06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet7IL Y1LSAYI25040 S A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 28NİSAN1994PERŞEMBE Anne ya da babasını genç yaşta kaybeden pek çok kişi, aynı şeyin kendi başlanna da gelebileceğinden endişe duyuyor ÖlümüngölgesindeyaşayanlarÇeviri Senisi- Anne babalannı genç yaşta kaybeden pek çok kişi, aynı şeyin kendi başlanna da gelebi- leceği endişesiyle yaşamlannı sürdü- rüyor. Nedeni bir türlü belirleneme- yen rahatsızlıklann ardında yatan, bazen bu tür bir ölüm korkusu olu- \ or. Babalan 40"lı ya da 50"li yaşla- nndayken kalp krizinden öien pek çok erkek, kendilerine de aynı şeyin otma olasılığının çok yüksek oldu- ğuna inanırken. anneleri meme kan- serinden ölen kadınlar da aynı şeyle- ri düşünmekten kendilerini alamı- yor genellikle. Yaşamlannın büyük bir kısmını ölümün gölgesi altında geçiriyorlar. Amenkalı >azarEricBeme,"Mer- haba Dedikten Sonra Ne Dersüıiz?" adlı kitabında bu soruna yer veri- yor. Yazar, babası 40 yaşındayken ölmüş bir erkeğin yaşamının 4O'lı yıllannı endişe içinde geçireceğini, en yıpratıcı dönemi ise 39-40 yaşlan arasında yaşayacağını belirtiyor. Babası 49 yaşındayken kalp krizin- den ölen Dr. Tim Jones bu duyguyu yakmdantanıvor: "Yetişkiıüiğimin büyük kBmmı babamın hav aletini ensemde hissede- rek geçirdim. Babam bundan kırk yıl önce ben daha dört yaşında bir ço- cukken ölmüş olmasına karşın, bu ölümün bende yarattığı etkiden hiçbir zaman kurtulamadım. Yirmili yaş- lanmdayken daha belirsiz, taıumlan- ması daha güç bir ölüm korkusu çe- kerken, otuzlu ve kırklı vaşlanma doğnı bu, daha gerçek bir duygu hali- ni aldı. Bundan beş yıl önce düzenli bir şekilde jüzmeye başladım. Kalbi- min yeterince güçİü olduğunu ıspatla- u sendromun bazı kurbanlan, ölüm onlara yetişmeden mümkün olduğunca çok şey yaşamak arzusuyla yaşamlannı hızlandınyorlar. Çocuklannın geleceğini güvence altına almalanna yetecek kadar para ya da mal mülk biriktirmeye çalışıyorlar ve sürekli kendilerini daha çok çalışmak için zorluyorlar. mak için yaptığun bu günlük egzer- yüzmezsem, eski korkulanm yeniden siz, benim için ölüme karşı bir muska ortaya çıkmaya başlıyor." görevi görüyor. C'st üste birkaç gün Bu sendromun bazı kurbanlan. ölüm onlara yetişmeden mümkün olduğunca çok şey yaşamak arzu- suyla yaşamlannı hızlandınyorlar. Çocuklannın geleceğini güvence al- tına almalanna yetecek kadar para ya da mal mülk biriktirmeye çalışı- yorlar ve sürekli kendilerini daha çok çalışmak için zorluyorlar. Bu se- fer de bu ağır çalışma koşullannın doğurduğu stresin. korktuklan o er- ken ölümriskinidaha da arttırabile- ceğinden kaygılanmaya başlıyorlar. Peki bu insanlar. anne ya da ba- balannı kaybettikleri o sihirli yaşı geçtiklerinde ne oluyor? Derin bir nefes alıp yaşamlannın tadını çıkar- maya mı başhyorlar. yoksa tehdit devam mı ediyor? Evet, aralanndan lanetten kurtulduğunu, artık nor- mal bir yaşam sürebileceğini düşü- nen insanlar çıkıyor, ancak çoğun- luk, işlerin bu kadar kolay yoluna girmeyeceğine inanıyor. Bu insanlar için endişeleri öylesine yaşamlannın bir parçası olmuş ki o tehlikeli yaşı geçer geçmez kurtulacaklanna inanmalan zor geliyor. Çoğu, "O yaşın üstünde yaşadığım her yıl bana bir armağan gibi geliyor" diyor. Bu insanlara aslında düşündükle- rinden çok daha fazla yaşayabile- cekleri nasıl anlatılabilir bilinmiyor. Bazı psikiyatristler hastalannı ra- hatlatmak için kardiyologlara gö- rünmelerini sağlıyorlar. Ancak bu kontrolden sağlam çıkan kişiler bile, çoğu zaman endişelenmeye devam ediyor. Asla başınıza gelmeyecek bir şey için endişelenerek geçirdiğiniz yıllara sonradan acımaklansa, bu il- letten bir an önce kurtulmaya çalış- mak en iyisi. GAPta balıkçılık olanağı GAZİANTEP (AA) - GAP. bütün üniteleri ile devreye gjrdiğinde. 2.235 kilometre uzunluğundaki nehirlerin yanı sıra, 226.846 hektar alanda balıkçılık yapılabileceği bildirildi. GAP Bölge Kalkmma İdaresi uzmanlanndan Mehmet Erkoc, "GAP Bölgesi Su Crünleri Potansiyeli" konulu incelemesınde. GAP bölgesi iç su ürünleri üretiminin. diğer bölgelere göre düşük se\iyede olduğunu. Türkiye iç su ürünleri üretiminin yalnız yüzde 5.38'inin bu bölgeden elde edildiğini kaydetti. Bölgede üretimin yıllar itibanyla değişiklik gösterdiğini belirten Erkoç. şöylededi: "1988 yılına kadar üretimin büyük bir bölümünü Gaziantep karşılamakta iken 1991 yılında Adıv anıan en fazla üretimin gerçeklestiği il durumuna geidi. Bölgede üretilen su ürunlerinde sazan ilk sırada yer alırken bunu yayın, levrek ve kefal üretimi iztiyor. Bölgede kişi başına tüketimin en fazla olduğu U Gaziantep, en düşük olduğu il •çanlıurfa'dır. GAP bölgesinde, depolama sorunları nedeniyle deniz balığı yalnız kış aylarında tüketilmektedir." Şeker hastasına pankreas gözesi nakli Çeviri Senisi - Şeker hastahğının tedavisinde bir adım daha atılarak bukez iki hastaya pankreas gözesi nakli uygulanarak her gün iğne olma zorunluluğu ortadan kaldınldı. Yosundan elde edilen jölesi bir maddeye sanlı pankreas gözeleri ilk kez şekerli hastalara nakledildi. İki hastasına pankreas gözesi nakli gerçekleştiren Dr. Patrick Soo-Shiong, hastalann kanındaki ensülin oranı normal düzeye ulaşüğından her gün iğne olmak zorunda kalmadıklannı belirtiyor. Gözelerin zamanla gücünü yiürmesi olasılığı göz önünde tutularak hastalara ufak dozlarda ensülin verilmesi uygun görüldü. Yönetimin bakanlık tarafından onaylanması üzerine hastalara öngöriilen göze naklinin yansı uygulanmıştı. Bundan sonra yapılacak uygulamalarda bu dozun arttınlması düşünülüyor. Yöntemin şeker hastalan için kaha bir çözüm olup olma4ığını söylemek için vakit henüz erken. Şeker hastahgı pankreastaki ensülin üreten göze adacıklannın işlevini yerine getirememesinden kaynakJanıyor. Durum böyle olunca kandaki şeker düzeyi yükseliyor. Zira ensülin glikozun çözülmesine neden olarak yemeklerden sonra yükselen şeker düzeyini dengeliyor. Amerika'da sayılan 14 milyona ulaşan şeker hastalannda ölümcül düzeyde sinir, böbrek ve göz rahatsızhklan görülüyor. Şeker hastalannın büyük bir bölümü her gün ensülin iğnesi olmak zorunluluğu taşımamakla birlikte yaklaşık % 10'u şeker düzeyinin sürekli denetimde tutulmasını gerektiren ve gençlerde görülen I. tip şeker hastası olduğundan her gün iğne oluyor. Soon-Shiong ve ekibi gözeleri minik yosun küreler içine yerleştirerek bağışıkhk sistemine karşı koruyor. Her biri toplu iğne başı boyutunda olan gözelerden 670.000 tanesi kannda açılan ufak bir kesikten hastanın bedenine naklediliyor. Hayatbayram olsaÇocuklar için her gün bayram olsa, hep gülebilseler böylesine masumca... Oyunlar kadar mutlandıncı olsa \ aşam; hiç ağlatmasa. Oynay abilecek arkadaş ve pay laşılabilecek küçücük bir alan btılduklanndaki gibi "kardeşçe" yaşayıp, bm üvebilse çocuklar... Ama bütün bunlar olmayacak. Dünyadaki kan ve ateşin ayrımında bile olmaksızın. ağaçtan. lar. Sonra? Sonra, gene ağaçlardan, yeşilden yoksun yerleşim merkezlerinde, yaşamın acı ama gerçek yüzüv le tanışacaklar. Gülücüklerin yerini acılar alacak. İçlerinde bir umut kalacak sadece, "bizler, çocuklanmıza böyle bir dünya yerine, yeşil ve mutlu bir dünya bırakalım bari." (Fotoğraf: HÜSEYİNIRMAK) Karl Kilisesi, Schoenbrunn Sarayı, Schwarzeı^berg Sarayı, barok yapıtlara örnek olarak verilebilir Avusturya'daaaylaşahlanansanat: Barok AYŞÇİLHAN Avusturya'nın pek çok bölgesinde barok yapıtlara rastlamak mümkün. K\ usturya. özellikle Viyana baro- ku yürekten kopup gelen bir muri- ze, yaşayan bir azdir. Önce veba salgını ((679), sonra 1683 Türk ku- şatması ve ülkenin yabancı boyun- duruğuna girme tehlikesinin \arat- tığı dehşet. korku, acı ve ıstıraplar dökülen gözyaşlan sonrasında kur- tuluşun yarattığı kıvanç ve ülkenin yıldızının parlamasıdır bu barok sa- natı! İtalya. Fransa ve Hollana'da çok parlak barok yapıtlan vardır ama. Avusturya'da kine bir "barok devrimi" denilebilir. Karl Kilisesi (Aziz Karl Borro- maeus) Vi>ana'nın başta gelen ba- rok yapıtıdır. Oval kubbeşi. Av- rupa'dakilerin en büyüğüdür. 1713'te yapımına karar verilip 1716'da yapımına başlanmış, 1739'- da bitirilmiştir. Yapının tiim ele- manlan güzel bir uyum içindedir. Kilisenin adı Kral Karl'dan değil, Cermen azizlerinden Karl Borro- maeus'tan gelir. Ünlü mimar Fisc- her von Erlach yapıtını bitiremez. O yaşamını yitirince, yine mimar olan oğlu işe devam eder. tbadetten çok, güzel bir görüntü sunmak için yapıl- mıştır. Birincisi 13'üncü,ikincisi 18'- inci yüzyıla yaklaşırken baş göste- ren veba salgını sırasında, halka bi- raz dertlerini unutturmak için inşa edilmiştir. İkinci örnek Schoenbrunn Sa- rayı'nın çekirdeklerinin atılması 16'- ıncı yüzyıla uzanır. İlk binalar, bir manastınn malıydı. Öncü yapı, İkinci Maximillian döneminde av şatosu olarak kullanıldı. Türkler ilk kuşatmada (1529) binayı topa tuttu- lar. İşte bundan sonra yapıda ba- K,arl Kilisesi Viyana'nın başta gelen barok yapıtıdır. Oval kubbesi, Avrupa'dakilerin en büyüğüdür. 1713'te yapımına karar verilip 1716'da yapımına başlanmış, 1739'da bitirilmiştir. roklaşma başlar. Viyana'da birçok yapıt. acılardan sonra şahlanmıştır. Adeta bahar ile gelen çiçek fışkırması gibi. Birinci Leopold, Ver- sailles'i örnek alarak, Fischer von Erlach'a (Viyana'nın en güzel yapı- tlanna imzasını atmış büyük mi- mar) işi emanet eder. Erlach. 1696'- da başlar. 1700'de iskelet biter. Bi- rinci Joseph dönemi yoğun savaşlar- la geçer. 1737"de Erlach'ın mimar olan oğlu, inşaatı yeniden ele alır. Marie Theressa zamanında devletin kasası yeniden dolunca, Schoenb- runn için kollar yeniden sıvarur (1744-1750). İşte bu sırada ortaya çıkan cephe mimarisi ve o güzelim giriş merdiveni, tam bir barok tarzıdır. Sarayın bahçesinde, Avru- pa'nın en eski doğal parkı bulunur. Birinci Dünya Savaşı bitiminde, Avusturya İmparatoru bütün mülklerini kaybedince. Schoenb- runn Sarayı, Viyana Belediyesi'nin malı olur. Barok yapıtlardan söz ederken. Schvvarzenberg Sarayı'na değinme- den geçilemez. İkinci Viyana kuşat- masmdan sonra yapıian en büyük eserlerden biridir. Türk siperlerine çok yakın bir bölgede, 1697'de inşa- at başlar. 1704'te şekil i\ice belirir. Özellikle bahçe, barok biçeminin (stilin) baş yapıtıdır. Bu başyapıt. mimarbaşı Fischer von Erlach"- ındır, tamamlanması oğluna kal- mıştır. İç mimari dc baroktur. mer- mer salon ünlüdür. Rubens'in bir- çok tablosu. bu sarayda sergilen- mektedir. 18'inci yüzyılı donatan Avustur- ya. daha çok Viyana barokunu ele aldığımız şu birkaç örneğe. Viyana Milli Kütüphanesi'ni de eklemeli- yiz. Viyana Milli Kütüphanesi, eski sur içi kısmında, imparatorluk sa- ray külliyesi (Hofburg) kapsamın- dadır. Binanın önünde tmparator İkinci Joseph'in (1765-1790) heykeli bulunmaktadır. Kütüphanenin yapılması 1680 sıralannda tasar- lanmış, ne var ki Türk ordusunun 1683'te Viyana'yı kuşatması sonu- cunda projenin uygulanmasından vazgeçilmiş ve inşaata ancak 1723'- te, ama bu kez çok daha geniş tarz- da ve büyük çapta başlar.mıştır. 1723-1726 yıllan arasında Fischer von Erlach'ın planlanna göre oğlu Joseph Enunanuel tarafından inşa edilmiş olan bina. bu iki barok mi- mannın en olgun ve sadeliği ile Avusturya barok döneminin en önemli ve karakteristik eserlerinden biri sayılmaktadır. Sigarayı bırak, bebeğin sağlıUı doğsvm Çeviri Servisi - Araştınnalar, sigarayı bırakma konusunda hamileliğin ilk üç ayının bile geç sayılmayacağını ortaya koyuyor. Daha önce yapıian araştırmalar hamilelik dönemi boyunca içilen sigaranın prematüre ya da düşük kilolu bebek riskini arttırdığını göstermekle birlikte, ilk üç ay içinde sigaranın bırakılması durumunda bebeğe nasıl bir etki yapacağı konusuna açıklık kazandırmamıştı. 4.876 denek üzerinde gerçekleştirilen araştırma sonucunda, hamileliğinin ilk ayında sigarayı bırakanlann % 6.7'si, bırakmayanlann ise % 9.1 'inde erktn doğum görüldü. Düşük kilolu bebek doğum oranı ise, sigarayı bırakanlarda % 6.7 iken, sigara içmeyi sürdürenlerde % 9.6 idi. Araştırma. bu konuda en şanslı deneklenn yine de hiç sigara içmeyen anne adaylan olduğunu destekliyor. Bu gruba giren anne adaylan olduğunu destekliyor. Bu gruba giren anne adaylannın erken doğum riski % 5.9 iken, düşük kilolu bebek doğurma oranı da % 5.5. Bebek sahibi olmak isteyen sigarayı bıraksın Uzmanlar bebek sahıbı olmak isteyenlere sigarayı bırakmalannı öğütlüyor. Bu konuda bir adım atmak için, hamileliğin ilk üç ayının da geç olmadığı belirtiliyor. Araştırma ilk üç aylık dönem sonrasında sigaranın bırakılması durumunda ne tür bir etki yaratılacağı konusunu incelememekle birlikte, genel eğilim, nedenli önce bırakıhrsa olumsuzlukriskininde o denli azalacağı yönünde. Hamileliğin 36. haftasından önce doğan, ya da doğumdaki ağırlığı 2.2 kg'dan az olan bebeklerin hastalanma ya da ölümriskidaha yüksek. Bu nedenle araştırma, anne adaylanna çok önemli bir uyan nıtelıği taşıdığı gibi "Hep sigara içiyordum. Şimdi bırakmam neye yarar" sorusuna da ışık tutuyor. İstatistiklere göre, erken doğumlann % 39'u. düşük kilolu bebeklerin de % 10'u sigara içen annelerden kaynaklanıyor. Sıgaranın zararlı olduğu konusundaki tüm kanıtlara karşın anne adaylannın % 25'inin bu alışkanhktan vazgeçmediği belirtiliyor. Uzmanlar, hamile kadınlar için özel sigara hırakma programlan uygulandığını. bu programlardan % 14-27 oranında olumlu sonuç alındığını da sözlerine ekliyor. Bu araştırmalara ek olarak. sigara içen anneden doğan kız çouklann da ileride erken doğum ya da düşük yapma riski taşıdığı. erkek çocuklarda da kimi cinsel bozukluklar olabileceği; dumanlı bir ortamda büyüyen çocuklann daha sık astım krizi geçirdikleri ve solunumda güçlük çektikleri bildiriliyor. Göksu Deltası'nda kuşlar artıyor MERSİN (AA) - İçel'in Silifke ilçesindeki Göksu Deltası'nda alınan önlemlerle. yaban hayatında önemli gelişmeler olduğu ve kuş sayısında artışlar meydana geldiği bildirildi. İçeİÖzel Çevre Koruma Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre. Göksu Deltası'nda bu yıl avcılann yasaklara uymalan sağlandı ve yumurtadan çıkan kuş sayısında iki kat artış kaydedildi. Birkaç yıl öncesine kadar. nesli yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan sazhorozu ve turaçın 200çifte ulaştıgını belirten yetkililer, bölgede sürekli ve gecici olarak konaklayan su kuşlannın sayısının da 80 binden 130 bin dolayına yükseldiğinin tahmin edildiğini bildirdiler. Yetkililer, 1990 yılında Bakanlar Kurulu karanyla özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilen Göksu Deltası'na, kasım ve aralık aylannda Avrupa'nın çeşitli yörelerinden gelen İcuşlann mart ayına kadar kaldıklannı söylediler. Yaklaşık 15 bin hektar alanı kapsayan Göksu Deltası'nda başta flamingo, pelikan. yabanördeği ve sakarmeke olmak üzere 330 dolayında kuş türü bannıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle