Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26AĞUSTOS1994CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
AT koopdinatöpü
böyökelçi
• ANKARA (AA)-
Başbakan Başdaruşmanı,
AT Koordinatörü Büyükelçi
Ali Tigrel, Gümrük
Birliği'nin (GB), hem
Türkiye'nin hem de Avrupa
Birliği'nin (AB) yaranna bir
olay olduğunu belirterek,
"Bu bir evliliktir. AB, kendi
vecibelerini unutup da
'Türkiye şunlan, şunlan
yapmalı' dememeli" dedi.
Tigrel, AB'nin kendi
vecibelerini unutarak,
Türkiye'nin yapması
gerekenleri söylemesinin
doğru ve dostane bir
yaklaşım olmadığmı da
kaydetti.
İnşaatmafyetteri
hotaartıyor
• ANKARA (ANKA) -
Inşaat maliyetlerinde hızh bir
artış yaşanıyor. Bu yılın ilk
yansında alinan inşaat
ruhsatlan ve yapı kullanım
izin belgeleri kapsamındaki
binalarda, arsa bedeli hariç
100 metrekarelik bir dairenin
maliyeti yanm milyar lira
yaklaştı. Maliyetlerdeki artış
yüzde 100'ün üzerinde
gerçekleşti.Buyıl
ocak-haziran döneminde
inşaat ruhsatı alinan
apartman tipi yapılarda,
100 metrekarelik bir dairenin
arsa bedeli hariç maliyeti
445.3 milyon lira düzeyinde
gerçekleşti. Söz konusu
mah'yet geçen yılın aynı
döneminegöre yüzde 101.3
artış gösterdi. Ev tipi
yapılarda 100 metrekarelik
dairenin maliyeti de yüzde 82
artarak 431.2 milyon liraya
ulaştı.
İKV'denmedyaya
bombardıman
• ANKARA (ANKA) - Özel
sektörün Avrupa Birliği'yle
ilişkilerden sorumlu
kunıluşu İktisadi Kalkınma
Vakfı(IKV).medyayıAB
konulannda bilgilendirmek
amacıyla eylül ayı boyunca
her salı günü bir etkinlik
düzenleyecek. İKV
çevrelerinde "salı
bombardımanlan" olarak
adlandınlan etkinlik
programı çerçevesinde 13
eyüldedüzenlenecek "AB
oluşumu ve buradaki
dayanışma ve Türkiye"
konulu etkinliğe AB'den
sorumlu Başbakanlık
Başdanışmanı Ali Tigrel de
katılacak.
Yabana sermaye
27 trilyon
•I ANKARA (ANKA) -
Türkiye'de faaliyet gösteren
yabana sermaye 27 trilyon
liraya yaklaştı. Temmuz sonu
itibanyla Türkiye'de
faaliyette bulunan yabana
sermayeli fırma sayısı 2 bin
690'a ulaştı. Bunlann toplam
sermayesi 49 trilyon 883.9
milyar liraya çıkarken, bunun
yüzde 54 oranındaki 26
trilyon 939.2 milyar liralık
bölümünü yabana sermaye
oluşturdu. Temmuz sonunda
27 trilyon liraya yaklaşan
yabana sermayenin 15 trilyon
150.4 milyar liralık bölümü
imalat sanayiinde faaliyet
gösteriyor. Alt sektörler
itibanyla taşıt araçlan 2
trilyon 317.8 milyar, tütün
sanayii 2 trilyon 245.4 milyar,
gıda bir trilyon 749.5 milyar
üe en çok yabana sermayeyi
bulunduran alanlar.
71 yüda 1.5 milyon hektar yangına karşın son 15 yılda 2 milyon hektar orman kişilere devroldu
Omıaıılardadolaylıyangın
ÖZGÜRULUSOY
Ormanlanmızm yok olmasına yol
açan en büyük etken yangınlar değjl.
Cumhuriyet döneminde toplam 1.5 mil-
yon hektar ormanhk
alan yangın yüzün-
den yok olurken
yalnızca geçen 15
yılda, 2 milyon hek-
tarbk orman, yasa-
daki çeşitli düzenle-
melerle özel kişilere
devredildi.
Uzmanlar, orman
niteliğini kaybettiği
saptanan alanlann,
tarunsal faaliyetler için kullanılmasına
bazı orman arazilerinin irtifak hakkı ile
turizm yatırımlanna ya da maden ocak-
lanna aynlmasına olanak tanıyan yasa-
lann, ormanlık arazilerin dolayb yoldan
özelleştirilmesi anlamı taşıdığına dikkat
çekiyor.
