28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet70. YK.SAYI 25048 S A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 4MAYIS1994ÇAR$AMB/I Rudko Kawcznski, 161 yabana işçiye, her türlü evrak ve soğuk damgayı sağlamakla suçlanıyor 150binmarkaAlmanya'da oturmaizniÇeviri Servtsi - Hamburg Rom ve Cinti Birlığı Başkanı Rudko Kawcz- ynki evine giren siJahJı kişiJerin ken- disinı. oldukça. sert bir biçimde ara- dıklannı anlaürken neye uğradığıru şaşırmış bir ifade kaplamıştı yüzünü. Eve iîk girdiklerinde kimliklerini tespit edemediği ve ne aradıklannı bdirleyemediği kişilerin daha sonra. Hamburg polisi tarafından gönde- rildigini anlaıruş Kavvczynski. Hamburg Savcılığı, CDU aleyhinde gelişen ve yabancılara para karşıhğı asılsız evraklar temin edilmesi ile il- gili bir rüşvet olayına kanşmakla suçluyor Kavvczyrtski'yi. Evinde gizlediği ileri sürülen baa evraklara el koymak üzere evine gi- ren polis yetkilileri, kansını ve ken- disini çınlçıplak soyarak vücutlan- nın muhtelif yerlerinde silah arama- sı dagerçekleştirdiler. Münih ve Frankfurt'ta da sürekli artan rüşvet olaylanna bağımlı ola- rak birçok yetkilınin görevinden alındığını belirten Hamburg Baş- savası Rüdiger Bagger "Bu tür giri- şimlerin bedelini devlet milvonlarla ödemek zorunda kalıyor" şeklinde konuştu. Rüşvet alma olaylannın hangi boyutlara ulaştığı, yetkili ve görevli kişilerin. kendilerine ilgili kağıt ve izin belgesi ile bağlantılı olarak sap- tadıklan fiyat listesine göre >apılan ödemeleri İcabul ettiklerine bakıldı- ğında açıkça göriilebiliyor. Oturma izni almak bin 500 ile 6 bin mark arasında değişiyor. Ancak bu ra- kam artmıyor da değil. Yetkililer- den birinin yaptığı açıklama sonu- cunda ortaya çıkan rakam, 150 bin markı buluyor. Almanya'nın özellikle güney ke- simlerinde gözlenen rüşvet karşılığı izin belgesi düzenleme olavlanndan M.ünih ve Frankfurt'ta da sürekli artan rüşvet olaylanna bağımlı olarak, birçok yetkilinin görevinden alındığını belirten Hamburg Başsavcısı Rüdiger Bagger 'Bu tür girişimlerin bedelini devlet milyonlarla ödemek zorunda kalıyor' dedi. bazılan şöyle: Aralık ayı içerisinde Münih'te, yabana işçilerin işlemleri ile ilgilenen yetkili 4 kişinin sahte oturma ve çalışma izin belgeleri dü- zenleyerek 150 bin mark rüşvet aldı- klannın ortaya çıkması; Offenbach bölgesinde yetkili bir kişinin. ya- bancı işçilere oturma izinlerini belir- lenen bazı hayali tarihlerde alacak- lanna dair evraklan 100 mark karşıhğında düzenlediğinin anlaşı- lması; Frankfurt'ta görevli bir kişi- nin. 80dolayındaki Çekoslovak va- tandaşına 3 mılyon marklık yardım fonu verilmesini sağladığıntn anlaşı- Iması... Geçen birkaç ay boyunca olduk- ça artış gösteren olaylann en çarpı- cısı ise bu son Kavvczynski davası. 161 yabancı işçiye. her türlü evrak ve soğuk damgayı temin ettiği ge- rekçesi ile suçlanan Kavvcznsky'nin, ardında bıraktığı zarann büyük ol- duğunu ifade eden Başsavcı Bagger "Görünürde yasal olan yüzlerce ya- bancı, vaat edilen sosyal yardım veya sağlık ödenekleri gibi parasal kay- nakların beklentisi içinîde girmiştir. Durum sanıldığından çok daha ciddi ve vahimdir" dedi. Yabancılarla ilgili resmi işlerin yürütüldüğü ve para kazanmanın bu derecede kolay olabileceği daire- lerde artik yetkililer, soğuk damga- lannı ortalıkta bırakmıyor, pasa- port numaralannı bile çekmece göz- İerine kapatıyorlar. Aylık gelirlerinin yaklaşık 2 bin mark olduğunu açıklayan Bagger, bunun karşıhğında kendisınden ilgi bekleyen, acınacak hallerde karşısı- na gelen yüzlerce kişinin işlemlerini yürüttüklerini söylüyor. Bagger. belki de bu uzun kuyruk- larda bekleyen dcğişik kültürden in- sanlann anlayış çerçevesi içerisinde >er alan 'bahşiş'in orada, onlardan 'bulaşmış' olabileceğini ekliyor söz- lerine! Romalı ailelerden sorumlu Kvvaczynski, yaklaşık 120 kişinin iş- lemlerini yasal olmayan yollardan gördüğünü inkarederek f 989 yıhn- da Hamburg Scnatorü Hackmann (SPD) ile yapmış olduğu bir anlaş- madan sözediyor. Yaptıklan anlaşma gercğincc, 150 Roma ve Cinti ailcsinin gcri çev- rilmesine karşı önlemler aldıklannı açıklayan Kavvczynski. kendisinc yöneltilen suçlamanın politik sebep- lere dayandığını ve onu saf dışı et- mek amacını taşıdığını öne sürüyor. Diğcr yandan Senatör Hack- mann, böyle biranlaşmanın varlığı- nı inkar etmemekle beraber Kawcz- ynski'yi. kendisine iftira atmakla suçluyor. Bunun yanı sıra. Romalı aileler- den sorumlu Kawczynski olsun Se- natör Hackmann olsun, her ikisi de kendilerine yöneltilen suçlamalan kesin olarak geri çevirmeseler bile, polisin scrt ve acımasız davranışlan- nı gündeme getirerek ilgiyi başka yönlere çekmc çabası içindeler. WHO'nun açıklaması: Kadın, sağlığına önem vermiyor CENEVRE (ANKA) - Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kadınlann çok ciddi sağlık sorunlanyla karşı karşıya bulunduğuna dikkat çekerek kadın sağlığına öncelik verilmesini istedi. Merkezi Cenevre'de bulunan WHO"nun. kadın sağlığı ile ilgili olarak yaptığı açıklamada. erkeklere oranla kadınlann sağlık sorunlanna az önem verildiğini ve bu durumun değiştirilmesi gerektiği vurgulandı. Kadın sağiık sorunlannın özellikle kalkınmakta olan ülkelerde yoğunlaştığı kaydedilen açıklamada şu noktalara dikkat çekıldı: • Kadınlar arasında başta mide, göğüs, rahim ve bağırsak olmak üzere her türlü kanser olayları artıyor. •2000yılına kadar 13 milyondan fazla kadın AIDS virüsünü taşıvacak. • Düny ada her yıl en az iki milyon kız sünnetediliyor. Sonuç olarak dünyada 85-110 milyon kadın ve kızırı cinsel organiannda sakatlık söz konusudur. • Kadınlar yakınlannca yoğun bir biçimde dövülüyor. • Çiftlerin sadece yüzde 27'si doğunı kontrol yöntemlerini kuUanıyor. Her yıl 140 milyon kadın istemediği halde haniile kalıyor. • Her yıl 500 bin kadın hamilelik sonucunda yaşamını yitiriyor. • Sağlıksız koşullarda yapüan kürtajîarın sayısı yılda 20 milyomı aşıyor. Tadını kaybetmeyen sakızüretildi LONDRA (AA) - Uzun süre çiğnendikten sonra tadını kaybetmeyen yeni bir sakız yakında piyasaya sürülüyor. Dünyanın önde gelen sakız üreticilerinden Amerikan şirketi Wrigley"s araştırmacılan, yeni bulduklan formülle sakızdaki nane tadının ağızdan kaybolmayacağmı savundular. Yetkililer. yeni formülügizli tutarken, imalata 'sihirlT bir madde katılmadığını da belirtüler. Wrigley"s Pazarlama Müdürü Alistair VVhalley, bu konuda şunlan söyledi: "Eski naneli sakızlarımızda tat, en fazla birkaç dakika ağızda kalırdı. Şitndi bu süre. çiğnenip ağızdan atılana kadar sürüyor. On, on beş, yirmi >eya otuz dakika diyebfliriz." Pazarlama müdürü, yeni sakızla ilgili araştırmalann Chicago kentinde bulunan Wrigley"s laboratuvarlannda iki yıl sürdüğünü sözlerine ekledi. Evren, gizemli seslerle doluGÜRHAN TÜMER Evren. gizemli seslerle dolu. Ne var ki. biz insanlar dalga boyu 0.39 mikronun altında ve 0.78 miicronun üstünde olan ışınlan göremediğimiz gibi. dalga boyu 2.2 santimetrenin altında ve 22 metrenın üstünde olan sesleri de duyamıyoruz. Ama ne gam. Değil mı ki duyabı- liriz altın sesini, kadın sesini, su sesı- ni. Değil mi kı, böyle bir bahar günü. uzanıp çimenlerin üzerine. dinleyebiliriz kuşlan ve anlan ya da çok soğuk bir kış akşamı. lapa lapa karyağarken sokaklara, sıcacık ve çok görkemli bir konser salonunda. tadını çıkarabilinz Beethoven'ın bir senfonisinin. Mozart'ın bir sonatı- nın. Sonra. evrendeki sesler bu kadar değil. Nelerneler var daha. Örnegin. 2500 yıl önce yaşamış olan fiJozof Fisagor'a bakarsanız. gökyüzünde- ki yedi gezegen bir tiarmonia' oluş- tururlar ve tıpkı yedi telli saz 'hepta- kord' gibi. güzel ezgiler yayarlar uzayın boşluğuna. Bir başka deyişle. gökler müzikle K ÇocuğunoyunyeriÇocuğun oyun yeri, çömleklenn arası... Ninesi tembih etmiş sıkı sıkı: "Aman çocuğum, aşağıya inme!" diye. Aşağıda toprak elenir, çamur yoğrulur, çamur şekillenir ve de pişirilir. "Çocuğun aşağıda işi ne... Çocuk suy la, çamurla oynar; üstü başı..." Eh, pişmemiş testilere de zarar verebilir; bir de ocaklarda ateşle oynarsa... Anlaşılan en emin \er, çocuk için. atölyenindamı;yani çömleklenn arası... Karacasu çömkkleri ilçenin hemen çıkışında toplanmışlar: ilkel dam atölyelerde 15 tezgah çalışır. Bu 15 hane adeta bir aile şirketi gibidir. Kıziar, oğlanlar, gelinler, damatlar hatta nineler, dedeler bile işe omuz verirler. Bir yerde çömlekçilerin ikinci mekanıdır. (Fotoğraf: ERDAL YAZICf) er sesı duyamıyoruz ama negam. Altın sesini, kadın sesisi, su sesini duyuyoruzyada birkonser salonunda Beethoven'in bir senfonisinin tadını çıkarabiliyoruz ya.. doludur. sayılann gizemine de ina- nan bu fılozofa göre. Gelgelelim. yine Fisagor'a göre. kralın sihirli giysilcrini herkesin görememesi gibi. herkes duyamaz o müziğı. Onu ve gaipten gelen başka sesleri duyabil- mek için. peygamber olmalıdır in- san. ermiş olmalıdır. aziz ya da azize olmalıdır. Kurtuimak için kendini nehre attı Öyle gizemli sesleri. bir de aklın- dan zoru olanlar duyarlar ne yazık ki. Ünlü besteci Robert Schumann bunlardan biriydi ve kurtuimak için onlardan. kendini nehre atmıştı bir gün. Bir de sirenleri, o çok güzel sesli deniz kızlannı unutmamalı. Yunan mitologyasında anlatıldığına göre, o kadar güzclmiş ki sesleri bu olağa- nüstü yaratıklann. bir insan duydu mu onlan, bütün yaşamı boyunca tutsak olurmuş onlara. aynlamaz- mış yanlanndan. Kurnaz kahraman Oysseus bunu çok iyi bildiğinden. yanlan- ndan gecerken. kapılmamak için büyülerine. kendini sımsıkı bağ- latmış gemisinin direğine. Böyle anlatıyor Homeros o ünlü destanı- nda. Odysseia'da. Çok mu düşsel. çok mu masalsı bütün bunlar? Peki. o zaman. ışte bilim adamla- nnın. bu evrende saptadıklan gi- zemli seslcrden birkaç örnek: Bundan yıllar öncc. Bell Telefon Laboratuvarlan'nda çalışan genç mühcndis Karl Jansky, radyo aiıcı- lannı rahatsız eden bir parazit sap- tamış ve iyice araştınnca. bu pa- razitin çok uzaklarda. galaksimi- zin merkczindeki Sagit'.arius. yani Yay Burcu'nda yer alan gök cisim- lerinin gönderdikleri radyo dalga- lan olduğunu görmüş. Kendileri görünmeyen. varlı- klan ancak radyo ahcıfannın kay- dettikleri seslerle anlaşılabilen bu cisimlere 'radyo cisimleri'. bu tür gökbilime de. 'radyo astronomi' de- nilmiş. Alman fizikçi Heinrich Bankhau- sen ise. mıknatıslı olmayan bir de- mir parçasını, yapay olarak mıkna- tıslandınrken o demirin içinde bu- lunan. ancak rastgelc dizildikleri için. birbirlerinin etkisini yok eden manyetik alanlann. sıraya girerler- ken. 'hişt-pişt, çıt-pıt' gibi. canlı varlıklara özgü birtakım sesler çı- kardıklannı duyduğunda hayli heyecanlanmış. Bu olguya daha sonralan. onu ilk duyanın adından dolayı. 'Bankhausen Olayf adı ve- rilmiş. Ya peki. duydunuz mu hiç 'hidrojenin fürküsünü? Bu türkü. uzayda pek bol olan hıdrojen atomlannın bırbırleriyleçarpışma- lan sonucunda oluşan ye ilk kez 1951 yılında. Harvard Üniversite- si'nden Milas Purcell ve Herold !rwing Even tarafından saptanan seslerin adıdır. 4-5 bin kilometre uzaktan duyulan ses Birdeşusesidinleyin: 1887 yılın- da. Asya'nın güneydoğusunda. Su- matra ile Java arasınclaki Kraka-. toa'da patlayan ve 36 bin kişinin ölümüne neden olan bir yanar- .dağın çıkardığı ses öylesine yük- sekmiş. öylesine güçlüymüş ki. 4-5 bin kilometre uzaklardan duyul- muş. Anadolumuzun batısından do- ğıısuna gitmenin. yaklaşık 1700 ki- rometrclik bir >ol kat etmekoldu- ğunu düşünürscniz. bu putlamanın sesinin şiddetini daha iyi anla\abi- lirsiniz. Kimileri dcrlcr ki. adı dillerc dcs- tan olan Atlanıis Kıtası da böyle bir patlamayla batmış. Evet. evren gizemli scslcrle dolu. Biz bunlann hepsini duyamıyoruz. Ama olsun. Altın sesi, su scsi. kadın sesi. anlar. kuşlar ve Bcetho- ven ve Mozart var ya. Plasenta, doğumdan sonraki yaşamdailaç oluyorÇeviri Servisi - Anneliğin en şzli sırlanndan bin artık su >iizüne çıkıyor. İngiltere'de topladığı insan plasentalannı ilaç üretiminde kul- lanılmak üzere Fransa'ya gönderen bir firmaya bu işlemlere bir son ver- mesi için uyanda bulunuldu. 1976 yıhndan bu yana, İngiltere'deki has- tanelerden toplanan yaklaşık 400 ton plasenta Fransa'ya gönderili- yor. Yeni doğum yapan annelerin ise bu durumdan haberleri yok. Be- beği dokuz ay boyunca ana rahmin- de güvence içinde koruyan plasenta doğumdan sonra toplanarak karşıhğında ufak bir bedel ödenip doğum kliniklerinden saun alınıyor. Ciddi yanıklarda önemli yeri var Özellikle ciddi yanıklarda kul- lanılan protein albümin üretimi açısından önem taşıyan plasenta, genetik bir bozukluktan kaynakla- nan Gaucher hastahğına da iyi gelen bir ilacın hammaddesini oluşturan glükoseribrosidas enzimini de içeri- yor. İngiltere, HIV virüsünün bulaş- masını engellemek amaayla plasen- ta toplanmasmı yasaklayan ilk AT ülkesi. İlaçlan üreten Marieux şirke- ti, aynı önlemin öteki ülkelerde de ahnması durumunda, Gaucher has- talığını tedavi edecek yeterli enzim elde edilemeyeceğinden korkuyor. Doğum yapan kadınlann büyük bir bölümü plasentanın ne olduğu ko- nusunu uslanna bile getirmez. Oysa ki plasentanın doğumdan sonra toplanması dünyada hiç de yeni de- ğil. Gana ve Nijerya'da plasenta yeni doğan bebeğin ölmüş ikizi sayı- larak cenaze törenleri düzenleniyor. Kuzey Amerika yerlilerinden olan Seriler, plasentayı en çok sevdikleri bir ağaan altına gömerek yeni do- ğan çocuğun yaşamı boyunca ona saygı göstermesini bekliyor. "Biz Anneler" adlı kitabında Shelia Kit- zinger, plasentanın anne ile bebek arasındaki en yakın bağ olduğunu dilegetiriyor. Bu nedenle plasentanın gömüldü- ğü ağaç. doğan çocuğun ağacı sayılı- yor. Batı Afrika'da plasenla fahna bakılarak doğan çocuğun geleceği ile ilgili bilgiler ediniliyor. Kimi top- lumlarda ise plasentayı elegeçirenin o çocuğa da sahip olacağına inanıldığından plasenta özenle sak- lanıyor. Son günlerde giderek yaygınlaşan bir akım da plasentofaji ya da pla- sentanın yenmesi. Şakayla kanşık bile olsa, plasentanın depresyona karşı doğal bir koruyucu olduğu be- lirtiliyor. Üçüncü ve dördüncü ço- cuğunu doğurduktan sonra plasen- talan yiyen Wendy Jackson olağa- nüstü bir biçimde rahatladığmı ileri sürüyor. "İlk iki çocuğumu doğurduktan sonra içimde sürekli ağlama isteği vardı; kendimi bitkin ve mutsuz his- sediyordum. Üçöncü çocuğuma ha- mile kalınca böylesi bir sorunla karşılaşmamak için çözüm aramaya koyuldum. Bitkisel ilaçlar satan ma- ğazaların çoğunda o zamanlar, don- durularak kurutultnuş plasenta bu- lunabiliyordu. Plasentanın doğum- dan sonra hormon dengesini sağ- ladığını yazılardan öğrenmiştim. Tüm memeii hayvanlar bundan ya- rarlanıyorsa ben de yararlanabilir- dim. Üçüncü çocuğumu doğurduk- tan sonra ebe plasentadan ufak par- çaJar keserek ağzıma verdi. Oyle olağanüstü bir tadı yoktu."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle