Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21AĞUSTOS1994PAZAR
14 KULTUR
DevletTiyatrosu'na
öniversite desteği
• TRABZON (AA) - Trabzon
Devlet Tiyatrosu ÇTDT)
tarafmdan 1994-1995 tiyatro
sezonunda sahneye konulacak
Keşanlı Ali Destanı adh oyunun
müziğini, Karadeniz Teknik
Üniversitesi öğrencileri haarlıyor.
Atapark Büyük Sahne'de, Oğuz
Aral yönetiminde provalan
başlanan oyunun müziğini de
KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi
Müzik Eğitimi Bölümü öğretim
elemanlan ile öğrencilerinin
haarladıklannı ifade eden TDT
yetkilileri, oluşturulan
orkestranın çalışmalannı
başanyla sürdürdüğünü
söyledıler Yetkilıier, tiyatronun
toplumun bütün kesimleri ile
işbırhği içinde olması gerektiğine
inandıklannı kaydettiler.
Kültepe-Kaniş
kazılanı
• KAYSERİ (AA) - Kayseri'nin
Kültepe-Kaniş Höyüğü'ndeki
arkeoîojik kazılarda, çok sayıda
çivi yaah tablet bulundu. Kayseri
Muze Müdürü Hamdi Biçer'den
alınan bilgiye göre Prof. Dr.
Tahsın Özgüç başkanlığında, 7
temmuzda başlayan kazj
çalışmalan sırasında, M.ö.
1950-1750 tarihleri arasında
yörede yaşayan Asur Ticaret
Kolonileri'ne ait, çok sayıda çivi
yazıb tablet, seramik fincanlar ile
küçük boy testiler bulundu. Kazı
çalışmalannın eylül ayı sonuna
kadar süreceği, bildirildi.
Sinop'ta arkeoîojik
kazılar
• SİNOP(AA) - Sinop'un
Karakum yöresinde yapılan kazı
çalışmalanndaA
M.Ö. 4. yüzyıl
sonundan. M.0.3. yüzyıl
ortalanna kadar amphora ve
seramik üretiminde kullanıldığı
beürlenen fınn bulundu. Anıtlar
veMüzelerGenel
Müdürlüğü'nün izniyle, Bilkent
Üniversı tesi ile müze
müdürlüğünün ortaklaşa
çalışmalanyla, Karakum
yöresinın Zeytınhk Mahallesi'nde
gerçekleştirilen kazılarda,
Sinop'un önemli bir amphora ve
seramik üretim merkezi olduğu
ortaya çıkanldı. Yetkililer; Rusya,
Bulgaristan, Romanya ve
Gürcıstan kıyılannda yapılan kazı
çalışmalannda elde edilen
amphora ve tuğlalann, Sinop'un
bu bakımdan önemli bir
potansiyelı olduğunu gösterdiğini
belirttiler.
Modern Dans
Topluluğu
yurtdışma açılıyor
•ANKARA (AA) -Türkiye'nin
kurumsallaştınlmış ilk dans
topluluğu oîan Modern Dans
Topluluğu, Tel Aviv'de 13-19
ekim tarihleri arasında
düzenlenecek Uluslararası Dans
Festivali'nde ülkemizi temsil
edecek. Ortadoğu'da ilk kez,
festivalin, "Banş'a adanan
gecesinde Türk koregraf ve
müzısyenlen tarafmdan yaratılan
çağdaş yapımlann ağırhklı
olacağı birgösteriyle sahne alacak
olan topluluğu, İsrail Dışişleri
Bakaru Şimon Peres ve Tel Aviv
Belediye Başkanı Ronni Milo da
izleyecek. Kurulduğundan bu
yana, başta Ankara olmak üzere
Istanbul, İzmir, Adana, Antalya,
• Marmaris, Eskişehir, Bursa,
Kocaeli, Mersin ve Van'da gösteri
yapan topluluk, bugünedeğin
eleştirmenlerden büyük övgüler
aldı. Modern Dans Topluluğu
aynca, geçen haziran ayında
Devlet Opera ve Balesi tarafından
gerçekleştirilen 1. Aspendos
Opera ve Bale Festivali'nde de
büyfck beğeni topladı.
Mostar 2004
projesi
•ISTANBUL (AA) -isiam Tanh
Sanat ve Kültür Araştırma
Merkezi (IRCICA) tarafından
Mostar şehrinin yeniden ınşası
amaayla başlatılan 'Mostar 2004'
projesi çerçevesinde yapılan
çalışmalar, 23-25 ağustos tarihleri
arasında toplanacakjüri
tarafından değerlendırilecek.
IRCICA tarafından yapılan yazılı
açıklamada, projenin
Bosna-Hersek'in eski kimüği ile
yeniden restore edilmesini
sağlamak amaayla, Yıldız
Üniversitesi, Istanbul Büyükşehir
Belediyesi, UNESCO - Ağa Han
İslam Mimarisi ve Kültür Vakfı
gibi yerli ve yabana birçok
şehirciük ve mimarhk kuruluşuyla
birlikte gerçekleştirildiği
kaydedildı. 'Mostar 2004'ün uzun
vadeli ve muhtelif aşamalardaki
projelerden meydana geldıği,
projenin ilk aşamasının 4 haftalık
akademik çalişmayı içeren 'atölye
çalışması'nın oluşturduğu
belirtilen açıklamada, bunun için
Avrupa, Kuzey Amerika, Asya ve
Afrika'nın çeşitli ülkelerinden 30
kadar öğrencinin pilot çalışmalar
ürettikleri belirtildi. Bütün bu
çalışmalar sonucunda bir rapor
hazırlanacağı ve önümüzdeki yıl
çeşitli ülkelerdekı lOayn
üniversitede tasanm stüdyolan
oluşturularak başta 'Mostar
Köprüsü' olmak üzere çeşitli
bölgelerle ilgili projeler
hazırlanacağı bildirildi.
EDINBURGH FESTIVALFNDENIZLENIMLER:
Suıırsız örkemli bir festivalMEHMETMESÇİ
EDINBURGH - Yeryüzündeki fes-
tivailer ıçınde ayncalıklı bir konumda
bulunan Edinburgh Festivali birkaç
gün önce başladı. Bu gövde gösterisıne
ev şahipliği yapan İskoç başkenti ga-
rip ve kontraslarla dolu bir kent oldu-
ğundan burayı tanıyan ve buradan
sıkılmış dpstlar duygulannı dışa vur-
dular:
u
Üç hafta boyunca dünyanın
soytanlığı, uçsuz bucaksız tiyatro
çdgınlığı, sonu olmayan konserler ve
filmJer ve sonra avlar boyu süren bir
ölüm sessizliği."
Bence bu Edinburgh'un en kabul
edilmez, fakat boyun büktüğü yazgısı
Sıcaklann kıta Avrupası'nı allak bul-
lak ettiği şu gün bile üzerime geçirdı-
ğim kalın kazağım ve yün çorapla-
nmla bu yazıyı yazarken, sabah ken-
tin güzel sokağı High Street'te dola-
nan paltolu turistler geliyor aklırru
Takvıme bakıyorum; ağustos ortas
Bu kentin tatsız ikbmine ahşmış ölüm-
lülerin havaya takmadan onu bunu
yapabildiklerine hem de birçok kez
tanık oldum. Sonsuz gri bulutlardan
hoşlananlar, yağmur sevenler... An-
cak kollannı umutsuzca gökyüzüne
sallayıp biraz merhamet, biraz güneş
dilenen Portekizlinin takımından ol-
duğumdan, fesu'valin bu yıl belki de
geçen yıllardaki gibi yine melankolik
başladığıru düşünmekteyim: Soğuk ve
güneşsiz.
Fringe'in etkinlikleri
arasında 48 kabare, 167
komedi, 23 dans, 78 sergi,
94 İskoç müziği konseri,
22 caz konseri, 43
müzikal, 17 mim ti-
yatrosu, 39 senfonik
konser, 78 şan ve oda
müziği konseri, 48 rock ve
blues konseri, 2 opera ve
tam 447 tiyatro yer alıyor.
Ancak dünyanın neresinde olursa
olsun festivallerin harika atmosferi
ölümlülere güç verir. Üstelik Edin-
burgh Festivali, son derece geniş kap-
samlı ve mucize eseri ucuz olmayı da
becerebılen bir festivaldir. Bu kente ait
olanlann, kente ait olmayanlann ve
kente akın edenlerin aylardır düşünü
kurduğu zaman gelmiştir. Gaydalarla
festival trompetleri cenkleşecek, kaza-
nan taraf Işci Parüsi'nden adaylığını
koyacak.
Yıl 1944. Britanya ve yerküre sa-
vaşın felaketiyle uğraşırken birinin
akhna Edinburgh'da festival yapmak
düşüncesi gehyor. Ancak bu düşünce
çok cüretli bulunuyor. Çünkü Edin-
burgh o zamana dek ne böylesine ge-
niş bir organizasyon düzenlemiş, ne de
güzel sanatlann patronluğunu üstlen-
miş. Rudolf Bing adh Avusturya-
Macanstan doğumlu (1902) sanatse-
ver festivalin kurucusu olarak anıh-
yor. Savaşın bitmesinden bir yıl önce
kafasına koyduğu festival planlan ger-
çekleşmeye başladığında harika bir
entelektüel ve yüksek dereceh memur
grubuyla çalışmalanru yoğun-
laşürmış. Edinburghlu bu grubun her
elemaru bir diğerinden ilham almış,
hedefleri olan yaraücılığa kapı acma
faaliyetınin paylaşüklan en keyiflı, or-
tak nokta olduğunu hissetmişler.
Yabancı topluluklaruı katılınu
Ağustos 1947'de gerçekleştirilen ilk
festival, savaşın acüannı unutmak ıs-
teyen halk tarafmdan sembolik olarak
da algılanmış. Sanatçılar savaş yarala-
nnın kapanması gerektiğini vurgu-
lamışlar. Efsanevi soprano Kathleen
Fem'er yüzyıün belki de en soylu şefi
Bruno \VaIter ile Mahler'ın "Toprağın
Türküsü"nu ıcra etmış. Musevi olması
yüzünden Nazi Almanyası dönemin-
de orkestrasından kopanlıp atılan
WaJter'in Viyana Filarmoni'yle Edin-
burgh'da buluşması, yakın gelecekteki
evrensel huzurun habercisı olarak
'Üç hafta boyunca dünyanın soytarılığı, uçsuz bucaksız tiyatro çügınlığı, sonu olmayan konserler ve filmler ve sonra aylar süren bir ölüm sessizliği'
algdanmış. Aynca Tann, birinci Edin-
burgh Festivali'ne mucizelerden muci-
ze bahşetmiş. Festival boyunca kent
güneş altında kavrulrouş. Güney
Amerikalı gazeteciler sıcaktan yakını-
rken konukseverlik ve Jskoç dostluğu
şaşırtıa boyutlara ulaşmış.
Müzikle başlayan festival, tiyatro-
yu, operayı, baleyi ve plastık sanatlan
da içine alarak giderek yoğunlaşırken,
1979'da önemli bir gelişme festivale
yeni bir kımhk kazandırmış. Festi-
valin aynı yıl yöneticiliğini üstlenen
John Drununond adb iskoç vatandaşı,
Cambndge, Londra ve Paris üniversi-
telerinde yetiştiğinden, kozmopolit ol-
duğu için kendisini Diaghflev'e, ünlü
İskoç ozanı Yeats'den daha yakın his-
setmiş. Ancak Yeats'in, ulusal kültü-
rün yabana kültürlerle beslendiği za-
man daha da güçlü olacağına iîışkin
ınancı Druramond'a yapmak ıstedikle-
n konusunda güç vermiş. O yıl ilk kez
Gürcü Rustavellı Tiyatrosu. Shakes-
peare'in "Üçüncti Richard"ını "kendi
djflerinde oynamak" üzere festivale da-
vetedilmiş.
Seyirci tanınmış bir oyunun tanı-
nmaz lisanı arasında mekik dokumak-
tan büyük keyif almış ve önce yan boş
salonlara oynanan oyun birkaç temsil
sonra yerinf tıklım tıklım dolu salonla-
ra bırakmış. Bunun sonucunda
Drummond, "devr-ı alem'e gkmış.
Fringe'de deneysellik ve girişim
Nerede orijinal, parlak bir oyun
görse diline bakmadan kapmış Edin-
burgh'a getirmiş. "Bana güvenin" de-
mış ve güvenmışler Drummond'a.
Müzikte Bach'tan Bartok'a geleneğini
de kırmış. Çağdaş müziklerle ortaçağ
ve rönesans müzikleri de başlamış fes-
tivalde boy göstermeye. Yavaş yavaş
bugüne dönehm. Amansız bir sanat
olayıyla karşı karşıya olmanın ağırlığı
altında ezildikçe eziliyor bir küme in-
san. Bu noktada yollar ikiye aynlıyor
ve karşımıza rehber kitaplanna göre
mucizeye tekabül eden "fringe" sözcü-
ğü çıkıyor. 'Fringe' klasik anlamdaki
Edinburgh Festıvali'nin alışılmarruş
ve uç noktalardaki etkinliklerini temsil
eden bir kavram. "Festivalin köşesin-
deki renk cümbüşü" ya da "festivalin
çahsındaki festival" gibi açıklamalar
'fringe'in söyleyene göre üstünlüğü ya
da festivalden başka tarz bir kavram
olduğunu vurgulamaya yönelik. Söy-
lenen şu ki. her ne kadar Edinburgh
Festivali sanatsal kusursuzluk için he-
deflenmışse de 'fringe'in hedefi eğlen-
ce, deneysellik ve girişim.
Yüzlerce irilı-ufaklı amatör tiyatro-
nun. komedyenin, cazanın keşfedilme
amacıyla Edinburgh'a gelerek sanat-
lannı icra eımelen çok da eskılere da-
yanmayan biretkinb'k. Deneysel tiyat-
ro>a ağırlık verenler yine de aanbkta,
girişimci ruhuyla her ne pahasına olur-
sa olsun yükselmek isteyenler çoğun-
lukta. "Fringe'ın en keyiflı ve dünyaca
tanınmış bölümünü oluşturan bu ti-
yatro ola>i, binlerce genç oyuncunun
döktüğü terlerle unutulmaz bir olaya
dönüşüyor. Festival kataloğunda bır-
bırinden tahrik edici cümlelerle oyun-
lanna müşteri çeken bu gruplardan
bazılan rezalet ya da mükemmel
çıkıyor. Üç hafta boyunca yüzlerce
oyun kentin yüzlerce noktasında insan
kalababklan önünde şansını deruyor.
"Fringe'in hemen hemen tüm etkin-
liklenni sayı ile aktarabilmek için ka-
taloğu açıyoruz: 48 kabare, 167 kome-
di. 23 dans, 78 sergı. 94 İskoç müziği
konsen, 12 ücretsiz tiyatro gösterisi,
22 caz konseri, 17 Latin ve dünyadan
müzik, 7 mülti-medya gösterisi, 43
müzikal, 17 mim tiyatrosu, 39 senfo-
nik konser, 78 şan ve oda müziği kon-
sen, 48 rock ve blues konseri. 2 opera
ve tam 447 tiyatro. Bu sayılann
dışında klasik Edinburgh Festivali
kapsamındaki konser, opera, tiyatro
ve balelerin toplam sayısı 106. Aynca
Edinburgh Festivab ve 'fringe' ile bir-
likte süren ve 15 gün boyunca Film
Festivali'nde gösterilen film sayısı 224.
Bu yıl festivale kaülan büyük sanatçı-
lardan öncelikie Giıdini, BrendeJ,
Schiff, Haitink, Boulez. Argerich, Von
Dohnanyi, Brüggen, Mackerras ve
Mustonen'in isımleri snoblar için tam
manasıyla şımankbğa neden olurken,
gurmeler için keyiflerden keyif vaat
ediyor.
Her yerde davul sesleri
Serin mi serin kuzey kentinde, belli
sokaklar üzerinde tiyatro gruplannm
reklam gösterileri ortabğı sahneye çe-
vırirken, her yerden düzenli ritmlerle
vurulan davul sesleri gebyor. Bütün
lokanta, kahve, pub, okul, kibse giriş-
leri, telefon kulübeleri, tuvaletler,
ağaçlar posterlerle, ilanlarla kaplı. Işte
görkemli bir festival! Pelerinb Mand-
rakeler tarot fabna bakıyor, tspanya'-
nın gitarlan bildiğini okuyor. Herkes
kaptırmış gidiyor. Meşhur fskoç gaze-
tesi Scotsman, her gün 20 sayfa fes-
tival eki veriyor ve o gün programda
ne varsa saat saat tüm aynntılanna
dek bildiribyor. Geceyansı tıyatrolan
herkesi cezbediyor ve tiyatrolara sah-
ne olan kibseler iddiab bir başka tarz
ibadete göz yumuyor. Bütün festival
ve 'fringe' etkinlikleri, festival için
hazırlanmış Edinburgh haritası üze-
rinde I'den 185'e dek numaralanmış
yerlerde seyirci topluyor. Toplam 185
adet konser salonu, tiyatrolar, galeri-
ler, klüpler, stüdyolar, depolar, akus-
tik müzik merkezleri, kahveler, okul
binalan ve kibseler insanlan bekbyor.
Görkemli bir festival
Bunlann hepsı harika elbet. Ancak
festival için yaşayan kentlerle yaşadığı
için festival diye kabul edilen kentler
birbirinden aynlmabdır. Edinburgh
gibi tatsız, kokusuz bir kentle, şu an
içinde cereyan eden görkemb festival,
Manchesterb dostun bebrttığj gibi fa-
tal bir kontrast. Çevrede gördüğüm
insanlar, festival başladığından bu
yana ortabkta fıgüranlar gibi dolanıp
duruyorlar. Halbuki böyle cömert bir
festivalde herkes kendi filmini çevir-
melı, duygular uç noktalarda patla-
maya hazır bekletilmeli. Mutlaka bir
şeye hayran olmak için gelen bu pasif
kitlenin geceleri hüküm süren soğuk-
tan rru sessizliği bilemiyorum. Belki de
biraz kentin havası, biraz karamsarhk,
biraz yaklaşan güzün tehhke çanlan.
tç mekanlardan dışarıya
Bazen Istanbul, Murcia ve Siena'-
daki akıl sır ermez geceleri düşünmek
aa aa sınttınyor. Edinburgh Festiva-
li'nde bütün ustabklann ustaca düzen-
lenmiş iç mekanlarda olup bitüğini
görüyor, artistik boşalmalar taklitle-
rinden sonra dış mekana saçılan in-
sanlann kuzeyde olduklannı pek de iyi
bellediklerine tanık oluyorum.
Belki de karar vermek için çok er-
ken ve yaşadıklanmızdan keyif al-
mabyız, ancak bir an önce sokaktaki
alev yutuculann sayısının artmasmı ve
alevlerin kuzey buzullannı eritmeme-
sini dilenz.
Edinburgh Festivali abartılabihr ve
isteyen yazacak pek çok konu, aynca
bir düzine uydurma bulabibr. Ciddi
basında her gün çıkan Ruanda rezaleti
ve insanı bunahma ıten Batı Avrupa
dışı dünya haberleridir. Kuzeyın bu
donuk kentinde dün akşam operadan
çıkarken binlerce keyif adamı herkesi
kendileri gıbı keyifli sarup. dünyaya
içecekler ve yurttaşlan gibi yaşayıp gi-
deceklerdir. Yanımdaki odada ülkesi-
ne dönmesine bir ay kalmış Burundib
ise aynlacak ve kendisinden bir daha
haber abnmayacaktır.
639 topluluktan
1334 gösteriyle
'dünyanınen
büyük festivali'
Kültûr Servisi - 1947 yıbndan bu
yana gerçekleştirilen Edinburg Fes-
tivab'nin dışladığı bir grup marjinal
sanatçı bir araya gelerek kendi fesü-
vallerini oluşturdular ve bu festivale
'Fringe Festivali' dediler. Edinburg,
alternatifi Fringe ile birlikte, 639
topluluğun gerçekleştirdiği toplam
1.334 gösterinin yanı sıra film göste-
rileri ile dünyanın en büyük festivab
olarak kabul ediliyor. Her yıl, üç
hafta süren festivabn bir parçası ol-
mak isteyen yakJaşık 250 bin sanatçı
ve izleyici kente geüyor.
Edinburg Festivab dünyanın en
seçkin bale, opera, tiyatro ve müzik
topluluklannın gösterilerini kentin
en güzel salonlannda izleyicilere su-
nuyor. Daha büyük bir festival olan
Fringe, garip, açık saçık, yaratıa
gösterileri üniversite salonlannda,
barlarda, kent meydanlannda evler-
de, apartmanlann bodrum katları-
nda ve sokaklarda gercekleştiriyor.
Ingiltere'de 10 haftadır süren demir-
yoîu grevinin Edinburg'u etkileyebi-
leceği yolundaki endişelenn yersiz
olduğu aniaşıldı. Yetkililer bilet saü-
şlannm geçen yılki satışlan aştığını
bebrtiyorlar. 'Fringe Festivab'nin
bilet satışı da iyi gidiyor. Öte yan-
dan, Edinburg Kent Konseyi yetki-
blerinin prodüksiyonlannı denet-
leyerek, sahnelenmesini sakıncab
bulduklan gösterileri iptal edecekle-
ri bebrtibyor.
Aziz Nesin, Mustafa Kemal'in ölümünden sonraki parlamentolardan ve çıkanlan yasalardan yakındı:
Bütün hükümetlerden şikayetçiyîmKültûr Servisi - Bir süre önce Sıvas
olaylannı tahrik suçuyla DGM Baş-
savası Nusret Demiral'ın hakkında
suç duyurusunda bulunduğu ve ıdam
cezası talep ettiği Aziz Nesin, katıldığı
bir seminerde yaptığı açıklamalarla
yine dikkaüeri üzerine çekti. Çağdaş
Istanbul Platformu ve Beşiktaş Beîedı-
yesi'nin ortaklaşa düzenlediği "Halk
Eğitim Seminerleri"nin konuğu olan
Nesin'ın katıldığı seminerde sıkı gü-
venbk önlemleri akndı ve tüm seyira-
ler tek tek arandı. "Öykücülüğümüz ve
Gülmece" konulu bir konuşma yap-
mak üzere Beşiktaş Evlendirme Dai-
resi'ne gelen Aziz Nesin, bir süre önce
geçirdiği amebyaun da etkisiyle yor-
gun görünüyordu. Bu amebyattan
sonra gözlerinin görmediğinden, kitap
okuyamadığından söz eden Nesin, se-
miner için yeteri kadar hazırlana-
madığını belirterek seyircilerden özür
dıledı.
DGM Başsavası Nusret Demiral'a
ne söyleyeceğini merak eden seyircile-
re Aziz Nesin şu sözlerle yanıt verdı:
"Sıra bana gebneden önce yazar arka-
daşlarun gerekli yanıtlan verdiler.
Bana verilecek bir yanıt da bırakmadı-
lar. Gerçekten bu bir gülüttür. Tan
Oral, Haslet Soyöz, Turhan Selçuk'un
kariktürlerinde, bazı yazılarda bunlar
dile getirildi. Mağduru, suçlu göster-
mek... Beni bu olaydan on on beş gün
sonra tstanoul Bassavcısı çağırdı ve
kimden şikayetçi olduğumu sordu. Ben
yanıt olarak oradaki irfai> e he\ erinden,
yangını çıkarandan, belediye encüroeni
üyesinden şikavetçi ounadım >e onlann
cezalandırıbnasuıı >e bu tsin böylece
kapanmasını talep etmedim. Onlar za-
vallı. O insanlann yerinde ben ol-
saydun, ben onlar gibi eğirilsevdim a\nı
şeyi ben kendime yapardun. Ben hükü-
metlerden şika\etçi>im. Mustafa Ke-
mal'in ölümünden sonraki bütün hü-
kümetlerden şikayetçiyûn. Parlamen-
tolardan, milk-t-
vekillerinden, ba-
kanlardan şika-
yetçiyûn. Onlar
öyle "kanunlar çı-
kardılar ki o çı-
kardıklan kanun
tıpkı Cmraniye'-
deki çöplük gibi
patladı. O çöpün
patlavacağı, akıl-
lanna gelmedi.
Çöpü, yaptıkları
yasalarla hiikü-
metler, parla-
mentolar patlattı.'
Türk insanı hakkında fıkirlerinı yine
hıççekınmedensöyleyen Nesin, espnlı
ve akıa konuşmasıyla, yorgunluğuna
ve hastabğına karşın seyircilen yine
yaptığı espriler ve anlattığı "gülüt"ler-
le kınp geçirdı.
Türk insanının durum komedısi de-
nen saçmabklara mı yoksa zekice
yapılan esprilere mi güldüğünü soran
bir seyirciye Nesın'in verdiği yanıt ise
şöyleydi: "Yunaa, İtalyan, Fransız in-
sanınuı zekasından ayrı bir Türk insanı
zekası olduğuna inanmıyorum. Hatta
onlar gibi olduğuna da inanmı>onım.
Zeka denilen şe> insanın kafatası açılıp
Allah tarafından konulan bir şev değil-
dir. Zeka; besinle, eğitimle. kültürle, ta-
rihle, geienekle elde edilen bir birikim-
dir. Türk insanı i\i besienmi>orsa, pro-
tein almıvorsa, İtalyan kadar yumurta
yemiyorsa, Fransız kadar süt içmiyor-
Aziz Nesin, Teslime
Nesrin'in Kuran'da
yalnızca değişiklikler
yapılmasını
önerdiğini, ama
kendisinin Kuran'ın
kaldınlması
gerektiğini her fırsatta
vurguladığını söyledi.
sa, AJman kadar et yemiyorsa, kötü
besleniyorsa, kötü egitiliyorsa. gele-
neklerinin kötülerini benimsemiş bu-
lunuyorsa, tarihinde iyi şeyler son dere-
ce az, kötü şevler son derece çoksa bu
insanın zeki olması mümkün değildir,
kumaz olabilir ancak. Yalnız Türk in-
sanı değil. bu koşullarda bulunan tüm
insanlar kurnazdır, zeki değildir. Ço-
ğunluğumuz zeki olsak nelere karşı ge-
liriz."
Aziz Nesin, Teslime Nesrin'in Ku-
ran'da yalnızca değişiklikler yapı-
lmasını önerdiğini. ama kendisinin
Kuran'ın kaldınlması gerektiğini her
fırsatta zaten vurguladığını söyledi.
Seyircilerin arasında orta yaşın üstün-
de başörtülü bir kadın kendisine Ku-
ran'ın neden kaldınlması gerektiğini
düşündüğünü sorduğunda devreye gı-
ren Aziz Nesin'in koruması, böyle so-
rulara yanıt veri-
lemeyeceğini be-
lirtti ve soruyu
bile duyamayan
Nesin'in yanıtını
engelledi. "Cum-
huriyetin 50.
Ydında Türk Mi-
zabçıuğı" adb,
baskısı tükenen
kitabının başı-
nda Türkiye'de
mizah konusun-
da en kapsamb
araşürmayı
yapmış olan Aziz
Nesin, amaclanndan binnin de bu in-
celemeyi daha da genişleterek kitabın
yenı bir baskısını yapmak olduğunu
söyledi. Mizahın aslında Arapça "mü-
zah" kelimesinden türedığını. ancak
son yıllarda Türkçeleştirme akımının
da etkisiyle mizahın "gülmece" adını
aldığını belirten Nesin, bu kelimeyeki-
mılen karşı çıksa, "Her şeye gülünmez,
gülünen her şey de gülmece değildir, gü-
lünmc>en gülmeceler de vardır" dıyen-
ler olsa da sözcükleri yalnız anlamlan
dolayısıyla var etmediğimizi vurgu-
ladı. Nesin, "Renkler gibi güimecenin
de türleri var. tnsan kahkahavla güler,
güle güle ölür, güle güle altına iser,
bıyık altından güler, göbeği çatlayınca-
\a kadar güler... Bizi güldüren her şey
gülmecedir. Gülmece, sağlıklı olmalı ve
insanı güldürmek için insan tarafmdan
\apılmalı."dedı.
Türkiye'de güimecenin tanı-
mlannın farkb olduğuna da değinen
Nesin, "Gülmece yarariı obnalı, işe ya-
ramalı, halkı savunmalı derler. Oysa
bu, güimecenin türlerinden yalnızca bi-
ridlr" dedı.
Her ülkenin ve sınıfm kendine özgû
gübneceleri olduğunu bebrten Nesin,
sosyal içeriği olmayan gülmecelerin de
olabileceğini, ancak toplumsal güime-
cenin zaman zaman silah habne gele-
bileceğini söyledi. Nesin, toplumsal
gülmece üzerine şunlan söyledi:
"Toplumsal gülmece intikam al-
maktv. Sosyal bir sınıfm öbür sımftan
ya da bir yoksulun bir zenginden hınç
alma siiahıdır. İnsanlar silahla yapa-
mayacağı bazı işleri gülmeceyle yapar-
lar ve yıpratırlar. Evren için gülmeceye
gerek kalmadı. Onun her yaptığı şey
gülüttü. Bence en büyük gülmece kitap-
lanndan biri Evren'üı anüandır."
Toplumsal gülmecelenn işe ya-
radığına, sık sık anlatıldığına değinen
Nesin,"Halk gülmeceteri yararudır ve
sık sık kullanılır, oysa bireysel gübnece-
ler îki kez anlatıuıuız" dedi.