Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN1994 PAZARTESİ
HABERLER
Gökçek'e
beledîye meclisi
engeli
• ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu) - Refah Partisi
Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Metih Gökçek,
düşük oy oranı ile kazandığı
başkanlık görevinde,
belediye meclisi engeliyle
karşılaşacak. Ankara
Büyükşehir Belediye
Meclisi'nin 58 üyesinden
sadece 14-
ünün RP'li olduğu
belirlendi. Meclise, SHP22,
ANAP 12, DYP 6. MHP ise
4 üye gönderecek. Belediye
meclisinde alınacak
kararlarda, koalisyon
partilerinin üyelerinin
işbirliğine karşılık RP ve
M HP'li üyelerin ortak
hareket etmesi durumunda,
ANAP'b üyeler kilit oylara
sahipolacak. Gökçek'in,
belediye meclisindeki alehine
oluşumun farkında olduğu
ve özellikle ANAP'lı belediye
meclisi üyelerini
şoruşturduğu öğrenildi.
Ülkücü kökenli Gökçek'in
MHP ile işbirliği yapma
konusunda zorluk
çekmeyeceği ve kadrolanru
oluştururken, RP'li
yandaşlannın yanı sıra
ülkücülere de görev vereceği
ifade ediliyor.
İki başkanlık
SHFye geçti
• SAKARYA/ERZLRUM
(AA) - Adapazan' na bağlı
Güneşler Beldesi'nde
belediye başkanlığı, SHP'nin
itiraa sonucu ikınci kez el
değiştirdi. İl Seçim
Kurulu'ndan alınan bilgiye
göre, ilk sayımda SHP'nin 3
oy farkla kazandığırun
açıklanmasmdan sonra
Merkez İlçe Seçim
Kurulu'na yapılan itiraz
üzerine ANAP'a geçen
belediye başkanlığı, bu kez
de İJ Seçim Kurulu'na
yapılan itirazla yeniden
SMP'ninoldu. Erzurum'un
Dumlu Beldesi Belediye
Başkanlığı seçimlerine
yapılan itiraz da
sonuçlandınldı.
Ikinci sayım sonucunda
başkanlığı SHP adayı
kazandı. Yeniden yapılan
sayımda SHP'ye 328 oy,
ANAP'a ise 313 oy çıktı
ve seçimi kazandığı
açıklanan A NAP adayı
Turan Bozhalil'in yerine
başkanlığı SHP'li Güngör
Şeflek aldı.
ANAP'tavitrin
I ANKARA (ANKA)-
Anavatan Partisi'nin seçim
başansızlığından sonra bazı
milletvekillerinin gözü
genel merkez vönetimine
çevrildi. Başansızlıkta payı
olan il örgütleri de genel
merkez tarafından
incelemeye alındı. AN AP
Genel Başkanı Mesut
Yılmaz'ın seçimlerden sonra
başkanlık divanmda
değişiklik yapabileceği
şeklindeki sözleri beklenti
yaratü. Bazı başkanlık divanı
üyeleri, serbest hareket
edebilmesi için Mesut
Yılmaz'a istifalannı
vereceklerini belirtirken,
Yılmaz, vitrin değişikliğini
şimdilik askıya aldı. ANAP
kurmaylan başkanlık
divanında geniş çapb bir
değişiklik olmayacağını,
genel başkan
yardımcılanndan Işın Çelebi.
Ersin Taranoğlu ve Cumhur
Ersümer'in görevden
alınabileceğini belirttiler.
Genel sekreter Mustafa
Taşar'ın ismi de
değiştirilecekler arasında
anılmaya başlandı
TÎHP
• ADANA (Cumhuriyet
Güney tlleri Bürosu) - CHP İl
Başkanı Ziya Yergok,
medyanın olumsuz
yaklaşımına, kısıtlı bir
ortamda çalışmalanna
karşın yüzde 4.65 oranında
oy almalannın önemli
olduğunu, ancak bu sonuca
'başan' ya da 'zafer' olarak
bakılamayacağını söyledi. İl
meclisi yöneticileriyle birlikte
basın toplantısı düzenleyen
CHP İl Başkanı Ziya
Yergök, seçimin galiplerinin
RP ile MHP olduğunu
soldaki üç parti SHP. DSP ve
CHP'nin başanlı
olamadığını belirtti.
CHP'nin hertürlü
olumsuzluğa karşın bir
büyükşehir, 4 il, 30 ilçe ve 30
beldede belediye başkanlığı
kazanmasının olumlu
olduğunu vurgulayan Ziya
Yergök, "Bu sonucu başan,
zafer olarak görmüyorum.
Muhteşem birsonuç
olarak değerlendirmiyorum"
dçdi. Yergök, SHP'nin
oyunun ciddi oranda
gerilediğini. DSP'nin de
gerilediğini, ancak CHP'nin
06 beklenen oyu alamadığını
belirtti.
Önder Sav, sağ ve sol partilerin birliği önkoşulsuz sağlamalan gerektiğini söyledi
BarolarBirliği:BirleşinAymazlığasonTurkve
Barolar Birliği Başkanı
Önder Sav, başta liderler
olmak üzere siyaset
adamlarının, aymazlıktan,
görmezlikten süratle
kurtulmalan veayaklannın
altındaki zeminin
kaydığını görmelerinin
şart olduğunu söyledi.
1ŞIK KANSU
ANKARA:
Türkiye Barolar Bir-
liği Başkanı Önder Sav. başta lider-
ler olmak üzere siyaset adam-
lannın, aymazlıktan, görmezlikten sü-
ratle kurtulması. ayaklannın altındaki
zeminin kaymakta olduğunu görmesi
gerektiğini söyledi.
Sav, "•Siyasal yelpazede, merkez sağ-
da ve solda bulunan si\ asal partiler önko-
şulsuz ve özverili bir şekilde bir aray a gel-
meüdir" dedi.
Sav, 27 Mart seçimlcrinde RefahPar-
tisi \e Milliyctçı HareketPartisidışında-
kı bülun parlılenn oy kaybına uğ-
radığını anımsatarak, Doğru Yol Parti-
sı'nin yüzde 6 oy kaybına karşın, gün-
lerdir bay ram hav ası içinde olmasını an-
lamanın zorluğunudılegetirdi.
Kartal acıkladı
DEP'ten
solittifaka
destek
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)-Solda birlik tartışmalan-
na DEPliler de katıldı. DEP
Genel Başkan Vekili Remzi
Kartal. sistemi sivilleştirmeyi
hedefleyen ilkeli bir sol ittifakın
içinde yer alabileceklerini belır-
terek "Türkiye'de sahte solcu-
luk anlayışı yıkılmadıkça, solda
birlik zor gerçekleşir" dedi
DEP Genel Başkan Vekili
Merkcz sağ ve merkez soldaki
partilerin birleşmesinin. bu ko-
şullarda mümkün olamayaca-
ğını savunan Kartal, bu partile-
rin programlannın alternatif
olamadığını ve politik anlamda
büyük bir çözümsüzlük yaşa-
dıklannı söyledi.
Kartal, herhangi bir partide
birleşme yerine ilkeli bir sol itti-
fak yapılması gerektiğini belir-
terck görüşlerini şöyle dile ge-
tirdi:
"Bize göre, solculukla ve sos-
yal demokratlıkla ilgisi olmayan
partiler, sol birlik çerçevesi içine
alınıyorlar. Bunun lürkive've
bir yararı olmaz. Ecevit'in bir
sosyal demokrat kişilik olarak
gösterilmesi, Türkiye'de sol bir-
liği gündeme getirenlerin bu bir-
likten ne anladıklarını çok iyi
göstermektedir. Ecevit'in yer
aldığı bir birlikte olmamız müm-
kün değildir."
Halkın, sol kesiminin ittifa-
kından yana olduğunu belirten
Kartal, şunlan söyledi:
"Türkiye'de başta Kürt soru-
nu ve demokratikleşmev le ilgili
temel sorunları çözmej i hedefle-
yen bir sol anlay tşın içinde oluş-
turulacak sol partiler ittifakı
halkın tek beklentisidir. Parti-
miz, bu çerçevede üzerine düşeni
her zaman yapmaya gajret edc-
cektir." tl Gend Mecüasonuçları:SHPyüzdel3.61,DSP yüzde 8.82, CHPyüzde4+Yüzde 27.05
İktidann diğer ortağı Sosyal De-
mokrat Halkçı Partisi'nin oy kaybı-
na da siyasal ve sosyal bahaneler
bulmanın mümkün olduğunu, her
partinin kendi oyunu başanlı ve
yeterli göstermek için çeşitli baha-
nelere sığınabileceğini aktaran Sav,
şöyle konuştu:
"Seçim sonuclannın belirlenme-
sinden sonra ülke düzeyinde özellikle
RP'li yönetici ve secmenlerin değer-
lendirme ve sevinçlerini, başka sec-
menleri tahrik ve taciz edecek boyut-
larda açığa vurmaları, RP'nin gele-
cekte ülkede genel seçim başarısı
sağlaması halinde neler düşünülüp
sergileneceğininin göstergesi olmuş-
tur.
Devlet işlerinde hukukun üstünlü-
ğünü tanıma yerine dini üsrün rurrna, di-
nin tüm toplum yaşamına ve siyasete yön
vermesini benimseme ve uygulama an-
layışı, demokratik iaik hukuk devleti ve
çağdaş uygar yaşam ile bağdaştınlamaz.
Gelecekte böyle düşünen siyasal
eğilimlerin ülke vönetimine ege-
men olması. giderek sadece de-
mokratik, İaik hukuk devletini
değil, cumhuriyeti ve devletin di-
ğer temel niteliklerini de tartı-
şmayı, rejimi tartışmayı Türki*
ye'nin gündemine getirebilir."
Birleşin
Türkiye Barolar Birliği Baş-
kanı Önder Sav, insanlann ge-
lecek için böyle endişelere yö-
nelmesinde. gelmiş-geçmiş tüm
M>asal iktidarlann ve tüm par-
tilerin derece derece günahı bu-
lunduğunu kaydedettti.
Sav. demokratik. İaik hukuk
devleti kurumlannınyozlaşma-
sına, dinin siyasete alet edilme-
sine, İaik eğitimden uzaklaştın-
lmasına hoşgörü ile bakıla
bakıla toplumun, Cumhuri-
yet'in ilk yıllanndan da geriye
cekilme yoluna sokulduğunu
savundu.
Önder Sav, sözlerine şöyle
devam etti:
"Gerceği göriip susan. günü-
nü gün etmeve çalışan adamsen-
deci aydınların da bu ayıplarda
payı siyaset adamlarından aşağı
değiMir.
Once siyasal iktidar mücade-
lesi yapan, ülke vönetimine talip
olan siyasal partiler ve başta li-
derler olmak üzere siyaset
adamlan, aymazlıktan, görmez-
likten süratle kurtubnalı, ayak-
larının altındaki zeminin kay-
makta olduğunu görmelidirler.
Demokratik, İaik hukuk devleti,
eksiksiz insan hak ve özgürlük-
leri, çağdaş bir demokrasi için
siyasal yelpazede merkez sağda
ve solda bulunan siyasal partiler
önkoşulsuz ve özverili bir şekilde
bir araya gelmeli, içlerindeki bü-
yümeye. bütünleşmeye engel
kimi ufak püriizleri aşıp ülkemi-
zin bugünü ve geleceği için
sağlıklı yapdaşmalar oluştur-
malıdır."
Önder Sav. bu önerilerin ya-
şama geçirilmediği takdirde,
seçmen ve toplumun. hem
buna yanaşmayan siyasal par-
tileri ve hem de vazgeçilmez
sanılan parti liderlerini kolayca
ayıklayıp geride bırakacağını
sözlerine ekledi.
BIZBIZE
ERDAL ATABEK
Eıdost: Biıliğiııyoluemekçive gençlikte
Muzzafer tlhan Erdost, birlik koşulunun, gençliğin devrimcileşmesinin önündeki engellerin
kaldınlması ve emekçilerin demokratikleşme sürecine çekilmesine bağlı olduğunu söyledi
ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Ya-
yıncı-yazar Muzaffer İlhan Erdost. Kürt
aynlıkçı hareketi. övünç duyulan ulusal
değerleri sorgulamaya başlayınca. genç-
lik ve emekçilerden. tarikatlara ve şoven
millıyetçi saflara kaymalann yoğunlaş-
tığını söyledi. Erdost, sosyal demokrat-
lan birleştirmenin yolunun, gençliğin
devrimcileşmesinin önündeki engellerin
kaldınlması ve tüm emekçilerin demok-
ratikleşme sürecine çekilmesine bağlı ol-
duğunu savundu.
Toplumun dinsel inançlara göre yö-
netılmesini ilke edınen ve bu nedenle de
temelinde "seriat" özlemi bulunan RP'-
nin, sağını da sağlayarak büyük kentle-
rin yerel yönetimlerine oturmasının. ak-
şamdan sabaha olmadığını kaydeden
Erdost, şunlan söylerdi:
"27 Mayıs sonrasının asker kökenli
Cumhurbaşkanı Sunay'ın, ülke yöneti-
mini 'anarşist' yuvası olan İaik okullar-
dan gelecek gençlere değil. imam-hatip
okullanndan yetişecek olan dinsel eğitûn
almış kadrolara teslim edeceklerini söy-
lediği günden bugüne otuz vıl geçti. Bu-
nun nedeni, o yıllarda, kapitalist ve sos-
y aJist sistemlcr arasına sıkışmış bulunan
Türkiye'de, gençliğin devTİmci potansi-
yelini ve başta işçi sınıfı olmak üzere tüm
emekçilerin demokratikleşme istemlerini
soğurmaktı. Dinsel eğitim, militan şeriat-
çıların gemi azıya almaJarı için değil,
emekçilerin, yabancı sermaye ve sermaye
karşısmda "uysallaştınlması' için isteni-
yordu. Bir işadamının deyişiyle, Tür-
kiye'nin Refahlaşması için değil, Refah'-
ın Türkiyeleşmesi için.
Yerel yönetimlerdeki geriye doğru de-
ğişmenin bir başka nedenini de, kentleş-
menin niteliğinde aramak gerekir. Kent-
ler sanayileşerek kırsal alanın fazla niifu-
sunu emmedi. Kırsal alanda yoksullaşan
yığınlar, kentlerin varoşlarına itildi.
Kentlerin varoşlarında oluşan gecekon-
Keilt Ve klP kÜltÜrÜ Nekentlersanayileşmiştirve
ne de kırsal alan. Toplum, gerçek anlamda "burjuva toplumu'
olmadığı gibi, emekçi de, belirîeyici anlamda, modern işçi
sımfına evrimleşmemiştir."
Muzaffer İlhan Erdost
dular, giderek kentin çevre-
sini bir 'gerdanlık" gibi
sardı. Başlangıçta günün
iktidarlarına bağımlı bir po-
litika izleyen gecekondular,
devrimci devinimlerin ka-
barmasıyla, bepsi değilse de
çoğu. devrimci alanlar oluş-
turdu.
İlk gelenler. kırsal kültü-
rün taşıyıcıları olmakla bir-
likte, kentsel kültürü be-
nimsemeye gönüllüvdüler
ve kırsal kültürle kentsel
külrürün yeni sentezlerini oluşturdular.
Bunların ardından gelen ve her biri ayrı
bir kasaba oluşturan, ama adı gecekondu
olan birimler, kent kültürüyle eklemleş-
medi. Kent kültüründen kendini yalı-
tmakla da kalmadı; geldiği kırsal alan-
dan kent çevresine taşıdığı kültürü (özel-
likle tarikat kültürünü), kent kültürüne Şoven mİUİyetÇllİk
egemen kılmaya çalıştı. Bu, kentliye,
"Sen benim gjbi düşüneceksin' diye da-
yatmak demekti. Yerel yönetimlerde ger-
çekleşen budur.
Doğal ki, bunun nedeni, sanayileşme-
nin yetersiz olmasıdır. Ne kentler sanay i-
leşmiştir ve ne de kırsal alan. Toplum,
gerçek anlamda "burjuva toplumu" ol-
madığı gibi, emekçi de, belirîeyici anlam-
da, modem işçi sımfına evrimleşmemiş-
tir."
ırksal gericiliğin maddi te-
melıni oluşturmaya de-
vam ettiğini aktardı ve şu
görüşleri savundu:
"Gerçek anlamda ulus-
laşmanın tamamlanmamış
olması. yönetici egemen
kadrolann ulus birliği ile
"ırk birliği'ni özdeşleştir-
mesinden kaynaklanan
Kürtler üzerindeki baskı,
özellikle 12 Eylül militar
yönetimi döneminde, Kürt
avrılıkçılğını besliyor ve
şiddete yönelriyor. Şiddet vöntemleri
karşılıklı gündeme gelerek tırmandınh-
yor. Burada. bir uluslaşma sürecindeki
çelişkilerdcn ve bu anlamda bir demokra-
tikleşmeden değil, ırklar çatışmasından
söz etmek daha doğru olur.
Kürt ayrüıkçılığı
Erdost. Türkiye'nin, uluslaşma süre-
cini tamamlayamadığını, özellikle kırsal
alanın, dinsel gericiliğin; kasabalann ise
Özellikle. Kürt aynlıkçı hareketi, bas-
kıva uğrayan Kürtlerin demokratik is-
temlerine destek veren demokrat ve ile-
ricilerle birlikte. övünç duyacağımız
ulusal değerleri sorgulamaya başlayın-
ca. gençlik içinden ve emekçi yığınlar-
dan, tarikatlara ve şoven milliyetçi saf-
lara vığılmalaryoğunlaştı. Her devrimci
ve demokratın övünç dmacağı değer-
ler, örneğin, Ulusal Kurtuluş Savaşı, hi-
lafet ve şeriata son veren cumhuriyet.
emperyalist saldırganlan topraklan-
mızda yenilgiye uğratmış onur duydu-
ğumuz liderler. karalanarak sorgulan-
makla gerıdlikle aşnı paralele düşüldü.
Bununla da kalmadı, demokratik saf-
lardan itilen gençlik ve emekçi yığınlar.
gericiliğin açılan kucağına kayıverdi."
Sosyal demokrasinin, 12 Mart yan
askeri darbesinin kurduğu ıdam seh'pa-
lannın ortamında yükselişe geçtiğini,
gerilemesinin de. kendisini "veba" gibi,
kendi solundan yalıtması ile başladığını
aktaran Erdost, solun birleşmesine iliş-
kin şu önerileri dile getirdi:
"Sosy alist solun, gerek 12 Eylül öncesi
sokakta, gerek 12 Eylül militer yöneti-
miyle birlikte işkencede, cezaevinde, da-
rağacında ezilmesi, sosyal demokrasinin
de gücsüzleşmesine, pörsümesine neden
oldu. Sovyetler Birliği'nde sosyalist siste-
min dağılması ve dünya devrimci hareke-
rinin gerilemesi de. bağımsızlaşma ve öz-
gürleşme özlemlerini gerilerti. Bunun
yansıması ölçüsünde Türkiye'de sosyal
demokrasi geriledi ve sosyalist ideoloji-
nin canlılığını yitirmesi ölçüsünde de sos-
yal demokrasi kendi içinde bölünmeye
başladı.
Sosyal demokratları birleştirmenin ve
temsil ettiği sımf ve katmanları kendi ya-
nına çekmenin yolu, gençliğin devrimci-
leşmesinin önündeki engellerin kaldırıl-
masuıa, başta işçi sınıfı olmak üzere tüm
emekçilerin demokratikleşme sürecine,
canlı bir biçimde çekilmesine bağlıdır.
Ama bu ülke, üç y ılda ürettiği tüm buğ-
daym değerini dolar olarak bir yıllık dış
borç faizi olarak dışarıya ödemeye de-
v am ederse ve bir o kadar değeri (Kürtler
üzerindeki baskıyı sürdürmek için) zor
araçlannı harcar ve tüketirse, emekçile-
rin demokratikleşme istemlerinin maddi
koşullanna sahip olamaz. Bu nedeniedir
ki. sosyal demokrasi dahil, tüm demok-
ratik ve devrimci güçler, bu iki önemli
' ayak bağmdan ülkeyi kurtaracak dev-
rimci politikalar üreterek, bu politikalan
üretme ve uygulama süreci içinde birleşe-
bilirler. Birleşme tartışmalan yaparak
değil."
KasabaInsanmı
Tanımayınca...
Şaşınp kalırsınız. Şimdi herkes Refah Partisi'ne kim-
lerin oy verdiğini sorup duruvor. Çevrede öyle insanla-
nn görülmeyişi şaşkınlığı korkuya çeviriyor. Yolda yü-
rürken ara sıra gordüğü tesettürlü genç kızların, çarşaflı
kadınların, çember sakallı er<eklerin bir anlık fotoğrafı-
nın sürekli bir iktidar filmine dönüşmesi, bir dizi değişi-
min hareket noktası oluyor. Şaşkınlık korkuya, korku
tepkiye, tepki güven arayışınadönüşecektir. Güven ara-
yışı da yeni bir sürecin başlangıcı olacaktır.
Laikliği benimsediği düşünülen sağ partilerin birleş-
mesi için yoğunlaşan toplumsal baskı; sol partilerin bir-
leşmesi üzerinde artan yığınsal istek, bu arayışın politik
platformudur. Ordunun devlet yoluyla dolaylı ya da doğ-
rudan müdahale etmesi de güven arayışının etkin bir ifa-
desi olarak eskisinden çok farklı bir yorumla beklene-
cektir. Güven arayışı İaik yurttaşların kendi aralarında
etkin biçimde örgütfenme iradesini de gündeme getire-
cektir. Bu arayışların hepsi de şu anda ortadadır. Kimisi
açık, kimisi kapalı yolların nereye çıkacağı da belli değil-
dir. Ama, her zaman geçerli bir doğru gene unutulma-
malıdır:
'Nedenler değiştirilmeden sonuçlar değiştirilemez...'
•••
Köylerin üretim alanları olmaktan çıkmasıyla başla-
yan iç göçler eski kentleri kasabalaştırdığı zaman, bu-
günün temelleri de atılmıştır. istanbul'a, izmir'e, An-
kara'ya göçen insanlann bu kentlere akmı seyirlik bir
olgu olarak kabul edilmiş, nedenler değiştirilmediği için
de sonuçları benimsenmiştir. Belediye başkanlarının
görevleri de bu yoğunluklara hizmet götürmek olarak
görülmüştür. Bu kentlerin yol, su, ulaşım, yerlesim, eği-
tim, sağlık. çöp gibi sorunları çözümsüzlükleri artarak
sürecektir, ama bundan daha önemli bir sorun gözardı
edilmiştir.
Kent insanı' kendi kentinde yitip gitmiş; kasaba insa-
nı', eski kentleri kasabalaştırarak yerleşmeyi sürdür-
müştür. •Kentli" ile 'kasabalı' arasında temel farklar
vardır, bunlar bilinmedikçe daha çok şaşkınlık yaşana-
caktır...
•••
7CenW;'nin özellikleri, endüstri toplumunun insanı ola-
rak bireyleşmiş, yabancı korkusunu aşmış, kenti koru-
ma ve ortak yaşama bilincine ulaşmış, kent yaşamına
ortak olabilmiş, kendi hakkını koruyan, başkasının hak-
larına saygı duyabilen, geleceğini kendi iradesiyle kura-
bileceğine güvenen insan olmaktır.
'Kasabalı', tanm toplumunun insanı olmayı sürdürür.
Birey değildir, ailenin bir parçasıdır. Yabancı korkusuy-
la yaşar. Koruma duygusu kendi eviyle, kendi ailesiyle
sınırlıdır. Onların dışını kendi yaşama alanı saymaz. Or-
tak yaşama katılmaz. Kendi hakkının korunmasını baş-
kalarından bekler; başkasının hakkına saygı duymakav-
ramına sahip değildir. Geleceğini kendi iradesiyle kura-
bileceğine güvenmez. Hem kendine güveni yoktur, hem
de geleceğe güveni yoktur.
Bu farklar nedeniyle de 'kentli' demokratik ilişkilere
yatkındır, oysa kasabalı', otokratik ilişkilerde rahat
eder. 'Kentli' için kadın-erkek eşitliği, insanlık kavramı-
nın gereğidir, oysa 'kasabalı' için böyle bir eşitlik ola-
maz. 'Kentli' anlayışta evrensel kimlik gelişir, barış,
dostluk, eşitlik insanları birleştirecektir. 'Kasabalı' anla-
yışta ise yerel kimlik çok önemlidir, savaş, düşmanlık,
üstünlük egemen olmanın araçlarıdır.
Sosyal tarihimiz için önemli olan 'kentli insan' yetişti-
rememiş olmak, 'kentli insan' olanları çoğaltamamak,
buna karşın kasaba insanı'm heryollaarttırdığımızıgö-
rememektir. Demokrasinin önündeki toplumsal baraj da
budur. Aile içindeki otokratik yapı. ezberci eğitimin eleş-
tirel zekayı köreltmesi, uygarlık simgelerinin bilinçle de-
ğil de inançla öğretilmesi, bugünkü durumun değir-
menine su taşımıştır.
Sonuçta da 'kasabalı' kendi ideolojik kalıpları olan et-
nik köken kimliğini. egemen milliyetçiliğini, kul olmayla
rahatlayan kaderci din inancını siyasal plana taşımıştır.
Hem de yıllardır bu üç özelliği de gıdıklayarak oy alan
sağ partileri ıskalayarak kendi kimliklerini ifade eden
milliyetçi MHP'ye, din inancını temsil eden Refah Par-
tisi'ne yönelerek asıl kimliklerini açıklamışlardır. Gü-
neydoğu'da Refah Partisi'nin aldığı oylar yanıltıcı olma-
malıdır, oradaki oylar yerel kimliğin geçici emanetidir.
Dinsel söylemle kesişme, çaresizliğin ifadesi olmalıdır.
Şimdi sağ partiler olan DYP ile ANAP'ın birleşmesin-
den medet umulması da şaşkınlığın ifadesi olmalıdır.
Yıllar boyunca bu eğilimleri destekleyen, bu eğilimlere
yaslanan, bu eğilimleri köpürterek oy alanlar, iktidar
olanlar onlar değil midir? Onların iftiharla açıkladıkları
geçmişleri bugünün mimarları değil midir? DYP ve
ANAP'ın geçmişi Adalet Partisi değil midir? Adalet Par-
tisi'nin geçmişi Demokrat Parti değil midir? 'Siz isterse-
niz hilafeti bile getirebilirsiniz' diye kendi grubuna ses-
lenip iktidarını kurtaran efsane Başbakan Adnan Men-
deres Refah Partisi'nin başbakanı mıydı? O Demokrat
Partinin başbakanıydı, bugün o sözlerin doğrultusu si-
yasal plana taşınmıştır. Bu sağ partilerin birleşmesi mi
Türkiye'yi şeriat cumhuriyeti olmaktan kurtaracak? Ad-
nan Menderes de, Süleyman Demirel de, Turgut özal
da, Mesut Yılmaz da, Tansu Çi||er de yerel kimliklerin,
egemen mıllıyetçılığın, kaderci dinin emanetçiliğini
yapmışlardır. Bugün olan biten; emanetin, asıl sahiple-
rine verilmesidir. Şaşıracak bir şey yok.
Bu ülkeyi kurtaracak olanlar, bu toplumu geleceğe ta-
şıyacak olanlar, Türkiye'nin illerinde, ilçelerinde, mer-
kezlerinde, çevrelerinde yaşayan 'İaik, cumhuiiyetçi,
çağdaş, uygar, evrensel değerlerin mirasını taşıyan, de-
mokrat insanlar'dır. Hiç unutulmamalıdır ki kentlerde
yaşayanlar 'kentli'; ilçelerde yaşayanlar 'kasabalı' de-
ğildir. Kentli'ya da 'kasabaiı' olmak, yaşadığı yerle de-
ğil. taşıdığı bilinçle belirlenir Bu ülkeyi de, kendimizi de
ancak biz kurtarabiliriz.
Biz kim miyiz? Biz; kültür milliyetçiliğini dünya uygar-
lığına katacak olan, yaşayan herkesin dil, din, inanç öz-
gurluklerine saygılı, bunun ,Ç
jn
\aı
^ cumhuriyeti k'oru-
maya kararlı, Atatürk'ıvn Hderlığint bilinçle kavramış,
demokrasiyi kurmaya azimii cumhuriyetçileriz.' Gücü-
müzü biliyoruz, gücümüzü tanıyoruz, onh'u kullanmaya
kararhyız...
Ülman: Solda birlik şart
İstanbul Haber Servisi - CHI>İstanbul İl Başkanı Haluk
Ülman. Beşıktaş ın SHP'lı Beltdiye Başkanı Ayfer Atav'ın
solda birleşme sağlanıncaya kida r
$HP, DSP ve CHPİi
belediye başkanlannı partilerinden istifa etmeye
çağınnasına ilişkin olarak yap:,ğı açıklamada. Atay'ın
çağnsına önce SHP'lı belediye başkanlannın uyması
gerektiğini soyledı. Solda bırlı|,n
gerçekleştirilmesinin şart
olduğunu söyleyen LJlman. aky takdirde sosyal
demokratlann iktidara gelemt» eceğine dikkat çekti
CHP'nin her zaman için bırleş-neye h a z ı r o idu ğunu
vurgulayan Ulman. SHP'yı yere
| seçimlerden önce CHP
çatısı altında bırleşmcyeçağırdidann, hatırlatarak bu
çağnrun hala geçerli olduğunı,ı^]irtti
ülman, "Birleşme
CHP çatısı altında olacağı ıçınbin,,, partinûze üye belediye
başkanlarının istifa etmesine g^^ yO
k."