2634 sayılı yasa, ormanhk arazilerin 49
yıllığına, turistik yatınmlar için özel_ kişi-
lere kiralanmasına olanak tanıyor. Önce-
leri, bu arazilerin yalnızca yüzde 2'sinde
Nasıl yok ediliyor?
• Turistik tesis kurmak için
kiralanabiliyor
• Maden ocağı açmak için
izin ahnabiliyor
•Tanm faaliyeti yürütmek
için alınabiliyor
• Ağaçlandırma yapmak
üzere kiralanabiliyor
yapılaşma izni verilirken yapılan değişik-
liklerle, oran yüzde 6'lara çıkanldı. İÜ
Orman Fakültesi Ormancılık Hukuku
Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Ertuğ-
nıl Acun. Akdeniz ve Ege'de bunun yüz-
de 6'yı kat kat aştığını söylüyor.
Ormanlann elden çıkmasına olanak
tanıyan bir ikinci uygulama da ormanhk
neden oluyor. Özel kişinin, maden çalı-
şmalan sona erdikten sonra araziyi,
aldığı gibi. yani ağaçlandınlmış olarak
devlete teslim etmesi gerekiyor.
Bu noktada. Milli Prodüktivite Mer-
kezi'nden Doç.Dr. Yücel Çağlar, or-
manlık alanlann dolayh yoldan özelleş-
tirilmesine olanak tanıyan 57. maddeye
dikkat çekiyor. Bu yasaya göre orman
sahası içindeki verimsiz alanlarda, özel
kişiler, mülkiyeti Hazine'de kalmak ko-
şuluyla kullanım hakkı karşılığında
ağaçlandırma yapıyor. Böylece, maden
ocaklannın açıldığı kimi yerlerde. özel
kişilerin kendi çıplaklaştırdıklan araziler
için devletten kredı alarak, ağaçlandırma
yaptığı ilen sürülüyor.
Ormanhk alanlann elden çıkmasına
neden olan bir üçüncü yasa da 'niteliği
bozulmuş orman1
diye tanımlanan yerle-
rin tanmsal faaliyet için kullanılması.
arazilerin özel kişilere, maden ocaklan Üstünde zaten tanm yapılan orman
açmak üzere verilmesı. Özellikle Karade- alanlan, mahkeme karan sonucu. artık
niz'de açılan maden ocaklannda, henüz tamamen bu iş için aynlabiliyor. Ancak
tam kömürleşmemiş, ağaçla kanşık kö- turistik tesislerin daha karlı olduğuna
mür çıkanlıyor. Kömür yüzeye çok müteahhitler tarafından ikna edilen or-
yakın olduğundan, çalışmalar derinle- man köylüleri, arazi üzerinde tanm yap-
mesine değil. enlemesine yürütülüyor ve maktan vazgeçip, villa yapımına izin ve-
bu da büyük bir arazinin kaybolmasına rebiliyor.
Fabrika kapatmadan kartelleşmeye ve işçi kıyımına kadar her türlü olumsuzluk yaşandı
Ozelleştimıe oldııda ııeoldu?
AHMET ÇELtK
özal'la birlikte başlayan.
DYP-SHP koalisyonu ile arap-
saçına dönen ve son olarak da
Yetki Yasası'nın iptaliyle kilit-
lenen özelleştirmede atılan her
adım yanhşhklarla dolu. Devle-
tin ekonomideki işletmecilik
alanından cekihnesi hedefi bir
yana, şu ana kadar yapılan özel-
leştirmelerde adeta tersten baş-
lanarak karh KİTler satıhrken.
sermaye tabana uğramadı bile.
Hatta özelleştirme adı altında
satışa çıkartılan KİT'lerden
kamu kuruluşlan bile nasibini
aldı.
îl özel idarelerine devredilen
birtakım tesislerin yanı sıra
Halk Bankası'nın genel müdür-
lük binasına adeta Hazine ta-
rafından el konulurken, kuru-
mun binaya bir gecede taşındığı
belirtiliyor. Yem Sanayii'nin ge-
nel müdürlük binası ve Ankara
fabrikasını da Çevre Bakanlığı
satın aldı. Hak-İş'e göre şimdı
bakanlık, üretimin hemen he-
men sıfıra düştüğü bu karh fab-
rikayı, etrafı kirlettiği gerekçe-
siyle kapatmaya hazırlanıyor.
