23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MAYIS1994 ÇARŞAMBA CUMHURİYET 2 SAYFA KULTUR İstanbul Devlet Operası'nda 'Don Carlos' ve mevsim biterken İDSO'nun durumu Yemknen binaya taze kangevekiyov EVİN tLYASOĞLU Giuseppe Verdi (1813:1809), Donizetti'den sonraki İtalyan opera tarihini oluşturan, roman- tik İtalyan operasının en önemli bestecisıdir. Bugün La Traviata, II Travatore, Don Carlos. Rigo- letto, Aida. Otello, Talihin Kudre- ti ve Falstaff gibi operalan ıle hâlâ gündemde olan bir bestecidir. Opera dünyasında birdevrim ya- ratmasa da güzel ve dokunaklı melodileri, dramatik etkinliğı \e orkestra zengınhği ile opera tari- hinin geleneğinı zengmleştirmiş- tir. Aynca tutkulu bir vatansever olarak, sanatın siyasi gücünü kanıtlayan operalan, korola- nndaki coşkulu albeni. Verdi'yi seçkinleştirir. Grand Opera ge- leneğinde iki deneme yapar. Bi- rincısi Sirilyaiı Vesperler'dir. Verdi bu operasında II Travatore ve La Traviata'da değinemediği vatanseverlik konusunu yeniden ele alır. Diğer Grand Opera tü- riindeki yapıtı iseSchiller'ınaynı adı taşıyan dramından kaynakla- nan.Don Carlos'tur. Her ikist de ilk kez Paris'te sahnelenir. Don Carlos (1867) daha başanlı olur. Paris operası için yazıldığından çoğunlukla Fransızca oynanır. Bilge kişilik, ustahk İsianbul'daki Don Carlos, Gürçil Çeliktaşın ustahkh rejisi iie bu mevsımin son prodüksi- yonu olarak ortaya çıktı. Bu pro- düksiyon'da iki şeyi o kadar çok alkışladık ki, onlan övmekten korkanm diğer sanatçılara \e öğelere sıra gelmeyecek: Ayhan Baran'ın şanı, rolü, dramatik ye- teneği, sesini kullanmadaki us- taiığı, çizdiği bilge kişilik. sa- natının doruğunda olduğunu bir kez daha kanıtladı. Gerçekten ne mutlu bizim müzik dünyamıza ki Ayhan Baran gibi bir şancı yetiş- miş. Ne mutiu bizim kuşaklara ki Ayhan Baran'a yetişebiîdik! Don Carlos'u mutlaka göriin. 3.perdedeki Ayhan Baran Ve 3. perdenin başında Ayhan Baran'ı izleyin. tsterseniz gözleri- nizi kapatıp sadece dinleyin. Gönlünüzün kanatlanıp uçtuğu- nu duyacaksınız. İkinci önemli öğe de Şanda Zıpçı'nın sihirli bir değnekle yarattığı harika kos- tümler! Herkesin bedenine. hare- ket edebilme olanağma göre çizil- miş, birbinnden güzel. zamanma uygun ve de en önemlisi herkesi ince ve zarif gösteren hünerli giy- siler. En ince aynntıya kadar uğ- raşılmış. salonun hangı sırasında otursanız da gözünûze hoş gele- cek. baştan savılmadığı belli. aynca abartılmamış çızgiler. îstanbul operasındaki 1994'ün ikinci yansınm Don Carlos'u ge- lecek mevsim daha bir oturmuş olarak bize kapılan açacak. Gelecek mevsim deyince, İs- tanbul'daki müzik gündemini bu Gerçekten ne mutlu müzik dünyamı/a ki \> han Baran gibi bir şancı yetişmiş. Ne mutlu bjzün kuşaklara ki A. Baran'a yetişebiMik! 'Don Cartos'u mutlaka göriin. hafta kapatmaktayu. Atatürk Kühür Merkezi'nın uzun yıllardır gereksinimi olan onanm ve yenileme çahşmalan ıçın ka- patılması; Cemal Reşit Rey Sa- lonu'nun da nısan-mayıs prog- ramlanndaki dolann yeni şekliy- le yabancı sanatçılar listcsinde in- dirime gitmesi, bu kış ya- şadığımız müzik günlerinin yo- ğunluğunu artık gende bırakı- yor. Ancak mayıs sonunda yurtdışında vaşayan Betin Güneş ve Kamran înce gibi bcstecilcn- mızin konserlerini sakın kaçı- rma>ın. Yeni kuşak bestecileri- miz dünyanın her yerinde seslen- ni duyurmaktalar. Cemal Reşıt Salonu programlan çerçevesinde mayıs ayının en canalıa etkinliği onlar olacak. İDSO'nun son konseri İstanbul Devlet Senfoni Or- kestrası mevsimin son konserini deneyimli. usta bir şefin tempo- lany la, I.Ionescu Galatf nin yöne- timinde verdi. Bu haftaki prog- ram galiba üfleme çalgıcılannı şımdiden dinlenceye alpııştı, çün- kü her iki yapıt da yaylı ve vur- malı çalgılardan örüİüydü. Önce. Bizetden R. Schedrinin uyar- ladığı Carroen bale müzığıni (ba- lesi olmaksızm» dinledik. Ardı- ndan Avusturyalı besteri-piya- nist F. GuMa'nın coşkulu, zengin yapıtı seskndırildi. Geçen yıl da zevkle dinlenen bu parça, koroyu ve caz motiflerinı. caz yapısında- kı doğaçlamalan da içerdiğinden geniş kitlenin ilgisini lopladı. Avusturyalı pıyanist Roland Ba- tik bu yıl İDSO'ya konuk olan cn hünerli solıstlerden biriydi. Mü- zika^itesi, ajilitesi ve caz müziği ile klaiik karakten iç içe sergılerken her birinin hakkını vermesi dik- kate değerdi. Coşkulu alkışlara gıtar solodaki Ya/ Baltacıgil vc bateri solodaki Cezmi Başeğmez ile caz atmosferinde bısler yaptık- tan sonra Batik. tek başına pi- yanosuna oturdu vc çok anlamlı bir şekilde, Schumantı'ın Çocuk Sahneleri'nden kısacık bir parça ile konseri noktaladı. Galiba "Her şeye karşın bu bir klasik konserdir1 * diyordu. Evet. Atatürk Kültür Merkezi. kasım. belki de ocak ayına kadar onanmda kalacak. Böylece or- kestralanmız ve operamız da din- lenceye giriyor. İDSO. bu uzun aralığı fırsat bilerek bınanın dış onanmı kadar kendi iç bünyesin- de de bir onanm yapar umudun- dayız. Çalgılan yenileme. çalgı gruplannı uyarma. program da- ğarcığını zenginleştirme gibi çalı- şmalar yapar.. Müzik yazarı olmak Umanz grup şefleri yem yö- netim kurulu ıle birleşip yeni mevsimlerde daha nitelikli olma adına ince ince çalışmalara otu- rur. Belki mevsim içindeki kayı- tlan dinleyip değerlendirir, belki yıllardır orkestra ile çalmak için başvurup reddedilcnleri yeniden gözden geçirir. belki yıllardır ille de çalıp artık düzeyini bozanlan eler. Sürekli bir sanat yönetmeni edinmenin parasal yollannı arar. Ve de hangi programlan büyük ilgi toplamış. içenk mi. şef mi, so- lıst mı. bunlan araştınr. GukJa- nın konçcrtinosu caz kadar koro- yu içermesı. değişik solistler. do- ğaçlama ile yeni bir soluk getirdi Onun gibi daha neler bestelenı- yor günümüzde. Araşıırmak, so- ruşturmak gerekiyor. Aynca Türk bestecilennın yeni kuşak- lan da çok ilginç çalışmalar yapı- yorlar. Onlan tanıtıa programlar da düzenlenebilir. Müzik yazan olarak, AKM'de hemen her hafta başıma gelen olay, "Mutlaka bunu yaz- malısınız. Bu sizin sorumluluğu- nuz. Şu çalgı grubu felaket, bu so- listi nasıl secerler, neden bir sanat yönetmeni >ok bu orkestranın, artık bu sefi dinlemek istemi>oruz. Bİ7 nasılsa hazır bir dinlev ici kitle- siyiz. Her hafta buradayız, ne olursa aklışlanz. Ancak. bizim karşımıza provasız, çalısılmamış eseıierle çıkma> a da hakları yok. İ stelik başka salonlarda \e\a fes- tivalde, daha nitelikli müzik dinle- me olanağma kavuştuk. Kulak ölçiitümüz >ükseldi. Bakın bu yıl giderek tenhalaştı sak>n!" gıbıle- rinden. sanki yakındıklan kişilere doğrudan mektup yazma yetkim varmışgıbi bcni uyanrlar. Avnca "yazsana" diyenler bir de bilseler kisanatçılanmızolumsuzeleştın- yehiçbirzamanaçıkdeğildir! He- men selamı sabahı kesıverirler. Eleştiriyc soyundunuz mu, göre- vınız. dinleyicı ve sanatçı arası- ndaki sesi taşımayı vüklenen se- vimsiz bir köprüdür. Yeni bir kan dolaşımı Madalyonun dığer yüzü ise or- kestra üyelennın çalışma koşul- landır. Orkestranın hafta boyu prova yaptığı salon ile konser \e- rilen salon değjşiktir. Akustik Tarklan yüzürâJen ses dınamikle- nnı dengelemek sorundur. Çalgı satın alma ödenekleri sınırlıdır. Nota kiralama. daha üst düzey sanatçı getirtme hep maddi ola- naklara bağlıdır. Bu nedenle el- dcki sanatçılar kullanılıpalışagcl- diğimiz dağarcıkla yetinmeye başladık. Binanın yenilenmesi ve teknik çözümlcmeler kadar. or- kestra ailesinin içınde de yeni bir kan dolaşımı bulmayıdilıyordın- leviciler. 'Resimde müziğin etkisV ÜNER BİRKAN Resim sanatıyla müzik arasındaki etkileşim. ol- dukça yüzeysel bir yaklaşımla ilkin önümüze res- mi. bu sanatın temsilcilerini konu alan müzik ya- ratmalannı getirir. Bir çırpıda sayabileceklerimiz şunlar olabilir: Modest Musorgski'nın "Bir Sergi- den Resimler"i. Paul Hindemith'in "Ressam Mathi- as" operası, bir de bızden Nevit Kodallı'nın "Van Gogh"u. Bunlara bir de doğa izlenimlerini. duygu- lan. düşünceleri birer resim gibi betimleyen \apı- Üan, senfonik şiirleri, diyelim, L. Van Beethoven'ın Pastoral Senfonisi'ni. P. İlyiç Çaykovski'nin 1812 uvertürünü. Franz Liszt'in Tasso'sunu. Les Prlu- des'ünü ve daha birçoklannı katabilırsiniz. Sanat araştırmacısı Nazan İpşiroğlu. konuyu. karşı perspektiften. resimde müziğin etkisi açısı- ndan incelemiş, sonuçta da karşımıza 128 sayfalık. son derece özenli renkli baskılı bir araştırmayı çıkarmış. Resim. bu somut sanat. elbette mü- zikten aldığı etkileri tuval üzerindeki çizgilerde. renklerde, ışık-gölge dengesinde. lekelerde. istifle- mede, bölümlemede gösterir. Sayın İpşiroğlu. bu yüzyılın büyük resim ustası Paul Klee'den çıkıyor yola: "...Bana yol gösteren yine Kke oldu. Onun bir resminde bazı ipuçlan buldum; 'Ana Yol ve Yan Yollar' adını taşıyan bir resimdi bu. Aydınlık, ışıkli, neredevse saydam denilebilecek renkleriyle iç açan, insana umut veren bir resim.''' Sonra da Klee'nin çizdığı yollann "çağımızın sa- nat yonan" olarak da yorumlanabileceeini belirti- yor. ana yolun. "müziğin uyandırdığı du>gulan, ilk tzleııimieri aşan, daha nesnei, akıl etkinliğiiK de oia- nak tanıyan bir yol olması gerektiği" noktasında karar kıhyor, çalışmasını bu temel üzerine kuru- yor. Her sanatçının müziğe yaklaşımının kişısel ol- ması yüzünden. tek tek sanatçılar üzerinde dur- mayı yeğliyor. on dokuzuncu yüzyıldan Gauguin'i. Van Gogh'u. Munch'ü. Klimt'i: virminci yüzyıldan Matisse'i, Mavi Athlar'ı. Marc"ı, Jawlensky'yi. Kandinsky'vi, Klee'yi. Fütüristleri, Mondrian'ı in- celiyor. Kitabm sonuna eklediği. 'müzik' cephesinden Hanslkk'in. Berlioz'un, E.T.A. Hoffmann'ın. Schoenberg'in. 'resim' cephesinden Braque'ın. Klee'nin, Kandinsky'nin. Mondrian'ın düşünceleri- ne yer veren okuma parcalan (Belgeler), bu usta- lann yardımıyla kişiyi daha da somut yaklaşımlara ulaştınyor. Wassily Kandinsky'nin şu saptamalan gibi: "... örneğin, sarmın özel bir "tizleşme' yeteneğj vardır, giderek yükselir. kulak ve ruh için dayanı- tanaz yüksekliklere ulaşana kadar. Trompetin sesi de tizlestikçe "sıvnlir"; kulağa \e ruha acı verir. Buna karşilık mavi (eğer açıksa) sonsuz 'dennlıkiere' doğ- nı 'aşağı çeken' karşıt gücüyle flüt sesini çağnştırın viyolonselin derinlesen, kontrbasın olağanüstü derin tonu ve nihayet orgun en pes seslerinde mavinin de- rinüklerini "gönirsünüz! İvi dengeleraniş bir yeşil, kemanın orta ve geniş tonlannı karşılar. İyi yeıieşti- rilmiş bir kırmızı (kızü) güçlii davul vTiruşlan etkisi Nazan İpşiroğlu iki sanatı birleştiren çalışmasında Paul Klee'den yola çıkıyor. yapar..." Sayın Ipşiroğlu'nun, resimle. müzikleilgi- lenen herkesi kendine çekecek. bir çırpıda. rahat- hkla okunan- bu seçkin araştırmasını edinmelerini salık venyorum okurlanma. Bu arada, yeni bir CD geldi postadan; Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü'nce gerçekleşti- rilen, Nevit Kodallı-Cahit Külebi'nin "Atatürk Ora- toryosu". Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkest- rası, Korosu \e soüstleri. Hikmet Şimşek'in yöneti- minde seslendirmişler "Atatürk'e. Biıiikte Sava- şaniara ve Çocuklanna" adanmış olan bu anlamlı yapıtı, Atatürk sevgısıni bütün yurtta bir kez daha, bütün gücüyle canlandırmamızın gerekli olduğu şu ortamda. bundan 41 yıl önce duyduğum coşkuyla dinledim. Soprano Gölge Şekeramber'in, mezzo Cemaliye Kıyıcı'nın. tenor Metin Turan'ın, bariton Tuncer Tercan'ın anlamlı yorumlan. onlann, bü- tün müzikçilenn ve sevgili dost Şimşek'in inanç dolu gönüileriyle birleşmiş, seçkin bir tablo çıkmış böylece ortaya. Gerçekleştiren Devlet Opera ve Balesi'ni, Genel Müdür Rengim Gökmen'in kişili- ğinde kutluyor, A-94-0002 katalog numarasını taşıyan CD'yi bütün yurtsever müzik dinleyicileri- ne. bütün okurlanma sevinçle duyuruyorum. Gökçek: Kültürbenim görevimdeğil ECETEMELKLRAN ANKARA - Ankara Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek. sanata karşı olmadığını. anaık bu programlara "çok cüz'i" yardımlar yapacağını söylcdi. Ankara Müzik Fcstivali için daha önceki belediye yönetimınin taahhüt cttiği 1.5 mılyarhk yardımı vermcyeceğını açıklayan Gökçek. "Festi- val yapan yapar. Beni ne ilgilendirir? Kültür benim görevim değil" dedi. Ankaru'nın RP'li Belediye Başkanı Gökçek, Cumhunyet'in. sanat \c kültür etkinliklerine iliş- kin sorukınnı yanıtlarkcn. kültür ışlennı dcstekle- menin görcvleri arasında bulunmadığını vurgu- ladı. Gökçek. öncckı belediye yönetimi dönemin- de. kültür işlerine fazla harcama yapıldığını sa- vundu. İlke olarak sanat cikinliklcrine karşı ol- madığını söyleyen Gökçek. Anakent Belediyesi"- nemali yük gelirmcnıcbi kaydıyla bu türeikinlik- lerc karşı olmadığını belirtıi. Ankara Anakent Beledıyesi bütçesiyle kültür elkinliklen düzenlenenıeyeceğini öne suren Gök- çek. "Festiva! yapan \apar. Beni ne ilgilendirir" dedi. Sanal etkınlikleri alanında. daha çok televız- yonlarda yayınlanacak "çocuk yanşmalan" dü- zenlemeyi planladığını belırten Gökçek. önceki belediye yönetimi tarafından düzenlcncn f'cstival- lerin de. bütünüylc belediye bülçcsıyle düzenien- meycceğini açıkladı.Gökçek. düzenlenen festıval- lere "çok cüz'i" yardımlann dışında destek vcril- mcycccğıni. bunun için kaynak olmadığını savu- nurkcn. "Betediye kavnaklan müziğe harcanacak dunımda değil" dedi. Ânkara'nın daha önemli so- runlan olduğunu söyleyen Gökçek. belediyenin yardım sağlaması beklenen Ankara Müzik Festi- valı'ne de destek vermeyeceğıni açıkladı. Ankara Anakent Belediyesi. geçtiğimiz yıllarda başkentlilerin yoğun ilgisini çeken bazı festivaller düzenlemenin yanısıra yerli ve yabana sanat ve kültür etkinliklerine de yardım ediyordu. Ânkara'nın gclenekselleşme yolunda ilerleyen "Hipodrom sonbabar konserleri", yerli ve jabancı konuklann ve filmlenn katıldığı "Uluslararası Ankara Film Festivali" de bu etkinier arasında yer alıyordu. Ankara Anakent Belediyesi'nin Prag'ı kardeş kent ilan ederek düzenlediği "Beyaz Perde- nin Ardındaki Kentler. Ankara-Prag" başlıklı ct- kinlik de. geçtiğimiz yıl başkentlilerin yoğun ilgiy- le izlediği programlardan biriydi. Ankaralı genç- lerin çıkardığı "Kent ve Gençlik" adlı dergi ve ye- rel yönetime gençlerin de katılımını öngören "Gençlik Konseyi" uygulamalannın da yeni bele- diye yönetimi döneminde devam etmeyeceği bil- diriliyor. DÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT Kimlik Bunalımı Yirmi dört yaşında bir kadın gece saat 22.00 dolayla- rında Gümüşsuyu Caddesi'ndeki otobüs durağına geldi- ği sırada, yanına yaklaşan bir otomobilin içindeki erkek- ler kendisir.e söverek çirkin önerilerde bulunuyorlar. Olumlu yanıt alamamaları üzerine de arabadan inip ka- dını dövmeye, saçından tutup sürüklemeye kalkışıyor- lar. Olay yerinden geçmekte olan polis ekibi saldırgan- ları gözaltına alarak karakola götürüyor. Savunma şöyle: "Çok içkiliydik. Kendisini hayatkadını sandık. Bilsey- dik böyle bir işe kalkışmazdık." Eskilerin anlatttkları birtakım fıkralar vardır. "Padişah dalkavuğuna, 'Öyle bir şey yap ki özrün kabahatinden büyük olsun' demiş..." Budatıpatıpöyle... Yasa koyucular bile hayat kadınlarına saldıranfarı da- ha az suçlu gördüklerine göre, "erkeklerden iki erkek" yaratığın böyle bir işe kalkışmalarında yadırganacak bir yan yok... "Üç beş densiz!" deyip geçilemez. Bütün gün sokak- larımızdabenzerolaylaryaşanıyor. Anlayışaynı.yalnız- ca ölçüler değişik. Kadınlara sarkıntılık etmek toplumu- muzun utanç verici bir özelliği haline geldi. Aklı başında insanlar herhalde bu durumdan büyük bir üzüntü duyuyorlardır... "Aklı başında insanlar" yerine "çoğunluk" dıyemiyo- rum, çünkü, bakın, gazetede haber ne\erin üstüne bası- larak veriliyor: 1. Saldırıya uğrayan kadın bir üniversite öğretim gö- revlisiymiş. 2. işyerinden çıkarak evine gitmekteymiş. Gazeteciler halkın nabzını tutan kişilerdir. Saldırıya uğrayan kadının iyi öğrenim görmüş, üniversite öğret- menliği düzeyine yükselmiş bir kişi olduğu, ayrıca gece o saatte neden sokakta olduğu üstüne basa basa belirtil- miş. Yoksa halkımızın büyük çoğunluğu "Gecenin o sa- atinde ne işi olabilir bir kadının sokaklarda!" d lye erkek- leşebilirdi... Saldırıya uğrayan kadının resmine bakıyorsunuz: Süssüz, kimseye kendini beğendirme çabası içınde ol- madığı izlenimini veren, sağlam bir kişiliği yansıtan, dengeli bir görünüşü var. Erkek söylemine daha görü- nüşüylesetçekiyor. Ya süsüne püsüne düşkün, kırıtkan bir şey olsaydı! Ya toplumun ezdiği, cinselliğini kiralayarak yaşama- ya sürüklediği bir kadın olsaydı! O zaman gazeteciler bu olayı nasıl yansıtacaklardı? Erkek söylemi nasıl önlenecekti? "Gecenin o saatinde sokaklarda tek başına dolaşıp aranırsan, söverler de döverler de..." insanımızın bir kimlik bunalımı ıçinde olduğunu kimse yadsıyamaz sanırım. Ama, bence, bu durumun nedeni geçmişimizden kop- mamız, geleneklerimizden, göreneklerimizden uzak- laşmamız filan değil. Bugünün yaşam koşulları içinde sürdürülmesi olanaksız şeyleri yeniden canlandırmaya çalışmakla hiçbir sorun çözülemez. Yukandaki olayı 'Kadının dışarda çalışması uygun değildir, evde oturup çocuklanna baksın. gecenin geç saatlerinde sokaklarda yalnız başına dolaşmasın" diye- rek önleyemeyiz. Belki aynı şeyin başka bir söylenişidir, ama bu konuya şöyle yaklaşmalıyız: insanımızdaki kimlik bunalımının nedeni çağdaş yaşama ayak uyduramamaktır. Kadınların istedikleri gibi yaşamak, istedikleri saatte, istedikleri yerde dolaşmak hakkını elde etmiş olmaları, erkeklerle eşit düzeye gelmeleri. çağdaş yaşamın getir- diği bir yozlaşma değil, geleneklerimize. göreneklerimi- ze aykırı olsa da, kimsenin önieyemeyeceği son derece önemli birgelişmedir... içkili, içkisiz, bütün erkekler, gelenekçi, görenekçi bü- tün insanlar artık bu gerçeği anlamak zorundadır... Oliviero ToscanVyeyeni bir ödül Kültür Senisi - Benetton'un sosyal içerikli reklamlannın yaratıcısı Oliviero Toscani. dünyayı ırkçılık konusunda duyarîıhğa çağıran kampanyalan ıle New York Sanat Yönetmenleri Kulübü'nün "Yöneticilik Madalyasf'na layıkgörüldü. 74yıldıriletişimalanındakiçahşmalan ıle tanman New York Sanat Yönetmenleri Kulübü. Oliviero Toscani'nin. Benetton reklamlannda kullandığj görsel malzemelerle politik ve etnik sorunlan başanlı bir şekilde v urgulaması nedeniyle bu ödüle hak kazandığını açıkladı. İletışim. eğitim ve sosyal bilinç konulannda olağanüstü başan göstermiş olan şirket veya şahıslara verilen bu madalyanın daha önceki sahiplen arasında Apple. Nike. BMW, Mobil gibi uluslararası kuruluşlaryeralıyor. 'Cahit KülebVnin ŞiirVüzerine bir söyleşi Kültür Servisi - Cahit Külebi'nin de onur konuğu olarak katılacağı "Cahit Külebi'nin Şiiri"konuluaçıkoturum bugün saat I4.00'te Boğaziçi Cniversitesi Murat Dikmen Salonu'ndayapılacak. Boğaziçi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dıli ve Edebiyatı Bölümü Türkçe Dcrsleri Koordinatörlüğü'nûn hazırladığı açıkoturumu Sami Karaören yönetecek. Açıkoturuma konuşmacı olarak gazcteci-yazarOktay Akbal, gazeteci-yazar Doğan Hızlan, gazetecı Samı Karaören ve öğretmen-yazarSalim Rıza Kırkpınar katılacak. 'Sanatçı Öğretim ÜyeleriSergisV Kültür Senisi- Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği'nin düzenlediği "Sanatçı Öğreıim Üyeleri Sergısi" Atatürk Kitaplığı Sanat Galerisi'nde görülcbilir. Sergide öğretim üyelcrinin resim. hcykel. tckstil. scramik. fotoğraf \e grafık afanında verdiklerieserlersergileniyor. İstanbufdaki ünivcrsitelcrdc görevli sanatçı öğretim elemanlannın yapıtlanndan oluşan bu sergi. 15 may ıs tarihıne kadar gezilcbilir. 'Önceyayıncıları vurdular sonra da kültürü' Kültür Senisi - "Kutsal bir cuma akşamı. Ankara'da. TÜYAPKİtapFuan'nda. aîkışlararasında.önce yayıncılan vurdular sonra dakültürü..."diy orAltın Kilaplar'ınsahibi Turhan Bozkurt. Murat Karavalçm'ın. kitaptan alınacak verginin y üzde 1 'e indirildiğini söylemesinden sonra herkesin onu alkışladığına değinen Bozkurt. bu karan şöyle eleştiriyor: "Matbaagiderleri.cilt giderleri, film giderleri. copyright giderleri ve diğer masraflar için yözde 15 KDV ödeyeceksiniz. Kağıda bile yüzde 8 KDV vereceksiniz. KDV'yi tüketiciden yüzde 1 olarak geri alacaksınız. Bibndiği gibi KDV, tüketiciye ait bir vergidir. Dünyanın belki de her ülkesinde \ ardır. Ama bunu ya tüketici öder ya da önemli bir madde ise devlet üstlenir. Bunu tüketiciye (yani yayınaya) yükleyen hiçbir devlet bilmiyorum. Devletin vatandaştan özveri beklediği bir dönemde yüzde 77 vergi, yüzde 1.5 net aktif vergisi ödeyen bir kesımi böylesine vurmak, kültürü de vurmaktır." Buozkurt. kitap okuma alışkanlığı olmayan toplumumuzda amatör bir heyecanla çalışan yayıncılık sektörünün can çekiştiğini vurguluyor ve vurulan ağır yaralı bu sektörün, kültür sorumlulanndan ve devletten acil tedavi beklediğini belirtiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle