malvarlığına ilişkin haberlor,
varsa yeni belgelerin bulunmasına kadar durdu gibi.
Ama yankıları sürüyor.
ARAT Araştırma ve Tanıtım Hizmetleri AŞ tarafından
yaptırılan geleneksel kamuoyu anketine göre temmuz
ayında en çok konuşulan konunun yüzde 30.5'lik bir
oranla Başbakan Çiller'in serveti olduğu belirlendi.
Bu sonucun alınmasında en büyük etken de doğal ola-
rak Cumhuriyet'in haberleriydi.
•
Geçen hafta içinde arkadaşımız Emlne Kaplan, önce
üniversite harçlarına yapılacak yüksek orandaki zamla-
rı, arkasından da 'öğretmen personel yasası taslağı'ru
ilk kez haber olarak aktardı. Eğitim ve öğrenim kesimi-
nin büyük bölümünü ilgilendiren haberlerimiz yankılar
yarattı.
•
Yeni Dışişleri Bakanı Prof. Mümtaz Soysal ile Bayın-
dırlık Bakanı Mustafa Yılmaz'ın da aralarında yer aldığı
90 parlamenterin "PTT'nin T'sinin satılmasını öngören
yasa ile bazı kamu yatırımlarının yap-işlet-devret mode-
line göre yapılmasına ilişkin yasanın" iptali için Anaya-
sa Mahkemesi'ne başvuracaklarını da ilk kez Cumhuri-
yet okurları öğrendiler. Arkadaşlarımız Doğan Akın ve
Göksel Polat, bu özel haberleri ile DYP-SHP koalisyonu-
nun geleceğine ilişkin varsayımlara yeni bir öğe daha
eklediler. ... ;
Ziraat Bankası Genel Müdürü Coşkun Ulusoy'un gö-
re vinden ayrılacağını da önce Cumhuriyet okurları arka-
daşımız Nursun Erel'in haberinden öğrendiler.
•
"Su"ve "Çöp"dosyalarındansonra 'SağlıkDosyası-
nı açacağımızı duyurmuştuk. Dosyanın ağırlığını arka-
daşımız Gündüz imşlr üstlendi, Hatice Tuncer arkadaşı-
mız da yaşananları fotoğrafladı. Imşir'e Hûlya Topcu,
Detne Suman, Barart Uncu, yardımcı oldular.
Dizimizde sağlık konusunun tüm sorunlarını ve çözüm
önerilerini okuyacaksınız.
•
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK)
9. Genel Kurulu'nu da ayrıntılı olarak yalnızca Cumhuri-
yet yayımladı Deniz Teztel, Günnur İlhan, Güneş Gür-
son ve Ayşe Yıldırım, 12 Eylül sonrasında malları da
elinden alınan bu güçlü işçi kuruluşunun geleceğine ışık
tutacak genel kurulu önemine yakışan bir biçimde izle-
diler. Şükran Soner de izlenimlerini yazdı.
•
Gelibolu yarımadasında yaşanan, ormanlarımızlabir-
likte tarihimize büyük kayıplar verdiren yangmla çevreci
kuruluşlar dışında pek ilgilenen kalmadı. Oysa bu yan-
gından ders almalıydık. Olmadı. ilk günlerin demeçleri
dışında yasal bir çalışma yapılmadı.
Buna karşılık arkadaşımız Bülent Sarıoğlu "42yılda 2
milyon 716 bin 59 hektarlık ormanın yasal düzenlemele-
re dayanılarak yok edildiğini" ortaya koydu.
Anayasada ve yasalarda yer alan kimi madde ve hü-
kümlerin, ormanlardan çıkar sağlanmasını ne denli ko-
laylaştırdığı haberin ana konusuydu.
Amayaylalarını bileOsmanlı döneminden kalmayüz-
yıllık mevzuatla değerlendırmeye çalışan devlet anlayı-
şı değişeceğe benzemiyordu.
•
Arkadaşımız özgen Acar, eski Dışişleri Bakanı Hik-
met Çetin'le görüşerek, hem dış politikamızda hem de
SHP içinde gizli kalmış olayları gün ışığına çıkardı.
•
Önemli olayların birbirinin içine girmişçesine yaşan-
ması, haber birimlerinin yanı sıra haber merkezlerini de
etkiler.
Geçen hafta da böyle bir durum yaşandı. Haber Mer-
kezi Müdürümüz Hakan Kara, müdür yardımcımız Se-
vim Ertemur ve haber merkezimizde sorumluluk üstlen-
miş arkadaşlarımız Metin Yener, Cengiz Yıldırım, Ta-
ner Çağlayan, Derviş Akyıldız ve Hakan Çelenk ne-
redeyse gece gündüz ayakta denebilecek bir tempoda
çalıştılar.
•
Arkadaşımız Aydın Engin'in yeni bir araştırmasını
dün yayımlamaya başladık. Engin, "Sosyal demokrasi
çıkmazda mı, dar boğazda mı?" başlığı altındaki araştır-
masında sosyal demokratların bunalımını ele aldı.
Sosyal demokratların bugün Türkiye'de yaşadıkları
bunalımın ve çıkışsızlığın, sosyal demokrasinin bütün
dünyada yaşadığı bunalımdan hareketle irdeleneceği
dizide, Avrupa'daki sosyal demokratlar da tek tek ele
alınarak tutumları sergilenecek. Engin, solda birlik tar-
tışmalarına da yeni bir boyut ve düzlem getirecek.
•
Cuma günü trafik canavanna dört basın çaliî anını da-
ha görev şehidi olarak verdik. Evlenme hazi' kları ya-
pan Shovv TV muhabiri Hande Mumcu ile Hür et gaze-
tesi muhabiri Barış Selçuk, kameraman ar .daşımız
Salih Peker ve şoför arkadaşımız Hacı All Er örev yo-
lunda yaşamlarını yitirdiler. Şehitlerimizi F jıyla anı-
yor, Hürriyet ve Shovv TV topluluklarma *• ;ğlığı dili-
yoruz. *
önümüzdeki pazartesiye kadar gönlO
geçirmeniz dileği ve saygılarımızla.
bir hafta