Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 TEMMUZ1994 CUMARTESİ
DİZİYAZI
DİN, TİCARET VE SİYASET ERBİLTUŞALP
Araştırdı ve yazdı 8
B.asının açığa çıkardığı Kuleli'deki
örgütlenme haberinden sonra, 100'e
yakın öğrencinin ifadesi alınıyor, 33
öğrenci "nurlu" ufuklara yelken açıp
okuldan uzaklaşıyordu. Bu sayıya
daha sonra Bursa Işıklar'dan 16,
Izmir Maltepe'den 17 öğrenci daha
eklenecekti. 51 öğrenci ise aileleri
tarafmdan okuldan alınıyor,
öğrenimleri yanda kalıyordu.
ı986 yıhnda Silahlı Kuvvetler,
irticai sızmalan önlemek için bir
yandan büyük çaba harcarken; öte
yandan doğuda terörü önleme adına
"cihada çağrı" yapıyordu. İnanılması
gerçekten güçtü ama, bölgede kırsal
alana havadan atılan, kentlerde
duvarlara yapıştınlan ilan ve afışlerle
halk bölücülere karşı "Allah
yolunda" savaşa çağnlıyordu.
IrticanıneliSilahlı
Kuvvetler'iniçinde•^"^~ erkesi uzun uzun düşündüren ordu em-
H
rinde "eşlerini tesettüre zorlayan" genç
askerlerden söz edilıyordu:
"a. Yıkıcı-bölücü unsurlann, özeüikle
irticai unsuriann şeriat kanuniannm ha-
kim olduğu bir devlet kurma ve Tiirk Si-
lahlı Kuvvetleri mensuplanna yönelik fa-
aliyetlerini devam ettirme gavreti içeri-
* — sinde buiunduklan ve her fırsatta Silahlı
Kuvvetier'e samaya çalıştıklan bilinmektedir. Bu ne-
denle subay >e astsubay lardan ideolojik olaylara doğ-
rudan ve dolaylı olarak adlarının kanştığı tespit edi-
lenler hakknida K.K.K.'ce gerekli işkmler yapn
bnaktadır.
c. Yıkıcı bölûcü unsuriann. özellikle irticai unstır-
bum genç subay ve astsubaylann laikliğe aykırı dü-
şünce ve göriişleri daha çabuk benimseyebileceklerini
düşünerek faaliyetlerini özellikle genç subay >e astsu-
bay lar üzerinde yoğunlaştırmak suretiy le Silahlı Kuv-
vetier içerisinde örgütknmeye çalıştıklan görübnüş-
tür.
d. İrticai dûşünce yapısını gizleyerek Silahlı Kuv-
vetier'e ginneyi başaran, ancak daha sonra tavır ve
davranışlanyla kendini açığa vuranlar, öncelikle
Atatürk ilke ve inkdaplan doğnıltusunda büinçlen-
dirilecek, kazanılmaya çalışılacak; buna rağmen ka-
zaıuiamayacağına kanaat getirilenler hakkında ge-
rekli tşlemler yapdacakür.
h- 1. Sıralı tüm komutanlıklarca birliklerindeki su-
bay ve astsubaylann tutum \e davranışlan, özedikle
kıta ve gami/on içinde irticai görüş etrafında grupla-
şan ve birbirlerine destek veren, eşleri tesettür uy giıla-
yan, sosyal faaliyetlere bilinçli olarak katılmayan.
kadınlann erkeklerle tokalaşmalanndan imtina
edenler y akından takip edilecek; bunlar hakkında ge-
rekli işletnler derhal yapılacaktır."
| Kuleli'deki Fethullahçılar
Basının açığa çıkardığı Kuleli'deki örgütlenme
haberinden sonra, 100'e yakın öğrencinın ifadesi
alınıyor. 33 öğrenci "nurhı" ufuklara yelken açıp
okuldan uzaklaşıyordu. Bu sayıya daha sonra Bur-
sa Işıklar'dan 16, İzrrur Maltepe'den 17 öğrenci
daha eklenecekü. 51 öğrenci ise aileleri tarafından
okuldan alıruyor, öğrenimleri yanda kalıyordu. So-
ruşturmanın en önemli bulgusu. kuşkusuz, Kuleli'-
deki şeriatçı örgütlenmenin ardındaki grup olan
Fethullahçılardı.
Ankara, İstanbul ve Çankın'daki astsubay ha-
zırlama okullanna da çengel atılmış; oradakı öğren-
cilerede "zor görevler" verilmişti. 20'ye yakın öğren-
ci de bu okullardan uzaklaşünldı.
Kısa bir süre önce dinı "toplumu yaptştıran bir
zamk" olarak gören Evren, Sılahb Kuvvetler ıçin-
deki geh'şmeyi "korkunç" olarak niteleyecekti. Çu-
kurova Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada, o güne
değin askeri liselere 813 öğrenci sızdınldığını söyle-
yecekti.
Yakalananlar, sorgulananlar ve yargılananlar
her ne kadar, kendilennı "Fethullahçr olarak ta-
rutıyorlarsa da; İzmir'ın Bornova ilçesinde vaazlar
veren Erzurumlu din hocası Fetnuilah Gülen, "Fet-
htdlahçüığı" reddediyordu. Yaalı acıklamalanyla
oluşturduğu savunma mantığına göre de görünürde
haksız sayılmazdı:
"Bugüne kadar, önceden planlayarak hiçbir teş-
kilat ve örgüt kurmadım. yönetmedim ve kunıiu bir
teşkilata da girmedim. Yegane gayem; dini. Allah'ın
iradesi istikametinde yorumlayabiİmek ve yasayabü-
mektir. Başkalanmn beni tanımalanna engeİ ola-
mam. Bu husus esasen mümkün değildir. Kişilerin
beni taıumalan doğrultusunda bir arzu taşımadığun
gjbi, tammalannın engeUemeye çalışacak vaktim de
yoktur. Kişiler İslamı benim anlatımım sebebiyle ve
takip ettiğim tarzda benimsemişlerse bunu kendimden
değil. Islamın fıtriliğinden (doğal yapısından) ve zor-
lamadan kabul edilebilirliğinden bilirim.
Son olarak: Müslüman doğdum. İslamı aniattnn ve
anlatıyorum. Müslümanca ölmek Lstiyorum. Bunun
temini için bir ktsrnı kişi ve kunıluşlarla bûiikte kendi
adıma grup kurma isnadını şiddetle reddediyorum.
Buna mukabü. İslamı bilerek kabul eden hcrkesi kar-
deş bilmekre olduğumun bilinmesini isterim." (Nok-
ta, 22 Şubat 1987)
Fethullah Gülen; Fethullahcıhğı şiddetle redde-
diyordu ama. İslamı "kendi öze! anlatunı fle açıkl-
dığm" ve bu yorumlannın da benımsendiğini söylü-
yordu.
İslamın özel yorumundan. bilinen anlamda elbet-
te bir "örgüt" çıkmazdı; ama. yakın tarihin en çok
suçlanan islamı kesınıi olan "Saidi Nursi ve talebele-
rinin" yorum aynlığındah ayn bir "cemaat" pekala
çıkabiürdi.
| AHahyoftındasavaş...
1986 yıhnda Silahlı Kuvvetler, irticai sızmalan
önlemek için bir yandan büyük çaba harcarken: öte
yandan doğuda terörü önleme adına "cihada çağn"
yapıyordu. İnanılması gerçekten güçtü ama. bölge-
de kırsal alana havadan atılan. kentlerde duvarlara
yapıştınlan ilan ve afışlerle halk bölücülere karşı
"Allah yolunda" savaşa çağnlıyordu.
"Vatandaş! Mukaddes kitabnmz Kuran-ı Kerim
diyor ki (El-Fjıfal/46): "AUah'a ve onun resulüne
itaat edin. Birbinnızle çekışmeyın. Sonra zaafa dü-
şersiniz. Rüzgannız kesilip gider." Bakm, yüce İslam
dini size ne emrediyor 'Sıanle savaşanlara karşı Al-
lah yolunda siz de savaşın.' (Bakara suresL, 190.
ayet)..." diye başlayan el ilanlan Hakkari, Siirt,
Mardin. Diyarbakır, Tunceli, Van. Bitbs'ten hava-
lanan uçak ve helikopterlerle dağıulıyordu.
Bölücülükle mücadele edıldiğı bir dönemde dev-
let; Türkiye'nın Müslüman halkına "mûmin, mû-
nafık ve kâfir" bölünmesinı yaşatıyordu.
Şeriat özlemleri belki de; ordunun kendi iç bün-
yesınde izledıği yol ile, ülke düzeyinde başvurduğu
yöntem arasındaki çelişkıyle kökleniyordu. Askeri
okullardaki sızınüya karşı gelen ordu, halkını Allah
yolunda savaşa çağınyordu.
| MGKdeğenendirmeleri
Askeri okullardaki irtica operasyonundan son-
ra. Milb Güvenlik Kurulu'nun "hükümete yansıyan
değeriendinneleri" sorunun boyutlannı göstermesı
bakımından çok ilginç ipuçlan verecekti:
"İran modetinden etkiîenen bazı gnıplar fikri pro-
pagandayı arttınmanın y anı sıra münferit de olsa si-
lahlı eylemkre yönelebilirler.
Silahlı Kuvvetler, güvenlik kuvvetleri ve istihbarat
örgütleri içine sızma çaltşmalannı arttırabilirler.
Kendi ideolojilerine yatkın personeli kritik görev-
lere getirmek için çaba göstereoUirler.
Sempatizan durumuna getirdikleri genç subay lar
ABD Savunma Bakanlığı Müste-
şarlığı'nın, RAND Corparation'un Gra-
ham Fuller gibi CIA'da yetişmiş bir uz-
manının başkanlığmda haarlatüğı Tiirki-
ye'de İslam Köktenciliğinin Geieceği" adb
bu rapor; her sözcüğü dikkatle okunacak
bir belge aslında. Kitabın sunuşunda yer
alan bir başka yargı ise uzun uzun düşün-
dürüyor. Türkiye'deki İslami hareketin
son yıllarda kazandığı "seviyeden, olgunluktan öv-
güyle söz ermesine" karşın raporun "bizim basuı" ta-
rafından yenı bir "irtica kampanyasına malzeme
yapılmasından" yakınılmasını hak'lı görmek, ger-
çekten güç.
Bu bağlamda, Türkiye'de ulusal basını kendi
kaynaklanna kulak tıkayıp, Amerika'yı dinlemekle
suçlamak, aynca çok düşündürücü. Basına yansı-
yan ve aksi kanıtlanamayan, ulusal kaynaklı belge-
ler karşısında susmak, bana, "uluslararası" kur-
nazbktan başka hiçbir şeyi anlatmıyor.
Ulusal kaynaklardan elde edilen bilgi ve belgeleri
yansıtanlan; son yıllarda ABD'nin sıründan ka-
zanılan o "dûzeye" hiç yakışmayan yaklaşımlarla
suçlamak ise, her şeyden önce FuDer'in "Olumlu
İslamcılar'' sıfatırun hak edilmediğinin bir gösterge-
sı oluyor. Bu yöntemin; Fuller'in uzun yıllarçalıştığı
Amerikan Haber Alma Örgütü CIA'nın, artık bü-
tün dünyada çok iyi bilinen, kendi vatandaşlan için
bile uygulamaktan çekinmediği ünlü karalama yön-
temini arumsatıyor olması da, çok daha önemli.
CIA'dan Graham Fuller'in değerlendırmelerini
"kendi siy asi çıkarianna hizmet edecek" biçimde an-
lamak. bu "sağduyuhı" yorumlan kamuoyu yaran-
na sunmak, elbette, iletişim özgürlüğünün bir gere-
Gecmişte birkaç kez geniş çapta tasfıyeler yapıl-
masına karşın "hala Nurcularla iIişkLsi" bulunan as-
keri öğrencilerin varlığına "hatta pek çok sayıda
Nurcu subayın orduda faaliyet gösterdiğine" dikkat
çekilen rapor on bir maddeden oluşuyordu:
"1. Yayguı ve yapdanmaya bağlı olarak geniş bir
taraftar kitlesine sahip olduklan yıırtiçi ve yurtdj-
şında toplam 4 milyon civannda mensuplan bulun-
duğu bizzat Fethullahçı çevreler tarafmdan ifade edil-
mektedir.
2. Nihai amaçian, diğer irticai unsurlarda olduğu
gibi Türkiye'de şeriat düzenini hakim kılmaktır. An-
cak bu amaç. oluşturmaya yönclik çalışmalannda
'İslamıyetin yaşanmasi" olarak belirtilnicktedir.
3. Fethullahçı grubun başlıca özelliği; propaganda
eğirim ve kadrolaşma sürecini takip eden dönemde
İslami bir devrim üe amaca ulaşmaktır.
4. Muhtemel devrimin,iki temel unsurun gerçeldeş-
mesine bağlı olduğu kanaatindedirier.
a) Yurtiçinde oluştunılacak zemin. b) Yurtdışından
temin edilecek imkânlar.
5. Yurtiçinde propaganda ile Tiirk halkının bilinç-
lendiribnesi, bu kitknin kayıtsız şartsız desteğinin
sağlanması için eğitim ve fjnânsman teminine yöneük
faaliyetlere hız verümiştir.
Demokratik
SolParti
Genel Başkanı
Bülent Ecevit,
yerel
araseçim
öncesi
partisinin
düzenkdiği
bir mitingde,
İstanbuTun
zamajı zaman
çağdışıbir
Ortadoğu ülkesi
gönlnrülerine
sahne
oMuğunu
vurguluyordu.
Ortaokul
çağlanndaki
çocukların
giysilerindeki
aniayış
giderek
kanıksaıtmaya
bile
başlanıyordu.
CIA'nın ünlü "eksperlerinden" Fuller'in "ılımh İs-
lam" tanımının arkasına saklanmakla, hiç kimse,
hıç kımseyi kandıramıyordu.
Tanhınde "31 Mart gibi gerici ayaklanmalan"
bastırma olavlannın da yeraldığı Türk Sılahü Kuv-
vetlen kaynaklı bu belgenin gerçekbği, başka kanı-
tlarla da ortaya çıkacaktı.
| İslamlaştipmacıZiya-ÜIHak...
1988 yılında da tırmanan irtıca gebşmelennden
yakınan anayasal kurumlann başında ordu yer ab-
vordu. Mayıs ayında toplanan MiUı Güvenbk Ku-
rulu'nda söz alan Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora-
miral Emin Göksan'ın sözleri, başkent kulislerine "ir-
tica nedeniyle istifa" olarak yansıyordu. İstifa habe-
nnin yalanlanmasından sonra; modern görünümlü,
tahsilb, terbıyeb, dıl bilen şeriat yanblan sevinçlenni
yansıtırken "şecaatlerini" de söyleyeceklerdı.
"Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Emin Gök-
san'ın "ırtıcaı faalnetler' nedeniyle 23 mayıstaki Milli
Güvenlik Kurulu toplantısından sonra istifa ettiği yo-
lundaki Milliyet'in haberinin gerçek dışı olduğu açı-
klandı. Milliyet. orduyu millete karşı ktşkırtmaktan
vazgeçmeyecek mi? Yıllardır Türk basını (!) CIA,
KGB ve MOSSAD kokusu taşıyan haberierie Müs-
lüman Türk halkına saldırılannı sürdürüyor. Bazı ga-
zeteler Müslüman halka saldırmak için adeta yanş
içindeler.
Ziya-İ I Hak'm vefat haberleri manşette yer abr-
ken, Milliyet gazetesinin ortasına iki habçr yerleştiril-
mişti. Birisi Ziya-Ül Hak haberi diye Butto'nun kızı
pusuda", bemen yanında ise "Oramıral Göksan irti-
cai faabyetler nedeniyle görevi bıraktı. Güçlükle
caydınldı'. Genelkurmay'dan yapılan açıklamayla
bu haber yalanlanıyordu.
Ziya-Ül Hak haberinde muhalefeti ön plana ÇH
karan Milliyet, aynı günkü Sabah ve Günaydm'dan
aşağı kalmıyordu. Daha da ileri giderek; Müslüman
Türk milletinin dost ve kardeş ülke Pakistan'm
İslamlaştırma programıyla şöhret bulan Başkanı Zi-
ya-Ül Hak'a sempati duymasuu engeUemeye çabşı-
yor, Türk ordusunu Müslüman Türk halkma karşı
kışkırtıyor.
Milliyet bunca sahip değiştirdi, el değiştirdi ama
çirkin huylanndan vazgeçmedi. Son yıllarda bir yer-
lerden direktif alarak Müslümanlığı suç sayan Milli-
yet, orduyu millete karşı kışkırtmaktan vazgeçmiyor.
Milliyet ve benzeri gazeteler bu çirkin oyunlanndan
ne zaman vazgeçecekler. Yoksa milletin vazgeçirme-
sini mi bekliyorlar?"
| Masum bir dilek
Çocuk say ılacak y aşta insanlarm, şeriat kamplannda eğitim gördüklerine ilişkin haberler bir tehlikenin sinyalini veriyordu.
ve askeri öğrenciler tarafından askeri personel ve te-
sisler hakkında bilgi toplama faaliyetlerine girişe-
bilirler. Askeri okullara sızan Nurcular, ders çab-
şmak maskesi altında Saidi Nursfnin kitaplannı ve
Kuran tefsirlerini okutmaktadniar.
Çalışmalannı özellikle astsubay lar üzerinde yo-
ğunlaştıran Nakşibendiler ise çeşitli evlerde yaptık-
ları eğitim toplantılarmm y anı sıra Adıvaman Menzil
Köyü'nde bulunan tarikat Bderi Şeyh Raşjt Erol'u zi-
yaret etmektedirier."
| CIA, KGB, MOSSAD kokuhı haberler
Türkiye. her geçen gün biraz daha, sessizce şe-
riaün kucağına itibyordu. Baa dernek ve vakıflara
bağb öğrenci yurtlannda yeüştirilerek harp okul-
lan, askeri bseîer ve astsubay haarlama okullanna
yerleştirilen öğrencilerden 90'ının 1987 ilkbahan-
nda okullanyla ib'şkileri kesilmişti. Ailelerinin istek-
leri üzerine okullanndan abnan öğrenci sayısı ise
92'yeulaşıyordu.
O yıbn sonlanna doğru, bir masanm çevresinde
toplanan yurtsever subaylar, yayımlandığında akı-
1lara durgunluk verecek bir çabşmayı başlatacak-
lardı.
Yıllannı basında gecirmış bir ınsanın "bizim ga-
zeteciler, bizdeki resmi makamlarm açıklamalann-
dan çok, Amerika'daki toplantıda konuşan uzman-
lann bilgilendirmelerini dinliyorlar" yargısına
katılmaması olanaksız.
Bu doğru ve hakb yargı "Amerikan Gizfi Belge-
lerinde, Türkiye'de İslamcı Akımlar" adb kitabın su-
nuşunda yer abyor.
ğîdir. Ama. örneğin; bir kolordu komutanbğının, ya
da emniyet genel müdürlüğünün aynı konudaki
"olumsuz" değerlendirmelerini yok saymanın. ya-
zanlan karalamanın "reel poütikada" başka bir
adının ve anlamının olduğunu da bibnek gerekir.
Bu işlerin adı-anlamı; öyle söylendiği gibi tek-
nolojinin sağladığı yeni olanaklarla "küreselfcşme"
fılan değil; doğrudan bir işbirliğidir, hem de dış güç-
lerle işbirliğidir.
Yeşıl kuşak projesınden. Fuller raporuna uzanan
"akdjara durgunluk veren" örneklenyle. bu ışbırliğı-
nin kanıtlan ileride, elbette sergilenecek; Islamın
"milli"bğinın "ulusal" değil. "uluslararası" olduğu
gözler önüne senlecek.
"İşioe gelen Amerikan kaynaklı belgeleri öv, işine
gelmeyen Türkiye kaynakh belgelere söv" anla-
yışının en çarpıa örnegı, 1987 yıbnda yaşandı.
Ordu kaynakb bu belgede "irticai unsurlardan
Nurculann faaliyetkri ve çeşitli devlet kademelerin-
deki Fethullahçılann Silahlı Kuvvetier'estonaları ko-
nusunda yeni tasan ve metotlanna karşı aunacak ön-
lemlerden" söz edıbyordu.
I
66. Mekanize Tümen Komutanbğı'nca hazırla-
nan 28 Kasım 1987 tarihli belgede; 3. Kolordu Ko-
mutanlığı'nın bu konuda 25 kasımda vaptığı bir
çalışmaya göndermeleryapılacaktı. Herkesin istedi-
ği gibi yorumlayabileceği ama; tarihe kaynak ol-
ması açısından, en az CIA'dan Fuller'in raporu ka-
dar önemli olan bu belgenin yer aldığı dergi haberi,
her nedense "suskımlukla" karşılanacakü.
6. Yurtdışından temini planlananimkânlariseSuudi
Arabistan ve .Mısır gibi bazı ülkelerin desteklerinin
sağlanmasıdır.
7. Devrime hazırlık sürecinde: (a) Siy asi ve idari
kadrolarda görev alan Nurcu kişilerin, hükümetleri
şeriat ilkeleri paralelinde yönlendirmeye çalışacak-
lan, (b) Nur şaİdrtlerinden -öğrencilerinden- 3000 ki-
şilik intihar komandosu grubu yetiştirilerek devrime
hazır hale getirileceği, (c) Orduya sızılarak subay,
astsubay ve askeri öğrenciler arasında taraftar ka-
zandacağı, (d) Diğer irticai unsurlarla Lşbirliği
imkânınm aranacağı ve ülkücü kesimle Türk-İslam
sentezinde diyalog kurulduğuna dair haberler intikal
etmiştir.
8. Bilinçlendirilen gençliğin, davaya sağlayacağı
faydalar nedeniyle kadrolaşma çahşmalannda; as-
keri okullar. polîs kolejleri. öğretmen okullan ve bazı
fakülteler faaliyet alanı olarak hedef seçilmiştir.
9. Öğretim kurumlannin sıralamasında askeri
okullann ilk sırayı alması, anılan kesimin orduya
sızma konusunda kararlılığını gostermektedir.
10. İrticai faaliyetleri nedeniyle ilişkileri kesilen as-
keri öğrencilere rağmen, hala Nurcularia ilişkide bu-
lunan askeri öğrencilerin mevcut olduğu, hatta pek
çok sayıda Nurcu subayın orduda faaliyet gösterdiği
anılan kesim yanulannca ifade edilmektedir.
11. Nurcu kesime ait olduğu belirtilen bazı okullar-
daki öğrencilerin, askeri okullara gireburnelerini te-
min maksadıyla devlet okullanna kaydınlmaları ve
buradan mezun obnalanma sagJanmasma çalişıimak-
tadır."
1908'lerden günümüze uzanan süreç içinde şeriat
özlemlerinin ulaştığı boyutu görmezden gebp;
"Müslümanlığını yaşama" gibi masum bir dileğin
arkasında; kökleri Kabakçı Mustafa, Patrona Halil
ve 31 Mart'lar benzeri gerici ayaklanmalara daya-
nan kinler yaüyordu.
En sonunda büyük bir patlama olacak, bir za-
manlar "Biz aynı dinin evlatlanytz", "Dimmize
sımsıkı sanbnalıyu" gibi sözler söyleyen Kenan Ev-
ren söylediklerini unutacak ve meydanlarda "Türki-
ye'de irtica var" diye bas bas bağıracaktı.
"Peki VTirt yapıyorlar okul yapıyorlar bugün. Niye
yapıyorlar? Vatana, millete hizmet diye mi yapıyor-
lar? Hayır. 10-15 sene sonra bu cocuklar ordunun
muhtelif kademelerini ele geçirecekler. Kimi bölük,
kimi tabur, kimi alay komutanı olacak. Ve bir hare-
ketle orduyu ele geçirebilirlerse, memleketi de iste-
dikleri rejime sürükleyebilecekler. Bugüne kadar as-
keri okullara, bazı derneklerin açtığı yurtiarda beyin-
leri yıkannuş 813 talebe yerieştirUmiş. Şimdi soranm
size, bu yapılan iş dini inanç rrudır. dini ibadet midir,
yoksa hıy anet midir? Kinulerine sorarsanız vatanma,
miüetine, dinine bağlı insan yetiştiriyoruz diy ecekkr-
dir."
"Adını vermek istemediği" bir din adamının video
kasetlennden örnekler vererek Çukurova Üniversi-
tesi öğrencilerine "Türkiye'de bunian dinJeyenter
varsa, Türkiye'de irtica yoktur nasd deriz?" diye s o
ruyordu. Evren de artık şenat isteklerinın gerçek ol-
duğunu görüyor; yurduna ve ulusuna "son hizmet-
lerini" yapıyordu. İşin tuhafı Turgut özal da, Ev-
ren'in irtica konusunda söylediklerine kaUldığını
açıkbyordu. Evren'in akbnı başına getiren ürmanış,
iktidar partisinde ve hükümette de endişeyle
izlenmeye başlanacaktı. Milli Savunma Bakanı
Safa Giray, "Türkiye'de bugün korkulacak tek şey
irticadır'' diyor ve irticaya karşı sonuna kadar
mücadele edeceğini söylüyordu.
YARIN:Kontrg8Pllladanmı,
Faisal Finans'tan mı?..