Tüm bu gariphklere, özelleştiril-
dikten sonra kapatılan, başka
amaçlar için satm alinan KİT-
ler, oluşan kartelleşmeler ve ış-
ten atılanlar dahil değil.
TOE'yi
Uzanlar
yuttu
Uzanlar 238 bin metrekare
alan üzerine kurulu
fabrikayı 75 milyar 952
milyon liraya aldılar. Saüş
tarihinde yaptığı
araşürmaya göre fabrikanın
sadece arazisinin değeri 1
trilyon lira. Uzanlar'ın satın
aldıktan bir hafta sonra 350
işçiyi işten çıkartarak
fabrikayı kapatülar.
Fabrika alınınm şimdiki
değerinin yakiaşık 2 trilyon
lira olduğu belirtilirken,
Uzanlar'ın fabrikadakki
makinalan satarak 150
milyar lira kazanç elde
ettikleri belirtiliyor.
Gıdadayılan Mkayesi
SEK, Yemsan ve EBK ihaleleri birttaç defa iptal
edildi. Yemsan 3. kez yapılan ihalede sahiplerini
buldu. Ancak, Yemsan'ın Aapayam. Adıyaman,
Ankara, Konya fabrikalannda çalışanlann tamamı
işten çıkartıhrken, şu ana kadar işten atılan işçi
sayısı 390'ı buldu. Doğubeyazıt Yem ise kapatıldı.
SEK ve EBK ihalelerinin kaderi ise henüz belli
değil. Genellikle müteahhitlerin adı geçen ıhaleler
iptal edihnesiydi tesisler. gerçek eğerinin en az 20
kat altında satılacaktı. Gıda KİT'lerineçalışanlar
talip.
Çhnentodafiyatkarteü
Çok kolay alıcı buldular. 2 lçimento fabrikasmtn satışmdan
toplam 746 milyon dolarhk gelir elde edildi. Ancak vadeli
satışlarda ödemeler sürekli aksadı. Sektörde 1990 yılı baz
ahndıgmda 13 bin 570 kişi olarak saptanan çalışan sayısı, Nisan
1994 tarihinde 6 bin 608'edüştü. Fabrikalar fıyat karteh
oluşturmakla suçlandı. yabancı sermayeye yapılan saüşlarda
kazancın yurtdışma aktanlmasından korkuluyor.
En karh KİT'ler konumunda-
ki çimento fabrikalan çok kolay
alıcı buldu. Bir bölümü vadeîı
olarak satılan 21 çimento şirke-
tinin blok. halka arz ya da
İMKB'de saüşından toplam 746
milyon dolarlık gelir elde edildi
ki bu da zaten toplam özelleştir-
me gelirlerinin yüzde 40'ını oluş-
turdu.
Fabrikalann adı ilk olarak işi-
ne son verilen işçilerle anılırken,
daha sonra ise fabrikalar fıyat
karteh oluşturmakla suçlandı.
Gaziantep Çimento ile bölge-
deki 10 fabrikanın oluşturduk-
lan kartel sayesinde geçen yıl iki
ayda çimento fiyatlannı yüzde
50 oranında arttırdığını belirten
bölge sanayicileri hiçbir malın fı-
yatının bu kadar kısa sürede ar-
tamayacağına dikkat çekiyor-
lar. Ancak geçen ay kamuya ait
çimento fabnkalannda yaşanan
fiyat düşürme ile birlikte söz ko-
nusu fabrikalar da fiyatlannı
düşürmek zorunda kaldılar.
Vadeli olarak yapılan satışla-
ra da yaşanan en büyük sorun
ise ödemelerin vade tarihinde
yapılmaması>la ortaya çıktı. Çi-
mento fabnkalanrun özelleştıril-
mesinden en fazla zarar görenler
AT tarafından hazırlanan raporda üçüncü ülke statüsünde ele alındı
Türkiye hâlâ otomobil pazarı
BURSA (AA) - Eski Avrupa Topluluğu
Komisyonu Başkan Yardımalanndan
Martin Bangemann tarafından hazırlanan
ve Bakanlar Konseyı'nin onayına sunulan
"otomobil sanayii" raporunda, Türkiye'nin
bir "pazar" olarak görüldüğü ileri sürüldü.
Rapor, Türk otomotiv sektöründe farklı
tepkilere neden oldu. Türk otomobil sek-
törünün, gümrük birliği öncesi uyum içinde
teşvik edihnesi istenirken raporun, Türki-
ye'yi 'üçüncü ülke" statüsünde ele alması
eleştirildi.
Rapor. Otomotiv Sanayi Derneği (OSD)
tarafuıdan Türkçe'ye çevrilerek yayımlan-
dı. "Otomobil Sanayü-Mevcut Durum, He-
defler, Geleceğe Yöneiik Strateji ve Eylem
önerikri" başhkh 8 sayfahk rapor, 2000'li
yıllara kadar ve sonrası için Avrupa BirliğT-
nde "çevreci, temiz, yalın
üretimli, akülı, kaliteli
gmenli" otomobillerin
gelıştırilmesini hedefli-
yor.
AB'de 1.8 milyon kişi-
nin otomobil üretimi, 1.8 milyon kişinin de
dağıtım ve servis işlerinde istihdam edildiği
belirtilen "Bangemann Raponı"na göre
ABD'de otomobil üretimi, yüksek teknoloji
kullanımı, çarpma gibi olaylara karşı gü-
venlik standartlannın arttınlması alanlan-
nda teşvik edilecek.
"Yaşanabilir bir çevre" hedefıne uygun
olarak 2000 yıhna kadar kirletici emısyon-
lan azaltan yeni yakıt alaşımlan ve ileri mo-
tor teknoloji üretimini içeren "Auto-oil"
programına katkı sağlanması öngörülen ra-
porda. otomobılin içinde kullanılacak bilgi-
sayarlı "Mkromobile" sisteminden. pazar-
lamaya ve ihracata kadar yeni standartlar
getiriliyor.
Otomobilde Japonya ve ABD'nin pazar
payına da yer verilen raporda, Türkiye ise
"pazar" açısından değerlendıriliyor. "AB
pazanna tercihli girişten yararlanan 3. ülke-
ler" başhğı altında ele alinan Türkiye'de,
otomobil pazannın yılda ortalama yüzde 30
büyümesine dikkat çekih>or ve talebin
1997'de 800 bin araca ulaşacağı belirtiliyor.
Türkiye'nin otomobil ithalatını "düşük"
bulan rapor, Türkiye'nin gümrük birliğine
geçiş sürecinde, 1994 başında gümrük vergi-
lerinde yüzde 3-6, Toplu Konut Fonu'nda
yüzde 28-60 indirim yapılmasını olumlu bir
gelişme olarak değerlendırdı.
ise çahşanlar oldu. Sektörde
1990 yılı baz alındığında 13 bin
570 kişi olarak saptanan çalışan
sayısı yan yanya azaltılarak Ni-
san 1994'te 6 bm 608'e düştü.
TOE tümüyle kapandı
Özelleştırmenin amaca uy-
madığının en güzel örneğinı
1955 yılında Gebze'de kurulan
ve 14 Nisan 1994 yılında Uzan-
lar'a Ait Süper Oto'ya satılan
Türk Otomotiv Endüstrisi
(TOE) oluşturdu. 238 bin met-
rekare alan üzerine kurulu bu-
lunan TOE'yi Nisan 1993 te
satın alan Uzanlar, fabrika için
KOf'ye sadece 75 milyar 952
milyon lira ödediler. Kuruluşta
örgütlü sendika Özçelık-İş Sen-
dikası Gebze Şubesi'nin satış ta-
rihinde yaptığı araştırmaya göre
fabrikanın sadece arazisının de-
ğeri 1 trilyon lira. Uzanlar'ın
satın aldıktan bir hafta sonra
350 işçıyı işten çıkartarak fabri-
kayı kapattığını belirten şube
sekreteri Mustafa Konuk,"Uzan-
lar'uı fabrikanın hurdasını yak-
iaşık 150 milyar liraya sattı-
klarını duyduk. Sadece hurda sa-
tarak fabrika için ödedikleri pa-
ranın iki katını kazandılar. Fab-
rika alanının şu anki değeri ise
yakiaşık 2 trilyon lira. Devletin
cebine giren ise sadece 75 milyar
lira" diye konuştu.
Gıda KITleri parça parça
Gıda sektöründe faaliyet gös-
teren KİT'lerin özelleştirilmesi
ise tamamen yılan hikâyesine
döndü. Süt Endüstrisi Kurumu
(SEK). Yem Sanayii (Yemsan)
ve Et-Bahk Kurumu (EBK) için
yapılan ihaleler birkaç defa iptal
edildi. Gıda da KİT satışı Yem-
san'ın satılmasıyla yeni bir bo-
yut kazanırken SEK ve EBK ile
halen devam ediyor.
