02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN1994 PAZARTESİ HABERLER Gökçek'e beledîye meclisi engeli • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Refah Partisi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Metih Gökçek, düşük oy oranı ile kazandığı başkanlık görevinde, belediye meclisi engeliyle karşılaşacak. Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 58 üyesinden sadece 14- ünün RP'li olduğu belirlendi. Meclise, SHP22, ANAP 12, DYP 6. MHP ise 4 üye gönderecek. Belediye meclisinde alınacak kararlarda, koalisyon partilerinin üyelerinin işbirliğine karşılık RP ve M HP'li üyelerin ortak hareket etmesi durumunda, ANAP'b üyeler kilit oylara sahipolacak. Gökçek'in, belediye meclisindeki alehine oluşumun farkında olduğu ve özellikle ANAP'lı belediye meclisi üyelerini şoruşturduğu öğrenildi. Ülkücü kökenli Gökçek'in MHP ile işbirliği yapma konusunda zorluk çekmeyeceği ve kadrolanru oluştururken, RP'li yandaşlannın yanı sıra ülkücülere de görev vereceği ifade ediliyor. İki başkanlık SHFye geçti • SAKARYA/ERZLRUM (AA) - Adapazan' na bağlı Güneşler Beldesi'nde belediye başkanlığı, SHP'nin itiraa sonucu ikınci kez el değiştirdi. İl Seçim Kurulu'ndan alınan bilgiye göre, ilk sayımda SHP'nin 3 oy farkla kazandığırun açıklanmasmdan sonra Merkez İlçe Seçim Kurulu'na yapılan itiraz üzerine ANAP'a geçen belediye başkanlığı, bu kez de İJ Seçim Kurulu'na yapılan itirazla yeniden SMP'ninoldu. Erzurum'un Dumlu Beldesi Belediye Başkanlığı seçimlerine yapılan itiraz da sonuçlandınldı. Ikinci sayım sonucunda başkanlığı SHP adayı kazandı. Yeniden yapılan sayımda SHP'ye 328 oy, ANAP'a ise 313 oy çıktı ve seçimi kazandığı açıklanan A NAP adayı Turan Bozhalil'in yerine başkanlığı SHP'li Güngör Şeflek aldı. ANAP'tavitrin I ANKARA (ANKA)- Anavatan Partisi'nin seçim başansızlığından sonra bazı milletvekillerinin gözü genel merkez vönetimine çevrildi. Başansızlıkta payı olan il örgütleri de genel merkez tarafından incelemeye alındı. AN AP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın seçimlerden sonra başkanlık divanmda değişiklik yapabileceği şeklindeki sözleri beklenti yaratü. Bazı başkanlık divanı üyeleri, serbest hareket edebilmesi için Mesut Yılmaz'a istifalannı vereceklerini belirtirken, Yılmaz, vitrin değişikliğini şimdilik askıya aldı. ANAP kurmaylan başkanlık divanında geniş çapb bir değişiklik olmayacağını, genel başkan yardımcılanndan Işın Çelebi. Ersin Taranoğlu ve Cumhur Ersümer'in görevden alınabileceğini belirttiler. Genel sekreter Mustafa Taşar'ın ismi de değiştirilecekler arasında anılmaya başlandı TÎHP • ADANA (Cumhuriyet Güney tlleri Bürosu) - CHP İl Başkanı Ziya Yergok, medyanın olumsuz yaklaşımına, kısıtlı bir ortamda çalışmalanna karşın yüzde 4.65 oranında oy almalannın önemli olduğunu, ancak bu sonuca 'başan' ya da 'zafer' olarak bakılamayacağını söyledi. İl meclisi yöneticileriyle birlikte basın toplantısı düzenleyen CHP İl Başkanı Ziya Yergök, seçimin galiplerinin RP ile MHP olduğunu soldaki üç parti SHP. DSP ve CHP'nin başanlı olamadığını belirtti. CHP'nin hertürlü olumsuzluğa karşın bir büyükşehir, 4 il, 30 ilçe ve 30 beldede belediye başkanlığı kazanmasının olumlu olduğunu vurgulayan Ziya Yergök, "Bu sonucu başan, zafer olarak görmüyorum. Muhteşem birsonuç olarak değerlendirmiyorum" dçdi. Yergök, SHP'nin oyunun ciddi oranda gerilediğini. DSP'nin de gerilediğini, ancak CHP'nin 06 beklenen oyu alamadığını belirtti. Önder Sav, sağ ve sol partilerin birliği önkoşulsuz sağlamalan gerektiğini söyledi BarolarBirliği:BirleşinAymazlığasonTurkve Barolar Birliği Başkanı Önder Sav, başta liderler olmak üzere siyaset adamlarının, aymazlıktan, görmezlikten süratle kurtulmalan veayaklannın altındaki zeminin kaydığını görmelerinin şart olduğunu söyledi. 1ŞIK KANSU ANKARA: Türkiye Barolar Bir- liği Başkanı Önder Sav. başta lider- ler olmak üzere siyaset adam- lannın, aymazlıktan, görmezlikten sü- ratle kurtulması. ayaklannın altındaki zeminin kaymakta olduğunu görmesi gerektiğini söyledi. Sav, "•Siyasal yelpazede, merkez sağ- da ve solda bulunan si\ asal partiler önko- şulsuz ve özverili bir şekilde bir aray a gel- meüdir" dedi. Sav, 27 Mart seçimlcrinde RefahPar- tisi \e Milliyctçı HareketPartisidışında- kı bülun parlılenn oy kaybına uğ- radığını anımsatarak, Doğru Yol Parti- sı'nin yüzde 6 oy kaybına karşın, gün- lerdir bay ram hav ası içinde olmasını an- lamanın zorluğunudılegetirdi. Kartal acıkladı DEP'ten solittifaka destek ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)-Solda birlik tartışmalan- na DEPliler de katıldı. DEP Genel Başkan Vekili Remzi Kartal. sistemi sivilleştirmeyi hedefleyen ilkeli bir sol ittifakın içinde yer alabileceklerini belır- terek "Türkiye'de sahte solcu- luk anlayışı yıkılmadıkça, solda birlik zor gerçekleşir" dedi DEP Genel Başkan Vekili Merkcz sağ ve merkez soldaki partilerin birleşmesinin. bu ko- şullarda mümkün olamayaca- ğını savunan Kartal, bu partile- rin programlannın alternatif olamadığını ve politik anlamda büyük bir çözümsüzlük yaşa- dıklannı söyledi. Kartal, herhangi bir partide birleşme yerine ilkeli bir sol itti- fak yapılması gerektiğini belir- terck görüşlerini şöyle dile ge- tirdi: "Bize göre, solculukla ve sos- yal demokratlıkla ilgisi olmayan partiler, sol birlik çerçevesi içine alınıyorlar. Bunun lürkive've bir yararı olmaz. Ecevit'in bir sosyal demokrat kişilik olarak gösterilmesi, Türkiye'de sol bir- liği gündeme getirenlerin bu bir- likten ne anladıklarını çok iyi göstermektedir. Ecevit'in yer aldığı bir birlikte olmamız müm- kün değildir." Halkın, sol kesiminin ittifa- kından yana olduğunu belirten Kartal, şunlan söyledi: "Türkiye'de başta Kürt soru- nu ve demokratikleşmev le ilgili temel sorunları çözmej i hedefle- yen bir sol anlay tşın içinde oluş- turulacak sol partiler ittifakı halkın tek beklentisidir. Parti- miz, bu çerçevede üzerine düşeni her zaman yapmaya gajret edc- cektir." tl Gend Mecüasonuçları:SHPyüzdel3.61,DSP yüzde 8.82, CHPyüzde4+Yüzde 27.05 İktidann diğer ortağı Sosyal De- mokrat Halkçı Partisi'nin oy kaybı- na da siyasal ve sosyal bahaneler bulmanın mümkün olduğunu, her partinin kendi oyunu başanlı ve yeterli göstermek için çeşitli baha- nelere sığınabileceğini aktaran Sav, şöyle konuştu: "Seçim sonuclannın belirlenme- sinden sonra ülke düzeyinde özellikle RP'li yönetici ve secmenlerin değer- lendirme ve sevinçlerini, başka sec- menleri tahrik ve taciz edecek boyut- larda açığa vurmaları, RP'nin gele- cekte ülkede genel seçim başarısı sağlaması halinde neler düşünülüp sergileneceğininin göstergesi olmuş- tur. Devlet işlerinde hukukun üstünlü- ğünü tanıma yerine dini üsrün rurrna, di- nin tüm toplum yaşamına ve siyasete yön vermesini benimseme ve uygulama an- layışı, demokratik iaik hukuk devleti ve çağdaş uygar yaşam ile bağdaştınlamaz. Gelecekte böyle düşünen siyasal eğilimlerin ülke vönetimine ege- men olması. giderek sadece de- mokratik, İaik hukuk devletini değil, cumhuriyeti ve devletin di- ğer temel niteliklerini de tartı- şmayı, rejimi tartışmayı Türki* ye'nin gündemine getirebilir." Birleşin Türkiye Barolar Birliği Baş- kanı Önder Sav, insanlann ge- lecek için böyle endişelere yö- nelmesinde. gelmiş-geçmiş tüm M>asal iktidarlann ve tüm par- tilerin derece derece günahı bu- lunduğunu kaydedettti. Sav. demokratik. İaik hukuk devleti kurumlannınyozlaşma- sına, dinin siyasete alet edilme- sine, İaik eğitimden uzaklaştın- lmasına hoşgörü ile bakıla bakıla toplumun, Cumhuri- yet'in ilk yıllanndan da geriye cekilme yoluna sokulduğunu savundu. Önder Sav, sözlerine şöyle devam etti: "Gerceği göriip susan. günü- nü gün etmeve çalışan adamsen- deci aydınların da bu ayıplarda payı siyaset adamlarından aşağı değiMir. Once siyasal iktidar mücade- lesi yapan, ülke vönetimine talip olan siyasal partiler ve başta li- derler olmak üzere siyaset adamlan, aymazlıktan, görmez- likten süratle kurtubnalı, ayak- larının altındaki zeminin kay- makta olduğunu görmelidirler. Demokratik, İaik hukuk devleti, eksiksiz insan hak ve özgürlük- leri, çağdaş bir demokrasi için siyasal yelpazede merkez sağda ve solda bulunan siyasal partiler önkoşulsuz ve özverili bir şekilde bir araya gelmeli, içlerindeki bü- yümeye. bütünleşmeye engel kimi ufak püriizleri aşıp ülkemi- zin bugünü ve geleceği için sağlıklı yapdaşmalar oluştur- malıdır." Önder Sav. bu önerilerin ya- şama geçirilmediği takdirde, seçmen ve toplumun. hem buna yanaşmayan siyasal par- tileri ve hem de vazgeçilmez sanılan parti liderlerini kolayca ayıklayıp geride bırakacağını sözlerine ekledi. BIZBIZE ERDAL ATABEK Eıdost: Biıliğiııyoluemekçive gençlikte Muzzafer tlhan Erdost, birlik koşulunun, gençliğin devrimcileşmesinin önündeki engellerin kaldınlması ve emekçilerin demokratikleşme sürecine çekilmesine bağlı olduğunu söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Ya- yıncı-yazar Muzaffer İlhan Erdost. Kürt aynlıkçı hareketi. övünç duyulan ulusal değerleri sorgulamaya başlayınca. genç- lik ve emekçilerden. tarikatlara ve şoven millıyetçi saflara kaymalann yoğunlaş- tığını söyledi. Erdost, sosyal demokrat- lan birleştirmenin yolunun, gençliğin devrimcileşmesinin önündeki engellerin kaldınlması ve tüm emekçilerin demok- ratikleşme sürecine çekilmesine bağlı ol- duğunu savundu. Toplumun dinsel inançlara göre yö- netılmesini ilke edınen ve bu nedenle de temelinde "seriat" özlemi bulunan RP'- nin, sağını da sağlayarak büyük kentle- rin yerel yönetimlerine oturmasının. ak- şamdan sabaha olmadığını kaydeden Erdost, şunlan söylerdi: "27 Mayıs sonrasının asker kökenli Cumhurbaşkanı Sunay'ın, ülke yöneti- mini 'anarşist' yuvası olan İaik okullar- dan gelecek gençlere değil. imam-hatip okullanndan yetişecek olan dinsel eğitûn almış kadrolara teslim edeceklerini söy- lediği günden bugüne otuz vıl geçti. Bu- nun nedeni, o yıllarda, kapitalist ve sos- y aJist sistemlcr arasına sıkışmış bulunan Türkiye'de, gençliğin devTİmci potansi- yelini ve başta işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçilerin demokratikleşme istemlerini soğurmaktı. Dinsel eğitim, militan şeriat- çıların gemi azıya almaJarı için değil, emekçilerin, yabancı sermaye ve sermaye karşısmda "uysallaştınlması' için isteni- yordu. Bir işadamının deyişiyle, Tür- kiye'nin Refahlaşması için değil, Refah'- ın Türkiyeleşmesi için. Yerel yönetimlerdeki geriye doğru de- ğişmenin bir başka nedenini de, kentleş- menin niteliğinde aramak gerekir. Kent- ler sanayileşerek kırsal alanın fazla niifu- sunu emmedi. Kırsal alanda yoksullaşan yığınlar, kentlerin varoşlarına itildi. Kentlerin varoşlarında oluşan gecekon- Keilt Ve klP kÜltÜrÜ Nekentlersanayileşmiştirve ne de kırsal alan. Toplum, gerçek anlamda "burjuva toplumu' olmadığı gibi, emekçi de, belirîeyici anlamda, modern işçi sımfına evrimleşmemiştir." Muzaffer İlhan Erdost dular, giderek kentin çevre- sini bir 'gerdanlık" gibi sardı. Başlangıçta günün iktidarlarına bağımlı bir po- litika izleyen gecekondular, devrimci devinimlerin ka- barmasıyla, bepsi değilse de çoğu. devrimci alanlar oluş- turdu. İlk gelenler. kırsal kültü- rün taşıyıcıları olmakla bir- likte, kentsel kültürü be- nimsemeye gönüllüvdüler ve kırsal kültürle kentsel külrürün yeni sentezlerini oluşturdular. Bunların ardından gelen ve her biri ayrı bir kasaba oluşturan, ama adı gecekondu olan birimler, kent kültürüyle eklemleş- medi. Kent kültüründen kendini yalı- tmakla da kalmadı; geldiği kırsal alan- dan kent çevresine taşıdığı kültürü (özel- likle tarikat kültürünü), kent kültürüne Şoven mİUİyetÇllİk egemen kılmaya çalıştı. Bu, kentliye, "Sen benim gjbi düşüneceksin' diye da- yatmak demekti. Yerel yönetimlerde ger- çekleşen budur. Doğal ki, bunun nedeni, sanayileşme- nin yetersiz olmasıdır. Ne kentler sanay i- leşmiştir ve ne de kırsal alan. Toplum, gerçek anlamda "burjuva toplumu" ol- madığı gibi, emekçi de, belirîeyici anlam- da, modem işçi sımfına evrimleşmemiş- tir." ırksal gericiliğin maddi te- melıni oluşturmaya de- vam ettiğini aktardı ve şu görüşleri savundu: "Gerçek anlamda ulus- laşmanın tamamlanmamış olması. yönetici egemen kadrolann ulus birliği ile "ırk birliği'ni özdeşleştir- mesinden kaynaklanan Kürtler üzerindeki baskı, özellikle 12 Eylül militar yönetimi döneminde, Kürt avrılıkçılğını besliyor ve şiddete yönelriyor. Şiddet vöntemleri karşılıklı gündeme gelerek tırmandınh- yor. Burada. bir uluslaşma sürecindeki çelişkilerdcn ve bu anlamda bir demokra- tikleşmeden değil, ırklar çatışmasından söz etmek daha doğru olur. Kürt ayrüıkçılığı Erdost. Türkiye'nin, uluslaşma süre- cini tamamlayamadığını, özellikle kırsal alanın, dinsel gericiliğin; kasabalann ise Özellikle. Kürt aynlıkçı hareketi, bas- kıva uğrayan Kürtlerin demokratik is- temlerine destek veren demokrat ve ile- ricilerle birlikte. övünç duyacağımız ulusal değerleri sorgulamaya başlayın- ca. gençlik içinden ve emekçi yığınlar- dan, tarikatlara ve şoven milliyetçi saf- lara vığılmalaryoğunlaştı. Her devrimci ve demokratın övünç dmacağı değer- ler, örneğin, Ulusal Kurtuluş Savaşı, hi- lafet ve şeriata son veren cumhuriyet. emperyalist saldırganlan topraklan- mızda yenilgiye uğratmış onur duydu- ğumuz liderler. karalanarak sorgulan- makla gerıdlikle aşnı paralele düşüldü. Bununla da kalmadı, demokratik saf- lardan itilen gençlik ve emekçi yığınlar. gericiliğin açılan kucağına kayıverdi." Sosyal demokrasinin, 12 Mart yan askeri darbesinin kurduğu ıdam seh'pa- lannın ortamında yükselişe geçtiğini, gerilemesinin de. kendisini "veba" gibi, kendi solundan yalıtması ile başladığını aktaran Erdost, solun birleşmesine iliş- kin şu önerileri dile getirdi: "Sosy alist solun, gerek 12 Eylül öncesi sokakta, gerek 12 Eylül militer yöneti- miyle birlikte işkencede, cezaevinde, da- rağacında ezilmesi, sosyal demokrasinin de gücsüzleşmesine, pörsümesine neden oldu. Sovyetler Birliği'nde sosyalist siste- min dağılması ve dünya devrimci hareke- rinin gerilemesi de. bağımsızlaşma ve öz- gürleşme özlemlerini gerilerti. Bunun yansıması ölçüsünde Türkiye'de sosyal demokrasi geriledi ve sosyalist ideoloji- nin canlılığını yitirmesi ölçüsünde de sos- yal demokrasi kendi içinde bölünmeye başladı. Sosyal demokratları birleştirmenin ve temsil ettiği sımf ve katmanları kendi ya- nına çekmenin yolu, gençliğin devrimci- leşmesinin önündeki engellerin kaldırıl- masuıa, başta işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçilerin demokratikleşme sürecine, canlı bir biçimde çekilmesine bağlıdır. Ama bu ülke, üç y ılda ürettiği tüm buğ- daym değerini dolar olarak bir yıllık dış borç faizi olarak dışarıya ödemeye de- v am ederse ve bir o kadar değeri (Kürtler üzerindeki baskıyı sürdürmek için) zor araçlannı harcar ve tüketirse, emekçile- rin demokratikleşme istemlerinin maddi koşullanna sahip olamaz. Bu nedeniedir ki. sosyal demokrasi dahil, tüm demok- ratik ve devrimci güçler, bu iki önemli ' ayak bağmdan ülkeyi kurtaracak dev- rimci politikalar üreterek, bu politikalan üretme ve uygulama süreci içinde birleşe- bilirler. Birleşme tartışmalan yaparak değil." KasabaInsanmı Tanımayınca... Şaşınp kalırsınız. Şimdi herkes Refah Partisi'ne kim- lerin oy verdiğini sorup duruvor. Çevrede öyle insanla- nn görülmeyişi şaşkınlığı korkuya çeviriyor. Yolda yü- rürken ara sıra gordüğü tesettürlü genç kızların, çarşaflı kadınların, çember sakallı er<eklerin bir anlık fotoğrafı- nın sürekli bir iktidar filmine dönüşmesi, bir dizi değişi- min hareket noktası oluyor. Şaşkınlık korkuya, korku tepkiye, tepki güven arayışınadönüşecektir. Güven ara- yışı da yeni bir sürecin başlangıcı olacaktır. Laikliği benimsediği düşünülen sağ partilerin birleş- mesi için yoğunlaşan toplumsal baskı; sol partilerin bir- leşmesi üzerinde artan yığınsal istek, bu arayışın politik platformudur. Ordunun devlet yoluyla dolaylı ya da doğ- rudan müdahale etmesi de güven arayışının etkin bir ifa- desi olarak eskisinden çok farklı bir yorumla beklene- cektir. Güven arayışı İaik yurttaşların kendi aralarında etkin biçimde örgütfenme iradesini de gündeme getire- cektir. Bu arayışların hepsi de şu anda ortadadır. Kimisi açık, kimisi kapalı yolların nereye çıkacağı da belli değil- dir. Ama, her zaman geçerli bir doğru gene unutulma- malıdır: 'Nedenler değiştirilmeden sonuçlar değiştirilemez...' ••• Köylerin üretim alanları olmaktan çıkmasıyla başla- yan iç göçler eski kentleri kasabalaştırdığı zaman, bu- günün temelleri de atılmıştır. istanbul'a, izmir'e, An- kara'ya göçen insanlann bu kentlere akmı seyirlik bir olgu olarak kabul edilmiş, nedenler değiştirilmediği için de sonuçları benimsenmiştir. Belediye başkanlarının görevleri de bu yoğunluklara hizmet götürmek olarak görülmüştür. Bu kentlerin yol, su, ulaşım, yerlesim, eği- tim, sağlık. çöp gibi sorunları çözümsüzlükleri artarak sürecektir, ama bundan daha önemli bir sorun gözardı edilmiştir. Kent insanı' kendi kentinde yitip gitmiş; kasaba insa- nı', eski kentleri kasabalaştırarak yerleşmeyi sürdür- müştür. •Kentli" ile 'kasabalı' arasında temel farklar vardır, bunlar bilinmedikçe daha çok şaşkınlık yaşana- caktır... ••• 7CenW;'nin özellikleri, endüstri toplumunun insanı ola- rak bireyleşmiş, yabancı korkusunu aşmış, kenti koru- ma ve ortak yaşama bilincine ulaşmış, kent yaşamına ortak olabilmiş, kendi hakkını koruyan, başkasının hak- larına saygı duyabilen, geleceğini kendi iradesiyle kura- bileceğine güvenen insan olmaktır. 'Kasabalı', tanm toplumunun insanı olmayı sürdürür. Birey değildir, ailenin bir parçasıdır. Yabancı korkusuy- la yaşar. Koruma duygusu kendi eviyle, kendi ailesiyle sınırlıdır. Onların dışını kendi yaşama alanı saymaz. Or- tak yaşama katılmaz. Kendi hakkının korunmasını baş- kalarından bekler; başkasının hakkına saygı duymakav- ramına sahip değildir. Geleceğini kendi iradesiyle kura- bileceğine güvenmez. Hem kendine güveni yoktur, hem de geleceğe güveni yoktur. Bu farklar nedeniyle de 'kentli' demokratik ilişkilere yatkındır, oysa kasabalı', otokratik ilişkilerde rahat eder. 'Kentli' için kadın-erkek eşitliği, insanlık kavramı- nın gereğidir, oysa 'kasabalı' için böyle bir eşitlik ola- maz. 'Kentli' anlayışta evrensel kimlik gelişir, barış, dostluk, eşitlik insanları birleştirecektir. 'Kasabalı' anla- yışta ise yerel kimlik çok önemlidir, savaş, düşmanlık, üstünlük egemen olmanın araçlarıdır. Sosyal tarihimiz için önemli olan 'kentli insan' yetişti- rememiş olmak, 'kentli insan' olanları çoğaltamamak, buna karşın kasaba insanı'm heryollaarttırdığımızıgö- rememektir. Demokrasinin önündeki toplumsal baraj da budur. Aile içindeki otokratik yapı. ezberci eğitimin eleş- tirel zekayı köreltmesi, uygarlık simgelerinin bilinçle de- ğil de inançla öğretilmesi, bugünkü durumun değir- menine su taşımıştır. Sonuçta da 'kasabalı' kendi ideolojik kalıpları olan et- nik köken kimliğini. egemen milliyetçiliğini, kul olmayla rahatlayan kaderci din inancını siyasal plana taşımıştır. Hem de yıllardır bu üç özelliği de gıdıklayarak oy alan sağ partileri ıskalayarak kendi kimliklerini ifade eden milliyetçi MHP'ye, din inancını temsil eden Refah Par- tisi'ne yönelerek asıl kimliklerini açıklamışlardır. Gü- neydoğu'da Refah Partisi'nin aldığı oylar yanıltıcı olma- malıdır, oradaki oylar yerel kimliğin geçici emanetidir. Dinsel söylemle kesişme, çaresizliğin ifadesi olmalıdır. Şimdi sağ partiler olan DYP ile ANAP'ın birleşmesin- den medet umulması da şaşkınlığın ifadesi olmalıdır. Yıllar boyunca bu eğilimleri destekleyen, bu eğilimlere yaslanan, bu eğilimleri köpürterek oy alanlar, iktidar olanlar onlar değil midir? Onların iftiharla açıkladıkları geçmişleri bugünün mimarları değil midir? DYP ve ANAP'ın geçmişi Adalet Partisi değil midir? Adalet Par- tisi'nin geçmişi Demokrat Parti değil midir? 'Siz isterse- niz hilafeti bile getirebilirsiniz' diye kendi grubuna ses- lenip iktidarını kurtaran efsane Başbakan Adnan Men- deres Refah Partisi'nin başbakanı mıydı? O Demokrat Partinin başbakanıydı, bugün o sözlerin doğrultusu si- yasal plana taşınmıştır. Bu sağ partilerin birleşmesi mi Türkiye'yi şeriat cumhuriyeti olmaktan kurtaracak? Ad- nan Menderes de, Süleyman Demirel de, Turgut özal da, Mesut Yılmaz da, Tansu Çi||er de yerel kimliklerin, egemen mıllıyetçılığın, kaderci dinin emanetçiliğini yapmışlardır. Bugün olan biten; emanetin, asıl sahiple- rine verilmesidir. Şaşıracak bir şey yok. Bu ülkeyi kurtaracak olanlar, bu toplumu geleceğe ta- şıyacak olanlar, Türkiye'nin illerinde, ilçelerinde, mer- kezlerinde, çevrelerinde yaşayan 'İaik, cumhuiiyetçi, çağdaş, uygar, evrensel değerlerin mirasını taşıyan, de- mokrat insanlar'dır. Hiç unutulmamalıdır ki kentlerde yaşayanlar 'kentli'; ilçelerde yaşayanlar 'kasabalı' de- ğildir. Kentli'ya da 'kasabaiı' olmak, yaşadığı yerle de- ğil. taşıdığı bilinçle belirlenir Bu ülkeyi de, kendimizi de ancak biz kurtarabiliriz. Biz kim miyiz? Biz; kültür milliyetçiliğini dünya uygar- lığına katacak olan, yaşayan herkesin dil, din, inanç öz- gurluklerine saygılı, bunun ,Ç jn \aı ^ cumhuriyeti k'oru- maya kararlı, Atatürk'ıvn Hderlığint bilinçle kavramış, demokrasiyi kurmaya azimii cumhuriyetçileriz.' Gücü- müzü biliyoruz, gücümüzü tanıyoruz, onh'u kullanmaya kararhyız... Ülman: Solda birlik şart İstanbul Haber Servisi - CHI>İstanbul İl Başkanı Haluk Ülman. Beşıktaş ın SHP'lı Beltdiye Başkanı Ayfer Atav'ın solda birleşme sağlanıncaya kida r $HP, DSP ve CHPİi belediye başkanlannı partilerinden istifa etmeye çağınnasına ilişkin olarak yap:,ğı açıklamada. Atay'ın çağnsına önce SHP'lı belediye başkanlannın uyması gerektiğini soyledı. Solda bırlı|,n gerçekleştirilmesinin şart olduğunu söyleyen LJlman. aky takdirde sosyal demokratlann iktidara gelemt» eceğine dikkat çekti CHP'nin her zaman için bırleş-neye h a z ı r o idu ğunu vurgulayan Ulman. SHP'yı yere | seçimlerden önce CHP çatısı altında bırleşmcyeçağırdidann, hatırlatarak bu çağnrun hala geçerli olduğunı,ı^]irtti ülman, "Birleşme CHP çatısı altında olacağı ıçınbin,,, partinûze üye belediye başkanlarının istifa etmesine g^^ yO k."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle