23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ1994 CUMA 14 KULTUR 1. ULUSLARARASIİSTANBUL CAZ FESTIVALI 65 yaşında bir dişkaphm: Betty Carter ALİSÖNMEZ Bu gece İstanbullu cazseverleri gerçekten ke- yifli, unutulmayacak bir konser bekliyor. İstan- bul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenle- nen 1. Uluslararası İstanbul Caz Festivali kap- samında, Açıkhava Tiyatrosu'nda sahne alacak olan Betty Carter'ı, 72 yaşındaki usla şarkıcı Carmen McRae, daha uzun yıllar önce, "Tek gerçek caz şarkıcısı" diye tanımlamıştı. Sarah Vaughan'un ölümü ve EUa Fitzgerald'in sağlık sorunlan nedeniyle aktif müzik yaşamına son vermesi üzerine, bugün, vokal cazın duayeni ko- numuna gelen Betty Carter'i ilk kez üç yıl önce İstanbul Festivali'nde izlemiştik. Bu yıl, İstanbul Caz Festivali ön programında yer alan popüler şarkıcı Randy Crawford un. Avrupa turnesini iptal etmesi üzenne, Betty Carter, Shirley Horn ve Cassandra W ilson isim- lcri arasında bir seçim yapmaya çalışan festival yönetimine, Carter yönünde tercih belirtmişim. Bunun temelinde, gerek festival kataloğunda gerekse radyo programlannda vurguladığım düz birmanük yatıyordu: Festivallerde tercihler genellikle daha usta (ve tabii ki daha yaşlı) sa- natçılar doğrultusunda yapılmah. Çünkü, artık ne kadar istesek de, üç-beş yıl önce Açıkhava Ti- yatrosu'nda sahneye çıkan bir Miles Davis'i, bir Dizzy Gillespie'yi, bir Ştan Getz'i bir daha izle- me şansına sahip değılız. 1leri yaşlardaki müzisyenlere öncelik Yine geçmiş yıllarda İstanbul Festivali prog- ramına alınması için çok gayret gösterdiğimiz Dexter Gordon ve Sarah Vaughan'un ömürlen yetmedi; EUa Fitzgeraid ve Carmen McRae ise ne yazık ki artık konser veremiyorlar. Kısacast, olanaklar el verirken, bu tür festival- lerde ileri yaşlardaki müzisyenler için tercih kul- lanmak daha akıla diye düşünüyoruz. Oysa Türkiye'ye şimdiye kadar dört-beş kere gelen (ve gördüğü ilgiye bakıhrsa bir o kadar daha ge- leceği kesin sayılan, buna karşın, caza katkısı ol- dukça tartışmalı olan) Al DiMeola'yı bir gün nasılsa izlersiniz. Betty Carter'ın festival prog- ramına dahil edilmesinin, bizi olduğu kadar çoğu cazseveri de memnun ettiğine inansak bile, Carter'ı yeterince tanımayan (ya da Sevin Ok- yay'ın kaleminden geçen haftasonu Cumhuriyet Dergi'de çıkan kapsamh yazıyı atlayan) okur- lann da bulunabileceğini göz önüne alarak, bu kendine has şarkıcı hakkında bir iki satır daha karalayalım dedik. Bugün. konser öncesi, sa- natçıyla yapacajırruz söyleşiyi de önümüzdeki günlerde bu sayfalarda okuyabileceğinizi şimdi- den müjdeleyelim. Defalarca kovulan 'Betty Bebop' 16 Mayıs 1929'da (her yerde 1930 yazdığına bakmayın, pasaportunda bu tarih var!) Mic- higan'da doğan Betty Carter'ın asıl adı Lillie Mae Jones. Detroit'te klasik piyano eğitimi gö- ren sanatçı, 1946 yıhndan itibaren okulu kırarak çeşitli caz klüplerinde şarkı söylemeye başlar. Daha 17 yaşında Dizzy Gillespie'nin büyük or- kestrasıyla sahneye çıkan Carter, bu dönemde Bebop tarzından oldukça etkilenmiştir. 1948'de Lionel Hampton'un büyük orkestrasına şarkıcı ve besteci olarak katılınca, Lorraine Carter ismi- ni kullanmaya başlar. O yıllarda Bebop'a hay- ran olan, ve Charlie Parker ile Gillespie'nin solo- lannı "scat" tarzında seslendirebilen Carter'ın bir gün Hampton'a, onun yerine Dizzy Gillespie ile çalışmayı yeğleyeceğini söylemesi üzerine fırtına kopar. Biraz da küçültücü bir ifadeyle (çünkü bir dönemin. seksi ve aptal kadın çizgi film karakteri olan "Betty Boop"a gönderme yapmaktadır), genç şarkıcısına "Betty Bebop" adını takan Hampton, Carter'ı defalarca kov- masına rağmen, aynı zamanda menajeri de olan Carter, Miles Davis'in aracılığıyla Ray Charles ile tanışır. Birlikte çıktıklan bir turnenin ardı- ndan. 1961 yılının en başanb albümlerinden biri olan ve zaman içinde klasikleşen "Ray Charles and Betty Carter"ı doldururlar. Bu albümle sesi- ni Amerika dışında da duyuran Carter, 1%3'te Japonya'da, 1964'te Avrupa'da verdiği konser- lerin sonrasında, evlenip iki çocuk doğurur ve müzik kariyerine bir süre için ara verir. Caz şarkıcılannın hemen hepsi. yeni ve farklı şeyler yaratma işini genellikle enstrüman çalan kansının ısrarlan karşısında, bu yetenekli şarkıayı tekrar işe almak zorunda kahr. Aslında bu yıllar, Carter'ın hem besteci ve aranjör olarak pişerek yenilikçi üslubunu geliştirmesi, hem de taviz vermez ciddi tavnnı çevresine kabul et- tirmesi açısından, sanatçının yaşamında önemli bir dönem oluşturur. 1951'de Hampton Orkestrası'ndan aynlarak New York'a giden ve Betty Carter adını kullan- maya başlayan sanatçı, burada bağımsız ve ken- dine özgü bir caz şarkıcısı olarak ün kazanır. 50"li yıllarda Charlie Parker, Miles Davis, Max Roach ve Duke Jordan ile çalışma olanağı bulan müzisyenlere bırakarak, var olan standart beste- leri ve kısıth sayıdaki caz klasiklerini yeniden yorumlamakla yetinmişlerdir. Oysa Betty Car- ter'ın seslendirdiği parçalann çoğu kendisine aittir. 50'li ve 6O'lı yıllarda büyük plak şirketle- riyle çalışan Carter, bu şırketlerin iyi satış yapan popüler albümler doldurması yönündeki baskı- lanna daha fazla dayanamayarak, 1971 yılında. Bet-Car adını verdiği kendi plak şirketini kurdu. Bir söyleşide bu konuyla ilgiü olarak. "Hit al- bümlerimin obnası gerekmez. Ben her zaman bir caz şarkıcısı oldum. Yaptığun işe de>am edip, mutlu olmaya bakacağun ve taviz vermeyeceğim" Genç bir yetenek: Marla Glen demişti. Prodüktörlüğünü üstlendiği albümler- den "The Audience With Betty Carter" sanat- çıya ilk Grammy ödülünü kazandırdıysa da, Betty Carter o dönemde ancak sınırlı bir hayran kitlesine sesleniyordu. 80'li yıllarda New York'ta ve Londra'da çeşit- li caz klüplerinde sahne alan ve Amerika üniver- sitelerinde turneye çıkan Carter, seyrek olarak büyük orkestralar önünde söylediyse de, genel- de doğaçlamalan için elverişli piyano, bas ve da- vuldan oluşan üçlülerle çalışmayı yeğlemiştir. Tıpkı usta davulcu Art Blakey'nin yaptığı gibi, ümit vaat eden genç müzisyenleri keşfedip on- larla çalışmayı yeğleyen Betty Carter'ın caz dün- yasına kazandırdığı >etenekler arasında John Hicks, MulgreH MiUer, Benny Green, Stephen Scott ve Cyrus Chestrut gibi piyanistler; Curtis Lundy, Michael Bowie ve Ira Coleman gibi bascı- lar; Kenny VV'ashington, Wihard Harper ve Troy Davis gibi davulcular sayılabilır. 1988'de caz dünyasının köklü şirketlerinden Verve ile an- laşarak. müzik yaşamında yeni bir sayfa açan Carter, bu şirketin yayımladığı ilk albümü "Look VVhat I Got" ile 1989'da ikinci Grammy ödülünü aldı. Teknik ve yorumdaki esnekliği Esin kaynağını Charlie Parker ve Sonny Rol- lins gibi usta müzisyenlerin çalış tarzlanndan alan ve sesini tıpkı bir enstrüman gibi çok yönlü kulianabilen Betty Carter'ın tekniği, doğal ola- rak cazın geleneksel vokal mirasından pek az etkilenmiştir. Yanm saate yaklaşan "vocalese" çalışmalanyla bu alanda devrimci bir üslubu ya- kalamayı başaran Carter, "scat" yaparken kul- lanılan, alışılagelmiş 'b' ve 'd' sessizleri üzerine çeşitlemeler yerine, daha çok ünlülere dayanan farklı "scat" anlayışıyla da geleneksel çizginin dışına taşar. Billie Holidayden sonra vokal cazın en yenilikçi ismi sayılan sanatçı, bazı par- çalarda nefes kesen bir hıza sahipken (örneğin sadece bir buçuk dakika süren bestesi "Tighf'i) çoğu kez iyice ağır bir tempoda seslendirdiği ve doğal olarak yeniden biçimlendirdiği standart şarkılarda ya da baladlarda da (örneğin "Sop- ring Can Really Hang You Up The Most", "Every Time We Say Goodbye". ya da "When It'sSeepy Time DownSouth" gibi) iki buçuk ok- tavlık kısıth sayılabilecek sesinin tüm olanak- lannı kullanmayı becerir. Carter'ın özgün müziğinin en çarpıcı yanlan- ndan biri de, tekniğindeki ve yorumlanndaki es- nekliktir; seslendirdiği parçayı doğaçlamadaki engin yeteneğiyle nasıl değiştireceğini tahmin et- menin olanaksızlığı, sanatçının konser perfor- manslanna ayn bir sürpriz ve keyif unsuru kat- maktadır. Tabii, yıllardır dinlediği ve artık çok iyi bildiği bazı parçalann, Carter'ın sıradışı yo- rumlanyla tanınmaz bir hale dönüşmesinden rahatsız olanlar da çıkabilir. Çevik bir dişi kaplan gibi... Sahne üzerindeki müthiş performansının hiç değilse bir bölümünü yansıtan konser kayıt- lannı, stüdyo albümlerine yeğleyen Betty Car- ter. uzun, güç ama renkli müzik kariyerinin son yıllannda birçok ödülle onurlandınldı. Caz der- gisi Down Beat tarafından düzenlenen eleştir- men veokuyucu anketlerinde, 1989-1993 yıllan arasında, 5 yıl arka arkaya En İyi Kadın Caz Şarkıcısı seçi- len Carter. 1992'de çıkardığı son albümü "It's Not About The Melody" ile Amerika Caz Ödülleri'nde En İyi Albüm ve Yılın Şarkıcısı dallannda ödül kazandı. Kültür Servisi -1. Uluslarara- sı Caz Festivali'nde bu akşam efsanevi kadın şarkıcı Betty Carter'dan önce; ilk albümü "This is Marla Glen" ile satış re- korlan kıran genç şarkıcı Mar- la Glen'i dinleme fırsatı bulaca- ğız. 1960 yılında Chicago'da doğan Marla Glen, daha küçük yaşlardan itibaren müzisyen ol- maya karar vermiş. Glen, o günleri anımsayarak: "Annem bir ressamdı, babam ve amcam ise evde gitar çalardı. Büyükan- nem de piyano çalar, haftada bir kez radyodaki gospel progra- mında şarkı söylerdi. Sekiz ya- şındayken ne ohnak istediğime karar vermiştim" diyor. Gitarla 23 yıllık birliktelik On bir yaşındayken babası Marla'ya bir gitar verdi ve Marla o günden itibaren beste yapmaya başladı. Marla, evle- rine B.B King ve Muddy Wa- ters'ın geldiğini hatırlıyor. "Muddy'nin kız arkadaşının ço- cuklarma bakardım, bulaşıkları yıkardım ve etrafı toplardım. Muddy hafta sonlan gelir ve bana beş dolar verirdi. Bir gün geldiğinde. bana plastik bir ağız armonikasıyla bir müzik kitabı verdi." Chicago'nun güney ya- kasında, oldukça zor şartlar altında yetişen Marla'nın, evi o dönemde cazın büyük isimleri- nin rağbet ettiği Buddy Guy'un efsanevi blues kulübü Check- board Loungae'un iki blok öte- sindeydi. Hiçbir kategoriye sıgmıyor Marla, onbeş yaşından itiba- ren amcasıyla birlikte çeşitli caz klüplerine girip çıkmaya başla- dı. Yün şapkası ve çelimsiz vü- cuduyla bir erkek çocuğu görü- nümünde olan Marla Glen, sahnedeki müzisyenlerin arka- sına saklanmasma rağmen, sa- natçılann isteği üzerine sahneye çıkıp ağız armonikası çalardı. Marla, onsekiz yaşındayken ta- şmdığı Kaliforniya'da hayatını kazanmak için temizlikçilik yaptı, McDonalds'ta çalıştı ve çeşitli barlarda şarkı söyledi. Marla için bu dönem oldukça zordu. Ancak 23 yaşındayken Bo Betty Carter'dan önce sahne alacak olan Marla Glen ilk albümü 'Thisis Marla Glen'ile satış rekorlan kırdı 'Yıldızlar Gecesi'nde izleyiciler yeni bir yeteneği keşfetme fırsatı bulacak. Diddley ve ardından Nina Si- mone'un koruma görevlisi ve asistanı olarak çalıştı. Marla, 28 yaşındayken Kaliforniya'dan aynlarak New Orleans'a taşın- dı. Doğru düzgün ücret aldığı ilk konserlerini Hard Rock Ca- fe'de verdi ve ilgi uyandırdı. Yine orada bir yanşmaya katıl- dı ve birinci oldu. Bunun üzeri- ne Fransa'da Niort'taki bir fes- tivale davet edildi. "Fransa'ya giderken yanımda sadece gita- nm vardı ve kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. Konseri verdiğimin ertesi günü ise adım, şehrin her tarafına büyük harflerle yazıl- mıştı." Marla bu başansından son- ra, şimdiki menajerleri Sandra Guzzo ve Phillippe Morchain ile tanıştı ve üçü, çeşitli plak şirket- lerine gönderilmek üzere altı parçalık örnek bir kaset haar- İadılar. Gönderdikleri bu kaset- lerden biri, Vogue plak şirketin- den Fabrice NataPın eline geçti ve Marla bu plak şirketi ile çal- maya başladı. İlk olarak geçen yaz Fransa'da piyasaya çıkan "This is Marla Glen" albümü, büyük bir ilgi ve övgü kazana- rak satış rekorlan kırdı. Ardın- dan Alrnanya, İsviçre, Avustur- ya, Danimarka ve fsveç'te de dinleyicilenn beğenisine sunu- lan albüm, şimdiye kadar 70 bi- nin üzerinde satış yaptı. Marla Glen, değişik tarzlann zengin bir bileşimi olan müziğinin her- hangi bir kategoriye sığdınla- mayacağını ve bu nedenle her- kesin. yaptığı müzikten farklı tatlar alabildiğıni düşünüyor. Konserlerinde sahneye ger- çekten hakim olup, çevik bir dişi kaplan gibi oradan oraya dolaşarak, parçalannı şaşırtıcı bir vuruculukla ses- lendiren Betty Carter, üç yıl önce İstanbul Festivali'ne katıldığında Açıkhava Tiyat- rosu'nu dolduran müzikse- verleri büyülemişü. O konseri izlediyseniz ve caza gerçekten gönül veriyor- sanız, bu akşam yeniden keyif içinde Açıkhava Tiyatrosu'- nun yolunu tutacağınıza za- ten eminiz. Ama günümüzün tartışmasız en değerli aktif caz şarkıcısı kabul edilen bu usta sanatçıyla henüz tanışmadıy- sanız, yaşamınızın en ilginç konserlerinden birini izleme fırsatını bari bu kez kaçı- rmayın. Üstelik konserin ilk yansında, Maria Glen gibi gerçekten ümit vaat eden bir yeteneği keşfedecek olmanız da işin cabası. Unutmayın, son pişmanlık fayda etmez! Prof. Shelden kitabında, ünlü yazar Graham Greene'in casus olduğunu öne sürüyor 40 yıl sonra ortaya çıkan müthiş sır! LONDRA (Reuter)- Yirminci yüzyıl tngiliz edebiyatının tanınmış yazarlan- ndan Graham Greene'nin edebi ününü ve çevresini, tam kırk yıl boyunca. İngiltere'- nin MI6 gizli servisinin sırlannı komünist liderlere casusluk yaparak kullandığı or- taya çıktı. Üç yıl önce 86 yaşında ölen yazar hakkı- nda, çok yakında piyasaya çıkacak olan bir kitap hazırlayan Prof. Michael Sbel- den. olaya tanık olmuş Ingiliz hükümet yetkililerinden de bilgi edindiğini belirtti. Graham Greene'nin tkinci Dünya Sa- va$ı başlannda MI6 teşkilatına katılarak karşı-casusluk biriminde, Batı Afrika yet- kilisi olarak çaüştığı, ancak Kim Philbv yö- netimindeki ajanın durumu kötüleşince 1944 yıhnda istifa ettiği biliniyordu. Hiç kimse ondan şüphelenmezdi Amerika Birleşik Devletleri'nde, [ndia- na Üniversitesi'nde profesörlük ve aynı za- manda da yazarlık yapan Shelden, Lond- ra'daki Bakanlar Kurulu Dairesi'nden aldığı bilgiye göre, Greene'nin 1970'li yıllann sonlanna kadar MI6'da görev yaptığını, ancak 1980'in başlanna kadar kendi hesabına gizli temaslarda bulundu- ğunun tespit edildiğini öğrendi. Geçen cumartesi günü BBC Radyosu'- na yaptığı açıklamada "O çok \ararlı bir insandı, çünkü o kadar ünlüydü ki istediği her yere gi- rebilir ve istediği herkesle konuşabi- lirdi" diyen Shel- den. konuşmasını şöyle sürdürdü: "Üstelik hiç kimse ondan şüphelen- mezdi. Bir sanatçı, her şeyden önetnli- si de bir yazardı. Meraklı obnası normal karşılanı- yordu." Yazann, Küba hakkındaki düz- mece bilgileri bu- lan bir elektrikli süpürge satıcısını anlattığı "Havam'daki Adamımız" adlı romanına da dikkat çeken Shelden, Greene'nin casusluk hakkında belirttiğinden çok daha fazla şeyler bildiği- jnlü İngiliz yazar Graham Greene ni vurguluyor. Graham Greene seyahati çok seven bir insandı. İkinci Dünya Sa- vaşı'ndan başlamak üzere sürekli seyahal eden yazar. uçak yolculuklannın çoğu kişı için maddi bir külfet olduğu yıllarda dahi Saygon, Hanoi. Var- şova, Moskova. Hava- na. Doğu Berlin, Bu- dapeşte ve Belgrad gibi şehirleri dolaşmıştı. Yazann seyahat masraflannı yine çalıştığı MI6'dan aldığı sanıhyordu. Greene casusluk dün- yasında asla önemli bir rol üstlenmedi. Yaptığı işlerin çoğu yazarlık içgüdülerine uyarak dolaşıp sıradan ajanlann varîığını or- taya çıkarmaktı. "Du- rumu birçok açıdan ko- mik bile sayılabilirdr diyen Sheldon "Bir tek açıdan bile iyi bir ajan sayılmazdı" diye- rek sözlerine devam ediyor. Sheldon. Mlö'nın Greene'i 1957'de Mao rejimi- ni koklaması için Çin'e gönderdiğini, an- cak yazann sürekli sarhoş olup kavga çı- kararak en ufak bir şey dahi öğrenemedi- ğini kaydediyor ve "M16 çok kızmıştı, çünkü ona tüm masraflannı ödemişlerdi. Oysa o hiçbir şey bulamadan geri dön- müştü" di>or. 1980 yılında tarihçi Paul Fussel ise yaptığı açıklamada şöyle diyor- du: "Greene hakkında hep şüpbe duyul- muştu. çünkü bazen niye farklı yerlerde ve ne amaçla bulunduğunu açıklamakta güç- lükçektiği oluyordu." Ünlü Tngiliz yazar Evelyn Waugh ise 1960 yılında şöyle bir açıklamada bulu- nuyordu: "Greene'nin harika pratik espri- leri var. Sanınm aynı zamanda da bizden yana bir ajan olabilir. Rusya'va ajanlık yaptığı bir söylenti obnalı." Waugh kitabında Greene'i bir ulusla- rarası sosyalizm dostu olarak göstermeye çalıştığmı belirtiyor ve şu yorumu getiri- yor: "Onun herhangi bir politik ideolojiye bağlı olduğunu sanmıyonım. Sadece poli- tik liderlere yakın olmaktan zevk alıyordu ve bu iş onun emperyalizm >e Amerikan aleyhtan gözükmesine yardım ediyordu ve tabii ki dünyadaki sos> alistierle de dost ol- duğunun bflinmesiııi istemiş olabilir." Niyavoz'un toplu eserleiH Türkçe'de • AŞKABAT (AA)-Türkm(™stan Devlet Başkanı Saparmurat Niyazov Türkm-'nba?1 '"10 l k l c ı l t t e n olu ^n t o P l u eserleri Türkçe'yeçevrildi. E^nen yayımlayan Ekonomık Haberler Ajansı (EKA lnterfaü°nal ) Başkanı Muharrem Özgüven dün Niyazov tarafından k a b u I e d l l d l - Niyazov kabulde yaptığı konuşmada,"T ü r k m e n i s t a n 'm bağımsızlığını güçlendirme konusunda verct'klen destekten dolayı, Turk kardeşlerimize minnettanz" Jed'- Muharrem Ozguven, Türkmenistan'ın dünyaya tamuhnası amacıyla, Nıyazov'un toplu eserlerini daha önce de Rusça olarak yayımlamıştı. Darphane'den hatıra paralar • Kültür Servisi - Darphane, Uluslararası Olimpiyat Komıtesi'nin 100. yıl kutlam^ etkinlıklerine katkıda bulunmak amacıyla ve ünlü Rus besteci Piotr Ilyıç Çaykovski'nin ölümünün 1 <$• yılı anısına hatıra gümuş para haarladı. DarphaneGenel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamayagöre Uluslararası Oümpıyat Komıtesı nin 100. kuruluş yıh dolayısıyla basılan ve bir yüzünde 100. yıl logosu bulunan hatıra paralann kahp çalışmalan, grafıker Engin Akarslan tarafından yapıldı. Çaykovskı anısına basılan ve bir yüzünde Kuğu Gölü Balesi'nden temsili bir sahne bulunan hatıra paralann desen ve kahp çalışmalan ise heykeltıraş Hakkı Baha Çavuşgil tarafından gerçekleştınldı. Hatıra paralar, Darphane veznelerinde 300 bin liradan satışa sunuldu. Yurtdışındaki Türk kültür varlıkları • ANKARA (AA) - Türkiye, geçmişin çeşitli dönemlerinden esintiler taşıyan yabancı ülkelerdeki Türk kültür varhklanna el uzatıyor. İlk aşamada Mostar Köprüsü, Gülbaba, Ahmet Yesevi ve Sultan Sencer Türbesi ile Orhun Abideleri'nın, daha uzun yıllar ayakta kalabilmelerini sağlamak amacıyla onanmlan y'apılarak korunmaya ahnacak. Bu konudakı soru- lan yanıtlayan Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Bakanlar Kurulu karanyla. başta Mostar Köprüsü olmak üzere yurtdışındaki Türk kültür varhklannın onanmını ve korunmasını sağlamak üzere Kültür Bakanhğı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Dışişleri Bakanhğı yetkililerinden oluşan bir komisyon kurulduğunu söyledi. Bu çalışma kapsamında, Macaristan'da bulunan Gülbaba T\irbesi, Kazakistan'ın Çimkent ilinde bulunan ünlü Türk düşünürü Ahmet Yesevi'nin türbesi, Türkmenistan'ın Merv ilinde bulunan büyük Selçuklu hükümdan Sultan Sencer'in türbesi ele alınarak, onanlacak. Antrakt'ta 'Sinema Salonları S.O.S Veriyor' • KültürServisi - Ayhk sinema dergisi Antrakt temmuz sayısında gösterimdeki fılmlerin kapsamh eleştirilerine, Türk sineması üzerine tartışmalara, Cannes Film Festivali değerlendirmesine yer veriyor sayfalannda. Derginin bu sayısında ülkemizdeki sinema salonlan üzerine Saim Yavuz'un yaptığı ilginç bir araştırma da yer alıyor. Mehmet Açar, Ohver Stone ve sinemasını değerlendiriyor, Uygar Şirin "Korkusuz" ve"Kaliforniya", Leyla Üstel "Teşekkürler Yaşam" fılmlerini eleştiriyor. Devrim Alpöge, Cannes Film Festivaji'ni değerlendiriyor. Derginin bu sayısında aynca, A. Haluk Ünal'ın "Değişen Türkiye ve Sinemamız", Engin Ayça'nın "Sinemanın. Sinemacının Hesaplaşma Zamanı", Agah Özgüç'ün "Sinema Dergileri ve Antrakt". Haluk Üçel'in "Britanya Film Endüstrisi Çözüm Anyor". Oliver Stone'un "Vietnam: Karşı Açı" başhklı yazılan yer alıyor. Bu yıl büyük ödüle Rus karikatürcü V ladimir Stepanov'un karikatürü değer göriiklü. Nasneddin Hoca Karikatür Yarışması sonuçlandı • Kültür Servisi - Bu yıl 14'üncüsü düzenlenen Nasreddin Hoca Karikatür Yanşması sonuçlandı. Bu yıl büyük ödüle Rus karikatürcü Vladimir Stepanov'un karikatürü değer görüldü. Bu yıl yanşmaya yurtiçi ve yurtdışından 900 karikatürcü katıldı. Seçici kurulun ödüllendirdiği ve sergilenmeye değer bulduğu karikatürler Sultanahmet KarikatürcülerDerneğiGalerisi'ndeyannaçılacak.Sergi 15 ağustos tarihine kadar gezilebilir. Aynı sergi daha sonra Ankara ve Antalya'da da açılacak. Türkiye ve Makedonya arasında işbirligi gerçekleşiyor • ANKARA (ANKA) -Türkiye ile Makedonya. kültürel miraslannın, tarihi ve arkeolojik eserlerinin restorasyonu ve korunması konusunda işbirligi yapacak. Türkiye ve Makedonya arasında kültür ve eğitim alanlannda işbirligi yapılmasını öngören iki ayn protokol resrhi gazetede yayımlandı. Ekim 1993'te Ankara 'da imzalanan protokolde iki ülke arasında operadan, tiyatro ve sinemaya kadar birçok alanda işbirligi öngörülüyor. Protokol'de aynca iki ülkenin kültürel miraslannın bir parçası olan tarihi ve arkeolojik eserlerin restorasyonu ve korunması konusunda işbirligi geliştirilmesi de yer alıyor. Eğitim işbirligi protokolü uyannca Türkiye ile Makedonya örgün eğitim alanında da ortak projelergeliştirecek. Izmir Dokuzeylül Üniversitesi ile Bitole Aziz Klimont Ohridoki Üniversitesi arasında işbirligi öngören Ocak 1994 tarihli protokolde. iki ülkenin dil ve kültürlerinin tanıtılması ve öğretilmesine yönelik etkinliklerin desreklenmesi isteniyor. 8. Altın Karagöz Halk Dansları Yarışması sona endi • BURSA (AA) -Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı tarafından organızeedılen 33. Uluslararası Bursa Festivali, dün gece yapılan "8. Altın Karagöz Halk Danslan Yanşmasf'mn fınaliyle sona erdi. Kültürpark Açık Hava Tiyatrosu'nda gerçekleştirilen yanşmaya. Arnavutluk, Polonya, Çek Cumhuriyetı, Macaristan, Makedonya, Kuzey Kıbns Türk Cumhunyetı, Türkmenistan, Başkır Türk Curnhuriyeti, Bulgaristan ve Gürcistan ekibi kaüldı. Türk ekibinin de gösteriler sunduğn yanşmada, Gürcistan ekibi birinci olurken, Bulgaristan ikinci, Başkır Türk Cumhuriyeti de üçüncülüğü el.de etti. Yanşmada, Bursa Büyükşehir Beledıyesi Ozej.Odüjü Macanstan'a, Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı Ozel Odülü Amavutluk'a ve Jüri Özel Ödülü ise Çek Cumhuriyeti'ne verildi. Polonya'nın "en iyi kostüm ödülü" aldığı yanşmada, KKîc, Türkmenistan ve Makedonya mansiyona layık görüldü. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Erdem Saker. fesüvalin sona ermesi ve ödül dağıtımı nedeni ile düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Bursalılann festival ve yanşmaya yoğun ilgi gösterdiklerini behrtti. Uluslararası etkinliklerin dünya banşına katkıda bulunduğunu vurgulayan Saker, "Bu türetkinlikler, ülkeler arasında, hem kültürel işbirliğnin gelişmesini, hem de kardeşlik ve dayanışma duygUannın artmasını sağlar. Bu nedenleetkinliklerin ülkeçapinda yaygmlaştınlması gerekir" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle