Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ1994 CUMA
DtZtYAZI
Isveç Yazarlar Birliği Başkanı Peter Curman 'üç denizin buluşması'nı Cumhuriyet'e yazdı
SözcüMeringücüşiddetiyenerAçık denizde, 18 ulusun yazarlan ile dolu bir
gemi dûşûnün. Okuyan, yazan ve düşüncelerini
paylaşan yazarlar. Başlangıçta, bubirdûş gıbi gö-
rülebilir, ancak bu kısa zaman önce Baltık Denı-
zi'nde gerçekleşti ve şimdi Karadeniz'den Akde-
niz'e yapılacak ikinci bir yolculuk için hazırhk-
larbaşan ile sürdürülmektedir.
Isveç Yazarlar Birliği Başkanı olarak okurlan-
nıza bu yıl kasım ayında gerçekleşecek olan bu
düşsel, fakat tarihsel tasannın perde arkası ve
amaçlannı tanıtmak istedim.
Dûnyanın her yanından işadamlan birbirkrini
tanımaktadırlar. Frankfurt, New York, Tokyo ve
Stockholm borsalanndaki düzensiz değişimleri
tüm aynntılan ile bilirler. Birbırleri ile elektronik
posta ve faks mesajlan yolu ile günlük temas ha-
lindedirler. Kendi coğrafyasal ve siyasal adresle-
rine bakılmaksızın aym kulübün üyesidirler.
Biz yazarlara gelince durum nasıldır? Zaman
zaman orada ve burada ozanlar festivallerinde ya
da (PEN) bizi bir konferans için çağırdığında bu-
luştuğumuzdoğrudur. Ama genellikle kendiköy-
lerimizde, kendi ülkelerimizde kendi yahtılmış
yaşamlanmızı yaşanz. Yaşamlanmızı iletişime
adamış olmamıza karşın -yazın yoğun bir yaşa-
mın sıkı bir aynasıdır- nadiren arkadaşlanmızın
yaşamlanna kanşınz. Yayıncılanmız uluslarara-
sı kitap fuarlannda kitaplanmızı satarakya da ala-
rak buluşabilirler. Ancak biz -belirsiz nedenlerle-
evde kalınz.
• Dünyadaki yeni durum
bütün yazarlar için yeni bir
meydan okumadır. Bu
biricik fırsatı açıklamak için
ne yapabiliriz? Dünyaya. biz
yazarlann yaşamak zorunda
olduğumuz ülkeleri değil.
ama yalnızca kendimizi
temsil ettiğimizi nasıl
anlatabiliriz? Dünyaya kendi
sözcüklerimizin gücüne -
diyaloğa- inandığımızu
şiddetten ve yeni bir
ffaşizmden korunmak için bu
: diyaloğun geliştirilmesinin
gerekli olduğunu nasıl
gösterebiliriz?
Bununla birlikte şimdi, tarih bizi uyandırmış-
•tır. Avrupa hızlı ve çok büyük değişikliklerle do-
lu bir dönemden geçmektedir. Eski totaliter sis-
temler yıkılmakta ve yeni -ya da baskı alunda tu-
tulmuş eski- uluslar doğmaktadır. Ulusçuluk ge-
ne bir umut ve tehdittir. Her yerde insanlar geç-
mişe karşı kendi geçmişleri ve kültürleri ile ilgi-
li haklanm isteyerek ayaklanrnaktadırlar. Baltık
Denizi bölgesinde işgal edilmiş üç eski ûlke ye-
niden doğmuştur: Estonya, Letonya ve Litvanya.
Baltık Denizi 'Sovyetler tmparatorluğu' döne-
mindeki gibi çevresindeki ülkeleri ayırandeğil, fa-
kat eskısı gibibirleştiren birdeniz durumuna gel-
miştir.
uegrçınOOIMNIHPIIIIB yızarar
lönemlrolûynartar
Geçmiş ile gelecek arasındaki bu değişim dö-
neminde yazarlar önemli bir rol oynarlar. Yakın
geçmiştekı devrimlerdeyazarlann yeralmış olma-
sı herhalde bir rastlantı değildir. Vaclav Havel es-
ki Çekoslovakya, Mircea Dinescu Romanya,
Blaga Dimitrova Bulgaristan ve Janis Peters Le-
tonya. Bu yazarlann kendi ülkelerinde eski siya-
sal sistemlerinbirparçası olmamalan gerçeği on-
lara, siyasâcılardan ve onlann yalanlanndan
ölümcûl derecede bıkmış olan sıradan insanlar
arasında yetki ve onur kazandırdı.
Yeni durum cografyasal ve siyasal yerleşimle-
ri göz önünde bulundurulmadan bütûn yazarlar
için yeni bir meydan okumadır. Bu biricik fırsatı
açıklamak için ne yapabiliriz? Dünyaya, biz ya-
zarlann yaşamak zorundaoldugumuz ülkeleri de-
ğil, ama yalnızca kendimizi temsil ettiğimizi na-
sıl anlatabiliriz? Dünyaya kendi sözcüklerimizin
gücüne -diyaloğa- inandığımızı, şiddetten ve ye-
ni bir faşizmden korunmak için bu diyaloğun ge-
liştirilmesinin gerekli olduğunu nasıl gösterebili-
riz?
"Karadeniz'in Dalgalan" bu sorulara verilen
güçlü yanıtlanmızdır. Bu, üç denizin; Karadeniz,
Baltık Denizi ve Akdeniz, kıyılanndan 300-400
yazar ve çevirmeni buluşturacak olan uluslarara-
'Karadeniz Dalgalan1
nedir?
'Karadeniz Dalgalan' gemi yolculuğuna 30
ülkenin yazarlanndan başka uluslararası
yayıncılar, kitap dağıtıcılan ve gazeteciler de
katılacak. Yunan 'Odysseus' adlı lüks turistik
geminin yolculuğu Pire'de başlayıp
Delfi'deki kapanış toplantısı ile bitecek. 400
kişinin katılacağı sanılan gezinin 500 bin
dolara mal olacağı anlaşıhyor.
UNESCO, Isveç ve Yunan hükürnetlerinin
maddi katkılannın dışında geziye
katılacaklar, her şey dahil, kişi başına 1.500
dolar (yaklaşık 45 milyon TL) ödeyecekler.
10 günlük gezi boyunca Odessa, Sukhumi,
Varna, Köstence, Istanbul ve Pire'ye
uğranacak. Her limanda yerel örgüt ve
kurumlarca özel programlar düzenlenecek.
Pfeter Curman, Balük Denizi, Karadenizve Akdeniz ülketerindengelenyazartar arasındakiişbirtiğiıun uluslararası bir merkeztesonuçlanmasuu dikyerek
şöyle diyor: Bu merkez neden tstanbul'da ya da adalardan birinde olrnasın? İstanbul her zaman kültürlerin eridiği bir pota olmuştur. Bir uluslararasj
yazariarmeriusoninbuliumıasıbugüze)kenW tarihsd m i ^ ^
Portre
İstanbul âşığı bir ozan
"...Geee örtüsünû örtünce üstüne Boğaz 'm,
kanrtca
Yuvalan gibiyanar ıpldar.
Necmktr ışıldar vekarpit lambalan."
Peter Curnum (*)
îsveç Yazarlar Birliği Başkanı
ozan Peter Curman, 1941'de
Stockholm'de doğdu.
Kentsoylu bir ailedendir.
1964'te Stockholm Oniversitesi
Edebiyat Fakültesi'nden mezun
olduktan bir yıl sonra Curman,
birinci şürkitabıru yayımladı.
tki yıl sonra da şüri daha geniş
kitielere ulaştomak için iki
arkadaşıyla birlikte 'Yazarlar
Merkeri'm kurdu. Bu metkez
üyeleri, o günden bu yana
hastanelerde, okuüarda,
cezaevlerinde, benzeri
toplumsal kuruluşlarda çok
sayıda 'şiir günJeri" düzenledi.
Günlük gazeteleTde eleştiriler
yazan Curman, 198rdeyüklendiği
'Stockhohn' gazetesinin kûltür servisi
yöneticiliğini beş yıl sürdürdü. 1987 yılından
bu yana tsveç Yazarlar Birliği Başkanlığını
yapıyor.
Önce 1988'de Türkiye Yazarlar Sendikası'mn
konuğu olarakbir grup yazarla Türkiye'ye
gelen Curman, daha sonra TÛYAP nedeniyle
de olmak üzere çeşitli yıllarda Türkiye'yi
ziyaret etti. Aynı yıl Stockholm'de bir
yayınevinin düzenlediği yanşmanm seçiciler
kyrulu üyelerine yapılantoplucaParis gezisi
önerisini Peter Curman,
tstanbula çevirtmek için şöyle
konuşmuş:
p >
g&rmuşsiinüzdür şimdiye dek
yadafatedipnizan
görebairsiniz.Paris'iiyi
tsuııyorsumradur. Ben si»,
«ninjaoı hiç bilmed^İBİz,
dânyanm bir başka certnet
köçesûıegjtaıeyiönerryorum.
Y»Tnevünizbtd bir hafta sonu
Pariste a^riayacağına,
İstanbul'daağırlasm.tsanburu
görün bakabm,bir_"
Tartışmayı Curman kazanmış.
Bugüne değin 12 şür kiîabı
yayımlanrnış olan Curman^ın
şürleri çeşitli dillere çevritaüş
buarada 'Ayak hteri'nı de Lütfi özkdk ve
Turhan Kayao^u Türkçeye kazartdırrruş.
*) Söz konnsukttabın onsözünüyazan Demirtaş
Ceyhun 'unyazısında Curman 'm istanbul
üzerineyazdtğı şiiri Mazlum Kiper Tûjiçeye
çevirmiştir.
sı bir tasanm, bir yazarlar 'seferi'dir. Buyılın ka-
sım ayında bu üç denizin çevTesinde bulunan ül-
kelerden gelen yazar ve çevirmenler büyük bir
gemiye binecekler, Odessa'dan Köstence, Vama,
İstanbul ve Delfi yolu ile Pire ve Atina'ya ulaşa-
caklan bir gezi yapacaklardır. Delfı'de, çatışma-
lar içindeki dünyada diyaloğun gerekliliği üzeri-
ne bir bildiri yayıtnlanacaktır. Dünyaya, en azın-
dan yazarlanntartışabileceğini göstermek istiyo-
ruz -şiddet yerine sözcükler-.
Şu anda, bu tasanmın planlanması ile ugraşı-
yoruz ve Paris'te UNESCO'dan ekonomikdestek
alacağımıza ilişkin sözalmışbulunmaktayız. An-
cak Avrupa Konseyi ve AB gibi uluslararası ku-
ruluşlar, ulusal hükümetler ve özel destekçiler gi-
bi diğer kaynaklardan da ekonomik destek alma-
yı umuyoruz.
Kuzeyli yazarlar ile Güneyli yazarlann bir ge-
mide buluşturuknası düşüncesi 1 kasrmda Istan-
bul'da yapılan bir toplantıda tartışıldı ve kabul
edildi. Karadeniz Bölgesi'ndeki yazar dernekle-
rinin ve PEN kulüplerinin çoğu toplantıda vardı.
Toplantıdansonrayayırnlanmış olan İstanbul An-
laşması1
adlı birbelge ile butasanma katılmak ni-
yetinde olan bütün yazar örgütlerinı çağırdık.
Baltık Denizi yöresinden, Isveç, Finlandiya,
Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Almanya,
Danimarka ve Norveç'ten 100 kadaryazar ve çe-
virmen; Ukrayna, Rusya, Romanya, Bulgaristan,
Türkiye ve Yunanistan'dan gelecek olan 200-300
kadar yazar ve çevirmen ile birlikte gemimize bi-
necekler. Aynca gemimizde Moldovya, Gürcistan
ve Abhazya'dan da delegeler görmek istiyoruz.
Peter Curman
Türkheyeti arasındaKürt yazarlann da yeı alma-
sını bekliyoruz.
Gemide herkesin ilgi alanınagirenkonferans ve
seminerlerdüzenleyeceğiz. Modemtoplumdaya-
zann sahip olduğu rolü, kendi özel yazınımızhak-
kındaki bilgi ve çevirileri nasıl geliştirebileceği-
mizi, ülkelerimizde telif haklan ve yayımlama ile
ilgili sorunlan, konuşma özgürlüğü ve kültürel
azmlıklann haklanm, geçmişin yıkıntılan üzeri-
neyeni bir geleceği nasılkurabileceğimizi ve öte-
kibırçok sorunlan tartışacağız. Gemide yayımla-
nan günlük bir gazetemiz 'Karadeniz Gezisi Ha-
berleri' ve belki bir kapah devre televizyonumuz
olacak. Gemide yapılacak olan seminerlerin ko-
nulannı katılacak olan ülkeler saptayacaklar. Ge-
mi bağlandığı zaman limanlarda yapılacak olan
etkinlikleri de gene bunlar sağlayacaklardır. Do-
ğal olarak salonlarda ve tiyatrolarda okuma otu-
rumlan ve toplantılar aracılığı ile karadaki okur-
larlabuluşmak istiyoruz. Ömeğin gemi îsunbul'a
vardığında sorumlulukTürkyazarlarda olacaktır.
Türk insanlan ile buluşmak için çok istekliyiz,
ama nasıl ve nerede? lstanbul'u ziyaret etmekte
olan 300 yabancı yazar ile ne yapmak istersiniz?
Sizlerin de anladığınız gibi bu tarihsel geziyi dü-
zenlemek hepimiz için düşsel bir iştir.
Şuanda okuyucu kuşkucubiçimde kafasını sal-
larsabunutümüyle anlayabilirim. Yalnızperi ma-
sah anlattığımı duyduğum anlar vardır. Ama ger-
çek, böyle bir geziyi 1992 bahannda Baltık De-
nizi'nde düzenlemeyi başarmış olduğumuzdur.
Bütün Baltık ülkelerinden 300 yazar ve çevirme-
nin 'Konstantin Simonov' isimli teknede 13 gün-
Peter Curman'ın şiirinden örnekler
KÜÇÜKHECELER
Ortakpazardan
Sözcüüerseçiyorum:
ÖZGÜRLÜK
BŞfTÜK
KARDEŞÜK.
Alıpevegktiyorum.
ÖZGÜKLÜKüstüneyazmak
isüyorum
Ama kagıdımda boş veryok.
EŞtTLÎK üstüne
Deniyorum o da obnuyon
Peki'KARDEŞÜK?
Yineayntşey.
Nerezakt!
Metinlerimçok mı küçük.
Ve o kadar mı içe dönûk.
KÎ, önemli sözcükkneyer
yok orda?
Yadaben
-ne koriamç düşmee-
Bir burjuva reksiyoneri mtyirn
gerçekten?
Farkma vardım sonunda
Balgibi mümkün
Küçük heceterteyazmakda!
DAYAN1KLI
Gerçeğin bilev taşıdır
Şör.
Yalan söyleyeeeksen
BüdrikkkiŞüri kandıramazsın.
AmayaMaş, sazcüklerine
Onm rüşvetgeçirmeyen
çarkma
Yalaniar kayacakür eUerinin
arasmdan
W gerçekten geriye kakaı
Endayanıklüardıryalnaca.
lük bir süre için bir araya geldiği "Baltık Deni-
zi'nin Dalgalan" adlı birinci yazarlar gezisinden
söz ediyorum. Gündüzleri denizde düzenlenmiş
olan konferans ve seminerlerde çeşitli konulan
tartıştık ve limanlarda açık tartışmalar, konserler
ve resmi kabullere çağnldık.
• Tarih bize eğer arkasında
gerçek bir istek varsa hiçbir
şeyin olanaksız olmadığmı
öğretmiştir. Eğer işadamlan
dünya çapında işbirliğini
düşünebiliyorlarsa yazarlar
neden düşünemesinler?
Konuşma özgürlügünü.
kendi düşüncelerinde birey
haklanm. hoşgörü ve
kültürel çoğulculugu
savunacak başka kimler var?
Bireyler ve uluslar arasında
gerekli olan diyalog için
ayağa kalkacak olanlar
kimler? Dünya yazarlan
birleşin..
Baltık gezisinin bir sonucu olarak, Balnk De-
nizi'nin ortasında Gotland isimli Isveç adasmda,
Baltık Denızi çevresindeki bütün ülkelere açık
olan bir'Yazarlar ve ÇevirmenlerMerkezi' kurul-
du. Bu merkez, on bir konforlu yatak odası vebu-
luşma alanlan olan Visby kentinin üzerine kurul-
muş ve çok güzel deniz manzarası olan iki evden
oluşmaktadır. Burada Baltık bölgesinden olanya-
zarlar herhangi bir ücret ödemeden buluşup çah-
şabilirler. Şu anda bu merkezin harcamalannı Is-
veç Kültür Bakanlığı karşılamaktadır, ancak ge-
lecekte ilgili olan bütün ülkelerin bu harcamalan
paylaşacaklannı umuyoruz. Yeni bir yazarlar ku-
nıluşu -Baltık Yazarlar Konseyi- orada her yıl
görüş ve düşünce değişiminde bulunmak amacı
ile toplanacaktır.
llstanburayazartarlçin
I ılusbrarası Mr merkez
Baltık Denizi Bölgesi'nden gelen yazarlar ile
Karadeniz ve Akdeniz'den gelen meslektaşlanmız
arastndaki işbirliğinin, yazarlar ve çevirmenler
için benzer bir uluslararası merkez ile sonuçlan-
ması dileğimizdir, - bu merkez neden tstanbul'da
ya da adalardan birinde olmasm?- İstanbul her
zaman kültürlerin eridiği bir pota, Doğu ve Batı,
Kuzey ve Güney arasında 'kozmopolit' bir kent
olmuştur. Istanbul'dabir uluslararası yazarlar mer-
kezinin bulunması bu güzel kentin tarihsel
mirasuun altını çizecek aynca Türkiye'de ki öz-
gür ve açık tartışma haklanna önemli bir destek
olacaktır. Yıllar önce, îsveç Yazarlar Birliği ve
Türkiye Yazarlar Sendikası'na vali tarafından
Büyükada'dabir yer önerilmişti, ancak o dönem-
de böyle bir tasanmı fınanse edecek durumda
değildık. Bu gezi acaba birfirsatolabilir mi?
Şu anda Karadeniz'in çevresindeki -ve
Yunanistan'dakÜ- bütün yazarbirlikleri bu düşsel
düşüncenın gerçekleştirilmesi için sıkı birbiçim-
de çalışmaktadırlar. Bazı kişilerbunun çokbüyük
olduğunu ve gerçekçi olmadığını düşünebilirler
ancak, tarih bize eğer arkasmda gerçek bir istek
varsahiçbir şeyin olanaksız olmadığmı öğretmiş-
tir. Eğer işadamlan dünya çapında işbirliğini
düşünebiliyorlarsa yazarlar neden düşünemesin-
ler? Konuşma özgürlügünü, kendi düşüncelerin-
de birey haklanm, hoşgörü ve kültürel çoğul-
culuğu savunacak başka kimler var? Bireyler ve
uluslar arasında gerekli olan diyalog için ayağa
kalkacak olanlar kimler?
Dünya yazarlan birleşin..
Yann: James M. Buchanan
Y A Y I N H A K K I CumhUrİyet' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z
ANKARA...ANKA
MÜŞERREF HEKÎMOĞLU
Saygun'un Selamı
İstanbul Festivali'nin son konserini Ankara'da dinledim
ben. BASO'nun son provasında, bir müzik olayında son tır-
manışları da yaşayarak. Orkestrayı Gürer Aykal yönetiyor.
ûnce Adnan Saygun'dan bir yapıt. Aya irini'de de dinle-
mek isterdim doğrusu. Çağdaş bir Türk bestecisinden bir
sesleniş dünyaya. Çağdaş davranışlara bir selam da dene-
bilir. Saygun, Profesör Doğramacı'ya sunuyor bu son yapı-
tını. Değerlı bestecimizi tanıyanlar için şaşırtıcı bir olay bu.
llkelerinden ödün vermeyen bir kişi, hoş görürtmeyi sev-
mez, hoş görmediğı şeyleri açıklar içtenlikle, karşısında
kim olursa olsun. Doğramacı'ya sıcak bakışı Bilkent'ten,
Müzik Fakültesi'nin çalışmalarından kaynaklanıyor. Ata-
törk'ün müzik devrimini yaşayan ve yaşatan bir sanatçı
olarak karşıdevrimler, arabesk tırmanışlarla yozlasan or-
tamda bir umut ışığı oluyor bu çalişmalar.
Aradan beş yıl geçti, ama Sayın Saygun'un gütümseyişi-
ni rıâlâ anımsarım. Beş yıl önce çağdaş sanatçılarımızla
güzel saatler yaşadık bir gece, yıidızların parladığı bir ge-
ce, Leyla Gencer'ler, Suna Kan'lar, Idil Birefler, Gürer
Aykal'lar, EraJn Onay'iarla .. Hoca75. yasını kutluyor, ama
yeniden doğmuş gibi. Değerli bestecimizin sunduğu mü-
zik, yıllar) tersine çeviriyor; aydınlık bir yolculuğa çağırıyor
ınsanı. Sayın Saygun da şöyle sesleniyor Doğramacı'ya:
"Memleketimizin gittikçe çoraklaşan sanat ve musiki
toprağında, sizin ellerinizle yeni bir ümit kaynağı fışkırmış
oldu. Çölleşen-çoraklaşan toprağı, zaman içinde bu kayna-
ğı, yemyeşil bir vaha haline gdtireceğıni hayalimde yaşat-
mak istiyorum. Bu son hamlenizie sanat âleminin şükranı-
nı kazandınız, bu hamle meyvelerini verdikçe şükran ve
minnet duygularımız artacak."
BASO çalgıcıları da Adnan Saygun'ateşekkür ediyor son
konserde Gürer Aykal neler anımsıyor kimbılır! 'Orkestra
için Çeşıf/eme' adlı yapıtını önce ona dinletiyor Adnan Say-
gun. Nasıl dıye soruyor, öğrencısi bu yapıtın bircok konser-
de calınacağını söylüyor sevıncle. Genel provayı Fransız
orkestra şefı Gerard Akoka ile birlikte izledik. Tepkisi mü-
zik kadar güzeldı1
Haksız değil,-BASO gerçek bir müzik
olayı başkentimizde. Değışık ülkelerden gelen sanatçıların
güzel uyumuyla müziğın evrensel dilinı kanıtlıyor.
Dvorjak ın danslannı kaç ülkenin çalgıcısı birden çalıyor,
kaç keman, kaç çello, vurmalar, nefesliler, ama bir el, bir
yürek calar gibi. Son yapıt Brahms'ın, keman ve vıyolonsel
için bestelediği ikili konçerto ölüler, cenazeler, törenler,
İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ın TV'de bale
ile ilgili sözleri geride kalıyor birden. Suna Kan'ı dinliyorum
gözlerim kapalı, viyolonseli de Azerı bir çalgıcı Eldar l«-
kendero çalıyor, ne güzel sesler duyuruyorlar, ötekı çalgı-
cılar da ne güzel eşlik ediyor. Aşka benzer bir müzik olayı.
Keman ile viyolonsel sevdalı şarkılar söylüyor bırbirine,
çirkinliklerden arındığını hissediyor insan. Konserden son-
ra 'Mozart Kahvesi'nde nefis pizzalar yedik, Müzik Fakül-
tesi'nin bir de 'Vivaldi Kahvesi' var. Yemek yerken, kahve
içerken güzel konserler dinlenıyor, müzik okulunun her
penceresınden başka bir bestecı seslenır gibi!
Güzel bir ürün kolay oluşmuyor, önce bir bir çalışıyor çal-
gıcılar, sonra gruplaşarak, bütünleşerek, her sese, her no-
taya hakkını vererek, dengeyı kurarak, rengını, düzeyini
bularak. Küçük bir kuşku olursa yeniden başlayarak..
Fransız şef Uzakdoğu'daçalışmış uzun süre, ünlüTaivan
Orkestrası'nı yönetiyor. Politikadan da söz ettik bir ara, si-
yasal orkestralann başarısızlığından. iki yüzyıl önce Çın'de
uygulanan bir yöntemi anlattı bana, belkı de söylence, ama
ılgınç. Ülkeyi yönetmeye aday olanlar bir orkestra kuruyor
önce. Birlikte müzik yapabilirlerse yönetıcı olmak hakkını
kazanıyorlar. Ülkemızde böyle bir orkestra kurulsa ne olur
acaba? Ancak kurmak gerekıyor, çağdaş çalgıcıların yan
yana gelmesi, bir uyum sağlaması zorunluluk artık. Şeflere
kalırsa çağın da dışında katacağız. Her gün başka bir ne-
denle neler duyuyor, nelere tanık oluyoruz. Heykel konusu
kapanmadan bale geliyor gündeme, kimi kişilerın saplantı-
sı mı var acaba? Sanat olaylarında belden aşağı çağrışım-
ları öne sürüyorlar durmadan. Tayyip Erdoğan'ın bale ile
ilgili yorumlarına yorum bulamıyor insan. Bale, özellikle
klasik dans an bir sanat dalı değil mi? Kimi yerel yöneticiler
Anadolumuzu da yeteri kadar tanımıyor gatıba, htç mûze
gezmiyorlar mı? Mılattan önce dans eden tanrıçalar var
Anadolumuzda. Çatalhöyük'te bulunan ana tannçalar da
çıplak, Güzelliğı, bereketi sergilıyor çıplaklık, cinselliği de-
ğil! Bale gibi tüm sanat dallarının süzülerek, arınarak doru-
ğa tırmandığı bir olayı belden aşağı görmek, sanat sevgisi-
nın, anlayışının gelışmedığini, ılkellığı kanıtlar ancak.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdüru Rengim Göknran kı-
sa konuştu, ama görevıne ve düzeyıne yaraşır bıçımde
açıklık getırdi konuya.
RP'li başkanların yalnız sanat kültüründen değil islam
kültüründen de yoksun olduğu anlaşılıyor. Halifenin temsil-
cisi olan Osmantı padışahlannın sarayında heykel de var,
dans da
Burada çevremden, okurlarımdan gelen bir isteği de du-
yuruyorum ılgılilere. özel TV'lerin belli kanallarında dü-
zenlenen programları eleştiriyorlar. "Demokratik hak ve
özgürlüklere dayanarak şeriatm propagandası yapılıyor"
diye yakınıyorlar. Sanata, sanatçıya saygısızca saldıranla-
ra ödün verildiğini öne sürüyor, laiklığı, çağdaşltğı savu-
nanlara da eşdüzeyde yer verilmesı, ama asıl, konusunda
yetkili kişilerın konuşturulmasını dılıyorlar. Haklı bir dilek
bence. Sağlıksız kamuoyu oluşturularak tıkanıklığı aşama-
yız.
Yazımı sevgılı Adnan Saygun'u selamlayarak sona erdi-
riyorum umudunu, dileğini içten paylaşarak Kım ne derse
desin; yoz toprak yeşerecek bir gün, güzellikleri üreten el-
ler, çirkinllkleri silecek, karanlığı aşıp aydınlığa ulaşacağız.
llkelliği aşıp çağdaşlığa varacağız, tek seslilikten çoksesli-
liğe, yeni boyutlara yöneleceğiz.
Umutlarınızla dans ettinız mi hıç? Brahms'ın müziği ile
edebilirsiniz. Ünlü ingiliz baleci Ninette de Valois anı kita-
bına 'Gel Dans Et Benimle' adını veriyor. Dans etmek güzel
olay kuşkusuz. Elbet hissedebilenler için.
BULMACA
1
2
3
4
5
;
:
1 2 3 4
mm
5 6 7
mU
aı ı
8
J
9
H
SOLDAN SAĞA:
1/ Bir yâbanördeği cinsi.
2/ Ses cıkarma yeteneği
kaybolmadığı halde iste-
nilen sözü bulup söyleye-
meme hastalığı... Bir
müzik parçasının, dinle-
yicilerin isteği üzerine bir
kez daha. çalmması. 3/
Gümüş... İstenmeyen du-
rum. 4/ Gizli görevli...
Bunalım. 5/ Geniş kollu
sabahhk... Olumsuzluk
belirten bir önek. 6/ Bir
çalgıyı doğru ses vermesi
içm ayarlama. 7/ Sahip... Utanma
duygusu... İran'da tarihi bir kent.
8/ Aküsız, budala... Bir cetvel tü-
rü.9/
İstek, arzu... Ayakkabı. çanta gibi
şeyler yapılan parlak deri.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir yeri koruyan, bekleyen kım-
se. 2/ Maden ya da kâğıt para üze-
rindeki kafa resmi... Zehir. 3/
Güzel kokulu bir tür kavun... Bir
gösterme sıfaü. 4/ Belirti... İçine
çeşitli kaüklar konarak hazırlanan ve bayramda konuklara ik-
ram edilen kokulu çörek. 5/ Tafamlar grubu, kürne... Kimi iş-
lem ve belgelere geçerlik kazandmnakla yükümlü kamu görev-
lisi. 6/ Müzikte armoni kurallanna göre üst üste bindirümiş
sesler... Derviş selamı. 7/ Safran, amber ve misk kanşünlarak
yapılan güzel bir koku... Türkiye'nin plaka işareti. 8/ Avus-
turya'run para birimi... Yunan abecesinde bir harf. 9/ Doğu-
mun doğal olmadığı durumlarda kann ve dölyatağırun kesile-
rek bebeğin alınması.