30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 MAYIS1994 PAZARTESİ CUMHURİYET 2 SAYFA KULTUR 'BuoyundaumutAntigone'dir'Robert Strua, bunca kötülük, bunca zulüm arasmda umudu yitirmemek gerektiğini savunuyor SEVGİSANLI Antigone, yüreğinde fırtınalar esen kız! Her- kes kendine karşı çıksa da kaybedeceğini bilse de boyun eğmeyen kız! Oedipus'un kendisi ka- dar inatçı, kendisi kadar gururlu kızı. Ölümü güzel, kaçınılmaz ve kutsal bulmaya başlayan, kendini dertop edip kocaman bir "olmaz" biçi- mine sokan; bir "yok"la noktalayan Antigone! • Sofokles IÖ 442'de bir heykel yontmuş adına. Anouilh 1942'de alafranga bir fistan giydirmiş üstüne. Bredıt'in Antigone Model 1948'i"Valky- ries" ülkesinden esintiler taşıyor. İstanbul'da. Bakırköy Yunus Emre Tiyatro- su'nda 2 Mayıs 1994"ten başlayarak izleyeceği- miz Bertold Brecht'in Antigone'si. Bu gösterimi bu derece çarpıcı kılan sadece ülkemizde ilk kez sahnelenmesi değil. Aynı zamanda dünyaca tanınan yönetmen Robert Strua'nın imzasını taşıması. Bir sabah erkenden bir telefon sesiyle uyandım. Yazar dostum Barrie Stavies, New York'tan anyor- Kendi türünün canayan kesilenler türedi. Halklannı umutsuzluğun ta dibine kadar itenler. Ama her şeyi elınden aünanlar. yenıbır güç bulur. Yenidendoğrulur. Yeterki bir umut belırsın önlerınde. Bu oyunda umut Antigone" du. "Sevgi, bili- yor musun, Ro- bert Strua Istan- bul'daymış" diye sordu. "Oraday- sa lütfen selam- lanmı ilet." Bil- mivordum. Öğ- rendim. En kısa zamanda yalnız ortak dostumu- zun selamlannı iletmek için de- ğil. Antigone üs- tüne bir söyleşi yapmak için Yu- nus Emre Tiyat- rosu'nun yolunu tuttum. Gürcistan'da, Rustavelli Tiyatrosu'nun başı- nda olan Robert Strua 1991'de Brecht'in "Kaf- kas Tebeşir DairesT, 1992de Shakespeare'in "Kral Lear"ı ile kendi topluluğunu Istanbul Festivali'ne getirmişti. Her iki yılda da beni en çok etkileyen Rustaveli Tiyatrosu olmuştu. Türkiye'de bizden bir toplulukla neler yapa- cağını çok merak ediyordum. Acaba bir prova sırasında başımı içeri uzatabilir miydim? Zelitaa Berksoy böyle bir şeyi sormamızın bile doğru ol- mayacağjnı. provalara görevlilerden başka kim- seyi almadığını söyledi. Sabretmekten başka çare yoktu. Elbette sab- retmeye değerdi. Sayın Strua. söyleşi gününü ve saatini unuttuğu için buluşmamız pek kolay ol- madı. Ama sabretmeye değdi: - Sayın Robert Strua, Brecht oyununun adına "Sofokles'in Antigonesi" demiş. Antigone mito- suna ktsmcn sadık kalsa da kardeşleri Eteoklcs ile PoKneikes arasındaki savaşı anlatırken de dayısı Kreon'u tanımlarken de Sofokles'ten çok ayn bir çizgiye diiştüğîinü yadsıyabilir miyiz? Farklı. ama ayn değıl. Brecht. Antigone'yi mitoslann kaderciliğinden. lanetlenmış Atreus evi ve Oedıpus"tan kaynaklanan kışisel kader anlayışından sıyınp daha genel bir biçimde işli- yor. Kreon'un da bir üyesi olduğu aile çökmü- yor sadece. bütün Thebai kökünden sarsılı>or. - Brecht'in Kreon'u çok daha acunasız değil mi sizce? Anouilh"unki ağzı kalabalık bir "bourgeois gentilhomme"dur. Antigone ile sonu gelmeyen entelektüel tartışmalara girişir. Daha çok... Daha çok varoluşçuluk üstüne.. - Evet, FraiKa'da günün modası oydu... Sofok- les'inkindcn daha kof, daha bencil bir tiran... Ama yirmi yaşında olsaydım senin gibi dikbaşlıiık eder- dim, der Antigone've. Brecht'in Kreon'u büsbütün insafsız, zalim mi zalim! Kreon'u benim yorumumla gördüğünüz za- man daha da acımasız bulacaksınız? - Ama niçin? Çünkü çağımızda, bizim oralardan çok daha acımasız diktatörler çıktı. - Bütün dünya için de geçerli galiba... Kendi türünün canavan kesilenler türedi. Halklannı umutsuzluğun ta dibine kadar iten- ler. Ama her şeyi elinden alınanlar, yeni bir güç bulur. Yeniden doğrulur. Yeter ki bir umut be- lirsin önlerinde. Bu oyunda umut Antigone. Bu oyunda iyilik, ışık. Antigone'dir. - Güneş gibi, hem iyinin hem körünün üstünde parlar. Öien kardeşini gömmek için gösterdiği öz- \eriyi herhangi bir Thebaili için de gösterebilece- ğini söy ler.. köleler dışında. Bir prenses ne de olsa. Ama şımartılmış birprenses değil. Kızkardeşi İsmene'yle birlikte kör babalannın peşindediyar diyar gezip nice zorluğa, nice acıya göğüs ger- mişlerdi. - İsmene küçük bir mutluluk dilimine razı olabi- lirdi. Ama Antigone değil. Kreon'a başkaldınrken korkuyor. ölümden korkuyor. Ama bütün bu korkular bildiğini okumaktan alıkoyamıyor onu. Bir ara Kreon pişman olduğunu gösteren bir belge imzalarsa affedilebileceğini söyleyince bir an duraksıyor. Silahlan teslim eder gibi olu- yor. Ama yine savaşı sürdürmeye karar veriyor. -Jeanne d'Arc gibi. Evet Jeanne d'Arc gibi... Bunca kötülük bun- ca zulüm arasında umudumuzu yitirmiyorsak bir Antigone. bir Jeanne d'Arc yıkılarak ya da yakılarak önümüzü aydınlattıklan içindir. - Dünyanın dört bir bucağında oyunlar koymak için davet ediliy orsunuz. Geçen sezon Londra'da Çehov'un "Üç Kızkardeş"ini yönetmiştiniz, sanınm. Vanessa Redgrave'in kız kardeşlerden birini oynadığı bu oyunu yönetmek benim için ilginç oldu. Vanessa gerçekten iyi bir oyuncu. Önü- müzdeki sezon da Riverside Studios Tiyatrosu'- nda "Martı"yı yönetmemi istiyorlar. Ama pro- va süresi konusunda bir anlaşmaya varamadık. Onlar altı haftalık bir süre öngörüyorlar. Ben sekiz haftadan daha kısa bir sürede çıkmaz böy- le biroyundıyorum. - Burada çalışmaktan hoşnut musunuz? Burası yurduma da yüreğime de daha yakın. Biz Gürcüler de sizin gibi sevinçten hüzne. hü- zünden coşkuya kolaylıkla geçebiliyoruz. Bir sıcaklık var birbirimize geçen... Gerek Zeliha Berksoy'dan gerek bütün topluluktan büyük yakınlıİc gördüm. - Sizi tekrar tekrar aramızda görmekten onur duyarız. Gerek Rustaveli Tiyatrosu ile birlikte gerek yönetmen olarak. Şizofrenik metropol Kültür Servisi - Bugün festival kap- sarmnda. Istanbul Sanat Merkezi'nde saat 18.30'da Kumpanya, "Canlanan Me- kan" adlı doğaclama çalışmasını sunuv or. Naz Erayda ve Kerem Kurdoğlu'nun ta- sarlayarak sahneye koyduğu oyunun ışık tasanmını Feyyaz Yalçın gerçekleştirmış. •'Canlanan Mekan" ya da "Uzun Süredir Ölmekte Olan Bir Kentin tzdûşümü", Kumpanya'nın