Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 AĞUSTOS1994 CUMA
HABERLER
YÖK'ten
açıklama
• ANKARA (Cumhuriyet
Börosu) - Öğrencı yerleştirme
sınavında (OYS) 3 bin 877
öğrencinin orta öğretim
başan puanının ÖSYM'ye
ulaşmadığı belirlendi ve
başvurulan halinde bu
öğrencilerin sınavlanıun
yeniden değerlendirileceği
açıklandı. YÖK. Başkanı
Prof. Dr. Mehmet Sağlam,
bu değerlendirmelerin
merkezi yerleştirmeyi
etkilemeyeceğini bildirdi.
Prof. Sağlam, yerleştirme
işlemine alınan 822 bin 604
adaydan 3 bin 877'sinin
diploma notlannın
ÖSYM'ye ulaşmadığını
kaydederek bu adaylann
ortaöğretim başan puanının
20 olarak hesaplandığını
bildirdi. Sağlam, başan
puanlan ÖSYM'ye
ulaştınlamayan adaylann,
okul müdürlüklerinden
alacaklan diploma notlanyla
ilgili belgeyi, mıllı eğitim
müdürlüklerine onaylatarak
ÖSYM'ye göndermeleri
durumunda, ortaöğreüm
başan puanlannın yeniden
hesaplanacağını kaydetti.
Güneydoğu
için barış duvarı
• ANKARA (ANK A)-
Yeşillerin, sosyalistlerin,
feministlerin, anarşistlerin,
çeşitli dcrgilerin ve marjinal
gruplann oluşturduğu 'Banş
Ağacı Platformu' üyeleri, l
eyîülde Ahmed Anf Parkı'na
Güneydoğu için banş duvan
örerek, banşı temsilen çınar
ağacı dikecekler Kaülanlar,
siyahgıysileriylede
Güneydoğu'da akan kanı ve
bütûn savaşlan protesto
edecekler.
Boynerci ilk
milletvekili eski
DEP'li Sever
• ANKARA (ANKA)-
Yeniden Demokrasi Harekeü
(YDH) adıyla yeni parti
kurma çalışmalanru sürdüren
Cem Boyner'e Meclis içinden
ilk açık destek eski DEP'li
Mehmet Emin Sever'den
geldi. Muş Bağımsız
MiUetvekili Sever, davet
alması durumunda Boyner'le
görüşeceğini bildirdi.
Boyner'i yakından izlediğini
belirten Sever, "Boyner
doğrulan söylüyor" dedi.
Boyner'in yaklaşımlannın
tümünün çarpıa nitelikler
tasıdığmı belirten Sever,
"Ozellikle Kürt sorununda
düğümlenen bir büyük
tıkanma yaşanıyor. Bu
ükanmanın aşılması için
Boyner'in görüşlerinde umut
ışıgıvar" dedi.
DEP
avukatiarında
göpûş aynlığı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ankara Devlet
Güvenük Mahkemesi'nde
(DGM), "vatana ihanet"
iddiasıyla haklannda ıdam
cezası ıstemiyle dava açılan 5
eski DEP milletvekili ile
Şırnak bağımsız milletvekili
Mahmut Alınak'ın
savunmasını üstlenen
avukatlar arasında görüş
aynlığı çıktığı bildirildi.
Halkın Demokrasi
Partisi'nin(HADEP)
oluşturduğu hukuk
komisyonu ile avukatlar
Feridun Yazar ve Hasip
Kaplan'ın arasında başlayan
görûş aynlığınm temel
nedeninin savunmada
izlenecek yöntem
konusundan kaynaklandığı
belirtildi.
'DSP'de ret
cephesi yok'
• İstanbul Haber Servisi -
DSP İstanbul İl Başkanı
Erdoğan Toprak, basında
yer alan, "DSP'de ret
cephesi" haberleri hakkında,
dün yapüğı açıklamada, "Ne
zaman partimiz bir atağa
geçse, baa karanlık kişiler de
harekete geçip
bütünlüğümüzü zedelemeye
çalışıyorlar. İktidara
yûrüyen DSP'de ret cephesi
yoktur" dedi.
Piyanist LÎDYA
Fasıl
Ekonomik Mönü ile
ÇATI'da
Demokrasiyeadananyaşam
•Peki,neden 196rdeistememiştimdeşimdisevinerek
kabul ediyordum? Aslına bakarsanız, 1961 'deki
davranışım daha tutarlı, daha içtenlikliydi. Ama
1964'te işin içine bencil duygular kanşıyordu. Bana
komünist, Moskova yanlısı der misiniz, alın işte
koskoca Devlet Başkanı tarafından Senato'ya
seçiliyorum. Size ders olsun!.. demeye getiriyordum.
• "Eğer İlhan o gün yazı yazmasaydı, ilgililer başka bir
bahane bulup Cumhuriyet'i kuşkusuz yine
kapatacaklardı. Çokcanımızsıkıldı. Nereden kalkıp
nereye gelmiştik? Biz devrim düzenini yozlaştıran gerid
akımlara "dur" deneceğini, rejimin rayına oturacağını
beklerken 12 Martçılar düpedüz faşist bir diktaya
doğru doludizgin at koşturuyorlardı." "
H
Restaucant
Cafe - &tr
2510000
PBX 2515105
aber beni sevindirdi.
Sevincimin nedenı
senatör olarak parla-
mentoya girmekten
çok Ankara'da be-
nimle ilgilenen, beni düşünen
kimselerin bulunduğunu gör-
memdi. Herhalde Milli Birlik-
çilerin bir bölümü Cumhuri-
yet'ten niçin uzaklaştığımı az
çok öğrenmişlerdi. Gürsel Pa-
şa'nın da hakkımda iyi duy-
gular beslediğini tahmin edi-
yordum. Kabul ettiğimi teşek-
kürlerimle birlikte sayın Cum-
hurbaşkanına bildirmesini ar-
kadaşıma söyledim.
Pekı, neden 1961'de isteme-
miştim de şimdi sevinerek ka-
bul ediyordum?
Aslına bakarsanız, 1961'deki
davranışım daha tutarlı, daha
içtenlikliydi. (...)
Ama 1964'te işin içine bencil
duygular kanşıyordu. Bana ko-
münist, Moskova yanlısı der
misiniz, alın işte koskoca Dev-
let Başkanı tarafından Senato'-
ya seçiliyorum. Size ders ol-
sun!.. demeye getiriyordum.
Senato'da hiçbir parti disipli-
nine bağh olmaksızın, yalnızca
vicdanımın sesine uyarak oyu-
mu kullanacaktım. Bu da az şey
değildi sanınm." (Olur Şey De-
ğil,s. 168-169).
Gazeteye dönme olanağını
bulunca altı yıllık süresi dolma-
dan, 3 Nisan 1970'te senatör-
lükten çekilen Nadir Nadi, baş-
yazılanna yeniden başlar.
|12Martve12Eylûl
1970-7 l'de Türkiye, yine çal-
kantılı günler yaşamaktadır.
Sonunda, ünlü 12 Mart Muhtı-
rası bomba gibi patlar. Nadir
Nadi, anılannda, "Hepimiz ço-
cuklar gibi sevindik," der:
"Muhtıra. bozuk düzetı gidişe
dur diyor, parlamentoyu Ata-
türkçü, devrimci, güçiü ve
inanılır bir bükümet kurmaya
çağmyor, voksa silahlı kuvvetle-
rin yönetime doğrudan el koya-
cağinı açık açık ilan ediyordu.
(...)
Acaba ben ve benimle birlikte
muhtırayı alkışlayan arkadaşlar
aldanmış mıydik? 27 Mayts geri-
lerde kalmış, yozlaşmıştı.
Muhtıra, rayından çıkan rejimj
Atatürkçü, devrimci düzlüğe çı-
karmak amacını mı güdüyordu,
yoksa örtülü bir faşizmin haber-
cisi miydi?" (Olur Şey Değil, s.
187).
12 Mart Muhtırasından son-
ra da anarşi sürüp gjtmiş, "ülke
huzunı" bir türlü sağlana-
mamıştır.
"Nihayet olan oldu. 26 nisan
günü hükümet, Istanbul'u da
kapsayan 11 Ûde sıkıyönetim
ilan etti >e hetnen ertesi günü ka-
bak Cumhuriyet'in başına pat-
ladı. Komutanlığın kararıvla ga-
zetemiz 10 gün için kapatilmıştı.
Gerekçe olarak arkadaşımız
Ühan Selçuk'un aynı gün va-
yınlanan yazsında suç unsunı
bulunduğu ikri sürülüyordu."
(Olur Şey Değıl,s. 199).
İlhan Selçuk'la yazıışleri mü-
dürü Oktay Kurtböke hemen
tutuklanıp ilkin Selimiye Kı-
şlası'na, oradan Maltepe'ye
gönderilirler.
"Eğer İlhan o gün yazı yaz-
masaydı, ilgililer başka bir baha-
ne bulup Cumhuriyet'i kuşkusuz
yine kapatacaklardı.
Çok canımız sıkıldı. Nereden
kalkıp nereye gelmiştik? Biz
devrim düzenini yozlaştıran geri-
d akımlara "dur" deneceğini,
rejimin rayına oturacağını bek-
lerken 12 Martçılar düpedüz fa-
şist bir diktaya doğru doludiz-
gin at koşturuyorlardı." (Olur Şey Değil
s. 201-202).
12 Mart rejimi, ülkeyi dikensiz gül
bahçesine çevirmek isteyen çevrelerin
ekmeğine yağ sürmüştür:
"Atatürk devrimlerini dondurulmuş
kalıplar halinde görmeyen, tam tersine
devrünleri çağdaş uygaruğa bir an önce
vannanuz için vazgeçilmez sağlam temel
taşlan bilen Cumhuriyet, gerici çıkar
çevreterinin çok gözüne batıyordu."
| Cumhuriyerten ayrılış
Yine aynı dönemde, Cumhuriyet,
Matbaacıuk ve Gazetecilik T.A.Ş. Ge-
nel Kurulu'nun olağanüstü toplantısın-
da yönetim kurulu değiştirilir. Bu olay-
lardan sonra Nadir Nadi, arkadaşlany-
la birlikte gazeteden aynlır. Çok sarsıl-
mıştır, kemanı ile oyalanmaktadır.
Bir süre sonra Cumhuriyet Matbaa-
alık ve Gazetecilik T.A.Ş. genel kuru-
lunda oy dengesi değişir; otuz beş yıllık
başyazar yeniden görevine çağnlır. Na-
dir Nadi, her zamanki gibi gençlere gü-
venmektedir.
Nadir Nadi ömrünü devrim ve demokrasiye adadı. Onun bunca yıl süren savaşunı ardından geriye basın tarihinde saygın bir isim
ve aynı saygınlıkta bir gazete kaldı. Nadir Nadi bugün en çok tartışılan bağımsız basının en önemli sav aşımcılanndan biriydi.
Arkadaşlanyla birlikte döneceğıni
bildırir ve 1972 Temmuzunda gazetesi-
ııe döner.
Yitirdiği tirajı geri alarak en etkin ga-
zetelerden bin olan Cumhuriyet, toplu-
mun çalkantılı yıllan boyunca birtakırn
saldınlarla karşılaşır. Kendilerine "Ül-
kücü" adını veren saldırgan bir kesım.
1976-1980 arasında bayilerin Cumhuri-
yet'i satmasını ve okurlann gazeteyı
satın almasını önlemek amacıyla
yıldırma eylemlerine girişir. Bu tür en-
gellemeler, bilinçlı okurlann desteğiyle
aşılır.
12 Eylül 1980 hareketını hemen ar-
dından, demokratik hak ve özgürlük-
lerle ekonomik kazarumlan belirli bir
sosyal sınıf lehine değiştinneye yöneten
askeri yöneüm, Cumhuriyet'i birkaç
kez kapatır; tutuklama ve soruşturma-
lara yönelerek gazetenin yazarlannı,
yöneticilerini yıldırmaya çalışır.
Nadir Nadi de, Türk Dil ve Tarih
Kurumlannın ortadan kaldınlmasına
yönelik girişimlere karşı çıktığı için ha-
pis cezasına çarptınbr.
"Tuhaf Bir Tasarı" başhklı yazısı (bu
kitapta aynca verilmiştır) ilk kez 13
Ağustos 1961 günlü Cumhunyet'te yer
almışür.
12 Eylül yönetimi özel hukuk kural-
lannı da hiçe sayarak "Atatürk'iin kur-
duğu ve bağımsız olarak yaşamalan için
hukuki \e mali bütün tedbirleri aldığı iki
kurumu özel kanun çıkararak ve kanuna
hükümler koyarak ortadan kaldırmak"
yoluna sapmca, aynı yazıyı 23 Ocak
1983'te yeniden yayımlar.
|IPI Onur üyeliği
Hemen Sıkıyönetim Mahkemesi'nde
dava açılır; Nadir Nadi 2 ay 20 gün ha-
pis cezasına çarptınlır. 12 Eylül'ün sıkı-
yönetim yasası, sanığa Yargıtay'a baş-
vurma hakkı vermemektedir, davanın
Yargıtay'da görüşülebilmesi için Sıkı-
vönetım Komutanlığı'nın ya da Mılli
Savunma Bakanının ıtırazda bulunma-
sı gerekmektedir. Bakanın itirazı üzen-
ne Askeri Yargıtay dosayı inceler vc
Nadir Nadi'nin aklanmasına karar ve-
rir.
Yıl 1988 Nadir Nadi 80 yaşında.
Mayıs ayında İstanbul'da toplanan
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Yü-
rütme Kurulu. Nadir Nadi ile Yunanlı
yazar ve gazete sahıbi Bayan Eleni
Lundra Vlahu'vu onur üyeliğıne seçer
(IPI) yönetmeni Peter Galliner,bu kara-
nn açıklanmasından sonra. Nadir Nadi
ıçın. "V'aşamı boyunca güç günlerden
geçti. Türkiye'de bağımsız ve özgür bası-
nın en güçlii destekçilerinden bin oldu"
der
Ve yıl 1991. Seksen üç yaşındaki
Cumhuriyet başyazan. son soluğunu
verir. Hemen her kesımden ınsanlann.
Cumhunyet okurlannın katıldığı bü-
yük bırcenaze töreniyle Bebek Camisi'-
nden alınıp eller üzennde son yolculu-
ğuna uğurlanır...
Nadir Nadi, arkasında devrim ve de-
mokrasi için verdıği, basın tarihinin say-
falannda yer alacak savaşımlan. bir de
basınımızın en saygın kuruluşlanndan
Cumhuriyet gazetesini bırakarak ara-
mızdan aynlmıştır...
ÎİTTİ
BIRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Şartatanbğın DaniskasL»
Yo şarlatan deyip geçmeyin, konu önemli!
önce bir tanımlama: Büyük,Larousse, şarlatan diye,
"Ağız kalabalığı yaparak, malını ya da kendi bilgi ve hü-
nerini satmak için karşısındakinin saflığından yararlan-
maya çalışan, bu yolla onlan dolandıran kimse"den söz
ediyor.
"Ne şarlatan adam" diyorsunuz ya, o adam bu!
Ağız kalabalığtyla başkalarını kandırma. dolandırma
var. Ayrıca, sizin saflığınız da adamın işini kolaylaşonyor.
Ne var ki, sıradan dolandırıcıdan farklı şarlatan. Sıra-
dan dolandırıcılık bir suç; faili yakalandığında, cezalarv
dırılır. Şarlatan ise, marifetini bir uzun süre sürdürüyor;
foyası ortaya çıktığında da, iş işten geçmiş oluyor genel-
likle.
Böylece şarlatan, sıradan dolandırıcıdan daha tehlikeli.
Politika, şarlatanlığın fidelığidir.
'Toplumu yönetme sanatı' diye insanoğlunun bulduğu
o güzelim uğraş, çogunlukla şarlatanların elindedir; hat-
ta, aralarına düpedüz dolandırıcılar bile gelip girer.
Inanmıyor musunuz''
Açınız gazeteleri, boy boy göreceksiniz onlan...
Ama şarlatanlığın danıskası, bilim adına yapılanıdır.
Bilimin kendisinin şarlatanlığa gereksinmesi yoktur.
Bilim, belli bir yöntemle gerçekliğe eğilir, doğruları bulur,
sergiler. Birdogma, yani değişmez bir 'doöru'dadeğildir
bulduğu; bakarsınız, daha yetkin bir yöntem, o doğrunun
yerine yeni bir doğru koymuş. Bilim, kendi içinde sürekli
bir ayıklama halındedir.
Dinden bir farklılığı da buradadır onun
Bilimin bu gücü, giderek saygınlığı, şarlatan için pek
çekicidir. Böylece, gerçek bilim adamının yanı sıra, bilh
min çevresinde, sırtını ona dayamış havalarında yığınla
şarlatanı da görürsünüz: Astronomi, jeoloji, biyoloji, ar-
keoloji ve tarihle ilgili kuramsal bilgiyi saptıranlar; tıpla il-
gili yeni sağaltım yolları öğütleyenler; gizlicilik (okültizm)
ya da gizli şeyleri ortaya çıkarma sananna soyunanlar;
spritızma, parapsikoloji, hatta düpedüz falcılar, büyücü-
ler...
ömekleri sıralamayalım.
Ama son yıllarda, kanserin ilacını buldum diye ortaya
atılan Dr. öiel'in ünlü 'Zakkum Olayı'm unutmuş olma-
sanız gerek. Medyumlar, falcılar ya da üstün güçlere sa-
hip olduklarını ileri süren bir takım kişiler kimi zaman te-
levizyon kanallarına değin tırmanıp gizemli bir dünyanın
propagandasını yapmaktadırlar; dahası, son yıllarda, din-
ci gericiliğin de etkisiyle. büyüsel, gizemli bir düşünce bi-
çiminin toplumumuzda gıtgide yaygınlık ve güç kazandığı
söyleniyor. Sosyal gelişmenin bunalımlara düşüp gide-
rek tıkandığı bir dönemde yaşadığımıza göre, bir gariplik
yok olan bitende.
Ancak öyle de olsa konu önemli!
Son günlerde okuduğum bir kitap, Hüseyin Batuhan'ın
-Yapı Kredi Yayınları'nda çıkan- Bilim ve Şarlatanlık adlı
yeni eseri, yeryüzünde ve bizde, bilimin sırtından şarla-
tanlığın aldığı mesafeleri bütun çıplaklığıyla öğretti bana.
Dehşet içinde kaldım doğrusu!
Hüseyin Batuhan'ı, gazetemızdeki yazılarından hatr-
layacaksınız. Onun, Batı'da Tolerans Düşüncesinin Ge-
lişimi adlı -o güzelim- kitabını da okumuş olsanız gerek.
Ancak yazar, şu son eseriyle, toplumumuz için en yaşam-
sal konulardan birine, alabildiğine bir yetkinlikle eğilip
gözler önüne sermiş durumda. - . . .
Neyapmalı? -•» ' • • >•
Deneysel olanı dışlayan tavrıyla nasıl uzağımızda tu-
tabiliriz şarlatanlığı?
Olanbitenı 'teşhir' yolunda, gerçek bilim adamlarınave
uzmanlara pek büyük bir görev düşüyor. Elbette, birey
olarak hepimizin, inanma konusunda daha titiz olmak
gibi de bir sorumluluğumuz var. Ama sorumluluğun asıl
ağırlığı eğitim düzenimizin sırtındadır Eğitimimiz, bir 'bi-
lim kulturü' ve 'bilimsel düşunme' alışkanlığı vermekten
çok uzaktadır. Gençlerı, sıradan belleme yerine, 'eleştirı-
ci' bir tavra yöneltmelidir eğitim. Bilgi aktarmaya değil,
'aydınlatmaya'yönelik bir eğitimin ilk ve en önemli görevi
yeni yetişenlerde 'şüphe etme alışkanlığını' yerleştirme
olmalıdır. "insanlar bilgisiz olduklarından değil, şupheci
olmadıklarından ötürü en basit şarlatanlara bile kanabili-
yorlar" diyor ki yazarımız, pek doğrudur.
Hüseyin Batuhan, hiç kuşkusuz farkında olarak, Tür-
kiye'de 'aydınlanma' hareketinin en önemli eserlerinden
birini yazmıştır; bundan böyle rastladığım insanlara, baş-
ta da gençlere ve öğretmenlere, bu kitabı okuyup oku-
madıklarını soracağım önce. Buyurunuz, ilk sorumu, bu-
gün sizlere sormuş olayım sevgili okurlarım:
Bu kitabı okudunuz mu?
Düşünceye Özgürlük Komisyonu
82 Anayasası ile düşünce
suçlarıayıklanamaz
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Adalet Bakanlığfnın,
düşüncenin önündeki yasal
engellen ve yasaklan saptamak
amacıyla oluşturduğu
komisyonu. temsilcilenn
getireceğı önenler dolayısıyla
yoğun bir gündem bekÜyor.
Ankara Barosu Başkanı Erdal
Merdol. toplantıya, kısıtlayıa
hükümlerin veyasaklann
ayıklanmasına 1982
Anayasası'ndan başlanması
önensını götüreceğini
belirtırken toplantının
çağnsının yarattığı olumlu
DEP davası
havavebeklentiler konusunda,
u
Dağ fare doğurmamau"
uyansında bulundu.
Komısyona çağnlmayan insan
haklanndan sorumlu Devlet
Bakanı Azimet Köylüoğlu,
"Düşüncenin önündeki tüm
engelleri kaldıracağız" dedi.
Adelet Bakanı Mehmet
Moğultay'ın, eski BakanSeyfi
Oktay dönemınde başlaülan
çalışmalar kapsamında
düzenlediği komisyon
toplanüsına çağnlan
hukukçulann yoğun bir
gündem sunmalan bekleniyor.
Yurtdaş ve Sadak yargı
önüne çıkmak îstiyor
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) -DEP'ın
kapaülmasıyla milletvekillikleri
düşen DEP eski Şırnak
Milletvekiiı Selim Sadak ve
Diyarbakır eski Milletvekili
Sedat Yurtdaş, yaklaşık 1.5
aydır tutuklu bulunmalanna
karşın yargı önüne
çıkanlrnadıklannı belirterek,
bu "keyfinkten" vazgeçilmesini
istediler. Sadak ve Yurtdaş,
kendileri hakkında halen dava
açılmamasına karşın.
tutukluluklannın sürdüğüne
dikkat çekerek, "Birkaç gün
içinde açılabilecek bir davanın
böylesine aylara sarkrtümasını
hukuk mantığryla anlamak
mümkün değiklir" dediler.
Sadak ve Yurtdaş, tutuklu
bulunduklan Ankara Merkez
Kapalı Cezaevi'nden yaptıklan
yazılı açıklamada, "Dava açnta
süresi konusunda yasal bir
zorlama unsunınun bulunmayışı
tam bir keyfıüği gündeme
getiriyor" görüşüne yer
verdiler. DGM savcılığmın
kendilerine karşı, "intikam
saiki" ile hareket ettiğini
savunan Sadak ve Yurtdaş,
"Dava açılması olgusunun bu
derece kötüye kullanıhnası,
mevcut dehllere göre değil,
şarusianmıza göre suç
otuştunna çabasDiı akla
getirmektedir" dediler.