Öz Çelik İş Sendikası'ndan
alinan bılgiye göre Yemsan'ın
Aapayam. Adıyaman, Ankara.
Konya fabrikalannda çalışan-
lann tamamı işten çıkartıhrken.
şu ana kadar işten atılan işçi
sayısı 390'ı buldu. Çoğunluğu
sektörde faaliyet göstermeyen
kişiler tarafından satın alinan
fabrikalardan Doğubeyazıt
Yem ise satıldıktan sonra ka-
patıldı.
MIKRO
DINÇ TAYANÇ
Oyun Oyunu!
Çocuklar parka doluşmuş birbirleriyle tartışıyorlar:
"Ne oynayalım?" Kısa bir sessizliğin ardından tümü bir
ağızdan dileklerini dillendiriyor: "Oyun oynayalım!" Di-
lek bir ama, fikir ayrı: "Oynayalım da, ne oyunu oyna-
yalım?"Tartışmauzuyor... Karar yok... Sonunda grupla-
ra ayrılıyor ve her bir grup kendi oyununu oynamaya ko-
yuluyor...
Onları izlerken, iç geciriyorum: "Yahu, ben oyun
oynamayalı kaç yıl oldu?" Anımsayamayacağım denli
çok yıllar... Ansızın karar veriyorum; ben de oyun oyna-
yacağım. Hem de "oyun oyunu..."
Önce kendimi Merkez Bankası yerine koyuyorum...
Bilançom pek iç açıcı değilmiş de, benim elimde oldu-
ğundan fazla döviz varmış ve de dövizin değeri her an
artacakmış gibi gösteriyorum ele güne karşı... Elde gün-
de beklentili bir umut doğuyor: "Ya oyun değil de ger-
çekse?"
Oyunumun "tef//"yanı, bende "piyasayıpompalama"
gücünün olması değil miymiş! Şöyle hafiften birdokunu-
veriyorum, zaten "hazır ve de nazır" olan piyasalar
anında çalkalanıveriyor. Döviz yükseliyor...
Geliyorum oyunumun en "tatlı karlı" bölümüne ve
elimdeki dövizin bir bölümünü, şöyle bir iki güncük yük-
sek değerden satıveriyorum...
Oyun bu ya, bilançom rahatlayıveriyor. Bu kez de
dövizin ucuzlamasını sağlayıp pahalıya sattığımı ucuza
geri alıyorum.
Pek seviyorum bu oyunu ve adını "Güdümlü Spekü-
lasyon Oyunu" koyuyorum.
Ama, hep aynı oyunu oynayacak değilim ya... Çok
geçmeden sıkılıp bu kez de başka bir oyun düşünmeye
dalıyorum. "Acaba ne oyunu oynasam?" diye karalar
bağlayacakken, sevinçle yerimden fırlayıp başlıyorum
oynamaya.
Koyuyorum kendimi sanayicilerin yerine...
Sözde üretimim tıkanmış da, stoklarım büyümüş de
sıkıntıya düşmüşüm va de kurtuluşu devletten "medet
ummakta" buluyorum... Devlet, medet yerine "nasihat"
veriyor! O nasihat verince, ben de tutup "Siz fazlasınız"
diye işçilerimi kapının önüne koyuyorum. Bununla da
yetinmeyip KDV'sini ödemecesine malımı satarmış gibi
yapıp stoklarımı eritiyorum.
Doğaldır ki(!) bu arada, işçimin emeğinden kestiğim
paracıklarımı da kar haneme yazıveriyorumü! Sonra da
kocaman kocaman ilanlarla bilanço karlarımı "katladığı-
m;"ele güne açıklıyorum...
Bu oyunu da pek bir seviyor ve adını da "Emek Eritme
Oyunu" koyuyorum.
Bunca yıldır oyun oynamadığımdan mı ne, oyunlar-
dan çabucak sıkılıyorum. İş gene karalar bağlayıp yeni
bir oyun oyunu bulmaya kalıyor. Düşünüyorum, düşü-
nüyorum; sonra gene yerimden fırlayıp oynamaya giri-
şiyorum.
Koyuyorum bu kez de kendimi sanayicilerin odasının
yerine.
Alıyorum KlT'leri, çarpıyorum özel sektör kuruluş-
larıyla, çıkartıyorum Türkiye'nin en büyük 500firmasının
listesini! Liste öylesine sıralanıyor ki karşımda, ilk üçü
KİT'ler oluşturuyor; ilk 10'da yedi KİT yer alıyor ama,
sözde özel sektör "tırmanıyor" ve de kamu kuruluşları
"yerin dibine geçiyorü!"
Yerin dibine geçmek ne sözcük! Zararları toplamı 35.3
trilyonu buluyor. Ama oyunumda özel sektör kahraman
ya; onların toplam karları da 44 trilyona ulaşıyorü!
Hemen en sert ve köktenci tavrımı takınıp "Bu KlT'ler
özelleştirilmeli ki göz yaşlarına, alın terlerine bakılma-
macasına" diye fetva veriyorum...
Gene pek pek bir seviyorum oyun oyunumu ve adını
"Almaca Aldatmaca, KİT Üstüne Kaynatmaca Oyunu"
koymadan edemiyorum.
Gene çabuk sıkılıyor ve gene oyun oyunu arıyor ve de
gene yerimden fırlayıp oynamaya sıvanıyorum.
Bu kez özelleştirmeciyim!
"O KİT'i bu KIT'e, bu KlT'i de falancaya bağlayın. He-
men satın. Satıp da paralarını bana getirin, ben de iç ve
dış borçlarla faizlerinin ödenmesi için Büyük Abla'ya
vereyim" buyuruyorum.
Buyurdukça coşuyor, coştukça zırvalıyorum. Ortada
ne özelleştirme var, ne alıcı, ne de para...
Kendimi hemen "sıkıldım"a vurup bu oyun oyununa
da "ÖzelleştiriciŞaban Oyunu"deyip geçiyorum...
Kararlıyım, bir oyun oyunu daha oynayacağım. Gene
yerimden fırlıyorum...
Ben fırlıyorum da, ansızın kendime "getiriliyorum!"
Parktaki çocuklar, işi gücü, oyunu moyunu bırakmış
bana bakarak kahkahadan kırılıyorlar. Çünkü bendeniz
o oyun oyunu, bu oyun oyunu derken kalkmış şıkır şıkır
oynuyorumü!
Ana fikir Oyun içinde oyun oynamaya kalkan becerik-
sizlere çocuklar bile güler!
Ana fikrin ana fikri: Beceriksizler, oyun oyunlarında
ısrar ederlerse, neyi nasıl oynamaları gerektiğini unu-
tup şıkırdarlar ki, ondan sonrasını kumda oynamak pak-
lar.
Başbakan Tansu Çiller tarafından erken açıklanan Güneydoğu projesi için kaynak aranıyor
Çiftçiye toprak projesi gerginlik yarattı
Temel'i de bu ilgisizlik yıktı
T
emelyaşlanır. Sağlığı da iyideğildir. Içini
bir karamsarlık kaplar. Birgün büyük
oğluna endişesini söyler:
"Evladum. Cendimi iyi hissetmeyrum. öleceğum
galiba" Büyük oğul karşı çıkar: "Öyle dima
bubacuğum taş gibisun." Temel çaresiz durumu
ortanca oğluna açar. Ortanca oğlun tavrı da
aynıdır:' 'Öyle dima bubacuğum, taş gibisun''
Küçük oğul, büyük kız, küçük kız derken bütün
evlatlar Temel'in endişelerine yüz çevirirler:
"Öyle dima bubacuğum taş gibisun."
Aradan çok bir zaman geçmez Temel ölür.
Evlatları, Temel'in cenaze töreninde vasiyeti
üzerine mezar taşına yazılan şu yazıyı şaşkınlık
içinde okurlar: "ölecağum dedum inanmadunuz,
ölecağum dedum inanmadunuz. N'ooldi?.."
5 Nisan kararlannın açıklandığı günden bu yana,
"kredi destekli medyanın " yardımıyla yaratılan
suni iyimserliğin gerçeği yansıtmadığı çok açıkt.
Birtakım dengelerin kurulduğunu gösteren
gelişmeler, istikrann sağlandıgı yolundagüven
vermedi.
Sağlıklı işleyen bir ekonomide, para en az üç
koldan üretime yönelir.
Sermaye piyasası hızla gelişir, şirketler yeni
yatınmlar için borsadan kaynak sağlar.
Bankalar ise topladıkları mevduatları kredi olarak
işletmelere aktarırlar.
Yine bankalarda toplanan mevduat, bireysel
krediler yotuyla tüketiciye yöneltilir. Konuttan
beyaz eşyaya, otomobile kadarçeşitli -
sektörterde talep desteklenmiş, üretime dolaylı
bir kaynak aktarımı sağlanmış oiur.
Kkonomide dengelerin kurulduğu son 4 ay içinde
bunlann hiçbiri olmadı. Borsadaki yükseliş ancak
ağustos ayının başında başlayabildi. Ancak
heyecan uzun sürmedi. Borsaya açılmayı
planlayan şirketler, yakaladıkları rüzgarla
yelkenlerini dolduramadılar.
Bankalar, sanayici ve tüketici ile banşamadı.
Mevduatlar devlete aktı. Faizler Hazine'ye
endekslendi.
Bu ortamda dövize yöneiik beklentilerin ortadan
kalkması olanaksız. Dövizde yaşanan her hızlı
yükseliş, yeriniinişeterketsede.ekonomiyi
yönetenlere olan güveni her günbiraz daha
eritiyor.
Dövizdeki artışa, Merkez Bankası'nın devir
kurunu yükseltmesi mi neden oldu, yoksa Devlet
Bakanı Ayfcon Doğan'ın, "Döviz birmiktar
yükselebilir"söz\er\ mi, bu o kadar önemli değil.
"IMF'ye verilen söz tutuluyor" ya da "Ihracatçıya
suspayı veriliyor" iddialarının da bir değeri yok.
Hattakulağımızafısıldanan, "Başbakan'laarası
bozuk olan Koç Grubu Koçbank, Mesut Yılmaz'ın
kardeşi Turgut Yılmaz da kontrolündeki
Tekstilbank ile dövize talep yarattı" söylentileri
de ciddiye alınmamalı.
önemli olan, hükümetin hedefleri içinde olduğu
halde dolardaki birkaç bin liralıkartışın
piyasalarda ve kamuoyunda bu denli güvensizlik
yaratması.
"Acaba yeni bir kriz mi?" biçimindeki
endişelerin hızla yayılması. Ekonomi
bürokrasisinin birbirinegirmesi. Başbakan'tn,
olan biteni açıklayamaması.
Türkiye'de yaşanan her kriz, birsonrakinin
habercisi oluyor. Ekonomiyi yönetenler ise
"ge//yorum"diyen krizegözlerini kapatıp,
uyarılan "fe/a<cefte//a///ö;"yorumuyla
reddediyorlar. Zaten Temel'i de bu ilgisizlik
yıkmadı mı?B
NURSUN EREL
ANKARA - Güneydoğu
köylüsünü "topraklandmna"yı
amaçlayan projenın Başbakan
Tansu Çiller tarafından erken
açıklanması "gerginliklere" yol
açtı. Başbakan Yardımcısı Mu-
rat Karayalçm'ın önceden ha-
berdar edilmedıği proje üzerin-
de "kırgınhğını gizleınediği" be-
lirtihrken, Toplu Konut Idaresi
Başkanı YiğitGülöksüzde"kay-
nağı henüz bulunmav an projenin
isim babası olmaktan" rahatsız
oldu. J O K İ Başkanı Gülök-
süz, "Üzerinde biraz daha çalışı-
labilirdi" dediği projenın kamu-
oyu tarafından da yanhş algı-
landığını belirterek "Bu aslında
çiftçiyi topraklandırma projesi.
Toplu çiftîikler vs. değil, tersine.
küçük ama sulanan araziler üze-
rinde aile çiftlikleri kuruknası
hedefleniyor" dedi.
Gülöksüz. arazi kamulaştır-
ması yoluyla bir toprak refor-
mu düşünmediklerini de vurgu-
layarak "Evet, bir toprak refor-
mu olacak, ama bu yasa yoluyla
değil, serbest pazar ekonomisi
yoluyla gerçekleşecek" diye ko-
nuştu. Güneydoğu'da hala ağa-
lık-beylik sisteminin hükmünü
sürdürdüğüne değinen Gülök-
süz. "kamulaştırma"yı düşün-
mediklenni şu espn ile anlattı:
"Bizim bakan (Salih Sümer)
da büyük toprak sahiplerinden
Karayalçuı kırgın.
Başbakan Yardımcısı
Murat Karayalçın'm
önceden haberdar
edilmediği proje
üzerinde "kırgınhğını
gizlemediği"
belirtilirken, Toplu
Konut İdaresi Başkanı
Yiğit Gülöksüz de
"kaynağı henüz
bulunmayan projenin
isim babası olmaktan"
rahatsız oldu.
Gülöksüz rahatsız.
biri... Aksi takdirde kendime
başka bir iş bulmam gerekebi-
ür..."
Aile çiftlikleri
Yiğit Gülöksüz. "Bizim Gü-
neydoğu'va taşımak istediğimiz
proje, aslında şu anda Ege köyle-
rinde aile çiftliklerinin yaşam bi-
çimi. İlle de bir isim veriunek is-
teniyorsa İsrail'in 'moşav'ları
örnek gösterilebilir" dediği pro-
je hakkında şu bilgileri verdi:
TOPRAK REFORMU:
Bu proje çiftçiyi topraklandı-
rma projesi. Aslında üzennde
biraz daha çahşılabilirdi. En
azından fınansmanı üzerinde
çahşılabilirdi. ama Sayın Baş-
bakan Güneydoğu gezisi sırası-
nda açıklamayı tercih etti.
Hedeflediğimiz sistem şu:
Ege köylerinde, Manisa'da,
Aydın'da, Muğla'da küçük
topraklar üzerinde aile çiftlikle-
ri nasıl çalışıyorsa. Güney-
doğu'da da benzeri sistemi ge-
tirmek istiyoruz. Tabii önce bu
yörelerin toprak haritalan çıka-
nlacak, geometrik bir düzenle-
me yapılacak. sulama ihaleleri
gerçekleştirilecek ve en kısa za-
manda sulanmalan sağlana-
cak. Bizim sağlayacağımız uy-
gun kredilerle de çiftçiler top-
rak satın alacaklar. Yani bir tür
toprak reformu. Ancak ya-
salar. kamulaştırmalar yoluyla
değil de serbest pazar ekonomi-
si yoluyla gerçekleştirilecek bir
toprak reformu söz konusu...
Biliyorsunuz yapılan araştır-
malann tamamı da ortaya ko-
yuyor ki, uçsuz bucaksız arazi-
ler yerine, küçük topraklarda
yapılan tanm işletmeciliği çok
daha verimli oluyor. Hatta bü-
yük arazilere göre küçük top-
raklarda 3 kat verimlilik artışı
sağlanıyor.
TOPRAK SVLANIJVCA:
Geniş arazi parçalannda ancak
buğday veya pamuk yetiştirili-
yor. Bu iki üründe de dünya fı-
yatına bağımhsınız, dolayısıyla
çiftçi buğday-pamuk tanmın-
dan para kazanamıyor. Tabii
diğer bir sorun da Güneydoğu'-
daki arazilerin sulanamamasıy-
dı. Şimdı bu araidler sulanabile-
cek, dolayısıyla bizim kredimiz-
le küçük de olsa toprak sahibi
olacak çiftçinin bu küçük top-
rağı aslında çok değerli hale ge-
lecek. Bu toprak üzerinde çiftçi
buğday veya pamuğa talim et-
meyecek, dünya pazarlannda
para eden ürünlen, örneğin ta-
ze sebze-meyveyi veya kesme
çiçeği üretebilecek. Hem para
kazanacak hem de aile çifthkje-
ri tarzında çahşılacağı için işsiz-
liğe çözüm getirilmiş olacak.
Aynen İsrail'deki 'moşav'larjp-
bi. Fransa örneği de verilebihr.
200-300 dönümlük büyük ara-
ziler yerine, 15-20 dönümlük
arazilerde sulu, intansif tanm
yapan Fransız çiftçisi gayet iyi
bir yaşam sürdürür.
FİNAJVSMAN SORUNU.
Biz ashnda bu düşünceleri
1978-1979 döneminde de proje-
ye dönüştürme girişimlerinde
bulunmuştuk. Şimdi o düşün-
celeri yeniden canlandırmış ol-
duk. Biraz daha düşünebilirdik
derken ben, projenin finansma-
nını kastediyorum. Çünkü bü-
tün mesele çiftçiye krediyi ver-
mekte. TOKİ olarak bu yıl ken-
di kaynaklanmızla, konut pro-
jelerini gerçekleştirmekte bile
zorlanacağız. Bir de bu alana
aktanm yapabilmemiz müm-
kün değil. ancak Sayın Başba-
kan'ın fondan fona aktanm
yetkisi vardır, bunu yaparsa
kredi meselesi de çözülür.