Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15TEMMUZ1994CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
>abancı sermaye
vazgeçmiyor
• ANKARA (AA)-
Türkiye'ye giriş izni verilen
yabana sermaye miktan, bu
yüın ik 6 ayında, geçen yıhn
aynı dönemine göre binde 2
orarunda artarak 684.28
nülyon dolar olarak
gerçekleşti. Yabana sermaye
izinleri, haziran ayında da
yüzde 26.8 artış gösterdi.
Hazine yetkilileri, konuya
ilişkin olarak "Yabancılar
Türkiye'nin geleceğine
gûvenmese kaynak
getirmez" dediler.
Başbakanlık
genelgesi
• ANKARA (AA)-
Başbakan Tansu Çiller'in bir
süre önce düzenlediği basın
toplantısında kamuoyuna
açıkladığı, yurtdışında
çalışan Türk vatandaşlannın
elde ettikleri dövizlerinin
Türkiye'ye kanalize ediimesi
konusunda Merkez Bankası
eski başkanlanndan Osman
Şıklar'ın görevlendirilmesi
konusunda Başbakanlık
genelgesi yayımlandı.
Tofaş'dayıllık
bakım
BURSA (AA) - Otomotiv
setrörünün en büyük firmala-
nndan Tofaş "zorunlu
bin"lerden sonra hafta
başında başladığı üretime 15
ağustosta "> ıllık bakım"
nedeniyle tekrar ara verecek.
Tofaş, yan sanayiine, yıl
sonuna kadarasgari 30 bin
araç üretim garantisi
verirken, yan sanayi
fırmalanna yıl sonuna kadar
zam yapmayacağını da
bildirdi.
1994 yılı başından bu y ana
kriz nedeniyle sadece 65 bin
araç üreten Tofaş, yıl sonuna
kadar üretimini "asgari" 30
bin artırma konusunda yan
sanayiye güvence verdi. Kriz
sonrası, stoklan eritmek için
düzenlediği kampanyada 500
mılyar lira zaran olduğunu
acıİdadı.
Oretim geriledi
• ANKARA (AA)-Devlet
lstatistik Enstitüsü (DİE),
imalat sanayinde üretim
ağırlıklı kapasite kullanım
oranının bu yıl haziran
ayında yüzde 70 düzeyinde
gerçekleştiğini açıkladı.
Tekstil ve konfeksiyon dış satımındaki kıpırdanma, hükümetin değil, fırmalann başansı
Dıracatarbşını, Çillersağlamadı
AHMET ÇELİK
İhracat kıpırdadı, ancak pa-
yesi Başbakan Çüler'e ait değil.
Istanbul Tekstil ve Konfeksiyon
İhracatçılan Birliği'nden
(İTKİB) yapüan ihracat haziran
ayında, geçen yılın aynı ayına
göre konfeksiyonda yüzde 18.9,
tekstilde yüzde 41.1 ve deride de
yüzde 125.3 artış gösterdi.
Artışı değerlendiren ihracatçı-
lann tek korkusu ise, hükümetin
bundan kendine *pay' çıkar-
ması. thracatçılar, nisan ayında
yüzde 32'lere sıçrattıktan sonra
haziran ayında mevsimsel ola-
rak binde 9'a düşen enflasyonu
övünç kaynağı haline getiren
hükümetin, ihracattaki kıpırda-
mayı da kendi başansı olarak
ilan etmesinden endişe ediyor-
lar.
Bu arada halı dışındakı ka-
lemlerde görülen yüksek oranlı
ihracat artışlanna karşılık
İTKİB kayıtlanndaki gerileme
devam ediyor. Geçen yıla göre
bu yıl ocakta yüzde 5.2, şubatta
yüzde 2.3, martta yüzde 8.5, ni-
sanda yüzde 2.5 ve mayısta ise
İTKİB'DEN İHRACAT (OOO$)
KONFEKSİYON TEKSTİL DERİ HALI TOPLAM
Ocak
Şubat
Mart
Nisan
Haziran
TOPtAM
1N3 1994
356.425 327119
267.840 242.701
343169 1314®
312.028 300.083
311.631 1841»
259.551 308.679
1.850.6441.655.967
•92
-9.4
-ttt
-3İ
189
-10.5
1993 1994
51688 59099
43.442 58.446
51.880 70.892
72553' 64.153
52017 73.401
38.733 393311
Oef.%
12.4
34i
1&3
14.6
-11.6
41.1
155
1993 1994
32<29 31,621
25.784 29.218
26.383 29.632
3232 32218
23.556 32.719
19703 44385
158.281 1 1
Dejj.%
-1,5
13.3
m
3.2
36.9
125.3
25.4
1993 1994 Dejj.%
12.182 12225 0.4
15.752 14.321 -9.1
Î&500 15.061 - 2 *
24.302 15.387 -36.7
24.195 15.804 -34.7
21383 18.142 -15.2
113515 90940 -19.7
1993 1994
452.422 429.064
352.818 344.686
443.707 405519
429.442 418.580
431540 297.675
352.654 444.607
2.4623732.340.531
Oef.%
-52
-2.3
£5
-2.5
•31.1
26.1
•5.0
yüzde 31.1 oranında gerileyen
ihracatın, hazirandaki gerileme-
si ise yüzde 5 olarak hesaplandı.
Yaptığı değerlendirmelerde
Başbakan bile istikrar paketi ile
kısılan iç piyasanın ekonomiye
zarar vermemesi için mutlaka
ihracaün arttınlması gerektiğini
belirtiyor. Ancak verilen destek-
ler lafta kalınca ihracatçılar,
artık kendi başının çaresine
bakıyor. 8 trilyon liraya varan
uzak yol navlun primlerini ve 1
milyar dolardan 2 milyar dolara
çıkanlan sevk öncesi ihracat
kredilerini alamayan ihracatçı-
lar, buna rağmen ihracatı arttı-
rmayı başardılar.
Artışm kendilerine yapılmış
herhangi bir destekten kaynak-
lanmadığını belirten Türkiye
Ihracatçılar Meclisi Başkanı
Okan Oğuz. gelişmeyi geçen
yılın haziran ayındaki 10 günlük
tatile ve bu yılın haziran ayında-
ki kota dağıtımına bağladı. Kc-
talan zamanı olmamasına rağ-
men ihracatçıyı motive edebil-
mek için haziran ayında dağıttı-
klannı belirten Oğuz. "Kurban
Bayramı, geçen yılın haziran ayı-
na rastladı ve 10 günlük bir tatil
vardı. Doğal olarak bu süre için-
de ihracat yapılmadı. Aynca bu
haziranda kota dağıttık. Bu in-
sanları motive etti. İç piyasanın
darabnası ile birlikte işietmeterin
ihracatı zorlamaları da bir etken
sayüabilir. Ancak ihracattaki
artış yüzde 18 ise bunun yüzde 2-
3'ii işletmelerin zorlaması kalanı
10 günlük tatildir" diye konuştu.
Haziran ayında hükümetten
herhangi bir destek almadık-
lannı da vurgulayan Oğuz, iste-
nilen koşullann sağlanması du-
rumunda hedef ihracatın kesin-
likle tutturulacağmı belirtti.
Metalurji Mühendisleri Odası ve Öz Çelik-lş'e göre Kardemir son beş yılda kaderine terk edildi
'Karabükkapatılsın' lobisi aldatıyorEkouomi Servisi - "Karabük ka-
patdsın" lobisinin, Başbakanlık ta-
rafından oluşturulan komisyonun
"kapatümasuT karanndan sonra
harekete geçerek kampanya başlat-
ması büyük tepki topladı. Metalurji
Mühendisleri Odası Istanbul Şubesi
ve öz Çelik-İş Sendikası bir açıkla-
ma yaparak, Demir-Çelik Üreticileri
Birtiği'nin, tesislerin kapatılmasına
gerekçe olarak ileri sürdüğü neden-
lere karşı çıktı.
Karabük tesislerinin yanm
yüzyülık geçmişe sahip olduğu belir-
tilen apklamada 6 bin 500 kişinin
derdine düşüldüğü şeklindeki iddia-
lanna 7 maddede yanıt veriliyor.
1- Karabük Demir Çelik Tesisteri
verimsiz değüdin Açıklamada. Ka-
rabük'ün gerçekte verimsiz ol-
madığı, ancak beceriksiz bir yöne-
tim yüzünden son beş yılda bilerek
verimşizleştınldiği iddıa ediliyor.
2- Üretilen üriin maliyeti birim ma-
liyet olarak asia cari piyasa fıyat-
lannın üzerinde değildin Urün mali-
yetlerinin yükselmesinin gerekçesi
politikacı, bürokrat, bankacı ücge-
nınde uçuşan milyarlar, pahalı fı-
nansman maliyetleri ve "peşkeş ce-
kilircesine" uygulanan satış-pazar-
lama poliükalanna dayandınlıyor.
3- Tesisler, ekonomik ve teknik
açıdan en az yirmi yıllık bir ömre sa-
hiptir: Bunun, herhangi bir sektör
için normalin üzerinde bir amortis-
man süresi olarak tanımlandığı açı-
leşmeye davet niteliği taşıdığı belirti-
lerek son buluyor.
Özçelik-lş Sendikası Genel Sekre-
teri Recai Başkan da, bir acıklama
yaparak, Kardemir'in zarannın söy-
lendiği gibi 5 trilyon değil. 3.7 trilyon
olduğunu, bunun 153 milyannı faalı-
klamada, son on yılda yapılan 400 yet zarannın oluşturduğunu. gen ka-
milyar dolar tutanndaki yatınmlar- lanının da özel bankalann faiz uygu-
la, tesislerin ileri teknolojiye sahip lamalanndan doğduğunu bildirdi
olduğu belirtiliyor. Başkan, demir çelik üreticilerinin,
4- Işsiz kalacak olan sadece altı bin
çalışan değil, tüm bölge ve havzastdır.
5- Bilerek darboğaz yaratümıştır
uzun demirde fazlalığa yol açan ark
ocaklannın kuruluşu için devletten
yılda 400 milyon dolar sübvansiyon
Darboğaan, ülkenin geleceği düşü- alırken. Kardemir'in 30 trilyona
nülerek, 10 milyar dolarlık kontinü yakın hissesinin ÖÎB'e devredildiğı-
döküm makinesi yatınmı ile aşı- ne, bu paranın Kardemir'in kasası-
nda kalmasııun borç diye bir şeyden
söz edilemeyeceğine dikkat çekti.
Başkan, açıklamasını şu sözlerle
tamamladı: "Karabiik'ün kapatı-
Imasını isteyen lobicilerin arzulan
ranma mantığıyla bağdaşmasının gerçekkşmeyecektir. Dünyanın tersi-
mümkün olamayacagı belirtiliyor. ne, yüzde 35 cevberden yüzde 65 hur-
7- İhracatın kurtuluş olarak sunul- dadan üretim y apılmasının ortamını
duğu ülkemizde bu tesislere ve genel- sırf kâr hırsıyla oluşturanlar. stratejik
de KİTlere kendi üriinlerini ihracat önemi gün gelince daha iyi anlaşılaşı-
hakları neden tanınmıyor? lacak olan bu ulusal tesislerin kapatı-
Açıklama, Karabük kapatılsın Imasını istemenin vebali altında kala-
çağnsının, sanavisizleşmeve. köle- caklardır."
lması gerektiği belirtiliyor.
6- Tesisler düriist. zeki *e özerk yö-
netkilere teslim edilnıelidir: Açıkla-
mada, bir kamu yöneticısınin sahip
olması gereken bu niteliklerin, ya-
KARDEMtR beceriksiz yönetimin kurbanı.
Vergi kaçıranlara ağır ceza
Krizleri erteliyoruz!..
B
aşbakan milletın karşısında son üç günde
iki önemli sınavı "veremedi".
Sadece halkla, iktidar arasına duvar ören
"şa/fşa/cç//aro/'dt/st/"nundesteğiylegünü
kurtardı.
Çok konuşup hiçbir şey söylememek ya da
sadece istediklerıni söylemek, soruların
kağıtlarayazilarak iletıldiğı bir basın
toplantısında mikrofonun başındaki bir
Başbakan için çok zor olmasa gerek. Hele
medyanın önemli bir bölümünün yanında
olduğunu bilmek, daha da rahatlatıcı bir
durum.
O zaman,''Şimdi de önümüzdeki üç ayın
hedefleriniaçıklıyorum" deyip, "Yılsonunda
şu olacak, yıl sonunda bu olacak " şeklinde
konuşursunuz. Kimsedekalkıp, "Sayın
Başbakan, biz şimdi temmuz ayınday'ız.
Ağustos, eylül, ekim, kasım, aralık
da eklendiğinde eder 6 ay. Nasıl3
aylık hedeflerdeyip de yılsonu
hedetierinden söz edersiniz?''
diye soramaz. Sorsa da bunu bir
kağıdayazıp, Başbakan'a
ulaştırmasıgerekır. "Osoru
kağıdının başına yolda neler gelir
ya da Başbakan önüne böyle bir
yazı gelince okur mu?" bilinmez.
Nasıl mucizeleryarattıklarını
anlatan Başbakan'a, "Eylül'de
krizi nasıl aşacaksınız?'' diye
sorulur. O, "Haziran'dada kriz olacak denildi
birşey olmadı, herşey kontrol altında " deyip
işin içinden çıkar. "Hazirankrizi" lafını, ABD'ye
gitmeden önce kendisinin de ettiği
hatırlatılmaz. Haziran krizinin sanayicilerin
banka kredi faizlerini ödeyememeleri, üretimi
durdurmaları, işçi çıkarmaları ve hatta iflasa
sürüklenmeleri anlamına geldiğini, eylülde ise
ocaktaki gibi döviz krizi beklendiğini, ikisinin
farklı şeyler olduğunu kimse belirtmez.
Sorulmak istenen "Yüzlerce trilyonluk iç borç
geri ödemesini nasılyapacaksınız ve bu
paralar nereye gidecek?" d\r. Imaedilen yanıt
ise oldukca netve güven vericidir: "Hallederiz"
625bin kişi ışten çıkarılırken, "Aynı dönemde
573 bin kişi işe girdiğine göre, işsiz kalan 52 bin
kişi olur" hesabı yapan bir Başbakan'dan da
daha ciddi bir cevap beklenemez.
Iktidarıntepesindekıcıddiyetsızlıkdünbir
başka ıbrettablosu daha çizdı. Başbakan
Tansu Çiller, DYP Grubu'nda yaptığı ve
televızyondan naklen yayınlanan
konuşmasında parlamentoyu nasıl
hıçe saydığını bir kez daha ortaya koyau ve
"Mal varlığımı Meclis 'ten önce milletime ve siz
dava arkadaşlanma açıklıyorum'' ded i. Acaba
kendisinehesapsormayakalkan Meclis kimin
meclisiydi? Ancak "KlT'leri de ben satarım,
vergileri de ben belirlerim " tavrıyla "Ülkeyi
yetki yasalanylayönetmek"^hevesini
hatırlayıp, budurumuyadırganmadık. Çiller
yine rahattı. Çünkü bu kez de karşısında her
sözünüalkışlamayahazır "dava"
arkadaşları vardı.
Çiller ne yaptı? Elinde bir dosya
sallayıp, kendi sordu, kendi yanıtladı.
ANAP iktidarının Maliye Bakanlığı
tarafından şirketlerinin nasıl didik
incelendiğini, kendisinin de bu
denetim yüzünden zamanın Maliye
Bakanı Adnan Kahveci'ye nasıl sitem
ettiğınigururlaanlattı.Amaödediği
vergilerden hiç söz etmedi.
Neden Türkiye'de değil de ABD'de
yatırım yaptığını anlatmadı. Bu
konuya değindi, ama "Servetimincoğu
gaynmenkulolduğu halde, ek vergiler
hazırlanırken ciroların yanında
gayrımenkullerin de vergilendirilmesini ben
istedim"d\ye garip bir acıklama yaptı.
Gayrımenkullerin vergilendirilmesini
sağlayan Net Aktif ve ek vergi Türkiye
sınırlarıiçindekigayrımenkuıleriçingeçerli.
Başbakan kendi servetinin büyük bölümünün
ABD'de bulunduğunu ise herhalde gözden
kaçırdı.
Böylece Çiller, ekonomik krizi "ertelemekte"
gösterdiği başarıyı, siyasi krizi
"geciktirmekte" de göstermiş oldu. •
ANKARA
(AA) - Maliye
Bakanı İsmet
Attila. kamu
alacağının etkin
ve süratli bir şe-
kilde takip ve
tahsili için vergi
borçlannı za-
manında öde-
meyen mükellef-
ler hakkında
6183 sayılı
Amme Alacak-
larının Tahsil
Usulü Hakkı-
ndaki Kanun'un
tüm hükümlerinin titizlikle uy- saatinin başlaması ile birlikte
gulanacağını kaydetti. Attila, borçlu mükelleflere ait ilan lis-
yapüğı açıklamada, 31 Aralüc telerinin vergi dairelerinde, gö-
1993 tarihine kadar 50 milyon rülmeleri mümkün olan yerlere
lira veüstü vergi borcubulunan asılacağını belirten Attila, şu
vebuborcunu 1 Temmuz 1994 bilgileri verdi: "Vergi idaresi,
tarihine kadar ödemeyen mü- gerek ilan kapsamına alınan
kelleflerin yann yapılacak ilanı borçlulan gerekse 50 milyon li-
için hazırhklann tamam- ranın altında borcu olması nede-
landığını bildirdi. Yann mesai niyle ilan kapsamına alınmayan
Vergi yüzsüzleri açıklanıyor
ANKARA (Cumburiyet Bürosu)- Kamuoyunda "vergi
yüzsüzleri" olarak bilinen, 50 milyon lira ve üstündeki
gelir, kurumlar ve katma değer vergisi borcunu
ödemeyen yükümlüler, bugün açıklanacak.
Maliye Bakanlığı, yayımladığı bir tebliğ ile 31 Aralık
1993 tarihi uyannca 50 milyon lira ve üstündeki gelir.
kurumlar ve katma değer vergisi borçlannı 1 Temmuz
1994 tarihine kadar ödemeyen yükümlülerin 15
Temmuz 1994tarihindeaçıklanacağını bildirmişti.
Vergjlerini ödemeyenlerin adlan ile borç tutarlan, bağlı
bulunduklan vergj dairelerinin görülebilecek bir yerine
asılarak ilan edilecek.
borçlulan takip iş-
lemlerine devam
edecektir. tlanda
yer alan borçlu-
İann bir an önce
borçlarını tasfiye
etmeleri menfaat-
leri gereğidir. Aksi
takdirde, haciz ve
satış muamelele-
rine maruz kala-
cakları gibi borç-
larını 1995 ydma
kadar tasfiye et-
medikleri takdirde
1995 yılında yapı-
lacak ilanda da
yer alacaklardır." Attila. ilgıli
kanun hükümlerine göre tarh
ve tahakkuk ettirilen kamu ala-
caklannın süresinde ödenme-
meleri halinde tahsilinin zorun-
lu olduğunu belirtti. 6183 sayılı
kanunun cebri icraya ilişkin hü-
kümlerinin uygulanmaması
için mükelleflerin borçlannı
ödemeleri gerektiğini anlattı.
MİKRO
DINÇ TAYANÇ
'Malyokluğum'dupü!
Dehşet bir baskı altında eziliyorum. Soluk alıp vermem
giderek zorlaşıyor. Tere boğuluyorum. Gecenin karanlı-
ğına inat, evimin tüm ışıklarını yakmış, odadan oda«° do-
lanıyor ve dolandıkça da dehşetlere kapılıyorum Kİ sor-
mayın...
Evimde ne çok 'malım' varmış da benim haberim yok-
muş(!)
Bundan böyle kim inanacak benim 'alın terimle'çalışan
bir 'emekçi' olduğuma?
Ya kalkarlar da hakkımda soru önergesi falan verirler-
se? Vermek bir yana da, ya 'yüksek huzurlara' çağırıp
'açıklattırmaya' kalkışırlarsa?
O hızla elime beyaz bir sayfa alıp, "lyisi mi erk&klik
bende kalsın" düşüncesiyle, karakalemle 'çalakalem'gi-
rişiyorum ak kağıdı karalamaya...
Salonumda babamdan kalma' dört koltuk var (yahu
bunların yüzlerini değiştirecek parayı bulamazsam, ba-
bamdan kaldığı gibi benden gidecek birilerine...)
TV'mi, videomu (yahu kaç yıl oldu, artık şunu onartmam
gerek...) ve de müzik setimi yıllar önce "7e/ewzyon izle-
mek de neymiş... Müzik dediğin kulak sağlığına zararlı-
dır" diye karşı çıkmalarımı anlayışla' karşılayan 30 yıllık
bir dostum armağan etmişti (acaba bu 'dost'un adını açık-
lasam ona da 'nereden buldun' diye sorarlar m'ola? Ya
da daha beteri, o bana "Yürüttüğün plaklarımı neden açı-
klamıyorsun?" der m'ola?)
Yemek 'ünitem'e gelince; masa ve iskemleler ile tek
parçası kalmış bufemi bundan 20 yıl önce çeviriden ka-
zandığım parayla aldığımı anımsıyorum. (Neler söylüyo-
rum ben? Ya birileri tutup da 'eski defterleri' karıştırır ve
çeviri gelirlerimin vergisini ödeyip ödemediğimi araştırır-
sa niceolur halim!)
Halı niyetine kullandığım iki 'seccade /r/s/'nin nereden
geldiğini anımsamıyorum (ömer Hayyam ne demiş ru-
baisinde "Dün gece gittim camiye/sanmayın dua et-
meye/evdeki halılar eskimişti de/gittim yenilerini yürüt-
meyeü!)
Geçiyorum calışma odama. Kitaplıklanm, yazı masam
vekitaplarımın 'sahafdeğeri'o\an\an (isterinanılsın, ister
inanılmasın) babamdan kalma! Geriye kalan kitapların
ise 'neseplerigayrisahih'} Kimini para verip almışım, ki-
minin ilk sayfasında adlarını anımsadığım ya da unuttu-
ğum 'eski dostlar'\n adları yazılı! Sağ olsunlar, ama anı-
msamaya kalkmasınlar. Çünkü zamanaşımı diye bir kav-
ram var!)
Kimi göçüp gitmiş akrabalardan kalma, kimi arma-
ğan(!), kimileri de (her nasılsa) arttırabildiğim kazancım-
dan aldığım daktilomdan fotograf makineme (kim kırdı
bunun aynasını acaba?), çalışır-çalışmaz saatlerden an-
nemin 'değenn/6/7/rs/n'yanılgısıylaverdiği ve benim 'bi-
lemediğim' birkaç 'antika' (yoksa 'eski' miydi?) tüm do-
nanımımı' kağıda döküyorum.
Sonra gelsin yatak odam! Ne yazacağım yahu "yastı-
ğım, ranzam, zincirim" Çzulamda' neler olduğu da artık
salt beni ilgilendirsin, olmaz mı?)
Evet, 'kayda değer' malvarlığım bunlardan 'ibaret
1
' Eh,
25 yıl boyunca çalışıp didinmemin 'semeresi' olacak do-
ğalhkla! Demek ki, hesabını veremeyeceğim hiçbir mal-
varlığım yokmuş! (Içimden "Buna malvarlığı değil, mal-
yokluğu denir" diye geçiriyorum kendi kendime acırcası-
na...)
Gidip koltuğa yığılıyorum. Soluklanmam tam biraz ol-
sun yerine gelecek ki, şeytan görmüşçesine ayağa fırla-"
yıp bu kez de 'evrak-ı metrukemi' sakladığım çantayı
kapıyorum...
Kimin bu yerini bile bilmediğim (ama üzerine yapı yapı-
lamayacağını öğrendiğim) 300 metrekarelik arsanın ta-
pusu? Kim gönderdi bu 1.000 TL nominal değerli hisse
senedini? Nereden çıktı bu 100 Amerikan Doları ile 250
Alman Markı? (Mutlaka babam sağlığında benim gelece-
ğimi düşünüp bir kenara atmıştır!)
Gene terlere, dehşetlere boğuluyorum ki, gözüm el ya-
zımla yazılmış küçük bir kağıda takılıyor! Titrek ellerimle
açıyorum ki, ellerimin titremesini gözyaşlarım dengeli-
yor.
Benden sonrakilere' diye başlamışım yazmaya "Gaze-
teme 30,45 yıllık karındaşıma 15, beni seven (şimdi mut-
laka defterinden silmiştir) eski işimdeki yöneticime 12,
dostlarım x, y, z'ye toplam 10 milyon TL borcum vardır...
(toplamı 67 milyonu buluyor!)"
Gerisini okuyamadan dolarlarımla marklarımı çarp-
maya koyuluyorum. Toplamlan 8 milyona yaklaşıyorü!
(Bir rahatlıyorum ki sormayın! Meğer 59 milyon TL kadar
vergi bağışıklığım varmışü!) İçimde bir namusluluk' ateşi
yanıveriyor. Malvarlığımdan, malyokluğuma geçişimi
kendi kendime alkışlıyorum... Gözlerim doluyor!
O anda dürtüveriyor şeytanım. "Ulan, şimdi bir de ben
konuşsam da beyinsel birikimini ve de geleceğe ilişkin
tasarılarını, umutlannı açıklasam ne halt edersin?"
"Susarsan, seni de kahveme ortak ederim" diyorum
şeytanıma, rahatsızlığımı belli etmeksizin...
Ana fikir Her malvarlığı ya da malyokluğunun bir şey-
tanı vardır.
Ana fikrin ana fikri: Şeytanınızı yatıştırmak istiyorsanız,
onu hiç yoksa kahvenize ortak etmek zorundasınızdır.
çalısma
Crubu: Son 5yılıniktisat politikaları değişmeli
• Çeşitli üniversitelerdegörevyapan öğretim üyelerinin oluşturduğu
' 'Çalışma Grubu'' alternatifiktisadipolitikalar üretmek üzere başladıkları
hazırlıklar çerçevesinde, kamuoyuna aşağıdakiaçıklamayıyaptılar. Çalışma
Grubu: Korkut Boratav, Tıaıcer Bulutay, Fikret Göriin, Gülten Kazgan,
Yakup Kepenek, İzzettin Önder, Şevket Pamuk, Cem Somel, Fikret
Şenses, Oktar Türel, Ergım Türkcan, Erinç Yeldan, Nurhan Yentürk
Menfaatcilerkim?
A
nayasa Mahkemesi'nin yetki yasasıyla
ilgili iptal kararı "Keyfiözelleştirmeye"
engel oldu. Amakoalisyonun DYP
kanadına bakarsanız, ANAP'lılarla SHP'li bazı
muhaliflerelelevermiş, hükümetin
özelleştirmeyapmasına engel oluyorlar.
Ozelleştirme idaresi Başkanı Tezcan
Yaramancı, "Özelleştirmeye karşı çıkanların
KlT'lerden menfaatleri var"diyecek kadar işi
ileriye göturdü. Halbuki karşı çıkılan
özelleştirmenin kendisi değil, yöntemi.
Kamuoyunda, "ozelleştirme namuslu
yapılsın, verimliKlT'lersadece ozelleştirme
gelirini arttırmak adına ve dış çevrelere
yaranmak için değerinin altında birilerine
peşkeş çekilmesin, buralarda çalışanlar
mağdur edilmesin, özelsektör tekelleri
yaratılmasın" diye uğrasanlar,
"menfaafç/7;/(/e"suçlanıyor. Yaramancı, "8az/
münferit olaylar, sanki tümünde oluyormuş
gibi hava yaratılıyor" öiyeyakmıyor. Yani
ozelleştirme treninin yürümesi için bazı
KlT'lerin satışındaki usulsüzlükler,
anlamsızlıklarveçelişkilersineyeçekilmeli.
Hani ozelleştirme bir kaynak arayışı değil
verimlilikarayışıydı. O zaman kardaki
Erdemir'i neden satmayaçalışıyorsunuz? Bu
kuruluşta idare Meclisi Başkanlığı yapan ve
üstelik DYP eski milletvekili olan Prof. Tevflk
Ertüzün, herkesi bu satışa engel olmaya
çağırıyorsa ortada bir yanlışlık yok mu? Yoksa,
tüm bu görevlerden ayrılıp üniversiteöğretim
üyeliğine dönen Tevfik Ertüzün'ün de bir
menfaatimivar?H
6. En azından bu nedenlerle son on beş
yıla damgasım vuran iktisat
politikalannın ve bunlara kaynaklık
eden iktisat anlayışının değiştirilmesi
gerekmektedir. Aşağıdaki görüşler,
bizce böyle bir "kopma"nın hareket
noktasını oluşturacaktır.
(1)- Piyasa mekanizmasmın statik
kaynak tahsisinde en iyi çözümleri
vereceğine ilişkin kuramsal önerme
hiçbir zaman özel mülkiyetin, özel
teşebbüsün yüceltilmesi ile eşanlamlı
değildir, hatta mülkiyet biçimi
açısından tarafsızdır.
Aynı kuramsal yaklaşım, açığa
çıİcardığı gerçekçi olmayan
varsayunlarla "piyasa tökezlemeleri"
koşullanna dikkati çekmiş ve devlet
müdahalelerinin gerekçelerini ortaya
koymuştur. Tam rekabetçi piyasalann
lehine geliştirilmiş tezlerin,
Türkiye'deki bugünkü piyasalann ve
özel girişimlerin; tekelci, bürokraük ve
yer yer hastalıklı yapılan dikkate
alındığında kamu işletmeciliği ve devlet
müdahaleleri aleyhınde kanıt
oluşturamayacağı açıktır.
(2)- Son yıllarda geliştirilen ve niteliği
gereği kamu işletmeciliğinin kaynak
israfı yarattığjnı ileri süren "devletin
tökezJemesi"ne ilişkin tezler, Türkiye
yapısındaki bir ekonomide "özel
girişimin tökezlemesi"ne ilişkin olgular
dikkate alınmazsa çok yanıltıcı olur.
Var olan ekonomik yapı içinde. hem
kamu sektöründe hem de özel
girişimcilikte birbirinden farklı
özellikler taşıyan sakat. çarpık ve
hastalıklı davranış biçimleri yaygındır.
"Rant oluşumu" ve "rant arama" gibi
durumlarda, özel ginşime ve devlete ait
çarpıklıklar bir araya gelerek kaynak
tahsisi ve bölüşüm açısından büyük
bozukluklara yol açar. Bu
bozukluklann oluşumunda,
madalyonun sadece tek yüzünü
görerek salt devleti suçlamak mantıken
yanlıştır. İşadamlannın bunalım
koşullarında doruğa çıkan
yakınmalanndan da anlaşılacağı gibi
verim düşüklüğü özel kesiminin de
önemli bir sorunudur.
1994 yıhnın ilk aylannda özel
bankacılık kesiminde gözlenen (ve
banka zararlannm fiilen
kamulaştınlması karan ile sonuçlanan)
davranış bozukluklannın bu bakımdan
öğretici olduğunu düşünüyoruz.
(3)- Kamu mülkiyetini veya özel
mülkiyeti ideolojik olarak yeğleyen
tavırlan bir yana bırakırsak statik ve
dinamik etkinliğe, bölüşüme ve
ekonomik bağımsızlığa dönük
gerekçelerle kamulaştırmayı veya
özelleştirmeyi gerektiren somut
durumlar doğabilir ve her durumu
kendi özel koşullan içinde ayn ayn
değerlendirmek gereİdr. Türkiye iktisat
politikasına damgasım vurarak tüm
ekonomik sorunlarıçözecek bir sihirü
anahtar gibi gösterilen; fiilen sadece
bütçe açıklannı kapatmak amacı ile
yürütülen ve mirasyedi özellıkleri ağır
basan ozelleştirme yaklaşımını bu
bakımdan tamamen yanlış buluyoruz.
(4)-1980'den bu yana adım adım
izlenen politikalar sonucu yaşanan
diğer bunahmlar gibi 1994 başlannda
patlak veren fınansal bunalım. döviz
kuru ve faiz oranlannda anormal
dalgalanmalar doğurup bu fiyatlan reel
değişkenlerden tamamen kopuk
düzeylerde oluşturarak ciddi bir üretim
ve istihdam gerilemesine yol açarak
Türkiye ekonomisinin 32 sayılı kararla
getirilen sermaye hareketleri
serbestisine dayanacak güçte
olmadığını ortaya koymuştur.
Kambiyo ve para politikalannı. sıcak
para hareketlerine teslim etmek yerine
bunlan yatınm, üretim, istihdam ve
teknolojiye dayalı dış rekabet gibi reel
amaçlara yöneltmeye, bu nedenle de
gerek vardır.
(5)- 1980'den beri izlenen iktisat
politikalanmn gözardı ettiği birikim.
büyüme, yapısal değişme. insana
yatınm, istihdam, sanayileşme.
teknolojik dönüşüm, bölüşüm ve
ekonomik bağımsızlık gibi temel ve
orta/uzun döneme dönük hedeflere
yönelmede yitirilecek zamanımız
yoktur. Sermaye birikiminin ve ulusal
tasarruf oranlannın yükseltilmesi;
"dünyayı yakalama"nın \azgeçı!mez
önkoşulu olan teknolojik dönüşümü
içeren bir sanayi politikasının ve
bununla yakından bütünleşmiş bilim ve
eğitim politikalannın oluşturulması; bu
türden bir dönüşümün sağlayacağı
dinamizm ve verimlilik sayesinde ulusal
ekonominin kendi ayaklan üzerinde
durarak dünya ekonomisi ile
eklemlenmesi; işsizliğe, eşitsizliğe, emek
gelirlerinin aşınmasma karşı gerekli
toplumsal ve ekonomik savunma
mekanizmalannınoluşturulması...
Kanımızca, bu ve benzeri öğelerden
oluşan uzun perspektifli bir gündeme
geçmek için iktisat politikalannın yeni,
etkıli ve stratejik bir planlama
anlayışına dayandınlması
gerekmektedir.
(6)- 21. yüzyıla giderken Türkiye'nin
hala çözmek zorunda olduğu kalkınma
sorunu, toplumumuzdaki tüm üretken
ve yaratıcı güçlerin harekete
geçirilmesini gerekli kılıyor. Bu da
ancak aydınlık dünya görüşlerinin
yeşerdiği. özgürlükler üzerindeki
kısıtlann ortadan kalktığı, özveride
eşitliğe ve toplumsal adalete dayab bir
üretim seferberliğinin başladığı bir
ortamda gerçekleşebilir.
7. Bu görüşler doğrultusunda
sürdüreceğimiz çalışmalanmızın
sonuçlan kamuoyuna açıklanacaktır.
Bu çerçevede çalışma grubuna
katılmak isteyen meslektaşlanmızı da
ışhırliğine çağınyoruz