Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS1994 CUMARTESİ
12 KULTUR
Yazmaeserler
toplanıyor
• KONYA (AA) - El yazması ve
nadir basma eserler, Konya Bölge
Yazma Eserler Kütüphanesi'nde
onanlarak, koruma altına
aüruyor. Yetkililer, tarihj değere
sahip birçok yazma eserin halen
sımsarlann eünde bulunduğunu
ve bir bölümünün de yasadışı
yollardan yurtdışına kaçınldığmı
belirterek, ortaya çıktığında veya
yeri belirlendiğinde bu tür
eserlerin büyük miktarda paralar
ödenerek satın alındığını
söylediler. Onanmlan
tamamlanan eserlerin,
araştırmacılann hizmetine
sunulduğunu belirten yetkililer,
yazma veya nadir basma eserlerin
bağış olarak kabul ediJdiğini,
aynca oluşturulan komisyon
tarafından yapılan
değerlendirmeye göre satın da
alındığını kaydettiler. Yetkililer,
kütüphanedeki el yazması ve
nadir eser sayısının 17 bini
bulduğunu bildirdiler.
Kyzikos'daantik
kazı
• BANDIRMA(AA)-
Balıkesir'in Erdek ilçesine bağb
Hamamlı Köyû yakınlannda
bulunan Kyzikos antik kentindeki
kazı çakşmalan devam ediyor.
Erzurum Üniversıtesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Abdullah Yaylalı,
başkanlığında yürütülen
kazılarda, Hadrianus
Tapınağı'nın tamamının ortaya
çıkanlmasına çalışılıyor. Prof. Dr.
Yaylalı, Hadrianus Tapınağı ile
ilgjji çalışmalan sürdürdüklerini
belirterek, şunlan söyledi: "M.S.
124-165 yıllan arasında, Roma
İmparatoru Antonius Pius
tarafından tamamlaülan
tapınakla ilgili ilginç veriler elde
ettik. Tapınağın planı konusunda
ilginç ipuçlan var. Tapınakta iki
boyutta sütun kullanılmış. Daha
önceki kazılarda 2x 17 sütun
çapına ulaşmıştık."
Altın Portakal Film
Festivali'ne destek
• ANTALYA (AA) - Antalya
Altın Portakal Film Festivali'nin
5 milyar liralık bütçesinin büyük
bölümünün, dün faaliyete geçen
Festival Çarşısı'ndan sağlanacağı
bildirildi. Büyükşehir Belediye
Başkanı Hasan Subaşı, eski Doğu
Garajı'nda kurulan Festival
Çarşısı'nda, standlann
kiralanndan yaklaşık 3 milyar lira
gelirsağladıkJannı belirterek,
"Geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl
da Festival Çarşısı, Alün Portakal
Film Festvali'nin fınans kaynağı
olacakür" dedi. Subaşı, Festival
Çarşısı'nın önümüzdeki yıllardan
itibaren modern ve kalıcı bir çarşı
hüviyetine kavuşturulacağını da
kayaetti.
İzmit'e 'Kadın Sanat
Evleri'
• KOC AELİ (AA) - lzmit'te her
mahalleye 'Kadın Sanat Evleri'
açılacak. Saraybahçe Belediyesi
Kadın Sanat Evleri sorumlusu
Ayşe Kayalar, uygulamaya
Haahızır Mahallesi'nden
başlayacaklannı, bunu, daha
sonra tüm mahallelere
yayacaklannı söyledi. Kayalar,
sanat evlerinde hanımlara
biçki-dikiş, boyama ve diğerel
becerilerine yönelik çahşmalar
yapılacağını belirterek, sanat
evlerinin her kadına açık olacağını
kaydetti. Kayalar, "Çalışmalar
sonucu oluşturulacak eserler, yıl
sonlannda sergilenecek" dedi.
'Fotograflarla
Bupdur' yapışması
•BURDUR (Cumhuriyet) -
Burdur Belediyesi'nce, Burdur'u
fotograflarla belgelemek ve
fotoğraf sanatına ılgıyi arttırmak
amaayla. fotoğraf yanşması
düzenlendi. Burdur Belediyesi 4.
Kültür ve Sanat Şenliği
etkinliklerinden biri oTarak bu yıl
üçüncüsü gerçekleşürilecek olan
yanşmaya sanatçılar, en çok alü
yapıtla kaülabilecekler.
Değerlendirmede siyah-beyaz ya
da renkü aynmı yapılmayacak
yanşmaya kaülacak amatör
sanatçılar, yapıtlannı 30 Ağustos
1994 Salı günü saat 18.00'e kadar
Burdur Belediyesi Basm
Bürosu'na teslim edecekler.
Yanşmada ödül alan ve
sergilenmeye değer bulunan
yapıtlar 1 eylülde başlayacak 4.
Kültür ve Sanat Şenüği
kapsamında Devlet Güzel
SanatlarGalerisi'nde
sergilenecek.
Halk Eğitim
Semineplepi
• Kühür Servisi -Çağdaş Istanbul
Platformu ile Beşiktaş
Belediyesi'nin birlikte
düzenledikleri Halk Eğitim
Seminerleri kapsamında bugün
saat 15.0O'te "Resim" konulu
semineryeralıyor. Saat 16.30'dakj
seminerin konusu ise "Sanat
Tarihi". Seminerlerçerçevesinde
yann saat 15.00'te FOTOGEN
üyelerinin gerçekleştireceği
"Fotoğraf konulu seminer, saat
16.30'da ise Nilüfer Ergin'in
"Heykel" konulu semineri yer
ii
Nükhet Duru, Rumelihisan'ndaki konserleriyle 'neoklasik' tarzda müzik yaptığını vurguluyor
Sevcliğiııı müziği yapmak istiyorum
ASUMARO
Bir sanatçıyı plaktan dinlemekle
sahnede dinlemek arasında ne kadar
büyük fark olabileceğinin cardı bir
örneğiyle karşı karşıyayız adeta.
Yüzünden gülüşü eksik olmayan,
sesinden taşan duygu yoğunluğuyla
seyirriyi kah hüzünlendirip kah coş-
turan bir sanatçı bu.
Yıllann eskitemediği ünlü sanatçı
Nükhet Duru, Rumehhisan'nda se-
venlerine geçmişten bugüne uzanan
zengın bir müzik ziyafeti sunuyor iki
gecedir. Bu gece son kez seyircileriy-
le buluşacak olan Duru'nun konser
öncesi provalanna konuk olduğu-
muzda ilk farkettiğimiz onun ne ka-
dar duygusal, ne kadar sıcak ve ne
kadar 'insan' olduğuydu.
Sahne kayıtlanyla bir aJbüm
"Bana insan lazım" diyor Duru.
Son kasetinin stüdyo kayıtlannı de
bu yüzden bütün arkadaşlanyla bir
arada gerçekleştirmiş: "Şarkı söy-
lerken yaşadığunı, hücrelerimin yeni-
lendiğini hissediyorum. Aşk doluyo-
rum, sevgi doluyorum, hüzün y aşıy o-
nım. Şarkılann sözleriyle birlikte ya-/*
şamımın ritmi değişiyor. Tabü ki'I
stüdyoda çok seyirci ounayınca, o se-«
yirciye kendini ifade etnie duygusu
aza iiB.vor. Bu yüzden sahnedeki per-
formans çok farklı oluyor. Seyirciyi
karşımda gördüğümde, ışık yüzüme
yansıdığında çok başka bir heyecan
oluyor. Aslında bütün dileğim, sahne
kayıtlanndan bir albüm çıkartabil-
mek. Teknik olarak daha sağlayama-
dım ama çok Lstiyorum"
Söz konusu kasette Sezen Aksu,
AJj Kocatepe, Sertap Erener, Levent
Yüksel, Sadun Ersönmez ve kısa bir
süre önce ararruzdan aynlan Uzay
Hepan'nın ımzalan var. Hepsi kendi
dalında ünlü isimler bır araya gelin-
ce ortaya son derece keyifli bir çalı-
şma çıkmış:
"Dostça, sevgiyle, duyguyla, bir-
likte müzik y apmaktan, birlikte söy-
lemekten keyif aldığunız için, anında
sözleri ve bestelerin belli yerlerini de-
'Şarkı söylerken yaşadığımı, hücrelerimin yenilendiğini hissediyorum.Yaşamımın ritmi değişiyor. Seyirciyi karşımda gördüğümde, ışık yüzüme
yansıdığında çok başka bir heyecan oluyor. En büyük dileğim, sahne kayıtlanndan bir albüm çıkartabilmek.'(Fotoğraflar: DEVRİM BARAN)
artık "pop müzik şarkıcısı değilim"
diyor. Son dönemdekı pop müzik
parçalannı göz önünde bulundura-
rak, tararu *neo-klasik' diye nitelen-
diriyor:
" Bu konserlerin anlamı benim için,
ukalalığı bir tarafa bırakmak gere-
kirse biraz "neo-kla-sik' tarzda müzik
yaptığımın altını çizmek. Bunu kim-
seyi kınamak için söylemiyorum, bir
seçim meselesi. Ben öyleğiştirerek hepimi/in ortak fikriy le bir
albüm çıkarma arzusuyla işe baş- değilim, onu sevmiyorum.
ladık. Bir anlamda şu anda piyasada Sevdiğim müziği yapmak
geçer akçe olan müziğin, yapıtlann
da antitezi gibi oluştu bu albüm. Hiç
tavizsiz, keyfimize göre nitelikli ve
güzel müzik dinJeme meraklılanna
öyle bir hikaye üretmek hoşumuza
gfttr.
gerekriğini düşünüyorum. Ajda Pek-
kan da böyle bir şey söylediyse eğer,
böyle bir seçim yapmtş olabilir ilerisi
için, hiç sanmıyorum ama. Ben çey-
rek ömür verdiğim sanat hayatımda
yakalayacak çok başka şeylerim ol-
duğunu düşünüyorum. Tiraj her şey
değil, para her şey değil". Şarkı sözle-
nn önemı çok büyük onun için, çün-
kü müzik, mutlaka bir şeyler söyle-
son derece çarpıcı. Nükhet Duru
Nazım'ı kendine yakın buluyor mu?
"Tabü ki. Çok derin, ve çok sevilesi
bir kimliği olduğunu düşünüyorum
Nazım Hikmet'in. Onun içindeki
acıyı, özlemi hissediyorum. Onun için
"Gebenyorum Kederden" gibi sivri
bir şarkıyı okumay ı hiç düşünmeden
kabul ettün. Şiiri Sezen buldu. "Al-
lahım" dedi, "Bunu nasıl söylersın
'Neo-klasik' tarzda müzik
Rumelihisan'nda izleyicisiyle ya-
şadığı buluşma, Nükhet Duru için
çok önemlı. Çünkü kendisine eşlik
eden büyük orkestra, klasik müzik-
çilerle pop müzik ustalanm bir ara-
ya getiriyor ve ortaya tam sanatçının
arzuladığı gibi bir sentez çıkıyor.
Yıllardır koruduğu çizgisi, sadeliği
ve canlıhğıyla pop müzikte sahip ol-
duğu yeri edinen Nükhet Duru,
istiyorum. O listede bile ol-
mak istemiyorum. Beğen-
mediğim için değil, içlerin-
de beğendiklerim oluyor,
ama ben onu yapmıyo-
rum". Yenı çıkan pop
müzik sanatçılannı genel-
de beğenmediğini, aradan
baalanru seçüğini beür-
tiyor Duru. Tarkan'ın Rumelihi-
san koserlerinde sahneye çıkan Ajda
Pekkan'ın genç şarkıcıya "Artık sizi
yakalayabilmek için çok çahşmamız
gerekiyor" demesini de hayretle
karşılıyor." Bir kere ben kendi zevki-
mi değiştirmeyi düşünmüyorum. Bu
çok egoistçe gelebilir ama bu beğeni-
nin de çok geçici olacağını düşünüyo-
rum. Gençleri daha ileri taşımamız
Dostça, sevgiyle, duyguyla, hepimizin ortak fıkriyle bir
albüm çıkarttık. Şu anda piyasada geçer akçe olan
müziğin, yapıtlann antitezi gibi oluştu bu albüm.
Hiç tavizsiz, keyfımize göre nitelikli ve güzel
müzik dinleme meraklılanna öyle bir hikaye
üretmek hoşumuza gitti.
meli:" Ben mutlaka şarkımda bir şey
anlatmak, bir tortu bırakmak. bir şey
düşündürmek, bir yere götürmek
mecburiyetinde hissediyorum kendi-
mi. Büyük şairlerin şürlerini yorum-
lamaya titiztik göstermemin sebebi de
bu." Sanatçının son iki albümünde
Nazım Hikinet'in şiirlerinden beste-
lenmış şarkılar dikkati çekıyor.
Özellikle "Geberiyorum Kederden"
bilıyor musun, duyuyorum besteyi
ama yapamıyorum. Bunu götür
Ali'ye de yapsın" dedi. Öyle oldu, gö-
türdüm Ali'ye, yaptı".
Şarkı söylemeye 14 yaşındayken
başlayan Nükhet Duru'nun müzik
yaşamında Mehmet Teoman adeta
bir dönüm noktası. Şarkı söylemeyı,
okuluna gidecek olanağı olmadığı
için sahneye çıktıktan sonra, çalışa
çalışa öğrenen Duru, plak yapma
zamam geldiğinde kendisine öneri-
len şarkılan bir türlü beğenmemiş:
"Çok fena şeylerdi ama çok da hit
oluyorlardı. Ben beğenmedikçe °bak
gördün mü' diyorlardı. Ben gene
meşhur olamadım diye üzüntümden
kahrolurken, Mehmet Teooman'ı
buldum, Tanju Okan'ın pkuduğu
"Kadınım" ın sözlerinden. 'İşte böy-
le laf yazan birini ıstı-
yorum' dedim ve bu buluş-
ma böyle gerçekleşti".
Timur Selçukun ise
aranjör olarak tarzını be-
lirlemekteki etkisi büyük.
"Balad şarkıcısı olmamı
sağladı."
Yıllar yılı yapüğı mü-
zikten ödün vermeden
çalışan Nükhet Duru'nun
yaşamında 1982'de yeni
bir dönem başlıyor. Pop müzik bir-
den alıcı kaybedince, o da pek çok
sanatçı gibi çıkışı sanat müziğınde
anyor:
" Aslında şu anda fantezi' tabir
edüen çok sesli Türk müziğiydi
yaptığım. Pop müzik birden alıcı kay-
bettiğinden, çıkış yolunun bu olduğu-
nu düşündüm. Vaşamak da zorun-
daydım zaten. Başka işim yok ki be-
Devlet Tiyatrolarıgeri dönemez!
DT'de genel müdürlük düzeyinde 'seçilmiş - atanmış' tartışması sürüyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Devlet Tiyatrolan'nda genel mü-
dürlük düzeyinde yaşanan "secilmiş
- atanmış" tartışmalan sürüyor.
