Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 TEMMUZ1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 15
Lcrik Türk balesihcrzaman var okıaıktır
GEYVAN MCMILLEN
Her sanaün kendine özgü geçmişi vardır. Baş-
langıcından bugüne kadar balenin yaşama getır
dıği katkılar tartışılmaz. Sanatçı; sanatını za-
man süzgeci içinde sorgulayıp, günün koşullan-
na uyarlayıp geleceğe doğru yol alan kişidir.
Hangi sanat dalında olursa olsun böyledir, de-
ğişmez. (Bale, müzik, opera, heykel, fotoğraf, ti-
yatro, resim, sinema...) Bale sanatı da 400 yıl bo-
yunca devrimlerden geçerek bugüne ulaşmıştır.
Bu süreç içinde dünyaya mal olup her ülkenin
kendine özgü yaratıcılığı içinde var oldu. Bugün
dünyanm her köşesinde bulunan bale ve mo-
dern dans sanatçılanmız, ülkemızi yurtdışında
en iyi şeküde temsil edip kendilerinden ve do-
layısıyla ülkemizden övgüyle söz ettirerek Tür-
kjye'nin tanıtımına katkıda buunmaktaduiar.
Ülkemizde ise bale ve modern dans, perfor-
mansı açısından dünya dansı ile boy ölçüşebile-
cek niteüktedir.
Son zamanlarda ülkemizde maalesef, bale sa-
natı hiçe sayılıp bilinçsizce saldınya ugramak-
tadır. Bu kişilerin ilk önce bale sanatı ile ilgili bil-
giknmeleri ve bu sanatın 400 yıldır varoluş sebe-
bini araştınp insanhğın neden böyle bir sanata
1961-62 sezonunda İsmet İnönü ve İran Şahı Rıza Pehlevi bir temsil sonrası bale sanatçılanyla.
gereksinim duyduklannı düşünmeleri gerek- san bedenlerinin dans ederkenki şiirsel görüntü-
mektedir. sü, insanda bıraktığı izler açısından yaşama
Birçok kaoslan yaşadığuruz dünyamızda bale farklı boyutiar kazandırmaktadır.
gösterileri; sahne üstündeki duyarh, estetik in- 48 yıldır emek verilen bu sanata ve sanatçılan-
na açıkça hakaret etmek, "Balenin neye hitap et-
tiğj ortada" diyerek kültür emperyallzminin en
önemlı dalı olduğunu belirtip "insanı belden
aşağısı ile meşgul ettiğini" söylerken Sayın Bü-
yükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ın.
hayatında hiç bale izlememiş olduğu an-
laşılmıştır.
Yaratıcılık her sanatta aynıdır
Hiç kimse, hangi konuda olursa olsun, "be-
nim şahsi fikrim" diyerek sanatı ve sanatçıyı ka-
ralayamaz; böyle bir şeye kimsenin hakkı yok-
tur. Büyük Atatürk bu ülkeyi bizlere emanet
ederken her insanına ayn ayn görevler verdi.
Bizler de bu mesleği seçerken "Herkes sanatçı
olamaz" sözünden yola çıkarak yeteneğimize
göre seçtik. Şu açıklığa kavuşmalı ki; hangi sa-
natta olursa olsun yaratıcılık aynıdır. Sa-
natçının; düşüncesiyle, ruhuyla, düşleriyle ve
bilgisiyle yarattığı dünyadır. Bale sanatçılan
olarak, söylenen bu laflann hepsini kınıyor, ül-
kemizi 2000 yılına yaklaşırken çağdışı karanhğa
sürüklemek isteyenlere sesleniyoruz: Bale sanatı
400 yıldır vardır; laik Türkiye Cumhuriyeti için-
de her zaman var olacaktır...
Belden aşağısıyla ilgilenenler, icraat
alanlannı birazyukanlara çıkarsınlar
belden aşağısı ile
ser\
Küttür Servisi - Ankara Büyükşehır Belediye
Başkanı Melih Gökçek'in 'Ben böyle sanatın içine
tûkürürüm' diyerek.müstehcen olduklan gerekçe-
siyle heykelleri kaldırmasindan sonra, Istanbul
Büyükşehir Belediye Başkaru Tayyip Erdoğan'ın
bale konusunda 'Belden aşağıya düşündünlyor' bi-
çimindeki açıklaması, sert tepİcilere yol açtı.
'Her şeye şehvetk bakıyorlar'
Önce Kültür Bakanı Fıkri Sağlar, Tayyip Erdo-
ğan'ın, baleyi 'beMen aşağı' olarak tanımlamasına
karşıbk "Ne demek istediğini
tam olarak anlatsın. bir yo-
rum yapalım. Ne demek is-
tediğini bile anlatamamış.
Zaten bevninin gelişmiş oldu-
ğu konusunda kuşkuhıvum.
Bunlar her şeye şehvet duygu-
larıyla bakıyorlar, hep bunu
görüyorlar. Doğal, arna ilkei
anlavtş içinde bunlar dört
kadınla etlenmeyi de talep
m • <z a ediyorlar. Onlann da düze-
HKn>agıar ^ yüifjseltınek, görevimiz.
Aksi halde bunlar, karaçarşaflar ve kara örümcek
ağlan içine insanı sokacaklar" yanıtını verdi.
'Baleyi striptizle kanştmyor'
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengün
Gökmen de, "Sayın başkan, bale sanatını striptizle
kanştmyor" diyerek Erdoğan'ın söz-
lerini, küçümseyicı ve her türlü sanat
düşüncesinden uzak, talihsiz bir açı-
klama olarak niteledi. Bu sözlerin Er-
doğan'ın kişisel görüşleri olarak
önem taşımadığını, ancak bir beledi-
ye başkanı olarak bu görüşleri öne
sürmenin üzücü olduğunu vurgula-
yan Gökmen, şunlan söyledi:
"Bale sanat dalı, tüm insanhğin or-
tak kültür birikiminin ürünüdür. Her
sanat dalı, ken-
di malzemesini
kuUanarak me-
sajlannı top-
lumlara uetir.
Resim sanatı;
renklerfc, çiz-
güerle, müzik
sanatı; seslerle,
edebi sözlerte,
cümlelerle ku-
rar bu üetişimi.
Bale sanatının
"Doktor obam, reçeteye 'bak' yazardım" 'Hadlerini bilmeieri gerekiyor'
flk Türk özel bale okulu
kurucusu Yddız Alpar, var
oluşundan bu yana insanın
ihtiyaa olan yaşam ritminin
en çok bale sanatında oldu-
ğunu belirtti: "Doktor ol-
sam, hasta hangi yaşta olursa
olsun reçetesine bale ya-
zardım. 50 yıldır, bale adına
yetiştirmiş olduğum çocuk-
lanmla ve eğitimimk gunır
duyuyoram." Yıldız Alpar
'Geçmişte karanlık ruhlann değil,
sanatçılann imzası var'
Bale sanatçısı Yasemin Alnoklar, "fstanbul Şeh-
remini Recep Tayyip Efendi'nin dikkatine" sundu-
ğu açıklamasında. Erdoğan'ın bale sanatı hakkm-
dakı düşüncelerini duyduğunda, ağzından 'estağ-
furullah' sözcüğünün çıktığını, bu devletin bir dans
sanatçısı ve koreografı olarak Tayyip Erdoğan'ı
aydınlatmazsa, kendini bale sanatı adına affetme-
yeceğini" belirterek Erdoğan'ı şöyle 'bilgilendiri-
yor':
"Dans, insanın varoluşu ile birlikte doğmuştur.
Bale ise dünyada 1489'dan. Türkiye'de ise 1947'den
bu yana tüm akademik boyutlarıyla gerçekleştiril-
mektedir. Bale sanatçılan, bu akademik sistem için-
Sanaun ve sanatçının bu kadar "ucuz tartışma-
lar' karşısında bırakılmasını esefle karşılayan bale
sanatçısı Nilay Yeşiltepe. Atatürk ilkelerini ve laik-
liği değiştirecek ya da aşağı çekecek her türlü dü-
şünceye ve piyasa dansçılannın balerinlerle ve bale
sanaüyla paralel tutulmasına da karşı olduklannı
belirtiyor:
"Bu sözleri söyleyenleri devlet sahnesine da>et
edelim, bilgilerini, kültüıierini biraz arttırsınlar, on-
dan sonra fikir yürütsünler, bale sanatı ve sanatçılan
belden aşağı nu, belden yukarı mı diye. Bilgisizce
orada burada koBuşarak daha da komik duruma dü-
şüyorlar.
Bu arada onlan çok da ciddiye almadığınuzı be-
lirtmek istiyonım. tki kişi
söyledi diye bale sanatı ve sa-
natçılan belden aşağı olmu-
yor.
Ama bu adamlara koskoca
metropoUeri emanet ettik.
önce he\keUere tükürdü-
ler, ardından da bu geldi. Bi-
raz hadlerini bilmeieri gereki-
yor, çok sivri oldular, çok
tepki alıyorlar.
Kime saldıracaklaruıı,
hangi çizgide duracaklaruu .... ,, ..
Wbriyoriar7 Nılay Yeşrftepe
Rengim Gökmen
kuUandığj malzeme. insan bedenidir.
Bunun cinsellikk nasd bir çağnşıma
sokulduğunu anlamak mümkün değfl-
dir."
4
Balenin kavranması, yüksek
zihinsel faaliyet gerektirir'
Istanbul Devlet Opera ve Balesi
Genel Sanat Yönetmeni Yekta Kara
ise "Sürekü insaniann belden
aşağısıyla meşgul olan, lafı döndürûp
doUştmp buraya getirenler, icraat
alanlannı biraz yukanlara çıkarsalar
kentinıiz için daha hayırlı olur" dü-
şüncesinde.
Balenin dünyada dört yüz yıllık,
ülkemizde elli yülık geçmişiyle in-
sanlık tarihinin engin kültür mirası
nda önemli bir yer tutan bir sana
dalı olduğunu belirten Kara, insan
bedeninin hareketiyle duygulan, dü-
şünceleri ifade etme sanatı olan bale-
nin soyutlamaya dayandığını, bu ne-
denle 'kavranmasmın, tadma van-
hnasuun yüksek zihinsel faaliyet ge
rektirdiğini" vurguluyor: "Nasd, oku-
ması-yazması obnayan bir vatandaş
en önemli kitaplan "ak kağıt üzerinde kara karınca'
olarak niteierse, zihinsel olgunluğu eksik kimselerde
bale ile oturak alemini birbirine kanşOrabilirler.
"Güzellik, bakanın gözündedir" demişler. Doğru-
dur. Estetik zevkten yoksun bir kişi de, insan bedeoi-
ne nefs uyanmadan bakanuyorsa bu onun eksiği-
dir."
Yekta Kara, aynca kamu
gorevlilerinin, özellikle se-
çımle işbaşına gelmiş olan-
lann kişisel fikirleri de olsa,
bunlann tartmadan' ifade
etme özgürlüğüne 'sahip ol-
madıklan'nı, bunun ineyki-
ierini bağladığun' da belirti-
yor:
"Bu yüzden bir kamu gö-
revüsinin devlet balesi sa-
natçılannı, yani başka kamu
görevhlerini hakareti aşan
sözlerle tanımlaması çirkindir. Üniversitelerimizde
eğhnni yapdan bir sanat dalınm hocalannın, öğren-
dlerinin, bütün mensuplarnun 'neler yapuklannın,
neler ortaya koyduklannın, nereye hitap ettikle-
rinin' cevabı olarak 'belden aşağı' sonucıınuçıkaran
Sayın Erdoğan'ın, hatasından dönmesini ve bütün
kamuouyu önünde bale sanatçılarından özür dile-
mesini bekliyonız."
Tayyip Erdoğan'ın baleye ilişkin düşüncelerine
bale sanatçılanndan da tepkiler geldi. Erdoğan'ın
sözleri, 'utanç verici', 'ilkel dûşünce biçimi', 'zavaflı
zihniyet', 'örümcek kafalı insanlaruı görüşü' olarak
nitelendirildi,baleyeemekverenlerce.
Yekta Kara
de 9-11 yıl süren konservahnar eğitiminde tüm kül-
tür dersİeri, sanat tarihi ve sanat felsefesi üe yoğun-
laşarak eğitilirler.
Sizin sandığnnz ya da görmek, göstermek istedi-
ğjniz gibi sadece 'belden aşağımızı' değil, tüm bede-
nimizi, akümcn, düşünce ve du>gularınıı/ı kulla-
narak insanlara anlatmak istediğimizi, dansuı este-
tik ve teknik süzgecinden geçirip uzun çalışmalar
sonrasında sahneye dökeriz."
İnsanlığın ortak geçmişinde karanlık ruhlann
değil, sanatçılann imzası olduğunu vurgulayan
Yasemin Alüoklar, balenin bir anlatım dünyayı gü-
zelleştirmenin sanatsal bir dili olduğuna değiniyor:
"Sizin 'belden aşağı' tabirinizle ima etmeye
çauştığınız flkel düşünce biçimi, bale sanatının flgi
alanı dışmdadır.
Bale sanatı, belin altı. belin üstü gibi yüzeysel
tartışmalann ötesine geçemeyen beyinler için biraz
fazla gelebilir.
Ancak anlayamasanız bile, hakaret etmeden
önce bedeninizden değfl, beynimzden düşünebilsey-
diniz, dansm insan nıhunun derinliklerinde kaynak
bulduğanu akhnıza getirebUinüniz.
r>
'Sanata, sanat gözüyle bakmab'
Devlet Opera ve Balesi Başkoreografı Evinç Su-
nal, sanata 'sanat gözüyle' bakılması gerektiğini,
heykelde müstehoenüği bulan zihniyetin, bale ko-
nusunda da böyle açıkiamalar yapmasını 'utanç
verici' olarak niteleyerek "Bakış açtsı önemli, bu ki-
şiler de bakbkları gibi görüyorUr" dedi.
'Küfür denecek kadar kötfi'
Koreograf Sait Sökmen
ise önce Atatürk'ün "Sanatsız
kalan bir milletin hayat da-
marlanndan biri kopmuş de-
mektir" sözünü anımsattı ve
bunun bir uygaruk ve yaşam
meselesi olduğuna değindi.
Sökmen, "Bu küfür denecek
kadar kötü. Herhangi bir va-
tandaş bile bu sözleri söyleyin-
ce ayıplanır. Halk tarafmdan
kendine bir yer bahşeditaıiş bu
Idşjnintoplulıığasaygıgöster-
mesi gerekir.Kendi mesleğinde de gnıplaria çauşan,
eğitimli bir kişinin bu sözleri söylemtş ounası üzuntü
verici" dedi.
'Sanatçılar, bu zihniyeti boğacak'
Balet thsajı Bengier de, dünyada sanatın bazı
'devedikenterine' karşın gelişimini sürdürdüğüne
dikkat çekti: "21'inci yüzyıla girerken dans sanatını
belden aşağı olarak yorumlayan zihniyet, zavallıdır
ve ona ancak acnur. Dünyada bir çok sanat dalı. de-
vedikenlerine rağmen gelişimini sürdürmüştür. Sa-
natı belden aşağı ve müstehcen olarak gören zihni-
yet, Menemen'de yapamadığını Ankara ve tstan-
buTda hiç yapamaz. Demokrasinin nimetlerinden
faydalanıp teokrasi getirmek isteniyor. ama sanatçı-
lar demokrasi içinde bu zihniyeti boğacaklar. Sanat,
Tayyiplere, Meühlere rağmen sürecektir."
haUfesi, halifeuğin
'Refah Partisi'nin Islam kültühi yok'
Belediye başkanlannın sanat kültürü olmasını
.beklemediğini, Batı'da da bunun olmadığını belir-
ten yazar Metin And, sadece Recep Tayyip Erdo-
ğan'a değil. tüm Refah Partılilere yönelik olarak
"Refah Partisi'nin lslami bir parti olarak tslam kül-
tüıieri olmadığını" ıddıa etti:
"Bizim tarihimizde Islam
kaMınlmasına kadar Os-
manlı padişahıydı. Halife ve
padişahın yaphğına bakar-
sak, saraylarında akademiler
kurmuşlar, burada sanatçılar
resimler yapmışlar, heykeller
yapmışlar. Avnıpa'da ilk bale
temsili 1581'de Fransa'da o\ -
nandı. Bizde ise bundan 50
sene önce üç günlük bir şenlik
yapılıyor. Mitolojive daya-
nan bir bale temsüi verfliyor.
Buna Kanuni Sultan Süley-
man da seyirci olarak geli- Metin And
yor. Resme gelirsek Tophane'de Türk annesini tem-
sil eden göğsu açık heykel kaldırıldı.
Halbuki Topkapı Müzesi'nde 16. yüzyddan kal-
ma 2 minyatür var, biri Meryem'i göğsti açık göste-
rivor, diğeri ise Muhammed'i emziren annesini. Yani
çıplaklık Osmanlı sanatında var, bem de halife ta-
rafından yapdmış. Bu da bize gösteriyor ki; bu
adamların Islami kültürü yok. Bu, çok kötü bir du-
rum. Anlaşılan biz kendi aralarımıza ö> künecek yer-
de, Suudi Arabistan gibi, İran gibi bağnaz toplumla-
ra özeniyonız. Hükümdanmız tüm Islam'ın halife-
siyken bunlar yapdmış, ama şimdi yasaklannıaya
çauşılıyor."
^
'Cinselliğe çağnşım, örümcek
kafahlara aittir'
Bale eleştirmeni Nermin Başağa, 'tstanbul'un de-
ğişik düşünceli' Belediye Başkanı Erdoğan'ın 'bilgi-
sizliği' nedeniyle bale dansını 'belden aşağı
1
olarak
tanımladığını belirterek "Ben Türkiye'de ve
yurtdışında bir bale eleştirmeni olarak baleyi belden
aşağı bir meslek olarak görmesini üzücü buunak-
tayım. Üstelik aralarında Meriç Sümen gibi bir dev-
let sanatçısı ve diğerieri de devlet memurlarıdırlar.
Ben bu tanımlamayı, bu sayguı mesleğe bir hakaret
olarak göriiyorum" dedi. Erdoğan'a "Size sanatsal
meslekler üzerine ders mi vermeli, \oksa yeterii bil-
giye sahip sanat danışmanı mı bulmalı" diye soran
Nermin Başağa. dansm ilk iletişiıtı aracı olduğunu
vıırgulayarak şu görüşleri dile getirdi:
"Daha ilk çağlarda insanlar sevinçlerini, üzüntü-
lerini. savaşlarını bedenleri ile ifade ederierdi. Bugün
bale bir bilim, bir kafa işidir. Bu e>Tensel mcsJek.
tüm görsel sanarlan içermekte. Müzik, dekor, renk
ve hareket düzeni kesinkes estetik bir görümim için-
de sahnelenir ve duygulan bedenle dile getirilir. Bale
sanatı, bir kültür birikim ürünüdür ve cinselliğe
çağnşım ancak örümcek kafalı insanlaruı görüşü
olabihr, başka türlü asla düşünülemez."
TAYYİP ERDOĞAN
NE DEMISTI?
Kûltür Servisi - Tayyip Erdoğan. yoğun tep-
ki lopUtyan herfeye itifkin sözleri, atv haberterf-
nde Cansu Akbel iie yaptığı söyleşkk söylemiş-
ti. Erdoğan'tn konuşmasmdtm bu böiümü
aşağıda aktartyoruz:
... Ben kızlartmı şu anda öyte tnr istikbafk
yoğrulmalannı düşünüyorum ki, bu topluroa
fayda sağkyacak ve üikemizin gefeceğine ışık
tuîacak ve bilimsel aftyapıst olan, agıriığı
olan. bir çahşmanın içerisinde, ben yavru-
lanmı görrnek istiyorum. özeffiîle kızianrm.
Kızlanmm da şu anda düşünceleri, ideaüeri
hep bu noktada toplamyor. Yani kızlanmın,
hamdolsun o tür bir ideaüeri, bir düşûnceteri
söz konusudeğil. Veonlar zaten özel bir yçrde
sabalar ohıyor, ama biz geneü tercih ediyo-
ruz.
- Peki, tam tersi olsaydı, nasa karşaarduuz
acaha?
Diyeböirinı ki, müspet yaklaımazdıtn, yani
o konuda kendikrini ikna eimeye çalışırdım.
Çünkü kişiseliikten çok, geneilik benim için
çok daha önemli. Ben şu kafayı gûçlendire-
cek, ruh dünyamızı güçlendirecek sahaiara
ağuiık verümesinden yanayım. Yani bizim
ruh dünyamızı güçlendirrneyen, aksine ruh
dünyanazı pörsüten ve bszi bu noktada değö
de, farklı duyarîtlıklara doğru kaydıran, ki o
toptumun temel değerkriyle caöşıyorsa, ona
hiçbir zaman mûspet bakmam roümkün de-
ğjl. Sıcak bakmıyonım.
- Ben bir bakrin olarak buraya gebeydim,
bente efimi sdtarken yine bir sıkfflö duyar
d?y
Yok, benim size ilk tavsıyem. bence bu
mesieğİ bırakm demek ohırdu. Çünkü bir ba-
krinin nefer yaptığı. neler ortaya koyduğu ve
nereye hitap ettiği ortada. Biınu farkb bir yo-
rsm oJarak da değerlendirebilirsiniz. Yani bu
benim kendi kanaatîmdir. Dolayısıyla çok
açsk ve net olarak söyhıyorum, ben insanın bu
noktada duyarükğmı belden aşağı indirmeye-
cek her şeyde vanm. Ama indire<»k olanın
karştsındaytm. Çünkü şu anda küitüremper-
yalizminin en önemli dallanndan bir tanesi-
dir, insanı belden aşağjsıyîa meşgul etmek.
DÜŞÜNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Eşref-iMahlukat
Sorunumuz geçen yazıdan kalma... Bir çocuk soru-
su...
"insan olmak iyi bir şey mi?"
Bu konu üzerinde daha önce düşünmüş olanlar var
mıdır, bilmem. Ben hiç düşünmemiştim.
İnsaniann bazı durumlardaki yetersizliği, hattadeğer-
sizliği üzerinde çok durdum, "İnsan Hasta" diye yazılar
yazdım, ama insan olmak iyi mi, kötü mü diye düşün-
düğümü anımsamıyorum.
Aynca bu soru insan yerine başka bir şey olma özle-
mini de içinde taşıyor...
Aslında insanoğluna insan olmanın üstünlüğü her
yandan dayatılmıştır. Inançlar, deneyimler, gerçekler,
hepsi insanın yüceliğini söyler, gösterir, belgeler...
Onun için de, genellikle, kimse böyle bir soru üzerinde
durup düşünmek gereğini duymaz.
Bilim adamı, araştırmasına, "En gelişmiş canlı olan
insan..." diye başlıyor...
islamda "Eşref-i mahlukat" diye bir söz var...
("Eşref", "şerif'ten geliyor; "şerif", kutsal, soylu de-
mek. "Mahlukat", "mahluk"un çoğulu; "mahluk", "hı"
ileyazılınca, yaratılmış, yaratık demek; "hı"ve "kaf"\\e
yazılan "halk"\an geliyor. "Hı" ve "kaf" ile yazılan
"halk" yaratma, buluş, insanlar, insanlardan bir bölüm
demek. Toparlarsak, "Eşref-i mahlukat"\n Türkçesi "Ya-
ratıkların en kutsalı" oluyor.)
İslamda insana "Eşref-i mahlukat" deniyor... Yaratı-
kların en kutsalı, en onurlusu en yücesi...
Tevrat'\ açıyorsunuz. Tanrı, "Kendi biçimimizde ya-
ratalım insanı, bize benzesin" diyor. ("Let us make man
in our image, after our likeness." King James Version)
Çevrenize bakıyorsunuz, dünyada her şey insanlara
uyarlanmış, her şey onlar için kullanılıyor, onlar için tü-
ketiliyor.
İnsanın, başka hiçbir canlıda görülmeyen bir zeka üs-
tünlüğü, düşünme yeteneği, yaratıcılığı, ayrıca beceri
gücü var.
Böylesine yüce bir yere yerleştirilmiş, bütün dünyayı
denetimine almış bir yaratık, nasıl olur da, kendi du-
rumunu sorgulayıp başka bir şey olma özlerni duyabi-
lir!..
"İnsan olmak iyi bir şey mi?"
Bir çocuk sorusu bu... Ama gelin büyük sorusuymuş
gibi ele alıp üstünde düşünmeye çalışalım.
Insanla öbür canlı türleri arasındaki en önemli ayrım
nedir?
Uzun ya da kısa yaşama, bir yere bağlı olma ya da
istediği gibi dolaşma, uçma ya da suyun derinliklerinde
yüzme, vb... mi?
Hayır, bunlann düşünülmesi, değerlendirilmesi...
insan dışındaki canlıların gözünde bu gibi ayrımların
bir önemi var mı?
Canlılar oluşup gelişiyor, çoğalıyor, ölüyor, çürüyor-
lar. Hepsi kendi koşulları içinde. Başka türlere özenme-
den, başka türlerle yarışmadan...
Karşılaştıran, değerlendiren, düşünen, doğal olarak
yapamadığı şeyleri yapmanın yollarını arayan yalnızca
insan...
Bir ağaç kuşlara bakıp, "Ben de uçsam!" der mi? Ya
da bir kuş balıklara bakıp yüzmeye özenir mi?
Onları yalnızca kendi yaşam koşulları ilgilendirir. Ger-
çi sonsuz bir savaşım içindeler, kimilerinin beslenme,
barınma sorunları da var, ama yaşarken ya da ölürken
bu savaşımın acılarını insanlar kadar derinden, insanlar
kadar uzun, insanlar kadar ayrıntıfı duydukları söyiene-
mez...
Sezgide, duyguda, düşüncede yükselmek, en üste çık-
mak güzel, ama büyük oranda da yıpratıcı...
Bilinçlenme acıların da bilincine varmayı içeriyor...
En iyisi bir ağaç olmak mı dersiniz?
Beslenme, barınma, giyim sorunu yok. Para yok, enf-
lasyon yok, tapu yok, ticaret yok, anamalcılık yok, işsizlik
yok, inanç sömürüsü yok, şarlatanlık yok, en önemlisi de
politikacılar yok... Ne güzel!.. Ağaç gibi yaşar, ağaç gibi
ölürsünüz...
-Keserler, yakarlar...
Sanki insanları kesmiyor, yakmıyorlar mı?
Bu çocuk sorusu pek öyle yabana atılacak bir soru de-
ğil. Birtakım gerçeklerin bilincine varmamızı sağlayabi-
lir. Düşünmekte yarar var:
"İnsan olmak iyi bir şey mi?"
Erdinç Malkoç'un ilk kişisel sergisi
• Kültür Servisi - Erdinç Malkoç'un Türkiye'deki ilk kişisel
sergisi. Tekel Sanat Galerisi'nde açılıyor. 1964 yılı Bulganstan
Razgrad doğumlu olan Erdinç Malkoç, 1983 yıhnda Filibe
güzel sanatlar okulunu bitirdi. 1985'te Güzel Sanatlar
Akademisi'ne giren sanatçı, baa kişisel sebeplerden ötürü
eğitimini tamamlayamadı. 1989'da ise Türkiye'ye göç eden
Malkoç, yapıtlanyla çeşitli yanşma ve karma sergilere katıldı.
MaviFil Çocuk Şenliği
• Kültür Servisi - "Gülhane Etkinlikleri", bu yıl ilk kez
küçüklere yönelik bir organizasyona yer verecek. 16 temmuz -
11 eylül tarihleri arasıda "Mavi Fil Çocuk Şenliği" yapılacak.
Cumartesi ve pazar günleri 13.00 -17.00 saatleri arasında
gerçekleşecek bu organizasyonda "Memiş Dayı" adb çocuk
oyunu, illüzyon gösterileri, ünlü sanatçılanmızın imza günleri,
kukla tiyatrosu, çocuk orkestrası, ortaoyunu, çeşitli
animasyonlar, palyaçolar ve armağanh yanşmalar yer alacak.
Suna Kan, New York ve İtalya
sahnelerinde
• ANKARA (ANKA) - Ünlü Türk yorurncu Suna Kan, New
York ve Sicilyalı müzik severlere müzik ziyafeti sunacak. Suna
Kan ilk olarak, şef Gürer Aykal ile birlikte VVashington Square
Music Association tarafından bu yıl 37.'si düzenlenen New
York Square Yaz Festivali kapsammda 26 temmuzda New
Yorklu müzik severlerin karşısma çıkacak. Kan, 30 temmuzda
Sicilya'nın Noto kentinde düzenlenen Santa Sicilya Yaz
Festivali'nin açılış konserinde solist olarak Mozart'm sol major
keman konçertosunu seslendirecek. Suna Kan aynca, Mozart.
Shubert ve Beethoven'in eserlerinden derlenen bir programla 2
ağustos günü, festival kapsamında İtalyan müzik severlere bir
resital sunacak.
Pnof. Tuglacı, Edinbupgh'tan döndü
• Haber Merkezi -Prof. Dr. Pars Tuğlaa, 3-10 Temmuz
tarihleri arasında, İskoçya KralhğYnın başkenti Edinburgh'da
toplanan 21. Uluslararası Sanat ve tletişim Kongresi'ne
Türkiye'yi temsilen katıldı. ABD'deki Amerikan Biyografi
Enstitüsü ile Cambridge'deki Uluslararası Biyografi
Merkezi'nin birlikte düzenledikleri kongreye, Ingiltere
Kraliçesi II. Elizabeth. Norveç kralı ve kralıçesi ile 150 delege
katıldı. Kongrede 'Banş' adlı Ingilizce şiirini okuyan Tuğlaa, 6
temmuzda da İngilizce-yayımlanmış olan 'The Role of The
Balian Family in Ottoman Architecture' adlı oylumlu yapıtım
Kjraliçe Elizabeth'e takdim etti.
Düzeltme
• Gazetemizin dûnkü sayısmBi 2. sayfasında M. Tıdui Sönmez
ünzasıyla çıkan "Şeriatçının Malumu Ola" başlıklı yazuım
spotu, "Osmanlı'nın,şeriatı, kendi devlet yönetimiyle ilgili orfı
hukuk alanından tamamen ayırdığı; şer'i hukuku kendi iradesinin
koyduğu örfi hukuk sının d^mda bıraktığı açıkça görülmüyor
n » r şeklindeolacaktır. Düzeltiriz.