Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8AYFA CUMHURİYET 15TEMMUZ1994CUMA
DIZIYAZI
DİN, TİCARET VE SİYASET »••»•»*»Araştırdı ve yazdı 7
Din kültürüveriyoruzderken
ilahlı Kuvvetler; Devlet Başkanı, Milli Güvenlik Konseyi ve
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren'in katkılanyla
İslamla daha yakından tanışacaktı. Sanki öteki dinlerde aksi
söyleniyormuş gibi "İslamın bütünleştiriciliğine" öylesine
inanmışlardı ki; tankla topla yapılamayacaklan, "dinle
gerçekleştirilebilir" görüyorlardı. Gelecek için tüm umutlann
"zorunlu din öğretimine" bağlandığı günlerdi. Evren Paşa, anayasayı
hazırlayan arkadaşlanna belki yüzüncü kez "Din kültürü veriyoruz,
din dersi değil" diye çıkışıyordu
•"•••""^ HP'nin irticanın boyut-
S
lanrun araştınlması ıçin
verdiği araştırma önerge-
si, Meclis'te ANAP'ülann
oylanyla reddedilecek;
sorun, hükümet düzeyin-
deelealınacakü.
Hürriyet gazetesi, MİT
•"•—" Müsteşan Teotnan Ko-
man'ın hükümete terör konusunda
verdiği brifıngde, "trtica, emniyet teş-
kilatmı bioke etti. Sızmalar var. Şeri-
atçı örgütler karakoUara kadar
sralılar. Bu örgütler büyük mali güce
kavuştular" dediğini yazıyordu.
Müsteşara, başka bir müsteşar ara-
cüığıyla yanıt verildi. İçişleri Bakan-
lığı'nın tarikat/cemaat ilişkileri gûçlü
eski müsteşan Galip Demirei, "Tür-
kiye'de son bir yüda ne değişti de irtica,
söytenen boyuta çıktı; düşünüyorum,
bulamıvorum*' diyordu.
Müsteşar Demirei'i, Şasalarüshj
savcı' Detniral destekleyecekü. Anka-
ra EX3M Başsavcısr Nusret Demiral,
"Bugüne kadar irtkai suçlara ilişkin
verdiğinıiz emirleri poiisin savsakladığı
görûlmenıiştir" dıyordu.
Islahatçı Demokrasi Partisı Genel
Başkanı Aykut Edibali'njn hem gül-
dürücü hem de düşündürücü açıkla-
masına hiç kimse yanıt vermeyecekti.
1990'da "Türkiye'de irtica yaygarası-
nn asdsız oktuğunu" belirten Edibali'-
nin, 6O'lı yıllann ortalannda sokaklar-
da solcu avlayan "Mücadele Birfiği"-
nin şeriat savaşçısı liderlerinden biri ol-
duğu çok çabuk unutulmuştu.
Edibali'nin, Türkiye'de irtica yok-
tur, irtica konusunda MüsKknanlan
suçjamaya yöoelik ortaya atüan fîkirler
sadece bir itham değil, aynı zamanda
bir iftiradır" açıklaması Özal'ın yeni
man Lisesi futbol takımının dağıtıl-
masına, gülüp geçeceklerdı.
İstanbul'daki "kara çarşaf eylemı,
sadece toplanma ve gösteri hak ve öz-
gürlüğü açısından yorumlanıyordu.
Çemberlitaş Kız Yurdu öğrencilerinin
haykınşlanna, 'çapkmca' kulak ü-
kanıyordu.
ODTÜ, Hacettepe ve Gazi üniver-
sitelerinde mezunıyet mevlitleri oku-
tulmasına, "onlarDi sorunu" yaklaşı-
mıyla bakılıyordu. Milli Eğitim Ba-
kanlığı müfettişlerinin Kuran kurslan
yurtlanna sokulmamalan hiç önemli
değıldı. Gazeteciler Cemiyeti'nin sergi
salonu basıhp kadın başlannın
kınhnasırun da bir önemi yoktu. De-
nizli'de cihat çagnsı yapılmasını, "Za-
manmda biz de Söke'de devrim çağnsı
yapmadık mı7" nostaljisıyle değerlen-
dinyorlardj.
Ve bir sabah, Milli Savunma Baka-
nı Safa Giray, "Sflahlı Kuvvetler'den
şeriat yanusı 364 subay ve astsubayın
çıkanldığını" açıklıyordu.
Siyasal olarak İslamın iflas ettiği bir
dünyada. acımasız bir geri dönüşü an-
latan şeriat; Türkiye'de bu arkadaş-
lann katkılanyla, güven içinde iktida-
ra yürüyordu...
| Evren'in katkılanyla
"İlimizde 10 gün süreyle Büyük
Samsun Otelı'nde kalacağı öğrenilen
MSP Genel Başkanı ve yanındakiler, 1
Eylül 1981 günüsaat 19.50 sıralannda
06 SR 827 plakah açık yeşil Mersedes
ve 06 UN 608 plakab kırmızı Volswa-
gen-Golf marka otomobillerle geldi-
ler.
MSP Samsun İl Başkanı Ali Rıza
Öztürk, eski il başkanı Islam Varlı,
öylesine inanmışlardı ki; tankla topla
yapılamayacaklan. "dinle gerçekleşti-
rflebflir" görüyorlardı. Gelecek ıçın
tüm umutlann "zorunlu din öğretimi-
ne'' bağlandığı günlerdi. Evren Paşa,
anayasayı haarlayan arkadaşlanna
belki yüzüncü kez "Din kültürü veriyo-
ruz, din dersi değil" diye çıkışıyordu:
Kenan Evren - Yani dinin tarihini,
dirumızin kurallan içerisinde lazım ge-
len hususlan bu çocuklara öğreteceğiz.
îslarniyet nedir, nasıl doğmuş, nasıl ge-
lişmiştir? Eğitim demedik; din kültürü
ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğreüm
kurumlannda zorunlu dersler arası-
nda yer alır, dedik. Dersler arasında
yer alır desen ne olacak, zorunlu ders-
ler arasında yer alır desek ne olacak?
Nejat Tümer - Yabancı okullarda,
özellikle Rum okullannda kendi içle-
rinde uyguladıklan bir din eğıtimi var.
Aynca bizım kendimizin 'Fransız, Al-
man, Italyan okullarunız var, bu mec-
buriyet anayasada olduğuna göre..
Muzaffer Baykaynak - Din kültürü
dersleri İslam dinınden olanlara uygu-
lanır.
Kenan Evren - Bir milletı dinsiz yap-
mak mümkün değil. Bu çocuklar din
kültürünü okulda almayacak, ailesı
vermeyecek. Nerede verilecek? O za-
man isteyen kişi mahalle mektebine
gönderecek, bir hoca tutacak. Oralar-
da öğreneceğine. hiç olmazsa burada
din kültürünü öğrenır. Ondan sonra
ilerletecekse, ilerletir.
Nurettin Ersin - "Zorunlu dersler
arasmda yer ahr" konusu bir ıhtıyaç-
tan doğduğu için konulmuştur. Yoksa
ille de laikliğe aykın bir ders egitimi
manası taşımıyor. '61 Anayasası'nda
böyle bir kayıt yoktu. serbest bırakıl-
mıştı; bu serbestlik, din kültürünün ve-
Milli Güvenlik konseyi üyeleri "Din kültürü vermek" adı altmda başlayan serüvenden ilk önce yine "kendileri" rahatsız
olacak; kısa bir süre sonra. yaptıklannı unutup 'irtica" tehlikesinden söz edeceklerdi.
cumhuriyetçileri arasında beğeniyle
karşılanıyordu.
Türkiye'de irticanın ulaştığı boyutu
onlar görmüyorlardı, ama Joseph
Luns'tan Tansu Çiller'e kadar herkes
kötü gidişin ayırdındaydı.
Örneğin NATO Genel Sekreteri
Luns. Brüksel'de, "irticanın Evren'ûı
yakn çevresine kadar sedtğını" söylü-
yordu. Boğaziçi Üniversitesi'nin genç
ve güzel öğretim üyesi Prof. Tansu Çil-
ler, "ekonomik sıkıntı içinde bulunan
ücretiilerin örgütlü bir biçimde gerici fa-
aüyettere çekildiğini" vurguluyordu.
Türkiye'de İslami hareketi, başka
bir deyişle "demokratik rejün adına" ir-
ticayı destekleyenlenn ortak paydası
"şinîdiye kadar iktidar içinde kendileri-
ne sağlam bir yer edinememiş" olma-
lanydı. Görmek, duymak ve anlamak
istemedikleri gelişmelerin adı. şeriat
düzenini getirmek amaayla girişilen
irticai bir başkaldınydı.
I Dsğıtstsn tsknn
Bir zamanlar FKÖ saflannda sava-
şıp sonradan ABD ile uzlaşüklanna
göre.. bir dönem Dev-Genç'in cezae-
vindeki en küçük tutuklusu olup son-
radan Özal'la anlaştıklanna göre..
nasıl olsa şeriatçılarla da anlaşıp uzla-
şabilirlerdi.
Başkent Ankara'da Atatürk Ana-
dolu ve Ayrancı liselerinde herkesin
gözkri önünde yapılan yoğun "din
devleti" propagandasını görmeyecek-
lerdi. Günah olduğu gerekçesiyle Bat-
Hasan Albayrak, Haşim Bektaş isimli
şahıslar tarafından karşılandılar. Nec-
mettin Erbakan ve eşi 116 no'lu oda-
da, çocuklan 117, yanındakiler ise 114
no'lu odaya yerleştiler.
Odalan Güneş
Optik sahibi Şerafet-
tin Albayrak'ın
ayırttığı, giderlerini
ise Selamet Kitabevi
sahibi, MSP İl Baş-
kanı Ali Rıza Öz-
türk'ün karşıla-
yacagı ögrenildi."
MSP'nin yargıla-
ma dosyalan arasına
giren bu belge, her ne
kadar 12 Eylül askeri
rejimınin, MSP lider-
lerini adım adım iz-
lettiğini gösteriyorsa
da; askeri rejimin li-
deri "Allah'ı bir, Ku-
ran'ı bir, peygamberi
bir, aynı yakanşla
namaz kılanlan birbi-
rinden koparmaya
imkan yoktur" diye
nutuklar atıyordu.
Silahlı Kuvvetler;
Devlet Başkanı, Mil-
li Güvenlik Konseyi
ve Genelkurmay
Başkanı Orgeneral
rilmesinde hiçbir zaman başanlı ol-
mamış ve birçok kişi din bilgisinden
mahnim kalmışü. Bütün ülkelerde
toplumu birleştirici unsur olarak din
mevcut olduğuna göre; bunu herkesin
Silahlı Kuvvetler, Devlet Başkanı, MGK ve Genelkurmay Başkanı Orgene-
ral Kenan Evren'in katkılanyla İslamla yakından tanışacaktı.
bu tarzda açıklanması. hiçbir zaman
laikliğe aykın değildir.
Kenan E\Ten - Türkiye'de imam ha-
tip okullan nıçin çoğalıruştır? Bunlann
sayısı 357'dir; bugün meslek liseleri
bile o kadar çok değil. Bunun sebebi;
anababa, çocuğunun din dersi al-
masını ısüyor, hem hse diploması alır
hem din dersi alır diye düşünüyordu.
Çocuğunu böyle bir yere vermeyi ter-
cih ediyordu. Ama bilirse ki oraja git-
tiği zaman biraz namaz kılmasını, bir
dua okumasını öğrenecek; "Arkam-
dan bir Fatiha okuyabilecek" diye dü-
şünecek. belki o zaman bu okullan ter-
ah edecek. imam hatiplere gönderme-
>ecek...
"Din kültürü \ermek" adı altında
başlayan serü\enden ilk rahatsız ola-
caklar, vine "kendileri" olacak; kısa
bir süre sonra. >apüklannı unutup 'ir-
tica" tehlikesinden söz edeceklerdi.
l'Arkadaşlar, dinimiz...'
Askeri yöneü'm. darbe öncesi, siya-
set adamlanna anlatamadığıru artık
halka anlatabilirdi. Genç kurmaylar
kamu kurumlannda konferanslar ve-
riyor; İslamiyetten siyasete her konu-
da konuşuyorlardı.
Önyüzbaşı Oğuz Ksdeü, 1982
yıhnda. Erzurum'da kürsüye çıkıyor-
du.
"Arkadaşlar, zaman zaman yüce di-
nimiz olan Islamivct. bazı ellerde başka
maksatlar için kuUaıulma) a çalışıl-
maktadır. Tarikat; Arapça yol, güzer-
gah demektir. Pe\gamberimiz de\rinde
tarikat yoktur. Halife Ebubekir za-
manında ilk tarikat orta\a çıkmıştır.
Güney Arabistan'da sahte peygamber-
ler turediği ve İslamiyet parçalanma
tehlikesiyle karşılaştığı için, tarikatlar
çıkmıştır. Günümüzde tarikat kılığına
girip rejimi \ ıkmava vönelik çalışmalar
> apıidtğı görülmektedir. Bunlann en
tehlikclisi Süle> mancüardır. Üzülerek
belirteyim ki en koyu Atatürk düş-
manlığı yapan tarikat budur. Suleyman
Hilmi Tunahan Efendi Ha/retleri'nin,
manevi bir yumruk vurarak Atatürk'ün
erken ölmesini sağladığına ve böylece
tslamiyeti kurtardığına inanırlar.
Arkadaşlar, bir de Nurculuk konu-
sunda burada açıklamak ihtivacını du\-
duğum bir konu >ar. Üç aydan fazladır
Türkiye'nin ber yerinde konferanslar
veriyoruz. Ama bu bölgede farklı bir u\-
gulamayla karşdaştım. Nurcu ounuş.
bu konuyıı benimsemiş insanlarm Bızı
yanlış anbyorsunuz yüzbaşım; bız bu
görüşü benimsedik ama. kesinlikle
cumhunvete bağlıyız. devlete bağlıyız"
diye, bizi memnun eden o kadar güzel fî-
kirler açıkladılar ki onlan çok takdir
ettim. Bunlann hepsini topladım; bir ra-
por halinde, yukanya, Konsey'e suna-
cağım.
Arkadaşlar, dinimiz yüce bir dindir.
Tekrar edivonun, bu konuda ber türlü
tçıörgutuyesımudüı
OOra oMffMMM OMtç^fin âm yr mUıfı gOftHOyvr
CtZJi orgu: Kurm*La suÇ
lanan uenn Oûuçe* âryutun <wgaı otmsatöır»
Kenauinin Hur Ousunce Ku*uBu Bajkvıı onuğu-
nu tJenrrtı -aef- saöece sef^oatöanûtm d*ai
Ankara Büyükşehir Bele-
diyesi Başkanı Melih
Gökçek'in Çocuk Esirge-
me Kurumu Başkanı ol-
duğu dönemde, şeriat
devleri kurmayı amaçla-
yan yasadışı bir örgütün
kuruculanndan olduğunu
gösteren belge devletin
_"gizu" devlet brifingi" ar-
şivindeydi.
, .... Kenan Evren'in
katkılanyla islamla daha yakından
tanışacaktı.
Sanki öteki dinlerde aksi söyleniyor-
muş gibi "tslanun bütünleştiriciliğine''
bilmesi kadar tabii bir şey yoktur.
Özellikle Türk toplumu büyük bir ek-
seriyetle İslam dinine girdiğine göre, o
halde bu imkanı kendılerine sağlamak
uygun olacaktır. Zorunlu kelimesinin
çauşma yapdmaktadır. Ancak şeriaö
getirmek, eskiye dönüş yapmak; ülke-
mizin şartlanna, çağın şartlanna artık
uygun bir zihniyet değildir. Humeyni'yi
örnek alıyorlar. İran'da de>Tİmi gerçek-
leştiren HumevTii değildir, arkasmdaki
TUDEH komünist partisidir. 15 yıktan
beri Moskova'dan hareketi yönetmiş-
lerdir, Fransa'dan faaüyet göstermiş-
lerdir. Humeyni'nin tasfiye edildiğini
yakında göreceksiniz."
Bu sözlen söyleyenler; çok yakın bir
gelecekte, okul ve kışlalann camileştı-
rilmesınin, "demokratik" devletin "te-
okratik-totaliter" devlete dönüştürül-
mesi demek olduğunu anlamıyorlardı.
Oysa devlet. "üniforma"sıyla din ış-
lerine elini soktuğu zaman ışler değişi-
yor; bir yüzbaşı çıkıyor, "bir tarikatı
kötüleyip ötekini övebiUyordu"...
ruya yakın bilgiler..
Ceketinin sağ iç cebinden çıkardığı
Kuran ayetleriyle anayasa vaazlan ko-
nusunda deneyimh' olan EvTen, 1986'-
da Erzurum'da, kadınlara "Başmızı
örtün, ama yüzünüzü açın" çağnsı
yapüğında; ordu için çoktan, iş işten
geçmışti.
Üst düzeydeki komutanlar orduda
irticanın önlenebilmesi amaayla, ka-
rargah çahşmalannı başlauyorlardı:
"Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı
yıkıcı ve bölücü faaliyetlere karşı
ahnacak önlemleri de içeren bir eğitim/
öğretim programı gerçekleştirecek *e
bu programda;
a. Öğrencilerin irticai ve diğer yıkıcı
ve bölücü akımlara kapılmamalan için
Atatürkcülük ve T.C. İnkılap Tarihi
dersinde; Atatürk ilkeleri ve milli değer-
lerimkin öğrctilmesine ağırlık veri-
lecektir.
b. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders-
lerinde ise lakilik ilkesi iyi açıklanacak
ve laik bir davranışın nasıl olması gerek-
riği ile laik düşüncenin davranışa nasıl
dönüştürüleceğinin ve dini konulann
akılcı bir şekilde öğrencilere anlatılması
sağlanacaktır.
c. Okul komutanlıklannca tespit edi-
lecek öğrermenler tarafından. özellikle
sosyal derslerde, ders başlangıcında
veva bitiminde 5 il 10'ar dakikalık sü-
reyle, işlenen konu ile ile bağlantılı ola-
rak ve özellikle milli günlerimiz \esile
edilerek Atatürk'ün görüş ve düşüncele-
riyle milli değerler hakkında konuşma-
lar yapılacaktır.
d. Son günlerde kamuoyunda güncel-
liğini muhafaza eden irticai gelişmelerle
ilgili haberler arasında: askeri liselerde-
ki Nurculuk faalivetlerine de geniş yer
verilmiş olup uygulamalara ait doğruva
y akın bilgüerin basında ver aldığı görül-
müştür. Özellikle 28 Arauk 1985 tarih
ve 51 sav ılı Nokta oergisinde askeri lise-
lerie iieilgili açıklamaların içûnizden bi-
risi tarafından stzdırıldığı intibamı ver-
mektedir."
|813:'Kopkunçsayı'...
Doğruya yakın bilgılen kapsayan
bu haber şuydu: "Bursa'daki bir evde
toplanan bir grup Işıklar Askeri Lisesi
öğrencisi, büvük bir dikkatle 'ağabey-
lennı' dinliyorlardı: kurrnav oluncaya
kadar dişinizi sıkm, kendini/i belli et-
meyin, gözünüzle namaz kılın, 2000'li
yıllarda Türkije'yi kavravacağız.. Yaş-
lan 14 ile 16 arasında değişen askeri
okul öğrencilerine 'güç bir görev' veril-
mişti. Göre*, Türkiv e'de yıllardır laikli-
ğin kalesi olarak bilinen Silahlı Kuvvet-
ler'e sızmakn."
Aynı günlerde. Kuleli Askeri Lisesi
öğrencileri de İstanbul'un; Maltepe
Askeri Lisesi öğrencileri de İzmir'ınçe-
şitli semtlerindeki evlerde aynı görevi
ahyorlardı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Necdet Üruğ'un uyansına kadar her
şey yolunda gidiyor, Nurcular askeri
okullarda rahat rahat örgütleniyor-
lardı. Orgeneral Üruğ'un "irtica faaü-
yetlerine katddıklan hakkında kesin
kaanat uyandıran Silahlı Kuvtetler
mensuplannın bildirildiğinden 24 saat
içerisinde sicilen ve resen emekliye çı-
karrılmasj" emri bile. beş yıl önce yö-
netımı devralan ordu için büyük "vuku-
at" sayılacakö.
YARIN:Askeriokullara
atılan çengeller
BIRBAKIMA
SERVERTANtLLİ
Bir Açık Mektup
Bildiriydi, açık mektuptu, şöyle bir göz atılıp geçilir ge-
nellikle. Oysa, içlerinde pek önemli gerçeklere değinen-
ler vardır. Gazetemizin 7 temmuz günlü nüshasındaki
"Kitap" ekinde birçok yayınevinin yayımladığı, "Adalet
Bakanı ve Kültür Bakanı 'na Açık Mektup" böyleydi. Onu,
köşemin olanakları içinde tekrarlamayı bir görev sayı-
yorum.
Gelin, bir de beraber okuyalım!
Şöyle deniyor mektupta:
"Biz aşağıda imzaları bulunan yayıncılar, son günler-
de zaten yeterince buyük sorunlarla boğuşmakta olan
yayıncıların karşılaştığı yeni bir tehdide dikkatinizi çek-
mek istiyoruz. 1980 oncesinde yayıncılar, yayımladıklan
kitaplardan dolayı yargılanmıyorlardı. Askeri yönetim
de bu yasada herhangi bir değişiklik yapmadı. Ne yazık
ki, 'sivil' özal döneminde yayıncılar yeniden, yayımla-
dıklan kitaplardan dolayı yargılanmaya başladılar.
141, 142 ve 163. maddelerin yürürlükten kaldırılması
olumlu bir gelişmeydi, ama aynı zamanda Terörle Mü-
cadele Yasası 'nın 8. maddesinin uygulamaya konması
ile birlikte yayıncılar astronomik para cezaları tehdidi ile
yüz yüze kaldılar.
Ve şimdi Çiller Hükümeti'nin 9 Kasım 1993 tarihinde
TBMM'ye sunduğu TMY'yi yeniden düzenleyen taslak-
ta, yayıncılara para cezası yanında hapis cezası da ön-
görülüyor. Ne yazık ki, bu yasa teklifinin altında sizlerin
de imzası var.
Kitap, dergi, gazete ve düşünceyi bir 'terör' unsuru
olarak gören anlayıştan bir an önce vazgeçilmelidir.
Hele hele yazarı, yayıncıyı, gazeteciyi, çevirmeni, dü-
şünürü demir parmaklık ardına koyma, en fazla vazge-
çilmesi gereken bir yönetim alışkanlığıdır.
TMY'nin yeni hali yasalaşmadan yayıncıların hapse-
dilmeye başlanması ise, en temel hukuk ilkelerinin ihlali
anlamına gelmektedir.
Varolan yasaya göre, dergi ve gazete yayıncısına sa-
dece para cezası öngörülmektedir. Yargıtay 9. Dairesi'-
nin getirdiği yeni bir yorumla ise, daha önce yayınevi
sahiplerine hapis cezası öngörulmezken, kitap yayıncı-
larına peş peşe hapis cezaları verilmeye, onaylanmaya
ve bu ceza uygulanmaya başlanmıştır. Yapılan yorum
ise çok ilginçtir. Istanbul 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahke-
mesi'nin 1991/308 esas, 1993/148 nolu kararmda, Belge
Yayınları sahibi Ayşe Nur Zarakolu hakkında, bir süreli
yayın yazı işleri muduru gıbı sorumlu olduğu anlaşılan
sanık yayıncı' denilerek 5 ay hapis cezası verilmiş ve bu
Yargıtay'ca onaylanmış, kararın düzeltilmesi istemi ise
reddedilmiştir. En sıradan insan bile, yayınevi sahibi ile
dergi ya da gazete yazıişleri müdurü arasındaki farkı bi-
lir. Kıyasen karar vermek en temel hukuk ilkelerinin ih-
lalidir. Varolan yasanın öngörmediği bir ceza uygula-
maya konulmaktadır. Dolayısıyla DGM'ler, kendilerini
TBMM yerine koyarak, çıkmamış bir yasayı şimdiden
uygulamaya koymuşlardır. Belge Yayınları yöneticisi
Ayşe Nur Zarakolu, Dr. İsmail Beşikçl'n/n 'Cumhuriyet
Halk Fırkası 1931 Programı ve Kurt Sorunu
1
başlıklı kita-
bının yaymcısı olarak, bu hukuk dışı anlayışla hükmü
kesinleştirilip demir parmaklıkların ardına konan ilk ya-
yıncı olmuştur. Yargıtay, yapılan 'kararın düzeltilmesi' •
istemini de reddetmiştir."
Açık Mektup, bu sakatyorumun doğrultusunda hapse
girmiş ya da girmeyi bekleyen yayın sahiplerini bir btfı
sıraladıktan sonra, şöyle bağlıyor sözlerini:
"Biz aşağıda imzaları olan yayıncılar, yayıncıya, ya-
zara, çevirmene, duşünure, gazeteciye düşüncelerin-
den dolayı ne hapis ve ne de para cezası verilmesini
istiyoruz.
Kamuoyunun tepkisizliği nedeniyle, hoşgörüsüzlü-
ğün boyutları iyice vahim bir hal almaya başlamıştır.
Son günlerde Hollandalı Profesör Brunhessen'/n lieti-
şim Yayınlan'ndan çıkanbilimselkitabı, Cep Yayınları'-
ndan çıkan Kürtlerle ilgili akademik derleme, Alan Ya-
yınlan'ndan çıkan 'Soğuk Savaştan Sıcak Barışa' adlı
röportajlar derlemesi de, yargılanma ve yasaklamalar-
dan payını almıştır.
TMY'nin yeni taslağındaki duşunce özgürlüğünü teh-
dit eden kısımlar çıkanlmalıdır.
Düşüncenin terörle hiçbir ilgisi olamaz.
Yargıtay'da beklenen kararlar ise onaylanmamalıdır.
Düşüncenin 'suç', hem de 'teror suçu'olması ayıbına
son verilerek, demir parmaklıkların ardında olan ya da
konulmak üzere bulunan, Dr. ismail Beşikçi, Prof.Dr.
Fikret Başkaya, Günay Aslan, Edip Polat, Hacay Yıl-
maz, Haluk Gerger, Mehdi Zana, genç tiyatro yazarı
Numan Baktaş, sendikacı Münir Ceylan başta olmak
uzere, tüm yazar, yayıncı ve gazetecilerin bir an önce
özgürlüklerine kavuşmalan sağlanmalıdır."
işte, yayınevlerinin "Açık Mektup"u\
Yüreklerin kulakları sağırdır şu sıralar.
Ama sizler, duyduk duymadık demeyin sevgili okur-
lar!..
8 görevli şehit oldu
PKK'li 32 terörist öldürüldü
ANKARA (AA) - Kars'ın
Kagızman ilçesi yakınlannda
güvenlik güçleriyle teröristler
arasında çıkan çatışmada, 20
terörist öldürülürken 8 güven-
lik görevlisi şehit oldu. Hak-
kari'deki çaüşmalarda da 12
terörist öldürüldü.
İçişleri Bakanı Nahit Mente-
şe güvenlik kuvvetlerinin Ka-
ğızman yakınlannda 40 kişilik
bir terörist grubu ile çatışmaya
girdiğini ve teröristlerin çem-
bere alındığını söyledi. Bakan
Menteşe, bölgedeki yetkililer-
den aldığı bilgiye göre şu ana
kadar en az 20 teröristin öldü-
rüldüğünü, 8 güvenlik görevli- *
sinin de şehit olduğunu kay-
detü.
TC
PERTEK KADASTRO MAHKEMESf'NDEN
EsasNo:1990 31
Davacı Mustafa Durgun tarafından mahkememizde davalı Hû-
seyın Genç aleyhıne açılmış bulunan kadastro tespıtıne ıtiraz davası-
ran yapılan açık duruşması sonunda venlen ara karan gereğince:
Davacılardan Ali Büyükdeğumencıoğlu mirasçısı Beser Büyükde-
ğirmencioğlu tüm aramalara rağmen bulunamadığından meşruath
davetiyenin ilanen tebliğıne karar venlmış olmakla;
Pertek ılçesı Günboğaa köyünde bulunan dava konusu 941 nolu
parsel başında 19.8.1994 günü saat 14.00'te keşifyapılacağından, ke-
şif gideri olan hâkim 100.000- TL. katip 66.000.- TL, mübaşir
50.000.- TL, 3717 sayılı yasa uyannca bankaya yatınlması gereken
216.000.- TL, teknik btlirkişi için 150.000.- TL. 104.000.- TL bılirkişi-
lere tebligat gideri, 150.000.- TL mahalli bibrkişiler için yol gideri,
800.000.- TL vasıta ücreti ki toplam 1.532.000.- TL'nın teblığ tarihin-
den itibaren 10 gün içerisinde mahkememiz veznesine yaünlmaa,
aksi takdırde 3402 saydı kanunun 36 maddesi uyannca keşifle ilgili
delillerden vazgeçmiş sayılacağı ve toplanan delıllere göre ve keşif gi-
derleri yaünlmadığından davanın reddme karar verileceğı hususu
tebligat yapılamayan Ali Büyükdeğırmencioğlu mirasçısı Beser Bü-
vükdeğimıenaoğlu adına ilanen tebliğ olunur.
DEVELİ KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
1994 80
Mahkememizin 1994/80 esas sayıb dava dosyasında davalı ola-
rak bulunan Rıfat Gürbûzmirasçılan, Salih Gürbüz, İsmail Gûrbüz,
Hacıömer Gürbûz, Solmaz Gürbûz, Ramazan Gürbüz ile Hatice
Gürbüz ve davalı Suleyman Kuş mırasçılan; Atiye Kuş, Cuma Kuş,
Asıye Kuş. Lısan Kuş. Hava Kuş. Kadir Kuş ve Emış Kuş'a duruş-
manın 25.8.1994 günü saat 00.09'da olduğu, davaulann belirukngün
ve saatte mahkememizde haar olmalan hususu üanen teblijŞ olunur.