Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 TEMMUZ1994 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Yağmurdualıtoplum olamayız...
Laikliği dışlayarak demokrasiyi yaratmak ve yaşatmak
olanaksızdır. Laiklik; bilimsel ve eleştirel aklm temeli,
cumhuriyetin ve demokrasinin soluk alma organıdır. Uygar
dünya, laikliği özümsediği içindir ki demokrasiye
ulaşabilmiştir.
M.İSKENDER ÖZTURANLIA tatürkçüDüşünce
Derneğiİzmir ŞubesiBaşkanı
E
n az dört yıldan beri tüm leri laikliğin ilkeleridir. Bu nedenle
siyasal partilerimiz 1982 laikliği dışlayarak demokrasiyi yarat-
Anayasası'nı değiştir- mak ve yaşatmak olanaksızdır. Laik-
mek istemektedirler. Bu lik; bilimsel ve eleştirel akhn temeli,
doğrultuda tasanlar bile cumhuriyetin ve demokrasinin soluk
haarlamışlardır. 1991 alma organıdır. Uygar dünya, laikliği
mek istemektedirler. Bu
doğrultuda tasanlar bile
haarlamışlardır. 1991
genel seçimlerinden sonra kurulan
koalisyon hükümetinin protokol ve
programında da 'anayasanın çağdaş
bir konuma getirileceğf yargısına yer
verilmiştir. Ne var ki bugüne değin
olumlu sonuçlara vanlamamıştır.
Hiç kuşkusuz bunun çeşitli nedenle-
ri vardır. Ama en önemlisı. Türkiye
Cumhuriyeti'nin temel taşı olan laikli-
ğe saygı gösterilmemesi. demokratik-
leşme yolunda laikliğin ne denlı önem
taşıdığının gereği gibı anlaşılamaması-
,dır. Bu nedenledir ki üç yıldan beri
anayasanın ancak bir maddesi değişti-
rilebilmiştir.
Bir süre önce yeniden başlatılan de-
ğişiklik girişimleri, bir ileri bir gen gi-
dişlerle yürütülürken sonunda, anaya-
sanın 24. maddesinin son fıkrası üze-
rinde çıkan anlaşmazlık yüzünden,
partiler arası çalışmalar durdurulmuş-
tur. Bu suretle. Türk ulusunun özlem-
lerine ve beklentilerine yanıt vereme-
yen 1982 Anayasası'nın değiştırilmesi
de başka bir bahara kalmıştır.
Bilindiği gıbi demokrası. laık bir dü-
şüncenin ürünüdür. İktıdan gökten
yere indirerek onu ulusa mal eden, bu
suretle de demokrasinin kapısını ara-
layan, laikliktir. Vc demokrasinin ilke-
özümsediği içindir ki demokrasiye
ulaşabilmiştir.
Hep biliyoruz ki 1908 tkind Meşnı-
tiyet Anayasası, 1876 Birind Meşruti-
yet Anayasası'nın Ilerisinde'dir. 1924
Anayasası. 1908'den; 1961 Anayasası
ise 1924'ten ileridir. Ama 1971 ve 1973
değişiklikleriyle geriye dönüş başla-
mış, 1982 yılında anayasal düzenimiz
büsbütün gerilere götürülmüştür. Oy-
sa dünya. akıl almaz bir hızla üerle-
mekte, yeniliklere doğru koşmaktadır.
Böylesine ilerleyen bir dünyada hangi
konuda olursa olsun gerilere düşmek,
anlaşılması güç bir aymazlıktır. Ne ya-
ak ki bu aymazlık ülkemizde yaşan-
mıştır. Yıllar yılı Atatûrk ilkelerinden
odünler verile verile, laiklik ilkesi örse-
lene örselene bugünlere gelinmiştir.
Çeşitli uygulamalar ve davranışlarla.
laik devlet ve laik eğitim sistemi tanın-
maz duruma getirilmiştir. Şimdi ise bu
çağdışı anayasanın ileri doğrultuda
değiştırilmesi istenirken gereksiz yere
bir laiklik tartışması çıkanlnuşür. La-
iklikten verilen ödünlerin anayasal
düzenimizi daha da genlere götürece-
ğj, bazı çevrelerce bir türlü anlaşılama-
mıştır.
27 Mart verel seçimelerinden önce
bir partinin genel başkanı, "Herkes
kendi hukuk düzenini seçme özgürlüğû-
ne sahip olacaktır" diye bir tümce kul-
lanıruştır. O günlerin seçim heyacanı
içinde bunun üzerinde gereği gibi du-
rulmadı. Anayasa tartışmalan sırasın-
da, gerçek bütün çıplaklığı ile çıkmıştır
ortaya. Çünkü bu siyasal parti. "Dev-
letin sosyal, ekonomik, siyasal ve hu-
kuksal düzeni, din kurallanna dayandı-
rdamaz" biçimindeki anayasa yargısı-
nı, 24. maddeden çıkanp onun yerine
"Herkes inandığı gibi yaşamak hürri-
yetine sahiptir" tümcesıni getirmeye
kalkışmıştır. İşin ilginç yanı, bu öneri-
nin kabul edilmemesi halinde, anlaş-
maya vanlan maddelerdeki desteğin
de çekileceğini söyleyebilmesidir. Öne-
riyi ortaya atan siyasal partinin şeriat-
çıbğını ve gericiliğini dünya âlem bil-
mektedir. O nedenle bunun önemi
yoktur. Asıl önemli olan, öteki sağ ka-
nat partilerinin açıktan açığa ya da
gizli olarak bu düşünceyi destekleme-
leridir. Bu suretle bir kez daha anlaşıl-
mıştır ki hiç olmazsa anayasayı değış-
tirebilecek oy çoğunluğuna sahip olan
siyasal partilerin laiklik üzerinde anla-
şamamalan, demokratikleşmeyi en-
gelleyecek boyutlardadır. Böyle bir
uzlaşmaya vanlmadığı içindir ki ana-
yasa değişikliği bir kez daha rafa kal-
dınlmıştıf.
Her kişinin inancına göre yaşaması
ne demektir? Böylesine kaypak bir
tümce. anayasa yargısı olabilir mi?
Olursa yönetsel bir kargaşa, toplum-
sal bir başıbozukluk doğmaz mı? Çe-
şitli inanç gruplan karşılıklı çauşma
içine girmezler mi?
Uygar dünya din ve devlet işlerini
birbirinden ayırmış, toplumsai olay-
larda din faktörüne yer verilmeyeceğı
kuralını benimsemiştir. Çağdaş dün-
yada din, bir vıcdan işidir, duygusal
bir sorundur. Dınin yeri tapınaklar,
vicdanlar. yüreklerdir. Devleti yöne-
ten, inanç grupları değil; düşünce odak-
larıdır, akıl ve bilimdir. Bunun içindir
ki laiklik, yalnız din ve vicdan özgürlü-
ğü, din-devlet aynlığı anlamına gelme-
mektedir. Devlet işlerine, toplumsai
olaylara dinin kanşmaması, din devle-
ti yolunun yeniden açılmamasıdır.
1923 devrimcilerinin en büyük başa-
nsı, bilime ve akla önem vermeleri,
çağdaş uygarhk yolunu benimsemele-
ridir. Bağımsızlık savaşından sonra bir
yol aynmına gelmişlerdir: Ya çağdaş
bir sisteme geçecekler ya da eskisi gibi
din devleti uygulamasını, şeriat düze-
nini sürdüreceklerdir. Aklın ve bilimin
doğrultusunda yürüdükleri için laik
düzeni seçmişlerdir. Dinsel duygulann
devlet işlerine ve politikaya kanştınl-
masını başkalanna yasakJamakla kal-
mamışlar, kendilerine de yasaklamış-
lardır. Dini "makaraların en yükseği
olan vicdanlara" aktarmışlardır.
Ne var ki daha sonra gelen kendini
bilmez çıkara politikacılar, bu çağdaş
düşünceden aynlmışlar, dini yeniden
devlet katlanna taşımışlardır. Kişisel
ve partisel çıkarlan için, yüreği terte-
miz halkımızı kandırma yöntemlerine
başvurmuşlardır. Laikliğin dinsizlik
demek olduğunu bile söylemekten çe-
kinmemişlerdir.
Bütün bunlar, 1982 Anayasası ile ilk
ve ortaöğreümde zorunlu din dersi uy-
gulaması getiren siyasal iktidarlann
marifetidir. Nasıl 1950'lerde Türkçe
ezanın Arapçaya dönüştürülmesi, din
tüccarlanna, din bezirgânlanna bü-
yük bir ödün verdiyse.. zorunlu din
dersi uygulaması ile de ikinci büyük
ödün verilmiştir. Ne var ki bunun üze-
rinde gereği gibi duran yoktur. Anaya-
sa çalışmaları sırasında çoğu parrileri-
mizin zorunlu din dersinden > ana olduk-
ları ortaya çıkmıştır. Bö> le bir zorunlu-
luğun laikliğe a\ kırı olduğu düşünülme-
mektedir. Bugüne değin laik de>letten
veriJen odünler vetmijormuş gibi, şimdi
de 24. maddenin zorunlu din dersi geti-
ren 4. fıkrası yürürlükten kaldırılacağı-
na, laikliği konıyan son tıkrası törpü-
lenmek istenmektedir.
Hiç kuşkusuz anayasalann yapımı
ve yaamı önemli bir konudur. Bir ana-
yasada laiklik ilkesi yoksa devlerin laik
olması olanaksızdır... Bu nedenle ana-
yasalar, toplumsai yapının temelidir.
Ne var ki anayasalardan ve yasalar-
dan daha önemli olanı, insan faktörü-
dür. Dünyanın en iyi anayasalan 'bili-
siz' (cahil) yöneticilerin elinde kolayca
yozlaşmıştır. Dört başı mamurolmasa
da bilinçli ve tutarlı yöneticilerin uygu-
ladıklan anayasalar ise olumlu sonuç-
lar doğurmuşlardır. Anayasalann ve
yasalann değeri, daha çok onlan uy-
gulayan kişilerin değeri ile ölçülmekte-
dir.
örneğin "öğretim BirliğJ Yasası"
cumhuriyetin temel yasalanndan biri-
dir. Her dönemde anayasalann koru-
ması alüna alınmıştır. Bu nedenle de
değiştirilmemiştir. Tıpkı 3 Mart 1924'-
tekı gibidir. Ne var ki başka yasalarda
yapılan degişikliklerle delik deşik edil-
miş, tanınmaz duruma getirilmiştir.
Şu halde yasalarda ve anayasalarda
tılsım aramak doğru değildir. Asıl tıl-
sım, onlan uygulayan yöneticilerin bi-
üncinde ve vatandaşlann uyanıklığın-
dadır.
Anayasada yazılı olmasına karşın
Atatürk ilkelerini uygulama alanın-
dan kaldıran, laiklik ilkesine değer
vermeyen siyasal iktidarlar ve yöneti-
ciler, ne yaak ki görevlerini savsakla-
mışlardır. Bu nedenle de laikliği koru-
mak ve savunmak, ulusun görevi
haline gelmiştir... Türk ulusu şimdi,
devleti adım adım şeriata doğru götü-
ren güçlerle savaşmak ve bu savaşı da
kazanmak zorundadır... Çünkü bu sa-
vaş kazamlmayacak olursa çok yakın
bir gelecekte, toplumumuzun yağmur
dualan ve fatihalarla yönetilmesine,
düşünen insanlann üstüne yilanlann
ve çiyanlann salıvenlmesine hiçbir za-
man engel olunamayacaktır.
ARADABIR
VEDAT GÜNYOL
li Irade...
Milli Irade nedirdiye hepdüşünürdururum. Milli irade
deyince akla ilkten halkoyu geliyor. Aslında halkoyu de-
nilen şey, halkın bağrından kopan, iyiyi kötüyü kendi aklı
ve deneyimleriyle saptamış, bağımsız, özgür bir düşün-
ce ürünü olmalıdır. Ne var ki, özellikle Doğu ülkelerinde,
halkoyu, paralı pullu kandırmacalarla yönlendirilen bi-
linçsiz, bilgisiz insanlann seçim sandıklarında körü kö-
rüne kullandıkları oydur. Aslında halk iradesi, o bilinç-
siz, kafaca ve akılca yoksul insanları yönlendirenlerin
iradesidir.
Halk, aşağı yukarı. batısı
doğusuyla, tüm dünya ül-
kelerinin insanlarını kapsa-
yan bir kavramdır. Fransa-
sı, Ingilteresiyle de ele
alınırsa, halk kavramı, aynı
ölçüde olmasa da, dilbaz,
düzenbaz politikacıların et-
kisinde, dürtüsünde kalan
dünya insanlarının tümünü
kapsar.
Gelin, halk kavramı üze-
rinde düşüncelerini söyle-
yenlere kulak verelim. Vol-
taire'e kalırsa: "Söz konu-
su halk'm yönetilmesi
değil, eğitilmemesidir."
Schiller de şöyle dile ge-
tiriyor yürek acısını: "Ey!
En ufak bir rüzgara kapılan
devingen halk! Bu dayanık-
sız şeye tutunanların vay
haline."
E. ve J. Goncourt'lara ba-
kılırsa: "Halk ne doğruyu
sever ne de yalını; sadece
masalı ve yaygarayı se-
ver."
özetle diyebiliriz ki, halk
her yerde halktır, yani alda-
tılmaya elverişli, yarı bi-
linçli ya da bilinçsiz bir
insan tomarı. Bu bakımdan
ben, milli irade denen şeye
kuşkuyla bakıyor ve Aziz
Nesln'in Türk halkı için
söylediği sözleri, az çok
farkla, tüm dünya halkları
için doğru buluyorum.
özleşen Türkçemizde
ulusal istenç, politikacının
tutucu diliyle milli irade, ne
zaman gerçekten milli ira-
de olur, buna bakalım. Ge-
cekondulu, dört beş çocuk
anası, kocasının buyruğun-
da emir kulu Ayşe hanım
milli iradeden ne anlar?
Hoş, kocası Mehmet Can-
boğaz da bir şey anlamaz
ya, konu komşunun, kahve
arkadaşlarının (hepsi de
kendisi kadar bilinçsiz) et-
kisinde, falanca açıkgöz
politikacının ya da profesör
taslağının, kendi çıkan
doğrultusundaki yönlendir-
melerine kafasını koyar.
.Gerçek demokrasiyi ku-
racak olan ulusal istenç,
böylesine savruk, gelişigü-
zel bir düzeyde kaldıkça,
hiçbir zaman ulusal isteği-
ni, gerçek isteğini dile geti-
remez. Peki ne yapmalı,
milli iradeyi gerçekten milli
irade düzeyine çıkarmak
için?
Ben, yani kulunuz, had-
dim olmayarak diyorum ki,
ulusal istenç; ancak ve an-
cak, en az laik lise öğreni-
minden
>Arkasıl9-Sayfada
Insanlar cayır cayır yanarken...
Ş
u TV denen renkli
cam çıktığından beri
herşeyçokdeğişti.
Dünyayı odamıza
sokuverdi. Dedikodu
dahil her şey gözler
önünde, ortada.
Tıpkı Sıvas olaylannda olduğu
gibi.
Ağzı salyalı, kana susamış
caniler...
Kazana konan bir beyaz
insanın etrafında "ölüm dansı"
yapan Kızıldeniilergibi çığlık
çığlığa. Yakmak. yıkmak.
öldürmek...
Kimin için, kimın adına?
İslamiyet vedinadına... Bre
cahiller! O İslamiyet ki, insana.
kendi canını alma, intihar etme
yetkisi bile vermezken
başkalannın canını alma
nereden çıkıyor?
Peki, din adına,
islamiyet adına
başkasmın canını almak, hem
de en vahşi bir şekilde, en
acımasızca; yakarak... Olaylan
izlerken pişmiş kelle gibi
sıntanlangördük. Sızey.
sıntanlar, ne insan olabiKrsiniz
ne İslam.
Canavar desem, gerçek
canavarlar bana gücenir mi
bilmem. 37can. Ulkenin
yazan, çizeri, şairi. Suçlan:
Yazmak.çizmek.
Böyle bir suç, ülkemiz dışında,
bir başka kabilede var mı
acaba?
Dikkatedin.devlette
demiyorum, kabilede.
Devlet özelliğini kazanmış
toplumlarda tek değer insandır.
Her şey insan ıçındır. İnsanın
mutluluğu içindir.
Hayvanlan koruma
derneklerinin kurulduğu
günümüzde. insanlan koruma
konusunda değil. tam tersine.
öldürme, yakma yönünde
örgütlü çalışmalar vardır.
Örnek mı? Alın. Sıvas. Örnek
mi? Alın. Kahramanmaraş.
Örnek mi? Alın. Çorum
olaylan.
Nice canlar niçin girdi toprağa!
Geçen 2 Temmuz, Türkiye'de
insanlığın utanç günü ıdi.
Kimlere ""kutlu" olsun o utanç
günü?..
SadettinMalkoç
HerkesBuKitabıOkuyacak
AD Yayıncılık
Duygu Asena'dan
Yepyeni Bir Kitap...
Bu kitap görülmemiş
tasarımıyla,
üstün
\ kalitesiyle,
inanılmaz
fiyatıyla,
Yayıncılık
alanında devrim
y aratacak!
HaftaSonu bir
d e ğ i ş i k l i k yapın
K t T A P a l ı n !
MMM ve MM Migros'Zor, seçkin küapevleri
ve tüm gazete bayilerinde...
I I
Ustelik SadeceKitapevlerinin talepleri için: Yeni Çizgi (212) 232 04 81- 240 1782
II111
PENCERE
KiPli Bler Operasyonu...
Çiller, Başbakan oldu, 10 binlerde dolaşan Amerikan
Dolarını patlattı...
Dolar30bin lirayı aştı...
Ev kirasını dolarla veren, ayvayı yedi; dolarla yatırım
yapan, hapı yuttu; dolarla borcu olan, kazıklandı; dolar
istifedenkazandı...
Kazanan bıri daha var:
Başbakan!..
Çiller'in malvarlığı, yuvarlak hesap. yarım trilyondu...
Oldu bırtrılyon!..
93'te Çilter, "Ekonomıdon Sorumlu Devlet Bakanı"
iken "Çocuklarınm geleceğini güvenceye almak için"
Amerika'ya yatırıma başlıyor...
7 milyon dolarlık yatırım bu.
Çiller bir yüzünde Ekonomiden Sorumlu Devlet Baka-
nı...
öteki yüzünde ABD'ye yatırım yapıyor...
Olurmu?..
Merkez Bankası Başkanı'ndan tutun, yüksek bürokra-
side ekonomiyle ilgili bütün genel müdür ve müsteşar-
larla uğraşıyor, hepsini değiştirmek istiyor. öte yandan
da ABD'de alışveriş merkezi satın alıyor, otelciliğe yatı-
rım yapıyor, villalarına villalar katıyor.
Olurmu?..
Bir yandan devletin en sorumlu ve yetkili makamında
ekonomiyle, maliyeyle, döviz kuruyla, kredi oranlarıyla,
bankalarla oynayacaksın, öte yandan iş çevirip yatırım-
laryapacaksm...
Dünyanın hangi devletinde, hangi demokrasisinde
ekonomiden sorumlu devlet bakanı bir yandan iş çevirip
öte yandan devlet yönetebilir?..
Çiller, Başbakan olduktan sonra da Amerika'ya yatı-
rım süreci devam ediyor...
Olurmu?..
•
Çiller, Başbakan olduktan sonra ekonomiyle tek başı-
na oynarken Amerikan Dolarını patlatıyor, işleri yüzüne
gözünebulaştırıyor. IMF'yebaşvurmakzorundakalıyor,
televizyona çıkıp halktan özveri istiyor; dışardaki Türk-
ler Türkiye'ye yatırım yapacak, Avrupa'daki işçilerimiz
dövizlerini Türkiye'ye yollayacaklar...
Yurttaşlarından bu özveriyi isteyen Başbakan'ın ken-
disi ABD'ye yatırım yapmaktadır...
. .Olurmu?..
Doğru dürüst bir devlette ve az buçuk bir demokraside
o başbakan koltuğunda bir dakika oturabilir mi?..
•
Bir Başbakan, hem ticaret hem siyaset yapabilir mi?..
Hem devleti yönetip hem yabancı bir ülkede otel ve alış-
veriş merkezi işletebilir mi?.. Başbakan'ın yaşamı yurt-
taşlarına örnek olmalıdır. Vergi sicili baştan sona bozuk
bir Başbakan, yurttaşlarını vergi seferberliğine nasıl ça-
ğırabilir?
Çiller'in malvarlığı listesi: Villa, villa, villa, arsa, arsa,
arsa, sonra yine villa, sonra arsa, arsa, arsa, arsa!.. On-
larca villa ve arsa koleksiyonu yapan bu insanın hayat
anlayışı ve dünya görüşü nedir?..
Yurttaşlarının önüne nasıl bir örnek ve bir yaşam mo-
deli koyuyor?..
•
Çiller'in malvarlığınm kaynakları kuşkulu, vergi sicili
şaibelidir. Ama bütün bunları biryana bırakalım, ekono-
mik bunalımın çukurundaki Türkiye'de bir yabancı ülke-
ye "çocuklarınm güvencesi için" yatırım yapan bir
Başbakan olamaz!.. Bu olguyu içine sindirebilen bir top-
lum, geleceğine umutla ve uygar dünyanın yüzüne
onurlabakamaz...
Türkiye'de bir "temiz eller operasyonu'na gidilmeli-
dir...
Kirli eller operasyonuna değil...
Aydınlık| ^ ^ HAFTALIK HABER YORUM DERGISI
Çiller'in planı tutmuyor, 20 Temmuz'da genel grev
Emekçi halk meydanlarda
Ocak aymdan bu yana işten atılanlar gen alınsm
Özelleştirme ve KIT'lerin kapatılmasına hayır!
Zamlar gen alınsın
Memura grevll toplusözleşmeli sendika
Emeklılığı ortadan kaldıran yasaya hayır!
Hükümet, imzaladığı toplusözleşmeye uysun
Kumandanlar seçim gezisinde!
30 Ağustos ıçın propaganda kampanyası Kara Kuvvetlerı
Komutanı Karadayı ABD'de madalya alırken, Gureş, Burhan.
Bayazıt Karadenızde sempatı turu atiılar Gureş, şehıtlık ısterken
Denız Kuvvetlerı Komutanı kemençe çaldı, Hava Kuvvetlerı
Komutanı horon teptı.
ÖYS'de bir çalıntı soru daha!
Aydınlık bir sorunun daha çalındığnı ortaya çıkardı OYS nın A kıtapçığındakı
31 soru Noter emanetınde bulunan elyazmalanndakı 39 soru ile aynı
Tekel kurarlarsa elleri yanar
Haftanın Konuğu: Osman Saffet A/olafla basındaki son
gelışmeler Eskıden muhalif gazeteler çok satardı . '
• Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek'in 3 aylık 'icraat'ı
• PKK nın Kurt sorununa çözumü: Hucurat suresı.
BUGUN VE HER CUMARTESİ BAYİLERDE
Cumhuriyet Kitap Kıılübü
Adapazan Temsilciliği
BARIŞ KİTABEVİ vc
SAPANÇA BELEDİYESİ
İşbirliğiyle
5. KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ
SOYLEŞİ VE İMZA GÜNÜ
17 Temmuz Pazar(yann)
DUYGU ASENA
ORHAN ALKAYA
ÖNER YAĞCI
VECDİ SAYAR
Sıuıf 16.30
Yer İnsan Haklıırı Pıırkı SARAS'CA