Bozkurt Kunıç'un genel müdürlük
koltuğuna oturmasıyla yeniden baş-
layan kriz, geçen günlerde Kunıç'un
Kültür Bakanlığı tarafından geçici
görevle Antalya'ya gönderilmesi ve
Tamer Levent'in görevi vekaleten
devralmasıyla devam etti. Devlet Ti-
yatrolan bölge müdürleri, bir sistem
çıkmazma dönüşen yönetsel krizi
tartıştılar ve durumun DTyi nasıl
etkiledığini değerlendirdiler:
MEHMET EGE: (Ankara DT
Bölge Müdürii)
Kuruç'un verdiği hukuk savaşı sa-
dece göreve gelmek için. Ama göre-
vin de biramacı olmalıdır. Kuruç'un
genel müdürlük döneminde sanatsal
ve yönetsel bağlamda olumlu sonuç-
lar vermedi. Aynca, şimdide verdiği
hukuk savaşı içinde DT için bir
program önermiyor. Kuruç, ya-
sanın kendine verdiği haklan kul-
lanırken önemli birgerçek atlanıyor.
Kuruç, şimdi bile DTye gidiş geliş-
lerinde başlayan çalışmalan durdur-
mak ya da engellemek gibi olumsuz
bir tavır sergiledi. Sadece bir hukuk
savaşı vermiş bir kişinin DT Genel
Müdürü olması doğru değil. Şimdi-
ye kadar içinde bulunduğu kuruma
böylesine inatla direnen başka bir
bürokrat yoktur. Kuruç sanatçı
kimliğine sahiptir, ancak bu kimliği-
ni kendini korumak için değil, sanat
adına kullanmalıdır. Kuruç, sanat
adına doğru olanı yapıp istifa et-
melidir. Yoksa DT, sanatsal ve idari
açıdan zarar görecektır.
RÜÇHAN GÜRAY: (Trabzon
DT Bölge Müdürü)
Bizler 7 ilde de seçilerek göreve
geldik. Seçimle gelen insanlann gö-
revlerine devam etmeleri gerekir. Biz
DTyi layık olduğu yere getirmeye
çabşıyoruz. Biz buraya kimsenin
yardımı olmadan geldik. Seçim
sisteminin devletin bütün kurumla-
nna yayılması gerekir. Saruyorum
bir örnek olduk, çünkü artık bütün
kurumlarda, çalışanlar kendi mü-
dürlerini seçmek istiyorlar. Bundan
bazı kesimler rahatsız oldular. An-
• Devlet Tiyatroları bölge müdürleri, bir sistem çıkmazına
dönüşen yönetsel krizi tartıştılar. Seçimle göreve gelen bölge
müdürleri, kurumun özel yapısına dikkat çektiler. Seçihnişler,
sistemin değiştirilmesini isterken, kurumun tartışmalarla
yıpratıldığını ve etkinliklerin durdurulduğunu söylediler.
Kültür Bakam'mn konuya el atması gerektiğini belirttiler.
cak, Türkiye seçimle gelmiş yönetici-
lere abşmak zorundadır. Bizim üst-
lendiğimiz, bir misyondur. Hukuka
saygımız var, ancak DT'nin özel
yapısına sahip çıkılıp saygı du-
yulmalı.
CENGtZ YILMAZ: (tzmir DT
Bölge Müdürü)
Bölge müdürleri, ilk kez kurum
içinde yapılan bir seçimle iş başına
geldiler. Bunun yasal olmadığım sa-
vunuyorlar. Ancak biz, insanlann
kimi istediğine baktık. Kuruç. buna
karşılık bir hukuk savaşı başlattı.
Böylclikle 'İnsanlann uyum içinde
çalışabileceklerine inandıklan yöne-
tkilerin göreve gehnesi, hukuka
aykındır' gjbi bir görüntü yaratıldı.
Bu tartışmada kimin haklı, kimin
haksız olduğu tartışıbr, ancak DT
çahşanlan ve bütün sanatçılar bir
bekleyiş ve tedırginlik içinde. DT co-
cuk oyuncağj olmasın. Bir an önce
DT Genel Müdürü belirlensin ve
herkes yapüğı ışlere devam etsin. Bu
kargaşanın aşılması için cıkar bir tek
yol görüyorum; Sayın Kültür Ba-
kanı. bu konuya el atmalıdır. Vur-
gulamak istediğim bir konu var. Biz,
20 gün önce repertuvan belirledik.
Seyirci sayısını yükseltmek için çalı-
şmalanmıza başladık, ancak bu ida-
ri sorunlar yüzünden. kimden emir
alaeağımızı bilmiyonız ve aksakük-
lar çıkıyor. Tek İcorkum bu karga-
şanın seyirciye yansımasıdır.
BORA OZKULA: (Bursa DT
Genel Müdürüj
Böyle idan değışiklikler devletin
diğer mekanizmalannda sorun ya-
ratmıyor olabilir; ancak, sanat üre-
ten kurumun bundan etkilenmesi
çok olanakb ve böyle bir kurumun
bu sorunu kendi yöntemlenyle çöz-
mesi gerekir. Bizler seçimle bu işlere
talıp olan insanlanz. Kendisi de se-
çimle gelen kaptanımıza bir şey ol-
ması bıa de etkiliyor. Böyleükle,
Türkıye'deki tıyatro etkileniyor.
Devlet. sanat üreten kurumlara
daha akılcı ve esnek yaklaşmalıdır.
Yeni gelen bıri ile yaptığımız işler
durabilir, başladığımız calışmalar
onaylanmayabilir. Bu işe baş-
ladığımızdan beri Kuruç'un 3 yılda
yapamadığını yapük. Bunlann için-
de özellikle ileriye yönelik program-
lar var. Bürokrası kanadında
problem olabilir; ancak. bizim işi-
miz insanlarla sanat adına birleş-
mektir.
HAKAN ÇİMENFER: (Diyar-
bakır DT Bölge Müdürü) :
DT'de 2 yıldır gelenekselleşme
yolunda olan bır bıçim var. Bu bi-
çim. seçim sistemine dayab. Bun-
dan sonra da geri değil, ileri gidil-
meli. Bundan böyle DT yönetıcile-
n seçimle belirlenmeli. Çünkü se-
çimle gelen insanm seyirciye ve sa-
natçıya karşı sorumluluğu olduğu
için verimlilık artıyor. DT şu anda
8 bölge müdürlüğüne yayılmış du-
rumda. bu müdürlüklerin hepsı-
nin bır baştan yönetilmesinin ola-
nağı yok. Ömeğın Dıyarbakır'ı en
iyi, Diyarbakırlılar bilir. Bu soru-
nun çeşitli yansımalan var. Diyar-
bakır DT, olağanüstü hal bölge-
sinde tiyatro yapmaya çalışıyor ve
yönetim düzeyinde yaşanan böyle
bir kriz insanlan etkiliyor. Burada
insanlar yalnızca tiyatro yapmak
için varlar ye tiyatroda başka ya-
pacaklan hiçbir şey yok. Bunun
bilinmesini ve bu krizin olabildi-
ğince çabuk çözülmesini istiyo-
rum.
Girardot'mın riskli lılıııi
Hippolyte Girardot
Kültür Servisi - Hippolyte Girar-
dot Fransız sinemasının 90'h yıllar-
da çıkardığı "en heyecan verid" ak-
tör olarak kabul edıliyor.
Maıion Brando, Danid Day-
Lewis ve Jean Paul Behnondo
kanşımı olarak nitelenen Girardot,
son olarak Patrice Leconte'un yö-
netmenliğini üstlendiği 'Le Parfum
d'Yvonne' filminde oynadı. 1958
yazında Cenevre Gölü kıyısında ge-
çen ve bir geçici zevkler dünyasının
anlatıldığı film, duyarlık ve fantezi-
ler üzerinde yogunlaşıyor. Girar-
dot'nun fılmde canlandırdığı Victor
Chmara. kendisine aşık olan güzel
Yvonne, yıldız olma hayalleri kurar-
ken, başka bir kimliğe bürünüyor.
Geri planda ise Cezayir bağımsızbk
savaşı var. Eric Rochant'ın. 'A
• Fransız sinemasının
'heyecan verici
aktörü' Girardot,
zirveye emin adımlarla
ilerîemektense riskli
projelerde yer almayı
yeğliyor.
World Without Pity'filmindebaşrol
oynattığı Girardot, bu fılmden önce
kısa fılmler yönetmiş ve ülkesinde
kendini kabul ettırmiş bir aktördü.
Ancak Rochant'ın filminde can-
landırdığı yabancılaşmış Parisli genç
rolü ona birdenbire ün getirdi. Roc-
hant, Girardot'yu yıllardır tanıyor-
du ve filmde Hippo adlı gencin öy-
küsünü anlatırken, Girardot'nun
bazı kişisel deneyimlerinden de ya-
rarlandı.
Lübnanlı yönetmen Maroun
Bagdadi ise 1991 yılında çektiği
'Hors La Vie' filminde oynatmak
üzere Girardot'yu seçü. Yaşanmış
bir olaya dayanan film, Fransız
gazeteci Roger Auque'nün Bey-
rut'ta rehin kaldığı dönemı konu
ediniyor.
Şimdiye dek cıddi filmlerde rol
almaya özen gösteren Girardot,
bugünlerde Fransız ırkçılığını ele
alan bir filme başlamak üzere. Bu
filmde ilk yönetmenlik denemesini
gerçekleştirecek bir yönetmenle
çahşacak olan aktör, kariyerinde
güvenli bir yol izlemektense riskJe-
re girmeyi yeğliyor.
ninı. ne yapabilirdim yani? Ama o za-
man özel kanallar yokfu ve TRT'nin
dt'netiminden hiçbir şey geçiremiyor-
duk. Biz çok /or ve dikenli yollardan
geçtik, geldik".
Sonra yepyeni bir deneyim daha
yaşıyor Nükhet Duru, evleniyor ve
aııne oluyor. Bugün alü yaşına gelen
Cem, sanatçının yaşamındaki en
önemlı şey. Ondan söz ederken göz-
leri parfıyor: "Böyle bir ortam içinde
büyüyor, kendi şartlarında büyüyor.
Ona verdiğim zamam az da olsa yo-
ğun vermeye çalışıyorum. Mutlu bir
çocuk. Kendi dünyasını kurabildi, o
da müziği çok seviyor. Herkesi dinli-
yor, en çok Burak Kut'u seviyor. Be-
bekliğinden beri şarkı söyleyerek bü-
yiîrrüm onu. Çok güzel şarkı soylü-
yor, tam yerinde, tonunda. Bu ülkenin
şartlarında şarkıcı olursa gurur du-
yarım. Ama benim aldığım yaralan
almasın".
Çocuğunu büyütürken bir süre
müzikten ayn kalan Nükhet Duru,
bunun yalnızca üiten' olduğunu, ru-
hen hiç ayn kalmadığını belırtse de,
geçen zaman izleyici yitirmesıne,
yeniden döndüğünde zorlanmasına
neden olmuş:
Eski kitleme ulaşamadım
"Hala zorlandığımı söyleyebilirim.
Bütün eski kitlemi yakalayabildiğimi
sanmıyorum, onlara yeniden ulaşma-
ya çalışıyorum. Yeni izley iciler de var
tabü. Ama çocukiann benden hemen
hoşlanabileceklerini, bu konulara yo-
ğunlaşabileceklerini sanmıyorum.
Ama üniversite gençliğine ulaşmak
isterim."
Duygulannı 'yoğun' yaşayan bır
sanatçının duygusal yaşamı ile sanat
yaşamım dengelemesi mümkün mü?
Aşk ve evlilik üretkenliği etkiliyor
mu? Bu sorulara da olanca içtenli-
ğiyle yanıt veriyor:
" Bence ikisi çok başka şeyler. Bir-
birini besleyebilecek ve doğru insana
rastlayabildiğiniz zaman çok müthiş
birşey. Bütün mesele o doğru insanı
bulabilmek, o şansı yakalayabilmek.
Birlikte üretebilmek, birlikte fikri
paylaşabilmek, birbirinin başansı-
ndan gurur duyabilmek. Bunlar artık
çok zor rastlanan şeyler. Hele sanatçı
bir kadının böyle bir ilişkiye rastla-
ması çok zor oluyor. Ama önce çok
hoşJanıvor, böyle tanınan, sevilen bir
kadınla beraber olmaktan, bir süre
sonra bu kadına istese de istemese de
öndeymiş gibi davranılmasından bi-
riktirip kin duyuyor."
İmaj, bütünle oluşur
Karşılaşüğı tüm güçlükJere, ya-
şadığı sıkıntılara karşın umudunu
hiç yitırmeyen, iyimser bir insan
Nükhet Duru. Her güldüğünde ne-
şeli değil, aksine üzüntülüyken daha
çok gülüyor; kötümser ve negatif ol-
mayı seçmiyor. Nedüşünürse kendi-
sine onun döneceğine inanıyor ve bu
yüzden pozitıf düşünüp pozitif hare-
ket ediyor.
Daha kaseti çıkah birkaç ay oldu-
ğu halde şimdıden yenı albümünün
hazırlıklanna başlamış. Hepsini bir-
den kaydetmek yerine teker teker,
düşünerek yapmayı istiyor ve yıl
başına yetiştirmeyi planhyor; "Za-
man geçiyor, ben istedikierimi söyle-
yemiyorum gibi geliyor. Mümkün
olsa bütün herkesin kasetlerini de alıp
söyleyeceğim. Arsızuk var herhalde.
Çok seviyorum şarkı soyleyemeyi,
öyle bir yıl bekleyemem. Oticarety a-
panlar için, bir yılda iyice suyunu
sıkıp artık kaset bir tane bile' sat-
madığı anda öbürünü çıkarmak. Be-
nimki sattığı zaman üç yıl, dört yıl
satıyor zaten. Bir y ü kullanılıp atılmı-
yor. "Nükhet Duru Klasıklen", en
çok satan diskler arasında. Bunlar da
beş sene sonra öyle olacak. Bunun
için uğraşıyonım. Ama öyle olacak
diye aralara bir bucuk yıllar vere-
mem".
•Zaman geçiyor,
ben istedikierimi
söyleyemiyorum.
Mümkün olsa bütün
herkesin kasetlerini
de alıp söyleyeceğim.
Arsızlık var herhalde.
Çok seviyorum
şarkı söylemeyi.
Yıllardır topuz yapüğı siyah saç-
lan ve abarüsız giyımiyle benimse-
nen sanatçı, fıziksel görünümünü
değiştirmeye kalktığında tepki alı-
yor. Şu anda gözlerine mavi lens
takrnış ama bunun da ne kadar süre-
ceği belh' değil, çünkü " kara gözleri-
nin"sevildiğini biliyor. Pop dünyası-
nda egemen olan imaj' furyasına
olumsuz bakıyor:
" Böyle bir takun insanlar gelip de
yelpaze ve kuyruk takarak imaj oluş-
turamazlar. İmaj insanın kaşıyia gö-
züyle değil, bütünüyle oluşacak bir
şey. Kendinin uzantısıdır imaj. Yani
bu sene imajımı menekşe gözlü ve
kızü saçlı yapmaya karar verdim di-
yerek olmaz. Lens takmamın sahney-
le ilgisi yok, kadınca bir şey bu, heves
eder insan. Aynca hiç estetik ameli-
yat da olmadım. Çok eksik zannet-
meye başladım kendimi. Bir genç
prodüksiyonum eksik, bir de estetik
ameliyatım. Onlan yapayım, komple
sanatçı olacağım!"
s