30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriyeC70.YILSAYI2B084 S A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 22NİSAN1994CUMA Cerrahpaşa UygulamaAraştırmaMerkezi'nde kullanımagirecek 'excimerlaser'aygıtıgöz kusur vehastaliklamııküçük biroperasyonlagiderecek Gözlükvelensinpabucudamaatüıyorİstanbul HaberServisi - İlerlemiş miyop, hipermetrop veastigmat gibi göz kusurlannı büyük çapta normal düzeyeindiren "excimer laser" aygıtı. mayıs ayından itibaren Cerrahpaşa Göz Hastahklan ve Kornea Transplantasyonu Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde hizmetegiriyor. Göz kusur ve hastahklan (oftalmoloji) alanında bir çığır olarak kabul edilen aygıtla, 30 saniyeük bir operasyon sonrasında ilerlemiş göz rahatsızlığı çekenler gözlük ve kontak lensten kurtuluyor. ABD'de yaklaşık 2000dolara (yaklaşık 74 milyon TL) mal olan tedavi yeni açılacak merkezde yan fiyatına gerçekleştirilecek. Kullaıumı çok yaygın Araştırma Merkezi'nin yönetimini üstlenen Prof. Dr. Celal Erçıkan, bu konudaşöylediyor: "Bu aygıt halen ABD, Almanya, M.ayıs ortalannda çalışmaya başlayacak olan Cerrahpaşa Göz Hastahklan ve Kornea Transplantasyonu Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin yönetmeni Prof. Dr. Celal Erçıkan, 'ABD'de 74milyona yapılabilen bu operasyonu hastanemizde yan . ' fîyatına gerçekleştireceğiz' diyor. fngilrere, Fransa, İtalva başta olmak üzere diinya üzerinde yaygın olarak kullanüıyor. Bugüne kadar 4 bini aşkın ameliyatta "e.umer laser'in başarı oranı yüzde 92 olarak saptandı. Bunca önemli bizmet görecek bu ay gıt ne yazık ki eski İ. C. Rektörü Cem'i Demiroğlu zamanında engeüendi. Hatta aygıtla iJgili olarak yurtdışında "kobay" üzerinde kulîanıldığı gibi hiçbir bilimsel temeli olmavan iddialar ileri sûriildü. Ancak çağın gerisinde kalan bu düşünce vapısı doğal olarak bilim karşısında iflasetri. Yeni açılacak merkezimizdehizmete girecek bu cihaz ilerlemiş göz rahatsızlıkları bulunan kişilerde y aygın bir şekilde kullanılacak." Aygıtın özeHikleri Araştırma Merkezi'nin uzmanlan Doç. Dr. Halil Bahçecioğlu, Doç. Dr. Turgay Akrunç, Doç. Dr. Bozkurt Şener, Doç. Dr. Murat Öncel ve Doç. Dr. Murat Karaçorlu avgıtla ilgili şu bilgileri verdıler: "Ozellikle mivop teda>isirıde. hı/la yer edinen ve giderek yaygın kabul gören sistem üzerindeki çalışmalar 1980'li vılların ortasında başlamıştır. tnsan üzerinde 1988yılında başlayan çabşmalarla beraber 'eximer laser' sistemi bu tarihten itibaren klinik kullanım içindeki yerini almıştır. Şimdiye kadar daha çok gözlük veya kontak lensten kurtulma süresi olarak lanse edilen sistem. gerçekte sadece bu kadarla kalmayıpaynı zamanda halk arasında göz nakli olarak bilinen kornea transplantasyonu ve diğer birçok göz hastalıklannın tedavisinde de önemli biralternatif oluştuımaktadır. Cihaz aynca göz tabakası iltihaplanmalannda da başanyla kullanılmaktadır." Doğru hasta seçimi "Eximer laser"cihazının u>gulanması konusundaen önemli konunun doğru hasta seçimi, doğru endikas>onlar. titiz ve kontrollü çalışma olduğunu belirten uzmanlar, bilgisayarla çalışan sistemin herhangi birgenel veya lokal anestezi gerektirmeksizin 30 saniyelik bir operasyonla gerçekleştirildiğinedikkat çektiler. Uzmanlar bilşisay arla çalışan sistemin herhangi bir anestezi gerekmeden 30 saniyelik biroperasyonla gerçekleşeceğini söylüyor. Eğirdir Gölü'ne 'mavi bayrak' • Yetkililer, yapılan incelemeler sonunda gölün 'mavi bayrak' almaya hak kazanması durumunda, Eğirdir ve çevresinin önemli bir turizm hareketi yaşayacağını söylediler. EĞİRDtR (AA>- Eğirdir Gölü, turistik açıdan büyük avantajlar sağlayan "mavi bayrak"ı almaya hazırlanıyor. Alınan bilgiye göre, Turizm Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı uzmanlannca Eğirdir Gölü'nde, "mavi bayrak" kriterlerinin bulunup bulunmadığı konusunda incelemeler yapılıyor. Yapılan ilk incelemeler sonucu Eğirdir Gölü'nün suyunu temiz bulan uzmanlann, ölçümlerini yaz aylan boyunca periyodik olarak tekrarlayacaklan •. •ildirildi. Türkiye'deki ilk göl Yetkililer. Eğirdir Gölü'nün "mavi bayrak" projesi içine alınan Türkiye'dekı ilk göl olduğunu belirterek, yapılan incelemeler sonunda buna hak kazanılması durumunda Eğirdir ve çevresinin önemli bir turizm hareketi yaşayacağını söylediler. "Mavi bayrak" almış bir yörenin, uluslararası turizm literatürüne, tatil için ideal bölge olarak girdiğini kaydeden yetkililer, böyle yörelerin büyük tur operatörlerinin kataloglannda da sürekh' yer aldığını bildirdiler. Eğirdir Gölü'nün 467 kilometrelik yuzey genişliği bulunuyor. Seyahat acentelerinin Orta Anadolu turlannda Eğirdir Gölü, önemli duraklardan birisini oluşturuyor. Walkman dinleyenlerde sağırlıktehlikesi AMSTERDAM(UBA)- Hollanda Bilimsel Araştırma Merkezi "TNO" tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada, walkman dinleyen çocuklann ileri yaşlarda "sağırlık" tehlikesiyle karşılaşabilecekleri • belirtildi. Dünyanın en saygın tıp kurumlanndan olan ve özellikle çocuk sağlığı ile ilgili araştırmalar yapan "TNO", walkman kullanımının etkilerini incelemeye başladı. 10 yıl önce Merkezde görev yapan araştırmacılar şu an için ellerinde çok kesin sonuçlar bulunmadığmı vurguladılar; ancak bazı önemli bulgulara sahip olduklannı kaydeden araştırmacılar. yakın gelecekte şimdiki ortalamadan 10 yıl daha önce işitme sorunlan ile karşılaşılabileceğini ifade ettiler. Araştırmalar sonucunda, walkman dinleyen küçük çocuklann ileri yaşlarda işitme sorunlan taşımasının çok daha büyük olasılık olduğuna işaret edildi. 1994 RAPORU Büyükkentlerde isteyerekyapılan düşüklerartıyor GAZİANTEP(AA)- Dünyada her yıl yaklaşık 30-50 milyon kadının isteyerek düşük yaptığı bildirildi. Kadınve Sosyal HizmetlerMüsteşarlığı'nın 1994 Uluslararası Aile Yı)/ Özel Fhtisas Komisyonu Raporu'nda. düşüklerin yansından çoğunun gelişmekte olan ülkelerde görüldüğü \ e bu ülkelerde yasal olmayan düşüklerin ana ölüm nedeni olduğu kavdedildi. Tamamen vasak Motorundan kaportasına. koltuklarından panosuna değin her yanı doğal bir ririzlikle tasarlanıp şekillendirilen Mustang. gençliği genç yaşamak isteyenler için 30 yıllık bir tutku. 1%0'ların başından bu >ana biçim ve özelliklerini yitirmeden geliştiren Mustang, b oğanın meydan okumasını" da simgeliyor. Doğanınvahşiatı: Mustang ZAFER AKNAR Rüzgar bile girmemeli aranıza ona dokunmaya başladığmız andan itiba- ren. Ve o ilk andaki gibi sıcak olmalı el- leriniz. Tüm girinti ve çıkıntılannı his- setmelisiniz parmak uçlannızda... Son- ra tüm bedene yayılmalı dokunuşun kaçınılmaz sarhoşluğu. Bedeninizden aynlmalı ruhunuz. Kendinizi vahşi bir doğada bulmalısınız aniden. Elinde kemendi. yabani at ya- kalamaya çalışan bir kovboy olabilirsı- niz sonrasında... Sarp kayalar arasında dolaşan vahşi atlann beyazını kestirdiniz gözünüze. Kemendiniz hedefıni bulmaya hazar. Sessizliği duyamayacak kadar sessiz ol- malısınız. Eyvah! Ayağmız bir dal par- çasına takıldı ve sessizliği bozdunuz. Ardından bir toz bulutu. Sizin beyaz atınız, rüzgan arkasına almış dön nala kaçıyor. Günler haftalan, haftalar ayla- n, aylaryıllan peşine takmış gidiyor. Siz hala beyaz vahşi atın peşinde misiniz? Elimiz boşlukta asılı kaldı. Mustang'- ın kaportasındaki yolculuğumuz bit- mişti. Hayallerden sıyırdık kendimizi. Ne yazık ki doğrudur... Yani aşklann en büyüğüdür 1964 model bir Mus- tang'egönülvermek... Bir efsane gibi... Dağlan delmek ona kavuşmak için yeterli değildir. Para da onun karbüra- töriine giden tek yol değildir. Mustang'e sahip olabilmek için hiç yaşanmamış ve paylaşılmamış duygular bulmanız gere- kir... Otuz yıl gibi kısa bir sürede. efsane olmayı başarmıştı Mustang'ler. tlk çıktığı yıllarda ortalığı kasup kavur- muştu. Bir >ıl içinde 75 bin adet satması beklenirken. Mustang çıktığı yıl tam 300 bin adet satmıştı. Onu satın alabil- mek için açık çek verenler bile vardı. Za- man zaman Mustang'i almak için kav- galar bile çıkıyordu.Günler 17 nisanı. yıllar 1994'ü gösterirken gürültülü bir biçimde otuzuncu yaşına girdi bu çılgın otomobiller. Mustang'ini kapan gelmiş- ti İdealtepe'deki buluşma yerine. Caka satmak her yiğidin harcı değjldi. Bir kere Mustang'iniz 1964 model olacaktı. Kapı kolundan. jantlanna. direksiyo- nuna kadar her şeyin orijinal olması; ol- mazsa olmaz kuraldı. "Hadi canım sen- de..." demeyin. bu aynntılar gerçek bir mas-tekçinin gözünden kesinlikle kaçmıyordu. Kırmızı. siyah ve beyaz. mas-tekte bir başka güzeldi. Siyah vc beyazın havası ise anlatılacak gibi değil- di. Bizaradığımızmas-tek'i nihayet bul- duk. Rengi beyazdı... Duru bir suda. suvu dalgalandırmadan yüzen bir ku- ğuya benziyordu. Koltuklan, kırmızı deriden yapılmıştı: ne kırmızıydı ama... Cinsel duygulan lavana vurdurması. abartılı bir duygu değildi. Kapı kollan- ndaki yumuşakhk. direksiyondaki sert- likle ters orantıhydı. Kısa bir beraber- lik... Sahibi Taylan Dedeoğlu... Kötü bir de huyu var; fena halde kıskanç. Mas-tek takıntısı Ve Dedeoğlu mas-tek takıntısını an- latıyor: "Ben sahip olduğum Mustang'- ten küçüğüm bir kere. Ancak babamın anlattığına göre küçük yaşlarda 'mas- tek. mas-tek' diye dolaşıvormuşum evde. Şimdi gördüğiinüz gibi bir Mustang sahi- biyim. Yani bu takıntıyı anlatmak çok zor. Gördüğünüz gibi hem aile otomobili, hem spor, hem hızlı hem de giiçlii... Bir otomobile gönül vermek için bu saydıkla- run yetmez mi?" "Yeter" dedik... Kaportasında. V8-260 beygir gücünde hem de 1964 model bircanavar taşıyan Mustang'c bir kez daha bakınca... Ve tannsı Lee lacocca için mumlar yaktık sonrasında... Yasadışı düşüğün. yasal düşüğe göre tehlikeli olmasınınnedeniningenellikleeğitimsizkişileryada kadının kendisı tarafından sağlıksız koşullarda yapılmasına bağlı olduğuna işaret edilen raporda "Oysa v asal düşükler. sağlıklı. uygun, steril koşullarda hekim tarafından yapılmaktadır' denildı. Raporda, Türkiye'de ~T~ ~Y~ tamamen yasak olan m i düşüğün 1965 yılında M A acetteoe tıbbi, 1983yılından sonra da sosyal ve tıbbi nedenlerle 10 haftaya kadar olan gebeliklerdeserbest bırakıldığı hatırlatılarak böylece kadın sağlığı açısından büyük bir sorun olan isteyerek yapılan düşüklerin devlet denetimine alındığıvurgulandı. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü'nün araştırmasında. Türkiye'de lOOcanlı doğuma karşılık. 35 isteyerek düşük vapıldığının kaydedildiği raporda. şu görüşlere yer verildi: "İ'lkemizde, isteyerek düşüklerde son y ıllarda anlamlı bir artış ortaya çıkmıştır. Bu konuda yapılan araştırmalarda. istey erek düşük > apan kadın oranı, İstanbul, Ankara ve İzmir'de en yüksek düzeydey ken, diğer kentler ve kasabalarda girtikçe azalmakta," köylerde en düşük düzeye inmektedir. acettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü'nün araştırmasında. ülkemizde isteyerek yapılan düşüklerde artış olduğu ortaya çıktı. İsteyerek düşük yapan kadın oranı, istanbul, Ankara ve İzmir'de en yüksek düzeydeyken diğer kent ve ilçelerde azahyor ve köylerde en düşük düzeye iniyor. Ekonomik nedenler Düşük olgusu ile kadınlarıneğitim düzeyi arasında pozitif bir ilişki saptanmıştır. Aynca isteyerek düşüklerin yaklaşık 10'da 9'unun sosyal ya da ekonomik nedenler sonucu yapılmış olduğu saptanmıştır. En sık belirrilen etkenlersırasıv la; fazla sayıda çocuk sahibi olma, gebelikler arası sürenin az olması ve ekonomik nedenlerdir." Psikiyatri Kongresi'ndeAlmanya'daki Türk düşmanlığı' tarüşıldı BtJXENT ECEVtT ANTALY A - "Türk-Alman Psiki- yatri KongresT'nde Almanya'daki yabana düşmanlığı tartışıldı. Bu düşmanlığın özellikle "Türk düş- manlığına" yöneldiği vurgulanırken bu sorunun Avrupa Topluluğu so- runu olarak görülmesi gerektiği kaydedildi. Falez Otel'de yapılan kongreye 200 kadar Türk ve Alman bilim adamı katıldı. 6gün boyunca sunu- lan bildiriler arasında. göçün psiko- lojik etkisı, göçmen olmanın ba- şansı ve başansızlığı. yabancı ol- manın sorunlan. dil farklılığı ve eği- tim sorunlan gibi konular yer aldı. Türkiye Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen, "Al- manya'da yabancı düşmanlığı ve Türkiyeli azınlığa etkLsi" konulu bıl- dirisinde, Mölln ve Solingen'deki Türklere yapılan sadınlan değerlen- dirdi. Mölln saldınsından önce Leipzig Sosyal Araştırma Enstitü- sü'nün 1992 yılında eski Doğu Al- manya'da. 16-21 yaşlan arasındaki gençîerle yabancılara olan sempati üzerine yaptığı araştırmasında. 1. sırayı Amenka, 2. sırayı Fransa, 3. sırayı ise İngilizlerin aldığı ortaya çıkmıştı. Türklerin bu sıralamadaki yen ise I9'unculuk olmuştu. Mölln olayından sonra yapılan kamuoyu yoklamalannı değerlendiren Prof. Şen. "Bu araştırmaların sonuncusu- nu Türkiye Araştırmalar Merkezi yapmıştı. Alman halkının Türklere olan sempatisinin arttığını, çifte va- tandaşlık gibi sorunun çöziimündeet- kili olabilecek yöntemlere olan eğili- min güçlendiğini gördük" dedi. Mölln olayından 6 ay sonra mey- dana gelen Solingen kundakla- masıyla Alman halkının, hüküme- tin ciddi bir önlem almadığını gör- düğünü söyleyen Prof. Şen, "Ya- ürk ve Alman bilim adamlannın katıldığı ve 6 gün süren kongre boyunca sunulan bildiriler arasında, göçün psikolojik etkisi, göçmen olmanm başansızlığı, yabancı olmanın sorunlan, dil farklılığı ve eğitim gibi konular yer aldı. bancı düşmanlığında yeni bir aşama- ya geündiği ortaya konuldu. Hükü- met bunun üzerine yeni önlemler ve haklar vermesinin zorunluiuğunu gösterdi" diye konuştu. "Türklerin, yabancı düşmanlığımn ana hedefi baline geldiğini" vurgula- yan Prof. Faruk Şen, 13 bine yakın Almanyalı Türk gencinin Alman üniversitelerinde eğitim gördüğünü. 35 bin dolayında Almanyalı Türk işadamının 125 bin kişiye iş olanağı sağladığını söyledi. Şen, "Ahnanya'- da herkes tarafından kabul edilmesi gereken bir gerçek vardır. Almanya. artık iki kültürlü bir toplum haline gelmiştir. Alman çoğunluğunun ya- nında. bir de Türk azınlıktan bahset- mek dunımunday a. Bu gerçeğin ka- bul ediunesiyledîr ki, yabancı düş- manlığına karşı somut ve etkili ön- lemler almak olası hale gelebilir" dedi. "Çifte vatandaşlık" hakkının ve- rilmesinin bu düşmanlığın en etkili mücadelesi olacağını savunan Şen. şöyle devam etti: "Avrupa Topluluğu, bu konuda net politikalar üretmemiştir. Tam tersine topluluk üyesi bir ülkeye, diğer toplu- luk üyesi ülkeden gelenlerle topluluk dışından gelenler arasında ay rım gö- zeterek bir anlamda y abancı düşman- lığımn temellerini beslemiş bulun- maktadır. Bir başka nokta ise gizli ırkçılığa karşı mücadeledir. Gizli ırkçılık. Alman kurumlarını, med- yasını, siyasi parrilerini kemiren bir hastalıktir." Almanya'daki gençlerde. şiddete eğilim ve yabana düşmanlığını araş- tıran Alman bilim adamı Christian Eggers, Türk gençlerinin, suçu ağır olmasına karşın ruhsatsız silah taşı- maya başladıklannı söyledi. Eggers. yabana düşmanı olan gençlerin sal- dınlannın analizini yaparken. Al- man gençlerinin saldınlarda. yalnız ev ve insanlan seçtiklerini. Türk er- kekleri ile karşı karşıva gelmekten kaçındıklannıbelirtti.' Eggers'e göre. Alman gençlerinin saldın amaçlan. Türkleri yıldınnak. Türk gençlerinin de Almanya"da diskolara. barlara gittiğini anımsa- tan Eggers. "Türk gençleri, bu gibi yerlere gitmemektense kendisini ko- rumak için silah taşımayı yeğüyor. Bir gençle bu konuda konuştum. Ne- den silah taşıdığını sordum, yasalann kendisini koruy acağını belirrtim. Genç arkadaşımız. genç olduğunu hatırlatarak. eğience yerlerine gitti- ğini, burada kendisine yapılacak bir saldırıda \asalann kendisini nasıl ko- ruyacağını soruyor. Düşündüğümüz- de, bu genç kendi açısından haklı. Kendisine saldırılacak korkusuyla evde kapanmasına olanak yok. Bu nedenle kanunsuz olarak siîah taşı- yor, kendisini güvenceye alıyor" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle