29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 MAYIS1994 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Önlemler istikrarı getirecek mi? Ekonomik istikrarsızlık iç ve dış dengelerin bozulmasından kaynaklanmaktadır. Şimdiye dek alınmış istikrar önlemlerine bakılırsa, iç denge bozukluğunun arkasında hep enflasyon olmuştur. Prof. Dr. NAZİF KUYUCUKLU İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi H er kesimi çok yakı- ndan ilgilendirdiği için bugünlerde en çok tartışılan konulardan biri '5 Nisan İstikrar Önlemleri'dir. Hemen belirtelim. istisadi is- tikrar önlemlen bizde ilk kez yürürlü- ğe konmuş değildir. Yakın geçmişimi- zebakılırsa 1958. 1978. I979ve 1980"- dekiler bunlann başlıca örneklerini oluşturmaktadırlar. Bu önlemlcrden en kapsamlısı 1980'deki 24 Ocak Ka- rarlan olmuş. ama bunun uygulan- masında asker baskılı bir y önetim ol- duğu halde istikrar sağlanamamıştır. Daha doğrusu sabit ve dar gelirlilerin ezilmesi pahasına sadece görünürde bir istikrar sağlanabilmiştir. Epey son- ra siyasal iktidar değişmiş ve bugünkü istikrar önlemlerine gelinmiştir. Fakat öyle görünüyor ki bunlar da sonuncu olmayacak. Önce şunu belirtelim, bugünkü siya- sal iktidar ekonomiyi düzeltmek için beş yüz gün istemiş. 24 Ocak Karar- lan'ndaki gibi sabit ve dar gelirliyi ez- meyeceğıni. tanmdan çekilmiş olan destekleri getireceğini, KİT'leri ANAP'tan farklı bir politika olarak özerkleştireceğini bildirmiş. hatta bu konuda uzun süre bir görüş oluştura- mamış sosyal demokratlardan hükü- metteki kanatta KİT'ler hakkında baa görüşlerın oluşmaya basladığı bir dönemde '5 Nisan İstikrar Önlemleri' açıklanıvermiştir. Hükümet yetkili- lerinin açıklamalanna göre bu önlem- lerin özelliği. bunlann hiçbir uluslara- rası kuruluşca istenmeden alınmış ol- malan ve aynca getirilen yüklerin de- ğişik kesimler arasında eşit olarak dağıtılmaya çalışıldığı savıdır. Şunu belirtelim ki ekonomik istik- rarsızlık iç ve dış dengelenn bozul- masından kaynaklanmaktadır. Şimdi- ye dek alınmış istikrar önlemlerine bakılırsa, iç denge bozukluğunun ar- kasında hep enflasyon olmuştur. Ger- çekten bazı dönemler daha hafıf ol- mak üzere. 1955'lerden bu yana ve özellikle 1970'lerin ikinci yansından günümüze değin. yüksek oranlı enflas- yonla yaşamak bizim için adeta bir yazgı olmuştur. Para-mal dengesi para îehine ağırlıklı olarak bozulmuş. hükümetler para basarak açık fınans- man rahathğını göriince bu yoldan hiç aynlmak istememişlerdir. Yükü deği- şik kesimler arasında dengeli olarak dağıtmak koşuluyla belki enflasyonlu yaşam da düşünülebilir. Örneğin 'ec- helle mobile - oynak merdiven' denen fı- yat artış oranına koşut olarak gelirleri arttıımak dengeyi sağlaşabilir, ancak hükümetler için bu çekiei (cazip) değil- dir. Sıkıştıkça para basımına başvur- mayı önleyecek olan Merkez Ban- kası'nın özerkleştirilmesini bu açıdan olumlu bir gelişme olarak görmek ge- rekir. Bilindiği gibi bizde kamu açıklan büyüktür. Devlet bütçesinin büyük açıklarla kapanması artık alışılmış bir durum olmuştur. Bu y ılki bütçede açık oranı °<o 25-30 olarak düşünülüyordu. Bunlan kapatabilmek için iç ve dış borçlanmalara gidilmiştir. İç borç- lann toplamı neredeyse dev let bütçesi- nin yarısına ulaşmıştır. Belirli KİTza- rarlannı da burada düşünebiliriz. Kamu harcamalannda bu büyüklüğc karşın, gelirler sınırlı kalmaktadır. Devlet stopaja tabi memur ve işçi ver- gileri dışındaki gelirleri ızlemekte güç- lük çekmektedir. Hele 'kayıt dışı eko- nomi'nın toplam GSMH'nin °o 30- 50"lere ulaştığı iddialan, konuya bir başka bovut daha kazandırmaktadır. Tüm bunlar zaten içinde yaşayarak gördüğümüz iç dengesizliğin boyutu- nu göstermeye yeıerlidir. Burada ayn- ca ve özellikle ülkemizdeki açık işsizli- ğe ve buradaki çelişkilere de değinmek gerekir. Resmi verilere göre açık işsizlik oranı % 8-lCTdur. Ama bazı yetkıliler. örneğin Cumhurbaşkanımız geçen yıl başbakanlığı döneminde beş milyon işsizimizın olduğunu söylüvordu. Sonra bir bakanımız bunu altı milyo- na çıkardı. Ülkemizin toplam işgücü- nün yirmi dört milyon dolayında ol- duğu düşünülürse. bu durumda işsiz- lik oranı % 20lerde dolaşmaktadır. Doğal nüfus artışıyla her yıl bir buçuk milyon kişiyi de işe yerleştirmemiz ge- rekmektedir. Yani iç dengeyi sağlama- da enflasyon yanında çalışma sorunu- nu çözümlemek de var. Dış denge Dış dengemizin de iç açıcı olmadığı bilinen bir gerçek. Hükümet arada bir döviz rezervimizi açıklıyor. Açıklıyor ama kurlarda dalgalanma da sürüyor. Yetmiş milyar dolara yaklaşan dış borcumuz var. Döviz gelir kaynaklan- mız istikrarlı değil. yeterli de değil. Ör- neğin dış ticaret dengemiz hep açık. 1993 yılı verilerine göre on üç milyar dışsatımımız. yirmi altı milyar dolar da dışalımımız var. Sağlam gibi görü- nen bazı cari kalemlenmizde dalgalan- malar beliriyor. Clkemiz. tüm çabala- ra karşın, belirli nedenlerden dolayı yabancı sermaye için henüz yeteri ka- dar çekiei olamadığından. bu hareket- ler de yeterli düzeyde değil. Dolayısıyla buradaki açıklar ve güçlükler ;,ürdük- çe de döviz kurunun y ükselmesi kaçı- nılmazdır. Yatırımlar ve bu arada dö- viz gelirine yönelik yatınmlar çok dü- şük kaldığından dış dengeyi sağlamak da zor görünüyor. L'cretlilenn istikrar önlemlerinden az etkilenmesi düşüncesinin ilk kez elc alınmış olması kuşkusuz hükümet için olumlu bir puandır. Ama zorunlu mallara yapılmış büyük oranda zam- larla bu ücretlı kesimin satınalma gücü daha şimdiden yanya yakın düşmüş- lür. Fakat bu kesim için daha büyük tehlikeler kapıda gibi görünüyor. Bunlardan biri. hükümet ortaklannın önceden 'özerkleştirme' dediği. şonra- dan 'özelleştirme'ye çevirdiği KİTler- le ilgilidir. Bizzat Sayın Başbakan"ın önce kesinlikle *Hayır' dediği halde sonra paketten Zonguldak kömür madenlerinin ve Karabük Demir- Çelik İşletmeleri'nin kapatılmasının çıkıvermesi. bir sürpriz olmuştur. Ya- ni v ukanda değindiğimiz işsizliğe bun- lar da katılacaktır. Ama Türkiye'yı Türkiye yapan bu kuruluşlan bu hale getirdikten sonra bunlar özelleştiril- mek ya da kapatılmak isteniyorsa, bunlar tüm ekonomi içinde sindirile sındirile yapılmahdır: Kimseye zarar vermeden. Çünkü ekonomi de insan ıçın var ve onlar da bu ülkenin insanla- ndır. Gümriik Birliği İkinci tehlike ise çok daha büyük olup tüm ulusal ekonomiyi ilgilendir- mektedir: O da tek yanlı olarak Av ru- pa Gümrük Birliği'ne girmcmizdir. Böyle bir hareket özellikle sanayimizi onanlamayacak güçlüklere sokabilir. Aynca onlann standartlannı kabul zorunluluğu doğacağından dış girdiler daha da artacak ve daha da yüksele- cek maltyetlerle bu ülkelere ve dışanya satış zorlaşacaktır. Böy lecc işsizlik bü- yüyeceğı gibi. girişimcilerimiz de bun- dan büyük çapta etkileneceklerdir. Burada da aşamalı ama ciddi bir tu- tum içinde olmamız gerekiyor. ARADA BİR MLHSİNE HELİMOĞLU YAVUZ Halkbilimci- Yazar Yazar ve Yıldız Yağmumı... Ankara'da bir süre önce açılan kitap fuan, oldukça dü- zenli ve hareketli geçti. Fuarın son günü olan 17 nisan- da, benim de imza günüm olduğu için.bütün pazar öğle- den sonramı orada geçirdim. Yanımda oturan şair Salih Polat, her okuyucu gelişin- de; "Hocam, okuyuculannızla kucaklaşmanızı görüntü- lüyorum" diyordu. Osman Bolulu ise, şair Şükrü Er- baş'a ve Hüseyin Atabaş'a birer dörtlük armağan etti. Öyle ya, şaire verilecek hangi armağan şiirden daha güzel olabilir ki... öteki yanımda oturan; sevgili, nazik dost Nusret Otyam da her zamanki gibi ilginç anıların- dan söz etti. Lütfiye Aydın'sa bütün uyartlarıma karşın sigara içmekten vazgeçmedi. Ne yapalım 'Sıvas Hatıra- sı'olduğu için, nazlarını sineyeçekiyoruz. Nebahat Altıok, Metin Attıok'un güzel anısını her za- manki gibi bilinçli, duyarlı ve onurlu bir ağırbaşlılıkla taşıyarak, yanımızda oturup, Şerif Ali'yle söyleşti. llhan Selçuk'un önünde oluşan kitap imzaiatma kuy- ruğu, insanı gönendirecek kadar uzun ve sürekliydi. Sevgili Ekmekçi birkaç kez üst salonu dolaşıp, sonra aşağıya indi. Dursun Akçam her zamanki coşkulu ku- caklamalanndan sonra. niçin daha çok görüşemediği- mizi sordu. Sevgili Ali Cengizkan da üç sıir kitabını önü- mekoyup, 'O/fuo/urmL/?'diyedesıkıbirtembihtebulun- du. Ben de sesime artistik bir azarlama rengi yükleye- rek, 'Bunasıltembih, okumazolurmuyum'dedim. Erdal öz'le ancak ayaküstü konuşabildik. Sonra t<alkıp Ali Nesin'e gittim. Çok genç ve çok de- ğerli bir matematik profesörü olan Ali'yle aynı üniversi- tede çalıştığımız için, öğle yemeklerinde buluşup. keyifli söyleşiler yapabiliyoruz. Sözleştik. bir ara Ali'yle onun 'çok sevgili babası', benim de çok değerli, aydınlık, gü- zel insanım' Aziz Nesin'i konuşacağız. Sonra da bu ko- nuşmayı yazarak, siz 'Cumhuriyet' okurlarıyla paylaşa- cağım. Ali'ye giderken Ayla Kutlu seslendi. Metin Toker ve Nazmi Kal'la aynı yerde, kitap imzalıyordu. Geçen yazı- mın, ozan ve şiir ağırlıklı olduğunu söyleyerek, yazanlar adına küçük bir sitemde bulundu. Ona, yazanlardan da sözedeceğimi söyledim. Derken. Zerrin Polat, daha mürekkebi kurumadan Masal Gezegeni' adlı kitabıyla çıkageldi. Ne güzel ki- tap... Ne güzel anlatım... Yazın dünyamızda, çocuk kitap- ları alanındaki boşluk, yetersizlik düşünülürse, bu yayını çocuklarımız için, önemli bir kazanç sayıyorum. Zerrin, kitabının sonunu şöyle bitirmiş: "Bir çocuk bir masal isterse, Gökyüzünden bir yıldız kayar. Yüz çocuk yüz masal isterse. Gökten yüz yıldız kayar. Binlerce çocuk binlerce masal isterse, Gökyüzünden hayal dünyalarınıza, Yıldız yağmurları yağar." Giderek kararmakta olan ülkemize 'yıldızyağmurları' yağması ve hepimiz için, ışıklar içinde 'balkıyıp duran' bir dünya yaratması dileğiyle... İLAN l.'NCt İCRA MÜDÜRLÜĞÜ 31200 İSKENDERLN İLANENTEBLİGAT Dos\aNo:l993 1362 AJacakh: Murat Sonel Aykut vek. Av. Avhan Çalış-İskenderun. Borçlu: Ahmet Çelikkol-Kıalali Köyü. Şekerli Nahivesi Siverek Ş.Urfa. Borç miktan: 750.000.000.- TL asıl alacağın 10.6.1993 tarihinden ıtibaren %54 ticaret faizi ve vekalel ücreti ve icra masraflan ile birlik- te tahsıli. Alacaklı tarafından alevhiftize başlatılmış bulunan icra takibinde, ödeme emri bila tebliğ iade edilmiş ve zabıtaca yapılan adres tahkika- tında da adresiniz meçhul kaldığından ödeme emrinin ilanen lebliği- ne karar verilmişür. Karar uyannca işbu ilaran >ayın tarihinden itibaren takip konusu borcu ve masraflarını 25 gün içinde ödemeniz, borcun tamamına \e- ya bir kısmına veya alacaklının takibat icrası hakkına dair bir iuraa- nız var ise yine 25 gun içerisinde a> nca İcra Tetkik Mercii Hâkimliği"- ne yazılı olarak bildirmeniz. 25 gün içinde bildirmediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74. madde uyarınca mal beyanında bulunmanız, aksı takdirde hapisle lazyik olunacağınız. hiç mal beyanında bulun- maz veya hakikate a> kın be> anda bulunursanız. hapisle cezalandın- lacağınız, borç ödenmez ve>a itiraz edilmezse cebri icraya devam edilecegi ödeme emri yerine kaim olmak üzere ılan olunur. (İİK. 168 Md.) 15.4.1993 Basın: 47635 HUKUKSUZDEMOKRASİ HalitÇelenk 3. bası 3,0.000 (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Tûrkocağı Cad 19-41 Cağaloğlu-İstanbul Ödemeli gönderilme/ Hukukım aşılmasına doğru... Nasıl olur da işgal ettiği devlet katı. devletin en yüksek mertebesi bile olsa. yürütmeden sorumlu olan bir kişi. kullanacağı sözcüklerle bir düzeni bozacağını hesaplamaz. M.TULUİ SÖNMEZ Hukukçu MSÜÖğ. Görevlisi Sdir... okrates'in hepimizce bilinen şu ünlü sözlen yüzyıllar sonra bir kez daha gündemimizde yer alı- yor yazık ki. Bu antik filozof demiş ki "...en kötii yasalar büe, hiç yasa olmamasından daha i>i- Kötü yasalar mı? Haşa... Biz ülkemizde kötü yasalar olabileceğine inananlardan değiliz. Kötü yasalar demeyeceğız. ama ba- zı hukukun temel ilkeleriyle pek de bağdaş- mayan yasalann varlıklannı da anımsama- dan gecemeyeceğiz. Örneğin 11 Şubat 1986 günlü, 3259 sayılı "İslam Kalkınma Ban- kası'na Vergi Sluafiyeti Tanınması Hak- kında Kanun"un halen yürürlükte olmasını nasıl duraksamadan geçebiliriz 0 Ve de ül- kemizdeki milli bankalar takır takır Ku- rumlar Vergisı öderken adı geçen banka- nın bir kuruş vergi ödememesı olgusunu nasıl açıklayabiliriz? Ve bu durumu yasala- nn genel esaslanndan olan 'eşitlik' ilkesiy le nasıl bağdaştırabiliriz? İnsanı "İslam Ban- kası kalkınırsa, ülkemiz de kalkınır" diye düşündürmek istıyorlar sanki. Yasalar alanında (teşrii yaşamda) huku- kun özünün ve temel ilkelerinin gözden kaçınlması. sadece anayasamızın temel ku- rallannı değil. toplumumuzda var olan ah- laki değerleri de sarsmaz mı? Ama biz bu olgunun düşünsel (fikri) ve fclsefescl yönü- nü irdeleme durumunda değiliz. Biz konu- ya bir hukukçu gözüvlc bakacağız ve dıye- ceğiz ki: Amaçlannın dışına çıkan. hukuk- sal amaçtan uzak düşen yasalar. kötü yasalar olsalar bile y ine de yasadırlar bu ni- telikleriyle. devlet başta olmak üzere. her y öneıim ve her kişi onlara uy mak zorunda- dır. Bizim bu yazımızda üzerinde ısrarla durmak ıstediğimiz husus. hukuksal yaşa- mımızda çok kaygılar uvandıran edimlı (fiili) bir olaydır. Hukukun. yasaların aşıl- ması. kanunsuzluk cangılına adım atılma- sıCumhuriyet rejimine bağlı bir hukuk devletınde böylcsine bir yola nasıl sapılabi- l^r? Tasavv ur dahi edilemez! Amu neacıdır Kİ. fıiliyatta. başka bir deyişle "edimli ola- rak' bu durum gerçek ya^an.da giderek boy salmaktadır. Hem de son yıllarda daha da artarak. siyasal ihtiraslar uğruna. kamu yaran ve kamu düzeni kurban edilerek. Hem de devletimizın en yüce makamların- da oturan. en yetkıli kişiİer tarafından. Bunun en açık örneğini 27 Mari yerel se- çımlennden önce bir ke/ daha yaşadık. Dcvletımizin'yürütmeerki 1 ninbaşında bu- lunan en yetkıli ağızdan 'kaçak yapılara (bunlara gecekondu diyorlar) dokunulma- yacağı' sözleri telatTuz edildi. Aynı sözler İstanbul Belediye Başkan- lığı'na adaylığını koyan bir partili tarafın- dan da pervasızca dile getirildi. Sadece bu iki örnck. İstanbulumuzun bir 'cangıTa dö- nüşmesine yetti de arttı bile: Güzel İstan- bul. bir Moğol istilasına uğradı. İstanbul'- un birdaha geri dönmemek üzere, doğasıy- la beraber yok edildığını hepimiz gördük. Neden? Bu kıyımı önleyici yasalar yü- rürlükte değil mi? Nasıl olur da birkaç 'söz- cük'le koskoca bir kentin imar düzeni al- tüst olur. Toplumumuzun üstüne kurulu olduğu temel bu kadar çürütüldü mü? Na- sıl olur da birkaç yetkilinin 'yetkisini aşa- rak' ağzından çıkardığı birkaç sözcükle koca bir ülkenin yasal düzeni bertaraf edı- lir? Devletimizin en büy ük gücü olan yasa- ma erki ve yasama süreci aşılır geçilir? Daha da ötesi. nasıl olur da işgal etliği devlet katı. devletin en yüksek mertebesi bile olsa. yürüımeden sorumlu olan bir ki- şi. kullanacağı sözcüklerle bir düzeni boza- cağını hesaplamaz. Kamu yarannı zedele- yecek sözler söyleyebilir? Ve de bundan sorumlu tutulmaz. bunun kefaretini ver- mez?! Bu hukuk dışı fıili davranışlarla yasalar aşılmakta... Bu nedenle bir hukuk devleti olan cumhuriyetimizin temelleri oyulmuş olmuyor mu? Büyük yazar ve düşün insanlanndan Anatole France bakın ne diyor: "...cebrin kanunları zaruri kalması gibi. ahlaksızlık da ahlakın mevcut olmasına sebep olur...'" Bü- yük üsıat. bu erdem dolu sözlerini şu tüm- ceyle tamamlar: "Rezalet parlak sosyetele- re has bir şey, hatta onlann en gözde eğlen- celerinden biridir." TARTIŞMA 1 Mayıs'ın önemi I Mayısdünyaişçi sınıfının bay ramıdır. Her yıl dünya işçi sınıfının coşkuyla kutladıeı bu bayram ülkemizde ilk kez f Mayıs"l909 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu sınırlan içinde kutlanmıştır. 1925yıhnda'BaharveÇicek Bayramı'ilan edilen 1 Mayıs, 1927 yılında tümden yasaklanmıştır. Ne y azık ki ülkemizde 1 Mayıs"ınanlamı sürekli olarak bilinçli bir şekildeçarpıtılmıştır. Çeşitli adlar altında algılanmasını sağlamaya çalışmanın arkasında hep artniyetler olmuştur. Taşeronlaştırma. sendikasızlaştırma ve işçi sınıfının sermaye sınıfına teslim olmasını ve sermay e sınıfının kârlanna kâr katmayı amaçlayan artniyeüi poliııkalar, egemen sınıfın uydusu durumunu gelmiş hükümetler tarafından benimscnip hay ata geçirilmiştır. Günümüz kapitalist dünv asına baktığımız vakit ise işsizSîğin tüm dünyada artuğına tanık oluyoruz. Kapitalist kalkınma süreçlerini tamamlamış Batı ülkelennde bile adına 'Yeni Dünya Düzeni' denilen alda'tmaca altında işsizyığınlar aünden güne artmakta. sosyal tiuzursuzluklar başgöstermektedir. Yaratılan bu karmaşa ortamında şov en milliyetçilik duy gulan aklın ve şağduyunun yerini almaktadır. İşsiz kitleler uluslararası silah tekellerinin birer oy uncağı halinegetirilmektedir. Bu umutsuz yığınlar ülkelerindeki azınlıklara yaşam hakkı tanımayarak empery alizmin ekmeğine yağ sürmektedırler. Önümde Dev rimci İşçi Sendikalan Konfederasvonu"nun(DİSK) 1 Mayıs 1993.tarihliaylık yayını duruyor. DİSK in ülkeyi y önetenlerden birtakım haklı taleplerıvar. Bunlar bilinen şey ler. fakai anımsatmakıa yarargörüyorum. • 12 Eylülanayasasıve bütün anti-demokratik yasalar dcğiştirilmelidir. • Temel haklann kullanılması önündeki bütün engeller kaldırılmalı. başta işçi sınıfı olmak üzere loplumun tüm kesimlerinin her alanda örgütlenmeveörgütleri arasında ilişki kurma hakkı güvence alıına alınmalıdır. • Çalışma yaşamı uluslararası norrnlara uygun hale getirilmeli. aylar önce imzalanan 1LO sözleşmelen doğruhusunda yasal değişikliklcr yapılmalıdır. • Işten atmalara bağımsız yargı denetimi getinrmeli. çağdaş bir işgüvencesi yasası 13. ülııslifârüsı !stüH Jıyl Fılm 6 Mayıs'tan ttibaren Beyoğlu Lale ve Bakırköy Avşar Sinemalarında ILAN T.C. DİYARBAKIR AŞLİYE 1. HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1991 441 Davacı Vakıflar Genel Mü- dürlüğü vekili larafından dava- lılur Mali>e Hazinesi ve Diyar- bakır Belediyesi alevhıne açıl- mış bulunan tapu iptali \e tescil davasmın yapılan açık duruş- ması sırasında. Dıyarbakır ili Dabanoğlu mahallesinde kain ada 160 paf- ta 38 parsel 7 savılı tapu kaydı- nın malıki bulunan Mehmet Kızı Papo Hatun'un 7 sayılı ta- pu kaydının MK'nm 639' mad- desı gereğince davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil edileceğinden Mehmet kızı Pa- po Hatun'un bu taşınmazda hak iddia eden \e var ise mıras- çılannm Diyarbakır Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nde devam etmekte olan 9.6.1994 günlü du- ruşmaya 3 aylık süre içerisinde müracaat etmeleri keyfıyeti ilan olunur. Basın: 47719 PENCERE çıkartılmahdır. • İşsizliğe karşı ücret ve sosy al haklarda hiçbir kısıtlama olmaksızın çalışma saatleri azaltılmalı. yeni iş alanlan açılmalıdır. • 12 Ey lül'ün y ol açtığı y ıkımı orıadan kaldırmayı vaat ederek ikıidaragelenDYP-SHP koalisy on hükümetı. bu v aadini y erine getirmeli. bütün faili meçhul cinayetler aydınlanmalı. Ülkemizde yıllarca uygulanan politikalar. emeği değersiz göslermeyeyönelikıir İşçi sınıfı bu olumsuz koşullan kendi lehineolacak biçimde değiştirebilecek güce ve bilince sahiptir. Yeter kTbu gücünün farkına varabilsin. Türk işçi sınıfı. ınsanlanmıza 'emeğinen yüce değer' olduğunu anlaımak zorundadır. Burak Ulusal Şeriat Düzeni?. Hıristiyanlık sözcüğü dile gelince, anılan ilk kent Roma'dır; Vatikan, Hazreti İsa'yı peygamber bilenlerin 'Kâöe'sidir; İslam deyince de akla Mekke gelir; her yıl dünyanın her yöresinden hac için yola çıkanlar, akın akın Suudi Arabistan'a giderler. Peki. Islam'ın kutsal topraklarındaki yaşam vetoplum- sal düzen nedtr?.. Suudi Arabistanda çalışan -adı bizde saklı- bir Cumhuriyet okurundan gelen mektubu birlikte okuyalım. • "Türkiye'nin gündemine yerleşen ve son günlerde bi- rinci sıralara oturan şeriat devleti-laik cumhuriyet' far- tışmasına ufak bir çıkış noktası daha kazandırabilmek için bugün yeryüzünde şeriat kurallarını en detaylı şekil- de uyguladığmı iddia eden Suudi Arabistan'dan bazı manzaralar sunmak istiyorum. Aslında bir kralın ve onun kabilesinde vücut bulan aristokrat-bürokrat hakim sınıfın olduğu yerde şeriat dü- zeninden bahsetmek, işi başından çıkmaza sokuyor; ama. ne yazık ki elde daha iyi bir başka örnek yok. Suudi Arabistanda nüfus sayımı 1993e kadar günah sayılırdı. Ekonomik gereklerin zorlamasıyla bu günah 93te delındi ve ortaya kabaca şöyle bir tablo çıktı: 10 milyon Suudi vatandaşı, 10 milyon yabancı... Suudi Arabistan'ın dünyanın girilmesi en zor ülkesi olduğunu söylersek bu 10 milyon yabancı biraz tuhaf görünecektir; ama, gerçekte bu yabancılar rejimin te- mel direğidir. Suudi Arabistan da bugün adı konmamış bir kölelik rejimi var. Ülkenin sahibi Araplann yüzde 99'u çalış- maz, üretmez, hayatlarmı kazanmak için hiçbir ugraşa girmezler. Krala ait petrol geliri Suudilere -faizsiz ve ço- ğu zaman vadesi dolmadan aflara bağlanan uzun geri ödeme dönemleriyle- kredi olarak verilir. Ülkenin tek endüstrisi olan petrol ürünlerini üreten tesislerin sahip- leri Araplar, ama yöneticileri -çoğu Amerikalı- Batılılar. Ülkede işçi hakkı olmadığı için çalışma saati, asgari ücret, çalışma koşullan, işçi sendikası, grev gibi sözcük- lerin sözlüklerde bile yeri yok. Ülkenin ana gelirkaynağı petrolün yarattığı zenginliğin düzeninde. ortaya çıkan hizmet yükunü Uzakdoğulu, Ortadoğulu ve Afrikalı fakir insanlar sırtlamış. Fakat asıl kölelik bunda da değil. Suu- di Arabistanda çalışmaya gelen her yabancının bir Arap sponsoru olmak zorunda. Bu sponsorun izni olma- dan ne çalışman, ne çahşmaman. ne de ülkeden aynl- man mümkün olabilir ve Arap bu hizmeti(l) karşılığı senin gelirine ortak olur. Arabistan'ın her köşesi dışar- dan adam ve kadın getirip bunlan pazarlayan kuruluş- larla dolu... Aslında bu ekonomik yaşamın hikâyesi oldukça uzun; ama, sonu şuraya geliyor: Araplar, şeriat hükümlerin- den çok. buna dayanan örfi hükümlerle yönetiliyor; bun- dan çok mutlular. kendilerine dört kadın satın almayı ve dışarda istedikleri kadtnlarla şampanya içmeyi sağla- yan şeriata büyük sempatiyle bakıyorlar. Kadın bir Arap 'ın en değerli malıdır. Her hafta devlete ihanet ya da hırsızlık gibi suçlarla kafası ve elleri kesilen insanlar ise zaten Arap değil; bu infazlar. Araplara bir hatır- latma'd/r. Arap ın petrolü, Batı nın bilgi birikimi, Üçüncü Dünya '- nın kol kuvveti bugünkü şeriat yönetiminin temelindeki sağlam üçgeni oluşturur. Günde beş vakit din polisinin sopasıyla dükkânlannı kapatıp camilere yollanan çoğu Arap da bu deli gömle- ğini yırtmaya kalkacak değildir, içki içmenin yasak oldu- ğu bir ülkede insanlar içki içmek için hafta sonu ülke dışına çıkabilecek kadar zenginse, zaten sorun yoktur ve hâlâ elleriyle yemek yiyen, o muhteşem evlerinde keçileriyle yatan ve hâlâ ayakkabı gıymeyen bir toplu- mun zenginliği, kölelik sistemine ve iki yüzlü adalete dayanıyorsa, bunun Müslumanlıkla ilişkisi de aynca dü- şünülebilir." • Pekı. Müslümanın anavatanı sayılan topraklarda ge- cerli bu düzenın gerçek bekçisi kim?.. Bosna da Müslümanlara kıyılırken kılını kıpırdatma- yan ABD Kuveyt işgal edilirken bölgede şeriatı koru- mak ıçın mı Koriez Savaşı'na girdi?.. AKLIN YOLU BİRDİR KTTAP DOSTLARI Size verilecek iş adreslerine giderek yeni kitap dostlarıyla tanışırken ortak üretimi hakça bölüş- meye ne dersiniz? İyi yaşamak için iyi kazanmak zorundaysanız. Gelip bir haftalık satış egitimimize Kaülarak zama- nı dürüst yollarla en kısa sürede paraya çevirin. GELBAL Basın Yayun Ltd. ŞU. lstiklal Cad. Küçûkparmakkapı Sok. 10/1 Beyoglu (Ziraat Bankası nın karşı sokaâı) Başvurular Salı günü saat 17.00^ kadar geçeriidir. MAZGİRT1 NO'LU KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN EsasNo- 1956 306 Karar No: 1959 1754 Parsel No: 59 Mahkememizin 1.9.1959 gün 1956 306 esas 1959 P54 karar sayılı hükmü ile Mazgirl ilçesi Kuşhane Kö> ü biriiğine ait 59 no'lu parselin vapılaıı yargılaması sonunda tespit gibi Germısi Köyü'nden Hasan ve Hüseyin Turgut adlanna tapuya tesciline karar verildiği. davacı Hıdır Taynışın adresi meçhul kaldığından ve kendisıne karar tebliğ edılemedığinden işbu ilanın gazetede ilanından 30 gün sonra davacı Hıdır Tavtaş'a karar yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın. 47712 CEYHAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1988 437 Davacı Maliye Hazinesi'ne izafeten Elife Gün vs. aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargüaması sonunda; Yukarıda esas numarası yazılı dosyada davalılar Muslafa oglu İs- matl Sefa Gök. Mustafa kızı Fatma Nimet Gök. Mehmet kızı Durdu Gün (Gül), Mehmet oğlu Durmus. Ali Gün. Asım çocuklan Leyla Gük. Hüly a Gük. Hay ali Gük. Ay la Gük. Cerrah Güner Gük. Meh- mel Gük. Asım eşi Nazlı Gük. Mehmet Gün eşi Elife Gün'ün yapılan tüm araştırmalara rağmen tebligata yarar açık adresleri tespit edile- mediğinden adlanna ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Adı geçenlerin 23.6.1994 tarihinde saat: 09.00'da mahkememizde bizzat bulunması veya bir vekille temsil edilmesi hususu 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun ılgili maddeleri gereğince ilanen tebliğ olunur. 19.4.1994 Basın: 47691 KAYSERİ 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1988 521-1990 1088 Davalılardan Kazım Erkan'ın ölmüş olduğu ve mirasçılan olan Necmiye Erkan. Vahdi Erkan. Mihittin Erkan tüm araştırmalara rağmen adreslerinde bulunamadığından. adlanna ilanen tebligat ya- pılmasına karar verilmiş olmakla: Davacı Tapu Sicil Müdürlüğü adına Hazine vekili tarafından da- valılar Yakup Hakkı Adalar ve Kazım Erkan adına açılan tapudaki yanlışlığın düzeltilmesi davasmın retle sonuçlandığı: Bu karann y ukanda isimleri yazılı bulunan davalı mirascılan adı- na ilanen tebligat y apılarak 8 gün içinde temyiz etmeleri, bu süre için- de temyiz etmedikleri takdirde karann kesinleşecegi ilanen tebliğ olunur. 15.4.1994 D ._,., Basın: 47626
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle