Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ1994 CUMA
14 KULTUR
1. ULUSLARARASIİSTANBUL CAZ FESTIVALI
65 yaşında bir dişkaphm: Betty Carter
ALİSÖNMEZ
Bu gece İstanbullu cazseverleri gerçekten ke-
yifli, unutulmayacak bir konser bekliyor. İstan-
bul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenle-
nen 1. Uluslararası İstanbul Caz Festivali kap-
samında, Açıkhava Tiyatrosu'nda sahne alacak
olan Betty Carter'ı, 72 yaşındaki usla şarkıcı
Carmen McRae, daha uzun yıllar önce, "Tek
gerçek caz şarkıcısı" diye tanımlamıştı. Sarah
Vaughan'un ölümü ve EUa Fitzgerald'in sağlık
sorunlan nedeniyle aktif müzik yaşamına son
vermesi üzerine, bugün, vokal cazın duayeni ko-
numuna gelen Betty Carter'i ilk kez üç yıl önce
İstanbul Festivali'nde izlemiştik.
Bu yıl, İstanbul Caz Festivali ön programında
yer alan popüler şarkıcı Randy Crawford un.
Avrupa turnesini iptal etmesi üzenne, Betty
Carter, Shirley Horn ve Cassandra W ilson isim-
lcri arasında bir seçim yapmaya çalışan festival
yönetimine, Carter yönünde tercih belirtmişim.
Bunun temelinde, gerek festival kataloğunda
gerekse radyo programlannda vurguladığım
düz birmanük yatıyordu: Festivallerde tercihler
genellikle daha usta (ve tabii ki daha yaşlı) sa-
natçılar doğrultusunda yapılmah. Çünkü, artık
ne kadar istesek de, üç-beş yıl önce Açıkhava Ti-
yatrosu'nda sahneye çıkan bir Miles Davis'i, bir
Dizzy Gillespie'yi, bir Ştan Getz'i bir daha izle-
me şansına sahip değılız.
1leri yaşlardaki müzisyenlere öncelik
Yine geçmiş yıllarda İstanbul Festivali prog-
ramına alınması için çok gayret gösterdiğimiz
Dexter Gordon ve Sarah Vaughan'un ömürlen
yetmedi; EUa Fitzgeraid ve Carmen McRae ise
ne yazık ki artık konser veremiyorlar.
Kısacast, olanaklar el verirken, bu tür festival-
lerde ileri yaşlardaki müzisyenler için tercih kul-
lanmak daha akıla diye düşünüyoruz. Oysa
Türkiye'ye şimdiye kadar dört-beş kere gelen
(ve gördüğü ilgiye bakıhrsa bir o kadar daha ge-
leceği kesin sayılan, buna karşın, caza katkısı ol-
dukça tartışmalı olan) Al DiMeola'yı bir gün
nasılsa izlersiniz. Betty Carter'ın festival prog-
ramına dahil edilmesinin, bizi olduğu kadar
çoğu cazseveri de memnun ettiğine inansak bile,
Carter'ı yeterince tanımayan (ya da Sevin Ok-
yay'ın kaleminden geçen haftasonu Cumhuriyet
Dergi'de çıkan kapsamh yazıyı atlayan) okur-
lann da bulunabileceğini göz önüne alarak, bu
kendine has şarkıcı hakkında bir iki satır daha
karalayalım dedik. Bugün. konser öncesi, sa-
natçıyla yapacajırruz söyleşiyi de önümüzdeki
günlerde bu sayfalarda okuyabileceğinizi şimdi-
den müjdeleyelim.
Defalarca kovulan 'Betty Bebop'
16 Mayıs 1929'da (her yerde 1930 yazdığına
bakmayın, pasaportunda bu tarih var!) Mic-
higan'da doğan Betty Carter'ın asıl adı Lillie
Mae Jones. Detroit'te klasik piyano eğitimi gö-
ren sanatçı, 1946 yıhndan itibaren okulu kırarak
çeşitli caz klüplerinde şarkı söylemeye başlar.
Daha 17 yaşında Dizzy Gillespie'nin büyük or-
kestrasıyla sahneye çıkan Carter, bu dönemde
Bebop tarzından oldukça etkilenmiştir. 1948'de
Lionel Hampton'un büyük orkestrasına şarkıcı
ve besteci olarak katılınca, Lorraine Carter ismi-
ni kullanmaya başlar. O yıllarda Bebop'a hay-
ran olan, ve Charlie Parker ile Gillespie'nin solo-
lannı "scat" tarzında seslendirebilen Carter'ın
bir gün Hampton'a, onun yerine Dizzy Gillespie
ile çalışmayı yeğleyeceğini söylemesi üzerine
fırtına kopar. Biraz da küçültücü bir ifadeyle
(çünkü bir dönemin. seksi ve aptal kadın çizgi
film karakteri olan "Betty Boop"a gönderme
yapmaktadır), genç şarkıcısına "Betty Bebop"
adını takan Hampton, Carter'ı defalarca kov-
masına rağmen, aynı zamanda menajeri de olan
Carter, Miles Davis'in aracılığıyla Ray Charles
ile tanışır. Birlikte çıktıklan bir turnenin ardı-
ndan. 1961 yılının en başanb albümlerinden biri
olan ve zaman içinde klasikleşen "Ray Charles
and Betty Carter"ı doldururlar. Bu albümle sesi-
ni Amerika dışında da duyuran Carter, 1%3'te
Japonya'da, 1964'te Avrupa'da verdiği konser-
lerin sonrasında, evlenip iki çocuk doğurur ve
müzik kariyerine bir süre için ara verir.
Caz şarkıcılannın hemen hepsi. yeni ve farklı
şeyler yaratma işini genellikle enstrüman çalan
kansının ısrarlan karşısında, bu yetenekli
şarkıayı tekrar işe almak zorunda kahr. Aslında
bu yıllar, Carter'ın hem besteci ve aranjör olarak
pişerek yenilikçi üslubunu geliştirmesi, hem de
taviz vermez ciddi tavnnı çevresine kabul et-
tirmesi açısından, sanatçının yaşamında önemli
bir dönem oluşturur.
1951'de Hampton Orkestrası'ndan aynlarak
New York'a giden ve Betty Carter adını kullan-
maya başlayan sanatçı, burada bağımsız ve ken-
dine özgü bir caz şarkıcısı olarak ün kazanır.
50"li yıllarda Charlie Parker, Miles Davis, Max
Roach ve Duke Jordan ile çalışma olanağı bulan
müzisyenlere bırakarak, var olan standart beste-
leri ve kısıth sayıdaki caz klasiklerini yeniden
yorumlamakla yetinmişlerdir. Oysa Betty Car-
ter'ın seslendirdiği parçalann çoğu kendisine
aittir. 50'li ve 6O'lı yıllarda büyük plak şirketle-
riyle çalışan Carter, bu şırketlerin iyi satış yapan
popüler albümler doldurması yönündeki baskı-
lanna daha fazla dayanamayarak, 1971 yılında.
Bet-Car adını verdiği kendi plak şirketini kurdu.
Bir söyleşide bu konuyla ilgiü olarak. "Hit al-
bümlerimin obnası gerekmez. Ben her zaman bir
caz şarkıcısı oldum. Yaptığun işe de>am edip,
mutlu olmaya bakacağun ve taviz vermeyeceğim"
Genç bir yetenek: Marla Glen
demişti. Prodüktörlüğünü üstlendiği albümler-
den "The Audience With Betty Carter" sanat-
çıya ilk Grammy ödülünü kazandırdıysa da,
Betty Carter o dönemde ancak sınırlı bir hayran
kitlesine sesleniyordu.
80'li yıllarda New York'ta ve Londra'da çeşit-
li caz klüplerinde sahne alan ve Amerika üniver-
sitelerinde turneye çıkan Carter, seyrek olarak
büyük orkestralar önünde söylediyse de, genel-
de doğaçlamalan için elverişli piyano, bas ve da-
vuldan oluşan üçlülerle çalışmayı yeğlemiştir.
Tıpkı usta davulcu Art Blakey'nin yaptığı gibi,
ümit vaat eden genç müzisyenleri keşfedip on-
larla çalışmayı yeğleyen Betty Carter'ın caz dün-
yasına kazandırdığı >etenekler arasında John
Hicks, MulgreH MiUer, Benny Green, Stephen
Scott ve Cyrus Chestrut gibi piyanistler; Curtis
Lundy, Michael Bowie ve Ira Coleman gibi bascı-
lar; Kenny VV'ashington, Wihard Harper ve Troy
Davis gibi davulcular sayılabilır. 1988'de caz
dünyasının köklü şirketlerinden Verve ile an-
laşarak. müzik yaşamında yeni bir sayfa açan
Carter, bu şirketin yayımladığı ilk albümü
"Look VVhat I Got" ile 1989'da ikinci Grammy
ödülünü aldı.
Teknik ve yorumdaki esnekliği
Esin kaynağını Charlie Parker ve Sonny Rol-
lins gibi usta müzisyenlerin çalış tarzlanndan
alan ve sesini tıpkı bir enstrüman gibi çok yönlü
kulianabilen Betty Carter'ın tekniği, doğal ola-
rak cazın geleneksel vokal mirasından pek az
etkilenmiştir. Yanm saate yaklaşan "vocalese"
çalışmalanyla bu alanda devrimci bir üslubu ya-
kalamayı başaran Carter, "scat" yaparken kul-
lanılan, alışılagelmiş 'b' ve 'd' sessizleri üzerine
çeşitlemeler yerine, daha çok ünlülere dayanan
farklı "scat" anlayışıyla da geleneksel çizginin
dışına taşar. Billie Holidayden sonra vokal
cazın en yenilikçi ismi sayılan sanatçı, bazı par-
çalarda nefes kesen bir hıza sahipken (örneğin
sadece bir buçuk dakika süren bestesi "Tighf'i)
çoğu kez iyice ağır bir tempoda seslendirdiği ve
doğal olarak yeniden biçimlendirdiği standart
şarkılarda ya da baladlarda da (örneğin "Sop-
ring Can Really Hang You Up The Most",
"Every Time We Say Goodbye". ya da "When
It'sSeepy Time DownSouth" gibi) iki buçuk ok-
tavlık kısıth sayılabilecek sesinin tüm olanak-
lannı kullanmayı becerir.
Carter'ın özgün müziğinin en çarpıcı yanlan-
ndan biri de, tekniğindeki ve yorumlanndaki es-
nekliktir; seslendirdiği parçayı doğaçlamadaki
engin yeteneğiyle nasıl değiştireceğini tahmin et-
menin olanaksızlığı, sanatçının konser perfor-
manslanna ayn bir sürpriz ve keyif unsuru kat-
maktadır. Tabii, yıllardır dinlediği ve artık çok
iyi bildiği bazı parçalann, Carter'ın sıradışı yo-
rumlanyla tanınmaz bir hale dönüşmesinden
rahatsız olanlar da çıkabilir.
Çevik bir dişi kaplan gibi...
Sahne üzerindeki müthiş performansının hiç
değilse bir bölümünü yansıtan konser kayıt-
lannı, stüdyo albümlerine yeğleyen Betty Car-
ter. uzun, güç ama renkli müzik kariyerinin son
yıllannda birçok ödülle onurlandınldı. Caz der-
gisi Down Beat tarafından düzenlenen eleştir-
men veokuyucu anketlerinde, 1989-1993 yıllan
arasında, 5 yıl arka arkaya En
İyi Kadın Caz Şarkıcısı seçi-
len Carter. 1992'de çıkardığı
son albümü "It's Not About
The Melody" ile Amerika Caz
Ödülleri'nde En İyi Albüm ve
Yılın Şarkıcısı dallannda ödül
kazandı.
Kültür Servisi -1. Uluslarara-
sı Caz Festivali'nde bu akşam
efsanevi kadın şarkıcı Betty
Carter'dan önce; ilk albümü
"This is Marla Glen" ile satış re-
korlan kıran genç şarkıcı Mar-
la Glen'i dinleme fırsatı bulaca-
ğız. 1960 yılında Chicago'da
doğan Marla Glen, daha küçük
yaşlardan itibaren müzisyen ol-
maya karar vermiş. Glen, o
günleri anımsayarak: "Annem
bir ressamdı, babam ve amcam
ise evde gitar çalardı. Büyükan-
nem de piyano çalar, haftada bir
kez radyodaki gospel progra-
mında şarkı söylerdi. Sekiz ya-
şındayken ne ohnak istediğime
karar vermiştim" diyor.
Gitarla 23 yıllık birliktelik
On bir yaşındayken babası
Marla'ya bir gitar verdi ve
Marla o günden itibaren beste
yapmaya başladı. Marla, evle-
rine B.B King ve Muddy Wa-
ters'ın geldiğini hatırlıyor.
"Muddy'nin kız arkadaşının ço-
cuklarma bakardım, bulaşıkları
yıkardım ve etrafı toplardım.
Muddy hafta sonlan gelir ve
bana beş dolar verirdi. Bir gün
geldiğinde. bana plastik bir ağız
armonikasıyla bir müzik kitabı
verdi." Chicago'nun güney ya-
kasında, oldukça zor şartlar
altında yetişen Marla'nın, evi o
dönemde cazın büyük isimleri-
nin rağbet ettiği Buddy Guy'un
efsanevi blues kulübü Check-
board Loungae'un iki blok öte-
sindeydi.
Hiçbir kategoriye sıgmıyor
Marla, onbeş yaşından itiba-
ren amcasıyla birlikte çeşitli caz
klüplerine girip çıkmaya başla-
dı. Yün şapkası ve çelimsiz vü-
cuduyla bir erkek çocuğu görü-
nümünde olan Marla Glen,
sahnedeki müzisyenlerin arka-
sına saklanmasma rağmen, sa-
natçılann isteği üzerine sahneye
çıkıp ağız armonikası çalardı.
Marla, onsekiz yaşındayken ta-
şmdığı Kaliforniya'da hayatını
kazanmak için temizlikçilik
yaptı, McDonalds'ta çalıştı ve
çeşitli barlarda şarkı söyledi.
Marla için bu dönem oldukça
zordu.
Ancak 23 yaşındayken Bo
Betty
Carter'dan
önce sahne
alacak olan
Marla Glen
ilk albümü
'Thisis Marla
Glen'ile
satış rekorlan
kırdı
'Yıldızlar
Gecesi'nde
izleyiciler
yeni bir
yeteneği
keşfetme
fırsatı
bulacak.
Diddley ve ardından Nina Si-
mone'un koruma görevlisi ve
asistanı olarak çalıştı. Marla,
28 yaşındayken Kaliforniya'dan
aynlarak New Orleans'a taşın-
dı. Doğru düzgün ücret aldığı
ilk konserlerini Hard Rock Ca-
fe'de verdi ve ilgi uyandırdı.
Yine orada bir yanşmaya katıl-
dı ve birinci oldu. Bunun üzeri-
ne Fransa'da Niort'taki bir fes-
tivale davet edildi. "Fransa'ya
giderken yanımda sadece gita-
nm vardı ve kaybedecek hiçbir
şeyim yoktu. Konseri verdiğimin
ertesi günü ise adım, şehrin her
tarafına büyük harflerle yazıl-
mıştı."
Marla bu başansından son-
ra, şimdiki menajerleri Sandra
Guzzo ve Phillippe Morchain ile
tanıştı ve üçü, çeşitli plak şirket-
lerine gönderilmek üzere altı
parçalık örnek bir kaset haar-
İadılar. Gönderdikleri bu kaset-
lerden biri, Vogue plak şirketin-
den Fabrice NataPın eline geçti
ve Marla bu plak şirketi ile çal-
maya başladı. İlk olarak geçen
yaz Fransa'da piyasaya çıkan
"This is Marla Glen" albümü,
büyük bir ilgi ve övgü kazana-
rak satış rekorlan kırdı. Ardın-
dan Alrnanya, İsviçre, Avustur-
ya, Danimarka ve fsveç'te de
dinleyicilenn beğenisine sunu-
lan albüm, şimdiye kadar 70 bi-
nin üzerinde satış yaptı. Marla
Glen, değişik tarzlann zengin
bir bileşimi olan müziğinin her-
hangi bir kategoriye sığdınla-
mayacağını ve bu nedenle her-
kesin. yaptığı müzikten farklı
tatlar alabildiğıni düşünüyor.
Konserlerinde sahneye ger-
çekten hakim olup, çevik bir
dişi kaplan gibi oradan oraya
dolaşarak, parçalannı
şaşırtıcı bir vuruculukla ses-
lendiren Betty Carter, üç yıl
önce İstanbul Festivali'ne
katıldığında Açıkhava Tiyat-
rosu'nu dolduran müzikse-
verleri büyülemişü.
O konseri izlediyseniz ve
caza gerçekten gönül veriyor-
sanız, bu akşam yeniden keyif
içinde Açıkhava Tiyatrosu'-
nun yolunu tutacağınıza za-
ten eminiz. Ama günümüzün
tartışmasız en değerli aktif caz
şarkıcısı kabul edilen bu usta
sanatçıyla henüz tanışmadıy-
sanız, yaşamınızın en ilginç
konserlerinden birini izleme
fırsatını bari bu kez kaçı-
rmayın. Üstelik konserin ilk
yansında, Maria Glen gibi
gerçekten ümit vaat eden bir
yeteneği keşfedecek olmanız
da işin cabası. Unutmayın,
son pişmanlık fayda etmez!
Prof. Shelden kitabında, ünlü yazar Graham Greene'in casus olduğunu öne sürüyor
40 yıl sonra ortaya çıkan müthiş sır!
LONDRA (Reuter)- Yirminci yüzyıl
tngiliz edebiyatının tanınmış yazarlan-
ndan Graham Greene'nin edebi ününü ve
çevresini, tam kırk yıl boyunca. İngiltere'-
nin MI6 gizli servisinin sırlannı komünist
liderlere casusluk yaparak kullandığı or-
taya çıktı.
Üç yıl önce 86 yaşında ölen yazar hakkı-
nda, çok yakında piyasaya çıkacak olan
bir kitap hazırlayan Prof. Michael Sbel-
den. olaya tanık olmuş Ingiliz hükümet
yetkililerinden de bilgi edindiğini belirtti.
Graham Greene'nin tkinci Dünya Sa-
va$ı başlannda MI6 teşkilatına katılarak
karşı-casusluk biriminde, Batı Afrika yet-
kilisi olarak çaüştığı, ancak Kim Philbv yö-
netimindeki ajanın durumu kötüleşince
1944 yıhnda istifa ettiği biliniyordu.
Hiç kimse ondan şüphelenmezdi
Amerika Birleşik Devletleri'nde, [ndia-
na Üniversitesi'nde profesörlük ve aynı za-
manda da yazarlık yapan Shelden, Lond-
ra'daki Bakanlar Kurulu Dairesi'nden
aldığı bilgiye göre, Greene'nin 1970'li
yıllann sonlanna kadar MI6'da görev
yaptığını, ancak 1980'in başlanna kadar
kendi hesabına gizli temaslarda bulundu-
ğunun tespit edildiğini öğrendi.
Geçen cumartesi günü BBC Radyosu'-
na yaptığı açıklamada "O çok \ararlı bir
insandı, çünkü o
kadar ünlüydü ki
istediği her yere gi-
rebilir ve istediği
herkesle konuşabi-
lirdi" diyen Shel-
den. konuşmasını
şöyle sürdürdü:
"Üstelik hiç kimse
ondan şüphelen-
mezdi. Bir sanatçı,
her şeyden önetnli-
si de bir yazardı.
Meraklı obnası
normal karşılanı-
yordu."
Yazann, Küba
hakkındaki düz-
mece bilgileri bu-
lan bir elektrikli
süpürge satıcısını anlattığı "Havam'daki
Adamımız" adlı romanına da dikkat çeken
Shelden, Greene'nin casusluk hakkında
belirttiğinden çok daha fazla şeyler bildiği-
jnlü İngiliz yazar Graham Greene
ni vurguluyor. Graham Greene seyahati
çok seven bir insandı. İkinci Dünya Sa-
vaşı'ndan başlamak üzere sürekli seyahal
eden yazar. uçak yolculuklannın çoğu kişı
için maddi bir külfet
olduğu yıllarda dahi
Saygon, Hanoi. Var-
şova, Moskova. Hava-
na. Doğu Berlin, Bu-
dapeşte ve Belgrad gibi
şehirleri dolaşmıştı.
Yazann seyahat
masraflannı yine
çalıştığı MI6'dan
aldığı sanıhyordu.
Greene casusluk dün-
yasında asla önemli bir
rol üstlenmedi.
Yaptığı işlerin çoğu
yazarlık içgüdülerine
uyarak dolaşıp sıradan
ajanlann varîığını or-
taya çıkarmaktı. "Du-
rumu birçok açıdan ko-
mik bile sayılabilirdr diyen Sheldon "Bir
tek açıdan bile iyi bir ajan sayılmazdı" diye-
rek sözlerine devam ediyor. Sheldon.
Mlö'nın Greene'i 1957'de Mao rejimi-
ni koklaması için Çin'e gönderdiğini, an-
cak yazann sürekli sarhoş olup kavga çı-
kararak en ufak bir şey dahi öğrenemedi-
ğini kaydediyor ve "M16 çok kızmıştı,
çünkü ona tüm masraflannı ödemişlerdi.
Oysa o hiçbir şey bulamadan geri dön-
müştü" di>or. 1980 yılında tarihçi Paul
Fussel ise yaptığı açıklamada şöyle diyor-
du: "Greene hakkında hep şüpbe duyul-
muştu. çünkü bazen niye farklı yerlerde ve
ne amaçla bulunduğunu açıklamakta güç-
lükçektiği oluyordu."
Ünlü Tngiliz yazar Evelyn Waugh ise
1960 yılında şöyle bir açıklamada bulu-
nuyordu: "Greene'nin harika pratik espri-
leri var. Sanınm aynı zamanda da bizden
yana bir ajan olabilir. Rusya'va ajanlık
yaptığı bir söylenti obnalı."
Waugh kitabında Greene'i bir ulusla-
rarası sosyalizm dostu olarak göstermeye
çalıştığmı belirtiyor ve şu yorumu getiri-
yor: "Onun herhangi bir politik ideolojiye
bağlı olduğunu sanmıyonım. Sadece poli-
tik liderlere yakın olmaktan zevk alıyordu
ve bu iş onun emperyalizm >e Amerikan
aleyhtan gözükmesine yardım ediyordu ve
tabii ki dünyadaki sos> alistierle de dost ol-
duğunun bflinmesiııi istemiş olabilir."
Niyavoz'un toplu eserleiH Türkçe'de
• AŞKABAT (AA)-Türkm(™stan Devlet Başkanı
Saparmurat Niyazov Türkm-'nba?1
'"10 l k l c ı l t t e n olu
^n t o
P l u
eserleri Türkçe'yeçevrildi. E^nen yayımlayan Ekonomık
Haberler Ajansı (EKA lnterfaü°nal
) Başkanı Muharrem
Özgüven dün Niyazov tarafından k a b u I e d l l d l
- Niyazov
kabulde yaptığı konuşmada,"T ü r k m e n i s t a n
'm
bağımsızlığını
güçlendirme konusunda verct'klen destekten dolayı, Turk
kardeşlerimize minnettanz" Jed'- Muharrem Ozguven,
Türkmenistan'ın dünyaya tamuhnası amacıyla, Nıyazov'un
toplu eserlerini daha önce de Rusça olarak yayımlamıştı.
Darphane'den hatıra paralar
• Kültür Servisi - Darphane, Uluslararası Olimpiyat
Komıtesi'nin 100. yıl kutlam^ etkinlıklerine katkıda
bulunmak amacıyla ve ünlü Rus besteci Piotr Ilyıç
Çaykovski'nin ölümünün 1 <$• yılı anısına hatıra gümuş para
haarladı. DarphaneGenel Müdürlüğü'nden yapılan
açıklamayagöre Uluslararası Oümpıyat Komıtesı nin 100.
kuruluş yıh dolayısıyla basılan ve bir yüzünde 100. yıl logosu
bulunan hatıra paralann kahp çalışmalan, grafıker Engin
Akarslan tarafından yapıldı. Çaykovskı anısına basılan ve bir
yüzünde Kuğu Gölü Balesi'nden temsili bir sahne bulunan
hatıra paralann desen ve kahp çalışmalan ise heykeltıraş
Hakkı Baha Çavuşgil tarafından gerçekleştınldı. Hatıra
paralar, Darphane veznelerinde 300 bin liradan satışa sunuldu.
Yurtdışındaki Türk kültür varlıkları
• ANKARA (AA) - Türkiye, geçmişin çeşitli dönemlerinden
esintiler taşıyan yabancı ülkelerdeki Türk kültür varhklanna el
uzatıyor. İlk aşamada Mostar Köprüsü, Gülbaba, Ahmet
Yesevi ve Sultan Sencer Türbesi ile Orhun Abideleri'nın, daha
uzun yıllar ayakta kalabilmelerini sağlamak amacıyla
onanmlan y'apılarak korunmaya ahnacak. Bu konudakı soru-
lan yanıtlayan Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Bakanlar
Kurulu karanyla. başta Mostar Köprüsü olmak üzere
yurtdışındaki Türk kültür varhklannın onanmını ve
korunmasını sağlamak üzere Kültür Bakanhğı, Vakıflar Genel
Müdürlüğü ve Dışişleri Bakanhğı yetkililerinden oluşan bir
komisyon kurulduğunu söyledi. Bu çalışma kapsamında,
Macaristan'da bulunan Gülbaba T\irbesi, Kazakistan'ın
Çimkent ilinde bulunan ünlü Türk düşünürü Ahmet
Yesevi'nin türbesi, Türkmenistan'ın Merv ilinde bulunan
büyük Selçuklu hükümdan Sultan Sencer'in türbesi ele
alınarak, onanlacak.
Antrakt'ta 'Sinema Salonları S.O.S
Veriyor'
• KültürServisi - Ayhk sinema dergisi Antrakt temmuz
sayısında gösterimdeki fılmlerin kapsamh eleştirilerine, Türk
sineması üzerine tartışmalara, Cannes Film Festivali
değerlendirmesine yer veriyor sayfalannda. Derginin bu
sayısında ülkemizdeki sinema salonlan üzerine Saim
Yavuz'un yaptığı ilginç bir araştırma da yer alıyor. Mehmet
Açar, Ohver Stone ve sinemasını değerlendiriyor, Uygar Şirin
"Korkusuz" ve"Kaliforniya", Leyla Üstel "Teşekkürler
Yaşam" fılmlerini eleştiriyor. Devrim Alpöge, Cannes Film
Festivaji'ni değerlendiriyor. Derginin bu sayısında aynca, A.
Haluk Ünal'ın "Değişen Türkiye ve Sinemamız", Engin
Ayça'nın "Sinemanın. Sinemacının Hesaplaşma Zamanı",
Agah Özgüç'ün "Sinema Dergileri ve Antrakt". Haluk Üçel'in
"Britanya Film Endüstrisi Çözüm Anyor". Oliver Stone'un
"Vietnam: Karşı Açı" başhklı yazılan yer alıyor.
Bu yıl büyük ödüle Rus karikatürcü V ladimir Stepanov'un
karikatürü değer göriiklü.
Nasneddin Hoca Karikatür
Yarışması sonuçlandı
• Kültür Servisi - Bu yıl 14'üncüsü düzenlenen Nasreddin
Hoca Karikatür Yanşması sonuçlandı. Bu yıl büyük ödüle
Rus karikatürcü Vladimir Stepanov'un karikatürü değer
görüldü. Bu yıl yanşmaya yurtiçi ve yurtdışından 900
karikatürcü katıldı. Seçici kurulun ödüllendirdiği ve
sergilenmeye değer bulduğu karikatürler Sultanahmet
KarikatürcülerDerneğiGalerisi'ndeyannaçılacak.Sergi 15
ağustos tarihine kadar gezilebilir. Aynı sergi daha sonra
Ankara ve Antalya'da da açılacak.
Türkiye ve Makedonya arasında
işbirligi gerçekleşiyor
• ANKARA (ANKA) -Türkiye ile Makedonya. kültürel
miraslannın, tarihi ve arkeolojik eserlerinin restorasyonu ve
korunması konusunda işbirligi yapacak. Türkiye ve
Makedonya arasında kültür ve eğitim alanlannda işbirligi
yapılmasını öngören iki ayn protokol resrhi gazetede
yayımlandı. Ekim 1993'te Ankara 'da imzalanan protokolde
iki ülke arasında operadan, tiyatro ve sinemaya kadar birçok
alanda işbirligi öngörülüyor. Protokol'de aynca iki ülkenin
kültürel miraslannın bir parçası olan tarihi ve arkeolojik
eserlerin restorasyonu ve korunması konusunda işbirligi
geliştirilmesi de yer alıyor. Eğitim işbirligi protokolü uyannca
Türkiye ile Makedonya örgün eğitim alanında da ortak
projelergeliştirecek. Izmir Dokuzeylül Üniversitesi ile Bitole
Aziz Klimont Ohridoki Üniversitesi arasında işbirligi öngören
Ocak 1994 tarihli protokolde. iki ülkenin dil ve kültürlerinin
tanıtılması ve öğretilmesine yönelik etkinliklerin desreklenmesi
isteniyor.
8. Altın Karagöz Halk Dansları
Yarışması sona endi
• BURSA (AA) -Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı
tarafından organızeedılen 33. Uluslararası Bursa Festivali,
dün gece yapılan "8. Altın Karagöz Halk Danslan
Yanşmasf'mn fınaliyle sona erdi. Kültürpark Açık Hava
Tiyatrosu'nda gerçekleştirilen yanşmaya. Arnavutluk,
Polonya, Çek Cumhuriyetı, Macaristan, Makedonya, Kuzey
Kıbns Türk Cumhunyetı, Türkmenistan, Başkır Türk
Curnhuriyeti, Bulgaristan ve Gürcistan ekibi kaüldı. Türk
ekibinin de gösteriler sunduğn yanşmada, Gürcistan ekibi
birinci olurken, Bulgaristan ikinci, Başkır Türk Cumhuriyeti
de üçüncülüğü el.de etti. Yanşmada, Bursa Büyükşehir
Beledıyesi Ozej.Odüjü Macanstan'a, Bursa Kültür Sanat ve
Turizm Vakfı Ozel Odülü Amavutluk'a ve Jüri Özel Ödülü ise
Çek Cumhuriyeti'ne verildi. Polonya'nın "en iyi kostüm
ödülü" aldığı yanşmada, KKîc, Türkmenistan ve
Makedonya mansiyona layık görüldü. Bursa Büyükşehir
Belediye Başkanı Erdem Saker. fesüvalin sona ermesi ve ödül
dağıtımı nedeni ile düzenlenen törende yaptığı konuşmada,
Bursalılann festival ve yanşmaya yoğun ilgi gösterdiklerini
behrtti. Uluslararası etkinliklerin dünya banşına katkıda
bulunduğunu vurgulayan Saker, "Bu türetkinlikler, ülkeler
arasında, hem kültürel işbirliğnin gelişmesini, hem de
kardeşlik ve dayanışma duygUannın artmasını sağlar. Bu
nedenleetkinliklerin ülkeçapinda yaygmlaştınlması gerekir"
dedi.