son ürünü. Kumpanya. Batı ile Doğu arasında kalmış. ikisine de ait olmayan bir kültürün çocuklan olarak gerçekten bize ait bir tiyatro dili geliştir- meyi amaçlı>or. "Canlanan Mekan", bu yönde atılmış adımlanndan biri. Me- karun fiziksel gerçeğini metnin yerine ko- yan bu çalışmada ele alınan tema da bir büyük mekan . Sanatçılar bu mekanı. içinde yaşadıklan şizofrenik metropol, yani Istanbul olarak tanımlıyorlar. Kırkambar saat24.00'teKültür Servisi - İçinden Dalga Geçen Tiyatro. Tiyatro Festivali'ne "Kırkam- bar" adb oyunlanyla katılıyor. Oyun. Kuruçeşme'de demırlı olan vapurda saat 24.00'te sahneleniyor. Ti>atroyu. "Deniz taşımacılığında çok çeşitli yük taşryor- sanız buna kırkambar mal diyoriar. Böyle- sine çeşitiilik gösteren müzikli, içkili, danssız bir gece tiyatrosu Kırkambar. I i- mandan limana dolaşan şakacı bir gemici ban. Orada sizi, tiyatro şakalan bekliyor" diye tarumlıyor sanatçılar. Oyunu Ferhan Şensoy yazmış. yönet- miş ve müziklerini gercekleştirmiş. Dekor ve giysi tasanmmı Derya Baykal Şensoy gercekleştirmiş. Orkestra: Alper Maral, Selim Sesler ve Hasan Köseoğlu'ndan oluşuyor. Kırkambar'da "gibi yapanlar" ise: Ferhan Şensoy, Derya Baykal Şensoy, Levent Ünsal, Bican Günalan, Caner Al- kaya, Ya>r uz Pekman, Serap Günaydm, Şükran Ebnalıoğlu. Ali Çatalbaş. Şükran Dedeman, Faruk Güncan. İskender Hancı. Hüseyin Altuntaş, Orhan Ertürk, Zafer Erbav ve Murat Dumanlı. 6. ULUSLARARASI ISTANBUL TİYATRO FESTİVALİ Antigone'ninküçüktestisi.;;Kültür Servisi- 6. Uluslararası İstan- bul Tiyatro Fcstivali kapsamında bu- gün Bakırkö) Belediye Tiyatrosu. Ber- tolt Brecht'ın "Antigone" adlı oyunu sahneliyor. Oyun. saat 21.15'te Yunus Emre Kültür Merkezi'nde izlenebilir. Ahmet Cemal'in Türkçeye çevirdiği oyunu Gürcü yönetmen Robert Strua yönetmiş. Turgay Kantürk'ün yönet- men yardımcılığı yaptığı oyunun dra- maturjisini Huraman Nevruzova ve Ley- la Serdaroğlu üstlenmış. Oyunda; Zeli- ha Berksoy, Fidan Karlıova Tek, Ragıp Savaş, Edip Saner, Tuncay Aynur, Emre Kınay, Orhan K. Aydın, Aytekin Özen, Şefik Kıran, Erkan Can, Gürdal Tosun, Timuçin Caymaz, Münir Akça ve Sema Keçik rol alıyor. Yüce adaletin yargılanması Brechtin. Sofokles'in "Antigone"sini Hölderlin'in çevirisine davanarak uyar- ladığı oyunun amacının bir ahlak dersi vermek olmadığını belirtiyor. Brecht bu oyunu yazarken amacının 2500 yıl ön- celerden günümüze gelen bir halk efsa- nesini gözler önüne sermek olduğunu söylüyor. Sadece Gürcistan Rustaveli Tiyatrosu'nun değil dünyanın sayılı yö- netmenlerinden biri olarak Robert St- rua. antik trajedi unsurlannı ve yer yer Brecht'in yabancılaştırma tckniğini kul- lanarak bu oyunu çağdaş bir yorumla sahnelemiş. Oyunda. Antigone'yi Bakı- rköy Belediye Tiyatrolan Genel Sanat Yönetmeni Zeliha Berksoy yorumlu- yor. Yönetmen Robert Strua. oyun ba- şanh olursa, yaptıklannın daha çok So- foklcs'in değil. Brecht'in poetikasına yakın olacağını vurguluyor. Strua, not- larında oyun üzcrine şunlan yazmış: "Brecht, Sofokles üzerine yazmış olduğu kendi piyesinde küçük, fakat bana göre dahice bir açıklama yapmıştır. O sadece birçoğunun düşündüğü gibi kader te- masını ortadan kaldırmamış, o kaderin somut bir kişinin \ardımıyla kendi işini nasıl y apabileceğini göstermiştir. En önemlLsi ise Brecht kaderi kötü kuvtet gibi değil, yüce adaletin yargılanması gibi gösteriyor. Bu yüce adalet çoğu zaman geç kal- mayı sever. Onu zamanında gelmeye mecbur etmek gereklidir. Bir zayıf ya- ratık var karşımızda: Antigone. O ne devrimci ne de savaşçıdır. O sadece kendi kardeşini gömmek, doğa törenini gerçek- leştirmek istemektedir. Bundan bin yıl önce de bu töreni "homosapiens" aynı bi- çimde yapı> ordu. \ e sanıy orum böyle sü- rüp gidecek! Fakat Antigone doğanın ka- nunlanna ihanet etmiyor. ölen kardeşi karşısında kendi borcunu yerine geti- riyor... Kreon'un imparatorluğu da dağılıvor! Antigone'nin testisi >e bir a\ııç toprağı kaderin uyuyan ku»etini uyandırıyor. Adalet ve iyilik gücünü..." Sturua. Antigone'nin küçük tesüsini unutmazsak belki önümüzdeki bin yılın insanlar için birazcık daha iyi olacağını düşünüyor. 16. yüzyıldan başlayarak pek çok ya- zara esin kaynağı olan bu eserin çeşitli uyarlamalarda işlendiğini belirtiyor Ah- met Cemal çevirisinin önsözünde. Brecht 1947 yılında kendi Antigone uyarlamasını kaleme alırken kendi de- yişiyle "2500 yıllık bu şiirin" Alman şair Friedrich Hölderlin tarafından 1803 yılında yapılan Almanca çevirisinden yararlanmış. Brecht. tragedyayı kaleme alırken şii- rsel yapıyı geniş ölçüde korumuş. başı- na 1945 Almanyası'nda geçen ve tra- gedyanm içinde yaşanılan dönemle ili- ntisini sağlayan İcısa bir ön oyun ekle- miş. Yeniden kaleme aldığı bölümlerle ise antik çağın insanoğlunun kaderin karşısında bütünüyle güçsüz olduğu gö- rüşünün yerine. "İnsanoğlunun kaderi yine doğrudan insanoğludur" görüşünü savunmayı öngörmüş. Oyun. 10 mayıs salı günü saal 21.15'te Taksim Sahnesi- nde yeniden sahnelenecek. 'Hayaletlerinüz hep arkannzdadır'AYŞİN CANDAN Yaroslav Haşek'in "Aşlan Asker Şvayk" romanı, Birinci Dünya Savaşı cepheleri arasında sürüklenen Çek asıllı Avusturya- Macaristan vatandaşı sıra- dan asker Şvayk'ın başına gelenleri an- latır. İnsanca saf yürekliliği ile Şvayk, sa- vaşın acımasızhğnu, insanbk dışı hesap- lannı bir türlü kavrayamaz. Kahra- marun bu çaresizlik ve sıradanhğı, olay- lann izleyicinin yüreğine kestirmeden iş- lemesine yardım eder. Savaşın akıl al- maz çelişküerini daha da belirginleştirir. Bu yüzden Aslan Asker Şvayk, Avrupa'- nın Birinci Dünya Savaşı yaşantısından bu yana "halk tiyatrosu" düşüncesinde bir çok tarunmış tiyatro topluluğuna uy- eun malzeme oldu. Berlin'de 1928'de Piscator Sahnesi- nde politik revü biçemine uyarlandığı- nda yazı kurulunda Brecht de vardı. O sırada büyük coşkuyla izlenen Aslan As- ker Şvayk, popülerliğini uzun yıllar ko- rudu. Ingiltere'de Joan Littlewood, Fransa'da Roger Planchon. Türkiye'de Genco Erkal tarafından sahnelendı. Genco Erkal'ın Şvayk yorumu. unutul- maz anılar bıraktı. Brecht'in olaylan tkinci Dünya Savaşı'na yerleştiren 1943 tarihli uyarlaması da Can Yücel"in çe\i- risiyle 1977"de Şehir Tiyatrosu'nda oy- nandı. 1994 fstanbul Tiyatro Festivali'nin açılış oyunu" Şvayk Dünyanın Son Du- rağındar> ya gelince bu. geçen yılın Avig- non Festivali'ndeki başansıyla kendin- den söz ettirmiş bir yapım. Burada Şvayk sözsüz bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. Oyunun Polonya asıllı Fransız yönetmeni Vladislav Znorkoya. gösteri- mi nasıl tasarladığını soruyoruz. Müzik \e duygulu bir tiyatrodan söz ederek başlıyor ve yaptığı tiyatroyu "anılann ti- yatrosu" olarak nitelendiriyor. Yapıtını. yağmurlu bir tatil günü evde sıkılan ço- cuklann tavan arasında sandık sepet deşerek ortaya çıkarttıklan asker giysisi. gelinlık ve nesnelerle oyun oynamalan- na benzetivor. Oyununu yönlendiren "hayaletleri" şöyle anlatıyor:"Hayalet- lerimiz hep arkamızdadır, bizi iteler du- rurlar, sen bizi anlatmazsan kim anlata- cak, diye." Znorko, sonuçta hep a> nı o> unu yeni- den yaratıyor. "Değişen sadece oyunun başlığı"diye belirtmiş pek de iyi nıyetli olma>an bireleştırmen. Oysa yönetmen, bu sözün arkasında büyük bir gerçek yattığını düşünüyor. "İnsan yaşamda bin türlü şe> söjlemez, tek bir şe\ söyler"- diyor. Anılara dönecek olursak. Şvayk'ın yönetmeni, Polonya'dan İngiltere üze- rinden I947'de Fransa'ya göç etmiş bır ailenin oğlu. Kuzey Fransa'da doğup büyüdüğü Roubaix kenti, bir göçmen Polonyalılar kolonisi banndırdığından, okul çağına dek tek kelime Fransızca konuşmadan büyümüş. Çocukluk anıfannda, babasının savaş öyküleri yoğun yer tutuyor. Kendisi bir köşede oynarkea anlatılan bu öyküler. >an gerçek, yan çocuk imgeleminin uzantısı olarak Şvayk yaratısının teme- linde yatıyor. Çocukluk yıllannın dil güçlüğü ile uyumsuzluk sorunlanntn üstesinden gel- mesi için öğretmeninın dramatık anlatı- ma yönlendirdiği genç sanatçı, o gün- den. yani altı yaşından bu yana tiyatroyu sevmiş. İçinde yaşadığı ruhsal karmaşa ve umutsuzluktan, dünyanın bugünkü dönüşümünü, çağdaşlannı anlamakta güçlük çektiğinden söz ederken, Şvayk'- ta kendine yakınlık bulduğunu dile geti- riyor. A>nca roman içeriğinın, kendisi- nin de sonradan farkına vardığı, günü- müze olan koşutluğundan. her şeyin. so- nun başlangıanın Saraybosna'dan kay- naklanışına dikkati çekiyor. Znorko. on beş yıldır tiyatro yapıyor. Topiuluğu "Cosmos Kolej". Birçekırdek kadrodan ve her yapım için yetenekten önce insanca değerleri adına seçilerek çağnlan oyuncu ve teknisyenlerden olu- şuyor. Znorko'ya Türk izleyici için son bir duyuru ya da önerisi olup olmadığını sorduğumda şöyle yanıt alıyorum: "Bu oyuna eller cepte, eski bir şarkıyı ıslık çalarak ve kendini özgürce çocukluk imgelemine teslim ederek gelmeli seyirci. t stelik bu bir öneri değil, bir emirdirT BUASAMADA SÜKRAN KURDAKUL Kültür Emperyalizmi Karşısında "Kültür emperyalizmi, toplumların birliğini kırmak için dışsal simgelere uyarak 'modernlik' inancmı öne sürer. Bireysellik adına sosyal sınırlara saldınr; kişilik- ler, medya mesajlannın dayatmasına göre yeniden şe- killendirilir. Emperyal güçler sivil toplumu parçalar..." James Petras'ın yazısından (1) aldığım bu tümceler özellikle 1980'den sonra içine itildiğimiz çerçeveyi an- latmıyor mu? II. MeşrutiyetDönemi "m////"cileri,sömürgeekonomi- sinin yarattığı 'a/-saf'çılara bakıp "kozmopolit" sözcü- ğünüküfürgibikullanarakacılarınıbelirtmeyeçalıştılar. Oysa, imparatorluk döneminde ulusal kimlik kazanıl- mamıştı ki yitirilsin. Halkın dil bilinci oluşamamış bir ülkede ulusal kültür- den söz edilebilir miydi? O dönemin aklı başında oku- muşfarı arasında "kozmopolit"\en nefret edenler az değildi belki, ama devleti dümen suyuna alan emperya- lizmi ve işbirlikçilerini gören yok gibiydi. Günümüzde durum başka. Ulusal kimliğini savaşa savaşa kazanmış bir halk, kül- tür emperyalizminin etki alanına sokulmak isteniyor günümüzde. 1920'lerde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni örgütleyen- ler "emperyalizme karşı savaşmayı gerekli" görüyor- lardı. 1990'larda, "anti-emperyalist savaşımı" ellerinden gelse anayasaya aykırı görecek siyaset adamlarımız çoğunlukta. 1930'ların yurt yöneticileri, ulusal ekonomi ve eğitimi bağımsızlığın temel koşulu saydıkları için Osmanlıların borçlarını sıfıra indirdiler. Bugünküler, ekmeğimizle oynama pahasma, IMF ka- pılarını aşındırıyor. 194O'lı yıllarda Köy Enstitüleri'yle, sanat okullarıyla çağdaş eğitim kapılarmı aralamaya başlamıştık. Bugün Imam Hatip okullarıyla şeriat düzenine geçme hesapları yapılıyor. Ulusal olma niteliğini çoktan yitiren burjuvazinin, ülke- yi getirdiği noktanın gizlerini çözeceğini düşünerek James Petras'ın yazısından bir bölümü daha aktarmak istiyorum. Diyor ki Petras: "Kültür emperyalizmi ve onun yükselen değerleri, is- tismar edilen insanlann, kötü koşullanna kolektif bir tepki göstermesinin engellenmesinde önemli bir rol oy- nar. Üçüncü dünyaya yayılan semboller, imajlar, ideolo- jiler; sınıf istismarının toplumsal hareket için temel olan sınıf bilincine dönüşmesine engel olurlar. Emperyaliz- min büyük zaferi yalnızca muutlak kârlar değildir, fakat aynı zamanda kitle iletişimi ve onun entelektüel, politik sınıf yoluyla baskı altında tutulan insanlann bilinçliliği üzerinde kazanılan hâkimiyettir.'' Boyun mu eğeceğiz bu egemenliğe. Ulusal kültürü- müzle birlikte elde ettiğimiz kazanımların satılığa çıka- rılmasına seyirci mi kalacağız.. Ziya Gökalp, "emperyalizm" kavramını Malta sür- günlüğünden sonra öğrenmişti. Yahya Kemal, yaşamı- nın sonuna kadar bilmezlikten geldi. 1950'den sonra tarih kitaplarımızdan söküp attılar bu sözcüğü. Yazısınınbiryerinde "Bireysel hareket, kendi kendine yeten kişi imajları ve benmerkezci varlık" (en çok ABD kitle iletişim sektörü tarafından üretilen ve dağıtılan) vurgulamaları şimdilerde Üçüncü Dünya'ya hükmetme-' nin temel araçları haline gelmiptir" diyor James Petras. ^ Kültür emperyalizmi karşısında ne yapacağımızı be- lirleyebilmek için işe kendimizden başlamak gerekiyor, kendimizden... (1) James Petras (Binghamton, New York Devlet Üni- versitesi - Sosyoloji Bölümü) XX. Yüzyılın Sonlarında Kültür Emperyalizmi, Çev. Naile Üreten (Mülkiyeliler Birliği Dergisi, Nisan 1994). BILAR'dabuhafta Kültür Servisi- Bilar İstanbul'un Bahar Dönemi Seminer Programı'nın üçüncü haftası. bugün saat 20.00'deki "Sinema Günleri 1994" seminennin "Auteur Kavrarru: Hitchkock ile Haws Ikilemi ve Ekştremistler" başlıklı oturumuyla başlıyor. Yann 18.30'daki "Ekolojide Yeni Boyutlar" seminerinde ise Şükran Çavdar •"Ekofeminizm" konusunu işleyecek. Aynı saatlerde Ufuk Csterman'ın sunduğu ve Ahmet Soysal ile Yaşar Çubuklu'nun katılacaklan "Nişanlılık: Kierkegard ve Kafka" semineri yapılacak. Saaı 20.00"de ise İskender Savaşır "Narkissos ve Oedipus"seminerini gerçekleştirecek. Çarşamba I9.00"da "Yerel Seçimlerden Sonra Türkiye" seminerinde Riza Tura. "Refah Partisi'nin Yükselişi"ni anlatacak. Perşembe I8.3O'da "Sinema Günleri 1994" seminerinde ""'Türk Sinemasında Modernlik" işlenecek. Aynı saatte Cem Kum "Modern Savaşlar" seminerini gerçekleştirecek. Saat 20.00'de ise Oruç Aruoba çağdaş insanın kutsallık durumunu ele aldığj "Kut" seminerini yapacak. Cuma saat 20.00'de "Pera Dersleri"nde Doğan Kuban "Bizans'tan Bugüne Pera"yı anlatacak. Ergin Inanhn resimleri Galeri Lebriz'de Kültür Servisi - Ergın İnan'ın reşim sergisi yann Galeri Lebriz'de açılıyor. 1968 yılında Istanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nu bitiren İnan, aynı kurumda öğretim görevine başladı. Salzburg Uluslararası Yaz Amademisi'nde Prof. Emilio Vedova'yla ve Münih Güzel Snatlar Akademisi'nde Prof. Mac ZÎmmermann ile çalıştı. 1983-84'te Münih ve Berlin güzel sanatlar akademilerindeki araştırmalannı Berlin Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'ndaki profesörlüğü izledi. Sanatçı 1982'den bu yana İstanbul Marmara Üniverşitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim üyesı. Ergin İnan. İstanbul. Ankara. Mannheim. Berlin. Seul. Leverkusen'de açtığı çok sayıda kişisel serginin yani sıra uluslararası sergilere katıldı ve çeşitli ödülleraldı. Sanatçınm yapıtlan Ânkara ve İstanbul Devlet Resim ve Heykel müzelerinde. Almanya'da Münih Hausder Kunst ve Kunstverein Frechen. İngiltere'de Cleveland Çağdaş Sanat Müzesi. Bradford Müzesi ve British Museum, Belçika'da Cul des Sarts Küçük Fonmat Resimler Müzesi ve Norveç'te Fredikstad Çağdaş Sanatlar Müzesi'nde yer alıyor. Sergi. 4 hazirana kadar görüiebilir. 6. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ'NDE BUGÜN 21.15 Taksim Sahnesi: Şvayk Dünyanın Son Durağında- Cos- mos Kolej-Theatre Du Curiosites. Fransa 21.15 Yunus Emre Kültür Merkezi Antigone- Bakırköy Şehir Tiyatrosu 18.30 İstanbul Kültür Merkezi Canlanan Mekan- Kumpan- ya 24.00 İçinden Dalga Geçen tiyatro Kırkambar- Ortaoyun- cular 6. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ'NDE YARIN 21.15 Ses Tiyatrosu Fedra- Taganka Tiyatrosu-Tiyatro A, Rusya 18.30 İstanbulSanat Merkezi Canlanan Mekan- Kumpanya 24.00 İçinden Dalga Geçen Tiyatro Kırkambar- Ortaoyun- cular
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle