29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 TEMMUZ1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 Lcrik Türk balesihcrzaman var okıaıktır GEYVAN MCMILLEN Her sanaün kendine özgü geçmişi vardır. Baş- langıcından bugüne kadar balenin yaşama getır dıği katkılar tartışılmaz. Sanatçı; sanatını za- man süzgeci içinde sorgulayıp, günün koşullan- na uyarlayıp geleceğe doğru yol alan kişidir. Hangi sanat dalında olursa olsun böyledir, de- ğişmez. (Bale, müzik, opera, heykel, fotoğraf, ti- yatro, resim, sinema...) Bale sanatı da 400 yıl bo- yunca devrimlerden geçerek bugüne ulaşmıştır. Bu süreç içinde dünyaya mal olup her ülkenin kendine özgü yaratıcılığı içinde var oldu. Bugün dünyanm her köşesinde bulunan bale ve mo- dern dans sanatçılanmız, ülkemızi yurtdışında en iyi şeküde temsil edip kendilerinden ve do- layısıyla ülkemizden övgüyle söz ettirerek Tür- kjye'nin tanıtımına katkıda buunmaktaduiar. Ülkemizde ise bale ve modern dans, perfor- mansı açısından dünya dansı ile boy ölçüşebile- cek niteüktedir. Son zamanlarda ülkemizde maalesef, bale sa- natı hiçe sayılıp bilinçsizce saldınya ugramak- tadır. Bu kişilerin ilk önce bale sanatı ile ilgili bil- giknmeleri ve bu sanatın 400 yıldır varoluş sebe- bini araştınp insanhğın neden böyle bir sanata 1961-62 sezonunda İsmet İnönü ve İran Şahı Rıza Pehlevi bir temsil sonrası bale sanatçılanyla. gereksinim duyduklannı düşünmeleri gerek- san bedenlerinin dans ederkenki şiirsel görüntü- mektedir. sü, insanda bıraktığı izler açısından yaşama Birçok kaoslan yaşadığuruz dünyamızda bale farklı boyutiar kazandırmaktadır. gösterileri; sahne üstündeki duyarh, estetik in- 48 yıldır emek verilen bu sanata ve sanatçılan- na açıkça hakaret etmek, "Balenin neye hitap et- tiğj ortada" diyerek kültür emperyallzminin en önemlı dalı olduğunu belirtip "insanı belden aşağısı ile meşgul ettiğini" söylerken Sayın Bü- yükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ın. hayatında hiç bale izlememiş olduğu an- laşılmıştır. Yaratıcılık her sanatta aynıdır Hiç kimse, hangi konuda olursa olsun, "be- nim şahsi fikrim" diyerek sanatı ve sanatçıyı ka- ralayamaz; böyle bir şeye kimsenin hakkı yok- tur. Büyük Atatürk bu ülkeyi bizlere emanet ederken her insanına ayn ayn görevler verdi. Bizler de bu mesleği seçerken "Herkes sanatçı olamaz" sözünden yola çıkarak yeteneğimize göre seçtik. Şu açıklığa kavuşmalı ki; hangi sa- natta olursa olsun yaratıcılık aynıdır. Sa- natçının; düşüncesiyle, ruhuyla, düşleriyle ve bilgisiyle yarattığı dünyadır. Bale sanatçılan olarak, söylenen bu laflann hepsini kınıyor, ül- kemizi 2000 yılına yaklaşırken çağdışı karanhğa sürüklemek isteyenlere sesleniyoruz: Bale sanatı 400 yıldır vardır; laik Türkiye Cumhuriyeti için- de her zaman var olacaktır... Belden aşağısıyla ilgilenenler, icraat alanlannı birazyukanlara çıkarsınlar belden aşağısı ile ser\ Küttür Servisi - Ankara Büyükşehır Belediye Başkanı Melih Gökçek'in 'Ben böyle sanatın içine tûkürürüm' diyerek.müstehcen olduklan gerekçe- siyle heykelleri kaldırmasindan sonra, Istanbul Büyükşehir Belediye Başkaru Tayyip Erdoğan'ın bale konusunda 'Belden aşağıya düşündünlyor' bi- çimindeki açıklaması, sert tepİcilere yol açtı. 'Her şeye şehvetk bakıyorlar' Önce Kültür Bakanı Fıkri Sağlar, Tayyip Erdo- ğan'ın, baleyi 'beMen aşağı' olarak tanımlamasına karşıbk "Ne demek istediğini tam olarak anlatsın. bir yo- rum yapalım. Ne demek is- tediğini bile anlatamamış. Zaten bevninin gelişmiş oldu- ğu konusunda kuşkuhıvum. Bunlar her şeye şehvet duygu- larıyla bakıyorlar, hep bunu görüyorlar. Doğal, arna ilkei anlavtş içinde bunlar dört kadınla etlenmeyi de talep m • <z a ediyorlar. Onlann da düze- HKn>agıar ^ yüifjseltınek, görevimiz. Aksi halde bunlar, karaçarşaflar ve kara örümcek ağlan içine insanı sokacaklar" yanıtını verdi. 'Baleyi striptizle kanştmyor' Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengün Gökmen de, "Sayın başkan, bale sanatını striptizle kanştmyor" diyerek Erdoğan'ın söz- lerini, küçümseyicı ve her türlü sanat düşüncesinden uzak, talihsiz bir açı- klama olarak niteledi. Bu sözlerin Er- doğan'ın kişisel görüşleri olarak önem taşımadığını, ancak bir beledi- ye başkanı olarak bu görüşleri öne sürmenin üzücü olduğunu vurgula- yan Gökmen, şunlan söyledi: "Bale sanat dalı, tüm insanhğin or- tak kültür birikiminin ürünüdür. Her sanat dalı, ken- di malzemesini kuUanarak me- sajlannı top- lumlara uetir. Resim sanatı; renklerfc, çiz- güerle, müzik sanatı; seslerle, edebi sözlerte, cümlelerle ku- rar bu üetişimi. Bale sanatının "Doktor obam, reçeteye 'bak' yazardım" 'Hadlerini bilmeieri gerekiyor' flk Türk özel bale okulu kurucusu Yddız Alpar, var oluşundan bu yana insanın ihtiyaa olan yaşam ritminin en çok bale sanatında oldu- ğunu belirtti: "Doktor ol- sam, hasta hangi yaşta olursa olsun reçetesine bale ya- zardım. 50 yıldır, bale adına yetiştirmiş olduğum çocuk- lanmla ve eğitimimk gunır duyuyoram." Yıldız Alpar 'Geçmişte karanlık ruhlann değil, sanatçılann imzası var' Bale sanatçısı Yasemin Alnoklar, "fstanbul Şeh- remini Recep Tayyip Efendi'nin dikkatine" sundu- ğu açıklamasında. Erdoğan'ın bale sanatı hakkm- dakı düşüncelerini duyduğunda, ağzından 'estağ- furullah' sözcüğünün çıktığını, bu devletin bir dans sanatçısı ve koreografı olarak Tayyip Erdoğan'ı aydınlatmazsa, kendini bale sanatı adına affetme- yeceğini" belirterek Erdoğan'ı şöyle 'bilgilendiri- yor': "Dans, insanın varoluşu ile birlikte doğmuştur. Bale ise dünyada 1489'dan. Türkiye'de ise 1947'den bu yana tüm akademik boyutlarıyla gerçekleştiril- mektedir. Bale sanatçılan, bu akademik sistem için- Sanaun ve sanatçının bu kadar "ucuz tartışma- lar' karşısında bırakılmasını esefle karşılayan bale sanatçısı Nilay Yeşiltepe. Atatürk ilkelerini ve laik- liği değiştirecek ya da aşağı çekecek her türlü dü- şünceye ve piyasa dansçılannın balerinlerle ve bale sanaüyla paralel tutulmasına da karşı olduklannı belirtiyor: "Bu sözleri söyleyenleri devlet sahnesine da>et edelim, bilgilerini, kültüıierini biraz arttırsınlar, on- dan sonra fikir yürütsünler, bale sanatı ve sanatçılan belden aşağı nu, belden yukarı mı diye. Bilgisizce orada burada koBuşarak daha da komik duruma dü- şüyorlar. Bu arada onlan çok da ciddiye almadığınuzı be- lirtmek istiyonım. tki kişi söyledi diye bale sanatı ve sa- natçılan belden aşağı olmu- yor. Ama bu adamlara koskoca metropoUeri emanet ettik. önce he\keUere tükürdü- ler, ardından da bu geldi. Bi- raz hadlerini bilmeieri gereki- yor, çok sivri oldular, çok tepki alıyorlar. Kime saldıracaklaruıı, hangi çizgide duracaklaruu .... ,, .. Wbriyoriar7 Nılay Yeşrftepe Rengim Gökmen kuUandığj malzeme. insan bedenidir. Bunun cinsellikk nasd bir çağnşıma sokulduğunu anlamak mümkün değfl- dir." 4 Balenin kavranması, yüksek zihinsel faaliyet gerektirir' Istanbul Devlet Opera ve Balesi Genel Sanat Yönetmeni Yekta Kara ise "Sürekü insaniann belden aşağısıyla meşgul olan, lafı döndürûp doUştmp buraya getirenler, icraat alanlannı biraz yukanlara çıkarsalar kentinıiz için daha hayırlı olur" dü- şüncesinde. Balenin dünyada dört yüz yıllık, ülkemizde elli yülık geçmişiyle in- sanlık tarihinin engin kültür mirası nda önemli bir yer tutan bir sana dalı olduğunu belirten Kara, insan bedeninin hareketiyle duygulan, dü- şünceleri ifade etme sanatı olan bale- nin soyutlamaya dayandığını, bu ne- denle 'kavranmasmın, tadma van- hnasuun yüksek zihinsel faaliyet ge rektirdiğini" vurguluyor: "Nasd, oku- ması-yazması obnayan bir vatandaş en önemli kitaplan "ak kağıt üzerinde kara karınca' olarak niteierse, zihinsel olgunluğu eksik kimselerde bale ile oturak alemini birbirine kanşOrabilirler. "Güzellik, bakanın gözündedir" demişler. Doğru- dur. Estetik zevkten yoksun bir kişi de, insan bedeoi- ne nefs uyanmadan bakanuyorsa bu onun eksiği- dir." Yekta Kara, aynca kamu gorevlilerinin, özellikle se- çımle işbaşına gelmiş olan- lann kişisel fikirleri de olsa, bunlann tartmadan' ifade etme özgürlüğüne 'sahip ol- madıklan'nı, bunun ineyki- ierini bağladığun' da belirti- yor: "Bu yüzden bir kamu gö- revüsinin devlet balesi sa- natçılannı, yani başka kamu görevhlerini hakareti aşan sözlerle tanımlaması çirkindir. Üniversitelerimizde eğhnni yapdan bir sanat dalınm hocalannın, öğren- dlerinin, bütün mensuplarnun 'neler yapuklannın, neler ortaya koyduklannın, nereye hitap ettikle- rinin' cevabı olarak 'belden aşağı' sonucıınuçıkaran Sayın Erdoğan'ın, hatasından dönmesini ve bütün kamuouyu önünde bale sanatçılarından özür dile- mesini bekliyonız." Tayyip Erdoğan'ın baleye ilişkin düşüncelerine bale sanatçılanndan da tepkiler geldi. Erdoğan'ın sözleri, 'utanç verici', 'ilkel dûşünce biçimi', 'zavaflı zihniyet', 'örümcek kafalı insanlaruı görüşü' olarak nitelendirildi,baleyeemekverenlerce. Yekta Kara de 9-11 yıl süren konservahnar eğitiminde tüm kül- tür dersİeri, sanat tarihi ve sanat felsefesi üe yoğun- laşarak eğitilirler. Sizin sandığnnz ya da görmek, göstermek istedi- ğjniz gibi sadece 'belden aşağımızı' değil, tüm bede- nimizi, akümcn, düşünce ve du>gularınıı/ı kulla- narak insanlara anlatmak istediğimizi, dansuı este- tik ve teknik süzgecinden geçirip uzun çalışmalar sonrasında sahneye dökeriz." İnsanlığın ortak geçmişinde karanlık ruhlann değil, sanatçılann imzası olduğunu vurgulayan Yasemin Alüoklar, balenin bir anlatım dünyayı gü- zelleştirmenin sanatsal bir dili olduğuna değiniyor: "Sizin 'belden aşağı' tabirinizle ima etmeye çauştığınız flkel düşünce biçimi, bale sanatının flgi alanı dışmdadır. Bale sanatı, belin altı. belin üstü gibi yüzeysel tartışmalann ötesine geçemeyen beyinler için biraz fazla gelebilir. Ancak anlayamasanız bile, hakaret etmeden önce bedeninizden değfl, beynimzden düşünebilsey- diniz, dansm insan nıhunun derinliklerinde kaynak bulduğanu akhnıza getirebUinüniz. r> 'Sanata, sanat gözüyle bakmab' Devlet Opera ve Balesi Başkoreografı Evinç Su- nal, sanata 'sanat gözüyle' bakılması gerektiğini, heykelde müstehoenüği bulan zihniyetin, bale ko- nusunda da böyle açıkiamalar yapmasını 'utanç verici' olarak niteleyerek "Bakış açtsı önemli, bu ki- şiler de bakbkları gibi görüyorUr" dedi. 'Küfür denecek kadar kötfi' Koreograf Sait Sökmen ise önce Atatürk'ün "Sanatsız kalan bir milletin hayat da- marlanndan biri kopmuş de- mektir" sözünü anımsattı ve bunun bir uygaruk ve yaşam meselesi olduğuna değindi. Sökmen, "Bu küfür denecek kadar kötü. Herhangi bir va- tandaş bile bu sözleri söyleyin- ce ayıplanır. Halk tarafmdan kendine bir yer bahşeditaıiş bu Idşjnintoplulıığasaygıgöster- mesi gerekir.Kendi mesleğinde de gnıplaria çauşan, eğitimli bir kişinin bu sözleri söylemtş ounası üzuntü verici" dedi. 'Sanatçılar, bu zihniyeti boğacak' Balet thsajı Bengier de, dünyada sanatın bazı 'devedikenterine' karşın gelişimini sürdürdüğüne dikkat çekti: "21'inci yüzyıla girerken dans sanatını belden aşağı olarak yorumlayan zihniyet, zavallıdır ve ona ancak acnur. Dünyada bir çok sanat dalı. de- vedikenlerine rağmen gelişimini sürdürmüştür. Sa- natı belden aşağı ve müstehcen olarak gören zihni- yet, Menemen'de yapamadığını Ankara ve tstan- buTda hiç yapamaz. Demokrasinin nimetlerinden faydalanıp teokrasi getirmek isteniyor. ama sanatçı- lar demokrasi içinde bu zihniyeti boğacaklar. Sanat, Tayyiplere, Meühlere rağmen sürecektir." haUfesi, halifeuğin 'Refah Partisi'nin Islam kültühi yok' Belediye başkanlannın sanat kültürü olmasını .beklemediğini, Batı'da da bunun olmadığını belir- ten yazar Metin And, sadece Recep Tayyip Erdo- ğan'a değil. tüm Refah Partılilere yönelik olarak "Refah Partisi'nin lslami bir parti olarak tslam kül- tüıieri olmadığını" ıddıa etti: "Bizim tarihimizde Islam kaMınlmasına kadar Os- manlı padişahıydı. Halife ve padişahın yaphğına bakar- sak, saraylarında akademiler kurmuşlar, burada sanatçılar resimler yapmışlar, heykeller yapmışlar. Avnıpa'da ilk bale temsili 1581'de Fransa'da o\ - nandı. Bizde ise bundan 50 sene önce üç günlük bir şenlik yapılıyor. Mitolojive daya- nan bir bale temsüi verfliyor. Buna Kanuni Sultan Süley- man da seyirci olarak geli- Metin And yor. Resme gelirsek Tophane'de Türk annesini tem- sil eden göğsu açık heykel kaldırıldı. Halbuki Topkapı Müzesi'nde 16. yüzyddan kal- ma 2 minyatür var, biri Meryem'i göğsti açık göste- rivor, diğeri ise Muhammed'i emziren annesini. Yani çıplaklık Osmanlı sanatında var, bem de halife ta- rafından yapdmış. Bu da bize gösteriyor ki; bu adamların Islami kültürü yok. Bu, çok kötü bir du- rum. Anlaşılan biz kendi aralarımıza ö> künecek yer- de, Suudi Arabistan gibi, İran gibi bağnaz toplumla- ra özeniyonız. Hükümdanmız tüm Islam'ın halife- siyken bunlar yapdmış, ama şimdi yasaklannıaya çauşılıyor." ^ 'Cinselliğe çağnşım, örümcek kafahlara aittir' Bale eleştirmeni Nermin Başağa, 'tstanbul'un de- ğişik düşünceli' Belediye Başkanı Erdoğan'ın 'bilgi- sizliği' nedeniyle bale dansını 'belden aşağı 1 olarak tanımladığını belirterek "Ben Türkiye'de ve yurtdışında bir bale eleştirmeni olarak baleyi belden aşağı bir meslek olarak görmesini üzücü buunak- tayım. Üstelik aralarında Meriç Sümen gibi bir dev- let sanatçısı ve diğerieri de devlet memurlarıdırlar. Ben bu tanımlamayı, bu sayguı mesleğe bir hakaret olarak göriiyorum" dedi. Erdoğan'a "Size sanatsal meslekler üzerine ders mi vermeli, \oksa yeterii bil- giye sahip sanat danışmanı mı bulmalı" diye soran Nermin Başağa. dansm ilk iletişiıtı aracı olduğunu vıırgulayarak şu görüşleri dile getirdi: "Daha ilk çağlarda insanlar sevinçlerini, üzüntü- lerini. savaşlarını bedenleri ile ifade ederierdi. Bugün bale bir bilim, bir kafa işidir. Bu e>Tensel mcsJek. tüm görsel sanarlan içermekte. Müzik, dekor, renk ve hareket düzeni kesinkes estetik bir görümim için- de sahnelenir ve duygulan bedenle dile getirilir. Bale sanatı, bir kültür birikim ürünüdür ve cinselliğe çağnşım ancak örümcek kafalı insanlaruı görüşü olabihr, başka türlü asla düşünülemez." TAYYİP ERDOĞAN NE DEMISTI? Kûltür Servisi - Tayyip Erdoğan. yoğun tep- ki lopUtyan herfeye itifkin sözleri, atv haberterf- nde Cansu Akbel iie yaptığı söyleşkk söylemiş- ti. Erdoğan'tn konuşmasmdtm bu böiümü aşağıda aktartyoruz: ... Ben kızlartmı şu anda öyte tnr istikbafk yoğrulmalannı düşünüyorum ki, bu topluroa fayda sağkyacak ve üikemizin gefeceğine ışık tuîacak ve bilimsel aftyapıst olan, agıriığı olan. bir çahşmanın içerisinde, ben yavru- lanmı görrnek istiyorum. özeffiîle kızianrm. Kızlanmm da şu anda düşünceleri, ideaüeri hep bu noktada toplamyor. Yani kızlanmın, hamdolsun o tür bir ideaüeri, bir düşûnceteri söz konusudeğil. Veonlar zaten özel bir yçrde sabalar ohıyor, ama biz geneü tercih ediyo- ruz. - Peki, tam tersi olsaydı, nasa karşaarduuz acaha? Diyeböirinı ki, müspet yaklaımazdıtn, yani o konuda kendikrini ikna eimeye çalışırdım. Çünkü kişiseliikten çok, geneilik benim için çok daha önemli. Ben şu kafayı gûçlendire- cek, ruh dünyamızı güçlendirecek sahaiara ağuiık verümesinden yanayım. Yani bizim ruh dünyamızı güçlendirrneyen, aksine ruh dünyanazı pörsüten ve bszi bu noktada değö de, farklı duyarîtlıklara doğru kaydıran, ki o toptumun temel değerkriyle caöşıyorsa, ona hiçbir zaman mûspet bakmam roümkün de- ğjl. Sıcak bakmıyonım. - Ben bir bakrin olarak buraya gebeydim, bente efimi sdtarken yine bir sıkfflö duyar d?y Yok, benim size ilk tavsıyem. bence bu mesieğİ bırakm demek ohırdu. Çünkü bir ba- krinin nefer yaptığı. neler ortaya koyduğu ve nereye hitap ettiği ortada. Biınu farkb bir yo- rsm oJarak da değerlendirebilirsiniz. Yani bu benim kendi kanaatîmdir. Dolayısıyla çok açsk ve net olarak söyhıyorum, ben insanın bu noktada duyarükğmı belden aşağı indirmeye- cek her şeyde vanm. Ama indire<»k olanın karştsındaytm. Çünkü şu anda küitüremper- yalizminin en önemli dallanndan bir tanesi- dir, insanı belden aşağjsıyîa meşgul etmek. DÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT Eşref-iMahlukat Sorunumuz geçen yazıdan kalma... Bir çocuk soru- su... "insan olmak iyi bir şey mi?" Bu konu üzerinde daha önce düşünmüş olanlar var mıdır, bilmem. Ben hiç düşünmemiştim. İnsaniann bazı durumlardaki yetersizliği, hattadeğer- sizliği üzerinde çok durdum, "İnsan Hasta" diye yazılar yazdım, ama insan olmak iyi mi, kötü mü diye düşün- düğümü anımsamıyorum. Aynca bu soru insan yerine başka bir şey olma özle- mini de içinde taşıyor... Aslında insanoğluna insan olmanın üstünlüğü her yandan dayatılmıştır. Inançlar, deneyimler, gerçekler, hepsi insanın yüceliğini söyler, gösterir, belgeler... Onun için de, genellikle, kimse böyle bir soru üzerinde durup düşünmek gereğini duymaz. Bilim adamı, araştırmasına, "En gelişmiş canlı olan insan..." diye başlıyor... islamda "Eşref-i mahlukat" diye bir söz var... ("Eşref", "şerif'ten geliyor; "şerif", kutsal, soylu de- mek. "Mahlukat", "mahluk"un çoğulu; "mahluk", "hı" ileyazılınca, yaratılmış, yaratık demek; "hı"ve "kaf"\\e yazılan "halk"\an geliyor. "Hı" ve "kaf" ile yazılan "halk" yaratma, buluş, insanlar, insanlardan bir bölüm demek. Toparlarsak, "Eşref-i mahlukat"\n Türkçesi "Ya- ratıkların en kutsalı" oluyor.) İslamda insana "Eşref-i mahlukat" deniyor... Yaratı- kların en kutsalı, en onurlusu en yücesi... Tevrat'\ açıyorsunuz. Tanrı, "Kendi biçimimizde ya- ratalım insanı, bize benzesin" diyor. ("Let us make man in our image, after our likeness." King James Version) Çevrenize bakıyorsunuz, dünyada her şey insanlara uyarlanmış, her şey onlar için kullanılıyor, onlar için tü- ketiliyor. İnsanın, başka hiçbir canlıda görülmeyen bir zeka üs- tünlüğü, düşünme yeteneği, yaratıcılığı, ayrıca beceri gücü var. Böylesine yüce bir yere yerleştirilmiş, bütün dünyayı denetimine almış bir yaratık, nasıl olur da, kendi du- rumunu sorgulayıp başka bir şey olma özlerni duyabi- lir!.. "İnsan olmak iyi bir şey mi?" Bir çocuk sorusu bu... Ama gelin büyük sorusuymuş gibi ele alıp üstünde düşünmeye çalışalım. Insanla öbür canlı türleri arasındaki en önemli ayrım nedir? Uzun ya da kısa yaşama, bir yere bağlı olma ya da istediği gibi dolaşma, uçma ya da suyun derinliklerinde yüzme, vb... mi? Hayır, bunlann düşünülmesi, değerlendirilmesi... insan dışındaki canlıların gözünde bu gibi ayrımların bir önemi var mı? Canlılar oluşup gelişiyor, çoğalıyor, ölüyor, çürüyor- lar. Hepsi kendi koşulları içinde. Başka türlere özenme- den, başka türlerle yarışmadan... Karşılaştıran, değerlendiren, düşünen, doğal olarak yapamadığı şeyleri yapmanın yollarını arayan yalnızca insan... Bir ağaç kuşlara bakıp, "Ben de uçsam!" der mi? Ya da bir kuş balıklara bakıp yüzmeye özenir mi? Onları yalnızca kendi yaşam koşulları ilgilendirir. Ger- çi sonsuz bir savaşım içindeler, kimilerinin beslenme, barınma sorunları da var, ama yaşarken ya da ölürken bu savaşımın acılarını insanlar kadar derinden, insanlar kadar uzun, insanlar kadar ayrıntıfı duydukları söyiene- mez... Sezgide, duyguda, düşüncede yükselmek, en üste çık- mak güzel, ama büyük oranda da yıpratıcı... Bilinçlenme acıların da bilincine varmayı içeriyor... En iyisi bir ağaç olmak mı dersiniz? Beslenme, barınma, giyim sorunu yok. Para yok, enf- lasyon yok, tapu yok, ticaret yok, anamalcılık yok, işsizlik yok, inanç sömürüsü yok, şarlatanlık yok, en önemlisi de politikacılar yok... Ne güzel!.. Ağaç gibi yaşar, ağaç gibi ölürsünüz... -Keserler, yakarlar... Sanki insanları kesmiyor, yakmıyorlar mı? Bu çocuk sorusu pek öyle yabana atılacak bir soru de- ğil. Birtakım gerçeklerin bilincine varmamızı sağlayabi- lir. Düşünmekte yarar var: "İnsan olmak iyi bir şey mi?" Erdinç Malkoç'un ilk kişisel sergisi • Kültür Servisi - Erdinç Malkoç'un Türkiye'deki ilk kişisel sergisi. Tekel Sanat Galerisi'nde açılıyor. 1964 yılı Bulganstan Razgrad doğumlu olan Erdinç Malkoç, 1983 yıhnda Filibe güzel sanatlar okulunu bitirdi. 1985'te Güzel Sanatlar Akademisi'ne giren sanatçı, baa kişisel sebeplerden ötürü eğitimini tamamlayamadı. 1989'da ise Türkiye'ye göç eden Malkoç, yapıtlanyla çeşitli yanşma ve karma sergilere katıldı. MaviFil Çocuk Şenliği • Kültür Servisi - "Gülhane Etkinlikleri", bu yıl ilk kez küçüklere yönelik bir organizasyona yer verecek. 16 temmuz - 11 eylül tarihleri arasıda "Mavi Fil Çocuk Şenliği" yapılacak. Cumartesi ve pazar günleri 13.00 -17.00 saatleri arasında gerçekleşecek bu organizasyonda "Memiş Dayı" adb çocuk oyunu, illüzyon gösterileri, ünlü sanatçılanmızın imza günleri, kukla tiyatrosu, çocuk orkestrası, ortaoyunu, çeşitli animasyonlar, palyaçolar ve armağanh yanşmalar yer alacak. Suna Kan, New York ve İtalya sahnelerinde • ANKARA (ANKA) - Ünlü Türk yorurncu Suna Kan, New York ve Sicilyalı müzik severlere müzik ziyafeti sunacak. Suna Kan ilk olarak, şef Gürer Aykal ile birlikte VVashington Square Music Association tarafından bu yıl 37.'si düzenlenen New York Square Yaz Festivali kapsammda 26 temmuzda New Yorklu müzik severlerin karşısma çıkacak. Kan, 30 temmuzda Sicilya'nın Noto kentinde düzenlenen Santa Sicilya Yaz Festivali'nin açılış konserinde solist olarak Mozart'm sol major keman konçertosunu seslendirecek. Suna Kan aynca, Mozart. Shubert ve Beethoven'in eserlerinden derlenen bir programla 2 ağustos günü, festival kapsamında İtalyan müzik severlere bir resital sunacak. Pnof. Tuglacı, Edinbupgh'tan döndü • Haber Merkezi -Prof. Dr. Pars Tuğlaa, 3-10 Temmuz tarihleri arasında, İskoçya KralhğYnın başkenti Edinburgh'da toplanan 21. Uluslararası Sanat ve tletişim Kongresi'ne Türkiye'yi temsilen katıldı. ABD'deki Amerikan Biyografi Enstitüsü ile Cambridge'deki Uluslararası Biyografi Merkezi'nin birlikte düzenledikleri kongreye, Ingiltere Kraliçesi II. Elizabeth. Norveç kralı ve kralıçesi ile 150 delege katıldı. Kongrede 'Banş' adlı Ingilizce şiirini okuyan Tuğlaa, 6 temmuzda da İngilizce-yayımlanmış olan 'The Role of The Balian Family in Ottoman Architecture' adlı oylumlu yapıtım Kjraliçe Elizabeth'e takdim etti. Düzeltme • Gazetemizin dûnkü sayısmBi 2. sayfasında M. Tıdui Sönmez ünzasıyla çıkan "Şeriatçının Malumu Ola" başlıklı yazuım spotu, "Osmanlı'nın,şeriatı, kendi devlet yönetimiyle ilgili orfı hukuk alanından tamamen ayırdığı; şer'i hukuku kendi iradesinin koyduğu örfi hukuk sının d^mda bıraktığı açıkça görülmüyor n » r şeklindeolacaktır. Düzeltiriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle