25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtiyaz sahibi: Berin Nadi Genel Yavın Koordinatörü' Hikmet Çetinkaya • Genel Yavın Danışmanr Orhan Erinç • Yazıişleri Müdürlen: İbrahim Yıldız, DinçTayanç(Sorumlu), #Haber Merkezi Mü- dürü. Hakan Kara Di} Haberler Ergun Balcı • Ekonomı: Biilent Kızanlık • İsiıhbaraı: Yalçın Çakır • Vurt Haberleri: Mehmet Saraç • Makalcler: Sami Karaören # Spor: Abdülkadir Yücelman • Düzekme: Abdullah Yazıcı Ankara Temsilcısr Mustafa Balba\ •Huber Müdürü: Doğan Akın AtatürkBul- vanNo:125. Kat: 4, Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7 Hat),Tclex. 42344. Fax: (4)4195027 •İzmır Temsılcısı. Serdar Kızık, H Zıva Blv 1352 S.2 3 Tel.4411220 Telex: 52359. Fax. 44191 [7 •Adana Temsılcısı: Çeön Yiğenoğlu İnoniı Cd 119 S No- 1 KdV 1. Tel: 3522550-3522601-3522492. Telex. 62155. Fax. 3522570 Müessese Müdürii- Erol Erkut • Koordma- lör Ahmet KoruLsan •Muhasebe. Bülent Ye- ner #ldare Hüsevin Gürer •Işletme. önder Çelik • Bılgı-Işlem Naillnal »Bılgısavar Sıs- tem: Möriivet Çiler #Reklam Reha Işıtman Yıyımliyu ve Basan: Yenı Gün Haber Ajansı. Bdsın ve Yd\ıncılık A Ş TürkoçağıCad 39 41 d g a l o g l u 34334 lst PK 246 Islartbul Tcl (0 212)5i:(^O5(2()hJl)Tclc\ 222-kı. F.ı\ (i) 2 i : ı 16TEMMUZI994 İm.sak: 3.44 Güneş: 5.38 Oğle: 13.15 İkindi: 17.13 Akşam: 20.42 Yatsı: 22.26 Ayfer Feray toprağa verildi • MUĞLA (Cumhuriyet)- Bodnım'da önceki akşam geçirdiği rahatsızhk sonucu nayaünı kaybeden tiyatro ve sinema sanatçısı Ayfer Feray dün Merkez AdüyeCamii'nde kıbnan cenaze namazından sonra Bodrurn'da toprağa verildi. Türkiye'nin birçok yerinden Bodrum'a gelerek cenaze törenine katılan sanatçılararasında Derya Baykal, Ekrem Bora, Haht Kıvanç, Seyyal Taner, Ülkü Aker, Ferdi özbeğen, Haldun Dormen, Yıldız Kenter de vardı. 1928 yılında Izmir'de doğan Ayfer Feray 1952 yıhnda Vatan Gazetesi'nin güzellik yanşmasında ikinci seçilmişti. Egitim bilimleri mezunları • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eğitimin > önetimi, programlanması ve planlanması alanlannda ö^renim gören Ankara Üniversitesi Egitim Bilimleri Fakültesi mezunlan, Milli Eğitim Bakanlığı'nın kendilerini öğretmen ahmlannda kapsam dışı tutmasını tepkiyle karşıladılar. Eğitim Bilimleri Fakültesi'nin kurulduğu yıldan beri eğitim yönetimi ve halk eğitimi konulannda işgücü yetiştirdiğini anımsatan mezunlar, siyasi tercihler uğruna kendilerine öğretmenlik hakkının tanınmadığını savundular. Kameramanlar Derneği • İstanbul Haber Servisi- Türkıye'de özel televizyonlann yayın hayatma başlamasından sonra sayılan ortan kameramanlan tek çaü altında toplamak amacıyla Televizyon Kameramanlan Derneği kunıldu. Derneğin geçici başkanlığına ise TRT'den Orhan Tanakınç getirildi. Eminönü'ndeki Marmara ve Boğazlan Belediyeler Birliği'ne ait Oba Restoran'da bir tanışma gecesi düzenleyen Televizyon Kameramanlan Demeği'nin ilk fahri üyeüği ise Bakırköy Belediye Başkanı Ali Talip Özdemir'e verildi. Hazine arazileri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Belediyecilik Derneği ile Konrad Adenauer Vakfı tarafından Hilton Oteli'nde düzenlenen basın toplantısında, devlet tarafından konınamayan Hazine arazilerinin belediyelere devredilmesi ve bundan böyle imar affı çıkanlmaması önerildi. Arsa. Ofısi tarafından satışa çıkanlan arsalann belirli ellerde toplandığı ve spekülatif ortamlar yarattığı öne sürülen toplantıda aynca. belediyelerin imar zabıtası kurmalanna olanak sağlanması istendi. Hollandalı bilim adamları ölümden sonrasını araştırdılar Yaşamın sondurağıtarüşılıyor • Hollandalı bir grup doktor, 10hastanede4 yıl boyunca kalp hastalan üzerinde yaptıklan çalışmalann, ölümün yaşamın son durağı olmadığını gösterdiğini ileri sürüyorlar. Çeviri Senisi - Hollandalı bir grup doktor ve psikolog dünya- nın en eski sorusuna bilimsel bir yanıt getirdiler. "ölümden son- ra yaşam var mı?" sorusu ile bu kez filozof ve din adamlan de- ğil, bilim adamlan ilgilendi. Reignstaate Hastanesi kardi- yologlanndan doktor Pim Lommel ve Utrecht Üniversite- si psikologlanndan Ruud van VVees bu sorunun yanıtının ke- sin olarak "evet" olduğunu id- dia ediyorlar. Hollanda'daki 10 hastanede 4 yıl boyunca kalp hastalan üzerinde calışüktan sonra, edindikleri bilgilerin ışı- ğında ölümün, yaşamın son du- rağı olmadıgı görüşünde bir- leşiyorlar ve bu görüşü destek- leyecek bilimsel kanıtlara sahip olduklanru belirtiyorlar. Hastanede yattıklan sırada klinik olarak ölen ve tekrar ge- riye döndürülen hastalann 5 ta- nesinden biri, yaşadıklanru so- mut olarak anımsıyor. Ancak bu hastalar, ayru deneyimi ge- çirmiş önceki hastalardan farkb olarak ölünce kendilerini rüya- daymış gibi hissetmediklerini söylüyorlar. Oysa pek çok has- ta bu deneyimin yaşantılannı temelden değiştirdiğıni kay- dediyor. Van VVees, "Ölümü Yaşama Deneyimi"nin (ÖYD) pek çok yolun kesiştiğj bir nokta oldu- ğunu açıklayarak şöyle konu- şuyor: "Bu çalışma tıp, felsefe, temel bilimler. din \e parapsiko- lojiyi bir araya getiriyor ve ölü- mün herkes için farİdı bir de- neyim olduğunu gösteriyor." Çalışma sırasında kullanılan ileri yöntemler ve bilimsel yak- laşım nedeniyle bilim adamlan da çalışmayı ciddiye almak zo- runda kahyor. Londra Kraliyet Maudsley Hastanesi'nden nö- ropsikiyatrist Dr. Peter Fen- Öteki dünvaya zamansız gidenler şu yazı ile karşılasabilir: "Geri dön. Yanltş yoldasuı." wick bu çalışmanın modem bi- lımin temelinı sarsacağını öne sürüyor, çünkü modern bilimin ruh ile beden arasında ayınm yapmadığmı söyleyerek görüş- lerini şöyle dile getiriyor: "Gali- le kendi kendine şu soruyu soru- yordu: Akıl beyne mi hapsedili- yor, voksa ruh olarak mı ortava çıkıyor? Bugünün bilim adam- lan ruh kavramını rümüyle red- dediyorlar, çünkü beynin, bilinci konrrol erriğine inanıyorlar. On- lara göre eğer beyin ölürse her şey birlikte ölüyor.Beyin bir te- levizyon cihazına benziyon be- yin yaşam deneyimlerini ve bilin- ci yayınlayan bir araç. Bu bağ- iamda TV cihazı bozuiduğu za- man yayın yapamıyor. Ancak bu, programlann da birtiği an- lamına gelmiyor, çünkü prog- ramlar yayın dalgalarında varlığmı devam ettiriyor. Buna koşut olarak insan ölünce büinç farklı bir konumda yasamuıı sürdürüyor. Beyin, biyolojik ola- rak öldüğünde hastanın bedene geri dönme kararını alabildiği bilimsel olarak kamtlandığı tak- dirde bilim adamlarının tüm ku- ramlan yeniden gözden geçirme- si gerekecek." Dr. Van Lommel hastaneye yatınldıktan bir müddet sonra kalp krizi geçirip, yaşama geri döndürülen kalp hastalanndan oluşan bir grup üzerinde çalışıyor. Bu hastalar kalp kri- zinden önce ve sonra tıbbi yön- den çok sıkı izleniyor. Eski çalı- şmalardan farkb olarak bu has- talara ilaç verilmiyor. Bu çalışma çerçevesinde kli- nik ölüm şöyle tanımlanıyor: "Dolaşım ve solunumun durma- sıyla beyne yeterli kan gitmeme- si sonucunda bilinçsizlik dunı- munun ortaya çıkması." Ölüm halının süresi vücuda bağlı bu- lunan monitörler aracılığı ile öl- çülebiliyor. (45 saniye ile iki da- kika arası.) Araştırma ekibi hasta yaşa- ma geri döner dönmez bilinç- sizlik süresine ilişkin aynntılan öğrenmeye çalışıyor. Hasta anımsıyabildiği kadan ile his- settiklerini aktanyor. Bir yıl sonra aynı hasta ile bu kez çok aynntılı bir görüşme yapılıyor ve hastaya ÖYD'nin yaşamla- nnda ne gibi değişikliklere yol açüğı soruluyor. Van VVees'in ilk ızlenimlerini sorduğu 62 hastanın pek çoğu klasik "öteki dünya" görüntüsü çiziyor: Bedeni terk etmek, hu- zur dolmak, vücudu diriltme çabalanru yukandan izlemek, bir tünelin içine girmek, ışık sa- çan bir varlıkla karşılaşmak. ölü akrabalara rastlamak ve en sonunda vücuda geri dönme karan alarak geri dönmek. Ne var ki bırtakım hastalar tümüy- le farklı bir tablo çiziyor. Örne- ğın bir hasta denizin ortasında bir kaya görüyor. Sonradan ka- yanın aslında bir insan olduğu- nu anlıvor. KöpriUüKanyon ıçtnilk ASUMAN ABACIOĞLU İZMlR - Antalya'da Köp- rüçay üzerinde iki baraj yapıl- ması projesine büyük tepki gösterilmesi üzerine, Çevre Bakanhğı"nın, kanyon içinde- ki Beşkonak-1 Barajı'nın ÇED raporuna ilişkin olum- suz görüş bildireceği öğrenil- di. ÇED Genel Müdürü Mu- rat Suııgur Bursa. "ÖzellikJe kanyonu içine alan Beş- konak-1 Barajı'nın yapdması- na dair çok ciddi bir tepki var. Biz bu olumsuz görüşleri gö- zardı edecek değüiz" dedı. Çevre örgütleri ve meslek ku- ruluşlan ise yalnızca Beşko- nak-1 Barajı'nın değil, her iki barajın da yapımına karşı ol- duklannı bildirmek üzere ÇED Genel Müdürlüğü'ne telgraf yağmuruna başladılar. •Çevre Bakanhğı, kanyon içindeki Beşkonak-1 Barajı'nmÇED raporuna ilişkin olumsuz görüş bildirecek. Yapımcı fırma Kepez'in ilk barajı. ikincisinin yapımmı sağlamak amacıyla " yem" olarak kullandığı vurgulandı. Antalya'da, Köprüçay Mıl- lı Parkı içinde yer alan ve do- ğal SİT alanı olarak koruma altında bulunan Köprülü Kanyon'da, Kepez Elektrik A.Ş. tarafından vapılması planlanan Beşkonak elektrik santrallan; çevre örgütleri, meslek kuruluşlan, turizmci- ler ve üniversitelerden bilim adamlan tarafından büyük tepki gördü. Barajlann. yapıl- dıklan yerin ve nehnn doğal yapısını bozacağını. onnanla- n, tanm alanlannı, yerleşım birimlennı. tanhi alanlan su altında bırakarak hayvan ve bitki türlerinı ortadan kaldı- racağinı, doğal, kültürel ve ta- rihi değerlere büyük zarar ve- receğini bildiren bu kuruluş- lar, aynı zamanda. barajlann üreteceğj elektriğe o bölgede gereksinim duyulmadığını vTarguladılar. Ikinci için incelemeler süriiyor Çevre Bakanlığı'nın, bu tepkiler karşısında kanyon içerisinde yapımı planlanan Beşkonak-1 Barajı'na ilişkin olumsuz görüş bildireceği, Köprüçay Milli Parkı dışında kalan Beşkonak-2 Barajı'na ilişkin ise incelemelerini sür- düreceği öğrenildi. Konuyla ilgili bilgi veren ÇED Genel Müdürü Murat Sungur Bur- sa, özellikle kanyonu içine alan Beşkonak-1 Barajı'nın bu koşullarda yapılmasına ilişkin çok ciddi bir tepki ol- duğunu belırterek, "Biz bu olumsuz görüşleri gözardı ede- cek değüiz. Biz, bu görüşlere itibar edeceğimizi yönetmeliği- mize koymuşuz. Beşkonak-2 için de ciddi endişeler var, ama özellikle Beşkonak-1 için çok ciddi endişe ve tepkiler oidu" diye konuştu. Çevreci tepkisi, yerini buldu Doğal Hayatı Koruma Derneği yöneticilerinden Mu- rat Yarar. Çevre Bakanlığı'- nın barajlardan bırine ilişkin olumsuz görüş bildirmesinı "önemli bir adım" olarak nite- lendirerek. bunda tüm çevreci kuruluşlann. turizmcilenn ve Milli Parklar Genel Müdür- lüğü'nün kararlı tutumunun payı bulunduğunu söyledi. Yarar. Köprüçay'ın, el değ- memış bir nehır olarak sundu- ğu değerlerin ve olanaklann olduğu gibi korunmasıru iste- dıklerini belirtti. Kırsal Çevre ve Orman So- runlannı Araştırma Derneği Başkanı Doç.Dr. Yücel Çağ- lar ise, "Birinci barajın, çevre- ye zarar >ereceğini kabul edip, ikincisinin çevre) i etkikmeye- ceğini düşünmek komiktir, yanlıştır." dedi. Brezilya'da meydana gelen don olayı ülkenin kahve üretiminin yüzde 25'ini yok etti Kahve tiryakilerinintadı kaçtıÇeviri Senisi - Dünvanın kahve üreten belli başlı 10 ülke- sı. geçen hafta Brezilya'nın Pa- lacio do Itamaratv kentınde BreziKa'nın durumunu tartış- mak üzere toplandı. Time der- gisinin son sayısında çıkan ha- berde. kahve tiryakilerinin kah- ve fivatlanndaki yükselme olasılığı karşısında duyduklan kaygı dile getirilıyor. Geçen hafta Brezilya'da bek- lenmedık bir anda kahve plan- tasyonlannı yakan don olayı. ülkenİH kahve üretiminin yüzde 25'nin >ok olmasına vol açtı. Dolayısıyla fıyatlar tavana vur- masa da büyük oranda yüksel- di. ABD'de Procter and Gamb- le şirketi sattığı kahvenin fi- vatını yüzde 17 oranında arttırdı. Fransa'da ortalama fı- yat artışı yüzde 20'lere ulaştı. Ingiltere v e diğer Av rupa ülke- leri yakında yüzde 15 dolayında birartışbekliyor 1989 yılında Uluslararası Kahve Örgütü'nün etkinliğini vitirmesiyle beraber kahve stoklan çoğalmış, fiyatlarda • Dünyada kahve fıyatlan yükselmeye başladı. ABD'de Procter and Gamble şirketi, sattığı kahvenin fiyatını yüzde 17 oranında arttırdı. Fransa'da ortalama fiyat artışı yüzde 20'lere ulaştı. İngütere vediğer Avrupa ülkeleri, yakında yüzde 15 dolayındabirartış bekliyor. Uzmanlar fiyatlardaki bu artışın devam edeceğinden kaygı dujuyorlar. voizde 50Tere varan düşüşler 10 milyar dolarlık bir kayba yaşanmıştı. uğradığı tahmin ediliyor. Stok- Kahve üreticilerinin 1993 lann yığılması üzerine kahve yılına gelinceye kadar yaklaşık üreticileri üretimi kesince, 1994 yılında fiyatlar birdenbire iki katına çıktı. Czerine bir de don olayı yaşanınca, fıyaı artışlan panik yaratacak boyutlara ulaştı. Tüm bu gelişmeler sırasında Japon tüketicisi beklenmeyen bir şekilde fıyatı düşük "nes- kafe"den uzaklaşarak tercihinı daha pahalı fıltre kahveden ya- na yapmaya başladı. Fransa'da da tiryakiler "cafe noir"den vazgeçerken. İtalyanlar"espres- so"lanna ne denli sadık olduk- lannı gösterdiler. Dünya tüke- tıcilennin başını çeken Ameri- kalılar kahve tüketimini arttı- rmaya devam ettiler. Son gelişmeler karşısında ABD'de sıradan bir pastanede bir fıncan kahve 1.25 dolardan (37 bin TL) 1.40 dolara (42 bin TL) yükseldi. Ne var ki. yükse- len fiyatlann kahve tiryakilerini etkilemeyeceği şimdiden gö- rülüvor. MESELA DEDIK.. İVJ. evsim normalleri" oldu- ğu gibi 'memleket normalleri' de vardır. Bunu bilmeyip de 'o nasıl şey, hiç öyle olur vmxT diyenlerin şaşınp kaldığı nice haller vardır ki bize göre 'normal'dir. Bunlar okullarda oku- tulmadığı için de pek çok memleket evladı öğrendikleriyle yaşadıklan arasındaki çelişkiyi açıklayamaz, bunalıma düşer. Biz işte tam da bu noktaya parmak basarak 'memleket normalleri'ni açıklamayı iş edindik, böylece memleketin saf ve temiz va- tandaşlannı kafa kanşıklığına karşı uyarmayı kendimize vazife bildık. YalansÖylemek norma] midir? - Öğrenci yalan söylerse çok kötü- dür. Amma.. müdür yardımcısı üç günlük rapor alırsa işinin hallola- cağını söylerse 'normal'dir. - Ev içinde birbirine yalan söyle- mek çok kötüdür. Amma.. komşu- lara yalan söylemek 'normal'dir. - Vatandaşın yalan söylemesi suç- tur. Amma.. yetkililerin vatandaşa memleketin yüce menfaatleri adına 'gerçekleri tam olarak ifade etmeme- si' 'normal'dir. - Yalan söylemek kötüdür. Amma.. yerine, durumuna, icabına. kişisine göre 'gerçeği tam olarak yansrtmak' daha kötü olabilir. Onun için de ey benim saf ve temiz vatan- daşım, doğruyu söylerken dokuz ke- re yutkunun, onuncu yutkunuşu- nuzda da sözünüzü yutun. Bu arada unutmayın ki, hiç kimse sustuğu için MemleketNormalleri... suçlanmaz. amma.. konuşunca başı derde giren çok kişi vardır. Hem baksanıza ne divorlar. 'Düşünmek suç değildir ama düşündüğünü söyle- mek suç olabilir'. Bu lafı da unut- mayın, öyle 'ben bildiğim doğruları söyİerim' diye tepınmeyın, başınıza iş açarsınız ki sizi kimsecikler kurta- ramaz. 'Memleket normalleri'ne göre yalandan kimse ölmemış ama, doğrulardan çok kişi ölmüştür. Acilen zengin olmak normal midir? 'imdi 'yalan söylemek' deyince biraz düşünmek gerekiyor. Elbette ki yalan söylemek hem suçtur hem ayıptır hem de günahür. Yalan söy- leyenin burnu uzar, dili şişer, daha bilmem neler olur neler... Hoş ata- lanmız 'doğnı söyleyeni dokuz köy- den kovarlar, onuncu köyde bir de da- yak atarlar' demişlerse de yalan söy- lemek kötüdür. Kötüdür amma... - Çocuklar yalan söylerse kötü- dür, kulaklan çekiür, ağızlanna acı biber konur. Amma.. büyükler ço- cuklara her yalanı söyler, bu da 'nor- mal'dır. normaldir, bunu sor- mak anormaldir. Onun için bizim sorumuz da biraz acayıp kaçn. Siz hâlâ zengin olmadınız değil mi? Ola- mazsıruz. çünkü bunlan size okul- larda öğretmediler. Neyse. bereket versin ki şimdi bu önemli eksiğinizi u apatma firsaünı buluyorsunuz. Bu bölümü dikkatle okumak 'acilen zengin' olmak için bıre bırdir. - Babanız, daymız. amcanız, akra- ba taallukattan bir şeyiniz etkili ve yetkili bir yerde mi? Tamam, sizin yüksek bir 'kredibiliteniz' var de- mektir. Yani istediğiniz kamu ban- kasından ya da uygun özel ban- kalardan, o da olmadı doğrudan devletten kredi, teşvik, arkalama. destek olma fasıllanndan yüklüce paralar alabilirsiniz. Bir iş yapa- cağınızı söyler, ama asla o işi yap- mazsınız. Bu parayı faize yatınr, arttınr da arttınrsınız. Birkaç yıllar geçtikten sonra birisinin aklına gelir- se sızden biraz para isterler. Verme- nıze hiç gerek yoktur. oralı ol- mazsınız. Biraz tantana olursa da aldınş bile etmezsiniz. Siz artık önemli toplantılarda. kokteyllerde. önemli kişilerle buluşmalarda ola- cağınız için adresinizi bulup tebligat bile vapamazlar. Artık 'acilen zen- gin' oldunuz, uyumayın. - Böyle bir yakınınız yoksa ne ya- palrm. üzülmevin. Sızin yeteneğiniz 'acilen zengin' olmaya yeter Hemen 'saftolog' olduğunuzu söylersiniz. bastınn. Ne iş yaptığınızı soranlara 'saftalog' olduğunuzu söylersiniz. İnsanlann iç enerjilerini biriktirip ceplerine aktardığınızı söv leyin. Amerika'da. Hindistan'da. Çin'de, Maçin'de bunlan öğrendiğinizi söy- leyin. Nasılsa 'nerede, kimden?' gibi sorulan kimse sormaz. Televizyon- lar peşinizden koşup görüşme üstü- ne görüşme yaparlar. Saf vatandaş- lar peşinize düşer. enerjilerini ceple- rine aktarmak için kapınızda kuy- ruk olurlar. Size de cepte birikmiş enerjiyi kendi cebinize aktarmak kalır. Biz bir şey istemeyiz. içinizden teşekkür edersiniz, yeter. - Bu da size uygun değilse zaran yok. Daha ne yollar var... Siz gelin havadan zengin olun. 'Havadan da zengin mi olunurmuş?' demeyin. Bu memlekette birileri çıkıp da 'ben su- dan zengin olacağım' deseydi mahal- le sakalan gülmekten kınlırdı. Şimdi görmüy or musunuz, iyi su nasıl para edivor. Siz de havanın gitgide kirle- neceğinı unutmayın. Şimdiden tek kişilik hava poşetleri hazırlayın. So- kağa çıkacaklann temiz hava poşet- lerini boyunlanna takıp sokağa çı- kmalanna az kaldığı nı aklınızdan çı- kannayın. Bir 'Temiz Hava İstasyo- nu' açarsınız. Gelene gidene hava pompalarsınız. Kuyruklar olacak ki ne kuyruklar. Deniz havasımn fi- yatını avn koyun. Nefes darhğı çe- kenlere *yayla havası', özlevenlere 'dağ havası', nemden yakınanlara 'kunı hava', boğazında sıkıntı olan- lara 'nenüi hava' satar durursunuz. Arkadan 'parfümlü' havayı pompa- larsınız. meraklısına 'rakı kokulu hava' basarsınız. Artık havanızdan geçilmez. Yollarda tüpgaz gibi tüp- hava servisleri dolaştınrsınız. Gerisi size kalmıs. Düşünce suç olur mu? JDu mesele ağır bir meseledir. Kanşıktır. çözümü de öyle kolay de- ğildir. Bir kere. ne demektir 'düşün- ce'? Yani. insan yüksek yerden 'dü- şünce', bir yeri kınlır değil mi? Saf bir genç kız bara 'düşünce' iyi mı olur? O saf genç kızın namusu payimal ol- maz mı? Sonra bir mesele sokağa 'düşünce' ne olur? Herkes kendine göre bir şeyler söyler de iyi mi olur? Görüyorsunuz ki bu 'düşünce' lafı düşmekten geliyor ki Allah düşür- mesin. 'Düşenin dostu ohnaz' diye bir atasözü bile var. Demek ki nedir. in- san düşmemeye bakmalıdır. Doğnı dürüst gidip gelmek varken neden düşüyorsun birader? Düşerken bana mı sordun ki ağlayıp duruyor- sun? Şimdi kolundan tutup kaldı- rsak sen gene düşersin. Biz bu dün- yaya düşenleri kaldırmaya mı gel- dik? Bizim buralarda düşünce suç olur. Sen de bunu bil de düşeyim fa- lan deme. Bak hapse düşenlere kim- se Şahu ne olmuş da bunlar buraiara düşmüş?* diye soruyor mu? Bir şeyle- ri var ki düşüyorlar. Sen aklını bun- lara takma, kendi işine bak. Bizim memleket normallerine göre 'düşün- ce suç olur'. Bunu da kimsecikler öğ- retmez. Sen sen ol, düşmemeye bak. Temiz bir kardeşimizsin, kendine yazık etme, bizi de üzme.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle